• Sonuç bulunamadı

Fed 2016 da faiz artıramayacak

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Fed 2016 da faiz artıramayacak"

Copied!
9
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Güncel konularla her Çarşamba

Darbe denemesi travmasını atlatmak, Türkiye’de politik sistemin evrilmekte olduğu yoldan dikkatimizi almak kolay değil.

Ama tabi dış dünyadaki gelişmeleri de kaçırmamak önemli.

Ekonomi tarafında büyük resim halen bulanık. Brexit sonrası İngiltere merkez bankasının faiz indirimleri ile beraber para basma sürecine girmesi, Fed ve diğer bütün merkez bankalarının adımlarını revize etmelerine neden olacak boyutta.

Fed faiz artışında bir sonraki adımın Eylül mü Aralık mı olacağı; ya da 2017 içlerine doğru mu erteleneceği Türkiye ekonomisi açısından 15 Temmuz öncesinde olduğundan daha önemli bugün. Fed’in Aralık 2015’te bahsettiği “kademeli” faiz artış dönemine girmeyişi Türkiye’de akut haldeki krizin yatıştırılması aşamasında dalgalanmaların nispeten az olduğu önemli bir zaman kazandırabilir iktidara.

Tabi Fed’in faiz artışlarındaki ertelemenin arkasında temel nedenin ABD ve dünya ekonomisindeki umulandan kötü

performans olduğunu ve Türkiye’de uzun süredir ekonomi tarafındaki rehavetin olası bedelleri olduğunu akıllardan çıkarmamak

10 Ağustos 2016

Fed 2016’da faiz artıramayacak…

Darbe denemesi travmasını atlatmak, Türkiye’de politik sistemin evrilmekte olduğu yoldan dikkatimizi almak kolay değil. Ama tabi dış dünyadaki gelişmeleri de kaçırmamak önemli. Yılın ikinci yarısında ilerlerken, Brexit tecrübesi ABD’de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimine herkesi daha temkinli yaklaşmaya itmekte.

Ekonomi tarafındaysa büyük resim halen bulanık. Küresel ticaretin aldığı şekilden anlaşılacağı üzere, Büyük Durgunluk’tan çıkışta ülkelerin temposu birbirine denk değil. Brexit sonrası İngiltere merkez bankasının faiz indirimleri ile beraber para basma sürecine girmesi, başta Fed olmak üzere diğer bütün merkez bankalarının adımlarını revize etmelerine neden olacak boyutta. Anketlerde Trump’ın gücü beklenenin üzerinde kaldığı sürece Kasım’daki seçimlere yaklaştıkça piyasalarda oynaklığın artması zaten kaçınılmaz. Bir de ABD ekonomisine ait

verilerdeki sinyallerin karışıklığı gelince, beklentiler günden güne değişiyor. Piyasalarda faiz artış beklentilerinin Eylül ayından itibaren dillendirilmesi, oynaklığın daha da artacağının habercisi.

Haftanın Ortası

(2)

Hatırlanacağı üzere dokuz yıl aradan sonra ilk kez Aralık 2015’te sadece 25 baz puanla faiz artırmış Fed, 2016 için dört adım faiz artışına daha işaret etmişti. Ancak, ekonomik gelişmeler bu adımların atılmasını şimdiye kadar engelledi. Şimdilerde ise Eylül ve Aralık

aylarında iki faiz artışı tartışmaları yer alıyor ABD ekonomisi ile ilgili beklentileri içeren

makalelerde. Fed’in ikinci faiz adımı konusundaki kararı gerçekleşsin ya da gerçekleşmesin, verilerdeki karışıklığın beklentilerde yarattığı oynaklık 2016 Eylül ayından itibaren dünya ekonomisini yakından etkileyecek.

Fed faiz artışında bir sonraki adımın Eylül mü Aralık mı olacağı; hatta bazılarının iddia etmekte olduğu gibi 2017 içlerine doğru mu erteleneceği Türkiye ekonomisi açısından 15 Temmuz öncesinde olduğundan daha önemli bugün. Çünkü belli ki, Fetullahçı

kadroların ayıklanmasının ardından kamu kurumlarında oluşan boşluğun giderilmesi için devletin yeniden yapılandırılma süreci, önümüzdeki dönemde gündemde en ön sırada olacak. Bu durumun olumlu tarafı başkanlık sistemi üzerinden kısır ve sert iddialaşmaları ertelemesi, olumsuz yönü de ekonominin gerçek ihtiyaçları konusunda adımlar atılmasını geciktirmesi. Fed’in faiz artışını ertelemeye devam etmesi; Aralık 2015’te o bahsettiği “kademeli” faiz artış dönemine girmekten

Kaynak: The Economist, Egeli & Co.

Grafik 1: Fed Politika Faizi

(3)

çekinmesi Türkiye’de akut haldeki krizin yatıştırılması aşamasında dalgalanmaların nispeten az olduğu önemli bir zaman kazandırabilir iktidara.

Tabi Fed’in faiz artışlarındaki ertelemenin arkasında temel nedenin ABD ve dünya ekonomisindeki umulandan kötü performans olduğunu ve Türkiye’de uzun süredir ekonomi tarafındaki rehavetin olası bedelleri olduğunu akıllardan çıkarmamak lazım.

Önümüzdeki günlerde Fed Başkanı Yellen’ın 26 Ağustos’ta Jackson Hole toplantılarında yapacağı konuşmada vereceği mesajlar önemli. Çünkü ardından 21 Eylül’deki Fed toplantısında faiz artışına gerçekte ne kadar yakın durduğu, Jackson Hole’da anlaşılacak. Bu toplantıda Yellen’ın yapacağı açıklamaların neye işaret ettiğini anlamak için de ABD ekonomisine ait son verilerin yansıttığı resim hakkındaki bilgimizi güncelleyelim.

Nasıl oluyor da emek piyasası güçlenirken büyüme zayıf kalıyor?

Aslında teoriden de bilineceği üzere, emek gücünde toparlanmaya büyümede yavaşlık eşlik etmesi, söz konusu ekonomide verimlilik problemleri olduğunu anlatır. ABD

Grafik 2: ABD’de Büyüme: 2Ç16 de Umut Vermiyor

Kaynak: FT, Egeli & Co.

(4)

ekonomisindeki son veriler tam da bu duruma karşılık gelmekte. Verimlilik problemleri de orta ve uzun vadede potansiyel büyüme oranının düşmekte olduğu konusunda uyarmalı zaten. Bu durum ise Fed’i faiz adımlarında iyece dikkatli bir tutuma zorlamakta.

Geçtiğimiz hafta başına ABD’de iki önemli veri açıklandı. İlki hafta başında açıklanan ikinci çeyrek büyümesi idi. İkincisi de Cuma günü gelen istihdam verisiydi.

Büyüme tam bir hayal kırıklığı.

ABD ekonomisi kriz sonrası normal kabul edilen %2-2,5 arasındaki büyüme beklentisine karşın, 2016’nın ikinci çeyreğinde sadece %1,2 büyüyebildi. İlk çeyrek verisi de hatırlarsanız %0,8’le çok daha zayıf bir yerdeydi. İkinci çeyrekte büyümenin kaynağında %2,3 katlı ile artan hane halkının tüketim harcamaları var. Bu olumlu ve önemli.

Fakat büyümeyi aşağıya çeken faktörler de çok önemli: yatırımlar artmakta zorlanıyor, stoklar yüksek ve büyümeye negatif katkı yapıyor; üstelik kamu harcamaları büyümeye destek vermekten uzak (Grafik 3). Stok artışlarında güçlü doların zaten sorunlu ihracat pazarlarında ABD mallarına olan talebi düşürmesi elbette var. İç dinamiklerdeyse enerji sektöründeki çöküşün iç talep

üzerindeki olumsuzlukları stoklara yansımakta. Fakat tabi stokların dolar değerinin artması firmaların karlılığına tek seferlik

bir güç vermekte.

Konu zaten firmaların artan karlılıkları ile elde ettikleri kazançlarını üretime mi yönlendirecekleri; yoksa uzunca bir süredir olduğu gibi fırsatların bol olmaya devam ettiği finans piyasalarına mı yöneltecekleri.

İkinci veride, Temmuz

Grafik 3: Türkiye Risk Primi

Kaynak: ScotGrannis, Egeli & Co.

(5)

ayında 255,000 yeni iş yaratılması ile beraber son iki aydır ana trendin üzerine çıkıldığı izleniyor. Daha önce ılımlı bir artış trendi içinde olan ücret artış hızı da %2,6’ya ulaşmış durumda. İşsizlik seviyesinin Fed faiz artışları açısından önemli kriterlerden bir tanesi olduğunu zaten bilmekteyiz. Şu andaki seviyesi %4,9 civarında ve “eski” standartlara göre tam istihdam seviyesine işaret ediyor. Yani, bu seviyenin altına indikçe enflasyonun hızlanması bekleniyor (ya da en azından öyledeydi 2007 öncesi dünyada ABD ekonomisi için). Kısaca, Cuma günü gelen

istihdamla ilgili detaylar sonrasında, istihdam piyasasında hareketliliğe bağlı olarak Fed’den Eylül sonunda faiz artışı bekleyenlerin oranında kayda değer bir artış yaşandı son birkaç günde.

Ama tabi durum bu kadar basit değil.

BCA bir çalışmasında ABD’de emek piyasası, verimlilik ve büyüme ilişkisine uzun vadeli bir bakış açısıyla bakmış (Grafik 4). 5 yıllık hareketli

ortalamalarla kurulan grafiklerin anlattığı pek iç açıcı bir fotoğraf değil. Toplam emek gücü ve verimlilik artışlarının

toplanmasıyla bir ekonomideki GSMH artış trendini

vereceğinden yola çıkılarak yapılan çalışma, ABD

ekonomisinin uzun soluklu bir ivme kaybı yaşadığını gözler önüne seriyor.

Grafik 4: ABD Emek Piyasası, Verimlilik ve Büyüme

Kaynak: BCA , Egeli & Co.

(6)

Uzun çalışmanın sonucunda, ABD ekonomisinde trend büyüme hızının %1 ile tüm zamanların en düşük seviyesine gerilediği gerçeği ortaya çıkıyor. BCA’nin vurgusu bu çalışmanın geçmiş verilere dayandığı ancak mevcut zayıflıktan kısa vadede silkinmenin zorluğu hesaba katıldığında, kayda değer bir toparlanmanın da beklenemeyeceği. Bir kere zaten ABD’de değişen demografik yapı, eğitimin bozulan resmi emek piyasasında eski günlerin

yakalanamayacağının garantisi halinde.

Trend büyüme hızının düşmesi ileride şirket karlarını da aşağıya çekerken; bir taraftan da ekonomideki denge faiz oranının da düşük kalmasına neden olacak.

Problemin ana kaynağının verimlilik sorunu olduğu bilinse de, istihdam piyasasındaki gidişatı yakalayamayan büyüme hızı; Fed’deki politika yapıcılarını oldukça zor bir ikilemin içinde bırakmaya devam ediyor. Riskler çok yavaş toparlandığı belli olan ABD ekonomisini erken bir faiz artışı ile boğmakla; enflasyonun çok hızlanmasında kontrolü elden kaçırmak arasında değişiyor. Fakat bu arada eklemek de lazım; ABD uzun vadeli potansiyel büyüme sorunu yaşayan tek ülke değil elbette küresel krizden bu yana. ABD’nin

yanında birçok gelişmiş ülke var benzer sorunlarla boğuşan. Avustralya, Japonya, İngiltere bunlar arasında hemen ilk öne çıkanlar. Gelişmekte olan ekonomilerden de bu resme eklenecek çok ülke var, Türkiye de dâhil olmak üzere. Kısaca, bugünün büyüme hızında yavaşlama, orta ve uzun vadeli potansiyel büyümenin azalması küresel bir sorun. Ki zaten bu çerçevede küreselleşmenin nasıl yeniden yapılandırılması gereği ayıca tartışılıyor akademik çevrelerde ve ekonomi politikaları ile ilgili birimlerde.

Tartışmayı ABD ekonomisi ile sınırlı tutarsak bu yazı için, ABD ekonomisinin eskisine göre çok daha uzun süreli bir düşük büyüme dönemine girmiş olması riski, Fed’in faiz politikasını da belirleyecek.

Eski faiz artış dönemlerine göre çok daha yavaş bir tempoda, daha sınırlı bir faiz artışı gündemde.

Bu da aslında zaten yeni bir bilgi değil. Zaten kimse Fed’in faiz artışlarını %4,5-5’lere taşıyacağını düşünmüyor Mayıs 2013’te faiz artış kapısını araladığından bu yana. Fakat daha önce Fed faiz artışlarının tavanı olacağı kabul gören %3 civarına dahi çıkmaya olanağı olmadığını düşünenlerin sayısı artmakta. Bu çerçevede, Fed’in faiz artış döngüsünün %2,5 civarında kalması daha gerçekçi görünüyor.

(7)

En korkulan senaryo ise, ABD ekonomisinin Japonya benzeri bir duruma sürüklenmesi.

Fed faiz artıramayınca, bir sonraki durgunluk veya yavaşlama döneminde faiz indirimi yaparak ekonomiye destek atamayacağından, durgunluktan çıkılabilmesi için araçların tüketilmiş olması korkusu tartışmalarda çokça yer buluyor. Küresel ekonominin iştah açıcı olmayan görüntüsü zaten bu korkuların ana kaynağı. Orta ve uzun vadede küresel ölçekte büyüme probleminin nasıl

çözülebileceği sorusuna cevabı olan henüz yokken, enflasyon düşük seyrederken Fed’in faiz artışında acele etmesinin şu aşamada hiçbir anlamı da yok. “Secular stagnation” – yani çok zayıf büyüme ve düşük faizin belirlediği zayıf bir ekonomik yapı uzun vadede ABD ekonomisi söz

konusu olunca gerçekçi bir korku. Henüz ana senaryo olmasa da.

Başa dönersek, Fed Başkanı Janet Yellen’ın 26 Ağustos’ta Jackson Hole’da yapacağı konuşma dikkatle izlenecek.

Zayıf büyüme, düşük enflasyon, politik belirsizlik ve tabi Fed’in küresel krizden bu yana

piyasaları manipüle etmekte olduğu gerçeği Yellen’ın ellerini, kollarını bağlamış durumda.

Emek piyasasında veriler ne olursa olsun, büyümenin zayıflığı devam ettikçe faiz artışları

ertelenmeye mahkûm. Zaten ABD’de demografik gerçekler

kadar borç düşürme çabaları da enflasyon baskısını geride tutan etkenler olarak varlıklarını sürdürmekteler. Mevcut ortamda acele edilmiş erken bir faiz artışı, Fed’in üstesinden gelmeye çalıştığı durgunluk riskini yakınlaştırmaktan başka çareye yaramayacak gibi görünüyor.

Grafik 5: ABD’nin Büyüme Hikâyesi

Kaynak: WSJ , Egeli & Co.

(8)

Fed’in enflasyon yaratabilmesi için de para basılmasının, hem de muazzam miktarlarda basılmasının işe yaramadığı veri iken; geriye kalan tek seçenek de doların değer kaybı olarak önümüzde duruyor. Başka bir ifadeyle, faiz artışı şimdilik seçenek dışı duruyor.

Uzun lafın kısası, ABD’de Mayıs ayında istihdam verisindeki beklenmedik zayıflığın ardından Haziran ve Temmuz aylarında trend üstü gelen verilerin Fed’i Eylül’de faiz artırmaya teşvik etmesi sürprizli bir gelişme olur.

Daha gerçekçi bir beklenti, ABD merkez bankasının sıfırın az üzerinde olan politika faizini en erken Aralık ayında en fazla 25 baz puan artırması.

Akıllıca bir beklenti ise, genellikle olumsuz sürprizlerle dolu 2016’da Fed’in hiç faiz artışı yapmaması. Çünkü Fed’in hedeflediği büyüme hızına ulaşılması için, uzun süre faizlerin düşük kalması önemli ve hatta gerekli. Hele ki ortada enflasyonist baskılar yokken. Faiz artışı için hem istihdam piyasasında hareketlilik, hem iç talepte canlılık, hem enflasyonun %2’ye yöneldiğinin görülmesi ve hem de küresel ölçekte büyümede zayıflıkla ifade edilen ekonomik risklerin

Grafik 6: ABD’nin Büyüme Hikâyesi

Kaynak: WSJ , Egeli & Co.

(9)

Bu doküman Egeli & Co. Portföy Yönetim A.S. (“Egeli & Co.“ Mersis No: 0-3254-1422-0400018) tarafından hazırlanmıştır. Egeli & Co. SPK düzenlemelerine tabi ve SPK tarafından düzenlenen yetki belgesine sahip, kendine değer yaratmaya adamış bağımsız bir portföy yönetim şirketidir. (Yetki belgeleri: 03.11.2010 PYS./PY. 35/946 ve 03.11.2010 PYS./YD. 15/946). Portföy yönetimi ve yatırım danışmanlığı hizmeti veren Egeli & Co. 2002 yılından bu yana, dürüst ve seçkin yaklaşımı ile yerli ve yabancı kurumsal yatırımcılara, aile şirketlerine ve özel bireysel portföylere hizmet etmektedir. Başarısı, yatırımcıları için yurtiçi ve yurtdışında geliştirdiği finansal ürünler ile değer yaratma becerisinden gelmektedir. Egeli & Co.’yu diğerlerinden ayıran fark alternatif varlık sınıflarına ve yatırım temalarına odaklanmasıdır. Egeli &

Co. Türk sermaye piyasalarındaki alternatif yatırım temaları alanında bulunan geniş bilgi, tecrübe ve geçmiş performansı ile yatırımcıları için uzun vadeli yatırımlarla önemli getiriler yaratmaktadır.

YASAL UYARI:

Bu rapor ve yorumlardaki yazılar, bilgiler ve grafikler, ulaşılabilen kaynaklardan iyi niyetle ve doğruluğu, geçerliliği, etkinliği velhasıl her ne şekil, suret ve nam altında olursa olsun herhangi bir karara dayanak oluşturması hususunda herhangi bir teminat, garanti oluşturmadan, yalnızca bilgi edinilmesi amacıyla derlenmiştir. Bu belgedeki bilgilerin doğruluğu, güvenirliliği ve güncelliği hakkında gerekli özeni göstermekle birlikte bu bilgilerin güvenirliliği, doğruluğu, güncelliği ve eksiksizliği hakkında hiçbir garanti vermemektedir. (Varsa) Yürürlükteki herhangi bir yasa veya düzenleme ile sorumluluğun sınırlandırması ölçüde tasarruf olarak, Egeli & Co., yöneticileri, çalışanları, temsilcileri ve ajansları bu belgenin içeriği, hatası veya eksiklerinden ya da bu bilgilere dayanılarak yapılan işlemlerden doğacak her türlü maddi/manevi zararlardan (ihmal olup olmadığı ya da başka bir şekilde olursa da) ve her ne şekilde olursa olsun üçüncü kişilerin uğrayabileceği her türlü zararlardan dolayı sorumlu tutulamaz. Herhangi bir şirket, sektör, hisse veya yatırım için detaylı ve tam bir analiz değildir. Egeli & Co. her an, hiçbir şekil ve surette ön ihbara ve/veya ihtara gerek kalmaksızın söz konusu bilgileri, tavsiyeleri değiştirebilir ve/veya ortadan kaldırabilir. Bu rapor hangi amaçla olursa olsun çoğaltılamaz, dağıtılamaz ve yayınlanamaz.

azaldığının görülmesi gerekiyor. Hele ki Brexit sonrası, bu sayılanların çok azı masada yer alabiliyor.

Başa dönersek Fed faiz artışında böylesi bir erteleme Türkiye’nin salonunda patlayan pisliği temizlemesi için önemli bir zaman kazanıldığı anlamına geliyor. Fakat bu

gecikmenin temelinde küresel ekonomik sorunların olduğunu hep hatırlayarak, ekonomi tarafında bir aksiyon planının da çizilmesi artık kaçınılmaz bir şart. Sadece reformları gerçekleştirerek günün kurtarılacağı dönemleri de geride bırakmış olma ihtimalimiz yüksek.

Bundan sonra gelişmekte olan, büyüme potansiyeline sahip Türkiye ekonomisinin önünü açacak, verimlilik odaklı reformlarda ilerlemek önemli. Fakat aynı derecede önemli olan, zor zamanlar için yaratılmış kaynakların devreye sokulması gerekecek zamanların da ufukta belirmiş olduğunun farkında olarak, gerçekten bir aksiyon planı açıklamak. Çünkü dünyayı bekleyen dalgalanmaları kesebilmek adına ekonomide güvenilir, inanılabilir, kapsamlı ve şeffaf bir yol haritası Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemli bir araç haline gelecek.

İletişim: Güldem Atabay Şanlı

Direktör, Araştırma ve Strateji +90 532 347 82 06

guldem.atabaysanli@egelico.com

Referanslar

Benzer Belgeler

MERKO 26.03.2018 tarihinde GEM Global Yield Fund LLC SCS'e yapılan sermaye iştirak davetimizde, payların nominal değerinin altında olmamak kaydıyla, çağrımızı

2017 yılı Mart ayında otomobil satışları bir önceki yılın aynı ayına göre %13,07 ve hafif ticari araç pazarı 2016 yılının Mart ayına göre %4,15 azaldı ve 18.186

Bullard, güvenli varlıklara güçlü talep ile ABD işgücünde cansız büyüme devam ettiği sürece ABD'de faiz oranlarının öngörülebilir gelecekte düşük

2017 yıl sonu enflasyon tahmininin Ocak Enflasyon Raporu’na göre 0,5 puan yukarı yönlü güncellenmesine; TL cinsinden ithalat fiyatı varsayımlarındaki yukarı yönlü

ŞİŞE VE CAM Bağlı ortaklıklarımızdan Ukrayna'da faaliyet gösteren Merefa Glass Company'nin, ülkedeki ekonomik ve siyasi belirsizliklerin ve olumsuzlukların yanı

DENGE – Şirket paylarının geri alımı kapsamında 3,12 TL fiyatla 22.670 adet pay Şirket tarafından geri alınırken, bugüne kadar geri alınan pay adedi Şirket

8 Mart Türkiye Ocak ayı Sanayi Üretimi 9 Mart Avrupa Merkez Bankası Faiz Kararı 10 Mart ABD Şubat ayı İstihdam Raporu.. 13 Mart Türkiye Ocak ayı Ödemeler

4 Aralık Pazartesi Türkiye Kasım ayı Enflasyon Rakamları 5 Aralık Salı TCMB 2018 Yılı Para ve Kur Politikası 7 Aralık Perşembe Euro Bölgesi 3Ç17 Büyüme.. 8 Aralık Cuma