• Sonuç bulunamadı

BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ SONUÇ RAPORU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ SONUÇ RAPORU"

Copied!
77
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ek 11 25.06.2014

BİLİMSEL ARAŞTIRMA PROJESİ SONUÇ RAPORU

Proje Başlığı

Yoğun Egzersiz Çalışmaları Sonrasında Toparlanma Sürecine Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi

Proje Yürütücüsünün İsmi Prof. Dr. Mitat KOZ Yardımcı Araştırmacıların İsmi

Arş. Gör. Dr. Dicle ARAS Barış KARAKOÇ Dr. Özcan BİZATİ

Proje Numarası 11B5552001 Başlama Tarihi

28.03.2011 Bitiş Tarihi

28.03.2014 Rapor Tarihi 25.06.2014

Ankara Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Ankara-"2014"

(2)

I. Projenin Türkçe ve İngilizce Adı ve Özetleri I.I. Projenin Türkçe adı ve özeti:

Yoğun Egzersiz Çalışmaları Sonrasında Toparlanma Sürecine Etki Eden Faktörlerin Belirlenmesi

Egzersizin sağlığa olan olumlu etkileri bilinmekte, morbiditeyi ve mortaliteyi azalttığı ifade edilmektedir. Kardiovasküler hastalıklar, felç, diyabet ve bazı kanser hastalıklarına yakalanma riskini düşürmektedir. Sedanter bir yaşam ise hastalık risklerini artırmaktadır. Egzersiz ile hedeflenen spor branşlarında üst düzey performans sergilemek veya fiziksel uygunluk düzeyini geliştirmek olabilir. Ancak egzersizin olumlu etkilerini görebilmek için kişinin her bir antrenmana hazır halde gelebilmesi, aktivite öncesine dönebilme durumu olarak tanımlanan toparlanmanın, çabuk ve yeterli düzeyde gerçekleşebilmesine bağlıdır. Toparlanma süreci başta dinlenmenin şekli ile aktivite sonrası uygulanan beslenme şekli olmak üzere birçok parametreden etkilenmektedir. Bu projenin amacı da; farklı fiziksel uygunluk düzeyine sahip bireylerde aktif veya pasif dinlenme uygulamaları ile CHO alımının yoğun egzersiz çalışmaları sonrasında toparlanma üzerine etkilerinin incelenmesidir.

Araştırma projesine iki grupta (rekreatif grup ve sporcu grup) 24 kişi katılmıştır. Öncelikle iki grubun tanımlayıcı testleri (vücut kompozisyonu, sürat, durumluk ve sürekli kaygı, aerobik güç, anaerobik güç ve günlük fiziksel aktivite ve enerji tüketimi ile uyku verimi ve süreleri) yapılmıştır. Sonrasında her kişi, KAHrezerv yönteminin % 70’inde denk gelen şiddette dört kez, bir saat koşu yapmıştır. Koşu öncesi, koşudan 30 dk, 24 s ve 48 s sonra alınan OmegaWave ölçümleri bazı parametreler üzerinden [enerji metabolizmaları ve bazı fizyolojik özellikler, kalp atım hızı (KAH) ve kalp hızı değişkenliği (KHD), duyu-motor yeterlilik ile alaktasit ve laktasit güç] toparlanmanın takip edilmesi için kaydedilmiştir. Ölçümler dört farklı değişkene bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Bunlar koşu sonrası; pasif dinlenme-CHO desteksiz diyet (PDND), aktif dinlenme-CHO desteksiz diyet (ADND), pasif dinlenme-CHO destekli diyet (PDCHO) ve aktif dinlenme-CHO destekli diyet (ADCHO)’tir.

Bulgulara göre rekreatif grupta; toparlanma dönemine etki etmesi beklenen dört farklı değişkene bağlı olarak, her biri 48 saat boyunca incelenen parametrelerin bazılarında anlamlı değişiklikler olmuştur. Ancak bu değişiklikler sonuçlardan anlaşıldığı üzere CHO alımından veya aktif-pasif dinlenme şekillerinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Aynı durum sporcu grup için de geçerlidir. Dört farklı protokolün, 48 boyunca ölçülen değerlerinde görülen değişiklikler yine CHO alımı veya dinlenmenin şeklinden bağımsızdır. Bununla birlikte sporcu grubunda aktive sonrası 30 dk ölçümleri genel olarak başlangıç seviyesinden çok farklı bulunmamıştır. Rekreatif ve sporcu grupların farklı protokollere verdikleri yanıtlar karşılaştırıldığında ise sporcu grubun enerji metabolizmaları ve bazı başka fizyolojik parametrelerde, kalp atım hızı ve kalp hızı değişkenliği parametreleri ile alaktasit ve laktasit güç değerlerinde üst düzey sonuçlara sahip oldukları görülmektedir.

Bu sonuçlar; antrenman yaşı yüksek ve yoğun egzersiz uygulamalarına sahip olan kişilerin fiziksel uygunluk düzeyi düşük kişilerden daha üst düzey performansa sahip olduklarını aynı zamanda bu kişilerde toparlanmanın daha çabuk gerçekleştiğini göstermektedir. Toparlanma

(3)

süreciyle ilgili olarak görülen olumlu değişiklikler CHO alımından ve aktivite sonrası yapılan aktif-pasif dinlenme uygulamalarından bağımsızdır. Bu nedenle bundan sonraki çalışmalar için, dinlenme aktivitesi olarak uygulanan aktivitenin, farklı şiddet ve sürelerde uygulanması, denek gruplarına verilen diyetlerde ise CHO miktarının değiştirilmesi önerilebilir. Araştırmadan ulaşılan bir diğer önemli sonuç da toparlanma sürecinin değerlendirilmesinde kullanılan KAH ve KHD parametreleri ile alaktasit ve laktasit güç değerlerinin, farklı prtokoller ve gruplar üzerinde daha anlamlı farklar ortaya koyduğudur. Bu nedenle sonraki çalışmalarda KAH, KHD ile alaktasit ve laktasit güç parametrelerinin, toparlanma yanıtlarını değerlendirmede daha kullanışlı olabileceği düşünülmektedir.

Anahtar kelimeler: Aktif-pasif dinlenme, Beslenme, Egzersiz, Toparlanma I.II. Projenin İngilizce adı ve özeti:

Determination of the Factors Effecting Recovery Process After Intense Physical Actvity The positive effects of regular physical activitiy on health are well-known. It’s been reported in the literature that regular physical activitiy reduces the risk of cardiovascular diseases, stroke, diabete, some type of cancers and also morbidity and mortality. Sedentary life style increases the risks of most illnesses. The goals of the regular physical activity could be determined as improving the fitness level or performing on high-levels. In both cases to achieve those goals, the athlete should attend the next physical activity session ready and fully-recovered. The recovery period is depending on many factors, especially recovery type and the nutrition index after the activity. The purpose of this study is; to investigate the effects of active-passive recovery practices and CHO intake after intense physical activity in adults with different fitness levels.

A total of 24 adults participated in the study as recreative and athlete groups. According to the test schedule; the descriptive tests (body composition, sprint, state and trait anxiety, aerobic power, anerobic power, daily physical activity and energy expenditure, sleep efficiency and duration) were applied primarily. Then all the participants performed 1 hour running-protocol with %70 of their HRreserve in four different times. OmegaWave measurements (energy metabolism and some physiological levels, heart rate, heart rate variability, sensory-motor skill, alactic and lactic power) were taken to control recovery processes, before and 30 min, 24 h and 48 h after the running. Four different recovery protocols were carried out after 1-hour running and those were designed as; passive recovery without CHO intake, active recovery without CHO intake, passive recovery with CHO intake and active recovery with CHO intake.

According to the results in recreative group, the four different protocols, expected to effect recovery process, showed significantly differences on some parameters after 48 h. But the differences were not derived from the CHO intake or active-passive practices. The same results were also found in athlete group. The results obtained after the protocols during 48 h, were independent to CHO intake or active and passive practices in athletes. The 30 min results were not differed with the results, measured before the running in athletes. The results of the

(4)

comparison in two groups with different recovery protocols showed that athletes have significantly higher performance results, higher physiological and energy metabolism levels than recreatives; such as heart rate, heart rate variability, alactic and lactic power.

These results point out that the participants, who has more training and intense activity experience, also have high performance levels and short-time recovery abilities than others. The improvements on the parameters during the recovery process are independent to CHO intake and the active-passive recovery practises after physical activity. According to the results of this study, the intensity and the duration of the recovery activity and the amount of the CHO intake can be modified for the future researches. Due to the fact that the heart rate, heart rate variability, lactic and alactic power parameters have significantly different results on the groups and protocols, it’s recommended that these parameters can be efficiently used in next researches.

Key words: Active-pasive recovery, Nutrition, Exercise, Recovery

(5)

II. Amaç ve Kapsam

Teknolojinin ilerlemesi, şehirleşme, bireylerin iş yaşantısı vb. birçok etken fiziksel olarak inaktif yaşam tarzına neden olmaktadır. Bu nedenle günümüzde fiziksel aktivite önemini giderek arttırmaktadır. Literatürde yapılan çalışmalarda fiziksel aktivite için çok farklı tanımlar yapılmakla birlikte genel olarak, iskelet kaslarının kasılmasıyla dinlenik düzeyin üzerinde enerji harcaması olarak nitelendirilirken (Durstine ve ark., 2009) içerisinde aerobik egzersizler, serbest zaman aktiviteleri, iş, ev işleri, spor, ulaşım gibi alt grupları da barındırmaktadır (Vanhees ve ark., 2005; WHO, 2010). Yapılan fiziksel aktivitenin veya antrenmanın şiddeti, hacmi, sıklığı ve süresi rekreatif aktivitelerde ve performans sporlarında farklıdır. Dolayısıyla yapılan antrenmanlar; günlük enerji tüketiminde, kardiyovasküler sistemdeki kronik ve akut uyumlarda, egzersizler sonrası veya arası toparlanma hızında farklı düzeyde değişimlere neden olur (Hagberg ve ark., 1988). Ancak hem performans sporcularında, hem rekreatif aktivitelerde hem de egzersizde gerçek amaç; fiziksel aktivitenin yaratacağı etkilere fizyolojik uyum sağlamaktır (Stafford ve ark., 2008).

Performans sporcuları, üst düzey performansa ulaşabilmek için uygun antrenman yükü ile yeterli toparlanma süresini dengelemeye çalışmaktadırlar. Antrenman yükü; şiddet, hacim, sıklık ve süre gibi değişkenlerden etkilenirken, toparlanma; öncelikle dinlenme ve dinlenmenin şekli (aktif-pasif), beslenme ve sonra da stres, uyku süre ve kalitesi, psikolojik ve sosyolojik memnuniyet gibi daha az kontrol edilebilir değişkenlerden etkilenmektedir. Eğer antrenman yükü çok yüksek ve toparlanma süresi yetersiz ise uygulanan antrenman yükü tolere edilemez ve yorgunluk belirtileri artar. Bu dengenin sağlanamadığı durumun süreklilik göstermesi halinde

“fonksiyonel” ve “fonksiyonel olmayan” aşırı zorlanma oluşacak ve uzun süreli ilerlemede ise bu durum, performansı zararlı şekilde etkileyecek, aşırı yüklenme sendromuna dönüşecektir (Lamberts ve ark., 2009).

Toparlanma sürecinde yeterli kan akışı, hem enerjinin yenilenmesi hem de asit-baz dengesinin gerçeklemesi için ortak düzenleyicidir ve performansın korunabilmesi için enerji yenilenmesinin artması, asit-baz dengesinin korunması ve yorgunluğun düşürülmesi gerekmektedir. Toparlanmanın performans üzerindeki etkisi nedeniyle birçok toparlanma stratejisi (karşıt sıcaklıkta su uygulamaları, spor masajı vb.) araştırmalara konu olmuştur. Ancak aktif ve pasif dinlenme uygulamaları ve yüklenme sonrası beslenme şekli bunlar arasında ön planda tutulmaktadır (Larson ve ark., 2013).

II.I. Aktif-Pasif Dinlenme ve Toparlanma İlişkisi

Sporcular tekrarlı ve yüksek şiddette aktiviteler içeren antrenman birimlerini haftanın birçok gününde uygulamakta ve bu dönemde müsabakalarda da yer almaktadırlar. Futbol ve benzeri aralıklı oyun yapısına sahip branşlarda, antrenman ve maçlarda orta ve yüksek hızlarda birçok hızlanma, yavaşlama, patlayıcı sıçramalar ile eksantrik kasılmalardan ve darbelerden kaynaklı travmalar meydana gelmektedir (Reilly ve ark., 2008). Yoğun antrenman ve maç temposu, kısa süreli toparlanma periyotları ile birlikte; kas-iskelet, sinir, bağışıklık ve metabolik sistemlerde büyük fizyolojik ihtiyaçlara neden olurken, arka arkaya uygulanan performanslarda da negatif etkilere yol açmakta ve bazı sporcuların da aşırı yüklenmeye bağlı sakatlık yaşamasına sebep olmaktadır (Reilly ve Ekblom, 2005; Barnett, 2006). Bu yüzden yoğun fiziksel aktiviteler ve

(6)

maçlar sonrasında tekrarlı performans sergileyebilmek için toparlanma kapasitesinin önemli bir etken olduğu söylenebilir. Toparlanma süreçleri egzersiz sonrası dinlenme türleri olarak genelde iki kategoride (aktif veya pasif dinlenme) incelenmektedir.

Aktif dinlenme; jogging, submaksimal şiddetlerde koşu ve germe egzersizleri vb.

uygulamaları içermektedir. Bu egzersizler genellikle, antrenman ve maçlardan sonra toparlanmayı sağlama amacıyla soğuma protokolleri olarak gerçekleştirilmektedir. Submaksimal şiddette koşu gibi egzersizlerin amacı; kaslarda kan akımını arttırarak, metabolik hasarların onarımına yardımcı olmak, kas ağrısının oluşumunu azaltmak ve kas hasarı toparlanmasını arttırmaktır (Baldari ve ark., 2004; Tessitore ve ark., 2007). Egzersiz sonrasında uygulanan statik gerdirmelerle ise; gecikmiş kas ağrısını önlenmek ve arttırılan hareket genişliği ile kas-tendon ünitesinde ödem ve gerginliği azaltmak amaçlanmaktadır (Montgomery ve ark., 2008; Rey ve ark., 2012). Toparlanmanın fizyolojik olarak değerlendirildiği bir diğer değişken de kan laktat konsantrasyonudur. Aktif dinlenmenin pasif dinlenmeye göre daha yüksek kan laktat eliminasyonu sağladığı belirtilmektedir (Taoutaou ve ark., 1996; Dupont ve ark., 2004).

Liteartürde yapılan bir çalışmada; tekrarlı setlerle yapılan yoğun egzersizler arasında bisiklette uygulanan, maksimal aerobik gücün % 30’una karşılık gelen şiddette yapılan aktif dinlenmenin pasif dinlenmeye kıyasla daha düşük kan laktat konsantrasyonuna neden olduğu belirtilmiştir (Lattier ve ark., 2004).

II.II. Beslenme ve Toparlanma İlişkisi

Dayanıklılık sporcuları antrenmanlarda ve müsabakalarda düzenli olarak birkaç saat süreli ve büyük (600-1000 kcal/s) enerji harcaması gerektiren tempolar ile çalışmaktadırlar. Bu tür ağır aktiviteler sonrası toparlanma süreci oldukça karmaşık olan; enerji depolarının yeniden doldurulması, kas onarımı, rehidrasyon gibi değişkenleri içermektedir. Besin tüketimi egzersiz sonrası toparlanmanın birçok özelliğini etkilemektedir. Örneğin egzersiz sonrası vücut ağırlığının kg’ı başına 1-1,5 gr karbonhidrat (CHO) alımı glikojen resentezini oldukça yüksek seviyelerde arttırmaktadır (Ivy, 2001; Jentjens ve Jeukendrup, 2003). Dayanıklılık sporcularında yoğun antrenmanlar süresince alınan CHO miktarının ise vücut ağırlığının kg’ı başına yaklaşık 8 gr olduğu ve bu oranın toplam enerji alımının % 70’ine denk geldiği belirtilmektedir (Stafford ve ark., 2008).

Aktivite sonrası CHO alımının zamanlaması da oldukça önemlidir. Fiziksel aktiviteler, insülin hassasiyetini ve kas hücresi membranının glikoz geçirgenliğini arttırır. Bu sebeple egzersizden 30 dk sonra yapılan besin alımının daha geç süreçte yapılana göre daha yüksek glikojen resentezine neden olduğu belirtilmektedir (Ivy ve ark., 1988; Saunders, 2011). Ayrıca ilk 2 saat içerisinde yeterli miktarda alınan CHO’nun da normalden daha hızlı glikojen resentezi sağlandığı ve bu süreden sonra glikojen resentez hızının azaldığı bazı araştırmalarda belirtilmiştir (Burke ve ark., 2004; Saunders, 2011). Literatürde, fiziksel aktivitenin hacmine, şiddetine bağlı olarak CHO alım zamanının ve miktarın yarattığı farklılığın araştırıldığı çalışmalar da mevcuttur.

Tüketilen CHO’nun katı veya sıvı formda olmasının bir farklılık yaratmadığı ve sporcunun tercihine bırakılması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca orta ve yüksek glisemik indeksli CHO’dan zengin diyetler, düşük glisemik indeksli diyetlerden daha yüksek glikojen resentezi sağlamaktadır. Son yıllarda CHO ile birlikte protein alımının, egzersiz sonrası toparlanmada

(7)

sadece CHO alımından daha iyi sonuçlar verdiğine dair çalışmalar yer almaktadır (Williams ve ark., 2003; Berardi ve ark., 2008).

II.III. Toparlanmanın Değerlendirilmesi Amacıyla Kullanılan Parametreler

Araştırma projesinde toparlanma sürecine etki eden değişkenler yukarıda bahsedildiği gibi aktif ve pasif dinlenme uygulamaları ile CHO destekli (CHOD) ve CHO desteksiz, normal diyet (ND) uygulamalarıdır. Bu dört farklı duruma ait ortaya çıkan fizyolojik yanıtlar aşağıda başlıklar halinde sınıflandırılarak açıklanan parametreler üzerinden değerlendirilmiştir.

II.III.I. OmegaWave Ölçümleri ile Enerji Metabolizmaları ve Bazı Fizyolojik Özellikler Egzersiz fizyolojisi insan vücudunun egzersize verdiği cevapları, uyum sürecini ve adaptasyonlarını incelemektedir (Fox ve ark., 1989). Bu nedenle hareket ve onu oluşturan, etkileyen süreçler egzersiz fizyolojisinde önemli bir yere sahiptir. Hareket sistemi; kaslar, tendonlar, tendon kılıfları ve bursalar gibi aktif öğelerden (aktif hareket sistemi) ve kemikler, eklemler, ligamentler ve kıkırdak doku gibi pasif öğelerden (pasif hareket sistemi) oluşmaktadır.

Hareket, iskelet kaslarının kasılmasıyla oluşur. İskelet kasları kontraksiyon için gerekli enerjiyi ATP’den sağlar. Enerji, iş yapabilme kapasitesidir (Günay ve ark., 2006; Fox ve ark., 1989) ve enerji metabolizmaları da ortaya konan bu iş sırasında enerjiyi oluşturan ATP’nin hangi kimyasal yollarla üretildiğini anlatır (Ehrman, 2010). ATP; fosfokreatin, glikojen ve oksidatif enerji metabolizmalarından sentezlenmektedir (Süzen, 2008). Bu sistemler sırasıyla ATP-CP, Laktit Asit Sistemi veya Anaerobik Glikoliz ve Aerobik olarak da bilinirler (Günay ve ark., 2006;

Sönmez, 2002; Fox ve ark., 1989).

Bir fiziksel aktivite sırasında her üç enerji metabolizması, aktivitenin tipine (süresi ve şiddetine), kişinin antrenman düzeyine ve beslenme düzenine göre farklı oranlarda etkilidir.

Hangi aktivite sırasında hangi enerji metabolizmasının daha baskın olduğunu bilmek, özellikle de sporcular için, antrenman programını planlamak açısından oldukça önemlidir (Sönmez, 2002;

Fox ve ark., 1989). Bu nedenle gerek aktivite öncesinde gerek de aktivite sırasında enerji metabolizmalarının değerlendirilmesi önem taşımaktadır.

Enerji metabolizmaları, OmegaWave 800 (OmegaWave Sport Technology System, Oregon, USA) cihazı kullanılarak değerlendirilmiş, antrenmanın kronik etkileri incelenmiştir.

Bununla birlikte bu yöntem ile; stres düzeyi, yorgunluk, adaptasyon rezervleri, merkezi sinir sistemi (MSS), detoksifikasyon, hormonal sistem ve kardiopulmoner sistem de değerlendirilmiştir. OmegaWave’den elde edilen diğer parametreler olan KAH ve KHD’nin kullanıldığı birçok çalışma mevcuttur (Aras ve ark., 2013; Aras ve Akça, 2013; Bizati, 2013;

Aras ve ark., 2012a; Aras ve ark., 2012b).

II.III.II. Kalp Atım Hızı ve Kalp Hızı Değişkenliği

Elektrokardiyografi (EKG) kalbin elektriksel aktivitesinin kaydedilmesidir (Khan, 2007;

Gündoğan, 2007; Goldberger, 2006; Koz ve ark., 2003; Dubin, 2000; Noyan 1993). EKG sayesinde kalp hızı ve ritmi hakkında bilgi edinilir (Sönmez, 2002; Dubin, 2000) ve varsa ritim bozukluklarının sebepleri de anlaşılabilir (Günay ve ark., 2006).

(8)

Normal bir EKG grafiği sırasıyla; P dalgası, QRS kompleksi ve T dalgasından oluşur (Guyton ve Hall, 2006). Bunların dışında Şekil 2.1.’de de görüleceği üzere PQ (PR) aralığı, Q-T aralığı, QRS intervali, S-T segmenti ve RR aralığı ve U dalgası da EKG ile takip edilen ve her biri kalbin çalışması hakkında bilgi veren parametrelerdir (Goldberger, 2006).

Şekil 2.1. Normal EKG grafiği (MERKMANUALS, 2014).

EKG klinik alanda hastalıkların tanılarının konmasında, tedavi sürecinin takip edilmesinde olduğu kadar, spor bilimleri alanında da kullanılmakta, fiziksel aktivitenin akut, egzersizin ise kronik etkileri kalp üzerinde incelenmektedir. Böylece organizmada meydana gelen yapısal ve fonksiyonel cevaplar anlaşılabilmektedir.

Kalp, kendi uyarılarını kendisi oluşturabilir (Guyton ve Hall, 2006) ancak kalbin çalışması Otonom Sinir Sistemi’nin (OSS) kontrolü altındadır (Özden, 2012; Dubin, 2000). EKG sayesinde elde edilen Kalp Hızı Değişkenliği (KHD), OSS’nin kalp üzerindeki etkisinin bir göstergesidir (Sztajzel, 2004; Task, 1996).

En basit şekliyle KHD; ardışık kalp atımları arasındaki zamanı gösteren bir büyüklüktür (Borresan ve Lambert, 2008; Lewis ve ark., 2007; Carter ve ark., 2003; Lombardi, 2002) ve kalbin otonom fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılan (Silvilairat ve ark., 2011;

Anunciação ve ark., 2011; Kaikkonen ve ark., 2008; Sandercock ve Brodie, 2006; Mourot ve ark., 2004) noninvazif bir yöntemdir (Schmitt ve ark., 2013; Myllymaki ve ark., 2012; Costa ve ark., 2012; Chen ve ark., 2011; Oliviera ve ark., 2011; Bailon ve ark., 2010).

KHD; antrenman yükünün, antrenman sonrasındaki vücudun değişen homeostatik dengesinin ve toparlanma durumunun da belirlenmesi amacıyla giderek daha sık kullanılmaya başlanmıştır (Myllymäki ve ark., 2012; Hynynen ve ark., 2010; Martinmäki ve Rusko 2008;

Kaikkonen ve ark., 2008; Seiler ve ark., 2007; Buchheit ve ark., 2004; James 2002; Pichot ve ark. 2000).

(9)

KHD’nin kronik kalp yetmezliğine sahip kişilerde ve miyokart enfarktüsü geçirmiş olanlarda düşüş göstermesi, ani kardiyak ölümlerin göstergesi kabul edilmektedir (Silvilairat ve ark., 2011; Palladino ve ark., 2008; Alyan ve ark., 2008). KHD, birçok kalp rahatsızlığı (Politano ve ark., 2008) ile diyabetus mellitus, yüksek tansiyon ve obezite gibi hastalıklarla da ilişkilidir (Gilder ve Ramsbottom, 2008).

Fiziksel olarak aktif bireyler sedanter yaşıtlarına göre daha büyük KHD değerlerine sahiptir (Borresan ve Lambert, 2008; Gilder ve Ramsbottom, 2008). Ayrıca antrenman kapsamı fazla olan sporcularda dinlenik parasempatik etkinin antrenman kapsamı az olan sporculardan daha yüksek olduğu bilinmektedir (Buchheit ve Gindre, 2006). Bununla birlikte egzersiz, kalp yetmezliği olan kişilerde RR intervallerini uzatmakta (Piotrowicz ve ark., 2009) ve kanser hastalarında da KHD parametrelerinde iyileşmeye neden olmaktadır (Niederer ve ark., 2013).

KHD, zaman-alan, frekans-alan ve doğrusal olmayan yöntemlerle analiz edilmekte (Satya, 2009; Pumprla ve ark., 2002; Parati ve ark., 1995), kısa süreli ve uzun süreli kayıtlarla izlenebilmektedir. Kısa süreli kayıtlar her hangi bir değişkenin akut etkisi incelenmek istediğinde, uzun süreli kayıtlar ise daha çok sağlık amaçlı taramalarda ve kronik etkiler incelenmek istendiğinde kullanılmaktadır. Zaman-alan ölçümleri EKG kaydından elde edilen RR aralıklarının analiziyle, frekans alan ölçümleri Güç Spektrum Yoğunluğu analizleriyle değerlendirilmektedir (Yazgı, 2010). Fractal matematik ve kaos teorisine bağlı olarak geliştirilen doğrusal olmayan yöntemler ise (Sztajzel, 2004) zaten düzensiz bir ritim gösteren kalp atımlarının anlaşılmasında başka bir yöntem olarak tercih edilebilmektedir (Akgül ve ark., 2007).

KHD’ye ait parametrelerden bazıları OSS’nin sempatik, bazıları ise parasempatik etkinliğiyle ilgilidir. Dinlenme halinde vagal (parasempatik) etki (Chess ve ark., 1975), fiziksel aktivite sırasında ise sempatik etki baskındır (La-Rovere ve ark., 1992; Pomeranz ve ark., 1985).

KHD’ye ait zaman-alan parametrelerindeki artış ise parasempatik aktiviteyle ilişkilidir. Artan sempatik etki bu değerlerin düşmesine neden olmaktadır. HF’deki artış vagal aktiviteyle ilişkiliyken (Pariatala, 2009; Ayyıldız, 2009; Malliani, 1991; Pomeranz ve ark., 1985) LF hem sempatik hem de parasempatik aktivite hakkında (Lee ve Mendoza, 2012; Kelly ve ark., 2011;

Appel ve ark., 1989) ve aynı LF/HF oranı gibi sempatovagal denge hakkında bilgi vermektedir (Chen ve ark., 2011; Goldberger, 1999). VLF, ULF gibi parametrelerin ise hangi fizyolojik ve sinirsel süreçlerle ilişkili olduğu bilinmemektedir (Ayyıldız, 2009; Parati ve ark., 1995). Ancak bazı kaynaklarda ULF’nin nöroendokrin süreçle ilgili olduğu (Akgül ve ark., 2007), VLF’nin ise termal ve hormonal mekanizmalarda etkili olduğu, OSS ile ilişkili olmadığı bildirilmektedir (Yazgı, 2010).

KHD’ye ait zaman-alan parametreleri şöyledir;

• SDNN (ms): RR aralıklarının standart sapması.

• SDANN (ms): 5 dakikalık kayıtlarda elde edilen ortalama RR aralıklarının standart sapması.

• RMSSD (ms): RR aralıkları farklarının karesinin ortalamasının karekökü.

• SDNN indeks (ms): 5 dk’lık segment RR aralıklarının standart sapmasının ortalaması.

• SDSD (ms): Komşu RR aralıkları farklarının standart sapması.

• NN50 (adet): 50 ms’den daha büyük RR aralıkları farklarının aralık sayısı.

(10)

• pNN50 (%): RR aralıklarının toplam sayısının NN50’ye bölünmesi ile elde edilen orantı katsayısı.

Geometrik Yöntemler: Bu yöntemlerin kullanılabilmesi için en az 20 dk, genellikle de 24 saatlik ölçümler tercih edilmektedir (Sztajzel, 2004).

• TRIA (Trianguler indeks): Toplam RR aralık sayısının histogram yüksekliğine oranı.

• TINN (ms): Trianguler kesiştirilmiş RR aralık histogramının bazal genişliği.

KHD’ye ait frekans-alan parametreleri şöyledir;

• TP (ms2): ULF+VLF+LF+HF (>0.4 Hz)

• LF/HF: Sempatovagal denge.

• HF (ms2): 0.15-0.4 Hz.

• LF (ms2): 0.04-0.15 Hz.

• VLF (ms2): 0.003-0.04 Hz.

• ULF (ms2): <0.003 Hz.

• HF (nu): HF/TP-VLF.

• LF (nu): LF/TP-VLF (Routledge ve ark., 2012; Politano ve ark., 2008; Akgül ve ark., 2007;

Sztajzel, 2004; Task Force, 1996; Akselrod ve ark., 1981).

II.III.III. Duyu-Motor Yeterlilik

Reaksiyon zamanı, duyu-motor sistemde fizyolojik cevapların değerlendirilmesi için sağlık ve spor alanında yaygınca kullanılan bir yöntemdir. Reaksiyon zamanı birkaç değişkene bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bunlar; uyaranın duyu organına ulaşması, duyu organında sinirsel uyarana dönüşmesi, sinirsel iletim ve süreçler, kassal aktivite, yumuşak dokuda uygunluk ve dışsal bir ölçüm parametresinin seçilmesidir (Pain ve Hibbs, 2007). Bir başka çalışmada ise Singer’in (1993) yaptığı dört aşamalı reaksiyon zamanı açıklanmış ve bunlar; göz hareketlerinin başlaması, göz hareketi süreci, karar süreci ve kassal kasılma süreci olarak sıralanmıştır (Şenel ve Eroğlu, 2006). İşitsel uyaranlar ile görsel uyaranlara ait karşılaştırmaların yapıldığı çalışmalarda işitsel reaksiyon zamanında daha iyi sonuçlar elde edildiği belirtilmektedir (Kosinski, 2008; Shelton ve Kumar, 2010).

Reaksiyon zamanı; yaş, cinsiyet, beslenme, fiziksel aktivite, antrenman, fiziksel uygunluk ve yorgunluk gibi değişkenlerden etkilenmektedir. Sporcular sedanterlere göre daha iyi reaksiyon zamanına sahiptirler. Farklı spor branşlarına ait müsabakalarda değişik şekillerde ihtiyaç duyulmakla birlikte reaksiyon zamanının, karar verme sürecindeki önemi sebebiyle başarıya ulaşmada etkili olduğu düşünülmektedir (Şenel ve Eroğlu, 2006).

II.III.IV. Alaktasit ve Laktasit Güç

Birçok spor branşı; aralıklı, tekrarlı ve kesikli hareketlerden oluşan bir yapıya sahiptir ve maksimal ile maksimale yakın şiddetlerde yüklenmeler, ayrıca kısa süreli toparlanma periyotları içermektedir (Tessitore ve ark., 2005; Mohr ve ark., 2005). Toparlanma süresinin yetersiz olduğu

(11)

durumlarda, dinlenme sürecinde metabolizmada yenilenme ve onarımda azalma olur, oluşan yorgunluğa bağlı olarak performansta düşüş gerçekleşir. Spor müsabakalarında ani dönüşler, hızlanmalar, yavaşlamalar, sprintler ve sıçramalar gibi çok sayıda yüksek şiddette hareketler gerçekleşmektedir (Mohr ve ark., 2005; Stolen ve ark., 2005). Yüksek şiddetteki hareketler sonrasında yeterli toparlanmanın gerçekleştirilmesi, başarı için istenen önceliklerden birisidir ancak kaslarda ve kas gruplarında artan kassal yorgunluk sebebiyle maksimal yüklenme ve güç üretiminde sınırlıklar oluşmaktadır.

Anaerobik metabolizma süresince kreatin-fosfat (alaktasit) ve glikolitik (laktasit) sistemler baskındır ve bu süreçte kassal yorgunluk oluşur. Müsabakalarda sıkça sergilenen yüksek şiddetli hareketlerde kas enerjisi anaerobik glikoliz yoluyla üretilir. Kısa süreli yüksek şiddetteki egzersiz dönemleri ve dinlenme aralarının yoğunluğu müsabaka içerisinde anaerobik metabolizmanın performansla olan ilişkisinin de göstergesidir.

ATP-CP sisteminden elde edilen güç değerine Alaktasit Güç (AG), Anaerobik Glikolizden elde edilen güç değerine ise Laktasit Güç (LG) denir. Bu iki kavram literatürde sırasıyla Anaerobik Güç ve Anaerobik Kapasite olarak da kullanılmaktadır (Bencke ve ark., 2002; Inbar ve ark., 1996). Her iki güç değerindeki artış, sporla ilgili performans artışına etki etmektedir.

Özellikle de kısa süreli ve yüksek şiddetli aktivitelerde daha büyük paya sahip olmaktadır (Astrand ve Rodahl, 1986). Ayrıca bu güç değerleri fiziksel uygunluğun beceriye ilişkin unsurlarından birisidir (Thompson, 2010a).

Her iki anaerobik güç değeri birçok farklı test yöntemiyle değerlendirilebilmektedir.

Anaerobik güç testleri aerobik testlerde olduğu gibi tek bir göstergeye (VO2maks gibi) sahip olmamakla birlikte noninvazif anaerobik test sonuçları, kan ve gaz değerleri ile yüksek korelasyon göstermektedir. Anaerobik testler çoğu zaman çok kısa ve kısa testler olarak ikiye ayrılmaktadır. Bu ayırım her iki güç değerine ait enerji metabolizmalarıyla benzerlik göstermektedir. Çok kısa süreli testler AG, kısa testler ise LG hakkında bilgi verir. Bu nedenle çok kısa testler 10-30 sn arasında süren ATP-CP, kısa testler ise 1-3 dk kadar devam eden Anaerobik Glikoliz enerji sistemini ifade eder (Fox ve ark., 1989).

Bu araştırmanın amacı; sporcu ve rekreatif grupta bir saatlik yoğun aerobik aktivite sonrasında yapılan 4 farklı toparlanma protokolünden elde edilen; omega ve enerji metabolizmaları, kalp atım hızı ve kalp hızı değişkenliği, duyu-motor yeterlilik ile alaktasit ve laktasit güç değişimlerinin, aktivite öncesi, aktivite sonrasındaki 30 dk, 24 s ve 48 s’lik değişimlerinin karşılaştırılmasıdır. Araştırma projesinde, yukarıda bahsedildiği gibi birçok farklı parametre ölçülmüş, böylece bu iki grup arasında oldukça geniş bir karşılaştırma yapma şansı yakalanmıştır. Böylece farklı fiziksel uygunluk düzeyindeki grupların yoğun aktiviteler sonrasında beslenme ve dinlenme şekline bağlı olarak verdikleri toparlanma yanıtları incelenecek, araştırma projesinden elde edilen sonuçlar bundan sonraki yüklenme-toparlanma sürecinin yönlendirilmesinde bilgi sağlayıcı olacaktır. Proje kapsamında; yüksek antrenman yaşı ve buna bağlı olarak kronik adaptasyonunüst düzeyde gerçekleşmiş olması, branşlarının fizyolojik gereksinimleri çerçevesinde aralıklı yüksek şiddette fiziksel aktivitelere de uyum göstermiş olmalarından dolayı sporcu grupta daha olumlu performans ve toparlanma sonuçları beklenmektedir.Rekreatif grubun, sporcu gruptan daha olumsuz sonuçlara sahip olduğu

(12)

parametrelerin belirlenmesi,üst düzey fiziksel aktivitenin performans üzerine olumlu etkileri de ortaya koyacaktır.

(13)

III. MATERYAL VE YÖNTEM III.I. İşlem Sırası:

İlk olarak proje kapsamında kullanılması düşünülen cihazlar ve bu cihazlara ait sarf malzemeler temin edilmiştir.

Aynı süreçte, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı, Etik Kurul Başkanlığınca tarafımıza 06.01.2012 tarihinde iletilen onay kararını takiben (Ek 1) her grup için ayrıca hazırlanan Bilgilendirilmiş Olur Form’ları (Ek 2, Ek 3) katılımcılar tarafından doldurulmuştur.

Öncelikle rekreatif boyutta spor yapan grubun ölçümlerine başlanmıştır. İkinci olarak ise profesyonel futbolcularla ait ölçümler tamamlanmıştır.

Tüm ölçümler şu sırayla yapılmıştır:

- Kaygı düzeyinin ölçülmesi,

- Vücut kompozisyonunun belirlenmesi, - Sürat ölçümü,

- Aerobik güç ölçümü, - Anaerobik gücün ölçümü,

- Metabolik holterler aracılığıyla günlük fiziksel aktivite ve enerji tüketimi ile uyku verimi ve sürelerinin belirlenmesi,

- OmegaWave (OmegaWave 800) aracılığıyla mevcut fizyolojik durumun ve reaksiyon zamanının ölçülmesi, egzersiz protokolünün uygulanmasından sonra dört farklı toparlanma sürecinin 48 saat boyunca takip edilmesi.

(14)

Katılımcıların toplamda kaç kez ve hangi ölçümlere katıldıkları Çizelge 3.1’de örnek tarihler kullanılarak gösterilmiştir.

Çizelge 3.1. Örnek ölçüm süre, sıra ve içerikleri.

1. Görüşme 01.01.2012 - Kaygı düzeyinin ölçülmesi - Vücut kompozisyonunun belirlenmesi

- Sürat ölçümü

2. Görüşme 02.01.2012 - Aerobik güç ölçümü

3. Görüşme 04.01.2012 - Anaerobik ölçüm

- Metabolik holterlerin takılması

4. Görüşme 06.01.2012

- Metabolik holterlerin çıkartılması

- OmegaWave ile mevcut

fizyolojik durumun

değerlendirilmesi

- Egzersiz protokolünün uygulanması

- Aktif toparlanma ve normal diyet uygulanması

- OmegaWave ile 30 dakika sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

5. Görüşme 07.01.2012

- OmegaWave ile 24 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

6. Görüşme 08.01.2012

- OmegaWave ile 48 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

7. Görüşme 09.01.2012

- OmegaWave ile mevcut

fizyolojik durumun

değerlendirilmesi

- Egzersiz protokolünün uygulanması

- Aktif toparlanma ve yüksek karbonhidrat diyeti uygulanması - OmegaWave ile 30 dakika sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

8. Görüşme 10.01.2012

- OmegaWave ile 24 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

9. Görüşme 11.01.2012

- OmegaWave ile 48 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

10.Görüşme 12.01.2012

- OmegaWave ile mevcut

fizyolojik durumun

değerlendirilmesi

- Egzersiz protokolünün uygulanması

- Pasif toparlanma ve normal diyet uygulanması

- OmegaWave ile 30 dakika sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

11. Görüşme 13.01.2012

- OmegaWave ile 24 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

12. Görüşme 14.01.2012

- OmegaWave ile 48 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

13.Görüşme 15.01.2012

- OmegaWaveile mevcut

fizyolojik durumun

değerlendirilmesi

- Egzersiz protokolünün uygulanması

- Pasif toparlanma ve yüksek karbonhidrat diyeti uygulanması - OmegaWave ile 30 dakika sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

14. Görüşme 16.01.2012

- OmegaWave ile 24 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

15. Görüşme 17.01.2012

- OmegaWave ile 48 saat sonraki toparlanma ölçümlerinin yapılması

(15)

Çizelge 3.1’de de görüldüğü üzere, bir kişi toplamda 15 ölçüme katılmakta, ölçümler herhangi bir sorun ve gecikme yaşanmadığı durumda bir kişi için 17 gün sürmektedir.

Bu araştırma boyunca yukarıda listelenen tüm ölçümler hem rekreatif boyutta spor yapan gruba hem de profesyonel futbolcu grubuna uygulanmıştır.

III.II. Araştırma Grubunun Özellikleri

Araştırma projesine 18-30 yaşları arası toplam 20 yetişkin erkek gönüllü olarak katılmıştır.

Araştırma, haftada en az üç gün ve günde 30 dk egzersiz yapan bireylerin yer aldığı rekreatif gruptan (10 kişi) ve haftada altı gün, günde iki saat antrenman yapan ve her hafta bir kez resmi müsabakalara katılan profesyonel futbol oyuncuların yer aldığı sporcu grubundan (10 kişi) oluşturulmuştur.

Rekreatif grubun üyeleri A.Ü. Spor Bilimleri Fakültesi’nde okuyan, sağlık ve serbest zaman uğraşısı olarak egzersiz yapan ancak bir spor kulübünde yer almayan kişilerden oluşturulmuştur. Sporcu grubunda iseAnkara ilinde bir spor kulübünün A2 takımında oynayan profesyonel futbolcular yer almıştır.

III.III. Bilgilendirilmiş Olur Formlarının Doldurulması

Rekreatif ve sporcu gruplar için ayrıca hazırlanmış olan Bilgilendirilmiş Olur Formları, her katılımcıya araştırmanın açıklaması sözlü olarak yapıldıktan ve katılımcılar ölçümlere başlamadan önce okutulmuş ve imzalatılmıştır.

III.IV. Kaygı Düzeyinin Ölçülmesi

STAI Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri, Spielberger ve arkadaşları tarafından 1970 yılında geliştirilmiş, kaygının hem sürekli hem de belli bir ana, olaya özgü boyutunu değerlendirmeye yarayan bir ölçektir. Envanterin Türkçeye uyarlanması, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları Öner ve LeCompte (1983) tarafından yapılmıştır (Öner ve LeCompte, 1985). İki adet alt ölçek 20’şer soru içermektedir.

Ölçeklerin uygulanması bireysel veya grup halinde olabilmektedir. İlk günkü buluşmada çalışma planında da gösterildiği gibi envanter, ilk grubun üyelerine dağıtılmış ve deneklerden en çok 20 dakika içerisinde envanterin tamamlanması istenmiştir. Denekler envanteri laboratuarda, sakin bir ortamda doldurmuşlardır. Bu tür anket, test ve envanterlerin uygulanmasında deneklerin samimiyeti en önemli noktadır. Bu nedenle denekler envanteri doldurmaya başlamadan önce konu hakkında bilgilendirilmiş ve kendilerine, verecekleri cevapların kaygı düzeyini belirlemekte ne kadar önemli olduğu hatırlatılmıştır.

III.V. Vücut Kompozisyonunun Belirlenmesi

Katılımcıların boy uzunlukları (BU) belirlenirken; çıplak ayakla ve dik durmaları istenmiştir.

Ayaklar topuklardan bitişik pozisyonda, gözleri karşıya bakarken, derin bir inspirasyon sonrası nefeslerini tuttuklarında başın üzerinde en yüksek nokta 1 mm hassasiyetle ölçülmüştür (Ehrman, 2010, s.: 267). Ölçüm Harpenden stadiometre (Holtain, U.K.) ile cm cinsinden alınmıştır (Şekil 3.1).

(16)

Şekil 3.1. Holtain Harpenden stadiometre (HOLTAIN 2014).

Vücut ağırlığı ve vücut kompozisyonu ölçümü PlusAvis 333 (Jawon Medical, SOUTH KOREA) analizörü ile belirlenmiştir (Şekil 3.2).

Şekil 3.2. PlusAvis 333 vücut kompozisyonu analizörü (TRADEKOREA).

Sekiz elektrotu olan ve 5-250 k/Hz aralığında çalışan cihaz ile uygulanan biyoelektrik impedans analizi, katılımcılar üzerlerinde yalnızca şort varken yapılmıştır. Kişiler cihazın üzerine çıktıktan sonra bilgisayara girilen verilerin (yaş, cinsiyet, fiziksel aktivite düzeyi) cihaz ekranına gelmesi beklenmiş, bunu takiben el elektrotları da tutturulmuş ve kollar iki yanda yaklaşık 30° açıkta ve gergin pozisyonda iken yaklaşık 10 sn boyunca ölçüm alınmıştır.

Tüm katılımcılar ölçümden en az en dört saat önce yemeyi ve içmeyi bırakmaları, en az 12 saat öncesinde alkol ve diüretik ürünler almayı ve fiziksel aktiviteyi bırakmaları konularında uyarılmışlardır. Katılımcılardan, testten 30 dk öncesine kadar mesanelerini boşaltmaları istenmiştir (Ehrman, 2010, s.: 271). Ölçüm sırasında tüm katılımcılardan varsa, üzerlerindeki metal eşyaları çıkarmaları istenmiştir.

Bu ölçümden elde edilen verilerden bu araştırmada kullanılanları şunlardır;

(17)

• vücut ağırlığı (VA),

• vücut yağ yüzdesi (VYY),

• vücut yağ ağırlığı (VYA) ve

• vücut kütle indeksi (VKİ).

III.VI. Sürat Ölçümünün Yapılması

Sürat testleri her iki gruba da A.Ü. Spor Bilimleri Fakültesi spor salonunda yapılmıştır.

Katılımcıların 10 ve 30 m sürat zamanları belirlenmiştir. Katılımcılara ilk olarak 10 dk’lık ısınma koşusu ve 5 dk’lık germe aktiviteleri uygulatılmıştır.

Fotoseller (Newtest Powertimer, Tyrnava, FINLAND); başlangıç, 10 m ve 30 m’lere yerleştirilmiş, parkur giriş ve bitiriş noktaları kaymaz özellikte renkli bant ile belirgin hale getirilmiştir. Sonrasında test protokolü katılımcılara anlatılmış ve herkesin maksimale yakın tempoda 3 dk’lık dinlenmelerle iki deneme yapması sağlanmıştır. Deneme koşuları bittikten 5 dk sonra tüm katılımcılardan, yine 5’er dk’lık dinlenme aralıklarıyla iki maksimal deneme alınmış, katılımcıların en iyi sonuçları 10 ve 30 m sürat değerleri olarak kaydedilmiştir.

Şekil 3.3. Newtest Powertimer fotosel sistemi (Newtest, FINLAND).

III.VII. Aerobik Gücün Ölçülmesi

Aerobik gücün belirlenmesinde Bruce, Kusumi ve Hosmer tarafından (1973) geliştirilen Bruce koşu bandı test protokolü (Heyward, 2010, s.: 65) kullanılmıştır. VO2maks ölçümü Viasys- Oxycon marka MasterScreen-CPX spirometre (Hoechberg, Germnay) ve RAM marka 770 M model koşu bandı (CAMIN, Italy) ile yapılmıştır.

Deneklerin KAH’ları Polar Team 2 cihazının taşıyıcıları ile kaydedilmiştir (Polar, Finland). Her ölçüm öncesinde cihazın, ısı, nem, hava hacmi ve gaz kalibrasyonları (üretici firmanın önerdiği şekilde, konsantrasyonu bilinen sertifikalı gaz karışımı ile) yapılmıştır.

Bruce protokolü % 10 eğim ve 2,72 km/h (1,7 mph) ile başlatılmış her üç dakikada eğim % 2 ve hız da 1,28-1,44 arasında (0,8-0,9 mph) artırılmıştır. Test bu şekilde, denek devam edemeyinceye kadar sürmüştür.

Her ölçüm öncesinde maske, özel bir solüsyon ile temizlenmiş ve spirometrenin tribünü kurutulmuştur.

Deneğe test protokolü anlatılmış ve test sırasında koşu bandının herhangi bir yerinden tutmaması gerektiği söylenmiştir.

(18)

Denekler teste koşu ayakkabıları, şort ve tişörtleri ile katılmışlardır. Yüz yapılarına uygun maske kişilere giydirildikten sonra KAH monitörleri takılmış ve teste başlanmıştır (Şekil 3.4).

Şekil 3.4. Bruce koşu bandı test protokolü.

Testin son bir dakikasından elde edilen VO2maks değerleri ortalaması katılımcıların gerçek VO2maks’ları, KAH ortalaması ise KAHmaks’ları olarak kabul edilmiştir.

III.VIII. Anaerobik Gücün Ölçülmesi

Anaerobik alaktasit ve laktasit gücün belirlenmesi için Wingate Anaerobik Güç Testi (WanT) kullanılmıştır. Test, Monark Peak Bike marka, Ergomedik 894 E model cihazla (Monark, Sweden) ve cihaza uyumlu bir bilgisayarla gerçekleştirilmiştir.

Katılımcılar test öncesinde 60-80 devir/dk pedal hızında 4 dakika ısınmışlardır. Isınma sırasında deneklerden her biri 4 sn süren 2 sprint yapmaları (1,30 ve 2,30’uncu dakikalarda) istenmiştir. Isınma sonrasında 4 dk dinlenme verilmiştir (Inbar ve ark., 1996).

Sonra her katılımcı için sele mesafesi, gidon ve oturma yüksekliği ayarlanmıştır. Oturma yüksekliği ayarlanırken kişinin bir ayağındaki pedal en altta ve yere paralelken diz açısının 175°

derece fleksiyonda olmasına dikkat edilmiş ve kişinin ayakları sıkma perlonlarıyla pedala sabitlenmiştir. Erkekler için vücut ağırlıklarının % 7,5’i ve kadınlar için % 7’si ağırlığında yük kefeye, sağ ve sola eşit dağılacak şekilde yerleştirilmiştir. Test, katılımcılar hazır olduğunda başlamış, erkekler 150 devir/dk, kadınlar da 120 devir/dk hıza ulaştıklarında kefe otomatik olarak düşmüştür.

Denekler kefedeki dirence karşı 30 sn boyunca maksimal güçle pedal çevirmeleri konusunda hem test öncesinde hem de sırasında sözlü olarak motive edilmişlerdir (Şekil 3.5).

(19)

Şekil 3.5. Wingate Anaerobik Güç Testi.

Ölçüm sona erdiğinde elde edilen; zirve güç (ZG), rölatif zirve güç (RZG), ortalama güç (OG), rölatif ortalama güç (ROG), minimum güç (MG), rölatif minimum güç (RMG), güçteki yüzdelik düşüş (GYD), maksimal sürat (MS) ve toplam güçteki düşüş (TGD) parametreleri anaerobik laktasit ve alaktasit gücün değerlendirilmesinde kullanılmıştır.

III.IX. Günlük Fiziksel Aktivite ve Enerji Tüketimi İle Uyku Verimi ve Sürelerinin Belirlenmesi

Günlük fiziksel aktivite ve enerji tüketimi ölçümleri; ısı akışı, galvanik deri cevapları, 3 eksenli akselerometre ve deri sıcaklığı sensörleri olan SenseWear Armband (SW-BodyMedia, Pittsburgh, USA) metabolik holter cihazı ile alınmıştır (Şekil 3.6).

Şekil 3.6. SenseWear Armband Metabolik Holter (SMT-MEDICAL).

(20)

Kullanıma başlamadan önce bilgisayar yazılımında her denek için cihazın konfigürasyonu yapılmış, katılımcıların isim-soy isim, yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, doğum tarihi, dominant eli ve tütün kullanma durumu kaydedilmiştir.

Sonrasında cihaz kullanım kılavuzunda belirtildiği üzere, katılımcıların sol kol tricepslerine, hem sagital hem de transvers düzlemde orta noktaya denk gelecek şekilde yerleştirilmiştir (SENSWEAR, 2014). Ancak literatürde metabolik holterlerin sağ kol triceps üzerine yerleştirilerek yapılan çalışmalar da vardır (Scheers ve ark., 2012; Koehler ve ark., 2011;

Hill ve ark., 2010; Erdoğan ve ark., 2010).

Cihazın 48 saat boyunca takılı kalması istenmiştir. Denekler holterleri yalnızca duş alırken çıkarmış ve kurulandıktan hemen sonra geri takmışlardır.

Cihazın takılı kaldığı süre boyunca denekler, zorunlu günlük aktivitelerin dışında herhangi bir fiziksel aktiviteye katılmamıştır. Ayrıca, ölçümlerin tutarlılık taşıması için cihazların kullanımı, 8 haftalık sürecin öncesinde ve sonrasında hafta içlerine denk getirilmiş, genellikle yoğun dinlenme süreleri içeren hafta sonları ölçüm yapılmamıştır.

Ölçüm sona erdiğinde cihazın takılı kaldığı 48 saatin ortalaması alınmış ve bu sonuçlar üzerinden kişilerin bir günlük; toplam enerji harcaması (TEH), aktif enerji harcaması (AEH, 3 MET ve üzeri şiddetteki), fiziksel aktivite süresi (FAS, 3 MET ve üzeri), orta düzey fiziksel aktivite süresi (OFAS, 3-6 MET arası), zorlu fiziksel aktivite süresi (ZFAS, 6-9 MET arası), çok zorlu fiziksel aktivite süresi (ÇZFAS, 9 MET ve üzeri), toplam adım sayısı (TAS), yatma süresi (YS), uyku süresi (US), uyku kalitesi (UK) ve ortama MET (OMET), gibi parametreleri değerlendirilmiştir.

III.X. OmegaWave Ölçümleriile Enerji Metabolizmaları ve Fizyolojik Durumun Değerlendirilmesi

Enerji metabolizmaları ölçümleri OmegaWave 800 model (OmegaWave Sport Technology System, Oregon, USA) cihaz ile denekler dinlenik haldeyken alınmıştır.

Bu cihaz ile üç enerji metabolizmasının (aerobik, anaerobik laktasit ve alaktasit) doluluk oranları, reaksiyon zamanları, tahmini olarak aerobik güç ve anaerobik alaktasit-laktasit güç değerleri, kalp hızı değişkenliği (zaman-alan ve frekans-alan) ve elektrokardiyografi değerleri, merkezi sinir sistemi, kardiopulmoner sistem ile hormonal sistemin egzersize vereceği yanıtlar, adaptasyon rezervleri, yorgunluk düzeyi, stres düzeyi ve detoksifikasyona dair bilgiler kaydedilmiştir.

OmegaWave ölçümleri üç bölümden oluşmakta ve her bir ölçüm bir kişi için yaklaşık olarak 25 dk sürmektedir.

EKG-KHD-Omega değerlendirmesi:

İlk bölüm iki aşamalıdır. Bu bölümde EKG, KHD ve Omega ölçümleriyle şu parametreler değerlendirilmektedir;

• EKG,

• KHD (zaman ve frekans-alan parametreleri),

• Stres İndeksi (Sİ),

(21)

• Yorgunluk (Y),

• Adaptasyon Rezervleri (AR)

• Merkezi Sinir Sistemi (MSS),

• Gaz Değişimi ve Kardiopulmoner Sistem (GDKPS),

• Detoksifikasyon (D),

• Hormonal Sistem (HS),

• Alaktasit Durum İndeksi (ALDİ),

• Laktasit Durum İndeksi (LDİ),

• Aerobik Durum İndeksi (ADİ),

Ölçüm için kişilerden, üstleri çıplak şekilde klasik sedye üzerine sırt üstü uzanmaları istenmiştir. Katılımcılar ayakkabı, çorap ve varsa üzerlerindeki metal eşyaları da çıkarmışlardır.

Sonrasında 4 adet kıskaç elektrot (Limb elektrotları) metal kısımlarına jel sürülerek ve kablo giriş uçları üstte kalacak şekilde el ve ayak bileklerine yerleştirilmiştir (Şekil 3.7).

Şekil 3.7. Limb elektrodlarının yerleştirilmesi (OMEGAWAVE).

Üç adet emiş elektrodu da (Wilson elektrotları) göğse yerleştirilmiştir. Birincisi, sağ göğüste, transvers düzlemde 5. kosta üzerine ve sagital düzlemde sternum ile göğüs ucunun tam ortasına; ikincisi, sol göğüste transvers düzlemde 4. ve 5. kostalar arasına ve sternumun lateral kenarına; üçüncüsü de sol göğüste transvers düzlemde 5. kosta üzerine ve midaxillanın anterior hizasına yerleştirilmiştir (Şekil 3.8).

Şekil 3.8. Wilson elektrodlarının yerleştirilmesi (OMEGAWAVE).

Bunların dışında iki adet kendinden jelli elektrot da Omega ölçümleri için birincisi alına (transvers ve sagital düzlemlerin tam ortasına) ve ikincisi sağ el başparmağı ile avuç içinin

(22)

(palma) birleşme noktasına yerleştirilmiştir. Elektrotların yerleşimi Şekil 3.9’da görüldüğü gibidir.

Şekil 3.9. Omega elektrodlarının yerleştirilmesi (OMEGAWAVE).

Kişiye ölçüm sırasında hiç konuşmaması ve hareket etmemesi söylenmiş ve ölçüme başlanmıştır. Kişinin stabil olma durumuna göre 2-7 dk arası süren birinci aşamanın sonunda katılımcıdan cihazın protokolünde olduğu üzere 3 adet mekik çekmesi istenmiştir. Kişi, üç mekiği hızlı bir şekilde tamamladıktan sonra tekrar uzanmış ve birinci bölümün ikinci aşamasına geçilmiştir. Bu kısım her katılımcı için 7 dk sürmüş ve yüklenme sonrası yeniden Omega ölçümü alınmıştır.

Duyu-Motor özelliğin değerlendirilmesi:

Bu bölümde değerlendirilen parametre;

• Reaksiyon Zamanı’dır (RZ).

İkinci bölümde kişi oturur pozisyonda iken dominant eliyle, başparmağı butonun üzerinde olacak şekilde tutamacı kavramıştır (Şekil 3.10).

Şekil 3.10. İşitsel reaksiyon tutamacı (OMEGAWAVE).

Eli, dizinin üzerindeyken, yalnızca sese konsantre olmuş şekilde beklemiş, bilgisayardan farklı aralıklarla bip (beep) sesleri (toplam 52 adet) geldikçe, başparmağıyla butona mümkün olduğunca hızlı bir şekilde basıp, butonu bırakmıştır. Ölçüm sırasında 50 ms’nin altındaki ve 400 ms’nin üstündeki değerler hata kabul edilmiş ve cihaz tarafından değerlendirme dışında tutulmuştur. Bu sonuçlar reaksiyon zamanının değerlendirilmesi için kullanılmıştır.

Alaktasit ve Laktasit Gücün değerlendirilmesi:

Her iki sisteme ait güç değerlerinin belirlenebilmesi için elde edilen parametreler;

• Ortalama Sıçrama Yüksekliği (OSY),

• Maksimal Sıçrama Yüksekliği (MSY),

• Ortalama Havada Kalma Süresi (OHKS),

(23)

• Alaktasit Güç (AG),

• Ortalama Sıçrama Yüksekliği 10 saniyelik test (OSY10),

• Ortalama Havada Kalma Süresi 10 saniyelik test (OHKS10),

• Ortalama Matta Kalma Süresi 10 saniyelik test (OMKS10),

• Laktasit Güç (LG),

• Ortalama Sıçrama Yüksekliği 60 saniyelik test (OSY60),

• Ortalama Havada Kalma Süresi 60 saniyelik test (OHKS60),

• Ortalama Matta Kalma Süresi 60 saniyelik test (OMKS60),

Anaerobik laktasit ve alaktasit güç değerlerinin belirlenmesi için kullanılan sıçrama testleri Şekil 2.13.’deki mat üzerinde yaptırılmıştır (Şekil 3.11).

Şekil 3.11. Sıçrama testleri için kullanılan mat (OMEGAWAVE).

Birinci test 5 adet maksimal sıçrama içermektedir. Katılımcıdan, aktif şekilde (ellerini ve kollarını da harekete katarak) ve squat (ayaklar omuz genişliğinde açık ve dizler 90° açı oluşturacak şekilde bükülüyken yarım tam) sıçrama yapmaları istenmiştir. Önerildiği üzere sıçramalar arasında, birkaç sn dinlenmeye ve yeniden pozisyon almaya izin verilmiştir. İkinci ve üçüncü testlerde ise kişi, 10’ar ve 60’ar saniyelik süreler boyunca aktif şekilde (ellerini ve kollarını da harekete katarak), dinlenmeksizin ve yarım squat pozisyonunda en çok sayıda ve en yükseğe sıçramalar yaprak testleri sonlandırmıştır.

Tüm toparlanma ölçümleri toplam 2 gün sürmüş, yoğun fiziksel aktivite öncesi, aktiviteden 30 dk sonrası, aktiviteden 24 saat sonrası ve 48 saat sonrası ölçümler tekrarlanmıştır. Ölçümlerin sürdüğü günlerde kişiler başka bir yopun fiziksel aktivite programına katılmamışlardır.

III.XI. Egzersiz Protokolünün Belirlenmesi ve Şiddetinin Takip Edilmesi

Araştırma projesinde katılımcıların her biri, daha önce ölçülmüş aerobik güçlerinin %70’inde ve tam bir saat boyunca, koşu bandında sabit hız ve eğimde devam edecek egzersizi toplamda 4 defa ve çalışma planında da belirtildiği gibi 3’er gün arayla uygulamışlardır.

Her katılımcının aerobik gücünün %70’inde ve bir saat boyunca koşacak olması hepsinin eşit zorlanmaya tabii olmaları için düşünülmüştür. Proje kapsamında egzersizlerin yoğunluğunun

% 70 olarak belirlenmesinin nedeni bu şiddetin birçok spor bilimci tarafından zorlu bir aktivite olarak kabul edilmesidir. Çizelge 3.2’de farklı birkaç yöntemle takip edilen aktivite yoğunluklarının hem yüzdelik hem de nitel değerlendirmesi sunulmaktadır.

Çizelge 3.2. Farklı birkaç yöntemle takip edilen egzersiz yoğunlukları (Thompson, 2010a).

Yoğunluk KAHrezerv veya VO2rezerv’in

yüzdesi

KAHmaks’ın yüzdesi

Algılanan zorluk derecesinin

yüzdesi

(24)

Çok hafif < 20 < 35 < 10

Haifif 20-39 35-54 10-11

Orta 40-59 55-69 12-13

Zor 60-84 70-89 14-16

Çok zor > 85 > 90 17-19

Maksimal 100 100 20

Ölçümlerin tamamı laboratuar ortamında ve kişilerin biyoritmini bozmamak adına günün aynı saatinde, kahvaltıdan ortalama iki saat sonra yapılmıştır. Egzersiz protokolünün uygulanması sırasında dikkat edilmesi gereken ısı miktarı ve nem oranı iklimlendirici vasıtasıyla ayarlanmış, ortam ısısı 20-22 C°’ler arasında ve nem oranı da % 60’ın altında tutulmuştur.

Katılımcılar koşu bandında gerçekleştirecekleri egzersiz boyunca bir araştırıcı tarafından sürekli takip edilmişlerdir. Böylece kalp atım hızları (KAH) izlenmiş, koşu bandı hızı değiştirilerek aktivitenin şiddeti 1 saat boyunca istenilenKAH aralığında tutulmuştur. KAH’ların takibinde, Polar Team 2 (Polar, FINLAND) model cihaz kullanılmıştır (Şekil 3.12).

Şekil 3.12. Polar Team 2 KAH takip cihazı (POLAR).

Katılımcılar egzersiz protokolü sonunda birkaç dkboyunca düşük hızda (4-5 kmh) yürütülmüş ve uygulama sonlandırılmıştır.

Egzersizin tipi, süresi ve yoğunluğu belirlendikten sonra önemli bir başka nokta da belirlenen egzersiz yoğunluğunun her birim antrenman boyunca takip edilmesidir. Bunun için birkaç farklı yöntem bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; VO2maks’ın yüzdesi, VO2rezerv’in yüzdesi, KAHmaks’ın yüzdesi, KAHrezerv’in yüzdesi, MET yüzdeleri veya subjektif bir değerlendirme olan Algılanan Zorluk Derecesi [AZD, Rating Perceived Exertion (RPE)] olabilir (Özer, 2013; Ehrman, 2010; Thompson, 2010b; Heyward, 2010). Çizelge 3.3’de bu yöntemlerin karşılaştırılması yapılmıştır (Howley, 2001).

Çizelge 3.3. Yüklenmeler sırasında şiddetin takip edilmesinde KAHrezerv, VO2rezerv, KAHmaks, AZD ve VO2maks karşılaştırmaları (Howley, 2001).

VO2rezerv ve KAHrezerv %

KAHmaks

%

AZD 20 MET

VO2maks

%

10 MET VO2maks %

5 MET VO2maks

%

30 57 10 34 37 44

(25)

40 64 12 43 46 52

50 70 13 53 55 60

60 77 14 62 64 68

70 84 16 72 73 76

80 91 17 81 82 84

90 96 19 91 91 92

100 100 20 100 100 100

Araştırma projesinde 1 saatlik koşular süresince yoğunluğun takip edilebilmesi için KAHrezerv değeri seçilmiştir. Bunun nedeni KAHrezerv’in VO2rezerv ile benzer yoğunluklara sahip olması ve KAHrezerv yönteminde dinlenik KAH’ların da hesaplanıyor oluşunun yöntemin olumlu bir özelliği olarak görülmesidir (Ehrman, 2010).

Buna göre kişilerin aerobik güç testinden elde edilen maksimal KAH’ları, OmegaWave’den elde edilen dinlenik KAH’ları ve % 70’lik aktivite şiddeti aşağıdaki formülle (Şekil 3.13) hesaplanmış, bulunan KAH değerinin ± 5’i de egzersiz aralıklarını belirlemede kullanılmıştır.

Şekil 3.13. Egzersiz şiddetinin belirlenmesinde KAHrezerv yöntemi.

III.XII. Toparlanma Süreci Değişkenlerinin Belirlenmesi

Araştırma projesi kapsamında rekreatif ve sporcu grupların yoğun fiziksel aktiviteler sonrasında, fiziksel aktivite düzeyleri (aktif-pasif) ve beslenme şekillerine (CHO destekli-normal) verdikleri toparlanma yanıtlarının incelenmesi amaçlanmıştır.

Bu amaçla her katılımcı, yoğun fiziksel aktiviteler sonrasında aktif toparlanma, pasif toparlanma, CHO destekli diyet ve normal diyet uygulaması sonrasında 48 saat boyunca takip edilmiştir.Böylece her katılımcı;

- pasif toparlanma-normal diyet, - pasif toparlanma CHO destekli diyet, - aktif toparlanma-normal diyet ve

- aktif toparlanma-CHO destekli diet ölçümlerine katılmıştır.

Yapılan bu dört farklı uygulama sonrasında katılımcılar protokolün gereği dışında herhangi bir zorlu fiziksel aktiviteye katılmamışlardır.

Egzersiz Sonrası Pasif ve Aktif Toparlanma Uygulamaları:

Pasif toparlanmanın yapıldığı ölçümlerde katılımcılar, ilk olarak OmegaWave ile ölçüme tabi tutulmuş, sonra % 70 şiddetle 1 saat boyunca koşmuştur. Koşu sonrasında ise herhangi bir fiziksel aktivite uygulamamış, oturarak veya uzanarak 30 dk dinlenmişlerdir. Dinlenme süresi sonunda OmegaWave ölçümleri tekrarlanmıştır. Koşu bitimini takip eden 24 ve 48 saat sonrasında da aynı OmegaWave ölçümleri yinelenmiştir.

Aktif toparlanmanın yapıldığı ölçümlerde ise yine ilk olarak OmegaWave ölçümleri yapılmış ve 1 saatlik koşu tamamlanmıştır. Sonrasında 30 dk boyunca aktif toparlanma uygulaması yapılmıştır. Aktif toparlanma kısmı 10 dk koşu, 10 dk germe aktiviteleri ve 10 dk dinlenmeden oluşturulmuştur. Aktif toparlanma koşusunun şiddeti yine KAHrezerv yöntemine

Hedef KAH= Maksimal KAH - Dinlenik KAH* % 70 + Dinlenik KAH

(26)

göre yüklenmenin şiddeti % 50 olarak ayarlanmış, bu KAH değerinin ± 5’i koşu süresince takip edilmiştir. Germe aktiviteleri ve süreleri her kişi için standart olarak belirlenmiştir. Baştan, ayağa tüm vücudu içeren aktiviteler her bir germe aktivitesi için 30 sn boyunca uygulanmış, aralarda 5 sn gevşeme süresi verilmiştir. Son olarak katılımcılar 10 dk pasif dinlenme yapmış ve OmegaWave ölçümleri toparlanma dönemini incelemek için 30 dk, 24 ve 48 saat sonrasında yinelenmiştir.

Egzersiz Sonrası Beslenme Uygulamaları:

Normal diyetin uygulandığı ölçümlerde katılımcılar, öncelikle OmegaWave ile ölçüme tabi tutulmuş, yüklenme sonrası herhangi bir besin alımı gerçekleştirmemiş ve 30 dk sonrasında OmegaWave ile tekrar ölçüme katılmışlardır. Koşu bitimini takip eden 24. Ve 48. Saatlerde OmegaWave ölçümleri tekrarlanmıştır.

CHO destekli diyetin uygulandığı ölçümlerde her bir katılımcı için öncelikle vücut ağırlıklarının kg’ı başına 1 gr’lık jel CHO hazırlanmıştır. Karışımın eşit olabilmesi için jel CHO’nun 1 ml’sine denk gelen CHO miktarı hesaplanmış ve katılımcının vücut ağırlığıyla çarpılarak, kişiye vücut ağırlığının kg’ı başına 1 gr CHO verebilmek için gereken jel, ml olarak hesaplanmıştır. Basit şırınga kullanımıyla ayarlanan miktar, yüklenme sonrasında katılımcılara verilmiş ve 5 dk içerisinde tüketilmesi sağlanmıştır. Bu ölçümlerde de OmegaWave; yüklenme öncesinde, yüklenmeden 30 dk, 24 saat ve 48 saat sonrasında tekrarlanmıştır.

(27)

IV. ANALİZ VE BULGULAR IV. I. Verilerin analizi

Araştırma projesinden elde edilen verilerin istatistiksel analizinde SPSS paket programı (sürüm 20) kullanılmıştır.

Gruplar arası ortalama karşılaştırmalarında kullanılacak testin parametrik veya parametrik olmayışının belirlenmesi için ilk olarak verilerin normal bir dağılım gösterip göstermedikleri, denek sayısı her iki grupta da 50’nin altında olduğundan dolayı Shapiro Wilk ile değerlendirilmiştir. Dağılımların normal olduğu verilerde ortalama farkları, Bağımsız Örneklem t-Testi (İndependent Paired Sample t-Test) ile normal olmadığı verilerde ise Mann Whitney U Test’i ile belirlenmiştir.

Grup içi istatistiklerde ölçümler arasındaki ortalama farklarının karşılaştırılması için öncelikle dağılımların normalliği ve varyansların homojenliği incelenmiş, parametrik verilerde analiz Tekrarlı Ölçümlerde Varyans Analizi ile parametrik olmayanlarda ise Friedman Testi ile yapılmıştır. Friedman testinin kullanıldığı varyans analizlerinde farkın hangi gruptan kaynaklandığının belirlenmesi için Wilcoxon testiyle analiz yapılmıştır.

İki grubun dört farklı zamanda alınan toparlanma ölçümlerinin ortalama farklarının karşılaştırılması için yine ilk olarak dağılımların normalliği incelenmiş,parametrik verilere Bağımsız Örneklem t-Testi (İndependent Paired Sample t-Test) ve nonparametrik verilere de Mann Whitney U Test’i ile analiz yapılmıştır.

Korelasyon istatistikleri için de dağılımların normal olup olmadığına bağlı olarak Pearson veya Spearman korelasyon testleri kullanılmıştır.

Tüm istatistiksel analizlerde alfa değeri 0,05 olarak kabul edilmiştir.

IV. II. Gruplara Ait Tanımlayıcı İstatistikler ve Ortalama Karşılaştırmaları

Bu bölümde, grupların genel psikolojik, fiziksel ve fizyolojik özelliklerini tanımlayıcı testler olarak belirlenen; vücut kompozisyonu, sürekli ve durumluk kaygı, sürat, aerobik güç, anaerobik güç ile günlük fiziksel aktivite ve enerji tüketimi, uyku verimi ve süreleri parametreleri ortalama farkları yer almaktadır.

Çizelge 4.1’de her iki gruba ait yaş ve vücut kompozisyonu değerlerinin ortalamaları ve ortalama farkları yer almaktadır.

Çizelge 4.1. Rekreatif ve sporcu grupların yaş ve vücut kompozisyonu değerleri ile ortalama farkları.

Değerler Rekreatif grup Sporcu grup p düzeyi

Yaş (yıl) 22,42 ± 1,31 18,33 ± 0,98 0,000**

Boy uzunluğu (cm) 172,51 ± 8,88 178,83 ± 4,57 0,008**

Vücut ağırlığı (kg) 66,65 ± 5,71 71,68 ± 4,82 0,029*

Vücut yağ yüzdesi (%) 17,62 ± 6,33 15,76 ± 3,51 0,384

Vücut kütle indeksi 22,52 ± 3,06 22,41 ± 1,13 0,909

Bazal metabolik hız (kcal) 1541,25 ± 64,67 1677,83 ± 77,74 0,000**

* p < 0,05

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

No skin reaction was noticed by the dermatologist on the reference area for all the volunteers / Dermatolog tarafından, hiçbir gönüllünün test bölgesinde ciddi bir cilt

Araştırmanın temel amacı, Clostridium perfringens Tip A intoksikasyonları için koruyucu ve tedavi edici amaçlı rekombinant Enterotoksin, Alfa ve Beta2 toksin

İBB Atatürk Müze- si 2.kat teşhir salonu vitrin içi, sıcaklık ve bağıl nem öl- çüm sonuç- ları grafiği (5 günlük toplam grafik)..

Uluslararası Türk- Afrika Kongresi’nde TASAM Başkanı Süleyman ŞENSOY, Afrika Birliği Ticaret Örgütü (OATUU) Genel Sekreteri ve Ekonomik, Sosyal ve Kültürel

Önümüzdeki 20 yıl için üniversitemizin bilim ve araştırma misyonu için önemli bir kazanım olacak olan bu cihazla, kısa vadede, hali hazırda yürütülmekte olan ve ayrıca

Diğer yandan starter kültür içermeyen kontrol örneklerde S.aureus sayısı üretim boyunca diğer örneklerden önemli düzeyde yüksek (P&lt;0.05) bulunmuştur.. Bunun

Bu çalışmada, lisans ve lisansüstü öğrencilerinin COVID-19 korku düzeylerinin depresyon, anksiyete, stres ve yaşam doyumu düzeyleri ile ilişkisi; ayrıca bu

istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmazken 2 nolu cihaz istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düşük radyasyon dozu üretmiştir.. 2 nolu cihaz ise 1 ve 3 nolu