1536 (Hicrî 943) Tarihli
AYINTÂB
TAHRİR DEFTERİ
(Transkripsiyon, Değerlendirme, Tıpkı Basım)
Editör
Dr. Öğr. Üyesi Erdinç GÜLCÜ
Hazırlayanlar
Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ
Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇELİKDEMİR
1536 (Hicrî 943) Tarihli
AYINTÂB
TAHRİR DEFTERİ
(Transkripsiyon, Değerlendirme, Tıpkı Basım)
Editör
Dr. Öğr. Üyesi Erdinç GÜLCÜ
Hazırlayanlar
Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ
Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇELİKDEMİR
All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, distributed or
transmitted in any form or by
any means, including photocopying, recording or other electronic or mechanical
methods, without the prior written permission of the publisher, except in the case of
brief quotations embodied in critical reviews and certain other noncommercial uses
permitted by copyright law. Institution of Economic Development and Social
Researches Publications®
(The Licence Number of Publicator: 2014/31220)
TURKEY TR: +90 342 606 06 75
USA: +1 631 685 0 853
E mail: iksadyayinevi@gmail.com
www.iksadyayinevi.com
It is responsibility of the author to abide by the publishing ethics rules.
Iksad Publications – 2020©
ISBN:
978-625-7139-94-6
Cover Design:
İbrahim KAYA
October / 2020
Ankara / Turkey
Size = 21 x 29,7 cm
İÇİNDEKİLER
ÖN SÖZ ...III
KISALTMALAR ... IV
SÖZLÜK ... V
GİRİŞ ... 1
Osmanlı Dönemine Kadar Antep Tarihi ... 1
Antep’in Osmanlı İdari Teşkilatındaki Yeri ... 9
Antep Tahrir Defterleri ... 9
1536 TARİHLİ TAHRİR DEFTERİNE GÖRE ANTEP ... 11
Şehrin Mahalleleri ve Nüfusu ... 11
Mahalleler ... 11
Nüfus ... 12
Şehrin Ekonomik Durumu ... 13
Vakıflar ... 15
Köy ve Mezralar ... 17
Köylerin Nüfusu ... 17
Mezralar ... 19
Ziraî Üretim ve Hayvancılık ... 21
BİBLİYOGRAFYA ... 27
DEFTERİN TRANSKRİPSİYONU ... 29
DEFTERİN TIPKIBASIMI ... 135
ÖN SÖZ
Bu çalışmanın konusu Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde 186 numarada kayıtlı
olan Tahrir Defteri’nin transkripsiyonu, değerlendirmesi ve tıpkıbasımıdır. Böyle bir çalışma
yapmaktaki amacımız, arşivlerimizde bulunan orijinal belgelerden istifade ederek Osmanlı
Devleti’nin siyasi, idari, ekonomik ve sosyal yapısının Antep şehri bağlamında
değerlendirilmesidir. Bir diğer amacımız Antep şehrinin idari yapısı, mahalleleri, nüfusu ve
şehirdeki ekonomik faaliyetleri ile köy ve mezraların nüfusu, buralardaki üretim faaliyetleri,
alınan vergiler, bu vergilerin has, zeamet, timar veya vakıf olarak dağılımlarını ayrıntılı olarak
ortaya çıkarmaktır.
Antep (Ayıntâb, Gaziantep) iline ait tahrir defterleri İstanbul'da Devlet Arşivleri Başkanlığı
Osmanlı Arşivi’nde ve Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunmaktadır.
Osmanlı Arşivi’nde bulunan 186 numaralı Ayıntâb mufassal defterinin transkripsiyonu
yapılmış ve elde edilen veriler genel bir değerlendirmeye tabi tutularak bu çalışma
hazırlanmıştır. Çalışmanın sonunda defterin tıpkıbasımı verilmiştir.
Çalışma giriş, değerlendirme, transkripsiyon ve 186 nolu tahrir defterinin tıpkıbasımı ana
başlıklarından oluşmaktadır. Giriş kısmından hemen önce kısa bir sözlük ilave edilmiştir.
Ayrıca okuyucuya kolaylık sağlaması açısından çalışmanın sonuna bir dizin eklenmiştir.
Transkripsiyonda özellikle bazı şahıs isimleri ile yer isimlerinin okunmasında zaman zaman
zorluklarla karşılaşılmıştır. Okunamayan isimler ile yer adlarının yerine üç nokta (...) konularak
hemen yanına Osmanlıca orijinal yazılışları konulmuştur. Ayrıca okunuşunda tereddüt edilen
kelimelerin yanına da orijinalleri verilmiştir. Transkripsiyonu yapılan metinler mümkün
mertebe doğru ve eksiksiz okunmaya çalışılmıştır. Ancak, Tahrir Defterlerinde kullanılan
siyakat yazı türünden dolayı birtakım okuma hatalarının olabileceği de muhakkaktır. Bu
durumun anlayışla karşılanmasını umuyoruz.
Çalışmanın bölge tarihi hakkında yapılacak olan araştırmalara katkı sağlaması temennisiyle...
Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ
Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇELİKDEMİR
KISALTMALAR
BOA, TD.
: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı,
Tapu-Tahrir defteri
C.
: Cilt
çev.
: Çeviren
DİA
: Diyanet İslam Ansiklopedisi
Ed.
: Editör
No
: Numara
s.
: Sayfa
TD.
: Tapu-Tahrir defteri
SÖZLÜK
Adet-i Ağnam: Koyunlardan ve keçilerden alınan vergi. Ağnam: Koyunlar, keçiler.Arus: Gelin. Asiyab: Değirmen. Asesiye: Gece bekçisi. Atik: Eski.
Avarız-ı Divani: Divani vergiler. Bac: Eşya ve emtiadan alınan vergi.
Bad-i Hava: Belirlenmemiş, gayri muayyen vergi.
Bennak: İşletmek üzere adına toprağı olmayan evli çiftçi, reaya. Besatin: Bostanlar.
Bezzazistan: Bedesten. Birun: Dışarı.
Cisr: Köprü.
Cizye: Hıristiyanlardan alınan baş vergisi. Cürüm: İşlenen suç karşılığında ödenen ceza.
Çift: Reaya adına yazılan belirlenmiş büyüklükteki ekilebilir arazi. Deştbani: Kır bekçisi vergisi.
Emrud: Armut. Enderun: İçeri. Esb: At. Eşcar: Ağaçlar.
Gallat: Zahireler, mahsuller, el emekleri. Ganem: Koyun.
Gebran: Gayrimüslim. Gendüm: Buğday. Hades: Yeni oluşmuş.
Harac-ı Bağat: Bağlardan alınan vergi. Hass-ı Şahi: Padişah hassı.
Hınta: Buğday.
İhtisab: Belediye vergisi.
İspençe: Gayrimüslimlerden alınan vergi. Kadim: Eski.
Kapan: Yiyeceklerin ve giyeceklerin toptan satıldığı yer. Karye: Köy.
Kevvare: Kovan, petek.
Keyl: Tahıl, hububat ölçüsü, kile, ölçek. Kıst: Hisse, pay.
Kura: Köyler.
Ma'sara: Üzüm, susam vs.yi sıkacak yer. Meremmet: Onarma.
Muhzır: Mübaşir. Müfrez: Ayrılmış.
Mücerred: İş ve kazanç sahibi olacak yaşa gelmiş bekâr erkek. Müstahfız: Kale muhafızı.
Neferen: Erkek kişiler, adamlar. Nısf: Yarım.
Nim: Yarım. Piyaz: Soğan. Rah: Yol.
Raiyyet: Hükümdara bağlı vergi veren kişi.
Reaya: Devlete itaat ederek vergisini veren çiftçiler. Resm: Vergi.
Resm-i Yatak: Konaklama vergisi. Rub: Dörtte bir, çeyrek.
Rüsum: Vergiler. Sâl: Sene.
Südüs: Altıda bir. Süfla: Aşağı. Sülüs: Üçte bir. Sülüsan: Üçte iki. Şa'ir: Arpa. Tahmis: Kahve.
Tahmishane: Kahvehane. Tahun: Değirmen. Tarik-i âmm: Ana yol. Temekkün: Yerleşmiş. Ubur: Geçme, çeçiş. Ülya: Yukarı.
GİRİŞ
Osmanlı Dönemine Kadar Antep Tarihi
Arkeolojik kazılar ve tarih araştırmaları sonucunda elde edilen verilere göre Antep ve
çevresindeki yerleşimlerin varlığı Milattan önce 3000’li yıllara kadar gitmektedir. Ancak, bu
dönemlere ait verilerde Antep isminden çok Dülük isminin yer aldığı görülmektedir.
Antep’in kuzeyinde Antep-Maraş yolu üzerinde yer alan Dülük (Doliche), Antik dönemlerde
Kuzey Suriye ile Mezopotamya’yı İç Anadolu’ya bağlayan yolların geçtiği önemli bir konumda
bulunmaktaydı. Bölge, Asurlular tarafından Babiğü, Bilabhi, Doluk, Romalılar döneminde
Dolichenus, Doulichia, Doliche ve Bizanslılar döneminde ise Tolonbh olarak
isimlendirilmiştir
1.
Dülük ve çevresi uzun zaman Hititlerin egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra Asurlular, Medler
ve Perslerin hâkimiyetine girmiştir. Milattan önce 334 yılında Asya seferine çıkan Büyük
İskender, İssus savaşını kazandıktan sonra Dülük bölgesini ele geçirmiştir. Bölge, Milattan
önce 190’lı yıllarda Romalıların, Milattan sonra 395’te ise Bizans’ın hâkimiyetine girmiştir
2.
Bu dönemde Arap sınır bölgesinin önemli bir mevkiini oluşturan Dülük, Araplarla Bizanslılar
arasında uzun yıllar süren mücadele alanı içinde yer almıştır. Bu mücadeleler sırasında
Bizanslılar’ın Dülük yakınlarında bir kale inşa ettikleri ve burasının Antep olarak bilinen şehrin
ilk çekirdeğini oluşturduğu tahmin edilmektedir
3. Ancak Milâdî 499 yılında meydana gelen
şiddetli deprem neticesinde Dülük Kalesi yıkılmış ve yerleşim yeri de büyük tahribata
uğramıştır.
Bizans’ın Arap sınır bölgesindeki bu önemli müstahkem mevkiinin yıkılması yeni bir kalenin
yapılmasını zorunlu kılmış ve Iustinianos devrinde (527-565) Antep Kalesi inşa edilmiştir
4.
Kale’nin inşasıyla birlikte Antep bir yerleşim yeri olma özelliği kazanmaya başlamıştır. Ancak
bölge için Antep (Ayıntâb) adının ne zaman kullanılmaya başlandığı net olarak tespit
edilememiştir. Bununla beraber, Ayıntâb ismi ilk defa Urfalı Mateos’un Vekayinâme’sinde
(952-1126) ve Papaz Grigor’un Zeylinde (1136-1162) geçmektedir
5. Ayrıca 13. yüzyılda Yakut el-Hamevî’nin
1 Hüseyin Özdeğer, “Gaziantep”, DİA, C. 13, İstanbul 1996, s. 466.
2 Hüseyin Özdeğer, Onaltıncı Asırda Ayıntâb Livâsı, C. I, İstanbul 1988, s. 2.
3 Özdeğer, agm, s. 466; Nazmi Sevgen, Anadolu Kaleleri I, Ankara 1960, s. 125; Rifat Ergeç, “Gaziantep Kalesi”,
Cumhuriyetin 75. Yılına Armağan Gaziantep, (ed. Yusuf Küçükdağ), Gaziantep 1999, s. 296.
4 Ergeç, “Gaziantep Kalesi”, s, 296; Sevgen, Anadolu Kaleleri I, s.123.
5 Urfalı Mateos Vekayi-Nâmesi (952-1126) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (çev. Hrant D. Adreasyan),
Mü’cemü’l-Buldân isimli eserinde de Ayıntâb adı zikredilmektedir
6. Hamevî, Ayıntâb’ın (Aynütâb)
sağlam bir kale olduğunu ve Dülük adıyla da anıldığını ifade eder. Antep adı, Haçlı
seferlerinden bahseden vekāyi‘nâmelerde Hantab, Ermeni kaynaklarında Anthaph olarak
geçmektedir. Farklı diğer kaynaklarda ise Hantab, Entab, Hatab gibi adlarla anılmıştır
7.
Bölgenin İslâm hâkimiyetine girmesi Hz. Ömer zamanında olmuştur. Arap orduları 634 yılında
Suriye’ye girdi. Daha sonra Ebu Ubeyde b. Cerrah komutasındaki kuvvetler Bizans ordusunu
Yermük’te mağlup etti (636). Uç komutanlarından İyaz b. Ganem de Menbic, Raban (Araban)
ve Dülük taraflarını ele geçirince Şam’dan Fırat’a kadar olan bölge İslâm topraklarına dâhil
edilmiş oldu
8. Ancak, Kuzey Suriye üzerindeki Bizans-Arap mücadelesi daha sonraki yıllarda
da devam etti.
Dört Halife Dönemi’ni müteakip Emevi idaresinde kalan bölge, Abbasi Devleti’nin kurulması
sonrasında yaşanan Emevi-Abbasi mücadelesi nedeniyle tekrar Bizans hâkimiyetine geçti
9.
Abbasi Halifesi Harun Reşid, Ayıntâb Kalesi de dâhil olmak üzere Kuzey Suriye’deki birçok
kaleyi 782 yılında Bizanslılardan geri alınca bölge yeniden Müslümanların hâkimiyetine geçti.
Harun Reşid, Menbic, Dülük, Raban, Kurûs, Antakya ve Tizin’i içine alan böölgeye “Avâsım”
adını verdi ve Menbic’i de Avâsım bölgesinin merkezi yaptı
10.
Türklerin Antep bölgesine gelmeleri Selçuklu hâkimiyeti öncesinde başlamış olup bazı Türk
kavimleri Kuzey Suriye ve Ayıntâb yöresine gelmişlerdir. Ancak sayıca az olmaları ve bölge
üzerinde farklı kuvvetlerin mücadele halinde olmalarından dolayı tutunamamışlardır
11. Fakat
XI. asrın sonlarına doğru esaslı ve devamlı olarak bölgeye yerleşmeye başlamışlardır. Nitekim
Alparslan’ın komutanlarından Afşin, Türkmenler’den oluşan ordusu ile Fırat’ı geçerek 1067
yılında Ayıntâb ve Raban’ı almış, daha sonra Antakya Dukalığı arazisine girerek pek çok
ganimet ve esir elde ederek Suriye bölgesinde Türk hâkimiyetini sağlamıştır
12.
Alpaslan'dan sonra fetihlere devam eden Süleymanşah 1084 yılında Antakya'yı ele geçirerek
Haleb ve civarı ile Ayıntâb’ı da topraklarına dâhil etmiştir. Haçlılar Suriye'ye geldiklerinde
6 Eş-Şeyh İmam Şehabeddin ibn Abdullah Yakut bin Abdullah el-Hameviyü’l-Rumî el-Bağdadi,
Mu’cemü’l-Buldân IV, Beyrut 1977, s. 172.
7 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 466.
8 El-Belâzurî, Fütûhu’l-Buldân, (çev. Mustafa Fayda), Ankara 1987, s. 214; Ş. Sabri Yener, Tarihi Bir Efsane:
Antebin Halife Ömer Tarafından Fethi, Gaziantep 1959, s. 4.
9 Belâzurî, Fütûhu’l-Buldân, s. 188; Özdeğer, Ayıntâb Livâsı I, s. 2-3.
10 Ernst Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı: Grekçe, Arabca, Süryanice, Ermenice Kaynaklara Göre
363’ten 1071’e Kadar, (trc. Fikret Işıltan), İstanbul 1970, s. 38.
11 Necdet Sevinç, “Gaziantep’te Yer Adları ve Türk Boyları, Türk Aşiretleri, Türk Oymakları”, Türk Dünyası
Araştırmaları, Ekim 1983, s. 13.
12 Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri I, Anadolu’nun Fethi, İstanbul 1934, s. 38; Osman Turan,
Ayıntâb bölgesi Suriye Selçuklularının idaresinde bulunuyordu
13. Haçlı kuvvetlerinin bölgeyi
ele geçirmesi üzerine Ayıntâb, 1098 yılında Urfa daha sonra Maraş ve 1140-41 yıllarında da
yeniden Urfa Kontluğu’na tabi oldu
14.
Haçlılar ile Türkler arasında sık sık el değiştiren bölge, Sultan I. Mesud’un oğlu Elbistan Meliki
II. Kılıçarslan tarafından 1144 yılında ele geçirildi. Ancak bu durum, diğer oğlu Dolat (Devlet)
ve Sivas Emiri Yağıbasan’ın isyanları nedeniyle uzun sürmedi
15. Bu arada, Sultan I. Mesud’un
damadı Atabey Nureddin Mahmud Zengi 1149 yılında düzenlediği bir seferle Ayıntâb, Telbaşer
ve Azaz’ı geri aldıysa
16da kuvvetleri mağlûp oldu. Bunun üzerine Sultan I. Mesud oğlu
Kılıçarslan’la birlikte 1149-1150 yıllarında çıktığı Kuzey Suriye seferi sonucunda Maraş,
Göksun (Keysun), Behisni, Göynük, Ayıntâb, Dülük ve Raban şehirlerini Haçlılardan geri
alınca bölge yeniden Türk hâkimiyetine geçmiş oldu
17.
I. Mesud’un ölümü üzerine (1155) Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi, 1155 yılında
Ayıntâb ve Raban’ı Selçuklular’dan aldı. I. Mesud’un yerine tahta geçen oğlu Sultan II.
Kılıçarslan, eniştesi Nureddin’den aldığı şehirleri iade etmesini talep etti. Ancak, Nureddin bu
teklifi kabul etmeyerek akınlarını sürdürmeye devam etti. Bunun üzerine Kılıçarslan 1157
yılında güçlü bir ordu ile gelerek Antep’i kuşattı ve şehri ele geçirdi. Bu gelişmeler karşısında
Nureddin Mahmud Zengi Halep’e çekilmek zorunda kaldı
18.
Antep ve çevresi 1183 yılında Eyyubi hâkimiyetine girdi
19. Selçuklu Sultanı İzzeddin I.
Keykavus, Halep Emirliği topraklarını almak için Samsat Emiri olan Eyyubi Meliki
Melikü’l-Efdal ile hareket etti ve 1218 yılında Antep’i aldı. Ancak, el-Melikü’l-Melikü’l-Efdal’in ihaneti üzerine
ordusu dağıldı ve Antep tekrar Halep Emirliği’nde kaldı
20. Keykâvus, kaybettiği yerleri geri
almak için Artuklu Hükümdarı Nâsirüddin Mahmud ve Erbil Hükümdarı Muzaffereddin
Gökbörü ile anlaşarak harekete geçmiş, ancak Malatya yakınlarında ölmesi üzerine emeline
ulaşamayacaktır
21.
13 Ali Sevim, “Suriye Selçukluları”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, İstanbul 1989, s. 425-426. 14 Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu (1098’den 1118’e kadar), İstanbul 1974, s. 77.
15 Sevim, Ali-Yücel, Yaşar, Türkiye Tarihi Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, Ankara 1989, s. 96. 16 Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadoluda Türkler, (çev. Yıldız Moran), İstanbul 1984, s. 111.
17 Turan, Selçuklular, s. 223.
18 Sevim-Yücel, Türkiye Tarihi, s. 130.
19Ramazan Şeşen, “Eyyubiler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, İstanbul 1989, s. 318. 20 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 466.
Eyyubiler zamanında Antep şehri imar faaliyetleri neticesinde büyük bir gelişme göstermiştir.
Özellikle Melik Salih Ahmed döneminde Antep Kalesi’nde köşkler, istihkâmlar ve camiler
yapılmış, şehrin çevresi çiçek ve meyve bahçeleri ve bağlar ile donatılmıştır. Ayrıca halk için
evler yaptırılmış, şehre dışarıdan da birçok kimseyi getirilip yerleştirilmiş ve mamur hale
getirilmiştir
22.
Anadolu’yu kasıp kavuran Moğol istilası Antep ve çevresinde de etkili olmuştur. Moğol
komutanlarından Baycu Noyan’ın 1258’de başlattığı askeri hareket bir yıl sonra Hülagu’nun
Suriye seferi ile tamamlanmış ve Antep bölgesi Moğollar’ın eline geçmiştir
23. Fakat kısa bir
süre sonra, Memlûk sultanlarından Kutuz Ayn Calut’ta 1260 yılında Moğolları mağlup edince
Halep ve Antep bölgesi Memlûk nüfuzu altına girmiş oldu
24. Ancak, bölge üzerindeki
Memlûk-İlhanlı mücadelesi yaklaşık 20 yıl daha devam etmiştir.
Nitekim İlhanlılar’ın 1271 yılında, Antep şehrini istila edip harap etmelerinden
25kısa bir süre
sonra Memlûk Sultanı Baybars, 1273 yılında şehri ele geçirerek yeniden Memlûk idaresini tesis
etti
26. İlhanlıları Kuzey Suriye’den tamamen uzaklaştırmak isteyen I. Baybars, 1277 yılında
Antep’ten geçip Elbistan Ovası’ndaki Selçuklu-İlhanlı ordusunu mağlup etmiş ve Kuzey
Suriye’yi İlhanlı nüfuzundan çıkarmış oldu
27. Ancak, iki devlet arasındaki Suriye’ye egemen
olma mücadelesi belli bir süre daha devam etti
28. Zira İlhanlılar Ayn Calut yenilgisinin
intikamını almak düşüncesiyle 1281 yılında Memlûk idaresi altında olan Elbistan ve Antep’i
alarak Halep’e kadar ilerlediler. Buna mukabil, aynı yıl içerisinde Kalavun’un yönetimindeki
Memlûk ordusu İlhanlıları yenilgiye uğratmış, Antep ve çevresi tekrar Memlûk idaresine
geçmiştir
29.
Bundan sonraki süreçte Antep ve çevresi Memlûkler ile Dulkadiroğulları arasında bir nüfuz
mücadelesi alanı oldu. Dulkadir Beyliği’nin kurucusu Zeyneddin Karaca Bey hem Dulkadir
ulusunu bir beylik haline getirmiş hem de Bozoklar’ın ve Halep Türkmenleri’nin reisi olmuştu.
Bu dönemde Antep ve çevresi yoğun bir şekilde Dulkadirli Türkmenleri ile meskûndu
30.
22 Leslie Pierce, Ahlak Oyunları; 1540-1541 Osmanlı’da Ayntab Mahkemesi ve Toplumsal Cinsiyet, (çev. Ülkün
Tansel), İstanbul 2005, s. 57.
23 Turan, Selçuklular, s. 509.
24 Şehâbeddin Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı Tarihine Toplu Bir Bakış”, Tarih Dergisi, 25 (1971), s. 9-11; Altan
Çetin, Memlûk Devleti’nin Kuzey Sınırı, Ankara 2009, s. 76.
25 Refet Yinanç, Dulkadir Beyliği, Ankara 1989, s. 3-4. 26 Çetin, Kuzey Sınırı, s. 72.
27 Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı”, s. 11–13; Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.
28 Kazım Yaşar Kopraman, “Memluklular”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, İstanbul 1989, s.
459-460.
29 Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı”, s. 12; Çetin, Kuzey Sınırı, s. 77-78. 30 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.
Zeyneddin Karaca 1343 yılında Memlûklerin Halep Valisi Yelboğa ile yaptığı savaşı kazanınca
Antep Dulkadiroğlularının idaresine geçti
31. Fakat 1353’te Zeyneddin Karaca’nın Memlûkler
tarafından öldürülmesi üzerine Antep yeniden Memlûklerin kontrolü altına alındı
32.
Memlûk-Dulkadirli mücadelesi Antep’in birçok kez ele değiştirmesine neden olmuştur. Nitekim şehrin
1361 yılında yeniden Dulkadir hâkimiyetine geçtiği görülmektedir
33.
Atabey Berkuk 1381 yılında büyük bir orduyu Dulkadirliler üzerine gönderdi. Dulkadirli Halil
Bey’in küçük kardeşi Sûlî Bey’in (Sevlî) idaresindeki kuvvetleri yenen Memlûkler Antep ve
Halep’in kuzey bölgesini ele geçirdiler. Buna mukabil, Sûlî Bey Memlûklere karşı mücadele
etmeyi sürdürdü. Malatya nâibi Mintaş ile yakın ilişkiler kurup güç ve nüfuzunu arttırdıktan
sonra kuvvetleriyle Antep’e gelerek yağmaladı. Kardeşi Osman Bey’i iç kalenin muhasarası
için görevlendirdi. Yaklaşık bir ay süren kuşatma sırasında şehir ve halk çok zarar gördü. Kaleyi
alamayan Osman Bey kuşatmayı kaldırarak Maraş'a dönmek zorunda kaldı. Ancak Sûlî Bey bir
süre sonra on bin kişilik bir kuvvetin başında tekrar Antep'e geldi. Kendisine Mintaş'ın
buyruğundaki Türkmenlerin teşkil ettiği bin kişilik bir kuvvet de katılmıştı. Dulkadirliler 1390
yılı Eylül sonlarına doğru şehri işgal edip kaleyi kuşattılar. Kuşatılanlar arasında bulunan
çağdaş tarihçi Bedreddin Ayni (Antepli) Sûlî Bey ve Mintaş'ın Antep halkına karşı yaptıkları
baskıyı tufana bezetmiştir. Halkın çektiği sıkıntıyı; "kuşatmacılar işkence yapıp kadınları
kaçırarak halka zulmediyorlardı
.
Mancınıklar kalede gedik açarken mahsurlar kale muhafızı
Muhammed bin Şehri kumandasında büyük bir cesaret ve fedakârlıkla kaleyi müdafaa
ediyordu. Kalede içecek su azalmasına rağmen hiç kimse sızlanmıyordu" ifadeleri ile dile
getirmiştir
34.
Kuşatma uzayınca Sûlî Bey Sultan Berkuk'un öfkesinden ve intikamından korktuğu için
Mintaş'ı terk ederek Maraş'a çekildi. Halep'in yeni valisi Kara Demirtaş'ın ordusu ile Antep’e
gelmekte olduğunu haber alan Mintaş kuşatmayı kaldırıp Memlûk birlikleri Antep'e girdiği gün
şehri terk etmiştir
35.
Memlûkler ile Dulkadiroğulları arasında bu mücadelenin devam ettiği sırada Timur ordusu ile
Güneydoğu Anadolu’ya gemiş Mardin’i kuşatmış ve Diyarbakır’ı zapt etmişti.1400 yılında
Behisni’yi ele geçiren Timur, Antep’e yönelerek aynı sene içerisinde şehri zaptederek kaleyi
31 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 13. 32 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 18.
33 İsmail Altınöz, “Dulkadır Eyâletinin Kuruluşunda Antep Şehri (XVI. Yüzyıl)”, Cumhuriyetin 75. Yılına
Armağan Gaziantep, (ed. Yusuf Küçükdağ), Gaziantep 1999, s. 106.
34 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 31. 35 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.
muhasara altına aldı
36.
Kalenin burçlarını yıktıran Timur, halkın bir kısmını bağışlamış, büyük
bir kısmını da kılıçtan geçirerek şehri harabeye çevirmiştir
37. Timur’un ani bir kararla Suriye
taraflarından çekilmesi üzerine, Antep ve çevresi tekrar Memlûklülerin eline geçti. Bu esnada
Memlûklü beyleri arasında meydana gelen mücadelede Memlûk sultanı tarafını tutan Dulkadirli
Alâeddin Ali, 1402 yılında Antep’e vali tayin edildi. Böylece, bölge yeniden Memlûklü
idaresine geçmiş oldu
38.
Alâeddin Ali’nin yerine 1406’da vali tayin edilen Akmul, savaş meydanında hayatını
kaybedince, Halep Kalesi’nde tutuklu bulunan Alâeddin Ali firar ederek Antep hâkimi oldu.
Bu durum karşısında harekete geçen Memlûk ordusu 1408’de Antep’i yeniden idaresi altına
aldı
39. Böylece Antep yine Dulkadiroğulları ile Memlûkler arasında çatışma alanı olmaya
devam etmiştir. Halep naibi, Dulkadirli taraftarı olarak düşündüğü ve problem kaynağı olarak
tasavvur ettiği Antep şehri ileri gelenlerini 1410 yılında tutuklatarak Halep’e götürmüştür
40.
Memlûklerin Halep valisi Şeyh, Suriye’de kendi yönetimini kurmak için 1411 yılında
Dulkadiroğullarından yardım istemiş, bu desteğe karşılık ise kendilerine Antep’i önermiştir.
Dulkadirli Nasreddin Mehmed Bey önce bu teklifi kabul etmemiş, ancak Şeyh’in ısrarı üzerine
kabul ederek Kasım 1411 tarihinde Antep’i almıştır
41. Böylece üç yıl aradan sonra Antep
yeniden Dulkadiroğullarının hâkimiyetine geçmiş oldu. Bu sıralarda Dulkadirlilerin,
Osmanlılar ile yakınlaşması Memlûk tahtını ele geçiren Şeyh’i endişelendirmiştir. 1414’te Şam
ve çevresinde meydana gelen karışıklıkları bastırdıktan sonra Antep’i tekrar kendi idaresi altına
almıştır
42.
Antep şehri ve çevresi 1418 yılında yeni bir saldırıya maruz kaldı. Akkoyunlu Hükümdarı
Karayülük Osman, Karakoyunlu topraklarına girerek Mardin’i kuşattı ve etrafını yağmaladı.
Karakoyunlu Hükümdarı nın üzerine gelmesiyle de kaçarak Halep’e sığındı. Karayülük’ü takip
eden Karakoyunlu kuvvetlerinden bir kısmı Antep üzerine yürüyünce Antep nâibi ve halkın bir
kısmı şehri terkedip kaçtı. Böylece Antep Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yûsuf’un idaresine
geçti. Bu arada Karayülük’ü takip için Halep’e yaklaşan bir Karakoyunlu birliği Halep Nâibi
Yeşbek tarafından mağlûp edildi. Kara Yûsuf, askerlerinin bu yenilgisi üzerine Yeşbek’e
gönderdiği mektupta Antep’e gelmiş olmasından dolayı özür dileyerek Karayülük’ü
36 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.
37 Nizameddin Şâmî, Zafername, (çev. Necati Lugal), Ankara 1987, s. 266-267. 38 Yinanç, Dülkadirli Beyliği, s. 35-42; Çetin, Kuzey Sınırı, s. 82.
39 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 36-37. 40 Çetin, Kuzey Sınırı, s. 83.
41 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 38. 42 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 42.
cezalandırmaktan başka bir amacı olmadığını bildirdi. Fakat Kara Yusuf kısa bir süre sonra
Antep’in çarşı ve pazarlarını yaktı ve şehri yağma etti. Ayrıca halktan da yüz bin dirhem ile
kırk at aldıktan sonra buradan Bire tarafına geçti
43.
Dulkadirli Beyi Şehsuvar Bey, Memlûk Sultanı Kayıtbay’ın emirlerinden Emir Canbek’in
ordusunu Ayıntâb yakınlarında 1467 yılında mağlup edince, Halep’e kadar olan yerler
Dulkadirli hâkimiyetine geçti. Fakat 1472 yılında Emir Yeşbek komutasındaki bir Memlûk
ordusu Antep yakınlarında yapılan savaşta Şehsuvar Bey’i yendi. On günlük kuşatma
sonrasında Antep tekrar Memlûk idaresine geçti
44.
Ancak Antep üzerindeki Memlûklü-Dulkadirli mücadelesi kesilmeden devam etti. Zira
Dulkadiroğulları Antep bölgesine hâkim olmak için Memlûklerle çatışmaya girmekten
kaçınmayacaklardır. II. Mehmed’in (Fatih) desteği ile 1479 yılında beyliği ele geçiren
Alaüddevle Bey, kısa bir süre sonra Antep’i Dulkadiroğullarının idaresi altına aldı
45. Antep,
Alâüddevle Bey zamanında imar edildi. Kendi adıyla anılan bir cami ve bir maslak (büyük su
haznesi) yaptırarak bunların masrafları için de vakıflar kurdu
46.
Fakat zamanla Alaüddevle’nin Osmanlılarla olan ilişkileri bozuldu. Zira Çaldıran Seferi
sırasında Yavuz Sultan Selim’in Alaüddevle Beyi Osmanlıların yanında savaşa katılmak için
sefere davet etmesine
47Dulkadir Beyi yaşını bahane ederek katılmamıştır
48. Aslında
Alaüddevle Bey, Şah İsmail ile ittifak hâlinde idi. Ayrıca, Yavuz’un yeğeni Şehsuvar oğlu Ali
Bey’i himaye etmesine içerlemişti
49. Bu sebeplerden ötürü, Dulkadir Beyi Osmanlı ordusu için
yiyecek ve hayvan temin eden kişilere bunların satışını yasaklatmış ve oğulları vasıtasıyla da
onların iaşe ve teçhizatlarını yağmalattırmıştı
50. Bu durum karşısında, Yavuz Sultan Selim
Çaldıran Zaferi ve Kemah’ın fethinden sonra Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu
Alâüddevle üzerine gönderdi. Şehsuvaroğlu Ali Bey’in öncülük ettiği Osmanlı ordusunu
Göksun ile Andırın arasında Ördekli mevkiinde karşılayan Alâüddevle yenildi ve öldürüldü (13
Haziran 1515). Dulkadir Beyliği’ne Şahsuvar Bey'in oğlu Ali Bey tayin edildi. Böylece beylik
tamamen Osmanlı’ya tabi duruma getirilmiş oldu
51.
43 Faruk Sümer, Kara Koyunlular I, Ankara 1984, s. 100; Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.
44 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 2003, s. 172. 45 Salahaddin Tansel, Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askeri Faaliyeti, İstanbul 1999, s. 340.
46 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.
47 Selahattin Tansel, Yavuz Sultan Selim, Ankara 1969, s. 102. 48 Hoca Sa‘deddin Efendi, Tacü’t-Tevârih II, İstanbul 1279, s. 287.
49 Şehabeddin Tekindağ, “Yeni Kaynak ve Vesikaların Işığı Altında Yavuz Sultan Selim’in İran Seferi”, Tarih
Dergisi, C. 17, S. 22, 1967, s. 61.
50 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 96. 51 Tansel, Yavuz Sultan Selim, s. 101–107.
Safevi Hükümdarı Şah İsmail'i Çaldıran'da yenen Yavuz Sultan Selim, Memlükler'e tabi
Dulkadiroğulları'nı da ortadan kaldırınca Memlûkler ile Osmanlılar savaşın eşiğine geldi.
Esasında iki devlet arasındaki ilişkilerin bozulmasında; Dulkadir beyi Alaüddevle’nin
Memlûklerle iş birliği yapıp, Osmanlılara düşmanca tutum takınması ve Memlûklerin desteği
ile Osmanlı şehzadelerinin Memlûklülere sığınması olayları etkili olmuştur
52. Bundan dolayı
Yavuz Sultan Selim Memlûk meselesini kesin bir sonuca bağlamak niyetinde idi. Fakat bu
niyetini gizli tutarak yapacağı seferi İran üzerine olacakmış gibi gösteriyordu
53.Yavuz Sultan Selim, 1516 yılı ilkbaharında Veziriazam Sinan Paşa komutasındaki kırk bin
kişilik bir kuvveti Fırat bölgesine gönderdi. Görüntüde sefer Safeviler’e karşı düzenlenmişti.
Sinan Paşa, Maraş-Malatya üzerinden Diyarbekir’e doğru gidecek, bir engelleme durumu ile
karşılaşması halinde durumu payitayhta bildirecekti
54. Diyarbekir’e gitmekle görevli olduğunu
sınırdaki Memlûk beylerine bildiren Sinan Paşa, Fırat'ı geçmek için müsaade talebinde bulundu.
Ancak bu talep Memlûk komutanları tarafından reddedildi
55. Bu arada Kansu Gavrî de 50 bin
kişilik bir kuvvetle Şam'a geldi
56.
Bu durum karşısında, ulemâ ve devlet adamlarıyla konuyu istişare eden Yavuz Sultan Selim
Memlûklara karşı savaş kararı almıştır
57.
Alınan kararı Veziriazam Sinan Paşa'ya ileterek,
kendisinin de derhal yola çıkacağını ayrıca bildirmiştir. Ayrıca, gerçek amacının Memlûkler
tarafından bilinmediği düşüncesinden hareketle seferin İran üzerine olduğunu yaymaya devam
etmiş ve bir elçilik heyetini birçok hediyeler ve bir mektupla birlikte 4 Haziran 1516'da Kansu
Gavrî'ye gönderdi. Kendisi de 5 Haziran 1516'da İstanbul'dan harekete geçti
58.
Yavuz Sultan Selim, Behisni üzerinden geçerek Ayıntâb yakınındaki Merzüban çayı
yakınlarına gelerek ordugâhını kurdu. Bu esnada Memlûklerin Ayıntâb vilâyeti emiri olan
Yunus Bey Osmanlı ordugâhına gelerek padişaha itaatini bildirdi. Böylece Ayıntâb, barış
yoluyla (19 Receb 922) 18 Ağustos 1516 tarihinde Osmanlı hâkimiyetine girmiş oldu
59. 20
Ağustos’ta Yavuz Sultan Selim, Ayıntâb’a gelerek şehirde üç gün kaldı. Daha sonra Osmanlı
ordusu şehrin takriben 50 km güneyinde, 24 Ağustos 1516’da Merc-i Dabık’da yapılan savaşta
Memlûk ordusunu yendi. 23 Ocak 1517’de de Ridâniye’de yapılan savaşı da kazanan
52 Tansel, Yavuz Sultan Selim, s. 108-119.
53 Tansel, Yavuz Sultan Selim, s. 123-124; Enver Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam Beylerbeyliğinin İdarî Taksimatı”,
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 13, S. 1, Elâzığ 2003, s. 353.
54 Hoca Sadettin, Tâcü't-Tevârih, II, İ stanbul, 1279, s. 325; Selahattin Tansel, Aynı eser, s. 127. 55 Solak-zâde, Tarih, İstanbul, 1297, s. 383-384.
56 Müneccibaşı Ahmed, Sahâifü'l-Ahbâr, III, İstanbul, 1285, s. 461. 57 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 353.
58 Hoca Sadettin, II, s. 328-329; Müneccimbaşı, III, s. 462.
Osmanlılar, Memlûk hâkimiyetine son vererek bölgenin tamamen hâkimi oldular
60.
Antep’in Osmanlı İdari Teşkilatındaki Yeri
Memlûk seferine çıkan Yavuz Sultan Selim, güzergâhı üzerinde yer alan Malatya ve Antep'i ele
geçirdikten sonra buralara birer bey atamıştır. Malatya Sancakbeyliğine Hasan Bey, Antep'in
idaresi için de de Nasuh Bey'i tayin etmiştir. Daha sonra Memlûklere karşı kazanılan zaferi
müteakip ele geçirilen bölgelere ayrı ayrı idareciler görevlendirilmiştir. Böylece Memlûkler'den
alınan topraklar Şam (=Arab) ve Mısır olmak üzere iki beylerbeyiliğe ayrılmıştır
61.
Şam Beylerbeyiliği’nin ilk idarî taksimatını gösteren tarihsiz bir sancak listesine göre
“Vilâyet-i Arab” başlığı altında 15 sancak z“Vilâyet-ikred“Vilâyet-ilmekted“Vilâyet-ir. Bu l“Vilâyet-isteye göre Ayıntâb, Arab V“Vilâyet-ilâyet“Vilâyet-in“Vilâyet-in
bir sancağı olup, Çakırcı-başı Nasuh Bey de sancakbeyidir. 1522 ve 1527 yıllarına ait sancak
listelerine göre Şam Beylerbeyliği 13 sancaktan müteşekkildir. Bu sancaklardan biri olan
Ayıntâb’ın Sancakbeyi Sinan Paşa oğlu Muhammedşah Bey’dir
62.
XVI. yüzyılın ilk yarısında Şam vilâyetinin kuzey ucundaki sancağını teşkil eden Ayıntâb’ın
güneyinde Haleb, doğusunda Birecik, kuzeyinde ve batısında ise Zulkadir (Dulkadir) vilâyeti
arazisi yer almaktaydı. Ayıntâb sancağının 1523 yılında Ayıntâb, Derbsâk (Gündüzlü), Tell
Başer ve Nehrü'l-Cevaz olmak üzere dört nahiyesi ve bir kaza merkezi (Nefs-i Ayıntâb)
mevcuttur
63.Bir süre sonra, Derbsâk nahiyesi Haleb sancağına dâhil edildiği için, Ayıntâb
sancağı; Ayıntâb, Tell Bâşer ve Nehrü'l-Cevâz adlı üç nahiyeden ibaret kalmıştır
64.
Antep Tahrir Defterleri
Tahrir kelime olarak yazma, kaydetme, deftere geçirme manasındadır. Osmanlı mali
teşkilatında ise vergilerin ve bu vergileri vermekle mükellef olan kimselerin tespiti için farklı
bölge veya şehirlerde yapılan sayımların yazıldığı defterler için kullanılan bir tabirdir
65.
Herhangi bir bölge Osmanlı hâkimiyetine alındıktan sonra yapılan işlerin başında o bölgenin
sayımının (tahrir) gelmektedir. Tahriri yapılan bölgede bulunan şehir veya köylerin yetişkin
erkek nüfusu tek tek kayıt altına alınmaktadır. Ayrıca, her türlü ticari emtia, bunlardan alınacak
vergi miktarları, köy ve mezralarda istihsal edilen zirai ürünler, yetiştirilen hayvan çeşitleri ile
60 Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı”, s. 35-36; Özdeğer, Ayıntab Livası I, s. 11. 61 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 356.
62 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 358-359. 63 BOA, TD, nr. 998, s. 298.
64 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 372.
bunlardan alınacak vergi tutarları ayrıntılı bir şekilde tespit edilip kaydedilmekte ve tahrir
defterleri bu şekilde hazırlanmış oluyordu. Tahrir defterlerinde yer alan bu ayrıntılı veriler
doğrultusunda ilgili bölgenin idarî yapısı belirlenerek bölgenin idaresi bu çerçevede
sağlanmaktaydı.
Antep’le ilgili 7 adet tahrir defteri mevcuttur. Bunlardan 5’i Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı’nda, 2’si de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi’ndedir.
Osmanlı Arşivi’nde bulunan ilk Tapu Tahrir Defteri 1536 (943) tarihli olup mufassal bir
defterdir. Arşivin fihristinde 186 numara ile kayıtlı olup toplam 86 sahifedir. Transkripsiyonunu
yaptığımız defterin 1. ve 2. sahifelerinde Arapça mukaddimesi mevcuttur. 3-5. sahifelerde
Kanunnâme-i Livâ-i Ayıntâb yer almaktadır. 6. sahifede yer alan fihristte Nefs-i ‘Ayıntâb,
Nâhiye-i ‘Ayıntâb, Nâhiye-i Telbâşer ve Nâhiye-i Nehrü’l-Cevz kayıtları bulunmakla beraber,
defterin muhtevasında sadece Antep şehir merkezi ile Antep Nahiyesi ile ilgili kayıtlar
mevcuttur.
Osmanlı Arşivi’nde bulunan bir diğer defter 1543 (950) tarihli olup mufassaldır. Osmanlı Arşivi
fihiristinde 373 numarada kayıtlıdır. Defterde Ayıntâb, Telbâşer ve Nehrü'l-Cevz nahiyelerine
ait kayıtlar mevcut olup 316 sahifedir. Defterin baş kısmında kanunnâme mevcut değildir. 373
numaralı defter, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayınları
arasında 2010 yılında dizin, transkribe ve tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır
66.
Aynı arşivde bulunan 231 nolu tahrir defteri 373 nolu mufassal defterin icmali olup, 70
sahifedir. Keza aynı arşivde bulunan 488 nolu ve 1569 (977) tarihli defterin ise mufassalı tespit
edilememiştir
67.
Osmanlı Arşivi’nde 301 numarada kayıtlı olan ve 1557 (964) tarihinde
68yazılmış olan Antep
vakıfları tahrir defterinde vakıf muhasebe kayıtları yer almaktadır. Defter 36 sahifeden ibarettir.
Tapu Kadastro Arşivi'nde bulunan ve III. Murad devrinde tanzim edilen diğer bir vakıf
muhasebe defteri ise 556 numaralı Haleb Mufassal Vakıf Defteri’dir.
Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi'nde bulunan 161 numaralı
Mufassal Tahrir Defteri 1574 (982) tarihli olup Ayıntâb, Nehrü'l-Cevz ve Telbâşer nahiyelerini
ihtiva etmektedir. Defterlerin baş kısmında kanunnamesi mevcuttur. Ayrıca 161 numaralı
66 373 Numaralı ‘Ayntâb Livâsı Mufassal Tahrîr Defteri (950/1543), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı
Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın No:45, Ankara 2000.
67 Özdeğer, Ayıntâb Livâsı I, s. 16. 68 Özdeğer, Ayıntâb Livâsı I, s. 16.
mufassal defterin icmali olan 313 numaralı 33 varaktan oluşan defter Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi'nde bulunmaktadır.
1536 TARİHLİ TAHRİR DEFTERİNE GÖRE ANTEP
Bu başlık altında 1536 tarihli tapu-tahrir defterindeki veriler çerçevesinde Antep şehrinin
mahalle sayısı, nüfusu ve ekonomik yapısı ile sancak dâhilinde yer alan nahiye ve köylerin
sayısı, buralarda yaşayan nüfus, üretimi yapılan zirai mahsullerin çeşit, miktar ve vergi gelirleri
üzerinde durulacaktır.
Şehrin Mahalleleri ve Nüfusu
Mahalleler
Mahalle, şehirdeki en küçük yerel birim, en küçük idari ünite olarak fiziksel ve sosyal mekân
gelişiminin başta gelen belirleyicilerden biridir. Gelişmiş İslâm şehirlerinde işlevsel ve sosyal
bütünlüğü olan birimler şeklinde karşımıza çıkan mahalleler, İslâm tarihinin erken
dönemlerinden bu yana şehir tanımında önemli yeri olan fizikososyal olgulardır
69.
Osmanlı şehir örgütlenmesinde mahalleler önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı şehrinin en
önemli özelliği, fiziksel ve sosyal yönden klâsik İslâm şehri gibi mahallelere bölünmesidir.
Mahalle teriminin Osmanlı şehri için üç temel anlamı vardır. İlk anlamıyla mahalle, şehir ve
kasabalarda benzer özellikler taşıyan kişilerin birlikte yaşamlarını sürdürdükleri bir mekândır.
İkinci anlamıyla birbirlerini tanıyan, adeta bin kişilik bir aile gibi, birbirinin hakkını koruyan
ve bütün sorunlarını kendi içlerinde halleden, bir ölçüde birbirinin davranışlarından sorumlu,
sosyal dayanışma içinde olan kişilerden oluşan ve aynı mescitte ibadet eden bir cemaattir.
Üçüncü anlamı ile mahalle tahrir defterlerinde adları tek tek kaydedilmiş vergi mükelleflerinin
oluşturduğu bir topluluktur
70.
1536 tarihli tahrir kayıtlarına göre Antep şehri 22 mahalleden oluşmaktadır. Ayrıca bazı
mahalleleler sokaklara bölünmüştür. Nitekim Körtüncü (Hacıoğlu) Mahallesi’nde 2, İbn-i
Ammi Mahallesi’nde 5 ve Hamam Mahallesi’nde 2 sokak (zokak) mevcuttur. Bunun dışında
Şehreküsdü Mahallesi’nde bazı kişilerin civarda bulunan mağaralarda yaşadıkları
görülmektedir. Bu 22 mahallenin 21’inde Müslümanlar yaşamaktadır. Sadece bir mahallede
(Ermeniyan) gayrimüslim nüfus meskûndur.
69 İsmail Kıvrım, “Osmanlı Mahallesinde Gündelik Hayat (17. Yüzyılda Gaziantep Örneği)”, Gaziantep
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 8, S: 1 (2009), s. 247.
Hane sayısı baz alındığında Antep şehrinin en büyük mahallesi 154 hane ile İbn-i Sekak
Mahallesi’dir. Bunu 151 hane ile Şehreküsdü, 133 hane ile İbn-i Ammi, , 118 hane ile İbn-i
Eyyub, 117 hane ile Ali Tüccâr, 109 hane ile Körtüncü ve 108 hane ile Hamam mahalleleri takip
etmektedir. Gayrimüslim nüfusun yaşadığı Ermeniyan Mahallesi ise 19’uncu sırada yer
almaktadır (tablo:1).
Nüfus
Antep şehrinde 1536 tarihinde 22 mahallede 1817 hane mevcuttur. Ayrıca 436 mücerred
(bekâr), 16 imam, 2 mecnun, 2 hatip ve 1 ama kayıtlıdır. Bu veriler nüfusa dönüştürülürken
hane, imam ve hatip sayıları 5 katsıyı ile çarpılarak diğer veriler ilave edilmiştir. Buna göre
yapılan hesaplama ile 9614 kişilik tahmini nüfus elde edilmiştir
71. Buna göre nüfusun %60’a
yakını ilk 10 mahallede meskûndur. Nüfus bakımından en kalabalık mahalle ise 798 kişi ile
Şehreküsdü Mahallesi gelmektedir (şehirdeki toplam nüfusun %8,30’u). En az nüfusun
barındığı mahalle ise İbn-i Küre Mahallesi’dir (şehirdeki toplam nüfusun %2,27’si).
Tablo: 1 Antep Şehri Mahalleleri (1536)
Mahalle Adı H. M. İ. Ht. Mc. A. 1 Kâdı 85 27 1 - - - 2 İbn-i Şeker 88 36 1 - 2 - 3 Bostâncı 60 27 - - - - 4 Çukur 82 9 - - - - 5 Ali Tüccâr 117 27 1 1 - - 6 Akyol 53 12 1 1 - - 7 Kayâcık 48 14 1 - - - 8 İbn-i Eyyub 118 23 1 - - -
9 Körtüncü nâm-ı diğer Hacı Oğlu 42 10 - - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Acem 29 8 - - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Nakkâş 38 10 - - - -
10 Sefer nâm-ı diğer Eblehlü 42 17 - - - -
11 Târla 99 16 - - - -
12 İbn-i Ammi Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Develü 27 20 1 - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Başıbüyük 11 2 - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Acem Oğlu 14 5 1 - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Camii Köhne 14 6 1 - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Sofuyan 20 9 1 - - -
Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Ahmed Fakih nâm-ı diğer Kör Fakih 47 9 - - - -
13 Kürkcü 56 6 - - - -
14 Boyâcı 53 7 - - - -
Sâkinân-ı der Mağâra ta’rif-i Kürd Depesi 17 1 - - - -
15 İbn-i Küre 40 17 - - - 1
16 Yahni Ali 42 14 - - - -
Mahalle Adı H. M. İ. Ht. Mc. A.
17 Kozluca 67 8 - - - -
18 Hamâm zukak-ı Debbâğlar 47 12 1 - - -
Zukâk-ı Kastal 31 5 - - - -
Zukâk-ı Hamam-ı Tışlâki 30 2 - - - -
19 İbn-i Sekâk 154 18 1 - - -
20 Şehreküsdü 113 27 1 - - -
Sâkinân-ı Mağârahâ der Mahalle-i Mezkûre 38 6 1 - - -
21 Tevbe 51 15 1 - - -
22 Ermeniyan 44 11 1 - - -
Toplam 1817 436 16 2 2 1
Şehrin Ekonomik Durumu
Antep’te yağ, pirinç, zeytin vb. yiyecek maddelerinin toptan satıldığı bir pazar yeri, bir
bedesten, bir meyhane, bir debbağhâne, bir kirişhâne, koyun pazarı, büyükbaş hayvan pazarı
ve esir pazarı bulunmaktaır. Ayrıca mirî veya vakıf araziler üzerinde dükkân inşa edenlerden
alınan arsa kirasına (hakr) göre 2000 adet dükkânın varlığı kaydedilmiştir. Şüphesiz incelenen
dönemde Antep şehrindeki dükkân sayısı bu rakamdan çok daha fazladır. Kentteki
imalathâneler ve ticari mekânların sayıca fazla olması, bu imalathânelerde imal edilen ürünlerin
şehir halkının ihtiyacından çok fazla olduğunu ve çevre bölgelerin ihtiyacını da karşıladığını
göstermektedir.
1536 tarihli tahrir defterinin bir özelliği de şehirde yaşayan bazı şahısların isimlerininin hemen
altına mesleklerinin de yazılmış olmasıdır. Buna göre çeşitli meslek grupları şöyledir.
‘Allef, abacı, arasacı, arpacı, aşçı, attar, avcı, baklacı, basmacı, başçı, bazcı, bıçakçı, bostancı,
boyacı, börkcü, cullah, çerçi, çörekçi, dakak, debbağ, değirmenci, dellâl, demirci, derzi, deveci,
ekinci, eşekçi, etmekci, eyerci, hamrî, harirî, hattab, helvacı, kabancı, kadayıfcı, kalburcu,
kargirî, kassab, katırcı, katrancı, kaymakçı, kazancı, keçeğî, kefşger, kendirci, kerpici, kılıççı,
kırbacı, kuyrukcu, küfüncü, kürkçü, kürtüncü, leblebici, muzedûz, nakkâş, natur, neccâr, okçu,
oyuncu, sabbâğ, sagrıcı, saka, sayyâd, sırçacı, silahî, sucu, şerbetçi, tabılcı, tacir, tanburî,
tarakçı, taşçı, yazcı, zerger, zeytunî ve zibilci.
Tablo:2 Antep Şehir Gelirleri ve Dağılımı (1536)
No Mukataanın Adı Yıllık (akçe) Statüsü
1 Mahsul-i kapân-ı revğan-ı sâde ve erz ve zeyt ve gayri 22200 PH.
2 ‘Adet-i dellâliye-i Zebib 3000 PH.
3 ‘Adet-i dellâliye-i bezâzistân 3320 PH.
4 Beytül mal ve mal-ı gaib ve mal-ı mefkûd ve yave ve kaçgun der liva-i mezbûre 5000 PH.
5 Cizye-i gebrân-ı nefs-i şehir - -
6
‘Adet-i resm-i duhan-ı kışlâkçıyan-ı Türkmânan ve gayri. Der livâ-i m. Beher hane
fi: 12 akçe - -
7 ‘Adet-i resm-i duhan ki livâ-i mezburede kışlâyub kışlâk-ı Türkmân taifesinden yılda bir mart ayında resm-i duhan deyu her hâneden on ikişer akçe alınugelmişdir 18000 PH.
8 Resm-i otlak ve yatak ‘an Türkmânan 5000 PH.
9 ‘Adet-i ağnâm-ı vilâyet-i ‘Ayıntâb. Hass-ı şâhi, ‘an hashâi mirlivâ ve erbâb-ı timâr-ı livâ-i m. Kuralar bahsinde yerlü yerinde kaydolunmuşdur. 5922 PH.
10 Hakr-i Dekâkin 2000 bâb beher fi 1 pare 2000 PH.
11 Niyâbet ve cürm-i cinâyet ve resm-i arûsiye 15000 PH.
12 Mahsul-i bâc-ı ağnâm-ı kassaban-ı nefs-i şehir 40000 PH.
13 Mukâta’a-i meyhâneha 16000 PH.
14 Mukâta’a-i Debbâğhâne-i nefs-i şehir 3600 PH.
15 Mukâta’a-i Kirişhâne-i nefs-i şehir 3180 PH.
16 Bâc-ı bâzâr-ı siyâh der nefs-i şehir 34500 PH.
17 Nısf-ı bâd-i heva-i livâ-i mezkûr 10000
18 Bâc-ı bâzâr-ı ağnâm 3000 MH.
19 Bâc-ı bâzâr-ı esb ve ester ve katır ve gâv ve câmus ve gayri 5000 MH.
20 Bâc-ı bâzâr-ı üsera 1200 MH.
21 Mahsul-i ihtisab-ı nefs-i şehir 6000 MH.
22 ‘Adet-i bâzâr-ı ‘arsa 6000 MH.
23 Mahsul-i ser ‘asesan 5000 MH.
24 Öşr-i besâtin ma’a resm-i ceviz-i nefs-i şehir 7000 MH.
25 Resm-i ağnam-ı şehirlüyan 1500 MH.
26 Resm-i kovan-ı ahali-i şehir 2348 MH.
27 Resm-i asiyâbân-ı şehirlü 420 MH.
Toplam 224190
Tabloda görüleceği üzere, Antep şehrinde 1536 tarihinde önemli bir ticari canlılık mevcuttur.
Şehirdeki mukataalardan elde edilen gelirler toplamı 224.190 akçeden ibarettir. Bu gelirlerin
176.722 (%79) akçesi padişah hassı, 37.468 (%17) akçesi beylerbeyleri hassı olarak ayrılmıştır.
10.000 (%4) akçesinin ise kime tevcih edildiği belli değildir.
Vakıflar
Osmanlı Devleti’ninin sosyal ve ekonomik yapısında vakıfların önemli bir yer tuttuğu
bilinmektedir. İmparatorluğun hemen her bölgesine yayılmış olan vakıf müesseseleri dini,
sosyal, eğitim ve ekonomik alanlarda birçok hizmet ifa etmekteydi. Ayrıca bu vakıflar bir nebze
de olsa sosyal adaletin sağlanmasında katkı sunmakta idi
72.
Antep ve çevresinde de birçok vakıf kurulmuş ve değişik alanlarda önemli hizmetler
görmüşlerdir. Fakat burada Antep vakıflarının Osmanlı dönemindeki sayı ve hizmetleri
üzerinde durulmayacak, sadece 1536 tarihli tahrir defterinde kayıtlı olan vakıflar hakkında bilgi
verilecektir. Adı geçen defterimiz bir vakıf defteri olmayıp, tahriri yapılan köy ve mezralardaki
vakıf kayıtlarını ihtiva etmektedir. Buna göre kaydı geçen vakıflar tablo 3’te verildiği gibidir.
Tablo:3 Antep’te Vakıflar (1536)
Vakfın Adı Bulunduğu yer Hisse (akçe) Tutar
1 Ahmed bin Hacı Kasım bin Hacı Mehmed bin Ahi Mümin eş-şehir bi-İbn-i Demirci ala Zaviye
Beg-sekisi M. Tamamen 200
Gerceyin K. 12 T 3156
2 Ahmed Çelebi b. Şeyh Osman b. Şeyh Evliya Câberûn K. Tamamen 2100
3 Ali bin Said bin Timur li-tealtüfi ala müderrisiye Güneyse (Kilisacik) K. Rub' 423
4 Bedirkendi Ky. Mescidi Bedirkendi K. 400
5 Cemaleddin Yusuf bin Şehabeddin Ahmed bin Tin Atâbeg K. 6 T 1737
6 Dülük Baba
Hacı Bekir M. Tamamen 500
Sirkelik M. Tamamen 600
Okçu-oğlu Örânı M. Tamamen 200
Boris M. Tamamen 100
Koca-kend M. Nısf 457
Şam (Dulkadirlü) K. Tamamen 1850
Çâğırgân K. 6 T 507,5
7 Emir Mehmed bin Nasır bin Cemaleddin bin Nefis Gülbin (Kelbin) K. 4 T 444
Şetsun M. 12 T 2730
Vakfın Adı Bulunduğu yer Hisse Tutar (akçe)
8 Emirhac Zeyneddin Ömer bin Ebubekir bin Hacı
Ahmed el-şehir bi-ibn-i Cükcük Atâbeg K. 3 T 868,5
9 Fethullah b. Abdülkerim İkizce K. 6 T 270 Gögersin K. 12 T 435 Kızılcaburc M. 6 T 600 Taşluca K. 21 T 2478 Kızılcakend K. 7 T 581 Danişmend-kendi M. 6 T 261
10 Mehmed bin Cemal ‘ilâ Câmi’ Ali Neccâr Efendü’l-Mülk M. 12 T 624
11 Mehmed bin Şehabeddin Ahmed eş-şehir bi’l-kaşani Kızılca-kend M. 2 T 120
12 Mukbil bin Abdullah Mazmahor K. Tamamen 7600
13 Nâsıri Mehmed b. Sârımi İbrahim b. Bektâş, eş-şehir bi-İbni’l-Harâmi
Dâhne K. 12 T 360
Taylu M. 12 T 200
14 Nâsıri Mehmed bin el-Hüsami, el-ma’ruf bi-İbn-i Sinek
Merc-i Dülük M. 12 T 600
Gülbin (Kelbin) K. 4 T 444
15 Sultan Gavri ala Zaviye-i Demirci Kantara M. Tamamen 523
Eriklüce M. Tamamen 3000
16 Şerefi Yahya bin Taceddin Abdülvehhab bin Sıbt bin
Aca Merzüman K. 10,5 T 3412,5
17 Vakf-ı Ahmed bin Hacı Kasım bin Hacı Mehmed eş-şehir bi-İbn-i Demirci ala Zaviye Gergüden M. 12 T 1500
18 Vakfü’n-Nebi S.A.V. Gâvur-kendi M. Tamamen 1400
19 Vakıf (Sahibi gelüb isbat itmedi) Medine-deresi M. 140
20 Zaviye-i Hacı Baba Serkenos M. Tamamen 5000
Toplam 45821,5
M.: Mezra K.: Köy T: Kıst (hisse)
Görüldüğü üzere 1536 tarihli tahrir defterindeki kayıtlara göre Antep’te 20 adet vakıf kaydı
bulunmaktadır. Bu vakıflara ayrılan gelir tutarı 45.821,5 akçeden ibarettir. En fazla geliri olan
vakıf Mukbil bin Abdullah vakfıdır. Gelir tutatrı 7600 akçedir. Toplam vakıf gelirlerinin
%16,6’sına tekabül etmektedir. İkinci sırada 5000 akçe gelirle Hacı Baba Zaviyesi vakfı,
üçüncü sırada 4625 akçe ile Fethullah b. Abdülkerim vakfı ve dördüncü sırada ise ise 4214,5
akçe ile Dülük Baba vakfı yer almaktadır.
Köy ve Mezralar
Osmanlı döneminde genellikle sınırları açıkça belirlenmiş arazilere sahip iskân yerleri olan
köylerde geçim kaynakları ziraat ve hayvancılıktır. Ayrıca, her köye ait bir veya birden fazla
mezra bulunmaktadır. Mezralar genellikle iskân edilmeyen “ekinlik” alanlarıdır. 1536 tarihinde
Antep nahiyesi 109 adet köy ve 102 adet mezradan müteşekkildir (tablo:4, 5, 6).
Köylerin Nüfusu
Antep nahiyesine bağlı 109 köyde 1628 hâne, 429 mücerred ve 20 imam bulunmaktadır. Bu
verileri nüfusa çevirdiğimizde Antep nahiyesi köylerinin tahmini nüfusu 8669 kişi çıkmaktadır.
Antep şehir merkezi için tespit ettiğimiz tahmini nüfus 9614 kişi olduğuna göre, diğer birçok
Osmanlı şehrinden farklı olarak, Antep’te nüfus yoğunluğu kırsal kesimden çok şehirde
yoğunlaşmıştır.
Tablo:4 Antep Nahiyesi Köyleri Nüfusu (1536)
No Köy Hane Mcrd İmam No Köy Hane Mcrd İmam
1 Ahmanuş 14 13 1 56 Yalankoz nâm-ı diğer
Zemgin 9 2 -
2 Rumevlek 23 8 1 57 İgdelüce 7 - -
3 Suboğaz 61 13 1 58 Karye-i Güvecci 13 1 -
4 Alâyundlu 6 2 - 59 Üç-Kilisa 5 5 - 5 Tâşluca 6 3 - 60 Lohân 13 5 - 6 Kızılcakend 9 1 - 61 Eyücek 7 - - 7 Karasakal 4 1 - 62 İki-ahur 5 - - 8 Bedirkendi 33 5 1 63 Merza’-i Çâvlı 9 1 - 9 Atâbeg 20 12 - 64 Kara-dinek 17 9 - 10 Beglerbegi 17 7 - 65 Aniye 11 3 - 11 Küçük 48 18 - 66 Burti 6 2 - 12 Merdimenk 35 7 1 67 Narluca 5 3 - 13 İkizce 5 4 - 68 Şah-Meliklü 6 2 -
14 Mezra-i Yusuf 4 - 69 Kovanluca 7 3 -
15 Dülük 51 10 - 70 Mârigöz 4 1 - 16 Câberûn 15 8 - 71 Karacaburc 7 2 - 17 Aspatorun 41 15 - 72 Tâşhun 30 3 1 18 Fenk 16 1 - 73 Güllüce 5 2 - 19 Karakuyu 6 2 - 74 Yâylâcık 6 1 - 20 Tel-Fahruddin 14 - - 75 Saru-boğsak 5 -
21 Dâhne 4 - - 76 Karye-i Hezek 21 6 -
22 Sinâni 2 1 - 77 Tutluca 5 1 -
23 Örmetel 6 1 - 78 Şumime 14 2 -
No Köy Hane Mcrd İmam No Köy Hane Mcrd İmam
25 Bâğlıca - - - 80 Gülbin (Kelbin) 40 1 1
26 Karakuyu 21 3 - 81 Pâvirge 12 5 -
27 Merzüman 13 3 - 82 Bademlüce - - -
28 Arab-keben 46 12 83 Ak-bınar 9 4 -
29 Kızılhisar-ı Fevka 71 10 1 84 Mizmiz 20 5 -
30 Semaven 20 1 85 Geneyik 26 10 -
31 Mervâna 75 29 1 86 Cubakir 5 1 -
32 Edenebi 7 3 87 Öyüm-Sögüd 11 5 1
33 Bâşkend 7 1 88 Ağca-burc 14 4 -
34 İkizce - - - 89 Mevdud (Mavzud) 23 5 1
35 Taşla Egirli - - - 90 Kara-göl 9 1 -
36 Kozkendi nâm-ı diğer
Semâven el-Cebel - - - 91 Ağca-kend 8 1 -
37 İncirlü - - - 92 Kuzcuğuz 4 1 -
38 Beş Eşme - - - 93 Kilisâcik 3 2 -
39 Uğurluca - - - 94 Karaca-viran 10 1 -
40 Mezra’i Şâm nâm-ı diğer
Mezra’-i Dulkadirlü 7 2 - 95 Sayluca 19 3 1
41
Çâğırgân 3 1 - 96 Telfikar nâm-ı diğer Zülfikar 8 1 -
42 Mazmahor 20 10 - 97 Kızağıl 4 -
43 Sâm 52 21 1 98 Gerceyin 10 4 -
44
Cârtıl 12 6 - 99 Egrice el-ma’ruf Çor-murad 16 1 -
45
Burc-ı Rasas 80 14 1 100 Güneyse el-ma’ruf Kilisacik 4 1 -
46 Tel-Hams 11 101 Kara-öyük 14 2 - 47 Zemgin 9 1 1 102 Güllüce 30 7 1 48 Kaya-bınarı 10 1 - 103 Leylüncik 17 12 - 49 Güngürge 21 1 - 104 İbrahimi 21 8 - 50 Tıhnatân 30 1 - 105 Sögüdlüce 6 1 - 51 Cegde 27 11 1 106 Tertâr 4 2 - 52 Cuba 17 7 - 107 Ağca-burc 6 - 53 İnce-su 2 1 - 108 Kilisâcik 15 3 1
54 Gögersin 9 4 1 109 Mezrea-i Sibgeli 7 1 -
55 Şeker 7 2 - Toplam 1628 429 20
Tablo’da görüldüğü gibi, Antep nahiyesine bağlı köyler nüfus bakımından pek yoğun değildir.
Bazı köylerde ise (Kayakendi, Bâğlıca, Bademlüce, İkizce, Taşla Egirli, Kozkendi nâm-ı diğer
Semâven el-Cebel, İncirlü, Beş Eşme, Uğurluca) hiç hâne kaydı bulunmamaktadır. Bu köylerin
dışında hâne sayıları 2 ile 80 arasında değişmektedir.
Herhangi bir nüfus kaydı bulunmayan 9 köyün dışında, hâne sayısı 50’nin üzerinde bulunan
köy sayısı ise sadece 6 adettir. Bu köyler; Suboğaz (61), Dülük (51), Kızılhisar-ı Fevka (71),
Mervâna (75), Sâm (52) ve Burc-ı Rasas (80) köyleridir.
Mezralar
1536 tarihinde Antep nahiyesine bağlı 102 mezra mevcuttur. Bu mezralar genellikle yakınında
bulundukları köylerin ahalisi tarafından ekinlik olarak kullanılmaktadır. Gelirlerinin bir kısmı
padişah hassı veya timar olarak ayrılmıştır. Ayrıca, bazı mezraların hasılatı vakıf olarak
kayıtlara geçmişken bir kısmı da mülk statüsündedir.
Tablo:5 Antep Nahiyesine Bağlı Mezralar
No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsıl No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsıl
1 Hayri - - 1200 52 Ozan-kendi - - 2500 2 Armudluca PH. - 1180 53 Koca-kend Vakıf 457 914 3 Karaca-dinek PH. - 271 Timar 457 4 Çöplüce PH. - 1722 54 Tevcâğin - - 3000 5 Efendü’l-Mülk PH. 624 1245 55 Boyâluca - - 100 Vakıf 624 56 Zendegenlü - - 400
7 Çeşge PH. - 1680 57 Vadi-i Zağ Timar - 1200
8 Şetsun PH. 1365 2730 58 Bögdügin Timar - 1564
Vakf 1365 59 Tutluca Timar - 800
9 Boznar (Yoznar) PH. - 200 60 Tozlu-burc Timar - 2000
10 Zemgir PH. - 150 61 Aydoğmuş Timar - 450
11 Kızılcaburc PH. 1800 2400 62 Salihiye Timar - 400
Vakıf 600 63 Karaca-öran Timar - 500
12 Tâşkun - - 5855 64 Sülüklüce Timar - 1200
13 Merc-i Dülük PH. 600 1200 65 Kantara Timar - 2000
Vakıf 600 66 Ser-Hüseyin Timar - 466
14 Kızoğlu (Kıroğlu) - - 200 67 Çay-kuyu Timar - 500
15 Egirce (İkizce) - - 280 68 Çakmak Timar - 700
16 El-Hamira Mülk 400 1200 69 Cansuz Timar - 2500
17 Bilâl-kendi - - 600 71
Lohan, nam-ı diğer
Güllüm Timar - 200
18 Pirin (Karaca-burc) - - 528 72 Kara-Resul Timar - 1300
19 Çamderesi - - 335 73 Yağluca Timar - 700
20 Suhân (Sucan) - - 250 74 Azman-burc Timar - 1000
21 Yesirge PH. - 1200
75 Danişmend-kendi Vakıf 261 1045
No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsı No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsıl
23 Bulgur Öranı PH. - 2100 76 Gergüden Vakıf 1500 3000
PH. 800 70 Kantara Timar - 276 24 Tenürcek PH. - 300 Timar 1500 25 İkizce Mülk 105 315 77 Zevkur Timar - 5500
PH. 210 78 İbişge el-ma’ruf Ağzı-kekce Timar - 500 26 Tutmâc-Öreni el-ma’ruf
Tutmâc-yemez PH. -
400 79 Evliyacık Timar - 300
27 El-Sehmin PH. - 150 80 Bolak Timar - 1500
28 Erikce PH. - 300 81 Susuzca Timar - 500
29 Kara-ören PH. - 300 82 Lalim-öyüğü Timar - 770
30 Bucak-dere PH. - 300 83 Kürd-Ayişe Timar - 600
31 Merfıla? PH. - 150 84 Karaca-Mihmad Timar - 500
32 Goyluca PH. - 100 85 Kantara Timar - 900
33 Bekir Köyü - - 350 86 Tellak Timar - 828
34 Taylu PH. 200 400 87 Eşref Timar - 2999
Vakıf 200 88 Deyr-i Mağara Timar - 500
35 Serkenos Vakıf - 5000 89 Uncak Timar - 2921
36 Yanik Mülk - 350 90 Burçak Timar - 200
37 Hacı Bekir Vakıf - 500
91 Kızılca-kend
Timar 600
1440
38 Gâvur-kendi Vakıf - 1400 Mülk 720
39 Medine-deresi Vakıf - 140 Vakıf 120
40 Sirkelik Vakıf - 600 92 Hezigi Timar - 190
41 Okçu-oğlu Örânı Vakıf - 200 93 Dul İsa Timar - 333
42
Boris Vakıf - 100 94
Gemrük-i Şarkiyye
(Böğrüdelik) Timar - 1600
43 Re’s-i Sâcur n-ı
diğer Hine Vakıf - 3300 95
Ovacık, nam-ı diğer
Engizek Timar - 1000
44 Kantara Vakıf - 523 96 Sandul Timar - 600
45 Eriklüce Vakıf - 3000 97 Ulu-çukur Timar - 654
46 Beg-sekisi Vakıf - 200 98 Mağaracık Timar - 1000
47 Gemrük - - 4000 99 Eyücek Timar - 400
48 Çeşme-dere - - 100 100 Turnalık Timar - 507
49 Ilı-su - - 280 101 Beregin Timar - 1000
50 Ak-gâvur - - 369 102 Murtıla Timar - 1600
51 Ulûca - - 500 Toplam 107930