• Sonuç bulunamadı

A LES YANINDA VE YET T RME YURDUNDA KALAN ERGENLER N UMUTSUZLUK DÜZEYLER N N KAR ILA TIRILMASI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "A LES YANINDA VE YET T RME YURDUNDA KALAN ERGENLER N UMUTSUZLUK DÜZEYLER N N KAR ILA TIRILMASI "

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A LES YANINDA VE YET T RME YURDUNDA KALAN ERGENLER N UMUTSUZLUK DÜZEYLER N N KAR ILA TIRILMASI

Songül TÜMKAYA*

Özet

Bu ara t rman n birinci amac , ailesi yan nda ve yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinde; baz sosyodemografik de i kenlere ba l anlaml bir farkl la man n olup olmad n ara t rmakt r.

kinci amac , her iki grubun umutsuzluk düzeylerini kar la t rmakt r. Çal ma ailesiyle kalan 15-18 ya aras ndaki 223, yeti tirme yurdunda kalan 71, toplam 294 ergen ile yürütülmü tür. Ayr ca, umutsuzluk düzeyi en dü ük ve en yüksek olan 20 ergenle yorday c baz risk faktörlerini belirlemek için birer görü me yap lm t r.

Ara t rmada, Beck Umutsuzluk Ölçe i kullan lm t r. Bulgular, ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan; anne ve baban n e itim durumu, baban n çal mas , gelir düzeyi ve s n ftaki ba ar s de i kenlerinin temel etkisinin anlaml oldu unu göstermi tir. Bunlara kar n, yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan; ya , s n f, aileyi görme s kl ve s n ftaki ba ar s de i kenlerinin temel etkisi anlaml bulunmu tur. Umutsuzluk düzeyleri kar la t r ld nda, yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin, ailesi yan nda kalan ergenlerinkinden daha yüksek oldu u anla lm t r.

Görü meler sonucunda umutsuzluk düzeyleri çok dü ük olanlar n; ailesi yan nda kalan, hayalleri olan, problemlerini arkada lar ve ailesiyle payla abilen, intihar dü üncesi ta mayan, istismara u ramam ve psikolojik bir sorunu bulunmayan ergenler oldu u, buna kar n umutsuzluk düzeyleri çok yüksek ergenlerin, yeti tirme yurdunda kalan, hayalleri olmayan, problemlerini hiç kimseyle payla mayan, intihar dü üncesi ta yan, intihara te ebbüs etmi , istismara u ram , psikolojik sorunu olan ve gelecek beklentisi olmayan k z ö renciler oldu u anla lm t r.

Anahtar sözcükler: Aile, yeti tirme yurtlar , umutsuzluk, intihar, ergen.

Abstract

The first aim of this study is to find out whether there is a significant difference among to the socio- demographic variables on the hopelessness levels of the adolescents living with their families and living at the orphanages. The secondary aim is to compare the hopelessness levels of the two groups mentioned above. A total of 294 adolescent participated in this research; 223 of them where between the ages of 15-18 and living with their families and the remaining 71 were living in the orphanages. Additionally, 20 adolescents with the lowest and highest hopelessness levels were selected in order to determine some of the risk factors and individual interviews were made with them. Beck’ Hopelessness Scale was used in the research. The findings showed that the education levels of the parents, the father’s having a job, income level and class success had significant effects on the hopelessness levels of the adolescents living with their families. In contrast to these, age, class, frequency of meeting the families and school success had significant effects on the hopelessness levels of the adolescents living at the orphanages. When compared, the hopelessness levels of the adolescents living at the orphanages were higher than the adolescents living with their families. As a result of the interviews, those who had the lowest hopelessness levels were the ones’ who lived with their families, had dreams, shared their problems with their friends and families, didn’t have any thought of suicide, and did not have any psychological problems. On the other hand, those who had the highest hopelessness levels were the girls who lived at the orphanages, didn’t have any dreams, could not share their problems with anybody, had a thought of suicide, tried to commit a suicide, had psychological problems, didn’t have any future expectations.

Key words: Family, orphanages, hopelessness, suicide, adolescent

Yaz ma adresi: *Yard. Doç. Dr. Songül Tümkaya, Çukurova Üniversitesi E itim Fakültesi lkö retim Bölümü, stumkayal@cu.edu.tr.

(2)

deal ko ullarda aile, çocu un duygusal ve sosyal ya am n etkilemede ve ekillendirmede önemli bir rol üstlenmi tir. Öte yandan ailenin bu rolünü yerine getiremedi i durumlarda, “kurum bak m ” gibi çe itli çözümler üretilmi tir. Ancak bu tür çözümlerin, çocu un geli imi aç s ndan ne tür sonuçlar do uraca n n bilinmesi, gerekli önlemlerin al nmas aç s ndan oldukça önem ta r.

nsan n geli iminde en önemli dönemlerden biri olan, çocukluktan eri kinli e geçi süreci olarak tan mlanan

‘adolesan’ döneminde ergenler birçok olay n etkisi alt nda kalarak depresyon ya ayabilirler. Depresyon çe itli mekanizmalarla ortaya ç kan, çocukluk ve ergenlik döneminde ba layan, ciddî ve öldürücü olabilen bir ruhsal hastal kt r. Ergenlerde depresyonun tipik özellikleri, öfke ve sinirlilik, davran sorunlar , umutsuzluk ve içe kapanma gibi durumlar içerir. Depresyondaki bir ergen dinlenildi inde, umutsuzluk (i e yarar ve anlaml bir hayat ya ayabilece inden ümidi kesme), kendine de er vermeme dü üncesi ve yo un bir karamsarl k hissedilebilir. Ergenlerin ak llar na geleni yapmakta aceleci ve sab rs z davranmalar , umutsuzluklar n n ve ölüme duyduklar arzunun kendilerini öldürme eylemine dönü mesini kolayla t r r ve h zland r r (Ergin ve ark., 2002).

Türkiye’de zorlu ekonomik ko ullar ve sosyo-kültürel de i imlerden dolay da lan aile say s gün geçtikçe ço almaktad r. Bu durumda çocuk yuvalar ve yeti tirme yurduna verilen çocuklar n say s da her geçen gün artmaktad r. Yeni bir ortama gelen, anne-babas ndan ayr lan, bazen di er karde lerinden de ayr lmak zorunda kalan bu çocuklar ya amlar ndaki sars c bu olaylar nedeniyle daha kolay depresyona ve umutsuzlu a dü ebilmektedirler.

Korunmaya muhtaç çocuklar n her türlü bak m ve gereksinimlerini kar lamak üzere kurulan yeti tirme yurtlar her ne kadar bu amac yerine getirmek için çaba sarf etseler de baz aç lardan yetersiz kalmaktad rlar (Arnaz, 1983; C lga, 1989; çmeli, 1989; McLaughlin, 1995). Frank ve Klass (1996) yapt klar çal mada, yeti tirme yurdundaki bak m n; bula c hastal klar, beslenme ve büyüme, bili sel geli im, sosyal ve duygusal geli im ile fiziksel ve cinsel istismar aç s ndan k sa ve uzun vadede riskler ta d n belirtmi lerdir. K sa süreli bak mlarda yeti tirme yurtlar n n, dil geli imi ve hastal klar aç s ndan ciddî tehditler olu turdu unu, uzun süreli bak mlarda da, çocuklardaki fiziksel geli imi ilk çocukluk y llar ndan ba layarak gittikçe artan bir oranda geriletti i ve onlar psikolojik anlamda zay flatarak verimsiz bir yeti kin hâline dönü türdü ünü ifade etmi lerdir.

nsanlar n gelece e yönelik olumsuz beklentileri, bireylerin sorunlar yla ba a ç kma yöntemlerini ve çevreye uyum sürecini olumsuz yönde etkilemektedir. Anne-baba figürünü temsil edecek, duygu ve dü üncelerini payla abilecek olumlu ve olumsuz davran lar na kar mant kl ve sürekli olarak tutarl davran geli tiren bireylerin olmay , sosyal deste in azl , korunmaya muhtaç çocuklar n umutsuzluk düzeyini etkileyen olumsuz durumlard r (Gürvardar, 2001). Umut, gelecek ile ilgili bir amac gerçekle tirmede s f rdan fazla olan beklentilerdir. Bir ç k yolu oldu una ve yard m ile bireyin varl nda de i iklikler olabilece ine ili kin inanç, umudun en önemli özelli idir. Umutsuzluk ise, bir amac gerçekle tirmede s f rdan az olan olumsuz beklentileri simgeler. Umutta plânlar n ba ar laca öngörüsü varken, umutsuzlukta ba ar s zl k yarg s vard r (Uzba , 1998).

Umutsuzluk gelece e ili kin negatif beklenti, bir ba ka deyi le kötümserlik olarak tan mlanmaktad r (Kashani, Stoyls, Dandoy, Vaidya ve Reid, 1991). Umutsuzluk, son y llarda intihar anlamak için önemli bir psikolojik yap olarak kabul edilmektedir. Beck, umutsuzlu u, intihar ve depresyon aras ndaki ba ve ayn zamanda depresyonun merkezî bir özelli i olarak kabul etmektedir (Beck, Steer, Kovacks ve Garrison, 1985).

(3)

Ergenlerde gelece e ili kin olumsuz beklentiler intihar riskini artt rmaktad r. Ciddî intihar dü ünceleri ile umutsuzluk aras ndaki ili ki oldukça yüksektir (Cole, 1988; Westefeld, 1990; Dilbaz ve Seber 1993).

Umutsuzluk, intihar ile depresyon aras nda ba lay c bir etmen konumundad r. Umutsuzluk duygusu kayboldu unda depresyon ile intihar aras ndaki korelasyon da kaybolmaktad r. Umutsuzlu un, depresif semptomlar dolays z, intihar dü üncesini dolayl olarak etkileyen bir bili sel faktör oldu u öne sürülmektedir (Pinto ve Francis, 1993; Yang ve Clum 1994). Birçok ara t rmada, umutsuzlu un ya ama iste ini azaltt ve buna ba l olarak intihar dü üncelerini artt rd sonucu ortaya ç kart lm t r (Bonner ve Rich, 1988; Silbert ve Berry, 1991).

Morano ve Cisler (1993), intihar te ebbüsünde bulunan ve bulunmayan ergenlerle yapt klar çal mada, deneklerdeki umutsuzluk, sosyal destek ve önde gelen kay plar n neler oldu unu ara t rm lard r. ntihara te ebbüs edenlerin daha çok umutsuz olduklar , ciddî intihar vakalar nda, dü ük aile deste i ve umutsuzlu un, ergenlerdeki intihar davran n artt r c önemli faktörler oldu unu belirtmi lerdir. Kay plar, ergenlerin intihar te ebbüslerinde önemli rol oynamaktad r. Herhangi birinin kayb , maddî destek kayb , bo anma, aileden ayr lma, ailede kronik bir anla mazl k umutsuzluk ve intihara yol açabilmektedir.

Modern ça n insan , çözümlerin tükendi ini hissetti inde intihar çözüm olarak görebilir. siz kalan ya da i siz kalmaktan korkan insanlar, ya am n sürdürmede, ileriye bak nda umutsuzluk görürse strese girer. Stres yaratan olaylar kar s nda insanlarda öncelikle duygusal bir tepki do ar. nsan önce ba na gelen ya da gelmesi muhtemel olay n kayg s n ve endi esini ya ar. ‘ Neden böyle oldu?’ diye k zar, öfkelenir. Bu olumsuz duygular uzun sürerse ruhsal bozukluklar ortaya ç kar. Türkiye’de en çok ortaya ç kan ruhsal bozukluk genellikle depresyondur, intihar ise depresyonun bir sonucudur (Köknel, 1988).

Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin aileden ayr lma nedeniyle ya ad klar yaln zl k ve sosyal destek yoksunlu u, onlardaki gelece e yönelik olumsuz beklentilerin yo unla mas na ve intihar e ilimine yol açabilece inden bir risk grubu olu turmalar na neden olmaktad r. Ergenlerin problemlerinin kronikle meden ortaya ç kart lmas ve gerekli önlemlerin al nmas koruyucu ruh sa l aç s ndan önem ta maktad r.

Dolay s yla, bu çal mada ergenlerdeki umutsuzluk düzeyi ara t r lm t r.

Bu çal mada temel amaç olarak a a daki sorulara cevap aranm t r:

1. Ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinde; cinsiyet, ya , s n f, anne-baban n; hayatta olmas , öz olmas , anne-baban n birlikte ya amas , anne-baban n e itimi, anne-baban n çal mas , karde say s , ailenin geliri ve s n f ba ar s gibi sosyodemografik de i kenlere ba l anlaml bir farkl la ma var m d r?

2. Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinde; cinsiyet, ya , s n f, anne-baban n;

hayatta olmas , öz olmas , anne-baban n birlikte ya amas , anne-baban n e itimi, anne-baban n çal mas , karde say s , aileyi görme s kl ve s n f ba ar s gibi sosyodemografik de i kenlere ba l anlaml bir farkl la ma var m d r?

3. Ailesi yan nda ve yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerine ba l anlaml bir farkl la ma var m d r?

Ara t rman n nitel boyutu ile ilgili amac na ili kin soru da u ekilde olu turulmu tur:

4. Umutsuzluk düzeyleri en dü ük ve en yüksek olan ergenler, umutsuzluk durumlar na etki eden risk faktörleri olarak; gelecekteki hayalleri, problemlerini payla ma, intihar te ebbüsü, intihar etme,, istismara maruz kalma, psikolojik tedavi görme, üniversite okuma iste i ve gelecekten beklentilere ili kin durumlar n nas l de erlendirmektedirler?

(4)

Yöntem Çal-.ma Grubu

Bu ara t rma, 2002 y l nda Türkiye’nin Adana ilindeki yeti tirme yurtlar nda ve ailesinin yan nda kalan 15- 18 ya aras ndaki ergenler olmak üzere iki ayr çal ma grubuyla yürütülmü tür. Çal ma grubu aç s ndan ailesi yan nda kalan ergenlerle bir denge sa layabilmek için yeti tirme yurtlar nda kalan 15-18 ya aras ergenlerin tamam uygulamaya al nm t r. Böylece Adana’daki yeti tirme yurtlar nda kalan grup 45 erkek ve 26 k z olmak üzere toplam 71 ergenden olu mu tur. Ailesinin yan nda kalan ergenler ise ayn il merkezinde bulunan sosyo- ekonomik düzeyleri farkl üç orta ö retim kurumunun 9., 10. ve 11. s n flar na devam eden ö renciler aras ndan tesadüfî olarak seçilmi tir. Bu çal ma grubunda 90 dokuzuncu s n f, 75 onuncu s n f ve 58 on birinci s n f olmak üzere, 131’i erkek, 92’si k z, toplam 223 ergen yer alm t r.

Veri Toplama Araçlar-

Ara t rmaya kat lan tüm ergenlere sosyodemografik özellikleri belirlemek amac yla ki isel bilgi formu ve umutsuzluk düzeylerini saptamak için “Beck Umutsuzluk Ölçe i ( BUÖ)” birlikte verilmi tir. Ayr ca, en yüksek ve en dü ük umutsuzluk düzeylerine sahip toplam 20 ergen ile yap lan görü mede kullan lmak üzere bir görü me formu haz rlanm t r.

Ki.isel Bilgi Formu: Bu form ara t rmaya kat lan ergenlerin sosyodemografik özelliklerini belirlemek amac yla ara t rmac taraf ndan haz rlanm t r. Cinsiyet, ya , s n f, aile özellikleri, gelir durumu ve s n ftaki ba ar durumu gibi çe itli sorular yer almaktad r.

Beck Umutsuzluk Ölçe5i: Ergen ve yeti kinlere uygulanabilen bu ölçek bireyin gelece e yönelik olumsuz beklentilerini belirlemek üzere Beck, Lester ve Trexler (1974) taraf ndan geli tirilmi tir. Kendini de erlendirme niteli indeki ölçek 20 maddeden olu makta ve 0-1 aras puanlanmaktad r. Maddelerin 11 tanesinde “Evet”, 9 tanesinde “Hay r” seçene i 1 puan al r. Al nan puanlar yüksek oldu unda bireydeki umutsuzlu un yüksek oldu u varsay l r (Akt; Sava r ve Vahin, 1997).

Ölçe in Türkçeye çevirisi Seber (1991) taraf ndan yap lm t r. Geçerlik ve güvenirlik çal mas ise Seber (1991) ve Durak (1994) taraf ndan gerçekle tirilmi tir. Dilbaz ve Seber (1993), ölçe in güvenirlik çal malar nda iç tutarl l k katsay s n .86, madde-toplam korelasyonlar n .07 ile .72 test-tekrar test güvenirlik katsay s n .74 olarak bulmu tur. Benzer çal malar yapan Durak (1994) iç tutarl l k katsay s n .85, madde- toplam korelasyonlar n .31 ile .67 aras nda, yar ya bölme güvenirlili ini ise .85 olarak bulmu tur.

Görü.me Formu: Bu form umutsuzluk düzeyi en dü ük ve en yüksek olan 20 ergenle yap lan görü me için haz rlanm t r. Formda umutsuzluk durumunu yorday c risk faktörleri dikkate al narak haz rlanan sekiz soru bulunmaktad r.

Desen ve .lem

Bu çal mada, hem nicel hem de nitel veri toplamaya yönelik bir ara t rma deseni kullan lm t r. Nitel verileri toplamak için kullan lan görü me, çoklu gerçekler için temel veri toplama tekniklerinden biridir (Stake, 1995). Bu çal mada veri toplama yöntemi olarak görü menin de kullan lmas n n nedeni istatistiksel verilerin yorumlanmas ve betimlenmesinde farkl bir bak aç s sunabilmektir. Ayr ca umutsuzluk durumunun yordanmas nda dikkate al nan risk faktörleri olarak, intihar te ebbüsü, negatif beklenti gibi temel dinamiklerin al nan sonuçlarla ili kisini ortaya koymakt r. Bu nedenle, umutsuzluk puanlar en yüksek ve en dü ük olan onar ergen, toplam 20 ki i ile bireysel görü meler yap lm t r. Bu ergenleri saptamak için öncelikle “Beck

(5)

Umutsuzluk Ölçe i”nden ald klar ham puanlar büyüklük s ras na konmu tur. Elde edilen ortalamalardan 0.5 standart kayma alt ve üst gruplarda yer alan ergenlerden en dü ük ve en yüksek puana sahip toplam 20 ki i seçilmi tir. Her görü me ortalama 25-30 dakika sürmü tür.

Beck Umutsuzluk Ölçe ine ili kin puanlar n öncelikle betimsel istatistikleri yap lm , daha sonra da amaçlara uygun olarak t–testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi uygulanm t r. Varyans analizinde anlaml fark ç kan de i kenlerde fark n kayna n bulmak için Scheffe testinden yararlan lm t r. Analizler yap lmadan önce homojenlik testi uygulanm t r.

Beck Umutsuzluk Ölçe inden ald klar toplam puana göre umutsuzluk düzeyi en yüksek (20 puan) ve en dü ük (0-1 puan) olanlar aras ndan tesadüfî örnekleme yoluyla seçilen 20 ergenle görü me yap lm t r. Bu görü meler içerik analizi yap larak de erlendirilmi tir. çerik analizi üç a amada gerçekle tirilmi tir. Birinci a amada, her görü me sonundaki konu malar yaz l rapor hâline dönü türülmü ve kodlamalar üzerinde çal lm t r. kinci a amada, belirlenmi risk kategorilerine yönelik kodlamalar yap lm t r. Üçüncü a amada, risk kategorilerine ait frekanslar bulunmu tur.

Bulgular

Ailesi Yan-nda Kalan Ergenlerin Umutsuzluk Düzeylerinin Sosyodemografik Özelliklerine Göre ncelenmesine li.kin Bulgular

Ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin sosyodemografik özelliklere göre incelenmesine ili kin bulgular Tablo 1’de verilmi tir.

Ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeyleri sosyodemografik özelliklerine göre incelendi inde cinsiyet, ya , s n f, anne-baban n; hayatta olmas , öz olmas , birlikte ya amas , annenin çal ma durumu ve karde say s de i kenleri aç s ndan anlaml bir fark bulunmam t r. Bunlara kar n ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan; anne ve baban n e itim durumu, baban n çal mas , gelir düzeyi ve s n ftaki ba ar s de i kenlerinin temel etkisi anlaml bulunmu tur.

Yap lan varyans analizi sonucunda, ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan baban n e itim düzeyi de i keninin temel etkisinin anlaml oldu u görülmü tür (F ( 6, 216)= 3.081, p<.01).

Fark n hangi gruplardan kaynakland n belirlemek için yap lan Scheffe testi sonuçlar incelendi inde babas

“okuryazar” olan (

X

=12.15) ergenler ile babas “lise mezunu” olan (

X

=6.73) ergenler aras ndaki ortalama farkl l klar n n anlaml oldu unu göstermi tir. Baban n e itim düzeyi dü tükçe ergenlerin daha çok umutsuzluk ya ad klar anla lm t r.

(6)

Tablo 1. Ailesi Yan-nda Kalan Ergenlerin Ba5-ms-z De5i.kenlere Göre Umutsuzluk Düzeyleri

De5i.kenler N

X

Sd F P

Baba E5itim Durumu

Okuryazar de il 11 10,91 7,06 Okuryazar 13 12,15 8,24

lkokul mezunu 100 10,50 7,44 3,081 .01*

Ortaokul mezunu 39 7,38 6,79 Lise mezunu 44 6,73 5,66

Üniversite 16 7,81 5,87 Anne E5itim Durumu

Okuryazar de il 50 12,58 7,49 Okuryazar 11 9,64 8,16

lkokul mezunu 84 7,67 6,36 4,87 .001*

Ortaokul mezunu 34 9,73 7,84 Lise-Üniv. Mezunu 44 7,43 5,84 Baban-n Çal-.ma Durumu

Evet 170 8,17 6,59 3,412** .01*

Hay r 53 12,23 7,83 Gelir Düzeyi

Yüksek 71 6,24 5,38

Orta 118 9,16 6,99 21,087 .0001*

Dü ük 34 15,09 7,04

S-n-f Ba.ar-s-

Çok iyi 108 8,09 6,91

Orta 106 9,71 7,13 4,609 .011*

Kötü 9 14,89 6,11 Not: Sadece anlaml etkisi bulunan de i kenler verilmi tir.

** “t” de eri *P<.05

Anne e itim düzeyinde de benzer bir sonuç elde edilmi tir. Analizler sonucunda, ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan annenin e itim düzeyi de i keninin temel etkisinin anlaml oldu u görülmü tür ( F (6, 216)= 4.100, p<.001). Scheffe testi sonuçlar ndan annesi “okuryazar olmayan” (

X

=12.58) ergenlerle; annesi “ilkokul” (

X

=7.67 ) ve “lise ve üniversite” (

X

=7.43 ) mezunu olan ergenlerin umutsuzluk puan ortalamalar aras ndaki fark anlaml bulunmu tur. Bu sonuçlara göre, anne-baba e itim düzeyi artt kça, ailesiyle kalan ergenlerin de umutsuzluk düzeylerinin azald söylenebilir.

Ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk puanlar , baban n çal ma durumu de i kenine göre anlaml bir farkl l k göstermektedir (t (221)= 3.758, p<.01). Babas çal mayan gençlerin umutsuzluk puanlar n n, çal an babaya sahip olan ergenlerden daha yüksek oldu u anla lmaktad r.

statistiksel analizler sonucunda, ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan gelir düzeyi de i keninin temel etkisinin anlaml oldu u görülmü tür ( F (4, 218)= 10.685, p<.0001). Yap lan Scheffe testi sonucunda, gelir düzeyi “dü ük” olan ergenlerin umutsuzluk puan ortalamalar (

X

=15.09 ) ile, gelir

(7)

düzeyi “orta” (

X

=9.16 ) ve “yüksek” olan (

X

=6.24 ) ergenlerden puan ortalamalar aras ndaki fark n anlaml oldu u anla lm t r. Dü ük gelirli ergenlerin daha fazla umutsuzlu a sahip olduklar saptanm t r.

Ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk durumlar aç s ndan s n f ba ar s de i keninin temel etkisinin anlaml oldu u görülmü tür (F( 4,218) = 2.712, p<.05). Scheffe testi sonucunda ortalamalar aras ndaki fark n, s n f ba ar s “kötü” olan (

X

=14.89) ergenler ile ba ar s “çok iyi” olan (

X

=8.09) ergenlerden kaynakland , s n f ba ar s “kötü” olanlar n daha fazla umutsuzluk bildirdikleri anla lm t r.

Yeti.tirme Yurdunda Kalan Ergenlerin Umutsuzluk Düzeylerinin Sosyodemografik Özelliklerine Göre ncelenmesine li.kin Bulgular

Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin sosyodemografik özelliklere göre incelenmesine ili kin bulgular Tablo 2’de görülmektedir.

Tablo 2. Yeti.tirme Yurdunda Kalan Ergenlerin Ba5-ms-z De5i.kenlere Göre Umutsuzluk Düzeyleri

De5i.kenler N

X

Sd F P

Ya.

15 26 9,77 5,05

16 17 10,70 4,40 5,129 .01*

17 15 10,87 6,84

18 ve üstü 13 16,85 5,96 S-n-f

6-7 19 10,37 5,48

8 12 10,25 4,97

9 13 9,38 5,54 2,859 .03*

10-11 15 12,13 7,15 Okulu b rakan 12 16,17 4,57 Aileyi Görme S-kl-5-

Ayda bir 17 8,94 4,46

Okul tatillerinde 31 9,64 5,78 12,598 .0001*

Hiçbir zaman 23 15,96 4,77 S-n-f Ba.ar-s-

Çok iyi 33 10,57 6,08

Orta 27 9,96 4,99 10,365 .0001*

Çok Kötü 11 18,18 2,86 Not: Sadece anlaml etkisi bulunan de i kenler verilmi tir.

*P<.05

Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeyleri sosyodemografik özelliklere göre incelendi inde: cinsiyet, anne ve baban n; hayatta olmas , öz olmas , birlikte ya amas , e itim durumu, çal ma durumu ve karde say s de i kenleri aç s ndan anlaml bir fark bulunmam t r. Bunlara kar n; ya , s n f, aileyi görme s kl ve s n ftaki ba ar s de i kenlerinin temel etkisi anlaml bulunmu tur.

Yap lan varyans analizi sonucunda yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeyleri aç s ndan ya de i keninin temel etkisi anlaml bulunmu tur (F( 3, 67)= 5.29, p<.01). Scheffe testi sonuçlar incelendi inde “18 ve üstü” ya grubunda bulunan (

X

= 16.85 ) ergenlerin; ya lar “15” (

X

=9.77 ) ile “16”

(8)

olan (

X

=10.70 ) ergenlerden, daha fazla umutsuzlu a sahip olduklar ve fark n bu gruplar aras ndaki ortalamalardan kaynakland anla lm t r.

S n f de i keni aç s ndan umutsuzluk düzeylerine bak ld nda, bu de i kenin temel etkisinin anlaml oldu u belirlenmi tir (F(6, 64)= 3.367, p<.01 ). Scheffe testi sonuçlar ortalamalar aras ndaki fark n, “okulu b rakan” ergenler ile “9. s n fta” okuyan ergenlerden kaynakland n göstermi tir. Umutsuzluk durumu aç s ndan en yüksek puana sahip olan grup “okulu b rakan” (

X

=16.71), en dü ük puana sahip olan grup

“9.s n f” (

X

=9.38) ergenler olarak belirlenmi tir.

Yaln zca yeti tirme yurdunda kalan ergenlere sorulan aileyi görme s kl de i keninin bu ergenlerdeki umutsuzluk düzeyi aç s ndan temel etkisinin anlaml oldu u bulunmu tur (F( 3, 66) = 7.712, p<.0001). Yap lan Scheffe testi, ortalamalar aras ndaki fark n, ailesini “hiçbir zaman” görmeyen (

X

=15.96) ergenler ile ailesini

“ayda bir”(

X

=8.94 ) ve “okul tatillerinde” (

X

=9.64 ) gören ergenlerden kaynakland n göstermi tir. Bu sonuçlara göre yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin ailelerini görme s kl klar artt kça umutsuzluk düzeylerinin azald söylenebilir.

Yap lan varyans analizi sonucunda, yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeyleri aç s ndan s n f ba ar s de i keninin temel etkisinin anlaml oldu u görülmü tür (F( 4, 62= 3,483, p<.01) Scheffe testi sonuçlar , “s n f ba ar s çok kötü” olan ergenlerin umutsuzluk puanlar (

X

=18.18) ile “s n f ba ar s çok iyi” (

X

=10.57) ve “orta” (

X

= 9.96) olan ergenlerin umutsuzluk puanlar aras ndaki fark n anlaml oldu unu göstermi tir. Ba ar aç s ndan umutsuzluk puan en yüksek olan grubun, s n f ba ar s çok kötü olan ergenler oldu u anla lm t r.

Ailesi Yan-nda ve Yeti.tirme Yurdunda Kalan Ergenlerin Umutsuzluk Düzeylerinin Kar.-la.t-r-lmas-yla lgili Bulgular

Ailesi yan nda ve yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin kar la t r lmas yla ilgili bulgular Tablo 3’te görülmektedir.

Tablo 3. Ailesiyle ve Yeti.tirme Yurtlar-nda Kalan Ergenlerin Umutsuzluk Düzeylerinin Kar.-la.t-r-lmas-

Umutsuzluk N Sd "t" De5eri P Aileleri ile kalan 223 9,13 7,10

ergenler 2,797 .05*

Yeti tirme yurdunda 71 11,52 5,97

kalan ergenler

*P<.05

Tablo 3’te de görüldü ü gibi ailesi yan nda ve yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk puanlar n n ortalamalar aras ndaki fark n anlaml oldu u anla lm t r (t (292)= 2.797, p<.05). Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeyleri, ailesi yan nda kalan ergenlerinkinden daha yüksek bulunmu tur.

X

(9)

Umutsuzluk Düzeyleri En Dü.ük ve En Yüksek Olan Ergenlerle Yap-lan Görü.me Sonuçlar-na Yönelik Bulgular

En dü ük umutsuzluk puan na sahip ergenlerin tamam n , ailesiyle birlikte kalan ergenler olu turmu tur. Bu ergenlerden 7’si erkek, 3’ü k z ö rencidir. En yüksek umutsuzluk puan na sahip olanlar ise yeti tirme yurdunda kalan ergenlerdir. Bunlar n da 6’s erkek, 4’ü k zd r. Görü mede ergenlere a a daki sorular sorulmu ve al nan cevaplar Tablo 4’te verilmi tir.

Görü meler sonucunda umutsuzluk düzeyleri çok dü ük olanlar n; ailesi yan nda kalan, hayalleri olan, problemlerini arkada lar ve ailesiyle payla abilen, intihar dü üncesi ta mayan, istismara u ramam ve psikolojik bir sorunu bulunmayan ergenler oldu u; buna kar n umutsuzluk düzeyleri çok yüksek ergenlerin, yeti tirme yurdunda kalan, hayalleri olmayan, problemlerini genellikle hiç kimseyle payla mayan, intihar dü üncesi ta yan, intihara te ebbüs etmi , istismara u ram , psikolojik sorunu olan ve gelecek beklentisi olmayan ve k z ö renciler oldu u anla lm t r.

Tablo 4. Umutsuzluk Düzeyleri En Dü.ük ve En Yüksek Olan Ergenlerle Yap-lan Görü.me Sonuçlar-

En Dü.ük En Yüksek

Ailesiyle Kalanlar

Yurtta Kalanlar 1- Hayattaki en büyük hayaliniz nedir? K E K E

yi bir i sahibi olmak 3 5 - - Ünlü bir bilim adam olmak - 2 - - Karn m doyurmak - - - 2 Kendi ailemi kurmak - - 1 1 Hiçbir hayalim yok - - 3 1 2- Problemlerinizi kiminle payla.-yorsunuz? K E K E Ailem ve arkada lar mla 3 7 - - Yaln zca arkada lar mla - - 1 2 Yurt görevlileriyle - - 1 1 Hiç kimseyle - - 2 3 3- ntihar etmeyi akl-n-zdan geçirdiniz mi? K E K E

Evet - - 2 4

Hay r 3 7 2 2

4- ntihara te.ebbüs ettiniz mi? K E K E

Evet - - 2 1

Hay r 3 7 1 5

5- Psikolojik tedavi ald-n-z m-? K E K E

Evet - - 2 -

Hay r 3 7 2 6

6- stismara u5rad-n-z m-? K E K E

Evet, duygusal istismar (a a lanma, hakaret) - - 3 2 Evet, fiziksel istismar (tartaklanma, dayak) - - 1 4

Hay r 3 7 - -

7- Üniversite okumak istiyor musunuz? K E K E

Evet 3 7 - -

Hay r, i bulup çal aca m. - - 4 6 8- Gelecekten ne bekliyorsunuz? K E K E Olumlu iyi eyler 3 7 - - Fikrim yok, belirsiz - - 4 6

(10)

Tart-.ma

Bulgular, ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin cinsiyet aç s ndan farkl la mad n göstermi tir. Literatür incelendi inde cinsiyete yönelik sonuçlar n tutarl olmad görülmektedir. Birçok ara t rmada, cinsiyetin umutsuzluk üzerindeki etkisi anlaml bulunmazken (Kazdin, French, Unis, Esveldt-Dawson ve Sherick, 1983;

Kazdin, Rodgers ve Colbus, 1986; Kashani, Saltys, Dondoy, Viadya ve Reid, 1991; Durak, 1994; Öztürk, 1997;

Gürvardar, 2001), baz ara t rmalarda umutsuzluk düzeyinin k zlarda daha yüksek oldu u bulunmu tur (Güleç ve Küey, 1989; Ya ar, 2001).

Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerde ya artt kça umutsuzluk düzeylerinin de artt anla lm t r. Bu ergenlerin 18 ya n doldurduktan sonra kurumdan ayr lma bask s bunda etkili olmu olabilir. Farkl olarak baz çal malarda, ya n ergenlerdeki umutsuzluk üzerinde önemli bir etkisinin olmad saptanm t r (Tuzcuo lu, 1989; Y lgör,1993 ; Gürvardar, 2001; Ya ar, 2001).

Yeti tirme yurdunda kalan ve ailesini çok az gören veya hiç görmeyen ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin, ailesini daha s k görenlere oranla daha yüksek oldu u saptanm t r. Benzer bir sonuç, çmeli (1989) ve Ya ar (2001) taraf ndan bulunmu tur. Kurumda kalan ergenlerin, kuruma geli ya büyüdükçe, ailesiyle görü me s kl artt kça ve anne-baba birlikte ya amay sürdürdükçe tekrar kendi ailesiyle birlikte olma umudu artmakta ve dolay s yla da umutsuzluk düzeyi azalmaktad r.

Anne-baban n e itim düzeyinin dü mesi ve baban n çal mamas durumunda, ailesi yan nda kalan ergenlerdeki umutsuzluk düzeyleri artmaktad r. Baban n i sizli i nedeniyle bu ergenlerin, gelecekleri kendi çabalar na ve f rsatlara ba l olaca ndan böyle bir ans yakalayamayacak olma kayg s umutsuzlu u artt rm olabilir.

Her iki grupta da gelir düzeyi dü ük ailelerden gelen ergenlerin umutsuzluk düzeyleri daha yüksek bulunmu tur. Gelir düzeyinin gelecek güvencesi aç s ndan önemli bir de i ken olmas nedeniyle umutsuzluk üzerinde etkili olmas do al bir sonuçtur. Ayn ekilde s n f ba ar s da ki ilerin kendilerinden ho nut olma ve takdir edilme gereksinimleri aç s ndan etkili bir faktördür. Ergenlerin s n f ba ar s dü tükçe, umutsuzluk düzeylerinin artt görülmü tür. Bu bulgular daha önce yap lan çal malar (B y kl , 1982; Barut ve Balc , 2000) destekler niteliktedir.

Bu çal ma, yeti tirme yurdunda ve ailesi yan nda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin anlaml bir ekilde farkl la t n göstermi tir. Yeti tirme yurdunda kalan ergenlerin umutsuzluk düzeylerinin daha yüksek oldu u anla lm t r. Bu bulgu, benzer çal malardan elde edilen sonuçlara paralellik göstermektedir (Y lgör, 1993; Gürvardar, 2001; Ya ar, 2001). Kurum ortam nda ya anan engeller nedeniyle çe itli çat malar ya anabilir ve bu durum ergenlerin ruhsal dengesini bozabilir. Özde im kurabilecekleri bireylerden ve sevgi nesnelerinden yoksun kalmalar sonucu olu abilecek güvensizlik duygusu tüm ya am etkiler. Geli im dönemlerinde aileden ayr lma gibi ya an lan olumsuzluklar, kötü imgelem, yaln zl k ve umutsuzluk duygular n birlikte getirebilir.

Bu çal mada oldu u gibi di er ara t rmalar da göstermektedir ki, kurumda kalan ergenler, ailesiyle ya ayan ergenlerden daha umutsuz ve daha problemli olmaktad rlar. Bu nedenle, ergenlerin kurum bak m ndan çok, ailesine maddî ve psikolojik destek yap larak kendi ailesiyle ya ayabilme olanaklar n artt rmak daha uygun olacakt r.

(11)

Umutsuzluk düzeyi en yüksek olan ve görü me yap lan ergenlerin tamam n n yeti tirme yurdunda kalanlardan olmas oldukça dikkat çekici bir sonuçtur. Bu ergenler; hayaller kurmad klar n , problemlerini payla amad klar n , intihar ak llar ndan geçirdiklerini, hatta baz lar intihara te ebbüs ettiklerini, psikolojik destek alamad klar n , duygusal ya da fiziksel istismara u rad klar n , üniversite yerine, çal may daha çok önemsediklerini ve gelece e ili kin beklentilerinin olumsuz oldu unu ifade etmi lerdir. Ünlü (1987), ergenlerle yapt çal mada, kurumda kalan ergenlerin, kendilerine olan güven ve inançlar n n oldukça dü ük oldu unu, i ve meslek sahibi olmaya nitelikli bir biçimde haz rlanmad klar n saptam t r. Dilsiz ve Dilsiz (1996) intihara te ebbüs etmi 40 ergen üzerinde yapt klar ara t rmada, bu ki ilerin daha yüksek umutsuzluk düzeyine sahip olduklar n bildirmi lerdir. Güleç ve Küey (1989) umutsuzluk, depresyon ve intihar konusundaki çal malar nda risk faktörü olarak kad n olmak, ergenlik döneminde olmak gibi özellikleri s ralam lard r.

Son y llarda tüm dünyada oldu u gibi Türkiye’de de “Adolesan” döneminde intihar ve intihar te ebbüsü oranlar nda kayg verici art lar oldu u bildirilmektedir. Liseli adolesanlardaki intihar e ilimini tespit etmek amac yla yap lan bir ara t rmada, ya ortalamas 16,5 olan ö rencilerin, % 55,5’i mutsuz ve umutsuz bulunmu tur. K zlar n erkeklere oranla daha mutsuz ve karamsar oldu unun anla ld bu ara t rmada, ayr ca ya yükseldikçe, mutsuzluk hissetme s kl yine k zlarda daha yüksek görülmü tür (Ergin ve ark., 2002).

Görüldü ü gibi; üzüntü, çökkünlük, isteksizlik, umutsuzluk intihar tablosunu tamamlayan önemli belirtiler olarak kar m za ç kmaktad r. Çocuk geli imindeki önemli sak ncalar bilimsel ara t rmalarla ortaya konmu olmas na ra men, kurum bak m halen ülkemizde yayg n olarak uygulanmaktad r (Gürvardar, 2001;

Ya ar, 2001). Kurum bak m n n zorunlu oldu u durumlar ku kusuz vard r. Ancak, bu zorunlu durumlar d nda kalan çocuklar ve ergenler için mutlaka yeni ve ça da yakla mlar denenmeli ve bu tür uygulamalara bir an önce ba lanmal d r. Özellikle de, ekonomik kaynakl sorunlarda çocu u ailesinden ay rmak yerine aileye maddî destek sa layarak, çocu un onlarla kalabilmesine olanak sa lanmal d r. Ergenlerin umutsuzluk düzeylerini azaltmak için onlar toplumla birle tirici sosyo-kültürel çal malara daha fazla yer verilmelidir. Ayr ca, hayatta olan aile üyeleriyle ili kilerinin devam etmesi için gerekli önlemler al nmal d r.

Depresyon, umutsuzluk korunabilen ve etkili biçimde tedavi edilebilen bir ruhsal sorundur. Bu sorunlar n ilk belirtilerinin herkesçe bilinmesi, yard m servislerin artt r lmas , toplumun ruh sa l n n korunmas ve düzeltilmesi için zorunludur. Umutsuzluk ve karamsarl k, bula c d r; bula t yerde, genetik-fizyolojik yatk nl klar ile birle ti inde öldürücü bir hastal k gibi olabilir. Kendini dinleyen ve rahatça konu abildi i birisinin varl bile ergendeki depresyon, umutsuzluk riskini tek ba na azalt c bir faktör olarak say labilir. Bu nedenle güvenli ortamlar acilen sa lanmal d r.

Kaynaklar

Arnaz, Z. (1983). Koruyucu Aile Bak m ndaki Çocu un Geli im Özellikleri. Sosyal Hizmetler Yüksekokulu Dergisi. Cilt: 1, Say : 2-3. (115).

Barut, Y. ve Balc , T. (2000). Yeti tirme Yurdu le Ailesi Yan nda Kalan Ö rencilerin Ki isel Ve Sosyal Uyum Düzeylerinin Okul Ba ar lar na Etkisi. stanbul: stanbul Çocuk Vakf Yay n .

(12)

Beck, A. T.; Steer, R. A., Kovacks; M. ve Garrison, B. (1985). Hopelessness And Eventual Suicide: A 10 Year Prospective Study Of Patients Hospitalized With Suicide Idetion. American Journal of Psychology.

142. 559-563.

B y kl , L. (1982). Yeti tirme Yurduna Yuvadan Gelen 7-11 Ya Çocuklar n n Zihinsel ve Psikososyal Geli imlerinin ncelenmesi. Yay mlanmam Doçentlik Tezi. Ankara: A.Ü. E itim Bilimleri Enstitüsü.

Bonner, R. L. ve Rich, A. (1988). Negative Life Stress, Social Problem-Solving Self-Appraisal, And Hopelessness: Implications For Suicide Research. Cognitive Therapy And Research, 12 (6). 549-556.

C lga, . (1989). Korunmaya Muhtaç Ergenlerin Sorunlar ve Yeti tirme Yurtlar . Ankara: Ergenlik ve Spor Bakanl Yay nlar , 13.

Cole, D.A. (1988). Hopelessness, Social Desirability And Par Suicide In Two College Samples. Journal Counseling And Clinical Psychology. 56. 131-136.

Dilbaz, N. ve Seber, G. (1993). Umutsuzluk Kavram ; Depresyon ve ntiharda Önemi. Kriz Dergisi.1 (3). 134- 138.

Dilsiz, A. ve Dilsiz, F. (1996). Çocuk ve Ergenlerde ntihar Giri imi Kontrollü Bir Çal ma. Kriz Dergisi, 4 (1).

1-7.

Durak, A. (1994). Beck Umutsuzluk Ölçe inin Geçerlik ve Güvenirlik Çal mas . Türk Psikoloji Dergisi. 9 (31).

1-11.

Ergin, A. ve Ark. (2002). Liseli Adolesanlarda Intihara Yönelik Riskli Davran lar n S kl . V. Ulusal Aile Hekimli i Kongre Program ve Kitab . (27-30 Mart, Adana). 387.

Frank, D.A. ve Klass, P.E. (1996). Infants And Young Children In Orphanages: One View From Pediatrics And Child Psychiatry. Pediatrics. 97 (4). 569-579.

Güleç, C. ve Küey, L. (1989). Türkiye’de 1980’lerde Depresyon, Epidemiyolojik ve Klinik Yakla mlar. XXVI.

Nöro-Psikiyatri Kongresi. Özel Say .

Gürvardar, D. (2001). Yeti tirme Yurdunda Yeti en Çocuklar le Ana-Baba Yan nda Yeti en Çocuklar n Umutsuzluk Düzeylerinin Kar la t r lmas . Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi, zmir: D.Ü. E itim Bilimleri Enstitüsü.

çmeli, C. (1989). Korunmaya Muhtaç Çocuklar n Ergenlik Döneminde Kar la t klar Sorunlar ve Çözüm Yollar . SHÇEK Dergisi, 1 (1).

Kashani, J.H., Stoyls, M.S., Dandoy, A.C., Viadya, A.F. ve Reid, J.C. (1991). Correlates Of Hopelessness In Psychiatrically Hospitalized Children. Comprehensive Psychiatry. 32 (4). 330-337.

Kazdin, E.A.; French, H.N.; Unis, A.S., Esveldt-Dawson, K. ve Sherick, B.R. (1983). Hopelessness, Depression And Suicidal Intent Among Psychiatrically Disturbed Inpatient Children. Journal Of Consulting And Clinical Psychology. 5 (4). 504-510.

(13)

Kazdin, A.E.; Rodgers, A. ve Colbus, D. (1986). The Hopelessness Scale For Children Psychometric Characteristics And Concurrent Validity. Journal Of Consulting And Clinical Psychology. 54 (2).

241-245.

Köknel, Ö. ( 1988). Zorlanan Insan. 2. Bask . stanbul: Alt n Kitaplar Yay nevi.

Macleod, A. K.; Rose, G. S. ve Williams, J. M. G. (1993). Components Of Hopelessness About The Future In Par Suicide. Cognitive Therapy And Research. 17 (5). 441-455.

Mclaughlin, M.E. (1995). Orphanages Are Not The Solution. USA Today Magazine. 124 (2606). 61-63.

Morano, C.D. ve Cisler, R.A. (1993). Risk Factors For Adolescent Suicidal Behavior: Loss, Insufficient Familial Support, And Hopelessness. Adolescence. 28 (112). 851-865.

Öztürk, L. (1989). K.M.Ç. 9-12 Ya Aras Çocuklar n Davran , Duygusal, Al kanl k Kusurlar , Somatik Büyümeleri ve Benlik Kavram Düzeyleri. Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi. stanbul: .Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Öztürk, M. (1997). 10-13 Ya lar Aras ndaki Çocuklarda Umutsuzluk ve Yaln zl n Baz De i kenlerle Ili kisinin ncelenmesi. Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi. Adana: Ç.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Pinto, A. ve Francis, G. (1993). Cognitive Correlates Of Depressive Symptoms In Hospitalized, Adolescents.

Adolescence. 28 (111). 661-673.

Sava r, I. ve Vahin, H. N. (1997). Bili sel Davran ç Terapilerde De erlendirme: S k Kullan lan Ölçekler.

Ankara : Türk Psikologlar Derne i Yay nlar , No:9.

Seber, G. (1991). Beck Umutsuzluk Ölçe inin Geçerlik ve Güvenirli i Üzerine Bir Çal ma. Yay mlanmam Doçentlik Tezi, Eski ehir: Anadolu Ü. Sa l k Bilimleri Enstitüsü.

Silbert, K.L. ve Berry, G.L. (1991). Psychological Effects Of A Suicide Prevention Unit On Adolescents’ Levels Of Stress, Anxiety And Hopelessness. Implications For Counseling Psychologists. Counseling Psychology Quarterly. 4 (1). 45-59.

Stake, R. E. (1995). Case Studies. Handbook Of Qualitative Research. (Ed.) Denzin, N. K. Lincoln, Y.S., Sage Publications: USA.

Tuzcuo lu, S. (1989). Korunmaya Muhtaç Çocuklar n Ergenlik Problemleri. Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi, Ankara: G.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Uzba , A. (1998). Çocuklar n Çaresizlik Davran lar n n Depresyon Düzeylerine Etkisi. Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi. zmir: D.Ü., E itim Bilimleri Enstitüsü.

Ünlü, E. (1987). Korunmaya Muhtaç Çocuklar çin Kurum Bak m Örne inde Sosyal Hizmette Bir De erlendirme Ara t rmas . Yay mlanmam Doktora Tezi, Ankara: H.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Westefeld, J.S. (1990). College And University Student Suicide: Trends And Implications. The Counseling Psychologist. 18 (3). 464-476.

(14)

Yang, B. ve Clum, G.A. (1994). Life Stress, Social Support And Problem Solving Skills Predictive Of Depressive Symptoms, Hopelessness And Suicide Ideation In Asian Student Population: A Test Of Model. Suicide And Life Threatening Behavior. 24 (2). 127-139.

Ya ar, H. (2001). Yeti tirme Yurdunda Kalan Ergenlerin Benlik majlar ve Umutsuzluk Düzeylerinin Ara t r lmas . Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi. Van: Yüzüncü Y l Ünv., Sa l k Bilimleri Enstitüsü.

Y lgör, F. (1993). Yeti tirme Yurdunda Ya ayan ve Ailesi Yan nda Ya ayan Gençlerin Ergenlik Problemlerinin Kar la t r lmas . Yay mlanmam Yüksek Lisans Tezi. stanbul: M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü.

(15)

Summary

COMPARING THE HOPELESSNESS OF THE ADOLESCENTS WHO LIVE WITH THEIR FAMILIES AND WHO LIVE IN THE ORPHANAGES

Songül TÜMKAYA*

Depression is a serious and fatal psychic illness which can occur with various mechanisms and may start at the childhood and adolescence. The typical characteristics of depression in adolescences are anger frustration, behavioral problems, hopelessness and introversion. When listening to an adolescent who is in depression one can feel the hopelessness, the thought of not valuing oneself and a deep pessimism. Although the orphanages which are organized in order to meet the needs and all kinds of care of the children who need protection, spend great efforts to fulfill this aim they are inefficient in some ways. The hopelessness, which is described as the negative expectations of the individual about himself/herself and the future, is admitted as a psychologic structure which is important in understanding the suicide. The loneliness and lack of social support which the adolescent experience at the orphanages due to their separation from their families intensifies their negative expectations of the future and causes them to have an intention to commit a suicide. This leads them to be in the risk group. In this study it was aimed to examine whether there is any difference between the hopelessness levels of the adolescent who live with their families and who live at the orphanages and whether there is any significant difference between several socio-demographic variables.

Method

Sample : The sample consists of 71 adolescent who stay in the orphanage in Adana and 45 of these participants

are male and 26 are female.

Instruments

Personal Information Form: This form was prepared by the researcher in order to determine the socio-

demographic characteristics of the adolescents participating in the study.

Beck’s Hopelessness Scale: This scale which is used for self-evaluation consists of 20 items and is scored

between 0-1. The high scores achieved show that the participant has a high level of hopelessness.

Interview Form: This was prepared for the interview that will be held with the 20 adolescents who have the highest and lowest hopelessness levels.

Address for correspondence: *Yard. Doç. Dr. Songül Tümkaya, Çukurova Üniversitesi E itim Fakültesi lkö retim Bölümü, stumkayal@cu.edu.tr.

(16)

Findings

When the relationship between the socio-demographic characteristics of the adolescents living with their families and their hopelessness levels were examined no significant differences were found in the sense of gender, age, grade, the parents’ being alive, divorced, working mothers or number of siblings. In contrast to this, the hopelessness levels of the adolescents living with their families were affected by the education level of the parents, working father, income level and school success. When the socio-demographic characteristics of the adolescents living at the orphanages and its relationship with hopelessness were examined, gender, parents’

being alive, divorced, living together, education level, working and number of siblings had no significant effect.

In contrast to these, there was a significant effect of age, class, frequency of meeting with families, income level and school success variables on the hopelessness levels of the adolescents living at the orphanages. The hopelessness scores of the adolescent living with their families and living at the orphanages showed a significant difference. It was seen that the hopelessness levels of the adolescents staying at the orphanages were higher than those living with their families.

Discussion

The findings of the study showed that there were no significant effects of gender, class level, parents’

being alive, divorced, mother’s working and number of siblings both on the adolescents living with their families and living at the orphanages. Additionally, this study showed that there was a significant difference between the hopelessness levels of the adolescents living with their families and living orphanages. The adolescents living at the orphanages had higher levels of hopelessness than did those who were living with their families.

Referanslar

Benzer Belgeler

Glisin düzeyi, hipokampus ve kortekste, SE’den 12 saat sonraki grup, kontrol ve SE’den he- men sonraki gruba göre; SE’den 15 saat sonraki grupta, kontrol ve SE’den hemen

50 yafl üstü 48 kiflide yap›lan bir çal›flmada Arnetz ve arkadafllar›, örnekleri yafllar›na göre 3 alt gruba ay›rm›fllar ve gruplar aras›nda anlaml› bir fark

Retrospektif veriler dorultusunda her iki ajanın tedavi etkinlikleri ve yan etkileri benzer olmasından dolayı aırı aktif mesane ikâyeti olan olguların tedavisinde, Trospiyum

145 kadında 200 ve 400 μg rektal misoprostol ve 5 ünite oksitosin+0.2 mg ergometrin .M kombinasyonunun etkilerininin karılatırıldıı baka bir çalımada, misoprostol

Bu çalımada, tedavi sonrası serum -hCG düzeylerinin normale ini süresi ortalamalarının parsiyel hidatiform mol grubunda1.4±0.5 (1-2) hafta, komplet hidatiform grubunda 2.8

Maternal stres hormonları için genel anestezi grubunda indüksiyon öncesi ve bebek çıkımından hemen sonra, epidural anestezi grubunda ise kateter takılmadan hemen önce ve

Bireysel ve merkezi ısıtma sistemlerinin 20 daireli bir apartman örne inde kar ıla tırılması sonucu ilk yatırım maliyeti, i letme giderleri, amortisman giderleri ve di er

14 § /Upphör att gälla U:2011-07-01/ En utbildningsanordnare som bedriver utbildning eller annan verksamhet enligt skollagen (1985:1100), utbildning enligt högskolelagen