• Sonuç bulunamadı

Kırsal değiştiriliyor, dönüştürülüyor! Aslında günümüz kırsal alan toprakları yeniden paylaşılıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kırsal değiştiriliyor, dönüştürülüyor! Aslında günümüz kırsal alan toprakları yeniden paylaşılıyor"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Birkaç yıldan bu yana kırsal alan yeni ve köklü değişimlere sahne oluyor. Kırsal değiştiriliyor, dönüştürülüyor!

Aslında günümüz kırsal alan toprakları yeniden paylaşılıyor.

Bilindiği gibi Osmanlı’nın kurulduğu ve büyüdüğü dönemlerde toprak alınıp satılmazdı. Köylülerin de toprağı tassaruf etme yani kullanma hakları vardı. Köylüler bu toprakları kullanmanın karşılığında belli oranda devlete vergi verirlerdi.

Osmanlı, vergileri tımarlı sipahiler aracılığıyla toplardı.

Osmanlı, ekonomisi kötüye gittikçe toprak düzeniyle oynanmaya başladı. Toprak ile ilk önce tımarlı sipahilerin ilişkisi kesildi. Onların yerini daha fazla vergi verme vaadinde bulunan ayanlar aldı. Ayanlardan sonra sırasıyla toprağı

yanlara göre peşin para veren iltizamlar daha sonra iltizama göre peşin ve fazla para veren malikaneler ve kaydı hayatlar ele geçirdi. Ancak Osmanlı parçalanmaktan ve yıkılmaktan, köylü de giderek artan dayanılmaz derecedeki sömürüden kurtulamadı.

Sonumuzun Osmanlıya benzemesini hiçbirimiz istemiyiz. Ancak gidişatımız pek parlak değil!

Hükümet her fırsatta,”topraklarımız küçük. Küçük çiftçilerden toprakları şirketler almalı ve işletmeli” diyor. Bu amaçla IMF, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası (AB OTP) patentli bir dizi politika uygulandı, uygulanmaya devam ediyor. Başka bir deyişle çiftçileri iflas ettirecek politikaları uygulandı, uygulama hala devam ediyorlar, epey de başarılı oldular.

AKP Hükümeti toprak düzeniyle oynamayı seviyor. çünkü bu hükümet şirketleri seviyor, çiftçileri hiç mi hiç sevmiyor! Toprakları ne yapıp edip şirketlere vermek için ekibi gün 24 saat onlar 25 saat bunu düşünüyor.

Şimdi Türkiye akarsuları üzerinde 2000’nin üzerinde Hidro Elektrik Santral Kuruluyor (HES). Kurulacak HES’lerle kırsal değiştiriliyor, dönüştürülüyor.

Peki nasıl olacak bu değişiklik derseniz kırsaldaki değişimin yeni adı; HES! Bahanesi ise enerji!

Hemen söyleyelim, AKP’nin kırsaldaki bu dönüşüm politikaları, küresel kapitalizmin kaynakları ele geçirme oradan sermayenin kendisini yeniden üretme stratejisiyle uyumlu!

Bildiğiniz gibi Türkiye’nin tüm akarsularının üzerine iki bini aşkın Hidro Elektrik Santral (HES) kurma çalışmaları var.

HES’lerden söz eden tüm yönetenler ağızbirliği etmişçesine “memleketin enerji sorunu var. HES’ler inşa edilmelidir, hem de, HES’ler çevre ile de dost olan temiz enerjidir” diyorlar. İktidar mensupları bunları söylerken ana muhalefet partisinin eski genel başkanı Baykal; “HES’lere düşmanca yaklaşmayalım” mealinde kendilerine destek veriyor.

Öncelikle hemen belirtelim; HES’ler masum enerji üretim sistemleri olmadığı gibi kırsal için anlatılan ve

konuşulandan çok daha fazla zararı olabilecek bir enerji üretim sistemi. Başka bir deyişle HES’ler üzerinden kırsalda yeni bir dönüşüme gidiliyor. HES’ler burada amaç değil araç.

Çünkü, Türkiye’de kurulacak olan 2000’ini aşkın HES’in sağlayacağı enerji Türkiye’de üretilen toplam enerjinin yüzde 3’ü bile değil. Sadece enerji nakil hatlarındaki kaçağın engellenmesi toplam enerjiyi yüzde 16 arttırabilecekken bu konuda yeterli çaba gösterilmiyor. Ayrıca devlete ait mevcut barajlar, tama çalıştırılmıyor yüzde 50 kapasiteyle çalıştırılıyor. Bütün bu aksaklıklar giderilmeden 2000 adet HES kurulmasına ruhsat verme çabaları akılları

karıştırıyor.

Neden bu kadar çok HES? Niçin bu kadar çok talep? Enerji nakil hatlarının onarımı ve barajları tam kapasite çalıştırmayan Hükümet HES’leri niçin cansiperane savunuyor. HES’lerin önündeki engelleri kaldırmak ve Anayasal güvenceye kavuşturmak için 12 eylül’de oylanacak Anayasa paketinin maddeleri arasına yerleştirecek kadar önem verilen bu konu(lar) yakından bakmayı hak ediyor.

(2)

HES’lerin daha anlaşılır olması için özetleyerek ve maddeleştirerek bakalım.

1.

HES’lerden üretilecek enerji 25-30 yıllığına devlet alım garantili. Yani HES yapımcısı şirketler imtiyazlı şirketler oluyor.

2.

HES yapımcısı şirketlere sular 49 yıllığına veriliyor. Suyu satma hakkı tanınıyor.

3.

HES’ler temiz enerji grubunda sayılıyor. Dolayısıyla HES yapma ruhsatına sahip olan şirketler Kyoto Protokolü gereği kirleticilere temiz hava kotası satabilecek.

4.

HES yapımcısı şirketin istemesi halinde çevresindeki tarım arazilerini devlet onlar için istimlak edebilecek. Diğer maddeler de önemli ama en çok da bu madde önemli. Bu maddeyi açmakta yarar var.

Yani istimlak meselesini, Türkiye’de uygulanan çiftçiliği ortadan kaldırma tarımı şirketleştirme penceresinden kısaca irdeleyelim.

Türkiye’de tarla satın almak o kadar kolay bir iş değil. Her tarlanın sayısız mirasçısı var. Hele yan yana tarla alma ve büyük ölçekli tarlalara sahip olmak Türkiye’de mümkün değildir. Ancak “istimlak” kelimesi çok büyük ölçeklerde tarlalara sahip olmak için sihirli değnek.

Suyun geçtiği alanlar verimli araziler ve kolaylıkla sulanabilen araziler olduğu bilinebilen bir gerçektir. HES için ruhsat aldıktan sonra devlet eliyle toprakları istimlak ettirip şirketinin uhdesine alabilecek olan şirket sahipleri çiftçilerden istimlak yoluyla alınan topraklarda tarımsal üretim yapabilecekler. Su var, suyun aktığı yerlerde verimli topraklar da var. “Arkanda” hükümet de var. Hükümet politikaları desteğinde/ “eliyle” toprağa el koy! Bu verimli topraklarda ürün yetiştir ve gıdaya hakim ol. Halkımızın deyimiyle “Oh, ne ala memleket!”

Yani anlayacağınız, Hükümet ile HES şirketlerinin “can ciğer kuzu sarması” halleriyle toprağın el değiştirmesi, şirketlere kuzu sarmasının üstüne kaymaklı ekmek kadayıfı tadında bir ikrâm… Ancak HES’lere verilen her ruhsat doğaya ve çiftçilere yazılmış birer ölüm fermanı!

Son sözler…

Bunda bir “tuhaflık yok!” Hükümetin politikası “çiftçi üretmesin şirket üretsin!” değil miydi, zaten. Politika bilmedik/bilinmedik bir politika değil. Yani sorun hükümette değil. Sorun bizde, hepimizde!

Evet, Kırsalda çok önemli değişim yaşanıyor. Bu değişimlerin olabilmesinin dayanakları Anayasa paketlerinde kendine en ön saflarda yer buluyor. “Yerindelik” kelimesiyle arzı endam ediyor. Sadece dikkatinizi buraya çekmek istedim.

Dünyada küresel kapitalizme karşı muhalefet gelişmiyor diyenlere küçük bir not: HES’ler kırsalı nükleer santral, termik santral ve maden arayan şirketlerle kol kola değiştiriyorlar. Bu değişimin yarattığı sorunların oluşturduğu dinamiklerin mücadele etmek için fazlası var, azı yok!

kaynakça: karasaban.net

(3)

1.9.2010

Referanslar

Benzer Belgeler

13.Hafta Türkiye’de kırsal alanların önemi ve kırsal kalkınma 14.Hafta Kırsal kesim hakkında yeniden düşünmek ve kırsal.

Grup Yaylalar Erişimin kolay olduğu, çoğunlukla alçak kesimde, dağ otlağı fonksiyonunu tümüyle kaybetmiş, yerel halk tarafından rekreasyonel amaçlarla, bunun yanında

Sürdürülebilir Kalkınma kavramının bir uzantısı olan “insani kalkınma” ya da bir başka deyişle “insanı gelişme”ye ilişkin ölçütlerin geliştirilmesindeki temel

Ankara’da hızlı nüfus artışı ve kentleşme Sonuçlar Tarım alanlarının kaybı Kırsal alandaki nüfus ve işgücü kaybı... Ankara’da kentsel büyüme ve tarım

Ancak kırsal alanlar uzak, geri, modernleşme ihtiyacı olan az gelişmiş yerler olarak tasvir edilebilir.... Dünyadaki kırsal alanların

Kırsal Kalkınmada Sosyal Sermayenin Rolü Callois ve Aubert, kırsal alanların örnek alan olarak belirlenmesinin homojen ve durağan sosyolojik yapı- ları nedeniyle ilginç

Ancak hasta, geliflinin ikinci gü- Özet: K›r›m-Kongo kanamal› atefli (KKKA), insanlarda yayg›n kanamalar ve karaci¤er fonksiyon bozuklu¤u yapan, yüksek ölüm oran›

The findings showed that the best image quality acquired at 1.25 and 1.5mm Semi- diameter, which means that under monochromatic illumination, the smallest values of aberrations can