• Sonuç bulunamadı

1536 (Hicrî 943) Tarihli AYINTÂB TAHRİR DEFTERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1536 (Hicrî 943) Tarihli AYINTÂB TAHRİR DEFTERİ"

Copied!
194
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1536 (Hicrî 943) Tarihli

AYINTÂB

TAHRİR DEFTERİ

(Transkripsiyon, Değerlendirme, Tıpkı Basım)

Editör

Dr. Öğr. Üyesi Erdinç GÜLCÜ

Hazırlayanlar

Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ

Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇELİKDEMİR

(2)

1536 (Hicrî 943) Tarihli

AYINTÂB

TAHRİR DEFTERİ

(Transkripsiyon, Değerlendirme, Tıpkı Basım)

Editör

Dr. Öğr. Üyesi Erdinç GÜLCÜ

Hazırlayanlar

Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ

Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇELİKDEMİR

(3)

All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, distributed or

transmitted in any form or by

any means, including photocopying, recording or other electronic or mechanical

methods, without the prior written permission of the publisher, except in the case of

brief quotations embodied in critical reviews and certain other noncommercial uses

permitted by copyright law. Institution of Economic Development and Social

Researches Publications®

(The Licence Number of Publicator: 2014/31220)

TURKEY TR: +90 342 606 06 75

USA: +1 631 685 0 853

E mail: iksadyayinevi@gmail.com

www.iksadyayinevi.com

It is responsibility of the author to abide by the publishing ethics rules.

Iksad Publications – 2020©

ISBN:

978-625-7139-94-6

Cover Design:

İbrahim KAYA

October / 2020

Ankara / Turkey

Size = 21 x 29,7 cm

(4)

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ...III

KISALTMALAR ... IV

SÖZLÜK ... V

GİRİŞ ... 1

Osmanlı Dönemine Kadar Antep Tarihi ... 1

Antep’in Osmanlı İdari Teşkilatındaki Yeri ... 9

Antep Tahrir Defterleri ... 9

1536 TARİHLİ TAHRİR DEFTERİNE GÖRE ANTEP ... 11

Şehrin Mahalleleri ve Nüfusu ... 11

Mahalleler ... 11

Nüfus ... 12

Şehrin Ekonomik Durumu ... 13

Vakıflar ... 15

Köy ve Mezralar ... 17

Köylerin Nüfusu ... 17

Mezralar ... 19

Ziraî Üretim ve Hayvancılık ... 21

BİBLİYOGRAFYA ... 27

DEFTERİN TRANSKRİPSİYONU ... 29

DEFTERİN TIPKIBASIMI ... 135

(5)
(6)

ÖN SÖZ

Bu çalışmanın konusu Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde 186 numarada kayıtlı

olan Tahrir Defteri’nin transkripsiyonu, değerlendirmesi ve tıpkıbasımıdır. Böyle bir çalışma

yapmaktaki amacımız, arşivlerimizde bulunan orijinal belgelerden istifade ederek Osmanlı

Devleti’nin siyasi, idari, ekonomik ve sosyal yapısının Antep şehri bağlamında

değerlendirilmesidir. Bir diğer amacımız Antep şehrinin idari yapısı, mahalleleri, nüfusu ve

şehirdeki ekonomik faaliyetleri ile köy ve mezraların nüfusu, buralardaki üretim faaliyetleri,

alınan vergiler, bu vergilerin has, zeamet, timar veya vakıf olarak dağılımlarını ayrıntılı olarak

ortaya çıkarmaktır.

Antep (Ayıntâb, Gaziantep) iline ait tahrir defterleri İstanbul'da Devlet Arşivleri Başkanlığı

Osmanlı Arşivi’nde ve Ankara Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi’nde bulunmaktadır.

Osmanlı Arşivi’nde bulunan 186 numaralı Ayıntâb mufassal defterinin transkripsiyonu

yapılmış ve elde edilen veriler genel bir değerlendirmeye tabi tutularak bu çalışma

hazırlanmıştır. Çalışmanın sonunda defterin tıpkıbasımı verilmiştir.

Çalışma giriş, değerlendirme, transkripsiyon ve 186 nolu tahrir defterinin tıpkıbasımı ana

başlıklarından oluşmaktadır. Giriş kısmından hemen önce kısa bir sözlük ilave edilmiştir.

Ayrıca okuyucuya kolaylık sağlaması açısından çalışmanın sonuna bir dizin eklenmiştir.

Transkripsiyonda özellikle bazı şahıs isimleri ile yer isimlerinin okunmasında zaman zaman

zorluklarla karşılaşılmıştır. Okunamayan isimler ile yer adlarının yerine üç nokta (...) konularak

hemen yanına Osmanlıca orijinal yazılışları konulmuştur. Ayrıca okunuşunda tereddüt edilen

kelimelerin yanına da orijinalleri verilmiştir. Transkripsiyonu yapılan metinler mümkün

mertebe doğru ve eksiksiz okunmaya çalışılmıştır. Ancak, Tahrir Defterlerinde kullanılan

siyakat yazı türünden dolayı birtakım okuma hatalarının olabileceği de muhakkaktır. Bu

durumun anlayışla karşılanmasını umuyoruz.

Çalışmanın bölge tarihi hakkında yapılacak olan araştırmalara katkı sağlaması temennisiyle...

Prof. Dr. Ahmet GÜNDÜZ

Dr. Öğr. Üyesi Murat ÇELİKDEMİR

(7)

KISALTMALAR

BOA, TD.

: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı,

Tapu-Tahrir defteri

C.

: Cilt

çev.

: Çeviren

DİA

: Diyanet İslam Ansiklopedisi

Ed.

: Editör

No

: Numara

s.

: Sayfa

TD.

: Tapu-Tahrir defteri

(8)

SÖZLÜK

Adet-i Ağnam: Koyunlardan ve keçilerden alınan vergi. Ağnam: Koyunlar, keçiler.

Arus: Gelin. Asiyab: Değirmen. Asesiye: Gece bekçisi. Atik: Eski.

Avarız-ı Divani: Divani vergiler. Bac: Eşya ve emtiadan alınan vergi.

Bad-i Hava: Belirlenmemiş, gayri muayyen vergi.

Bennak: İşletmek üzere adına toprağı olmayan evli çiftçi, reaya. Besatin: Bostanlar.

Bezzazistan: Bedesten. Birun: Dışarı.

Cisr: Köprü.

Cizye: Hıristiyanlardan alınan baş vergisi. Cürüm: İşlenen suç karşılığında ödenen ceza.

Çift: Reaya adına yazılan belirlenmiş büyüklükteki ekilebilir arazi. Deştbani: Kır bekçisi vergisi.

Emrud: Armut. Enderun: İçeri. Esb: At. Eşcar: Ağaçlar.

Gallat: Zahireler, mahsuller, el emekleri. Ganem: Koyun.

Gebran: Gayrimüslim. Gendüm: Buğday. Hades: Yeni oluşmuş.

Harac-ı Bağat: Bağlardan alınan vergi. Hass-ı Şahi: Padişah hassı.

Hınta: Buğday.

İhtisab: Belediye vergisi.

İspençe: Gayrimüslimlerden alınan vergi. Kadim: Eski.

Kapan: Yiyeceklerin ve giyeceklerin toptan satıldığı yer. Karye: Köy.

(9)

Kevvare: Kovan, petek.

Keyl: Tahıl, hububat ölçüsü, kile, ölçek. Kıst: Hisse, pay.

Kura: Köyler.

Ma'sara: Üzüm, susam vs.yi sıkacak yer. Meremmet: Onarma.

Muhzır: Mübaşir. Müfrez: Ayrılmış.

Mücerred: İş ve kazanç sahibi olacak yaşa gelmiş bekâr erkek. Müstahfız: Kale muhafızı.

Neferen: Erkek kişiler, adamlar. Nısf: Yarım.

Nim: Yarım. Piyaz: Soğan. Rah: Yol.

Raiyyet: Hükümdara bağlı vergi veren kişi.

Reaya: Devlete itaat ederek vergisini veren çiftçiler. Resm: Vergi.

Resm-i Yatak: Konaklama vergisi. Rub: Dörtte bir, çeyrek.

Rüsum: Vergiler. Sâl: Sene.

Südüs: Altıda bir. Süfla: Aşağı. Sülüs: Üçte bir. Sülüsan: Üçte iki. Şa'ir: Arpa. Tahmis: Kahve.

Tahmishane: Kahvehane. Tahun: Değirmen. Tarik-i âmm: Ana yol. Temekkün: Yerleşmiş. Ubur: Geçme, çeçiş. Ülya: Yukarı.

(10)

GİRİŞ

Osmanlı Dönemine Kadar Antep Tarihi

Arkeolojik kazılar ve tarih araştırmaları sonucunda elde edilen verilere göre Antep ve

çevresindeki yerleşimlerin varlığı Milattan önce 3000’li yıllara kadar gitmektedir. Ancak, bu

dönemlere ait verilerde Antep isminden çok Dülük isminin yer aldığı görülmektedir.

Antep’in kuzeyinde Antep-Maraş yolu üzerinde yer alan Dülük (Doliche), Antik dönemlerde

Kuzey Suriye ile Mezopotamya’yı İç Anadolu’ya bağlayan yolların geçtiği önemli bir konumda

bulunmaktaydı. Bölge, Asurlular tarafından Babiğü, Bilabhi, Doluk, Romalılar döneminde

Dolichenus, Doulichia, Doliche ve Bizanslılar döneminde ise Tolonbh olarak

isimlendirilmiştir

1

.

Dülük ve çevresi uzun zaman Hititlerin egemenliğinde kalmıştır. Daha sonra Asurlular, Medler

ve Perslerin hâkimiyetine girmiştir. Milattan önce 334 yılında Asya seferine çıkan Büyük

İskender, İssus savaşını kazandıktan sonra Dülük bölgesini ele geçirmiştir. Bölge, Milattan

önce 190’lı yıllarda Romalıların, Milattan sonra 395’te ise Bizans’ın hâkimiyetine girmiştir

2

.

Bu dönemde Arap sınır bölgesinin önemli bir mevkiini oluşturan Dülük, Araplarla Bizanslılar

arasında uzun yıllar süren mücadele alanı içinde yer almıştır. Bu mücadeleler sırasında

Bizanslılar’ın Dülük yakınlarında bir kale inşa ettikleri ve burasının Antep olarak bilinen şehrin

ilk çekirdeğini oluşturduğu tahmin edilmektedir

3

. Ancak Milâdî 499 yılında meydana gelen

şiddetli deprem neticesinde Dülük Kalesi yıkılmış ve yerleşim yeri de büyük tahribata

uğramıştır.

Bizans’ın Arap sınır bölgesindeki bu önemli müstahkem mevkiinin yıkılması yeni bir kalenin

yapılmasını zorunlu kılmış ve Iustinianos devrinde (527-565) Antep Kalesi inşa edilmiştir

4

.

Kale’nin inşasıyla birlikte Antep bir yerleşim yeri olma özelliği kazanmaya başlamıştır. Ancak

bölge için Antep (Ayıntâb) adının ne zaman kullanılmaya başlandığı net olarak tespit

edilememiştir. Bununla beraber, Ayıntâb ismi ilk defa Urfalı Mateos’un Vekayinâme’sinde

(952-1126) ve Papaz Grigor’un Zeylinde (1136-1162) geçmektedir

5

. Ayrıca 13. yüzyılda Yakut el-Hamevî’nin

1 Hüseyin Özdeğer, “Gaziantep”, DİA, C. 13, İstanbul 1996, s. 466.

2 Hüseyin Özdeğer, Onaltıncı Asırda Ayıntâb Livâsı, C. I, İstanbul 1988, s. 2.

3 Özdeğer, agm, s. 466; Nazmi Sevgen, Anadolu Kaleleri I, Ankara 1960, s. 125; Rifat Ergeç, “Gaziantep Kalesi”,

Cumhuriyetin 75. Yılına Armağan Gaziantep, (ed. Yusuf Küçükdağ), Gaziantep 1999, s. 296.

4 Ergeç, “Gaziantep Kalesi”, s, 296; Sevgen, Anadolu Kaleleri I, s.123.

5 Urfalı Mateos Vekayi-Nâmesi (952-1126) ve Papaz Grigor’un Zeyli (1136-1162), (çev. Hrant D. Adreasyan),

(11)

Mü’cemü’l-Buldân isimli eserinde de Ayıntâb adı zikredilmektedir

6

. Hamevî, Ayıntâb’ın (Aynütâb)

sağlam bir kale olduğunu ve Dülük adıyla da anıldığını ifade eder. Antep adı, Haçlı

seferlerinden bahseden vekāyi‘nâmelerde Hantab, Ermeni kaynaklarında Anthaph olarak

geçmektedir. Farklı diğer kaynaklarda ise Hantab, Entab, Hatab gibi adlarla anılmıştır

7

.

Bölgenin İslâm hâkimiyetine girmesi Hz. Ömer zamanında olmuştur. Arap orduları 634 yılında

Suriye’ye girdi. Daha sonra Ebu Ubeyde b. Cerrah komutasındaki kuvvetler Bizans ordusunu

Yermük’te mağlup etti (636). Uç komutanlarından İyaz b. Ganem de Menbic, Raban (Araban)

ve Dülük taraflarını ele geçirince Şam’dan Fırat’a kadar olan bölge İslâm topraklarına dâhil

edilmiş oldu

8

. Ancak, Kuzey Suriye üzerindeki Bizans-Arap mücadelesi daha sonraki yıllarda

da devam etti.

Dört Halife Dönemi’ni müteakip Emevi idaresinde kalan bölge, Abbasi Devleti’nin kurulması

sonrasında yaşanan Emevi-Abbasi mücadelesi nedeniyle tekrar Bizans hâkimiyetine geçti

9

.

Abbasi Halifesi Harun Reşid, Ayıntâb Kalesi de dâhil olmak üzere Kuzey Suriye’deki birçok

kaleyi 782 yılında Bizanslılardan geri alınca bölge yeniden Müslümanların hâkimiyetine geçti.

Harun Reşid, Menbic, Dülük, Raban, Kurûs, Antakya ve Tizin’i içine alan böölgeye “Avâsım”

adını verdi ve Menbic’i de Avâsım bölgesinin merkezi yaptı

10

.

Türklerin Antep bölgesine gelmeleri Selçuklu hâkimiyeti öncesinde başlamış olup bazı Türk

kavimleri Kuzey Suriye ve Ayıntâb yöresine gelmişlerdir. Ancak sayıca az olmaları ve bölge

üzerinde farklı kuvvetlerin mücadele halinde olmalarından dolayı tutunamamışlardır

11

. Fakat

XI. asrın sonlarına doğru esaslı ve devamlı olarak bölgeye yerleşmeye başlamışlardır. Nitekim

Alparslan’ın komutanlarından Afşin, Türkmenler’den oluşan ordusu ile Fırat’ı geçerek 1067

yılında Ayıntâb ve Raban’ı almış, daha sonra Antakya Dukalığı arazisine girerek pek çok

ganimet ve esir elde ederek Suriye bölgesinde Türk hâkimiyetini sağlamıştır

12

.

Alpaslan'dan sonra fetihlere devam eden Süleymanşah 1084 yılında Antakya'yı ele geçirerek

Haleb ve civarı ile Ayıntâb’ı da topraklarına dâhil etmiştir. Haçlılar Suriye'ye geldiklerinde

6 Eş-Şeyh İmam Şehabeddin ibn Abdullah Yakut bin Abdullah el-Hameviyü’l-Rumî el-Bağdadi,

Mu’cemü’l-Buldân IV, Beyrut 1977, s. 172.

7 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 466.

8 El-Belâzurî, Fütûhu’l-Buldân, (çev. Mustafa Fayda), Ankara 1987, s. 214; Ş. Sabri Yener, Tarihi Bir Efsane:

Antebin Halife Ömer Tarafından Fethi, Gaziantep 1959, s. 4.

9 Belâzurî, Fütûhu’l-Buldân, s. 188; Özdeğer, Ayıntâb Livâsı I, s. 2-3.

10 Ernst Honigmann, Bizans Devletinin Doğu Sınırı: Grekçe, Arabca, Süryanice, Ermenice Kaynaklara Göre

363’ten 1071’e Kadar, (trc. Fikret Işıltan), İstanbul 1970, s. 38.

11 Necdet Sevinç, “Gaziantep’te Yer Adları ve Türk Boyları, Türk Aşiretleri, Türk Oymakları”, Türk Dünyası

Araştırmaları, Ekim 1983, s. 13.

12 Mükrimin Halil, Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri I, Anadolu’nun Fethi, İstanbul 1934, s. 38; Osman Turan,

(12)

Ayıntâb bölgesi Suriye Selçuklularının idaresinde bulunuyordu

13

. Haçlı kuvvetlerinin bölgeyi

ele geçirmesi üzerine Ayıntâb, 1098 yılında Urfa daha sonra Maraş ve 1140-41 yıllarında da

yeniden Urfa Kontluğu’na tabi oldu

14

.

Haçlılar ile Türkler arasında sık sık el değiştiren bölge, Sultan I. Mesud’un oğlu Elbistan Meliki

II. Kılıçarslan tarafından 1144 yılında ele geçirildi. Ancak bu durum, diğer oğlu Dolat (Devlet)

ve Sivas Emiri Yağıbasan’ın isyanları nedeniyle uzun sürmedi

15

. Bu arada, Sultan I. Mesud’un

damadı Atabey Nureddin Mahmud Zengi 1149 yılında düzenlediği bir seferle Ayıntâb, Telbaşer

ve Azaz’ı geri aldıysa

16

da kuvvetleri mağlûp oldu. Bunun üzerine Sultan I. Mesud oğlu

Kılıçarslan’la birlikte 1149-1150 yıllarında çıktığı Kuzey Suriye seferi sonucunda Maraş,

Göksun (Keysun), Behisni, Göynük, Ayıntâb, Dülük ve Raban şehirlerini Haçlılardan geri

alınca bölge yeniden Türk hâkimiyetine geçmiş oldu

17

.

I. Mesud’un ölümü üzerine (1155) Halep Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi, 1155 yılında

Ayıntâb ve Raban’ı Selçuklular’dan aldı. I. Mesud’un yerine tahta geçen oğlu Sultan II.

Kılıçarslan, eniştesi Nureddin’den aldığı şehirleri iade etmesini talep etti. Ancak, Nureddin bu

teklifi kabul etmeyerek akınlarını sürdürmeye devam etti. Bunun üzerine Kılıçarslan 1157

yılında güçlü bir ordu ile gelerek Antep’i kuşattı ve şehri ele geçirdi. Bu gelişmeler karşısında

Nureddin Mahmud Zengi Halep’e çekilmek zorunda kaldı

18

.

Antep ve çevresi 1183 yılında Eyyubi hâkimiyetine girdi

19

. Selçuklu Sultanı İzzeddin I.

Keykavus, Halep Emirliği topraklarını almak için Samsat Emiri olan Eyyubi Meliki

Melikü’l-Efdal ile hareket etti ve 1218 yılında Antep’i aldı. Ancak, el-Melikü’l-Melikü’l-Efdal’in ihaneti üzerine

ordusu dağıldı ve Antep tekrar Halep Emirliği’nde kaldı

20

. Keykâvus, kaybettiği yerleri geri

almak için Artuklu Hükümdarı Nâsirüddin Mahmud ve Erbil Hükümdarı Muzaffereddin

Gökbörü ile anlaşarak harekete geçmiş, ancak Malatya yakınlarında ölmesi üzerine emeline

ulaşamayacaktır

21

.

13 Ali Sevim, “Suriye Selçukluları”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, İstanbul 1989, s. 425-426. 14 Işın Demirkent, Urfa Haçlı Kontluğu (1098’den 1118’e kadar), İstanbul 1974, s. 77.

15 Sevim, Ali-Yücel, Yaşar, Türkiye Tarihi Fetih, Selçuklu ve Beylikler Dönemi, Ankara 1989, s. 96. 16 Claude Cahen, Osmanlılardan Önce Anadoluda Türkler, (çev. Yıldız Moran), İstanbul 1984, s. 111.

17 Turan, Selçuklular, s. 223.

18 Sevim-Yücel, Türkiye Tarihi, s. 130.

19Ramazan Şeşen, “Eyyubiler”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, İstanbul 1989, s. 318. 20 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 466.

(13)

Eyyubiler zamanında Antep şehri imar faaliyetleri neticesinde büyük bir gelişme göstermiştir.

Özellikle Melik Salih Ahmed döneminde Antep Kalesi’nde köşkler, istihkâmlar ve camiler

yapılmış, şehrin çevresi çiçek ve meyve bahçeleri ve bağlar ile donatılmıştır. Ayrıca halk için

evler yaptırılmış, şehre dışarıdan da birçok kimseyi getirilip yerleştirilmiş ve mamur hale

getirilmiştir

22

.

Anadolu’yu kasıp kavuran Moğol istilası Antep ve çevresinde de etkili olmuştur. Moğol

komutanlarından Baycu Noyan’ın 1258’de başlattığı askeri hareket bir yıl sonra Hülagu’nun

Suriye seferi ile tamamlanmış ve Antep bölgesi Moğollar’ın eline geçmiştir

23

. Fakat kısa bir

süre sonra, Memlûk sultanlarından Kutuz Ayn Calut’ta 1260 yılında Moğolları mağlup edince

Halep ve Antep bölgesi Memlûk nüfuzu altına girmiş oldu

24

. Ancak, bölge üzerindeki

Memlûk-İlhanlı mücadelesi yaklaşık 20 yıl daha devam etmiştir.

Nitekim İlhanlılar’ın 1271 yılında, Antep şehrini istila edip harap etmelerinden

25

kısa bir süre

sonra Memlûk Sultanı Baybars, 1273 yılında şehri ele geçirerek yeniden Memlûk idaresini tesis

etti

26

. İlhanlıları Kuzey Suriye’den tamamen uzaklaştırmak isteyen I. Baybars, 1277 yılında

Antep’ten geçip Elbistan Ovası’ndaki Selçuklu-İlhanlı ordusunu mağlup etmiş ve Kuzey

Suriye’yi İlhanlı nüfuzundan çıkarmış oldu

27

. Ancak, iki devlet arasındaki Suriye’ye egemen

olma mücadelesi belli bir süre daha devam etti

28

. Zira İlhanlılar Ayn Calut yenilgisinin

intikamını almak düşüncesiyle 1281 yılında Memlûk idaresi altında olan Elbistan ve Antep’i

alarak Halep’e kadar ilerlediler. Buna mukabil, aynı yıl içerisinde Kalavun’un yönetimindeki

Memlûk ordusu İlhanlıları yenilgiye uğratmış, Antep ve çevresi tekrar Memlûk idaresine

geçmiştir

29

.

Bundan sonraki süreçte Antep ve çevresi Memlûkler ile Dulkadiroğulları arasında bir nüfuz

mücadelesi alanı oldu. Dulkadir Beyliği’nin kurucusu Zeyneddin Karaca Bey hem Dulkadir

ulusunu bir beylik haline getirmiş hem de Bozoklar’ın ve Halep Türkmenleri’nin reisi olmuştu.

Bu dönemde Antep ve çevresi yoğun bir şekilde Dulkadirli Türkmenleri ile meskûndu

30

.

22 Leslie Pierce, Ahlak Oyunları; 1540-1541 Osmanlı’da Ayntab Mahkemesi ve Toplumsal Cinsiyet, (çev. Ülkün

Tansel), İstanbul 2005, s. 57.

23 Turan, Selçuklular, s. 509.

24 Şehâbeddin Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı Tarihine Toplu Bir Bakış”, Tarih Dergisi, 25 (1971), s. 9-11; Altan

Çetin, Memlûk Devleti’nin Kuzey Sınırı, Ankara 2009, s. 76.

25 Refet Yinanç, Dulkadir Beyliği, Ankara 1989, s. 3-4. 26 Çetin, Kuzey Sınırı, s. 72.

27 Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı”, s. 11–13; Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.

28 Kazım Yaşar Kopraman, “Memluklular”, Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi, VI, İstanbul 1989, s.

459-460.

29 Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı”, s. 12; Çetin, Kuzey Sınırı, s. 77-78. 30 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.

(14)

Zeyneddin Karaca 1343 yılında Memlûklerin Halep Valisi Yelboğa ile yaptığı savaşı kazanınca

Antep Dulkadiroğlularının idaresine geçti

31

. Fakat 1353’te Zeyneddin Karaca’nın Memlûkler

tarafından öldürülmesi üzerine Antep yeniden Memlûklerin kontrolü altına alındı

32

.

Memlûk-Dulkadirli mücadelesi Antep’in birçok kez ele değiştirmesine neden olmuştur. Nitekim şehrin

1361 yılında yeniden Dulkadir hâkimiyetine geçtiği görülmektedir

33

.

Atabey Berkuk 1381 yılında büyük bir orduyu Dulkadirliler üzerine gönderdi. Dulkadirli Halil

Bey’in küçük kardeşi Sûlî Bey’in (Sevlî) idaresindeki kuvvetleri yenen Memlûkler Antep ve

Halep’in kuzey bölgesini ele geçirdiler. Buna mukabil, Sûlî Bey Memlûklere karşı mücadele

etmeyi sürdürdü. Malatya nâibi Mintaş ile yakın ilişkiler kurup güç ve nüfuzunu arttırdıktan

sonra kuvvetleriyle Antep’e gelerek yağmaladı. Kardeşi Osman Bey’i iç kalenin muhasarası

için görevlendirdi. Yaklaşık bir ay süren kuşatma sırasında şehir ve halk çok zarar gördü. Kaleyi

alamayan Osman Bey kuşatmayı kaldırarak Maraş'a dönmek zorunda kaldı. Ancak Sûlî Bey bir

süre sonra on bin kişilik bir kuvvetin başında tekrar Antep'e geldi. Kendisine Mintaş'ın

buyruğundaki Türkmenlerin teşkil ettiği bin kişilik bir kuvvet de katılmıştı. Dulkadirliler 1390

yılı Eylül sonlarına doğru şehri işgal edip kaleyi kuşattılar. Kuşatılanlar arasında bulunan

çağdaş tarihçi Bedreddin Ayni (Antepli) Sûlî Bey ve Mintaş'ın Antep halkına karşı yaptıkları

baskıyı tufana bezetmiştir. Halkın çektiği sıkıntıyı; "kuşatmacılar işkence yapıp kadınları

kaçırarak halka zulmediyorlardı

.

Mancınıklar kalede gedik açarken mahsurlar kale muhafızı

Muhammed bin Şehri kumandasında büyük bir cesaret ve fedakârlıkla kaleyi müdafaa

ediyordu. Kalede içecek su azalmasına rağmen hiç kimse sızlanmıyordu" ifadeleri ile dile

getirmiştir

34

.

Kuşatma uzayınca Sûlî Bey Sultan Berkuk'un öfkesinden ve intikamından korktuğu için

Mintaş'ı terk ederek Maraş'a çekildi. Halep'in yeni valisi Kara Demirtaş'ın ordusu ile Antep’e

gelmekte olduğunu haber alan Mintaş kuşatmayı kaldırıp Memlûk birlikleri Antep'e girdiği gün

şehri terk etmiştir

35

.

Memlûkler ile Dulkadiroğulları arasında bu mücadelenin devam ettiği sırada Timur ordusu ile

Güneydoğu Anadolu’ya gemiş Mardin’i kuşatmış ve Diyarbakır’ı zapt etmişti.1400 yılında

Behisni’yi ele geçiren Timur, Antep’e yönelerek aynı sene içerisinde şehri zaptederek kaleyi

31 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 13. 32 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 18.

33 İsmail Altınöz, “Dulkadır Eyâletinin Kuruluşunda Antep Şehri (XVI. Yüzyıl)”, Cumhuriyetin 75. Yılına

Armağan Gaziantep, (ed. Yusuf Küçükdağ), Gaziantep 1999, s. 106.

34 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 31. 35 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.

(15)

muhasara altına aldı

36

.

Kalenin burçlarını yıktıran Timur, halkın bir kısmını bağışlamış, büyük

bir kısmını da kılıçtan geçirerek şehri harabeye çevirmiştir

37

. Timur’un ani bir kararla Suriye

taraflarından çekilmesi üzerine, Antep ve çevresi tekrar Memlûklülerin eline geçti. Bu esnada

Memlûklü beyleri arasında meydana gelen mücadelede Memlûk sultanı tarafını tutan Dulkadirli

Alâeddin Ali, 1402 yılında Antep’e vali tayin edildi. Böylece, bölge yeniden Memlûklü

idaresine geçmiş oldu

38

.

Alâeddin Ali’nin yerine 1406’da vali tayin edilen Akmul, savaş meydanında hayatını

kaybedince, Halep Kalesi’nde tutuklu bulunan Alâeddin Ali firar ederek Antep hâkimi oldu.

Bu durum karşısında harekete geçen Memlûk ordusu 1408’de Antep’i yeniden idaresi altına

aldı

39

. Böylece Antep yine Dulkadiroğulları ile Memlûkler arasında çatışma alanı olmaya

devam etmiştir. Halep naibi, Dulkadirli taraftarı olarak düşündüğü ve problem kaynağı olarak

tasavvur ettiği Antep şehri ileri gelenlerini 1410 yılında tutuklatarak Halep’e götürmüştür

40

.

Memlûklerin Halep valisi Şeyh, Suriye’de kendi yönetimini kurmak için 1411 yılında

Dulkadiroğullarından yardım istemiş, bu desteğe karşılık ise kendilerine Antep’i önermiştir.

Dulkadirli Nasreddin Mehmed Bey önce bu teklifi kabul etmemiş, ancak Şeyh’in ısrarı üzerine

kabul ederek Kasım 1411 tarihinde Antep’i almıştır

41

. Böylece üç yıl aradan sonra Antep

yeniden Dulkadiroğullarının hâkimiyetine geçmiş oldu. Bu sıralarda Dulkadirlilerin,

Osmanlılar ile yakınlaşması Memlûk tahtını ele geçiren Şeyh’i endişelendirmiştir. 1414’te Şam

ve çevresinde meydana gelen karışıklıkları bastırdıktan sonra Antep’i tekrar kendi idaresi altına

almıştır

42

.

Antep şehri ve çevresi 1418 yılında yeni bir saldırıya maruz kaldı. Akkoyunlu Hükümdarı

Karayülük Osman, Karakoyunlu topraklarına girerek Mardin’i kuşattı ve etrafını yağmaladı.

Karakoyunlu Hükümdarı nın üzerine gelmesiyle de kaçarak Halep’e sığındı. Karayülük’ü takip

eden Karakoyunlu kuvvetlerinden bir kısmı Antep üzerine yürüyünce Antep nâibi ve halkın bir

kısmı şehri terkedip kaçtı. Böylece Antep Karakoyunlu Hükümdarı Kara Yûsuf’un idaresine

geçti. Bu arada Karayülük’ü takip için Halep’e yaklaşan bir Karakoyunlu birliği Halep Nâibi

Yeşbek tarafından mağlûp edildi. Kara Yûsuf, askerlerinin bu yenilgisi üzerine Yeşbek’e

gönderdiği mektupta Antep’e gelmiş olmasından dolayı özür dileyerek Karayülük’ü

36 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.

37 Nizameddin Şâmî, Zafername, (çev. Necati Lugal), Ankara 1987, s. 266-267. 38 Yinanç, Dülkadirli Beyliği, s. 35-42; Çetin, Kuzey Sınırı, s. 82.

39 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 36-37. 40 Çetin, Kuzey Sınırı, s. 83.

41 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 38. 42 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 42.

(16)

cezalandırmaktan başka bir amacı olmadığını bildirdi. Fakat Kara Yusuf kısa bir süre sonra

Antep’in çarşı ve pazarlarını yaktı ve şehri yağma etti. Ayrıca halktan da yüz bin dirhem ile

kırk at aldıktan sonra buradan Bire tarafına geçti

43

.

Dulkadirli Beyi Şehsuvar Bey, Memlûk Sultanı Kayıtbay’ın emirlerinden Emir Canbek’in

ordusunu Ayıntâb yakınlarında 1467 yılında mağlup edince, Halep’e kadar olan yerler

Dulkadirli hâkimiyetine geçti. Fakat 1472 yılında Emir Yeşbek komutasındaki bir Memlûk

ordusu Antep yakınlarında yapılan savaşta Şehsuvar Bey’i yendi. On günlük kuşatma

sonrasında Antep tekrar Memlûk idaresine geçti

44

.

Ancak Antep üzerindeki Memlûklü-Dulkadirli mücadelesi kesilmeden devam etti. Zira

Dulkadiroğulları Antep bölgesine hâkim olmak için Memlûklerle çatışmaya girmekten

kaçınmayacaklardır. II. Mehmed’in (Fatih) desteği ile 1479 yılında beyliği ele geçiren

Alaüddevle Bey, kısa bir süre sonra Antep’i Dulkadiroğullarının idaresi altına aldı

45

. Antep,

Alâüddevle Bey zamanında imar edildi. Kendi adıyla anılan bir cami ve bir maslak (büyük su

haznesi) yaptırarak bunların masrafları için de vakıflar kurdu

46

.

Fakat zamanla Alaüddevle’nin Osmanlılarla olan ilişkileri bozuldu. Zira Çaldıran Seferi

sırasında Yavuz Sultan Selim’in Alaüddevle Beyi Osmanlıların yanında savaşa katılmak için

sefere davet etmesine

47

Dulkadir Beyi yaşını bahane ederek katılmamıştır

48

. Aslında

Alaüddevle Bey, Şah İsmail ile ittifak hâlinde idi. Ayrıca, Yavuz’un yeğeni Şehsuvar oğlu Ali

Bey’i himaye etmesine içerlemişti

49

. Bu sebeplerden ötürü, Dulkadir Beyi Osmanlı ordusu için

yiyecek ve hayvan temin eden kişilere bunların satışını yasaklatmış ve oğulları vasıtasıyla da

onların iaşe ve teçhizatlarını yağmalattırmıştı

50

. Bu durum karşısında, Yavuz Sultan Selim

Çaldıran Zaferi ve Kemah’ın fethinden sonra Sinan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusunu

Alâüddevle üzerine gönderdi. Şehsuvaroğlu Ali Bey’in öncülük ettiği Osmanlı ordusunu

Göksun ile Andırın arasında Ördekli mevkiinde karşılayan Alâüddevle yenildi ve öldürüldü (13

Haziran 1515). Dulkadir Beyliği’ne Şahsuvar Bey'in oğlu Ali Bey tayin edildi. Böylece beylik

tamamen Osmanlı’ya tabi duruma getirilmiş oldu

51

.

43 Faruk Sümer, Kara Koyunlular I, Ankara 1984, s. 100; Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.

44 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, Ankara 2003, s. 172. 45 Salahaddin Tansel, Fatih Sultan Mehmed’in Siyasi ve Askeri Faaliyeti, İstanbul 1999, s. 340.

46 Özdeğer, “Gaziantep”, s. 467.

47 Selahattin Tansel, Yavuz Sultan Selim, Ankara 1969, s. 102. 48 Hoca Sa‘deddin Efendi, Tacü’t-Tevârih II, İstanbul 1279, s. 287.

49 Şehabeddin Tekindağ, “Yeni Kaynak ve Vesikaların Işığı Altında Yavuz Sultan Selim’in İran Seferi”, Tarih

Dergisi, C. 17, S. 22, 1967, s. 61.

50 Yinanç, Dulkadir Beyliği, s. 96. 51 Tansel, Yavuz Sultan Selim, s. 101–107.

(17)

Safevi Hükümdarı Şah İsmail'i Çaldıran'da yenen Yavuz Sultan Selim, Memlükler'e tabi

Dulkadiroğulları'nı da ortadan kaldırınca Memlûkler ile Osmanlılar savaşın eşiğine geldi.

Esasında iki devlet arasındaki ilişkilerin bozulmasında; Dulkadir beyi Alaüddevle’nin

Memlûklerle iş birliği yapıp, Osmanlılara düşmanca tutum takınması ve Memlûklerin desteği

ile Osmanlı şehzadelerinin Memlûklülere sığınması olayları etkili olmuştur

52

. Bundan dolayı

Yavuz Sultan Selim Memlûk meselesini kesin bir sonuca bağlamak niyetinde idi. Fakat bu

niyetini gizli tutarak yapacağı seferi İran üzerine olacakmış gibi gösteriyordu

53.

Yavuz Sultan Selim, 1516 yılı ilkbaharında Veziriazam Sinan Paşa komutasındaki kırk bin

kişilik bir kuvveti Fırat bölgesine gönderdi. Görüntüde sefer Safeviler’e karşı düzenlenmişti.

Sinan Paşa, Maraş-Malatya üzerinden Diyarbekir’e doğru gidecek, bir engelleme durumu ile

karşılaşması halinde durumu payitayhta bildirecekti

54

. Diyarbekir’e gitmekle görevli olduğunu

sınırdaki Memlûk beylerine bildiren Sinan Paşa, Fırat'ı geçmek için müsaade talebinde bulundu.

Ancak bu talep Memlûk komutanları tarafından reddedildi

55

. Bu arada Kansu Gavrî de 50 bin

kişilik bir kuvvetle Şam'a geldi

56

.

Bu durum karşısında, ulemâ ve devlet adamlarıyla konuyu istişare eden Yavuz Sultan Selim

Memlûklara karşı savaş kararı almıştır

57

.

Alınan kararı Veziriazam Sinan Paşa'ya ileterek,

kendisinin de derhal yola çıkacağını ayrıca bildirmiştir. Ayrıca, gerçek amacının Memlûkler

tarafından bilinmediği düşüncesinden hareketle seferin İran üzerine olduğunu yaymaya devam

etmiş ve bir elçilik heyetini birçok hediyeler ve bir mektupla birlikte 4 Haziran 1516'da Kansu

Gavrî'ye gönderdi. Kendisi de 5 Haziran 1516'da İstanbul'dan harekete geçti

58

.

Yavuz Sultan Selim, Behisni üzerinden geçerek Ayıntâb yakınındaki Merzüban çayı

yakınlarına gelerek ordugâhını kurdu. Bu esnada Memlûklerin Ayıntâb vilâyeti emiri olan

Yunus Bey Osmanlı ordugâhına gelerek padişaha itaatini bildirdi. Böylece Ayıntâb, barış

yoluyla (19 Receb 922) 18 Ağustos 1516 tarihinde Osmanlı hâkimiyetine girmiş oldu

59

. 20

Ağustos’ta Yavuz Sultan Selim, Ayıntâb’a gelerek şehirde üç gün kaldı. Daha sonra Osmanlı

ordusu şehrin takriben 50 km güneyinde, 24 Ağustos 1516’da Merc-i Dabık’da yapılan savaşta

Memlûk ordusunu yendi. 23 Ocak 1517’de de Ridâniye’de yapılan savaşı da kazanan

52 Tansel, Yavuz Sultan Selim, s. 108-119.

53 Tansel, Yavuz Sultan Selim, s. 123-124; Enver Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam Beylerbeyliğinin İdarî Taksimatı”,

Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 13, S. 1, Elâzığ 2003, s. 353.

54 Hoca Sadettin, Tâcü't-Tevârih, II, İ stanbul, 1279, s. 325; Selahattin Tansel, Aynı eser, s. 127. 55 Solak-zâde, Tarih, İstanbul, 1297, s. 383-384.

56 Müneccibaşı Ahmed, Sahâifü'l-Ahbâr, III, İstanbul, 1285, s. 461. 57 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 353.

58 Hoca Sadettin, II, s. 328-329; Müneccimbaşı, III, s. 462.

(18)

Osmanlılar, Memlûk hâkimiyetine son vererek bölgenin tamamen hâkimi oldular

60

.

Antep’in Osmanlı İdari Teşkilatındaki Yeri

Memlûk seferine çıkan Yavuz Sultan Selim, güzergâhı üzerinde yer alan Malatya ve Antep'i ele

geçirdikten sonra buralara birer bey atamıştır. Malatya Sancakbeyliğine Hasan Bey, Antep'in

idaresi için de de Nasuh Bey'i tayin etmiştir. Daha sonra Memlûklere karşı kazanılan zaferi

müteakip ele geçirilen bölgelere ayrı ayrı idareciler görevlendirilmiştir. Böylece Memlûkler'den

alınan topraklar Şam (=Arab) ve Mısır olmak üzere iki beylerbeyiliğe ayrılmıştır

61

.

Şam Beylerbeyiliği’nin ilk idarî taksimatını gösteren tarihsiz bir sancak listesine göre

“Vilâyet-i Arab” başlığı altında 15 sancak z“Vilâyet-ikred“Vilâyet-ilmekted“Vilâyet-ir. Bu l“Vilâyet-isteye göre Ayıntâb, Arab V“Vilâyet-ilâyet“Vilâyet-in“Vilâyet-in

bir sancağı olup, Çakırcı-başı Nasuh Bey de sancakbeyidir. 1522 ve 1527 yıllarına ait sancak

listelerine göre Şam Beylerbeyliği 13 sancaktan müteşekkildir. Bu sancaklardan biri olan

Ayıntâb’ın Sancakbeyi Sinan Paşa oğlu Muhammedşah Bey’dir

62

.

XVI. yüzyılın ilk yarısında Şam vilâyetinin kuzey ucundaki sancağını teşkil eden Ayıntâb’ın

güneyinde Haleb, doğusunda Birecik, kuzeyinde ve batısında ise Zulkadir (Dulkadir) vilâyeti

arazisi yer almaktaydı. Ayıntâb sancağının 1523 yılında Ayıntâb, Derbsâk (Gündüzlü), Tell

Başer ve Nehrü'l-Cevaz olmak üzere dört nahiyesi ve bir kaza merkezi (Nefs-i Ayıntâb)

mevcuttur

63.

Bir süre sonra, Derbsâk nahiyesi Haleb sancağına dâhil edildiği için, Ayıntâb

sancağı; Ayıntâb, Tell Bâşer ve Nehrü'l-Cevâz adlı üç nahiyeden ibaret kalmıştır

64

.

Antep Tahrir Defterleri

Tahrir kelime olarak yazma, kaydetme, deftere geçirme manasındadır. Osmanlı mali

teşkilatında ise vergilerin ve bu vergileri vermekle mükellef olan kimselerin tespiti için farklı

bölge veya şehirlerde yapılan sayımların yazıldığı defterler için kullanılan bir tabirdir

65

.

Herhangi bir bölge Osmanlı hâkimiyetine alındıktan sonra yapılan işlerin başında o bölgenin

sayımının (tahrir) gelmektedir. Tahriri yapılan bölgede bulunan şehir veya köylerin yetişkin

erkek nüfusu tek tek kayıt altına alınmaktadır. Ayrıca, her türlü ticari emtia, bunlardan alınacak

vergi miktarları, köy ve mezralarda istihsal edilen zirai ürünler, yetiştirilen hayvan çeşitleri ile

60 Tekindağ, “Memlûk Sultanlığı”, s. 35-36; Özdeğer, Ayıntab Livası I, s. 11. 61 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 356.

62 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 358-359. 63 BOA, TD, nr. 998, s. 298.

64 Çakar, “XVI. Yüzyılda Şam…”, s. 372.

(19)

bunlardan alınacak vergi tutarları ayrıntılı bir şekilde tespit edilip kaydedilmekte ve tahrir

defterleri bu şekilde hazırlanmış oluyordu. Tahrir defterlerinde yer alan bu ayrıntılı veriler

doğrultusunda ilgili bölgenin idarî yapısı belirlenerek bölgenin idaresi bu çerçevede

sağlanmaktaydı.

Antep’le ilgili 7 adet tahrir defteri mevcuttur. Bunlardan 5’i Osmanlı Arşivi Daire

Başkanlığı’nda, 2’si de Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi’ndedir.

Osmanlı Arşivi’nde bulunan ilk Tapu Tahrir Defteri 1536 (943) tarihli olup mufassal bir

defterdir. Arşivin fihristinde 186 numara ile kayıtlı olup toplam 86 sahifedir. Transkripsiyonunu

yaptığımız defterin 1. ve 2. sahifelerinde Arapça mukaddimesi mevcuttur. 3-5. sahifelerde

Kanunnâme-i Livâ-i Ayıntâb yer almaktadır. 6. sahifede yer alan fihristte Nefs-i ‘Ayıntâb,

Nâhiye-i ‘Ayıntâb, Nâhiye-i Telbâşer ve Nâhiye-i Nehrü’l-Cevz kayıtları bulunmakla beraber,

defterin muhtevasında sadece Antep şehir merkezi ile Antep Nahiyesi ile ilgili kayıtlar

mevcuttur.

Osmanlı Arşivi’nde bulunan bir diğer defter 1543 (950) tarihli olup mufassaldır. Osmanlı Arşivi

fihiristinde 373 numarada kayıtlıdır. Defterde Ayıntâb, Telbâşer ve Nehrü'l-Cevz nahiyelerine

ait kayıtlar mevcut olup 316 sahifedir. Defterin baş kısmında kanunnâme mevcut değildir. 373

numaralı defter, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı yayınları

arasında 2010 yılında dizin, transkribe ve tıpkıbasım olarak yayımlanmıştır

66

.

Aynı arşivde bulunan 231 nolu tahrir defteri 373 nolu mufassal defterin icmali olup, 70

sahifedir. Keza aynı arşivde bulunan 488 nolu ve 1569 (977) tarihli defterin ise mufassalı tespit

edilememiştir

67

.

Osmanlı Arşivi’nde 301 numarada kayıtlı olan ve 1557 (964) tarihinde

68

yazılmış olan Antep

vakıfları tahrir defterinde vakıf muhasebe kayıtları yer almaktadır. Defter 36 sahifeden ibarettir.

Tapu Kadastro Arşivi'nde bulunan ve III. Murad devrinde tanzim edilen diğer bir vakıf

muhasebe defteri ise 556 numaralı Haleb Mufassal Vakıf Defteri’dir.

Ankara Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi'nde bulunan 161 numaralı

Mufassal Tahrir Defteri 1574 (982) tarihli olup Ayıntâb, Nehrü'l-Cevz ve Telbâşer nahiyelerini

ihtiva etmektedir. Defterlerin baş kısmında kanunnamesi mevcuttur. Ayrıca 161 numaralı

66 373 Numaralı ‘Ayntâb Livâsı Mufassal Tahrîr Defteri (950/1543), Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı

Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın No:45, Ankara 2000.

67 Özdeğer, Ayıntâb Livâsı I, s. 16. 68 Özdeğer, Ayıntâb Livâsı I, s. 16.

(20)

mufassal defterin icmali olan 313 numaralı 33 varaktan oluşan defter Tapu Kadastro Genel

Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşivi'nde bulunmaktadır.

1536 TARİHLİ TAHRİR DEFTERİNE GÖRE ANTEP

Bu başlık altında 1536 tarihli tapu-tahrir defterindeki veriler çerçevesinde Antep şehrinin

mahalle sayısı, nüfusu ve ekonomik yapısı ile sancak dâhilinde yer alan nahiye ve köylerin

sayısı, buralarda yaşayan nüfus, üretimi yapılan zirai mahsullerin çeşit, miktar ve vergi gelirleri

üzerinde durulacaktır.

Şehrin Mahalleleri ve Nüfusu

Mahalleler

Mahalle, şehirdeki en küçük yerel birim, en küçük idari ünite olarak fiziksel ve sosyal mekân

gelişiminin başta gelen belirleyicilerden biridir. Gelişmiş İslâm şehirlerinde işlevsel ve sosyal

bütünlüğü olan birimler şeklinde karşımıza çıkan mahalleler, İslâm tarihinin erken

dönemlerinden bu yana şehir tanımında önemli yeri olan fizikososyal olgulardır

69

.

Osmanlı şehir örgütlenmesinde mahalleler önemli bir yer tutmaktadır. Osmanlı şehrinin en

önemli özelliği, fiziksel ve sosyal yönden klâsik İslâm şehri gibi mahallelere bölünmesidir.

Mahalle teriminin Osmanlı şehri için üç temel anlamı vardır. İlk anlamıyla mahalle, şehir ve

kasabalarda benzer özellikler taşıyan kişilerin birlikte yaşamlarını sürdürdükleri bir mekândır.

İkinci anlamıyla birbirlerini tanıyan, adeta bin kişilik bir aile gibi, birbirinin hakkını koruyan

ve bütün sorunlarını kendi içlerinde halleden, bir ölçüde birbirinin davranışlarından sorumlu,

sosyal dayanışma içinde olan kişilerden oluşan ve aynı mescitte ibadet eden bir cemaattir.

Üçüncü anlamı ile mahalle tahrir defterlerinde adları tek tek kaydedilmiş vergi mükelleflerinin

oluşturduğu bir topluluktur

70

.

1536 tarihli tahrir kayıtlarına göre Antep şehri 22 mahalleden oluşmaktadır. Ayrıca bazı

mahalleleler sokaklara bölünmüştür. Nitekim Körtüncü (Hacıoğlu) Mahallesi’nde 2, İbn-i

Ammi Mahallesi’nde 5 ve Hamam Mahallesi’nde 2 sokak (zokak) mevcuttur. Bunun dışında

Şehreküsdü Mahallesi’nde bazı kişilerin civarda bulunan mağaralarda yaşadıkları

görülmektedir. Bu 22 mahallenin 21’inde Müslümanlar yaşamaktadır. Sadece bir mahallede

(Ermeniyan) gayrimüslim nüfus meskûndur.

69 İsmail Kıvrım, “Osmanlı Mahallesinde Gündelik Hayat (17. Yüzyılda Gaziantep Örneği)”, Gaziantep

Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 8, S: 1 (2009), s. 247.

(21)

Hane sayısı baz alındığında Antep şehrinin en büyük mahallesi 154 hane ile İbn-i Sekak

Mahallesi’dir. Bunu 151 hane ile Şehreküsdü, 133 hane ile İbn-i Ammi, , 118 hane ile İbn-i

Eyyub, 117 hane ile Ali Tüccâr, 109 hane ile Körtüncü ve 108 hane ile Hamam mahalleleri takip

etmektedir. Gayrimüslim nüfusun yaşadığı Ermeniyan Mahallesi ise 19’uncu sırada yer

almaktadır (tablo:1).

Nüfus

Antep şehrinde 1536 tarihinde 22 mahallede 1817 hane mevcuttur. Ayrıca 436 mücerred

(bekâr), 16 imam, 2 mecnun, 2 hatip ve 1 ama kayıtlıdır. Bu veriler nüfusa dönüştürülürken

hane, imam ve hatip sayıları 5 katsıyı ile çarpılarak diğer veriler ilave edilmiştir. Buna göre

yapılan hesaplama ile 9614 kişilik tahmini nüfus elde edilmiştir

71

. Buna göre nüfusun %60’a

yakını ilk 10 mahallede meskûndur. Nüfus bakımından en kalabalık mahalle ise 798 kişi ile

Şehreküsdü Mahallesi gelmektedir (şehirdeki toplam nüfusun %8,30’u). En az nüfusun

barındığı mahalle ise İbn-i Küre Mahallesi’dir (şehirdeki toplam nüfusun %2,27’si).

Tablo: 1 Antep Şehri Mahalleleri (1536)

Mahalle Adı H. M. İ. Ht. Mc. A. 1 Kâdı 85 27 1 - - - 2 İbn-i Şeker 88 36 1 - 2 - 3 Bostâncı 60 27 - - - - 4 Çukur 82 9 - - - - 5 Ali Tüccâr 117 27 1 1 - - 6 Akyol 53 12 1 1 - - 7 Kayâcık 48 14 1 - - - 8 İbn-i Eyyub 118 23 1 - - -

9 Körtüncü nâm-ı diğer Hacı Oğlu 42 10 - - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Acem 29 8 - - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Nakkâş 38 10 - - - -

10 Sefer nâm-ı diğer Eblehlü 42 17 - - - -

11 Târla 99 16 - - - -

12 İbn-i Ammi Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Develü 27 20 1 - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Başıbüyük 11 2 - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Acem Oğlu 14 5 1 - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Camii Köhne 14 6 1 - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Sofuyan 20 9 1 - - -

Zukak-ı ta’aruf-ı be Mescid-i Ahmed Fakih nâm-ı diğer Kör Fakih 47 9 - - - -

13 Kürkcü 56 6 - - - -

14 Boyâcı 53 7 - - - -

Sâkinân-ı der Mağâra ta’rif-i Kürd Depesi 17 1 - - - -

15 İbn-i Küre 40 17 - - - 1

16 Yahni Ali 42 14 - - - -

(22)

Mahalle Adı H. M. İ. Ht. Mc. A.

17 Kozluca 67 8 - - - -

18 Hamâm zukak-ı Debbâğlar 47 12 1 - - -

Zukâk-ı Kastal 31 5 - - - -

Zukâk-ı Hamam-ı Tışlâki 30 2 - - - -

19 İbn-i Sekâk 154 18 1 - - -

20 Şehreküsdü 113 27 1 - - -

Sâkinân-ı Mağârahâ der Mahalle-i Mezkûre 38 6 1 - - -

21 Tevbe 51 15 1 - - -

22 Ermeniyan 44 11 1 - - -

Toplam 1817 436 16 2 2 1

Şehrin Ekonomik Durumu

Antep’te yağ, pirinç, zeytin vb. yiyecek maddelerinin toptan satıldığı bir pazar yeri, bir

bedesten, bir meyhane, bir debbağhâne, bir kirişhâne, koyun pazarı, büyükbaş hayvan pazarı

ve esir pazarı bulunmaktaır. Ayrıca mirî veya vakıf araziler üzerinde dükkân inşa edenlerden

alınan arsa kirasına (hakr) göre 2000 adet dükkânın varlığı kaydedilmiştir. Şüphesiz incelenen

dönemde Antep şehrindeki dükkân sayısı bu rakamdan çok daha fazladır. Kentteki

imalathâneler ve ticari mekânların sayıca fazla olması, bu imalathânelerde imal edilen ürünlerin

şehir halkının ihtiyacından çok fazla olduğunu ve çevre bölgelerin ihtiyacını da karşıladığını

göstermektedir.

1536 tarihli tahrir defterinin bir özelliği de şehirde yaşayan bazı şahısların isimlerininin hemen

altına mesleklerinin de yazılmış olmasıdır. Buna göre çeşitli meslek grupları şöyledir.

‘Allef, abacı, arasacı, arpacı, aşçı, attar, avcı, baklacı, basmacı, başçı, bazcı, bıçakçı, bostancı,

boyacı, börkcü, cullah, çerçi, çörekçi, dakak, debbağ, değirmenci, dellâl, demirci, derzi, deveci,

ekinci, eşekçi, etmekci, eyerci, hamrî, harirî, hattab, helvacı, kabancı, kadayıfcı, kalburcu,

kargirî, kassab, katırcı, katrancı, kaymakçı, kazancı, keçeğî, kefşger, kendirci, kerpici, kılıççı,

kırbacı, kuyrukcu, küfüncü, kürkçü, kürtüncü, leblebici, muzedûz, nakkâş, natur, neccâr, okçu,

oyuncu, sabbâğ, sagrıcı, saka, sayyâd, sırçacı, silahî, sucu, şerbetçi, tabılcı, tacir, tanburî,

tarakçı, taşçı, yazcı, zerger, zeytunî ve zibilci.

(23)

Tablo:2 Antep Şehir Gelirleri ve Dağılımı (1536)

No Mukataanın Adı Yıllık (akçe) Statüsü

1 Mahsul-i kapân-ı revğan-ı sâde ve erz ve zeyt ve gayri 22200 PH.

2 ‘Adet-i dellâliye-i Zebib 3000 PH.

3 ‘Adet-i dellâliye-i bezâzistân 3320 PH.

4 Beytül mal ve mal-ı gaib ve mal-ı mefkûd ve yave ve kaçgun der liva-i mezbûre 5000 PH.

5 Cizye-i gebrân-ı nefs-i şehir - -

6

‘Adet-i resm-i duhan-ı kışlâkçıyan-ı Türkmânan ve gayri. Der livâ-i m. Beher hane

fi: 12 akçe - -

7 ‘Adet-i resm-i duhan ki livâ-i mezburede kışlâyub kışlâk-ı Türkmân taifesinden yılda bir mart ayında resm-i duhan deyu her hâneden on ikişer akçe alınugelmişdir 18000 PH.

8 Resm-i otlak ve yatak ‘an Türkmânan 5000 PH.

9 ‘Adet-i ağnâm-ı vilâyet-i ‘Ayıntâb. Hass-ı şâhi, ‘an hashâi mirlivâ ve erbâb-ı timâr-ı livâ-i m. Kuralar bahsinde yerlü yerinde kaydolunmuşdur. 5922 PH.

10 Hakr-i Dekâkin 2000 bâb beher fi 1 pare 2000 PH.

11 Niyâbet ve cürm-i cinâyet ve resm-i arûsiye 15000 PH.

12 Mahsul-i bâc-ı ağnâm-ı kassaban-ı nefs-i şehir 40000 PH.

13 Mukâta’a-i meyhâneha 16000 PH.

14 Mukâta’a-i Debbâğhâne-i nefs-i şehir 3600 PH.

15 Mukâta’a-i Kirişhâne-i nefs-i şehir 3180 PH.

16 Bâc-ı bâzâr-ı siyâh der nefs-i şehir 34500 PH.

17 Nısf-ı bâd-i heva-i livâ-i mezkûr 10000

18 Bâc-ı bâzâr-ı ağnâm 3000 MH.

19 Bâc-ı bâzâr-ı esb ve ester ve katır ve gâv ve câmus ve gayri 5000 MH.

20 Bâc-ı bâzâr-ı üsera 1200 MH.

21 Mahsul-i ihtisab-ı nefs-i şehir 6000 MH.

22 ‘Adet-i bâzâr-ı ‘arsa 6000 MH.

23 Mahsul-i ser ‘asesan 5000 MH.

24 Öşr-i besâtin ma’a resm-i ceviz-i nefs-i şehir 7000 MH.

25 Resm-i ağnam-ı şehirlüyan 1500 MH.

26 Resm-i kovan-ı ahali-i şehir 2348 MH.

27 Resm-i asiyâbân-ı şehirlü 420 MH.

Toplam 224190

(24)

Tabloda görüleceği üzere, Antep şehrinde 1536 tarihinde önemli bir ticari canlılık mevcuttur.

Şehirdeki mukataalardan elde edilen gelirler toplamı 224.190 akçeden ibarettir. Bu gelirlerin

176.722 (%79) akçesi padişah hassı, 37.468 (%17) akçesi beylerbeyleri hassı olarak ayrılmıştır.

10.000 (%4) akçesinin ise kime tevcih edildiği belli değildir.

Vakıflar

Osmanlı Devleti’ninin sosyal ve ekonomik yapısında vakıfların önemli bir yer tuttuğu

bilinmektedir. İmparatorluğun hemen her bölgesine yayılmış olan vakıf müesseseleri dini,

sosyal, eğitim ve ekonomik alanlarda birçok hizmet ifa etmekteydi. Ayrıca bu vakıflar bir nebze

de olsa sosyal adaletin sağlanmasında katkı sunmakta idi

72

.

Antep ve çevresinde de birçok vakıf kurulmuş ve değişik alanlarda önemli hizmetler

görmüşlerdir. Fakat burada Antep vakıflarının Osmanlı dönemindeki sayı ve hizmetleri

üzerinde durulmayacak, sadece 1536 tarihli tahrir defterinde kayıtlı olan vakıflar hakkında bilgi

verilecektir. Adı geçen defterimiz bir vakıf defteri olmayıp, tahriri yapılan köy ve mezralardaki

vakıf kayıtlarını ihtiva etmektedir. Buna göre kaydı geçen vakıflar tablo 3’te verildiği gibidir.

Tablo:3 Antep’te Vakıflar (1536)

Vakfın Adı Bulunduğu yer Hisse (akçe) Tutar

1 Ahmed bin Hacı Kasım bin Hacı Mehmed bin Ahi Mümin eş-şehir bi-İbn-i Demirci ala Zaviye

Beg-sekisi M. Tamamen 200

Gerceyin K. 12 T 3156

2 Ahmed Çelebi b. Şeyh Osman b. Şeyh Evliya Câberûn K. Tamamen 2100

3 Ali bin Said bin Timur li-tealtüfi ala müderrisiye Güneyse (Kilisacik) K. Rub' 423

4 Bedirkendi Ky. Mescidi Bedirkendi K. 400

5 Cemaleddin Yusuf bin Şehabeddin Ahmed bin Tin Atâbeg K. 6 T 1737

6 Dülük Baba

Hacı Bekir M. Tamamen 500

Sirkelik M. Tamamen 600

Okçu-oğlu Örânı M. Tamamen 200

Boris M. Tamamen 100

Koca-kend M. Nısf 457

Şam (Dulkadirlü) K. Tamamen 1850

Çâğırgân K. 6 T 507,5

7 Emir Mehmed bin Nasır bin Cemaleddin bin Nefis Gülbin (Kelbin) K. 4 T 444

Şetsun M. 12 T 2730

(25)

Vakfın Adı Bulunduğu yer Hisse Tutar (akçe)

8 Emirhac Zeyneddin Ömer bin Ebubekir bin Hacı

Ahmed el-şehir bi-ibn-i Cükcük Atâbeg K. 3 T 868,5

9 Fethullah b. Abdülkerim İkizce K. 6 T 270 Gögersin K. 12 T 435 Kızılcaburc M. 6 T 600 Taşluca K. 21 T 2478 Kızılcakend K. 7 T 581 Danişmend-kendi M. 6 T 261

10 Mehmed bin Cemal ‘ilâ Câmi’ Ali Neccâr Efendü’l-Mülk M. 12 T 624

11 Mehmed bin Şehabeddin Ahmed eş-şehir bi’l-kaşani Kızılca-kend M. 2 T 120

12 Mukbil bin Abdullah Mazmahor K. Tamamen 7600

13 Nâsıri Mehmed b. Sârımi İbrahim b. Bektâş, eş-şehir bi-İbni’l-Harâmi

Dâhne K. 12 T 360

Taylu M. 12 T 200

14 Nâsıri Mehmed bin el-Hüsami, el-ma’ruf bi-İbn-i Sinek

Merc-i Dülük M. 12 T 600

Gülbin (Kelbin) K. 4 T 444

15 Sultan Gavri ala Zaviye-i Demirci Kantara M. Tamamen 523

Eriklüce M. Tamamen 3000

16 Şerefi Yahya bin Taceddin Abdülvehhab bin Sıbt bin

Aca Merzüman K. 10,5 T 3412,5

17 Vakf-ı Ahmed bin Hacı Kasım bin Hacı Mehmed eş-şehir bi-İbn-i Demirci ala Zaviye Gergüden M. 12 T 1500

18 Vakfü’n-Nebi S.A.V. Gâvur-kendi M. Tamamen 1400

19 Vakıf (Sahibi gelüb isbat itmedi) Medine-deresi M. 140

20 Zaviye-i Hacı Baba Serkenos M. Tamamen 5000

Toplam 45821,5

M.: Mezra K.: Köy T: Kıst (hisse)

Görüldüğü üzere 1536 tarihli tahrir defterindeki kayıtlara göre Antep’te 20 adet vakıf kaydı

bulunmaktadır. Bu vakıflara ayrılan gelir tutarı 45.821,5 akçeden ibarettir. En fazla geliri olan

vakıf Mukbil bin Abdullah vakfıdır. Gelir tutatrı 7600 akçedir. Toplam vakıf gelirlerinin

%16,6’sına tekabül etmektedir. İkinci sırada 5000 akçe gelirle Hacı Baba Zaviyesi vakfı,

üçüncü sırada 4625 akçe ile Fethullah b. Abdülkerim vakfı ve dördüncü sırada ise ise 4214,5

akçe ile Dülük Baba vakfı yer almaktadır.

(26)

Köy ve Mezralar

Osmanlı döneminde genellikle sınırları açıkça belirlenmiş arazilere sahip iskân yerleri olan

köylerde geçim kaynakları ziraat ve hayvancılıktır. Ayrıca, her köye ait bir veya birden fazla

mezra bulunmaktadır. Mezralar genellikle iskân edilmeyen “ekinlik” alanlarıdır. 1536 tarihinde

Antep nahiyesi 109 adet köy ve 102 adet mezradan müteşekkildir (tablo:4, 5, 6).

Köylerin Nüfusu

Antep nahiyesine bağlı 109 köyde 1628 hâne, 429 mücerred ve 20 imam bulunmaktadır. Bu

verileri nüfusa çevirdiğimizde Antep nahiyesi köylerinin tahmini nüfusu 8669 kişi çıkmaktadır.

Antep şehir merkezi için tespit ettiğimiz tahmini nüfus 9614 kişi olduğuna göre, diğer birçok

Osmanlı şehrinden farklı olarak, Antep’te nüfus yoğunluğu kırsal kesimden çok şehirde

yoğunlaşmıştır.

Tablo:4 Antep Nahiyesi Köyleri Nüfusu (1536)

No Köy Hane Mcrd İmam No Köy Hane Mcrd İmam

1 Ahmanuş 14 13 1 56 Yalankoz nâm-ı diğer

Zemgin 9 2 -

2 Rumevlek 23 8 1 57 İgdelüce 7 - -

3 Suboğaz 61 13 1 58 Karye-i Güvecci 13 1 -

4 Alâyundlu 6 2 - 59 Üç-Kilisa 5 5 - 5 Tâşluca 6 3 - 60 Lohân 13 5 - 6 Kızılcakend 9 1 - 61 Eyücek 7 - - 7 Karasakal 4 1 - 62 İki-ahur 5 - - 8 Bedirkendi 33 5 1 63 Merza’-i Çâvlı 9 1 - 9 Atâbeg 20 12 - 64 Kara-dinek 17 9 - 10 Beglerbegi 17 7 - 65 Aniye 11 3 - 11 Küçük 48 18 - 66 Burti 6 2 - 12 Merdimenk 35 7 1 67 Narluca 5 3 - 13 İkizce 5 4 - 68 Şah-Meliklü 6 2 -

14 Mezra-i Yusuf 4 - 69 Kovanluca 7 3 -

15 Dülük 51 10 - 70 Mârigöz 4 1 - 16 Câberûn 15 8 - 71 Karacaburc 7 2 - 17 Aspatorun 41 15 - 72 Tâşhun 30 3 1 18 Fenk 16 1 - 73 Güllüce 5 2 - 19 Karakuyu 6 2 - 74 Yâylâcık 6 1 - 20 Tel-Fahruddin 14 - - 75 Saru-boğsak 5 -

21 Dâhne 4 - - 76 Karye-i Hezek 21 6 -

22 Sinâni 2 1 - 77 Tutluca 5 1 -

23 Örmetel 6 1 - 78 Şumime 14 2 -

(27)

No Köy Hane Mcrd İmam No Köy Hane Mcrd İmam

25 Bâğlıca - - - 80 Gülbin (Kelbin) 40 1 1

26 Karakuyu 21 3 - 81 Pâvirge 12 5 -

27 Merzüman 13 3 - 82 Bademlüce - - -

28 Arab-keben 46 12 83 Ak-bınar 9 4 -

29 Kızılhisar-ı Fevka 71 10 1 84 Mizmiz 20 5 -

30 Semaven 20 1 85 Geneyik 26 10 -

31 Mervâna 75 29 1 86 Cubakir 5 1 -

32 Edenebi 7 3 87 Öyüm-Sögüd 11 5 1

33 Bâşkend 7 1 88 Ağca-burc 14 4 -

34 İkizce - - - 89 Mevdud (Mavzud) 23 5 1

35 Taşla Egirli - - - 90 Kara-göl 9 1 -

36 Kozkendi nâm-ı diğer

Semâven el-Cebel - - - 91 Ağca-kend 8 1 -

37 İncirlü - - - 92 Kuzcuğuz 4 1 -

38 Beş Eşme - - - 93 Kilisâcik 3 2 -

39 Uğurluca - - - 94 Karaca-viran 10 1 -

40 Mezra’i Şâm nâm-ı diğer

Mezra’-i Dulkadirlü 7 2 - 95 Sayluca 19 3 1

41

Çâğırgân 3 1 - 96 Telfikar nâm-ı diğer Zülfikar 8 1 -

42 Mazmahor 20 10 - 97 Kızağıl 4 -

43 Sâm 52 21 1 98 Gerceyin 10 4 -

44

Cârtıl 12 6 - 99 Egrice el-ma’ruf Çor-murad 16 1 -

45

Burc-ı Rasas 80 14 1 100 Güneyse el-ma’ruf Kilisacik 4 1 -

46 Tel-Hams 11 101 Kara-öyük 14 2 - 47 Zemgin 9 1 1 102 Güllüce 30 7 1 48 Kaya-bınarı 10 1 - 103 Leylüncik 17 12 - 49 Güngürge 21 1 - 104 İbrahimi 21 8 - 50 Tıhnatân 30 1 - 105 Sögüdlüce 6 1 - 51 Cegde 27 11 1 106 Tertâr 4 2 - 52 Cuba 17 7 - 107 Ağca-burc 6 - 53 İnce-su 2 1 - 108 Kilisâcik 15 3 1

54 Gögersin 9 4 1 109 Mezrea-i Sibgeli 7 1 -

55 Şeker 7 2 - Toplam 1628 429 20

Tablo’da görüldüğü gibi, Antep nahiyesine bağlı köyler nüfus bakımından pek yoğun değildir.

Bazı köylerde ise (Kayakendi, Bâğlıca, Bademlüce, İkizce, Taşla Egirli, Kozkendi nâm-ı diğer

(28)

Semâven el-Cebel, İncirlü, Beş Eşme, Uğurluca) hiç hâne kaydı bulunmamaktadır. Bu köylerin

dışında hâne sayıları 2 ile 80 arasında değişmektedir.

Herhangi bir nüfus kaydı bulunmayan 9 köyün dışında, hâne sayısı 50’nin üzerinde bulunan

köy sayısı ise sadece 6 adettir. Bu köyler; Suboğaz (61), Dülük (51), Kızılhisar-ı Fevka (71),

Mervâna (75), Sâm (52) ve Burc-ı Rasas (80) köyleridir.

Mezralar

1536 tarihinde Antep nahiyesine bağlı 102 mezra mevcuttur. Bu mezralar genellikle yakınında

bulundukları köylerin ahalisi tarafından ekinlik olarak kullanılmaktadır. Gelirlerinin bir kısmı

padişah hassı veya timar olarak ayrılmıştır. Ayrıca, bazı mezraların hasılatı vakıf olarak

kayıtlara geçmişken bir kısmı da mülk statüsündedir.

Tablo:5 Antep Nahiyesine Bağlı Mezralar

No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsıl No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsıl

1 Hayri - - 1200 52 Ozan-kendi - - 2500 2 Armudluca PH. - 1180 53 Koca-kend Vakıf 457 914 3 Karaca-dinek PH. - 271 Timar 457 4 Çöplüce PH. - 1722 54 Tevcâğin - - 3000 5 Efendü’l-Mülk PH. 624 1245 55 Boyâluca - - 100 Vakıf 624 56 Zendegenlü - - 400

7 Çeşge PH. - 1680 57 Vadi-i Zağ Timar - 1200

8 Şetsun PH. 1365 2730 58 Bögdügin Timar - 1564

Vakf 1365 59 Tutluca Timar - 800

9 Boznar (Yoznar) PH. - 200 60 Tozlu-burc Timar - 2000

10 Zemgir PH. - 150 61 Aydoğmuş Timar - 450

11 Kızılcaburc PH. 1800 2400 62 Salihiye Timar - 400

Vakıf 600 63 Karaca-öran Timar - 500

12 Tâşkun - - 5855 64 Sülüklüce Timar - 1200

13 Merc-i Dülük PH. 600 1200 65 Kantara Timar - 2000

Vakıf 600 66 Ser-Hüseyin Timar - 466

14 Kızoğlu (Kıroğlu) - - 200 67 Çay-kuyu Timar - 500

15 Egirce (İkizce) - - 280 68 Çakmak Timar - 700

16 El-Hamira Mülk 400 1200 69 Cansuz Timar - 2500

17 Bilâl-kendi - - 600 71

Lohan, nam-ı diğer

Güllüm Timar - 200

18 Pirin (Karaca-burc) - - 528 72 Kara-Resul Timar - 1300

19 Çamderesi - - 335 73 Yağluca Timar - 700

20 Suhân (Sucan) - - 250 74 Azman-burc Timar - 1000

21 Yesirge PH. - 1200

75 Danişmend-kendi Vakıf 261 1045

(29)

No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsı No Mezra Adı Statüsü Hisse Hâsıl

23 Bulgur Öranı PH. - 2100 76 Gergüden Vakıf 1500 3000

PH. 800 70 Kantara Timar - 276 24 Tenürcek PH. - 300 Timar 1500 25 İkizce Mülk 105 315 77 Zevkur Timar - 5500

PH. 210 78 İbişge el-ma’ruf Ağzı-kekce Timar - 500 26 Tutmâc-Öreni el-ma’ruf

Tutmâc-yemez PH. -

400 79 Evliyacık Timar - 300

27 El-Sehmin PH. - 150 80 Bolak Timar - 1500

28 Erikce PH. - 300 81 Susuzca Timar - 500

29 Kara-ören PH. - 300 82 Lalim-öyüğü Timar - 770

30 Bucak-dere PH. - 300 83 Kürd-Ayişe Timar - 600

31 Merfıla? PH. - 150 84 Karaca-Mihmad Timar - 500

32 Goyluca PH. - 100 85 Kantara Timar - 900

33 Bekir Köyü - - 350 86 Tellak Timar - 828

34 Taylu PH. 200 400 87 Eşref Timar - 2999

Vakıf 200 88 Deyr-i Mağara Timar - 500

35 Serkenos Vakıf - 5000 89 Uncak Timar - 2921

36 Yanik Mülk - 350 90 Burçak Timar - 200

37 Hacı Bekir Vakıf - 500

91 Kızılca-kend

Timar 600

1440

38 Gâvur-kendi Vakıf - 1400 Mülk 720

39 Medine-deresi Vakıf - 140 Vakıf 120

40 Sirkelik Vakıf - 600 92 Hezigi Timar - 190

41 Okçu-oğlu Örânı Vakıf - 200 93 Dul İsa Timar - 333

42

Boris Vakıf - 100 94

Gemrük-i Şarkiyye

(Böğrüdelik) Timar - 1600

43 Re’s-i Sâcur n-ı

diğer Hine Vakıf - 3300 95

Ovacık, nam-ı diğer

Engizek Timar - 1000

44 Kantara Vakıf - 523 96 Sandul Timar - 600

45 Eriklüce Vakıf - 3000 97 Ulu-çukur Timar - 654

46 Beg-sekisi Vakıf - 200 98 Mağaracık Timar - 1000

47 Gemrük - - 4000 99 Eyücek Timar - 400

48 Çeşme-dere - - 100 100 Turnalık Timar - 507

49 Ilı-su - - 280 101 Beregin Timar - 1000

50 Ak-gâvur - - 369 102 Murtıla Timar - 1600

51 Ulûca - - 500 Toplam 107930

Tabloda görüldüğü üzere Antep nahiyesine bağlı 102 mezrada elde edilen gelir tutarı 107930

akçeden ibarettir. Bu gelirin 48499 akçesi (%45) timar, 20690 akçesi (% 20) vakıf, 16102 akçesi

ise (% 15) padişah hassı olarak ayrılmıştır. Mezralarda elde edilen gelirin 21064 akçesinin

Referanslar

Benzer Belgeler

Baltacı: 1531 tarihli defterde Perakende-i Mermercik taifesinde ve 1575 tarihli mufassal defterde de Mermercik Yörükleri içerisinde bahsettiğimiz Baltacılar cemaati,

過敏性鼻炎的保健 返回 醫療衛教 發表醫師 王繼榮醫師 發佈日期 2010/04 /26

Ama öyle farklı imgeler kullan­ mıştı ki, hiçbir şiiri birbirine ben­ zemiyordu.. Cansever’i okurken tekrar duygusuna düştüğünüz hemen hemen

Burada Piri Reis haritasının mozayik reprodüksiyonu ile Osmanlı egemenlik sınırlarını gösteren üç duvar haritası, aynca ünlü Türk denizcilerinin büstleri, hava

“ Ber u mend ber bÀ’nuñ fetóiyle yemiş dimekdür, mìve maènÀsına. Ve o nisbetde ziyÀde olmışdur. Ve mend mìm’üñ fetóiyle edÀt-ı nisbetdür, -li

Toraks ult- rasonografisi (USG)’nde, sağ hemitoraksta kitle ya da atelek- taziyle uyumlu olabilecek görünüm ve komşuluğunda 7 cm kalınlıkta yoğun içerikli plevral

Orta Avrupa’nın en etkin gücü olan Avusturya ile Rusya arasında Balkan toprakları üzerinde üstünlük mücadelesi

2007 yılında yayınlanan Avrupa Uzay Ajansı (ESA) raporunda uzun yıllardır ilk defa küçüldüğü kaydedilen Ozon Tabakas ı deliği, bu yıl geçtiğimiz yılki kaybını