• Sonuç bulunamadı

COVID-19: TAM TANIMLANAMAMIŞ RİSK

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "COVID-19: TAM TANIMLANAMAMIŞ RİSK"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

COVID-19:

TAM TANIMLANAMAMIŞ RİSK

ÖZET: Yeni tip corona virüs (Covid-19) bilinmezleriyle yeni sü- reçler ve riskler oluşturmaya devam ediyor. Bağışıklık süresi, belirtiler ve klinik seyir, bulaş hızı, etkili olduğu kitle, mutasyon olasılığı gibi birçok kritik konuda virüs hakkındaki bilgiler sürekli değişmektedir. Bu durum virüsün özellikleri ve hastalık hakkında net bir harita oluşturulmasını engellemekte, bireylerin korunma ve mücadele azmini etkilemek- te, salgın yönetiminin, aşı ve ilaç çalışmalarının sonuçlarının tümüyle öngörülebilir olmasına mani olmaktadır. Covid-19’a yakalanıp iyileş- tiği kabul edilen binlerce insanın aylar sonra bile günlük hayatına ve önceki performansına dönmesini zorlaştıran belirtilerle yaşamaya de- vam etmesi, hastaların a tipik semptomlarla ve klinik seyirle karşımıza çıkması, hastalarda giderilmesi güç birçok bilişsel problem semptomu tanılanması ve kronik yorgunluk nedeniyle “uzun süreli Covid” olarak da tanımlanan hastalık, küresel olarak ölüm oranlarını hala artırmaya devam etmektedir. Yan etkileri, hastalık sonrası kalıcı etkileri ve kompli- kasyonlarının belirlenmesi için çalışmaların yoğun olarak devam ettiği Covid-19, yerkürenin yüzlerce yılda bir karşılaşılabileceği çok boyutlu ve çok tehlikeli bir hastalık olarak hayatı kuşatmaya devam etmektedir.

Çalışma, bu konudaki verileri paylaşarak anonim bir farkındalık sağla- mayı ve korunma bilincini canlı tutmayı amaçlamaktadır.

ANAHTAR KELIMELER: Tanımlanamamış risk Covid-19, sağlık üzerine etkileri, psikolojiye etkileri

SUMMARY: The new type of coronavirus (Covid-19) continu- es to occure new processes and risks with its unknowns. Information about the virus is constantly changing in many critical issues such as immunity duration, symptoms and clinical course, transmission rate, the mass in which it is effective, and the possibility of mutation. This situation prevents the creation of a clear map about the characteris- tics of the virus and the disease, affects the protection and struggle determination of individuals, and prevents the outbreak management, vaccine and drug studies from being completely predictable. Thousan- ds of people who are considered to be caught and recovered from Co- vid-19 continue to live with symptoms that make it difficult to return to their daily life and previous performance even after months, patients are confronted with typical symptoms and clinical course, diagnosed with many cognitive problems in patients and chronic fatigue. The di- sease, also defined as “term Covid”, still continues to increase mortality rates globally. Covid-19 continues to encompass life as a multidimen- sional and very dangerous disease that can be encountered once in hundreds of years, as studies continue intensively to determine its side effects, permanent effects and complications after the disease. The study aims to provide anonymous awareness and keep the awareness of protection alive by sharing the data on this subject.

KEYWORDS: unidentified risk Covid-19, its effects on health, its effects on psychology

Prof. Dr. Recep ASLAN

Afyon Kocatepe Üniversitesi Veteriner Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı raslan@aku.edu.tr

COVID-19: UNFULLY DEFINED RISK

(2)

GİRİŞ

Mutasyonu hakkında tartışmalar devam ederken bulaşıcı- lığını artırdığına, daha tehlikeli hal aldığına yönelik veriler gelen Yeni Tip Corona virüs, grip, nezle ve diğer bazı has- talıklara benzeyen yanlarına rağmen bulaşma hızı ve bulaş spektrumu, belirtiler, klinik seyir ve mortalite gibi verilerin değişkenliğiyle hala tam tanımlanamamış bir hastalık gö- rüntüsü vermektedir (1-3). Bir araştırmada 33 yaşındaki bir erkeğin Covid-19 bulaşıp iyileştikten sonra ikinci kez enfek- te olması üzerine araştırmacılar, ikinci kez enfeksiyona yol açan, Ağustos ayında bulaşan virüsün genetik diziliminin, Nisan ayında buluşan virüsten açıkça farklı olduğunu bil- dirmektedir (17). Mutasyon bilgileri kadar hakkındaki ba- ğışıklık bilgilerinin de değişken olması, özellikle gençlerde stokin fırtınalarıyla ciddi bir ölüme yol açması, iyileşmeden aylar sonra bile devam eden kronik yorgunluk ve yitirilmiş performans, tat ve koku kaybı, baş ağrısı ve kalıcı olabilece- ği düşünülen onlarca semptoma her geçen gün yenilerinin eklenmesi sebebiyle bu tıbbi durum yüksek ve öncelikli bir risk olma konumunu sürdürmektedir (1). Dokusal ve fizyo- lojik sorunlar yanı sıra hastalıkla ilişkili psikolojik olgular de derin izler bırakmakta, hastalık sonrası süreçte fonksiyonel ve mental normalleşme zorluğu yaşanmakta, tekrar hasta- lanma ve ölüm korkusu ile sağlık ve zindeliğe kavuşama- ma kaygısı bireyleri depresyona sokmaktadır (3). Makale,

Covid-19 hakkındaki güncel veriler ışığında farkındalık ve korunma bilinci oluşturmayı amaçlamaktadır.

COVİD-19’UN RESMİ SEMPTOMLARI DIŞINDAKİ ETKİLERİ Covid-19, ekstremiteler ve deride lezyonlara, nörosnaptik aktivite ve nöron yapısında dejenerasyona, yaşamsal tüm iç organlarda değişik düzeylerde fonksiyon kayıplarına; saç kaybı, kardiyovasküler ritim bozukluğu, kanda pıhtılaşma sorunları, odaklanma ve bilişsel sorunlar, uyuyamama, ha- lüsinasyon görme gibi uyku problemleri, atipik baş ağrıları, kaslarda yaygın ağrı, inspirasyon güçlüğü ve dispne, üşü- me ve titreme, ishal ve yüksek ateş sayılmakta, bu belirtile- re sürekli yeni bulgular eklenmektedir (1, 4). Hastalıkta ba- ğışıklık profili hakkında birbiriyle uyumlu olmayan veriler raporlanmaktadır. Bazı araştırmalar, Covid-19’a yakalanan hastalarda yeterli ve kalıcı bağışıklığın gelişmeyebileceğini bildirmektedir. Tekrarlayan corona virüs enfeksiyonlarında, virüsün bir yıldan daha kısa sürede yeniden hastalık oluş- turabileceğini gösteren araştırmalar dikkat çekmektedir.

Bu durum, hastalığa yakalanıp iyileşmiş kişilerin güvende olduklarını düşünmemeleri gerektiğini; bu sebeple maske, mesafe, hijyen ve kalabalık ortamdan uzak hayat tarzının, post pandemik dönemde devam etmesi gerektiğini dü- şündürmektedir (1, 4, 5).

(3)

Yeni tip corona virüsün yol açtığı yan etkiler dâhil, hasta- lık hakkında çok fazla bilinmeyenin olduğu, Covid-19’un nasıl bir hastalık olduğu, neden uzun sürdüğü ve bağışık- lık davranışlarındaki değişikliklerin nedenlerinin tam açık- lanamadığı bir tablo mevcuttur. Hastalıkla ilgili detaylar netleşmemiş olmasına rağmen post pandemi dönemi yeni bakış açıları ve değişen hayat tarzıyla inşa edilmektedir (2).

Hastalığın fark edilen bazı etkileri üzerinden yapılan isim- lendirmeler onu tanımamızı kolaylaştırmaktadır. Bunlardan birisi “Uzun Covid “ veya “Uzun Süreli Covid” tanımlaması- dır. Henüz tıbben resmi kabul görmüş bir terim olmamakla birlikte, Dünya Sağlık Örgütü’nün resmi olarak öngördüğü iki haftalık semptom süresinden daha uzun süre semptom-

ların devam ettiği durumları tanımlamak için, Uzun Süreli Covid ifadesi kullanılmaktadır. Dünya genelinde oldukça fazla vakanın bu kapsamda olduğu göz önüne alındığın- da Covid-19’un sıklıkla karşılaşılan bir tablosunun “Uzun Covid” olduğu söylenebilir (4). Covid-19 ile ilişkili yaygın semptomlardan bazıları Tablo 1’de gösterilmiştir.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yetişkin bireyler için hazırlanan “Covid-19 Belirti Listesi”nde belirtilen en yay- gın semptomlar ateş, kuru öksürük ve yorgunluktur. Tat ve koku duyusu kaybı, baş ağrısı, kas eklem ağrı sızıları, boğaz ağrısı, ishal, konjunktivit gibi belirtiler daha seyrek gelişen semptomlar olarak listelenmektedir. Hastalığın çocuklarda- ki hatta gençlerdeki semptomları yetişkinlere göre farklılık- lar gösterdiğinden, inatçı öksürük, düşmeyen ateş, koku duyusu kaybı gibi semptomlar ka- dar farklı yaşlardaki hastalarda izlenen temel semptomların neler olduğunu da toplum hafızasına yerleştirmek gerekmektedir. Bazı çalışmalar, Covid-19 pozitif çıkan ve semp- tomları olan çocukların % 55’inde yorgunluk,

% 54’ünde baş ağrısı ve %50’sinde yüksek ateş tespit ettiklerini; bu çocukların yaklaşık % 38’inde boğaz ağrısı, % 15’inin olağandışı deri döküntüsü, % 13’ünde ishal olduğunu bildir- mişlerdir. Aynı çalışmalar, test sonucu pozitif çıkan ve semptomları olan çocukların yaklaşık

%50’sinde ise DSÖ listesindeki üç ana belirtiye rastlanmadığı rapor edilmiştir. Bu veriler, öğ- retmenler, anne ve babaların Covid-19’un ço- cuklardaki seyrini bilmelerini gerektirmektedir (9)

Dünyada öncelikli risk konumunu ve etkisini sürdüren Covid-19’a yönelik çalışmalar virü- sün yeni özelliklerini ortaya çıkarmaktadır. Co- vid-19’un öncelikle akciğerleri, sonra böbrek- leri, karaciğeri ve kan damarlarını hedef aldığı artık biliniyor. Ancak yeni çalışmalar, hastaların önemli kısmında bilinç bulanıklığı ile karak- terize olan Delirium (Akut Beyin Yetmezliği) semptomları görüldüğünü, virüsün beyne afi- nite gösterdiğini, nöronlara saldırabileceği bil- dirmektedir. Bazı hastaların kanlarında değil de BOS sıvısında virüse rastlanması da bu ve- rileri desteklemektedir (3, 12). Yeni tip korona virüsün beyin hücrelerine afinite gösterdiği, nöronlarda kendini kopyaladığını, bu esnada virüsün yakınındaki tüm oksijeni emerek çev- resinde iskemik ortam oluşturduğu, hücreleri oksijensiz bıraktığı, oksijen gereksinimi yüksek hücreler olan nöronların bu yolla ölümüne yol açtığı bildirilmiştir. Virüsün beyine ulaşım yolu Tablo 1: Covid-19 semptomları ve hastalığa bağlı bazı etkiler (1-5)

Semptom Karakteri

Alopesi/Saç dökülmesi Hastalığı geçiren her dört kişinin birinde saç dökülmesi yaşanmakta, bu durum kaşlar, kirpikler ve diğer vücud kıllarında da görülmektedir.

Diyare/İshal Resmi corona virüs semptomları listesinde yer alan bu semptom güçten düşme ve performans ve iş gücü kaybına neden olmaktadır.

Yorgunluk Covid -19’da devam eden yorgunluk hali, merdiven çıkmak  gibi temel faali- yetleri bile gerçekleştirmekte zorlanmaya yol açmaktadır.

Göğüs ağrısı Virüsün akciğerlere yönelmesi ve verdiği hasar ile oluşan göğüs ağrısı hasta- lıktan sonra da merdiven çıkarken ve yürürken de görülebiliyor.

Solunum Sorunları Çoğu Covid-19 hastasının iyileştikten sonra dispne yaşadığı, akciğer hacim ve kapasitelerinde yitimlerin devam edebildiği görülmektedir.

Kas, Eklem ve Vücut

Ağrıları Uzun Covid hastaları, sıklıkla spor sonrası ağrıları gibi ağrı yaşamakta, san- dalyeden kalkmak gibi hareketleri bile yapmakta zorlanmaktadır.

Kalp atım hızı ve ritim

sorunları Hastalık sonrasında aritmi şekillenebilmektedir. Hastalığı ağır geçirip iyile- şenlerdeki hasarlı kalp dokusu bu duruma sebep olabilmektedir.

Taşikardi Covid-19’a maruz kalıp iyileşen sporcularda kalıcı kardiyak hasara bağlı olabilen bu durum komplikasyonlara yol açabilmektedir.

Pıhtılaşma sorunları Covid-19’a bağlı pıhtılaşma sorunları ciddi ve ölümcül bir problemdir, çözüm için koagülasyon bozukluğu ile ilgili ilaçlar kullanılmaktadır.

Vomikasyon/Kusma İyileşen ve ama uzun süre geçmesine rağmen Covid-19 semptomları yaşa- yan kişilerin az da olsa sebepsiz kusma yaşadıkları belirtiliyor.

Ayak parmaklarında

beze oluşumu Covid-19 hastaların ayaklarında mor lezyonlar oluşturmakta, alışılmadık bu durum daha çok çocuklarda görülmektedir.

Üşüme ve titreme Uzun süreli Covid hastalarında izlenen üşüme hissi ve titremenin genellikle ateş nedeniyle olduğu sanılmaktadır.

Diğer sorunlar Covid-19’da kalp kası hastalıkları, karın bölgesine ait problemler, deri dö- küntüleri dahil pek çok olgu bildirilmektedir.

Psikiyatrik bozukluklar Hezeyan, kafa karışıklığı ve anksiyete yanı sıra hastalığı şiddetli yaşayanlar- da “delirium” gelişebildiği sıklıkla rapor edilmektedir.

Bilişsel problemler Hem gençler hem de yaşlılarda görülen hafıza kaybı, konsantrasyon zorlu- ğu, anlamakta zorlanmak gibi semptomlar Covid-19’un bilinen bir belirtile- rinden olmasa da uzun vadeli etkilerinden olabilir.

Uykusuzluk Hastalığı yendikten aylar sonra bile birçok kişinin yaşadıkları kaygı ve stres nedeniyle uykusuzluk yaşadığı rapor edilmektedir.

Halüsinasyon Kişinin var olmayan şeyleri görmesi, duyması, koklaması, tatması ve his- setmesi anlamına gelen bu durum ilaç kaynaklı olabilir, ancak Covid-19 hastalarının 1/3 nde halüsinasyon bildirilmiştir.

(4)

ve süreci ve bu yıkıma ne sıklıkla yol açabildiği henüz net- leşmiş değildir. Covid-19 bağımlı beyin enfeksiyonları na- dir görülmekte, genetik yatkınlık ve yüksek viral yük gibi nedenlerden dolayı beyin dokusunun virüs girişine müsait hale gelebildiği öngörülmektedir. Ancak beynin enfekte ol- masının ölümcül bir sonucu olabileceği kabul edilmektedir (16).

Covid-19 bazı vakalarda deri döküntüsü ile de kendini gös- terebilmektedir. Deri döküntüsüne yol açabilecek diğer se- bepler elimine edildiğinde bu durumun Covid-19 ile ilintili olduğu anlaşılmıştır. Covid-19’a bağlı cilt sorunlarının ba- şında deri yüzeyindeki küçük makülopapüler kabarıklıklar geliyor (Resim 1). Covid-19, ayaklardaki parmaklarda yay- gın deri tahrişlerine yol açabilmektedir. Bu durum genel- likle ayak parmakları ve topuklarda görülse de ellerde de aynı sorunla karşılaşıldığı bildirilmiştir (Resim 1). Görülen bir diğer cilt problemi kurdeşenlerdir. Kırmızı ve pembe renkle ortaya çıkan kurdeşen genellikle kısa sürelidir, ancak kurdeşen çıkarmanın on gün kadar devam edebildiği de rapor edilmiştir. Deride su kabarcıkları, keseli kabarıklıklar şeklinde ortaya çıkan Covid-19 belirtileri ise hastalığın ilk döneminde ve çoğunlukla ellerde görülmekte, klinik tec- rübe doğrultusunda, hastalığın orta şiddette geçeceğine işaret ettiği düşünülmektedir (12). Vakalarda saç dökülmesi de yaşanmakta, ağır seyreden corona virüs tablolarının ar-

dından izlenen saç dökülmesinin aşırı stresli durumlarda vücudun “önemsiz işlevleri” durdurması sebebiyle oluştu- ğu düşünülmektedir. Hastalık sonrası alınan düzenli demir ve çinko preparatları sonrası saçların nispeten yenilendiği görülmektedir (12)

Covid-19’da problem üst solunum yolları, akciğerler, böb- rekler ve kaslarla sınırlı olmayıp hastalık aritmi, kalp kası hastalıkları, batın bölgesi problemleri ve kan pıhtılaşması ile ilgili sorunlar da oluşturabilmektedir ve bunların ölüm- lerde önemli yer tutmaktadır. Covid-19’a bağlı pıhtılaşma problemleri bunlardan en yaygın görülenidir. Bu sebeple, koagülasyon bozukluğu ile ilgili ilaçlar Covid-19 tedavi- sinde de kullanılmaya başlanmıştır. Covid-19 ölümlerinde, hastalarda kanın koagüle olması (pıhtılaşması) nedeniy- le kötüleştikleri akabinde vefat ettikleri pek çok yayında bildirilmektedir. Covid-19 nedeniyle vefat etmiş hastala- rın otopsilerinin incelendiği bir araştırma sonuçları, tüm Covid-19 hastalarında tromboz (kan pıhtılaşması) oldu- ğunu, bunun hem koroner tromboz (kalp damarlarında kan pıhtısı) hem de vasküler tromboz (damarlarda kan pıhtısı) şeklinde olduğunu göstermiştir (12). Bu durum, Covid-19’un vasküler komplikasyonlara neden olduğu yönündeki görüşleri desteklemektedir. Pıhtı oluşumları Covid-19 hastalarında ölümün yol açmak yanı sıra tehlike- li düzeyde kan pıhtıları geliştiğinde, oluşan pıhtı, akciğer, kalp, beyin gibi hayati organlara ulaşıp doku kan akışını kesebilmekte, bu ise kalp krizi, felç, organ yetmezliği ve emboli olgularına yol açmaktadır. Bilimsel araştırmalar, Covid-19 hastalarındaki kan pıhtılaşmasının, virüsün ken- dini hücreye bağlamanın bir yolu olarak hücre yüzeyindeki ACE2 adlı enzime bağlanması esnasında ACE2’nin enzim fonksiyonu azaltmasıyla ilişkili olabileceğini ileri sürmekte- dir. Bu durumun Angiotensin I ve Angiotensin II hormon- larını etkileyerek kan akışını bozduğu ve tromboz (pıhtı) oluşabildiği düşünülmektedir (3, 12).

STOKİN FIRTINASI

Bağışıklık sisteminin travma veya enfeksiyonlara verdiği tepkisi sürecinde rol alan bazı hücreler sitokin olarak ta- nımlanmaktadır. Stokinler sorunun kaynağına giderek or- ganizmayı yabancı proteinlere, mikroorganizma ve virüs- lere karşı savunmak üzere yarışan hücrelerdir. Bu hücreler aynı zamanda bulundukları bölgeye daha fazla bağışıklık hücresi gönderilmesi için de sinyal gönderirler. Vücudun savunulması ve kendi kendine iyileşmesi sürecinde önemli role sahip olan stokinler, kontrollü salınım olmazsa yıkıcı ve hasar verici olabilmektedirler. Bir bölgeye bağışıklık hüc- releri akışı devam ettiğinde ve bu durum kalıcı hale geldi- ğinde, immun sistem korumaya çalıştığı dokuları, hücreleri öldüren bir inflamasyon (iltihap) başlamaktadır. Stokinle- rin uzun süre aşırı miktarda sinyal vermeleri durumunda

(5)

iltihaplanma süreci kontrol dışı kalarak, hastalık tablosu- nu olumsuz etkileyebiliyor. Covid-19 hastalarında sık dile getirilen stokin fırtınası, akciğer dokusuna hücum eden stokinlerin inflamasyon kontrol edilemediğinde solunum yetmezliği ve ölüme neden olması hayati bir risk oluştur- maktadır (3, 12).

COVİD-10, KAYGI, DEPRESYON VE BİLİŞSEL SORUNLAR Covid-19 pandemisinin nörobiyolojiye ve psikolojiye et- kileri sağlık otoriteleri dışında, turizm, ticaret, eğlence ve eğitim otoritelerinin de en çok merak ettikleri konular ara- sındadır. Covid-19 tanılı hastalarda psikolojik etkiyi ölç- meye yönelik çalışmalar bu sebeple yoğun olarak devam etmektedir. Bu kapsamdaki bir çalışma, salgın sürecinde izledikleri hastalarda her beş yetişkinden birinin depres- yon yaşadığını, depresyondaki bireylerin beşte ikisinin ise şiddetli depresyon yaşadığını bildirmiştir. Salgın sürecinde yeterli ekonomik imkânları olmadığını söyleyenler, kadınlar ve engelliler en çok depresyon yaşayan gruplar olmuştur.

Depresyon tespit edilenlerin % 84’ü, pandemi nedeniyle ekonomik ve sosyal refahlarının etkilendiğini, bu sebeple kaygılı olduklarını ifade etmişlerdir (10, 15). Bu tablo, birey- lerin daha çok salgının ekonomik etkilerinden kaygı duy- duklarını düşündürmektedir. Sonuç olarak, yeni tip corona virüs salgını sürecinde dünyada yetişkinlerde tespit edilen depresyon olgularının yaklaşık olarak iki kat arttığı düşü- nülmektedir (11, 13, 14, 19).

VİRÜSLE MESAFELİ TANIŞMA VE BAĞIŞIKLIK

Covid-19 hastalığına maruziyette ve hastalarda izlenen semptomlarda, alınan virüs yükünün önemi sürekli vur- gulanmaktadır. Virüs yükü hastalık ve semptomlarının olu- şumunda en kritik faktörler arasındadır. Tekrarlayan küçük miktarlarda yeni tip corona virüse maruz kalmanın orga- nizmanın virüsü tanıması ve virüsle mücadele etmesini kolaylaştırabileceği, bu yolla bir bağışıklık kazanılabileceği görüşü sürecin başından bu yana dile getirilen bir görüş- tür. Ancak bu yaklaşım Covid-19 için kanıtlanmış olmayıp öngörü konumundadır. Bu iddianın deneysel olarak kanıt- lanması için bireylerin maskeli ve maskesiz gruplar olarak klinik deneylerde virüse maruz bırakılmaları gerekmekte- dir. Ancak böyle bir klinik deney etik olarak tartışmalı ol- duğundan hatta böyle bir deneye etik kurullarca müsaade edilmeyeceğinden bu yaklaşımın klinik deneylerle gösteril- mesi mümkün görünmemektedir. Maske ve başlık gibi ba- riyerlerin Covid-19’a karşı dolaylı aşı etkisiyle bir bağışıklık sağlayabileceği fikri, aslında bir aşılama tekniği olan “vario- lasyon teorisi”ne dayanmaktadır. Variolasyon (aşılama), ye- niden enfekte olmayı engelleyebilecek düzeyde bağışıklık

tepkisi oluşturmak amacıyla, bir patojenin düşük dozlarıyla kişileri bilinçli ve kasıtlı olarak enfekte etme uygulamasıdır.

Bu aşılama tekniği tarihte çiçek hastalığına karşı kullanılmış, günümüzde “sürü bağışıklığı” adı altında gündeme gelmiş- tir ama tartışmalı olmaya devam etmektedir. Günümüzde, bu tip hastalıklar karşında daha güvenli hale getirmek için zayıflatılmış virüs formlarından oluşan modern aşılar, bazı tartışmalara rağmen yaygın kabul görmekte ve uygulan- maktadır (6).

Yüz maskelerinin aşılama fonksiyonu görebileceğini düşü- nen bazı araştırmacılar, maske kullanan bireylerin virüse maruz kalmaları durumunda hastalığı asemptomatik ola- rak atlatabileceklerini ileri sürmektedir. Bu bakışla, maske kullanımıyla enfeksiyonu asemptomatik atlatma oranları artırılarak, bağışık bireylerin yani hastalığı yayma ihtimali olmayan güvenilir bireylerin sayısının artırılabileceği düşü- nülmekte, popülâsyonu dolaylı olarak aşılamanın bir yolu olabileceği öngörülmektedir. Buna rağmen bu iddianın başarılı ve güvenilir olmasının tek koşulunun insanların Co- vid-19 önlemlerini önemsemeleri ve bu tedbirlere uymala- rı olduğunun altını çizilmektedir. Maske, mesafe, kalabalık oluşturmama ve hijyen tedbirlerine kayıtsız kalınarak bağı- şıklık kazanmak amacıyla virüsü kasıtlı olarak yakalamaya çalışmak bilimsel olmayan yüksek bir risk durumudur. An- cak bazı ülkelerde uygulanan tedbir almama veya tedbirleri önemsememe yaklaşımı bu teoriyle ilişkili değildir (5, 7, 15).

Covid-19 için aşı geliştirme çalışmaları devam ederken, bazı ülkelerin bağışıklık kazanmış bireyler üzerinden nor- malleşme planları yaptığı dikkat çekmektedir. Ancak im- münologlar Covid-19’da bağışıklığın sanıldığı kadar etkili olmayabileceğini, Covid-19 bağışıklığının oldukça kırılgan göründüğünü, bazı vakalarda antikorların aylar içerisin- de yok olacakmış izlenimi verdiğini, Covid-19’un da diğer corona virüsleri gibi davranması halinde bağışıklığın uzun süreli olmayacağını, bu sebeple Covid-19’a yakalananların da risk altında olabileceğini bildirmektedir. Bu durumda, geliştirilen antikorların etkisi de sorgulanmaya başlanmış, sürü bağışıklığı fikri tamamen cazibesini yitirmiş görün- mektedir. Sürü bağışıklığı, virüse bağışıklık geliştirebilmesi için toplumsal keskin yasaklar uygulanmamasını, müdaha- leler yapılmamasını, böylece hastalığın zamanla toplumda yayılarak salgınla karşı toplu bir bağışıklık geliştirmesini hedefleyen, ancak Covid-19 özelinde başarılı sonuçlar elde edilememiş bir yaklaşım olarak durmaktadır. Bu uygulama- nın denendiği Isveç’te ülke Covid-19’un en öldürücü oldu- ğu ülkeler arasına girmiş, bir milyon insandan 538’i corona virüs yüzünden hayatını kaybetmiştir. Örneğin bu oran Tür- kiye’de 62, salgında en fazla can kaybının yaşandığı ABD’de 402 olmuştur (10-14).

(6)

ETKİN VE GÜVENLİ BİR AŞI HAYATIMIZA NE ZAMAN GİREBİLİR?

Aşıya ulaşım süreci dünyada çok farklı spe- külasyonlar ile devam etmektedir. Kimi ül- kelerde ticarileşme süreci tamamlandığı ileri sürülen aşıların uygulanma programları DSÖ ile paylaşılmaktadır. Bazı ulusal ve ulus- lararası araştırma ekiplerince yürütülen aşı çalışmalarının ise ya karşılaşılan yan etkiler nedeniyle nihai takvimleri güncellenmekte veya ilaç geliştirmedeki rutin deneysel faz- lar mümkün olan güvenli hızlandırmalarla yürütülmektedir. Buna rağmen Covid-19 için en erken aşının 2021 yılı Bahar-Yaz aylarında mümkün olabileceği öngörül- mektedir. Salgın gerçekliği açısından bir önemli nokta da şudur. Bir aşının piyasaya sürülmesi, bireylerin bu aşıyı edinmeleri bi- reysel olarak elbette önemli bir donanımdır.

Ancak aşı dünya çapında uygulanmadıkça salgının risk olmaktan çıkması mümkün değildir. Bu durumda, yaşanan küresel sal- gının yavaşlaması veya durması için bir kaç seneye ihtiyaç olduğu düşünülmektedir (8).

Küresel olarak aşı çalışmaları genellikle Faz 3 aşamasındadır. Bu durumda, üretilen ül-

kede resmi kurumlara başvuru, ruhsatlandırma, Halk Sağ- lığı Laboratuarlarında denetlenme aşamalarından sonra kullanıma girebilecektir. Ihracat/ithalat onayı ile aşı diğer ülkelerdeki muhataplarına ulaşabilecektir. Bu süreçlerin gerçekleşmesi önemli bir zaman dilimi anlamına gelmek- tedir. Aşılar hakkında bilinmesi gereken bir diğer husus ise, bugüne kadar, yaygın ölüm sebebi olan iki yüz civarında salgın hastalıktan yalnızca yirmisi için etkin ve güvenli aşı üretilebilmiş olmasıdır. Bu miktar hastalıkların %10’na teka- bül etmektedir (8).

PANDEMİLERE SÜREÇ BİÇİLEMİYOR

Henüz virüsün davranışını değiştirecek bir mutasyon olma- dığı düşünülmektedir. Bu bilginin oluşturduğu karamsarlı- ğın giderilmesi amaçlı olarak yapılan “son bulmamış salgın yoktur” veya “hiçbir pandemi iki yıldan daha uzun sürme- miştir” açıklamaları, toplum ve birey psikolojisini yüksek tutmayı hedeflemektedir, çünkü dünyada yıllardır devam eden ve henüz bitmemiş pandemiler mevcuttur. Örneğin, Insan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV)’in yol açtığı AIDS devam eden bir pandemidir ve 1981 yılından bu yana 35 milyondan fazla kişinin hastalık nedeniyle hayatını kaybet- mesine yol açmıştır. Yayılım hızı nedeniyle çok dikkat çek- memesi bu salgının bittiğini göstermiyor (1).

Son günlerde hepimizin yaşadığı deneyim şu ki tanıdığı- mız, adını ve sosyal kimliğini bildiğimiz birçok insan Ko- vid-19’a yakalanmakta, hastalık çemberinin daraldığı hissi yaşanmaktadır. Resmi ifadelerde, bilim kurulu görüşlerinde ve akademik açıklamalarda da yer almış olan “yaz döne- minde virüs etkisini yitirebilir” yaklaşımının yeni tip corona virüs için doğrulanamadığı, Ekim ayına girmiş olmamız ne- deniyle rahatlıkla söylenebilir. Kanaat oluşturma gücü olan onlarca otorite, dünyanın hemen her ülkesinde yaptıkları değerlendirmelerde, salgının Mayıs ayı sonunda bitebile- ceğini en azından ima etmişlerdir. Kitlelerde büyük umut- lar oluşturan bu cümleler, belki de birçok korona virüsü gibi bu virüsün de kısa sürede kendiliğinden olumlu yön- de mutasyona uğrayıp aktif bir risk olmaktan çıkabileceği varsayımına veya şu bilgiye dayandırılmış olabilir. Yeni Tip Korona virüsü, 2002 yılındaki SARS virüsü ile % 85 civarında benzeşen bir virüstür. SARS virüsü görüldüğü yılın Temmuz ayında mutasyona uğramış ve etkisini kaybetmiş, hastalık oluşturma görevini tamamlamıştı. Dolayısıyla SARS’la böy- lesine yakın olan bu virüsün de değişime uğrayıp etkisini yitirmesi çok seslendirilemese de beklenmiştir. Bu beklenti hastalıkla ilgili olarak hala geçerli senaryolar arasındadır, sağlık yöneticileri, bilim adamları, tıbbi otoriteler böyle bir gelişme için umut taşımaktadır. Çünkü virüslerin doğası gereği her virüsün mutasyon yaşadığı ve bu mutasyonların genellikle insan için veya hastalık açısından olumlu oldu- ğu bilinmektedir. Bunun böyle olması, bu mutasyonun ne

(7)

zaman olacağını öngörmemizi sağla- mıyor, virüsler hakkında var olan bil- gilerin değişmeden devam edeceği anlamına da gelmiyor (2, 5, 8).

SONUÇ

Covid-19 salgını, özellikleri, belirtileri ve sınırları tam tanımlanamamış bir salgın olarak hala öncelikli bir tehlike ve yüksek bir risk olmaya devam et- mektedir. Virüsün etkisinin azaldığı düşüncesi yanlış ve bilimsel olmayan bir algıdır. Tüm dünyada oldukça yük- selen miktarda ağır hasta, ciddi düzey- de ölüm oranları mevcuttur. Bu du- rumda, hastalığın daha hafif seyrettiği, korkulacak bir durumun olmadığını düşünmek, tedbirlere uyulmaması ve bulaşın yayılması kısır döngüsünü, bu durum ise hastalık ve ölüm getirebil- mektedir. Her konuda olduğu gibi Co- vid-19’da da bilimsel korku, mücadele ve başarı için olmazsa olmaz gereksi- nim ve donanımdır (18). Her an korona virüsü bulaşacakmış hissi ile yaşamak ancak bunu takıntı haline getirme- den, anksiyete, depresyon üreten bir

duygu durumu haline getirmeden yaşamak esastır. Günlük hayatta kaygı veren, korkutan, üzen, zorlayan sebep- ler daima mevcuttur. Ancak akılla ve bilimsel yöntemlerle yaklaşanlar, bu durumları motivasyona, mutluluk için bir fırsata dönüştürebilmektedir (20).

Bilimsel kaygı kişiyi hayata hazırlayan, tedbir almasına ve güçlü bir birey ola- rak yaşamasına yardımcı olan bir fak- tördür. Ancak duygu durumlarının her biri kontrol edilemediğinde belirsizlik oluşturmakta ve fayda üretmekten uzaklaşabilmektedir. Bu durumda, ko- rona virüs bağlantılı olarak kaygılan- dıran şeyler bireyleri daha tedbirli ve daha korunaklı yapabilecek faktörler- dir. Dolayısıyla aslında bu kaygıyı ön- lem alarak, korunuyor olarak ve bunu bir gerilim kaynağı, şikâyet ettiğimiz, itiraz ettiğimiz hatta isyan ettiğimiz bir olay haline getirmeden yaşıyor olmak gerekmektedir. Yaşanan ne olursa ol- sun, her yeni olgu insanın ve hayatın gelişimi için olumlu bir dönüşüm ve değişim fırsatı olarak görülmelidir.

KAYNAKLAR

1) Aslan R. (2020) Tarihten Günümüze Pandemiler ve Covid-19. Ayrıntı Dergisi 8(85): 35-41.

2) Aslan R. (2020). Covid-19: Yeni Dönemin Nano Habercisi. Ayrıntı Dergisi. 8(90): 69- 74.

3) Aslan R (2020) Kovid-19 Fizyoloji ve Psikolojiyi Nasıl Etkiliyor? Ayrıntı Dergisi 8(88): 47-53.

4) Anonim (2020) https://www.ntv.com.

tr/saglik/korkutan-corona-virus-arastir- masi,85onYo7xkEeN8t21kUIiIg

5) Aslan R (2020) Koruyucu Hekimlik ve Covid-19. Ayrıntı Dergisi 8(89): 53-57.

6) Anonim (2020) https://www.ntv.com.

tr/saglik/yuz-maskeleri-corona-viru- se-karsi-bagisiklik-saglayabilir,Vr-K8uix- B0upUOtXlhu0vQ

7) T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Ge- nel Müdürlüğü (2020) COVID-19 (SARS- CoV-2 Enfeksiyonu) Rehberi. https://co- vid19bilgi.saglik.gov.tr/depo/rehberler/

COVID-19_Rehberi.pdf.

8) Anonim (2020) https://www.haber7.

com/guncel/haber/3009673-koronavirus- te-bir-iyi-bir-de-kotu-haber

9) Anonim (2020) https://www.ntv.com.tr/

galeri/saglik/cocuklardaki-en-yaygin-co- rona-virus-belirtileri-aciklandi,F40dE5ML- zUq6mWYyYOCW5w/BNba3tljd0CE9DZ- requRFQ

10) Anonim (2020) (Vizard T (2020) ht- tps://www.haber7.com/dunya/ha- ber/3005446-ingilterede-kovid-19-salgi- niyla-depresyon-vakalari-2-kat-artti/?de- tay=2

11) Anonim (2020) https://www.ntv.

com.tr/saglik/ingilterede-covid-19-salgi- niyla-depresyon-vakalari-2-kat-artti,4s- rPWM7llUaPDv7pwOBGsA

12) https://www.ntv.com.tr/galeri/saglik/

corona-virusun-cildinizde-neden-olabile- cegi-semptomlar,5ZVfrjMgnU6-3xQ5qLq- 8GQ/Rrolw7Keh0agAwCKOMQBUA 13) Akın A. (2020) Koronavirüs psikolojiyi tehdit ediyor. http://www.haber7.com/

guncel/haber/2971667-koronavirus-psi- kolojiyi-de-tehdit-ediyor

14) Alyman D (202) Koronavirüs Bağışklığı Kısa Süreli Olabilir. https://www.ntv.com.

tr/saglik/covid-19-bagisikligi-kisa-su- reli-olabilir-suru-bagisikligi-hayal-mi,v- 63CumhsJU2i5x81o_zAVA

15) Zhang WR, et all. (2020) Mental health and psychosocial problems of medical he- alth workers during the COVID-19 epide- mic in China. Psychotherapy and Psycho- somatic DOI: 10.1159/000507639.

16) Anonim (2020) https://www.haber7.

com/guncel/haber/3013846-koronavi- rusun-bir-ozelligi-daha-ortaya-cikti/?de- tay=1

17) Anonim (2020) https://www.ntv.com.

tr/saglik/ikinci-kez-corona-viruse-yakala- nanlarin-sayisi-artiyor-bagisiklik-cok-ki- sa-suruyor-endisesi,XvONRpYIgkOdd- C9SHfxP5A

18) Yılmaz DÜNDAR (2015) Sen Tanrı mı- sın? ISBN: 978-605-88309-8-1 Ankara.

19) Wang C. et all. (2020). Immediate ps- ychological responses and associated fa- ctors during the initial stage of the 2019 coronavirus disease (COVID-19) epidemic among the general population in China.

International Journal of Environmental Research and Public Health, 17(5): 1729- 34.

20) Dündar Y. (2016) Mutluluk Yönetimi.

Uyum Ajans. Ankara.

Referanslar

Benzer Belgeler

Biz de Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dergisi Yayın Kurulu olarak mesleğimiz açısından taşıdığı çok büyük önemden dolayı Covid-19 ile ilgili özel bir

Dental tedaviler sırasında oluşan aerosoller nedeniyle virüsün bulaşma riskinin oldukça yüksek olduğu gösterildiğinden, birçok ülkede ağız ve diş sağlığı

Salgın sürecinde etkili ve sürekli kurumlar arası iş birliği ve başarılı risk iletişiminin sağlanması için; alanında tecrübeli insan kaynaklarının stratejik, risk

Kapıkule Sınır Kapısı’nda (öncesinde Habur’da başlatılmıştı) tampon bölgede şoför, 

İŞ DÜNYASINA YÖNELİK CORONA VİRÜS İÇİN ALINAN EKONOMİK TEDBİRLER 08 NİSAN 2020. *EKONOMİK TEDBİRLERE İLİŞKİN GELİŞMELERE BAĞLI OLARAK

Ayrıca, hasta bir kişinin temas ettiği yüzeylere dokunma ve daha sonra dokunan el ile ağız, burun ya da göze temas yoluyla da?. bulaşma

Hastanın genel durumuna göre gerekli destekleyici tedavi uygulanmaktadır.... SIKÇA

Şu anki salgın durumunda tüm bunların askıya alınması ve gene aile dışı ve aile içi rutinlerin bozulması çocukların ruhsal, sosyal, akademik, motor, zihinsel