FİSSÜR ÖRTÜCÜLER (FİSSÜR FİSSÜR ÖRTÜCÜLER (FİSSÜR
SEALANTLAR) SEALANTLAR)
Prof. Dr. Firdevs TULGA ÖZ
Günümüz sağlık anlayışında bireyin Günümüz sağlık anlayışında bireyin
hastalıktan uzak bir yaşam sürdürmesi ilk hastalıktan uzak bir yaşam sürdürmesi ilk
hedeftir. Bu da ancak koruyucu hedeftir. Bu da ancak koruyucu
yöntemlerin toplumda yaygın bir şekilde yöntemlerin toplumda yaygın bir şekilde
kullanılması ile mümkün olabilir.
kullanılması ile mümkün olabilir.
Gelişmiş ülkelerde fluorid (F) uygulamaları Gelişmiş ülkelerde fluorid (F) uygulamaları ile çürük insidansının büyük ölçüde
ile çürük insidansının büyük ölçüde azalmasına karşın, F uygulamalarının azalmasına karşın, F uygulamalarının dişlerin düz yüzeylerinde daha etkili dişlerin düz yüzeylerinde daha etkili
olduğu, pit ve fissür çürüklerinin olduğu, pit ve fissür çürüklerinin
önlenmesinde yeterli etkiyi sağlayamadığı önlenmesinde yeterli etkiyi sağlayamadığı
epidemiyolojik araştırmalarla epidemiyolojik araştırmalarla
gösterilmiştir.
gösterilmiştir.
Pit ve fissürlerde çürüğe rastlama sıklığının yüksek olması farklı sebeplere
bağlanmıştır;
1.F’un koruyucu etkisi pit ve fissürlerde sınırlıdır.
İçme sularında F bulunan ve bulunmayan bölgelerde
oklüzal yüzey çürüklerinin benzer değerlerde bulunması,
içme suyu F’lenen bölgelerde çürüklerin yaklaşık %90’ının
oklüzal yüzeylerde gözlenmesi
2. F’in reminealizasyon mekanizmasıyla çürük önleyici etkisi ancak plak pH’sının 6,7-7,3 gibi yüksek olduğu
değerlerde gözlenmektedir.
Pit ve fissürlerde
biriken ve temizlenmesi oldukça güç olan besin ve mikroorganizmalar bu bölgelerin pH’sını düşürmekte ve
bunun sonucunda F’in remineralizasyon etkisi
sağlanamamaktadır. Bu nedenle düşük pH’ya sahip pit
ve fissürler çürüğe yatkın alanlar haline dönüşmektedir.
3. Henüz sürmüş dişlerde, fissürlerin tabanında otolize uğramadan kalan Nasmyth zarının F’in topikal etkisini önleyen bir bariyer oluşturması çürüğe olan yatkınlığı arttırmaktadır (Lingström ve
ark., 2000; Zaura ve
ark., 2002).
4. Mine tabakasının kalınlığı, sığ fissürlerde 1,5-2 mm iken, derin pit ve fissürlerde 0,2
mm veya daha az olabilmektedir. Bu
nedenle, düz mine yüzeylerinde başlayan çürük lezyonlarının dentine ulaşabilmesi için
uzun yıllar gerekebilmekte; bu durumda başlayan lezyonların F remineralize olarak
durmasına ve hatta gerileyebilmesine
olanak sağlamaktadır. Oysa derin fissürlerde başlayan çürük lezyonları hızla dentine
yayılmaktadır (Hicks ve Flaitz, 2009).
5. Pit ve fissürler, besin ve mikroorganizmalar için bulunmaz retantif sahalardır.
Bu bölgelerde tükürüğün temizleyici etkisinin az olması ve mekanik temizlik
işlemleriyle bu bölgelerin yeterince temizlenememesi çürük gelişimine olanak sağlamaktadır (Mathewson ve
Primosch, 1995; Lussi ve ark., 2004;
Hicks ve Flaitz, 2009).
6. Dişlerin sürmesini takip eden ilk yıllarda demineralizasyon ve remineralizasyon
döngüleri ile minenin olgunlaşması devam eder.
Olgunlaşmasını tamamlamamış
dişlerde sodyum ve magnezyum iyonlarının fazla olması minenin çözünürlüğünün
yüksek, dolayısıyla çürüğe karşı direncinin düşük olduğunu göstermektedir.
Minenin
olgunlaşmasıyla kalsiyum ve fosfat iyon oranı yükselmekte, mine matriksinin
kalsifikasyonundaki artışıyla paralel olarak minenin
çözünürlüğü azalmaktadır (Sturdevart ve ark., 1995; Lussi
ve ark., 2004).
7. Ağız içerisinde Streptococcus Mutans (S.
mutans) kolonizasyonlarının arttığı
dönemler olarak adlandırılan enfektivite penceresinin ilki, birinci ve ikinci süt azı
dişlerinin sürme periyodu olan 19-31. aylardır.
İkinci enfektivite penceresi ise daimi
birinci büyük azı dişinin sürmeye başladığı dönemdir. Bu dönemlerde ağız içerisinde dişlerin sürmesiyle artan retantif sahalar S.
mutans’ların kolonizasyonları için uygun
alanlar oluşturur.
8. Oklüzyona ulaşmamış dişlerin temizliği klasik horizontal fırçalama yöntemiyle
yeterli düzeyde sağlanamamaktadır. Bunun yanı sıra antagonist dişlerle temasın
olmayışı çiğneme sırasındaki mekanik temizliğin yetersizliğiyle beraber plak
birikimini belirgin biçimde arttırmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, oklüzal
yüzeylerdeki pit ve fissürlerin çürüğe yatkın olduğu kanıtlanmış bir gerçektir (Lussi ve ark.,
2004; Palti ve ark., 2008).
Sonuç olarak, oklüzal yüzeylerdeki pit ve
fissürlerin çürüğe yatkın olduğu kanıtlanmış bir
gerçektir (Lussi ve ark., 2004; Palti ve ark., 2008).
Bütün bu nedenlerle pit ve fissürler için
geliştirilen fissür örtücüler çürük kontrol
programlarına alınmıştır.
Fissür örtücüler Fissür örtücüler , ,
dişlerin pit ve fissürlerine dişlerin pit ve fissürlerine
mikromekanik olarak mikromekanik olarak tutunarak karyojenik tutunarak karyojenik
bakterileri ve bunların bakterileri ve bunların
zararlı ürünü olan asidi zararlı ürünü olan asidi
elimine edip minenin elimine edip minenin demineralizasyonunu demineralizasyonunu
engelleyerek fiziksel engelleyerek fiziksel koruyucu bir tabaka koruyucu bir tabaka
oluşturan rezin oluşturan rezin materyallerdir.
materyallerdir.
Pit ve fissürlerin çürüğe karşı Pit ve fissürlerin çürüğe karşı
korunmasına yönelik girişimler çok korunmasına yönelik girişimler çok
eskilere dayanmaktadır. İlk kez eskilere dayanmaktadır. İlk kez
1923’te Hyatt, pit ve fissürleri 1923’te Hyatt, pit ve fissürleri
çürümeden önce mekanik olarak çürümeden önce mekanik olarak
prepare ederek amalgamla doldurmayı prepare ederek amalgamla doldurmayı
önermiştir(proflaktik odontomi).
önermiştir(proflaktik odontomi).
1929’da ise Bodecker fissürlerin 1929’da ise Bodecker fissürlerin mekanik olarak genişletilmesini mekanik olarak genişletilmesini
böylece yiyecekler ve bakteriler için böylece yiyecekler ve bakteriler için
retansiyon yeri oluşturacak olan retansiyon yeri oluşturacak olan
derin girintilerin ortadan derin girintilerin ortadan
kaldırılmasını savunmuştur. Ancak bu kaldırılmasını savunmuştur. Ancak bu
girişimler dişte lüzumsuz madde girişimler dişte lüzumsuz madde
kaybına yol açması nedeniyle rağbet kaybına yol açması nedeniyle rağbet
görmemiştir.
görmemiştir.
Dişte madde kaybına neden olmamak Dişte madde kaybına neden olmamak için fissürlerin doğrudan koruyucu bir için fissürlerin doğrudan koruyucu bir madde ile örtülmesine ilişkin ilk klinik madde ile örtülmesine ilişkin ilk klinik çalışma 1967’de Cueto ve Buonocore çalışma 1967’de Cueto ve Buonocore
tarafından yapılmıştır.
tarafından yapılmıştır.
Tarihsel gelişim boyunca siyanoakrilatlar, Tarihsel gelişim boyunca siyanoakrilatlar,
poliüretanlar, polikarboksilat simanlar, poliüretanlar, polikarboksilat simanlar,
üretan dimetakrilatlar, bis-GMA üretan dimetakrilatlar, bis-GMA
(bisphenol A-glycidyl methacrylate) esaslı (bisphenol A-glycidyl methacrylate) esaslı
rezinler, cam iyonomer simanlar fissür rezinler, cam iyonomer simanlar fissür
örtücü olarak kullanılmışlardır.
örtücü olarak kullanılmışlardır.
Bugün en geliştirilmiş ve en yaygın Bugün en geliştirilmiş ve en yaygın kullanılan fissür örtücü materyalleri
kullanılan fissür örtücü materyalleri bis- bis-
GMA GMA polimerleridir. polimerleridir.
Fissür Örtücü Olarak Kullanılan Fissür Örtücü Olarak Kullanılan
Materyaller Materyaller 1- 1- Rezin Bazlı Sealantlar Rezin Bazlı Sealantlar
2- 2- Cam İyonomer Simanlar Cam İyonomer Simanlar 3-Hibrit Materyaller
3-Hibrit Materyaller
A- A- Rezin Modifiye Cam İyonomer Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar
Simanlar (RMCİS) (RMCİS)
B-Poliasitle Modifiye Kompozit B-Poliasitle Modifiye Kompozit Rezinler (
Rezinler ( Kompomerler Kompomerler -PMKR) -PMKR) 4-Ormoserler
4-Ormoserler
5-Amorf Kalsiyum Fosfat (ACP)
5-Amorf Kalsiyum Fosfat (ACP)
Bis-GMA türü örtücülerin, kompozitlerin Bis-GMA türü örtücülerin, kompozitlerin organik matriksinden temel farkı,
organik matriksinden temel farkı,
asitlenmiş mineye penetre olabilmeleri asitlenmiş mineye penetre olabilmeleri
için daha akışkan olmalarıdır.
için daha akışkan olmalarıdır.
Bu akışkanlığı sağlamak için bis-GMA Bu akışkanlığı sağlamak için bis-GMA rezin diğer monomerlerle dilüe edilir.
rezin diğer monomerlerle dilüe edilir.
Piyasadaki farklı markalardaki fissür Piyasadaki farklı markalardaki fissür
örtücüler, bis-GMA’ya eklenen dilüe edici örtücüler, bis-GMA’ya eklenen dilüe edici monomerlerin farklılığına bağlı olarak bir monomerlerin farklılığına bağlı olarak bir
takım değişiklikler gösterirler.
takım değişiklikler gösterirler.
1-Rezin Bazlı Simanlar
1-Rezin Bazlı Simanlar
► ► İçeriği İçeriği bisfenol A-glisidil bisfenol A-glisidil metakrilat metakrilat (bis GMA),bis (4-hidroksifenil) (bis GMA),bis (4-hidroksifenil) dimetilmetan ve glisidil metakrilatın dimetilmetan ve glisidil metakrilatın
reaksiyon ürünüdür.İki tipi reaksiyon ürünüdür.İki tipi
bulunmaktadır:
bulunmaktadır:
1- 1- Katalizör ve üniversal bileşenlerin Katalizör ve üniversal bileşenlerin karıştırılmasından sonra polimerize olan karıştırılmasından sonra polimerize olan
tip (otopolimerize tip) tip (otopolimerize tip)
2- 2- Uygun ışık kaynağıyla polimerize olan Uygun ışık kaynağıyla polimerize olan
tip tip
Bis-GMA rezinler 1983 yılında Dental
Association (ADA) tarafından değerlendirilmiş ve
fissür örtücü olarak kullanımına onay verilmiştir. Bis-GMA rezinler minenin
asitlenmesini takiben güçlü bir şeklide mineye bağlanmakta ve fissürlere çok iyi
penetre olabilmektedir (Pereira ve ark., 2003).
► ► Başlangıçta ultraviyole ışık (dalga Başlangıçta ultraviyole ışık (dalga boyu 365 nm) kullanılmış, ancak daha boyu 365 nm) kullanılmış, ancak daha sonra bunun yerini görünür (mavi) ışık sonra bunun yerini görünür (mavi) ışık (dalga boyu 430-490 nm) almıştır.
(dalga boyu 430-490 nm) almıştır.
Yapısında dalga boyundaki görünür Yapısında dalga boyundaki görünür ışığa karşı hassas diketonlar ve ışığa karşı hassas diketonlar ve
aromatik ketonlar vardır.
aromatik ketonlar vardır.
Bu materyal düşük vizikositesine bağlı Bu materyal düşük vizikositesine bağlı olarak makul bir akışkanlık, iyi olarak makul bir akışkanlık, iyi ıslatabilirlik ve geliştirilmiş fiziksel ıslatabilirlik ve geliştirilmiş fiziksel
özellikler sergilemektedir.
özellikler sergilemektedir.
► ► Normal prosedür metakrilat gruplarının polimerizasyonunu Normal prosedür metakrilat gruplarının polimerizasyonunu aktive etmek için likit bileşenlerin her birinden birer damlanın aktive etmek için likit bileşenlerin her birinden birer damlanın
karıştırılmasıdır. Kimyasal olarak
karıştırılmasıdır. Kimyasal olarak sertleşen fissür örtücülerde sertleşen fissür örtücülerde çalışma süresi 1-2 dakikadır. Katalizör baza karıştırıldığı çalışma süresi 1-2 dakikadır. Katalizör baza karıştırıldığı anda polimerizasyon başlar. Bu yüzden materyalin dişe anda polimerizasyon başlar. Bu yüzden materyalin dişe taşınmasında vakit kaybedilmemelidir. Materyalin taşınmasında vakit kaybedilmemelidir. Materyalin polimerizasyonu sırasında fissür örtücünün en üst polimerizasyonu sırasında fissür örtücünün en üst tabakasında oksijen inhibisyon zonu adı verilen bir tabaka tabakasında oksijen inhibisyon zonu adı verilen bir tabaka oluşur. Polimerizasyon sonrası bu bölgedeki artık monomer oluşur. Polimerizasyon sonrası bu bölgedeki artık monomer
bir pamuk peletle uzaklaştırılır.
bir pamuk peletle uzaklaştırılır.
► ► Dirençlerini Dirençlerini geliştirmek için cam geliştirmek için cam doldurucu ilave edilmiştir.Doldurucu doldurucu ilave edilmiştir.Doldurucu içeren bu ürünler hafif dolduruculu içeren bu ürünler hafif dolduruculu kompozitler olarak kabul kompozitler olarak kabul
edilmektedir.
edilmektedir.
► ► Doldurucu içeriği kompozit dolgu Doldurucu içeriği kompozit dolgu materyallerinde bulunandan daha az materyallerinde bulunandan daha az olduğundan viskozitesi materyalin olduğundan viskozitesi materyalin fissürlere kolayca akmasına izin fissürlere kolayca akmasına izin
verecek ölçüde düşüktür.
verecek ölçüde düşüktür.
► ► Işıkla Işıkla sertleşen sertleşen kompozitlerin kompozitlerin geliştirilmesini takiben ışıkla sertleşen geliştirilmesini takiben ışıkla sertleşen
fissür sealant materyalleri fissür sealant materyalleri geliştirilmiştir. Geçmiş yıllarda geliştirilmiştir. Geçmiş yıllarda kullanımda olan en popüler kullanımda olan en popüler
materyaller ultraviyole ışıkla materyaller ultraviyole ışıkla
sertleşmekteydi.
sertleşmekteydi.
►Bu materyaller artık kullanımdan kalkmış ve ► Bu materyaller artık kullanımdan kalkmış ve yerlerini görünür ışıkla sertleşen ürünler almıştır.
yerlerini görünür ışıkla sertleşen ürünler almıştır.
Polimerizasyon derinliğinin sınırlı olması problemi Polimerizasyon derinliğinin sınırlı olması problemi bu materyallerin çok ince tabaka halinde bu materyallerin çok ince tabaka halinde kullanımları nedeniyle geçerl
kullanımları nedeniyle geçerl i i , değildir. , değildir. Klinik Klinik başarıları diş dokusuna çok iyi bağlanarak başarıları diş dokusuna çok iyi bağlanarak mikrosızıntıyı engellemelerinden kaynaklanır.
mikrosızıntıyı engellemelerinden kaynaklanır.
► ► Fissür sealant olarak kullanılan rezinlerin çoğu Fissür sealant olarak kullanılan rezinlerin çoğu doldurucusuzdur
doldurucusuzdur . .
► ► Dental materyallerde kaydedilen gelişmeler Dental materyallerde kaydedilen gelişmeler sealantların başarısına da yansımıştır. Buna sealantların başarısına da yansımıştır. Buna
örnek olarak fluorid içeren sealantlar verilebilir.
örnek olarak fluorid içeren sealantlar verilebilir.
F’un dişleri asit ataklarına karşı daha dirençli kılabilme özelliği nedeniyle restoratif diş hekimliğinde de faydalanılması gerektiği
düşünülmüş ve bu amaçla restoratif
materyallere F ilavesi gündeme gelmiştir.
Restoratif materyallere F katılması, hem ikincil çürüğün önlenmesi hem de dişin yapılan restorasyona komşu dokularının da
F’in bu etkisinden faydalanması
amaçlanmıştır. Bu nedenle oklüzal yüzey çürüklerinin önlenmesi amacıyla kullanılan ve en etkili yöntem olan fissür örtücülere de F ilavesi araştırıcıların ilgisini çekmiştir (Ripa,
1993; Morphis ve ark., 2000).
Fissür örtücülere F ilavesi işleminde iki yöntem tanımlanmıştır. Birinci yöntemde, çözünebilir F tuzu
polimerize olmamış rezine eklenmiştir. Uygulama
sonrasında polimerize olmuş rezin içerisinden F tuzunun çözünerek ağız ortamına salınacağı
düşünülmüştür. Ancak tuzun çözünmesi ile örtücünün yapısı zayıfladığından koruyucu etkinin zamanla azaldığı belirtilmektedir (Ripa, 1993; Morphis ve ark., 2000). İkinci yöntem ise, tükürükten gelen iyonlarla yer
değiştirebilecek hareketli F’in kovalent bağlarla rezine
yerleştirilmesi şeklindedir.
Bu sayede yapısal bir
bozulma olmadan, sadece iyon değişim mekanizmasıyla F’in ortama salınabileceği düşünülmüştür. Bu uygulamada toplam yapı içerisinde çok az F olmasına karşın, kaybedilen
F’in zamanla yerine konması nedeniyle fissür örtücünün
koruyuculuğunda anlamlı bir azalma olmadığı da belirtilmektedir (Ripa, 1993; Morphis ve ark.,
2000).
Araştırıcılar F içeren fissür örtücülerin,
geleneksel fissür örtücülerin yerini alabilmesi için daha iyi veya en azından onlar kadar tutuculuk göstermesi, F salımını uzun bir süre devam ettirmesi ve mineyi asit ataklarına karşı
daha dirençli hale getirmek için ağızda bir F rezervuarı oluşturarak fluoroapatit
kristallerinin oluşmasını sağlayabilmesi gerektiğini belirtmişlerdir (Ripa, 1991;
Eichmiller ve Marjenhoff, 1998).
F salan materyaller gün geçtikçe daha fazla ilgi toplamakta ve yeni ürünler piyasaya çıkartılmaktadır. F’in ağızda
düşük konsantrasyonda bulunmasının daha etkili olduğunun anlaşılmasıyla birlikte bu
materyallere olan ilgi daha da artmıştır.
2- Cam İyonomer Simanlar (CİS) 2- Cam İyonomer Simanlar (CİS)
► ► 1980’li yılların sonlarında kimyasal olarak 1980’li yılların sonlarında kimyasal olarak aktive olan geleneksel cam iyonomer aktive olan geleneksel cam iyonomer simanların mine ve dentine adezyon simanların mine ve dentine adezyon özellikleri ve fluorid salınımlarından dolayı özellikleri ve fluorid salınımlarından dolayı fissür sealant olarak kullanımları gündeme fissür sealant olarak kullanımları gündeme gelmiştir. Cam iyonomer simanların en gelmiştir. Cam iyonomer simanların en büyük klinik avantajı mine ve dentine asitle büyük klinik avantajı mine ve dentine asitle pürüzlendirme gerektirmeksizin kimyasal pürüzlendirme gerektirmeksizin kimyasal olarak bağlanabilmesidir. Bu da tekniğin olarak bağlanabilmesidir. Bu da tekniğin
neme hassasiyetini azaltmaktadır.
neme hassasiyetini azaltmaktadır.
► ► Bu avantaja ilave olarak Bu avantaja ilave olarak F F salınım salınım özelliği, cam iyonomer simanların özellikle özelliği, cam iyonomer simanların özellikle nem kontrolünün zor olduğu durumlarda nem kontrolünün zor olduğu durumlarda alternatif bir fissür sealant materyali olarak alternatif bir fissür sealant materyali olarak
değerlendirmesine yol açmıştır.
değerlendirmesine yol açmıştır.
► ► CİS ‘ların çiğneme sırasında oluşan CİS ‘ların çiğneme sırasında oluşan oklüzal kuvvetler altında kırılmaya eğilimli oklüzal kuvvetler altında kırılmaya eğilimli oldukları için klinik başarıları rezin esaslı oldukları için klinik başarıları rezin esaslı
sealantlara göre düşüktür.
sealantlara göre düşüktür.
► ► Bununla beraber CİS sealantların özellikle Bununla beraber CİS sealantların özellikle yüksek çürük riski taşıyan bireylerde yüksek çürük riski taşıyan bireylerde sürmesi tamamlanmamış azı dişlerin sürmesi tamamlanmamış azı dişlerin oklüzal yüzeylerinde geçici koruyucu oklüzal yüzeylerinde geçici koruyucu materyal olarak dişler tamamen sürene dek materyal olarak dişler tamamen sürene dek
kullanılması önerilmektedir
kullanılması önerilmektedir
Cam-iyonomer fissür Örtücülerin Uygulama Cam-iyonomer fissür Örtücülerin Uygulama
Tekniği Tekniği
►Diş izole edilir, kurutulur, %25’lik poliakrilik asit ► Diş izole edilir, kurutulur, %25’lik poliakrilik asit solüsyonu uygulanır. Su ile yıkanır, kurutulur, CİS solüsyonu uygulanır. Su ile yıkanır, kurutulur, CİS uygulanır. Hemen sonra ince bir tabaka mum ya uygulanır. Hemen sonra ince bir tabaka mum ya da aliminyum folye dişin yüzeyine uygulanır ve da aliminyum folye dişin yüzeyine uygulanır ve kuvvetlice preslenir. Siman sertleşince mum kuvvetlice preslenir. Siman sertleşince mum kaldırılır, oklüzyon kontrol edilir, birkat cila veya kaldırılır, oklüzyon kontrol edilir, birkat cila veya ışıkla sertleşen bonding ajan uygulanır. 24 saat ışıkla sertleşen bonding ajan uygulanır. 24 saat sonra oklüzyon kontrolü yapılır.
sonra oklüzyon kontrolü yapılır.
Rezin modifiye cam iyonomer siman Rezin modifiye cam iyonomer siman (RMCİS)
(RMCİS) ve poliasitle modifiye kompozit ve poliasitle modifiye kompozit rezin
rezin (PMKR) (PMKR) olarak bilinen hibrit olarak bilinen hibrit
materyalleri cam iyonomerler ve rezin materyalleri cam iyonomerler ve rezin kompozitlerin birçok özelliğini taşımaktadır.
kompozitlerin birçok özelliğini taşımaktadır.
3- Hibrit Materyaller
3- Hibrit Materyaller
CİS’lerin nemden etkilenme ve aşınmaya gösterdikleri düşük direnç gibi olumsuz özelliklerinin kaldırılması
amacıyla rezin ilave edilmiş ve RMCİS ve PMKR olan hibrit iyonomerler geliştirilmiştir. RMCİS hem kimyasal hem de mikromekanik yolla diş dokularına bağlanmaktadır (Craig,
1997; Nalbant, 2002). RMCİS’lerde, rezinin çapraz bağlar arasına girmesi sonucu asit-baz reaksiyonunda
yavaşlamaya neden olmasına rağmen, fiziksel özelliklerinde artış sağlanmıştır. Bununla birlikte materyalde bulunan rezinin zamanla ağız ortamından suyu absorbe ettiği ve aşınma direncinde azalma olduğu
belirtilmektedir.
3 3 A A - Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar - Rezin Modifiye Cam İyonomer Simanlar (RMCİS)
(RMCİS)
PMKR ise kompozitlerin estetik özelliklerini ve cam iyonomer simanların dişe kimyasal olarak bağlanabilme ve F salabilme özelliklerini tek bir
materyalde toplama düşüncesiyle üretilmiştir (Nicholson, 2007). PMKR’lerin
diş yüzeyine bağlanma gücü, geleneksel cam iyonomer simanlara oranla daha
yüksektir (Saito ve ark., 1999).
3B 3B - - Poliasitle modifiye Kompozit Rezin Poliasitle modifiye Kompozit Rezin (PMKR-Kompomer)
(PMKR-Kompomer)
Ormoserler, 1998 yılında restoratif diş hekimliğine, polimerizasyon büzülmesini önemli ölçüde azaltan ve biyouyumlu bir materyal olarak tanıtılmıştır. Üreticiler ormoserleri, aşınma dirençleri çok yüksek, kenar sızıntısı
ve polimerizasyon sonrası ortaya çıkan artık monomer miktarı en az ve kondanse edilebilen bir materyal olarak
tarif etmektedirler. Restoratif olarak kullanılan tiplerinin yanında fissür örtücü olarak
kullanılabilecek yapıda olanları da üretilmiştir (Admira, Admira Seal VOCO, Definite Degussa). Diş hekimliğinde
yeni bir materyal olan ormoserlerin klinik çalışmaları yetersizdir (Altun, 2005).
4-Ormoserler
4-Ormoserler
Amorf kalsiyum fosfat (ACP); siman, ortodontik adhesivler, kompozit ve son zamanlarda fissür örtücüler olmak üzere
hem restoratif hem de koruyucu materyallerin içeriğinde kullanılmaktadır (Skrtic ve ark., 1996). Plak birikimi sonucu çürüğe neden olacak küçük kavitelerde, pit ve
fissürlerin örtülmesinde kullanılabilirliği daha uygun olduğu belirtilmektedir (Mount, 2002). Uygun polimerik
rezinlerle
birleştirildiğinde, ACP’nin biyouyumluluğu, dişlerin demineralizasyonunu önlemesi ve aktif olarak remineralizasyonu uyarmasıyla fissür örtücü ve
kompozitlerin profilaktik etkinliklerini arttırdığı savunulmaktadır (Ünal, 2010).
5-Amorf kalsiyum Fosfat (ACP)
5-Amorf kalsiyum Fosfat (ACP)
► ► Pit ve fissür sealantlar üzerinde Pit ve fissür sealantlar üzerinde gerçekleştirilen klinik çalışmalara gerçekleştirilen klinik çalışmalara
ait derlemelerden elde edilen ait derlemelerden elde edilen sonuçlar, sealantların diş çürüğünü sonuçlar, sealantların diş çürüğünü
önlemede son derece etkili
önlemede son derece etkili olduğu olduğu tespit edilmiştir.
tespit edilmiştir.
Fissür örtücülerin polimerizasyonunun sağlanmasında en çok görünür
mavi ışık kaynakları (halojen ışık kaynakları) ve ışık yayan diyotlar (LED; Light
Emitting Diode, modifiye tip görünür mavi ışık
kaynakları) kullanılmaktadır.
Görünür Işıkla Görünür Işıkla Polimerizasyon Polimerizasyon
• Manüplasyonu kolaydır. Manüplasyonu kolaydır.
• Çalışma süresini uzatır. Çalışma süresini uzatır.
• Sertleşmeyi hızlandırır. Sertleşmeyi hızlandırır.
• Tek sistemden oluştukları için karıştırma Tek sistemden oluştukları için karıştırma gerektirmez, dolayısıyla daha az pörözite gerektirmez, dolayısıyla daha az pörözite gösterirler.
gösterirler.
• Visikozitesi sahip olduğu için mine Visikozitesi sahip olduğu için mine yüzeyine daha homojen yayılır.
yüzeyine daha homojen yayılır.
Rezin esaslı fissür örtücülerin klinik uygulama ve takiplerinin daha iyi yapılabilmesi için opak, şeffaf ve
renkli olanları da üretilmiştir. Farklı renkteki fissür
örtücülerin klinik olarak benzer sonuçlar verdiği yapılan araştırmalarda belirtilse de, renkli ve opak fissür
örtücüler şeffaf olanlara göre klinisyenler tarafından daha çok tercih edilmektedir. Şeffaf renkteki fissür
örtücülerin altında oluşabilecek çürüğün kontrolü kolaydır fakat renkli ve opak fissür örtücülerin klinik uygulama ve takiplerinin daha kolay oluşu, şeffaf fissür
örtücülere oranla daha çok tercih
edilmelerinin nedeni olarak bildirilmektedir.
Renkli Fissür Örtücülerin Renkli Fissür Örtücülerin
Avantajları:
Avantajları:
Çocuğa gözle görülebilir bir Çocuğa gözle görülebilir bir
motivasyon sağlar.
motivasyon sağlar.
Polimerizasyonlarının kontrolü kolaydır.
Polimerizasyonlarının kontrolü kolaydır.
Bir sonraki seansta retansiyonun Bir sonraki seansta retansiyonun
kontrolü hızlı ve kolaydır.
kontrolü hızlı ve kolaydır.
Çocuğuna nasıl bir işlem yapıldığını Çocuğuna nasıl bir işlem yapıldığını
görmek isteyen ailenin merakı görmek isteyen ailenin merakı
giderilmiş olur.
giderilmiş olur.
İdeal Bir Fissür Örtücüde İdeal Bir Fissür Örtücüde
Bulunması Gereken Özellikler:
Bulunması Gereken Özellikler:
Fizikokimyasal ve klinik olarak ideal bir fissür örtücüde bulunması gerekli özellikler;
Fizikokimyasal olarak;
· Ağız ortamından etkilenmemeli ve çözünürlüğü az olmalı,
· Yüzey üzerinde hızla yayılabilecek şekilde yüksek bir yayılım basıncına sahip olmalı,
· Biyouyumlu olmalı,
· En dar fissürlere bile rahatlıkla penetre olmasına olanak sağlayacak yüksek penetrasyon katsayısına sahip ve
viskozitesi düşük, akışkanlığı fazla olmalı,
· Oklüzyonda hızla aşınmamalı,
· Isı karşısında büzülme-genleşme katsayısı mineye benzer olmalı,
· Uygulandığı yüzeyde çürük önleyici etki göstermeli
Klinik olarak;
· Kolay uygulanabilmeli,
· Toksik olmamalı,
· Sertliğini uzun süre koruyabilmeli,
· Tutuculuğu güçlü olmalı, uygulandıktan sonra uzun süre ağızda kalmalı,
· Uygulandığı alanda farkedilebilecek şekilde rengi mineden farklı olmalı,
· Plak ya da besin artıklarını absorbe etmemeli ve çeşitli
sıvı ve iyonlara karşı geçirgen olmamalı (Perez-Lajarin ve
ark., 2003; Lesser, 2010).
Fissür örtücü uygulamalarının endikasyonu üzerine
araştırmacılar arasında hala görüş ayrılıkları mevcuttur ve birçok faktörün değerlendirilmesi gerektiği
düşünülmektedir .
Fissür örtücü gereksiniminin değerlendirilmesi amacıyla
•Şüpheli alanlardan radyografilerin alınarak çürük riskinin elimine edilmesi,
•Hastanın tıbbi hikayesi,
•Çürük aktivitesi ve geçmiş çürük deneyimi,
•Ağız florası,
•S. Mutans seviyesi,
•Üst ön grup dişlerdeki plak birikimi,
•Ailenin eğitimi ve geliri gibi faktörlerin
birinci planda değerlendirilmesi gerektiği bildirilmektedir.
Sistemik F alımı
Topikal F alımı,
Diş fırçalama alışkanlığı ve
Beslenme alışkanlığı
çok net olmasada fissür örtücü endikasyonunun
konulmasında yararlanılabilecek diğer faktörlerden olduğu
savunulmaktadır (Tinanoff ve Douglass, 2001).
Fissür Örtücü Endikasyonları:
Fissür Örtücü Endikasyonları:
Derin ve dar fissür ve pitleri olan süt molar, daimi Derin ve dar fissür ve pitleri olan süt molar, daimi molar ve premolar dişler.
molar ve premolar dişler.
Lingual pit ve fissürler bulunan kesici dişler. Lingual pit ve fissürler bulunan kesici dişler.
Klinik ve radyografik olarak çürük olmayan Klinik ve radyografik olarak çürük olmayan dişler.
dişler.
Ara yüz çürüğü bulunmayan dişler. Ara yüz çürüğü bulunmayan dişler.
Çok az dekalsifikasyonu olan opak mine Çok az dekalsifikasyonu olan opak mine lezyonlu renklenmiş pit ve fissürlere,
lezyonlu renklenmiş pit ve fissürlere,
Dişe Bağlı Endikasyonlar:
Dişe Bağlı Endikasyonlar:
Fissür Örtücü Endikasyonları:
Fissür Örtücü Endikasyonları:
Hastaya Bağlı Endikasyonlar:
Hastaya Bağlı Endikasyonlar: