• Sonuç bulunamadı

Şemsipaşa külliyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şemsipaşa külliyesi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şemsipaşa

külliyesi

ARKEOLOG ERDEM YÜCEL

Şemsi Ahmet Paşa, Kanunî Sultan Sü-leyman (1494 - 1566), Sultan Selim I I 1524 1574) ve Sultan Murat I I I (1546 1595) gi-bi üç ünlü padişahın yanında bulunarak onlara musahiplik, vezirlik yapmış bir devlet adamıdır. O devirde isminden sık sık bahsettirmiş, zarif, nükteli şiirleri ile de şöhret yapmıştır.

Şemsi Paşa İsfendiyar ailesinden, Kas-tomonu beyi Kızıl Ahmet Beyin torunu olup aynı zamanda Mirzâ Paşanın da oğludur. Enderûndan yetişmiş, sırasıyle avcıbaşı, bölük ağası, müteferrika ve son-r a da sipahileson-r ağası olmuştuson-r. (1) Tason-rihi kaynaklar onun H. 958 (1550) yılında Şam da bulunduğunu, H. 962 (1554) de Anadolu ve kısa bir süre sonra da Rumeli beyler-beyi olduğunu kaydetmektedir. Diğer ta-r a f t a n Şemsettin Sami, onun Kanunî Sul-tan Süleyman'ın ölümünden sonra bir süre inzivaya çekildiğini ve Sultan Selim II ta-rafından sarayı hümayuna çağırılarak bu padişahın yakınları arasına girdiğini be-lirtmektedir. (2) H. Ayvansarayi ise onun

Sultan Selim II zamanında vezirlik pa-yesine erişerek padişahın musahibi olduğu-nu yazmaktadır. (3) Buolduğu-nun yanı sıra Şem-si Paşa, Sultan Murat I I F ü n zamanmda da onun itimadını kazanmış ve padişaha olan yakınlığını devam ettirmiştir.

Şemsi Paşa H. 988 (1580) yılında hayata gözlerini kapamış, Üsküdar kıyılarında ken-di ismini taşıyan bir semtte yaptırdığı ve o yıl biten camii içerisindeki türbesine gö-mülmüştür. Devrin şairleri onun ölümü üzerine, «Bugün gözden dolandı Şemsi Paşa 988» ve «Küsuf Şemsülmaarif 988» gibi tarihler düşürmüşlerdir. (4)

Şemsi Paşa yukarıda da belirttiğimiz gibi aynı zamanda şair idi. Şiirleri ise bir divân meydana getirecek kadar çok olup hepsi nükteli ve zarifti. (5)

Şemsi Paşa, Üsküdar kıyılarında kendi ismini taşıyan bir kasır yaptırmış ve bu-n u sobu-nradabu-n Sultabu-n Murat I I l ' e hediye etmişti. Ayrıca bu kasrın yakınında da kü-çük bir külliye inşa ettirerek İstanbul'un bu güzel yerine ismini bırakmıştır.

E. Çelebi Kömürcüyan, sahil boyunca yahudi evlerinin bulunduğundan va ayrıca Şemsipaşa Icamii yakınında da dağbağla-rın çalıştığından söz etmektedir (6)

Bun-dan başka bu camiye yakın Şerefâbad Kasrı'nın yapıldığından da bahsedilmekte dir. (7) Musahipzade Celâl, Şemsi Paşa Camii yakınında Şerefâbad kasrının bu-lunduğunu ve dahili tezyinatı fevkalâde olan bu yapının yakın zamanlara kadar mevcudiyetini kaydetmektedir. (8)

Bu kasırda Sultan Selim I I zamanına kadar padişahlar gelip ikâmet etmiştir. Bilahare harap olarak yıkılmış ve yeri toprakla doldurulmuştur.

Şemsi Paşa, külliyesini Şair Ulvi'nin yazmış olduğu kapı kitabesinden öğren-diğimize göre H. 988 (1580) yılında inşa ettirmiştir. Evliya Çelebi de bu cami hak kında şöyle demektedir: «Sahilde küçük bir camidir, amma o kadar şirin bina ol-m u ş t u r ki geriden gören bir kasr-ı ol- mü-zeyyen zanneder». (9) Diğer taraftan bu cami halk arasında «Kuş konmaz camii»

(2)

ismi ile tanınmakladır. İddiaya ğöre ca-miin üzerine hiç bir kuş konmazmış. Ca-mi Üskiidann tamamen aç:k ve rüzgâr alan bir verinde bulunduğundan, herhalde meydana gelen esintiden dolayı kuşlar bu-raya rağbet etmiyordu.

Külliye, Üsküdar iskelesinin sağında adeta bir biblo durumundadır. Yapım sahasının dar oluşuna rağmen cami, ona bitişik olan türbesi ve medresesi buraya gayet güzel, ölçülü yerleştirilmiştir. Şem-si Paşa külliyeŞem-si Mimar Sinan'ın eseridir.

(10) Mimar Sinan, b u jfapı topluluğunu klâsik devir üslûbuna göre inşa etmiştir. Plân olarak sade ve basit olmakla beraber, özellikle türbenin durumu ve camiye bi-tişik oluşu, b u n u n vanı sıra örtü sistemi XVI yüzyıl için bir yeniliktir. Nitekim Ap-dullah Kuran da bu yapıdan «Sinan'ın bir mimar olarak duygusal yönünü aksettiren bir bina topluluğudur. Hayatının sonuna doğru yaptığı bu eserde taş cami ile «L» biçimindeki tuğla medreseyi serbest bir

düzen içeı'lsinde ver'eîtirmiş. 'iki binayla tanımlanan avlu mekânını denize doğru açarak ve Boğaz cephesini açık bırakarak üstün mekân anlayışım bir kere daha is-patlamıştır» diye bahsetmektedir. (11)

Külliye inşa edildiği arazinin darlığın-dan ötürü d'kd">rtgene yak-n. 1390 M2 lik bir alana s-ğdın'mış+ır. Bur:ya Üsküdar

iskelesi meydanının batısındaki daracık bir yolu takiben, tütün depolarının arasından ulaşılmaktadır. Bu yolun nihayetlendiği kül-liyenin avlusu son derece mütevazi olup ayrıca sahile açılan bir kapısı daha bulun-maktadır. Kara kapısından girişe göre av-lunun güney - doğusunda cami ve türbe, bunun karşısında, kuzey - batıda ise av-luyu iki taraftan kuşatan medrese yer al-maktadır.

Cami 8 X 8 m. ölçüsünde kare bir plân

e r

şekli göstermekledir. Avlu içerisinde nis-beten çarpık bir şekilde inşa edilmiştir; bunda arazinin elverişsizliğinden ziyade kıb-le yönünün dikkate alınması büyük rol oynamıştır. Bu yüzden cami ile medrese arasında alışılagelen simelri kurulama-mışsa da Mimar Sinan'ın mükemmel bir şekilde uyguladığı ölçüler sayesinde göze hoş görünecek şekilde yapılar yerleştiril-miştir.

Cami bir kül halinde küçük, sevimli bir yapıdır; nis-betleri arasında da tam bir ahenk vardır. Üç cephesi avluya açılmakta olup yalnızca deniz tarafındaki duvarına Şemsi Paşa'nın türbesi yerleştirilmiştir. Gi-riş kapısı önünde beş sütunun taşıdığı üze-ri düz bir çatı ile örtülü son cemaat yeüze-ri vardır ki bu durum batı duvarı boyunca da eklenmiş olan döt sütunun yardımı ile devam etmektedir. Böyle bir son cemaat yeri Türk mimarisi içerisindeki alışagel-diğimiz şekilden oldukça farklıdır. Bununla beraber son cemaat yeri, son onarım, sı-rasında venilenm'şse de mcvcut izlere da-yanılarak aslın?, uygun bir" şekilde yapıl-dığından .şüphe yoktur. Sütunlar beyaz mermerdendir; kaide kısımları biraz ka-lındır ve yukarıya d:>ğnı hafifçe daralmak-tadır. Birbirlerinden 3.50 m. lik aralıklar-la sıraaralıklar-lanmış oaralıklar-lan bu sütunaralıklar-lar bakaralıklar-lava başlıklıdır vc yüksek'ikleri de 1.85 m. yi bulmaktadır.

Portal, vap nı.ı bütünündeki nisbetlere uydurulduğundan biraz |küçük ölçüdedir. (1.56 X 2.52 m) Yuvarlak kemerli olup be-yaz mermer ile Puding taşının alternatif olarak sıralanmas yla meydana gelmiştir. Ayrıca kemere geçiş:e, dikkatle bakıldığı zaman farkedilen küçük stalaktitler var-dır. Portalin üzerinde gene pudding taşı ile çerçevelenmiş, Şair Ülvi'nin b:r beytini

ihtiva eden sülüs hatlı kapı kitabesi bu-lunmaktadır.

Şemsi Paşa eyledi b u camiî bünyad çün

(3)

Umarız kim ola merhûmun yeni da-rüsselâm

«Ulviyâ» hatif görünce dedi kim ta-rih ini

Secdegâh olsun habîbin ümmetine bu makam (12)

988

Camiin içerisi oldukça ferahtır, dola-yısıyle gayet iyi aydınlatılmıştır. Portalin sağında ve solunda altlı üstlü birer pen-cere, bunun karşısına gelen mihrabın iki yanında da gene altlı üstlü birer pencere yer almaktadır. Bu arada dikkati çeken bir noktada mihrabın üzerine yuvarlak, alçı şebekeli bir pencerenin yerleştirilmiş oluşudur. Girişin sağındaki duvarda ise eşit aralıklı altlı üstlü iki sıra halinde üç pen-ccre daha vardır. Bunun karşısına rastlı-yan duvar türbeye açılmış olduğundan pen-cereler ancak türbenin bitim yerlerindedir. Ayrıca buradaki mesafeler de nisbeten dar olduğundan pencereler diğerlerine nisbetle daha da küçüktür. Hatta bu durum iki ucuna açılan pencereler arasında b'le ölçü bakımından bir eşitlik sağlamıştır. (0.94 X 1.52 m; 0.82 X 1.52 m) Bu yüzden de ibadet mekânınm iki duvarı arasında bir simetri meydana getirilememiştir.

Camiin deniz yönündeki duvarı boy-dan boya türbeye açılmıştır. Burada geo-metrik şekillerle süslenmiş, tunçtan yek-pare bir parmaklık bulunmaktadır. İbadet m c k m ı m n bir türbe Te bu şekilde birleş-mesine başka bir örnek olarak gene XVI yüzyıl yapılarından Yahya Efendi derga-hını gösterebiliriz.

İbadet mekânının üzerini sekizgen kas-nak üzerine oturan ve köşelerinde birer tromp bulunan merkezi bir kubbe ört-mektedir. Bunun yanı sıra P.Ğ. İnciciyan, kubbe üzerine alışılagelen adete aykırı ola-rak hilâl şeklindeki bir alem yerine bâ-nisinin adına izafeten bir güneş (şems) şekli bulunacağ-ndan kaydı ihtiyatla bah-setmektedir. (13)

Camiin son yıllarda yapılmış olan ka-lem işleri dikkate alınmazsa süska-leme ba-kımından nisbeten zayıf olduğu görülmek-tedir. Bunun yanı s:ra portaldc de göste-rişli stalaktitlere rastlanılmamaktadır. Res-torasyondan sonra mevcut izlere davaT-larak yenilenen bu kalem işlerinde ma-dalyon içerisinde beyaz zemin üzerine ki-remit kırmızısı, mavi ve kahverengi lotüs. palmet ve rûmilerin iç içe geçirilmesiyle meydana getirilmiş bir bezeme bulunmak-tadır. Kubbe de «Allahû nûrüssematı» ayeti, kubbe eteğinde de Hiivallahüllezi» ayeti dikkati çekmektedir. Diğer taraftan camiin kıymetli sütunları ile sütün başlıklarının meşrutiyet devirlerinde yağma edildiği de kaydedilmiştir. (14)

Giriş kısmının tam karşısına gelen mih-rab mermerden olup stalaktitli bir

beze-me ile nihayetlenbeze-mektedir. Üzerinde «Kül-lemâ dehale alevhâ zekeriyyel mihrâb» ayeti yazılı olan mihrabın iki yanında gene mer-mer sütuncuklar yer almaktadır. Mihrap nişini çevreleyen en üst ksımda da lotüs ile palmetlcrin yan yana sıralanmasıyla mey-dana getirilmiş bir bordür dikkati çekmek-tedir. Ahşab minber yalnızca kabartma tez-yinat ihtiva etmektedir.

Cephe görünüşünün sağında camiin mi-naresi yükselmektedir. Yükseklik ve ka-lınlık bakımından yapının umumi ahengine uyan bu minare 1943 yılında pabuç kısmın-dan itibaren yeniden yapılmıştır. Prof. Semavi Eyice, burada üzerinde durulmağa değer bir nokta olarak minarenin camiin iki duvarının birleştiği yerde inşa edilmiş oluşunu göstermekte ve ayrıca Sinan'ın or-ta büyüklükteki camilerde bu şekli sık sık tekrarladığını da sözlerine eklemektedir. (15) Minarenin kaidesi hafif bir çıkıntı ya-parak camiin beden duvarlarından dışarıya taşmakta ve bu taşkınlıkta stalaktitli bir süslemenin yardımı ile göze hoş görünmek-tedir. Kaide kısmndan gayet iri baklavala-rın yardımı ile gövdeye geçilmektedir. Ay-rıca şerefe altında da son derece zengin ve ince bir taşçılık işi gösteren stalaktitler yer almaktadır.

TÜRBE

Camiye bitişik olduğuna yukarıda de-ğindimiz türbenin giriş kapısı, portal ile aynı yöndedir. Mermer söveli, yuvarlak kemerli olan bu kapı üzerinde hiç bir tez-yini elemana rastlamak mümkün değil-dir. Sadece, portal de olduğu gibi burada da kapı kemerine geçişte ince, zarif sta-laktitlere rastlanılmaktadır. Diğer taraf-tan kapı üzerinde dikkati çeken mermer pano aslında kitâbe yeridir Evvelce kı-rılmış olan bu kitabenin yerine konmasına maddeten imkân bulunamadığından yeri boş kalmıştır. Kaynaklarından kitâbe

met-ninin şu şekilde olduğunu öğreniyoruz: Türbesinin kenarı deryada

Şemsi anınçün eyledi bünvad Geçerken bu kenarı deryadan Aşinalar dua eyle ede yâd Ya ilâhi bihakkı rûni nebi Nurdan eyle ol kulum azad (16) Şemsi Paşanın türbesi, 4 X 4.50 m. öl-çüsünde kareye yakın bir plân şekli gös-termektedir. Üzeri ayna tonozla örtülü-dür; zeminden itibaren yüksekliği camiin kubbesine kadar ulaşmaktadır. Son onarım sırasında yenilenen bu örtü sistemi, orji-naline çok vakm bir şekilde yapılmıştır. Dunun yanı sıra türbe tamamen kesme taştan inşa edilmişse de tonoz kısımların-da tuğla kullanılmıştır.

Türbenin giriş duvarı kapı nedeniyle çok dar olduğundan buraya pencere açıl-masına imkân olmamış, yalnızca üst sıraya üç pencere açılmıştır. Türbenin diğer

ke-narlarında altlı üstlü üçerden altışar pençe, re bulunmaktadır.

Bezeme olarak türbe içerisinde zengin elemanlara, kalem işlerine pek rastlanıla-mamaktadır. Yalnızca tonozun tam ortasına rastlıyan kare boşluk geometrik geçmeler ve palmetlerle süslenmiştir.

MEDRESE

Avlunun kuzey - batı yönüne bir şerit gibi yerleştirilen medrese, oniki hücre ile bir sıra kesme taş dizisini üç sıra tuğla kesme taş ve tuğladan inşa edilmiş olup bir sıra kesme taş dizisini üç sıra tuğla takib etmektedir. Ön kısımda baklava baş-lıklı onyedi sütunun taşıdığı bir revak var-dır. Sütunlar birbirlerine sivri kemerlerle bağlanmışlarsa da medrese hücrelerinin du-varları ile kemer bağlantıları yoktur. Üze-ri düz bir çatı ile örtülü olan revaklarda dikkati çeken bir nokta yeşil ve siyah por-fir gibi sütunların bulunuşudur. Külliyenin onarımına başlanırken Üsküdar iskele mey-danındaki saatin altında yeşil bir sütunun bulunup cami avlusuna nakledildiği ve bu-nun benzerinin de itfaiye binasında görü-lüp aynı yere taşındığı söylentisini dikkate alacak olursak revaklarda kullanılan deği-şik sütunların mahiyeti de kendiliğinden meydana çıkmaktadır. Bir başka söylen-tiye göre de bu sütunlar camiin içerisin-deki müezzin mahfeline aitmiş. Fakat bu-nun doğruluğu hakkında sıhhatli bir kayna-ğa veya bilgiye sahip bulunmuyoruz.

(4)

tamiri idare eden Y. Mimar Süreyya Yücel işlenmiş bir cephe önünde

Bugün medrese hücrelerine revaklann kenarından, ortasında bir de sütun bulu-nan kapıdan girilmektedir. Medrese hüc-releri 2.95 X 295 m. ölçüsünde olup duvar

kalınlıkları 0.80 m. dir. Hücrelerden her birinin içerisinde 1 - 2 niş v bir ocak vardır. Duvarlara altlı üstlü ikişer pence-re açılmıştır. Ayrıca köşe odalarında da iki cephe görünüşü olduğundan buradaki pencere sayısı da kendiliğinden artmış-tır.

Medresenin darülkurrası hücrelerin or-tasında, kuzey - batıda yer almaktadır. Cepheden yuvarlak kemerli bir kapı va-sıtasıyla girilen da-ülkurra 7 X 7 m. öl-çüsünde kare plânlıdır. Üst kısım basık sekizgen bir kasnağa oturan kubbe ile ör-tülüdür. Burası da altlı üstlü onaltı pencere ile aydınlatılmıştır. Yapı topluluğunun di-ğer kısımlarında olduğu gibi b u r a d a da süsleyici bir elemana rastlamak m ü m k ü n değildir.

Medrese 1953 yılında Umumi Kütüpha-neye devredilmiş olup halen «Üsküdar Kütüphanesi» ismi altında faaliyettedir.

HAZİRE

Camiin avlu girişinin sağında, mihra-bın arkasına rastlıyan yerinde küçük bir de haziresi bulunmaktadır. Burası camiin

onarımı ile birlikte tanzim edilmiş olup Şemsi Paşa'nm neslinden gelenlerin me-zar taşlarını ihtiva etmektedir. (17) ONARIM ÖNCESİ KÜLLİYENİN DURUMU

Şemsipaşa Külliyesi onarım öncesi ha-kikaten perişan bir durumda idi. Nitekim bu perişanlığı en ince teferruatına kadar o günlerin gazetelerinden ve İ. Hakkı Kon. yalı'nm kaleminden öğreniyoruz: «Vapuru-muz Üsküdar iskelesine yanaşırken tütün depolarının önünde kubbeleri çıplanmış bu harabeyi daha yakından görürüz. Bedii zevkimiz incinir.

— Niçin deriz, bu harabeyi büsbütün ortadan kaldırmazlar?...

Tütün depolarını geçtikten sonra d a r ve pis bir sokak bizi kanatları düşmüş taş bir kapıdan içeriye sokar. Soiumuzda taşları parçalanmış, yerlere serilmiş peri-şan bir mezarlık vardır. İçeriye girince üstündeki saçakları çökmüş, yüksek birer sanat eseri olan başlıkları sırıtmış bir sıra mermer sütun, onların arkasında da kapıları kırılmış, bazılarına teneke ça-kılmış 14 oda görürüz. Karşıda tam orta-da döşemeleri sökülmüş duvarı ve sıva-ları düşmüş, dersaneye benzeyen bir yer vardır. Kubbelerin, duvarları üstlerine dağ sarmaşıkları bir kanser gibi sarılmış, yı-kıcı ve kemirici kökleri içerilere kadar işletmiş. Camiiye deniz tarafından ön du-varı tamamen çökmüş zarif bir kümbet bitişmekte ve yaslanmaktadır. Burası da türbe olacaktır.» (18)

Gene aynı yazar başka bir yazısında da bu yapı topluluğunun o zamanki perişan haline tekrar değinmektedir: «Cami'in muhteşem kubbesi yer yer çatlamıştır. Ya-rıklarından gökyüzü görünüyordu. Kub-benin ve duvarların sıvaları içeriye dö-küldüğü için mihrâb'ın önü yükselmişti. Türbenin kitâbesi, etrafındaki kurşunlar çalınmak üzere sökülmüş ve yerlere sa-çılmıştı. Kitâbe de iki parça olmuştur. Komşular; taşından faydalanmak için mi-nareyi yıkmışlar, küp'üne kadar indirmiş-lerdi. Kenetleyici kurşunlan almak için bütün pencerelerin mermerleri sökülmüş-tü.

Büyük Şâir edip ve kumandan Şemsi Paşanın türbesi ise, galiz necasetlerle dol-durulmuştu.» (19)

İşte, böyle perişan bir durumda olan yapı topluluğunun tamirine 1940 yılında Vakıflar Umum Müdürlüğü karar aln^ış ve restorasyon görevi Y. Mimar Süreyya Yücel'e verilmişti. O n a n m çalışmaları iki vıl kadar devam etmiş, harabiyet yüzün-den çeşitli güçlükler ortaya çıkmışsa da neticede yapı topluluğu bugünkü durumu-na getirilmiştir. Çalışmalar sırasında Mi-m a r Sinan'ın Mi-minarelerin uygun bir şe-kilde bir minare yeniden inşa edilmiş ve

ibadet mekân-.m örten kubbe üzerindeki çatlaklara çıralı çam takozlar çakılmak suretiyle mukavemetleri arttınlmıştır. Ay-rıca beden duvarlarının yüzde yetmiş nis-betinde de taşları değiştirilmiştir.

Böylece Mimar Sinan'ın sanat dehala-rından bir tanesi daha restore edilmek su-retiyle günümüzde yaşatılmıştır.

(1) Mehmet Süreyya, Sicilli Osmanî, İstan-bul 1311, C. III, s. 170

(2) Şemsettin Sami, Kamus-ül Alam, İstan-bul 1311, C. IV, s. 2873

(3) Hüseyin Ayvansarayi, Hadikat-ül Cevami, İstanbul 1281, C. II, s. 191

(4) Halûk Şehsuvaroğlu, Asırlar Boyunca İstanbul (Cumhuriyet Gazetesi ilavesi), s. 84

(5) Bu şiirlerinden bir tanesinin beyti şöy-ledir :

Halka halka zülfünü tak boynuma zencir - veş Kande gitsen âşıkın yânında gitsün

sir - veş İ. Alâettin Gövsa, Türk Meşhurları.

İs-tanbul (tarihsiz), s 368 (6) Eremya Çelebi Kömürcüyan (Tere. ve tahşiye Hrand D. Andreasyan), XVII Asırda İstanbul, İstanbul 1952, s. 54 (7) Hüseyin Ayvansarayi, aynı yer; Tahsin

Öz, İstanbul Camileri, Ankara 1965, C. II, s. ez

(8) Musahipzade Celâl, Eski İstanbul Ya-şayışı, İstanbul 1946, s. 177

(9) Evliya Çelebi, Scyyahatname, İstanbul 1314, C. I, s. 474

(10) Rıfkı Melûl Meriç, Mimar Sinan, Ha-yatı, Eseri, Ankara 1965, s. 27, 34, 79, 96 (11) Abdullah Kuran Sinan'ın ölümünün

380 yılı münasebetiyle, «Arkit:kt» İs-tanbul 1968, S. 329, s. 30

(12) H. Ayvansarayi, aynı yer; T. Öz, aynr yer; İstanbul Abideleri, Yedigiin Neşri-yatı, s. 116

(13) P. Ğ. İnci civan. (Tere. ve tahşiye Hrand D. Andreasyan), İstanbul Tarihi, İstan-bul 1956, s. 109

(14) İstanbul Abideleri, s. 116

(15) Semavi Eyice, İstanbul Minareleri, «Türk San'atı Tarihi Araştırma ve İn-celemeleri I», İstanbul 1963, s. 58 (16) İstanbul Abideleri, s. 117

(17) Bk. F. İsmail Ayanoğlu, Vakıflar ida-resince tanzim ettirilen tarihi makbe-reler, »Vakıflar Dergisi» Ankara 1942, S. 2. s. 403

(18) İ. Hakkı Konyalı, Koca Sinanın a h ı r yapılan son eseri, 7.4.1938 tarihli Tan gazetesi

(19) İ. Hakkı Konyalı, 3 Ocak 1967 ve 4 Ocak 1967 tarihli Yeni İstanbul Gaze-teleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Dolayısıyla, dikey uyumu başarıp, İKY fonksiyonu ile örgütün stratejik amaçları arasında uyumu sağlayan firmaların girişimsel performansları daha yüksek olacağı

Benim işim başka diyorum; çünkü bana her zaman mimarlık destek oldu.. Desteğim, sırtımı dayayacağım bir yer

Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse, kesme kuvvetinin değişimini gösteren eğriye kesme kuvveti diyagramı, eğilme momentinin değişimini gösteren eğriye de

2-Zig zag çizgi kesme 3-Eğri çizgiler kesme 4-Köşeli çizgiler kesme 5-Yuvarlak çizgiler kesme 6-Şekiller kesme.

«(Duvar Örgüsü; Kuru Duvar, Almaşık, Bağdadi, Hımış, Kaba Yonu Taş, Rustik)» 11...

Khora Manastır Kilisesi’nde dört sıra taş, dört sıra tuğla; Lips Manastır Kilisesi’nde bir sıra taş, bir sıra tuğla; Thedoros Manastırı’nda bir sıra taş, iki yada

14 Çınarcık Meslek Yüksekokulu Çınarcık Vocational School Çocuk Gelişimi Child Development ÖNLISANS Associate Degree 2 10 285,00 15 Çınarcık Meslek Yüksekokulu

Her ne kadar taştan önce kendi egomuzu yontmamız gerekse de bizden milyonlarca yıl önce oluşmuş olan, adeta tüm yer tarihinin belle- ğini içinde barındıran