• Sonuç bulunamadı

İşgal İstanbul unda İzcilik Teşkilatı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "İşgal İstanbul unda İzcilik Teşkilatı"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İzcilik Teşkilatı

Erol Akcan

Giresun Üniversitesi

Giriş

Dilimize “izcilik” olarak yerleşmiş olan gençlik örgütlenmesi- nin mucidi İngiliz Generali Baden Powell’dir. Baden Powell, 1908 yılında yazdığı “Scouting For Boys” (Erkek çocuklar için izcilik) isimli eserinde, izciliğin ilkelerini ve çerçevesini belirlemiştir. Or- dudan emekli olduktan sonra 1910 yılında aynı teşkilatı kızlar için de oluşturmuştur.1 Prensipleri ve çerçevesi Baden Powell tarafından ortaya konan ve uygulanan izcilik (boy scouts), başta İngiltere ve sömürgeleri olmak üzere, Avrupa’da hızla yayılmıştır. Her millet, iz- ciliğe farklı bir isim vererek kendi milli kimliklerinin parçası haline getirmiştir. Fransızlar izciliğe “Eclaireur”, Almanlar ise “Pfadfinder”

adını vermiştir.2

Baden Powell tarzı izciliğin, İstanbul’a getirilmesine öncülük eden Ahmet ve Abdurrahman Robenson kardeşler olmuştur. Galta- saray, Darüşşafaka ve İstanbul sultanilerinde ilk izcilik uygulamaları

1 Anabritannica, Ana Yayıncılık, İstanbul 1993, III, 119.

2 M. Yasin Taşkesenlioğlu, “Türkiye’de İzci Teşkilatının Kuruluşu” CTAD, S. 10 (Güz 2009), s. 106.

(2)

bu isimler sayesinde başlatılmıştır.3 İzcilikle ilgili ilk tanıtıcı yazılar da II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yayımlanan süreli yayınlarda gö- rülmeye başlanmıştır. Bu yazılarda, “boy scouts”, Türkçe’ye “keşşaflık”,

“boyskavtlık” ve “pişdarlık” olarak aktarılmıştır.4 Balkan Savaşlarından önceki döneme bakıldığında İzciliğin, diğer memleketlerde olduğu gibi Osmanlı toplumunda aynı hızla yayılmadığı, belli başlı okulların bünyesinde uygulandığı ve bir avuç insanın serbest zaman etkinliği olarak kaldığı gözlemlenir. Bunda toplumun mutaassıp kesimlerinin izcilerin kısa pantolon ve beyaz şapka giymelerine ve çocukların gece yürüyüşlerine götürülmelerine tepki göstermeleri etkili olmuştur.5

Balkan Savaşlarında alınan yenilgiden sonra, matbuat âle- minde izciliğin daha fazla ilgi gördüğü ve daha görünür hale geldi- ği gözlemlenmektedir. Bunda, alınan yenilginin sebepleri arasında Osmanlı toplumunun beden eğitimine ve izcilik benzeri faaliyetle- re gereken önemi vermemesinin etkili olduğu kanısı etkili olduğu gibi, İttihat ve Terakki hükümetinin bu tür faaliyetleri destekleme- si ve teşvik etmesi etkili olmuştur. Balkan Mağlubiyeti’nden son- ra gerek yeni kurulan spor kulüplerinde gerekse okullarda izcilik ve beden eğitimi faaliyetlerinde önemli bir ivme görülür.6 Ancak, bu dönemdeki izcilik faaliyetlerine bakıldığı zaman, bilgi ve dene- yimden uzak, herkesin kendi bilgi ve görgüsüyle, bir şeyler yapmak düşüncesiyle hareket edildiği gözlemlenir. Dışardan bakıldığında görünüm itibariyle izciliğe benzeyen bu tür etkinliklerin, pratikte Baden Powell’in esaslarını belirlediği izcilikle pek fazla ilgisi yok- tur.7 Balkan yenilgisinden hemen sonra Mart 1913 tarihinde orta- ya çıkan Türk Gücü’ne mensup gençler uzun yürüyüşler yapmaları

3 Zafer Toprak, “II. Meşrutiyet Döneminde Paramiliter Gençlik Örgütleri”, TCTA, C.

2, İstanbul 1985, s. 531-539.

4 Bu yazılar için bkz. Sanem Yamak Ateş, Asker Evlatlar Yetiştirmek, İletişim Yayınları, I. Baskı, İstanbul 2012, s. 165-209.

5 Zafer Toprak, “Meşrutiyet ve Mütareke Yıllarında Türkiye’de İzcilik”, Toplumsal Tarih, S. 52 (Nisan 1998), s. 15.

6 Yamak, a.g.e., s. 173-212.

7 Bu dönemdeki izcilik uygulamalarındaki yanlış algı, bizzat dönemin tanıklarınca dile getirilmiştir. Bkz. Erol Akcan, İttihat ve Terakki Fırkası’nın Paramiliter Gençlik Kuruluşları, TTK, Ankara 2015, s. 179-182.

(3)

nedeniyle “izciliği taklit etmekle” itham edilmiş ve bu nedenle alay konusu olmuştur.8

Balkan savaşlarından sonra toplumsal tabanda izciliğe karşı uyanan bu ilgiye belli bir istikamet, türdeşlik ve milli hüviyet kazan- dırmak isteyen İttihat ve Terakki Hükümeti, 1913 yazında Burdur Mebusu Atıf ve İsmail Hakkı Bey’i, izciliği tetkik amacıyla Avru- pa’ya göndermiştir.9 Bahsi edilen bu isimlerin ülkeye dönmesinden sonra, Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın himayesinde İzciler Ocağı ku- rulmuştur. İzciler Ocağı’nın 1914 yılı Nisan ayı içerisinde nizamna- meleri ve Büyük Orta’sı kamuoyu ile paylaşılmıştır. Buna göre İzciler Ocağı’nın Başbuğ’u Enver Paşa, Kalgay’ı ise 21 Nisan 1914 tarihin- de İstanbul’a getirilen Belçika İzci Reisi Mösyö Parfitt olmuştur.10 İzciler Ocağı teşkilatı, Enver Paşa’nın Harbiye Nazırlığına getiril- mesiyle birlikte ivme kazanan ordudaki ıslahatın bir parçası olarak düşünülmüştür. Şöyle ki, Asker Alma Kanunu’nda yapılan düzenle- meyle, askerlik muafiyetleri önemli ölçüde ortadan kaldırılarak, yir- mi yaşına giren Osmanlı vatandaşları zorunlu askerlik uygulamasına tabii tutulmuş ve askerlik süresi kara ordusunda iki yıl olarak belir- lenmiştir. Bununla bağlantılı olarak gençleri, kışlaya gelmeden önce askerliğe hazırlamak amacıyla Osmanlı Güç Dernekleri kurulmuştur.

Osmanlı Güç Dernekleri’ne 17-20 yaşları arasındaki gençlerin alın- ması amaçlanmıştır. İzciler Ocağı, Osmanlı Güç Dernekleri’nin bir alt teşkilatı olarak düşünülmüş ve 12 ila 17 yaşları arasındaki genç- ler için oluşturulmuştur.11 İki teşkilatın mevzuatına bakıldığı zaman, Osmanlı Güç Dernekleri’nin askeri karakterinin daha belirgin ve amacının gençleri askerliğe hazırlamak olduğu bariz bir şekilde gö- rülürken, İzciler Ocağı’nın Baden Powell’in “iyi vatandaş”, “becerik- li insan yetiştirmek” amaçlarına uygun şekilde ve gençlere milli bir kimlik kazandıracak şekilde kurgulandığı gözlemlenir.12

8 Yamak, a.g.e, s. 222-223.; Akcan, a.g.e, s. 106.

9 Akcan, a.g.e., s. 148.

10 Yamak, a.g.e., s. 262-267; Akcan, a.g.e., s. 158-159; Taşkesenlioğlu, a.g.m., s. 106.

11 Osmanlı Güç Dernekleri için bkz. Akcan, a.g.e., s. 184-196; Yamak, a.g.e., s. 295- 325.

12 Akcan, a.g.e., s. 165-166, 186-194.

(4)

Savaş başlamadan önce İzciler Ocağı ve Osmanlı Güç Der- nekleri’nin uygulama konulmasıyla birlikte, ülke genelinde izcilik ve askerliğe hazırlık türünden faaliyetler hükümetin denetimine ve himayesine alınmıştır. İttihat ve Terakki Hükümeti, zaman zaman yayımladığı talimatlarla, bölgenin üst düzey mülki amirinin izni alınmaksızın yapılacak bu türden faaliyetlere izin verilmemesini iste- diği gibi, izcilik ve benzeri faaliyetlerde Türkçe’nin dışında bir dilin ve Türk bayrağının dışında bir bayrağın kullanılmasını yasaklamıştır.

Kadıköy’de bir Ermeni kulübünde izcilik faaliyetlerinin yapıldığının haber alınması üzerine Harbiye Nezareti, Güç Dernekleri’nin seki- zinci ve onuncu maddelerine aykırı olduğunu gerekçe göstererek bu türden faaliyetlere izin verilmemesini Maarif Nezareti’nden talep etmiştir.13

Eş zamanlı uygulamaya konulan İzciler Ocağı ve Osmanlı Güç Dernekleri, Birinci Dünya Harbi’nin başlaması nedeniyle akamete uğramıştır. Savaş başladığı sırada Kalgay Parfitt, Maltepe’de kurdu- ğu kampta ülkenin farklı vilayetlerinden gelen oymak beyi adaylarını yetiştirmekle meşguldür.14 Kamptaki gençler, oymak beyi olama- dan orduya ihtiyat zabiti olarak alınırken, Mösyö Parfitt’in Kasım 1914’te tazminatı ödenerek görevine son verilmiştir.15 Osmanlı Dev-

leti’nin fiilen savaşa girmesiyle birlikte mektep bünyesinde varlığını devam ettiren izci gruplarından, savaş içerisinde emirberlik, keşif ve gözetleme, postacılık, ilk yardım ve hastabakıcılık gibi hizmetlerde istifade edilmiştir.16

Osmanlı-Alman İttifakının bir sonucu olarak Nisan 1916 yılında çıkarılan geçici kanunla Osmanlı Genç Dernekleri kurul- muştur. Genç Dernekleri’nin başına Umum-i Müfettiş olarak Al- manya’dan Von Hoff getirilmiştir. Bu kanunla birlikte 12 ila 17 yaş arasındaki Türk gençleri Gürbüz, 17-20 yaşları arasındaki gençler ise Dinç Teşkilatı’na tabi tutulmuştur.17 Böylelikle, İngiliz modeline ve

13 B.O.A., DH.İD.DN.224, GN. 3/3.; B.O.A, MF.MKT.DN.1199, GN. 22/1-4.

14 Zafer Toprak, “II. Meşrutiyet’ten Mütareke Yıllarına: Türkiye’de İzciliğin İlk Evresi”

Tombak, S. 24 (Şubat 1999) s. 22.

15 Taşkesenlioğlu, a.g.m, s. 108; Akcan, a.g.e., s. 170.

16 Akcan, a.g.e., s. 176-178.

17 Toprak, “..Paramiliter Gençlik Örgütleri”, s. 535.; Taşkesenlioğlu, a.g.m., s. 110.

(5)

gönüllülük esasına dayalı olan izcilik teşkilatı yerine Alman modelini esas alan ve katılımı zorunlu, askeri yönü daha belirgin olan Genç Dernekleri teşkilatı tercih edilmiştir. Birinci Dünya Harbi sonuna kadar Gürbüz ve Dinçlerin derneklere devam etmesi zorunlu tutul- muştur. Savaşın sonlarına doğru Von Hoff ’un ülkesine dönmesiyle birlikte Genç Dernekleri’nin uygulaması zayıflayarak Mütareke’yle birlikte fiilen ortadan kalkmıştır.18 Mütareke’den sonra değişen iç ve dış siyasi şartların etkisiyle izcilik, yeniden canlanma gösterecektir.

Aşağıda, İşgal İstanbul’unda canlanma gösteren gayrimüslimlerin iz- cilik faaliyetleri ve bunun karşısında Türk izciliğinin durumunu ele almaya çalışacağız.

1. İşgal İstanbul’unda Gayrimüslimlerin İzcilik Teşkilatı Amerikalıların tuttuğu kayıtlara göre İşgal İstanbul’unda, Uluslararası Erkek İzci Konseyi’ne bağlı sekiz farklı erkek izci örgü- tü mevcuttu. Konsey’in başkanı İngiliz ordusundan Albay Maxwell idi. Uluslara göre ayrılan bu örgütler Amerikan, Ermeni, İngiliz, Rum, İtalyan, Yahudi, Rus ve Türk Erkek İzci örgütleri idi. Kon-

seyin bünyesindeki izci örgütlerine katılan çocukların sayısı 3145’i buluyordu.19

Amerikan izci örgütü, kırk altı üye ve üç obadan oluşmaktaydı.

Robert Koleji içinde örgütlenen ve Robert Kolej izcileri olarak bi- linen izci obaları Amerikalı bir izcibaşı yönetimindeydi. Amerikan Erkek İzci Elkitabı’nı kullanan Amerikan izci örgütü, haftalık ve aylık etkinlikler yapmaktaydı. Ermeni İzci Örgütü’nün 1000 üyesi ve 32 obası bulunuyordu. Bu obalardan on beş tanesinin yarısı yetim çocuklarından, diğer 17 obanın üyeleri ise şehir halkından oluşmak- taydı. Ermeni Erkek izci örgütünün sekiz üyeden oluşan bir yönetim kurulu vardı ve bu yönetim kurulunun onursal başkanı Ermeni patri- ği idi. Ermeni izcilerinin üniforma haricindeki donanımları eksikti.20

18 Yamak, a.g.e., s. 533.

19 İstanbul 1920 (Ed), Clarence Richard Johnson, Çev: Sönmez Taner, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul 1995, s. 242-243.

20 a.g.e., s. 242

(6)

İngiliz İzci Örgütü’nün 42 üyesi ve 2 obası vardı. Merkezi Pe- ra’da büyük bir salondu. Haftalık çalışmalar, burada yapılırdı. Tür- kiye’deki izcilik koşullarına göre çok kötü uyarlanmış, İngiliz İzci Elkitabı’nı kullanıyorlardı. Rum İzci Örgütü, 2000 üye ve 42 obadan oluşuyordu. İstanbul’un farklı semtlerindeki okullar, yetimhaneler ve kulüpler bünyesine dağılmıştı. Rum izci örgütlenmesi yerel nitelik- te olup izci komiteleri şehirdeki önde gelen Rumlardan oluşuyordu.

Bu şahıslar, Rum gençlerinin izci yasalarına göre yaşamalarını teşvik etmek ve cesaretlendirmek için büyük vakit ve para harcamaktaydı.

Rum İzci Örgütü’nde Rumca ’ya çevrilmiş İngiliz Erkek İzci Elkita- bı kullanılmaktaydı.21

İtalyan İzci Örgütü, 147 üye ve 1 obadan oluşuyordu. Corpo Nazionale Giovani Explorati İtaliani adını taşıyan örgüt, Haziran 1920 tarihinde kurulmuştu. Örgütün merkezi İtalyan okuluydu. İzci

etkinlikleri açısından oldukça donanımlı bir okuldu. İtalyan Savaş Dairesi, izcilere yardım ediyordu. Çünkü izciler, iki yıl yerine altı ay askerlik yapardı. Donanımları yerinde olan İtalyan izcileri, izcilik fa- aliyetleri ve oyunlar alanında çok iyi örgütlenmişlerdi. Yahudi İzci Örgütü, 450 üye, 9 obadan oluşuyordu. Yahudi İzci Örgütü, Ma- kabiler örgütünün bir parçasıydı. İzcibaşını Makabiler seçer, bu kişi yerel izcibaşıları tayin ederdi. Yahudi İzci örgütünün belli başlı bir kitabı yoktu. Farklı kitaplardan seçilen bölümler, İstanbul’daki Yahu- di okullarının durumuna göre bir izci programı hazırlanırdı. İzciba- şılar, yerel izcibaşılarına bu konuda rehberlik ederdi. Yahudi izcilerin üniformaları temiz ve düzenliydi. Kentteki en iyi izci örgütlerinden biriydi.22

Rus İzci Örgütü, 90 üye ve 5-6 obadan oluşurdu. Bu örgüt, Rus mültecilerin çocuklarından oluşuyordu. Örgütte, İngiliz İzcilik Elkitabı kullanılmaktaydı. Her bölüğün bir çadırı, her çocuğun bir üniforması ve kişisel bazı aletleri vardır. Örgütün üyeleri Rus erkek çocuklarının harika örnekleridir. Programları doğru ve bilinçli bir şe- kilde tatbik ederler.23

21 a.g.e., s. 242 22 a.g.e., s. 242 23 a.g.e., s. 242

(7)

Verilen bilgilerden anlaşılacağı üzere, İşgal İstanbul’unda farklı milletlere mensup çok sayıda izci grubu faaliyet göstermiştir. Ancak, bu izci örgütlerinden Rumların ve Ermenilerin diğerlerine göre sa- yısal bir üstünlüğü olduğu dikkat çekmektedir.

2. Türk Yetkililerinin ve Türklerin Gayr-i Müslim İzci Teşkilatlarına Bakışı

Yukarıda isimlerini sıraladığımız farklı milletlerin izci grupla- rının işgal altındaki İstanbul’da aynı zamanda faaliyet yürütmesi Türk yetkililerin zaman zaman izciliğe dönük bazı düzenleyici emirler yayınlamasını beraberinde getirmiştir. İstanbul Maarif Müdüriyeti, Ağustos 1919 tarihinde gönderdiği bir talimatla İstanbul genelinde

yapılan izcilik faaliyetlerinde yedi maddeden oluşan hususların göz önünde bulundurulmasını istemiştir.24 Buna göre izcilerin yaşı on al- tıdan küçük olacaktı. İzcilere muallimlik yapacak kişilerin yaşları on altı, sayıları otuz kişiyi geçmeyecekti. İzciler, köylere gidip gelmenin dışında şehir içinde gezinti yapmayacaktı. Şehir içinde mızıka çalın- mayacak ve şarkı söylenmeyecekti. Şehir içinde yazılı olan bayraklar, sarılı olmaksızın taşınmayacaktı. Köylerde taşınacak bayraklar yalnız bir renkte olacaktı.

İstanbul Maarif Müdüriyetinin izcilik faaliyetlerini düzen- lemeye dönük açıkladığı bu hususlar, Müslim ve gayrimüslim bü- tün izci teşkilatlarına yönelikti. Bu hususlara ne derece uyulduğunu bilemiyoruz.

Maarif Müdüriyeti’nden mekteplere gönderilen bir başka ge- nelgede, vaktiyle mektep talebelerine talim edilen manzume ve şarkı- lar arasında “milel ve anasır-ı muhtelife” aleyhinde birtakım kelime- ler bulunduğu, henüz hayır ve şerri birbirinden ayıramayacak yaşta olan mektep talebelerinin zamanın nezaketini takdir edemeyerek sokak ortasında bu tür şarkıları söyleyerek muhtelif unsurların hak- kımızdaki kin ve gayzının artmasına sebebiyet verdiği belirtilmiş ve bunun münasip bir şekilde önüne geçilmesi istenmiştir.25 İstanbul

24 B.O.A., MF.MKT. DN. 1215, GN. 61/3 25 B.O.A., MF.MKT. DN. 1215, GN. 61/1

(8)

Maarif Müdüriyeti’nin yayımladığı bu iki belge, İstanbul’daki farklı ulusal kimlikleri yansıtan izci gruplarının idaresinde ne derece zorla- nıldığını göstermektedir.

Türk makamları ve yetkilileri, işgal İstanbul’undaki gayrimüs- lim izci gruplarının faaliyetlerini yakından takip etmiştir. Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, 12 Haziran 1919 tarihinde İstanbul Mu- hafızlığına gönderdiği bir telgrafta, İstanbul’un asayişine verilmesi gereken öneme dikkat çektikten sonra Rumların izci teşkilatına ve bu teşkilat içerisindeki kuvvetli ve yaşı ilerlemiş insanların varlığına işaret etmiştir. Ayrıca, İstanbul’un bazı semtlerinde yer alan kilisele- re silah ve cephane taşındığı bilgisini paylaşarak bu tür faaliyetlere dikkat edilmesini istemiştir.26 Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa, 18 Haziran 1919’da 3. Ordu Müfettişliği’ne ve Sivas’ta bulunan 3.

Kolordu Kumandanlığı’na gönderdiği bir telgrafında İstanbul’da Yu- nanlılar tarafından yapılan izci teşkilatından kalan silah ve malzeme- nin Samsun’a gönderildiğini haber vermiştir.27

Mustafa Kemal Paşa, Samsun’a çıktıktan sonra zaman zaman İstanbul’daki gayrimüslimlerin izcilik faaliyetlerine işaret etmiştir. 3.

Ordu Müfettişliği’nin bir istihbarat raporuna dayanarak İstanbul’da Rum mekteplerinin Yunan subaylarının kumandası altında izci teş- kilatına tabi tutulduğu, bu teşkilata paralar dağıtıldığı, Fener ve Ta- tavla kiliselerinde silah ve cephane depolandığı bilgisine yer veril- miştir.28 Yaklaşık bir ay sonra 28 Ağustos 1919 tarihinde yayımladığı bir başka tamimde, Rum mekteplerindeki izci teşkilatlarının Mavri Mira heyeti tarafından idare edildiğini, İstanbul, Bursa, Bandırma, Kırkkilise, Tekirdağ ve buralara bağlı yerlerde izci teşkilatının ta- mamlandığını, bu teşkilat içerisinde çocukların değil, yirmi yaşından büyük gençlerin de yer aldığını belirtmiştir.29

Harbiye Nezareti, 24 Ocak 1920 tarihinde Genç Dernekle- ri Müfettişliği’ne gönderdiği bir telgrafta, İstanbul’un farklı yerle- rinde Rum ve Ermeniler tarafından kurulan izci teşkilatlarına dahil

26 ATASE, Arşivi., KN. 373, GN. 113/1.

27 HTVD, S. 5 (Eylül 1953), VN: 109.

28 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, III. Baskı, İstanbul 2003, II, 396.

29 Atatürk’ün Bütün Eserleri, Kaynak Yayınları, III. Baskı, İstanbul 2003, III, 290.

(9)

olanların sayısındaki gözle görülen artışa dikkat çekmiş, bunlara ka- tılanların çoğunluğunun mektep gençleri olmakla birlikte İngiliz ve Yunan askeri kuvvetlerinden gönüllü olarak katılanların varlığı işaret etmiştir. Harbiye Nezareti, müfettişlikten, İstanbul’da bulunan gay- rimüslim izci teşkilatları hakkında kuruldukları mevkileri göstere- cek şekilde bilgi verilmesini istemiştir.30 Genç Dernekleri Müfettiş- liği, bu talep üzerine bünyesinde izci teşkilatı yapılan gayrimüslim mektepleri ve mevkilerini gösteren bir cetveli Harbiye Nezareti’ne sunmuştur.31 Bu cetvele bakılırsa İstanbul’un farklı semtlerinde 1802 Rum, 270 Ermeni ve 105 Musevi izci faaliyet göstermektedir.

Harbiye Nezareti’nin ilgili talebine Polis Müdüriyeti’nin ver- diği cevapta, İstanbul’daki faaliyet gösteren gayrimüslim izcilerin masraflarının Yunanistan ve Amerika’dan gelen paralarla karşılan- dığı, Yunanistan’dan elbise getirildiği belirtildikten sonra Yunan iz- cilerinin idare heyeti hakkında bilgi verilmiştir.32 Genç Dernekleri Müfettişliği ve Polis Müdüriyeti’nin gayrimüslim izciler hakkında vermiş oldukları bilgilerde nispet kabul etmeyecek şekilde fark ol- ması üzerine Harbiye Nezareti Genç Dernekleri Müfettişliğinden bu konuda yeniden araştırma yapılmasını istemiştir.33 Harbiye Ne- zareti’nin Kasım 1920 tarihinde, Dahiliye Nezareti’ne gönderdiği bir telgrafta Yunanlıların İstanbul ve Kadıköy’de bulunan Rum izcileri- ne silah dağıttıkları ve bu silahların kiliselerde depolandığı bilgisine yer verilmiştir.34 Benzer şekilde, 18 Haziran 1922 tarihli bir belgede Büyükada’da bulunan Rum Darüleytamı’nda, Yunan zabitlerinin ka- tılımıyla izcilik tatbikatı yapıldığı, izcilik görünümü altında silahlı eğitim yaptırıldığı, mektebin adeta “Rum Askeri Kışlası” na döndü- rüldüğü bilgilerine yer verilmiştir.35 Bütün bu bilgiler, İşgal İstan- bul’undaki Türk makamlarının gayrimüslim izcileri sıkı bir takibe aldığını ve bu tür faaliyetlerin izcilik perdesi altında askere hazırlık amaçlı birer talim olarak algılandığını göstermektedir.

30 ATASE Arşivi, KN. 165, GN. 99/1 31 ATASE Arşivi, KN. 169, GN. 99/6.

32 ATASE Arşivi, KN. 165, GN. 99/8.

33 ATASE Arşivi, KN. 165, GN. 99/9.

34 B.O.A., DH.EUM.AYŞ.DN. 48, GN. 42/1.

35 TİTE Arşivi, KN. 23, GN. 18; TİTE Arşivi, KN. 59, GN. 115.

(10)

İşgal İstanbul’unda gayrimüslim izcilerin faaliyetleri karşı- sında, Türk insanının nasıl bir halet-i ruhiyeye büründüğünü tespit edebilmek için bazı aydınların tespitlerine müracaat edeceğiz. Yakup Kadri’nin Büyük Taarruz’dan hemen önce kaleme aldığı bir yazısın- daki şu ifadeleri, aynen aktarmayı uygun buluyoruz: “Mütarekenin memleketimizde ihdas ettiği hazin ve elim vaziyet içinde beni en çok dilhun eden şey Ermeni ve Rum gençlerinin keşşaflık teşkilatına verdikleri germiye mukabil Türk keşşaflığının bu acz ve inhitatıdır.

Bütün bayram günleri gözlerim, sokaklarda ve kırlarda nafile yere, boyunlarında kırmızı mendilleri ve başlarında zarif kabalaklarıyla bizim genç izcilerimizi arıyordu. Bunların yerine bir pazar günü ada- lar iskelelerinin birinden bir Ermeni izci kafilesinin kahkahalar ve şarkılarla dinç ve tendürüst, bulunduğum vapura dolduğunu gördüm.

Türk gençleri bunlara hazin hazin bakıyorlardı. İçimden dedim ki:

“Bu memlekette garip ve mahrum kalan yalnız biziz. Başkaları ge- ziyor, başkalar eğleniyor, bu güneşten ve bu havadan istifade etmek hakkı başkalarınındır, şu denizler, şu kırlar, şu dağlar, hep başkalarına seyrangahtır. Hangi milletin tali૽i bu kadar ma૽kus bir serencama in- kılap etmiştir? Hangi millet kendi yurdunda garibüldiyar kalmıştır?”

Ermeni izcilerine hazin hazin bakan Türk gençleri ne düşü- nüyorlardı. Kendi kendilerine neler diyorlardı, bilmiyorum, fakat ben, onların gözlerinde bitmez tükenmez bir ızdırabın gölgesini gördüm ve bu yaşta hayattan en tabii nasiplerini almaktan mahrum kalmış bu taze beşeriyet parçasının günahı acaba nedir diye düşündüm. Kim bilir ati onlara ne mezalim görünüyor ve kim bilir şimdiden es૽ut olmaktan ne kadar nevmittedirler! Ah, her şeyi bir tarafa bırakalım. Mazinin hesaplarını, halin endişelerini, hepsini bir tarafa bırakılım. Ne yapmak lazımsa yapalım, gençliği kurtaralım, Türk gençliğini yeis ve elemden kurtaralım. Zira bu millete kalan yegâne servet, yegâne hazine bu gençliktir ve bunun haricinde mevcut olan şeylerin hepsi vahittir.36

II. Meşrutiyet’ten sonra uzun yıllar izcilikle meşgul olan M.

Sami (Karayel) Bey ise, bu yıllardaki ruh halini şu cümlelerle ifa- de etmektedir: “Biz Türkler Mütareke senelerinde Rum ve Ermeni izcilerini borularıyla, sokaklarımızdan geçer görürken yüreğimiz titrer,

36 Yakup Kadri “Bizde Keşşaflık”, İkdam, ( 8 Ağustos 1338/1922) nr. 9119.

(11)

gözlerimiz yaşarırdı. O gün elimiz bağlı Türk gençliği mütevekkil istik- bali bekliyordu.37

Türk izciliği, Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Milli Mü- cadele’nin zaferle sonuçlanması ve İstanbul’un yönetiminin Ankara Hükümeti’ne bırakılmasından sonra bu halet-i ruhiyeden sıyrılarak yeniden canlanmaya başlamıştır. Türk izcileri kendi memleketle- rinde boynu bükük bir vaziyette dolaşmaktan kurtulmuş ve cesaret bulmuştur. Bunun bir tezahürü olsa gerekir ki 1923 Haziran’ında bir grup Fransız izcisi, Silivrikapı civarında 15 ila 18 yaşındaki Türk gençleri tarafından “Pis Hristiyanlar, Pis Fransızlar!” sedalarıyla kar- şılanmış ve Fransız izcilere yapılan bu muameleden dolayı Fransız Yüksek Komiserliği, İstanbul mümessili olan Adnan (Adıvar) a şikâ-

yette bulunmuştur.38

3. İşgal İstanbul’unda Türk İzci Teşkilatı

İşgal İstanbul’undaki Türk izciliğinin gelişimini iki döneme ayırarak incelemek mümkündür. Birinci dönem, İstanbul’un resmen işgal edildiği tarihten başlayarak Mudanya Mütarekesi’nden sonra İstanbul’un yönetiminin Ankara Hükümeti’ne devredildiği döneme kadarki evreyi içine alır. İkinci dönem ise, İstanbul’un yönetiminin Ankara Hükümeti’nce devralınmasından başlayarak İstanbul’un res- men işgalden kurtulduğu Ekim 1923 başlarına kadarki süreyi kapsar.

İşgal İstanbul’undaki Türk izciliğinin gelişimi açısından ba- kıldığında, bu iki evrenin ilk evresi en zor ve sıkıntılı zaman dili- mini oluşturur. Her şeye rağmen, bu zaman diliminde Türk izciliği varlığını devam ettirmiştir. Amerikalılar tarafından verilen bilgilere göre 1920 yılı İstanbul’unda, Uluslararası İzci Konseyi bünyesin- de 240 üye ve 5-6 obadan oluşan bir Türk izci örgütü bulunmak- tadır.39 Bu tarihlerde işgal yönetiminin Türk izciliğine dönük en önemli önyargısı, Harb-i Umumi yıllarında olduğu gibi, Türk izci- liğinin bir askeri birime dönüştürülme çabasıdır. Bahsi edilen kaygı

37 İleri, (26 Nisan 1339/1923) nr. 1878.

38 B.O.A., HR.,İM.DN. 75, GN. 22/1.

39 Johnson, a.g.e., s. 242.

(12)

nedeniyle işgal yıllarında İstanbul’daki Türk izciliği pek fazla gelişme gösterememiştir.

Mütareke’nin ilk yıllarından itibaren dönemin basınında Türk izciliğinin durumuna ilişkin haberlerle rastlanır. 1919 yılı Ağustos sonlarında Darülmuallimin-i Aliye Müdürü Selim Sırrı Bey ile ya- pılan bir mülakatta kendisine Türk izciliğinin dünü ve bugünü sorul- muştur. Selim Sırrı Bey, izcilik teşkilatı yapmanın büyük bir gayret ve çalışmanın yanında sermaye gerektirdiğini belirtmiş, izciliğin asker- likle hiçbir alışverişinin olamayacağını ifade etmiştir.40 Kadıköy’de izcilik faaliyetine başlanıldığına dönük bir soruya ilgisiz kalan Selim Sırrı Bey, kendisinin Maarif bünyesindeki faaliyetlerle ilgilendiğini söylemekle yetinmiştir.

1920 yılı Ekim ayı ortalarında bir grup Türk genci İngiliz İzci- leri temsilcilerinden Alfred Doberri’yi ziyaret etmiş ve Türk izciliği- nin ihyası için tavsiyelerini almıştır.41 İzciliğin gayesinin bütün millet çocukları arasında kardeşliği tesis etmek olduğunu söyleyen Alfred Doberri, Türk izcilerine, her şeyin çekirdekten yetiştiğini, büyük fe- laketlere maruz kalan memleketlerini eski haline getirmek için ça- lışmalarını, Türkiye’nin istikbalinin gençlerin çalışma ve gayretlerine bağlı olduğunu beyan etmiştir.

1921 yılı Aralık ayı sonlarında İstanbul Polis Müdürü Esat Bey, Türk izciliği idare heyetine seçilmiştir.42 Kısa bir süre sonra Türk izciliği, “Türk Milli Keşşafları” adıyla padişahın himayesine alınmış- tır.43 Bu himaye sonrasında Türk izcilerinin kıyafeti, marşı ve yemin metniyle ilgili idare heyetinin yaptığı düzenlemeler basına yansı- mıştır.44 Sonraki günlerde, İstanbul’un belli başlı okullarında faaliyet

40 Vakit, 30 Ağustos 1335/1919, nr. 658.

41 Vakit, 14 Teşrin-i Evvel 1336/1920, nr. 1023.

42 Tevhid-i Efkar, 26 Kanun-ı Evvel 1337/1921, s. 3.

43 B.O.A., İ. DUİT, DN. 17, GN. 83/1.

44 “Türk İzcileri” İleri, 20 Nisan 1337/1921, nr. 1159; Haberde, Türk izcileri için serpuş olarak askeri müzede mevcut olan serpuşlara uygun olarak seçilen sarıklı ve ay yıldızlı serpuşun kabul edildiği, yemin metninde ise izcilerin, din ve vatana sevgi Halife ve Hakan’a sadakat, izciliğin kaidelerine riayet edeceği yer almaktadır.

İzciler için kabul edilen marşın sözleri ise şu şekildedir:

(13)

yürüten izcilerin olduğu ve zaman zaman İstanbul çevresine seyahat- ler yapıldığı dönemin basınından anlaşılmaktadır.45

İstanbul’daki Türk izciliğinin yeniden canlanmaya başlaması, yukarıda bahsini ettiğimiz ikinci evrededir. İstanbul’un yönetimi- nin Ankara Hükümeti’ne bırakılmasından kısa bir süre sonra Ma- arif Vekili İsmail Safa Bey’in vermiş olduğu talimatla, İstanbul’daki okullarda izcilik teşkilatı oluşturulmak için harekete geçilmiştir. Vali Esat Bey’in başkanlığında izcilik komisyonu toplanarak oluşturula- cak teşkilatın esasları üzerinde fikir yürütülmüştür.46 Komisyonun faaliyete başlaması ve oluşturulacak izcilik teşkilatının esaslarıyla il- gili haberlerin basına yansımasından sonra M. Sami (Karayel), yeni oluşturulacak izci teşkilatıyla ilgili uyarılarını ve tavsiyelerini içeren makaleler kaleme almıştır. M. Sami Bey, bu yazılarının ilkinde, ko- misyon üyelerinin izcilikten anlayan, bu işe gönül veren kimselerden oluşturulmasını istemekte ve bizde “izcilik” ile “dernekçilik” in biri birine karıştırılmaması gerektiğine dikkat çekmektedir.47 Ona göre,

Hazır ol! Hazır ol!

İslam gençliği! Senden bugün Vatanın saadet bekliyor.

Din ki Hakan ki düşün Arılar gibi kendini yor Ölünceye kadar gayret et İslam unvanına layık ol Vazife yolunda doğru git Hakan’ına daim sadık ol Ayla yıldız yine hürmet et Kalbin nuruna makes olsun Zafer arkasında koşup git Ufuklar şöhretinle dolsun Ey Gençlik! Ey İslam gençliği!

Ger İslamlığa göğüs kol Keşşaflıkta göster zind ki Hazır ol hazır ol hazır ol!

45 Tevhid-i Efkâr, 20 Ağustos 1922, s. 3; “Keşşaf Gençlerinin Gezintileri” İkdam, 13 Temmuz 1338/1922, nr. 9096; “Büyük Keşşaf Gezintisi” İkdam, 3 Ağustos 1338/1922, nr. 9117

46 İleri, 9 Kanun-ı Sani 1339/1923, nr. 1772.

47 M. Sami, “İzcilik mi? Dernekcilik mi?”, İleri, 8 Kanun-ı Sani 1339/1923, nr. 1771.

(14)

Harb-i Umumi’de Von Hoff ’un bize getirdiği dernekçilik usulü yan- lış bir bakış açısıdır. İzcilik ile dernekçiliğin amacı ve vasıtaları itiba- riyle biri birinden farklıdır. M. Sami Bey, kaleme aldığı diğer yazısın- da izciliğin ve izcinin ne demek olduğu üzerinde durmaktadır.48 Ona göre izciliğin amacı askerlik değildir. Bu konuda çocuk eğitimini ve psikolojisini bilen ehil kişilere ihtiyaç vardır. Çocuklar, izci teşkilatı- na girme noktasında mecburi tutulmamalıdır.

M. Sami Bey, ilerleyen günlerde hazırlıkları devam eden izci teşkilatı çalışmalarının içinde yer almış ve bu konudaki fikirlerini kamuoyuyla paylaşmak amacıyla müstakil bir izci gazetesi çıkarmaya başlamıştır.49

Bu arada Vali Esat Bey’in başkanlığındaki izcilik komisyonu, 22 Şubat 1923 günü yaptığı toplantıda İstanbul Türk İzciler Oca- ğı’nın kurulma kararını almıştır. Alınan bu kararla ocağın “Başbuğ”- luğuna Gazi Mustafa Kemal Paşa, vekilliğine Vali Esat Bey, “Kal- gay”lığa M. Sami Bey seçilmiştir.50 Vali Esat Bey, 25 Şubat 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği telgrafta, İstanbul Türk İzciler Ocağı’nın esaslarının belirlendiği toplantıda alınan kararları bildirerek, Gazi Mustafa Kemal Paşa’dan olurlarını istemiştir.51

Esat Bey’in telgrafında da belirttiği üzere, İstanbul mektep- lerinde oluşturulan izciler, ilk tatbikatlarını 1 Mart 1923 tarihinde

48 M. Sami, “İzcilik nedir? İzci nedir?” İleri, 14 Kanun-ı Sani 1339/1923, nr. 1777.

49 M. Sami, “Maksadımız ve Fikirlerimiz”, İzci Gazetesi, S.1, (5 Mart 1339/1923).

s. 1-2.

50 İleri, 23 Şubat 1339/1923, nr. 1817.

51 Vali Esat Bey’in Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği telgraf şu cümleleri ihtiva etmektedir:

“Başkumandanlık Canib-i Alisine İstanbul, 25 Şubat 1339.

İstanbul mektepleri izci teşkilatına mübaşeret ile İstanbul Türk İzciler Ocağı esasını vaz’eylemiş ve işbu ocağın başbuğluğuna zat-ı kumandan-ı azimleri, vekaletine de tatbikatında bulunmak üzere acizlerini ve heyet-i aliyye riyasetine de Maarif Vekili Bey Efendi’yi intihap eylemiş oldukları ve bu babtaki muvafakat-ı samilerinede şiddetle intizarda bulundukları ve 1 Mart 1339 tarihinden itibaren tatbikatına da başlanacağı maruzdur.

Ferman. İstanbul Vali Vekili Esat.” , Hâkimiyet-i Milliye, 4 Mart 1339/1923, nr.

753.

(15)

Topkapı Sarayı önünde gerçekleştirmiştir. Bu merasime Başbuğ Ve- kili Esat Bey, İstanbul Türk izciler Ocağı Reis-i fahrisi Maarif Mü- dürü Savfet Bey, Büyük Orta Reisi Aynizade Tahsin Bey, Kalgay Selim Sırrı Bey ve yardımcısı M. Sami Bey katılmıştır.52 Merasimde, Vali Esat Bey ve Aynizade Tahsin Bey, günün anlam ve önemine dair

bir konuşma yapmıştır.53 İstanbul izcilerinin ilk tatbikat günü vesi- lesiyle Gazi Mustafa Kemal Paşa ve Maarif Vekili İsmail Safa Bey birer tebrik telgraf göndermiştir.54

Bu merasimden sonra İstanbul’daki izcilik faaliyetleri devam etmiştir. Kalgay Selim Sırrı Bey, oymak beyi adaylarına kurs verme- ye başlamıştır.55 Türk İzciler Ocağı’nın orta koldaşları belirlenerek kamuoyuna duyurulmuştur.56 İstanbul’daki 23 Nisan kutlamalarına Türk izcileri, büyük bir sevinç ve coşkuyla katılmıştır.57 1923 yılı Ağustos ayı ortalarında İstanbul’dan Ankara’ya giden bir grup izci, İsmet ve Kazım Karabekir Paşa’yı ziyaret etmiştir.58

52 İleri, 2 Mart 1339/1923, nr. 1824; İkdam, 2 Mart 1339/1923.

53 İzci Gazetesi, S. 1 (5 Mart 1339/1923), s. 1.

54 Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın gönderdiği tebrik telgrafı şu şekildedir:

İstanbul Vilayeti’ne Ankara, 1 Mart 1339.

Vatana yüksek seciyeli ve metin ruhlu gençler yetiştirmesini temenni eylediğim İstanbul Türk İzciler Ocağı’nın Başbuğluğunu büyük bir hiss-i iftiharla kabul ediyorum. Genç arkadaşlarıma teşekkür ve selamlarımın tebliğini rica ediyorum.

Efendim.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi

Başkumandan Gazi Mustafa Kemal. Bkz. Hakimiyet-i Milliye, 4 Mart 1923, nr. 753.; Ayrıca Bkz. Gökhan Uzgören, Türk İzcilik Tarihi, Papatya Yayıncılık, İstanbul 2000, s. 28.

Maarif Vekili İsmail Safa Bey’in telgrafı şu şekildedir:

Yeni Türkiye’de tekrar uyanmaya başlayan izcilik harekâtında benim için de vazife ayrılmış olmasını memnuniyet ve teşekkürle karşılar, faaliyet ve teşebbüsatınızın hakiki ve müsmir neticelerini pek yakında görmekle müftehir olacağımı arz eylerim.

Maarif Vekili İsmail Safa. Bkz. İleri, 2 Mart 1339/1923, nr. 1824.

55 İleri, 21 Mart 1339/1923, nr. 1843.

56 İleri, 30 Mart 1339/1923, nr. 1850.

57 İleri, 25 Nisan 1339/1923, nr. 1877.

58 Hakimiyet-i Milliye, 13 Ağustos 1339/1923.

(16)

İstanbul Türk İzciler Ocağı’nın ilk nizamnamesi Haziran 1923 tarihinde yayımlanmıştır.59 Toplam otuz maddeden oluşan nizam- namede, Başbuğ Mustafa Kemal Paşa, ocağın hamisi Maarif Vekili İsmail Safa Bey, Başbuğ Vekili ise İstanbul Valisi Haydar Bey olarak belirtilmiştir.60 Aynı tarihlerde Ankara’da toplanan ve asker- sivil üyelerden oluşan Heyet-i İlmiye, beden eğitimi ve izcilik ile ilgili yeni kararlar almıştır.61 Toplam yirmi iki maddeden oluşan “Maarif İzci ve Keşşaf Teşkilatı” ile birlikte izcilik faaliyetleri Maarif Nezare- ti’ne bırakılmıştır. 12-14 yaşları arasındaki çocuklardan “izci”, 15-18 yaşları arasındaki gençlerden ise “keşşaf ” teşkilatı yapılması kararlaş- tırılmıştır.62 İzcilerden farklı olarak Keşşaf ’lara askere hazırlık eğiti- minin verilmesi öngörülmüştür.

Ankara Hükümeti’nin ülke genelinde beden eğitimi ve izcili- ğe çekidüzen vermeye çalıştığı bugünlerde İstanbul izcileri arasın- da bölünmenin ve anlaşmazlıkların yaşandığını gösteren bir şikâyet mektubu Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yayımlanmıştır.63 Mek- tubun içeriğinde, Mustafa Kemal Paşa tarafından İstanbul Türk İz- ciler Ocağı’na gönderilen bin beş yüz liranın Beykoz’da yapılacak bir kampta oymak beylerinin iaşesine harcanmasına tepki gösteril- miştir. Bahsi edilen paranın Anadolu’ya yapılacak tetkik seyahatleri için harcanması gerektiğini savunan Şişli, Galatasaray, Kadıköy ve Bakırköy şehir oymakları, Büyük Orta’dan ayrılarak “İstanbul Şehir Keşşafları Heyet-i Müttehidesi” adı altında toplanmıştır.

Lozan Antlaşması’nın imzalandığı ve kısa bir süre sonra işgal kuvvetlerinin İstanbul’dan ayrıldığı sırada, İstanbul’daki Türk izciliği bu şekilde geleceğe hazırlanmaktaydı.

59 İstanbul Vilayeti Türk İzciler Ocağı Nizamname-i Esasisi, İkdam Matbaası, İstanbul 1339.

60 a.g.e., s. 14.

61 Hakimiyet-i Milliye, 15 Ağustos 1923, s. 3.

62 Hakimiyet-i Milliye, 16 Ağustos 1923, s. 3.

63 Hâkimiyet-i Milliye, 29 Ağustos 1923, s. 3.

(17)

Sonuç

Baden Powell’in ortaya koyduğu İngiliz tarzı izciliğin, Türk toplumuna girişi, II. Meşrutiyet’ten sonra birkaç kişinin çabalarıy- la gerçekleşmiştir. İzcilik hakkındaki tanıtıcı tarzdaki ilkyazılar da yine bu yıllarda kaleme alınmıştır. İstanbul’daki ve Rumeli’deki bir- kaç yüksek mektep bünyesindeki izcilik faaliyetleri ve tanıtıcı yazı- lar istisna tutulursa, izciliğin bu dönem zarfında Türk toplumundan pek fazla bir ilgi ve alaka gördüğünü söyleyebilmek mümkün değil- dir. Türk toplumunda izciliğin daha fazla ilgi ve merak uyandırması Balkan Mağlubiyeti’nden sonra başlamıştır. Bunda, yenilgiden sonra Türk toplumunda ortaya çıkan militarist hava ve İttihat ve Terakki hükümetinin bu tür faaliyetleri destekleyen ve teşvik eden politikala- rı etkili olmuştur. Birinci Dünya Harbi öncesinde İttihat ve Terakki Hükümeti, İzciler Ocağı’nı kurarak Türk izciliğine “milli bir kimlik ve istikamet” kazandırmak istediyse de Harb-i Umumi’nin doğur- duğu koşullar bu çabaları akamete uğratmıştır. Harb-i Umumi’nin ortalarında Türk- Alman işbirliğiyle kurulan Osmanlı Genç Der- nekleri’yle birlikte İngiliz tarzı izciliğin yerine “Alman tarzı dernek- çilik” benimsenmiştir. Bu açıdan bakıldığında, Türk izciliğinin inki- şafını akamete uğratan gelişmelerden ilki Harb-i Umumi, ikincisi ise izcilik yerine “dernekçilik” in benimsenmesi olmuştur. Bahsi edilen gelişmeler sadece Türk izciliğinin değil, Osmanlı toplumunda gayri- müslimlerin izcilik faaliyetlerini de akamete uğratmıştır.

Mütareke’den sonra İşgal İstanbul’unda, başta işgal kuvvetle- rinin olmak üzere Rum ve Ermeni izcilik faaliyetlerinde önemli bir canlanma olmuştur. Türk izciliği ise tümüyle ortadan kalkmamakla birlikte aynı canlanmayı gösterememiştir. Türklerin dışındaki izci- lik faaliyetleri, Türk yetkili makamları ve ileri gelenleri tarafından titizlikle takip edilmiş ve artan işgal faaliyetlerinin bir parçası olarak değerlendirilmiştir. Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Anadolu’da başlatılan Milli Mücadele’nin güçlenmesine ve askeri zaferler ka- zanmasına paralel olarak İstanbul’daki gayrimüslim izcilik faaliyet- lerinde azalma, Türk izciliğinde ise önemli bir canlanma meydana gelmiştir. Mudanya Mütarekesi’nden sonra İstanbul’un yönetiminin Ankara Hükümeti’ne bırakılmasından sonra İstanbul’daki Türk izci- liği Vali Esat Paşa’nın çabalarıyla yeniden organize edilmiştir. Türk

(18)

izciliğinin “Başbuğ”luğu Enver Paşa’dan sonra Mustafa Kemal Pa- şa’ya verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da yeniden teşkilat- lanan Türk izciliğine maddi ve manevi desteklerini esirgememiştir.

Lozan Antlaşması’nın kabul edildiği sırada Ankara Hükümeti, ba- ğımsızlığını kazanan Türkiye’de Türk izciliğinin hangi istikamet üze- rine şekilleneceğine dair önemli kararlar almıştır. Kısa bir süre sonra, İstanbul’daki işgal kuvvetleri şehri terk edecek ve Türk izciliği esaret altındaki bir şehirde yaşamaktan kurtulacaktır.

Harbiye Nezareti’nin Yunanlıların İstanbul ve Kadıköy’deki Rum izcilerine silah tevdi ettiğini Dahiliye Nezareti’ne bildiren 18 Teşrin-i Sani 1336/1920 tarihli telgrafı (BOA, DH.EUM.AYŞ.DN.48, GN. 42/1).

(19)

Büyükada Rum Darüleytamı’nda İzcilik perdesi altında, Yunan zabitleri tara- fından Rum gençlere askeri talimler yaptırıldığını bildiren 18 Haziran 1922 tarihli belge (TİTE Arşivi, KN. 59, GN. 115).

(20)

Fransız Yüksek Komiserliği’nin Fransız izci grubunun Türk gençleri tarafından tahkir edilmesinden sonra İstanbul mümessili Adnan (Adıvar) Bey’e gönderdi- ği telgraf (BOA, HR. İM. DN. 75, GN. 22/3).

Referanslar

Benzer Belgeler

HAVA KİRLİLİĞİ: İnsan, bitki, hayvan veya madde üzerine zarar verebilen veya rahat yaşam şeklini ve maddeyi aşırı şekilde etkileyen kum, toz, uçucu kül,

yüzyıllarda Osmanlı Saray sanatına ait küçük eser­ lerde moda olan bitkisel süslemelerle bezenmiş bu kilimlerin dokuma teknikleride farklı olup daha çok geometrik motiflerin

Polis teşkilat sistemindeki Fransız modelinden yana karar verilmesi aynı zamanda kırsal alanlar için de Fransa’da olduğu gibi özel bir teşkilatın tahsisi

Bununla beraber, (Rumelihi­ sarı) nın, Istanbulun fethi hâdise­ sindeki mühim tarihî ve askerî mev­ kii göz önüne alınırsa şehrin elimize geçmesini bütün

Aynı gayeye şiirle de ulaş­ m aya çalışan Şinasi( nazım şek­ li olarak kasidede bazı değişik­ likler yapmış, kanun, hak, ada­ let, mahkeme gibi sosyal

acımızı ve duygularımızı paylaşan, başta kadirşinas Türk Halkı olmak üzere Cumhurbaşkanımıza, TBMM Başkanımıza, Başbakanımıza,. Bakanlar Kurulu Üyelerine,

Effects of Intravenous Versus Inhalational Anesthesia on Red Cell Distribution Width and Mean Platelet Volume in Patients Undergoing Coronary Artery Surgery.. Koroner Arter

Osmanlı idari literatüründe, bu terim, daha çok, bu surette yani elçi, konsolos, konsolos vekili ve konsolos memuru gibi, yabancı devlet temsilci ve temsilcilikleri