• Sonuç bulunamadı

BURDUR UN ANAYASASI OLMALI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "BURDUR UN ANAYASASI OLMALI"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

www.burduryenigun.com www.facebook.com/burduryenigun @burduryenigungazetesi @burduryenigun

www.burduryenigun.com 1 Şubat 2021 Pazartesi Sayı: 20234 YIL: 67

Fiyatı: 25 kuruş

TEKE YÖRESİ’NİN MERKEZİ BURDUR’DA

Bugünden sonra Burdur Gölü ile ilgili yapılması gereken en büyük çözümün Göl’ün şu andaki durumunu korumak olduğu yönünde herkes hemfikir. Akademik çevreler hemfikir, idarecilerimiz hemfikir, STK’lar ve muhtarlarımız hemfikirler. Bunun 1970’li yılların başındaki o geniş hacmini yeniden kazanmasının artık çok zor olduğunu, bunun kolay olmadığını ya da artık pek de mümkün olmadığını herkes biliyor ve kabul ediyor. Yapılması gerekenin bugünün koşullarında Burdur Gölü’nü korumak için radikal tedbirler alınması gerektiği konusunda da herkes hemfikir...

BURDUR’UN ANAYASASI OLMALI

2’DE

“İYİ belediyecilik

farkını ortaya koymuş”

6’DA

2’DE

Kızılkaya Belediye Başkanı İlkay Güngör, hava sporları- nın yapılması için ilk müra- caatların yapıldığını belirtti.

Bölgenin keşfini ve ilk değerlendirmesini Milli Pa- raşütçü ve ünlü akrobasi ya- maç paraşütçüsü Türk Hava Kurumu Antalya Karain Ha- vacılık Okulu’nda görevli Arif Kemal Buhara yaptı.6’DA söyleşi

fikri takip

“Burdur Gölü’nü korumak için radikal tedbirler alınması gerektiği

konusunda herkes hemfikir” Ben Burdur basınının özellikle bu Z kuşağı

dediğimiz 2000’li yıllardan sonra doğan ve

Burdur’da yaşayan kuşağına Burdur Gölü’nün daha fazla tanıtıcı, onların daha fazla ilgisini çekecek haberler yapması gerektiğine inanıyorum. Ünlü bir kızıldereli atasözünde olduğu gibi; ‘biz yaşadığımız çevre veya doğa babalarımızdan bize miras kalmadı.

Bu çevre, doğa bize çocuklarımızın emaneti. Biz çocuklarımıza nasıl bırakacağız.’ Onlar Burdur’da nasıl yaşayacaklar? Emin olun Burdur Gölü 2050-2060’lı yıllarda küçük bir su birikintisi olarak kaldığında Burdur’da genç nüfusta kalmaz. Bunun çalışmalarını da şimdiden yapmak zorundayız. Bu konuda genç kuşağı bilgilendirici en önemli çalış- maların silahının da basın olduğunu düşünüyorum.

Z kuşağının ilgisini çekecek, tanıtıcı haberler yapılması gerekiyor”

SAĞLIKLI ÇEVRE HER ŞEYİN GARANTİSİ:

HAVAMIZI, SUYUMUZU, TOPRAĞIMIZI KORUYALIM

Göl söyleşisi sayfa 4 ve 5’te GÖL SEVDALISI EROL KESİCİ’DEN YENİ GÜN

OKURLARI İÇİN YENİ MAKALE - sayfa 6’da Bucak Kızılkaya Beldesi

SAĞLIK

3’TE

Burdur Gölü denilince son yıllarda öne çıkan gönüllü kuruluşlardan biri olan Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölüne Hayat Verelim Derneği yönetim kurulu başkanı Burhan Cahit Karakurt gazetemize konuştu.

Burdur Gölü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan Karakurt, göl’deki çekilme nedenlerinden gölü kurtarma önerilerine kadar geniş yelpaze- de gazetemiz muhabiri Muhammet Fatih Başcı’ya açıklamalarda bulundu. Burdur Gölü’nün Burdur’daki en öncelikli sorun olduğunu vurgula- yan Burhan C. Karakurt, göl’e verilecek önceliğin Burdur anayasasına konulması benzetmesinde bulundu.

(2)

1 Şubat 2021 Pazartesi

Sayfa / 2 GÜNDEM

Tâceddin Dergâhı

Taceddin AKBAŞ

taceddinakbas@gmail.com

Doğma köylü, büyüme şehirli çocuğu olsam ve kendim hiç çiftçilik yapmasam da, çiftçi bir ailenin ev- lâdı olduğum için olsa gerek, ben ‘bizim mayamız olan’

toprakla, bizi yaşatan havayla, besleyen suyla/karla yağmurla çok yakından ilgileniyorum. Dolayısıyla da ben kovitten daha çok kuraklıktan korkuyorum! Çün- kü kovit genelde yakaladığı, özelde de yaşlı ve kronik hastalığı bulunan kişileri etkiliyor ki, onların da kaçta kaçını öldürüyor bilmiyorum… Ancak kuraklık uğradığı ve bilhassa uzun sürdüğü tüm beldeleri, bölgeleri ve ülkeleri etkiliyor ve bilhassa çocuklarla birlikte yoksul, fakir fukara aile bireylerinin tamamını öldürüyor!

ABD’nin NASA’SI DA, T.C’NİN METEOROLOJİSİ DE UYARIYOR! ANCAK HERKES BİLDİĞİNİ OKUYOR!

Uzaydan ve uydu aracılığıyla Türkiye dâhil birçok ülke üzerinde inceleme yapan ABD’nin Ulusal Havacı- lık ve Uzay Dairesi (NASA), 11 Ocak 2021 tarihinde ya- yımladığı görüntüler de, Türkiye’nin çekilen yer altı suları için ‘kritik…’ uyarısı yaptığı gibi; Meteoroloji Ge- nel Müdürlüğü de daha önce bir uyarıda bulunarak kuraklığın boyutunu hatırlatmış ve “Türkiye’nin önemli bir bölümü yağış almıyor. Yani Ülkemiz olağanüstü, çok şiddetli bir kuraklık yaşıyor…” demişti!

Ve bu uzman kuruluşlar uyarmasa bile biz sade vatandaşlar olarak görüyor, duyuyor ve biliyoruz ki, kuraklık nedeniyle başta Burdur ve Yarışlı Gölümüz olmak üzere bölgemizdeki birçok gölün, gölet’in suları çekildi ve barajlar çöle döndü!.. Ancak, çok azımız bu

‘geliyorum’ diyen tehlikenin farkındayız maaselef…

ÜLKEMİZ, BÖLGEMİZ ve İLİMİZ ÇOK YAĞIŞ ALAN BİR BÖLGE DE DEĞİl! YANİ, BİZ SU ZENGİNİ ve YAĞIŞI BOL BİR ÜLKE DEĞİLİZ (DÜNYA SÜREKLİ ISINIYOR VE MEVSİMLER ALIŞILMADIK ŞEKİLDE YER DEĞİŞTİRİYOR)

Kamuoyunda ve bilhassa sade vatandaşlar ara- sında yaygınlaşan ‘ozon tabakasının delindiği ve bu- nun da dünyayı ekstradan ısıttığı, dolayısıyla da mev- simlere yer değiştirdiği, tabiatın dengesini ve ekolojik yapısını bozduğu, hattâ dünyanın altını üstüne getirdi- ği’ yolundaki rivâyetler ne derece doğru veya değil onu bilmiyorum. Fakat ülkemizde ve bölgemizde yaşanan ku- raklığın tehlikeli bir hal almaya başladığını biliyorum!

Kısacası ve açıkçası ‘uzun süredir yaşanan kurak- lığın beni kovit 19-20-21’den, yani ben yaklaşık bir yıldır dünyayı kasıp kavuran koronavirüsten daha çok korkutmaya başladığını söylemek istiyorum!..

Daha doğrusu ben ‘kuraklığın gıda maddelerimizi, içme, kullanma ve arazi sulama sularımızı kurutmasın- dan, hijyen kurallarını alt üst etmesinden, tahıl, sebze ve meyve gibi besin kaynaklarımızı da iç etmesinden, dolayısıyla da bulaşıcı hastalıklara yol açmasından, virüsleri, mikropları veya bakterileri çoğaltıp toplu ölümlere neden olmasından endişeleniyorum…’

BENİM ‘İLK’’ AKLIMA GELEN İKİ TEDBİRDEN BİRİ SU KULLANIMINDA TASARRUF YAPMAK

DİĞERİ İSE FİİLÎ ve KAVLÎ DUAYI ARTIRMAK!

Velhâsıl-ı kelâm, hülâsâ-i netice; İlimizin üstünde, eskilerin ‘rahmet’ yenilerin ise ‘yağmur’ dediği ve be- nim de ‘rahmet’ demeyi tercih ettiğim bulut ve yağışlar az da olsa gözükmeye baş- ladı elhamdülillah. (Gerisi de gelir inşaAllah) Ancak, İlimizde, bölgemizde ve ülkemizde uzun süredir hüküm süren kuraklığın telâfisi pek kolay olmayacağa benziyor… O nedenle ben,

‘bizler küçücük bir virüsten korunmak için nasıl ‘mas- ke, mesâfe ve hijyen’ diyorsak; sesine soluğuna, hava- sına suyuna hasret gittiğimiz zararsız ziyansız yağmur ve karların gelmesini, su kullanımında tasarrufa gidil- mesini; artı dünyamızı kuraklık ve benzer âfet ve felâ- ketlerden koruması için Mevlâ’ya yalvarış yakarışta bulunulmasını ve bildiğimiz dualarla Kendisinden rah- met istenmesini!’ diliyor, herkese ‘bol rahmetli ve bere- ketli’ saygılar sunuyorum.

1 Şubat 2021 Pazartesi - Sayı: 20234

SAHİBİ: Hüsniye TUNCEL

Kurucular:

Osman ŞAN - Muharrem TUNCEL

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ve Genel Yayın Yönetmeni:

Kürşat TUNCEL Sayfa Tasarımları: Şadiye ÜNAL

İDARE YERİ

Konak Mah. Uğuz Sok. No: 23/A - BURDUR Tel: 232 64 59 Fax: 233 38 93 e-posta: yenigungazete@ttmail.com

Dizgi-Baskı: Yeni Gün Tesisleri Konak Mah. Uğuz Sok. No: 23/A BURDUR Dağıtım: Burdur Turkuvaz Başbayii Fiyatı: 25 Kr.

Gazetemiz, Basın ve Ahlak İlkelerine uymaya söz vermiştir.

Pazar hariç süreli yerel yayın Yıl: 67

Kuruluş Tarihi: 1.09.1954 Burdur'da, eşi Güllü Efe'yi (38) döverek ölümüne sebep

olduğu iddiasıyla tutuklanan astsubay Mehmet Efe'nin (43) yargılanmasına devam edildi.

Burdur merkez Armağan İlci Mahallesi'nde, 5 Aralık 2019 günü yaşanan olayda, 2 çocuk annesi Güllü Efe ile astsubay eşi Mehmet Efe arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında Mehmet Efe, eşini çocuklarının gözü önünde dövdü. Fenalaşan Güllü Efe, çağrılan ambulansla Burdur Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Efe, yapılan ilk müdahale- nin ardından Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne sevk edildi. Tedaviye alınan Güllü Efe, 9 Aralık 2019 akşamı burada yaşamını yitirdi.

'Eşe karşı nitelikli basit yaralama' suçundan tutukla- nan Mehmet Efe'nin daha sonra 15 bin lira kefaletle tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılnasına karar verildi. Burdur Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itirazı üzerine, Sulh Ceza Mahkemesi, kefaletle serbest bırakılma yönün- deki kararı iptal ederek, tutukluluk halinin devamına hükmetti.

Tutuklu sanık Mehmet Efe'nin Burdur Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanmasına devam edildi. Duruşmaya

Güllü Efe'nin babası İbrahim Efe, annesi Habibe Efe ile tarafların avukatları katıldı. Mehmet Efe tutuklu bulundu- ğu Burdur E Tipi Kapalı Cezaevinden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.

Sanığın tutukluluk halinin devamına karar veren Mahkeme Heyeti İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor gelmediği için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.

Duruşma çıkışında Yeni Gün Gazetesi'ne konuşan Güllü Efe'nin ailesinin avukatı Serdar Dündar "mahkeme heyeti sanığın tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Dosya geçen celse İstanbul adli Tıp Kurumuna gönderilmiş- ti. Oradan sonuç gelmedi. Bir sonraki celsede mütala verilerek karar verileceğini ve sanığın ceza alacağını düşünüyoruz" dedi.

Güllü Efe'nin babası İbrahim Efe'de "adaletin yerini bulmasını istiyoruz. İnşallah umduğumuz cezayı alacak.

Kasten öldürdüğü belli. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.

Anne Habibe Efe'de "İnşallah ağırlaştırılmış müebbet alır. Çocuğumu işkenceyle öldürdü. İnşallah o da oralarda çürüsün" diye konuştu.

MEHMET EFE’nin

HABER MERKEZİ

yargılanmasına devam edildi

Burdur'da düzenlenen uyuşturucu gözaltına alınan 4 zanlıdan şüpheli- den 1'i tutuklandı. 

Valilikten yapılan açıklamaya göre, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleri,

Burdur-Antalya karayolunda ilerleyen üzerinde minibüs bulunan çekiciyi  durdurdu. 

Narkotik köpeğiyle yapılan aramada 21 kilo 520 gram esrar ele geçirildi.

Operasyonda K.A, M.A, A.A. ve U.N. gözaltına alındı.

Emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edilen şüphelilerden A.A. tutuklandı, diğerleri ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 

Burdur'da uyuşturucu operasyonunda

bir kişi tutuklandı

AA

KURAKLIK BENİ KOVİD’den DAHA ÇOK KORKUTUYOR!

HER ŞEY, NEYE LÂYIKSA ONA DÖNER…

HER İNSAN YAĞMUR TANESİ GİBİDİR, KİMİ ÇAMURA, KİMİ GÜL BAHÇESİNE DÜŞER...

BULUT AĞLAMAZSA YEŞİLLİK NASIL GÜLER(!) Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

Burdur ili Yeşilova ilçesi hudutları dahilinde ve uh- demde bulunan S.201200076 No’lu 2b gurubu Mermer İşletme ruhsatlı ve işletme izinli maden sahamıza ait A-48 Serisi 40 adet sevk fişlerinden A-48 Serisi 287001 - 287061 arası Dolu Sevk Fişleri ve 287062 - 288000 arası Boş Sevk Fişleri kaybolmuştur. Hükümsüzdür.

Mehmet KILIÇ 15316754844

ZAYİ

İl Göç İdaresi’nden almış olduğum Kimlik Kartımı

ZAYİ

kaybettim.

Yenisini alacağımdan eskisi hükümsüzdür.

HASAN ABDUL RASHID Baba Adı: ABDUL RASHID

Burdur’daki yerel haberleri

farkıyla takip edin...

(3)

Sayfa / 3 GÜNDEM SAĞLIK 1 Şubat 2021 Pazartesi

Yüzyılın salgın hastalığı Covid-19 enfek- siyonu kişinin sadece fiziksel sağlığını değil, ruhsal sağlığını da derinden etkiliyor.

Acıbadem Üniversitesi Atakent Hasta- nesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak

“Covid-19 sonrası görülen ruhsal sorunların bir kısmı bedensel hastalıklarla karışabil- mektedir. Bu nedenle ruhsal hastalıklar hakkında bilgi sahibi olmak, belirtiler açısından dikkatli olmak önemlidir. Salgının devam ettiği bugünlerde de psikiyatri kliniklerinde sıklıkla Covid-19 ile ilişkili sorunlara rastlamaktayız. Özellikle yoğun bakımda tedavi görmek zorunda kalan, hastalığı ağır geçirmiş Covid-19 hastaların- da yoğun bir şekilde travma sonrası stres bozukluğu yaşanıyor. Tedavi ile kontrol altında olan ruhsal rahatsızlıkların alevlen- mesiyle de sıklıkla karşılıyoruz.” diyor.

Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak, Covid-19 enfeksiyonu sonrası sık rastlanan 5 psikolojik sorunu ve Covid korkusunun hangi hastalıklarla karışabildiğini anlattı, ruhsal sağlığı korumaya yönelik önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.

Anksiyete (Kaygı) bozuklukları Yapılan araştırmalar Covid-19 geçiren kişilerin en az yarısında kaygı bozukluğu belirtileri görüldüğünü göstermiştir. Hasta- lıkla ilgili kaygılı düşünceler sıklıkla gün içinde kişinin aklına gelir. Kişi şikayetlerinin geçmeyeceğine dair olumsuz düşünceleri zihninden atmakta zorlanabilir. Kişinin internet ortamında belirtileri ile ilgili uzun saatler araştırma yaptığını da sık görüyo- ruz. Çarpıntı, nefes darlığı, sıkıntı hissi, ölüm korkusu, uyumakta güçlük gibi şikayetler kaygı bozukluğunu düşündürme- lidir. Özellikle nefes darlığı ve çarpıntı gibi şikayetler Covid-19 sonrası bir süre devam edebiliyor. Bu nedenle kaygı bozuklukları gözden kaçabilir. Ayrıca pek çok psikososyal sebepten dolayı Covid-19 geçirmeyen toplumda da kaygı bozukluğunun arttığını gözlemliyoruz. Bu belirtilerin sizde olduğu- nu düşünüyorsanız, bir ruh sağlığı profes- yoneline danışmalısınız.

Depresyon

Covid-19 geçiren kişilerin yarısında depresif belirtiler görülüyor, toplumda ise depresif şikayetlerde genel olarak artış yaşanıyor. Mutsuzluk, hayattan keyif alamama, iştah ve uyku değişiklikleri gibi şikayetler depresyonun önemli bulgularıdır.

Yapılan çalışmalarda, depresyonun en tehlikeli sonuçlarından biri olan intihar davranışının da pandemi sonrasında arttığı gösterilmiştir. Sosyal izolasyon, belirsizliğe bağlı kaygılar, ekonomik problemler, geçirilmiş depresyon öyküsü ve Covid-19 hastalığını ağır geçirmiş olmak önemli risk faktörleridir. Kendinizde ve yakınlarınızda depresif şikayetler gözlemlediğinizde en kısa sürede destek almalısınız.

Zararlı alışkanlıklar

Araştırmalar pandemi sonrası alkol tü- ketiminin iki kat arttığını göstermiştir. Geç- mişte alkol problemleri olanlar özellikle risk altındadır. Bu "kendini tedavi etme" çabası ciddi bağımlılık tablolarının ortaya çıkması- na neden olabiliyor. Ayrıca alkol ve madde bağımlılığı olan kimselerde Covid-19 enfeksiyonunun daha şiddetli seyrettiğini öne süren çalışmalar da mevcut.

Uykusuzluk

Covid-19 enfeksiyonu sonrası en sık görülen bulgulardan biri olan uykusuzluk, diğer ruhsal hastalıklara bağlı olabileceği

gibi, tek başına da görülebiliyor. Henüz mekanizması tam olarak tespit edilmemek- le birlikte, beyindeki hormonal ve biyo- kimyasal değişikliklerin sebep olduğu dü- şünülüyor. Bu durumu ayrıntılı bir değer- lendirme sonucu uygun bir tedavi ile kont- rol altına alabiliyoruz. Ayrıca pandemi döneminde genel toplumda kronik uyku- suzluğun yüzde 40'lara vardığını görüyo- ruz. Ancak bazı kişilerde yaşam tarzı değişiklikleri bile bu durumu düzeltmek için yeterli olabiliyor.

Travma sonrası stres bozukluğu Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Sancak

“Sıklıkla gözden kaçan bu rahatsızlık, özellikle hastanede yatan ağır Covid-19 hastalarında taburculuk sonrası yüzde 90 olarak görülebilmektedir. Özellikle yoğun bakımda tedavi gereksinimi olan hastaların, ruhsal travma yaşadığını görüyoruz. Yoğun ölüm korkusu, çaresizlik, umutsuzluk ve yalnızlık hisleri bu rahatsızlığın ortaya çıkmasına katkıda bulunuyor. Taburculuk sonrası akla istemsizce gelen ve hastane deneyimi ile ilgili kötü düşünceler, kabuslar, uykuya dalmada güçlük, hatırlatıcı uyaran- lardan kaçınma davranışı bir aydan uzun süre devam ediyorsa tedaviye başvurulmalı- dır. Bu rahatsızlık tedavi edilmediğinde kalıcı hale gelme riski taşımaktadır.” diyor.

CO VID SONRASI SIK

RAS TLANAN

5 PSİKOLOJİK SORUN!

---Kutu Bilgisi--- Ruhsal sağlığımızı korumanın

10 püf noktası

1. Arkadaşlarınız ve sevdiklerinizle online görüşmeler yapın

2. Bağışıklık sistemini güçlendiren yaşam tarzı benimseyin

3. Alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlık- lardan uzak durun

4. Sağlıklı ve dengeli beslenin 5. Günde iki litre su içmeye özen gösterin

6. Her gün aynı saatte yatağa yatıp, her gün aynı saatte kalkın

7. Hareketsizlikten kaçının 8. Düzenli egzersiz yapın

9. Gerekirse profesyonel destek almak- tan kaçınmayın

10. Hobi edinin, hobilerinize zaman ayırın

65 yaş üstü insanlar uzun zamandır pandemi ve kısıtlamalar nedeniyle evden dışarı çıkamıyor.

Bu durumun 65 yaş üzeri kişilerin hareketsiz olmasına ve buna bağlı olarak da kilo almasına sebep olduğunu dile getiren Anadolu Sağlık Merkezi İç Hasta- lıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “COVID-19 özellikle kronik hastalığı olanlarda ve yaşlılarda maalesef daha ağır seyrediyor. Buna bağlı iyileşme süresi de daha uzun oluyor. Bu sebeple tek ve en önemli öneri hastalığa yakalanma- mak. Özellikle 65 yaş ve üzeri mutlaka evde kalmalı ve izole olmaya devam etmeli, dengeli beslenmeli ve ilaçlarını düzenli kullanmalı” hatırlatmasında bulundu.

Kronik rahatsızlığı bulunan 65 yaş ve üzeri kişilerin bu süreçte kilo almamak için ellerinden geleni yapmalarının önemli olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr.

Enes Murat Atasoyu, “Evlerde kalmanın ortaya çıkardığı yoğun hamur işi tüketimi çok tehlikeli.

Mümkün olduğunca kalori açısından düşük, yağsız, karbonhidrattan fakir Akdeniz mutfağı tercih edilmeli. Ev izolasyonu nedeniyle günlük enerji tüketi- mi azalır ve özellikle ileri yaştaki bireyler- de yağsız vücut kütlesi azalıp, vücutta yağ oranı artar. Ayrıca evde geçirilen zaman diliminde uzun süreli televizyon izlenmesi, bilgisayar veya akıllı telefon ile internete bağlanılması esnasında yüksek kalorili besinlerin tüketilmesi de kilo artışına neden olabilir” açıklamasında bulundu.

Yemek porsiyonları küçültülmeli, beslen- mede sebze-meyve ve bakliyat tüketimi artırılmalı

Obezitenin diyabet, hipertansiyon, inme, kalp-damar hastalıkları, böbrek yetmezliği, insülin direnci, kolon, böbrek gibi çeşitli kanserler, eklemlerde kireçlen- me, kısırlık, polikistik over sendromu, uyku apnesi, depresyon, safra kesesi taşı oluşu- mu, gastroözofagiyal reflü ve karaciğerde yağlanma gibi sağlık sorunlarına neden olabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Bu kapsamda, yemek porsiyonla- rının küçültülmesi, öğünler arasında atıştırmalardan sakınılması, beslenmede sebze-meyve, tam tahıllı gıdalar, bakliyat tüketiminin arttırılması, yeteri kadar su tüketilmesi, kahvaltı dahil öğün atlanma-

ması, katı yağlar ve şekerli gıdalardan uzak durulması çok önemli” dedi.

Hareketsiz kalınmamalı

Hareketsizlik ve kas kuvvet kitlesinin azalmasının da ileri yaş için ciddi bir risk unsuru oluşturduğunu belirten İç Hastalık- ları ve Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Enes Murat Atasoyu, “Özellikle COVID-19 nedeniyle uzun süredir evde olan 65 yaş ve üzerinde olanların ev içindeki hareket yetersizliğine bağlı olarak dolaşım ve solunum sistemi olumsuz etkilenebilir. Bu kapsamda da 65 yaş ve üzerinde olanlar sokağa çıktıkları zaman aralığında yokuş olmayan düz bir yolda ortalama yarım saat yürüyüş yapmalı. Halsizlik, nefes darlığı gibi yürüyüşe bağlı herhangi bir rahatsızlık hissedilmesi durumunda yürüyüş bitirilme- li. Yürüyüş esneme hareketiyle sonlandırıl- malı” önerisinde bulundu.

65 yaş üstü bireylere 10 öneri:

Zorunlu ihtiyaçların giderilmesi için kısa süreli çıkışlar dışında evde kalın, mümkünse günlük alışverişler eve teslim şeklinde gerçekleştirilsin.

Ev dışında bulunulan her durumda, ağzı ve burnu kapatacak şekilde maske takın.

Sosyalleşmek ve moral desteği sağla- mak için aile üyeleri ve arkadaşlar ile akıllı telefon veya bilgisayar aracılığı ile görün- tülü görüşmeler yapın.

Dengeli beslenmeye önem verin, kilo artışına yol açabilecek yüksek kalorili besinler (tatlılar, şekerlemeler, kızartmalar vb.) yerine taze sebze ve meyve tüketimini arttırın.

Günde 6-8 saat uyku uyuyun.

Yeterli miktarda su tüketin.

Evde zaman geçirilen süreçte düzenli olarak hafif dereceli egzersizler yapın (Ev içinde koridorda adım atma, koltukta otururken ayakları hareket ettirme, masa kenarına tutunarak oturup kalkma vb...).

Kişisel hijyene dikkat edin, elleri ağız, burun ve gözlerden olabildiğince uzak tutun. Düzenli kullanılması gereken ilaç tedavilerine aksatmadan devam edin ve böylece kronik hastalıklardan kaynaklana- bilecek sorunların (örneğin şeker yüksel- mesi gibi) önüne geçin.

Kontrolsüz şekilde kullanılan vitamin ve gıda takviyelerinin olumsuz etkilerinden korunmak için, gereken durumlarda doktor önerisine göre dozları belirlenerek vitamin desteği alın.

65 yaş ve üzeri kişilere pandemide sağlıklı

kalma önerileri

65 yaş ve üzeri kişilere pandemide sağlıklı

kalma önerileri

(4)

Sayfa / 4 SÖYLEŞİ BURDUR GÖLÜ 1 Şubat 2021 Pazartesi

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen geniş katılımlı Burdur Gölü’ne ilişkin dijital toplantı değerlendirmesi

“Çözüm önerilerinin geliştirilmesi bundan sonra atılacak somut adımlar için gösterge niteliğinde olacak”

Öncelikle Sayın Vali Ali Arslantaş’ın konuya duyarlılığı- nın çok sevindirici olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar görev alan Valilerimizin hepsi, Burdur Gölü ile ilgili mutlaka iyi niyetler beslemişlerdir ve Göl’ün kurtarılması amacıyla yapılan çalışmalara az çok mutlaka bir katkı koymuşlardır.

Ama Sayın Arslantaş geldiği günden bu yana benim Burdur Gölü ile ilgili kendisi ile üçüncü görüşmemdi. Notlarını alıyor, çözüm önerilerini dikkatle takip ediyor, kurumlara gönderiyor ve sonuçları da mutlaka değerlendiriyor. Bunu STK’larında katıldığı, Muhtarlarımızın bulunduğu, Burdur’u yöneten tüm değerli katılımcıların da bulunduğu bir online toplantı da yapması da ayrıyeten güzeldi. Herkes birbirini dinledi, birbirine katkı sağladı, birbirinin eleştirisini dinledi ve Sayın Arslantaş bunların hepsini dinledi. Ne söz kesti, ne yarıda bıraktırdı. Bu davranış bence çok güzel bir şeydi. Ay- kırı sesler de çıktı, ama bunların da olmasının demokrasinin bir gereği olduğunu bir kere toplantının yöneticisi olarak Sayın Vali’nin çok güzel idare ettiğini düşünüyorum. Kendisi- ne de teşekkür ederim.

Böyle bir toplantının olmasının en önemli sebeplerinden biri bugüne kadar daha az dinlenen kesimlerin de toplantıda bulunmasıydı. Buradan çıkarttığım kasıt şu; mesela bir köy muhtarımız çok somut ifadelerle kaçak suyun kullanımıyla ilgili bazı iddialarda bulundu. Belki akademik çevreler veya biz bu konuda çok vakıf değildik olaya, ama Sayın Muhtar- dan bunu dinlediğimiz zaman olayın vehametinin daha da farklı olduğu noktasına geldik. O nedenle bizim de söylemle- rimizi, muhtarlarımızın, diğer STK’ların, Burdur’daki idareci- lerin duymuş olması, bunları not etmesi ve bunlara karşı da farklı çözüm önerilerinin geliştirilmesi bence bundan sonra atılacak somut adımlar için gösterge niteliğinde olacaktır.

“Yer altı sularının çekiliyor olması Burdur Gölü’nün hacminin azalmasında doğrudan bir etken”

Toplantıda önce DSİ Bölge Müdürümüz bir sunum yaptı ki sunumu güncel verilere dayalıydı. Yalnız Sayın Bölge Müdürü’nün yaptığı bu sunumun özellikle yer altı sularının Burdur Gölü ile bağlantısı ve yer altı sularındaki azalmanın Burdur Gölü ile olan azalmaya ilgisinin olmadığı noktasına katılmak mümkün değildi.

Çünkü; hem akademik çevrelerden toplantıya katılan hocalarımız hem daha önceki elimizdeki veriler bize gösteri- yorki, göl’ü besleyen en büyük kaynaklardan biri yer altı su- ları. Yer altı sularının çekiliyor olması Burdur Gölü’nün de- bisinin ya da hacminin azalmasında doğrudan bir etken. Bu nedenle sunumun verimli olduğunu söylemekle beraber su- numda kullanılan dilin ben daha açık, daha cesur topluma ve kamuoyunu daha bilgilendirici olması gerektiğini düşünü- yorum.

“Burdur Gölü’nü korumak için radikal tedbirler alınması gerektiği konusunda herkes hemfikir”

Bugünden sonra Burdur Gölü ile ilgili yapılması gereken en büyük çözümün Göl’ün şu andaki durumunu korumak olduğu yönünde herkes hemfikir. Akademik çevreler hemfi- kir, idarecilerimiz hemfikir, STK’lar ve muhtarlarımız hemfi- kirler. Bunun 1970’li yılların başındaki o geniş hacmini yeniden kazanmasının artık çok zor olduğunu, bunun kolay olmadığını ya da artık pek de mümkün olmadığını herkes biliyor ve kabul ediyor. Yapılması gerekenin bugünün koşullarında Burdur Gölü’nü korumak için radikal tedbirler alınması gerektiği konusunda da herkes hemfikir.

“Burdur Gölü ve çevresinde kaçak su kullanımı- nın hiçbir müsamahaya yer verilmeyecek şekilde kesilmesi gerekiyor”

Bu radikal tedbirlerin en başı kaçak su kullanımını kesinlikle önlemek. DSİ Bölge

Müdürü kendisi de toplantı esnasında yaklaşık 2000’e yakın kaçak sondaj olduğu- nu dile getirdi, Sayın Milletvekilimiz Bayram Özçelik’te dile getirdi. Bu iki görüşü de bugünün yani idari ve politik iktidardaki iki görüşün yanında diğer kesimler de bu kaçak su kullanımının daha çok olduğu yönünde iddiada bulundular ki bende buna katılıyorum. Bu rakam daha da fazla. Bir an önce Burdur Gölü ve hinterlan- dında, çevresinde kaçak su kullanımının hiçbir müsa- mahaya yer verilmeyecek

şekilde kesilmesi gerekiyor. Çünkü, göl’ün etrafında 21 tane baraj, gölet, diğer insan eliyle yapılmış sulama tesisi var.

Bunların tamamı zaten göl’e su bırakmıyorlar. Akabinde göl’ün etrafında bir de kaçak su kullanımı sebebiyle yer altı sularının alınıyor olması gölün hiçbir şekilde beslenmemesi- ne yol açıyor. En önemli konu buydu...

“Göl ve etrafında havza yönetiminin en kısa sürede sağlanması gerekiyor”

İkincisi göl ve etrafında havza yönetiminin en kısa sürede sağlanması gerekiyor. Havza yönetimi derken şunu kastediyorum, Burdur Gölü havzası Gölhisar sınırlarından doğan sulardan itibaren geliyor. Yani havzanın bir kolu veya bir yönü Gölhisar’a kadar inen bir sahada bu sahanın tamamı koruma alanı olarak artık belki ilan edilmesi, belki de bu havzanın bir bütün olarak görüldüğü politikalar üretilmesi gerekiyor.

“Umarım faydalı bir belgeye ulaşırız ve Eldere kaynağından Burdur Gölü ile ilgili faydalı bir sonuç alırız”

Sayın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’mız tarafından Başpınar’dan gelen bir su olduğu söylendi. Bu su’yun getiri- lip getirilemeyeceğinin tartışılması gerektiği söylendi. Doğ- rudur. Yapılması gerekenlerden biri belki de budur. Taşkapı bölgesinde yer altı suları olarak zengin bir bölgenin olduğu, buradan su alınıp alınamayacağı aynı şekilde Ticaret Odası Başkanımız tarafından zikredildi. Doğrudur, incelenmesi gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanının 2019’da Eldere kaynağından Burdur’a su verilmesiyle ilgili Burdur halkına verdiği bir söz var. Sayın Milletvekili Bayram Özçelik’te bu sözün ardında elinden geldiğince koşturuyor, bunu da biliyoruz. Ama bu- gün DSİ Genel Müdürlüğü’nün politikaları için de ne yazık ki Eldere kaynağından Burdur’a su verilmesi yok. Fakat, Sayın Özçelik toplantı esnasında bir ayrıntı verdi. Bu ayrıntı bence de çok önemliydi ki toplantıdan sonra kendim de tarihsel olarak yaptığım araştırmalar da gördüm ki, iddia doğru.

‘Eldere kaynağından tarihte Burdur Gölü’ne doğru akan da bir dere var. Eğer bu derenin varlığı ve Burdur Gölü’ne doğru akan bir su olduğu belgelerle kanıtlanabilirse’ dedi Sayın Özçelik ‘Eldere kaynağından su almamız konusunda bir ışığımız olacak’ dedi. Bu güzel bir haberdi ve bunun çalışma- larını halen daha Sayın Milletvekilimiz götürüyor. Umarım faydalı bir belgeye ulaşırız ve Eldere kaynağından Burdur Gölü ile ilgili faydalı bir sonuç alırız.

“Önerim kurutulan Kestel Gölü’nün

kendi havzasının altında bir su kütlesi varsa bu kütlenin Burdur Gölü’ne akıtılması”

Bu arada ben de toplantı esnasında bir öneri getirdim.

1970’lerde Bucak bölgesinde tarım alanlarının oluşturulması için kurutulan bir gölümüz var. Kestel Gölü. Bu gölün altından zaman zaman Kırkgöz’e su basılıyor. Benim de önerim kurutu- lan Kestel Gölü’nün kendi havzasının altında bir su kütlesi varsa bu kütlenin Burdur Gölü’ne akıtılması. Yani sorunun il’in kendi kaynakları içinde çözülebilmesi için, Burdur Gölü’ne bir can suyu olması bakımından. Bu önerilerin tamamını Sayın Valimizin dikkate alacağını ve araştırtacağını söyledi. Hepsini de not aldı. Bununla beraber ürün motiflerimizin ve sektörel motiflerimizin değişmesi gerektiği konusunda da hemfikir olundu. Şöyle ki, Burdur Gölü’nün bir havza yönetimine geç- mesi gerektiğiyle ilgili söylenenlerin, somut bir göstergesi ilk olarak Burdur Gölü ve etrafında özellikle namlulu bitkiler dediğimiz mısır ve mısır özelliği gösteren, mısırla aynı sınıfta- ki bitkilerin yetiştirilmemesi.

“BURDUR GÖLÜ’nü KORUMAK, BURDUR’un ANAYASASI OLMALI”

Burdur Gölü denilince son yıllarda öne çıkan gönüllü kuruluşlardan biri olan Ekosistemi Koruma ve Burdur Gölüne Hayat Verelim Der- neği yönetim kurulu başkanı Burhan Cahit Karakurt gazetemize konuştu. Burdur Gölü hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunan Kara- kurt, göl’deki çekilme nedenlerinden gölü kurtarma önerilerine kadar geniş yelpazede gazetemiz muhabiri Muhammet Fatih Başcı’ya açıklamalarda bulundu. Burdur Gölü’nün Burdur’daki en öncelikli sorun olduğunu vurgulayan Burhan C. Karakurt, göl’e verilecek önceliğin Burdur anayasasına konulması benzetmesinde bulundu. Karakurt’un açıklamaları şöyle:

Burhan Cahit KARAKURT

Devamı sayfa 5’te

(5)

BURDUR GÖLÜ

Geçtiğimiz günlerde gerçekleşen geniş katılımlı Burdur Gölü’ne ilişkin dijital toplantı değerlendirmesi

“Çözüm önerilerinin geliştirilmesi bundan sonra atılacak somut adımlar için gösterge niteliğinde olacak”

Öncelikle Sayın Vali Ali Arslantaş’ın konuya duyarlılığı- nın çok sevindirici olduğunu düşünüyorum. Bugüne kadar görev alan Valilerimizin hepsi, Burdur Gölü ile ilgili mutlaka iyi niyetler beslemişlerdir ve Göl’ün kurtarılması amacıyla yapılan çalışmalara az çok mutlaka bir katkı koymuşlardır.

Ama Sayın Arslantaş geldiği günden bu yana benim Burdur Gölü ile ilgili kendisi ile üçüncü görüşmemdi. Notlarını alıyor, çözüm önerilerini dikkatle takip ediyor, kurumlara gönderiyor ve sonuçları da mutlaka değerlendiriyor. Bunu STK’larında katıldığı, Muhtarlarımızın bulunduğu, Burdur’u yöneten tüm değerli katılımcıların da bulunduğu bir online toplantı da yapması da ayrıyeten güzeldi. Herkes birbirini dinledi, birbirine katkı sağladı, birbirinin eleştirisini dinledi ve Sayın Arslantaş bunların hepsini dinledi. Ne söz kesti, ne yarıda bıraktırdı. Bu davranış bence çok güzel bir şeydi. Ay- kırı sesler de çıktı, ama bunların da olmasının demokrasinin bir gereği olduğunu bir kere toplantının yöneticisi olarak Sayın Vali’nin çok güzel idare ettiğini düşünüyorum. Kendisi- ne de teşekkür ederim.

Böyle bir toplantının olmasının en önemli sebeplerinden biri bugüne kadar daha az dinlenen kesimlerin de toplantıda bulunmasıydı. Buradan çıkarttığım kasıt şu; mesela bir köy muhtarımız çok somut ifadelerle kaçak suyun kullanımıyla ilgili bazı iddialarda bulundu. Belki akademik çevreler veya biz bu konuda çok vakıf değildik olaya, ama Sayın Muhtar- dan bunu dinlediğimiz zaman olayın vehametinin daha da farklı olduğu noktasına geldik. O nedenle bizim de söylemle- rimizi, muhtarlarımızın, diğer STK’ların, Burdur’daki idareci- lerin duymuş olması, bunları not etmesi ve bunlara karşı da farklı çözüm önerilerinin geliştirilmesi bence bundan sonra atılacak somut adımlar için gösterge niteliğinde olacaktır.

“Yer altı sularının çekiliyor olması Burdur Gölü’nün hacminin azalmasında doğrudan bir etken”

Toplantıda önce DSİ Bölge Müdürümüz bir sunum yaptı ki sunumu güncel verilere dayalıydı. Yalnız Sayın Bölge Müdürü’nün yaptığı bu sunumun özellikle yer altı sularının Burdur Gölü ile bağlantısı ve yer altı sularındaki azalmanın Burdur Gölü ile olan azalmaya ilgisinin olmadığı noktasına katılmak mümkün değildi.

Çünkü; hem akademik çevrelerden toplantıya katılan hocalarımız hem daha önceki elimizdeki veriler bize gösteri- yorki, göl’ü besleyen en büyük kaynaklardan biri yer altı su- ları. Yer altı sularının çekiliyor olması Burdur Gölü’nün de- bisinin ya da hacminin azalmasında doğrudan bir etken. Bu nedenle sunumun verimli olduğunu söylemekle beraber su- numda kullanılan dilin ben daha açık, daha cesur topluma ve kamuoyunu daha bilgilendirici olması gerektiğini düşünü- yorum.

“Burdur Gölü’nü korumak için radikal tedbirler alınması gerektiği konusunda herkes hemfikir”

Bugünden sonra Burdur Gölü ile ilgili yapılması gereken en büyük çözümün Göl’ün şu andaki durumunu korumak olduğu yönünde herkes hemfikir. Akademik çevreler hemfi- kir, idarecilerimiz hemfikir, STK’lar ve muhtarlarımız hemfi- kirler. Bunun 1970’li yılların başındaki o geniş hacmini yeniden kazanmasının artık çok zor olduğunu, bunun kolay olmadığını ya da artık pek de mümkün olmadığını herkes biliyor ve kabul ediyor. Yapılması gerekenin bugünün koşullarında Burdur Gölü’nü korumak için radikal tedbirler alınması gerektiği konusunda da herkes hemfikir.

“Burdur Gölü ve çevresinde kaçak su kullanımı- nın hiçbir müsamahaya yer verilmeyecek şekilde kesilmesi gerekiyor”

Bu radikal tedbirlerin en başı kaçak su kullanımını kesinlikle önlemek. DSİ Bölge

Müdürü kendisi de toplantı esnasında yaklaşık 2000’e yakın kaçak sondaj olduğu- nu dile getirdi, Sayın Milletvekilimiz Bayram Özçelik’te dile getirdi. Bu iki görüşü de bugünün yani idari ve politik iktidardaki iki görüşün yanında diğer kesimler de bu kaçak su kullanımının daha çok olduğu yönünde iddiada bulundular ki bende buna katılıyorum. Bu rakam daha da fazla. Bir an önce Burdur Gölü ve hinterlan- dında, çevresinde kaçak su kullanımının hiçbir müsa- mahaya yer verilmeyecek

şekilde kesilmesi gerekiyor. Çünkü, göl’ün etrafında 21 tane baraj, gölet, diğer insan eliyle yapılmış sulama tesisi var.

Bunların tamamı zaten göl’e su bırakmıyorlar. Akabinde göl’ün etrafında bir de kaçak su kullanımı sebebiyle yer altı sularının alınıyor olması gölün hiçbir şekilde beslenmemesi- ne yol açıyor. En önemli konu buydu...

“Göl ve etrafında havza yönetiminin en kısa sürede sağlanması gerekiyor”

İkincisi göl ve etrafında havza yönetiminin en kısa sürede sağlanması gerekiyor. Havza yönetimi derken şunu kastediyorum, Burdur Gölü havzası Gölhisar sınırlarından doğan sulardan itibaren geliyor. Yani havzanın bir kolu veya bir yönü Gölhisar’a kadar inen bir sahada bu sahanın tamamı koruma alanı olarak artık belki ilan edilmesi, belki de bu havzanın bir bütün olarak görüldüğü politikalar üretilmesi gerekiyor.

“Umarım faydalı bir belgeye ulaşırız ve Eldere kaynağından Burdur Gölü ile ilgili faydalı bir sonuç alırız”

Sayın Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’mız tarafından Başpınar’dan gelen bir su olduğu söylendi. Bu su’yun getiri- lip getirilemeyeceğinin tartışılması gerektiği söylendi. Doğ- rudur. Yapılması gerekenlerden biri belki de budur. Taşkapı bölgesinde yer altı suları olarak zengin bir bölgenin olduğu, buradan su alınıp alınamayacağı aynı şekilde Ticaret Odası Başkanımız tarafından zikredildi. Doğrudur, incelenmesi gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanının 2019’da Eldere kaynağından Burdur’a su verilmesiyle ilgili Burdur halkına verdiği bir söz var. Sayın Milletvekili Bayram Özçelik’te bu sözün ardında elinden geldiğince koşturuyor, bunu da biliyoruz. Ama bu- gün DSİ Genel Müdürlüğü’nün politikaları için de ne yazık ki Eldere kaynağından Burdur’a su verilmesi yok. Fakat, Sayın Özçelik toplantı esnasında bir ayrıntı verdi. Bu ayrıntı bence de çok önemliydi ki toplantıdan sonra kendim de tarihsel olarak yaptığım araştırmalar da gördüm ki, iddia doğru.

‘Eldere kaynağından tarihte Burdur Gölü’ne doğru akan da bir dere var. Eğer bu derenin varlığı ve Burdur Gölü’ne doğru akan bir su olduğu belgelerle kanıtlanabilirse’ dedi Sayın Özçelik ‘Eldere kaynağından su almamız konusunda bir ışığımız olacak’ dedi. Bu güzel bir haberdi ve bunun çalışma- larını halen daha Sayın Milletvekilimiz götürüyor. Umarım faydalı bir belgeye ulaşırız ve Eldere kaynağından Burdur Gölü ile ilgili faydalı bir sonuç alırız.

“Önerim kurutulan Kestel Gölü’nün

kendi havzasının altında bir su kütlesi varsa bu kütlenin Burdur Gölü’ne akıtılması”

Bu arada ben de toplantı esnasında bir öneri getirdim.

1970’lerde Bucak bölgesinde tarım alanlarının oluşturulması için kurutulan bir gölümüz var. Kestel Gölü. Bu gölün altından zaman zaman Kırkgöz’e su basılıyor. Benim de önerim kurutu- lan Kestel Gölü’nün kendi havzasının altında bir su kütlesi varsa bu kütlenin Burdur Gölü’ne akıtılması. Yani sorunun il’in kendi kaynakları içinde çözülebilmesi için, Burdur Gölü’ne bir can suyu olması bakımından. Bu önerilerin tamamını Sayın Valimizin dikkate alacağını ve araştırtacağını söyledi. Hepsini de not aldı. Bununla beraber ürün motiflerimizin ve sektörel motiflerimizin değişmesi gerektiği konusunda da hemfikir olundu. Şöyle ki, Burdur Gölü’nün bir havza yönetimine geç- mesi gerektiğiyle ilgili söylenenlerin, somut bir göstergesi ilk olarak Burdur Gölü ve etrafında özellikle namlulu bitkiler dediğimiz mısır ve mısır özelliği gösteren, mısırla aynı sınıfta- ki bitkilerin yetiştirilmemesi.

Sayfa / 5 ÇEVRE 1 Şubat 2021 Pazartesi

Çünkü; mısır ve mısır özelliği gösteren buna benzer bitkiler çok su tüketen bitkiler. Bu kaçak su’yun kullanımında bu bitkilerin yetiştirilmesinin de payı olduğu düşünülüyor. Bununla ilgili Sayın MAKÜ Rektörü göl’ün karşı tarafında İlyas Köyü sınırların- daki Lisinia Tabiat Parkı’nın sahibi olan sayın Öztürk Sarıca ile beraber geliştirdikleri su istemeyen bitkiler ile ilgili MAKÜ sınırları içindeki kendi tarım alanları- nı örnek gösterdi. Orada yapılan çalışmanın havza- nın tamamına yayılabileceği ve bununla ilgili de ellerinde artık bir veri oluşmaya başladığını söyledi, ki bence de bu güzel bir çalışma. Yapılması gereken de bu.

“Büyükbaş hayvan yetiştiricilerinin hemen hemen tamamının hayvan yetiştiriciliği için kullandıkları suyu da Burdur Gölü’ne doğru akan yer altı sularından aldıklarını biliyoruz”

Aynı şekilde tarımsal ürün motiflerinin değişti- rilmesi ile beraber hayvancılık sektöründe de ürün motiflerinin değiştirilmesi konusunda neredeyse bir fikir birliği çıktı diyebilirim. Ama tabi bu yine de uzun vadeli bir öneri oldu. Çünkü; büyükbaş hayvan yetiştiriciliği Burdur’da şu anda en geçerli sektörler- den biri. Ama bir büyükbaş hayvanın günde 80 litre su tükettiğini de hepimiz biliyoruz. Havzanın içindeki büyükbaş hayvan yetiştiricilerinin hemen hemen tamamının hayvan yetiştiriciliği için kullan- dıkları suyu da Burdur Gölü’ne doğru akan yer altı sularından aldıklarını biliyoruz. Bunun da önüne geçmek için mesela Sayın Prof. Dr. İskender Gülle ‘Burdur Göl havzasında tavuk üreticiliğinin özendirilmesi gerektiği’

konusunu önerdi. STK’lar küçükbaş hayvancılık konusunda özendirici çalışmalar yapılması gerektiğini söylediler. Sayın MAKÜ Rektörü özellikle honamlı keçisi ile ilgili kendi üniversiteleri içinde çalışmaların olduğunu söyledi. İdarecile- rimiz de bunların hepsini not ettiler. Ben bir eklemeyi de burada şöyle yaptım, doğal olarak büyükbaş üreticilerimizin sektörel olarak farklı sektörlere özendirilmesi hem uzun süreç olacak hem de onlara bir finansman desteği sağlanmak zorunda. Bu finansman desteğini bugün Burdur Gölü’nün çekildiği özellikle Senir tarafındaki büyük alanların koopera- tifsel yolda tarımsal işletmeye açılmasıyla onlara bir finans- man geliri edilebileceğini iddia ediyorum. Daha da açmam gerekirse böyle bir kooperatif işletmesi mesela o bölge de kenevir üretimi yapabilir. Hem devlet gözetiminde hem de ekonomiye çok çabuk katkı sağlayabilecek ve üreticilerimize doğrudan bir finansman sağlayabileceğimiz bir ürün olarak keneviri öneriyorum.

Ya da susuz tarımla ilgili anason gibi veya tıbbi aromatik bitkiler de olabilir bu bitkilerin kullanılmasıyla ilgili orada bir kooperatif işletmesi yapılarak o işletmeden elde edilecek gelir büyükbaş hayvancılıktan farklı sektörlere geçecek üreticilerimiz için kullanılabilir. Onları özendirici bir finans- man desteği sağlayabilir. Bu önerilerimizin en kısa zamanda dikkate alınmasını idarecilerimizden rica ediyoruz.

“Burdur Gölü’nün yıl içinde yağışlarla elde ettiği su miktarı, yıl içinde buharlaşan su miktarının neredeyse 4’de 1’i civarında”

Tabi Burdur Gölü’nün bununla beraber en büyük sıntılarından biri de kuraklık. Kuraklık, son 10 yıldır Burdur ve bölgesini çok etkiliyor. Burdur Gölü’nün yıl içinde yağış- larla elde ettiği su miktarı, yıl içinde buharlaşan su miktarı- nın neredeyse 4’de 1’i civarında. Bu da çok üzücü bir durum.

Bununla ilgili Burdur Gölü’nün üstünde DSİ Genel Müdürlü- ğü 1 yıl once bir çalışmaya başladı. Bu çalışma da çeşitli havuzlar oluşturuldu. Bu havuzların birine güneş enerjisi panelleri, birine yansıtma topları, birine de buharlaşmayı önleyici kimyasallar verildi ve bu deneyde en

verimli olan havuzun yansıtmayı önleyici toplarla sağlandığı ortaya çıkmış. DSİ Bölge Müdürü’nün verdiği sunumdan aldığımız bilgidir. Ama bu üç deneyde de Burdur Gölü’nün ekolojik durumunun ne olacağı bugüne kadar net olarak araştırılmamış durumda.

Öncelikle Burdur Gölü ile ilgili kamuoyu- nun ya da sivil toplum örgütleri olarak bizlerin bu tedirginliğinin bir an önce giderilmesi gerekiyor. Evet oraya güneş yansıtma topları konularak belki buharlaşmanın bir kısmı önlenebilir. Fakat bu göl’ün ekolojik dengesini tahrip edecek bir boyutta ise eğer astarı yüzünden pahalıya gelme durumu var bu sefer. Ya da ekolojik dengenin hani bozulması dediğimiz olgunun ne kadar olabileceği ve

göl’ün kendisinin bir yaşam organizması olarak bunu tolere edip edemeyeceğinin kamuoyuna açıklanması gerekiyor.

Kamuoyunun bunu bilmeye hakkı olduğunu düşünüyorum.

“36 yılda göl yaklaşık olarak 700-800 metre çekilmiş durumda. Ben bunu çok rahat iliklerimde hissedebiliyorum”

Burdur’da yaşayan herkes artık Burdur Gölü ile ilgili sorunun farkında ve herkes her gün gözünün önünde gölün biraz daha çekildiğini görebiliyor. Bunu hissediyor. Belki genç kuşağımız hani Z kuşağı dediğimiz kuşak bunun şu anda çok anlayabilecek kıstaslara veya donelere sahip değiller. Yani bizim gibi düşünmeyebilirler. Bu örneği hep veririm. Bugün Kuş Gözlem Evi’nin olduğu yerdeki Akka- ya’dan göle atlayıp boy verdiğim yıl 1985’di. 2021’deyim yani 36 yıl geçmiş. 36 yıl da göl yaklaşık olarak 700-800 metre çekilmiş durumda.

Ben bunu çok rahat iliklerimde hissedebiliyorum. Belki siz hissedebiliyorsunuz. Ama Z kuşağı dediğim 2000’li yıllardan sonra doğan kuşak bunu çok rahat idrak edemeye- bilir.

“Z kuşağının ilgisini çekecek,

tanıtıcı haberler yapılması gerekiyor”

Ben Burdur basınının özellikle bu Z kuşağı dediğimiz 2000’li yıllardan sonra doğan ve Burdur’da yaşayan kuşağına Burdur Gölü’nün daha fazla tanıtıcı, onların daha fazla ilgisini çekecek haberler yapması gerektiğine inanıyorum.

Ünlü bir kızıldereli atasözünde olduğu gibi; ‘biz yaşadığımız çevre veya doğa babalarımızdan bize miras kalmadı. Bu çevre, doğa bize çocuklarımızın emaneti. Biz çocuklarımıza nasıl bırakacağız.’

Onlar Burdur’da nasıl yaşayacaklar? Emin olun Burdur Gölü 2050-2060’lı yıllarda küçük bir su birikintisi olarak kaldığında Burdur’da genç nüfus’ta kalmaz. Bunun çalışma- larını da şimdiden yapmak zorundayız. Bu konuda genç kuşağı bilgilendirici en önemli çalışmaların silahının da basın olduğunu düşünüyorum. Biliyorum yerel basın olarak sizler bu konuya gerçekten duyarlısınız. Duyarlı olmasanız zaten burada olmazsınız.

Ama özellikle Z kuşağını daha çok Burdur Gölü’ne iticek, Burdur Gölü’nün onları etkileyeceği veya çevrenin, doğanın insanla etkileşimde bulunaca- ğı haberlerin daha çok yapılması, ulusal, yerel ba- sında daha çok paylaşılması, sosyal mecralarda, sos- yal paylaşım sitelerinde insanların bu haberleri daha fazla paylaşarak genç kuşağı daha fazla bilgilenmesi için önem göstermesi gerektiğine inanıyorum.

Burdur-Isparta-Antalya-Denizli bölgelerindeki 36 gölden son 30 yılda yalnızca 16 göl kaldığı söyleni- yor bu konu hakkında düşünceleriniz?

Doğrudur. Ben buraya Konya’yı da eklerim.

Meke Gölü mesela. Yani dünyanın nazar boncuğu diye geçiyordu. Kayboluyor ve hiçbir şey yapılamıyor maalesef. Seydişehir Gölü, inanılmaz çekildi. Eğiridir Gölü, eğer bu hızla çekilmeye devam ederse 10 yıl içinde özellikle Barla tarafında karşıya doğru bir yol açılacağı ve gölün ikiye ayrılacağı söyleniyor.

Göllerdeki çekilme ya da havza olarak mesela Burdur Gölü havzasındaki kuruma, kuraklık, sadece bizim kendi yaşadığımız bölgeye has bir olgu değil.

Şu anda daha büyük bir alanı kapsıyor. Bu alanın içine Isparta’da giriyor, Antalya’nın belli bir bölgesi de giriyor, Denizli’de giriyor, Afyon’da giriyor hatta Konya’da giriyor. Bu bölgenin tamamını etkiliyor kuraklık ve merkezi iktidarın bu bölgesel olarak saydığımız illerin tamamına yönelik bir çalışma yapmasının da artık elzem haline geldiği açıkça her yaşayan Türk vatandaşı tarafından görülüyor. Bu şehirlerde yaşayan her vatandaş gözleriyle görüyor çünkü kuraklığı...

“Kuraklık nedeniyle çevresel olarak daha fazla toz tabakasına maruz kalmamız bu sefer daha fazla su kullanmamıza sebep oluyor”

Daha geçtiğimiz günlerde 27 Ocak 2021 sabahı Bur- dur’da yağmur yağıyor diye insanlar mutlu oluyor. Çünkü, son 1 yıldır yağmur alamıyoruz. Yani hani 1 saat yağmur yağıyor insanlar bundan mutlu oluyorlar. Eskiden böyle miydi? Ben 1990’lı yıllarda kar yağışından dolayı en az 3-4 gün okulların tatil olduğunu hatırlıyorum. Burdur’da maale- sef artık öyle kar görmüyoruz. Yaşayamıyoruz bunu. Su’yu hoyrat kullanıyoruz. Burdurlular olarakta su’yu hoyrat kulla- nıyoruz. Su’yu hoyrat kullanmamız hem biraz umutsuzluğu- muzdan, umarsızlığımızdan hem de biraz gereksinmemiz- den. Neden?

Kuraklık nedeniyle çevresel olarak daha fazla toz taba- kasına maruz kalmamız bu sefer daha fazla su kullanmamıza sebep oluyor. Biz daha fazla su kullandıkça su’yumuz azalı- yor. O da bizim daha fazla kuraklık içinde kalmamıza yol açıyor. Bir kısır döngünün de içine giriyoruz. Basının biraz once genç kuşağa yönelik haberlerle daha fazla rol alması gerektiğini anlatmakla beraber ikinci bir görevinin de su kullanımına yönelik daha fazla haber yapması gerektiğine inanıyorum. Burdurluların, hatta sadece Burdurluların değil biraz önce saydığım illerin tamamında yaşayan insanları ilgilendirecek şekilde ulusal ve yerel basının, her kanalın su kullanmıyla ilgili daha duyarlı haberlerde bulunması gerekti- ğine inanıyorum. Biz bunu çocuklarımızdan emanet aldıysak onlara daha az kaynakla değil, en azından kullandığımız kaynakların miktarı kadar kaynakla bırakmak zorundayız.

“Bu Göl, Burdur’un Anayasası Olmalı”

Kaybettiğimiz zaman farkediyoruz her şeyi. Hani bugün daha ulusal bakımdan dikkat çekici olan Salda Gölü için kaybetmeden önce fark edelim. Kaybetmeden önce bir şeyler yapalım. Yoksa çocuklarımız soracaklar bize niye hiçbir şey yapmadınız diye! Mutlaka haberini okumuşsunuzdur, görselini seyretmişsinizdir, 1960’larda dünyanın en büyük göllerinden biri sayılan Aral Gölü’nün iki büyük kaynağının

Seyhun ve Ceyhun’un pamuk üretimi için tarım alanlarına yönlendirdi o zamanki Sovyet Sosyalist

Cumhuriyetler Birliği hükümeti. Bugün Aral Gölü yok!.

Bu göl dünyanın en büyük göllerinden biriydi. Sadece 50 yılda ya da 60 yılda koca göl öldü!.. Karşımızda böyle bir musibet varken, böyle bir kötü örnek varken kendimizde sahip olduğu- muz gölümüzü öldürmeyelim. Bütün amacımız bu olmalı. Bu göl Burdur’un anayasası olmalı.

Her yapılacak çalışma, her Burdur’a gelicek hizmet göl ile ilgili olarak düşünülmeli. Bu çalış- ma da göl herhangi bir şekilde zarar görür mü?

diye tartılıp ondan sonra Burdur için kullanılmalı.

Burdur’un ana parolası da, mottosu da ne derseniz deyin Burdur Gölü olmalı. Hem idarecilerimiz hem insanlarımız bunu düşünerek hareket etmeli.”

M. Fatih BAŞCI Baştarafı sayfa 4’de

“Burdur’un ana parolası da,

mottosu da Burdur Gölü olmalı”

(6)

1954 yılından bu yana;

Göller Bölgesi ve Teke Yöresi’nin merkezi Burdur’un

hizmetindeyiz...

BURDUR’DA 6 7. YIL

e-posta : yenigungazete@ttmail.com internet adresi: www.burduryenigun.com

1 Şubat 2021 Pazartesi

1954 yılından bu yana;

Göller Bölgesi ve Teke Yöresi’nin merkezi Burdur’un

hizmetindeyiz... Sayfa / 6

BURDUR’DA 6 7. YIL

e-posta : yenigungazete@ttmail.com internet adresi: www.burduryenigun.com

ARKA KAPAK

Yaşadığın yerlere, yaşama – gelece- ğe sahip çıkmak , duyarlı olmak; ne din, ne siyaset, ne parti-forma-flama, ne pa- ra, ne şöhret, ne alim, ne de eğitimin işi- dir, vicdan-ahlak işidir....! Düden Çayı Antalya ve çevresine, Mısır'daki Nil Nehri gibi hayat vermiştir. Eğer bu çay olma- saydı; Antalya ve Perge kentleri belki de kurulamayacaktı.

Yıllardır buranın çöp atık alanı olarak kullanılmaması konusunda defalarca uyarıda bulunuldu…SU KAYNAKLARI HER YERDE ATIK ALANI!

DÜDEN ÇAYI’NIN BALIKLARI ÇOK DİRENÇLİ BALIKLAR.. ÖLÜYORSA...

BALIKLARIN NEDEN ÖLDÜKLERİ BELLİ.. NE YAZIK Kİ DÜDEN ÇAYI YILLARDIR HER TÜRLÜ ATIĞIN BIRA- KILDIĞI TEHLİKELİ KİMYASAL ÇÖPLÜ- ĞE DÖNDÜ... ÖLÜMLER TESADÜF DEĞİL... BU KEZ KİRLİLİK O KADAR TEHLİKELİ BOYUTLARDAKİ; ÇAYIN DENİZE DÖKÜLDÜĞÜ DÜDEN DENİZ KIYI ALANINDA DA KOKUŞMALARA , DENİZ SUYUNUN KİRLENMESİNE,NE- DEN OLMAKTA... KİRLETEN BELLİ..

LÜTFEN BİLİNİN ÖNLEMİ ALINIZ! PARA CEZASI KESMEK BU TÜR KİRLİLİK İÇİN CEZA - ÖNLEYİCİ OLMAMAKTA...

YILLARDIR AYNI SORUN YAŞANMAK- TA... ÜZÜCÜ..

DÜDEN Çayından alınan surla yapılan tarım... Balıklarında bu sudan üretilen gıdaları da tüketmek sorunlu...

Ya Düden'in Akdeniz' e döküldüğü kı- sımdaki tahribat…Atıkları su kaynakları- na bırakmak! Balıkların ölümleri! O balık- ları yiyenler! Ya o sudan tarım ürünü elde edenler, içen canlılar! YERİN ALTINA DOĞRU 70-80mt. DERİNLİKTE BORU- LAR DÖŞEYİP SUYA VERMEK…… BU- NA NE SÖYLENEBİLİR! İNSAF- PARA- NIZ PATSIN! Bunu yapanların “hangi sağlıktalar!” Nasıl anlayış.. Para cezası!

Hiç caydırıcı değil ki! Derelerde canlı varlık! Ya zehirlenen, hastalanan, hasta- lanacak canlılar.. Ölenler sadece balıklar mı? Bedeli para mı?

“Düden Çayı'nda koku ve köpük kirliliği ile birlikte yaşanan balık ölümleri üzerine inceleme yapan; Düden çayı ve civarlarında 5 adet atık geri kazanım tesisinde denetim gerçekleştirilmiş olup denetlenen tesislerden 4 tanesinin yı- kama sularını yaklaşık 70-80 metre de- rinlikte yeraltı suyuna verdiği tespit edilmiştir Atık sularını toprağa ve yeraltı- na verdikleri tespit edilen 3 işletme hak-

kında da idari işlemler başlatıldığı vur- gulanan açıklamada……….” Maliyetleri kim karşılayacak?

Doğaya salınan kirleticiler biçim ve içerik değiştirebilir, etrafta dolaşabilir, doğada birikebilir, besin zincirine girebi- lir ve insan sağlığını etkileyebilir. Örne- ğin, gaz olarak atmosfere salınan cıva[1]

rüzgarla taşınabilir ve daha sonra suya karışabilir. Suya girdikten sonra su bit- kileri tarafından absorbe edilebilir ve hayvanlar tarafından yutulur ve yiyecek zincirine doğru ilerleyip tabaklarımıza gelebilir. Bazı kirleticilerin "ortadan kay- bolması" yüzlerce yıl sürebilir veya in- sanların artık maruz kalmayacağı yerler- de birikebilir.

GELECEK BU GÜNDEN BELİRLE- NİR.. Çocuklarınızı Torunlarınızı Ne kadar seviyorsunuz? Bunun yanıtı onlara PARA BIRAKMAK DEĞİLDİR... Yaşanacak çev- re bırakmaktır.. Gelecek nesiller de se- çimlerimizin ve eylemlerimizin sonuçları- na katlanacaktır. Şu anda tüm emisyon- ları durdursak bile, bugün salınan bazı kirleticiler doğada varlığını sürdürecek ve ortalama sıcaklıklar sabitlenmeden önce yükselmeye devam edecektir. Bu- nun etkileri onlarca ve hatta yüzyıllarca hissedilecektir.

"Unuttuğumuz yalın bir gerçek var!.

İnsan olarak özellikle çevrenin ve doğa- nın korunmasına, var olma koşullarına hala ilgisiz kalıyorsak, bizi bekleyen bü- yük tehlikenin de hala farkında değiliz demektir. Hiç uzatmadan söyleyebilirim ki, bu yaklaşım, bu umursamazlık dönüp dolaşıp hepimizi olumsuz etkileyecek ve doğaya bedel ödemekten kaçınamaya- cağız.

Yaşam tarzımızın, alışkanlıklarımızın, tüketim kültürümüzün, ekonomimizin ge- lecek nesiller için sürdürülebilir olmasını sağlamak zorundayız. Sorumsuz ve çev- reye duyarsız yaşamaya devam edeme- yiz. Ya bunu başaracağız ya da dünya ekosistemleri yerle bir olacak; büyük ik- lim değişiklikleri, dev fırtınalar, kitlesel kuraklıklar, seller, su kıtlığı, ani sıcak dal- gaları ve bunların sonunda ortaya çıka- cak olan toplu insan göçleri!

YERALTINDAN GELEN KİRLİ SU- LAR- ZEHİRLİ KİMYASALLAR…PARA NE KADAR ÖNEMLİ VİCDANDAN? PA- RA MI BAZI İNSANLARI …. NASIL BU HALE GELİR İNSAN!İNSAN OLMAK;VİC- DANİ SORUMLULUKTUR; “ZEHİRLEME- MEK ve YAŞATMAKTIR.

Türkiye’de göller hakkında bilimsel araştırmalar yapan, yaptığı açıklamalar ve uyarıları geniş yankı bulan Dr. Öğretim Üyesi Erol Kesici (Doğa ve Sürdürülebilirlik ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı) yazdığı makalelerle çevre bilincine, doğa kültürünün pekişmesine katkı sağlamaya devam ediyor.

Başta; Eğirdir Gölü, Burdur Gölü, Salda Gölü olmak üzere bölge- mizdeki göller, su kaynakları hakkında yaptığı çarpıcı açıklamalar, uyarılarla pek çok habere konu olan, medyada göl konusundaki uzman, otorite isimlerden biri olan Erol Kesici, Yeni Gün okurları için

‘çevre yazılarına’ devam ediyor.

Gelecek Yazı ÇEVRE AHLAKI

SAĞLIKLI ÇEVRE HER ŞEYİN GARANTİSİ:

HAVAMIZI, SUYUMUZU, TOPRAĞIMIZI KORUYALIM

SAĞLIKLI ÇEVRE HER ŞEYİN GARANTİSİ:

HAVAMIZI, SUYUMUZU, TOPRAĞIMIZI KORUYALIM

Dr. Öğretim Üyesi Erol KESİCİ (Doğa ve Sürdürülebilirlik ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Bilim Danışmanı)

Kocaaliler beldesini ziyaret eden İYİ Parti Burdur İl Başkanı Faruk Erkan, Kocaaliler Belediyesi tarafından belde- de yapılan çalışmaları inceledi.

Burdur’un Kocaaliler Beldesi önemli bir ismi ağırladı. İYİ Parti Burdur İl Başkanı Faruk Erkan ve il yöneticileri Kocaaliler’de belediyenin yaptığı çalışma- ları inceledi.

İncelemeler sırasında Başkan Erkan’a İYİ Partili Belediye Başkanı Selahatdin Gökce eşlik etti.

“İYİ BELEDİYECİLİK FARKINI ORTAYA KOYMUŞ”

Programı sosyal medya hesabından duyuran İl Başkanı Erkan, “Bugün Kocaa- liler Belediye Başkanımız Sn. Selahatdin Gökce’yi ziyaret ettik. Yaptığı hizmetleri yerinde inceledik. İYİ belediyecilik farkını ortaya koymuş. Beldede çok önemli çalışmalar yürütülüyor. Vatandaşların da bu hizmetlerden memnun olduğu gözü- müzden kaçmadı. Allah senden razı olsun Başkanım” ifadelerini kullandı.

HABER MERKEZİ

“İYİ belediyecilik

farkını ortaya koymuş”

Burdur’un Kızılkaya beldesinde spor turizmi için harekete geçilirken, bölgedeki ilk yamaç paraşütü uçuşunu milli paraşütçü Arif Kemal Buhara yaptı.

Belediye Başkanı İlkay Güngör, Kızılkaya’da hava sporlarının yapılması için müracaatta bulunduklarını belirtti.

Kızılkaya Belediye Başkanı İlkay Güngör, beldenin her şeyi ile özel bir cazibe merkezi olduğunu belirterek, yamaç paraşütü, paraşüt, kanatlı giysi, uzaktan kumandalı model uçak gibi hava sporları- nın yapılması için ilk müracaatların gerçekleştirildiğini söyledi.

Kızılkaya spor turizmine açılıyor Güngör, “Bölgenin keşfini ve ilk değerlendirmesini bizlerle beraber milli paraşütçü ve ünlü akrobasi yamaç para- şütçüsü Türk Hava Kurumu Antalya Karain Havacılık Okulu’nda görevli Arif Kemal Buhara yaptı. Milli paraşütçümüzle yamaç paraşütü için uygun noktaları belirledik ve ilk uçuş dün gerçekleştirildi.

Sporcumuz Arif Kemal Buhara bölgenin bu spor için çok uygun olduğunu, yapmış olduğu deneme uçuşundan çok zevk aldığını da belirtmiştir. Bölgemize hayırlı olmasını dileriz. Yamaç paraşütü sporu ile ilgilenen herkesi bekliyoruz” dedi.

Milli Paraşütçü Arif Kemal Buhara, bölge keşfi yaptı

HABER MERKEZİ

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak, bulgulara göre erkeklerin evlilikten memnun olmaması durumunda boşanma hızı artarken, kadınların evlilikten memnun olmamasının boşanma hızı üzerindeki

Bu çalışmada, anason (Pimpinella anisum L.) ve kimyon (Cuminum cyminum L.) tohumlarının uçucu yağ bileşenleri ile bu yağların antimikrobiyal ve antioksidan

Sözgelimi zülüflerin kesret âlemindeki tuzaklar olarak sembolize edildiği dizelerde daha çok salınan zülüf, çengelli zülüf ve akrep zülüf (Dîvan, 2008: 60);

Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu, Kalite Yönetim Sistemi ve üye isteklerine uygun olarak, hizmet kalitesini arttırmak amacıyla ölçülebilir kalite hedeflerini

Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu, Kalite Yönetim Sistemi ve üye isteklerine uygun olarak, hizmet kalitesini arttırmak amacıyla ölçülebilir kalite hedeflerini

Türkiye’nin Maldivle- ri olarak bilinen Burdur’un Yeşilova İlçesi’n- deki Salda Gölü’nde meydana gelen su çekil- meleri ve gölün son durumu ile ilgili olarak Yeni

İYİ PARTİ HEYETİNDEN FARKLI BURDUR TURU Ziyaretlerle Burdur’un nabzını tuttular, ‘Burdur sunumuyla’ önerilerini paylaştılar İYİ Parti’nin Anadolu’nun nabzını

Müzik eğitimi ana bilim dalı koro yöneticilerinin en çok tercih ettikleri çoksesli ÇağdaĢ Türk Koro Müziği eserleri’nin hangileri olduğunun ortaya