• Sonuç bulunamadı

Zoraki Ýç Göçün Ruh Saðlýðýna Etkileri Üzerine Bir Ön Çalýþma

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zoraki Ýç Göçün Ruh Saðlýðýna Etkileri Üzerine Bir Ön Çalýþma"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Türkiye’nin güneydoðusunda halk 1983’ten beri terörizmle karþý karþýya gelmektedir. Güvenlik gerekçesiyle bazý köy ve mezralar boþaltýlmýþtýr. Bu çalýþmada terör nedeniyle zorunlu iç göç yaþa-mýþ bir grubun ruh saðlýðýný Ruhsal Belirti Tarama Listesi (SCL-90R) ve Beck Depresyon Envanteri (BDE) kullanarak deðerlendir-meyi amaçladýk.

Çalýþma grubu olarak çevre ilçe ve mezralardan Diyarbakýr il merkezine göç etmiþ 100 göçmen ve kontrol grubu olarak göç et-memiþ fakat benzer sosyodemografik özelliklere sahip 80 kiþiyle görüþülmüþtür.

Göçmen grubunun yaþ ortalamasý 38.84±15.23 (15-72)’di ve 61’i kadýn, 39’u erkekti. Kontrol grubunun yaþ ortalamasý ise 35,71±15,35 (15-80)’di. Göçmen ve kontrol gruplarýnýn SCL-90-R sonuçlarý ‘öfke’ dýþýnda tüm alt gruplarda anlamlý biçimde farklýydý. Genel semptom endeksi (GSE) cinsiyet ve eðitimle ters korelasyon gösteriyordu. Eðitim düzeyi düþük ve kadýn göçmen-lerin GSE daha yüksekti. Ortalama BDE puaný göçmen grubunda 22.83±9.72, kontrol grubunda ise 12.49±10.26 olarak bulun-muþtur. Ýki grubun BDE puanlarý arasýndaki fark anlamlýydý. Çalýþmamýzýn sonuçlarý zoraki göçün ruh saðlýðýný olumsuz yön-de etkilediðini ve kadýn göçmenlerin erkek göçmenlere göre daha fazla duygusal zorlanma yaþadýðýný göstermektedir.

Anahtar Sözcükler: Göç, iç göç, zoraki göç, ruh saðlýðý.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 1998;2:83-88

SUMMARY

A Preliminary Study About the Effects of Forced Internal Migration on Mental Health

In the Southeast of Turkey, people have been confronting terro-rism since 1983. Some fields and villages were evacuated beca-use of security reasons. In this study, we aimed to find out men-tal health of a group who experienced forced internal migration, using Symptom Distress Check List (SCL-90-R) and Beck Depres-sion Inventory (BDI).

As a study group, 100 immigrants who were forced to migrate from nearby villages and cities to Diyarbakir, and as a control group 80 residents who were not migrated but had similar soci-odemographic aspects, were interviewed.

The mean age of the migrant group was 38.84±15.23 (range, 15-72). There were 61 women and 39 men. The mean age of the control group was 35.71±15.35 (range 15-80). SCL-90-R re-sults of the immigrant and control groups were significantly dif-ferent in all subgroups except ‘hostility’. In immigrant group Glo-bal Symptom Index (GSI) correlated to sex and education inver-sely. Lower educated and female immigrants had higher GSI. Me-an BDI score was 22.83±9.72 in the migration group Me-and 12.49±10.26 in the control group. The difference between this two groups’ BDI score was significant.

Our results suggest that forced migration affects mental health negatively and female immigrants experience more emotional distress than male immigrants.

Key Words: Immigration, internal migration, forced migration, mental health.

Üzerine Bir Ön Çalýþma

Aytekin SIR*, Yener BAYRAM**, Mustafa ÖZKAN*

(2)

GÝRÝÞ

Göç genellikle fiziksel, sosyal, kültürel, ekonomik ve çevresel deðiþiklikleri de beraberinde getirir. Göçmen-ler de bu deðiþiklikGöçmen-lere uyum göstermeye çalýþýrlar. Ki-þileri göçe zorlayan nedenler, göçün süresi ve göç son-rasý yaþanýlan sorunlar karmaþýk bir etkileþim içinde ruh saðlýðýný olumsuz olarak etkilemektedir. Göçten sonra göçmen, üzüntülü bir dönem yaþamaktadýr. Bu dönem, yeni çevreye uyumla kademeli olarak atlatýl-maktadýr (Hertz 1984, Berry 1987). Göçe uyum evresi yeni çevreye varýþla baþlar ve çevreye ait olma bilinci geliþene kadar devam eder.

Göçle ilgili yapýlan çalýþmalarda göçmenler arasýnda ruhsal bozukluklarýn yaygýnlýðý, yerleþik populasyona göre daha yüksek bulunmuþtur (Kinzie ve Mason 1983, Lin ve ark. 1979). Göçün travmatik etkisiyle ge-liþen ruhsal rahatsýzlýklar kýsa reaktif psikoz, major depresyon, alkol kötüye kullanýmý, psikosomatik has-talýklar, uyum bozukluklarý gibi çok geniþ bir yelpaze-ye daðýlýrlar (Horowitz 1975 ve 1986). Literatürde en sýk bildirilen ruhsal bozukluk major depresyondur. Kinzie ve arkadaþlarýnýn (1984) yaptýklarý çalýþmanýn ardýndan travma sonrasý stres bozukluðu (TSSB) ve buna eþlik eden tek uçlu depresyon ve anksiyete bo-zukluklarý en sýk bildirilen tanýlar olmuþlardýr (Bohen-lien ve ark. 1985).

Göç için çeþitli sýnýflandýrmalar yapýlmýþtýr. Hertz (1982), göçleri yerlerine göre: Ýç göç, dýþ göç; sebeple-rine ve duygusal atmosfesebeple-rine baðlý olarak da istemli, zorunlu, ideolojik, politik, yasal ve yasal olmayan di-ye ayýrmýþtýr. Göçün ruhsal duruma etkisi ile iliþkili önemli faktörlerden birisi de oluþ biçimidir. Ýstemli gerçekleþen göçlerde ruhsal bozukluk daha azken, zo-runlu göçlerde bu oran daha yüksek bulunmuþtur (Pernice ve Brook 1994).

Yaklaþýk on üç yýldan beri Güneydoðu Anadolu Bölge-si'nde halk terörle içiçe yaþamaktadýr. Þehir merkezle-rinde ve ilçelerde yaþayan çoðu insan, daha iyi yaþam koþullarý ve güvenlik nedeniyle, özellikle ülkenin batý-sýna göçmüþlerdir. Kýrsal bölgelerde yaþayanlar, gele-neksel ve kapalý yaþam biçimleri nedeniyle, yaþadýkla-rý bölgelerden ayyaþadýkla-rýlamamýþlardýr. Güvenlik nedeniyle zorunlu göçe maruz kalan kiþiler, daha güvenli oldu-ðu düþünülen þehir merkezlerine yerleþtirilmeye çalý-þýlmýþtýr.

Üniversitemizin sýk göç alan bir bölgede yer almasý nedeniyle göç sonrasý ortaya çýkan çeþitli psikiyatrik

bozukluklara sýklýkla rastlamaktayýz. Bu durumu göz önünde tutarak göçün, Diyarbakýr’a göç etmek zorun-da kalan insanlarýn ruh saðlýðýný nasýl etkilediðini araþtýrmak amacýyla bu çalýþmayý yaptýk.

GEREÇ VE YÖNTEM

Bu çalýþma Diyarbakýr'ýn ilçelerindeki kýrsal yerleþim birimlerinde yaþayan, fakat güvenlik nedeniyle köyle-ri boþaltýlarak þehir merkezinde afet konutlarýna yer-leþtirilen göçmenler üzerinde yapýlmýþtýr. Çalýþma ön-cesinde bizi en çok endiþelendiren güvenlerinin kaza-nýlmasý ve dil sorunuydu. Çevirmen olarak göçmenle-rin çoðunun kaldýðý afet konutlarýnda yaþayan, onla-rýn konuþtuklarý dilleri lehçe farklýlýðý ile bilen kliniði-miz personeli, psikoloji öðrencisi, psikiyatri hemþiresi ve psikiyatri asistanlarýndan yararlanýldý. Testlerin nasýl uygulanacaðý konusunda eðitim aldýktan sonra araþtýrmamýzda çeviri yapmalarý saðlandý. Çalýþmaya alýnan kiþilerle kendi yaþadýklarý ortamda çevirmen aracýlýðý ile görüþme yapýldý. Ýlk günden itibaren muh-tarlarý ve kendi içlerinde hatýrý sayýlýr kiþilerle görüþü-lüp destekleri alýnarak güvenleri kazanýlmaya çalýþýl-dý.

Tamamen kümeleme ve rastlantýsal örnekleme yönte-miyle 100 kiþi çalýþmaya alýndý. 15 yaþýn üzerindeki kiþiler araþtýrma kapsamýna alýndýlar. Göçmen grubu-nun 61 (%61)’i kadýn, 39 (%39)’u erkek olmak üzere yaþ ortalamasý 38,84±15,23 (en düþük 15, en yüksek 72) olarak bulundu.

Kontrol grubu olarak göç yaþamamýþ, merkeze ve araþtýrma yapýlan bölgeye yakýn, ekonomik ve sosyal yapý olarak örneklem grubuna benzerliði olan bir köy seçildi. Kontrol grubu olarak 80 kiþi çalýþmaya alýndý. Rastlantýsal örnekleme yöntemiyle 15 yaþýn üzerinde-ki üzerinde-kiþiler araþtýrma kapsamýna alýndýlar. Kontrol gru-bunun 55 (%68,75)’i kadýn ve 25 (%31,25)’i erkek ol-mak üzere yaþ ortalamasý 35,71±15,35 (en düþük 15, en yüksek 80) olarak bulundu. Göçmen ve kontrol grubunun yaþ, cins, medeni durum ve eðitim düzeyle-rine iliþkin sosyodemografik özellikleri birbiriyle uyumluydu. Tablo 1’de göç ve kontrol grubunun sos-yo demografik özellikleri gösterilmiþtir.

Bu çalýþma için bir tanýtým ve araþtýrma formu hazýr-ladýk. Bu form göçmenle ilgili kiþisel bilgileri kapsýyor-du. Örneklem ve kontrol grubuna hazýrladýðýmýz form, ruhsal belirti tarama listesi (SCL-90-R) (Derogatis ve ark. 1976, Dað 1991) ve Beck Depresyon Envanteri (BDE) uygulandý (Beck 1979, Hisli 1988).

(3)

Baðýmsýz iki grup arasýnda fark olup olmadýðýný test etmek amacýyla parametrik olmayan deðerler için Ki kare (X2) testi ve sürekli sayýlar için de Student's t tes-ti kullanýldý. Korelasyon karþýlaþtýrmalarýnda Spear-man testi kullanýldý. Tüm deðerlendirmelerde iki uçlu deðerler esas alýnmýþtýr. Ýstatistik deðerlendirmelerde Windows için hazýrlanmýþ SPSS programýnýn 7.0 sürü-mü kullanýlmýþtýr.

BULGULAR

Göçmen gurubu ile kontrol gurubu arasýnda yaptýðý-mýz SCL-90-R ve BDE karþýlaþtýrmalarýyaptýðý-mýzda iki grup arasýnda, öfke dýþýndaki tüm alt skalalarda ve BDE’de anlamlý farklar ortaya çýktý (Tablo 2).

Göçmenlerde GSE ile cinsiyet ve eðitim arasýnda kore-lasyon saptandý (GSE ve cinsiyet rs= 0,286, p=0,000; GSE ve eðitim rs= -0,317, p=0,000), kadýnlarda GSE daha yüksek bulundu (Kort:1,3896 0,539 vs. Eort= 0,9937 0,468; t=3,88; p=0,000). GSE kontrol gru-bunda da kadýnlar arasýnda daha yüksek bulundu (Kort:0,8895; Eort:0,5671; t=3,56; p=0,001). GSE ile yaþ ve medeni durum arasýnda korelasyon saptanma-dý (yaþ rs=0,046; p=0,535; medeni durum rs= 0,113; p=0,132).

BDE’de her ne kadar depresyon için kesin bir kesiþme noktasý saptanmýþ deðilse de, Hisli ve arkadaþlarý, ele aldýklarý grupta 20’nin üstünde ve altýnda puan alan-larýn majör depresyon yönünden birbirinden anlamlý

olarak farklý olduðunu ileri sürmüþlerdir. BDE’ye göre 20 puanýn üstünde alanlarýn sayýsý göç grubunda 52, kontrol grubunda 16 olarak saptanmýþtýr. Göçmen ve kontrol grubunun BDE puanlarý arasýnda anlamlý farklýlýk bulunmaktadýr (t=6,88; p=0.000).

Göç ve kontrol grubunun GSE’den 0,00-0,99 puan alanlar ‘normal-sýnýrda’, 1,00-1,99 puan alanlar ‘ha-fif- orta’, 2,00-4,00 puan alanlar ise ‘aðýr’ olarak de-ðerlendirildi. Bu deðerlendirmeye göre göç ve kontrol grubunun alt skalalara göre daðýlýmý grafikte sunul-muþtur (Grafik 1).

TARTIÞMA

Göç eden ve etmeyen gruplarýn SCL-90-R puanlarý kar-þýlaþtýrýldýðýnda, öfke dýþýndaki tüm alt gruplarda an-lamlý farklýlýklar saptanmýþtýr. Bu sonuçlar bize, göç eden grubun tüm ruhsal özelliklerinin etkilendiðini göstermektedir.

Edwards (1976), yaptýðý bir çalýþmada travmatik ya-þam olaylarýndan hemen sonra kiþilerde, çoðunlukla öfke ve savunma tepkilerinin geliþtiðini belirtmiþtir. Çalýþmamýzda göçmen ile kontrol grubunun karþýlaþ-týrýlmasýnda, öfke alt skalasýnda fark bulunmamýþtýr. Göçmenler, yaþadýklarý bu travmatik olay sonrasý öf-kelerini dýþarý vuramamaktadýrlar. Bunun nedeni, kendilerini güvende hissetmemeleri veya SCL-90-R’de-ki öfke alt grubuna ait sorularýn daha çok, öfkenin toplumsal yanýný ele almasýndan kaynaklanabilir. Ki-Tablo 1. Göçmen ve kontrol gruplarýnýn sosyo-demografik özellikleri

Göçmenler Kontrol X2 p

Kadýn 61 55

Erkek 39 25 1,165 0,280

Olgu Sayýsý 100 80

Yaþ Ortalamasý 38,84 ± 15,23 35,71 ± 15,35 t= 1,363 0,175

Medeni Hali Evli 80 54

Bekar 13 19 3,997 0,136

Dul 7 7

Eðitimi Okur-yazar deðil 75 48

Okur-yazar 10 7

Ýlkokul 12 21 8,999 0,061

Ortaokul 3 2

Lise 0 2

(4)

þiler öfkenin toplumsal yönünü gizleme çabasýndadýr-lar. Çünkü kendilerini saldýrgan olarak deðil, mazlum veya maðdur olarak görmektedirler. Öfke dýþa vurum-larýndan sonra, kendilerine herhangi bir zararýn gele-bileceði endiþesini taþýmaktadýrlar. Tüm alt grup pu-anlarýnýn bu kadar yüksek oluþu, bu kiþilerin öfkeleri-ni dýþa yansýtamamalarýndan kaynaklanýyor olabilir. Terör nedeniyle kimden nasýl zarar geleceðini kestire-meyen göçmenlerin çevrelerine karþý güvensizlik duy-gusu içerisinde olmasý doðaldýr. Bu durum çeþitli ça-lýþmalarda ortaya konmuþtur (Westermeyer 1989). Kapalý toplum yapýsýnda olan göçmenler, çevrelerinde

olan bu kadar travmatik olayýn ardýndan içine kapalý, her þeyden þüphe duyar hale gelmiþlerdir. Bu güven-sizlik duygusu paranoid düþüncelerin ortaya çýkmasý-na neden olmaktadýr. Göçmenlerin kültürel özellikleri-ne baðlý olarak paranoid düþüncelerin farklýlýk göster-diði ve bazý göçmen gruplarýnda paranoid düþünce-nin, kontrol grubuna göre düþük kaldýðý bildirilmiþtir (Ndetei 1986). Bizim çalýþmamýzda göçmenlerin para-noid alt gruba ait puanlarý, kontrol grubuna göre da-ha yüksek bulunmuþtur. Bazý yazarlar premorbid kiþi-lik özelkiþi-likleri, aile öyküleri veya kültür sorunlarýyla paranoid düþünceleri açýklama eðilimindedirler (Tan-Tablo 2. Göçmen ve kontrol guruplarý arasýndaki SCL-90-R alt grup ve BDE puanlarý ile bunlarýn karþýlaþtýrýl-masý. Göçmen SD Kontrol SD t P GSE 1,24 0,55 0,79 4,70 5,90 0,000 Öfke 0,90 0,78 0,85 0,79 0,37 0,708 Paranoid 1,02 0,64 0,62 0,53 4,62 0,000 Psikoz 0,79 0,47 0,48 0,36 4,96 0,000 Anksiyete 1,00 0,63 0,67 0,57 3,64 0,000

Obsesif komp. düþünceler 1,27 0,61 0,83 0,58 5,00 0.000

Kiþiler arasý duyarlýlýk 1,47 0,77 0,89 0,50 5,99 0,000

Depresyon 1,31 0,67 0,82 0,59 5,22 0,000

Somatik 1,70 0,75 1.12 0,81 4,95 0,000

Fobik anksiyete 1,21 0,78 0,54 0,62 6,46 0,000

BDE 22,83 9,72 12,49 10,26 6,88 0,000

Grafik 1. Göç ve kontrol gruplarýna ait SCL-90-R alt skala ve BDE puanlarýnýn þiddetlerine göre daðýlýmý

%100 %90 %80 %70 %60 %50 %40 %30 %20 %10 %0 som (g) som(k) obs (g) obs (k) kad(g) kad

(k) dep(g) dep(k) ank(g) ank(k) f k e(g) f k e(k) fob(g) fob(k) prnd(g) prnd(k) pskz(g) pskz(k) GSE(g) GSE(k) BDE(g) BDE(k)

(5)

na 1974). Bazý yazarlar ise, kültür þokunun oluþtur-duðu stres ve buna eþlik eden kayýplarýn duyarlý birey-lerde paranoid semptomlara neden olduðunu belirt-miþlerdir (Slater ve Roth 1969). Westermeyer (1989) yaptýðý bir çalýþmada, paranoid semptomlarýn uzun yýllar insidans ve prevalansýný koruduðunu, düzelme olursa bunun uzun sürede gerçekleþtiðini belirtmekte-dir.

Yapýlan çeþitli çalýþmalarda göçmenler arasýnda þizof-reni sýklýðýnýn daha yüksek olduðu bildirilmiþtir (Mor-tensen ve ark. 1997, Weingarten ve ark. 1983). Wein-garten ve arkadaþlarý (1983), göçmenlerdeki þizofreni artýþýný kültür farklýlýðý nedeniyle ciddi iletiþim sorun-larýna, genetik yatkýnlýða ve yaþanan kültür þokuna baðlamýþlardýr. Ancak bizim çalýþmamýzda göç eden grupla kontrol grubu etnik, genetik ve kültürel bakým-lardan benzer özellikler gösterdikleri için bu durumu direkt göçle iliþkilendirmek daha doðru olacaktýr. Ýnsanlar, yaþadýklarý olumsuz olaylarý bastýrma eðili-mindedirler. Ancak karþýlaþtýklarý devamlý olumsuz yaþantýlar nedeniyle bu olaylarý yeniden yaþamak ve-ya tekrar tekrar anýmsamak zorunda kalmaktadýrlar. Zorlayýcý (intrusif) düþüncelerin etkisi altýnda, obsesif düþünceler geliþmektedir. Obsesif-Kompulsif Bozuklu-ðun oluþ nedenlerinden biri toplumsal etkenlerdir. Din ve kültür, kiþinin dürtülerini denetlemesini ve baskýla-masýný saðlar. Yaþadýðý çok yoðun stres sonrasýnda ki-þi kendini kontrol edemeyeceði kaygýsý duymaya baþ-lar. Bu obsesyonlar zamanla kompulsif ritüeller kaza-narak kiþi bu durumundan kurtulmaya çalýþýr. Bizim çalýþmamýzda, obsesif-kompulsif alt skalada göçmen-lerin kontrol grubuna göre daha yüksek puan almala-rý, yaþanýlan travmatize edici durumlar ve toplumsal nedenlere baðlý olabilir.

Göç sonrasý geliþen önemli sorunlardan birisi de sos-yal izolasyondur. Göçmen, yoðun bir sos-yalnýzlýk duygu-su, toplumdan uzak durma, topluma yabancýlaþma, özgüveninde azalma ve olumlu sosyal iliþkiler kurma becerisinde kayýp gibi sorunlarla karþýlaþýr. Çevreden ve toplumdan gittikçe uzaklaþarak yapayalnýz olduðu hissine kapýlýr. Artýk sorunlarýyla baþbaþa kalan göç-men kendini yalnýzlýða iter (Hertz 1982).

Göç sonrasýnda kiþiler, birçok þeylerini kaybetmenin etkisiyle kendilerine olan güvenlerini yitirebilirler. Sosyal izolasyon ve kendine güvendeki azalma, göç-menlerde saptadýðýmýz kiþiler arasý duyarlýlýktaki artý-þýn nedenleri olabilir.

depresyondur. Uyku bozukluklarý, sosyal çekilme, öz-kýyým düþünceleri ve benlik saygýsýnda azalma þeklin-deki yakýnmalar göç sonrasý sýk görülen belirtilerdir. Bu belirtiler depresyonun yanýsýra uyum bozukluklarý ve TSSB ile birlikte de görülebilir (Mollica ve ark. 1987). Carlson ve arkadaþlarý (1991), Kamboçyalý sý-ðýnmacýlar üzerinde yaptýklarý bir çalýþmada %80 ora-nýnda klinik düzeyde depresyon saptamýþlar ve trav-manýn þiddeti ile semptomlarýn ortaya çýkýþý arasýnda korelasyon olduðunu bildirmiþlerdir. Bizim çalýþma-mýzda hem BDE’de hem de SCL-90-R’de depresyon oranlarý oldukça yüksek bulunmuþtur.

Göçmenler arasýnda somatizasyonun yüksek oluþu çeþitli çalýþmalarda ortaya konmuþtur (Westermeyer ve ark. 1989). Bu durumun daha çok anksiyete ve depresyonla iliþkili olduðu ileri sürülmüþtür. Bizim ça-lýþmamýzda da somatizasyon, göçmen grubunda yük-sek bulunmuþtur. Westermeyer ve arkadaþlarý (1989), çalýþmalarýnda somatizasyonun eðitimle iliþkili oldu-ðunu ileri sürmüþlerdir. Somatik yakýnmalar kimi za-man depresyonun ifadesi iken, kimi zaza-man da insan-larýn ilgiyi üzerlerine toplayabilmek için kullandýklarý bir yansýtma metodudur.

GSE göç ve kontrol grubunda bayanlar arasýnda daha yüksek bulunmuþtur. Her iki grupta birden bayanlar arasýnda yüksek bulunmasý bu durumun göçle iliþkili olmadýðýný düþündürmektedir. Bu durum muhtemelen kadýnlarýn bizim toplumumuzda yaþadýðý sorunlarla iliþkilidir. Özellikle Güneydoðu’da kadýnlar yoðun bir baský altýnda yaþamaktadýr. Göç sonrasýnda eðitim düzeyinin yüksek oluþu, uyumu kolaylaþtýrmaktadýr (Westermeyer ve ark. 1989). Eðitim düzeyinin yüksek olmasý, iþ bulma, dil bilme, ve insanlarla iletiþim kur-ma avantajlarý saðlayarak uyumu kolaylaþtýrabilir. Bi-zim çalýþmamýzda da eðitim düzeyinin düþüklüðü ile GSE puanlarýnýn yüksekliði arasýnda korelasyon sap-tanmýþtýr.

Göçün kendisinin, hastalýklarýn oluþmasýnda baþlý ba-þýna bir faktör olmadýðý, çevresel faktörlerin deðiþikli-ðinin de göçmenin ruh saðlýðýný olumsuz yönde etki-lediði açýktýr. Önceki çevreden ayrýlma biçimi ve yeni çevreye uyum yeteneði ruhsal hastalýklar için önemli faktörlerdir. Murphy (1977), göçün oluþ biçiminin ki-þinin ruh saðlýðýndaki bozulmanýn önemli bir belirle-yicisi olduðunu ileri sürmüþtür. Yapýlan çalýþmalarda istemli gerçekleþen göçlere göre zorlamayla gerçekle-þen göçlerde, örneðin sýðýnmacýlar arasýnda ruhsal bo-zukluklarýn daha fazla gözlendiði bildirilmiþtir

(6)

(Perni-dan bu güne kadar, daha iyi yaþam koþullarýna kavuþ-mak ve terör ortamýndan uzaklaþkavuþ-mak amacýyla, sü-rekli batý illerine ve büyük þehirlere göç yaþanmýþtýr. Bu konuyla ilgili olarak yapýlan bir çalýþmada, bu ki-þilerin sosyal uyumlarýnýn iyi olduðu gösterilmiþtir (Özdað 1995). Bizim örneklemimizde ise ruhsal para-metrelerin kontrol grubuna göre çok yüksek bulunma-sýnýn göçün oluþ biçimi ile ilgili olduðunu düþünmek-teyiz.

Sonuç olarak nedeni ve oluþ biçimi ne olursa olsun bu kiþiler önemli psikiyatrik sorunlarla karþý karþýya kal-mýþlardýr. Yaklaþýk beþ yýldýr evlerinden, topraklarýn-dan ayrý kalan bu insanlar ne zaman sonlanacaðý bel-li olmayan bir bebel-lirsizbel-lik içinde yaþamaktadýrlar. Bu-lunduklarý þehir ortamýna da uyum saðlayamayan bu insanlarýn psikiyatrik sorunlarýna yardýmcý olunmasý ve uyum konusunda programlar hazýrlanmasý gerekti-ði kanýsýndayýz.

Bagheri A (1992) Psychiatric problems among Iranian immigrants in Canada. Can J Psychiatry, 37:7-11.

Beck AT, Rush AJ, Shaw BF ve ark. (1979) Cognitive therapy of dep-ression, New York, Guilford.

Berry JW, Kim V, Minde T (1987) Comparative studies of accultura-tive stress. Int Migration Rev, 21: 491-511.

Boehnlein JK, Kinzie JD, Ben R ve ark. (1985) One-year follow-up study of posttraumatic stress disorder among survivors of Cambo-dian concentration camps. Am J Psychiatry, 142:956-959. Carlson EB, Hogan RR (1991) Trauma experiences, posttraumatic stress, dissociation, and depression in Cambodian refugees. Am J Psychiatry, 148:1548-1551.

Dað Ý (1991) Belirti Tarama Listesi (SCL-90-R)'nin üniversite öð-rencileri için güvenirliði ve geçerliliði. Türk Psikiyatri Dergisi, 2:(1) 5-11.

Derogatis LR, Rickeis K, Rock AF (1976) The SCL-90-R and the MMPI: A step in the validation of a new self-report scale. Br J Psychiatry, 128:280-289.

Edwards JG (1976) Psychiatric aspects of civilian disasters. Br Med J, 1:944-947.

Hertz DG (1982) Arrival and departure: Theoretical considerations and clinical observations on migrants and immigrants. Psychiat J of Ottawa, 6:234-238.

Hertz DG (1984) Psychological and psychiatric aspects of migrati-on. Isr J Psychiatry Relat Sci, 21:57-68.

Hisli N (1988) Beck Depresyon Envanteri'nin geçerliliði üzerine bir çalýþma. Psikoloji Dergisi, 6(22):118-122.

Horowitz MJ (1975) Intrusive and repetitive thoughts after experi-mental stress: a summary. Arch Gen Psychiatry, 32:1457-1463. Horowitz MJ (1986) Stress response syndromes: a review of post-traumatic and adjustment disorders. Hosp Community Psychiatry, 37: 241-249.

Janes CR, and Pawson IG (1986) Migration and biocultural adap-tation Samoans in California. Soc Sci Med, 22:821-834. Kinzie JD, Fredrickson RH, Ben R ve ark. (1984) Posttraumatic stress disorder among survivors of Cambodian concentration camps. Am J Psychiatry, 141:645-650.

Kinzie JD, Mason S (1983) Five years experience with Indochinese refugee psychiatric patients. J Operational Psychiatry, 14:105-111. Lin KM, Tazuma L, Masuda M (1979) Adaptational problems of Vi-etnamese refugees: Health and mental health status. Arch Gen Psychiatry, 36:655-961.

Moilanen I, Myhrman A (1989) What protects a child during mig-ration. Scand J Soc Med, 1:21-24.

Mollica RF, Wyshak G, Lavella J (1987) The psychosocial impact of war trauma and torture in Southeast Asian refugees. Am J Psychi-atry, 144:1567-1572.

Mortensen PB, Contor EG, McNeil TC (1997) Increased rates of schizophrenia among immigrants: some methodological concerns raised by Danish findings. Psychol Med, 27:813-820.

Murphy (1977) Migration, culture and mental health. Psychol Med, 7:677-684.

Ndetei DM (1986) Paranoid disorder - environmental, cultural or constitutional phenomenon? Acta Psychiatr Scand, 74:50-54. Özdað Ü, (1995) Güneydoðu Anadolu Bölgesi'nde ve Doðu ve Gü-neydoðu Anadolu'dan batýya göç edenlerde kültürel yapý ve kültü-rel kimlik sorunu. Ankara, Türk Metal Sendikasý.

Pernice R, Brook J (1994) Relationship of migrant status (refugee or immigrant) to mental health. Int J Soc Psyciatry, 40:177-188. Slater E, Roth M (1969) Clinical Psychiatry. Baltimore, Williams & Wilkins. s.149.

Tanna VL (1974) Paranoid states: a selected review. Compr Psyhi-atry, 15:453-470.

Weingarten MA, Orron DE (1983) Schizophrenia in a Yemenite im-migrant town in Israel. Int J Soc Psychiatry, 29:249-254. Westermeyer J (1989) Paranoid symptoms and disorders among 100 Hmong refugees: a longitudinal study. Acta Psychiatr Scand, 80:47-59.

Westermeyer J, Bouafuely M, Neider J ve ark. (1989) Somatization among refugees: an epidemiologic study. Psychosomatics, 30:34-43.

Referanslar

Benzer Belgeler

1 Adalet Bakanlığı, Adli Tıp Kurumu, Kahramanmaraş Şube Müdürlüğü, Kahramanmaraş, Türkiye 2 Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Psikiyatri Kliniği,

Emzirme danışmanlığı alma, anne yaşı, annenin eğitim durumu ve çocuğun doğum sırası ile doğum sonrası ilk saat içinde emzirme arasında anlamlı bir ilişki yoktu

Ressam Eeyhaman Duran ve eşinin,Üniversi­ temize yaptıkları bağışın aynen muhafazası şartı ile saklandıkları atölyesi yan duvarları rutubet almakta ve teberrü

期數:第 2009-08 期 發行日期:2009-08-08 認識骨癌

Terkos gölünden Kâğıthane- ye kadar uzatılan ikinci ana galeriye yapılacak bağlantı mü­ nasebetiyle bugün Terkos kesil­ miş, şehir susuz kalmıştır.. Gerek

Yaþam boyu sigara kullanýmý %29.4, son bir ay içinde alkol kullananlar %34.2, son bir ay içinde en az iki kez alkol alanlarýn oraný %7.9, yaþam boyu en az bir kez sarhoþ

Rekombinant pcDNA4-G ile transfekte edilen ve 21 gün 60 µg/mL zeosin içeren hücre kültür vasatında tutulan Vero hücrelerinde hazırlanan preparatlarla

33 Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi... 34 Karabük Üniversitesi Sosyal Bilimler