• Sonuç bulunamadı

ÖZEL BÖLÜM vergi raporu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÖZEL BÖLÜM vergi raporu "

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

2005 YILINDA ELDE EDİLEN KURUM KAZANÇLARININ VERGiLENDiRiLMESi

• Hikmet ÇETİN •

Vergi Denetmen Yrd.

1

-KURUMLAR VERGISININ KONUSU VE MÜKEL- LEFLERI

5422 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun

ı 'inci maddesinde bu kanunun uygulanması bakımından mükellef sayılanlara yer verilmiştir.

Buna göre, Sermaye şirketleri, Kooperatifler, ikti- sadi Kamu Müesseseleri, Dernek ve Vakıflara ait iktisadi işletmeler ile iş ortaklıkları'nın kazançları Kurumlar Vergisine tabidir. Aynı maddenin de-

vamında kurum kazancının nelerden ibaret ol-

duğu açıklanmış, kurum kazancının Gelir Vergisi konusuna giren gelir unsurlarından terekküp

edeceği ifade edilmiştir.

Bu açıklamalara göre 193 Sayılı Gelir Ver- gisi Kanunu'nun 2'nci maddesinde yer alan ge- lir unsurları elde edilme usulüne ve niteliğine ba-

kılmaksızın Kurumlar Vergisi yönünden kurum ka-

zancını oluşturur. Gelir Vergisi Kanunu'nun 2'nci maddesinde sayılan gelir unsurları Ticari ve Zirai kazançlar, Ücretler, Serbest Meslek Kazançları, Gayrimenkul sermaye iratları, Menkul sermaye

iratları ile Diğer kazanç ve iratlardır.

Yukarıda sayılan gelir unsurlarından birinin,

birkaçının veya hepsinin birlikte KVK'nın ı 'inci maddesinde sayılan kurumlar tarafından elde edilmesi halinde elde edilen kazanç kurum ka-

zancı olarak adlandırılacaktır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun ı3'üncü

maddesinde Kurumlar Vergisinin, bu kanunun

ı 'inci maddesinde sayılan mükellefler tarafın­

dan bir hesap dönemi içinde elde ettikleri kurum

kazancının safi tutarı üzerinden hesaplanacağı, devamında da safi kurum kazancının tespitinde

GVK'nın ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin

• Oya TEZEL •

Vergi Denetmen Yrd.

uygulanacağı ifade edilmiştir. Buradan hareket- le safi kurum kazancı GVK'nın 40 ve 41 'inci mad- deleri, KVK'nın 14, mükerrer 14 ve ı5'inci mad- deleri ile 2ı3 Sayılı VUK'un değerlemeye ilişkin

hükümleri doğrultusunda tespit edileceğini söy- lemek mümkün olacaktır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun ı 'inci mad- desinde sayılan kurumlardan ne anlaşılması ge-

rektiği ise yine bu kanunun 2, 3, 4, 5, 6 ve müker- rer 6'ncı Maddelerde açıklanmıştır. Bu kapsam- da olmak üzere Kurumlar Vergisi mükellefleri

aşağıdaki kurumlardan oluşmaktadır:

A- Sermaye Şirketleri: TIK' ya göre şirketler, şahıs ve sermaye şirketleri olmak üzere iki gruba

ayrılmıştır. Şahıs şirketi kendi içinde, Kolektif ve Adi komandit şirket olarak ayrılmıştır. Sermaye şir­

keti ise Anonim, Eshamlı komandit ve Limited şir­

ket olarak sınıflandırılmıştır.

KVK'nın 2'nci maddesinde sermaye şirket­

lerine yer verilmiştir. Buna göre TIK hükümlerine göre kurulmuş olan anonim, eshamlı komandit ve limited şirketler ile aynı mahiyetteki yabancı

kurumlar sermaye şirketi olarak kabul edilecektir.

Ayrıca Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan

yatırım fonları bu kanunun ve Gelir Vergisi Kanu- nunun uygulanmasında sermaye şirketi olarak addedilecektir.

20.02. ı930 tarihli ı567 sayılı kanuna göre, ilgili merciierden izin almak suretiyle Türkiye' de sadece portföy işletmeciliği faaliyetinde bulu- nan dar mükellefiyete tabi yatırım fonlarının ku- rumlar vergisi uygulamasında 2499 sayılı SPK'na göre kurulan yatırım fonları gibi dikkate alına­

caktır. (Bu fıkra l'ıükmü, 5281 sayılı Kanunun 44'üncü maddesiyle, Ol .Ol .2006 tarihinden itiba-

151

(2)

sayı:81 nısan · mayıs 2006

ÖZEL BÖLÜM vergi raporu

ren elde edilen geliriere uygulanmak üzere, O ı .O ı .2006 tarihinde yürürlükten kalkmıştır.)

Kurumlar Vergisi Kanununda sayılan ser- maye şirketlerinin özelliklerine kısaca değinme­

nin faydalı olacağı kanaatindeyiz.

ı-Anonim Şirketler: Sermayesi belli payiara

bölünmüş, borçlarına karşılık sadece malvarlığı

ile sorumlu olan, en az 5 ortakla ve 50 milyar TL sermaye ile kurulabilen sermaye şirketleridir.

Anonim şirketlerde sermaye belirli payiara bö-

lünmüştür. Bu paylar hisse senetleri ile temsil edi- lir. Hisse senetleri kıymetli evrak hükmündedir ve

alınıp satılabilir. Ortaklar şirketlere koydukları ya da koymayı taahhüt ettikleri sermayeleri ile so- rumludur. Ortakların şirket karından aldıkları pa- ya kar payı veya temettü denir.(Yatırım ortaklık­

ları da Anonim Şirket şeklinde örgütlendiklerin- den sermaye şirketi niteliğindedirler.)

2- Eshamlı Komandit Şirketler: Sermayesi payiara bölünen ve ortaklardan bir veya birkaçı

(en az birisi) şirket alacaklılarına karşı sınırsız ( ko- mandite ortak), diğer ortakların ise sınırlı ( ko- manditer ortak) sorumlu olduğu şirketlerdir.

Diğer sermaye şirketleri safi kurum kazanç-

ları üzerinden vergilendirildikleri halde. Eshamlı

Komandit Şirketlerde Kurumlar Vergisi, komandi- ter ortaklara düşen kar payı üzerinden alınır.

Çünkü komandite ortakların şirket kazancından aldıkları paylar. GVK'nın 37'nci maddesine göre

bunların şahsi ticari kazancı. sayılır ve bunlar ta-

rafından Gelir Vergisi beyannamesi ile beyan edilerek gelir vergisine tabi tutulur.

3- Limited Şirketler : En az iki en çok 50 ger- çek veya tüzel kişi tarafından bir ticaret unvanı altında en az 5 milyar sermaye ile kurulan ve or-

taklarının sorumlulukları şirkete koymayı üstlen- dikleri sermaye ile sınırlı olan şirketlerdir. Ortaklar

şirket alacaklarına karşı koymayı üstlendikleri ser- maye ile sınırlı sorumlu tutulmuşlardır. Ancak 4369

sayılı kanunla 6183 sayılı AATUHK'nun 35'inci maddesinde yapılan değişiklikle şirket ortakları şirketin vergi borçları yönünden sermayedeki

payları oranında tüm mal varlıkları ile yani sınırsız

sorumlu tutulmuşlardır.

Limited şirketler; bankacılık ve sigortacılık dışında her türlü iktisadi amaç için kurulabilir.

4-Yatırım Fonları: 2499 sayılı SPK'nın 37'nci maddesinde yatırım tonları; "Bu kanun hükümle- ri uyarınca halktan katılma belgeleri karşılığında

toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, ris- kin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esasları­

na göre sermaye piyasası araçları. gayrimenkul,

altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işlet­

mek amacıyla kurulan malvarlıkları" olarak ta-

nımlanmışlardır.

Fonların tüzel kişilikleri yoktur. Ancak mal-

varlığı kurucunun malvarlığından ayrıdır.

B- Kooperatifler: KVK'nın 3'üncü madde- sinde kooperatifiere yer verilmiştir. Bu maddeye göre kooperatifler, 1163 sayılı Kooperatifler Ka- nununa ya da özel kanunlara göre kurulan tüke- tim, üretim, satış, yapı, kredi ve sair kooperatifler ile aynı nitelikteki yabancı kooperatiflerdir. An- cak okul kooperatifleri gibi dernek veya adi şir­

ket niteliğinde olanlar kooperatif sayılmamıştır.

ıı63 sayılı Kanunla Kooperatifler; "Tüzel ki-

şiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekono- mik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçin- melerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanış­

ma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak ama-

cıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile özel idare- ler. belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler

tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir ser- mayeli teşekküller" olarak tanımlanmıştır.

C- iktisadi Kamu Müesseseleri: KVK'nın 4'üncü maddesine göre; sermaye şirketi veya kooperatif şeklinde olmaksızın kurulan ve de-

vamlı olarak işletilen ticari. n aT ve zirai işletmeler

iktisadi kamu müesseseleri olarak tanımlanmıştır.

Bunların kazanç gayesi gütmemeleri. tüzel kişilik­

lerinin olmaması, müstakil muhasebeleri ve ken- dilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmaması, mükellefiyetierine etki etmez de- nilmektedir.

Bunların vergilendirilmesine esas olan; de-

vamlı olarak ticari, n aT veya zirai nitelikte bir fa- aliyet göstermeleridir.

D- Dernek ve Vakıflara Ait iktisadi işletme-

(3)

vergi

raporu ÖZEL BÖLÜM

sayı:81 nisan mayıs 2006

ler: Kanunun ı 'inci maddesi dernek ve vakıflara

ait iktisadi işletmelerin kurumlar vergisi mükellefi

olduğunu hükme bağladıktan sonra, bu kanu- nun uygulamasında sendikaların dernek, cemo- atierin vakıf hükmünde olduğunu belirlemiştir.

Dernek; iktisadi amaç gütmemek üzere kurulan tüzel kişiliğe sahip bir kuruluştur.

Vakıf; 2762 sayılı Vakıflar Kanununa göre, bir malın belli bir amaca sürekli olarak tahsisi ve bu suretle temlik ve temellükten men edilmesini ifade eder.

Dernek, sendika. cemaat ve vakıfların

kendileri mükellef değildir. Bunlara bağlı olarak

işletilen iktisadi işletmeler kurumlar vergisine tabi

tutulmuştur.

E- Yabancı Kamu idare ve Müesseselerine Ait iktisadi işletmeler : Kanunun 6'ncı maddesin- de, yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve müesseselerine ait veya tabi olup, sermaye şir­

keti veya kooperatifler dışında kalan ticari, sınai

veya zirai işletmelerin, Türk iktisadi kamu müesse- seleri gibi kurumlar vergisine tabi tutulacağını ifa- de eder.

Maddenin devamında, bunların kazanç gayesi gütmemeleri, tüzel kişiliklerinin olmaması,

müstakil muhasebeleri ve kendilerine ayrılmış

sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmaması

mükellefiyetierine etki etmez denilmektedir.

F- iş Ortaklıkları: KVK'nın mükerrer 6'ncı maddesinde iş ortaklıkları; "Kurumlar vergisi mü- kelleflerinin kendi aralarında, şahıs ortaklıkları ve- ya gerçek kişilerle belirli bir işi birlikte taahhüt et- mek ve kazaneını paylaşmak amacıyla kurduk-

ları ortaklıklardan vergi dairesinden bu şekilde

mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler" ola- rak tanımlanmıştır. Bunların tüzel kişiliklerinin ol-

maması yükümlülüklerini etkilemez.

4369 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle iş ortaklığı kurulması ortakların tercihine bırakılmış­

tır. iş ortaklığının tüm koşulları oluşmuş olsa bile, ancak dilekçe ile talep edilmesi durumunda ortaklığı olarak yükümlülük tesis edilecek aksi halde adi ortaklık olarak kabul edileceklerdir.

31 sayılı KVK Genel Tebliği uyarınca iş or-

taklığının kurumlar vergisi mükellefi sayılabilmesi

için aşağıdaki koşullar topluca aranacaktır:

- Ortaklardan en az birisinin kurumlar ver- gisi mükellefi olması,

- Ortaklığın belirli bir işi sonuçlandırmak

üzere yazılı bir sözleşme ile kurulması,

- iş ortaklığının konusunun belirli bir olma-

sı,

-işin, birden fazla takvim yılına yaygın; in-

şaat, onarma, montaj ve teknik hizmet işi olması,

- Birlikte yapılacak işin belirli bir sürede ger-

çekleştirilmesinin öngörülmesi,

-iş ortaklığı ile işveren arasında bir taahhüt

sözleşmesinin olması,

-iş bitiminde kazancın paylaşılması,

-Ortakların, birlikte taahhüt ettikleri işin ta-

mamından işverene karşı sorumlu olması,

- Birlikte yapılması öngörülen işin bitimi ve VUK' un da belirtilen mükellefiyetle ilgili ödevle- rin tamamının yerine getirilmesi ile mükellefiyetin sona ermesi,

- Ortakların kurumlar vergisi mükellefi ol-

mayı talep etmeleri gerekmektedir.

-Ortaklık adına tarh olunacak vergi ve ce- zalardan ortaklar müteselsilen sorumlu olacak-

lardır

ll- MÜKELLEFIYET ŞEKILLERI:

A- Tam Mükellef : Kurumlar Vergisi Kanu- nu'nun 9'uncu maddesinde, bu kanunun birinci maddesinde yazılı tüzel kişilerden kanuni veya

merkezleri Türkiye'de bulunanların tam mükelle- fiyet esasına göre vergilendirileceği ifade edil-

miştir. Tam mükellefiyete tabi kurumların gerek Türkiye'de gerekse yurtdışında elde ettiği kurum

kazançlarının tümü üzerinden vergilendirileceği

hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm uyarınca bu kanunda yazılı ku-

rumların tam mükellefiyet esasına göre kurumlar vergisine tabi tutulabilmesi için kurumun kanuni veya merkezlerinden birisinin Türkiye'de bulun-

ması gerekli ve yeterlidir.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun lO'uncu maddesinde kanuni veya merkezinden ne an-

153

(4)

sayı:B1 • nisan -mayıs 2006

ÖZEL BÖLÜM vergi raporu

!aşılması gerektiği hususuna yer verilmiştir. Buna göre kanuni merkezden maksat, vergiye tabi ku-

rumların esas nizarnname veya mukavelename- lerinde veya teşkilat kanunlarında gösterilen merkezdir. iş merkezinden maksat ise, iş bakımın­

dan muamelelerin bilfiil toplandığı ve idare edil-

diği merkezdir.

B- Dar Mükellef : Kurumlar Vergisi Kanu- nu'nun ll 'inci maddesinde, Bu kanunun birinci maddesinde yazılı kurumlardan kanuni ve

merkezlerinden her ikisi de Türkiye içinde bulun-

mayanların dar mükellefiyet esasına göre vergi-

lendirileceği ifade edilmiştir. Dar mükellefiyet

esasına göre vergiye tabi olan kurumlar yalnız

Türkiye'de elde ettikleri kurum kazançları üzerin- den vergilendirilirler.

Tam mükellefiyet esasında kurumun kanu- ni veya merkezlerinden birisinin Türkiye'de bu-

lunması gerekli ve yeterli iken, dar mükellefiyet

esasında kurumların kanuni ve merkezlerinden her ikisinin de Türkiye dışında bulunması zorunlu

kılınmıştır.

lll- KURUMLAR VERGISI MATRAHININ TESPI- TINDE INDIRILECEK GIDERLER:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13'üncü maddesinin ikinci fıkrasında safi kurum kazancı­

nın tespitinde hangi usullere uyulacağı hükme

bağlanmıştır. Bu tıkraya göre safi kurum kazancı­

nın tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari ka- zanç hakkındaki hükümleri uygulanacaktır. Yani

GVK'nın 40'ıncı maddesinde yazılı giderler, ku- rumlar açısından da kazancın safi tutarını tespit edebilmek adına indirilebilir. O halde Kurumlar Vergisine tabi olan bir mükellefin kurum kazancı­

nın hesaplanması için KVK'nın 14'üncü madde- sinde yazılı giderlerin yanında GVK'nın ticari ka- zançlara müteallik 40'ıncı maddesinde yazılı gi- derleri de kazancından indirilebileceğini söyle- yebiliriz. Burada dikkat edilmesi gereken bir hu- sus da gerek GVK'nın 40'ıncı maddesinde, ge- rekse KVK'nın l4'üncü maddesinde yer alan hü- kümlerin birer sınırlama hükümleri olduğudur. Bu nedenle, bu maddelerde yer almayan giderler hiçbir şekilde indirim konusu yapılamayacaktır.

A- GVK'YA GÖRE KAZANCIN TESPITINDE IN- DIRILECEK GIDERLER:

Kazancı elde edilmesi aşamasında yapı­

lan ve indirimi kabul edilen giderlerin bazı özellik- lere sahip olması gerekir. Öncelikle yapılan gider ile kazancın elde edilmesi veya sürdürülmesi

arasında nedensellik bağının olması gerekir. Yine

yapılan bu giderler karşılığında maddi veya gay- ri maddi bir iktisadi kıymet iktisap edilmiş olma-

malıdır. Yapılan harcamaların kazancın elde

edildiği hesap döneminde yapılmış olması gere- kir. Yapılan giderin kurum kazancından indirile- bilmesi için harcamanın yapıldığı gelir vergiye tabi bir gelir olmalıdır. Ayrıca yapılan giderlerin mükellefin yaptığı işin mahiyetine uygun olması gerektiği gibi bu giderlerin ödemenin yapıldığı

mükellefler tarafından verilecek belgeleri e tevsik edilmesi gerekmektedir.

GVK'nın 40'ıncı maddesinde sayılan ve kurum kazancın tespitinde dikkate alınacak gi- derler şunlardır:

ı-Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler. Bu genel

giderler arasında işyeri kirası, aydınlatma, ısıtma

su, elektrik, kırtasiye ve telefon giderleri, temsil ve

ağırlama giderleri, reklôm ve danışmanlık, pa- zorlama, satış ve dağıtım giderleri, bina. taşıt ve emtiaya ilişkin sigorta giderleri ile finansman gi- derleri sayılabilir. Dikkat edilecek olursa bu tür gi- derler daha çok işletmenin yönetim yönüyle ilgi- lidir. Zira hizmet veya üretime ilişkin giderler ma-

lın ya da hizmetin maliyetine eklenir.

Yukarıda da açıkladığımız gibi yapılan bir giderin indirime tabi tutulabilmesinin koşulların­

dan biri de yapılan bu harcamanın 213 Sayılı

VUK' da şekil şartları belirtilen belgelerden biri ile tevsik edilmesi gerektiğidir. Ancak GVK'nın

40/l 'inci maddesinin ikinci fıkrası ile bu hükme bir istisna getirilmiştir. Buna göre ihracat, yurt dı­

şında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık fa- aliyetlerinde bulunan mükellefler, bu bentte ya-

zılı giderlere ilaveten bu faaliyetlerden döviz ola- rak elde ettikleri hôsılatın binde beşini aşmamak şartıyla yurt dışındaki bu işlerle ilgili giderlerine

karşılık olmak üzere götürü olarak hesapladıkları

giderleri de indirebileceklerdir.

(5)

vergi

raporu ÖZEL BÖLÜM

sayı:B1 • nisan · mayıs 2006

Söz konusu istisnadan sadece ihracat, yurt

dışında inşaat, onarma, montaj ve taşımacılık fa- aliyetiyle iştigal eden tam mükellefler ile dar mü- kelleflerden GVK'nın 45'inci maddesinde yazı

faaliyetleri yapanlar hariç olmak üzere yararla-

nacaktır.

2- Hizmetli ve işçilerin iş yerinde veya ye- rinin müştemilatında iaşe ve ibate giderleri, te- davi ve ilaç giderleri, sigorta primleri ve emekli

aidatı (Bu primierin ve aidatın istirdat edilmemek üzere Türkiye'de kain sigorta şirketlerine veya emekli ve yardım sandıklarına ödenmiş olması

ve emekli ve yardım sandıklarının tüzel kişiliği ha- iz bulunmaları şartıyla) ile bu kanunun 27'nci maddesinde yazılı giyim giderleri kazancı tespi- tinde dikkate alınacaktır.

Bu giderlerden sigorta primleri ve emeklilik

aidatları, kanunla kurulan ve Türkiye'de yerleşik

emekli sandıkları ve sigorta şirketlerine ödenmiş olması halinde indirimi kabul edilecektir. Zira özel sigorta için yapılacak ödemeler bu kapsamda

değerlendirilmeyecektir. Diğer bir konu da çalı­

şanlar adına ödenen SSK primlerinin ancak

ödendiği dönemde gider yazılabileceğidir. Bu- nun istisnası da Aralık ayı SSK primidir. Aralık ayı

SSK primi bir sonraki yılın Ocak ayında ödenecek

olmasına rağmen ilgili olduğu dönemin gideri olarak kaydedilebilecektir.

Burada önemli hususlardan bir diğeri de,

işverenlerce işyerinde yemek verilmemesi halin- de çalışılan günlere ait bir günlük yemek bedeli- nin 2005 yılı için 8.000 YTL 'ye kadar olan kısmı

ücret istisnasına tabi olduğudur.

3- işle ilgili olmak şartıyla, mukavelename- ye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider olarak kaydedilebilir. Bu giderlerin indirime tabi tutul-

ması için yapılan işle ilgili olması ve yasa hükmü- ne veya sözleşmeye veya ilama bağlı olması ge- rekmektedir. Burada diğer önemli bir nokta bu tür ödemeler mükellefin kişisel kusurundan kay-

naklanmış olmamalıdır.

4- işle ilgili ve yapılan işin ehemmiyeti ve

genişliği ile mütenasip seyahat ve ikamet gider- leri kazancı tespitinde dikkate alınacaktır. Her

şeyden önce bu tür giderler yapılan işle ilgili ol-

malıdır. Ayrıca yapılan işin önemi, maksadi ve

genişliği ile orantılı olması gerekmektedir.

5- Kiralama yoluyla edinilen veya işletme­

ye dôhil olan ve işte kullanılan taşıtların giderleri dönem kazancının tespitinde gider olarak kay- dedilebilir. Madde metninde de ifade edildiği

üzere taşıt giderlerinin indirim konusu yapılabil­

mesi için kullanılan taşıtın işletme envanterinde

kayıtlı olması veya kiralama yoluyla edinilmiş ol-

ması gerekir. Burada asıl önemli olan ise her iki halde de taşıtın işletme faaliyetinde kullanılması gerektiğidir.

6-işletme ile ilgili olmak şartıyla ödenen bi- na, arazi, gider, istihlak, damga, belediye vergi- leri, harçlar ve kaydiyeler gibi ayni vergi, resim ve harçlar gider olarak dönem hôsılatından indi- rilebilir. Ancak faaliyet konusu ile ilgili olmayan ve MTV Kanununun l4'üncü maddesinin 1, lll ve IV Sayılı Tarifelerinde yer alan taşıtlar (binek oto- mobil, panel vs.) için ödenen Motorlu taşıtlar

vergisi, cezaları ile bunlara ilişkin gecikme zamla-

rı matrahın tespitinde gider olarak yazılamaya­

caktır.

7-Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ay-

rılan amortismanlar. 213 Sayılı VUK' un 313'üncü maddesinde amortisman mevzuu düzenlenmiş­

tir. Buna göre işletmenin envanterine dahil olan, bir yıldan fazla kullanılan, yıpranmaya aşınmaya

ve değerden düşmeye maruz kalan iktisadi kıy­

metlerin ( boş arsa ve araziler hariç ) değerleme

ölçülerine göre tespit edilen değerleri üzerinden bu kanun hükümleri doğrultusunda ayrılan

amortismanlar hasılattan indirilebilir.

8-işverenlerce, Sendikalar Kanunu hüküm- lerine göre sendikalara ödenen aidatlar. Burada dikkat edilecek husus mükellef tarafından öde- nen aidatın bir aylık tutarı, işyerinde işçilere öde- nen çıplak ücretin bir günlük toplamını aşamaz.

9-işverenler tarafından ücretliler adına bi- reysel emeklilik sistemine bu Kanunun 63 üncü maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendin- de belirlenen oran ve hadlerde ödenen katkı payları. Bu kapsamda indirimi kabul edilebilecek tutar, ücretlinin bir aylık brüt ücretinin % lO'unu 155

(6)

sayı:B1 • nisan -mayıs 2006

Ö ZEL BÖLÜM vergi raporu

ve asgari ücretin yıllık brüt tutarı kadardır. Bu tu-

tarın aşılması halinde an kısım indirilmez. Bu yasa hükmü çalışanlar tarafından ödenen katkı payı tutarları içinde geçerlidir.

ı O- Fakiriere yardım amacıyla gıda banka-

cılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflma

Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakocak maddelerinin maliyet bedeli.

Mükellefler tarafından yapılan bu tür ba-

ğışların gider olarak kabul edilebilmesi için mad- de metninde yazılı maddelerin fakiriere yardım amacıyla kurulan gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflma yapılmış olması ge- rekir. Bağışı kabul edecek dernek veya vakfın tü-

züğünde ihtiyacı bulananlara bu tür yardımları yapabileceği yönünde hüküm bulunması gere- kir.

Bağışa konu edilen mal bedeli 2005 yılı için geçerli fatura düzenleme sınırının altında olsa bi- le mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve taşın­

ması için sevk irsaliyesinin düzenlenmesi gereke- cektir. Düzenlenecek faturada "ihtiyaç sahipleri- ne yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesap-

lanmamıştır." ibaresinin yer alması gerekmekte- dir.

Bağışa konu malların ticari işletmeye dahil

olması halinde bu malların maliyet bedeli

GVK'nın 40'ıncı maddesi kapsamında gider kay- dedilir. Ancak söz konusu malların işletme dışın­

dan temin edilmiş olması durumunda ise

GVK'nın 89'uncu maddesi uyarınca yıllık beyan- narnede bağış ve yardım sütununa kaydedile- rek beyanname üzerinden indirilecektir.

B- KVK'YA GÖRE KAZANCIN TESPITINDE IN- DIRILECEK GIDERLER:

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun l4'üncü maddesinde indirilecek giderlere yer verilmiştir.

Buna göre Ticari kazanç gibi hesaplanan kurum

kazancının tespitinde, mükelleflerin aşağıda ya-

zılı giderleri de ayrıca hasılatından indirebilecek- tir. Kurumlar Vergisi mükellefleri kurum olmaları dolayısıyla gelir vergisi mükelleflerinden farklı

olarak aşağıdaki giderleri de yapmak durumun- da kaldıklarından bu hükme yer verilmiştir.

KVK'nın 14'üncü maddesinde yazılan ve kurum kazancının tespitinde indirilebilecek gi- derler şunlardır:

1- Hisse ve tahvil senetlerinin ihraç giderle- ri. Bu giderler senetierin kağıt ve tabı giderlerini, mahkeme, noter ve diğer tasdik ve tescil gider- lerini, damga resmini ve ihraç dolayısıyla öde- nen sair harç ve resimlerini. ihraç dolayısıyla

bankalara verilen komisyonları, hisse ve tahvil se- netlerinin borsaya kaydı için yapılan giderleri ve bunlara benzer diğer her türlü giderleri ihtiva eder.

2- ilk tesis ve taazzuv giderleri. Bu giderlerin mukayyet değerleriyle aktifleştirilmesi halinde, mükelleflerin Vergi Usul Kanununun 286'ncı

maddesi gereğince mukayyet değeri üzerinden

eşit miktarlarda ayrılacak amortisman yoluyla it- fa edilmesi veya KVK'nın l4'üncü maddesi hük- mü gereğince doğrudan gider yazılması konu- sunda seçimlik hakkı mevcuttur. Amortisman yo- lunun tercih edilmesi halinde ilk tesis ve taazzuv

harcamaları doğrudan gider olarak yazılamaz.

Ancak amortisman süresi dolmadan veya amor- tismana tabi tutulmamış kısmın devredilmesi ha-

linde amortisman ayrılmamış kısım doğrudan gi-

der yazılabilir.

3- Genel heyet toplantıları için yapılan gi- derlerle birleşme, fesih ve tasfiye giderleri. Genel

kurul toplantıları için kurum tarafından yapılacak

muhtemel giderler, toplantının ilanı ve üyelere

duyurulması için ödenen giderler ile toplantı sa- lonu için ödenecek kira ve benzeri giderlerdir.

Birleşme, fesih ve tasfiye giderleri kurumlar için kuruluş ve örgütlenme gideri niteliğindedir.

Bu nedenle bu maddenin 2'nci bendi kapsa-

mında değerlendirilebilir.

4- Sigorta ve reasürans şirketlerinde bilan- ço gününde hükmü devam eden sigorta sözleş­

melerine ait karşılıklar. (Hayat Sigorta Şirketlerin­

de matematik karşılıklardan, temettü ve faizleri vergiden istisna edilmiş olan menkul kıymetiere yatırılan kısma ait faizler. giderler meyanında

gösterilemez.)

Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere bu giderler sadece sigorta ve reasürans şirketle-

(7)

vergi

rap oru ÖZEL BÖLÜM

sayı:s1

• nisan ·

mayıs

2006

rine ilişkindir. Buna göre, sigorta sözleşmelerine is- tinaden yapılan muallak hasar karşılıkları, Kaza-

nılmamış prim karşılıkları ve Hayat matematik

karşılıkları bu tür giderlerdendir. Bu karşılıkların ne- lerden ibaret olduğu maddenin devamında açıklanmıştır.

a) Muallak hasar karşılıkları: Sigorta şirketi

ile müşterisi arasındaki sözleşme gereğince bir hasar meydana gelmesi halinde sigorta şirketi­

nin bu hasar bedelini ödemesi gerekir. Ancak bazen meydana gelen hasarla ilgili ekspertiz iş­

lemlerinin tamamlanamaması veya şirket ile

müşteri arasında değişik nedenlerden ileri gelen

anlaşmazlıklar nedeniyle ödenmesi gereken toz- minot tutarı hesap dönemi sonuna kadar kesin-

leşmeyebilir. Bu gibi durumlarda tahakkuk veya hesaben tespit edilmiş fiili tazminat bedelinden ya da bu hesap ve tespit yapılmamışsa tazminat ve tazminatla ilgili masrafların tahmini bir değeri

üzerinden reasürör payı düşüldükten sonra arta kalan kısım muallak yani kesin olmayan hasar

karşılığı olacaktır

b) Kazanılmamış prim karşılıkları: Dönem içinde yapılan ve bedeli peşin olarak ödenen si- gorta sözleşmeleri bir sonraki yılı da kapsayabilir.

Bu karşılıklar bu tür sözleşmeler için hesap döne- mi sonunda sigorta priminin sonraki yıla sarkan reasürör payı düşüldükten sonra kalan kısmın­

dan ibarettir. Kanundaki tabiriyle kazanılmamış

prim karşılıkları, yürürlükte bulunan sigorta sözleş­

meleri için tahakkuk etmiş primlerden komisyon- lar düşüldükten sonra kalan tutarın gün esasına

göre bilanço gününden sonraya sarkan kısmın­

dan, reasürör payının düşülmesinden sonra ka- lan tutardır. Ancak bu tutar, nakliyat emtia sigor-

talarında, yıllık primin komisyon düşüldükten son- ra kalanının % 25'ini geçemez. Kazanılmamış

prim karşılığının gün esasına göre hesaplanması

mümkün olmayan reasürans ve retrosesyon iş­

lemlerinde l/8 yöntemi uygulanabilir.

c) Hayat sigortalarında matematik karşılık­

ları: Hayat sigortalarına ilişkin olarak tahsil edilen primlerden ayrılan karşılıklarla bu karşılıklma yü- rütülen faizler Hayat sigortalarında matematik

karşılıkları oluşturur. Matematik karşılıklar, her bir

sigorta sözleşmesi üzerinden sigorta matematiği

ve istatistiği veriler esas alınmak üzere ayrı ayrı hesaplanır.

d) Bir bilanço döneminde ayrılan bu teknik

karşılıkların ertesi bilanço döneminde aynen kô- ra nakledilmesi şarttır.

5-Eshamlı komandit şirketlerde komandite

ortağın kar hissesi. Komandite ortağın şirket ka-

rından aldığı pay GVK'nın 37'nci maddesi gere-

ğince şahsi ticari kazanç hükmündedir. Koman- dite ortak aldığı kar payını ilgili olduğu hesap dö- nemini takip eden yılın Mart ayında gelir vergisi beyannamesi ile beyan eder. Eshamlı komandit

şirketlerde komandite ortağın kar hissesinin ku- rum kazancının tespitinde gider olarak kabul edilmesi mükerrer vergilerneyi önlemeye yönelik bir hükümdür.

6- Mükelleflerin, işletmeleri bünyesinde

gerçekleştirdikleri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları tutarının % 40'ı oranında hesapla- nacak "Ar-Ge indirimi.

Araştırma ve geliştirme faaliyetleri ile doğ­

rudan ilişkili olmayan giderlerden ve tamamıyla

Ar-Ge faaliyetinde kullanılmayan amortismana tabi iktisadi kıymetler için hesaplanan amortis- man tutarlarından verilen paylar üzerinden Ar- Ge indirimi hesaplanmaz."

20 Şubat 2005 tarihinde 25733 Sayılı R.G.

de yayımlanan 86 Nolu KVK Genel Tebliği ile mü- kelleflerin işletmeleri bünyesinde gerçekleştirdik­

leri münhasıran yeni teknoloji ve bilgi arayışına

yönelik araştırma ve geliştirme harcamaları üze- rinden hesaplanacak Ar-Ge indiriminin uygulan-

masına ilişkin usul ve esaslara yer verilmiştir.

Yapılan harcamanın Ar-Ge indirimine ko- nu edilebilmesi için Ar-Ge faaliyeti kapsamında yapılmış olması gerekir. Adı geçen Tebliğ kapsa-

mında Ar-Ge harcaması olarak kabul edilen ve

doğrudan veya amortisman yoluyla gider ola- rak kaydedilen harcamalar Ar-Ge harcamaları­

dır.Tebliğde hangi faaliyetlerin Ar-Ge faaliyeti

kapsamında değerlendirileceği ve Ar-Ge har-

camalarının nelerden ibaret olduğu başlıklar ha-

linde

açıklanmıştır.

157

(8)

sayı:81 • nisan · mayıs 2006

ÖZEL BÖLÜM vergi raporu

Tebliğde, aşağıda belirtilen amaçlara yö- nelik faaliyetlerin Ar-Ge faaliyeti olduğu ifade

edilmiştir.

ı-Bilimsel ve teknolojik alanlardaki belirsiz- likleri gidermek ve bunları aydınlatmak amacıy­

la, bilim ve teknolojinin gelişmesini sağlayacak

yeni teknik bilgilerin elde edilmesi.

2-Yeni üretim yöntem, süreç ve işlemlerinin araştırılması veya geliştirilmesi.

3-Yeni ürünler, madde ve malzemeler.

araçlar. gereçler, işlemler, sistemler geliştirilmesi­

ne yönelik olarak yeni yöntemler geliştirilmesi ve- ya yeni teknikler üretilmesi.

4-Bir ürünün maliyetini düşürücü, kalite, standart veya performansını yükseltici yeni tek- niklerin

1

teknolojilerin araştırılması.

5-Yeni ve özgün tasanma dayanan yazılım

faaliyetleri.

Tebliğin lll/C bölümünde Ar-Ge faaliyetle- rinin sınırı konusu açıklanmıştır. Buna göre Ar-Ge faaliyeti. esas itibariyle denemelerin son buldu-

ğu. ilk üretimin yapıldığı aşamada sona erer. Ar- Ge projesi neticesinde elde edilen ürünün pa- zarlanabilir aşamaya geldiği andan itibaren Ar- Ge projesinin bitmiş sayılacağı ifade edilmiştir.

Nihai ürünün oluşturulması aşamasında elde edi- len ürünlerin kullanılabilirliğini ölçmek ve gerekti-

ğinde değişiklik yapılmak üzere işletme içinde veya dışında test edilmesi amacıyla yapılan har- camalar Ar-Ge faaliyeti kapsamındadır. Ancak.

ticari üretimin planlanması ve seri üretim süreci- ne ilişkin harcamalarla, ürünün tanıtılması ama-

cıyla üretilip dağıtılan numuneler için yapılan

harcamalar Ar-Ge faaliyeti kapsamı dışındadır.

Tebliğe göre bu aşamadan sonra yapılan har- camalar Ar-Ge harcaması kapsamında değer-.

lendirilemeyecektir.

Ar-ge harcamaları doğrudan veya amor- tisman yöntemiyle gider yazılmak suretiyle ku- rum kazancının tespitinde dikkate alınmaktadır.

Bu yeni uygulama sayesinde mükellefler dönem içinde genel esaslara göre indirim konusu yap- tıkları Ar-Ge harcamalarına ilave olarak

"'o

40

oranında hesaplayacakları Ar-Ge indirimini ilgili dönemde verilecek beyanname üzerinde indiri-

lebileceklerdir. Ar-Ge indirimi Ar-Ge faaliyetine

başlandığı andan itibaren hem yıllık beyanna- rnede hem de geçici vergi beyannamelerinde uygulayabileceklerdir. Hesaplanan Ar-Ge indiri- mi tutarı kurumlar vergisi mükellefleri için düzen- lenen beyannarnede "zarar olsa dahi indirilecek istisna ve indirimler'' kısmına kaydedilecektir.

Tebliğin VI/D bölümünde Ar-Ge indirimin- den yararlanacak olan kurumlar vergisi mükel- leflerinin aynı zamanda yatırım indirimi istisnasın­

dan yararlanması halinde, öncelikle Ar-Ge indiri- minin daha sonra da yatırım indiriminin uygula-

nacağı belirtilmiştir. Zira Ar-Ge faaliyetlerinde

kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetler

için yatırım indiriminden yararlanılmış olması. Ar- Ge indiriminden yararlanılmasına engel teşkil et- memektedir.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8'inci mad- desinin son fıkrasında "kurumların, kurumlar vergi- sinden istisna edilen kazançlarına ilişkin ödeme- lerin kurum kazancından gider olarak indirileme-

yeceği " hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla tek- nokentlerdeki Ar-Ge faaliyetlerinden bir kazanç

doğması ve bu kazançla ilgili olarak 4691 Sayılı TGBK'nın Geçici 2'nci maddesinde öngörülen is- tisnadan yararlanılacak olması durumunda, istis- na uygulanacak kazancın elde edilmesine yö- nelik olarak yapılan harcamalar Ar-Ge indirimi

kapsamında değerlendirilmeyecektir.

Söz konusu Tebliğde bu hükme bir istisna

getirilmiştir. Buna göre teknokentlerde yürütülen Ar-Ge faaliyetlerinin işletmenin kendi faaliyeti ile ilgili olması ve 4691 Sayılı Kanunla öngörülen istis- naya konu olmaması halinde bu tür harcamalar Ar-Ge indirimi kapsamında değerlendirilecektir.

7- Faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kôr payları ile özel finans kurumlarınca kôr ve za- rara katılma hesabı karşılığında ödenen kôr pay-

ları.

C- KVK'YA GÖRE KAZANCIN TESPITINDE

IN-

DIRILEMEYECEK GIDERLER:

KVK'nın l5'inci maddesinde yer verilen in- dirilemeyecek giderler GVK' daki indirilemeye- cek giderlere paralel bir şekilde düzenlenmiştir.

Ancak GVK'daki indirilecek gelirler kurumlar ver-

(9)

vergi

raporu ÖZE L BÖL ÜM

sayı:81 nisan · mayıs 2006

gisi mükellefleri açısından da uygulanabildiği

halde. GVK'daki indirilemeyecek gelirler kurum- lar vergisi mükelleflerine uygulanamaz. Aşağıda yazılı giderlerin kurumlar vergisi mükellefleri tara-

fından yapılması halinde bu giderler, kanunen kabul edilemeyen gider olarak kabul edilecektir.

KVK'nın ı5'inci maddesinde düzenlenen ve kurum kazancının tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderlere aşağıda yer verilmiştir.

ı- Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler. Öz sermaye 2ı3 Sayılı VUK'un ı92'nci maddesinde aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olarak tanımlanmıştır. Öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin matrahtan indirilemeyeceği kuralı, ku- rum ortak veya sahiplerinin. koydukları sermaye- nin karşılığındaki edinimlerinin kar payı olması gerektiğini ve bunun dışında nemalandırılması­

nın mümkün olmadığını ifade eder.

2- Örtülü sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizler. Örtülü sermaye KVK'nın -~ ı6'ncı maddesinde tanımlanmıştır. Bu madde

\hükmüne göre

kurumların aralarında vasıtalı,

va-

sıtasız bir şirket münasebeti veya devamlı ve sıkı

bir iktisadi münasebet bulunan gerçek ve tüzel

kişilerden yapılan istikrazlar, teşebbüste devamlı

olarak kullanılır ve bu istikrazlarla kurumun öz ser- mayesi arasındaki nispet emsali kurumundakine nazaran bariz bir fazlalık gösterirse, mezkur istik- razlar örtülü sermaye sayılır.

Bu istikrazlar için hesaplanan faizler gider olarak kabul edilemez. yabancı para cinsinden verilen bu tip borçlar için hesaplanan kur farkla-

rının da matrahtan indirilmesi mümkün değildir.

3- Sermaye şirketlerince dağıtılan örtülü kazançlar. Örtülü kazanç. KVK'nın ı?'nci mad- desinde düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne gö- re,

a) Şirket kendi ortakları. ortaklarının ilgili

bulunduğu gerçek ve tüzelkişiler, idaresi, mura- kabesi veya sermayesi bakımlarından vasıtalı vasıtasız olarak bağlı bulunduğu veya nüfuzu al-

tında bulundurduğu gerçek ve tüzel kişiler ile olan münasebetlerinde emsaline göre göze çar- pacak derecede yüksek veya düşük fiyat veya

bedeller üzerinden yahut bedelsiz olarak alım. satım. imalat. inşaat muamelelerinde ve hizmet

ilişkilerinde bulunursa;

b- Şirket. ı numaralı fıkrada yazılı kimseler- le olan münasebetlerinde emsaline göre göze çarpacak derecede yüksek veya düşük bedel- ler üzerinden kiralama veya kiraya verme mu- amelelerinde bulunursa;

c-Şirket, ı numaralı fıkrada yazılı kimselerle olan münasebetlerinde emsaline göre göze çar- pacak derecede yüksek veya düşük faiz ve ko- misyonlarla ödünç para alır veya verirse;

d-Şirket. ortaklarından veya bunların eşle­

ri ile usul ve türundan ve 3' üncü dereceye kadar (dahil) kan ve sıhri hısımlarından şirketin idare meclisi başkan veya üyesi, müdürü veya yüksek memuru durumunda bulunanlara emsaline gö- re göze çarpacak derecede yüksek aylık. ikra- miye, ücret verir veya benzeri ödemelerde bulu- nursa."

örtülü kazanç dağıtmış sayılacaktır.

4- Her ne şekilde ve ne isimle olursa olsun

ayrılan ihtiyat akçeleri. (Türk Ticaret Kanunu'na,

kurumların özel kanuniarına veya esas mukave- le ve nizamnamelerine göre safi kazançlardan

ayırdıkiarı bilumum ihtiyatlar ile Bankalar Kanu- nu'na müsteniden bankaların ayırdıkiarı karşılıklar

dahil.)

Bu madde uyarınca her ne şekil ve ne isim- le olursa olsun ayrılan ihtiyat akçeleri kabul edil- meyen indirimler arasında sayılmıştır.

5- Dar mükellefiyete tabi kurumlar ayrıca aşağıda sayılan giderleri de indiremezler:

a) Bu kurumlar hesabına yaptıkları alım sa-

tımlar için ana merkeze veya Türkiye dışındaki şubelere verilen faizler, komisyonlar ve benzerle- ri;

b) Ana merkezin veya Türkiye dışındaki şu­

belerin giderlerine veya zarariarına iştirak etmek üzere ayrılan hisseler (Türkiye'deki kurumun teftiş

ve murakabesi için yabancı memleketlerden gönderilen yetkili kimselerin seyahat giderleri ha- riç.)

6- Bu kanuna göre hesaplanan Kurumlar 159

(10)

sayı:81 • nisan · mayıs 2006

ÖZEL BÖLÜM vergi raporu

Vergisi ile her türlü para cezaları, vergi cezaları

ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkındaki

Kanun hükümlerine göre ödenen cezalar, ge- cikme zamları ve faizler.

GVK'nın 41/5 ve GVK 90'ıncı maddelerin- deki hükümlere paralel olarak, KVK'na göre he- saplanan kurumlar vergisi ile her türlü para ceza-

ları, vergi cezaları ve AATUHK hükümlerine göre ödenen cezalar, gecikme zamları ve faizler ku- rumlar vergisi hesaplanmasında gider olarak ka- bul edilmeyecektir.

7- Kanunlarla veya kanunların verdiği yet- kiye dayanılarak tespit edilen hadler saklı kal- mak üzere, menkul kıymetlerin itibari değerleri­

nin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderler.

KVK'nın 15'inci maddesinin 9'uncu mad- desinde kanunlarla veya kanunların verdiği yet- kiye dayanılarak tespit edilen hadler saklı kal- mak üzere, menkul kıymetlerin itibari değerleri­

nin altında satışından doğan zararlar ile ödenen komisyonlar ve benzeri her türlü giderin safi ku- rum kazancında dikkate alınamayacağı hüküm

altına alınmıştır.

8- Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ödenen gecikme faizleri. KVK'nın 15'inci mad- desinin lO'uncu bendine istinaden, VUK hüküm- lerine göre ödenen gecikme faizleri de kurumlar vergisi hesaplamasında gider olarak kabul edil- mez.

9- Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklôm giderle- rinin% 50'si, (90/1081 sayılı B.K.K. ile (0) sıfır)

Her türlü alkol ve alkollü içkiler ile tütün ve tütün mamullerine ait ilan ve reklam giderlerinin

%50 'si gider kabul edilerneyeceği belirtilmiş ol- makla birlikte Bakanlar Kurulu Kararı ile bu oran (0) olarak tespit edildiğinden söz konusu karar

değişmediği sürece bu giderlerin tamamı safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikka- te alınabilecektir.

l 0- Kiralama yoluyla edinilen veya işletme­

de kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat teknesi gi- bi motorlu deniz, uçak ve helikopter gibi hava

taşıtlarından işletmenin esas faaliyet konusu ile il-

gili olmayanların giderleri ile amortismanları. KVK'nın 15'inci maddesinin 10'uncu bent hükmüne göre kiralama yoluyla edinilen veya iş­

letmede kayıtlı olan yat, kotra, tekne, sürat tek- nesi gibi motorlu deniz araçları ile uçak ve heli- kopter gibi hava taşıtlarından işletmenin esas fa- aliyet konusu ile ilgili olmayanların giderleri ile

amortismanlarının matrahtan indirilmesi müm- kün değildir. Bu tür araçlar, eğer işletmenin esas faaliyeti ile ilgili değilse, ister tamamen işletmede kullanılsın, isterse zati ve ailevi ihtiyaçlar için de kullanılsın durum değişmeyecektir. Önemli olan nokta bu taşıtların işletmenin esas faaliyeti ile ilgi- li olup olmamasıdır.

ll- Basın yoluyla işlenen fiillerden veya radyo ve televizyon yayınlarından doğacak

maddT ve manevi zararlardan dolayı ödenen tazminat giderleri.

KVK'nın 15'inci maddesinin 14'üncü mad- desine göre görsel veya yazılı medyada yapılan yayınlardan dolayı ödenmek zorunda kalınan

maddi ve/veya manevi tozminatların ticari ka- zançtan indirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bunun nedeni, tazminat ödenmesini gerektiren

yayınların kişilik haklarını hedef alan veya kanun- lara aykırı içerik taşıyan yayınlar olmasıdır. Bu tür

yayınların ise ticari kazancın elde edilmesiyle ve- ya idame ettirilmesi ile ilgili olduğunu söylemek mümkün değildir.

12- 8'inci maddenin 4 numaralı bendinde yer alan istisna kapsamına giren kurum kazanç-

larının elde edilmesi için yapılan bilumum gider- ler. KVK'nın 8'inci maddesinin son bendi hükmü,

kurumların kurumlar vergisinden istisna edilen ka-

zançlarına ilişkin ödemelerin kurum kazancından

gider olarak indirilmesini kabul etmemiştir,

D-DEGIŞIK KANUNLARDA YER AlAN KANU- NEN KABUL EDILMEYEN GIDERLER:

Diğer vergi kanunlarında yer alan aşağı­

daki giderlerin kurumlar vergisi mükellefleri tara-

fından yapılması halinde, bu harcamalar indiri- me konu edilemeyecektir.

ı- MTV Kanununun l4'üncü maddesinde belirtilen vergi cezaları ile diğer kanunlara istina- den ödenen vergiler, para cezaları. vergi ceza-

(11)

v ergi

r apo ru ÖZEL BÖLÜM

sayı:81 • nisan · mayıs 2006

ları ile bunlara ait gecikme zammı ve faizleri, 2-Çalınan veya zayi olan mallar dolayısıy­

la oluşan zararlar,

3- Borç senetlerini reeskonta tabi tutmayıp

sadece alacak senetlerini reeskonta tabi tutan mükelleflerin bu yolla hesapladıkları reeskontlar, 4- Mahkeme kararına veya sözleşmeye

veya kanuna dayanmaksızın yapılan yardımlar

ve ödenen tazminatlar,

5- işletmelerin bağlı oldukları derneklere veya biriikiere ödenen ödenek veya aidatlar,

6- Yasal olarak azami hadleri belirtilmiş gi- derlerde bu hadleri aşan tutarlar,

7- Kanunlarla yasaklanmış faaliyetlere giri-

şilmesinden dolayı yapılan giderler ile bu tür fa- aliyetlere girişeniere yapılan yardımlar,

8- Harcamanın yapıldığı esnada maliyete eklenmesi gereken harcama tutarlarının doğru­

dan gider yazılması,

9-Geçmiş veya gelecek yıllara ait harca-

maların cari hesap dönemi giderlerine kaydedil- mesi,

10- Çalışanlara ödenen kıdem tozminatı karşılıkları,

ll- Dönem sonunda hala nedeni tespit edilemeyen sayım ve tesellüm noksanları,

12- Siyasi partilere ve KVK 14/6 kapsamı dı­

şında kalan diğer gerçek ve tüzel kişilere yapılan

her türlü bağış ve yardımlar,

13- Yasa hükmü ile karşılık ayrılması yasak- lanan alacaklar için ayrılan karşılıklar,

IV-ZARAR MAHSUBU VE DIGER INDIRIMLER:

A- YURı1ÇI VE YURTDIŞINDA OLUŞAN ZA- RARLARIN INDIRIMI :

5228 Sayılı Bazı Kanunlarda ve 178 Sayılı

Kanun Hükmünde Kararnamede

Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 31 'inci maddesi ile 31.07.2004 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere KVK'nın 14/?'nci maddesin- de yer alan zarar mahsubuna ilişkin düzenleme yürürlükten kaldırılmış, bunun yerine KVK'nın Mü- kerrer 14'üncü maddesinde "Zarar Mahsubu ve Diğer indirimler" başlıklı yeni bir düzenlemeye gl-

dilmek suretiyle önemli değişiklikler yapılmıştır.

Kurumlar Vergisi Kanunu'nun "Zarar mah- subu ve diğer indirimler'' başlıklı Mükerrer 14'ün- cü maddesinin l/a alt bendinde yer alan dü- zenleme aşağıdaki gibidir.

"Her yıla ilişkin tutarlar ayrı ayrı gösterilmek ve beş yıldan fazla nakledilmemek koşuluyla geçmiş yılların m aiT bilançolarına göre meydana gelen zararlar (aynı sektörde faaliyet gösterme- si, son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyanna- melerinin kanuni süresinde verilmiş olması koşul­

larıyle 37 ve 39'uncu maddeler çerçevesinde devir alınan kurumların, devir tarihi itibarıyla aktif

toplamını geçmeyen zararları ile 38'inci madde- de belirtilen bölünme işlemi sonucu münfesih olan kurumun aktif toplamıgeçmeyen zararla-

dahil)."

Bu yeni düzenlemeyle Kurumlar vergisi mü- kellefleri geçmiş yıl faaliyet zararlarını, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca göstermek üzere, kurum kazancından yapılacak indirimler

arasında gösterebileceklerdir.

KVK'nın Mükerrer 14'üncü maddesinin 1/a alt bendi gereğince Kurumlar vergisi mükellefle- rinin geçmiş yıl faaliyet zararlarını kurum kazancı­

nın tespit edilmesi esnasında beyanname üze- rinden indirim konusu yapabilmelerinin esasları aşağıdaki gibidir.

- Her şeyden önce zarar indirimi kurum ka-

zancının tespiti esnasında beyanname üzerin- den yapılacaktır.

- indirimi yapılan zararlar ertesi yıla devre- derken beyanname üzerinde her yıla ait tutarlar

ayrı ayrı gösterilecektir.

- Herhangi bir hesap dönemine ait zarar müteakip yıldan itibaren en fazla beş hesap dö- nemi nakledilmek suretiyle kurum kazancından

indirilebilecektir.

- Geçmiş yıl zararları en fazla beş hesap dönemi nakledildikleri için, mahsup etme imka-

nının doğduğu ilk hesap döneminde ilk önce en önceki yıl zararı matrahtan düşülmelidir. Zira be-

şinci yılın sonunda geçmiş yıl zararının mahsup edilme imkanı ortadan kalkar ve bu tutar serma-

161

Referanslar

Benzer Belgeler

MADDE 12 – (1) Ulusal Teknik Onayı vermek üzere görevlendirilen kuruluş, teknik onay almak üzere başvurulan yapı malzemelerinin kullanım amacına göre tabi olabilecekleri

Gelir Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin birinci fıkrasının 4 üncü bendinde dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından serbest meslek kazançlarının Türkiye'de elde

Tam mükellefiyete tabi kurumlar vergisi mükelleflerince elde edilen, her nevi tahvil (ipotek finansmanı kuruluşları ve konut finansmanı kuruluşları tarafından ihraç edilen

değerlendirmek suretiyle) arızi olarak elde eden bütün yabancı ulaştırma kurumlarının işleri ticari faaliyettir. • Dar mükellef ulaştırma kurumlarının Türkiye’de

maddesine göre: “Kuramların, ortakların veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap

Kurumlar Vergisi Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında, dar mükellef kurumların iş yeri veya daimi temsilci vasıtasıyla elde ettikleri

3) Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr

KDV’ne tabidir... Madde hükmüne göre vergiye tabi mallar›n her ne flekilde olursa olsun vergiye tabi ifllemler d›fl›ndaki amaç- larla iflletmeden çekilmesi, vergiye ta-