• Sonuç bulunamadı

Sabredilecek gibi değil

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Sabredilecek gibi değil"

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

emek evrenseldir

G Ü N L Ü K

www.evrensel.net

5 Nisan 2022 SalıuYıl: 21uSayı: 7516uFiyat: 3 TLFiyat: 3 TL

Bitmeyen yazı

YURDUMUZUN genelinde maddi manevi meselelerimizin her geçen günün ar- dından giderek tadından yenmez bo- yutlara ulaştığı şu sıralar, vatandaşla- rımızın kahir ekseriyetinin sinirleri ma- alesef laçka olmuş durumda…

Mıgırdiç Margosyan’ın tamamlayamadığı yazısı sayfa 12’de

YARGI hiç olmadığı kadar siyasallaştı. Avukatlar tu- tuklanıyor, duruşma salonlarından atılıyor. Sa- vunma üzerindeki baskının adil yargılanma hak- kının engeli anlamına geldiğini söyleyen avukat- lar 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutlama değil mü- cadele günü olarak gördüklerini söylüyor. s.3

Koalisyon

neden kaybetti?

MACARISTAN’da 2010’dan bu ya- na ülkeyi tek adam olarak yöne- ten Viktor Orban, seçimleri ka- zandı. “Muhalefet” olarak bir araya gelen partilerin Orban’a benzeyen bir şahsı liste başı yap- ması bir seçenek olmadı.

Yücel Özdemir’in haberi sayfa 9’da

Rusya BM’yi

toplantıya çağırdı

RUSYA’nın Ukrayna’ya yönelik iş- gal saldırısı 40’ıncı gününü geri- de bıraktı. Rusya Savunma Ba- kanlığı, Bucha’da Rus ordusunun sivilleri öldürdüğüne ilişkin iddi- aları kabul etmeyerek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyini toplantıya çağırdı. s.9

SANCAK VAKASI VE AKP GERÇEĞI!

Yusuf Karadaş’ın yazısı sayfa 8’de GERÇEKÇİ

BULUNMADI

TÜIK’in yüzde 61.14 olarak açıkladığı yıllık fiyat artış ortalaması ENAG’a (Enflasyon Araştırma Grubu) göre yüzde 142. TÜİK’in özellikle gıda fiyat verisi gerçekçi bulunmadı.

ÜCRETİ YEDİ BİTİRDİ

ÜÇ aylık enflasyon yüzde 23’ü bul- du; üç ayda asgari ücretlinin alım gücü 1000, ortalama 2 bin 500 TL alan emeklinin 500, ortalama 6 bin 500 TL alan memurun ise 1500 lira eridi.

HÜKÜMETİ YALANLADI

ÜRETICI enflasyonu yüzde 115 ile tüketicininkini ikiye katladı. Mali- yetlerin fiyatlara tam yansıtılmadı- ğı gösteren, ‘fırsatçılık’ tezini çö- kerten bu rakam, gelecekteki zam- ların habercisi.

ÜCRETLER YENİLENMELİ

DAR gelirlilerin enflasyonunu, TÜİK verilerinden yola çıkarak yaptığı hesaplamaya göre yaklaşık yüzde 100 bulan DİSK’ten çağrı: “Asgari ücret yeniden belirlenmelidir.” s.6

Sabredilecek gibi değil

VAKALAR DÜŞSE DE RISK YÜKSEK s.2

‘Zorluklara rağmen, inandığımız şekilde’

TIYATRO Angura, ilk oyunu

‘Enigma Çeşitlemeleri’ni Kadı- köy Eylül Sahnesinde seyirciyle buluşturuyor. Tüm zorluklara karşı sanatlarını inandıkları şekil- de yapan ekip, özgür bir yaratım ortamı için bu yolda devam ede- ceklerini söyledi. s.10

Çöl tozu uyarısı

TÜRKIYE bir süredir Kuzey Afri- ka’dan gelen çöl tozunun etkisi altında. Prof. Dr. Hasan Bayram, çöl tozlarının astım ve KOAH gi- bi hastalıklara bağlı ölümleri art- tırdığını belirterek “Zorunlu ol- madıkça dışarıya çıkmamalı çıkı- yorlarsa da mutlaka maske kul- lanmalılar” dedi. s.2

‘Cinsiyetçi küfürlerle saldırdılar’

AMEDSPOR-Fenerbahçe maçında takım arkadaşına saldırıyı engel- lemeye çalışınca hedefe konan Amedspor Oyuncusu Sultan De- mir: Arkadaşımı kurtarmaya ça- lıştım. Yedek oyuncuları bana saldırmaya başladı. O sırada cin- siyetçi küfürler de söylendi. s.8

Fotoğraf: Özer Akdemir/EvrenselFotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

MARMARA Gölü’nün kuruması nedeniyle balıkçılık- la hayatını sürdüren köylü kadınların ekonomik sorunları derinleşti. Balıkçılıkla geçinen pek çok aile bölgeyi terk ederken göle su verilme- sini bekleyen köylüler ise kayıklarının çürüme- ye başladığını ifade ediyor. Köylüler, gölde ba- lık olmamasına rağmen devletin bu sene de kendilerinden kira istemesine ise tepkili. s.12

‘Kayıklarımızı çürümeye terk ettik’

Fotoğraf: Burcu YıldırımFotoğraf: Sergey Manvelyan/Wikimedia (CC BY-SA 4.0)

AVUKATLAR savunmasız

‘Birleşik ve güçlü 1 Mayıs’ı örgütlemeliyiz’

ÜCRETLER ERİYOR, YOKSULLUK ARTIYOR

HAK-IŞ, Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendikaların oluşturduğu İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu bileşeni sendikalar, 1 Mayıs’a ücretlerin eridiği, yoksulluğun derinleştiği bir tabloda gidildiğini söyledi.

SORUNLAR DA TALEPLER DE AYNI

IŞÇI sınıfının yaşadığı sorunların çözümü için or- tak mücadelenin elzem olduğunu ifade eden

sendika temsilcileri, “İşçilerin sorunları da ta- lepleri de aynı. Birleşik güçlü bir 1 Mayıs’ı ör- gütlemeliyiz” dedi. s.5

Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel

DISK: 1 MAYIS HAFTASINI ÖRGÜTLEYECEĞIZ s.5

Cumhurbaşkanı Erdoğan hayat pahalılığı ve ekonomik kriz karşısında yurttaşlardan ‘sabır’

isterken, hükümetin 20 yıl önce yüzde 29.7 ile devraldığı enflasyon yüzde 61’i aştı. Zaruri ihtiyaçlardaki fiyat artışı çok daha yüksek oldu.

Fotoğraf: DHA

NEDEN MILLET DEĞIL VE NEDEN SINIF VE SINIF MÜCADELESI?

Mustafa Yalçıner’in yazısı sayfa 7’de

(2)

5 N i s a n 2 0 2 2

S a l ı

evrensel 2

haber@evrensel.net

haber

GÜNLÜK

evrensel

Günlük Yaygın Süreli Gazete

Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. Ltd. Şti. Adına Sahibi:

Kürşat Yılmaz Genel Yayın Yönetmeni:

Fatih Polat

Yazı İşleri Müdürü:

Erdi Tütmez Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:

Görkem Kınacı Haber Müdürü:

Cem Şimşek

Yönetim Yeri: Adres: Mehmet Akif Ersoy Cad. Mehmet Çıbıkçı İş Merkezi No: 2 K: 2 İşyeri No: 21 Şirinevler/B.Evler-İSTANBUL Tel: 0212 909 48 01 Fax: 0212 654 15 04 Dağıtım: Turkuvaz

Dağıtım Pazarlama A.Ş. Banka Hesap No: Bülten Basın Yayın Reklamcılık Tic. Ltd. Şti.

TEB Yeşilköy Şubesi IBAN: TR83 0003 2000 0540 0000 2600 57

günlük

evrensel

’i bayinizde bulamıyorsanız Bayinin unvanını ve bayilik numarasını

dağıtım servisimize bildirin, gazetenizi bayinize ulaştıralım.

ALİ TERZİ: 0.532.315.59.03 - 0.506.671 70 64 - 0.850 302 20 67

aterzi@evrensel.net - evrenselali@yahoo.com.tr

5 Nisan 2022 Salı / Sayı: 7516

YAŞAMIN İÇİNDEN

Yaşa değil riske

bağlı

TÜRKİYE’de ve dün- yada ölüm nedenleri- nin önemli bir çoğun- luğunun kalp hastalık- ları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, kalp krizinin yaşa değil, riske bağlı olduğunu söyledi. Bu risk faktörlerini belirle- menin önemli olduğu- nu anlatan Ateşal

“Risk faktörlerini belir- leyerek tedavisini sağ- lamak gerekir” dedi.

(İSTANBUL)

Denizanası tehlikesi uyarısı

TÜRK Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV), son günler- de sahile vuran ve görüntüleriyle endişe yaratan denizanaları konusunda uyarılarda bulundu. Akdeniz, Ege, Karadeniz ve Marmara’da kayıtlara geçen 18 türün oldu- ğu, bazılarının zehirli, bazılarınsa balıkçılık ve deniz ekosistemi açı- sından büyük tehlike taşıdığı belirtildi.

(ANTALYA)

Hızı 200’de takılı

kaldı

ISPARTA’nın Yalvaç ilçesinde Ali Mete Çaylı’nın kullandığı otomobil, park halin- deki traktör, römork, otomobil ve motosikle- te çarptı. Kazada Çaylı yaralanırken, hurdaya dönen otomobilinin hız kadranı 200 kilometre- de takılı kaldı.

Yaralanan Çaylı, ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırdı.

(ISPARTA)

Pansiyonda yangın

paniği

ŞİŞLİ’de 4 katlı pansi- yonun en üst katında çıkan yangın korku dolu anlar yaşattı.

Pansiyonda kalan bazı kişiler çıplak ayakla sokağa kaçarken, son anda valizini alıp yan- gından kaçan 2 turist kadın gözyaşına boğuldu. Dumandan etkilenenlere ambu- lansta oksijen verildi.

Yangın itfaiyenin müdahalesiyle söndü- rüldü. (İSTANBUL)

Ankara: (Birkan Bulut) Karanfil Sokak, No: 11/16 Kızılay Tel: (0312) 4194480 Faks: 4194483 İzmir: (Özer Akdemir) Oğuzlar Mah. Gaziler cad. No: 133 D:701 Kapılar Tel: (0232) 4457020 Faks: 4845755 Adana: Ce-

mal Gürsel Caddesi Ali Hikmet İş Hanı Kat:2 No: Tel-Faks: (0322) 3631016 Diyarbakır: Yenişehir Mah. Ali Emiri 5 Sok. Ademoğlu Apt. No:8 D.7 Yenişehir Tel: (0412) 2282613 Almanya/Köln: (Serdar Derventli) Tel:

(0049) 2215108970-71 / 2219131271 Faks: 2219131269 Fransa/Paris: (Yıldız Eren) Tel: (0033) 148240473 Faks: 142469227 İngiltere: Tel: (0044) 2072758440 Faks: (0044) 2072757245 İstanbul Baskı: Kuzey Veb Ofset San. Tic. Ltd. Şti Tayakadın Mah. Yassıören Cad. No:75/1

Arnavutköy/İstanbul Tel: 0212 682 61 62

Kamil Tekin SÜREK

GÜNCEL

DÖN BABA DÖNELIM

A

KP yirmi senede memleketi aldığı yere geri getir- di. İşsizlik, pahalılık, enflasyon yirmi yıl öncesin- den daha kötü.

Fark, yoksullaşmaya karşı halkın gösterdiği tepki- de. O dönem, bir esnafın Başbakan Ecevit’e yazarkasa atması ile hatırlanır ama, hükümete karşı protestolar bununla sınırlı değildi. Sanayi sitelerinde işçiler ve esnaf sürekli eylem halindeydi. Sendikacılar işçilerin baskısı ile mitingler, yürüyüşler düzenlemek zorunda kalıyordu. İşçiler Türk-İş Başkanı Bayram Meral’i ağaca tırmandırmıştı.

Hükümetler yıkıldı, hükümetler kuruldu. Partiler bölündü, yeni partiler kuruldu. Erken seçime gidilip, ekonomi IMF’ye teslim edildi.

Şimdi AKP’nin hâlâ iktidarda kalması, yirmi sene öncesi karşılaştırmasında aykırı bir durum. Bunun nedeni de sanırım, uyguladığı devlet terörü ile halkın tepkilerini daha kitlesel göstermesini engellediği için.

Yirmi yıl sonra da insanlar o günlerdeki gibi yok- sulluğu en derin bir şekilde hissediyor, her gün bir fabrikada, sanayi sitesinde, pazarda tepkisini gösteri- yor. Ama, o günlerdeki gibi on binler olarak sokaklara akamıyor. Çünkü, AKP iktidarı 12 Eylül cunta günlerini aratmayacak bir şekilde en haklı ve yasalara uygun gösterilere bile en şiddetli polis müdahalesi ile saldırı- yor. İnsanlar on yıllardır sokaklara çıktığı 8 Mart, Newroz, 1 Mayıs gösterilerine bile gitmeye çekiniyor ya da korka korka gidiyor.

Fakat bu terör insanları ne zamana kadar korku- tabilir? İşsiz, aç insanlar polis korkusuyla ne zamana kadar evlerinde tutulabilir?

Yoksul halkın durumu kısa süre içinde iyileşmeye- cek. Bu çok belli. İnsanlar sopa zoruyla ne kadar süre açlığa tahammül edebilir? Göreceğiz.

AKP iktidarının kurduğu baskı sistemine benzeyen Ben Ali Tunus’u, Mübarek Mısır’ı, yakın zamanda Kırgızistan… Ne kadar bastırabildi açların sesini?

Erken seçim ve AKP iktidarının seçimle gitmesi açlık ve yoksulluğu kısa süre içinde ortadan kaldıra- mayacağına göre, kitleleri bir süre oyalayabilir mi?

Böyle krizler savaşla mı çözülmeye çalışılır? Savaş isteyenlerin sözcüleri ara sıra bunu ima ediyor ama henüz egemen güçlerde fazla taraftar bulamıyor sanki.

1 Mayıs’a somut taleplerle gitmek gerek. Bazı kent- lerde yerel sendika platformları kurulmaya başlandı.

İşçi sınıfı ve emekçi halkın, dayanışma ve mücadele için birliğe en çok ihtiyaç duyduğu bu günlerde sendi- kal birlikler, işsizliğe ve pahalılığa karşı birlikler, müca- dele birlikleri hayati önemde. 1 Mayıs mitinglerini böl- meye çalışanlara en sert tepkiyi göstermek lazım. İşçi sınıfı ve emekçi halkın çıkarları yerine, kendilerinin ve tekkelerinin çıkarlarını koyanlara artık izin vermemek gerekir.

Ülkenin her kentinde 1 Mayıs günü sokağa çıkacak milyonlar hem devlet terörü korkusunu yenecek, hem işçi sınıfı ve emekçi halka yürünecek yolu göstere- cektir.

ktsurek@evrensel.net

Vural NASUHBEYOĞLU İstanbul

BİR süredir Türkiye, Kuzey Afri- ka’dan gelen çöl tozunun

etkisi altında. Havanın puslu ve kapalı olmasına neden olan çöl rüzgarları insan sağlığı açısından da tehlike barındırıyor. Türk TORAKS Derneği (TTD) Başkan Yardımcısı, Koç Üniversitesi Göğüs Has- talıkları Ana Bilim Dalı Öğ-

retim Üyesi Prof. Dr. Hasan Bayram, çöl tozlarının başta astım ve KOAH gibi kronik akciğer hastalıkları olmak üzere, kalp ve diğer hastalıklara bağlı ölümleri arttırdığını söyledi. Bayram, bu bireyle- rin zorunlu olmadıkça bu süreçte dışarı- ya çıkmamalarını çıkıyorlarsa da mutla- ka maske kullanmaları uyarısında bulun- du. Prof. Dr. Hasan Bayram ile, çöl to- zunun insan sağlığına etkilerini ve ne ya- pılması gerektiğini konuştuk.

Çöl tozu nedir, ülkemize nasıl ulaşıyor?

Çöl tozu, dünyanın belli başlı çöllerin- den rüzgar ve fırtınaların etkisiyle hava- lanıp, bulut halinde rüzgar ve hava akım- larının etkisi ile çok uzak bölgelere taşı-

nabilmekte. Türkiye büyük ölçüde Ku- zey Afrika’daki Sahra Çölü’nden kalkan tozların rüzgar ve hava akımları ile taşın- ması sonucu etkilenmektedir.

KRONİK HASTALARDA ÖLÜMLERİ ARTIRIYOR

Çöl tozunun insan sağlığına olumsuz bir etkisi oluyor mu? Özellikle astım, KOAH ve kronik hastaların sağlığına nasıl bir zararı var?Dünyanın değişik yerlerinde yapılan çok sayıda çalışma çöl tozlarının başta astım ve KOAH gibi kronik akciğer has- talıkları olmak üzere, kalp ve diğer has- talıklara bağlı ölümleri arttırdığını gös- termiştir. Bunun yanında çöl tozlarının yoğun olduğu dönemlerde hastaların şi- kayetleri artmakta, hastalıkları ağırlaşa- bilmektedir. Çalışmalar, bu hastalıklara

bağlı acil hastane başvuruları ve hastane yatışlarının çöl tozlarına bağlı olarak art- tığını göstermektedir. Çöl tozları normal bireylerde de baş ağrısı, boğaz kuruluğu ve boğaz ağrısı, burun akıntısı gibi nezle benzeri bulgulara yol açmaktadır. Kro- nik akciğer ve kalp hastalığı olanlar dı- şında, akciğer kapasiteleri azaldığı için yaşlı bireyler, yine akciğerleri henüz tam gelişmediği için çocuklar daha çok etki- lenmektedir.

MASKE TAKILMALI, İÇ ORTAMDA KALINMALI

Çöl tozunun zararlı etkilerinden korun- mak için ne yapmalıyız?

Bu dönemde başta risk altındaki kro- nik hastalar, yaşlı ve çocuklar olmak üzere, iç ortamda kalınmalıdır. Kapı ve pencereler olabildiğince kapalı tutulma- lı, tozun içeri girişi önlenmelidir. Zorun- lu olarak dışarıya çıkmak gerekiyorsa, pandemi için kullanılan maskeler takıl- malıdır. Bu maskeler kısmen de olsa ko- runmaya katkıda bulunmakta, nefes ile alınan toz oranını azaltmaktadır. Bu dö- nemde özellikle astım ve KOAH hasta- larının şikayetleri artacağı için ilaç ihti- yaçları da artış gösterebilir. Doktorları ve sağlık kuruluşları ile iletişime geçip tedavilerini düzenlemelidirler.

PROF. DR. BAYRAM’DAN ÇÖL TOZU UYARISI:

Kronik hastalıklara bağlı ölümleri artıyor

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Konya Ereğli AKP Eski İlçe Başkanı ve Milletvekili Aday Adayı İbrahim Büyüktorun’un eşinin eczane- sinin birçok hastanın haberi olmadan raporlarını kullandığını ve alınan ilaç- ların SGK’ye fatura edil-

diğini iddia etti. Emir, bu yolla temin edilen ilaçların el altından piya- saya satıldığını iddia ederek “Şikayet üzerine denetime giden SGK ekipleri, eczanede depo- lanan binlerce kutu ilaca el koydu” dedi.

418 KODUNU FIRSATA ÇEVİRMİŞLER

Sağlık Bakanlığının pandemide kronik hasta- lığı olanların kullandıkla- rı ilaçlarına erişimlerini kolay- laştırmak amacıyla bir genelgeyle has- talar sağlık raporlarıyla reçete yazdır- madan 418 uyarı kodu ile eczanelerden ilaç alabiliyordu. Denetim sonrası AKP’li Eski İlçe Başkanının eşinin bu- nu fırsata çevirerek devleti zarara uğ-

rattığının ortaya çıktığını savunan CHP’li Emir “AKP’nin Eski Ereğli İlçe Başkanı ve aynı zamanda milletvekili aday adayı olan İbrahim Büyükto- run’un eşi Rabia Büyüktorun ile baldı- zı Bilge Melek Şen tarafından işletilen eczanede, kronik hastala- rın raporları kullanılarak ilaç temin edilmiş ve alı- nan bu ilaçlar bu yolla SGK’ye fatura edilmiş.

Bu aile kronik hastalara kolaylık amacıyla başlat- tığı uygulamayı fırsata çe- virmiş. Hastalara günü geldikçe ilaç reçete et- mişler ama bu ilaçlar has- talara teslim edilmemiş.

Depolanan ilaçların ya- nında kanser hastalarının

mamasından tutun da bebek mamasına kadar birçok ürün de bulunu- yor. Ekipler, çatılardan bile ilaç toplamış” ifadelerini kullana- rak konuyu Meclis gündemine taşıya- rak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin’e “Söz konusu eczaneye nasıl bir yaptırım uygulanacaktır?” diye sordu. (HABER MERKEZİ)

Konya’daki ilaç skandalı denetimle ortaya çıktı

S

ağlık Bakanı Fahrettin Koca, illere göre haftalık kovid-19 haritasını paylaştı. 19-25 Mart’ta 100 bin kişide görü- len vaka sayısına göre Türki- ye’de 54 il hâlâ çok yüksek ve yüksek risk kategorisinde. Önlemler bırakılır- ken resmi verilere göre Türkiye nüfu- sunun yüzde 75.4’ü hâlâ çok yüksek ve yüksek riskli illerde yaşıyor.

ESKİŞEHİR YİNE ZİRVEDE

3 büyük kent İstanbul, Ankara ve İz- mir’de vaka yoğunluğu önceki haftaya göre düşse de İstanbul’da 100 bin kişi- de görülen vaka sayısı 196.06, Anka- ra’da 290.83, İzmir’de ise 113.95 ola- rak yine çok yüksek riske işaret etti.

Eskişehir ise geçen hafta olduğu gibi 547.21 ile vaka yoğunluğunda zirvede yer aldı. Haritaya göre, vaka yoğunlu- ğu en az iller de 7.71 ile Van, 9.33 ile Şırnak ve 10.36 ile Urfa oldu.

(HABER MERKEZİ)

TÜRK Tabipleri Birliği (TTB), sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, yurt dışında çalışabilmek için ‘iyi hal bel- gesi’ aylık başvuru sayısının martta tüm zamanların en yükseği olan 213’e ulaştığı- nı duyurdu. Uzman hekimlerin başvuru- sunun dikkat çekecek düzeyde arttığı be- lirtilen TTB paylaşımında “Yetkililer he- kim göçünü engelleyecek gerçekçi tedbir ve düzenlemeler için daha ne kadar bek- leyecek?” diye soruldu.

(HABER MERKEZİ)

Hekim

göçünde rekor başvuru

Tablo: TTB

Vakalar düşse de risk yüksek

HACETTEPE Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri, yurtta göğüs ağrısı şikayetiyle aniden hayatını kaybeden hemşirelik öğrencisi arka- daşları Hasan Can Çoban’ı andı.

Açıklamada mavi kodun çalışmama- sı ve ambulansın geç gelmesi konu- sundaki ihmallerin açığa kavuşturul- ması istendi.

Türk Tabipleri Birliği Tıp Öğren- cileri Kolu (TÖK), Hacettepe Üni- versitesi Sıhhiye Merkez Öğrenci Yurdu önünde 2 Nisan tarihinde ya- şamını yitiren İntörn Öğrenci Hasan Can Çoban’ı anmak için bir araya geldi. Açıklamada konuşan Hadi Sertaç Güler, “Arkadaşımızı kaybet- memize sebep olan ihmaller yığını için yetkililerin derhal sorumluluk almasını hatalarını kabul etmelerini ve hâlâ giderilmeyen problemlerin çözülmesini bekliyoruz. Bir canın daha gitmesine tahammülümüz yok” dedi. (Ankara/EVRENSEL)

Harita: Sağlık Bakanlığı

Fotoğraf: Murat Emir

Fotoğraf: DHAFotoğraf: DHA

Fotoğraf: DHA Fotoğraf:

Kişisel arşiv

Can alan ihmale tepki

Fotoğraf: Evrensel

(3)

5 N i s a n 2 0 2 2

S a l ı

evrensel 3

haber@evrensel.net

haber

KISA... KISA

Kader koruma istemiş

İSTANBUL Esenyurt’ta Alpaslan Çay adlı erkek, metrobüsten inen Kader Gökçe’yi zorla götürdü- ğü ara sokakta ateşli silahla ağır yaraladı, ardından kendisini vurdu. Hastaneye kaldı- rılan Kader Gökçe ve Alpaslan Çay hayatını kaybetti. Gökçe’nin kuzeni Tolunay Uğurlu,

“Kuzenimi rahatsız etti- ğini, kuzenimin mahke- meye, savcılığa dilekçe verdiğini, koruma istedi- ğini biliyorum” dedi.

(İSTANBUL)

İstismar sanığına beraat

DENİZLİ’nin Çivril ilçe- sinde 9 yaşında olan torunu Y.S’ye 15 gün boyunca cinsel istismar- da bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davada 22.5 yıl hapis cezasına çarptırılan H.S, itiraz üzerine bir üst mahke- me olan Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6’ncı Ceza Dairesinde ‘Yeterli delil yok’ gerekçesiyle beraat etti. Söz konusu karara karşı oy veren üyenin, çocuğun istis- marı ayrıntılarıyla anlattı- ğı ve çelişki olmadığını düşünerek beraat kara- rına karşı oy verdiği belirtildi. (DENİZLİ)

Sulama kanalında ölü bulundu

ADANA’nın Yüreğir ilçe- sine bağlı Alihocalı Mahallesi’ndeki sulama kanalında hareketsiz yatan bir kişinin olduğu- nu görenler polise ve sağlık ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine böl- geye sevk edilen polis, cansız bedeni kanaldan çıkardı. Polis yaptığı kimlik kontrolünde, cesedin 2 Nisan’da aile- sinin kayıp ihbarında bulunduğu epilepsi has- tası Mehmet Yalman’a ait olduğunu belirledi.

(ADANA)

Gemi karaya oturdu

HAYDARPAŞA Limanına yanaşma manevrası yapan 197 metre boyundaki yük gemisi karaya oturdu.

Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, Josco Taıcang isimli yük gemisini kurtarmak için, Kurtarma-1, Kurtarma-6, Kurtarma-7, Mehmetçik römorkörleri, KEGM-3 botu ve balık adam ekibi olay yerine sevk edildi. (İSTANBUL)

Sincan kadın cezaevinde keyfi yasaklar

Burcu Yıldırım Ankara

ÇAĞDAŞ Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şube Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Ko- misyonu, Sincan Kadın Kapalı Cezaevinde tutuklu ve hükümlü kadınlarla görüşerek hapishanede ya- şanan sorunları raporlaştırdı.

Evrensel’in “ilan yayımlama” yasağı bulunduğu gerekçesiyle başvuru yapılsa dahi verilmediği ifade edilen raporda, “Halk TV ve TELE 1 gibi muhalif yayın organları defalarca talep edilmesine karşın hapishane yönetimince teknik problemler bahane edilerek açılmamaktadır. Pek çok mektuba ‘Ha- pishanenin güvenliği, kamu çalışanlarının korku- tulması’ gibi gerekçelerle el konulmakta, hijyenik pedlere ulaşılamamakta, koridorda arkadaşlarıyla ve açık görüş sırasında diğer ailelerle selamlaşmak dahi soruşturma açılmasına neden olmaktadır”

ifadeleri yer alıyor.

KEYFİ YASAKLARA KARŞI ÖLÜM ORUCUNDA

Raporda, mahpuslardan Sibel Balaç’ın adil yar- gılanma hakkının sağlanması, hasta tutsakların serbest bırakılması, sohbet hakkının genelgeye uy- gun olarak hayata geçirilmesi, keyfi kitap ve yayın yasaklarına son verilmesi ile keyfi disiplin cezaları- nın kaldırılması için başlattığı ölüm orucunun 105.

gününde olduğu ifade edildi.

YENİ BİR KIYAFET İÇİN

ELİNDEKİLERİNİN BİRİNİ VERMESİ GEREKİYOR!

Kadın mahpusların avukatlarla görüşmesinden sonra hazırlanan raporda şunlara yer veriliyor:

r Pandemi kısıtlamaları aşamalı olarak kaldı- rılsa da herkesin aşı yaptırdığı bir ortamda mah- pusların sosyal ilişki kurabildikleri alanlarda yana yana gelmeleri engelleniyor. Haftada bir saat olan açık görüş süresi, 30 dakikaya düşürülerek telefon- la görüşme süresi de 10 dakikaya indirildi. Bu du- rum, adli mahpuslara uygulanmazken siyasi mah- puslarda özel olarak hayata geçiriliyor.

r Koğuş ve odalarda baskın gibi aramalar ya- pılıyor. Aramalar pandemi bahanesi ile yapılırken pandemi kurallarına uyulmuyor ve mevzuata aykı- rı pek çok şey soruşturma konusu oluyor.

r Kitap hakkı da keyfi şekilde içeriğine göre engelleniyor. Kitaplar sadece iki ayda bir veriliyor.

Kıyafet sayılarında ise ciddi kısıtlamalar uygulanı- yor. Bir mahpusun yeni bir kıyafet alabilmesi için elindeki kıyafetlerden birini vermesi gerekiyor.

r Hijyenik ped gibi temel ihtiyaçlara dahi ula- şılamazken kantin siparişleri çok geç geliyor ya da gelmiyor. Kantinde bulunan gıdalar kaliteli olma- masına karşın fiyatları oldukça yüksek.

r Mahpusların talep ve şikayetleri gerekçesiz reddediliyor, çoğu zaman cevap verilmiyor ve yazı- lan dilekçeler kayboluyor. Cezaevi kararları çoğu zaman tebliğ edilmiyor.

r Mektuplar geç ulaşırken özellikle Kürtçe mektuplar muhataplarına aylar sonra veriliyor.

Pek çok mektuba “Hapishanenin güvenliği, kamu çalışanlarının korkutulması” gibi gerekçelerle el konulmaktadır.

r Birçok hastanın gerekli tedaviye ulaşmaları engelleniyor.

Hande Buse Şeker’i katleden polisin duruşması 19 Eylül’e ertelendi

İZMİR’de 9 Ocak 2019 tarihinde Hande Bu- se Şeker’i katleden ve başka bir trans kadını da ağır yaralayan Polis Volkan Hicret hakkında ve- rilen karara itiraz sonucu 4. Bölge Adliye Mah- kemesinin aldığı kararın değerlendirildiği dava- nın üçüncü duruşması Bayraklı Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.

Duruşmada Hande’nin ailesi, avukatları, Genç LGBTİ+ Derneği Avukatı Mahmur Şe- ren, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı avukatı, fail Volkan Hicret ve avukatı hazır bulundu.

Mahkeme heyeti, sanığın trans kadınlardan birine yönelik yaralama eyleminin boyutuna ve ağırlığına ilişkin ulaşan Adli Tıp Kurumu (ATK) raporunun üst yazı şeklinde olması nedeniyle İs- tanbul ATK’ye yeniden yazı yazılmasına karar verirken, duruşmayı 19 Eylül tarihine erteledi.

(İzmir/EVRENSEL) Meltem AKYOL

İstanbul

T

ürk yargısı hiç olmadığı kadar siyasallaştı. Avukatlar tutukla- nıyor, duruşma salonlarından atılıyor, mesleğini yapamaz du- ruma getiriliyor. Savunma üze- rindeki baskının adil yargılanma hakkının engeli anlamına da geldiğini söyleyen avu- katlar tüm bu nedenlerle 5 Nisan Avukat- lar Günü’nü kutlama değil mücadele gü- nü olarak andıklarını söylüyor.

5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ

Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü. Tür- kiye’de 89 hukuk fakültesi bulunuyor.

Yükseköğretim Kurulu istatistiklerine gö- re Türkiye’de hukuk fakülteleri her yıl on bine yakın mezun veriyor. Türkiye Baro- lar Birliğinin (TBB) güncel verilerine gö- re 30 Aralık 2021 tarihi itibarıyla 82 baro- ya kayıtlı avukat sayısı son bir yılda 17 bin 321 artarak 160 bin 651 oldu. Avukat sayı- sında yaşanan 17 binlik artış, aynı zaman- da son beş yılın da en yüksek artışı olarak kayıtlara geçti.

BASKI, ŞİDDET,

İTİBARSIZLAŞTIRMA…

Avukatlar hukuksuzluklara, savunma hakkının yok edilmesine direnirken, teh- dit edildi, darbedildi, ruhsatlarına el ko- nuldu, duruşmalardan atıldı, tutuklandı…

Hâlâ Çağdaş Hukukçular Derneği Başka- nı Selçuk Kozağaçlı da dahil onlarca avu- kat hapiste…

Dahası öldürüldü… Diyarbakır Baro Başkanı Avukat Tahir Elçi, Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki Dört Ayaklı Minare önün- de 28 Kasım 2015’te açıklama yaptığı sıra- da öldürüldü. Avukat Ebru Timtik, adil yargılanma talebiyle başladığı ölüm orucu sonrası hayatını kaybetti. Avukat Ersin Arslan icra için gittiği bir evde görevi ba- şında öldürüldü. Ayrıldığı erkek tarafın- dan öldürülen Avukat Dilara Yıldız’ı da anmadan geçmeyelim… Baskı altında mesleğini yapmaya çalışan avukatlar bir yandan da işçileşti, güvencesizleşti.

İŞÇİ AVUKATLAR:

BİR YANDA GEÇİM DERDİ, DİĞER YANDA İŞSİZLİK…

Son yıllarda karşılaştıysanız bilirsiniz, avukatlık ilanlarını: “En az 2 yıl kıdem, belirli alanlarda uzmanlık … adreslerin- de ikamet etme …fakültelerden mezun olma, ehliyeti, geç saatlere kadar çalış- mayı problem etmeme, şehir dışına çıka- bilme, askerliğini yapmış olma, ofis çalış- masına uyumlu, temiz olma… Liste uza- yıp gidiyor. Bunların bir kısmını karşıla- yıp, iş bulduklarında onlar artık, kanun- daki adıyla, “bağlı çalışan avukat”. İşçi avukat yani. Türkiye’de sayıları her ge- çen gün artan işçi avukatlardan çoğunun yazılı bir iş sözleşmesi yok, ücreti asgari ücret üzerinden gösteriliyor, fazla mesai, yıllık izin, tazminat gibi hakları yok…

Yol, yemek zaten yok.

Nazlıcan Çelik genç bir kadın avu- kat. Bir yıl önce ruhsat aldı, bir avukat- lık bürosunda çalışıyor. O da bir işçi avukat yani. Anlatıyor: “Genç avukat- lar bir yandan adliyelerde, karakollar- da, kamu kurumlarında hak mücadele- si verirken bir yandan da çalıştıkları ofislerde haklarını dahi savunamayacak konuma getiriliyor, meslekten uzaklaş- tırılıyorlar. Çelişkiye bakın ki özlük hakları dahi olmayan işçi avukatlar, ça- lıştıkları ofiste bir işçinin işçilik alacak- ları ile ilgili dava dilekçesi hazırlıyor.

İşte yaşanılan…”

‘BAROLAR YALNIZ BIRAKIYOR’

Çelik, baroların bu konuya yeterince eğilmediğinin altını çiziyor: “İşçi avukatlar ülkede ekonominin bulunduğu durumdan nasibini alıyor, geçim derdi ile çalışmak zorunda. Çalışmasa işsizlik… Hakları gas- bediliyor. Ama yalnız kalmış durumda- lar… Avukatlık şirketlerinin önünü açan, düşük ücretlerle bağlı olarak çalışan avu- katlık modeli yalnızca işçi avukatların so- runu da değil üstelik.”

‘HAK SAVUNUCULUĞU YAPIYORSUN AVUKATLIK YAPAMAZSIN’ DENİYOR

Hukuk fakültesinden mezun olup staj- larını tamamlayan avukat adaylarına hak- kında yürütülen soruşturmalar ve davalar gerekçe gösterilerek ruhsatları verilmiyor.

Hüseyin Ali Kudret onlardan sadece biri.

2013 yılında Gezi eylemlerine katıldı Hü- seyin Ali, daha 18’ine yeni gelmişti. Hak- kında dava açıldı, yargılaması devam edi- yor. O bu arada İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi, mezun oldu.

Mezun olduktan sonra bir yıllık avukat- lık stajını tamamladı, İstanbul Barosuna ruhsat için başvuru yaptı. Baro başvuru- yu kabul etti, dosyası Türkiye Barolar Birliğine gönderildi. Usul gereği Adalet Bakanlığından görüş alındı. Süreç biraz uzasa da ruhsatını alabildi. Ancak Adalet Bakanlığı hakkında 9 yıldır süren davayı gerekçe göstererek ruhsat iptali istedi.

Sonuçta ruhsatı tamamen elinden alındı.

Dava şu anda Danıştay aşamasında. Şöy- le diyor Hüseyin Ali Kudret: “Burada Bakanlık şunu demektedir aslında: Hak savunucusu isen, muhalif isen sen avu- katlık yapamazsın, seni suçlu ilan ede- rim. Bu direkt savunma hakkına saldırı- dır. ‘Ağaç yaşken eğilir’i uygulamaya çalı- şıyorlar. Yeni avukatların yalnızca iktida- ra yakın veya en azından sessiz olan kişi- lerden oluşmasını istiyorlar. Bu, savunma açısından çok ciddi bir problemdir. Yani anayasal haklarını kullanmanın adeta suç ilan edildiğini görüyoruz. Bu savunmaya açık bir saldırıdır. Ancak birçok meslek- taşımız tarafından bunun önemi anlaşıl- mış değildir ki, yalnızız.”

Avukatlar savunmasız

5 NİSAN AVUKATLAR GÜNÜ

Avukatlar tutuklanıyor, duruşma salonlarından atılıyor, mesleğini yapamaz duruma getiriliyor.

Savunma üzerindeki baskı adil yargılanma

hakkını engelliyor. Avukatlar 5 Nisan ın kutlama değil mücadele günü olduğunu söylüyor.

KOCAELİ Baro Başkanı Bahar Gültekin Can- demir, sözlerine “Biz Avukatlar Günü’nü kutla- yamıyoruz ki” diye başlıyor ve şunları anlatıyor:

“Avukatların her 5 Nisan’da dile getirdiği mesle- ki problemler artarak devam ediyor. Fiziki sal- dırılara maruz kalıyoruz, savunma hakkını tem- sil etmenin bedelini hayatımızla ödüyoruz. Du- ruşma salonlarından atılıyor meslektaşlarımız.

Aslında avukatlar adliye girişlerinden duruşma salonlarına kadar problem yaşıyor, engelleme- lerle karşılaşıyor. Bakın UYAP’ta dosyalara ha- kim ve savcılar gibi erişemiyoruz, kanunundaki açık hükme rağmen bizi ve belgeye erişim hakkımızı engelliyor. Bu durumda da savunma hakkının temsil edilmesi mümkün müdür? Sa- vunması olmayan bir yargılama sürecinde, hu-

kuka uygunluktan bahsedilebilir mi? Mümkün değil. Savunmayı engellerseniz, o zaman maa- lesef adliyelerde adaletle değil yargısız infaz- larla karşı karşıya kalırız.”

Sorunların her geçen gün katlandığına vur- gu yapan Candemir, “Bakın biraz önce saydı- ğım engellemeler aslında vatandaşın hak ara- ma hürriyetine ve adil yargılanma hakkına yö- neliktir. Bunlar adil yargılamanın önüne çıkarı- lan engellemelerdir. Savunmanın sorunları bi- zatihi hukuk devletinin sorunlarıdır. Yönetenle- rin bunda sorumluluğu vardır. Tüm bu neden- lerle savunma üzerinde baskı ve engellemeler son bulmak zorundadır. Bizim de çabamız bu- nun içindir. Avukatlar tüm bu engellemelere karşı mücadeleyi sürdürüyor” diyor.

SAVUNMAYI ENGELLERSENİZ ADALET DEĞİL, YARGISIZ İNFAZLAR OLUR

AĞIR hasta tutuklu Bazo Yılmaz’ın ablası Gozel Serçe, “Bazo ihtiyaçlarını gideremiyor. Nefes alamıyor. Ölecekse de cezaevinde değil evinde ölsün” diye- rek, tahliye edilmesi çağrısı yaptı.

Ağır hasta tutuklulardan Urfa 2 No’lu T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan 67 ya- şındaki Bazo Yılmaz, kronik obstrüktif akciğer hastalığıyla (KOAH) mücadele ediyor. Yılmaz, oksijen cihazına bağlı, cezaevinde arkadaşlarının yardımı ile ih- tiyaçlarını gideriyor. Yılmaz’ın ablası Go- zel Serçe, kardeşinin sağlık durumuna dikkati çekerek acil tahliyesini talep etti.

‘ÖKSÜRÜKTEN KONUŞAMIYOR’

Geçtiğimiz hafta görüşüne gittiği kar- deşinin sağlık durumunun kötü olduğunu aktaran Serçe, kardeşinin hayli zayıfladı- ğını söyledi. Serçe, “Tek bir kelime dahi konuşamadı. Sürekli öksürüyordu. Nefes almakta zorlanıyordu. Bir kelime konuş- tuktan sonra, ‘Bekleyin nefes alayım öyle konuşayım’ diyordu sürekli. Soluk alıp

verdikten sonra konuşuyordu. Konuşma boyunca sürekli öksürüyordu” dedi.

‘AKCİĞERİ İŞLEVSİZ’

Kardeşinin akciğerinin işlevini yitirdi- ğini dile getiren Serçe, “Doktor yok. Te- davi yok. Sadece oksijen tüpü veriyorlar.

Şimdi ne durumda bilmiyoruz. ATK’ye başvuruda bulundu. Sonuç alınmadı. Ce- zaevinde tutulacak bir durumu kalmadı.

Gözleri çökmüş, çok zayıflamış kemikleri görünüyor. Biz derhal tahliye olmasını is-

tiyoruz” diye konuştu.

HER TELEFON ENDİŞE

Telefonu her çaldığında kötü bir ha- ber alma endişesiyle açtığını belirten Ser- çe, “Telefon çalınca soluğu mu kesildi di- ye düşünüyoruz. Biz hasta tutuklumuzun bir an önce bırakılmasını istiyoruz. Onu hastaneye, doktora götürmemiz lazım.

Kendimiz evimizde bakarız. Bütün hasta tutuklular derhal bırakılsın” ifadelerini kullandı. (Urfa/MA)

AĞIR HASTA TUTUKLU BOZO YILMAZ’IN AİLESİ:

Ölecekse de evinde ölsün!

Fotoğraf: DHAFotoğraf: DHAFotoğraf: DHA Fotoğraf: MA Fotoğraf: EvrenselFotoğraf: Evrensel

Fotoğraf: Zeynep Kuray

Fotoğraf: Burcu Yıldırım

(4)

5 N i s a n 2 0 2 2

S a l ı

evrensel 4

haber@evrensel.net

haber

İşten atılan Salcomp Xiaomi işçisi

İstanbul

M

erhaba Evrensel okur-

ları. Ben işten atılan 110 Salcomp Xiaomi iş- çisinden biriyim. Bu mektubu hepimiz adına yazıyorum. Bizler kısa süre önce kurul- muş Çin sermayeli, devletten aldığı mil- yonlarca liralık teşvikle 800 kişinin ça- lıştığı bir fabrikada bir yılı aşkın süredir çalışan işçileriz. Kısa süre önce sendi- kalaşma mücadelesi yürüttük ve o za- man da şirket 170 arkadaşımızı işten attı. Yılmadık, mücadele ettik ve üye yapmaya devam ederek, iş bırakarak arkadaşlarımızı geri aldırmayı başardık.

Türk Metal o denemde çevre fabrika- lardan işçiler getirerek bir dayanışmayı örgütledi. Atılan işçilerin geri alınması için de ciddi bir mücadele verdi.

Türk Metal içeri girdikten sonra verdiği sözleri bir bir unutmaya başla- dı. Direniş döneminde “Kendi temsil- cilerinizi seçeceksiniz” diyen Türk Me- tal’in şube yöneticileri bir anda “Seçim olmayacak atama yoluyla temsilciler merkezden seçilecek” dendi. Mahalle muhtarından, Cumhurbaşkanının seçil-

mesine kadar oy verebilen biz işçiler fabrikamızda işçi temsilciliği seçimle- rinde oy veremedik. Türk Metal’in şu- be yöneticileri de bunu “İşçiler sendika ne bilmiyorlar, bunların seçtiği temsil- ciden ne olur” gibi savundular.

TEMSİLCİLERİN BİLE KATILMADIĞI TİS SÜRECİ

Sonrasında toplu sözleşme görüş- meleri başladı ama biz işçilerin de fab- rikadaki işyeri temsilcilerinin de sözleş- me taslağından haberleri yok. Şube yö- neticileri geliyor gidiyor, patronla top- lantı yapıyor, bir türlü toplu sözleşme açıklanmıyor. Görüşmeler başladıktan iki hafta sonra işçilerin baskısı ile sözlü bir açıklama yapmak zorunda kalan şu- be yöneticileri sonraki sürece de bir tek işçiyi ya da fabrikadaki sözde işçi temsilcisini katmadı. Fabrika baştem- silcisinin bile katılamadığı bir toplu sözleşme süreci geçirdik, 5 ay sonra sözleşme imzalandı. Öğrendik ki imza- lanan sözleşme asgari ücretin altında kalmış, ücretlere yüzde 28 zam alınmış.

İkinci 6 ay için de enflasyon oranında ücret zammı alınmış, biz yine asgari ücrete çalışmaya devam ediyoruz. 4 ik- ramiye teklif bile etmemişler. İlk yıl 2 ikramiye ikinci yıl 3 ikramiye alınacağı

söylendi. Söylendi diyoruz çünkü orta- da bir toplu sözleşme metni yok. İmza atılalı 2 ay oldu, işçilere bir sözleşme metni bile iletilmedi.

PAZARLIĞI NASIL KABUL ETTİNİZ?

Tüm bunlar yaşanırken mart ayının 18’inde 110 işçi mesaj yoluyla işten çı- karıldığını öğrendi. Bizlere gelen tebli- gatta şirketin ekonomik krizde olduğu, bu yüzden daralmaya gittiği yazıyor.

Tüm haklarımızı vererek işten çıkartıl- dığımız bildirilmiş. sonradan öğrendik ki işten atılan arkadaşlar arasında 2 gün daha çalışsa kıdem hakkına sahip olacak arkadaşlar bile var. Onlarca işçi kıdem ve ihbar tazminatı almaktan mahrum edilmiş. Bizler de sendikanın yapmadığı şeyi yaparak yan yana gel- dik ve haklarımızı almak işimize geri dönmek için bir mücadele başlattık. İlk önce toplandık, sözcülerimizi seçtik.

Sonra Türk Metal İstanbul 1 No’lu Şu- beye gittik. Bize ilk söylenen “Keşke randevu alsaydınız” oldu. “Şube başka- nının toplantısı var gelemez” dediler.

Biz de “İşten atıldık, işimiz yok. Şube başkanı gelene kadar buradayız” de- dik. Öğleden sonra şube başkanı geldi.

Bize şirketin ekonomik olarak zor du- rumda olduğunu ve daralmaya gittiğini açıkladı. 260 kişilik işçi çıkartma listesi- nin kendilerine geldiğini ama listeye müdahale ederek 110 kişiye düşürdü- ğünü söyledi. Biz de “Siz işçi sendikası- sınız, üyelerinizin işten çıkartılması üzerine pazarlık yapıp bunu nasıl kabul ettiniz” dedik.

ÜYELERİNİZİN YANINDA DURUN

Çıkış listesine sendikanın müdahale- sinin sadece sayı düşürmek üzerine ol- madığını, atılan işçiler arasında şirketin eklemediği birçok ismi de doğrudan sendikanın yazdırdığını şube başkanı- nın yüzüne söyledik. Şube başkanı iti- raz bile edemedi, çünkü işçi arkadaşla- rımızın elinde yöneticiler ile yapılan ya- zışmalar mevcut. Şube başkanına tüm bu yaşananları kabul etmediğimizi ifa- de ederek, “Biz sizin üyenizsek üyeleri- nizin yanında durun” dedik. Hem dava sürecinde hem de eylem sürecinde sen- dikamız Türk Metal’in işçilerin yanında olması gerektiğini söyledik. Maalesef kimin tarafında olduğunu açıkça göste- ren şu cümleleri kurdu: “İşveren yasal yolla haklarınızı vererek sizin çıkışınızı vermiş, sendika olarak bizim yapacağı- mız bir şey yok, isterseniz dava açabilir- siniz. Bizim sendika olarak eylem yap- mak gibi bir kararımız yok.”

Biz atılan işçiler olarak 18 Mart tari- hinden bugüne eylemler yapıyor, işe ia- de ve alacak davalarımız için başvuru- lar yapıyoruz. Bizler sürecin başından beri Türk Metal’i sürece dahil olması için çağırıyoruz. “Onlarca arkadaşımı- zın alacakları eksik yatırıldı, kötü niyet- le tazminatlarını alamasınlar diye bir iki gün kala çıkarıldı. Tüm arkadaşları- mız geri dönmek istemiyor. Gelin ara buluculuk sürecinde işveren ile görü- şün, ekonomik kayıpları dava açmadan çözelim” diye çağrı yapıyoruz. “İşe

dönmek isteyen arkadaşlarımız için de yine aynı süreç geçerli. İsteseniz işe ge- ri iadeleri sağlayabilirsiniz” diyoruz ama maalesef sendikamız kendi tarafı- nı çoktan belli etti. Kendi üyelerine sa- hip çıkmayan sendika kimin sendikası- dır, soruyoruz. Fabrikaya girene kadar sözleşme imzalayana kadar işçilerin sır- tını sıvazlayan şube yöneticileri bugün işçisine sırtını dönmüş durumdadır.

İŞÇİ SENDİKASI PATRONUN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPMAZ

Henüz işten çıkarılmayan ama ya- rın ne olacağını bilmeyen 700 arkada- şımız hâlâ fabrikada çalışmaya devam ediyor. Her biri işten çıkarılma kaygı- sı ile işe gidiyor. Sendika hani iş gü- vencesi demekti? Demek ki her sen- dika iş güvencesi demek değilmiş. İşçi arkadaşlarımız bunu yaşayarak öğren- di. Şimdi bizi destekleyen, sendikayı eleştiren içerideki arkadaşlarımıza, sendika temsilcileri “Bir sonraki çıkış listesinde adını görmek istemiyorsan eylemlere katılma, onların yanına git- me” diyor. Bunu söyleyen temsilci ar- kadaşlarımız için biz iş bıraktık, fabri- ka bahçesinde sabaha kadar bekledik.

İşten atılma tehdidine rağmen sendi- kaya üye olduk üye yaptık.

Gelinen süreçte içeride çalışan hiç- bir arkadaşımız güvenle çalışamıyor.

Gönülleri bizde ama bedenen yanımı- za gelemiyor. Onlara şunları söylemek istiyoruz. Türk Metal işçileri korkuyla çalışmaya zorluyor, bunun adı kölelik- tir. Gelin bu kölelik düzenini birlikte yıkalım. Bizler dışarıda direnmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz. Siz- ler de içeride mücadele edin. Sendikal bürokrasiye karşı üretim bantlarında kendi temsilcilerinizi belirleyin. Çıkın sendikacıların karşısına, “Siz bizi tem- sil etmiyorsunuz, bizim temsilcilerimiz bu arkadaşlar” deyin. Hep birlikte temsilci seçimleri yapılması için başvu- ralım. Sandık kurulsun bakalım, kim gerçekten işçileri temsil ediyor, göre- lim. Fabrikada bir işçi örgütlülüğü ve gerçek temsiliyet olmadığı sürece, işçi arkadaşlarımız birliklerini kurmadığı sürece, sendikacılar kendi değirmenle- rine su taşıyacak, hiçbiri işçilerin çıkar- larını gözetmeyecektir. Var olan tem- silciler şube başkanının ve sendikanın sözcüleri olarak kalacak ve işçilerle karşı karşıya gelmeye devam edecektir.

Türk Metal’in işverenle yaptığı iş birli- ğini kabul etmeyin, işçi sendikası pat- ronun sözcülüğünü yapmaz. Sendika kendi çıkarlarını düşünmez, işçilerin menfaatleri doğrultusunda hareket eder. Bunların yaptığı patron sendika- cılığı. Tüm bunlara karşı örgütlenin, tek tek değil hep birlikte gelin tel örgü- lerin başına, gösterin hem patrona hem sendikaya işçilerin kardeşliğini ve dayanışmasını. Atılan işçilerin geri alınmasını sağlayacak, bir daha işçi atılmamasını sağlayacak olan tek şey işçilerin birliği ve dayanışması olacak.

Görüyorsunuz ki sözde işçi sendikası Türk Metal işçilerin yanında durmu- yor. İçeride çalışan arkadaşlarımızı se- lamlıyor dayanışma ile kalın diyoruz.

“Gelinen süreçte içeride çalışan hiçbir arkadaşımız güvenle çalışamıyor.

Gönülleri bizde ama bedenen yanımıza gelemiyor. Atılan işçilerin geri alınmasını sağlayacak, bir daha işçi atılmamasını sağlayacak olan tek şey işçilerin birliği ve dayanışması olacak.”

Sendikacılar kendi çıkarını değil işçilerin çıkarını düşünmeli

HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm işten atılan Salcomp Xiaomi işçilerinin durumunu Meclis gündemine taşıdı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanı Vedat Bilgin tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi veren Gülüm, şu soruları sordu:

r Bakanlığınızın Xiaomi Salcomp ile ilgili tef- tiş faaliyeti olmuş mudur? İşyerinin sendikal hak ihlalleri, haksız işten çıkarma, mobbing ve cinsi- yetçi uygulamaları Bakanlığınıza bağlı iş mü- fettişleri tarafından araştırılmış, soruşturul- muş mudur? Yapılan işlemler, verilen cezalar var mıdır? Bu konuda düzenlenen müfettiş raporları var mıdır? Sonuçları nedir?

r 2022 yılının ilk üç ayında Xiaomi Sal- comp fabrikasının toplam cirosu ne kadar- dır? Fabrikanın mevcut stok miktarı nedir?

r Sigorta primi işveren hissesi, gümrük

vergisi muafiyeti, yüzde 80 vergi indirimi, yüzde 40 yatırıma katkı oranı, faiz desteği, KDV istisnası gibi devlet teşviki alan Xiaomi Salcomp firması nasıl zarar etmiştir?

r Hafta sonları dahi üretimin tüm hızlıy- la devam ettiği fabrikada, işçilere fabrikanın kapanacağını veya işçilerin ücretsiz izne gönderilebileceğine dair söylentilerle alınan devlet teşvikleri çelişmemekte midir?

r İşlerine dönmek isteyen işçilerin işe iadesinin sağlanması, kıdem ve ihbar süresi- nin dolmasına birkaç gün kala işten çıkarılan işçilerin ekonomik kayıplarının giderilmesi, haksız ve keyfi işten çıkartılmalarının önüne geçilmesi, sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması için bir girişiminiz ola- cak mıdır?

İşten atılan işçiler fabrika önünde eylemlerini sürdürüyor. (Fotoğraflar: Eren Ergine/Evrensel)

Salcomp Xiaomi işçileri sendikalaşmak için günlerce direnmişti.

MECLİS

GÜNDEMİNE

TAŞINDI

(5)

5 N i s a n 2 0 2 2

S a l ı

evrensel 5

haber@evrensel.net

haber

Eren ERGİNE Murat UYSAL

İstanbul

İ

stanbul İşçi Sendikaları Şube- ler Platformunun (İİSŞP) pa- zar günü düzenlediği toplantı- da Evrensel’e konuşan sendi- ka temsilcileri, “Birleşik güçlü bir 1 Mayıs’ı örgütlemeliyiz” dedi.

Önceki gün düzenlenen, sağlıktan, limana, tekstilden, gıdaya birçok iş kolundan işçinin katıldığı İİSŞP tem- silciler toplantısında, ocak şubat ay- larında ek zam talebiyle yapılan ey- lemler, sendikalaşmada yaşanan zor- luklar, işçilerin bulunduğu ekonomik durum ve 1 Mayıs konuşuldu. Top- lantıya genç işçilerin katılımı yoğun oldu.

Liman İş-İstanbul Bölge Başkanı Sinan Ceviz, Türkiye’de zenginle yoksul arasındaki farkın giderek bü- yüdüğünü söyleyerek, “İşçiler emek- çiler kendi yaşam koşullarını asgari oranda sürdürmekte zorlanıyorlar.

İnsanca yaşamak insanca çalışmak is- tiyoruz talebi her geçen gün büyüyor.

108 tane işyerinde ocak, şubat ayın- da işçiler iş bırakma eylemi yaptılar”

dedi.

Öte yandan siyasi iktidarın yoksul- dan oy alıp zengine hizmet ettiğini dile getiren Ceviz, “Patronlara teşvik sunulurken işçiler kapı önüne koyul- duğunda bunun hesabı sorulmadı.

Yokluk ve yoksulluk insanların canı- na kastetmiş durumda” dedi.

‘KONFEDERASYONLAR BİRLEŞMELİ’

1 Mayıs’a bu koşullarda gidildiğini ifade eden Ceviz, şöyle devam etti:

“İşçilerin ücret talebiyle eylemler ya- pıp kazanımlar elde etmesi önemli- dir ancak kalıcı hale gelmesi için sendikalaşmaya ihtiyaç var. Sendika- larımızın da yan yana durmaya ihti-

yacı var. Rekabet değil sınıf mücade- lesinin öne çıkarıldığı bir süreci ör- gütlemeye ihtiyacımız var. Neden sendika ve nasıl sendika tartışmaları- nı sürdürmemiz lazım. 1 Mayıs’a gi- derken bu yokluğa bu yoksulluğa, eşitsizliğe karşı sendikal hak ve öz- gürlüklerin önündeki engellerin kal- dırılması için birleşik güçlü bir 1 Ma- yıs’ı örgütlemeliyiz. Sanki işçilerin farklı talepleri varmış gibi her konfe- derasyonun farklı alanlarda 1 Mayıs çağrısı kabul edilebilir bir şey değil- dir” diye konuştu.

‘ORTAK MÜCADEYİ ÖRGÜTLEMELİYİZ’

Sağlık işçilerinin sorunlarının gi- derek büyüdüğünü, geçtiğimiz aylar- da imzalanan toplu sözleşmelerdeki

ücretlerin eridiğini belirten Sağlık-İş İstanbul Şube Başkanı Nedime Mut- lu Yıldırım, “1 Mayıs öncesi böyle bir toplantının yapılması çok önemli.

2 senedir bir araya gelememiştik. Ar- tan yoksulluğu, sorunlarımızı konuş- mak açısından önemli bir toplantı ol- du. Yüksek enflasyon ve yoksullaş- madan dolayı işçiler sendikasız ol- malarına rağmen kendi içlerinde ör- gütlenip patronlardan hak talep et- meye başladılar. Bu işçiler açısından çok önemli bir şey. Bir yandan da bi- zim sendikalar olarak kendimizi sor- gulamamıza yol açtı. Neden sendika- lı olunmalı, nasıl sendikalara ihtiyaç var konusunu tartıştık. Biz sendika- lara daha çok görev düşüyor, işçile- rin emekçilerin sorunlarını dile getir-

meli, ortak mücadeleyi örgütlemeli- yiz” diye konuştu.

1 Mayıs’a giderken sağlık işçileri- nin taleplerini sıralayan Yıldırım,

“Toplu sözleşmelerdeki alınan ücret- ler sıfırlanmış oldu, ücretler asgari ücret seviyesine düştü. Çalışma saat- lerimizin düzenlenmesini, ek proto- kol yapılmasını istiyoruz” dedi.

‘1 MAYIS BU YIL DAHA DA ÖNEMLİ’

Sanayi bölgelerinde işçilerin ge- nelde düşük ücretle çalıştığını, pan- demi döneminde işçilerin iş yükünün arttığını söyleyen DİSK/Gıda-İş Marmara Bölge Temsilcisi İbrahim Kızılyer, “Bu koşullarla birlikte bir- çok alanda sendikalaşma mücadele- leri de oldu, bunlardan bazıları başa- rılı oldu. Ocak, şubat ayındaki tepki- lerle işçiler bazı ekonomik haklar da kazandı, bunların sendikal örgütlen- meye evrilmesi gerekiyor. Örgütlen- me hakkı, insanca yaşayacak bir üc- ret için 1 Mayıs’a giderken işçilerin ortak hareket etmesi gerekiyor. Dü- ne göre hayat pahalılığı geçim sıkın- tısı artmış durumda. Emek gücü ucuzlamış durumda, onun için işçile- rin bir araya gelerek sorunlarına sa- hip çıkıp, alanlarda olması gereki- yor” dedi.

DERİTEKS Tuzla Şube Başkanı ve İİSŞP’in yeni Dönem Sözcüsü Hikmet Numanoğlu da “Bu yıl 1 Mayıs diğer yıllara göre daha büyük önem teşkil ediyor. Ekonominin gel- diği nokta, hayat pahalılığı, işsizlik, zamlar 1 Mayıs’ı daha önemli kılıyor.

1 Mayıs’ın öncüleri sendikalardır ama bakıyorsunuz üç konfederasyo- nun her biri başka yere çağrı yapıyor.

Önce konfederasyonların birleşmesi gerekiyor. Emekçilerin içinde bulun- duğu durumu göz önünde bulundur- duğumuzda iyi bir katılım olacağını bekliyoruz” diye ifade etti.

Birleşik ve güçlü 1 Mayıs’ı örgütlemeliyiz

ÜÇ KONFEDERASYONA BAĞLI SENDİKALAR

İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu pazar günü temsilciler toplantısı düzenledi. (Fotoğraf: Eren Ergine/Evrensel)

BAŞKANLAR Kurulunu toplayan DİSK, açıkladığı sonuç bildirgesinde 25 Nisan-1 Mayıs 2022 tarihleri arasın- daki haftanın sürekli-yaygın eylem ve etkinliklerin hayata geçirileceği 1 Ma- yıs haftası olarak örgütleneceğini du- yurdu.

DİSK Başkanlar Kurulu sonuç bil- dirgesinde emekçilerin ortak talepleri- ni şu şekilde sıraladı:

“n Elektrik, su, doğal gaz ve inter- net faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, faturalar tüm vergi ve kesin- tiden muaf tutulmalıdır.

n Yılın daha başında resmi enflas- yon karşısında bile eriyen, açlık sınırı- nın altına düşen, büyümeden pay ala- mayan asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretler yeniden belirlenmelidir.

En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine çekilmeli, EYT’lilerin emeklilik hakları verilmelidir.

n Ücretlerin üzerindeki vergi yükü azaltılmalı, kâr ve faiz gelirlerinin da- ha çok vergilendirildiği, çok kazananın çok vergi verdiği adil bir vergi düzeni kurulmalıdır.

n Esnaf kuryelik/kendi hesabına çalışma/özel istihdam bürosu/taşeron adı altındaki tüm güvencesiz çalıştırma biçimlerine son verilmeli, herkese gü- venceli istihdam sağlanmalıdır.

n İşçi sınıfının yaşadığı gelir kaybı- nı telafi etmesinin en önemli yolu, sen- dika ve grevli toplu sözleşme hakkıdır.

Sendikal hakların kullanımının önün- deki tüm yasal ve fiili engeller kaldırıl- malıdır.”

Açıklamada, “Bu tespitlerden hare- ketle DİSK Başkanları Kurulumuz; 1 Mayıs 2022 Birlik, Mücadele ve Daya- nışma Günü’nün hayatın pahalı, eme- ğin ucuz olduğu adaletsiz düzene karşı

‘Bu böyle gitmez’ diyen mücadelelerin yükseltileceği bir süreç olarak örgüt- lenmesine, 25 Nisan-1 Mayıs 2022 ta- rihleri arasındaki haftanın sürekli-yay- gın eylem ve etkinliklerin hayata geçi- rileceği ‘1 Mayıs haftası’ olarak örgüt-

lenmesine, 1 Mayıs 2022 Birlik, Müca- dele ve Dayanışma Günü’nün, başta İstanbul/Taksim Meydanı olmak üze- re, ülkenin dört bir yanında yaygın ve kitlesel biçimde kutlanması için çalış- maların ve girişimlerin başlatılmasına, bu sürecin diğer emek-meslek örgütle- ri ve demokrasi güçleriyle beraber, akıl ve eylem birliği içerisinde yürütül- mesine karar vermiştir” ifadeleri kulla- nıldı. (İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ) İİSŞP’nin toplantısında söz alan işçiler,

fabrikalarda yaşadıkları sorunları ve sen- dikalaşma mücadelesinde yaşadıkları problemleri anlattı.

25 yıllık bir işçi, çalışma hayatı boyun- ca 4 farklı fabrikada sendikalaşma müca- delesi verdiğini söyledi. Bu mücadelelerde hep işten atıldığını dile getiren işçi, “Ama yılmadık, sürekli uğraştık. Bir yandan pat- ronlarla bir yandan da devletle uğraşıyo- ruz. Yetki alınca bitmiyor, itiraz ediliyor. Bu süreçte patron sendikalaşma mücadelesi- ni kırıyor. Bizim ülkemizde yasaların yüzde 80’i işverenlerin yanında. Sendikalaşmak da çok zor. Fişlendiğiniz için iş bulmakta da zorlanıyorsunuz. Ama mücadeleden vazgeçemeyiz” dedi.

Toplantıda söz alan Karınca Lojistik işçisi kötü çalışma koşullarına dikkat çe- kerek, “Artık bu gidişata dur dememiz gerektiğini öğrendik. Liman-İş’e ulaştık, örgütlendik. Patron örgütlülüğümüzü kır-

mak için birkaç hamle yaptı. Biz işçiler de birbirimize sahip çıkmayı başardık.

Öne çıkan bir arkadaşımızı işten attılar. 3 saat iş bırakarak arkadaşımızı tekrar işe aldırdık. Sonrasında patron ve müdürler baskıların olmayacağını söylediler. Ama sonrasında iş kolunu değiştirdiler. Bunun üzerine sendika hakkımız için iş bırakma kararı aldık. Patron bunun yasal olmadı- ğını, hepimizi işten atacağını söyledi. Ge- linen süreçte patronla masaya oturduk bir protokol imzaladık yüzde 80 oranında bir kazanım elde ettik. Şimdi sırada ör- gütlülüğümüzü başarıya ulaştırmak var”

diye konuştu.

Toplantıda konuşan bir Xiaomi Sal- comp işçisi 100’ü aşkın işçinin işten atıldı- ğını ve Türk Metal’in yanlarında durmadığı- nı söyleyerek, “Sendika demek işçinin ya- nında olmak, işçinin hakkını savunmak demek. İşçiler çocuğunun rızkından kese- rek sendikaya aidat veriyor” dedi.

‘SORUNLARIMIZI BİRLEŞEREK ÇÖZEBİLİYORUZ’

DİSK: 1 Mayıs haftasını örgütleyeceğiz

Fotoğraf: Evrensel

İnşaattan düşen işçi yaşamını yitirdi

İSTANBUL Beylikdüzü’de çalıştığı inşaatın 6.

katından düşen işçi hayatını kaybetti.

Adnan Kahveci Mahallesi Yavuz Sultan Se- lim Bulvarı’nda site inşaatında çalışan ve ismi öğrenilemeyen bir işçi dengesini kaybederek 6.

kattan düştü. Şantiyedeki diğer işçiler durumu sağlık ekiplerine haber verdi. Düştüğü beton ze- minde ağır yaralandığı tespit edilen işçi, ilk mü- dahalenin ardından hastaneye kaldırılarak ame- liyata alındı. İşçi, yapılan tüm müdahalelere rağ- men hayatını kaybetti. (İstanbul/DHA)

İnşaat işçilerini taşıyan kamyonet kaza yaptı: 10 yaralı

MANİSA’nın Şehzadeler ilçesinde inşaat işçi- lerini taşıyan kamyonetin park halindeki kamyo- na çarpması sonucu 2’si ağır 10 kişi yaralandı.

Özden O. (50) idaresindeki, İzmir’den Ak- hisar’daki bir inşaata giden işçileri taşıyan kamyonet, Manisa-Saruhanlı kara yolu Yeni- köy Mahallesi yakınlarında park halindeki kamyona arkadan çarptı.

İhbar üzerine kaza yerine çok sayıda ambu- lans, polis, jandarma ve itfaiye ekibi sevk edil- di. Yaralanan sürücü ile kamyonetteki 9 işçi, kentteki hastanelerde tedavi altına alındı. Ya- ralılardan 2’sinin sağlık durumunun ciddi ol- duğu öğrenildi. (Manisa/AA)

Viyadük inşaatında işçiler asılı kaldı

KONYA’da, İç Anadolu’yu Akdeniz’e bağla- yacak Eğiste Viyadüğü inşaatında 7 saat havada asılı kalan 2 işçiyi itfaiye ekipleri kurtardı.

Konya-Hadim kara yolu üzerinde yapımı sü- ren Eğiste Viyadüğü’nün 166 metrelik ayağında kurulu asansörde teknik bir arıza nedeniyle asılı kalan 2 işçiyi diğer arkadaşları oldukları yerden kurtarmaya çalıştıysa da başarılı olamadı.

Bunun üzerine işçiler Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığından yar- dım istedi.

Olay yerine gelen itfaiye ekipleri 166 metre- lik köprü ayağının 120’nci metresinde asılı kalan işçileri kurtarmak için çalışmalara başladı. Viya- dükte asansöre ulaşan ekipler dikkatli çalışmay- la 2 işçiyi kurtardı. (Konya/AA)

Fotoğraf: DHA

Fotoğraf: Serkan Özcan/AA

GERİ DÖNÜŞÜM TESİSİNDE YANGIN

İSTANBUL Ümraniye’de Dudullu OSB Mahallesi Barlas Sokak üzerinde bulunan geri dönüşüm tesi- sinde çıktı. Alevler, kısa sürede bütün tesisi sardı.

Yangın daha sonra çevredeki işyerlerine de sıçra- dı. Olay yerine ulaşan ekipler, yangını söndürmek için uzun süre mücadele etti. Alevler, ekiplerin yaklaşık 1 saat süren çalışmasından sonra kontrol altına alındı. 8 işyerine sıçrayan yangın 300 bin li- ralık hasar yarattı. (İstanbul/DHA)

Fotoğraf: Konya Büyükşehir Belediyesi

Referanslar

Benzer Belgeler

 Şubat ayında TÜFE bir önceki aya göre yüzde 0.81, bir önceki yılın aynı ayına göre ise yüzde 10.13 artış gösterdi..  ÜFE, aynı dönem içerisinde bir önceki aya

2008=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Ağustos 2011 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına

2008=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Şubat 2014 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına

2008=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Haziran 2014 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına

1998-1999=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Eylül 2009 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına

2008=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Mart 2013 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına

2008=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Mart 2014 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına

2008=100 Temel Yılı Tüketici Fiyatları Genel Endeksi’nde Mayıs 2013 ayında, bir önceki aya göre, bir önceki yılın Aralık ayına göre ve bir önceki yılın aynı ayına