EĞİTİMİN
EKONOMİK
TEMELLERİ
Eğitim toplumsal bir olgudur.
İnsanın toplum hayatı
yaşamasından ortaya çıkmıştır.
Amacı insanın davranışlarını değiştirmek ve onu yeniden biçimlendirmektir. İnsanı
değiştirme ve biçimlendirme işi önceden belirlenmiş amaçlar
doğrultusunda yapılır .
Eğitim, amaçlarını ve bu amaçlara
uygun içeriği belirlerken ekonomiden de etkilenir. Yetiştireceği insanın biçimini
belirlerken ekonominin taleplerini göz önünde bulundurur. İnsana, ilgi ve
yetenekleri doğrultusunda bilgi ve
beceriler kazandırarak onu nitelikli bir
üretici haline getirir.
Ekonominin çeşitli düzeylerde eğitim görmüş insan gücüne gereksinimi vardır. Ekonominin tarım, sanayi ve hizmet sektörlerindeki gereksinimlerini karşılayacak nitelikteki ve nicelikteki insan gücünü eğitim yetiştirir. Eğitim, yetiştirdiği bu insan gücü ile toplumun ekonomik yönden kalkınmasına katkıda bulunur. Bu katkının sağlanabilmesi, ekonominin insan gücü talepleri ile eğitimin yetiştirdiği insan gücü arasında bir dengenin kurulmasına bağlıdır. Ülkemizde bu denge kurulamamıştır. Eğitimin yetiştirdiği insan gücünün niteliği ve niceliği ile ekonominin eğitimden talep ettiği insan gücünün niteliği ve niceliği örtüşmemektedir.
Eğitimin insan gücü yetiştirdiği alanlarla ekonominin yetişmiş insan gücü
gereksinimi duyduğu alanlar arasında da bir denge sağlanamamıştır. Dolayısıyla ekonominin, eğitimin amaçları ve içeriği üzerindeki etkinliği sınırlı kalmaktadır.
Bunun bir sonucu olarak ekonomi, kalkınmak için gereksinim duyduğu insan gücünü temin etmekte sıkıntı yaşamakta ve bundan olumsuz yönde
etkilenmektedir.
Ekonomi
Ekonomi, insanların çeşitli mallar üretmek ve bunları tüketmek
üzere toplumun çeşitli üyelerine bölüştürmek için kıt ya da sınırlı üretim kaynaklarını nasıl kullandıklarını inceler.
Ekonomi, insanlığın üretim ve tüketim etkinliklerini nasıl düzenlendiğini inceler.
Ekonomi halkın günlük faaliyetlerini, gelir kazanmasını, harcamasını ve yaşamını sürdürmesini inceleyen bir bilim dalıdır.
Ekonomi toplumların nasıl geliştiğini ve medeniyetin nasıl oluştuğunu inceleyen bir bilim dalıdır.
EĞİTİM EKONOMİ İLİŞKİSİ
Eğitim ile ekonomi arasındaki ilişki çok yönlüdür. Eğitim ekonomik faaliyetleri yönlendirir. Ayrıca ekonominin ihtiyaç duyduğu insan gücünüde eğitim kurumları yetiştirir. Eğitim,ekonomik kaynaklarla can
bulur, ekonomik kaynaklarla desteklenmeyen bir eğitim sistemi düşünülemez. Bu karşılıklı etkileşim içinde hem ekonomi hem de eğitim kurumları, toplumun ihtiyaçlarını gidermeye dönük olarak
hizmetlerini sürdürürler.
Eğitim ile ekonomi ilişkisi,insanın toplumsal varlık olmasına bağlıdır.
Ekonomi toplumsal bilimlerin içinde yer alır.
Ekonominin ortaya çıkış nedeni ihtiyaçlarımızın sonsuz,kaynakların sınırlı oluşudur.
Her toplumda başlıca ekonomik sorunlar üretim,bölüşüm ve tüketimdir.
Halkın refahının sağlanması kaynakların verimli,tasarruflu ve doğru alanlarda kullanılmasına bağlıdır.
Ekonomi üretilen mal ve hizmetin nasıl dağıtılacağını açıklamaya çalışır.
Üretilen mal ve hizmetin tüketimi de çok önemlidir. Kimler ne ölçüde ekonomik etkinliklere katılmaktadır.
Sonuç olarak eğitim insanlara sunulan bir hizmettir. Bunun
tüketicileri bilinmelidir. Bilinçsizce yapılan tüketim milli ekonomimize zarar verir.
EĞİTİM ARZI VE GENEL ÖZELLİKLERİ
Eğitim arzı, eğitim kurumlarının eğitim-öğretim hizmeti vermek için arz ettikleri zamandır.
Eğitim hizmeti sermaye ve emek unsurlarından oluşur(?)
Eğitim arzının bir takım özellikleri vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir;
Eğitim hizmetleri arzı,talebine göre öncelik gösterir. Eğitim hizmeti,talep edilmeden arzın yapılmasını gerektirir.
-Örneğin; zorunlu eğitimi on yıla çıkarmak istiyorsak gerekli öğeleri önceden sağlamamız gerekir.
Eğitim hizmetleri arzı büyüktür ve kurumlar arasında bağlılık ve devamlılık gerektirir.
Eğitimin arz unsurları(sermaye ve emek) birbirini tamamlayıcı niteliktedir.
Eğitim hizmetleri daha çok devlet tarafından finanse edildiği için fiyat değişimleri eğitim arzını az miktarda etkilemektedir.
Eğitim kurumları,girdileri öğrenci, öğretmen, binalar...vb ve geliri de eğitim hizmeti olarak söylenebilecek teşebbüsler olarak görülebilirler.
Eğitim hizmetlerinde üretim fonksiyonunu mikro ve makro açıdan ele alabiliriz.
-Mikro açıdan bakıldığında; öğrencinin belli bir zaman dilimi içinde kazanmış olduğu bilgi ve beceriler dikkate alınır.
-Makro açıdan bakıldığında; eğitim bireyin hem bilgisini artırır hem de ihtiyaç ve amaçlarında değişimler yaratır,onları çeşitlendirir.
EĞİTİM TALEBİ VE GENEL ÖZELLİKLERİ
Eğitim hizmeti talebini, kişinin, belli bir konu ile ilgili olarak, belli seviyede belli eğitim kurumuna devam edebilme imkanı şeklinde tanımlamak mümkündür.
Eğitim için gelirinden aynı miktarda para ayıran iki birey eğitimden aynı derecede faydalanamazlar.(?)
Eğitim ihtiyacı ertelenebilir bir ihtiyaçtır. Fakat beslenme, giyinme gibi ihtiyaçlarımızı hemen gidermemiz gerekir. Alfenderin E.R.G.
kuramına göre insanın kendisi ya da çevresi üzerinde yaratıcı, üretici etkiler yapmak, yeni yetenekler geliştirmek, yeteneklerini kullanmak üçüncü derecede güdüler içinde yer alır.
Eğitimin bir diğer özelliği de artarak biriken bir nitelik taşımasıdır.
Dayanıksız mallar hemen kullanıldığında, dayanıklı mallar uzun süre kullanıldığında fayda sağlayarak ihtiyaçlarımızı giderirler.
Eğitim ihtiyacının şiddet derecesi, fizyolojik ve medeni ihtiyaçlara göre çok daha yüksektir. Eğitim ihtiyacında doyma noktası yoktur.
Tüketicilerin tüketim unsurları arasında kurduğu dengeye tüketici dengesi denir. Eğitim hizmeti tüketici dengesi içinde, diğer hizmet ve mallardan daha farklı bir yere sahiptir. Çünkü verilen burslar ve
yardımlar sayesinde maliyeti çok düşüktür . Bundan başka;eğitimden sağlanan tatmin kesin olarak tespit edilemez.
Eğitim talebini etkileyen etkenler makro ve mikro ekonomik etkenler açısından ele alınabilir.
Makro etkenler; milli gelir düzeyi, nüfus büyüklüğü, nüfusun yaş ve cinsiyet bakımından bileşimidir. Her ülke nüfusunu okutmak ve
eğitmek zorundadır.
Mikro etkenler; tüketici tercihi,gelir seviyesi ve fiyattır.
Fiyat değişimleri karşısında, bir malın talep hacmindeki değişime, talep elastikiyeti denir. Eğitimin talep elastikiyeti düşüktür.
EĞİTİMİN TÜKETİM ÖZELLİĞİ
Eğitim tüketici malı kabul edildiğinde bazı özelliklere sahip olacaktır.
Eğitim hem elde edilmesi hem de tüketilmesi uzun zaman alan bir hizmettir.
Eğitim alacak bireyler, alacakları eğitimin miktarını genellikle kontrol edemezler. Çoğunlukla bunda yaş faktörü etkilidir.
Eğitim hizmeti bağımlılık özelliği gösterir. Eğitim hizmeti birbiriyle ilişkili ve zincirleme olarak birbirine bağlıdır.
EĞİTİMİN TÜKETİM VE YATIRIM ÖZELLİKLERİ
Eğitim hizmetlerinin ne kadarının tüketim ne kadarının yatırım olduğu yönünde tartışmalar sürmektedir. Eğitim harcamaları, insan
ihtiyaçlarını tatmin eden yönü
düşünüldüğünde tüketim malzemesi olarak görülür. Diğer taraftan eğitim ilerde daha fazla kazanç elde etmek için yatırım özelliği de
taşır.
EĞİTİMİN YATIRIM ÖZELLİĞİ
Eğitim harcamalarının tamamını bir tüketim malı olarak görmek doğru değildir;çünkü eğitim harcamalarının bir kısmı eğitime yapılmış bir yatırımdır.
Araştırmalar, eğitimin milli gelirimize etkisini göstermiştir. Emek ve sermaye tek başına milli gelir artışına sebep olmaz.
Gerek devlet gerekse özel şirketler kaynaklarının bir kısmını personellerinin eğitimine ayırır. Örneğin; hizmet içi eğitim, kurslar, seminerler.
Eğitim insanlara daha iyi bir gelecek ve iyi bir iş sağlayabilir.
Örneğin; eğitim fakültesine gelen öğrenciler.
Bu sonuçlardan dolayı eğitimin insan gücüne yapılan bir yatırım olduğunu söylemek mümkündür.
Vaizey'e göre eğitim bir tüketim malı niteliğindedir. Eğitim
hizmetine kaynak ayıran kişi buna karar verirken, başka alanlardan daha fazla tatmin sağlayacağını düşünür.
Eğitimin tüketim yönünü, eğitime yapılan giderler oluşturur.Ancak eğitim yönüyle diğer mallardan bir takım farklılıklar taşır.
Eğitim uzun ömürlü bir maldır.
Bireyler başka alana yapacağı harcamalardan fedakarlık yaparak eğitime kaynak ayırır.
Sırf görgü ve bilgisini arttırmak için eğitim kurumlarına devam edenler vardır.
YATIRIM VE TÜKETİM OLARAK EĞİTİM
Eğitimin ne kadarının tüketim ne kadarının yatırım amacıyla yapıldığını tespit etmek zordur.
Eğitim insan yeteneklerini geliştirir ama bunun tamamının yatırım olarak görülmesi doğru değildir.Eğitimin tamamı üretimi artırmaz,bir kısmı bireyin arzularının doyumuna yöneliktir.
Birey pahalı bir eğitim alanı seçmişse bunun sebebi yatırım olabilir.Örneğin;diş hekimliği fakültesi pahalı bir eğitim gerektirir.
Birey bir iş gelecekte kendisine kar getirecekse, bu işe yatırım yapar. Başka bir deyişle, eğitimin marjinal faydasını düşünür.
Eğitimin tüketim veya yatırım olarak görülmesi ona ayrılan harcama açısından önemlidir.
Eğitimin yatırım malı olarak görülmesi, milli gelir seviyesini de etkiler.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar eğitimin daha çok bir yatırım niteliği taşıdığını göstermektedir.
EĞİTİM YATIRIMLARININ İKTİSADİ GELİŞMEYE KATKISI
İnsanlar eğitimin iktisadi kalkınmaya etkisini bir süre anlayamamışlardır. İş yerindeki
verimlilik artışını teknolojik gelişmelere ve işçi sayısına bağlamışlardır. Daha sonra
iktisatçılar iş gücünün niteliğindeki
değişmeleri incelemeye koyulmuşlardır.
Eğitimin ekonomiye katkısını ölçmek için bir
takım yaklaşımlar geliştirilmiştir.
Burada şu üç yaklaşımdan söz edebiliriz;
Basit bağıntı;ekonomik indekslerle eğitim faaliyetleri ile ilgili indeksleri karşılaştırmayı esas alır.
Artık değer;milli gelirdeki artışlara bağlı olarak olumlu farkın(artık değer) eğitimden geldiğine dair bir hesaplamayı öngörür.
Eğitimin dolaysız gelirini ölçme;eğitim görmüş insanlarla,görmemiş olanların hayat boyu kazançlarını karşılaştırma esasına dayanır.
İnsan gücüne yapılan yatırım, teknik ilerlemenin sağladığı
imkanlardan yararlanmayı mümkün kılar. Eğitimin dolaylı ve dolaysız yararları, insanların verimliliğinin artmasında ve kişisel gelişimlerinde önemli yer tutar.
EĞİTİM HİZMETLERİNİN FİNANSMANI
Eğitim hizmetleri bir masraf gerektirir. Ülkelerin büyük bir çoğunluğu, eğitim işlerini devlet eliyle yürütürler.
Toplumun büyük oranda eğitim talebini karşılayan kurumlar, kamu okullarıdır.
Eğitim harcamaları, GSMH ile paralellik gösterir. Kişi başına düşen gelirin fazla olduğu ülkelerde, bütçeden eğitime daha fazla pay ayrılır.
Eğitimin maliyeti,en basit olarak şöyle hesaplanır. Eğitimin iki tarafı vardır, eğitim kurumu ve aile. Birincinin masrafları şunlardır: maaşlar, bakım ve malzeme,diğer masraflar. İkincinin masrafları: okula ödenen harçlar, kırtasiye malzemeleri ve diğer masraflardır.
Kamu harcamaları; cari, yatırım, transfer olmak üzere üç kümede toplanabilir.
- Cari harcamalar;personel aylıkları,yolluklar,tüketim malları ve malzeme alımları
- Transfer harcamaları tedavi,ölüm yardımları,borç ödemeleri vb.
ödemeleridir.
- Yatırım harcamaları; bina, arsa, onarım gibi ek kapasite yaratmaya yönelik harcamalardır.
Eğitim harcamalarının yönü incelenirse, bunların gittikçe arttığı gözlenebilir. Bu harcamalar iki kalemde ele alınabilir: cari ve yatırım harcamaları.
MEB bütçesinin %87 si cari harcamalara gider.Bununda yaklaşık olarak %80 i personel gideridir.
Öğrenci sayısındaki artışlara paralel olarak,eğitim arzının genişletilmesi gerekir.
2. Dünya Savaşı'ndan bu yana üzerinde en çok durulan
konulardan biri az gelişmişlik sorunudur. Gelişmişlik ölçülerinin birincisi GSMH'dır. Eğitimde cari harcamalar ve GSMH arasında ilişkiler beş unsurla ilişkili görülmektedir. Bunlar;okul yaşındaki nüfusun toplam nüfusla ilişkisi, okullaşma oranı, öğretmen öğrenci oranı, öğretmen ücretlerinin milli gelirle ilişkisi, toplam masraflar ile öğretmen ücretleri ilişkisi.
Devlet eğitim dışında birçok kurum ve kuruluşun işletmesinden sorumludur. Bunlardan bazıları; güvenlik, sağlık, bayındırlık vb'dir.
Eğitime ayrılacak miktar, politik sistemin ona vereceği öneme göre değişecektir.
EĞİTİM HARCAMALARININ ANALİZİ
Kamu kesiminde fonların sınırlı olması,bu kaynakların etkili bir biçimde kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Kaynakların öncelikle nerelere dağıtılacağı konusunda bir takım teknikler geliştirilmiştir.
Bunlardan en çok kullanılan üç tanesi; maliyet fayda analizi,maliyet etkinlik analizi, sistem analizi ve program bütçesidir.
Maliyet fayda analizi,kamu kesiminin elindeki kaynakları etkin kullanmasına yardım eden bir tekniktir.
Eğitim hizmeti herkese açık ve herkesin yararlanacağı bir hizmet olarak görülür.
Eğitim hizmetleri,maliyet fayda analizine göre değerlendirilirken onun hayat boyu faydası dikkate alınır.
Maliyet etkinlik analizi,uygulanması düşünülen projeler arasında tercih yapmaya imkan sağlayan bir tekniktir.
Sistem analizi,sayısal metotlara az,sezgiye daha fazla yer veren bir tekniktir.bu yöntem konuyla ilgili faktörleri ilgisi olmayanlardan
ayırmaya yarar.
KAYNAKÇA
Adem,Mahmut (1997).Eğitim Planlaması.Ankara A.Ü Eğitim fakültesi yayınları :68
Bircan,İsmail (1999).Eğitimde Yansımalar:V,21. Yüzyılın Eşiğinde Türk Eğitim Sistemi,
Ulusal Sempozyum,Ankara,Tekışık Yayıncılık
Bursalıoğlu,Ziya (1991).Okul Yönetiminde Yeni Yapı ve Davranış.
Ankara,(8.baskı),Pegem Yayın no:2
Cafoğlu,Zühal (1991).Mustafa Necati Sempozyumu.
Kastamonu,Kastamonu Eğitim Yüksekokulu Yayınları no:6
Ekinci,Hasan;Yılmaz,Abdullah (2002). ''Kamu Örgütlerinde Yönetsel Etkinliğin Araştırılması
Üzerine Bir Araştırma'' E.Ü İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı 19-Aralık (ss.35-50)
Ercan,Fuat (2007). ''Neo-Liberal Eğitim Politikalarının Anatomisi İçin Alternatif Bir Çerçeve''
<www.oes.metu.edu.tr/yaz4.html-38k>
Eğitim ve
Kalkınma
Eğitim Bilimine Giriş Dersi
Eğitim ve Kalkınma 32
Kalkınma, bir ekonomide halkın değer yargıları, dünya görüşü ile tüketim ve davranış kalıplarındaki değişmeleri içeren toplumsal ve kurumsal yapıda dönüşmeye yol açan büyüme olarak tanımlanmaktadır.
Kalkınma ile para, ekonomik durum, ekonomiye ilişkin değişkenler ve ülkenin zenginliği ifade edilmektedir.
Kalkınmışlık durumunda genellikle kişi başına düşen gelir,”GSMH” ölçütleri dikkate alınmalıdır.
Kalkınma kavramı, toplumsal, kültürel, siyasal, eğitsel ve ekonomik içeriklidir. Kalkınma ulusun gelişiminin o ülkenin yurttaşları arasında dengeli dağıtılmasına olanak sağlar.
GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla), bir ülke vatandaşlarının veri
bir yıl için ürettikleri toplam mal ve hizmetlerin, belli bir
para birimi karşılığındaki değerinin toplamıdır.
Eğitim Bilimine Giriş Dersi
Kalkınmakta olan ülkelerde… 33
Kişi başına milli gelir düşüktür.
Tasarruf ve yatırımlar düşüktür.
Sermaye birikimi yetersizdir.
Hızlı nüfus artışı vardır.
Ortalama insan ömrü kısa ve çocuk ölüm oranı yüksektir.
Okur yazar olmayanların toplam nüfusa oranı fazladır.
Dengesiz gelir dağılımı, işsizlik, gecekondulaşma,
teknolojik yeniliklere uyum sağlayamama, beyin göçü,
yetersiz bir fiyat ve vergi politikası vardır.
Eğitim Bilimine Giriş Dersi
Kalkınmış ülkeler… 34
Kişi özgürlüğüne, sosyal güvencelere, sosyal adalete ağırlık veren demokratik yöntemlerle yönetilirler.
Eğitim-Kalkınma İlişkisi
Dünya Bankasının 2001 yılında yayımladığı Dünya Kalkınma Raporu’na göre dünyada 2.8 milyar insan günde iki dolardan daha az bir gelirle hayatını sürdürmektedir.
Son yüzyılda insanların durumu, geçmişe kıyasla iyileşmiş olmasına ve küresel zenginlik, küresel bağlantılar ve teknolojik imkânlar bu kadar büyük olmasına rağmen dünyada yoksulluk devam
etmektedir.
Ülkelerin kendi içindeki yoksulluk oranları
arasında da genellikle büyük farklılıklar
bulunmaktadır.
Eğitim-Kalkınma İlişkisi
Ülkelerin kendi içindeki yoksulluk oranları arasında da genellikle büyük farklılıklar bulunmaktadır:
Latin Amerika’da, okullaşma oranı yerli gruplarda yerli olmayan gruplara göre oldukça düşüktür.
Güney Asya’da, kadınlar erkeklerin aldıkları eğitim süresinin yarısı kadar eğitim alırlarken, erkek
öğrenciler kız öğrencilere oranla 1,5 kat daha fazla oranda ortaokullara kaydolmaktadırlar.
Küreselleşme ile bu uçurumlar ve yoksulluk daha da
artmakla birlikte bu durum ülkeler arasında olduğu
kadar ülkeler içinde de meydana gelmiştir.
Ülkemizde Eğitim-Kalkınma
TÜİK kurumunun 2008 verilerine baktığımızda
ülkemizde ilköğretimde okullaşma oranı toplamda
%96,49’dur.
Bu oran erkek çocuklarda %96,99, kız çocuklarında ise %95,97’dir.
Rakamlar ilköğretim çağındaki çocukların tamamına yakınının okula gittiğini, yaklaşık %3-4’ünün ise temel eğitim alamadığını göstermektedir.
Ülkemizde ilköğretimin zorunlu olduğunu düşündüğümüzde bu çocukların okula
gidememelerinde ekonomik özelliklerin en başta
geldiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Eğitim-Kalkınma
Ülkemizde kişi başına düşen GSMH her ne kadar artış gösterse de elde edilen rakamlar gelişmiş ülkelerin oldukça altındadır ve kalkınma süreci ve çabası içerisinde olan bir ülkeyi referans göstermektedir.
Eğitim ve Kalkınma
Ülkelerin kalkınamamalarının asıl nedeni
nüfusun eğitim düzeyinin çok düşük olmasına bağlanabilir.
Yeterli sermayesi olan bir ülke fabrika kurabilir, baraj yaptırabilir. Fakat fabrikayı çalıştıracak,
işletecek ve elde edilen ürünü pazarlayacak olan
insanın olmaması kalkınma adına hiçbir anlam
ifade etmez.
Kadınların Eğitiminin Kalkınmada Önemi
Özellikle, kalkınamamış ve kalkınmakta olan ülkelerde kadınların okullaşma oranlarının erkeklerden daha
düşük olduğu bilinmektedir.
UNICEF ve TÜİK’in açıkladığı istatistiklere göre
Türkiye’de okur-yazarlık oranı erkeklerde %96,70 iken
kadınlarda %86,91 düzeyine çıkmıştır.
Kadınların Eğitiminin Kalkınmada Önemi
Birleşmiş Milletlerin 2000 yılı verilerine göre 15- 24 yaşları arasındaki erkeklerde okumaz-
yazmazlık oranı % 3.4 iken kadınlarda % 11.6 gibi yüksek bir orandadır.
Bir başka veriye göre ise 25 yaş ve üstündeki erkeklerin okur yazar olamama oranı %13.1
iken kadınlarda % 40.6 gibi yüksek bir düzeyde
olmaktadır.
Kadınların Eğitiminin Kalkınmada Önemi
Uzmanlar bu duruma dikkati çekerek ülkelerin kalkınmasının, o ülkede kolektif olarak tüm
bireylerin eğitilmesi ile gerçekleştirilebileceğini belirtmektedirler.
Kadının düşük eğitim düzeyine sahip olması
ekonomik kalkınmayı ve toplumsal dengeyi
olumsuz yönde etkilemektedir.
Dünya Bankası araştırması…
Bu araştırmada annelerin eğitim düzeyinin, bir ulusun geleceği olan çocukları üzerindeki etkileri dört açıdan sınıflandırılmıştır.
Bunlar;
sağlık,
beslenme,
doğurganlık ve
eğitim düzeyidir.
Dünya Bankası araştırması…
Refah düzeyi düşük olmasına rağmen eğitim düzeyi yüksek olan annelerin çocuklarının
ölüm oranları oldukça düşük bulunmuştur.
Annenin eğitim düzeyi ile çocukların
beslenmeleri arasında doğru orantı olurken annelerin doğurganlıkları da daha bilinçli olmaktadır.
Çalışmada ayrıca annesi eğitim alan ve okula
giden çocukların okulda daha iyi performans
ve okul başarısı gösterdiği ortaya koyulmuştur
(Dünya Bankası Raporu, 1994).
Eğitimin Finansmanı ve Maliyeti
Ülkemizdeki genç nüfus sayısı yaklaşık 25 milyondur. Bu nüfus hem devlet okullarında hem de özel okullar da eğitim-öğretime
devam etmektedir.
Ortaöğretimi bitiren 2.75 milyon öğrenci
2009/2010 döneminde devlete bağlı 95 resmi üniversitede ve 51 vakıf üniversitesinde
yüksek öğretimlerine devam etmektedir.
Eğitimin Finansmanı ve Maliyeti
Ülkemizdeki okullaşma oranı ilköğretimde
2002/2003 döneminde %91 iken, 2008/2009
döneminde bu oran yaklaşık 34 bin okulla %96,5 olmuştur.
Ortaöğretimde okullaşma oranı 2002/2003 döneminde %50,6 olurken; 2008/2009
döneminde ise 8300 okulla %58,5'e yükselmiştir.
Yükseköğrenimdeki öğrenci sayısına baktığımızda 2002/2003 döneminde öğrencilerin oranı %14,7 olarak ölçülürken 2008/2009 döneminde bu oran
%27,7'ye çıkmıştır.
Eğitimin Finansmanı ve Maliyeti
Bunun yanında yaklaşık 800 bin öğretmen ve 100 bin yükseköğretim personeli ile de eğitim- öğretim faaliyetleri yürütülmektedir.
Bu rakamlar ülkemiz eğitim sisteminin ne denli büyük bir yapıya ve yatırıma sahip olduğunu göstermektedir.
Tüm bunların yönetimi, kontrolü ve eğitim-
öğretimlerinin dışında eğitim ortamlarının fiziki
olarak inşa edilmeleri ve kullanıma hazır hale
getirilmeleri için de bir o kadar büyük maddi
kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır.
Eğitim Harcamaları…
Eğitim harcamaları 2008/2009 döneminde yaklaşık 20 Milyar TL olurken bu rakam GSMH’nın %7.26’sına
denk gelmektedir (TÜİK, 2009).
KAYNAKÇA
Karakütük,Kasım (1999).Eğitimde Yansımalar:V,21. Yüzyılın Eşiğinde Türk Eğitim Sistemi
Ulusal Sempozyum,Ankara,Tekışık Yayıncılık
Kaya,Yahya Kemal (1986).Eğitim Yönetimi.Ankara,(3.basım),Bilim yayınları.
Kocacık,Faruk (1997). Davranış Bilimlerine Giriş. (Editör:Enver Özalp),
Anadolu Üniversitesi Yayınları no:173
Köklü,Aziz (1997).İktisat İlmine Giriş.Ankara, (3.baskı) Sevinç Matbaası
Kumlu,Mustafa:Eğitim Arzı:Mayıs,2007.Erişim:HYPERLINK ''http//www.tisk.org.tr/isveren_sayfa.asp''
Tezcan,Mahmut (1996).Eğitim Sosyolojisi.Ankara, (10.basım),Feryal matbaası
TOOB (1990). Planlı Dönemde Rakamlarla Türkiye Ekonomisi.Ankara,TOBB yayınları
Serin,Necdet (1979). Eğitim Ekonomisi.Ankara,(2.basım) AÜ. Eğitim Fakültesi Yayını
Onaran, Oğuz. (1981) Çalışma Yaşamında Güdüleme Kuramları.Ankara Sevinç Matbaası
MEB (1992) Milli Eğitimle İlgili Bilgiler.APK,Ankara
İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 8, Sayı 1, 2007