• Sonuç bulunamadı

Dostluk ile Düşmanlık Arasında Bıçak Sırtı Bir İlişki: İran ve Suudi Arabistan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Dostluk ile Düşmanlık Arasında Bıçak Sırtı Bir İlişki: İran ve Suudi Arabistan"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Suud Ailesi’nin Arabistan Yarımadası’nda krallığını ilan ettiği 1932’den itibaren İran’la ilişkileri bölgesel ve mezhepsel rekabete dayalı, inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.

Suudi Arabistan – İran arasındaki ikili ilişkileri üç döneme ayırmak mümkündür. Suudi Arabistan ile Pehlevi Hanedanlığı arasındaki ilişkiler ne çok yakın ne çok uzak olarak nitelendirilebilecek şekilde sürmüştür. Bu dönemde ilişkiler yer yer kesintiye uğrasa da OPEC’in kurulması ve Nasır Hareketi’ne karşı ortak duruş, iki ülkenin birbirine yakın- laşmasını sağlamış ve ortak müttefik ABD’nin her iki yönetimi desteklemesi ile İran ve Suudi Arabistan birbirini daha iyi tanıma şansı yakalamıştır.

Mesafeli bir samimiyet

1979’da İran’da yaşanan İslam Devrimi ile beraber iki ülke ilişkileri gözle görülür bir biçimde azalmış ve Suudi Arabistan, İran’da iktidara gelen yeni yönetime temkinli yak- laşmıştır. Ancak bu ‘mesafeli samimiyet’ İran – Irak Savaşı’nda Suudi Arabistan’ın Irak’ı hem maddi hem askeri yönden desteklemesiyle kopma noktasına gelmiştir.

1987’de Mekke’de gösteri yapan İranlı hacıların polis ateşiyle öldürülmesi gerginliği arttırmıştır. 400 İranlı hacının öldürülmesiyle İran’da Suudi Arabistan Büyükelçiliği basılmış ve bir Suudi Diplomat hayatını kaybetmiştir. Bunun üzerine tek taraflı olarak Suudi Arabistan İran’la resmi ilişkisini kesmiştir, İran da hac ziyaretlerini boykot ederek vatandaşlarını Suudi topraklarına göndermemiştir.1

Bu süreç Irak’ın Kuveyt’i işgaline kadar sürmüş ve Basra Körfezi’nde artan İran önemi nedeniyle Suudi Arabistan ilişkileri tekrar düzeltme çabasına girmiştir. İlişkiler 1996’da Hatemi’nin İran’da cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle en iyi noktasına ulaşmış ve ikili ziyaretler artmıştır.2

11 Eylül sonrası dönemde özellikle Osama bin Ladin’in Suudi vatandaşı olması ve El Kaide’nin Suudi sermayesiyle var olduğu iddiası nedeniyle ABD’nin Suudi Arabistan’a şüpheyle bakması hatta Basra Körfezi’nde mevcut bulunan askeri gücünü Katar ve Bahreyn gibi alternatif ülkelere yayma politikası Suudi Arabistan’ı kendi böl- gesinde yalnız hissetmesini sağlamıştır. Bunun yanında Ahmedinecad döneminde İran’ın agresif bölgesel politikalar izlemesi, Suudi Yönetimi’nde İran’a karşı ciddi güven problemi yaratmıştır.

* 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Ortadoğu Araştırmaları Merkezi, Araştırmacı, emir_rad@yahoo.com 1 Emmanuel Sivan, Menachem Friedman, Religious Radicalism and Politics in the Middle East, p. 190 2 http://www.ir-psri.com/Show.php?Page=ViewArticle&ArticleID=62&SP=Farsi

Bıçak Sırtı Bir İlişki:

İran ve Suudi Arabistan

Emir Sadık ASADOLLAHİ RAD *

(2)

Bıçak Sırtında Bir İlişki

Suudi Arabistan’ın İran’la başlıca dört ana konuda anlaşmazlık yaşadığı söylenebilir:

1) İran’ın nükleer güç politikası, 2) Irak’ın geleceği, 3) Suriye’nin geleceği konusunda farklı yaklaşımlar, 4) Basra Körfezi’nde artan İran etkisi.

İran’ın nükleer güç olma tutkusu, Suudileri endişelendirmektedir. Wikileaks belge- lerinde de ortaya çıktığı gibi Suudi Kral Abdullah, birçok kez İran tehdidini ABD’ye iletmiş ve İran’a saldırının olmasını istemiştir. 2008’de Washington’da Suudi Büyükelçi Al Jubeir, Amerikan General Petreaus’la olan görüşmesinde ‘Siz Amerikalılar, artık yıla- nın başını ezin’ demiştir.3

Irak’ın geleceği konusu; yıllar yılı Irak’ı diplomatik ve siyasi gücünün arka bahçesi olarak gören Suudi Arabistan, son yıllarda bölgede İran’ın nüfuzunun artmasından rahatsızlık duymuştur. Bu nedenle Irak’taki Sunnileri himaye ederek, Şiilerle mücadele için S.Arabistan’dan grupları bu ülkeye yollamış ve gerekli para ve teçhizat yardımında bulunmuşlardır. Ancak, ABD’nin 2011 sonu itibariyle Irak’tan çekilecek olması4 ve ABD sonrası ülkede doğabilecek iktidar boşluğunu İran eksenli Şii bir hükümetin dol- durması tehdidi, S. Arabistan’da tedirginlik yaratmıştır. Özellikle şu anki Irak Başbakanı Maliki’nin İran’la yakın ilişkiler içinde olması da Suudilerin kaygı duymalarına sebebi- yet veren bir başka önemli husus olmuştur.5 Suudi Arabistan, hükümetin mezhepsel ağırlıktan çok Arap Birliği’nin ön planda olacak şekilde oluşturulması gayreti içerisinde bulunmuştur. Böylece Bağdat’ın, Tahran boyunduruğundan çıkacağını ummaktadır.

Suriye konusu; Suudi Arabistan bir zamanlar Arap milliyetçiliğinin kalbinin attığı

3 http://www.guardian.co.uk/world/us-embassy-cables-documents/150519 4 http://www.washingtonpost.com/world/national-security/all-us-troops-to-leave-

iraq/2011/10/21/gIQAUyJi3L_story.html

5 http://www.nytimes.com/2011/08/13/world/middleeast/13iraq.html

(3)

topraklar olarak bilinen Suriye’nin İran tarafında yer almasından rahatsızlık duymakta- dır.

Basra Körfezi ülkelerinde yaşanan gelişmeler; öteden beri İran’ın Lübnan ve Filistin’de Hizbullah ve Hamas’ı desteklemesinden hoşnut olmayan Suudi yetkililer, İran’ın Arapların iç işlerine fazla karıştıklarını düşünmektedir. Bununla beraber özel- likle Bahreyn ve Yemen’de yaşanan olaylarda İran’ın Şii muhalif gruplara desteği Suudi Arabistan’ı rahatsız etmiştir. Bir Suudi yetkili, ‘İran sadece Suudiler için değil, bölgedeki tüm Sunniler için bir tehdit oluşturmaktadır’ diyerek kaygısını ortaya koy- muştur.6

İran Suudilerle İlişkiyi Düzeltme Yolunda

Suriye’deki olaylarla zor bir sınavdan geçen İran dış politikası, Ortadoğu’da en önem- li müttefikini kaybetmekle karşı karşıya gelmiştir. Bu süreçte Basra Körfezi’nin bir diğer büyük ülkesi Suudi Arabistan’la bir çok konuda gerginlik yaşayan İran, anlaş- mazlıkların önüne geçmek için son zamanlarda girişim- lerde bulunmuştur. 2009 yılbaşında Suudi Kral Abdullah’ın İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ı Hac ziyareti münasebetiyle ülkesine davet etmesiyle başlayan yakın temaslar, İran’ın Katar’ın başkenti Doha’da yapılan Körfez İşbirliği Konseyi Toplantısı’na katılmasıyla devam etmiştir.7

İran, Suudi Arabistan başta olmak üzere Basra Körfezi ülkeleri ile ilişkilerini gelişti- rerek ve iyileştirerek ABD karşısında yaşanabilecek pazarlıklarda elinin güçleneceğini düşünmektedir. Tahran bu konuda yapıcı bir tutum izlemiş ve İran Meclisi Milli Güvenlik Komisyonu da İran’ın her konuyu müzakere etmeye hazır olduğunu açıkla- mıştır.8İran Dışişleri Bakanı Salehi, Körfez ülkeleri ( Katar, Umman, BAE ) ziyareti ile bu bölgeyle olan buzları eritme konusunda ilerleme kaydetmiş ancak Suudi Arabistan’ın mesafeli tutumuyla karşılaşmıştır.9

Suudi Yönetimi’nin Bahreyn olayları sonrası bu ülkeye askeri müdahalede bulunma- sından dolayı İran kamuoyunda yer alan sert tepkiler nedeniyle İran’dan özür beklediği ifade edilmiştir. İran bu nedenle Katar’dan arabulucu olmasını istemiş ama Katar İran’ın direkt temasının daha iyi olacağını İranlı yetkililere bildirmiştir.10

İran Dışişleri Bakanı Salehi’nin göreve gelirken birincil önem atfettiği Suudi Arabistan’da ilişkilerin düzelmesi konusunda Kuveyt’te her iki ülke ve Kuveyt yetkilile- rinin bir araya geleceği üçlü bir zirve teklif etmiştir. Suudi Dışişleri Bakanı ise sorunlu konuların görüşülmesinin her iki ülkenin menfaatine olacağının önemini vurgulamış

ABD’nin İran’a yönelik

suçlamalarında amacın ABD’nin kendi finansal krizi sırasında toplumun aklını ve ilgisini iç

meselelerden dış meselelere çekmek olduğu

düşünülmektedir.

6 http://www.roozonline.com/persian/news/newsitem/archive/2011/october/17/article/-654c48caf9.html 7 http://www.thefreelibrary.com/Ahmadinejad+to+attend+GCC+meeting+in+Qatar.-a0179845664 8 http://www.qudsonline.ir/NSite/FullStory/News/?Id=1096

9 http://www.thefreelibrary.com/Iran’s+FM+to+Continue+Tour+of+Region.-a0255991680 10 http://www.hossinkhabiri.blogfa.com/post-46.aspx

(4)

ancak görüşmelere neden Kuveyt’in karıştırıldığını sorarak bu toplantının daha etkin tekliflerle Riyad’da olması gerektiğini söylemiştir.11

Tahran’ın iki ileri bir geri adımlarla iyileştirmeye çalıştığı Suudi politikasını, Riyad temkinli bir biçimde de olsa iyi karşılamıştır. Batı’nın rahatsız olacağı ortada olan olası bir Suudi – İran ittifakının temellerinin atılabileceği bir sırada kendisine karşı güvensiz bir duruş sergileyen Suudi Arabistan’la ortak bir uzlaşma zemini arayan Tahran’ın Washington’daki Suudi diplomatlara saldırı düzenlemek için çalışmalarda bulunduğu iddiası tüm bu olumlu adımların üzerine gölge gibi düşmüştür.

İran’ın S. Arabistan’a yaptığı görüşme çağrıları ve Riyad Yönetimi ile diyalog arayış- ları, bu görüşmelerden rahatsız olan Washington’u da huzursuz etmiş ve böyle bir geliş- menin ABD çıkarlarının aleyhine olacağına dikkat çekilmiştir.12

Zamansız Bir İddia

Ekim 2011 ortasında İran, Washington’daki Suudi Arabistan Büyükelçisi Adel Al- Jubeir’e yönelik planlanan suikast ve İsrail Büyükelçiliği’nin bombalanması için Mansur Arbabsiar ve Kulam Şakouri adlı iki kişiyi görevlendirme suçlamasıyla karşı karşıya kal- mıştır. Bu olay ilk defa İran Devleti’nin direkt olarak bir terör faaliyetini Amerikan top- raklarında uygulama iddiasını da beraberinde getirmiştir.

New York’ta bir mahkemenin iddianameyi kamuoyuna sunmasıyla ortaya çıkan bu suikast planı iddiaya, uygulanmaya konulamadan Amerikan güvenlik güçlerince çöker- tilmiştir. Bu plana göre, Mayıs 2011’de Meksikalı Los Zetas adlı uyuşturucu karteline üye kılığındaki Amerikan ajanıyla temasa geçen İranlı şahıslar, Suudi Büyükelçi’ye yapı- lacak olan suikast girişimi hakkında bir miktar para ve görüş alışverişinde bulunmuşlar- dır.13Bu görüşmelerde saldırı planları üzerinde durulurken İranlı şahıslar ayrıca, İran Hükümeti’nin adamları tarafından bu yardıma karşılık 1.5 milyon Dolar verileceğini ve uyuşturucu karteline tonlarca afyon sağlayacaklarını söylemişlerdir. ‘Chevrolet’ adı veri- len bu planın uygulama aşamasında FBI ajanları narkotik görevi yaparlarken tesadüfen suikast girişimini öğrenmişler ve Arbabsiar’ı NewYork JFK Havaalanı’nda yakalamışlar- dır, Şakouri ise kaçmayı başarmıştır.14Yıllardan beri ABD’de yaşayan ve ikinci el oto alım satımı ile uğraşan Arbabsiar, acaba FBI Başkanı Robert Mueller’in de belki bir iti- raf olarak adlandırılabilecek benzetmesiyle ancak ‘Hollywood filmlerinde görülebilecek bir senaryonun’ parçası olabilir miydi?15Yoksa bu cidden ABD yetkilerinin ortaya çıkar- dığı ve İran’ın suçlu olduğu gerçek bir saldırı planı mıydı?

Tüm bu suçlama haberleri çıkar çıkmaz İran, Dışişleri Bakanlığı kanalıyla sert tepki göstermiştir.16Ayrıca İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad’ın basın danışmanı Javanfekr

11 http://sharghnewspaper.ir/News/90/04/16/4771.html

12 http://www.stratfor.com/memberships/203284/geopolitical_diary/20111013-saudi-arabias-limited-options-aga- inst-iran

13 http://wtpotus.wordpress.com/2011/10/11/iranian-plot-to-bomb-embassies-and-assassinate-ambassadors/

14 http://www.dha.com.tr/haberdetay.asp?Newsid=220439

15 http://www.hurriyetdailynews.com/n.php?n=us-busts-iran-plot-to-murder-saudi-ambassador-2011-10-12 16 http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2011/10/111012_iran_us_update_larijani.shtml

(5)

CNN’deki röportajında İran Devleti’nden hiç kimsenin bahsi geçen İranlı sanıkların adını bile duyduğunu sanmadığını söylemiş ve tarihte ABD’nin ve tabii CIA’nin bu tip senaryolardan çok fazla ürettiğini ve bunun amacının ABD’nin kendi finansal krizi sıra- sında toplumun aklını ve ilgisini iç meselelerden dış meselelere çekmek olduğunu belirt- miştir.17İran Dini Lideri Hameney ise açıklamasında bunu bir komplo olarak niteleye- rek, yıllardır tekrarlanan bir Amerikan oyunu ile karşı karşıya kaldıklarını ve kibirli ABD Hükümeti’nin kendi siyasetinde batacağını dile getirmiştir.18

ABD ise başta Başkanı Obama olmak üzere, bu olaylardan sonra İran’a yaptırımla- rın ağırlaşarak artacağını açıklamıştır.19 Dışişleri Bakanı Clinton da iddiayı Amerika topraklarında planlanan bir terör olayı olarak adlandırmıştır.20Hatta İran’la kolay kolay temas kurmayan Washington, saldırı konusunda direkt olarak Tahran’la irtibata geçmiş ve gerekli cevabın veril- mesini istemiştir.21ABD yetkili makamları İran’ı suçla- mış, bu saldırının planlayıcıları olarak İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nü göstermiş ve bu örgütü sadece Suudi Büyükelçi’ye suikast konusunda değil, Suriye’deki halk ayaklanmalarının sert bir şekilde bastırılmasının da en büyük sanığı ilan etmiştir.22

Kudüs Gücü: Devletin Resmi Terör ve Diplomatik Örgütü mü?

ABD, saldırı planının yaratıcısı olarak Dini Lider Ali Hameney’i ve ona bağlı özel askeri yapının başındaki Kasım Süleymani’yi göstermiştir.23Bu yapı, dini lidere direkt bağlı bulunan ve sadece ona karşı sorumluklar taşıyan Kudüs Gücü’dür. Kudüs Gücü, İran İslam Cumhuriyeti Devrim Muhafızları’na bağlı, İran dışındaki operasyonlardan sorumlu olan 15000 kişilik bir birimdir. Bu birimin kuruluşu 80’li yıllardaki İran-Irak Savaşı’nda sınır cephesinde kurulan seçkin bir birliğe dayanmaktadır. Devrim Muhafızları’nın dış operasyon kolunu oluşturan bu gücün asıl görevi dünyadaki tüm İslam direniş örgütlerine gerekli maddi, teçhizat, lojistik desteği vermektir.24

Saddam Hüseyin’e karşı Kürt oluşumunu o bölgede himaye etmiş, Afganistan’da Taliban güçlerine karşı Ahmet Şah Mesut’u desteklemiş ve ayrıca Yugoslavya’nın iç sava- şı sırasında Boşnaklara yardım götürmüştür.25 1992’de Beyrut’taki İsrail Büyükelçiliği’nin bombalanması ve 1994’te Buenos Aires’te Yahudi Kültür Merkezi’ne saldırı olaylarının gerçekleştiricisi olarak gösterilmiştir. Batılı devletler bu güçle özellik-

Suudi Arabistan ve İran,

Irak ve Suriye’nin geleceği konusunda anlaşmazlık yaşamaktadır.

17 http://edition.cnn.com/2011/10/11/justice/iran-saudi-plot/index.html

18 http://www.bbc.co.uk/persian/iran/2011/10/111011_l33_china_russia_cautious_usa_terror_plot_iran_allegati- on.shtml

19 http://www.alarabiya.net/articles/2011/10/14/171715.html

20 http://www.voanews.com/english/news/US-Foils-Alleged-Plot-to-Assassinate-Saudi-Ambassador—

131539898.html

21 http://www.bbc.co.uk/persian/iran/2011/10/111013_u01_usa_iran_terror.shtml 22 http://www.bbc.co.uk/persian/world/2011/04/110429_u03_us_sanctions_syria_irgc.shtml 23 http://www.latimes.com/news/politics/la-pn-assassination-plot-20111012,0,5547691.story 24 http://www.tumblr.com/tagged/iranian+revolutionary+guards+corps

25 http://articles.latimes.com/2007/feb/15/world/fg-quds15

(6)

le ABD’nin Irak işgali sonrası tanışmıştır.26Washington Post, örgütü ve liderini İran dış politikasının en önemli belirleyici unsuru olarak göstermiştir.27

Devrim Muhafızları’nın bu elit birimi, son yıllarda Irak’ta etkin bir şekilde faaliyet- lerini sürdürmüştür. Hatta İran’ın Bağdat Büyükelçisi Hasan Danaifar’in, Kudüs Gücü’nün önemli isimlerinden biri olduğu İran tarafından saklanmayan bir gerçektir.28 2007 yılında İran’ın Irak’taki tüm operasyonlarını Kudüs Gücü’ne devretmesi ile bera- ber dönemin en yetkili Amerikalı Generali Petreus, bu örgütün artan gücüne dikkat çekmiştir. Kerbela’da öldürülen 5 ABD’li askerin sorumlusu olarak bu örgüt gösterilmiş- tir.29Geçtiğimiz Haziran ayında 15 ABD askerinin öldürülmesiyle sonuçlanan çatışma- da ele geçirilen Şii milislerin gene bu örgütün Irak’ta bulunan kamplarındaki eğitimden geçtiği iddia edilmiştir. Afganistan’da uzun yıllar Taliban’a karşı mücadele veren Kudüs Gücü, ABD’nin Afganistan’ı işgalinden sonra yere düşen Taliban’ı ayağa kaldırmış ve Taliban üyelerine silah, finansman, lojistik ve eğitim desteği sağlamıştır.30

Sadece İran çevresinde değil, Afrika’da bile etkin bir güce sahip olan Kudüs Gücü’nün dünyanın çeşitli ülkelerinde temsilcilikleri bulunmaktadır. Son zamanlarda

26 http://www.asriran.com/fa/news/11833/%D8%AD%D9%8A%D8%B1%D8%AA-

%D8%B3%D9%8A%D8%A7-%D8%A7%D8%B2-%D9%82%D8%AF%D8%B1%D8%AA-

%D9%86%D9%8A%D8%B1%D9%88%D9%8A-%D9%82%D8%AF%D8%B3 27 http://www.fardanews.com/fa/pages/?cid=53820

28 http://www.iranfocus.com/en/index.php?option=com_content&view=article&id=21162:exclusive-irans-new- ambassador-to-iraq&catid=29:exclusive-reports&Itemid=42

29 http://www.dailystar.com.lb/News/Middle-East/Apr/27/Irans-Quds-Force-helped-kill-5-US-troops-in- Iraq.ashx#axzz1axUi90zR

30 http://www.aftabnews.ir/vdccosqs.2bqmp8laa2.html

(7)

ise Suriye’de yaşanan olaylarda Esad Yönetimi’ne destek veren İran’ın bu ülkedeki isyan- ları bastırmasında gerekli teknik ve maddi yardımı Kudüs Gücü kanalı ile Suriye’ye ulaş- tırdığı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle de Kudüs Gücü, Avrupa Birliği tarafından yaptırım uygulanacak örgütler listesine alınmıştır.31

Amerikan topraklarında yaşanan bu olaydan sonra ABD Hükümeti de yaptırımlar uygulamaya başlamış32ve bu örgütle bağlantısı olduğuna inandığı İran Havayolu şirke- ti Mahan Air’e uçuş kısıtlamaları getirmiştir. ABD’nin iddiasına göre ‘bu şirket, Kudüs Gücü ile birlikte hareket etmekte ve İran Devleti, Irak ile Suriye’ye gerekli ekipmanı ve silahı bu kanal yoluyla sokmaktadır. Kudüs Gücü personeli ve Lübnan Hizbullah’ı üye- leri bu yolcu şirketi ile taşınmaktadır’.33

Kasım Süleymani Terörist mi Yoksa Diplomat mı?

Batılılar için ‘gizemli bir hayalet’ ve ‘pusuda bekleyen gölge’ sıfatlarıyla bilinmekte olan İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ülkesinde ve Şii dünyasında sevenleri arasında ‘ Hacı Kasım’ olarak adlandırılmaktadır.

1957’de İran’ın Baft şehrinde doğmuştur.34İran-Irak Savaşı’nda gösterdiği başarıları ve yeteneklerinden dolayı 41.Sarallah Tümeni Komutanlığı’na getirilmiştir. Savaş sonrası değişik iç ve dış görevlerde bulunduktan sonra 1998’de Kudüs Gücü komutanı olarak atanmıştır.35Dini lider Ali Hamaney tarafından savaşın ön cephelerinde gösterdiği cesa- ret nedeniyle ‘devrimin yaşayan şehidi’ unvanı verilmiş36ve 2011 yılında korgenerallik rütbesine terfi ettirilmiştir.37İran’daki güç merkezlerine olan yakınlığı ve İran’ın bölge siyasetinde artan öneminde rol oynayan Süleymani, İran’ın Irak’taki ABD çıkarlarına karşı verdiği mücadeledeki en önemli yöneticisi konumunda bulunmaktadır. Bu konu- mu Iraklı yetkililerce de dile getirilmiş ve Tahran’ın Irak’taki bir numaralı adamı olarak görülmüştür.38Hatta Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin bile şahsen görüşüp fikir alışverişinde bulunduğu iddia edilmiştir.39 Irak eski hükümet yetkililerinden biri, O’nun gücünü doğrudan Dini Lider Ayetullah Ali Hamaney’den aldığını ve hatta Ahmedinejad’ı bile by-pass edebildiğini söylemiştir ve şunu eklemiştir: ‘Beğensek de beğenmesek de İran’ın Irak’taki siyasi işlerinin sorumlusu O’dur’.40Bir Şii milletvekili ise Şam’da Irak Hükümeti’nin oluşturulduğu Suriye, İran ve Türkiye yetkililerinin de katıldığı bir toplantıda Süleymani’nin herkesin fikirlerini değiştirmeye ikna edip, ikinci bir dönem için Maliki’nin başbakanlığını desteklemelerini sağladığını anlatmıştır.41

31 http://www.voanews.com/persian/news/Syria-2011-08-24-128355963.html 32 http://www.foxnews.com/story/0,2933,322628,00.html

33 http://www.bbc.co.uk/persian/iran/2011/10/111012_l30_mahan_air_sanctions.shtml 34 http://www.mardomak.es/figures/person/64716

35 http://www.aei.org/outlook/101034 36 http://www.aei.org/outlook/101045 37 http://hamshahrionline.ir/news-126698.aspx

38 http://www.radiofarda.com/content/f4_qasem_soleimani_main_iran_figure_iraq/24282285.html

39 http://pishkesvat.ir/index.php?option=com_content&view=article&id=603:1390-05-09-13-33-46&catid=1:report 40 http://www.dadna.ir/fa/news/27925

41 http://www.guardian.co.uk/world/2011/jul/28/qassem-suleimani-iran-iraq-influence

Washington’un Irak’tan

çekilirken bölgede en son

isteyeceği şey bir Suudi –

İran yakınlaşmasıdır.

(8)

Iraklı eski bir bakan da Irak’taki en güçlü kişinin Süleymani olduğunu söyleyerek, ‘O demeden hiç bir şey olmaz’ demiştir. Bunun en önemli işareti olarak da bu kişinin tüm Şii unsurları birbirine bağlayarak ve aradaki anlaşmazlıklarda arabulucu rolü oynayarak neredeyse tek çatı altında toplamasını ve seçimlerde Şiilerin başarılı bir sonuç elde etme- sini göstermiştir.42

Washington, Süleymani’yi Irak’ın içişlerine karışmakla ve Irak’ta istikrarsızlık yarat- makla suçlamış; Beyaz Saray bu kişiyi terörist olarak adlandırmakla kalmamış ve yaptı- rımlar uygulamıştır. Son sekiz yılda ABD ordusu ile dolaylı bir savaş veren Kudüs Gücü’nün etki alanını günümüzün CIA Başkanı Petreaus, Süleymani’yi yine dolaylı bir şekilde tanımlarken şunu söylemiştir: “Ülkede geleneksel diplomasi ve bakanlarla görüşe- rek iş yapacağınızı düşünüyorsanız yanılırsınız.” Irak Başbakanı Maliki ve diğer Şii grup- lar bile Tahran’a gittiklerinde Süleymani ile görüşmüşlerdir. Bu ziyaretler her zaman des- tek niteliğinde olmamakta bazen İran’ın Şii milislere olan yardımının Irak’ın iç işlerine fazla karıştığı endişesini taşıyan mesajlar da içermektedir.43 Bu nedenle ABD resmi kanallarla Süleymani’nin kim olduğu hakkında bilgi istemiş ancak İran bu isteğe cevap vermemiştir.44

Kudüs Gücü Bu Kadar Amatör mü?

ABD tarafından Irak’taki direnişçilere silah ve lojistik sağlamak, Lübnan’daki Hizbullah’ın eğitimine destek vermek, son dönemde de Suriye’deki ayaklanmaların bas- tırılmasında rol oynamak gibi birçok suçlamayla karşı karşıya kalmış bir grup45ve bu grubun başında bulunarak Irak’ta savaşın seyrini değiştirdiği, Suriye’de Esad Yönetimi’nin devrilmesini zorlaştırdığı iddia edilen bir kişi46 (ki ABD tarafından Suriye’deki faaliyetleri dolayısıyla yaptırımlar listesine alınmıştır.)47; Amerikan toprakla- rında bir saldırının planlayıcısı ve uygulayıcısı olacaksa bunun hazırlığı için yeterli çalış- mayı yapmamış mıdır? Yoksa Irak işgali öncesi ABD tarafından dile getirilen Saddam’ın elinde kimyasal silahlar var iddiası gibi; ABD, İran Devleti’nin kendi iç siyasi yapısında legal olarak oluşturulmuş bu gücü buna benzer iddiayla bir tehdit unsuru mu görmek- tedir?48Washington,”düşman yarat ve sonra onu yok et” mantığıyla, yakın bir gelecek- te yeni bir saldırı için kendine zemin mi hazırlamaktadır?

Obama Yönetimi’nin, İran Devleti’nin resmi bir kuruluşu olan İran Devrim Muhafızları’na bağlı Kudüs Gücü’nü ve komutanı Kasım Süleymani’yi, El Kaide ve lideri Osama Bin Ladin benzeri bir örgütle benzerlikler kurarak hedef tahtasına oturt- ması yanlış şekillenen bir dış politikanın temellerinin atılmasından başka bir işe yarama- yacaktır.

42 http://rahbordnews.ir/index.php?option=com_content&view=article&id=3713:1389-09-15-04-14- 24&catid=13:2&Itemid=3

43 http://www.nytimes.com/2008/05/01/world/africa/01iht-iraq.4.12495370.html 44 http://www.tabnak.ir/pages/?cid=9852

45 http://www.thetruthseeker.co.uk/oldsite/print.asp?ID=8551

46 http://www.guardian.co.uk/world/us-embassy-cables-documents/241053 47 http://balatarin.com/permlink/2011/5/19/2519355

48 http://naghdnews.ir/news-analytics/news-analytics/4336-news.html

(9)

İran’ın Irak’taki politikasını belirleyen güç olan, Afganistan’daki direnişte pay sahibi ve Suriye’deki halk hareketinin bastırılmasına yardımda bulunan Kudüs Gücü’nün, bu kadar amatörce hazırlanmış bir planın uygulayıcısı olma ihtimali oldukça zayıftır. İran ve çevre- sinde siyasi ve askeri caydırıcı bir kuvvet olarak öne çıkan bir grubun, Riyad’la ilişkileri normalleştirme yollarını arayan Tahran’ı bu hamlesiye zor durumda bırakacağı ortadır. Böyle amatörce kurgulanmış bir planın İran’daki üst düzey yetkililerden habersiz olarak hem de Amerikan topraklarında gerçekleştirme imkanı bulunmamaktadır. Suudi makamlarına bölgesel bir çok konuda anlaşma eli uzatarak uzlaşma zemini arayan ve ABD sonrası bölgede gücünü sorunsuz olarak devam ettirmek isteyen İran, bu zamansız terör planlamasının zaten çekingen ve temkinli bir tavır ser- gileyen Riyad’ı kendinden uzaklaştırmaktan başka işe yaramayacağının farkındadır. Bu uzaklaşma, son zamanlarda artan Suudi Arabistan – İran görüşmelerinden rahatsız olan Washington’un lehine olacaktır.

Washington’un Irak’tan çekilirken bölgede en son isteyeceği şey bir Suudi – İran yakınlaşmasıdır. Özellikle Basra Körfezi’nde yaşanan bilek güreşinde ABD’nin elini güç- lendiren unsur olan İran’ın yalnızlaştırılması oldukça önemlidir. İran’ın başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez’deki ülkelerle olan diyalog arayışının kesintiye uğraması ABD için stratejik bir önem taşımaktadır.

Sonuç

Bu kadar ‘sicili kabarık’ profesyonel bir birim, nasıl olur da bu kadar dağınık ve ace- mice hazırlanmış bir saldırı planıyla yola çıkarak başarısızlığa uğramıştır?

Tüm operasyonlarını kendi eğittiği Şii milislerce uygulayan bir örgüt neden çek dolandırıcılığından sabıkalı bir otomobil satıcısını ve Meksikalı bir uyuşturucu tüccarı- nı taşeron olarak kullanma gereği duymuştur?

Birçok ülke konuya temkinli yaklaşırken ABD neden olayı basına sızdırarak ve büyüterek İran’ı hedef göstermektedir? Daha bir bomba bile atılmadan hatta kan bile dökülmeden bir İran-Suudi Arabistan-ABD gerilimi sağlamak en çok kime yaramakta- dır?

Amaç, Wall Street’te başlayan ve büyük bir dalgaya dönüşen finansal isyanın önüne geçmek hatta toplumun dikkatini iç meselelerden dışa çekerek, gelecek yıl yapılacak ABD Başkanlık seçimleri öncesinde azalmakta olan Obama’nın popülaritesini tekrar canlandırmak mıdır ?

Acaba Basra Körfezi ülkeleri, (özellikle Suudi Arabistan ve diğer ABD müttefikleri Bahreyn, BAE gibi) kendi iç karışıklıklarından sorumlu tuttukları İran’dan öç mü almak istemektedirler?

21. YÜZ YIL

Basra Körfezi’nde yaşanan

bilek güreşinde ABD’nin

elini güçlendiren unsur

İran’ın yalnızlaşmasıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

2011 yılı sonu itibariyle toplam çimento stoğu 8,2 milyon tona yükselmiştir7. Bölgeler göre stok durumu aşağıdaki

Teknik olarak baktığımızda aşağıda 1.1410’un kırılması halinde önce 1.1380 ve arkasından 1.1339 seviyesine kadar düşüş yaşanabilir.. Yukarıda ise 1.1442

2015 yılından itibaren ekonomik, sos- yal ve kültürel anlamda dinamik bir re- form ve değişim sürecine giren Suudi Arabistan, Arap isyanları sonucu bölgede oluşan yeni şartlar

K-59 kaya figürlerine baktığımızda (Şekil 1), üzerlerinde Zât Hami Sitilinin belirli özelliklerini göremeyiz. Örneğin, Şekil 1.2 bir öküzünki, Anati’nin Zât

1997 yılında KİK tarafından yapılan açıklamada önceki yıllarda kavramsallaştırılan İran tehdidinin fazla abartıldığının, aslında İran’ın Körfez

Ortadoğu’da uzun yıllardır devam eden çatışmaların temel nedenlerinden bazıları; sömürgeci güçlerle mücadele ve keyfi bir şekilde çizilen sınırların

Hipotez 5: 1973 Arap-İsrail savaşı sonrasında Suudi Arabistan’ın uyguladığı petrol politikası “Kendine yardım”(Self-help) ilkesi uyarınca uyguladığı

Suudi Arabistan’da araştırma yapan birçok araştırma kuruluşu Suudi halkının yüzde 80’den fazlasının Ortadoğu’daki Türk ro- lünün olumlu ve önemli olduğunu