• Sonuç bulunamadı

4 TARIMDA FİYAT ANALİZİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "4 TARIMDA FİYAT ANALİZİ"

Copied!
32
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4

Ürün fiyatları, fiyat oranları, fiyat değişiklikleri ve fiyatların bağlı olduğu faktörler tarım ürünleri pazarlamasının en önemli konuları arasındadır. Tarım ürünleri fiyatları; üreticilerin gelir seviyesini belirler, tüketicilerin gıda maddeleri harcamalarını, tarım ürünlerini pazarlayanların ve spekülatörlerin kârlarını ve ihracat gelirlerini etkiler. Ekonomik büyüme ve gelişmeye etkisinden dolayı hükümetler, tarım ürünlerinin iç ve dış fiyatlarını düzenleyici kapsamlı politika ve programlar üretirler. Tarım ürünlerinin fiyatları, üretici ve aracıların gelirleri üzerinde çok etkili olduğundan, hazırlanan politika ve programların içeriği çok önemlidir.

Bölümde, aynı tarım ürününün farklı pazarlarda, farklı fiyatlarla satılmasının sebepleri ve fiyat analizleri ile kaliteye bağlı fiyat değişmeleri ve hükümet programlarının fiyat üzerindeki etkileri üzerinde durulacaktır. Açıklamalara pazar tanımı ile başlanacak, mevcut arz ve talep şartları altında denge fiyatının oluşması bunu izleyecektir. Arz ve talep şartlarının mevsimlere bağlı olarak değişmesinin fiyatlara yansıması, depolama masraflarının fiyatlara etkisi ve fiyat dalgalanmaları incelendikten sonra iki bölgeli basit bir ticaret modeli yardımı ile, arz ve talep fonksiyonları kullanılarak bölgeler arası fiyat farklarının nasıl oluştuğu açıklanacaktır. Ürünlerin standardizasyonu ve derecelendirmenin tüketicilere sağlayacağı yararlar, ürün kalitesi ve fiyat arasındaki ilişki, hedonik fiyatlar üzerinde durulan konular arasındadır. Bölüm sonunda, fiyata ilişkin problemlerin çözümünde hükümet programlarının rolü üzerinde de durulacaktır.

(2)

4.1. Arz, Talep ve Pazar Fiyatı

Bundan önceki bölümde tüketici talebini ve işletmenin arz eğrisini inceledik. Bu bölümde, tüketici talepleri toplamını ifade eden pazar talebini ve pazarda fiyatların nasıl oluştuğunu inceleyeceğiz. En basitinden en detaylısına kadar birçok pazar tanımı vardır.

Houck (1984) pazarı, belirli bir mal veya hizmetin, halen ve potansiyel (gelecekteki) alıcı ve satıcılarının toplamı olarak ifade etmiştir. Bu tanımda pazarı oluşturan topluluğun iki özelliği vardır : (i) alıcı durumunda olanlardan hiç biri, topluluğun dışındaki satıcılardan bu malı satın alamaz; (ii) satıcılardan hiç biri de topluluğun dışındaki alıcılara bu malı satamaz. Satıcı ve alıcılar arasındaki ilişkiler; bir seri fiyat, alım ve satım şartlarının ortaya çıkmasına yol açar.

Houck’un tanımı, bireysel talepten, pazar talebine nasıl ulaşılacağını işaret etmektedir.

Bir pazardaki bireylerin taleplerinin toplamı demek olan pazar talebi, diğer şartlar sabit iken tüketicilerin, çeşitli fiyatlardan satın almak istedikleri toplam ürün miktarını göstermektedir.

Pazardaki bireylerin taleplerinin yatay toplamı, Şekil 4.1’de görülmektedir. Fiyat P1

seviyesinde iken tüketiciler; q 1 + q 2 + q 3 = Q t kadar ürün satın almaktadırlar. Pazardaki tüketicilerin sayısı bu örnektekinden çok fazla da olsa, hesaplama tarzı aynıdır. Pazar talep eğrisi üzerindeki diğer noktalar da aynı şekilde elde edilecektir. Şekle dikkat edilirse pazar talebinin önemli bir özelliği görülecektir; pazar talebinin şekli pazardaki tüketici sayısına bağlıdır. Pazardaki tüketici sayısı arttıkça eğri sağa doğru kayacaktır (eğrinin eğimi azalacaktır). Pazardaki talep eğrilerinin her birinin şekli fiyata (P) bağlı iken, pazar talep eğrisi eşitliğini, talep miktarını (Q) bağımlı değişken olarak kabul edip, ona göre yazmak gerekir :

Q = f (P)

Fiyat Fiyat Fiyat Fiyat

P1  Ti

Miktar Miktar Miktar Miktar

q1 q2 q3 Qt

Şekil 4.1. Pazar Talep Eğrisinin Elde Edilmesi

(3)

Fiyat Fiyat Fiyat Fiyat

 Ai

P1

Miktar Miktar Miktar Miktar

q1 q2 q3 Q t

Şekil 4.2 Pazar Arz Eğrisinin Elde Edilmesi

Pazar talep eğrisi nasıl elde ediliyorsa, pazar arz eğrisi de aynı şekilde elde edilir. Bir ürünün pazar arz eğrisi , o ürünü üreten işletmelerin arz eğrilerinin yatay toplamından ibarettir. Pazar arz eğrisi, diğer şartlar sabit iken, üreticilerin çeşitli fiyatlardan pazara arz edecekleri toplam ürün miktarını gösterir. Pazar arz eğrisinin nasıl elde edildiği Şekil 4.2’de gösterilmiştir. Üçüncü bölümde açıklandığı gibi, bir işletmenin ortalama masraf eğrisinin üzerinde kalan marjinal masraf eğrisi, aynı zamanda o işletmenin arz eğrisini göstermektedir.

4.1.1. Pazar dengesi

Kısa dönemde, tam rekabet piyasasında fiyat oluşumunu görebilmek için pazar arz ve talep eğrilerini bir grafik üzerinde çizmemiz yeterlidir. Şekil 4.3’te de görüldüğü gibi işletmelerin üretim seviyesinin, tüketicilerin talebine eşit olduğu tek fiyat seviyesi vardır. Bu fiyata denge fiyatı (Pd) ve bu fiyattan piyasaya arz edilen ürün miktarına da denge miktarı (Qd) denir. Denge fiyatı oluştu mu, şartlar değişinceye kadar devam eder. Şartlar değişince denge bozulur ve yeni denge yönünde hareketler başlar. Denge fiyatı dışındaki fiyatlar, rekabete açık bir piyasada uzun süre kalıcı olamaz ; ortaya çıkan piyasa şartları fiyatları denge yönünde harekete zorlar. Örneğin, denge fiyatından daha yüksek fiyat seviyelerinde (P1)

Fiyat A Fiyat A P1 P2

Pd Pd

Pt

T T

Qt Qd Qa Miktar Qa Qd Q1 Miktar Şekil 4.3. Pazar Talebi, Arzı ve Denge

(4)

üreticiler piyasaya Qa kadar mal arz etmek isteğinde olacaklardır. Aynı fiyat seviyesinde tüketicilerin talebi ise daha azdır (Qt). Bu örnekte de görüldüğü gibi denge fiyatından daha yüksek fiyat seviyelerinde piyasada arz fazlası oluşmaktadır. P1’den daha yüksek fiyat seviyelerinde arz fazlası daha fazla olacaktır. Neticede piyasadaki arz fazlası, satıcıların fiyatlarını düşürmelerine yol açacaktır. Sağdaki Şekilde, tersi bir durum gösterilmiştir; bu durumda piyasadaki fiyat, denge fiyatının altındadır (Pt) . Bu fiyat seviyesinde talep edilen ürün miktarı Q1 , arz edilen ürün miktarı Qa’dır. Piyasadaki arz noksanlığı (Q1-Qa), fiyatların yükselmesine yol açacaktır. Tam rekabet piyasalarında, denge üretim seviyesinden daha fazla olan üretim seviyelerinde (yukarıdaki örnekte Q1 gibi), işletmenin karşılaştığı marjinal masraf, tüketicilerin ödemeyi göze aldığı fiyatlardan fazladır. Bu durum, işletmelerin üretimi kısmaları ile sonuçlanacaktır. Bu örneklerde de görüldüğü gibi denge doğrultusundaki hareketler, fiyat ve miktar değişikliklerinin her ikisini de içerir.

Pazar dengelerinin hemen oluşacağı düşünülmemelidir. Fiyatların öğrenilmesi, ürünler hakkındaki bilgilere ulaşılması, alış-veriş şartlarında anlaşmanın sağlanması, kalite kontrol testleri gibi işlemler pazar dengesinin oluşmasını geciktirir.

4.1.2. İnelastik arz ve talep şartlarında fiyat oluşumu

Gıda maddeleri talebi işletme seviyesinde inelastiktir. Gelişmiş ülkelerde gıda maddeleri talebi, gelir ve nüfus artışına bağlı olarak artmakla birlikte bu artış, sanayi ürünlerindeki kadar fazla değildir. Bu ülkelerde nüfus artışı ve buna paralel olarak gıda maddeleri talep artışı, hemen hemen aynı orandadır. Yani nüfusun % 1 artması durumunda, gıda maddeleri talep artışının da % 1 olması beklenir. Aynı şey gelir arttığında söz konusu değildir. Gıda maddelerinin gelir elastikiyeti 0.2-0.3 civarındadır. Yani gelirdeki % 10 artışa karşılık, gıda maddeleri talep artışı % 2-3 kadar olacaktır. Çünkü bir insanın midesinin hazım kapasitesi sınırlıdır. Gelir artışı karşısında, genel olarak gıda maddeleri tüketiminde büyük bir artış beklenmemekle birlikte bazı ürünlerde tersi bir durum yaşanabilir. Özellikle dengeli beslenme ihtiyacını karşılayan ve hizmet kalitesinin fazla olduğu pahalı ürünlerde, gelir artışına bağlı olarak önemli ölçüde talep artışı beklenebilir.

Kısa dönemde gıda maddelerinin her birinin veya toplamının arzı inelastiktir. Tarım ürünleri yetiştiriciliğinin biyolojik yapısından dolayı, üretim ve tüketim tarihleri arasında üründen ürüne değişmekle birlikte genel olarak uzun sayılabilecek (4 ay veya daha fazla, bazı ürünlerde 6-7 yıl) bir zaman vardır. Üreticilerin planladığı üretim miktarı, üretime tahsis

(5)

ettikleri arazi miktarı ile birim araziden almayı tahmin ettikleri verim miktarının çarpımına eşittir. Hasat mevsimi yaklaştıkça, verimdeki değişmelere bağlı olarak tahmin edilen üretim miktarından sapmaların ne kadar olacağı belirginlik kazanmaya başlar. Fakat üretim planının, gelecek üretim dönemine kadar değiştirilmesi mümkün değildir. Sonuçta, tahmin edilen gelire ulaşmak mümkün olamayabilir veya elverişli fiyat bulunduğu taktirde bunun çok üzerine de çıkılabilir. Çiftçilerin piyasadaki fiyat değişmelerine ayak uydurabilmeleri için aylara, hatta yıllara ihtiyaç vardır. Tarımda fiyatların yıllarca yüksek veya düşük düzeyde seyretmesi bu açıdan olağandır. Artan fiyatlardan yararlanmak, tek yıllık ürünlerde nispeten imkân dahilindedir. Ancak çok yıllık faaliyetlerde (meyveler, turunçgiller, sert kabuklu meyveler, tavukçuluk, besicilik gibi) değişen fiyatlara göre üretim planını değiştirmek daha zordur.

Ayrıca iklim değişiklikleri, hastalık ve haşerelerin etkisi ile verimler bölgeden bölgeye büyük farklılıklar gösterebilir.

Kısa dönemde, tarım ürünleri arz ve talebinin inelastik olmasının fiyatlar üzerindeki etkisini, çizim yolu ile göstermek mümkündür. Şekil 4.4a’da iklim şartlarının elverişli olmasından dolayı gerçekleşen üretim seviyesinin (A2), beklenen üretim seviyesinden (A1) daha fazla olduğu durum görülmektedir. Üretim farkı az olmakla birlikte, talebin inelastik özellik taşımasından dolayı, fiyatta önemli ölçüde bir düşme olmaktadır. (Arz eğrisinin daha elastik yani yatık olması durumunda, fiyattaki düşüşün daha az olacağına dikkat ediniz.) İklim şartlarının elverişli olduğu yıllarda tarım ürünleri veriminin artmasına, tersi bir durumda ise üretimin azalmasına çok sık rastlanmaktadır. Tarım ürünleri talebinin değişmesi ise yaygın değildir, ama az da olsa görülür. Şekil 4.4 b’de talepteki değişmenin, ürün fiyatlarına etkisi gösterilmiştir. Kısa dönemde talebin azalması (T1 den T2 ye), ürün fiyatlarının düşmesine (P1

den P2’ye) yol açar. Örneğin ABD’de elma üretiminde kullanılan Alar maddesi aleyhinde

Fiyat T A1 A2 Fiyat T2 T1 A P1

P1

P2

P2

Miktar Miktar Q1 Q2 Q

(a) (b) Şekil 4.4. İnelastik Arz ve Talebin Fiyatlar Üzerindeki Etkisi

(6)

oluşan kamuoyunun, elma ve elma suyu tüketimini büyük ölçüde azalttığı tespit edilmiştir.

Etki o kadar büyük olmuştur ki, elma üreticilerinin zararını önlemek için Devlet büyük miktarda elma satın almıştır. Bazı ürünlere talebin artmasında, bu yönde oluşan kamuoyu tercihlerinin etkisi de büyük olmaktadır. Örneğin yine ABD’de bir TV programında, Fransızların tükettikleri fazla miktardaki hayvansal yağlara rağmen bu ülkede rastlanan kalp rahatsızlıklarının çok az olmasının, şarap tüketimi ile ilişkilendirilmesi, ABD’de şarap tüketiminde patlamaya ve şarap fiyatlarının yükselmesine yol açmıştır (Padberg,1998,s.57).

Globalleşme sonucunda bir ülkede fiyatı etkileyen faktörlere, diğer ülkelerde meydana gelen olaylar da katılmaya başlamıştır. Florida’da yaşanan don, Brezilya’da turunçgiller fiyatlarını etkilemektedir. Türkiye’de fındık üretiminin artması, ABD’de badem fiyatlarını etkilemektedir. Avustralya’da yaşanan kuraklık, ABD ve Kanada’nın buğday fiyatlarını, Brezilya’da meydana gelen bir don, dünya kahve fiyatlarını etkilemektedir. Aynı şekilde bir ülkede uygulanan tarım ürünleri politikaları, diğer ülkelerdeki tarım ürünleri talebini ve fiyatlarını etkilemektedir.

4.1.3. Fiyatlar arasındaki ilişki

Pazarlama; ürünlerin şeklini, tüketim zamanını, yerini, mülkiyetini değiştirmek suretiyle faydalarını artırmak olarak ta tanımlanmaktadır. Ürünlerin işlenmesiyle şekil faydası, depolanmasıyla zaman faydası artar. Ürünlerin, çok fazla bulundukları yerlerden hiç bulunmadıkları veya az bulundukları yerlere taşınmasıyla yer faydaları, el değiştirmesiyle mülkiyet faydası artar. Ürünlerin geçirdikleri bu farklı işlemler sonucunda, rekabet ortamında taşıdıkları fiyat ilişkileri tek fiyat yasası (TFY) ile açıklanmaktadır (Nicholson,1998,s.460).

Tek fiyat yasası, tam rekabet piyasasında bir ürünün; işleme, depolama ve nakliye masrafları dikkate alındığında fiyatının aynı olması demektir. Yasa ile ilgili uygulamalarda genellikle, ürünlerin değişik coğrafyalardaki fiyat farkları ve nakliye masrafları üzerinde durulmaktadır.

Tarım ürünleri fiyatları ile ilgili analizlerde dikkate alınması gereken şeylerden biri de hangi fiyatın kastedildiğidir. Tarım ürünleri fiyatları pazarlama kanalına (çiftlik, işletme, toptancı, perakendeci) ve döneme göre (günlük, haftalık, aylık, yıllık veya üretim dönemi olarak) ayrı ayrıdır. Analiz yaparken hangi fiyatın kullanılacağına dikkat etmek gerekir.

(7)

4.2. Zamana Bağlı Olarak Ürün Fiyatları

Tarım ürünleri ve gıda maddeleri pazarlamasının içinde olan kişi ve kurumlar, ürün fiyatlarının zaman içindeki dalgalanması ile yakından ilgilenirler. Pazarlama kanalındaki üretici ve aracılar; üretim, depolama, satın alma ve pazarlama ile ilgili kararları vermek durumundadırlar. Büyük miktarda yatırım yapan işletmeler, geleceğe dönük mal alım- satım stratejilerini (hedging*) sağlıklı biçimde belirleyebilmek için fiyat değişmelerinin taşıdıkları riskleri tahmin etmek durumundadırlar. Finans piyasalarında veya gelecekle ilgili alım- satımların yapıldığı piyasalarda (futures market) kâr elde etmek amacında olanlar da fiyatları çok önceden doğru bir şekilde tahmin etmek isterler. Zamana bağlı olarak fiyat değişmeleri dört grup altında toplanabilir: (i) arz ve talebe veya enflasyon gibi makro ekonomik değişkenlere bağlı olarak ortaya çıkan uzun dönem fiyat trendleri; (ii) mevsimlik arz ve taleplere bağlı olarak ortaya çıkan ve 12 ayda bir tekrarlanan mevsimlik fiyat değişmeleri;

(iii) iktisadî konjonktüre bağlı çok yıllık fiyat dalgalanmaları; (iv) yıldan yıla ve düzensiz fiyat değişmeleri. Herhangi bir zamanda ürün fiyatı; trend, mevsim etkisi, konjonktürel etki veya düzensiz fiyat dalgalanmalarının bileşimi olarak ortaya çıkabilir (Carman,H.F., Padberg et al, 1997’den).

4.2.1. Mevsimlik fiyat değişmeleri

Tarım ürünlerinde, arz ve talebin mevsimlere göre değişmesinden kaynaklanan fiyat dalgalanmalarını tahmin etmek zor değildir. Hasat dönemi bir, iki veya üç aydır. Yılın geri kalan kısmında, stoklarda muhafaza edilen ürün tüketilecektir. Üretim ve satışın bu şekline tipik olarak hububatta ve yağlı tohumlarda rastlanmaktadır. Bunun sonucunda fiyatlar hasat döneminde düşük olup yılın geri kalan kısmında depolama masraflarına bağlı olarak artar.

Hayvansal ürün fiyatları da; biyolojik faktörlere, yem durumuna ve yetiştirme tekniklerine bağlı olarak mevsimlik farklılıklar gösterebilir. Örneğin sığır eti fiyatları son baharda kasaplık hayvanların kesimi ile birlikte azalabilir. Yumurta üretimi ilk baharda en fazla, fiyatları en azdır. Süt üretimi de hayvanların buzağılamasından ve mera şartlarının daha elverişli olmasından dolayı ilk baharda fazla, fiyatları ise düşüktür. Talebin mevsimlere bağlı olarak değişmesi de fiyatları etkiler. Yaz aylarında sıcakların artması soğuk içeceklere, dondurmaya,

* İşletmelerin ürettikleri ürünlerin fiyatlarının düşebileceği ihtimalini dikkate alarak yaptıkları vadeli satışlara denir. Aynı işlem geleceğe dönük satın almalarda da kullanılmaktadır.

(8)

Fiyat

Üretim yılı 1 Üretim yılı 2

Hasat Hasat Zaman Şekil 4.5. Depolanabilir Ürünlerde Mevsimlik Fiyat Değişmeleri

kavun, karpuza, limona talebi artırır. Soğuk havalarda biftek, pastırma, sucuk talebi artar.

Kurban bayramında koyun ve sığır eti talebi maksimum seviyeye ulaşır. Yıl başlarında hindi, piliç talepleri yükselir. Üretim sistemlerinin değişmesi de mevsimlik fiyat değişmeleri üzerinde etkilidir. Büyük ölçekli ve ihtisaslaşmış üretim birimlerinin ve işletmeler arasında dikey entegrasyonun bulunduğu ortamlarda, mevsimlik fiyat değişmeleri daha azdır.

Depolanabilir ürünlerde iki yıllık fiyat hareketleri, teorik olarak Şekil 4.5’te gösterilmiştir. Fiyatlar hasat döneminde azdır, daha sonra depolama masraflarına bağlı olarak artmaktadır. Hasat mevsimi yaklaştıkça fiyatlar yeniden düşmeye başlamaktadır. Mevsimlik fiyat hareketlerinin Şekilde gösterildiği kadar düzgün olmayacağı açıktır, ama trend bu yöndedir. Yüksek ve düşük fiyat seviyeleri arasındaki fark, mevsimlik faktörlere ve arz-talep şartlarına bağlıdır. Fiyat değişmelerinden yararlanmak isteyen satıcı ve alıcıların davranışları kadar, depolama tekniği ve masraflarındaki değişme de fiyat farkları üzerinde etkilidir.

Mevsimlik fiyat değişmelerini başka şekillerde yansıtmak ta mümkündür. Bunlar arasında en kolay olanı, mevsimlik fiyat değişmeleri endeksidir. Endeks sayesinde bir ürünün yıl içindeki fiyat değişmeleri takip edilebilir. Ürünün 12 aylık fiyat ortalaması 100 kabul edilerek, aylık fiyatların bu rakama oranlanması mevsimlik fiyat hareketlerini gösterir.

Örneğin Türkiye’de elmanın 2000 yılındaki 12 aylık ortalama fiyatı 200 bin TL/kg ve Mart ayı fiyatı 300 bin TL/kg ise, Mart ayı mevsimlik fiyat değişmesi endeksi (300/200)100=150 dir. Yani Türkiye’de, 2000 yılı Mart ayında elmanın fiyatı, o yılki ortalama fiyatının % 50’si kadar fazla olmuştur. Türkiye’de, 1997-2000 yıllarında elma fiyatlarının mevsimlik değişmeleri Şekil 4.6’da gösterilmiştir. Elma fiyatları temmuz ayında en yüksek seviyesine çıkmakta (yıllık ortalamanın % 50’si kadar fazla), hasat mevsiminin sonuna doğru (ekim ayı) düşmektedir. Ocak-mart döneminde fiyatlar en azdır (yıllık ortalamanın yaklaşık % 60- 70’i) .

(9)

Şekil 4.6. Perakende Elma Fiyatlarında Mevsimlik Dalgalanmalar, Türkiye 1997-2000

4.2.2. Depolama

Depolama, ürünün yıl içinde pazarlarla bağlantısını sağlar. Bu bağlantı sayesinde, depolama, tüketimin zaman faydasını artırır. Depolama, kaynakları kullanır ve bu bir masrafla olur. Masraflar, depolama kararlarının alınmasında ve fiyatlar üzerinde etkilidir. Şekil 4.5’e geri dönecek olursak (fiyat eğrisinin eğimi ile gösterilen) mevsimlik fiyat değişmelerinin, depolama masraflarını ve fiyat riskini kapsaması beklenir. Buna rağmen, kısa dönemde, rekabet ortamında, ürün fiyatları depolamanın masraflarından fazla veya düşük olabilir.

Bunun için depolama masraflarının etüt edilmesinde yarar vardır.

Depolama birçok fiziki tesisi gerektirir (ambarlar, silolar, soğuk hava depoları, tanklar). Dolayısıyla depolamanın sabit masrafları ve değişken masrafları vardır.

Depolamanın değişken masrafları, depolanan ürüne değil, depolama süresine bağlı olarak değişen; yakıt masrafları, koruma ve muhafaza masrafları (kimyasallar ve diğerleri) işgücü masrafları, sigorta ve faiz masraflarıdır. Depolama zamanına bağlı olarak masraflar Şekil 4.7’de gösterilmiştir. Şekilde sabit masraf “a” kadardır, değişken masraf, masraf fonksiyonunun eğimine bağlıdır. Tarım ürünlerinin büyük kısmı çabuk bozulduğu veya kalitesi düştüğü için, bunun da masraflara dahil edilmesi gerekir. Değer kayıpları, hastalık ve haşere zararları, ağırlık kaybı, bozulma veya kalite düşmesinden kaynaklanabilir. Şekil 4.7’de üstteki doğru, bu kayıpların etkisinin, değişken masraflara dahil edilmesi ile çizilmiştir. Taralı

(10)

Depolama masrafları

a Sabit masraflar

Depolama süresi Şekil 4.7. Depolamanın Sabit ve Değişken Masrafları

alan, depolamadan dolayı ortaya çıkan değer kaybını göstermektedir. Şarap, peynir gibi bazı ürünlerde depolama süresince değer artışı olabilir ama bu ürünler bile bir süre sonra değer kaybına uğrarlar.

Hububat ve yağlı tohum gibi ürünlerde hasat edilen ürünün tamamı depolanırken taze meyve ve sebzenin ise bir kısmı depolanmaktadır. İkinci grup ürünlerde depolama masrafları ve mevsimlik fiyat değişmeleri, depolama kararlarında önemlidir. Örneğin elma hasat edilir edilmez pazarlanabileceği veya 4 ay süreyle soğuk odalarda saklanabileceği gibi gerektiği taktirde bir yıla kadar kontrollü atmosfer (CA) şartlarında da muhafaza edilebilir. Her durumda, kalite değişikliklerinin olacağı gibi sabit ve değişken masraflar da farklı olacaktır.

Atmosfer kontrolünün sağlandığı depoların yapımı çok masraflı olduğundan, burada daha uzun süre tutulacak ürünler muhafaza edilmektedir.

Depolama masraflarının, aylık satışlar ve mevsimlik fiyatlar üzerindeki etkisi basit bir şekille gösterilebilir. Tam rekabet piyasası şartlarını geçerli olduğunu varsayalım. Bu taktirde herhangi bir aydaki fiyat, hasat dönemindeki fiyatla depolama masraflarının toplamına eşittir.

Aylık satış miktarlarının toplamı da hasat miktarı kadardır. Şekil 4.8’deki talep eğrisi (TT’) aylık talebi göstermektedir, bu talep aylar boyunca aynıdır. Birinci ayda (hasat ayı) satılan miktar Q1 kadardır ve en fazladır, aylık ortalama satış fiyatı (P1) en düşük, depolanan miktar ise en fazladır. Hasat döneminden sonra, fiyatlar yükselmeye başlar. Bunun sebebi, depolamanın sabit masraflarıdır (a), daha sonraki aylarda fiyatlar, depolamanın değişken masraflarına bağlı olarak yükselir (Bressler and King, 1970).

(11)

Mevsimlik fiyatlar

T P12

P4 P2

P1

T’

0 Q12 Q4 Q2 Q1 Aylık satış miktarları Şekil 4.8. Sabit Talep ve Depolama Şartlarında mevsimlik Fiyatlar ile Satışlar

4.2.3.Konjonktüre bağlı fiyat hareketleri

Konjonktüre bağlı fiyat dalgalanmaları, ekonomideki değişmelere bağlı olarak kısa dönemde ortaya çıkar ve tekrar eder. Fiyat ve miktar arasında, talep kanuna bağlı olarak ortaya çıkan ters ilişkiden dolayı üretim azaldığında fiyatlar yüksek, üretim arttığında fiyatlar düşük olur. Birçok ülkede hayvansal ürünler ve çok yıllık ürünlerde bu tip dalgalanmalar ortaya çıkar.

Konjonktüre bağlı fiyat hareketlerini açıklamakta kullanılan model, Cobweb teoremidir (Nicholson,1998). Model fiyat ve miktarlardaki konjonktürel dalgalanmaları açıklarken üç varsayımla işe başlar: (i) üretim kararları, mevcut fiyatlar dikkate alınarak verilmektedir; (ii) üretim kararının verildiği zamanla hasat mevsimi arasında en az 1 yıl süre vardır; (iii) mevcut fiyat, mevcut arzın bir fonksiyonudur, mevcut arz ise mevcut üretime bağlıdır.

Bu varsayımlardaki zaman faktörü dikkate alındığında fiyat hareketlerinin birbirini takip eden dalgalanmalar göstereceği anlaşılmaktadır. Mevcut arz, bir yıl evvelki fiyatın bir fonksiyonudur, o yıl üretilen o yıl satılacaktır, mevcut fiyatı, mevcut satışlar belirler.

Fonksiyonları yazalım:

(12)

Arz: Q1 = f (Pt-1) ; veya doğrusal modelle yazılırsa : Qt = a + b Pt-1 Talep: Pt = f (Qt) ; doğrusal modelle yazılırsa : Pt = c  d Qt

Bu zincirleme etki aşağıdaki gibi gösterilebilir:

Qt Qt+1 Qt+2 Qt+3 Qt+4

Pt Pt+1 Pt+2 Pt+3

Doğrusal modeli kullanarak, cobweb modelinin nasıl çalıştığını gösterebiliriz. Arz ve talebe bağlı olarak ortaya çıkan fiyat ve miktar hareketlerinin neden örümcek ağına benzetildiği de böylece açıklanmış olur. Şekil 4.9’da birinci dönemde P1 fiyatı, üreticilerin ikinci dönemde Q2 miktarında üretim yapmalarına sebep olacaktır. Talep edilen miktar ise daha azdır (Şekilde Q3 kadar). Takip eden yılda üretim, bir önceki yılın hayal kırıklığı yaratan düşük fiyatı (P2) dikkate alınarak daha az miktarda planlanacaktır. Bu seferde üretimin azlığı talebi karşılamaya yetmeyecek ve fiyat yükselecektir (P3). Fiyat ve miktar değişmeleri sonuçta, denge fiyatı ve miktarına dönüşecektir. Neden? Çünkü bu örnekte arz fonksiyonu, talep fonksiyonuna oranla daha inelâstiktir (dikeydir). Eğer tersi olsaydı, fiyat ve miktar dengesi hiçbir zaman oluşamayacağı gibi, dengeden giderek uzaklaşma söz konusu olacaktı. Arz ve talep elâstikiyeti tıpa tıp aynı olsaydı, fiyat ve miktar dengesizliği aynı oranda devam ederdi.

Fiyat

T A P1

P3 P2

Miktar Q1 Q3 Q2

Şekil 4.9 Cobweb Modelinde Fiyat ve Miktar Değişimleri

(13)

Dalgalanmaların uzunluk ve boyutunun iki faktöre bağlı olmasına dikkat ediniz:

üreticilerin fiyat beklentileri ve uyum süreci. Şüphesiz ki model, tarım ürünleri fiyat dalgalanmalarını bütün yönleriyle açıklayamamaktadır. Ama değişikliklerin temel sebeplerine ışık tutmaktadır. Fiyat değişikliklerinin arkasında yatan diğer nedenleri anlayabilmek için, ekonometrik modellere başvurulması gerekir. Tam teşekküllü model çalışmalarında kullanılacak eşitlik sayısı ikiden fazla olacaktır. Modelin kurulması basittir, ama değişkenlerin seçimi o derece basit değildir.

4.3.Yöresel Fiyatlar

Coğrafi bir mekanda alıcı ve satıcıların bir araya gelmeleri sonucunda pazar fiyatı oluşur. Pazarın farklı noktalarında, farklı fiyatlar ortaya çıkabilir, bunun sebebi nakliye masraflarıdır. Fiyatları etkileyen arz talep şartlarının benzer olduğu noktalarda fiyatların aynı yönde hareket etmesi beklenir.

4.3.1. Coğrafi fiyat ilişkileri

Rekabetin yaşandığı pazar alanının tanımı Marshall’a kadar uzanır. Bu tanıma göre

“Bir ürünün pazar alanı, nakliye masrafları dikkate alındığında fiyatın aynı olduğu alandır.”

Bir ürün A bölgesinde üretilip B bölgesinde satılıyor ve bu iki şehir arasında nakliye masrafları Nab ise, tam rekabet piyasasında* ürün fiyatının B bölgesinde

ab a

b P N

P  

olması beklenir. Eşitlik, coğrafi anlamda tek fiyat yasasının bir uzantısıdır. Dünya üzerindeki pazarlara bakıldığında; fiyat farkının sadece nakliye masraflarından ileri geldiği durumlara nadiren rastlanır. Bunun sebepleri çok çeşitlidir. Her şeyden evvel nakliye masrafı fonksiyonu tek değildir. Satıcıların nakliye masrafları fonksiyonları az veya çok birbirinden farklıdır.

Bunun sebepleri arasında taşınan mal miktarının birbirinden farklı olmasını, geri yükleme imkanlarının varlığını ve diğer taşıma şartlarındaki farklılıkları sayabiliriz. Diğer taraftan

* Tam rekabet piyasası; çok sayıda alıcı ve satıcının homojen bir ürünü alıp sattığı, alıcı ve satıcıların pazar şartları ve ürün hakkında tam bir bilgi sahibi oldukları, pazara giriş ve çıkışın serbest olduğu, fiyatın arz ve talebe bağlı olarak hiçbir engelleme olmadan oluştuğu piyasadır.

(14)

herkes tam rekabet modelindeki gibi piyasa hakkında tam ve devamlı bir bilgiye de sahip değildir. Bu sebeplerden dolayı fiyatlar arasında belli bir süre önemli farklılıklar olabilir. Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra yerel fiyatlarla ilgili analizimize devam edebiliriz.

Tomek ve Robinson (1990) rekabet ortamına sahip pazarlarda aynı (homojen) ürüne ait fiyat farkının kaynaklarını şu prensiplere bağlamıştır: (i) birbiriyle mal mübadelesinde (alış-verişinde) bulunan iki bölge (veya pazar) arasındaki fiyat farkı, nakliye masraflarına eşittir; (ii) birbiriyle mal mübadelesinde bulunmayan iki bölge (veya pazar) arasındaki fiyat farkı, nakliye masraflarından az veya ona eşit olabilir.

Tam rekabet şartlarına sahip bir pazarda fiyat farkının, nakliye masraflarından fazla olmamasının sebebi basittir. Eğer, böyle olsaydı, satıcılar ürünü ucuz satılan yerden alıp, pahalı satılan yerde satarlardı. Bu alış-veriş sonucunda başlangıçta fiyatların düşük olduğu noktada fiyatlarda yükselme, yüksek olduğu yerde de düşme yaşanacak ve bu durum ürün naklini cazip olmaktan çıkarıncaya kadar devam edecekti. Bu prensiplerden hareket edilerek, yerel fiyat farklarının teorik yapısı ortaya konulabilir. Fiyat yapısı, birim malın nakliye masraflarının (ve ticaret paterninin) bir fonksiyonudur. İki bölge arasında ticaretin olmadığı durumlarda bile, fiyat yapısının belirlenmesi mümkündür. Örneğin üretim fazlasının olduğu bütün bölgeler, birbirine değil de tek bir merkezi pazara mallarını gönderselerdi, her noktadaki fiyat, merkezi pazar fiyatı ile nakliye masrafları arasındaki fark kadar olacaktı. Bu durumda, ürün fazlası olan bölgeler arasındaki fiyat farkları, bu bölgelerin merkezi pazara yaptıkları nakliye masraflarının farkına eşit olurdu. Üreticilerin eline geçen net fiyat, merkezi pazar fiyatı ile nakliye masrafları farkına eşit olacağına göre iki tespitte bulunabiliriz.

Birincisi, pazarın genişliği, üretim masraflarının direk bir fonksiyonudur; ikincisi merkezi pazara olan mesafe arttıkça, net gelir ve üretim faktörlerinin kapitalize edilmiş (bu günkü değere indirgenmiş) değeri azalır.

Fiyat yapısı, tüketim merkezlerinin sayısının birden fazla olduğu durumlarda daha karmaşıktır. Tüketim merkezlerindeki mevcut talep şartları altında üreticiler, kendilerine en fazla net fiyatı sağlayacak merkeze mal göndermek isteyecekler ve arz alanının genişliği, pazar fiyatı ile nakliye masrafları arasındaki fark eşitleninceye kadar değişecekti. İki tüketim merkezinde de aynı net fiyatı elde edecek uzaklıkta bulunan işletmeler bu iki tüketim merkezinin sınırında yer alacaklardı. Merkezlerin herhangi birinde fiyatın değişmesi, veya nakliye masrafının değişmesi, nispi fiyatların değişmesine, bu ise sınırın değişmesine yol açacaktı. İki tüketim merkezi arasında sınırın belirlenmesi basit bir örnekle Şekil 4.10’da gösterilmiştir. Birbirine 400 km. mesafede iki tüketim merkezini ele alalım. A pazarında

(15)

ürünün birim fiyatı 5 milyon TL, B pazarında 4 milyon TL olsun. A ve B merkezleri arasında bulunan herhangi bir üreticinin, her iki merkeze de nakliye masraflarının, birim ürün miktarı başına 10.000 TL/km olduğunu varsayalım. Örneğin A ve B merkezlerine aynı mesafede (200 km) olan bir üreticinin birim ürünü nakliye masrafları, ürünü hangi merkeze taşırsa taşısın 2 milyon TL’dir. Bölgeler arasındaki fiyat farkından dolayı üretici, malını A pazarına taşırsa 3 milyon TL, B pazarına taşırsa 2 milyon TL net gelir elde edecektir. Üretici bu şartlar altında malının tamamını, daha fazla net gelir elde edeceği A pazarına taşımak isteyecektir.

İki tüketim merkezi arasındaki sınırı, aşağıdaki eşitliği çözerek elde edebiliriz, hesaplamaları basitleştirmek için rakamlar milyona bölünmüştür:

Pa- cMa = Pb - cMb

b

a M

M 4 0.01 01

. 0

5  

Eşitlikte Ma ve Mb, üretim bölgelerinden herhangi birinin A ve B pazarlama merkezlerine olan mesafesini göstermektedir. Pazarlama merkezleri arasındaki mesafe 400 km’dir (Ma + Mb = 400). Pa ve Pb sırasıyla A ve B pazarlarındaki ürün fiyatlarıdır. C katsayısı bir birim ürünün km başına nakliye masrafını işaret etmektedir. Eşitlikte Ma yerine eşitini (400 – Mb) yazarak Mb için çözebiliriz:

A Pazarı B Pazarı 5 4 2.5 2.5 1 0 250 400

Şekil 4.10. Ürün Fiyatları ve Nakliye Masraflarına Göre A ve B Pazarları Arasındaki Sınırın Belirlenmesi

(16)

km M

km M

M M

M M

a b

b b

b a

250 150

01 . 0 4 ) 400 ( 01 . 0 5

400

Sonuçta, A pazarına 250 km’den yakın olan bütün üreticiler mallarını A’da ve B pazarına 150 km’den yakın olan bütün üreticiler mallarını B’de pazarlamak isteyeceklerdir.

Sınır üzerindeki bütün üreticilerin net gelirleri, ürünü hangi pazara taşırsa taşısınlar birim ürün miktarı başına 2.5 milyon TL olacaktır (5 – 250 x 0.01 = 4 – 150 x 0.01).

4.3.2. Nakliye masrafları

Tam rekabet şartlarının yaşandığı pazarlarda, nakliye masrafları en az olan ulaşım vasıtaları tercih edilecektir. En ucuz nakil vasıtası tır ise, tır taşımacılığı pazar sınırlarını belirleyecektir. Demiryolu taşımacılığı en ucuz ise, bu kez de pazar sınırlarını trenler belirleyecektir. Genellikle nakliye vasıtalarının ucuzluğu, taşıma mesafesine bağlıdır. Bu durum Şekil 4.11’de görülmektedir. Şekilde görüldüğü gibi (ab) mesafesinde en ucuz taşıma vasıtası tırdır. (b) den (c) uzaklığına kadar en ucuz nakliye vasıtası demir yolu, (c) den daha uzak mesafelerde ise deniz yoludur. Şekilde dikkat edilmesi gereken bir nokta da mesafe iki katına çıktığında, nakliye masraflarının da iki katına çıkmamasıdır. Bunun sebebi, taşıma

Toplam masraf

Tır

Demir yolu

Deniz yolu smv

smd

smt

a b c Mesafe

Şekil 4.11. Mesafeye Bağlı Olarak Nakliye Vasıtalarının Toplam Masrafları

(17)

mesafesine bağlı olmayan yükleme, boşaltma, idari masraflar gibi sabit masraflardır (sm).

Değişken masraflar ise, ulaşım mesafesine bağlıdır. Şekilde değişken masrafların mesafeye, sabit masrafların da nakliye vasıtasına bağlı olarak değiştiği görülmektedir.

4.3.3. Bölgeler arası fiyat ilişkileri

Tarım ürünleri pazarları, yukarıdaki örnekde görüldüğü gibi 2 ile sınırlı olmadığı gibi, pazarlar arasındaki ilişkiler de çok karmaşıktır. Verilen örneklerde, üretim fazlasına sahip yerlerden bir veya iki pazara nakliye yapılıyordu. Gerçekte ise birçok arz fazlası noktadan, çok sayıda pazara nakliye yapılmaktadır. Pazarlar, büyük metropoller ve çevreleridir. Üretim fazlası olan bölgelerde; iklim, toprak istekleri ve nispi kârlılıkları farklı birçok ürün yetiştirilmektedir. Örneğin Türkiye’de üretim yoğunluklarına göre tahıllar Orta Anadolu’da, baklagiller Güneydoğu Anadolu’da, endüstri bitkileri Ege’de, yağlı tohumlar Marmara’da, turunçgiller Akdeniz’de, sert kabuklu meyveler Karadeniz’de yetiştirilmektedir. Karmaşık yapıdaki bu pazarlara ait coğrafi fiyat ilişkileri, yerel denge (spatial equilibrium) veya ticaret modelleri (trade models) ile analiz edilebilir. Bu modellerden yararlanarak her pazardaki arz ve talep şartları, nakliye masrafları dikkate alınmak suretiyle, üretim noktalarından tüketim merkezlerine arz edilecek ürün miktarları ve ele geçecek net fiyatları, minimum masraf kriterine göre hesaplanabilir.

Ticaret modelinin işleyiş tarzı, iki bölgeli basit bir örnekle gösterilebilir. Bu örnek, daha karmaşık modellerin temelini oluşturması açısından önemlidir. Örneğimizde, her iki bölgenin de aynı ürünü ürettiğini ve tükettiğini varsayalım. Bu ürünün bölgelerdeki arz ve talep fonksiyonları aşağıda ve şekil 4.12’de gösterilmiştir.

A bölgesinde B bölgesinde Talep: PA 12QtA ; PB  20QtB

Arz: P A QaA ; PB  4QaB

Eşitliklerde Qt talep edilen miktarı, Qa arz edilen miktarı, A ve B bölgeleri göstermektedir. Pa, A bölgesindeki ürün fiyatını; Pb, B bölgesindeki ürün fiyatını göstermektedir. QtA ve QtB , A ve B bölgelerinde ürün taleplerini göstermektedir. İki pazar

(18)

P A Bölgesi P Ticaret P B Bölgesi

A A 20 PB=20-QtB

EA

PA = QaA PB=4+QaB 12 T 12

10 6 PA = 12 - QtA 6 4

n  f(q) ET T

Q Q Q 0 6 12 0 6 24 8 20 Şekil 4.12. İki Bölgeli Basit Ticaret Modeli

arasında ticaret olmasaydı, ürün fiyatları birbirinden bağımsız oluşacak, bölgelerdeki arz ve talep şartlarına bağlı olarak değişecekti. Ticari faaliyetin olmadığı durumda bölgelerde ürünlerin denge fiyatları ve miktarları, arz ve talebin birbirine eşitlenmesi ile bulunur: A bölgesinde pazarlanan ürünün denge fiyatı ve denge miktarı aşağıdaki gibi hesaplanır:

A aA

A tA

P Q

P Q

 12

Denge durumunda arz, talebe eşit (QaAQtA) olacağından Q yerine eşiti olan tA P yı A yazarsak:

6 6

12

tA aA A

A A

Q Q P

P P

elde edilir. Aynı şekilde B bölgesinde arz ve talep denge durumunda eşit olacağından (QaBQtB) :

PB  20QtB ; QtB  20PB PB  4QaB ; QaB  4 PB - 4 + PB = 20 - PB

buradan PB = 12 ve QaBQtB= 8 bulunur.

(19)

Ticari faaliyeti modele dahil edelim. Önce nakliye masraflarını dikkate almayalım.

Nakliye masrafları dikkate alınmazsa bir bölgedeki arz fazlası, her fiyat seviyesinde, arz ve talep edilen miktarlar arasındaki fark kadar olacaktır:

EAAQaAQtA

Denge durumunda arz fazlası sıfırdır (EA=0). Arz fazlası her bölgede olabilir. Aynı şekilde talep fazlası, her fiyat seviyesinde talep edilen miktarın, arz edilen miktardan fazla olan kısmıdır:

ETBQtBQaB

Denge durumunda talep fazlası sıfırdır (ETB=0). Denge fiyatından düşük fiyat seviyelerinde talep fazlası, talep ve arz miktarları arasındaki fark kadardır.

Fiyata bağlı olarak arz ve talep fazlalıklarını gösterebilmek için, arz ve talep fonksiyonlarını, miktarı bağımlı değişken konumuna alarak yeniden yazmalıyız:

A bölgesi B bölgesi Talep : QtA 12PA ; QtB  20PB Arz : QaAPA ; QaB  4 PB

Şimdi bu eşitlikleri arz ve talep fazlalıklarını gösteren eşitliklerde (yukarıdaki EAA ve ETB

eşitliklerinde) yerlerine yazalım:

Arz fazlası : EAAPA(12PA)122PA Talep fazlası : ETB 20PB (4PB)242PB

Nakliye harcamaları “sıfır” ise EAA = ETB eşitliğini oluşturmak suretiyle çözüme ulaşmak mümkündür. EAA, A bölgesinden B bölgesine ihraç edilen miktardır. ETB ise, B bölgesinin ithal ettiği miktardır. Bu örnekte EAA = ETB eşitliğine fiyat 9 iken ulaşılmaktadır:

(20)

-12 + 2 PA = 24 – 2 PB

2 PA + 2 PB = 36 PA + PB = 18 PA = PB = 9

Bölgeler arası denge fiyatını 59. sayfada, A ve B bölgelerindeki talep ve arz eşitliklerinde yerine koyarsak A bölgesinde 9 birim mal arz edileceğini, 3 biriminin tüketileceğini, 6 biriminin ihraç edileceğini anlamış oluruz. Yine B bölgesinde 5 birim mal arz edilecek, 6 birim mal ithal edilmek suretiyle 11 birim mal tüketilecektir.

Modele nakliye masraflarını dahil edelim. Bu durumda mal ticaretinde bir daralma olacaktır. Nakliye masrafları arttıkça, ticaret hacmi azalacaktır. A ve B bölgelerinde denge fiyatlarını sırasıyla 6 ve 12 olarak hesaplamıştık (sayfa 60). Nakliye ücreti iki bölge arasındaki fiyat farkına eşit veya ondan fazla ise mal ticareti için bir sebep kalmaz. Nakliye masrafı, birim mal başına 0-6 arasında ise iki bölge arasında ticaret olacaktır. Başlangıç olarak nakliye masrafını 2 kabul edelim. Denge fiyatı ve miktarını hesaplamak için önce arz fazlasını gösteren eşitliği (EAA), fiyatı bağımlı değişken olacak şekilde düzenlemek ve sonra nakliye masrafını ilave etmek gerekir:

EAA = - 12 + 2PA (Sayfa 61)

A A

A A

EA P

EA P

2 8 1

2 2 6 1

Diğer taraftan Sayfa 61’de, B bölgesindeki talep fazlalığı eşitliğinden (ETB), PB’ yi hesaplarsak:

ETB = 24 – 2 PB

1 PB = 12 -  ETB

2

(21)

İki bölge arasında dengenin oluşması halinde PA ve PB birbirine eşit olacağına göre bu eşitliği yazarsak :

8 + (1/2 EAA) = 12 – (1/2 ETB) EAA + ETB = 8

elde edilir. Denge halinde arz ve talep fazlalıkları eşit olacağından EAA = ETB = 4 bulunur. Bu değeri yukarıdaki PA ve PB eşitliklerinde yerine yazarsak yeni

denge durumunda fiyatın A bölgesinde 8, B bölgesinde 10 olacağı bulunur. Bu fiyatlarda A bölgesi 8 birim üretecek, 4 birim tüketecek, 4’te ihraç edilecektir. B bölgesi 6 birim üretecek, 4 birim ithal edecek ve 10 birim tüketecektir.

Şekil 4.12’de iki pazar arasındaki, n = f(q) doğrusu, nakliye masraflarının bütün pozitif değerleri için ihraç ve ithal edilecek miktarları göstermektedir. Bu doğru, EAA ve ETB

arasındaki mesafeyi q ile ilişkilendirmek suretiyle elde edilmiştir (n = 6 - q). n>6 ise mal ticareti sona erecektir, çünkü nakliye masrafları fiyat farkını aşmaktadır. n = 4 ise, ticareti yapılacak mal miktarı 2’dir, vs. Maksimum ticaret hacmine (q), nakliye masrafları sıfır iken ulaşılmaktadır ve 6’dır.

Ticaret modeli, bölümün başında açıklanan coğrafi fiyat ilişkilerinin esasını yansıtmaktadır; birbirleriyle ticarette bulunan iki bölge arasındaki fiyat farkı, nakliye masraflarına eşittir. Ticaret yapmayan iki bölge arasındaki fiyat farkı, nakliye masrafları kadar veya ondan azdır. Bunları belirtirken ürünün homojen olduğunu, fiyat ve miktarların bilindiğini, tam rekabet piyasasının varlığını ve ticaret serbestisinin olduğunu varsayıyoruz.

Dünya üzerinde bu varsayımların genellikle geçerli olmadığı dikkate alınırsa, fiyat farkının nakliye masraflarından fazla olmasına rağmen aralarında mal alış verişi olmayan bölgelere rastlanmasının veya nakliye masraflarının çok üzerinde fiyat uygulamalarının sebepleri anlaşılır.

4.3.4. Ticaret modelinin uygulaması

Her ne kadar iki bölgeli ticaret modeli, gerçek dünyanın aşırı basitleştirilmiş şekli ise de, arz, talep ve nakliye masraflarındaki değişmelerin fiyatlar, üretim, tüketim ve ticaret üzerine etkileri hakkında fikir vermektedir. Model, bölgelerin birinde talebin değişmesinin etkisini izlememizi sağlamaktadır. Model vasıtasıyla ülkeler arasındaki gümrük duvarlarının veya döviz kurlarındaki değişmelerin etkileri de incelenebilir.

(22)

İki bölgeli basit model, gerçekte üretim ve tüketim bölgelerinde yaşanan karmaşık problemlerin açıklanmasında yeterli değildir. Örneğin, Avrupa’daki büyük şehirlerin her birini tüketim merkezi olarak kabul edelim, tarımsal üretim fazlasının olduğu her nokta da bir ihracat limanı olsun. Her liman için bir arz fonksiyonu vardır, her tüketim merkezi için de bir talep fonksiyonu vardır. Burada ekonomik olarak çözümü beklenen şey, üretim noktalarında üretilecek ve tüketim noktalarına gönderilecek denge üretim miktarları ve fiyatlarını bulmaktır. Problemin çözümü için en gelişmiş pazar şartlarında bile yeterli bilgileri temin etmek mümkün değildir. Yapılacak şey, coğrafi bölgeleri tespit etmek, her bölgede az sayıda arz ve talep noktası belirlemek ve belirlenen noktalarda arz ve talep fonksiyonlarını, nakliye masraflarını tahmin ederek yorum yapmaktır.

4.4. Ürün Standartları

Ürünler her ne kadar homojen kabul edilseler de, tüketici açısından çok önemli farklılıkları bünyelerinde taşırlar. Satıcılar, üreticilerin istedikleri ürünleri kolayca ayırt etmelerini sağlayarak satışlarını artırmak için, ürünleri benzer özelliklerine göre gruplandırırlar. Ürünlerin bitki besin maddelerine, boyutlarına, ağırlıklarına ve diğer özelliklerine göre derecelendirilmesi sonucunda heterojen yapıları, homojen yapılara ayrılmış olur. Geliştirilen bu standartlar, kaliteye eş değer tutulmaktadır, farklı standart farklı kalite demektir. Neticede ürün standartları, üretici ve tüketiciler arasında bilgi alış verişinin daha doğru ve rahat olmasını sağlar.

Derece ve standartların gelişimi, pazarların büyümesine ve bu pazarlardaki tüketicilerin ihtiyaçlarına bağlıdır. Satıcıların, pazarlarının sınırlarını mahalli pazarlardan bölgesel, ülkesel hatta ülkeler arası pazarlara genişletmeleri için, ürünlerini iyi ve doğru tanımlamaları gerekir. Çünkü alıcıların, bu ürünlere fiziksel olarak kontrol etmeleri mümkün değildir. Pazarlar geliştikçe, daha evvel satıcıların geliştirdikleri bireysel derece ve standartlar yetersiz kalmış ve bunlara bir düzenleme getirme lüzumu ortaya çıkmıştır. Bu düzenlemede hükümetler rol almışlardır. Ticari anlamda derece ve standartlar ürün pazarlamada önemini giderek artırırken, tüketici nazarında kalitenin göstergesi daha ziyade taşıdığı markadır.

(23)

4.4.1. Ürün standartlarının yararı

Derecelendirme ve standartlar, ürün pazarlarında bilgi alış verişini artırmaktadır.

Hükümet desteği ile birlikte, derece ve standartlar nakliye riskini azaltmakta, pazar sınırlarını genişletmekte, ekonomik ve prodüktif etkinliği artırmaktadır. Derecelendirme, ürünün fiziki anlamda kontrol edilmesi gereğini ortadan kaldırmakta, fiyat mukayesesini mümkün kılmaktadır. Tüketicilerin ihtiyaçları, fiyat mekanizması ile üreticilere iletilmekte üreticiler üretim ve satış programlarını istenen yönde geliştirebilmektedirler.

Derece ve standartların ekonomik avantajları bununla da sınırlı değildir.

Derecelendirme talep artışı sağlar, bu ise (belirli bir fiyattan veya daha yüksek fiyatlardan) satışların artması demektir. Üretim ve fiyat etkinliğinin artması, pazarlama marjlarının azalması demektir. Rekabet ortamında bu durum tüketici ve üreticiler için yarar sağlar, tüketici gelirleri artarken, perakende piyasada fiyatlar düşer.

4.4.2. Hedonik fiyatlar

Mallar, faydalarına göre fiyat bulurlar. Hedonik fiyatlamanın dayandığı hipotez budur (Rosen,1974). Buna göre bir ürünün fiyatı, bağlı bulunduğu faktörlerin miktarı ve her faktöre tüketicinin verdiği değerin bir fonksiyonudur. Hedonik fiyatlarda önemli olan ve tüketici açısından gerekli olan faktörler, derece ve standartlarda kullanılan faktörlerdir.

Tarım ürünleri fiyat tespitinde hedonik fiyat modelini kullanmak için, derece ve standartların geliştirilmesinde önemli olan faktörlerin ve her bir faktörün önem derecesinin belirlenmesi gerekir. Bu tespitte regresyon modeli kullanılmaktadır:

Eşitlikte P ürün fiyatını, Z’ler kalite faktörlerini, B’ler her bir kalite faktörünün ağırlığını (model sonucunda tespit edilecek) ve e’de açıklanamayan (modelde yer almayan) faktörlerin etkisini (hata terimi) göstermektedir. Regresyona dahil edilen kalite faktörleri, tüketiciler için önemli olan ve derecelendirmede kullanılan faktörlerdir. Örneğin bira mayası için hedonik fiyat modelinde kullanılan değişkenler protein yüzdesi ve kabarma yüzdesidir (Wilson, 1984).

Regresyon modeli tahmin edildiğinde, katsayılar (B’ler) bu faktörlerin marjinal fiyatlarını veya ürün fiyatının bu faktörlere bağlı olarak elâstikiyetlerini verecektir. Yapılan ekonomik

e Z B Z B Z B B

P01 12 23 3

(24)

araştırma sonuçlarına göre Dünya pazarlarında buğdaydaki protein miktarındaki %1 artış, buğday fiyatında % 0.5 artışa yol açıyor. Beyaz buğday ton başına 16$ prim alıyor (Veeman, 1987).

Bazı kalite özelliklerinin fiyat üzerindeki etkisinin tahmin edilmesi çok yararlı sonuçlar doğurabilir. Üreticiler, üretim tarzlarını değiştirebilirler, girdi kullanımında farklılık yapabilirler, çeşit değişikliğine gidebilirler, böylece fiyat primlerinden yararlanma imkânını oluşturabilirler. Bazı kalite özellikleri, çeşit geliştirme araştırmalarının artırılmasını sağlayabilir.

4.5. Hükümet Desteklerinin Etkisi

Tarım ürünleri fiyatlarına uzun süre müdahale edilmemesi yaygın değildir, aksine hükümetler sık sık tarım ürünleri fiyatlarına müdahalede bulunmak zorunluluğunu hissederler.

Tarım ürünleri fiyatlarının daha evvel bahsettiğimiz özellikleri, hükümetlerin müdahalelerini gerekli kılmaktadır. Tarım ürünleri fiyatlarının çok değişken olmasından dolayı, gelişmekte olan ülkelerde hükümetler tarım ürünleri üretimin garanti altına almak ve çiftçi gelirlerinin aşırı düşmesini önlemek için fiyat istikrarını sağlayacak tedbirleri almak isterler. Bu bölümde bu tedbirlerin bazıları üzerinde duracağız. Hükümetlerin tarım ürünleri fiyatlarına müdahalesi şu sebeplere dayanır: (i) çiftçilerin elde ettikleri ortalama fiyat ve gelir seviyesini yükseltmek;

(ii) fiyat ve gelir dalgalanmalarını önlemek; (iii) gıda maddeleri ve giyimde kendine yeterliliği sağlamak; (iv) kaynak dağılımında etkinliği artırmak (Carman,H.F., Padberg et al, 1997’den).

Açıklanacak tedbirler arasında hükümet alımları yolu ile fiyat desteklemeleri, üretim sınırlamaları, gümrükler, tüketim veya ihracat destekleri ve fark ödemeleri sayılabilir.

Hükümetler bazen de ürün fiyatlarındaki aşırı artışları önlemek zorunda kalmaktadırlar. Tarım ürünleri fiyatlarının aşırı yükselmesi savaş ve kıtlık yıllarında olur.

Uygulanan en yaygın politikalar, fiyat kontrolleri veya ihracat sınırlamalarıdır. Şartlar düzelmeye başlayınca hükümetler bu politikalara son vermekte, stoklarda muhafaza edilen ürünleri piyasaya arz etmektedirler.

4.5.1. Destek alımları

Elverişli iklim koşullarından dolayı tarım ürünlerinin çok fazla olduğu yıllarda piyasada tarım ürünleri fiyatları çok düşer. Depolanabilen ürünlerde (hububat ve pamuk gibi)

(25)

ürün fiyatlarının artmasını sağlamak için hükümetler destekleme alımları yaparlar. Uygulama, basit bir şekil yardımıyla açıklanabilir. Hükümetin ürün fiyatını Pd seviyesinde desteklediğini varsayalım. Bu fiyat normal arz ve talep şartlarında oluşacak denge fiyatının (Pe) üzerinde bir fiyattır. Ürünün bu fiyattan satılmasını sağlamak için hükümetin piyasadaki fazla ürünü (Qa-Qd) satın alıp depolaması gerekir (Şekil 4.13).

Fiyat destekleme programlarının hükümete maliyeti, arz ve talep eğrilerinin elâstikiyetine bağlıdır. Arz ve talep eğrilerinin elâstikiyeti ne kadar fazla ise, fiyat desteğinin hükümete maliyeti o kadar fazladır. Bu sebepten dolayı hükümetler bu maliyeti düşürmek için, bazı ürünlerde üretimin belli miktarlarının üzerine çıkmasını önlemeye çalışırlar.

Destekleme programlarının hükümete maliyeti, ürünün depolama süresine ve yeniden satış dönemindeki fiyatlara da bağlıdır. Bu iki sebepten dolayı destekleme programlarının maliyeti çok yüksek olabilir.

4.5.2. Üretim sınırlandırması

Destekleme alımlarının maliyeti, bu ürünlere ayrılan arazinin genişlemesi üzerine büyük boyutlara ulaşabilir. Böyle bir durumda üretimi sınırlandırmak, hatta çiftçilere üretim yapmamaları için para ödemek daha az masraflı olabilir. Bu sayede destekleme alım masrafları ve depolama masrafları da yapılmamış olacaktır. ABD’de ve İngiltere’de buna benzer politikalar uygulanmakta, üretime sınırlandırmalar getirilmekte, bu kotayı aşarlarsa üreticilere ceza verilmektedir. Yaygın olarak tatbik edilen diğer bir uygulama, girdi kullanımını sınırlandırmaktır. Türkiye’de tütün, fındık, çay alanlarına sınırlamalar getirilmiştir. ABD ve Avrupa’da süt ve et ürünlerinde sınırlamalar vardır. ABD’de buğday

Fiyat

T A

Pd Destek fiyatı Pe

0 Qd Qa Miktar Şekil 4.13. Fiyat Destekleme Alımları

(26)

üretimini sınırlandırmak için çiftçinin boş bıraktığı araziye gelir ödenmektedir (bu programın adı set-aside’dır.) Bu programın uygulanması ve kontrolü diğerlerinden daha kolaydır. Ancak üretimi kısmak için büyük miktarda arazinin üretim dışında tutulma gereği vardır. Çünkü çiftçiler verimsiz araziyi üretim dışında bırakarak, verimi daha yüksek arazide daha bol girdi kullanarak üretim yapmayı tercih etmektedirler.

Talebi nispeten inelâstik olan ürünlerde çiftçiler, üretimin sınırlandırılmasından kârlı çıkabilirler. Kısa dönemde birçok tarım ürününün talebi inelâstiktir. Buna mukabil uzun dönemde yüksek ürün fiyatları ikame ürünlerin ortaya çıkmasına veya başka kaynaklardan ürün teminine gidilmesine yol açmaktadır. Örneğin ABD’de pamuk üretimine getirilen sınırlamalar sonucunda fiyatlar çok yükselmiş ve pamuk üreticileri pazarlarını sentetik kumaşlara kaptırmışlardır.

Üretim kontrolü programlarının etkileri Şekil 4.14’te gösterilmiştir. Şekilde toplam arz Qa ile sınırlandırılmıştır. Bu sınırlandırma sonucunda fiyat Pa seviyesinde oluşmaktadır.

Hükümete olan maliyetin daha az olduğuna dikkat ediniz çünkü bu defa ödemeyi tüketici yapmaktadır. Tüketicilerin elde ettiği toplam gelir de daha az olabilir çünkü satılan ürün miktarındaki azalma daha fazladır. Bununla beraber üreticiler bu programları benimseyebilirler çünkü üretim masrafları da azalmaktadır. Tarıma girdi temin eden kuruluşların (tohum, gübre, makine, ilaç) ve pazarlama zincirindeki aracıların ise bu programlardan hoşnut olmayacakları açıktır. Üretim sınırlamaları talebi inelâstik olan ürünlerde fiyatların aşırı yükselmesine yol açmaktadır. Örneğin AT’de 1996 yılında süt fiyatlarının uygulanan üretim sınırlamaları sonunda, normal pazar fiyatlarının 3 katı yükselmiştir (Carman,H.F., Padberg et al, 1997’den).

Fiyat Kontrollü arz

T A

Pa

Qa Üretim Şekil 4.14. Arz Kontrolünün Ekonomik Etkileri

(27)

4.5.3. Gümrükler ve ithalata getirilen sınırlamalar

Çeşitli ülkeler, kotalar ve gümrükleri kullanarak yurt içindeki fiyatları, dünya pazarlarındaki fiyatlardan yüksek tutmayı denemişlerdir. Bu gibi korumacı politikalar sonucunda yurt içindeki fiyatlar, dünya fiyatlarının üzerinde seyretmiş, üretim artmış ithal edilen ürün miktarı azalmıştır. İç tüketim ve üretimin koruma politikalarından etkilenme derecesi, arz ve talep eğrilerinin eğimine bağlıdır. Korumacı politikaların üretim, tüketim ve ithalat üzerine etkileri Şekil 4.15’de görülmektedir. İthalat miktarının, dünya fiyatları (Pw) seviyesinde tam elâstik olduğunu varsayalım. Koruma önlemleri alınmadığı durumlarda üretim Q1, talep Q4 ile gösterilen miktarlar kadar olacaktır. İthalata Pt-Pw farkı kadar bir gümrük uygulandığında, iç fiyatlar Pt seviyesine yükselecek, üretim Q2’ye çıkacak, talep Q3’e inecektir. Bunlar gümrüklerin, üretim ve talep üzerindeki etkileridir.

Şekilde tüketicilerin, gümrüklerin tamamını karşıladıkları görülmektedir. İthalat fiyatı değişmezse, ithalat da azalmaktadır. Gümrükler hükümete bir gelir bırakırlar (bu şartlar altında ithalat olduğu sürece). İthalatı sınırlamak üzere uygulanan kotaların, fiyatlar üzerine aynı etkiyi yapacağına dikkat ediniz. Hükümetler, ithalat lisansları yolu ile kotalar için bir ücret tahakkuk ettirmezlerse hiçbir gelir elde edemeyebilirler. Bu durumda yüksek fiyatlardan ihracatçı ülkeler yararlanacaktır (Carman,H.F., Padberg et al, 1997’den).

Fiyat T A

Pt Pw+gümrük

Pw Pw

Q1 Q2 Q3 Q4 Miktar

Şekil 4.15. Gümrüklerin Üretim, Tüketim ve Fiyatlara Etkisi

(28)

4.5.4. Tüketim veya ihracat destekleri

Hükümetler iç tüketim ve ihracatı desteklerlerse, fiyatlar serbest piyasadaki denge fiyatının üstünde olsa bile arz fazlası problemi yaşanmaz. Üreticilerin bu programları desteklemeleri normaldir. Talebi artıran böyle bir program, üretimi sınırlandıran programa tercih edilecektir. Bu tip programlar, tarım dışı sektörler tarafından da geniş bir şekilde desteklenmektedir (İlk okullardaki beslenme programları, fakir ve düşkünlere gıda yardımları). Bu programların tarım ürünleri üreticilerine etkileri genelde eşit değildir ve sınırlıdır. Gelir elâstikiyeti daha yüksek olan ürünleri (et, peynir, hazır yiyecekler, bazı meyveler ve sebzeler) yetiştirenler bu işten kazançlı çıkacaktır. Buğday, çeltik, kuru fasulye üreticilerinin kazancı ise çok az olacaktır. Tüketicilerin pazarlama hizmetlerine olan talepleri çoğaldıkça, bundan pazarlama firmaları kazançlı çıkacaktır.

ABD ve AT, tarımda üretim fazlalıklarını önlemek için bu programları uygulamaktadırlar. Bu programların ihracatçı ülkeler tarafından adil bulunmaması normaldir.

Bunun sebebi, tarım ürünleri ihracatının önemli bir yer tuttuğu ülkelerin ihracat imkânlarının olumsuz yönde etkilenmesidir (Carman,H.F., Padberg et al, 1997’den).

4.5.5. Fark ödemeleri

Fark ödemelerinde, pazarda oluşan fiyat, devletin garanti ettiği fiyattan az ise aradaki farkı devlet çiftçilere ödemekle yükümlüdür. Bu ödemelere telafi edici ödemeler (İngilizce’de deficiency payment) denir. İngiltere, AT’ye girmeden evvel tarım ürünleri fiyatlarını böyle bir programla desteklemekteydi. Fiyat destekleme programları ile karşılaştırıldığında tüketiciler, çiftçilere hükümet tarafından yapılan fark ödemeleri sayesinde artan üretim sonucu fiyatların düşmesinden yararlanmaktadırlar. Bu yolla depolama, problemleri de ortadan kalkmaktadır.

Ancak hükümet harcamalarında bu programlar çok önemli bir yer tutarsa bunun bütçeye getireceği yük çok fazla olabilir. Enflasyonu artırma eğilimi gösteren bu tip uygulamaların yaygınlaşması halinde hükümetlerin politik desteklerini yitirme ihtimalleri artar. Bu açıdan fark ödemeleri uygulamaları ancak belirli ürünlerle sınırlı kalacaktır.

(29)

Fiyat T

A Pg

Pc

0 Qa Miktar

Şekil 4.16. Fark Ödemelerinin Ekonomik Etkileri

Fark ödemelerinin, fiyat desteklerine nazaran bir avantajı da ikame ürünlere veya ithal ürünlere pazarı kaptırmayı engellemesidir. Programın ekonomik etkileri Şekil 4.16’da görülmektedir. Garanti fiyatının (Pg), piyasa fiyatından (Pc) yüksek olduğunu varsayalım.

Toplam arz Qa olacaktır. Bu miktar arz, Pc fiyatından satın alınacaktır. Hükümetin ödeyeceği miktar (Pg-Pc)Qa dir.

4.6. Fiyat Kontrolleri

Bir ürünün veya bir ürün grubunun (unlu gıdalar gibi) fiyatının politik olarak kabul edilmeyecek bir seviyeye çıkmasını önlemek için hükümetler fiyatların yükseleceği maksimum seviyeyi tayin ederler. Bazen maksimum fiyat, belirli bir tarihteki fiyattır (örneğin ekmek fiyatının, 20 Mayıs 2002 tarihindeki fiyatından fazla olmaması gibi). Fiyat kontrolleri enflasyonun çok arttığı durumlarda veya savaş zamanlarında stratejik ürünlerde kıtlık yaşanmaması için uygulanır. Fiyat maksimum seviyede tutulur ama talep artmaya devam eder (Şekil 4.17). Başlangıçta piyasanın Pm fiyat seviyesinde dengede olduğunu varsayalım, miktar da Qd’dir. Tavan fiyatı uygulandığında, talep artacak (T’), tüketiciler Qm kadar ürün satın almak isteyeceklerdir ama satıcıların sunduğu miktar hala Qd kadardır. Piyasada Qm-Qd kadar ürün kıtlığı vardır. Tecrübeler zamanla kıtlık probleminin büyüdüğünü göstermiştir.

(30)

Fiyat T’

T A

Pm

0 Qd Qm Miktar Şekil 4.17. Tavan Fiyatının Ekonomik Etkileri

Fiyatların artmasına müsaade edilmemesinin sonucu ne olabilir? Piyasada oluşan fiyatlara müdahale edileceği durumlarda, fiyatın işlevlerini görecek başka vasıtalara ihtiyaç olacaktır. Böyle durumlarda hükümetler ürün satışını karneye bağlayabilirler. Her aileye ihtiyacı kadar karne verilir. Karne, miktarı sınırlı olan yeni bir alış-veriş aracı olarak ortaya çıkar. Karne uygulamasına gidilmediği taktirde ilk gelenler ürünü alacaklardır. Bu durumda fiyatın rolünü “kuyruklar” üstlenecektir. Bir diğer sonuç karaborsanın ortaya çıkmasıdır.

(31)
(32)

Referanslar

Benzer Belgeler

Destan özetle şöyledir: Kanlı Koca, oğlu Kan Turalı'yı evlendirmek ister. Kan Turalı, evleneceği kızın birtakım yiğitlik vasıflarını taşımasını istemektedir.

During the project, the levels of mercury, copper and lead and their changes in time and space were studied in two pelagic fish species, anchovy (Engraulis encrasicolus) and horse

bulgulara göre, yerel halkın turizm gelişim sürecine genel an- lamda olumlu tutum sergilediğini, turizm yatırımlarının artma- sı gerektiğini ayrıca

Generally, proneness to boredom has been associated with several negative personality traits and negative emotional states, such as sadness, lethargy, displeasure, distress, anger,

Ölçek alt boyutları ve ölçek toplam puan ortalamaları- nın bulundukları sınıfa göre farklılık olup olmadığına bakılmış ve kesinlik-doğruluk boyutunda

[r]

According to the report “To Err Is Human: Building a safer Health System” issued by Institute of Medicine (IOM) in 1999, patient safety became an important issue because most

Ryder, the protagonist of The Unconsoled , travels to a nameless European city, while the unnamed protagonist of “A Family Supper” travels back home to visit his father after