• Sonuç bulunamadı

ESKİŞEHİR İLİ YÖRÜK AĞIZLARI Göksel SERT (Yüksek Lisans Tezi) Eskişehir, 2015

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ESKİŞEHİR İLİ YÖRÜK AĞIZLARI Göksel SERT (Yüksek Lisans Tezi) Eskişehir, 2015"

Copied!
875
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ESKİŞEHİR İLİ YÖRÜK AĞIZLARI Göksel SERT

(Yüksek Lisans Tezi) Eskişehir, 2015

(2)

ESKİŞEHİR İLİ YÖRÜK AĞIZLARI

Göksel SERT

T.C.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Eskişehir 2015

(3)

T.C.

ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Göksel SERT tarafından hazırlanan “Eskişehir İli Yörük Ağızları”

başlıklı bu çalışma 12/01/2015 tarihinde Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliğinin ilgili maddesi uyarınca yapılan savunma sınavı sonucunda başarılı bulunarak, jürimiz tarafından Türk Dili Bilim Dalında yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan ……….

Prof. Dr. Semra GÜNAY AKTAŞ

Üye ……….

Prof. Dr. Erdoğan BOZ Danışman

Üye ……….

Doç. Dr. Ferruh AĞCA

Üye ……….

Yrd. Doç. Dr. Dilek ATAİZİ

Üye ……….

Yrd. Doç. Dr. Talat DİNAR

ONAY

…/ …/ 20..

Doç. Dr. Hasan Hüseyin ADALIOĞLU Enstitü Müdürü

(4)

12/01/2015

ETİK İLKE VE KURALLARA UYGUNLUK BEYANNAMESİ

Bu tezin Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Yönergesi hükümlerine göre hazırlandığını; bana ait, özgün bir çalışma olduğunu;

çalışmanın hazırlık, veri toplama, analiz ve bilgilerin sunumu aşamalarında bilimsel etik ilke ve kurallara uygun davrandığımı; bu çalışma kapsamında elde edilen tüm veri ve bilgiler için kaynak gösterdiğimi ve bu kaynaklara kaynakçada yer verdiğimi; bu çalışmanın Eskişehir Osmangazi Üniversitesi tarafından kullanılan bilimsel intihal tespit programıyla taranmasını kabul ettiğimi ve hiçbir şekilde intihal içermediğini beyan ederim. Yaptığım bu beyana aykırı bir durumun saptanması halinde ortaya çıkacak tüm ahlaki ve hukuki sonuçlara razı olduğumu bildiririm.

Göksel SERT

(5)

ÖZET

ESKİŞEHİR İLİ YÖRÜK AĞIZLARI

SERT, Göksel Yüksek Lisans-2015

Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Dili Bilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Erdoğan BOZ

Ölçünlü dille karşılaştırdığımızda ağızlar, eski ve farklı dil özelliklerini yapısında barındırmaktadır. Ayrıca ağızlarda son derece geniş bir söz varlığı bulunmaktadır. Bu sebeplerle ağızları tespit etmek, ses ve biçim özelliklerini, söz varlıklarını bilimsel yöntemlerle doğru şekilde belirlemek dil tarihi ve milli kültür açısından büyük önem taşımaktadır.

Bu çalışmada Eskişehir’de yaşayan Yörüklerin ağız özellikleri tespit edildi. Bu tespitler yapılırken kullanılan malzeme, Yörüklerin çoğunluk olarak yaşadığı 49 köyden yapılan metin derlemelerine dayanmaktadır. Çevriyazı işaretleri kullanılarak yazıya aktarılan metinler üzerinden ses bilgisi ve biçim bilgisi incelemesi yapıldı. Söz varlığını tam olarak ortaya koymak adına metinlerin dizini hazırlandı.

Anahtar Sözcükler

Eskişehir, Türkiye Türkçesi ağızları, Yörükler, Eskişehir Yörük ağızları

(6)

ABSTRACT

YÖRÜK DIALECTS OF ESKİŞEHİR

SERT, Göksel Master’s Degree-2015

Department of Turkish Language and Literature Field of Turkish Language

Advisor: Prof. Dr. Erdoğan BOZ

When it is compared with standard language, dialects contain the features of old and different language in their structures. Besides dialects have intensely large content of vocabulary. For this reasons identifying the dialects, analysing phonetics and morphology and determining words that represent vocabulary with scientific methods are of the essence in terms of language, history and culture.

In this study, dialect features of Yörüks who reside in Eskişehir are determined.

The data that used during the determination process, is compiled texts which are gathered from the interviews of residents from 49 villages that Yörüks are the majority.

Phonetic and morphologic analysis were made on the texts that were transformed into written form with transcription signs. An index of texts has been prepared to present the existing vocabulary entirely.

Keywords: Eskişehir, dialects of Turkey Turkish, Yörüks,Yörük dialects Of Eskişehir

(7)

İÇİNDEKİLER

ÖZET... v

ABSTRACT ... vi

İÇİNDEKİLER ... vii

ÇİZELGELER LİSTESİ ... xviii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xxi

EKLER LİSTESİ ... xxii

KISALTMALAR LİSTESİ ... xxiii

İŞARETLER LİSTESİ ... xxiv

ÇEVRİYAZI İŞARETLERİ ... xxv

ÖNSÖZ ... xxvii

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM ESKİŞEHİR VE YÖRÜKLER 1.1. ESKİŞEHİR’İN COĞRAFİ KONUMU VE ÖZELLİKLERİ ... 3

1.2. ESKİŞEHİR’İN İKLİMİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ ... 4

1.3.YÖRÜK ADI ... 5

1.4.YÖRÜK – TÜRKMEN KAVRAMLARI ... 6

1.5. YÖRÜKLERİN KÖKENİ ... 7

1.6. YÖRÜK TARİHİ ... 8

1.7. YÖRÜKLERİN İDARİ YAPISI VE AŞİRETLERİ ... 9

1.8. YÖRÜKLERİN İSKÂNI ... 9

1.9. ESKİŞEHİR’E YÖRÜK İSKÂNLARI ... 11

1.10. ESKİŞEHİR’DE DERLEME YAPILAN YÖRÜK KÖYLERİ ... 14

İKİNCİ BÖLÜM DİL İNCELEMESİ 2.1. SESBİLGİSİ ... 38

2.1.1. Sesler ... 38

(8)

2.1.1.1. Ünlüler... 38

2.1.1.1.1. Ölçünlü Ünlüler ... 38

2.1.1.1.2. Ölçün Dışı Ünlüler ... 39

2.1.1.1.2.1. Sık Görülen Ünlüler ... 39

2.1.1.1.2.1.1. [á] ünlüsü... 39

2.1.1.1.2.1.2. [í] ünlüsü ... 40

2.1.1.1.2.1.3. [ú] ünlüsü ... 40

2.1.1.1.2.1.4. [à] ünlüsü... 41

2.1.1.1.2.1.5. [ė] ünlüsü... 41

2.1.1.1.2.2. Seyrek Görülen Ünlüler ... 42

2.1.1.1.2.2.1. [ó] ünlüsü ... 42

2.1.1.1.2.2.2. [ò] ünlüsü ... 42

2.1.1.1.2.2.3. [å] ünlüsü... 43

2.1.1.1.2.2.4. [Œ] ünlüsü ... 43

2.1.1.1.2.2.5. [ä] ünlüsü ... 43

2.1.1.1.3. Uzun Ünlüler ... 44

2.1.1.1.3.1. Birincil Uzun Ünlüler ... 44

2.1.1.1.3.1.1. Türkçe Sözcükler ... 44

2.1.1.1.3.1.2. Alıntı Sözcüklerde... 46

2.1.1.1.3.2. İkincil Uzun Ünlüler ... 47

2.1.1.1.3.2.1. Ses Olaylarına Bağlı İkincil Uzun Ünlüler... 47

2.1.1.1.3.2.2. Edime Bağlı İkincil Uzun Ünlüler ... 48

2.1.1.1.4. Kısa Ünlüler ... 49

2.1.1.1.5. İkiz Ünlüler ... 51

2.1.1.1.5.1. Birincil İkiz Ünlüler ... 51

2.1.1.1.5.2. İkincil İkiz Ünlüler ... 51

2.1.1.1.5.2.1. Ses Olaylarına Bağlı İkincil İkiz Ünlüler ... 51

2.1.1.1.5.2.1.1. Yükselen İkiz Ünlüler 51 2.1.1.1.5.2.1.2. Alçalan İkiz Ünlüler .. 52

(9)

2.1.1.1.5.2.1.3. Eşit İkiz Ünlüler ... 53

2.1.1.2. Ünsüzler ... 56

2.1.1.2.1. Ölçünlü Ünsüzler ... 57

2.1.1.2.2. Ölçün Dışı Ünsüzler ... 58

2.1.1.2.2.1. Sık Görülen Ünsüzler ... 58

2.1.1.2.2.1.1. [¤] ünsüzü ... 58

2.1.1.2.2.1.2. [K] ünsüzü ... 58

2.1.1.2.2.1.3. [ĺ] ünsüzü... 59

2.1.1.2.2.1.4. [P] ünsüzü ... 59

2.1.1.2.2.1.5. [S] ünsüzü ... 59

2.1.1.2.2.2. Seyrek Görülen Ünsüzler ... 60

2.1.1.2.2.2.1. [Ç] ünsüzü ... 60

2.1.1.2.2.2.2. [F] ünsüzü ... 60

2.1.1.2.2.2.3. [¨] ünsüzü ... 60

2.1.1.2.2.2.4. [©] ünsüzü ... 61

2.1.1.2.2.2.5. [Φ] ünsüzü ... 61

2.1.1.2.2.2.6. [T] ünsüzü ... 61

2.1.1.2.2.2.7. [Ŷ] ünsüzü ... 62

2.1.1.2.2.2.8. [’] ünsüzü ... 62

2.1.1.2.3. Zayıf Ünsüzler ... 62

2.1.1.2.3.1. /ď/ ünsüzü ... 63

2.1.1.2.3.2. /ĥ/ ünsüzü ... 63

2.1.1.2.3.3. /ķ/ ünsüzü ... 63

2.1.1.2.3.4. /ļ/ ünsüzü ... 63

2.1.1.2.3.5. /ņ/ ünsüzü ... 64

2.1.1.2.3.6. /ŗ/ ünsüzü ... 64

2.1.1.2.3.7. /ś/ ünsüzü ... 64

2.1.1.2.3.8. /ţ/ ünsüzü ... 65

2.1.1.2.3.9. /ŵ/ ünsüzü ... 65

2.1.1.2.3.10. /ŷ/ ünsüzü ... 65

2.1.1.2.3.11. /ž/ ünsüzü ... 65

2.1.2. Ses Değişmeleri ... 67

(10)

2.1.2.1. Ünlü Değişmeleri... 67

2.1.2.1.1. Ünlü Uyumları ve Uyumsuzlukları ... 67

2.1.2.1.1.1. Damak Uyumu ... 67

2.1.2.1.1.1.1. Kök ve Tabanlar ... 67

2.1.2.1.1.1.1.1 İlerleyici Benzeşme Yoluyla ... 67

2.1.2.1.1.1.1.2. Gerileyici Benzeşme Yoluyla ... 68

2.1.2.1.1.1.2. Biçimbirimler ... 68

2.1.2.1.1.1.3. i- Ana Yardımcı Eylemi ... 69

2.1.2.1.1.1.4. İlgeçler ve Bağlaçlar ... 70

2.1.2.1.1.2. Damak Uyumsuzluğu ... 71

2.1.2.1.1.2.1. Kök ve Tabanlar ... 71

2.1.2.1.1.2.2. Biçimbirimler ... 71

2.1.2.1.1.2.3. i- Ana Yardımcı Eylemi ... 72

2.1.2.1.1.2.4. İlgeç ve Bağlaçlar ... 73

2.1.2.1.1.3. Dudak Uyumu ... 73

2.1.2.1.1.3.1. Kök ve Tabanlar ... 73

2.1.2.1.1.3.1.1. İlerleyici Benzeşme Yoluyla ... 74

2.1.2.1.1.3.1.2. Gerileyici Benzeşme Yoluyla ... 74

2.1.2.1.1.4. Dudak Uyumsuzluğu ... 74

2.1.2.1.1.4.1. Kök ve Tabanlar ... 74

2.1.2.1.1.4.2. Biçimbirimler ... 75

2.1.2.1.1.4.3. İlgeç ve Bağlaçlar ... 75

2.1.2.1.2. Artlılaşma ... 75

2.1.2.1.3 Önlüleşme ... 76

2.1.2.1.4. Genişleme ... 76

2.1.2.1.5. Daralma... 77

a. Vurgusuz Orta Hece Ünlüsünün Daralması ... 77 b. Daraltıcı Ünsüzler (c, ç, n, s, ş, y) Yanında Daralma .

(11)

... 78

c. Kapalı e Ünlüsünün Daralması ... 79

d. Kişiye Bağlı Daralma ... 79

2.1.2.1.6. Yuvarlaklaşma ... 80

2.1.2.1.7. Düzleşme ... 80

2.1.2.1.8. Sıra Değiştirme ... 81

2.1.2.1.9. Türeme ... 81

2.1.2.1.9.1. Ön Seste ... 82

2.1.2.1.9.2. İç Seste ... 82

2.1.2.1.10. Düşme ... 82

2.1.2.1.10.1. İç Seste ... 83

2.1.2.1.10.2.Son Seste ... 83

2.1.2.1.11. Geçişme ... 83

2.1.2.1.12. Eskicil Biçimlerin Korunması ... 84

2.1.2.1.13. Alıntı Sözcüklerdeki Uzunlukların Kaybolması ... 84

2.1.2.2. Ünsüz Değişmeleri ... 85

2.1.2.2.1. Ünsüz Uyumu ... 85

2.1.2.2.2. Ünsüz Uyumsuzluğu ... 85

2.1.2.2.3. Ötümlüleşme-Yarı Ötümlüleşme ... 86

2.1.2.2.3.1. Ön Seste ... 86

2.1.2.2.3.2. İç Seste ... 90

2.1.2.2.3.2.1. Kök ve Tabanlar ... 90

2.1.2.2.3.2.2. Eklenme Yoluyla... 91

2.1.2.2.3.3. Son Seste ... 92

2.1.2.2.3.3.1. Ulanma Yoluyla ... 93

2.1.2.2.4. Ötümsüzleşme -Yarı Ötümsüzleşme ... 94

2.1.2.2.4.1. Ön Seste ... 95

2.1.2.2.4.2. İç Seste ... 95

2.1.2.2.4.2.1. Kök ve Tabanlar ... 96

2.1.2.2.4.3. Son Seste ... 96

2.1.2.2.5. Düşme ... 97

2.1.2.2.5.1. İç Seste ... 97

(12)

2.1.2.2.5.2. Son seste ... 97

2.1.2.2.6. Erime... 97

2.1.2.2.6.1. İlk Hecede ... 98

2.1.2.2.6.2. Son Hecede ... 99

2.1.2.2.7. Yutulma ... 99

2.1.2.2.8. Ünsüz Tekleşmesi ... 100

2.1.2.2.9. Türeme ... 100

2.1.2.2.9.1. Ön Seste ... 100

2.1.2.2.9.2. İç Seste ... 101

2.1.2.2.9.3. Son Seste ... 101

2.1.2.2.10. Benzeşme ... 101

2.1.2.2.10.1. Kök ve Tabanlar ... 102

2.1.2.2.10.1.1. İlerlek ... 102

2.1.2.2.10.1.2. Gerilek ... 102

2.1.2.2.10.2. Eklenme Yoluyla ... 102

2.1.2.2.10.2.1. İlerlek ... 102

2.1.2.2.10.2.2. Gerilek ... 103

2.1.2.2.10.3. Ulanma Yoluyla ... 103

2.1.2.2.10.3.1. İlerlek ... 103

2.1.2.2.10.3.2. Gerilek ... 103

2.1.2.2.11. Dudaksıllaşma... 104

2.1.2.2.12. Dişsilleşme ... 104

2.1.2.2.13. Damaksıllaşma ... 105

2.1.2.2.14. Aykırılaşma (Benzeşmezlik) ... 105

2.1.2.2.15. Süreklileşme ... 105

2.1.2.2.15.1. Ön Seste ... 105

2.1.2.2.15.2. İç Seste ... 106

2.1.2.2.15.2.1. Kök ve Tabanlar ... 106

2.1.2.2.15.2.2. Eklenme Yoluyla ... 106

2.1.2.2.15.3. Son Seste ... 106

2.1.2.2.16. Süreksizleşme ... 107

2.1.2.2.16.1. Kök ve Tabanlar ... 107

(13)

2.1.2.2.17. Sürekli Ünsüzler Arasında Değişme ... 107

2.1.2.2.17.1. Ön Seste ... 107

2.1.2.2.17.2. İç Seste ... 108

2.1.2.2.17.3. Son Seste ... 108

2.1.2.2.18. İkizleşme ... 109

2.1.2.2.19. Örnekseme ... 109

2.1.2.2.20. Göçüşme ... 110

2.1.2.2.21. Yarı Ünlüleşme ... 111

2.1.2.2.22. İkili Kullanım... 111

2.1.2.3. Ünlü-Ünsüz Değişmeleri ... 111

2.1.2.3.1. Büzülme ... 111

2.1.2.3.2. Derilme ... 112

2.1.2.3.3. Hece Tekleşmesi ... 113

2.1.2.3.4. Grup Düşmesi ... 113

2.1.2.3.5. Ünlü-Ünsüz Uyumsuzluğu ... 114

2.1.2.3.6. Bozularak Telaffuz Edilen Sözcükler ... 114

2.2. BİÇİMBİLGİSİ ... 115

2.2.1. İşletimlikler ... 115

2.2.1.1. Ad İşletimlikleri... 115

2.2.1.1.1. Sözdisimzel (Dizime Bağlı) Anlamsal İşlevler .... 115

2.2.1.1.1.1. Tümce ve Söz Öbeği Düzeyinde (ad-eylem, ad-ad; ad-ilgeç bağlantısı) Sözdizimsel Anlamsal İşlevler ( Durum İşlevleri) ... 115

2.2.1.1.1.1.1. +{} “Yalın” ... 115

2.2.1.1.1.1.2. +{(y)A} “Yönelme” ... 117

2.2.1.1.1.1.3. +{DA} “Bulunma” ... 119

2.2.1.1.1.1.4. +{DAn} “Ayrılma” ... 121

2.2.1.1.1.1.5. +{(y)lA(n)}, +{nA(n)} “Birliktelik” ... 124

2.2.1.1.1.1.6. +{CA} “Eşitlik” ... 125

2.2.1.1.1.2. Söz Öbeği Düzeyinde (ad-ad bağlantısı) Sözdizimsel Anlamsal İşlevler ... 126

(14)

2.2.1.1.1.2.1. +{(n)I4ŋ}/+{im} “İlgi” ... 126

2.2.1.1.1.3. Sözcük Düzeyinde Dizim Dışı Anlamsal İşlevler ... 128

2.2.1.1.1.3.1. +{lAr} “Sayı” ... 128

2.2.1.1.1.3.2. +{K I4 (n)} “Aitlik” ... 130

2.2.1.1.1.3.3. İyelik ... 132

2.2.1.1.1.3.4. +{(y)I4} “Belirtme” ... 133

2.2.1.1.1.3.5. +{mI4} “Soru” ... 134

2.2.1.1.1.3.6.+{lI4} “Varlık” ... 135

2.2.1.1.1.3.7.+{sI4z} “Yokluk” ... 136

2.2.1.1.1.3.8. Küçültme, Sevgi, Alay, Abartma .. ... 137

2.2.1.1.1.3.8.1. +{ÇAK} ... 137

2.2.1.1.1.3.8.2. +{ÇI4K}... 138

2.2.1.1.1.3.8.3. +{cAğIz} ... 138

2.2.1.1.1.3.9. Benzerlik ... 138

2.2.1.1.1.3.9.1. +{ª} ... 138

2.2.1.1.1.3.10. Aile, Topluluk ... 139

2.2.1.1.1.3.10.1. +{gIl} ... 139

2.2.1.1.1.3.10.2. +{gIllAr} ... 139

2.2.1.1.1.3.11. Sayı... 139

2.2.1.1.1.3.11.1. +{(I4)ncI4} ... 139

2.2.1.1.1.3.11.2. +{(ş)Ar} ... 140

2.2.1.1.1.3.12. Yüklem Yapıcılar “Bildirme” ... ... 140

2.2.1.2. Eylem İşletimlikleri ... 141

2.2.1.2.1. Basit Yapılı Eylem İşletimi ... 141

2.2.1.2.1.1. “Söz Öbeği Kurucular/ Sözcük Türünü Değiştiriciler” (Eylemsiler) ... 141

2.2.1.2.1.1.1. “Ad-Eylemler” ... 141

2.2.1.2.1.1.2. “Sıfat-Eylemler” (Ortaçlar) ... 143

2.2.1.2.1.1.3. “Belirteç-eylemler” (Ulaçlar) .. 145

(15)

2.2.1.2.1.1.3.1. Asıl Ulaçlar ... 146

2.2.1.2.1.1.3.2. Ortaçtan Türetilen Ulaçlar ... 150

2.2.1.2.1.1.3.3. Ad-Eylemden Türetilen Ulaçlar ... 153

2.2.1.2.1.1.3.4. “i-/ol-” Yardımcı Eylemi İle Kurulan Ulaçlar ... 154

a. Adların “i-/ol-” Yardımcı Eylemi ile Yapılan Şart Çekimi “Şartlı Ulaçlar/Ulaç Öbekleri” ... 156

b. Ortaçların “i-/ol-” Yardımcı Eylemi ile Yapılan Şart Çekimi “Şartlı Ulaçlar/Ulaç Öbekleri” ... 157

c. Katmerli Ortaçların “i-/ol-” Yardımcı Eylemi ile Yapılan Şart Çekimi “Şartlı Ulaçlar/Ulaç Öbekleri”... 158

d. -{DI4+sayı-kişi ulamı+mI4} Yapısı ile Kurulan Ulaçlar ... 159

2.2.1.2.1.2. Tümcede Yüklem-Özne Ve Nesne İlişkisini Belirleyiciler (Çatı Yapıcılar) ... 160

2.2.1.2.1.2.1. Edilgen Çatı... 160

2.2.1.2.1.2.2. Dönüşlü Çatı ... 161

2.2.1.2.1.2.3. Ettirgen Çatı ... 162

2.2.1.2.1.2.4. İşteş Çatı ... 163

2.2.1.2.1.2.5. Çatı İşlevli Biçimbirimlerin Üst Üste Gelmesi ... 164

2.2.1.2.1.3. Yüklemde Zaman, Kip Ve Kişi Belirleyiciler ... 165

2.2.1.2.1.3.1. Zaman... 165

2.2.1.2.1.3.1.1. Öğrenilen Geçmiş Zaman ... 165

2.2.1.2.1.3.1.2. Görülen Geçmiş Zaman ... 166

2.2.1.2.1.3.1.3. Geniş Zaman ... 169

2.2.1.2.1.3.1.4. Şimdiki Zaman ... 171

(16)

2.2.1.2.1.3.1.5. Gelecek Zaman ... 177

2.2.1.2.1.3.2. Kiplik ... 181

2.2.1.2.1.3.2.1. -{sA}- “Dilek” ... 181

2.2.1.2.1.3.2.2. Emir-İstek ... 182

2.2.1.2.1.3.2.3. -{A}- “İstek” ... 184

2.2.1.2.1.3.2.4. -{mAlI}- “Gereklilik” ... 184

2.2.1.2.1.3.3. Kişi ... 185

2.2.1.2.1.3.3.1. Adıl Kaynaklılar ... 185

2.2.1.2.1.3.3.2. İyelik Kaynaklılar ... 187

2.2.1.2.1.3.4. -{mA} “Olumsuzluk” ... 189

2.2.1.2.1.3.5. -{mI4} “Soru” ... 190

2.2.1.2.1.3.6. -{DI4r} “Kuvvetlendirme, İhtimal” ... 191

2.2.1.2.2. Birleşik Yapılı Eylem İşletimi ... 191

2.2.1.2.2.1. Bildirme İşlevliler “Ad+ Yardımcı Eylem (i- /ol-)” ... 191

2.2.1.2.2.1.1. +{i- DI4-} “Görülen Geçmiş Zaman” ... 192

2.2.1.2.2.1.2. +{i- mI4ş-} “Öğrenilen Geçmiş Zaman” ... 192

2.2.1.2.2.1.3. “Geniş Zaman” ... 193

2.2.1.2.2.2. Bildirmenin Olumsuzu ... 195

2.2.1.2.2.3. Kiplik İşlevliler ... 196

2.2.1.2.2.3.1. Ulaç+Yardımcı Eylem (bil-, yaz-, ver-, kal- vd.) ... 196

2.2.1.2.2.3.1.1. -{A bil-} “Yeterlik” ... ... 196

2.2.1.2.2.3.1.2. -{I ver-} “Tezlik” ... 197

2.2.1.2.2.3.1.3. -{A dur-} “Süreklilik” ... 197

2.2.1.2.2.3.1.4. -{A yaz-} “Yaklaşma” ...

(17)

... 198

2.2.1.2.2.3.2. Ortaç+Yardımcı Eylem (i-/ol-) ... ... 198

2.2.1.2.2.3.2.1. Görülen Geçmiş Zaman . ... 198

2.2.1.2.2.3.2.2. Öğrenilen Geçmiş Zaman ... 199

2.2.2. Türetimlikler ... 200

2.2.2.1. Ad Türetimlikleri ... 200

2.2.2.1.1. Addan Ad Türetimlikleri ... 200

2.2.2.1.2. Addan Eylem Türetimlikleri ... 208

2.2.2.2. Eylem Türetimlikleri ... 213

2.2.2.2.1. Eylemden Eylem Türetimlikleri ... 213

2.2.2.2.2. Eylemden Ad Türetimlikleri ... 215

METİNLER ... 223

I. ALT AĞIZ BÖLGESİ ... 223

II. ALT AĞIZ BÖLGESİ ... 408

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ ... 510

KAYNAKÇA ... 518

DİZİN ... 530

EKLER ... 848

(18)

ÇİZELGELER LİSTESİ

Çizelge 1: Ölçünlü ünlüler ... 39

Çizelge 2: [á] ünlüsü ... 40

Çizelge 3: [í] ünlüsü ... 40

Çizelge 4: [ú] ünlüsü ... 40

Çizelge 5: [à] ünlüsü ... 41

Çizelge 6: [ė] ünlüsü ... 41

Çizelge 7: [ė] ünlüsü-2 ... 42

Çizelge 8: [ó] ünlüsü ... 42

Çizelge 9: [ò] ünlüsü ... 42

Çizelge 10: [å] ünlüsü ... 43

Çizelge 11: [Œ] ünlüsü ... 43

Çizelge 12: [ä] ünlüsü ... 43

Çizelge 13: Türkçe sözcüklerde birincil uzun ünlüler ... 46

Çizelge 14: Alıntı sözcüklerde birincil uzun ünlüler ... 46

Çizelge 15: Ses olaylarına bağlı ikincil uzun ünlüler ... 48

Çizelge 16: Edime bağlı ikincil uzun ünlüler ... 49

Çizelge 17: Kısa ünlüler ... 50

Çizelge 18: Birincil ikiz ünlüler ... 51

Çizelge 19: Yükselen ikiz ünlüler ... 52

Çizelge 20: Alçalan ikiz ünlüler ... 53

Çizelge 21: Eşit ikiz ünlüler ... 55

Çizelge 22: Ünlüler ... 56

Çizelge 23: Ölçünlü Ünsüzler ... 58

Çizelge 24: [¤] ünsüzü ... 58

Çizelge 25: [K] ünsüzü... 59

Çizelge 26: [ĺ] ünsüzü ... 59

Çizelge 27: [P] ünsüzü ... 59

Çizelge 28: [S] ünsüzü ... 60

Çizelge 29: [Ç] ünsüzü ... 60

Çizelge 30: [F] ünsüzü ... 60

Çizelge 31: [¨] ünsüzü ... 61

(19)

Çizelge 32: [©] ünsüzü ... 61

Çizelge 33: [Φ] ünsüzü ... 61

Çizelge 34: [T] ünsüzü ... 62

Çizelge 35: [Ŷ] ünsüzü ... 62

Çizelge 36: [’] ünsüzü ... 62

Çizelge 37: /ď/ ünsüzü... 63

Çizelge 38: /ĥ/ ünsüzü ... 63

Çizelge 39: /ķ/ ünsüzü ... 63

Çizelge 40: /ļ/ ünsüzü ... 64

Çizelge 41: /ņ/ ünsüzü ...64

Çizelge 42: /ŗ/ ünsüzü... 64

Çizelge 43: /ś/ ünsüzü ... 64

Çizelge 44: /ţ/ ünsüzü ... 65

Çizelge 45: /ŵ/ ünsüzü ... 65

Çizelge 46: /ŷ/ ünsüzü ... 65

Çizelge 47: /ž/ ünsüzü ... 66

Çizelge 48: Ünsüzler ... 66

Çizelge 49: İyelik biçimbirimleri ... 133

Çizelge 50: Öğrenilen geçmiş zaman ... 167

Çizelge 51: Görülen geçmiş zaman... 169

Çizelge 52: Geniş zaman ... 171

Çizelge 53: I. Alt Ağız Bölgesi şimdiki zaman biçibirimleri... 174

Çizelge 54: II. Alt Bölgesi şimdiki zaman biçimbirimleri ... 177

Çizelge 55: -{(y)AcAK}-, -{(y)I4cI4K}- gelecek zaman biçimbirimi ... 180

Çizelge 56: Dilek kipi ... 182

Çizelge 57: Emir-İstek kipi ... 183

Çizelge 58: İstek kipi ... 184

Çizelge 59: Adıl kaynaklı kişi biçimbirimleri ... 187

Çizelge 60: İyelik kaynaklı kişi biçimbirimleri ... 189

Çizelge 61: Bildirme işlevli geniş zaman ... 195

Çizelge 62: Aydın ve yöresi ağız özelliklerinin EİYA ile karşılaştırılması ... 513

(20)

Çizelge 63: Eskişehir İli Yörük Ağızları alt ağız bölgeleri ... 517

(21)

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1: Ünlü küpü ... 56

(22)

EKLER LİSTESİ

Ek-1: Yörük köyleri haritası... 848 Ek-2: Yörük köyleri ve Yörüklerin azınlıkta olduğu yerleşimler haritası ... 849 Ek-3: Eskişehir İli Yörük Ağızları alt ağız bölgeleri haritası ... 850

(23)

KISALTMALAR LİSTESİ a.g.e. : Adı geçen eser a.g.m. : Adı geçen makale Ar. : Arapça

Bk. (bk.) : Bakınız

C. : Cilt

çev. : Çeviren Çin. : Çince

EİYA : Eskişehir İli Yörük Ağızları ET : Eski Türkçe

Far. : Farsça Fr. : Fransızca Gör. Tar. : Görüşme Tarihi İng. : İngilizce

İt. : İtalyanca K.K. : Kaynak kişi Kar. : Karşılaştırma Lat. : Latince Moğ. : Moğolca

ÖTT : Ölçünlü Türkiye Türkçesi Rum. : Rumca

Rus. : Rusça s. : Sayfa

S. : Sayı

T. : Türkçe

TDK : Türk Dil Kurumu

TTA : Türkiye Türkçesi Ağızları

TTTYD : Türkiye Türkçesinin Tarihi Yazı Dilleri (Eski Anadolu Türkçesi, Osmanlı Türkçesi)

(24)

İŞARETLER LİSTESİ

V : Vokal

K : Konsonant

: : (Ünlülerden sonra) uzunluk

/ : Veya

§ : Ulama ve ünlülerde diftong

' : Vurgu (ÖTT’den farklı vurgulanan hecelerden önce konur) .. : Metinde yarım kalan sözcük veya tümce

: Metinde anlaşılmayan yer

X : Kimlik bilgileri eksik kaynak kişi /…/ : Metinde yazılmayan yer

// : Sesbirim [] : Alt sesbirim

 : Sıfır biçimbirim

(25)

ÇEVRİYAZI İŞARETLERİ

Eskişehir İli Yörük Ağızları IPA

ā “uzun a ünlüsü” ɑː

ē “uzun e ünlüsü” ɛː

® “uzun kapalı e ünlüsü”

ī “uzun ı ünlüsü” ɯː

ª “uzun i ünlüsü”

ō “uzun o ünlüsü” ɔː

Ǻ “uzun ö ünlüsü” œː

ū “uzun u ünlüsü”

ǽ “uzun ü ünlüsü”

ă “kısa a ünlüsü” ɑ̆

ĕ “kısa e ünlüsü” ɛ̆

ĭ “kısa ı ünlüsü” ɯ̆

į “kısa i ünlüsü” į

ŏ “kısa o ünlüsü”

Ǿ “kısa ö ünlüsü” ö ̆

ų “kısa u ünlüsü” ų

Ŵ “kısa ü ünlüsü”

á “a-e arası ünlü” a

í “ı-i arası ünlü” ɨ

ó “o-ö arası ünlü” ɞ

ú “u-ü arası ünlü” ʉ

ȧ “a-ı arası ünlü” ɤ

ė “e-i arası ünlü (kapalı e)” e

ò “o-u arası ünlü” o

Œ “ö-ü arası ünlü” ø

å “a-o arası ünlü” ɑ̹

ä “açık e ünlüsü” æ

Ç “c-ç arası ünsüz” t ̬͡ʃ

F “f-v arası ünsüz” f

K “g-k arası ünsüz” c

(26)

P “b-p arası ünsüz” p

S “s-z arası ünsüz” s

T “d-t arası ünsüz” t

ġ “art damaksıl g ünsüzü” ɡ

¢ “art damaksıl k ünsüzü” k

¤ “art damaksıl h ünsüzü” χ

Φ “dip damaksıl k ünsüzü” q

ŋ “damaksıl n ünsüzü” ɲ

Ŷ “çift dudak v ünsüzü" β

ď “düşmek üzere olan d ünsüzü” d̚

ĥ “düşmek üzere olan h ünsüzü” h̚

ķ “düşmek üzere olan k ünsüzü” k̚

ļ “düşmek üzere olan l ünsüzü” l̚

ņ “düşmek üzere olan n ünsüzü” n̚

ŗ “düşmek üzere olan r ünsüzü” r̚

ś “düşmek üzere olan s ünsüzü” s̚

ţ “düşmek üzere olan t ünsüzü” t̚

ŵ “düşmek üzere olan v ünsüzü” v̚

ŷ “düşmek üzere olan y ünsüzü” j̚

ž “düşmek üzere olan z ünsüzü” z̚

Ĥ “ön damaksıl g ünsüzü” ɟ

© “ön damaksıl k ünsüzü” cʲ

ĺ “ön damaksıl l ünsüzü” l

’ “tonsuz, patlayıcı gırtlak ünsüzü” Ɂ

(27)

ÖNSÖZ

İnsanlık tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan dil, sürekli gelişen, geliştikçe yenilenen ve değişimi engellenemeyen dinamik bir organizmadır. Yalnız Türkçenin tarihine baktığımızda dahi bu değişim ve gelişim açık şekilde görülmektedir. Dil bilgisi üzerine çalışacak bir bilim insanı için zamanı durdurmak mümkün olmadığına göre dil bilgisel anlamda zamanın biraz daha yavaş aktığı mecralara ulaşmak ve o alanlarda çalışmalar yapmak büyük önem taşımaktadır. Bu anlamda en doğru kaynak ise ağızlar olacaktır. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ağızlara ve ağız araştırmalarına hem katkı sunmuş hem de belirli noktalarda zarar vermiştir. Eski dönemlere kıyasla ağızların en açık şekilde konuşulduğu yerleşim birimlerine artık çok rahat şekilde ulaşabiliyor ve gelişmiş kayıt tekniklerini kullanabiliyoruz ama kitle iletişim araçlarının aynı ölçüde gelişmesi ve her eve girmesi, ulaşım ağlarının köy-kent arasındaki “mesafe”yi kapatması ve köyden kente göçün engellenememesi gibi sebeplerle ağız araştırması yapmak zorlaşmakta, ağızları kayıt altına almak için gerekli süre dolmaktadır.

Çalışma bölgemiz Eskişehir, Yörüklerin özellikle de Karakeçili aşiretine bağlı Yörüklerin yoğun olarak yaşadığı bir yerleşim yeridir. Hatta Bayar’ın belirttiği şekilde

“En büyük Karakeçili şehridir.” (Bayar, 2004: 75). Tarih boyunca konar-göçer özellik gösteren ve ancak son yüz yıl içerisinde tam olarak iskân edilen bu topluluk geçmişten günümüze Oğuz Türklerine ait pek çok bilgiyi bizlere sunmaktadır. Çalışmamızda merkez ve ilçelere bağlı köyler içerisinde kendisini Yörük olarak tanımlayan insanların çoğunluğu oluşturduğu 49 köyden metinler derlenmiştir. Derlenen metinler üzerinde sesbilgisi ve biçimbilgisi özelliklerini konu alan dil incelemesi çalışmaları yapılmış, geniş söz varlığını en açık şekilde ortaya koymak için dizin hazırlanmıştır.

İncelemelerimizi gerçekleştirdiğimiz derleme malzemeleri ise Prof. Dr. Erdoğan BOZ’un yürütücülüğünü yaptığı 112K405 numaralı TÜBİTAK destekli ESKİŞEHİR İLİ DİL ATLASI projesinden alınmıştır.

Çalışmanın başlangıcından sonuçlanmasına kadar bana çok büyük bir destek veren, ilgisini ve emeğini hiçbir zaman esirgemeyen danışman hocam Prof. Dr.

Erdoğan Boz’a, derlemelerin yapılmasında ve tezin hazırlanmasında gösterdikleri katkılardan ötürü Prof. Dr. Semra GÜNAY AKTAŞ, Arş. Gör. Fatih DOĞRU ve

(28)

Songül İLBAŞ’a, kelime anlamlandırma aşamasında yardımcı olan öğretmen arkadaşım Ahmet DEMİRCAN’a, dizini hazırlarken yararlandığım TürkSözDiz yazılımını hazırlayan Mehmet BOZUYLA’ya, son olarak da her zaman arkamda durarak bana güç veren sevgili aileme çok teşekkür ederim.

Göksel SERT Ocak, 2015 – Eskişehir

(29)

GİRİŞ

ARAŞTIRMANIN AMACI

Bu çalışmanın amacı; Eskişehir ilinde yerleşik Yörüklerin ağız özelliklerini bilimsel yöntemlerle tespit ederek Türkiye Türkçesi ağızları çalışmalarına katkıda bulunmaktır.

ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ

Eskişehir ilinde yerleşik Yörüklerin ağızları üzerine akademik (yüksek lisans veya doktora) bir çalışma yapılmamıştır. Kültürel ve dilsel zenginliklerin korunması adına ağızların zaman geçirilmeden bilimsel yöntemlerle tespit edilmesi önemli bir sorumluluktur.

ARAŞTIRMANIN KAPSAM VE SINIRLILIKLARI

Çalışmamızın evreni; Eskişehir ilinde yerleşmiş Yörüklerdir. Örneklemimiz ise Eskişehir’de Yörüklerin çoğunlukta bulunduğu 49 köydür.

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ Derlemede ve Çevriyazıda Kullanılan Yöntemler

Çalışmada öncelikle Eskişehir ilinde Yörüklerin yerleştiği köyler tespit edilmiştir. Genellikle Yörüklerin çoğunlukta olduğu 49 köyün tamamına gidilerek bir ya da iki kişiden sesli ve görüntülü kayıt yöntemleriyle derlemeler yapılmıştır.

Eskişehir ili merkez mahalleleri ve ilçe merkezlerinden derleme yapılmamıştır.

(30)

Derleme yapılan kaynak kişilerin ağız özelliklerini yansıtması açısından okula gitmemiş, köy dışında yaşamamış, yaşlı ve kadın olmasına öncelik verilmiştir. Ayrıca rahat konuşabilmelerini sağlamak amacıyla köy hayatı, tarla ve hayvancılık işleri, aile hayatı, yemekler, düğünler, gelenek ve görenekler gibi aşina oldukları konular seçilmiştir. Zaman zaman, daha önceden bilinen ya da derlemeler sırasında dikkat çeken dil özelliklerinin ve ağız bölgelerine ait söz varlığının tespiti için yöneltici sorular sorulmuştur. Derlemelerin yazıya aktarılmasında ağız araştırmalarında yaygın olarak kullanılan çevriyazı işaretleri tercih edilmiştir. Bu işaretler kullanılarak yazıya aktarılan metinlerin dil incelemesi yapılmıştır.

Araştırmanın Bölümleri Oluşturulurken Kullanılan Yöntemler

Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm olan “ESKİŞEHİR VE YÖRÜKLER”de Eskişehir’in coğrafi özellikleri, iklim ve bitki örtüsü, Yörük adı, Yörük-Türkmen kavramları, Yörüklerin kökeni, Yörük tarihi, Yörüklerin idari yapısı ve aşiretleri, Yörüklerin iskânı, Eskişehir’e Yörük iskânları ve Yörüklerin Eskişehir’e yerleşmeleri ile Eskişehir’deki Yörük köyleri hakkında bilgi verilmiştir. Yörük köyleri hakkında verilen bilgilerin bir kısmı daha önce yapılan çalışmalardan alınmış, bir kısmı da kaynak kişilerden temin edilmiştir. İkinci Bölüm “DİL İNCELEMESİ”dir.

Bu bölümde metinler üzerinden eş zamanlı dil incelemesi yapılmıştır. Ancak zaman zaman verilen örneklerde art zamanlı olarak karşılaştırma yapılmıştır. Sesbilgisinde sırayla ünlüler, ünsüzler ve ses değişmeleri ele alınmıştır. Ölçün dışı ünlüler ve ünsüzler tarif edilerek Türkçe ve alıntı sözcüklerde örneklendirilmiştir. Ayrıca kullanım sayıları verilerek sesler sık ya da seyrek kullanılmalarına göre tasnif edilmiştir. Biçimbilgisinde ise Prof. Dr. Erdoğan BOZ’un “Türkiye Türkçesi Biçimsel ve Anlamsal İşlevli Biçimbilgisi” adlı çalışması temel alınarak biçimbilgisi incelemesi yapılmıştır. Hem sesbilgisinde hem de biçimbilgisinde verilen alıntı sözcük örneklerinden Arapça ve Farsça olanlar genel olarak asıl biçimleriyle, batı dillerinden alınanlar ise ölçünlü Türkçedeki biçimleriyle karşılaştırılmıştır.

(31)

BİRİNCİ BÖLÜM ESKİŞEHİR VE YÖRÜKLER

1.1. ESKİŞEHİR’İN COĞRAFİ KONUMU VE ÖZELLİKLERİ

Eskişehir, İç Anadolu Bölgesi’nin kuzeybatısında yer almaktadır. Kentin kuzeyinde Karadeniz, kuzeybatısında Marmara, güneybatısında Ege bölgeleri bulunmaktadır. Eskişehir kuzeyde Bolu, kuzeybatıda Bilecik, batıda Kütahya, güneyde Afyon ve güneydoğu tarafından Konya illerine komşudur (Albek, 1991: 3).

Kuzeyde Bozdağ ve Sündiken Dağları, batıda Türkmen Dağı ve güneyde Emirdağı (Yalçın, 1962: 23), Seyitgazi ile Mahmudiye arasındaki Kırkkız (Kırgız) Dağı (Güngörür-Conker, 1952: 40) Eskişehir’in önemli dağlarıdır.

Eskişehir topraklarının %22’lik bölümünü dağlar kaplamaktadır. Ayrıca il yüzölçümünün %94’ü tarıma elverişli nitelik taşımaktadır (Işık, Şanlıer, 1988: 3).

Eskişehir sınırları içerisinde batı doğu doğrultulu İnönü Ovası ve bu ovanın devamında Eskişehir Ovası, Alpu Ovası ve Beylikahır Ovası yer almaktadır (Albek, 1991: 3). Ovalar Eskişehir topraklarının yaklaşık %26’lık bölümünü kaplamaktadır (Işık, Şanlıer, 1988: 3).

Eskişehir’in en önemli akarsuları Sakarya Nehri ve bu nehrin bir kolu olan Porsuk Çayı’dır (Güngörür-Conker, 1952: 41). Ayrıca İnönü’nün batısından Beylikahır (Beylikova)’ın doğusuna kadar uzanan fay hattı boyunca çok sayıda sıcak ve soğuk su kaynakları da yer almaktadır (Albek, 1991: 4-7). Atatürk’ün emir vermesiyle Yukarı Kalabak köyünden getirilen Kalabak Suyu ise şehrin içme suyu durumundadır (Ada, 2012: 30).

Amyant, bor tuzları, demir, krom, maden kömürü, lületaşı (magnezit) ve miken Eskişehir’in yer altı zenginlikleridir (Ada, 2012: 30). Kentin en önemli maden ürünü olan lületaşına Beyaz altın, Denizköpüğü ve Eskişehirtaşı adları da verilmiştir (Timur, 1989: 250).

(32)

Eskişehir’in toplam nüfusu ise Türkiye İstatistik Kurumu 2013 verilerine göre 799.724’tür.1

13.731 km2 toprak üzerinde bulunan (Albek, 1991: 3) Eskişehir’in ikisi merkez ilçe olmak üzere toplam 14 ilçe ve ilçelere bağlı 537 yerleşim birimi bulunmaktadır.2 Eskişehir’in ilçeleri Alpu, Beylikova, Çifteler, Günyüzü, Han, İnönü, Mahmudiye, Mihalgazi, Mihalıççık, Odunpazarı, Sarıcakaya, Seyitgazi, Sivrihisar ve Tepebaşı’dır.

12/11/2012 tarihli 6360 sayılı kanunun kabul edilmesiyle Eskişehir’in tüm köyleri mahalle statüsüne alınmıştır.3

1.2. ESKİŞEHİR’İN İKLİMİ VE BİTKİ ÖRTÜSÜ

Eskişehir İç Batı Anadolu, Batı Karadeniz ve Akdeniz iklimlerinin etkisi altında kalmakla birlikte bu üç etkinin meydana getirdiği kendine has bir iklime sahiptir (Albek, 1991: 13). Eskişehir’de -2˚ ile en soğuk ay Ocak, 30-40˚ sıcaklık ile en sıcak aylar Temmuz, Ağustos’tur (Tunçdilek, 1953: 47-51).

Eskişehir farklı iklim tiplerinin görüldüğü bir bölge olduğu için yağış rejiminde de farklılıklar bulunmaktadır. Kente düşen senelik yağışın %65’lik bölümü kış ve ilkbahar mevsimlerinde, %33,8’lik bölümü de yaz ve sonbahar mevsimlerinde gerçekleşmektedir (Tunçdilek, 1953: 61).

Kuzeyde bulunan Sündiken Dağları’nın Porsuk Vadisi’ne bakan yamaçları 1000 metreye kadar ağaçsızdır. 1000 metreden sonra meşe çalılıkları, bodur meşeler;

1300 metrenin ötesinde seyrek şekilde karaçamlar bulunur. Sündiken Dağları’nın Sakarya Vadisi’ne bakan yamaçları ise karaçam, kızılçam, meşe ve sarıçamlar ile kaplıdır. Şehrin diğer dağlık bölgelerindeki orman dağılışı da Sündiken Dağları’na benzemektedir. Ormanların dışında kalan bölgeler bozkırlarla kaplanmıştır (Tunçdilek, 1953: 105-117).

1 Eskişehir’in nüfus bilgileri hakkında bk. Türkiye İstatistik Kurumu, (Çevrimiçi), http://www.tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist, 13 Kasım 2014.

2 Bu bilgi 112K405 numaralı TÜBİTAK destekli Eskişehir İli Dil Atlası projesi kapsamında MapInfo programı veri tabanından elde edilmiştir.

3 Bk. Resmî Gazete, (Çevrimiçi), http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2012/12/20121206.pdf, 13 Kasım 2014.

(33)

Eskişehir Porsuk Vadisi’nde 900 metre yüksekliğin altında kalan bölgelerde bitki örtüsü olarak step bitkilerine rastlanmaktadır. Ağaçlar ise Porsuk ve Keskin dereleri kenarında bulunmaktadır (Albek, 1991: 15-16).

1.3. YÖRÜK ADI

Araştırmacılar Yörük adı hakkında birçok farklı görüş belirtmiştir. Eröz’e göre Yörük ismi Anadolu’ya göç edip yurt tutan Oğuz boylarını ifade etmek için kullanılmaktadır (Eröz, 1991: 20). Artun ise Yörük kelimesinin karşılığını “göçebe, dağlı; çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, eskiden yeniçeriye katılan asker; geçimini hayvancılıkla sağlayan Türkmen; Anadolu ve Rumeli’de yaşayanlara verilen ad”

şeklinde belirtmiştir (Artun, 1996, 25). Gökçen, Yörük adını “üç günden fazla bir yerde durmayan ‘gezende’” şeklinde karşılarken (Gökçen, 1946: 16) Erden,

“yetenekli, kabiliyetli, mücadeleci” olarak tanımlamıştır (Erden, 1996: 140). Türkay ise Yörük kelimesine “iyi ve çabuk yürüyen göçebe, Anadolu’nun çadırda oturan Türkmenleri, bir yerde yerleşmeyen göçebe halk” tanımlamasını yapmıştır (Türkay, 2001: 697). Sümer, Yörük adının Halep Türkmenlerine de verildiğini ancak son dönemde bu anlamını yitirip Batı Anadolu ile Güney Batı Anadolu’daki oymakların ortak adı haline geldiğini belirtmiştir (Sümer, 1972: 174). Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük’te Yörük maddesinin tanımı “hayvancılıkla geçinen, genellikle Toroslarda yaşayan göçebe Türk oymağı, Türkmen” şeklindedir.4

Yörük adının etimolojik kökenine baktığımızda Gülensoy, “hayvancılıkla geçinen göçebe Türkmen boyu” anlamındaki Yörük sözcüğünün Eski Türkçe “yorı-“

eyleminden türediğini belirtmiştir. “Çok ve çabuk yürüyen, iyi yol alan, hızlı giden”

anlamındaki yörük/yürük sözcüğünü ise “yüğrük”den getirmiştir (Gülensoy, 2007:

1169). Eröz ise Yörük isminin “yörü-“ eyleminden yapılma olduğunu belirtmektedir (Eröz, 1991: 20). Geniş kabul gören bu görüşlere karşılık Gökbilgin, Yörük adının

“yürük ve er” kelimelerinin birleşmesinden (Gökbilgin, 1957: 6-7), Güngör ise Yüreğir sözcüğünden geldiğini belirtmektedir (Güngör, 1941: 38).

4 Bk. TDK Güncel Türkçe Sözlük, (Çevrimiçi),

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&view=gts, 3 Kasım 2014.

(34)

Yörük adını Gökbilgin, Güngör ve Gökçen gibi araştırmacılar Yürük şeklinde kullanmışlardır (Gülten, 2008: 19). Eröz ise kelimenin “iyi yürüyen, iyi koşan”5 anlamındaki yüğrük sıfatından gelmediğini yörü- eyleminden geldiğini belirterek Yürük kullanımının doğru olmadığını belirtir (Eröz, 1991: 20-21).

Yörük/Yürük adına ilk rastlanan eser olarak Yazıcızade Ali’nin 15. yüzyıl tarihli Tevârih-i Âli Selçuk Oğuznâmesi gösterilmektedir (Sümer, 1952: 518). “Ebulca Han sahrâ nişin ve göçgün idi, ya’ni yabân yurtlu ve yürük idi.” şeklinde bu eserde yer almaktadır (Bakır, 2008g: 177).

1.4. YÖRÜK – TÜRKMEN KAVRAMLARI

Yörük ve Türkmen adlarının kimi zaman birbiri yerine kimi zaman da her iki zümre için ortak kullanımına rastlamaktayız. Ayrıca bu iki adın bir arada Yörük Türkmenleri şeklinde kullanıldığını da görmekteyiz (Gündüz, 1997: 40).

Bu durum hakkında Eröz, Yörük ve Türkmen’in iki ayrı topluluğu değil tek bir zümreyi karşıladığını belirtmektedir (Eröz, 1991: 23). Eröz ayrıca Osmanlı Devleti döneminde iskân ettirilmiş, yarı göçebe Türkmenlere karşı kendilerini ayırt etmek isteyen göçmen Türkmenlerin Yörük adını aldıklarını belirtmektedir (Eröz, 1965: 119- 154).

Çetintürk’e göre Yörük adı, Türklerin Anadolu’ya göç etmesinin ardından yerleşik hayata geçmiş Türkler tarafından gezici Türk topluluğuna verilmiş olan addır (Çetintürk, 1943: 108).

Genel olarak baktığımızda ise Anadolu’da Kızılırmak’ın doğu ve güneyinde kalan bölgelerde yaşayan topluluklar Türkmen adıyla, Kızılırmak’tan Adalar’a ve Rumeli’ye kadar olan kesimde yaşayan zümre ise Yörük şeklinde adlandırılmaktadır.

(Sümer, 1952: 511)

Türkmen kelimesi 16. yüzyılda Halep Türkmenleri, Bozulus, Dulkadirliler ve Bozok oymakları için kullanılmış, sonraları Halep Türkmenleri ve Bozulus’a ait bir ad

5 Bk. TDK Güncel Türkçe Sözlük, (Çevrimiçi),

http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&view=gts, 3 Kasım 2014.

(35)

olarak kalmıştır. İki topluluktan 18. yüzyıl sonrası Orta ve Batı Anadolu’ya göç edenlere de Türkmen adı verilmiştir (Sümer, 1972: 173-175).

Batı Anadolu’yu içine alan tahrir defterlerine göre konar-göçer faaliyet içinde bulunanlar Türkmen adıyla hiç anılmaz, bu bölgede sadece Yörük ismi geçmektedir.

“Batı Anadolu’da bulunan konar-göçerlerin, Yörük adıyla kaydedilmesi Osmanlı bürokrasisine tam manasıyla yerleşmiştir.” (Gülten, 2008: 22).

Kum ise her Yörük’ün Türkmen olarak değerlendirilebileceğini fakat her Türkmenin Yörük olmadığını belirtmektedir (Kum, 1949: 70).

Tüm bunların sonucunda Yörük ve Türkmen’in etnik köken adı değil Orta Asya’dan Anadolu’ya gerçekleşen büyük göç sırasında oluşmuş Türk soyunun sayısı bini aşkın aşiretinden (Türkay, 2001: 18) ikisi olduğunu söyleyebiliriz.

Yörük ve Türkmen adları dışında özellikle Batı Anadolu’da kimi topluluklar için “Manav” tabiri kullanılmaktadır. Farklı bir etnik kökeni belirtmeyen Manav sözcüğü, Yörüklerden erken yerleşik hayata geçip tarım işleriyle uğraşmaya başlayan ve Batı Anadolu’da ikâmet eden toplulukları karşılamaktadır (Aba, 2012: 9).

1.5. YÖRÜKLERİN KÖKENİ

Yörükler ve etnik kökenleri üzerine yapılan çalışmalarda farklı görüşler ortaya atılmıştır. Gökbilgin, bu görüşleri iki grupta toplamıştır. Birinci görüşe göre Yörüklerin ırk olarak mongol olduğu ya da mongoloit özellikler gösterdiği belirtilir.

İkinci görüş ise Yörüklerin Türkmen kökünden yani Oğuz soyundan geldiğini belirtmektedir. Lejean, Tsakyroglou, Bayraktarevic, Hamilton ve Traeger gibi pek çok bilim insanı da ikinci görüşü destekler fikirlere sahiptir (Gökbilgin, 1957: 6).

Bunların dışında Bayar, Avrupalı araştırmacılara göre Herodot Tarihinde yer alan ve Ural-Altay Bölgesinde hayvancılıkla geçinen “lyrkes” adlı kabilenin bilinen ilk Yörükler olarak kabul edildiğinden bahsetmektedir (Bayar, 2004: 52).

(36)

1.6. YÖRÜK TARİHİ

Yörükler, kabul gören görüşlere göre Oğuz boyundan ayrı bir etnik zümreyi temsil etmediği için (Bk. 1.5.) tarihlerini anlayabilmek, Oğuz tarihini bilmekle mümkündür. XV. yüzyıl tarihçilerinden Oruç Bey’in “Bu Oğuz taifesi göçküncü yürükler idi” ifadesi (Gökbilgin, 1957: 6) Yörüklerin Oğuzlardan farklı olmadığını ispatlar niteliktedir.

Oğuzlar, Boz-Ok ve Üç-Ok şeklinde iki ana bölüğe ayrılmıştır. Bu iki ana bölük Kayı, Bayat, Alkaevli, Karaevli, Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı, Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın, Bayındır, Peçenek, Çavuldur, Çepni, Salur, Eymir, Alayuntlu, Yüreğir, İğdir, Büğdüz, Yıva ve Kınık şeklinde yirmi dört boya ayrılmıştır (Sümer, 2007: 325-330).

Türklerin İslamiyet’i kabul etmesinin ardından boy teşkilatları eski önemini yitirmiştir. Fakat Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yayılmış boy adlarını taşıyan köyler, bu varlığı devam ettirmişlerdir. Bugün Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde 36’dan fazla Kayı, 40 Bayat, 44 Yazır, 54 Afşar, 29 Bayındır, 51 Çavuldur, 106 Eymür, 25 Alayundlu ve 45 Kınık köyü bulunmaktadır (Barkan, 1950: 539).

IX. yüzyılın ortalarından itibaren Oğuzların Orta Asya’daki ana yurtlarından göç sürecine girdikleri görülür. Bunda iç çekişmeler, kuzey bölgesindeki Kıpçakların baskısı, yer darlığı ve yaylak yetersizliğinin etkili olduğu düşünülmektedir. 1040 yılında Gaznelilere karşı kazanılan Dandanakan Savaşı sonrası Selçuklu Devleti kuruldu ve göçebe hayat tarzını sürdüren Oğuzların iskân ettirilmesi için devletin batı uç bölgelerine doğru yönlendirme başladı. 1071 Malazgirt Savaşı’nda Bizans İmparatorluğu’na karşı Selçuklu zaferinin ardından ise Oğuzlar kitleler halinde Anadolu’ya göç hareketini gerçekleştirdi (Soysal, 2010: 27-29).

Büyük göç sırasında Eskişehir civarına yüz bin göçerin yerleştiği belirtilmektedir (Bayar, 1996: 63).

Bu şekilde Anadolu’nun farklı bölgelerine yerleşen Oğuz toplulukları, çeşitli sebepler göz önünde tutularak (Bk. 1.4.) Türkmen ve Yörük adlarıyla anılmaya başlanmıştır.

(37)

1.7. YÖRÜKLERİN İDARİ YAPISI VE AŞİRETLERİ

Yörüklerin idari teşkilatlanmaları aile, oba-muhtarlık, oymak-aşiret, boy ve ulus şeklindedir. Yaylak ve kışlaklarda bir soyun yaşadığı alan oba adını alır, bu terimin yanında mahalle ve muhtarlık adları da kullanılmaktadır. Birden çok oba halkına ise oymak ya da aşiret adı verilmektedir. Oymak-aşiretlerin birleşmesiyle de boy meydana gelmektedir. Boyların birliğine de il/devlet denilmektedir (Artun, 1996:

25).

Eröz pek çok Yörük aşiretini tespit etmiş ve önemli gördüklerini listelemiştir.

Eröz’ün ortaya koyduğu Yörük aşiretleri şunlardır: Hayta Aşireti, Honamlı Aşireti, Farsak Aşireti, Boynuinceli Aşireti, Karatekeli Aşireti, Karahacılı Aşireti, Karakoyunlu Aşireti, Kösereli Aşireti, Eskiyörük Aşireti, Yeniosmanlı Aşireti, Saraçlı Aşireti, Tırtar Aşireti, Sarıkeçili Aşireti, Karakeçili Aşireti, Bahşiş Aşireti, Bayazıdlı Aşireti, Keşefli Aşireti, Işıklı Aşireti, İdrizli Aşireti, Göğebakanlı Aşireti, Ayaş Türkmenli Aşireti, Karakeşli Aşireti (Eröz, 1991: 45-49).

1.8. YÖRÜKLERİN İSKÂNI

Yörük göçebeliğindeki temel amaç sürülere uygun ortam sağlamak olmuştur.

Eski Yörüklerin sabit bir yerleşime sahip olmama nedeni budur. Göç hareketi yazın yüksek ve serin bölgelere, kış aylarında ılıman ve kıyı bölgelere doğru gerçekleşir.

Böylece mevsimsel sıcaklık farklılıklarından etkilenmemişlerdir (Yılmaz, 2013: 12).

Büyük Selçuklu Devleti ve Anadolu Selçuklu Devleti döneminde göçebe Türk topluluklarına karşı iskân politikası uygulanmış ve Anadolu’yu Türkleştirme, İslamlaştırma faaliyetleri sırasında büyük roller üstlenmişlerdir. Osmanlı Devleti döneminde de yeni toprakları Türk vatanı yapmak için Yörüklerden yararlanılmıştır (Eröz, 1991: 243-245). Eröz’ün “Orhan Gazi zamanında Rumeli’ye, Balıkesir havalisi Yörüklerinden Araplı Aşireti, iskân ve oraları Türkleştirmek üzere sevk edildi” (Eröz, 1991: 246) ifadesi bu durumu örneklemektedir.

Osmanlı Devleti döneminde Yörüklerin göçebe hayatı isyan, eşkiyalık, vb. iç kargaşalar, devletin yeni gelir kaynağı elde etmek için harap ve boş yerleri ziraate

(38)

açmak istemesi ve savaşlar yüzünden sınırdan içe doğru olan insan akınları nedenleriyle sekteye uğramış ve iskân faaliyetleri başlatılmıştır (Halaçoğlu, 1988: 24- 43).

Orhonlu’ya göre Osmanlı Devleti’nin konar-göçer aşiretlerini iskân ettirme sebepleri şunlardır:

a) Konar-göçer yaşam tarzı nedeniyle yerleşik halka zarar vermelerini önlemek.

b) Harap ve boş olan iskân merkezlerinin imar edilmelerini ve ekilmeyen toprakların işlenmesini sağlamak.

c) Devlet tarafından kontrol edilmesi zor olan şaki gruplarına ve Suriye’deki Arap bedevilerine karşı bir emniyet unsuru olarak set vazifesi görmelerini sağlamak (Orhonlu, 1976: 274).

Osmanlı Devleti’nin gücünü kaybetmeye başladığı ve fetihlerin hız kestiği dönemde içe dönük iskân siyaseti izlenmeye başlanmıştır. Özellikle XVI ve XVIII.

yüzyıl aralığında yaşanan iç çatışmalar ve uzun süren savaşlar ekonomik sorunlar ortaya çıkartmış ve pek çok meskun yer terk edilmiştir. Bu da devletin tarıma dayalı gelirlerinde azalma anlamına gelmiştir. Devlet yönetimi bu sorunun önüne geçebilmek için iskân siyaseti gütmüş ve göçebe toplulukların sahipsiz yerlere yerleştirilmesiyle zirai faaliyetlerin devam ettirilmesine çalışmıştır (Aksoy, 2001: 119).

Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde Bursa valisi Ahmet Vefik Paşa, Bursa vilayeti altındaki aşiretlerin iskân ettirilmesi için çalışmalar yapmış, “Anadolu Sağ Kol Müfettişi” olunca da iskân politikası, güç kullanılarak gerçekleştirilmeye çalışılmıştır.

1862-1864 yıllarını kapsayan bu dönemde Yörükler baskıdan dolayı yayla ve kışlaklarını değiştirmiş, farklı bölgelere gitmişlerdir (Say, 2009: 1914).

Osmanlı Devleti’nin son döneminde hazırlanan raporlara bağlı olarak Cumhuriyet döneminde iskân çalışmaları Dahiliye Vekaleti öncülüğünde başlamıştır.

Bu sırada kendiliğinden iskân olmak için başvuran aşiretler de olmuştur. İskân faaliyetlerinin 1927-1928 ve 1932-1934 seneleri arasında gerçekleştirildiği görülmüştür (Erdal, 2008: 5).

(39)

1.9. ESKİŞEHİR’E YÖRÜK İSKÂNLARI

Göçebe yaşam tarzını benimsemiş olan Yörükler, devlet yönetimleri tarafından çeşitli sebeplerle iskân politikalarına tâbi tutulmuşlardır (Bk. 1.8.).

Eskişehir bölgesine iskân faaliyetlerini üç devreye ayıran Tunçdilek, Yörük ve Türkmenlerin toprağa yerleşmesini XVIII. asrın sonu ile XIX. asrın başı arasında göstermiştir (Tunçdilek, 1954: 193).

Anadolu’daki konar-göçer toplulukların önde geleni ve Anadolu’nun İslamlaşıp Türkleşmesinde önemli rol oynayan cemaat Keçilü cemaatleridir. Bu cemaat başta Karakeçililer olmak üzere, Sarı Keçili, Teke Türkmenleri, vb. değişik adlarla Anadolu’nun birçok bölgesine akmıştır. Karakeçili aşireti, Bozoklara tabi olan ve Osmanlı devletini kuran Kayı boyuna mensuptır (Say, 2009: 1905). Karakeçili adının ilk kez Karacahisar’ın fethi sırasında Ertuğrul Gazi tarafından kullanıldığı iddia edilmektedir (Özkul, 2007: 202). Karakeçili adı Anadolu halk ağzında cesur, muharip, iyi yürüyen, eli ayağı çabuk kimse anlamında kullanılmaktadır (Bayar, 2004: 52).

Karakeçili aşireti toplam 12 boydan meydana gelmektedir. Bunlar: Veliler, Poyrazlılar, Kıldanlı, Softalı, Karakayalı, Tolazlı, Sazlı, Hacı Halilli, Hayam Kethüda, Akça İnli, Özbekli, Karabakılı-Harmandalı (Bayar, 2004: 57).

Karakeçililer Ertuğrul Gazi'ye yoldaşlık ettikleri inancına sahiptirler. II.

Abdülhamit Han devrinde Karakeçililere büyük değer verilmiş, Ertuğrul Gazi’nin Türbesi’ni ziyaretle başlayan şenlikler bu dönemde resmileştirilmiştir. İç ve Batı Anadolu’daki Karakeçililer Yörük olarak, Doğu’daki Karakeçililer Türkmen ve Ekrad olarak adlandırılmışlardır. Bu durum etnik bir ayrılıktan değil, idari ve sosyal bir tasniftir. Aynı aşirete mensup gruplara verilen farklı sıfatlar bu durumun göstergesidir (Bulduk, 1997: 38-40).

Say, “Karakeçililer, Süleyman Şah ile Ertuğrul Gazi idaresinde Fırat nehrini takip ederek, Rakka üzerinden Anadolu’ya gelmişlerdir. Bu göç esnasında yaklaşık 8000 civarında Karakeçili Urfa yöresine gelmiş ve burada yerleşmişlerdir. Sonra bunların bir kısmı Konya, Bursa, Eskişehir, Bilecik ve Gaziantep’e yerleşirler” diyerek Eskişehir’e yapılan Karakeçili iskânını vurgulamıştır (Say, 2009: 1906).

Kayılar'ın ilk geldikleri Güneydoğu Anadolu'daki birçok yer ismi, örneğin Karacadağ ve Söğüt, daha sonra göç ettikleri Anadolu'nun İç

(40)

ve Batı kesimlerinde de yaşatılmıştır. Özellikle Urfa-Mardin, Kırşehir- Ankara ve Eskişehir-Bilecik bölgesinde benzer yer isimlerinin çokluğu ve buralardaki kesif Karakeçili aşiretlerinin varlığı dikkat çekicidir (Bulduk, 1997: 39).

Bu durum bölgedeki Kayı boyu dolayısıyla da Karakeçili yerleşimini ispatlamaktadır.

Bayar’ın tespitine göre Eskişehir en büyük Karakeçili şehri konumundadır.

Şehir merkezi ve köylerinde, ilçe merkezi ve köylerinde Karakeçili yerleşimine rastlanılmaktadır (Bayar, 2004: 75-76).

“Eskişehir bölgesinde konar göçerlerin en yoğun olduğu yer Seyitgazi yöresidir. Kaynaklarda çok daha net izleyebildiğimiz cemaatlerin XVI. yüzyıldaki konumları dikkate değer sonuçlar vermektedir. Buna göre Anadolu’da hemen hemen diğer bütün yörelerden çok daha fazla konar-göçer aşiret, cemaat ve oymağı Eskişehir- Seyitgazi yöresi barındırmıştır.” (Say, 2009: 1909). Say’ın bu görüşüne paralel olarak bizim derlememizde de en çok Yörük köyü, 12 köyle Seyitgazi ilçesine bağlıdır.

Tunçdilek, Eskişehir’e yapılan iskânı değerlendirirken Yörükler ve Türkmenleri ayrı gruplar olarak değerlendirmiştir. Buna göre iki topluluk ekonomik sebeplerle farklı bölgelere yerleşmiştir. “Evvelce hayvancı olan Türkmenler toprağa yerleştikten pek kısa bir zaman sonra hayvancılığı ikinci plâna bırakıp daha ziyade rençper olmuşlardır, işte rençper olmak arzusu ile toprağa yerleşmiş olan Türkmenler yerleşme noktalarını seçerlerken ne dağlık sahaları, ne de o zaman bataklık ve malaryalı sahaları tercih etmeyip ikisi arasında kalan müsait sahaları tercih etmişlerdir.

Ve muhtemelen bu sebepten bugün Türkmen köylerine ne Sarısu - Porsuk vadisinde, ne de Sündikenler mıntıkasında tesadüf edilmemekte, Türkmen köylerinin bir karakter olarak Çifteler ovasının kuzey kenarında toplandığı görülmektedir. Ancak Yukarı Porsuk vadisi civarında bulunan bir iki köyü istisna etmek lazımdır. Zaten bu Türkmen köyünün bir tanesi de Yörüklerle müşterek olduğu için, bu gurubun Yörüklerin tesiriyle buraya gelip yerleştikleri anlaşılmaktadır” (Tunçdilek, 1954: 199).

Yörüklerin Eskişehir’e iskânı konusundaysa Tunçdilek şunları söyler:

“Yörüklere gelince, Yörük gruplarının toprağa yerleşmeleri ve sedanter hayata geçmeleri bu mıntıkada hiç bir zaman Türkmenler kadar süratli olmamıştır.

Yörüklerdeki yerleşmenin devreleri gözden geçirilecek olursa, Yörük ailelerinin ilk yerleştikleri ve göçebelikten ayrıldıkları anda henüz evler yapmayıp bir zaman çadırda iskân ettikleri Yörükkartal köyünde yapılan araştırmalardan anlaşılmaktadır. Ancak

(41)

uzunca bir zaman sonra meskenler inşa edilmeğe başlanmış ve daimî olarak yerleşildiği halde hayvancılık ekonomisi bunları uzun zaman yarı - göçebelikten kurtulmasına imkân verdirmiştir.” (Tunçdilek, 1954: 200) Hayvancılık faaliyetleri Yörüklerin Eskişehir’de iskân olmalarında ve yerleşecek bölge seçmelerinde çok büyük önem arz etmiştir. Ormanlarla kaplı dağlar ve bol otlu meralar ilk tercih olmuştur. Tunçdilek bu özelliklerin Sündiken Dağlarında ve Yukarı Porsuk vadisinde bulunduğunu ifade etmiştir. Sündiken Dağlarına iskânı daha önce konar göçer olarak buralarda bulunan Yörük ahalisi gerçekleştirmiş fakat Yukarı Porsuk vadisinde bulunan Dumluca, Mollaoğlu, Eşenkara, Yusuflar gibi Yörük köyleri devletin kendileri için verdiği bölgelere değil daha iyi hayvancılık yapabilmek adına Yukarı Porsuk vadisinden satın alınan çiftliklere yerleşmiştir (Tunçdilek, 1954: 200-201).

XIX. yüzyılda İç-Batı Anadolu Karakeçili cemaati iskân tablosuna göre Eskişehir kazasında 14 köy bulunmakta ve bu köylerde 409 hanede 2193 kişi ikâmet etmektedir. Eskişehir Seyidgazi nahiyesindeyse 19 köyde 2899 kişi, 462 hanede ikâmet ettirilmiştir. Eskişehir bölgesinin genel toplamına baktığımızda XIX. yüzyıl döneminde 871 hanede yaşayan 5092 Karakeçili cemaatine mensup kişiye rastlanmıştır (Bulduk, 1997: 50).

Çalışmamızda Eskişehir’den 11 ilçeye bağlı 49 köye ait metinler derlenmiştir.

Alpu’da 4, Çifteler’de 1, Günyüzü’de 1, Han’da 3, İnönü’de 2, Mihallıççık’ta 1, Odunpazarı’nda 11, Sarıcakaya’da 2, Seyitgazi’de 12, Sivrihisar’da 2 ve Tepebaşı’nda 10 Yörük köyü bulunmaktadır.

Ayrıca Yörük nüfus barından fakat azınlıkta oldukları için derleme yapılmayan 45 yerleşim birimi daha bulunmaktadır. Alpu ilçesine bağlı Fatih Mahallesi, Fevzi Paşa Mahallesi, Kemalpaşa Mahallesi ve Güneli köyü; Beylikova’ya bağlı Süleymaniye köyü; Çifteler’e bağlı Çiftçi Mahallesi, Sakarya Mahallesi, Yeni Mahalle, Yenidoğan Mahallesi ve Başkurt, Eminekin, Ortaköy, Saithalimpaşa, Yenidoğan, Yıldızören, Zaferhamit köyleri; Günyüzü ilçesine bağlı Gecek ve Kavacık köyleri; Han ilçesine bağlı Tepeköy Mahallesi; İnönü ilçesine bağlı İsmetpaşa Mahallesi ve Aşağıkuzfındık köyü; Mahmudiye ilçesine bağlı Fahriye, Hamidiye, Mesudiye köyleri; Mihalıççık ilçesine bağlı Yunusemre beldesi; Odunpazarı ilçesine bağlı Gülpınar ve Gümele köyleri; Sarıcakaya ilçesine bağlı Beyköy, Laçin ve Mayıslar köyleri; Seyitgazi ilçesine bağlı Büyükyayla ve Kırka köyleri; Sivrihisar

(42)

ilçesine bağlı Aydınlı, Benlikuyu, Gülçayır, Kaldırımköy, Karaburhan, Koltan köyleri;

Tepebaşı ilçesine bağlı Satılmışoğlu Mahallesi ve Behçetiye, Beyazaltın, Çukurhisar, Danişment, Gökçekısık ve Gündüzler köyleri Eskişehir’in Yörük nüfusa sahip diğer yerleşim birimleridir. Ayrıca Mahmudiye, Seyitgazi ve Sivrihisar ilçe merkezlerinde de Yörük nüfus bulunmaktadır.

Aşağıda bu köyler ve etnik yapıları hakkında bilgi verilmiştir. Bu bilgilerin bir kısmı daha önce yapılan çalışmalardan alınırken bir kısmı da görüşme yoluyla yöre halkından alınmıştır.

1.10. ESKİŞEHİR’DE DERLEME YAPILAN YÖRÜK KÖYLERİ

Alapınar

Alpu ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 15 hane Yörük, 15 hane Manav oluşturur.6

Bayar’a göre 1864 tarihli Ahmet Vefik Paşa iskânından bir süre sonra Karakeçili Yörük aşiretinden Sarı Musa cemaatinin Alapınar’a iskânı gerçekleşir.

Yalnız 1949 tarihine kadar konar göçer yaşamı sürdürüp Adapazarı’na gidip gelmişlerdir (Bayar, 2004: 183).

“Yöre halkı ise köyün, Sakarıkaracaören Köyü’nün Alapınar adlı yaylası iken 1950 yılında Karacaören ve Beyyayla köylerinden Yörüklerin gelmesiyle kalabalıklaşarak önce mahalle, 1960 yılında ise köy olduğunu söylemektedir.” (Ada, 2012: 49)

Arıkaya

Alpu ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 60 hane Yörük oluşturur.7

6 K.K.: Yusuf Koyun (Gör. Tar. : 13.07.2013).

7 K.K.: Arif Özcan (Gör. Tar. : 21.08.2013).

(43)

Arıkaya civarına ilk iskân hareketinin Roma Döneminde gerçekleştiği, bölgeden çıkartılan malzemeler incelenerek belirlenmiştir. Bugünkü Arıkaya köyüne ise Karakeçili Yörüklerinin 19. asrın başında gelmeye başladığı belirtilmektedir. Köye yerleşen ilk topluluklar Erzurum’un Horasan ilçesi Karakeçili Yörüklerindendir.

Ardından çeşitli bölgelerden de Karakeçili Yörükleri göç etmiştir (Bayar, 2004: 184).

1900-1901 tarihli 25. Hüdavendigar Vilayet Salnamesi’nde Arıkaya ismiyle geçen köyde 15 hane, 93 nüfusun yaşadığı ifade edilmiştir (Doğru: 1989, 217).

Belkese

Alpu ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 15 hane Yörük, 14 hane Manav oluşturur. Kaynak kişi çocukluk dönemlerinde yaylak ve kışlakları olduğunu, hayvancılık yaptıklarını ve gelin olarak köyünden ayrılıp bu bölgeye yerleştiğini ifade etmiştir.8

“Yöre halkından edinilen bilgilere göre önceleri Gökçekaya Köyü’nün yaylası olan köye, yaylacılık amacıyla gelen bir ailenin oturmasıyla ilk yerleşme gerçekleşmiş, köy zaman içinde kalabalıklaşarak 1968 yılında muhtarlık olmuştur. Yayla olduğu dönemde adı Gökçekaya Yaylası iken köy kurulduğu zaman Belkese adını almıştır.”

(Ada, 2012: 173).

Bayar, Belkese’yi Alpu’ya bağlı bir Yörük köyü olarak tespit etmiştir (Bayar, 2004: 75).

Karacaören

Alpu ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 80 hane Yörük oluşturur.9 Yöre halkına göre köy, Sakarı Karacaören köyü ile tek bir Karacaören köyünden ayrılmıştır. Fakat kaynaklarda bu durum ispatlanamamıştır. Köy adının tarihi kaynaklarda Karacaviran adıyla yer aldığı düşünülmektedir. Cumhuriyet dönemi

8 K.K.: Kadir Akkaş – Zeynep Çaltı (Gör. Tar. : 16.08.2013).

9 K.K.: Hasan Sarıçiçek (Gör. Tar. : 21.08.2013).

(44)

köy isimlerinde “viran>ören” değişimi göz önüne alınarak köyün Cumhuriyet sonrası Karacaören olduğu tahmin edilmektedir. (Ada, 2012: 108)

Sadıroğlu

Çifteler ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 64 hane Yörük, 5 hane Türkmen, 1 hane Kürt oluşturur.10

Doğanay köyündeki Sadıroğlu Sülalesi’nin Belpınar köyüne gelmesiyle bu köyün mahallesi olarak kurulduğu, 1950-1955 arasında ayrı bir muhtarlık haline geldiği belirtilmektedir (Ada, 2012: 189).

Kayakent

Günyüzü ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını yaklaşık olarak 350 hane Yörük, 350 hane Manav oluşturur.11

Hasan Baba Dağı’nın güney eteklerine kurulmuş ve Karakeçili Yörüklerinin yoğun bulunduğu bir yerdir. Tarihi kayıtlarda 15. asırda çevrenin en zengin ve gelişmiş köyü olarak gösterilir. Sungurlu’nun Hatal köyünden gelen Yörüklerin yanı sıra Avşar, Beydilli ve Karkınlı aşiretlerinden de bir takım cemaatler buraya yerleşmiştir. Köyün diğer adı Holanta’dır (Bayar, 2004: 205).

Yöre halkı Holanta kelimesinin çukur anlamında olduğunu belirtmektedir.

(Ada, 2012: 357)

Akdere

Han ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 30 hane Yörük oluşturur.12

10 K.K.: Levent Özcan (Gör. Tar. : 02.08.2013).

11 K.K.: Vural Dumanoğlu (Gör. Tar. : 28.08.2013).

12 K.K.: Satı Karataşlı - Şerife Toptaş (Gör. Tar. : 03.07.2013).

(45)

Bölgenin İstanbul’u doğuya bağlayan en eski ve önemli yollar üzerinde yer alması antik devirden bu yana iskân yeri olmasını sağlamıştır. Karakeçili Yörüklerinin köye iskânı ise 19. yüzyılın sonlarında olmuştur (Bayar, 2004: 214).

Köyün kuruluş tarihinin ise 1880-1890 yılları arasında olduğu düşünülmektedir (Ada, 2012: 47).

Hankaraağaç

Han ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 60 hane Yörük oluşturur.13 Yörük topluluklarının buraya iskânını Sünnah Bey gerçekleştirmiştir.

Geçmişte İstanbul’u doğuya bağlayan bölge üzerinde olmaları gelişmelerini sağlamış, yolların yönü değişince gelişim azalmış ve köy küçülmüştür (Bayar, 2004: 215).

Hankaraağaç 1955 yılında Emirdağ ilçesinden Çifteler’e bağlanmış, 1990’da Han ilçe olunca Han’a bağlı bir köy olmuştur (Ada, 2012: 99).

Peçene

Han ilçesine bağlı bir köydür. Köyün etnik yapısını 20 hane Yörük oluşturur.

Kaynak kişiye göre köy adı bölgeye yerleşen Peçenek Türklerinden gelmektedir.14 Bayar, köy isminin Türk takviminde bulunan bir ay adından geldiğini belirtmiş, becene kelimesinin diğer anlamını ise hayvanlar için kurulan tuzak olarak ifade etmiştir. Peçene köyünü 19. yüzyılın sonlarında Kıravdan ve Karaağaç’tan gelen Yörükler kurmuştur. Köyde Karakeçili Yörük beyi Kara Hasan’ın yaptırdığı ahşap bir cami bulunmaktadır (Bayar, 2004: 216).

13 K.K.: Hasan Taşpınar (Gör. Tar. : 03.07.2013).

14 K.K.: Zeki Tunç - Veli Tunç (Gör. Tar. : 04.07.2013).

Referanslar

Benzer Belgeler

Tunçdilek, köyün 1912 Balkan Harbi sebebiyle Eskişehir’e gelen muhacirler tarafından kurulduğunu (Tunçdilek, 1954: 204), Ada ise Çifteler Kaymakamlığı

Ağız tanımından hareketle ölçünlü dil için bölgeler üstü yayılım alanına sahip olan, toplumun bütün kesimlerinde kullanılan, iĢlevselliği diğer ağızlardan

67 Tablo 21 incelendiği zaman geleneksel maliyetleme yöntemi ile toplam birim üretim maliyeti 60,44 TL iken, ZEFDM yöntemi sonucunda elde edilen toplam birim üretim maliyetinin

Risk ve getiri arasındaki ilişkiyi gösteren GARCH-M modeli, özellikle kriz döneminde gelişmekte olan ülke borsalarında söz konusu ilişkinin istatistiksel olarak

Bununla birlikte tüm dönem ve bundan önceki dönemlerde karşılaştırmalı dezavantaja sahip ve net ithalatçı ürünlerin konumlandığı D grubunda yer alan

Türkiye için yürütülen analizde, yüksek ve orta yüksek teknoloji ürünleri ihracatının toplam ihracat içindeki payı ile ekonomik büyüme arasında pozitif bir ilişki

Tanpınar’ın yılana atfettiği yahut yılanla birlikte çağrışımlarda bulunulan nesne veya varlıklar kendini bir bir açığa çıkarır. Ölüm, ölümsüzlük,

KE’de bu şekiller gösterilirken Eski Türkçeden Harezm Türkçesi dönemine kadar (Köktürk, Uygur, Karahanlı Türkçesi alanlarında ve bazı durumlarda Türkiye Türkçesi),