DEDE KORKUT'A YENİ BİR BAKIŞ
Deniz GÜL1
Ekim 2005’te Metropol Yayınlarından Dedem Korkut Hikâyeleri isimli bir kitap yayımlandı. Engin Yılmaz tarafından hazırlanan bu eserde yıllardır bilinen Dede Korkut Hikâyeleri farklı bir açıdan ele alınarak sunulmaktadır. Sakarya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi öğretim üyesi olan yazarın daha önce yayınlanmış Sait Faik’in Sakaryası (İstanbul: Değişim Yay. 2002) ve Türkiye Türkçesinde Niteleme Sıfatları (İstanbul: Değişim Yay., 2004) adlı iki eseri bulunmaktadır.
Bu çalışmada Yazar, Dede Korkut Hikayeleri’nin bilinmeyen yönlerine ışık tutmaktadır. 172 sayfalık bu çalışmada; önsöz ve girişten sonra eser bölümlere ayrılır. Birinci bölümde Ozanların Tacı: Dede Korkut, İkinci bölümde Türk Destanlarının Tacı: Dedem Korkut Kitabı yer alır. İkinci bölüm de kendi içerisinde altı alt kategoriden oluşur: 2.1. Eserin Yazmaları, 2.2. Eser Üzerinde Yapılan Araştırmalar, 2.3. Eserin İçeriği: On iki Boy, 2.4. Boyların Dil ve Üslup Özellikleri, 2.5. Dedem Korkut Kitabının Türk Edebiyatındaki Yeri ve Önemi, 2.6. Dedem Korkut Kitabındaki Evrensel Mesajlar. Bu bölümlerden sonra Kaynakça ve Dede Korkut Hikayeleri’nden seçme örnekler bölümleri bulunur.
Kitabın dış ön kapağında savaşçı bir Türk’ün portresi göze çarpar. Kapağın sol alt köşesinde kitabın liseler için olduğunu belirten bir simge bulunmaktadır. Bu simge esere basit bir görüntü verip, akademik bir çalışma olduğu hissini zayıflatmaktadır. Oysaki Engin Yılmaz diğer eserlerinde de olduğu gibi akademik yönü ağır basan eserler kaleme almaktadır. Bu çalışmanın içeriğine şöyle bir göz atınca da gerçekten eserin dil ve üslup bakımından liselere hitap etmediği hemen fark edilir.
Çalışmalarını daha çok ‘‘Türkiye Türkçesi’’ ve ‘‘Metin Dil Bilimi’’ sahalarında yoğunlaştıran Yılmaz bu kitabında da Dede Korkut hikayelerinin dili hakkında önemli tespitlerde bulunmuştur. Örneğin birçok akademisyenin ‘alca kopuz’ şeklinde okuduğu ifadeyi yazar ‘elce kopuz’ olarak tespit edip, mantıklı bir şekilde izahını da yapmaktadır. Böylece eser bu yönüyle bize kaynak olabilecek bir konuma sahip olur.
Kitabın ilk kısmında Dede Korkut’un tarihi süreçteki konumu, bu süreç içerisinde bu kaynak eserle kimlerin hemhal olduğunu, ikinci kısımda Dede Korkut hikâyelerinin içinde taşıdığı evrensel mesajları bilimsel bir üslupla görüyoruz. İlk kısımlar daha çok tarih öğrencileri ya da tarihe meraklı kesimleri ilgilendirse de evrensel mesajların yer aldığı bölüm bütün insanlığa hitap etmektedir.
Birkaç kelime yazımı yanlışı dışında eserin basımında gözü tırmalayan hatalar bulunmamaktadır. Bu bakımdan da başarılıdır.
Engin Yılmaz bu eserinde uyuyanları uyandırmak adına önemli sesler çıkarmıştır. Kültürümüzü, kültürümüze ait olan öğeleri gün be gün unutmaya başladığımız çağımızda, geçmişe ayna tutmak adına, bu tarz eserleri hatırlatan yazarlarımıza ne kadar teşekkür etsek azdır.