• Sonuç bulunamadı

UYUŞTURUCU MADDELER VE BAĞIMLILIK EĞİTİM PAKETİ ÖĞRETMEN KİTAPÇIĞI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "UYUŞTURUCU MADDELER VE BAĞIMLILIK EĞİTİM PAKETİ ÖĞRETMEN KİTAPÇIĞI"

Copied!
42
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

UYUŞTURUCU MADDELER VE BAĞIMLILIK EĞİTİM PAKETİ

ÖĞRETMEN KİTAPÇIĞI

ÖZEL OKULLAR DERNEĞİ ^^^^^''^

AMATEM '^^'^

1997

(3)

PRIVE LTD. Tel: (0212) 527 33 24 - 526 47 12 - 526 37 27 Fax: (0212) 511 12 01

(4)

U Y U Ş T U R U C U M A D D E L E R V E B A Ğ I M L I L I K E Ğ İ T İ M P A K E T İ

ÖĞRETMEN KİTAPÇIĞI

BAŞKANLIK

Dündar UÇAR Özel Okullar Derneği Başkanı

Doç. Dr. Arif VERİMLİ Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Duran ÇAKMAK AMATEM,Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi PROJE KOORDİNATÖRÜ

Dr. Kültekm ÖGEL AMATEM, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi PROJE YÜRÜTME KURULU

Dr. Defne TAMAR AMATEM, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cem GÜLAN Özel Okullar Derneği Genel Sekreteri

Erkan UÇAR Boğaziçi Lisesi Rehberlik Öğretmeni

Psk. Jülide ARAL AMATEM, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi KATKIDA BULUNANLAR

Neylan ÖZDEMİR (Robert Lisesi rehberlik öğretmeni) Nuray ÜLKÜSEL (St. Joseph Lisesi rehberlik öğretmeni) Bayram SAKIN (Özel Ortadoğu Lisesi rehberlik öğretmeni)

Sibel Bilal KARMAN (S & P, Halk Sağlığı Eğitim Kurumu, sosyal çalışmacı, Paris) Mirican KAYA (DURAK Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi, psikoterapist,

Berlin)

Deniz Albayrak KAYMAK (Boğaziçi Üniversitesi, Rehberlik ve Danışmanlık Bölümü Öğretim görevlisi)

Fatma BAUDOUIN (Ottowa Royal Hospital, Madde Bağımlılığı Uzmanı, Kanada) Nilgün SAĞLAM (St. Benoit Lisesi rehberlik öğretmem)

VİDEO YAPIM TV ART

İLETİŞİM

ÖZEL OKULLAR DERNEĞİ (0216) 45 6 17 00 AMATEM (0212) 660 00 26

Bütün hakları saklıdır. Bu paket, uygulama konusunda gerekli eğitimi almamış kişilerce kullanılamaz. İzin istendiği takdirde bir kısmı çoğaltılabilinir.

Bu e ğ i t i m paketi Ü T O P Y A ( U y u ş t u r u c u y a K a r ş ı T o p l u m s a l Yaygın M ü c a d e l e ) p r o g r a m ı ilkeleri d o ğ r u l t u s u n d a hazırlanmıştır.

(5)
(6)

IÇINDEKILER

U Y U Ş T U R U C U M A D D E L E R İ L E İ L G İ L İ K A V R A M L A R 7

B A Ğ I M L I L I K V E S O N U Ç L A R I 8 U Y U Ş T U R U C U M A D D E L E R 10

a. S İ G A R A V E T Ü T Ü N b. A L K O L

c. E S R A R d. U Ç U C U L A R e. E R O İ N f. K O K A İ N g. E C S T A S Y

h. A M F E T A M İ N L E R

1. İLAÇ O L A R A K K U L L A N I L A N A N C A K B A Ğ I M L I L I K Y A P A B İ L E C E K M A D D E L E R

ERGENLİK DÖNEMİ 20 UYUŞTURUCUYA BAŞLAMADA ETKENLER 22

RİSK ALTINDAKİ GENÇLER 24 MADDE KULLANMAYA GENÇLER DAHA ÇOK NASIL BAŞLIYOR? 26

UYUŞTURUCU MADDE KULLANAN KİŞİLER NASIL ANLAŞILIR? 27 MADDE KULLANDIĞI DÜŞÜNÜLEN GENÇ İLE

NE YAPMAK GEREKİR?

TEDAVİ

UYUŞTURUCU MADDELER İLE İLGİLİ YANLIŞ İNANÇLAR

OKULDA UYUŞTURUCU MADDE EĞİTİMİ

30 32

35 38

(7)
(8)

UYUŞTURUCU MADDELER ILE ILGILI KAVRAMLAR

Zehirlenme (Entoksîkasyon)

Kullanılan uyuşturucu maddenin etkisini göstermesidir. Uygunsuz davranış ya da psikolojik değişiklikler ortaya çıkar. Bir tür sarhoşluk hali olarak tanımlanabilir.

Maddenin zararlı kullanımı

Kişinin kendine, hayatına ve çevresine zarar verecek tarzda m a d d e kullanmasıdır. Madde kullanımı kişiye zarar verdiği halde madde kullanımı d e v a m etmektedir. Bunlar arasında okul başarısızlığı, ailesel sorunlar sayılabilir.

Tolerans

Kullanılan madde miktarmm giderek arttırılmasıdır. Her zaman kullanılan

^miktar istenen etkiyi y a r a t m a m a k t a ve kişi kullandığı m a d d e miktarını aynı etkiyi sağlayabilmek için giderek artırma gereksinimi duymaktadır.

Yoksunluk

U z u n süre m a d d e kullanımı sonrasında, m a d d e kullanımı bırakıldığı zaman ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal sorunlardır. Yoksunluk belirtileri, şiddeti ve süresi kullanılan m a d d e n i n cinsine göre değişir.

Bağımlılık

Kişinin kullandığı maddeyi birçok kez bırakma girişiminde bulunmasına r a ğ m e n b ı r a k a m a m a s ı , giderek m a d d e dozunu artırması, kullanmayı bıraktığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması, zararlarını görmesine r a ğ m e n m a d d e kullanmayı sürdürmesi, zamanının b ü y ü k bölümünü m a d d e arayarak geçirmesi ile tanımlanan belirli bir durumdur.

^ 4 .

(9)

BAĞıMLıLıK VE SONUÇLARı

Bağımlılığın tanımı bir önceki bölümde verilmişti. Bağımlılık bir anda gelişen bir d u r u m değildir. Gelişmesi belli bir süreç alır.

Kişi önce m a d d e y i merak eder ve kullanır. Kullandığı z a m a n öncelikle korkusu azalır. Çoğunlukla bir kez kullanan kişi daha sonra tekrar dener.

Her d e n e m e s i n d e kendi kendine bir daha d e n e m e y e c e ğ i n e ilişkin söz verir. Bu denemelerde sürekli m a d d e kullanımını denetleyebileceği inancını taşır. İstediği zaman bırakabileceğini düşünmektedir. Çevresinde gördüğü diğer bağımlıların kendisi gibi olmadığma, onlann zayıf karakterli olduğuna inanmaktadır.

Bir süre sonra madde kuUammmm kendisi için bir s o m n haline geldiğinin farkına varır. A n c a k halen bağımlı olmadığı düşüncesinde olduğu için bırakmak y ö n ü n d e ciddi bir adım atmaz. Bağımlı olduğunun farkına vardığı z a m a n ise birçok şey için geç kalmıştır.

Çevresinde yer alan diğer bağımlılar bu hastalığın düzelmeyeceğine ve hiçbir z a m a n bu maddeyi bırakamayacağına onu inandırmaya çalışırlar.

Bu nedenle tedaviye başvurmakta zorlanır. Genellikle tedaviden beklediği konuştuklarının dinlenmesi, kendisine ileri derecede bir anlayış

gösterilmesidir.

Bazan aile kişiyi maddeyi bırakması için zorlar, zorla yapılan bu tedavi girişiminin önemli bir yararı yoktur. Bir süre sonra kendisi de kurtulmaya karar verir. Bırakmayı düşündüğü şey sadece kendi kullandığı maddedir.

A n c a k arkadaş çevresi, y a ş a m biçimi, alışkanlıklarını değiştirmesinin gerektiğini ve hayatı boyunca bir daha hiçbir madde kullanmama gerçeğini d ü ş ü n e m e z v e y a bilemez.

Tedavi tamamlandıktan sonra bir bağımlı için herşey bitmiş d e ğ i l , aksine birçok şey yeni başlamaktadır. Öncelikle temiz olmaktan mutludur, bir süre sonra eski kötü günleri unutur ve o günleri iyi bir şekilde anmaya başlar. Giderek bir kez daha m a d d e denemeyi d ü ş ü n m e y e başlayabilir.

İşte tehlike bu d ö n e m d e başlar.

(10)

Birgün sadece bir kez d e n e m e k ister. A n c a k bağımlılık hastalığının özelliği gereği madde tekrar bir kez dahi kullanılsa kişi eskisi gibi madde k u l l a n m a y a başlar ve çok kısa bir z a m a n içinde eski bağımlı günlerine döner.

Bağımlılık kişiye ciddi sorunlar getirir.

Ruhsal sorunlar: Bunların başında kişide gözlenen davranış değişikhkleri gelir. Bağımlılık ve getirdiği sorunlar çaresizlik, yalnızlık, umutsuzluk gibi duygulara yol açarak depresyona n e d e n olur.

İçinde yaşadığı ortama bağlı olarak kişilik değişimleri de gözlenir.

Bedensel sorunlar: Kullanılan m a d d e y e göre değişir. A n c a k bütün maddeler bedensel zararlara yol açar. Kullanan kişilerin sağlıktan bozulur.

Bu d u r u m ölümle sonuçlanabilir.

Sosyal sorunlar: M a d d e kullanımı; e k o n o m i k kayıplar, arkadaş ve aile desteğinin kaybı, işsizlik, suç işleme gibi bir çok sosyal sorunlara neden olabilmektedir.

(11)

UYUŞTURUCU MADDELER

Uyuşturucu madde denince akla sadece uyuşturan maddeler değil, kokain, ecstasy gibi uyarıcı maddeler de gelmelidir. Bu maddeler insan beyninde ve sonucunda ruhsal, fiziksel ve davranışa ait çeşitli değişikliklere yolaçan k i m y a s a l maddelerdir.

Uyuşturucu maddelerin en büyük özelliği bağımlılık yaratmasıdır. Bu maddeler şu şekilde sınıflandırılabilir.

1. Opiyatlar: Morfin, Eroin, Kodein, M e t a d o n 2. Uyarıcılar: Amfetamin, Ecstasy, Kokain, Kafein

3. Merkezi Sinir Sistemini baskılayanlar: Barbitüratlar, Benzodiazepinler (Diazem, Rohypnol, X a n a x ) , Akineton, Alkol

4. Halüsinojenler: L S D , Meskalin, Psilocybin

5. Uçucu maddeler (Volatile hydrocarbons): Tiner, Benzin, Gazolin, yapıştırıcılar (Bah, U H U v.b.)

6. Esrar ve benzerleri 7. Fensiklidin (PCP) 8. Tütün

(12)

a. SIGARA V E T U T U N

Tütün dünyada en yaygın kullanılan bağımlılık yapıcı maddedir. Tütün kullanımını bırakanların % 70'i ilk üç ayda tekrar kullanmaya başlamaktadır.

Bu oran bize tütünün ne kadar bağımlılık yapıcı bir madde olduğunu göstermektedir.

Tütün yandığında kül dışında üç önemli bileşenden oluşur: Katran (birçok kanser yapıcı madde içerir), nikotin (uyarıcı bir maddedir) ve karbon monoksid.

Sigara dünyada meydana gelen ölüm nedenlerinin başmda yer almaktadır. 2000 yümdaa sonra, dünyadaki ölüm nedenlerinin en önemlisi olacağı düşünülmektedir.

Bu nedenle üUceler, sigara kullanımım kısıtlama ya da yasaklama eğilimindedirler.

Sigaranın bağımlılık dışmda çok belirgin hastalıklara da yolaçtığı gösterilmiştir.

Sigara ile iUşkisi olduğu gösterilen hastalıklar aşağıda belirtilmiştir.

Kalp ve s o l u n u m sistemi üstüne etkileri:

Kalp damarlarında tıkanıklık. Kalp hastalarının % 30 unda sigaranın etken olduğu gösterilmiştir.

Bronşların daralması ile seyreden akciğer rahatsızlıkları.

Beyin damarlarında tıkanma ve buna bağlı felçler.

Bacak ve ayak damarlarında tıkanma.

Kanser:

Akciğer kanserlerinin % 80-90'ı tütün kullananlarda görülür. Akciğer kanseri daha çok katran ile ilişkilidir.

Bunun dışında tütün içenlerde mesane kanseri görülme oranı kullanmayanlara göre iki kat daha yüksektir.

Gebelik:

Gebelikte sigara ya da tütün kullanımı erken doğuma, bebek ölümüne ve düşük doğum ağırlığına neden olmaktadır.

(13)

b. ALKOL

Alkol çok yaygın olarak kullanılan bir maddedir. Bağımlılık yapıcı etkisi yüksektir. Ancak alkol yasal bir m a d d e olduğu için insanlar bu maddeyi kullanmaktan çekinmemektedir.

Belirli bir düzeyin üstünde alkol kullanımı kişiye sosyal ve bedensel zararlar verir. Yarattığı en önemli ruhsal sorunlardan birisi bağımlılıktır.

Çeşitli alkol türleri satılmaktadır. Genellikle halk arasında alkolün cinsleri arasında bir sınıflandırmaya gidilmektedir. Halbuki her cins alkollü içkinin içinde alkol bulunmakla birlikte, miktarı değişkenlik gösterir. Bu nedenle

"standart içki" adı verilen terim oluşturulmuştur. Örneğin bir standart içkinin eşit olduğu alkol cins ve miktarları şunlardır: Bir küçük kutu bira, bir kadeh cin, votka, viski ya da bir kadeh şarap. Bu miktarlardaki içkilerin içerdiği alkol miktarı eşittir.

Alkol kullanımı hakkında ciddi yanlış inançlar vardır. Örneğin alkolün uykuyu getirdiğine inanılır. Halbuki alkol, yarattığı gevşekliğin etkisiyle kişiye uyku verebilir. Aslında alkol insanın uyku düzenini ve kalitesini bozar. Yine alkolün cinsel gücü artırdığına ilişkin yanhş bir inanç vardır.

Alkol kişi üstündeki sosyal baskıları kaldırdığı için cinsel olarak bir rahatlama verebilir. Aslında alkolün cinsel güç üstüne olumsuz etkisi vardır.

Alkolün bedene verdiği zararlar aşağıda belirtilmiştir:

• Mide barsak sorunları

• Yutak borusu hastalıkları

• Gastrit

• Ülser

• Pankreas iltihabı

• Karaciğerde yağlanma

• Hepatit

• Siroz

• K o m a

• Beslenme bozuklukları (vitamin eksiklikleri)

• Kansızlık

• Bağışıklık sisteminin baskılanması

• Sinir sistemi hastalıkları

• B u n a m a

(14)

c. ESRAR

Yasadışı uyuşturucular arasında en sık kullanılan madde esrardır. İstanbul liselerinde yapılan bir araştırmada gençlerin % 4.2'sinin lıayatlarmda en az bir kez esrar kullandığı belirlenmiştir (1996).

Esrar hint kenevirinden elde edilir Kahverengi, preslenmiş kalıplar halinde satılır. Sigara gibi sarılarak ve sigara tütününe karıştırılarak içilir.

Kullanıcılar arasında "joint", "ot", ya da "marihuana" adı ile anılır.

İçildikten sonra gevşeme, konuşkanlık, kendini iyi hissetme, müzik ve renk algısında artma gelişir.

Esrar alındığı zaman yağ dokusunda birikir. Bunun sonucu esrar alındıktan bir hafta sonra bile, etken maddenin % 50'si bedende bulunur.

Esrar kullanımını takiben kişinin refleksleri bozulur, araba kullanamaz, dikkat gerektirecek işleri yapamaz. Eğer bu tür işler yapılmaya kalkışılırsa ciddi sorunlara neden olabihr.

Esrarın beden üstünde yarattığı istenmeyen etkiler şunlardır:

Beyin ve sinir sistemi: Bellek üstüne etkisi çok fazladır. Unutkanlıklara yol açar. Kişinin d ü ş ü n m e yetisini azaltır. Refleksleri ve koordinasyonu bozar. Bu nedenle esrar kullananların araba kullanması çok sakıncalıdır.

Kişinin sorun çözme yetisini bozar.

Üreme sistemi: Erkek ve kadın üreme sistemlerine etkisi olduğu

bilinmektedir. Ömeğin esrar alındıktan hemen sonra testosteron adı verilen erkekhk h o r m o n u n u n % 25-35 oranında azaldığı saptanmıştır.

Akciğerler: Sigara ile kanştmldığmda beş kat daha fazla akciğer kanserine neden olduğu bazı araştırmacılar tarafından gösterilmiştir.

Uzun süre kullanımı ile bronşit ve karaciğer kanseri gibi solunum yolları hastalıklarına yolaçabilir.

GeneUikle bağımlıhk yapıcı bir madde olarak kabul edilmez. Ancak esrar ruhsal bağımlıhk yapar.

Esrar bir geçiş maddesidir. Esrar kullanan kişi ileride diğer maddelere alışabilir ve onları kullanmaya başlayabilir.

(15)

d. UÇUCULAR

Uçucu maddeler kolaylıkla bulunabilir. Çünkü bu maddelerin satılması yasaldır. U c u z olması nedeni ile de kullanımı yaygındır.

Yaygın olarak kullanılan uçucu maddeler aşağıda belirtilmiştir:

• Boyalar ve boyalarda kullanılan tiner

• Bali, U H U gibi tutkallar

• Ç a k m a k gazı olarak kullanılan bütan gazı

• Kuru t e m i z l e m e d e kullanılan maddeler

• Benzin

• Yazı yazarken yapılan hataları silmekte kullanılan maddeler (örneğin tipp-ex)

Bu maddeler genellikle torba içinde koklanarak kullanılır.

Uçucu maddeler kullanıldığında neşe hali veya sakinlik duygusu verebilir, bazı hayaller görülmesine yol açabilir.

Beyin üstüne doğrudan toksik etki yaptığı için oldukça zararlıdır.

Bağımlılık potansiyeli yüksektir.

Uçucu m a d d e koklayanlarda ani ölümler sıklıkla m e y d a n a gelir. Ani ölümler beyin ve kalp üstüne olan etkilerinden dolayı ortaya çıkar.

Saldırgan ve tehlikeh davranışlar sık olarak gözlenir.

Ciddi bir sarhoşluk, denge bozukluğu, yürümekte güçlüğe neden olur.

(16)

e. EROİN

Eroin açık kahverengi toz ş e k ü n d e satılan bir maddedir. Eroinin saflığı arttıkça rengi beyazlaşır. K ü ç ü k torbalar halinde satılır. "Toz", "beyaz",

"H (eyç)" adları ile anılır. Afyondan elde edilir.

En sık kullanım yolu buruna çekilmesidir. Sigara tütününe karıştırılarak içilmesine "koreks" denir. Sigara jelatini ya da alüminyum folyo üstünde ısıtılarak buharın içe çekilmesine "kaydırma" adı verilir. Kaşık içinde kaynatılıp, enjektör yolu ile damara verilebilir.

Bir iki hafta süre ile düzenli kullanıldığında bağımlılık oluşturur. Bazı duyarlı kişilerde ilk bir iki kullanımdan sonra bile bağımlılığa neden olabihr. Ç o k hızla tolerans gelişir. Bu nedenle doz artırımı çok ileri öldürücü düzeylere kadar varabilir.

Hareket ve k o n u ş m a d a yavaşlama, rahatlama, gevşeme ve sıcaklık hissi, yüzde kırmızüık, göz bebeklerinin küçülmesi eroin alımını takiben ortaya çıkan belirtilerdir.

Bu kişilerin beslenmeleri yetersiz olduğu için sağlıkları bozulur. Kabızlık çekerler.

En önemli yan etkilerinden biri enjektör paylaşımı ile ortaya çıkan AİDS, Hepatit gibi virüsler kişiden kişiye bulaşır.

Eroin etkisi altı sekiz saat içinde sonlanır ve şiddetli yoksunluk belirtileri ortaya çıkar. Bunlar arasında şiddetli kas ağrüarı ve kramplar, uykusuzluk, gözde yaşarma, burun akıntısı, ishal sayılabilir. Yoksunluk belirtilerini gidermek için kişiler 6 saatte bir eroin dozunu yinelemek zorunda kalır.

Eroin yüksek dozda alındığında ölüm ile sonuçlanabihr. Göz bebeklerinin toplu iğne başı kadar küçük olması, solunumun yavaşlaması ve k o m a hali bu d u r u m u n belirtileridir.

(17)

f. K O K A I N

Kokain beyaz renkli, toz şeklinde bir maddedir.

Çoğunlukla buruna çekilerek kullanılır. Buharın içe çekilmesi, sigara ya da enjeksiyon yoluyla da kullanılabilir.

Piyasa fiyatı oldukça yüksek olduğu için, genellikle ekonomik durumu iyi olanların kullandığı bir maddedir.

Bağımlılık yapıcı etkisi çok fazladır. Tek bir kullanımdan sonra bile bağımlılık yapabilir.

Kokain alındığında kişiyi uyarır, canlandırır, keyif verir. Ancak bu etkileri kısa sürelidir ve bir saat içinde sonlanın Etkileri sonlandıktan sonra 15-

16 saat süreyle yoksunluk belirtileri ortaya çıkar.

Yoksunluk belirtileri arasında ruhsal çöküntü, halsizlik, güçsüzlük, çok uyuma, mutsuzluk hali sayılabilir. Eğer bu m a d d e uzun bir süredir kullanılıyorsa bu etkiler bir hafta sürer.

U z u n süreli kokain kullanımı ciddi, istenmeyen birçok etkilere neden olabilir. Bunlar;

• Burun kanamaları

• Beyin damarlarında tıkanma

• Beyin k a n a m a s ı

• Cinsel ikditarsızlık

• Migren tipi başağrıları

(18)

g. ECSTASY

Ecstasy genellikle tablet ve kapsül şeklinde satılır. Beyaz, kahverengi, p e m b e , sarı tabletler ya da kapsüllerdir. Bazılarının üstünde kuş, kalp gibi resimler vardır.

O l d u k ç a yüksek fiyatlar ile satılır.

Etkisi 20 dakika içinde başlar ve birkaç saat sürer. Kullanıldıktan sonra enerji artışı, canlılık, karşı cinse karşı yakınlık hissi, algılamada artma ortaya çıkar. Ecstasy etkisi altında iken araba ya da m a k i n e kullanmak tehlikeU olabilir.

Etkileri amfetaminlere benzer. U y k u s u z l u k ve geçici paranoyaya (aşırı kuşkuculuk) neden olabilir.

Kalp rahatsızlığı, yüksek tansiyon, sara hastalığı olanların bu maddeyi kullanmaları ciddi sorunlara neden olabilir.

Aşırı hareketten dolayı su kaybı, beden ısısında aşırı y ü k s e l m e ölüme neden olabilir.

Böbrek ve karaciğer üzerine yan etkileri olduğu bildirilmiştir.

(19)

h. AMFETAMINLER

Hap ya da beyaz toz halinde bulunur. Ağızdan alınabilir, buruna çekilebilir, d a m a r d a n verilebilir.

Ü l k e m i z d e yasal olarak b u l u n m a m a k l a birlikte halen tıbbi kullanımı olan ilaçlardır. Captagon, Ritalin, D e x e d r i n e bu ilaçlardan bazılarıdır.

Amfetaminler uyarıcı, zihin açıcı olarak bilinir. Bunlar genellikle performans artırıcı ve keyif verici etkilerinden dolayı kullanılmaktadır.

Sınavlara hazırlanan öğrencilerde, uzun yol şoförlerinde, zamanında yetiştirilmesi gereken işleri olan kişilerde kullanım sık gözlenir.

A m f e t a m i n alımını takiben şizofreni benzeri bir tablo gelişebilir.

Yoksunluk belirtileri arasında sıkıntı, mutsuzluk ve çöküntü hah, güçsüzlük, hareketsizlik, kabuslar, fazla u y u m a , başağrısı, terleme, mide ve kas krampları sayılabilir.

A m f e t a m i n kalp damarlarının tıkanmasına, beyin damar hastalıklarına, şiddetli hipertansiyona ve iskemik kolite (barsaklann oksijensiz kalması) neden olur.

(20)

1. İLAÇ OLARAK KULLANIL AN ANCAK BAĞIMLILIK YAPABİLEN MADDELER

Bazı maddeler ilaç olarak kullanılmakta ve eczanelerde satılmaktadır.

Bunlar doktor kontrolünde yazılır ve kullanılır. Bu ilaçlar doktor önerisi dışında kullanıldıkları takdirde bağımlılık yapabilir. Bu nedenle dikkat etmek ve uzun süre k u l l a n m a m a k gerekir.

Doktor kontrolü ve önerisi doğrultusunda, tedavi amacı ile kullanıldığı z a m a n çekinmemelidir.

Bu ilaçların büyük çoğunluğu yeşil reçete adı verilen kontrollü bir sistem içinde yazılmaktadır. Kırmızı reçete kapsamında olan ilaçlar ise bağımlılık potansiyeli çok daha yüksek olan ilaçlardır.

Sık olarak kötüye kullanılan ilaçların isimleri aşağıda verilmiştir.

• Diazem, N e r v i u m , Tranxilene, Ativan, Rivotril

• Akineton

• R o h y p n o l (Türkiye'de bulunmamaktadır. Ancak yasal olmayan yollar ile getirilmektedir)

• Lomotil

Bu ilaçlar kullanıldıkları zaman sedasyon adı verilen gevşeme, rahatlama duygusu verirler.

R o h y p n o l yasal olmayan piyasada "roş" adı ile satılmaktadır.

Bunlar tek başına kullanıldıkları gibi, diğer uyuşturucu maddeler ile birlikte ek m a d d e olarak da kullanılabilir.

Alkol ile kullanıldıkları z a m a n bu etkileri daha da artar.

Refleksleri ileri derecede bozduğu için dikkat gerektiren işlerin (araba kullanmak gibi) yapılması sakıncalar doğurur.

Yüksek dozlarda kullanıldıktan sonra aniden kesildikleri zaman sara (epilepsi) nöbetleri ortaya çıkabilir.

m

(21)

ERGENLIK DONEMI

Ergenlik onüç yaşlarında başlayan ve yirmi yaşlarına kadar devam ettiği kabul edilen cinsel, fizyolojik ve bilişsel yönden olgunlaşma süreci olarak adlandırılabilir.

Ergenlik öncesi d ö n e m d e , kız veya erkek çocukta birtakım değişiklikler başlar. Bunlar bazı bölgelerin kıUanması, göğüslerin çıkması, erkek çocuklarda ses değişikliği, boyun uzaması, kilo almak gibidir. Kız çocuklarmm "ay" hali, erkek çocuklarmm "gece boşalması" cinsel yönden olgunlaştıklarının ifadesidir. îlkel toplumlarda çocukluktan ergenliğe, yetişkinliğe geçiş törenler ile yapılır. Bu törenden sonra genç, yetişkinin tüm hak ve sorumluluklarını alır.

T o p l u m u m u z d a ergeni çeşitH açılardan ele alırsak, bu d ö n e m e şöyle yaklaşabiliriz.

• Ergen hızla değişen, gelişen vücuduyla tanışıp onu kabullenmek durumundadır. Bilindiği gibi eller ayaklar diğer organlara göre daha önce büyüyen organlardır. Genç elini ayağını kullanmayı beceremez.

Olmadık sakarlıklar yapar, beceriksiz duruma düşer, mahcup olur. Kızlar büyüyen göğüslerini kapatmaya çalışıp, kambur y ü r ü m e y e başlarlar.

Erkekler konuşurken, aniden çatallaşan sesleri ile başetmeye çalışırlar.

G ü n ü m ü z d e özellikle m e d y a tarafından "ideal kadın ve erkek tipleri"

sunulduğundan benUk algısında sorunlar çıkabiUr.

• Ergenlikte genç kendisini spot lambalarının altında hisseder. İzlendiğini, hakkında konuşulduğunu varsayar. Bu konuda kendini yeterince güzel, yakışıklı, ince uzun bulmayabihr. Bu durum onda kaygı yaratabilir.

Endişe kaynağı olabilir.

. Gelişen ve olgunlaşan cinsel gelişimin toplumsal olarak kendilerine verilen rolü taşımaları beklenir. Ergenin içinde yaşadığı aile ortamında annenin kız evlada, babanın da oğula model olması görülür.

. E r g e n ü k bilişsel olarak da g e h ş m e dönemidir. Bu d ö n e m d e soyut düşünceler ön plana çıkar. Genç kendi varoluşunu sorgular. "Ben

(22)

kimim, neyim, ne için varım..." gibi.

• Ergenlikte arkadaşlık ve dostluk ön plana çıkar. Genç arkadaş çevresi içinde varolur. Kendi değer yargılarını oluşturmak ister.

• Grup değerleri, grubun içinde lider olan kişinin, kişilerin etkisi büyüktür.

Kendini gruba kabul ettirmek, oraya ait olduğunu hissetmek için grup değerlerini savunur. Dostu arkadaşı için fedakarlıkların ön planda olduğu bir dönemdir.

• Grubun içinde, arkadaş çevresinde kendisini rahat hisseden genç, toplum tarafından anlaşılmadığını, yargılandığını kabul görmediğini varsayar.

• Kıyafetinin, dinlediği müziğin, kullandığı kelimelerin, değerlerinin sürekli eleştirildiğini ileri sürer, böyle hisseder. Bundan dolayı aile- toplum çatışmaları bu dönemin en belirgin özelliklerindendir. Yine bu dönemde genç kendine bir müzik grubunu, üyesini, bir film oyuncusunu, bazen bir poHtikacıyı model olarak alabilir. Onlar gibi giyinip, davranmaya çalışır. Bu kahramanların gencin davranışları, tavır ahşları üzerinde etkisi büyüktür.

• Ergenlikte genellikle duygulanımda değişmeler görülür. Genç

heyecanlarını kontrol altında tutmaya çalışır, ancak bunda pek başarılı olamaz. Engel olunamayan bir gerilim ve korku buna bağlı öfke ya da neşe patlamaları yaratır. Bu gerilim gencin içinde yaşadığı ortamların sonucudur. A n a babanın çok sert, otoriter oluşu, başarısızlıklar, grup içinde yetersizlikler, ana babanın beklentilerinin yoğun bir şekilde yansıtıldığı durumlarda ortaya çıkabilir.

• Gençlerde bu heyecanların sonucunda ortaya çıkan korkuları

sınıflandıracak olursak: Gelecek korkusu, bir yakınını kaybetme korkusu, yeni ortamlara girme, yeni insanlarla tanışıp, kendini ifadede yetersizlik, yalnızlık, karanlık gibi korkular diye sıralayabiliriz.

Ergen bütün "korkular", "zalim dünya", "anlamayan dünya" ile düş kurma yoluyla başa çıkmaya çalışır. Bazı psikologlar bunun uyumu güçleştirdiğini ileri sürerken, bazıları da çözümsüzlüğü görmekte yardımcı olacağını ileri sürerler.

(23)

UYUŞTURUCUYA BAŞLAMADA ETKENLER

M a d d e kullanmaya başlama etkenleri çok çeşitlidir. Tek bir etken bulunabilmiş değildir. Aynı anda birden fazla etken de rol alıyor olabilir.

1. Psikolojik etkenler

• U y u m sağlama çabası: Kişi çevresine u y u m sağlayabilmek ve bu yolda çektiği sıkıntıları azaltabilmek için m a d d e almaktadır.

Çevrede olanları veya zihinde olanları değişime uğratarak kendini rahat hissetme çabasıdır.

• Kişilik Özellikleri:

• Yeterli sosyal ilişkiler k u r a m a m a k

• E n g e l l e n m e eşiğinin düşük olması

• Ödüllendirmenin gecikmesine d a y a n a m a m a

• Sorunları çözebilme yetisinin yetersiz olması

• Riski göze alabilen davranış biçiminin varolması

2. Kültürel etkenler:

İnsan kültürüne ait birçok etken m a d d e k u l l a n m a y a başlamayı etkileyebilir. Kültürün içinde belh bazı törenlerde geleneksel olarak çeşitli maddelerin kuUamlması (ömeğin bir partide alkol kullanılması gibi) sayılabilir.

3. Aile ilişkileri:

Aile ile çeşitli sorunlar yaşayan çocuklarda, m a d d e kullanma yaygınlığı daha fazla bulunmuştur (bir sonraki bölüme bakınız).

(24)

4. Kalıtımsal etkenler:

Ebeveynleri alkol kullanan çocuklarda alkol kullanım sıklığı daha yüksektir. Diğer uyuşturucu maddeler ile ilgili olarak bu konuda yapılan çalışmalarda kesin bilgiler edinilememekle birlikte, bu y ö n d e bazı veriler saptanmıştır.

5. Sosyal etkenler:

M a d d e kullanımının toplum tarafından kabul görmesi, kullanım oranını daha da arttıracaktır.

6. Uyuşturucu maddeye erişebilirlik:

Eğer uyuşturucu m a d d e kolaylıkla bulunup, elde edilebiUyor ise, kullanım oranı yüksektir. A n c a k bu etkenin önlenmesi tek başına yeterli değildir.

(25)

RISK ALTıNDAKI GENÇLER

T ü m ergenlerin uyuşturucu m a d d e k u l l a n m a y a başlama riski vardır.

İradesizlik, kişilik zayıflığı v b . m a d d e k u l l a n m a k için mutlak etkenler değildir.

Ancak madde kullanmaya başlayan gençlerde ortak bazı özellikler dikkati çekmiştir. Bu özelliklerin saptandığı gençler daha dikkatle izlenmiştir.

Uyuşturucu ile ilgili eğitimlerde bu gençlere daha fazla önem verilmelidir.

Risk altında bulunduğu varsayılan ergenlerin özellikleri aşağıda yeralmıştır.

1. A n i tepkiler veren

2. Saldırgan ya da asi davranışları olan 3. Herşeyi reddeden

4. Davranış bozukluğu gösteren 5. Aykırı davranışlar içinde bulunan

6. Erken yaşlarda davranış problemleri olan 7. Ç a b u k heyecanlanan

8. İçe dönük olan 9. İtaatkar olan

10. Yaşıtlarından aşırı etkilenen

(26)

Gencin aile yapısı özellikleri de risk etkenlerini belirlemeye yarayabilir.

Çünkü uyuşturucu m a d d e kullanan gençlerin ailelerinde benzer bazı özellikler bulunmuştur. Saptanan aile özellikleri şunlardır:

\ . Parçalanmış, boşanmış aile 2. Ebeveynlerin birinin kaybı

3. Aile içinde uyuşturucu m a d d e kullanan bir üyenin varlığı 4. Aile içi iletişim, eksikliği

5. Baskıcı ve ilgisiz aile

6. Aile içinde gencin özdeşim kurabileceği bir bireyin olmaması 7. Aşırı koruyucu, kollayıcı aile

Sigara ve alkol kullanan gençlerin, bu maddeleri kullanmayan gençlere göre daha yüksek oranda uyuşturucu maddeleri kullandığı gözlenmiştir.

Çünkü sigara ve alkol kullanan gençler uyuşturucu maddeyi daha düşük oranda tehlikeli olarak değerlendirmekte ve diğer maddeleri kullanmaya daha istekli davranmaktadırlar. Ayrıca bu öğrenciler sigara ve alkol kullandıkları için çevreleri ile daha çok çatışma ve sorun yaşarlar ki, bu da onları diğer maddeleri k u l l a n m a y a iten önemli bir etken olarak değerlendirilebilinir.

m

(27)

MADDE KULLANMAYA GENÇLER DAHA ÇOK NASıL BAŞLıYOR

Gençler en sık olarak merak nedeni ile madde kullanmaya başlamaktadrriar.

Bu nedenle uyuşturucuya karşı özendirici davranışlardan k a ç ı n m a k gerekir.

Arkadaş baskısı ikinci önemli etkendir. Bir arkadaş ortamında yapılan ısrara çoğunlukla dayanılamamaktadır. Arkadaş grubunun dışında kalmak, onlardan farklı olmak korkusu yaşanmaktadır. Bir de buna merak eklenirse kullanım kaçınılmaz olmaktadır. Bu nedenle gencin kendi hakkını koruması, "hayır" diyebilmesi çok önemlidir.

Sorunlarını çözmek için başka yol kalmadığına inandıkları anda kullanım sıklaşır. Bir başka deyişle çaresizlik önemli bir etkendir. Bu nedenle gençlere sorunlar ile başa çıkma yöntemlerinin öğretilmesi ö n e m kazanmaktadır. Bir sorun karşısında nasıl davranmaları gerektiğinin öğretilmesi ve b u g ü n e kadar kullandıkları yanlış davranış biçimlerinin düzeltilmesi gerekir.

Bu maddeleri kullanmak gencin kendini kanıtlamasının bir yolu olarak algılanmalıdır. Farklı ve değişik g ö z ü k m e k , bir tür beğeni toplamak amaçlanmaktadır.

M a d d e n i n bulunabilirliği bir başka etkendir. Uyuşturucu maddenin kolayca elde edilebilir olması, onun kullanılma oranını arttıracaktır.

(28)

UYUŞTURUCU MADDE KULLANAN KIŞILER NASıL ANLAŞıLıR?

Uyuşturucu m a d d e kullanan kişilerin farkma v a r m a k kolay değildir.

U z u n yıllar kimse tarafından farkedilmeden yaşayan uyuşturucu m a d d e bağımlıları vardır. Ayrıca m a d d e kullanımını gösteren özgün belirtiler çok azdır.

Aşağıda sayılan belirtilerin büyük bir kısmı başka nedenlerle de görülebilmektedir.

Uyuşturucu m a d d e satın alabilmek için gerekli parayı sağlamak için hırsızlık yapıp yakalanabilirler ve m a d d e kullandıkları anlaşılabilir. Ya da yüksek doz m a d d e aldıktan sonra k o m a y a girer ve hastaneye kaldırıldıkları z a m a n çevreleri durumun farkına varır.

Uyuşturucu m a d d e kullandıklarından kuşkulanılan kişilerde gözlenen davranışlar doğru yorumlanmalıdır. Gözlenen değişikliklerin başka nedenlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır. Özellikle ergenlik d ö n e m i n e özgü olabilen bir takım değişiklikler gözardı edilmemelidir.

Kişi kullanmadığı halde, sadece bazı belirtiler benziyor diye

suçlanmamalıdır. Böyle bir suçlama baştan ilişkiyi koparır. Yargılamak ya da etiketlemek tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Amacın kişiyi yakalamak değil, ona yardımcı o l m a k olduğu unutulmamalıdır.

Bu maddeleri kullanan kişileri anlamak için başvurulabilecek üç yöntem vardır.

a. K a n ve idrar tetkikleri b. Davranış değişiklikleri

c. M a d d e etkisine bağlı değişiklikler

(29)

a. Kan ve idrar tetkikleri:

En nesnel yöntem kan ya da idrar tetkikleridir. Bu yöntemler ile yapılan tetkikler doğru sonuç verir. A n c a k m a d d e kullandığından kuşku duyulan bir gençten idrar istemenin ne derece doğru olacağı tartışmalıdır.

b. Davranış değişiklikleri:

Uyuşturucu m a d d e kullanan gençte gözlenen ilk değişiklik çevrelerinde yaptıkları değişikliktir. Yeni arkadaşlar edinirler. Eski arkadaşlıkları biter.

Kişi iki nedenle çevresini değiştirmek zorundadır. Birincisi, yeni arkadaş çevresinde daha rahat madde bulabilecektir. İkincisi, bulabildiği maddeyi bu çevre içinde rahat kullanabilecektir. Genelde okul içinde bu tür maddeleri kullandığı düşünülen kişiler ile arkadaşlık etmeye başlamıştır.

Kullandığı m a d d e n i n etkisine bağlı olarak ruhsal değişimler gösterir.

Kimi zaman neşeli, sakin, kimi z a m a n öfkeli, saldırgan davranışlar gözlenebilir. M a d d e etkisi bitince davranışları farklılık gösterir.

Daha önce okul başarısı iyi olan öğrencinin giderek okul başarısı düşmeye başlar. Okul başarısı düşmesine rağmen, bu başarısızlık onun için ciddi bir sorun olarak algılanmamaktadır. A n c a k dikkat edilmesi gereken önemli nokta, bu başarısızlığın altında yatabilecek diğer etkenlerin araştırılmasının gerekliliğidir. Aile içi sorunlar, ruhsal rahatsızlıklar, toplumsal sorunlar, olumsuz yaşam olayları da bu başarısızlıkta etken olabilir. Bu etkenler iyi ayırt edilmelidir.

Okula devam azalır. Okul devamsızlığından ailenin haberi yoktur. Genelde arkadaşları ile birlikte dışarıda, arkadaş çevresi tarafından bilinen ortamlarda z a m a n geçirmeye başlamıştır.

Ailesi ile görüşüldüğünde, evde bulunduğu zamanlarda odasında tek başına kalmayı tercih ettiği öğrenilir. Odasından dışarı çıkmaz.

Aile ilişkilerini azaltmaya ve evde az bulunmaya özen gösterir. Bu h e m içinde bulunduğu d u r u m u n anlaşılmasını istemediği için, h e m de ailesi ile bir takım çatışmaları olduğu içindir.

(30)

Her zamankinden daha fazla pı iıarcamaya başlar. Kullandığı maddenin dozunu artırdıkça, gereksinim duyduğu paranın miktarı da artar. Evden para ç a l m a y a başlayabihr. Son d ö n e m d e hırsızlık olayları yaşanır..

Kendine olan bakımı azalmıştır. Üstüne başına, giyeceğine para harcamaz.

Çünkü para, kullandığı madde için gereklidir. Çevresi ve arkadaşları eski önemini yitirmiştir. Yaşamında değer verdiği tek şey maddedir.

c. Madde etkisine bağlı olarak ortaya çıkan değişiklikler:

Sınıf içinde dalgınlık, dikkat eksikliği göze çarpar. Derse konsantre olamaz. Hafif uykulu bir h a h vardır. Bu d u r u m d a n genelde rahatsızlık duymaz.

Belirgin bir halsizlik, yorgunluk gözlenebilir. Solgun, bitkin bir hali vardır. Kısa süre sonra okulu terkedebilir. Genel bir isteksizlik olabilir.

Bedensel olarak dikkat edildiğinde ise gözlerde k a n l a n m a saptanabilir.

Daralmış ya da b ü y ü m ü ş göz bebekleri dikkat çeker.

K o n u ş m a s ı n d a güçlük farkedilebilir. Peltek ya da mırıltılı bir biçimde konuşmaktadır. A ğ ı z d a kuruluk saptanabilir.

Aşırı terleme, bulantı, kusma, y ü r ü m e d e güçlük ortaya çıkar.

Ailesi ile g ö r ü ş ü l d ü ğ ü n d e evde bir uyku b o z u k l u ğ u n d a n sözedilebihr.

Eroin ve benzeri maddeler almadığı z a m a n şiddetli uykusuzluk ortaya çıkar. Diğer bazı maddeler ile sürekli u y u m a isteği belirgindir.

B e s l e n m e alışkanlığı da bozulur. Bu nedenle kilo kaybeder.

M a d d e y o k s u n l u ğ u n d a eklemlerde ağrılar, kramplar, esneme, kaşıntı, tüylerin ürpermesi gözlenir. Bu amaçla ağrı kesici ilaçlarm kullanımı artmıştır.

Vücudunda yara izleri, ciltte renk değişikliği, iltihaplı yara ya da enjektör izleri bulunabilir.

(31)

MADDE KULLANDıĞı DÜŞÜNÜLEN GENÇ ILE NE YAPMAK GEREKIR?

HAZIRLIK

Böyle bir genç ile k o n u ş m a y a başlamadan önce, öncelikle öğretmen onunla bu konuşmayı yapmaya kendini hazır hissetmehdir. Hazır olmadan konuşmak, yarar değil zarar getirebihr. Bu nedenle acele etmemek gerekir.

Böyle bir dururnda sakin olmak, yeterh gözlemi yapmış ve veriyi toplamış olmak gerekir. Öğretmen böyle bir durumda kendini suçlamamalı ya da öğrencisine karşı öfkeye kapılmamalı, bu duygulardan arınmış olmalıdır.

O an için gencin m a d d e etkisi altında olması k o n u ş m a y ı

güçleştireceğinden, m a d d e etkisinin geçmesi veya etkinin azalması beklenmelidir.

KONUŞMAYA BAŞLAMAK

Genellikle uyuşturucu ile ilgiü konuşmaktan kaçmıirr. Ancak konuşmaktan korkmayın. Korkularınızı, kuşkularınızı ve nedenlerini onunla açıkça paylaşın.

K o n u ş u r k e n onu k o r k u t m a m a y a özen gösterin. Gerçekçi, samimi ve yalın olun.

A m a c ı n ı z ı n ne olduğunu üstüne basarak vurgulaym. Ona destek ve yardımcı olmak istediğinizi anlatın. Her zaman onun yanmda olacağınızı hatırlatın.

O n u n d ü ş ü n c e , yaşantı ve korkularını anlamaya çalışın. Konuşurken kendinizi onun yerine koyun.

M a d d e kullanmasından dolayı onu suçlamayın ve yargılamayın. A n c a k b u n u n sonuçlarına kendisinin katlanacağını hatırlatın.

(32)

O n u n sorumluluğunu onun yerine ü s t l e n m e m e y e özen gösterin. Onun kendi sorumluluğunu üstlenmesine yardımcı olun.

AİLE İLE GÖRÜŞME

Öğrencinin d u r u m u n u aile ile görüşürken çok dikkatli olmak gerekir.

Öncelikle elinizde yeterli veri ya da kuşkularınızı doğrulayabilecek bilgiler olmalıdır. Onlar ile kuşkularınızı paylaşın ve öğrencinin ev içindeki durumunu değerlendirin.

Aile, bu konu açılınca büyük bir paniğe ya da öfkeye kapılabilir. Çünkü konu hakkında bilgisi yoktur ve ne yapacağını bilmemektedir.Çocuğu hakkında büyük beklentileri vardır ve hayal kırıklığına uğramıştır. O anda çevrenin tutumunu düşünerek baskı altında kalacağını düşünebilir.

A n n e ve baba kendisi için üzülmektedir.

Bazen aile bunu t a m a m e n yadsıyabilir. K e n d i çocuğunun bunu y a p m a y a c a ğ ı n a kendisini inandırmıştır. En azından öyle olmasını istemektedir. Bu durumda ailenin fazla üstüne gitmek sakınca doğurabilir.

Başka bir güne görüşmeyi erteleyebilirsiniz. Böylece aileye konuyu d ü ş ü n m e s i için fırsat verebilirsiniz.

YÖNLENDIRMEK

Bu kişiler genelde tedavi kurumlarından çekinirler. Bu nedenle onu tedavi için cesaretlendirin. En azından danışmanlık için başvurmasına yardımcı olun.

Sık sık mesajınızı yineleyin.

G e n ç tarafından söylenen olumlu düşünceleri onun ardından siz de onun sözleri ile yineleyin. Böylece onun olumlu tarafları pekiştirilebihnir.

(33)

TEDAVI

UYUŞTURUCU MADDE KULLANANLAR TEDAVİ OLABİLİR Mİ?

Evet. Uyuşturucu m a d d e kullanan kişiler tedavi olabilir. Özellikle tedavi ilkelerini yerine getiren kişilerde uyuşturucu maddeyi bırakma oranı çok yüksektir.

Kullanıcılar arasında "bu hastalığın tedavisi olmadığı" yolunda bir kanı yerleşmiştir. Bu değiştirilmeye çalışılmalıdır.

Uyuşturucu maddeyi bırakan kişilerde tekrar madde kuUammma başlamak sık olarak gözlenen bir durumdur. Kişi bu maddeleri bıraktıktan sonra bir daha hiçbir zaman tekrar kullanmamalıdır. Bir kez kullanması, onun eski günlerine d ö n m e s i n e neden olabilir.

TEDAVİNİN İLKELERİ

Bu maddeleri kullanan kişilerin tedavisi kişiye, kullanılan maddenin cinsine ve kullanım süresine göre değişiklikler göstermektedir.

Tedavinin başarısı için iki önemli etken sayılabilir.

1. Bunlardan birincisi kişinin tedavi olmayı istemesidir. Eğer kişi tedavi olmayı kendisi istemiyor ise, kimse ona zorla bıraktırmayı başaramaz.

2. Diğeri ise kişinin m a d d e y i b ı r a k m a y a kendini hazır hissetmesidir.

Çünkü, kişi maddeyi bıraktığı z a m a n alışkanlıklarını, yaşadığı ortamı değiştirmek zorunda kalabilecektir. Eğer tüm bunlara hazır değilse, yapılabilecek fazla bir şey yoktur.

Uyuşturucu m a d d e kullanan kişide bağımlılık geliştiyse, tedavi uzun süreli olmak zorunda olup, daha güçtür.

(34)

T E D A V I D E N E L E R U Y G U L A N M A K T A D ı R ?

Öncelikle kişi başvurduğu z a m a n bedeninin bu m a d d e d e n armdırılması gerekir. B u n a detoksifikasyon adı verilir. Eroin gibi bazı maddeleri aniden kendi başına b ı r a k m a k tehlikeli olabilir. Bu nedenle kontrol altında bırakmak gereklidir.

D a h a sonra kişinin kendini tanıması, maddeyi kullanma davranışını öğrenmesi, m a d d e kullanma nedenlerini anlaması, tekrar başlamaması için neler yapması gerektiğini öğrenmesi sağlanır.

A n c a k uzun süre kontrollere gelmesi, tedavi programına d e v a m etmesi gerekir.

ACIL DURUMLAR

Madde kullanan kişilerde ortaya çıkabilecek ve acil müdahele gerektirecek durumlar iki ayrı nedene bağlı olabilir.

• M a d d e n i n yüksek dozda alınması (zehirlenme, entoksikasyon, aşırı doz)

• M a d d e bulunmadığı için ortaya çıkan şiddetli yoksunluk belirtileri Her iki d u r u m d a da yapılacak m ü d a h e l e farklılık gösterir. Bu nedenle m e y d a n a gelen olayın açıklığa kavuşturulması ilk basamaktır. A n c a k her d u r u m d a öğretmenin soğukkanlı davranması, çevresindekileri yatıştırması, ilk fırsatta öğrenciyi bir sağlık kuruluşuna göndermeyi d ü ş ü n m e s i gerekir.

Z E H I R L E N M E B E L I R T I L E R I

Z e h i r l e n m e belirtileri alman maddenin cinsine göre bir değişkenlik gösterebihr. Bu nedenle kullanılan madde cinsinin bilinmesi önem taşır.

(35)

Eroin zehirlenmesinde, gözbebekleri toplu iğne başı kadar küçüktür, solunum yavaşlamıştır, derin uykulu bir hal ve dışarıdan verilen uyarılara karşı yanıtsızlık vardır.

Uçucu m a d d e zehirlenmesinde, kişi şaşkındır. Bulunduğu yeri, zamanın ne olduğunu ve kiminle konuştuğunu bilemez. Sarhoşluk h a h vardır.

B o ğ u l m a belirtileri olabilir.

L S D zehirlenmesinde, kişi korku içindedir, bir panik hali vardır. Hayaller görebilir ve hayali sesler duyabilir.

Esrar yüksek miktarda alındığı z a m a n k o n u ş m a d a dağınıklık, gerçeği değerlendirme yetisinde bozulma, korku, panik, intihar düşünceleri ortaya çıkabilir.

Kokain alındığında ise, aşırı kuşkucu davranış, saldırgan davranışlar, aşırı hareketlilik saptanabilir.

Sakinleştirici ve yatıştırıcı haplar ile solunum yavaşlar, uykulu bir hal gelişir ve tansiyon düşer.

YOKSUNLUK BELİRTİLERİ

Uyuşturucu maddelerin bırakılması veya kullanılan dozun azaltılması ile bazı belirtiler ortaya çıkar. Bunlar arasında; şiddetli ağrılar, kusma, ishal, terleme, uykusuzluk, burun akıntısı sayılabilir. Kokain gibi uyarıcı maddeler bırakıldığında ise mutsuzluk, durgunluk, uykulu bir hal veya depresyon benzeri bir tablo gözlenebilir.

Bütün maddelerin bırakılması ile ortaya sinirlilik, huzursuzluk,

rahatlayamama hali ortaya çıkmaktadır. Bu durum saldırgan davranışlara neden olabilmektedir. A n c a k t ü m bunlar çok acil m ü d a h e l e gerektiren durumlar değildir.

(36)

UYUŞTURUCU MADDELER ILE ILGILI YANLıŞ INANÇLAR

1. "Ben bağımlı o l m a m "

Herkes bağımlı olabilir. B u n u n psikolojik ya da sosyal etkenler ile doğrudan ilişkisi yoktur. M a d d e kullanımı bedende zamanla biyolojik değişikliklere yol açar. M a d d e kullanıldığı sürece bundan kaçınmak olası değildir.

2. "Bir kere k u l l a n m a k t a n birşey ç ı k m a z "

Kokain gibi bazı m a d d e l e r ilk kullanımdan sonra bile bağımlılık oluşturabilir. Bir kere kullandıktan sonra uyuşturucu maddenin ikinci kez kullanılması daha kolay olur. Çünkü kişinin korkusu kalkmıştır.

Maddeyi nereden bulabileceğini bilmektedir.

3. " Arasıra k u l l a n m a k l a birşey olmaz"

Genelde kişiler ara sıra kullanma niyeti ile başlar. A n c a k daha sonra bağımh hale gelmişlerdir. Arasıra kullanılsa bile bunlar zararlarını gösterir.

Aralıklı uzun süre kullanım bireyde ruhsal ve kimyasal değişikliklere neden olur. Arasıra kullanım ülkedeki m a d d e talebini azaltmaz.

4. "Esrar, alkol ve sigaradan d a h a tehlikeli değildir"

Esrar tehlikeli bir uyuşturucu maddedir. Alındıktan sonra bedende yağ dokusunda birikir (özellikle beyin ve ü r e m e organlarında). 30 gün süre ile dokularda kalır. Bu nedenle zarar verici etkileri daha yüksektir.

Bellekte kayıp, ö ğ r e n m e bozukluğu, solunum sistemi bozukluklarına neden olabilir. Esrar sigaradan çok daha yüksek oranlarda kanser yapıcı m a d d e içermektedir.

(37)

5. **Ben kontrol edebilirim"

Bu inanç ile m a d d e kullanmaya ilk adım atılmaktadır. Uyuşturucu kullanılan ortamlara "ben kendimi kontrol edebilirim" düşüncesi ile girilmektedir. Halbuki seçilecek en güvenli yol bu ortamdan kaçmaktır.

Birçok kişi hala kontrol edebileceği inancını taşırken bağımlı hale gelmiştir. Bağımlı olanların bir kısmı hala kontrol edebileceğine inanmaktadır.

6. " B e n i m i r a d e m güçlüdür"

Yukarıda anlatıldığı gibi bunun irade güçlüğü ya da zayıflığı ile mutlak bir ilişkisi yoktur. Kişilik patolojileri kimi z a m a n m a d d e kullanımına neden olabilmektedir. A n c a k böyle bir sorunu olmayanlar da bağımlı olabilmekte ya da böyle bir sorunu olanlar bağımlı olmamaktadır. Bu nedenle bireysel özellikler önemli olmakla birlikte neden sonuç ilişkisi yaratmaz.

7. " H e r k e s kullanıyor ve birşey olmuyor"

Bu d ü ş ü n c e kişinin kendisine yandaş arama çabasından kaynak alır.

İnsanların ve gençliğin b ü y ü k çoğunluğu m a d d e kullanmamaktadır.

Çevresinde uyuşturucu kullanan kişilerin m a d d e n i n zararlarını görmesi zaman alabihr. Bu nedenle bugün onlara birşey olmaması yarm maddenin zararlanm görmeyecekleri anlamına gelmez. Aynca az da olsa bazı kişiler m a d d e ile ilgili b ü y ü k sorunlar yaşamamaktadır. A n c a k bireyin onlar gibi o l m a şansı, bağımlı olma şansından çok daha düşüktür. M a d d e k u l l a n m a y a n kişilerde mutlu ve üretken yaşayanların oranı, m a d d e kullananlara göre daha fazladır.

8. "Sadece zayıf bireyler bağımlı olur"

B u n u n t a m tersi doğrudur. M a d d e kullanan kişiler belli bir süre içinde zayıf insanlar hahne gehr. Hiçbir kimse bağımh olmak amacı ile uyuşturucu k u l l a n m a y a başlamaz. Davranış ve kişilik değişiklikleri bir süre sonra uyuşturucu kullanımı nedeni ile ortaya çıkar. Bu nedenle bağımlıları zayıf, tehlikeli insanlar olarak nitelemek yanlıştır.

(38)

9. " U y u ş t u r u c u sadece k u l l a n a n kişiye zarar verir"

Aile sevdiği üyesinin durumundan etkilenir. Bireyin toplumsal üretkenliği ortadan kalkar. Sağlık harcamaları artar. İstenmeyen kazalara yolaçabilir.

M a d d e bulma zorunluluğu olduğunda suç işleyebilir. Çevresindeki diğer insanlara örnek olarak uyuşturucu kullanımının toplum içinde

yaygınlaşmasına neden olabilir.

10. " T ü m bağımlılar hapsedilmelidir"

Bağımlıların hapsedilmesi sorunu ç ö z m e z . Kişinin hastalığını ortadan kaldırmaz. Tedavi ve rehabilitasyondan sonra birey iyileşebilir ve m a d d e kullanmayı bırakabilir. Cezasını çektikten sonra çıkan kişi eğer tedavi olmadıysa tekrar m a d d e k u l l a n m a y a başlayacaktır.

(39)

OKULDA UYUŞTURUCU MADDE EĞITIMI

Yapılması gerekenler:

• Öğrencileri özendirmemeye dikkat edilmelidir. Kullanım biçimlerinin ve etkilerinin anlatılması ya da yasaklayıcı tavır özendirmeye neden olabilir.

• Merakın artırılmamasına özen gösterilmelidir. Bu nedenle açık, samimi ve inandırıcı olmak önemlidir.

• Baskıcı ve yasaklayıcı olmak çözüm getirmez, aksine kullanma merakını artırabilir.

• Öğrencileri etiketleme sık yapılan bir davranıştır. Uyuşturucu

kullandığından kuşku duyulan öğrenci bir süre sonra kullanıcı olarak etiketlenebilir. Bu a ş a m a d a n sonra o öğrenciye uluşmak çok zor olacaktır.

• Ön yargılı olmak ve bu yargılara göre davranmak, iletişimi bozabilecek ve doğru kararları v e r m e y e engel olabilecek bir durum yaratır.

• Uyuşturucu kullanımının nasıl olduğu ve kullanmak için neler gerektiğinin öğretilmemesine özen gösterilmelidir. A m a ç önlemektir, nasıl kullanıldığını ö ğ r e t m e k değildir.

• Uyuşturucu karşıtı mesajların doğrudan verilmesi beklenen yararı sağlamamaktadır. Bu n e d e n l e indirekt mesajlar seçilmelidir.

(40)

Kimler, nasıl eğitilmelidir?

• Uyuşturucu ile ilgili konuları k o n u ş m a k t a n kaçınmamalıdır. "Bu konulardan k o n u ş u r s a m çocuğun aklına sokarım" düşüncesi yanlıştır.

A n c a k k o n u y a h a k i m olmadan ve bilmeden k o n u ş m a k t a n kaçınmak gerekir.

• Öncelikle sorun küçümsenmemeh ve "benim sınıfımda kullanan yoktur"

gibi ön yargılar ile yola çıkılmamalıdır.

• Tüm smıfa ulaşmak mümkün değil ise, o zaman risk altındaki öğrencilere y ö n e l m e k iyi bir ç ö z ü m olabilir.

• Diğer derslerin arasında uyuşturucu ve sararlarından bahsetmek çok etkilidir. B u n a örnek olarak kimya, biyoloji, yurttaşlık bilgisi dersleri verilebilir.

• K ü ç ü k yaştaki öğrencilere eğitim verirken dikkat edilmelidir. Okul eğitimi projesi daha çok lise iki ve üst sınıf öğrencilere yönelik olarak hazırlanmıştır. D a h a k ü ç ü k sınıflarda bu kadar ayrıntılı bilgi vermek sakıncalar doğurabilir.

• Alt sınıflarda sigara ve alkol ile ilgili konulara yer vemıek, bu maddelerin zararlarını tartışmak daha iyi sonuçlar verebilir.

(41)
(42)

Referanslar

Benzer Belgeler

Yağlar, her canlı hücrede az da olsa bir miktar yağ içerdiğinden bitkilerin kök, sak, meyve, tohum, yaprak ve çiçek gibi çeşitli kısımlarında yağ ve yağlı

• En çok alkol zehirlenmesine neden olan 3 alkol çeşidi metanol, etanol (primer.. alkoller) ve izopropanol (sekonder alkol)

kullanılmıştır. Hala bazı yerlerde sıtmadan korunmak için sivrisineklere uygulaması vardır. • İnsan ve çevre sağlığına olumsuz etkileri ve kanserojen olması ve

ağızdan veya parenteral yollarla demir tuzları (demir sülfat, -fumarat, -glukonat gibi) kullanılır; bunlardan demir sülfat ağızdan köpeklere 300 mg/kg/gün, kedilere

Burada sürekli olarak 10 katı seyreltme yapılır; bu sistem D veya DH ile ifade edilir; X kuvveti (Amerika’da) ile de ifade edilebilir. Bu sistemde ana maddeden 1k ve seyrelticiden

 Kıl, kemik iliği, kan, bağ doku, kalp-damar, pankreas, bağışıklık, üreme. – Çoğu olayda demirin emiliminde

Kontrast maddeler, yoğunluğu dokulardan az olan veya çok olan maddeler olup, x – ışınlarını dokulardan daha çok tutar veya daha çok geçirirler.. Bu inceleme ile

proteinlerle veya asit-alkollerle (sitrat gibi) ya da daha az miktarlarda olmak üzere iyonize olmamış tuzlar olarak organik anyonlarla bağlı halde, kompleksler şeklinde