• Sonuç bulunamadı

Ve hatta Cenk ve Hakan’ın kadına yönelik şiddete karşı müdahaleleri mahkemece “haksız tahrik” kabul edildi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ve hatta Cenk ve Hakan’ın kadına yönelik şiddete karşı müdahaleleri mahkemece “haksız tahrik” kabul edildi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ŞİMDİ DE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI BİZ HERKESİ AZMETTİRİYORUZ!

Geçtiğimiz Şubat ayında, gece yürüyüşe çıkan Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Araştırma Görevlileri Hakan Mertcan ile Ekoloji Kolektifi üyesi Cenk Yiğiter, sokak ortasında bir kadının kocası tarafından darp edildiğini görmeleri üzerine, kadına uygulanan şiddete müdahale etmeye çalışmışlar ancak göstermiş oldukları insanî refleks, kadına şiddet uygulayan kocanın ve yakınlarının saldırısına uğramaları ile sonuçlanmıştır. Her gün televizyonlarda, gazetelerde, bizlere yansımayan irili ufaklı hanelerde ve sokaklarda kol gezen ataerkil şiddete pek de “erkekliğe”

sığmayan bir refleksle karşı çıktıkları için şimdilerde Hakan ve Cenk’e sistematik bir bedel ödetiliyor.

Hakan ve Cenk önce “aile içi” şiddete müdahale ettikleri için hem şiddet uygulayan kocaya, hem onun şiddetine destek olan yeğene, hem de karışmayın telkinleriyle bütün bu şiddet gösterisine seyirci kalan mahalle esnafına karşı çıktıkları için yine aynı şiddet eliyle linç edildi. Karşılarındaki aile reisleri cephesinin darpları ile burnunda oluşan 3 kırık yüzünden 7 gün iş göremez raporu verilen Cenk ve yine hafif derecede darp edilen Hakan, bu kez de devletin yargı erkinin erkek algısı tarafından şiddete uğradı.

Açılan davada, Ankara 20. Asliye Ceza Mahkemesi, şiddete uğrayan kadın dâhil herkesi cezalandırdı. Sokak ortasında şiddete uğrayan kadını şiddetin elinden çekmeye çalışırken bir anda kadına yönelik şiddet gösterisinin yardımcı mağdurları haline getirilen Cenk ve Hakan, iddianamede bile yer almasına rağmen kadına yönelik şiddete yani

“haksız eyleme” karşı üçüncü kişi lehine meşru müdafaadan yararlandırılmadı. Ve hatta Cenk ve Hakan’ın kadına yönelik şiddete karşı müdahaleleri mahkemece “haksız tahrik” kabul edildi. Şiddete uğrayan kadın da şiddetin

“azmettiricisi” sayıldı. Cenk ve Hakan’ın bu vicdan suçları, cezalarının ertelenmesi sebebiyle temyize kapalı olarak kesinleşti.

Bir başka deyişle aile reislerinin dünyasında yargının erkek aklı, aile içi şiddete karışmayı haksız ve hukuksuz, şiddetin dışarıdan bir müdahaleyle bölünmesini, sekteye uğramasını ise gayrimeşru buldu. Aynı akıl, kadını her türlü şiddete ve kötü muameleye layık gören algıyı yasal olarak yeniden tescillemiş oldu.

Bizler şiddete karşı koruma isteyen kadınların devletin kolluğunca bir kez daha taciz edildiği, cezaevlerinde ve gözaltılarda cinsel şiddetin yine aynı devlet eliyle bir işkence aracı olarak kullanıldığı, kadın cinayetlerinde kıskançlığın haksız tahrik kabul edildiği, N.Ç.’lerin senelerce onlarca kişi tarafından istismarının üst merci onaylı rızayla örtbas edildiği, kendisini avukat olarak adlandıranların bile ev basıp kadınları darp ettiği, ensestlerin, tacizlerin, tecavüzlerin ve mobbinglerin boğazımıza kadar gelip de yargının erkek aklıyla yasal kılındığı bir ülkede yaşadığımızın farkındaydık elbet. Toplumun ve devletin damarlarında gezen bu örülü ve örgütlü şiddet cinnetine karşı mücadele veren demokratik kitle örgütlerinin, kamu kuruluşlarının ve hatta Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın

“sessiz kalmayın, göz yummayın” çağrılarına itibar etmeyi tam da bu yüzden Cenk ve Hakan gibi kendimize borç bildik.

Devletin bir erki tarafından teşvik edilen vicdani sorumluluğumuz bugün aynı devletin bir başka erki tarafından cezaya layık görüldüyse eğer, bizi bu “suç”a azmettiren başlıca adres Bakanlık’tır. Ancak biz bu suça

azmettirilmekten dolayı Bakanlık’a kızgın değiliz. Hatta bu bir suç olsa bile herkesi şiddete göz yummamaya, sessiz kalmamaya davet ediyor, bu sistematik şiddet algısına karşı biz de toplumu bu suça azmettiriyoruz.

Bizler, toplumun ve devletin örgütlü şiddet pratiklerine karşı Hakan ve Cenk hakkında verilen cezanın olsa olsa bir vicdan suçunun yaptırımı olabileceğini düşünüyoruz. Bu sebeple kadına yönelik şiddetle mücadele eden demokratik kitle örgütleri, kurum ve kuruluşları olarak, şiddetin hukukiliğini tescilleyen bu karara karşı, Adalet Bakanlığı’nın Kanun Yararına Bozma kanun yolunu işleterek, şiddetin akıl ve vicdan dışı olduğunun tescilini talep ediyoruz.

Kadın, erkek, lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel… Cinslerimiz her birimiz için hep birlikte özgürleşecek!

Ekoloji Kolektifi

Referanslar

Benzer Belgeler

The approval rate of violence against married women for any reason was higher among the younger group of married individuals in both sexes.. Certain socio-economic characteristics

Ülkemizde de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunda şiddet, “kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik

Şekil 27 Şiddet sonucu kurum/kuruluşlara başvurma Eşi veya birlikte olduğu erkeklerin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kalmış kadınlar* arasında resmi kurum veya

Kadınlara yönelik şiddet, kadınların ve kız çocuklarının, maddi ve manevi bütünlük hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, ifade özgürlüğü

Bu gelişmelerle birlikte, ülkemizde de özellikle Anayasa’da ve Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu gibi temel kanunlarda çeşitli değişiklikler yapılmış; aile içi şiddete

Türk hukuk sisteminde kadına yönelik şiddetle ilgili düzenlemelerin yapılması oldukça yeni tarihlidir. Genel bir çerçeve çizildiğinde, öncelikle aile içi şiddete

Araştırmaya katılan kadın çalışanların farklı sektörlerden olduğu tablo 3’ten görünmekle birlikte, çalışan her bin kadından ancak 9’unun işveren

Bu çalışmanın araştırma problemi, Düzce ilindeki kadına yönelik aile içi şiddet olgusunun ölçülmesi, aile içi şiddetin nedenlerinin tespiti, kadınların