Acil önlemler alınmadığı takdirde, 2009 yılından itibaren Türkiye’de elektrik enerjisi yetersizliği ile karşı karşıya kalınmasının büyük olasılık olduğu bildirildi. Acil önlemler alınmadığı takdirde, 2009 yılından itibaren Türkiye’de elektrik enerjisi yetersizliği ile karşı karşıya kalınmasının büyük olasılık olduğu bildirildi.Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi (DEK-TMK) tarafından 27-30 Kasım 2006 tarihleri arasında İstanbul’da düzenlenen Türkiye 10’uncu Enerji Kongresinin sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede, dünyadaki petrol ve doğal gaz tüketimi ve fiyatlarındaki belirsizlik ve olumsuz senaryo beklentisinin, Türkiye’nin dış kaynaklara bağımlılığını dikkatle yönetmesi ve planlanması gereğini ortaya koyduğu belirtildi. Bu nedenlerle enerji tüketiminde yerli kaynakların payının süratle artırılması gerektiği ifade edilen bildirgede, yatırımcıyı yeterince teşvik etmeyen mevzuatın da gözden geçirilmesi, enerji üzerinden alınan vergilerin yatırımcıyı teşvik edecek şekilde tekrar düzenlenmesi gerektiği vurgulandı. Türkiye’de elektrik enerjisinde bir arz güvenliği tehlikesinin mevcut olduğuna dikkat çekilen bildirgede,Yeni üretim tesislerinin devreye alınması, mevcutların rehabilite edilmesi, dağıtımdaki kaçak ve kayıpların azaltılması ve talebin yönetilmesi ile ilgili olarak acil durum planı hazırlanarak uygulamaya konulmalıdır’’ denildi. Bildirgede ayrıca, acil önlemler alınmadığı takdirde, 2009 yılından itibaren ülkede elektrik enerjisi yetersizliği ile karşı karşıya kalınmasının büyük olasılık olduğu bildirildi. Türkiye enerji sektörünün, her kesimin görüş birliğinde olduğu belirli ve uzun vadeli bir stratejiye sahip olmadığına işaret edilen bildirgede, ulusal enerji stratejileri, enerjinin sürdürülebilir gelişmesini destekleyecek karakterde ve ulusal enerji politikalarındaki hedeflere ulaşmak için konulan esaslara her zaman bağlı kalınması ve bunların uzun vadeli olması gerektiği kaydedildi. Özelleştirme, nükleer şart değil . Serbestleştirme için uygulandığı birçok ülkede olduğu gibi özelleştirmenin olmazsa olmaz bir şart olmadığı belirtilen bildirgede, her
ülkenin konuyu kendi şartlarına göre değerlendirmesi gerektiği vurgulandı. Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesinin, bu hizmetlerden yararlanan vatandaşların aleyhine sonuçlar doğurduğu kaydedilen bildirgede, kamusal hizmet üretiminin özel tekellere devrinin, ulusal ve sosyal niteliğin zayıflatılmasına paralel olarak demokrasiyi de zayıflattığı öne sürüldü. Elektrik enerjisinin serbestleştirilmesi sürecinde bugün gelinen noktada, sorunların, sektörel düzeyde kamu yararına çözümü olanaksızlaştırdığı belirtilen bildirgede şunlar kaydedildi.Kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, kamunun bu hizmetlerin yürütülmesi ile ilgili sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Kamu bu konuda ortaya çıkacak eksiklikleri gidermek zorundadır. Yenilenebilir enerjinin AB’de olduğu gibi yaygın bir şekilde kullanılmasının hedeflenmesi gerektiği belirtilen bildirgede, nükleer santraller konusunda da, dünyadaki durumun takip edilmesi, Türkiye’de nükleer santral kurulması konusunun teknolojik, ekonomik ve atık sorunları açısından sağlıklı olarak değerlendirilmesi gerektiği kaydedildi. Bildirgede Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de nükleer enerji her yönü ile kamuoyunda tartışılmalı ve ortak bir anlayış zemini oluşturulmalıdır’’ denildi. 28.1.2007 EVRENSEL