• Sonuç bulunamadı

ORGANİK SPEKTROSKOPİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ORGANİK SPEKTROSKOPİ"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ORGANİK SPEKTROSKOPİ

Günümüzde özellikle maddelerin kimyasal yapısının belirlenmesi için spektroskopik yöntemler kullanılır. Spektroskopik yöntemler organik kimyada çok büyük öneme sahip olup, bu yöntemlerin birlikte değerlendirilmesi sonucu bileşiğin kimyasal yapısı belirlenir.

Bu yöntemlerde çeşitli dalga boylarında bulunan ışığın organik moleküllerle çeşitli etkileşimleri incelenir. Bu etkileşimlere bağlı olarak yapıya ve gruplara göre farklı dalga boyu bölgelerinde soğurma pikleri elde edilir ve bu pikler değerlendirilir. Özellikle Organik Kimya’da Kızılötesi spektroskopisi (IR, Infrared), Çekirdek Magnetik Rezonans Spektroskopisi (NMR, Nükleer Mağnetik Rezonans), Mor Ötesi ve Görünür Bölge (UV- VİS, Ultraviole-Vizible) Spektroskopisi ve Kütle spektroskopisi önem taşımaktadır. Kısaca IR özellikle yapıda bulunan işlevsel grupları, NMR farklı kimyasal çevreye sahip hidrojen ve karbon atomlarını ve de etkileşimlerini, UV-Vis. konjuge bağları, Kütle spektrometrisi ise moleküler ve oluşan parçalanma ürünü iyonların, ayrıca iyonlarında dönüştüğü daha kararlı iyonların belirlenmesinde kullanılır. Düzgün tek kristal olan bileşiklerin yapılarının belirlenmesinde X-ışınları spektroskopisi kullanılır. Bu yöntemde kristal yapı, bağ uzunlukları, bağ açıları ve atomların birbirlerine bağlanış sıraları belirlenebilmektedir.

1. KIZILÖTESİ (INFRARED) SPEKTROSKOPİSİ

Bu yöntem özellikle işlevsel (fonksiyonel) grupların belirlenmesinde çok yararlı bir yöntemdir.

Elektromağnetik tayfın (spektrumun) 2-50 mikron (1 mikron=1x10-4 cm) arasındaki ışınlar kızılötesi ışınlarına karşılık gelmektedir. Kızılötesi ışınların moleküller için en kullanışlı bölgesi 2-15 mikron arası olup, dalga sayısı (5000 cm-1-666 cm-1) olarak ifade edilir.

Belirli bir bileşiğin işlevsel grupları, diğer bir ifade ile yapısındaki bağlar kızılötesi ışının belirli frekanslarını soğurur, diğerlerini ise soğurmaz. İşte kızılötesi spektroskopisinin temeli bu soğurma farklarından kaynaklanan spektrumlara dayanmaktadır. Spektrum genellikle geçirgenliğe (transmitans) karşı dalga sayısı olarak çizilir. Bu soğurma sonucu moleküler titreşim ve bükülme hareketleri gerçekleşir. Kısaca bu hareketler aşağıdaki gibi gösterilebilir.

Gerilme titreşimleri

Bükülme titreşimleri

Simetrik gerilme Simetrik olmayan gerilme

Simetrik düzlemde bükülme

(Makaslama, scissoring)

Simetrik düzlemde bükülme

(aynı yönde, rocking)

(2)

Belirli atom grupları belirli frekans bölgelerinde kendilerine bağlı gruplara göre az çok değişen kızılötesi ışın soğurur. Bu yüzden grup frekans çizelgeleri kullanılır. Grup frekansları moleküldeki belirli yapısal özelliklere (Konjugasyon, rezonans, elektron çekme veya itme, hacim etkisi, hidrojen bağı gibi) göre kaymaktadır.

Kızılötesi spektroskopisinin en kullanılışlı bölgesi 4000-1300 cm-1 aralığı olup, işlevsel grup bölgesi olarak bilinir. Yine 1300-650 cm-1 bölgesi ise parmak izi bölgesini ifade etmekte olup, çok kullanılışlı bir bölge değildir. Aşağıda bazı gruplara ait yaklaşık soğurma bölgeleri verilmiştir.

Çizelge 1. Bazı İşlevsel Grupların IR Soğurma Bölgeleri

2. ÇEKİRDEK MAGNETİK REZONANS SPEKTROSKOPİSİ (NMR)

Spin kuantum sayısı ½ olan 1H ve 13C atom çekirdekleri mağnetik alan yok iken, aşağıda görüldüğü üzere rastgele yönlenmiş durumdadır. Mağnetik alan uygulandığı zaman ise, düşük ve yüksek seviyeli olmak üzere iki enerji seviyesine yarılır. Bu mağnetik alansız ve alanlı düzenlenme aşağıdaki gibi verilebilir.

Simetrik düzlem dışı bükülme zıt yönde, kıvırma, Twisting

Simetrik olmayan düzlem dışı bükülme aynı yönde, sallama wagging

cm-1 4000 3600 3200 2800 2400 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600

cm-1 4000 3600 3200 2800 2400 2000 1800 1600 1400 1200 1000 800 600 s şiddetli pik, m orta şiddette pik, w zayıf pik, sh omuz şeklinde pik, br geniş pik

Alken Alkin Aromatik Hidroksil Karbonil Amino Nitril Nitro Tiyoalkol

S=O O=S=O

(3)

Uygulanan mağnetik alan arttıkça, düşük alan ve yüksek alan arasındaki enerji farkı orantılı olarak artar. İlk kullanılan NMR spektroskopileri 60 MHz’lik olup, günümüzde 300-600 MHz’lik hatta daha yüksek değerli spektrometreler bulunmaktadır. Mağnetik alan arttıkça spektrumlar 1. derece spektrumlara dönüşür. Zira düşük ve yüksek seviyeler arasındaki enerji farkı arttığı için moleküllerin ince yapıları daha kolay incelenebilmekte, pik yarılmaları daha rahat görülmektedir. 14 kG’luk mağnetik alanda 1H atomu 60 MHz’de,

13C ise 15 MHz’de rezonansa gelmektedir.

Çekirdek mağnetik rezonans, bu iki enerji seviyesi arasında dağılmış olan protonların düşük seviyeden yüksek seviyeye geçişi ile ilgilidir. Aynı kimyasal çevreye sahip olan atomlar, uygulanan radyo dalgalarıyla aynı bölgede soğurma gösterirler.

Organik kimyada yaygın olarak kullanılan ve tek boyutlu NMR teknikleri olarak bilinen 1H- ve 13C-NMR teknikleri olup, 15N- ve 31P-NMR gibi belirli atomları incelemek için geliştirilmiş NMR teknikleri de bulunmaktadır. Çekirdek spini olan (I ≠ 0) atomlara ait NMR spektroskopisi bulunabilmektedir. Günümüzde önem taşıyan ve yapıdaki karbonların metil (CH3), metilen (CH2), metin (CH) veya hidrojen bağlı olmayan karbon C, olduğunu belirleyen DEPT tekniği de verildi. Yine etkileşim (Korelasyon) spektroskopisi adı verilen ve iki boyutlu NMR teknikleri olarak bilinen; COSY, INADEQUATE, HETCOR, HMQC ve HMBC yöntemleri ile ilgili bilgi ve spektrumlar verildi.

Aşağıda NMR spektroskopisi; tek boyutlu ve iki boyutlu NMR spektroskopisi olarak iki sınıfta işlendi.

2.1. Tek Boyutlu (One-Dimensional=1-D) NMR Spektroskopisi

Organik bileşiklerin yapılarının tayininde önem taşıyan 1H-NMR, 13C-NMR ve DEPT yöntemleri tek boyutlu NMR spektrumları olarak bilinir. Spektrumlar ppm olarak verilen frekans ekseni ve y ekseninde ise şiddet ekseni olmak üzere gerçekte iki eksen üzerine çizilir. Fakat şiddet ekseni değiştirildiği zaman, kimyasal kayma değerleri ve J ile ifade edilen etkileşme sabitleri değişmez. Bu sebeple şiddet ekseni dikkate alınmaz ve bu spektrumlar tek boyutlu spektrum olarak adlandırılır.

Bu kısımda tek boyutlu NMR olarak adlandırılan ve önem taşıyan 1H-NMR, 13C- NMR ve DEPT yöntemleri ana hatları ile kısaca açıklanıp, spektrum örnekleri üzerinden açıklamalar yapıldı.

2.1.1. 1H Çekirdek Magnetik Rezonans Spektroskopisi (1H-NMR)

1H-NMR spektrumu üç temel bilgi vermektedir. 1) Farklı kimyasal çevreye sahip olan hidrojenlerin sayısı (Farklı türde kaç hidrojen atomunun olduğunu gösterir). 2) Farklı çevreye sahip hidrojenlerin bağıl oranları (Pik alanlarının ölçüm değerinin oranları, farklı tür hidrojenlerin bağıl oranlarını gösterir). 3) Birinci derece spektrumlarında komşu atomlardaki hidrojen atomlarının sayısı (Her bir pik grubunun yarılması veya çokluğu, komşu atomlarda kaç tane hidrojen atomu olduğunu açıklar) hakkında bilgi verir.

Mağnetik alan yok

α-Spin durumu Düşük alan Mağnetik alan uygulandığında

β-Spin durumu Yüksek alan

(4)

Hidrojenler arasındaki mağnetik alan farkı çok küçük olduğu ve sayıların kolay ifade edilebilmesi için ppm (milyonda bir) şekline ifade edilmektedir. Bağıl referans olarak ise (en yüksek alanda pik veren, kararlı olan ve kolaylıkla ayrılabilen) tetrametilsilan (TMS) kullanılır. 1H-NMR spektrum bölgesi genel olarak 0 ile 10 ppm arası olup, yapıda hidrojen bağları olması durumunda 14-15 ppm kadar genişleyebilmektedir.

Alkan hidrojenleri 1-2 ppm değerinde pik vermekte olup elektron çekici gruplar bağlandıkça düşük alana (4 ppm doğru) kayarlar, alkenik hidrojenler yaklaşık 5,5-6,5 ppm’e doğru mağnetik anizotropi sebebiyle kayar. Alkin hidrojenleri yaklaşık 2,5 ppm bölgesinde, aromatik hidrojenler yine 7-8 ppm’de, aldehit hidrojeni 9-10 ppm’de soğurma gerçekleştirir. Karboksilik asit hidrojeni ise hidrojen bağları sebebiyle 10-13 ppm de soğurma gerçekleştirir. Amin hidrojenleri 1-3 ppm, alkol hidroksili 0,5-5 ppm, fenol hidroksil hidrojeni ise 6-8 ppm arasında derişime, sıcaklığa ve çözücüye bağlı olarak bu değerlerin de dışına, düşük alana doğru kayabilmektedir.

1H-NMR çekimlerinde tetrametilsilan (TMS) iç standart olarak kullanılır. Diğer bir değişle verilen tüm kayma değerleri TMS’nin değeri sıfır kabul edilerek bağıl olarak alınmaktadır. Çözücü olarak ise maddenin çözünürlüğüne bağlı olarak dötero kloroform, dötero DMSO, döterobenzen gibi yapısında hidrojen bulunmayan döteryumlu çözücüler kullanılır.

2.1.2. 13C Çekirdek Magnetik Rezonans Spektroskopisi (13C-NMR)

1H-NMR spektrumlarında hidrojen içermeyen karbon atomları (nitril, karbonil, dördüncül karbon atomu gibi) gözlenemezken, bu karbon atomları 13C-NMR spektroskopisi ile kolaylıkla gözlenebilmekte ve grup karbonlarına özel soğurmalar vermektedir.

1H- ve 13C-NMR spektrumları arasındaki önemli bir fark soğurma şiddetidir. 1H’in doğal bolluğu %100’e yakın olduğu için rezonans sinyalinde her hidrojen atomunun katkısı vardır. Fakat 13C’ün doğal bolluğu %1,1 olduğundan, karbon atomlarının çoğu rezonans olayına katılamaz ve daha derişik madde ile çalışmak gerekir.

Kimyasal kayma aralığı, 1H atomları için 0-10 (ençok 17) ppm olduğu halde, 13C atomları için 0-200 (en çok 250) ppm olup, 1H’in kimyasal kayma değerlerini etkileyen etkenler 13C kimyasal kaymalarını da etkiler.

1H- NMR ve 13C-NMR spektrumları arasındaki üçüncü önemli fark, 13C NMR piklerinin alanı ile karbon sayılarının orantılı olmamasıdır.

1H-NMR ve 13C-NMR spektrumları arasındaki en önemli fark, spektrumların görünüşündedir. 1H-NMR spektrumları, pik çokluklarından oluştuğu halde 13C-NMR spektrumları 13C-H ve 13C-C-H eşleşmeleri önlendiği için keskin tek piklerden (eşleşmemiş

13C-NMR spektrumları) ibarettir.

Karbonun sigma özelliğinin artmasıyla δ artar, bu nedenle sp3 karbonu 0-70 ppm de soğurma yaptığı halde sp2 karbonu 100-170 ppm’de soğurma yapar, fakat sp melezli karbon 70-100 ppm’de soğurma yapar, bunun sebebi magnetik anizotropi sonucu perdelemedir. Aromatik karbon atomları 100-160 ppm’de soğurma yapar ve halka akımları önemsizdir. Karbonil ve nitril karbonları sırasıyla 140-220 ppm ve 100-130 ppm’de soğurma yapar.

İki 13C atomu aynı kimyasal çevrede bulunuyorsa veya kimyasal değişmeleri hızlı oluyorsa NMR bakımından eşdeğerdir. Örneğin (CH3)3CCl bileşiğinde iki tür 13C atomu vardır. Üç metil karbonu bir ve klora bağlı karbon atomu da bir soğurma verir. Karbona bağlı grubun elektronegatifliği, soğurmayı düşük alan şiddetine kaydırır.

Aşağıdaki Çizelge 2’de işlevsel gruplara bağlı olarak 13C atomlarının kimyasal kayma aralıkları ppm olarak verilmiştir.

(5)

Çizelge 2. Bazı İşlevsel Grupların 13C-NMR Soğurma Bölgeleri

240 200 160 120 80 40 0 Ketonlar

Aldehitler

Karboksilli asitler ve türevleri Nitriller

Aromatikler Alkenler Alkinler Alkanlar Siklopropanlar

13C-NMR çekimlerinde çözücü olarak maddenin çözünürlüğüne bağlı olarak dötero-kloroform, dötero-DMSO, dötero-benzen gibi yapısında hidrojen bulunmayan döteryumlu çözücüler kullanılır. Yine TMS’nin piki 0 kabul edilip veya ölçülen döteryumlu çözücülerin soğurma değerlerine göre ayarlanarak çekimler yapılır. DMSO-d6 39,7 ppm de yedili, CDCl3 ise 77 ppm değerinde soğurma yapar.

3. MOR ÖTESİ VE GÖRÜNÜR BÖLGE (UV-VIS) SPEKTROSKOPİSİ

Mor ötesi ve görünür bölge spektroskopisi yapı tayininde fazla bilgi vermemekle birlikte, konjuge çifte bağlı bileşiklerle ilgili olarak bilgi sağlar. Diğer bir ifade ile yapısında kromofor ve oksokrom grup bulunan bileşiklerin 200-400 nm arası mor ötesi, 400-780 nm arası görünür bölge ışınlarını seçimli olarak soğurmasıyla ilgilidir.

Azo (-N=N-), imin (-CH=N-), nitro (-NO2), nitrozo (-N=O), konjuge yapılar (- CH=CH-CH=CH-) gibi yapısında çifte bağ içeren ve bileşiğin renkli görülmesini sağlayan gruplara kromofor adı verilir. Yine 200 nm’nin üzerindeki ışığı soğurabilen gruba kromofor adı verilir. Hidroksil, amino grubu gibi renk vermeyen fakat olan rengin şiddetini ve dalga boyunu değiştiren ve çift bağ bulundurmayan gruplara ise oksokrom adı verilir.

Soğurmanın uzun dalga boyuna kaymasına kırmızıya kayma (batokromik etki), kısa dalga boyuna kaymasına ise maviye kayma (hipsokromik etki) adı verilir.

Mor ötesi ve görünür bölge spektroskopisi moleküler (elektronik) geçişlerle ilgilidir. Aşağıda bağ, bağsız ve anti bağ yörüngelerinin bağ enerjileri görülmektedir.

Burada π→π* ve n→π* geçişleri aşağıda görülmektedir. Diğer bir ifade ile en yüksek dolu bağ yörüngeleri (HOMO) ile en düşük boş anti bağ yörüngeleri (LUMO) arasındaki geçiş için soğurma olmaktadır. İşte mor ötesi görünür bölge spektroskopisinde bu geçişler önem taşımaktadır. Verilen elektronik geçişlerde ζ→ζ* ve n→ζ* geçişleri gösterilmemiştir. Bu geçişler 200 nm’den daha küçük dalga boylarında gerçekleşmektedir. Bu bölgede havada bulunan moleküller de soğurma yaptığı için ancak havasız ortamda spektrumları alınabilir.

İlgili bölgeye vakum-UV bölgesi adı verilmekte olup, uygulamada pek bir önemi yoktur.

σ

bağı

π

bağı

σ*

antibağ

π*

antibağ Enerji

ekseni

n→ π *

geçişi

π → π *

geçişi

(6)

Mor ötesi ve görünür bölge spektrumlarında soğurma değerlerini etkileyen etkenler; dış etkenler ve yapısal etkenler olarak iki kısımda verilebilir. Yapısal etkenler olarak; bağlı grupların etkisi, konjugasyon etkisi, izomeri etkisi, hacim etkisi gibi etkiler verilebilir. Dış etkenler olarak; çözücü ve sıcaklık etkisi verilebilir.

Mor ötesi ve görünür bölge spektroskopisi yapı tayininden ziyade, diğer spektroskopik yöntemlerle elde edilen yapı tayinlerine destek amacıyla yararlı olabilir. Ana iskeletin bilinen soğurma değerlerinden yola çıkılarak bağlı gruplara ve bağlara göre soğurma dalga boylarının kuramsal hesaplanması ve deneysel değerlerle mukayesesinde kullanılabilir. Bu spektroskopik yöntemin daha çok yararlı olduğu kullanım alanları olarak;

bilinen maddelerin tayini, kantitatif tayinler, hız sabiti ve denge sabiti tayinleri, tautomerik denge tayinleri gibi uygulamalar verilebilir.

Bazı Bileşiklerle İlgili Değerlendirmeler

Aşağıda asetonun düz çizgi ile verilen UV-Vis. spektrumundan görüleceği gibi;

π→π* geçişi 195 nm’de, n→π* geçişi ise 274 nm’de düşük şiddette görülmektedir. Aynı spektrumda kesikli çizgi ile verilen karbonil grubuna konjuge durumda pi (π) bağı olan metil vinil ketonda n→π* geçişi 331 nm’de, π→ π* geçişi 203 nm’de daha uzun dalga boyuna kaymaktadır. Aşağıda aseton ve metil vinil keton verilerinde molar soğurma katsayının artışı da görülmektedir. Konjuge durumun artışı ile HOMO ve LUMO arasındaki enerji farkı konjuge olmayana göre düşmekte olup, bu yüzden dalga boyu daha uzun dalga boyuna kaymaktadır.

CH3 CH3 O

_ C

CH3 O _ C CH=CH2

210 230 250 270 290 310

190 330 350 370

Aşağıda molar soğurma katsayısına karşı dalga boyu verilen UV spektrumunda düz çizgi ile verilen benzen 204 nm’de, uzun kesikli çizgi ile verilen benzoik asit 230 nm’de, kısa kesikli çizgi ile spektrumu verilen sinnamik asit 273 nm’de soğurma vermektedir. Benzen bileşiginden sinnamik asite (3-Fenil-2-propenoik asit) gidildikçe konjugasyon artmakta ve bu sebeple λmax uzun dalga boyuna kaymaktadır. Konjugasyon arttıkça da molar soğurma katsayısının artışı spektrumda görülmektedir.

Soğurma

λ

max

ε

Metil vinil keton

n→ π * λmax=331 nm (εmax=25) π→ π* λmax=203 nm (εmax=9600) Aseton

n→ π * λmax=274 nm (εmax=13,6) π→ π* λmax=195 nm (εmax=9000)

(7)

180 200 220 240 260 280 300 320 10000

20000 30000 40000 50000 60000

Aşağıdaki Çizelge 3’te görüldüğü üzere, alkenlerde konjugasyonun artması ile soğurmanın uzun dalga boyuna kaydığı görülmektedir. Molar soğurma katsayısınında önemli oranlarda arttığı belirlenmiştir. Konjugasyonun artışı moleküler enerji seviyelerini birbirlerine yaklaştırarak, daha düşük enerjili yüksek dalga boyunda soğurma gerçekleşmesine neden olur. Etilende 165 nm, 1,3-bütadien 217 nm’de soğurma yaparken, 1,3,5,7,9,11-dodekahekzaende 364 nm değerine kaymaktadır. Çifte bağların artmasıyla molar soğurma katsayısı 15000 den 138000’e kadar yükselmektedir. Burada görülen soğurma katsayısının artışı etkisine hiperkromik etki adı verilir. Soğurma katsayısının azalışı etkisine hipokromik etki adı verilir. Çizelge 3’te 1,3,5,7,9,11- dodekahekzaen bileşiğinden etilene doğru ters yönde gidildikçe molar soğurma katsayısında görülen etki hiperkromik etkiye örnektir.

Çizelge 3. Konjugasyonun Artışı ile Dalga boyu ve Molar Soğurma Katsayısı Artışı

Bileşik

λmax

(nm) εmax (Lmol-1 cm-1)

CH2=CH2 165 15000

CH2=CH-CH=CH2 217 21000

CH2=CH-CH=CH-CH=CH2 256 50000

CH2=CH-CH=CH-CH=CH-CH=CH2 290 85000

CH2=CH-CH=CH-CH=CH-CH=CH-CH=CH2 334 125000

CH2=CH-CH=CH-CH=CH-CH=CH-CH=CH-CH=CH2 364 138000

Aşağıda izopren biriminden oluşmuş terpen sınıfı karotenin yapısı verilmiş olup, konjugasyonun fazla olması ile maksimum dalga boyu 455 nm’de soğurma gözlenmektedir. Özellikle havuçta çok miktarda bulunan karoten görmenin kimyasında büyük önem taşımaktadır.

Aşağıda olgun domatesin yapısında bulunan, 8 izopren biriminden meydana gelen likopenin yapısı ve konjugasyonun fazla olması ile maksimum dalga boyu 474 nm

β-Karoten

COOH CH CHCOOH

ε

max

ε

λ

max

ε

(8)

olarak belirlenmiştir. Özellikle domateste, kuşburnu ve kırmızı renkli sebze ve meyvede bulunan likopen singlet oksijeni etkisiz kılan insan sağlığı için önemli bir bileşiktir.

Aşağıda benzene oksokrom olan hidroksilin bağlanması ile rezonansın artışı (+R) fenolün soğurmasının uzun dalga boyuna kaymasına neden olur (Kırmızıya kayma).

Fenolat anyonunda ise – yüklü oksijen daha kuvvetli verici olması sebebiyle, rezonans fenole göre daha fazla artar ve soğurma daha da uzun dalga boyuna kayar. Anilinin anilinyuma dönüşmesi ile (amino grubunun amonyum iyonuna dönüşmesi) soğurma benzenden daha düşük dalga boyuna kaymasına neden olur (maviye kayma). Zira amino grubu halkanın elektron yoğunluğunu arttırırken, amonyum grubu indüktif olarak çektiği için azaltır. Bileşiklerin maksimum soğurma değerleri nm olarak aşağıda verilmiştir. İlgili bileşiklerin molar soğurma katsayıları (ε Lmol-1 cm-1) da görülmektedir.

NH2

OH O..

:_

: +NH3

:.. ..

Aşağıda benzene oksokrom olan nitro grubunun ve amino grubunun bağlanması ile olan değişimler verilmiştir. Elektron çekici nitro grubunun bağlanması rezonansı haraketlendirdiği için benzene göre 13 nm daha uzun dalga boyunda ve molar soğurma katsayısı ise 7800’e kadar yükselir. Nitro benzenin para-yerine nitro grubunun bağlanması ile her iki taraftan simetrik çekim olduğu için soğurma kısa dalga boyuna kaymış, fakat soğurma katsayısı 13 000’e artmıştır. Nitrobenzenin para-yerinde amino grubu olması durumunda ise dalga boyu 375 nm’ye soğurma katsayısı ise 16 000’e kadar artmıştır.

Bunun sebebi amino grubunun elektron çiftini verici olması, nitro grubunun alıcı olması rezonansı çok daha kolay hale getirmesidir. p-Nitroanilinin rezonansı oklarla yapı üzerinde gösterilmiştir.

H2..N +

N O O_ N+ O

O_

NO2 O2N

Aşağıda hacim etkisinin (Sterik etki) anlaşılabilmesi için 4-metilasetofenon (4- Metilfeniletanon) ve 2,4,6-trimetilasetofenon (2,4,6-Trimetilfeniletanon) bileşiğinin soğurma dalga boyları ve şiddetleri karşılaştırılmıştır. 2,4,6-Timetilasetofenon bileşiğinde ilave iki adet daha elektron verici metil grubu bulunmaktadır. Bu bileşiğin soğurma değeri kuramsal olarak hesaplandığında 262 nm olarak artacağı bulunmuştur. Deneysel sonuçlara göre bu değerin 10 nm azaldığı ve 242 nm’de soğurma yaptığı belirlenmiştir. 4-Metilasetofenona göre artması gereken dalga boyu artamaz, tam tersi azalır. Burada metil grupları fenil pi (π orbitalleri) elektronları ile karbonil üzerindeki elektron çiftlerinin aynı düzleme gelmesini ve Benzen Fenol Fenolat Anilin Anilinyum iyonu

λ 255 nm 270 nm 287 nm 280 nm 254 nm ε 204 1450 2600 1430 160

Likopen

Nitrobenzen 1,4-Dinitrobenzen p-Nitroanilin λ 268 nm 260 nm 375 nm ε 7800 13000 16000

(9)

etkili çakışmasını önler. Bu sebeple rezonansa girmesi engellemiş olup, soğurma dalga boyu azalır. Benzer şekilde 4-metilasetofenon bileşiğinin 15000 olan molar soğurma katsayısı hacim etkisi sonucunda 2,4,6-trimetilasetofenon bileşiğinde 3200 değerine kadar azalmıştır. Veriler aşağıda toplu olarak görülmektedir.

CH3

CH3

_ C O CH3

CH3

CH3 CH3 _ C O

4-Metilasetofenon 2,4,6-Trimetilasetofenon λ 252 nm 242 nm ε 15000 3200

Referanslar

Benzer Belgeler

Devlet Tiyat­ roları, İstanbul Şehir Tiyatroları, Sururi-Cezzar Tiyatrosu , Ulvi Uraz Tiyatrosu, Haldun Donnen Tiyatrosu.. Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Keıı- ter Tiyatrosu,

3β, 20-Dihidroksi-3α, 20-dimetilpregn-4-en ve bu bileşiğin biyotransformasyonu sonucunda elde edilen bileşiğin 1 H- NMR, 13 C-NMR, 13 C APT NMR ve IR

Yeni tanı almış AF li hastalarda yapılan ilk değerlendirme beş ana alana yönelik olmalıdır: (1) Hemodinamik instabilite yada sınırlayıcı, şiddetli semptomlar, (2)

Ders kapsamında daha sonraları defalarca gerçekleştireceğimiz ziyaretlerin ilkinde, Atilla Türk Anı Koleksiyonu olarak adlandırılabilecek kütüphane odasındaki

Olasılığa dayalı bir örnekleme yöntemi kullanmanın avantajı, örneklemden topladığınız verilere dayalı olarak evren için yapacağınız tahminlerde hata

Türkiye’de baraj göllerinin balıklandırılmasında tür tercihinin belirlenmesi için aynalı sazan ve pullu sazan gelişiminin karşılaştırılması: örnek alan Gelingüllü

Örnek (proton içeren herhangi bir bileşik) homojen alan içerisine koyulur. Daha homojen bir alan elde etmek için numune döndürülür. Manyetik alanda proton farklı enerji

Kimyasal olarak eşdeğer çekirdeklerin manyetik olarak eşdeğer olabilmesi için, bu çekirdeklerin diğer spin sistemindeki her bir çekirdek ile eşdeğer olarak