TURIZM GELIŞTIRME VAKFI YAYINI
454. MANİSA GELENEKSEL
MESİR ŞENIİKlERİ
, l . ULUSAL YUNUS EMRE
. "' . . .
: SEMPOZYUMU
(20-24 Nisan 1994 MANiSA)
Yayma Hazırlayan:
TURIZM GELIŞTIRME VAKFI
Ankara, 1995
YUNUS. UN
_ __ şiiRLERi IŞIÖINDA XIII. YÜZYILDA
ANADOLU
Dr. Ali Fuat BiLKAN
Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü
Bir edebi eser, hangi gayeyle yazılmış olursa olsun, yazıldığı çağın ve
ortamın havasını, rengini ve kokusunu taşır. Bu anlamda bir edebi eserde
kullanılan kelimeler, benzetmeler, atasözü ve deyimler dönemin ve zihniyetin görüntüsünü de ele verirler. Bilhassa, işlenen konular, tasvir edilen tipler, 9lumtu ve olumsuzluklar, dörienii temsil eden zihniyetin, eşya, olay ve du- rumlar karşısındaki tavrını da belirler. Burada yazar veya şair yerine, 'dönemi temsil eden zihniyet' ifadesini kullanmamız, sanatçıyı 'toplumun sözcüsü' ola- rak kabul ettiğimizin bir göstergesi olmaktadır. Bu anlamda, sosyal bilimciler, Türk tarihini ve Türk insanının geçirdiği 'zihniyet değişmelerini' değerlen
dirirken edebi eserleri de göz önünde bulundurmak mecburiyetindedirler.
işte bu düşünce ve kabuller çerçevesinde, Yunus Emre'nin $iirlerinden hareketle, onun yaşadığı çevreyi ve bu çevrede oluşan sosyal, siyasi, kültürel görüntüyü çizmeye çalışacağız.
Yunus Emre, XIII. yüzyılın ikinci ·yarısı ile XIV. yüzyılın ilk çeyreğinde yaşamıştır. Bu dönem, Anadolu'nun siyasi ve sosyal çalkantılar içerisinde
olduğu bir dönemdir. Moğollar, 1243 yılındaki Kösedağı Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun çeşitli bölgelerini istila etmişlerdir. Siyasi etkisi kaybolmaya .
başlayan Anadolu Selçuklu Devleti, iç kargaşa sebebiyle çeşitli beyliklere
bölünmüştür.
Anadolu insanı, merkezi otoritenin zayıflaması sonucunda güvenliğini yi-
tirmiş, ümitsizlik ve korkuya kapılmıştır. Yunus'un:
Bu devrandan öte gör kervan gitdi yite gör
Korku var sağda solda kayıkmadı n giderler (Divan, 55)
(kayıkmak: meyletmek)
. .
Haramiden benüm korkum kayum yok
Bu zor u bu kuwet Hak'dan benümdür (Divan~ 47) (kayum: kaygım, kor~um)
. .
•.!.aı'..
Beyitlerinden, bu dönemde Anadolu'da yol güvenliğinin kalmadığı anlaşılmaktadır. Yunus'un şiirlerinde benzetmeler, sosyal hayattah alınan
malzemelerle oluşturulmuştur. Özellikle benzetmelik (müşebbehünbih) unsu- runun, güncelliği dikkati çekmektedir. Sözgelimi:
Harami gibi yoluma arkurı inen karlu tag
Ben yarümden ayru düşdüm sen yolumı bağlar mısın
(Divan, 270/5)
Beytinde karlı dağ, ııharami .. ye benzetilmiştir. Böylece şair, malzemesini kendi çevresinden almıştır.
Dünyaya, mala hırsla bağlılığın had safhaya ulaştığı ve insanların kendi
rahatlarından başka birşey düşünmediği bu çağda Yunus aç gözlü insanları
tenkit eder:
Aldanma mala davara kulluk eyle Hakk'a yara Seviyile bile vara baki yoldaş olanı gör (Divan, 39)
'lşk da'visin kılan kişi hiç anmaya hırs u heva
'lşk evine girenlere ayruk ne meyl ü ne vefa (Divan, 18}
Zihniyet dünyasında gö~ülen yozlaşma Yunus'un şiirlerinde çok net bir . biçimde ortaya konur:
Işidün iy ulular ahir zaman olısar
Sağ müsülman-seyrekdür ol da gürnan ol ı sar
Danişmend okur dutmaz derviş yolın gözetmez Bu halk öğüt işitmez ne san rp ne zaman olısar
Görün begler mürveti binmişler birer atı
Çekdügi yohsul eti içdügi kan olısar ,
'Aceb mahiQk irişdi göz yumuban dürüşdi
Helal haram karışdı assı ziyan.olısar (Divan, 78)
(
...
)Oglanlar.öğüt almaz yigitler tevb_e kılmaz
Kocalar ta'at kılmaz sa rp rOzigar almışdur
Begler azdı yalından bilmez yoksul halinden
Çı kd ı rahmet gölinden nefs göline tatmışdur
Yunus sözi •at imden zinhar olman zalimden
Korka durun ölümden .cümle togan ölmişdür (Divan, 93)
Müslümanların 13. ve 14. yüzyıllardaki bu hali, gerçekte bilgi kaynak-
larından uzaktaşmış olmalarına bağlıdır. Yunus, bunun sonucunda inançta bir yozlaşma meydana geldiğini de belirtir:
Müslümanlar zamane yatlu old ı
Halal yinmez haram kıymetlü old ı
Okınan Kuran'a kulak tutulmaz
Şeytanlar semirdi kuwetlü old ı
Haram ile ham ir tutdı cihan ı
Fesad işler iden hürmetlü old ı
( ... )
Şakird üstadı la arbede kı lur Ogul atayıla izzetlü old ı
(
...
)Peygamber yirine geçen hocalar Bu halkun başına zahmetlü old ı
Dutulmaz o~dı peygamber hadisi
Halayık cümle Hak'dan utlu old ı
(
...
) (Divan, 389}Yunus Emre, yaşadığı dönemde Anadolu'nun asayişten yoksun halini benzetme ve mecaz sanatı çerçevesinde de işlemektedir:
'lşkun çeri saldı benüm gönlüm evi iklimine
Can u mı esir eyledün n ider bana yagı Tatar (Divan, 78/3)
Yunus, halkın dini naslardan ve Kur'an yolundan uzaklaştığın ı belirtir:
Gönül to lu zulmetdür işledügi bid'atdür
Bu niçesi ümmetdür Kur'an yolına girmez (Diva.n, 115/4)
Aşıkpaşazade Tarihi'nde 13. yüzyılın sonları ve 14. yüzyılın başlarında
şehirleşme sürecinin hızlandığı, .. pazarın kuruld,~ğy'' ye halkın belirlenecek kanunlar çerçevesinde alış-verişte bulunduğu belirtilir{2).
Yunus:
Kurılmış dükkan u bazar dost içine girmiş gezer
Gü nahum çok gönlü m sizer ben dosta çok yalvarayın
(Divan, 266/3)
Beyiliyle bu tabioyu gözler önüne sermektedir.
Yunus Emre'nin şiirlerinde Anadolu'daki dini ve tasavvufi hareketlerin temsilcileri hakkındaki kanaatler de önem arzetmektedir. Yunus, bu kişilerden Hallac~ı Mansur, lbrahim Edhem, Güneyd-i Bağ.dadi, Bayezld-ı Bestami, Şibli Ma'ruf-ı Kerhi gibi mutasavvıfları büyük bir hayranlıkla anar.
Yunus Divanı'nda, şairle aynı asırda yaşamış bazı mutasawıflar da zikredil- mektedir. Yunus, Mevlana (öl. 1273) hakkında övücü ifadeler kullanır:
Mevlana Hudavendgar bize nazar kılalı
Anun görklü nazarı gönlümüz aynasıdur (Divan, 64/4)
Divanda, Mevlana'nın zikir meclisinin muhtevası hakkında bir beyte de
rastlamaktayız:
Mevlana sohbetinde sazıla 'işret old ı
•Arif ma'nlye taldı çü n biledür fe._rişd~. (Divan, 301 /7)
Yunus, unlü mutasavvıflardan Ahmed Fakıh (ÖI. 1230) ve Seyyit · Necmüddin Kübta (ÖI. 1226)'yı da Konya'da gömülü olmaları vasilesiyle zik- reder:
Bir gönül ele getür feragat ol geç otur Konya şehrinde yatur ol iki sultan kanı
Fakih Ahmed Kutbidin Sultan Seyyid Necmüddin
Mevlana Celalüddin ol kutb-ı cihan kanı (Divan, 396/13, 14)
Yunus'un Tapduk Emre'yle olan ilgisi ve Tapduk Emre'nin kimliği h~kkında pekçok araştırma yapılmıştır. Biz burada Yunus'un bir beyitine dik~
kcitleri Çekmek istiyoruz:
Yunus'a Tapdug u Saltug u Burak'dandur naslb
Çü n gönülden cOş kıldı ben n içe pinhan olam (Divan, 201/41)
Yunus bu beyitte, Tapduk Emre'yi $arı Saltuk ve Barak Baba'yla birlikte zikretmektedir. ~öylece Tabduk'un tarihi bir'şahsiyet olduğu anlaşılmaktadır.
Gerek bu beyitte gerekse Divan'daki benzer diğer beyitlerden hareketle Tap- duk'un Yunus'un mürşidi olduğu söylenebilir.
Anadolu'da özellikle Moğol akınlarının ve iç ayaklanmaların açtığı yara-
ları tedavi eden ictimai müesseselerin teşekkül ettiği bilinmektedir. Bu müesseselerin başında "ahllik" gelir. Ahi, "kardeşim" anlamına gelen bir keli- medir. Ahilik terim olarak, "Anadolu'da XIII. yüzyılda kurulup belli bir süre içinde belli kurallarla işlenmiş esnaf ve sanatkarlar birliği"(3) demektir.
Yunus Emre Divanı'nda ahilik ve ahilerle ilgili beyitlere de rastlamak-
~ayız. Şairin ahi redifli iki şiiri vardır. YunOs'a göre ahi,"er eteğini tutan, kin gütmeyen, doğru yoldan ayrı lmayan" bir meziyete sahiptir(4).
Sözlerime Yunus Divanı'nda yer alan ve devrin ahlak ve zihniyet
yapısını yansıtan birkaç beyitle son vermek istiyorum:
Kazandugını viriben yoksulları hoş görüben
Hak hazretine varuban oddan o kurtulmak gerek (Divan, 137n)
Egriliğin-koyasın çjoğru
*
yola gelesirn~Ki br ü kin i çıkargıl erden naslb alasın (Divan, 250/1) Dilerisen bu dünya şerrinden olasın
*
emin'·
Terk eyle bu kibr evini hırkaya gir derviş yüri (Divan, 403/4)
'lşk da'vlsin kılan kişi
*
hiç anmaya hırs u heva'lşk evine girenlere ayruk ne meyl ü ne vefa (Divan, 2/1) Ak sakallı Pir koca bilmez ki hali n içe
*
Emek yimesün hacca bir gönül yıkarısa (Divan, 299/3)
DIP NOTLAR
1. Bu yazımızda verilen beyitler, Dr. Mustafa Tatçı, Yunus Emre Divanı,
Kültür Bak. Yay. Ank. 1990, C. ll adlı eseroen alınmış ve şiir numaraları
beyitlerde gösterilmiştir.
·2. Aşıkpaşaoğlu Tarihi, Haz: A. Nihai Atsız, Kültür ve Turizm Bak. Yay.
Ank. 1985.
3. Prof. Dr. Neşet Çağatay, Bir Türk Kurumu Olan Ahilik, TTK. Bas., Ank.
1989,
s.
44.4. Divan, 399/1-6; 370/1-2.