• Sonuç bulunamadı

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ Seramik Anasanat Dalı MEKAN VE HARABE İLİŞKİSİ Özlem Elif ARAS Yüksek Lisans Sanat Çalışması Raporu Ankara, 2019

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2023

Share "HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ Seramik Anasanat Dalı MEKAN VE HARABE İLİŞKİSİ Özlem Elif ARAS Yüksek Lisans Sanat Çalışması Raporu Ankara, 2019"

Copied!
58
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ

Seramik Anasanat Dalı

MEKAN VE HARABE İLİŞKİSİ

Özlem Elif ARAS

Yüksek Lisans Sanat Çalışması Raporu

Ankara, 2019

(2)

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ

Seramik AnasanatDalı

Mekan ve Harabe İlişkisi

Özlem Elif ARAS

Yüksek Lisans Sanat Çalışması Raporu

Ankara, 2019

(3)
(4)

I MEKAN VE HARABE İLİŞKİSİ

Danışman: Doç. Adile Feyza ÖZGÜNDOĞDU Yazar: Özlem Elif ARAS

ÖZ

Değişen birçok faaliyet ve koşullar ile birlikte yıkıntı ve harabe hale gelen mekansal yapılar kimi zaman bir direniş alanıkimi zaman da hatırlatıcı bir gösterge veya yaratıcı deneyimlerin yapılabileceği alan olmuştur.Yıkımın yaratıcı bir yöntem olabilirliği ise çeşitlilik göstermektedir. Bu yöntem kullanım alanına göre ‘’temizleyen yıkım’’ya da ‘’yaratan yıkım’’ kavramlarını oluşturmuştur. “Mekan ve Harabe İlişkisi”

başlıklı Yüksek Lisans Sanat Çalışması Raporu’nda ise bu başlıklar kapsamında yıkım ve harabe kavramları irdelenerek sanat yapıtları ve sanatçı örnekleri ile birlikte kişisel çalışmaların yorumlanması amaçlanmıştır.

Araştırmanın birinci bölümünde; ilk olarak mekan kavramı ve yıkım–harabe kelimelerinin etimolojik kökenlerinden faydalanarakkavramlarının anlamları üzerinde durulmuştur. Bölümün devamında ise, bir yapının yıkıma uğrama nedenleri araştırılmış, veriler ile örneklendirmeler yapılmıştır.

İkinci bölümde ise; mekan ve harabe kavramları üzerine üretilen sanat eserleri sanatçı örnekleri ile incelenmiştir. Yaratan yıkım kavramının ortaya çıkmasında etkili olan, rasyonalist manifestosunun fiili yıkıcılık ve sistem kuruculuğunun tam tersine sistemleri bozmayı ve çürütmeyi hedefleyen Küf Manifestosu ele alınmış ve manifestonun söylemleri üzerinde durulmuştur.

Üçüncü bölümde ise; mekan ve harabe ilişkisi üzerine yapılan araştırma ve örneklerin yardımı ile kişisel seramik çalışmalara dairyorumlara yer verilmiştir.

Anahtar Sözcükler:Mekan, harabe, yıkım, sanat, seramik.

(5)

II SPACE AND RUİN RELATİONSHİP

Supervisor: Assoc. Prof. Adile Feyza ÖZGÜNDOĞDU Author:ÖzlemElif ARAS

ABSTRACT

With the effect of many varying activities and conditions, spatial buildings in ruins and desolation sometimes turns into a resistance area, and sometimes a memorial token or a space where creative experiences can be performed. In various ways one can take destruction as a creative method. This method manifests itself as

‘cleansing destruction’ or ‘creative destruction’ depending on the performance place. In the Master's Artwork Report titled ’The Relation of Space and Ruin’, by studying the concepts of destruction and ruin within the scope of these topics, it is intended to interpret the personal works with examples of artworks and artists.

The first part of the research begins with the analysis of space as a concept and meanings of the concepts of ruin and destruction by studying the etymological roots of the words themselves. In the second part of this chapter the reasons for the destruction of a building are studied and various examples are presented with relevant data.

In the second chapter artworks, which were produced on the concept of space and ruin, gets analysed with sample cases from the artists. The Mold Manifest; which was effective in the emergence of ‘creative destruction’ concept and offers the destruction and wither of systems by taking the opposite side of rationalist

manifest’s actual destructiveness and system constructiveness, is studied and the speeches of the manifest are discussed.

In the third chapter, the personal ceramic artworks, that are applied with the light of researches and case studies on space and ruin, are interpreted.

Keywords: Space, ruin, demolition, art, ceramics.

(6)

III TEŞEKKÜR

Bu çalışmayı hazırlarken geçirdiğim süreç içerisinde benden yardımlarını esirgemeyen, bilgi, birikim ve tecrübeleri ile yol gösteren değerli danışmanım Doç.

Adile Feyza Çakır ÖZGÜNDOĞDU’ya, lisans hayatımdan bu zamana kadar her sorun yaşadığımda yanına çekinmeden gidebildiğim, güler yüzünü, sanat birikimini ve samimiyetini benden esirgemeyen Prof. Tuğrul Emre FEYZOĞLU’ na ve gelecekteki sanat hayatım boyunca bana verdikleri değerli bilgilerden faydalanacağımı düşündüğüm Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü tüm hocalarına, çalışma sürecince fikirleri, eleştirileri ve bütün desteğini benimle paylaşan, her an yardımıma koşan Esma AYDIN, Deniz KAÇKAN ve Ezgi ŞENDAL’a , en stresli olduğum zamanlarda bile beni yükseltebilen yardımını ve desteğini her zaman hissettiğim Cansu ÖZTÜRK’e, ve son olarak maddi manevi desteklerini benden esirgemeyen, tüm stresli anlarımla anlayışlarıyla bana destek olan verimli çalışmam için ellerinden gelen her şeyi yapan sevgili annem Fatma ARAS’a, sevgili babam Bülent ARAS’a ve kardeşim Meltem Çiğdem ARAS’a teşekkürlerimi borç bilirim.

(7)

İÇİNDEKİLER DİZİNİ

ÖZ ... I ABSTRACT ... III TEŞEKKÜR ... III İÇİNDEKİLER… ... IV GÖRSEL DİZİNİ ... V

GİRİŞ ... 1

1. BÖLÜM: KAVRAM OLARAK MEKAN VE HARABE ... 3

1.1 MEKAN KAVRAMI ... 3

1.2 HARABE-YIKIM ... 5

1.2.1 Yıkımı Oluşturan Nedenler ... 7

2. BÖLÜM: SANATSAL İFADE OLARAK MEKAN VE HARABE ... 14

2.1 KÜF MANİFESTOSU ... 14

2.1.1 Le Corbusier ... 17

2.1.2 Gordon Matta-Clark ... 18

2.1.3. Monika Sosnowska ... 21

2.1.4 Charles Simonds ... 24

2.2.3Urs Fischer ... 27

3. BÖLÜM: MEKAN VE HARABE KAVRAMI ÜZERİNE UYGULAMALAR ... 29

3.1. SERAMİK UYGULAMALAR ... 31

SONUÇ ... 39

KAYNAKLAR ... 40

ETİK BEYAN ... .……….43

ORİJİNALLİK RAPORU... .……….44

ORIGINALITY REPORT ... .……….45

YAYIMLAMA VE FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI……….……….46

IV

(8)

V GÖRSEL DİZİNİ

Görsel 1: Piranesi, Kolezyum İçi,1800 Erişim: 25.07.2019………6 https://www.davidsongalleries.com/artists/antique/giovanni-battista-

piranesi/vedute-di-roma-view-of-rome/the-colosseum-interior/

Görsel 2: Piranesi, Hadrian’ın villaları,1835 Erişim: 25.07.2019………...6 http://www.georgeglazer.com/wpmain/product/view-italy-rome-piranesi-vedute- roma-serapeum-hadrians-villa-antique-print-1835-1839/

Görsel 3:Andrea Mantegna, StSebastian, 1480 Erişim: 26.07.2019………7 http://mini-site.louvre.fr/mantegna/acc/xmlen/section_5_0.html

Görsel 4: Nepal, 2014 Depremi Erişim: 29.07.2019……….9 https://www.google.com/search?q=nepal+2014+depremi&sxsrf=ACYBGNT5o54U qG9fMBlHToYRzOHXIQbGzQ:1568470256809&source=lnms&tbm=isch&sa=X&v ed=0ahUKEwi8u_2Dv9DkAhVFzqYKHTdUAhAQ_AUIEigB&biw=1366&bih=667#i mgrc=vMuoUxxjmKKRWM:

Görsel 5: Çernobil Faciası, 1986 Erişim: 29.07.2019………..9 https://www.cnnturk.com/turkiye/cernobil-faciasi-neydi-turkiyeyi-nasil-etkilemisti

Görsel 6:Hashima Adasına ait bina Erişim:29.07.2019……….10 https://www.dailymail.co.uk/news/article-2126264/Hashima-aka-Gunkanjima- Photos-desolate-Battleship-Island-coast-Japan.html

Görsel 7: Hashima adasına ait bina Erişim:29.07.2019………...10 https://www.dailymail.co.uk/news/article-2126264/Hashima-aka-Gunkanjima- Photos-desolate-Battleship-Island-coast-Japan.html

Görsel 8: RacherWhiteread Ev 1993 Erişim:30.07.2019……….12 https://www.artsy.net/article/artsy-editorial-rachel-whitereads-house-unlivable- controversial-unforgettable

(9)

VI Görsel 9: RachelWhiteread'ınEvi 1994 Erişim:30.07.2019………13 https://www.artslant.com/9/articles/show/34241

Görsel 10: Kuchlbauer Sanat Müzesi Erişim 27.08.2019………..17 https://adolfsson.photo/building/kuchlbauer-kunsthaus-abensberg-bayern-

deutschland/

Görsel 11: Rene Burri 1959 Villa Savoye Erişim: 28.08.2019………..18 https://www.e-skop.com/skopdergi/mimarlik-nesnesi-ve-baska-nesneler/580

Görsel 12: Rene Burri 1959 Çatı Katı ve Bahçesi Erişim: 28.08.2019………….18 https://e-skop.com/skopdergi/mimarlik-nesnesi-ve-baska-nesneler/580

Görsel 13: Gordon Marta-Clark ‘’Splitting’’ 1974 Erişim 28.08.2019………...19 http://obsessivecollectors.com/gordon-matta-clark-at-macba

Görsel 14: Gordon Marta-Clark ‘’Splitting’’ İç Oda 1974 Erişim 28.08.2019……..20 http://obsessivecollectors.com/gordon-matta-clark-at-macba

Görsel 15: Gordon Matta-Clark 1974 Bingo Erişim: 29.08.2019………..21 https://www.rdhworld.co.uk/mattaclarking/?page_id=19

Görsel 16: MonikaSosnowska 2007 ‘’1.1’’ Erişim 03.08.2019……….22 https://awarewomenartists.com/en/artiste/monika-sosnowska/

Görsel 17: Monica Sosnowska 2008 Basel Erişim: 29.08.2019………..23 https://www.designboom.com/art/monika-sosnowska-at-schaulager-basel/

Görsel 18: Charles Simonds New York 1971 Erişim:01.09.2019………24 http://www.charles-simonds.com/dwellings.html

Görsel 19: Charles Simonds İrlanda 1980 Erişim: 01.09.2019………24 http://www.charles-simonds.com/dwellings.html

Görsel 20: Charles Simonds, TheGrowth House, çizim 1973 Erişim:

(10)

VII 02.09.2019……….26 http://www.charles-simonds.com/growthhouse.html

Görsel 21: Charles Simonds, TheGrowth House,1973 Erişim: 02.09.2019……..26 http://www.charles-simonds.com/growthhouse.html

Görsel 22: UrsFischer ‘’You’’ New York 2007 Erişim: 02.09.2019……….28 https://www.google.com/search?q=urs+fischer+you&sxsrf=ACYBGNQ0w7jJ49hCz 4hziaXOwyeoFwKfXA:1567871133116&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahU KEwiap8WPh7_kAhXF4KYKHevQCeMQ_AUIEigB&biw=1366&bih=667#imgrc=V ChNyriopRgFUM:

Görsel 23: UrsFischer ‘’You’’ New York 2007 Erişim: 02.09.2019……….28 https://www.google.com/search?q=urs+fischer+you&sxsrf=ACYBGNQ0w7jJ49hCz 4hziaXOwyeoFwKfXA:1567871133116&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahU KEwiap8WPh7_kAhXF4KYKHevQCeMQ_AUIEigB&biw=1366&bih=667#imgrc=ibf yypjyK_XJeM:

Görsel 24:LebbeusWood ‘’System Wien’’ Erişim: 17.09.2019………...30 https://www.mak.at/en/program/exhibitions/lebbeus_woods

Görsel 25: ‘’Bozunma’’ Elle şekillendirme Çalışma Sürecinden Görüntü……….31 Kişisel Arşiv

Görsel 26: ‘’Bozunma’’ Elle Şekillendirme 2014………32 Kişisel Arşiv

Görsel 27: ‘’Bozunma’’ Detay……….32 Kişisel Arşiv

Görsel 28: ‘’ Hane’’ 2014………33 Kişisel Arşiv

Görsel 29: ‘’Hane’’ Detay………...34 Kişisel Arşiv

(11)

VIII Görsel 30: ‘’İsimsiz’’……….35 Kişisel Arşiv

Görsel 31: ‘’ İsimsiz’’………36 Kişisel Arşiv

Görsel 32: ‘’ İsimsiz’’………37 Kişisel Arşiv

Görsel 33: ‘’ İsimsiz’’………38 Kişisel Arşiv

(12)

1 GİRİŞ

Şehirlerin ve mekanların değişimi/dönüşümü, insan faaliyetlerine bağlı olarak ve aynı zamanda doğa koşulları ile birlikte birçok sebebe dayanmaktadır. Mekansal yapıların sürekli değişim içinde bulunmalarının bir diğer sebebide zaman ile birlikte yıkıntıya uğramaları ve harabeye dönüşmeleridir.

Kentsel alanlar dahilinde bulunan yıkıntı ve harabe yapılar, tüketim mantığına ya da üretim alanlarına dönüştürülmediği zaman geçmiş ve günümüz arasında diyalektik bir ilişki kurmamızı sağlar. Bu alanlara Benjamin, ‘’durağan haldeki diyalektik’’

deyimini kullanmıştır( Benjamin,1993,s.177).Oluşan yıkıntı yapılar yeniden üretim alanında kimi zaman hatırlatıcı bir gösterge kimi zamanda direniş alanı olarak kullanılmaya dönüşür. Bu anlamda, Gordan Matta-Clark’ın ‘’Splitting’’ (Görsel 13) eserinde sanatın alınıp satılan bir öge olmasını eleştirmek için terk edilmiş bir eviikiye ayrılıp, mekanı tekinsiz ve dramatık bir hale getirerek insanların içinde bulunduğu iç çatlakları gözler önüne sermesi örneklendirilebilir.

Yıkıntı ve harabe yapıların yaratıcı bir yöntem olarak kullanılması modernizmin arayışına göre değişiklik göstermektedir. Modernizm evrensel olanı aramaya çalışırken, yıkımı eskiyi kaldırmak, kazımak amacı ile kullanmaktadır. Ancak değişen dünya ile birlikte modern anlayışta artık sonsuz ve evrensel olanı aramak yerine anlık ve parçalanmış olana doğru arayış kazanır. Bu anlamda yıkım artık ‘’yok etmek’’ ve ‘’temizlemek’’ anlamlarından kurtularak değiştirmek, bozmak, çürütmek gibi kavramlarla bağdaştırılır ve yıkım artık üretken bir hale gelir.

Fütürist Manifestosu’nun, geleneği yıkıp yerine yeni sistem önermesi ‘’temizleyen yıkım’’ anlayışını ortaya çıkartmıştır. Temizleyen yıkım, var olan sistemi kökten kaldırarak temizlemeyi ve yerine sıfırdan kurulan yeni bir sistemin kurulmasını önerir. Yeniyi kurmak için eskisinden kurtularak yıkımla yok etmenin gerekliliğini savunan Fütürist Manifesto tarihsel bir dönem noktası yaratmıştır. Manifestonun asıl amacı müzelerin, sarayların, ve kütüphanelerin fiziksel olarak yok edilmesiyle birlikte eskiye dair düşünce tarzının ve yaşayış biçimlerinin deortadan kaldırılmasına yönelik bir kurguya sahiptir. Fütüristlerin oluşturduğu yıkım anlayışı, öncesinde bütünlüğüne güvenilen tüm imgelerin teknoloji ve sanat yardımıyla yıkıma

(13)

2 uğratılabileceğini göstermiştir.Fütürist anlayışına göre;(2013) Toplumun dönüşebilmesi ve radikal değişimlerin yaşanabilmesi ve eskiyi hatırlatan herşey yıkılmalı, geçmişe bağlılığı simgeleyen yapılar, müze ve kurumlar yıkılıp mükemmel kentin kurulumuna ancak öyle geçilebilmelidir.

Yapı sanatı, mimarlığın genel niteliklerini değişmeden koruyarak zaman içinde gelişebilmiş ve bir üsluptan diğerine geçebilmiştir. Bunun nedeni … ard arda gelen dinsel akımların ya da politik rejimlerin sonucu olan değişikliklere sık karşılaşılmasına karşın, çevresel koşullarda derin değişime neden olan, eskiyi yıkıp yeniti yaratan doğa yasalarının, mekanik sistemlerin… gerçekten çok ender olmasıdır. ( Sant’Elia& Marinetti, 1991, s.36)

Fütürist Manifesto’dan hemen öncesinde yayınlanan Küf Manifestosu ise, yıkımı daha çok dönüştürücü bir araç olarak kullanmaktadır. Yok etmek, temizlemek terimleri yerine bozulma ve çürüme kavramlarını benimseyen manifesto, fiziksel olarak yıkmaktansa dönüştürerek,bozarak bir yaratıcı yıkım sunar. Bu çalışma kapsamında da ilk olarak terimler üzerinde durulacak, yapıyı, mekanı harabe ve yıkıntıya dönüştürebilecek sebepler ile ilgili örneklendirmeler yapılacaktır. Daha sonrasında ise, bu yapıların ve kavramların sanat alanındaki etkisi sanatçı örnekleri ile verilecektir. Elde edilen bulgulara göre, harabe ve yıkım kavramlarının ve oluşturduğu etkilerin kişisel çalışmalarda ele alınış biçimi analiz edilecektir.

(14)

3 1. BÖLÜM

KAVRAM OLARAK MEKAN VE HARABE

1.1 MEKAN KAVRAMI

Mekan tarih boyunca birçok alanın temel konusu olmuştur. Tarih boyunca farklı disiplinler birbirlerini etkileyerek, mekan konusunda farklı anlamlar üretmişlerdir.Mekan kelimesinin farklı disiplinlerde kullanımına bağlı olarak işaret ettiği anlam çeşitlilik göstermektedir.

İlk olarak TDK’nın Büyük Türkçe Sözlük’ünde mekan kelimesi ile ilgili 3 madde çıkmaktadır;(TDK. Erişim: 09.08.2019)

1.Ev, yurt. 2.Uzay. 3.Yer, bulunan yer.

Mekan, daha birkaç yıl öncesine dek bu terim geometrik bir kavramdan, boş bir ortam kavramından başka bir şeyi çağrıştırmıyordu. Her eğitimli kişi de kavrama derhal bilgiççe bir terim ekliyordu.Mekan kavramının matematikten, üstelik yalnızca bu bilimden kaynaklandığı genel bir kanıydı.(Lefebvre, 2016, s.33)

Van de Ven’e (1978) göre mekan fikri, 1890’lı yıllarda Alman yazarlar tarafından estetik teorilerde mimari bir düşünce olarak ortaya çıkmıştır. 1890’lı yıllar öncesinde mimarlık kelime dağarcığında bulunmayan mekan terimi, modernizmin gelişimine bağlı olarak Alman yazarlar tarafından ortaya çıkartılmıştır.

Mekan kavramının uzun bir felsefi hazırlık sürecinden geçtiği biliniyordu.Fakat felsefenin tarihi aynı zamanda bilimlerin-özelliklede matematiğin- ortak gövdelerinden –eski metafizik- özgürleşmesini de özetliyordu.Descartes, mekan kavramının ve özgürleşmesinin oluşumunda belirleyici bir evre olarak görmüştür.

Batı düşüncesinin çoğu tarihçisine göre, mekanın ve zamanın kategorilerin parçası olduğunu ileri süren Aristotelesçi geleneğe son veren Descartes’ti. Aristotelesçi geleneğe göre, hissedilir olguları adlandırmayı ve sınıflandırmayı mekan ve zaman sağlıyordu. (Lefebvre, 2016, s.33)

Mekan kelimesi;insanın eylemlerini sürdürebilmesi için herhangi bir alanda sınırları belirlenmiş, üç boyutlu alan olarak değerlendirilebilmektedir. Mekan kelimesinin kavramsal kökeni Antik Yunan felsefe metinlerinde ‘’khora, topos’’ olarak

(15)

4 kullanılmıştır. Ancak Malpas (2004); Antik Yunan felsefi metinlerinde kullanılan bu terimlerin bugün bizlerin kullandığı kavramdan farklı içeriğe sahip olduğu ve birebir kelime anlamını taşımadığını düşünmektedir.

Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi’nde (1997) ise; ‘’uzayın insan eli ile sınırlandırılan en yalın parçası’’ şekinde tanımlama yapmıştır.Uğur Tanyeli (1997); ‘’ mimarlık ürünün vazgeçilmez özü…Her mimarlık yapıtı bir iç mekana sahiptir ve tek başına bir dış mekanın oluşumuna katkıda bulunur. Bu sebeple mimarlık bir mekan yaratma sanatı olarak da tanımlanabilmektedir.’’sözleriyle mekanın mimarlık dalı üzerindeki etkisinden bahsetmiştir.

Mimarlık sözlüğünde (2005) ise mekan, insanı bulunduğu çevreden belli bir ölçüde ayıran, eylemlerini sürdürebilmesi için bulunduğu alanda oluşan boşluk olarak tanımlanmaktadır.

Mekan kullanımı tarih boyunca farklı kültür ve barınma ihtiyaçlarına göre çeşitlilik göstermiş, inşa edilip kullanılmıştır.Fransız sosyolog Henri Lefebvre’ ye göre (2016) ‘’ her toplum kendi mekanının üretimidir.’’ söylemi ile mekanın toplumsal, fiziksel ve zihinsel olarak üretiminden bahsederek, mekanın her toplumun kendi bulunduğu dönemin ihtiyaçlarına göre şekil aldığından ve toplumu değiştirdiğinden bahsetmektedir. Ayrıca mekan kavramının, zihinsel olanla kültürel olanı, toplumsalla tarihseli birbirini bağladığnı savunur.Bu bağlanmanın, yeni, meçhul mekanların, kıtaların hatta evrenin keşfinin; her toplumun kendine özgü üretimi ve yapıtlarının yaratılması ile karmaşık bir süreç olduğundan bahseder. Mekansal düzenlemelerzeka ve bilginin üst üstte binmesine ve eşzamanlılığı üreten öğelerin maddi olarak bir araya gelmesine dayanmaktadır.

Mekan, üretim tarzına hem sonuç, hem de neden ve gerekçe olarak müdahale etse de, bu üretim tarzıyla birlikte değişir. Yani toplumlarla birlikte değişir. Dolayısıyla, mekanın tarihi vardır. Hala yazılmayı bekleyen bir tarihtir bu. (Lefebvre, 2016, s.25)

Hensel ise (2009); her disiplinin mekanı kullanış çeşitliliğinin farklı olduğunu, sabit ve değişmez bir mekan kavramı bulmaya çalışmaktansa bu çeşitliliği kabul etmemiz gerektiğini söyler. Sosyal bilimler, doğa bilimleri ve de sanat içinde geçen mekan kavramı anlayışlarının birbirinden çok farklı olduğunu ve genelliklede birbirlerinin yerini tutmadığını savunur.

(16)

5 1.2 HARABE-YIKIM

Harabe kelimesi ilk kez 1360’ lardaDanişmend-Name1 de kullanılmış olup, Arapça kökenli bir kelimedir.Yıkılmış, yıkık, yıkıntı, enkaz gibi anlamlara da gelmesiyle birlikte, Türk Dil Kurumu Sözlüğünde; eski çağlardan kalma kent ya da yapı kalıntısı, yıkılmaya yüz tutmuş yapı, yıkılan yapıdan geriye kalan şey anlamlarına gelmektedir.(TDK. Erişim: 11.07.2019)Harabeler, değişen bilgi, tecrübe ve ihtiyaçlar doğrultusunda, insan eli ile yapılan yerlerin terk edilmesine sebebiyet veren toplumsal değişiklikleritemsil etmektedir.

Yıkım kelimesi, yapmak eyleminin ön koşul olduğu, mevcut durumda olanı bozuma uğratmak, mahvetmek ve ortadan kaldırmak gibi olumsuz anlamlara gelmektedir.Yıkım kelimesinin TDK tanımı ise; ‘’yıkma işi’’, ‘’yok olmaya sebep olabilecek şey’’, ‘’felaket’’ tir. (TDK. Erişim: 11.07.2019) Yıkmanın sadece yok edip, varolanı tahrip etmesinin yanında ayrıca yeni yaratıcı bir üretim potansiyelide olmaktadır.Yıkım kelimesi edebiyat alanında ise ‘’yapıbozum’’ anlamına gelmektedir.Yapıbozum yöntemi, anlamları bütün halinde incelemek yerine, parçalara ayırıp, ayrıntılarla ilgilenmektedir.

Yıkım aynı zamanda ‘’yok etmekten’’ farklı bir anlam olarak yeni üretken anlamlar ortaya çıkartmaktadır.Yıkım kelimesi genellikleortadan kaldırma, hijyen gibi anlamlarda kullanılmıştır. Ancak zaman içinde bu kavram yeniden keşfedilerek sadece sıfırlayan bir araç olma durumundan çıkmış, böylece ‘’yüce yıkım’’ kavramı ortaya çıkmıştır.Yücelik, insanın sınırlarını aşan sürecin tamamlanmasıyla bir güç sistemini oluşturmaktadır. Yücelik duygusunun temelinde ‘’Mısır piramitleri gibi devasa nesneler, deprem, sel gibi doğal afetlerin büyüleyici gücü yatar.’’ ( Burke,2008,s. 85).Harabe ve yıkıntı kavramları, farklı dönemlerde ve farklı kültürlerde gerek spirütüel gerekse de sanatsal alanlarda yüceliğin ifadesi olarak kabul görmüştür.

1Danişmend-Name; Türklerin Anadolu’yu fethi sırasında vermiş oldukları mücadeleyi ve kahramanlıklarını anlatan 13. yy’da yazıya geçirilmiş Türk destanıdır.

(17)

6 Yıkılmış yapıların sanata olan etkisi konusunda, Piranesi’nin çalışmalarında karmaşa ve kaosu yücelterek harabe yapıları resmetmesi örnek verilebilir. Antik uygarlık harabelerinden yalnızca uygarlık fragmanlarını çizmekle kalmamış, onlardan hayali şiddet evreni de yaratmıştır. (Artun,2012,s. 200). Sanatçı, yaptığı tüm yıkılmış harabe halindeki fragmanlarla birbirini üreten, birbirinden doğan evrenler yaratmıştır.( Görsel 1).( Görsel2)

Görsel 1: Piranesi, Kolezyum İçi,1800Görsel 2: Piranesi, Hadrian’ın villaları,1835 Erişim: 25.07.2019 http://urlbu.com/801e5 Erişim: 25.07.2019 http://urlbu.com/0873a

Avrupa’da harabe yapıların yansıtılışı Rönesans dönemi ile başlamaktadır. Yunan ve Roma kalıntıları ile birlikte tarihi değer kavramının farkındalığı artmaktadır.

Özellikle Roma şehrinin İmparatorluktan kalma harabe yapıları yüceltilerek geçmişi gözler önüne serilmektedir. Ayrıca,Rönesans sanatında, harabe yapılarının,, kutsal veya acı çeken insanı, sunacak bir zemin olarak kullanıldığıda görünmektedir.(

Görsel 3). Trachtenberg’e göre Alberti; ‘’zaman yeryüzünden söküp aydınlığa çıkardığı her şeyi, yine toprağa gömer, gölgeye çeker’’ sözleriyle yıpranmış, harabe durumuna gelmiş yapıları zamanın tahribat gücüne bağlamaktadır.(Trachtenberg, 2005, s.126-127). 18. yüzyıl Romantizm döneminde de, harabe durumundaki yapılar, sanatsal yaratımın sembolü haline dönüştürülmüştür. Bu dönemde hem doğal afetler hem de insanların yol açtığı yıkıntılar geçmiş medeniyetlerin belgesi olan bir miras gibi sahiplenilerek bir kimlik inşası modeli yaratılmaya çalışılmıştır.

(18)

7

Yıkıntıların değerleri tarih boyunca değişir. Barok çağda Antik çağ yıkıntıları çoğu zaman didaktik şekilde kullanılır, bakan kişiye ‘Antikçağın büyüklüğü ile o günkü yozlaşma arasındaki karşıtlığı’ aktarırdı. Romantik yıkıntılar melankoli yayıyor… modern yıkıntılar ise, savaşın ve şehirlerin yakın dönemdeki şiddetli geçmişini hatırlatır. Yıkıntı yalnızca geçmişi hatırlatmaz, aynı zamanda şimdiki zamanın tarih olduğu bir dönemde geleceği de hatırlatır. (Boym, 2009, s131)

Görsel 3:Andrea Mantegna, St Sebastian, 1480 Erişim: 26.07.2019 http://urlbu.com/4dfac

1.2.1 Yıkımı Oluşturan Nedenler

Düzenli olarak bakım yapılmaması, yapıların tahribata uğraması ve harabe durumuna dönmesine sebep olmaktadır. Yapıların bakımsız kalması birden fazla

(19)

8 sebep ile ilgili olabilmektedir. Bunlardan bazıları; mekan-yapı sahiplerinin göç etmesi ya da göç etmeye zorlanmaları, ekonomik durumlar karşısında yapının bakım maliyetlerinin karşılanamaması ve savaşlar gibi bir çok durumdur.

Uzunçıbuk’ a (2009) göre, afetler insanlar için sosyal, ekonomik, fiziksel olarak kayıp ve zararlara uğratan, yaşamı ve yapılan faaliyetleri olumsuz etkileyen doğa ve insan kökenli olaylardır. Geliş hızlarına bağlı olarak afetler iki gruba ayrılmaktadır. Bunlar; ani gelişen ve yavaş gelişen afetlerdir. Ani gelişen afetlere, volkan patlamaları, sel baskınları, depremler ve çığ gibi örnekler gösterilebilir.

Yavaş gelişen afetlere ise, çevre kirliliği, kuraklık ve orman tahribatları örnek olarak verilebilir. Doğal, teknolojik ya da insan kaynaklı bir olayın insan faaliyetlerini olumsuz etkilemesi, kayıplar oluşturması ya da bir yerleşim yerini harap etmesi afet durumunu oluşturur.

Cairns, yapıların sadece doğal afetler sonucunda değil aynı zamanda yanlış malzeme kullanımı ve hatalı temel yapılmasıyla da zarara uğrayabildiklerini belirtmektedir. (Cairns, 2014, s.138). Afetlerin belkide en yıkıcı olanı, yerkabuğunun hareketlenmesi ile oluşan depremlerdir.

Depremler kısa bir süre içerisinde gerçekleşerek, yapıları enkaza dönüştürüp, fazlaca can ve mal kaybına neden olmaktadır. 1999 yılında Kocaeli’nde meydana gelen deprem ülkenin heryerinde hissedilmiş olup 285.211 evin, 42,902 işyerinin hasar görmesine yol açmıştır.2014 yılında Nepal’de meydana gelen depremde ise 9 bin kişinin hayatını kaybettiği ve 500 bin evin yıkılarak hasar aldığı bilinmektedir.(Ersoy, 2016, s 38) Doğal afetlerin yoksul yerleşim yerlerine etkileri daha yıkıcı olmaktadır.Çarpık yerleşim yerleri, gecekondu bölgeleri ve kaçak yapılar afet sonucundan daha fazla hasar ile etkilenen yerleşim yerleridir.

(20)

9 Görsel 4: Nepal, 2014 Depremi Erişim: 29.07.2019 https://bit.ly/2kxi2y5

Bir diğer afet örneği ise insan kaynaklı Çernobil felaketidir. 1986 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne bağlı Ukranya’da meydana gelen nükleer bir kazadır. Tarihin en kötü nükleer kazası olarak bilinip etkisi tüm Avrupa’da hissedilmiştir. Felaket sonucunda 95 köy ve kasaba terk edilmiş 135 bin kişi başka bir yerde yaşamak için bölgelerini terk etmek zorunda kalmışlardır.

Görsel 5: Çernobil Faciası, 1986 Erişim: 29.07.2019 https://bit.ly/2YcsZaW

(21)

10 Bir yapının inşa edilmesi ve tadilatlarının yapılabilmesi ekonomi yani maddi kaynak gerektirir.İmar ve yapım projelerinde, inşa süresinin uzunluğu ve ihtiyaç doğrultusunda kaynak miktarları ekonomik dalgalardan oldukça etkilenmektedir.

Ekonomik gerilemeler, maddi kaynak yetersizlikleri gibi etkenler yapıların bakımlarının yapılamamasına veya bitirilememesine sebep olmakla birlikte harap hale gelmelerine yol açmaktadır.Örnek olarak, Gunkanjima Japonya’nın batı kıyısında çökmekte olan ıssız bir beton adasıdır.Kömürün keşfedilmesi ile birlikte Japonya’nın sanayileşmesi sırasında 5 dönümlük ada 1887-1959 yılları arasında doldurulmuş, madencilik tesisine dönüşürülmüştür. Ancak 1960’lı yıllarda yeni bir kaynak olarak petrolün kullanılması ile birlikte kömüre olan ihtiyacın azalmasından dolayı bu tesis kapatılmış ve ada nüfusu göç etmek durumunda kalmıştır. Geriye kalan tesis ve yapılar ise çürümeye başlamış ve harabe yapılara dönüşmüştür.(Görsel 6-7)

Görsel 6:Hashima Adasına ait bina Görsel 7:Hashima adasına ait bina Erişim:29.07.2019 https://dailym.ai/2YqTOaEErişim:29.07.2019https://dailym.ai/2YqTOaE

(22)

11 Yaşamlarımıza devam ettiğimiz süre boyunca içinde bulunduğumuzmekanlarinsan faaliyetlerine bağlı olarak ihtiyaçlar ve gelişen teknolojik durumlar karşısında sürekli bir değişim\dönüşüm halindedir. Kent ölçeğinde de nüfusun artışına bağlı olarak üretim biçimindeki gelişmeler, ekonomik etkiler ve bireysel yaşam alanları değişim ve yenilenmeyi gerekli hale getirmiştir. Kentte oluşan değişim faaliyetleri her çağda gözlemlenen bir olgudur.Eski çağlarda, kentlerdeki görkemli yapıların inşası kuşaklar boyu sürerken, teknolojinin de gelişmesi ile birlikte yapılan devasa yapılar artık daha kısa sürede, çok parçalı şantiye alanlarına yerini bırakmıştır.Fransa’da bulunan Notre Dame Katedrali’nin yapımına 1163 yılında başlanmış olup inşaatın tamamlanması yaklaşık 170 yıl sürmüştür. ( Arıkan,2018)

Kent sürekli olarak devinim halinde olan bir yapıya sahiptir. En belirgin ve baskın olan devinim fiziksel çevre üzerindedir, ‘’ yıkım ve yok etme, kullanım veya değer kaybetme sonucu ortaya çıkan hızlı değişimlerdir.’’ ( Rossi,2006,s3)

Kentsel dönüşüm olgusu ülkeden ülkeye farklı bir tutum halinde uygulanmaktadır.1900’lü yıllarda İngiltere’de yapılan araştırmaya göre; bilinen birkaç tarihi yapı dışında Londra’daki birçok yapı otuz yıl sonra yenilenmiştir.

Amerika’daki merkezi yapıların yenilenme oranı bundan daha yüksektir. Japon mimar Isozaki, yıkım olgusuyla kavramsal ve pratik bağlamda ilgilenip kentsel dönüşüm konusunda birçok metin yazmıştır.Isozaki; modern müteahhitler tarafından ‘’ hünersizce yönlendirilen çalkantılı inşası ‘’ nedeniyle geleceğintemel karakteristiğinin yıkıntılar olacağını söylemektedir.(Isozaki,2007,s 856)

Yıkım faaliyeti yapıyı bir harabeye, enkaza dönüştürmektedir. Gelişen teknoloji sayesinde kentler yenilenirken yıkım teknolojileri de ilerlemektedir. Bu ilerlemeler ile birlikte tarihi ve geride bıraktıkları izlenimleri değiştirmek isteyen fütüristler, kentsel dönüşüm hakkında ‘’ Her kuşak kendi şehrini yaratacak!‘’ (Conrads, 1991,s21) sözleriyle yaratıcı yıkımı yüceltmektedirler.

İngiliz hükümeti 1990’lı yıllarda, topluma daha fazla yeşil alan sağlamak amacı ile bir grup harap haldeki eski yapıyı yıkmaya karar vermiştir. İngiliz sanatçı RachelWhiteread Londra’nın kuzeyinde yıkım için planlanmış bu alanda bir ev üzerinde çalışmaya başlamıştır. Sanatçı 1993 yılında tamamladığı ‘’House’’ isimli yapıtında bütün evin içini somutlaştırmış, evi görünüşte dışa döndürerek izleyiciyi,

(23)

12 binanın içine ve dışına psikolojik olarak yerleştirmiş ve aynı anda dahil olma duygularını uyandırmıştır.

Görsel 8:RacherWhiteread Ev 1993 Erişim:30.07.2019https://bit.ly/31SuxF7

Whiterad başından beri House’un yalnızca geçici bir süre yerinde kalacağını bilmekteydi.Küratör ve sanat tarihçisi olan AnnGallagher ‘in açıklamasında ‘’Geçici, kamuoyuna açık bir yapı olan House,Whiteread’ın hayat boyu süren projesini bir sanatçı olarak geride bıraktığı şeyin özeti haline getirdi; evrensel insan deneyimleri ve hatıralarını günlük yerel formları kişiselleştirmesi’’ sözleriyle geçici yapının aslında sanatçı ve izleyicide bıraktığı etkiyi vurgulamıştır (Souter,2018). Hükümet, alanda yeniden geliştirme planlarını sürdürmek için yapıtı birkaç ay sonrasında yıkacaktı. Daha sonrasında halk yapıtı görmek için kentsel dönüşüm olan bölgeye akın etmiş ve alanı turizm merkezi haline getirmiştir. Eser sanat dünyasında övgü toplarken yerel yönetim yapıt hakkında olumsuz tepkiler göstermiştir. Daha sonrasında yapıt üç ay sonrasında yerel hükümet kararınca yıkılmıştır.(Görsel 9) Çalışmalarında beton, alçı, reçine ve lastik gibi malzemeleri kullanan sanatçı, nesneleri geleneksel kalıp alma yöntemiyle tekrar yaratmaktadır. Sanatçı 1993 yılında yıkım için planlanmış kamusal alanda yapmış olduğu ‘’House’’ adlı eseri ile Turner ödülü kazanan ilk kadın sanatçı olmuştur.

(24)

13 Görsel 9:RachelWhiteread 'ın Evi 1994 Erişim:30.07.2019 https://bit.ly/2An6qCq

(25)

14 2. BÖLÜM

SANATSAL İFADE OLARAK MEKAN VE HARABE

2.1 KÜF MANİFESTOSU

Küf Manifestosu, var olan sistemleri parçalayarak yıkan ve yerlerine sistemsizliği, düzensizliği öneren bir oluşumdur. 1950’li yıllarda ağırlık kazanan modern mimariye karşılık olarak, bozunmanın, değiştirmenin ve parçalamanın bir yaratım yöntemi olduğunu savunur.Modern mimarlığın öğretilerini eleştiren bu manifesto, var olan sistemleri fiziksel olarak yıkmak yerine bozarak ve dönüştürerek yaratıcı bir yıkımı savunmaktadır. Bu görüş, ortadan kaldırarak sıfırlayan, yerine sil baştan yeni bir sistem oluşturmak görüşüne karşı bir kırılma yaşanmasına sebep olmuştur. Küf Manifestosu Akılcı Mimarlığa karşı ‘’yaratan yıkım’’ anlayışını ön plana taşımayı hedeflemiştir.

Akılcı mimarlık genellikle eskiyi, bozulmuşu kökten temizleyerek kendi düzenini, kalıcılığını inşa eden kurgulayan bir anlayışa sahiptir. Fakat Küf Manifestosu bu düzene karşı çıkarak rasyonalistlere karşı yükselen en radikal seslerden olmuştur.Manifesto bu sebeplerden dolayı akılcı mimarlığın kullandığı bozuk veya değişimi istenen yapıyı kazıyıp atmak yerine, değişim için içten çürütüp, bozmayı önerir bozulma, küflenme ve çürümeyi metalaştırır.

1958 yılında yayınlanan Küf Manifestosu, bozulma, çürüme ve parçalanmayı bünyesinde toplamıştır.Makinelerin gelişmesi ile birlikte her türlü yapıyı sistemli hale getirmeye ve kusursuzlaştırmaya uğraşan Rasyonalist Mimarlık’ın aksine, sistemleri bozmayı hedefleyen, ‘’ yaratıcı küflenme’’ yi benimsemektedir.

Küf Manifestosu, öncesinde öngörülemeyen, herhangi bir kalıba uymayan, yavaş yavaş çürüterek bozan ve yıkan oluşumları yüceltmektedir. Küf oluşumu ve çürüme durumu aslında yapı üzerinde tehlike arz etmektedir. Küf içerisinde bulunduğu yapı bakımından yaşayan bir organizma durumuna gelmektedir.Küf, nemli ve güneş görmeyen ortamlarda ya da açıkta kalmış gıdalar üzerinden oluşmaya başlayan mantar türlüdür.Yapı üzerinde düşünüldüğünde,formların üzerinde görülmesi ve eritmesi bir bakıma doğaya yaklaşmalarına sebep olmaktadır.

(26)

15 Dougles (1996) toplumu; bir formlar serisi ve buna karşıt olan bozuk yapılı formlar olarak görmekte, bunu da güç ile ilişkilendirmektedir. Formların birer güç temsili olduğuna ancak bozulmaya uğramış yapıların da kendi içlerinde farklı bir enerjiye sahip olduğundan bahseder. Aradaki bu güç dengesinin ise, form ve bozuk forma sahip olanın toplumlarda kabul gören tabulara göre değişiklik gösterdiğini savunur.Dougles ayrıca yıkımın oluşturduğu formsuzluğutoz metaforu ile birbirine örneklendirmektedir. Canlı veya cansız olan her şeyin parçalanıp toza dönüşmesinden sonra doğada kalarak tekrardan başka bir oluşumun yapısına dahil olması ile birlikte hem ölümü hem de ölümsüzlüğü işaret etmektedir. Tozun bütün varlıklardan geriye kalan tek şey olduğunu ve yıkımdan geriye kalan tozun formsuz olduğundan fakat yeni formlara da gebe olduğundan bahseder.

Hundertwasser (1991), rasyonalist mimarlık2;sterilliğinin simgesi olan ve onun düzene koyuculuğuna inandıkları düz çizgiye karşı çıkmıştır. Günlük yaşam aktivitelerinde insanlar ve objeler içindezik-zakların, binaların sınırlarını belirleyen düz çizgi ve duvardan daha heyecan verici ve anlamlı olduğunu savunmuştur. Düz çizginin yaratıcı ve üretken yapıdan çok uzak olduğunu, tasarımları kısırlaştırdığını belirtmiştir.

Küf manifestosuda bu düşüncelere benzer bir şekilde, birbirinin tekrarı olan formlar yerine formsuz yapıları yüceltmektedir. Formsuzluğun yaratıcı potansiyeline ulaşmak için var olanı bozmak, içten çürütmek, parçalamak ve steril olanı kirletmek için uğraşır. Böylece parçalanan ve küflenen yapı yeni bir potansiyele sahip olarak formsuzluğa doğru evrilir.

Hundertwasser Küf Manifestosunu gazetelerde ya da dergilerde yayınlatıp çoklu kitlelere ulaşmasını sağlamak yerine bireysel radikal-protest bildirimleri ile öne çıkmaya çalışmıştır. İnsanların, derisi, kıyafetleri, binalar ve yeryüzü ile sarılı

2Rasyonalist mimarlık,Vitruvius’un prensiplerine göre gelişmiş bir mimarlık akımıdır. De Architectura adlı eserde Vitruvius, mimarlığın bir bilim dalı olduğu ve rasyonel olarak algılanıp, anlaşılabileceğinden bahsetmiştir.Bu bakış açısı Rönesans döneminde daha da irdelenmiş ve geliştirilmiştir. 18. yüzyıldan itibaren daha da gelişmeye açık olan bu stil, Barok mimarisinin hile ile güzellik kavramını kullandığını ve klasik güzelliğin dürüstlük ve akılcılık ile olacağını savunmuştur.Aydınlanma ve sonrasında uygulama alanı bulan bu mimari stil, 20. yüzyılın başında da farklı bir yorum ile tekrar yaşama alanı bulmuştur.

(27)

16 olduğunu söylemektedir. Fakat bu katmanlar son zamanlarda insanın gereksinimleri ve doğa ile zıtlık içinde bir değişim sürecinde olduğunu da söylemektedir. Bu zıtlığa dikkat çekmek için gerçekleştirdiği performans sanatında, duvarla renkli mürekkep ile doldurmuş yumurtalar fırlatarak binaları değiştirmenin zorluğundan bahsetmektedir. Gerçekleştirdiği eylem yapım ya da yıkımda sistemleri içten değiştirerek yıkmaya yönelik bir çalışmadır.

Manifestodaki yıkıma yönelik çaba küflenmeye, bozmaya yönelik bir uğraştır. Bu uğraşta amaç düz çizgileri ve formları eriterek toza dönüştürmek böylelikle formsuzluğun içinde barındırdığı potansiyeli açık hale getirmektir.

Küflenme, bulunduğu form üzerinde aşındıran, kazıyan ve yeniden yaratım yapılabilecek bir durumu simgeler. Bildirideki yıkımda, yeniyi oluşturmak için mevcut durumdaki müdahale edebilme halini kapsar. Yüzeyleri, yapıları sıfırlayıp temizlemek yerine onların içine sızıp düz çizgiyi aşındırmak, bozmak ve yeni oluşumlara yol açmaktadır. Amaçlanan; kusursuz, düz hatlı, parlak yapılar değil, bozulup yeniden yapılmış, kirlenmiş yeniden kurulmuş mimari mutasyonlardır.

Görsel 10:Kuchlbauer Sanat Müzesi Erişim 27.08.2019 https://bit.ly/2LgwJQF

(28)

17 Küf Manifestosu insanların inşa etme eylemlerini sürdürmeleri gerektiğini söylemektedir. Birçok insan inşa etme kaygısı taşımaktadır, yapının sağlamlığı, fiziksel şartlara uyumu ve statiği konusunda endişe duymaktadır. Oysaki Küf Manifestosu her insanın sürekli bir inşa etme durumuna gelmesi gerektiğini ve kendi dünyalarını kendilerinin inşa etmesi gerektiğini savunur. Kaygılarından kaynaklanan korkuları bir kenara bırakıp oluşabilecek yıkımların daha iyi inşa edebilmek için verilmiş bir şans olduğunu, bu nedenle insanların yıkımı kendilerini aşabilmek için birer araç olarak kullanmaları gerektiğini ifade eder.

2.1.1 Le Corbusier

Modern yapılar gündelik hayatta bazı sebeplerden dolayı istemeden de olsa yapısal bozukluklar ve çürümeler yaşamaktadır. Yapı ölçeğinde yaşanan çürüme ve bozukluklar, şehir dokusunu etkileyeceği ve kuşbakışı planlanmış şehir estetiğini de bozan bir kurguya dönüşmektedir.

Kusursuz, boş ve beyaz öğretili mükemmel ev tasarlamak özellikle 1920’li yıllardan sonra modern mimarlığın bir dili haline gelmiştir. Modern mimarlığın ustası olarak anılan Le Corbusier ise evi,’’ ikamet etmek için makine’’ olarak tanımlar. Le Corbusiermodernist mimarlığın ikonik yapısı sayılan, makine çağın ev imgesi olarak kabul gören Villa Savoye’yi tasarlar. Kusursuz, düz çizgilerin hakim olduğu, steril yapılı bina 1940’lı savaş yıllarında sahipleri tarafından terk edilerek kendi haline bırakılır. Yıkılmaktan kurtulsa da inşa edildiği dönemdeki kusursuz güzelliğini kaybederek harabe bir yapıya dönüşür. Aslında binanın ünü harabe haline döndükten sonra daha fazla ses getirir.

(29)

18

Görsel 11: Rene Burri 1959 Villa Savoye Görsel 12: Rene Burri 1959 Çatı Katı ve Bahçesi Erişim: 28.08.2019 https://bit.ly/2lokve9Erişim: 28.08.2019 https://bit.ly/2lokve9

1965 yılında Villa Savoye’yi ziyarete giden Bernard Tschumi’ye göre(2018) ‘’harabe yapının çekiciliği ölümü ve yaşamı birlikte var etmesinde, günlük yaşamın, zamanın ve insanın izlerini üzerinde taşıyor olmasıdır’’.(Altınyıldız, 2012, s.85 )

2.1.2 Gordon Matta-Clark

Gordon Matta-Clark mimarlık eğitimi almış olmasına rağmen mimari öğretilerinden uzak kalarak kendisini daha çok sürrealist bir sanatçı olarak tanımlamaktadır.

Mimarlık kavramlarını ve uygulanış biçimlerini eleştiren Gordon, yaptığı işler ile mimarlık düşüncesini farklı yöne çekmiştir. Terk edilmiş, harabe durumundaki yapılar üzerinde çalışmış,binaları keserek, boşluk alanları yaratarak onları birer heykel çalışmasına çevirmiştir. Böylece mekan içerisinde yeni bir deneyim alanı oluşturmuştur. 1950’li yıllarda çocukluğunun geçtiği mekan olan Greenwich Villa’lar yıkılıp yeni binalar dikilmeye başlayınca anılarının ve hayallerinin barındığı yapıların yıkılmasına karşı politik eylemler de gerçekleştirmiştir.

Marta-Clark 1974 Splitting/Yarılma adlı işini varlıklı bir yerleşim alanı olan New Jersey’de ekonomik sebeplerden dolayı işlerini kaybetmiş ve evlerini terk etmek zorunda kalan bir işçi mahallesinde gerçekleştirir. Terk edilen evlerin çürümeye başlamasıyla birlikte tüm mahalledeki evlerin yıkılmasına karar verilmiştir. Ancak bu evler Gordon için birer çalışma alanına dönmüştür ve belirlediği bir ev üzerinde çalışmaya başlamıştır. Evi; duvarları, döşemeleri, taşıyıcıları merdivenleri yani çatıdan başlayarak bodruma kadar olan her alanı elektrikli testere ile ikiye ayırmıştır.

Sonrasında evin dışındaki taşları sökerek binanın yana kaymasını ve yarılmasını sağlamıştır (Görsel 13).

(30)

19

Görsel 13: Gordon Marta-Clark‘’Splitting’’1974 Erişim 28.08.2019https://bit.ly/2luSf9J

Sanatçı dönemin ev yaşantısına, sahip olduğu mahremiyet duygusuna ve banliyo ev kavramına bir eleştiri getirmek istemiştir. Ardından ise ev planlandığı gibi yıkılmıştır. Fakat ev yıkılana kadarki süre boyunca ikamet edilmeyen tekinsiz, tehlikeli,ürpertici ve içinde gezilebilir bir heykel, bir yapı haline gelir.

(31)

20

Görsel 14: Gordon Marta-Clark‘’Splitting’’ İç Oda1974Erişim 28.08.2019https://bit.ly/2luSf9J

Sanatçı Splitting adlı çalışmasından hemen sonra yıkılmak üzere olan başka bir yapı üzerinde çalışmaya başlamıştır. Bu çalışmasında ise yalnızca yapının ön yüzünde uygulama gerçekleştirir. Yüzeydeki orta parçayı bırakır ve geriye kalan tüm yüzeyleri ortadan kaldırır, böylece havada asılı duran bu parça tehlikeli ve tekinsiz bir görünüm sunar. ‘’Bingo’’ adını verdiği bu işinde, yüzeyden söktüğü parçaları bir galeride sergilenmiştir. Duvar, ayıran, parçalayan, sınırlayan ve örten bir unsur olmaktan çıkar ve geride sadece taşıdığı izler kalır. ( Görsel 15)

(32)

21

Görsel 15: Gordon Matta-Clark 1974 Bingo Erişim: 29.08.2019 https://bit.ly/2kn6CwD

2.1.3. Monika Sosnowska

Monika Sosnowska, fiziksel mekanı izleyicinin algısını çarpıtan bir biçime sokarak, alana özgü büyük yapısal düzenlemeler oluşturmaktadır. Sanatçı kariyerinin başlangıcında alandaki boşlukların düzenlenmeleri ile ilgilenirken daha sonraki yıllarda mimari, heykel ve mekan araştırmaları ile ilgilenmeye başlamıştır. Yapmış olduğu heykel çalışmalarında mimarlıktan referans alarak inşaat ve yıkım üzerine sorgulamalar yapmaktadır. Devasa iskelet halindeki mimari formlar ile tanınan sanatçı, bozulmuş, yıkılmış yapı parçalarını yapmış olduğu heykel çalışmalarında kullanarak yıkımın oluşturduğu izleri yüceltme yeteneği göstermektedir.Sosnowska (2004) çalışmaları için, ‘’Nesnelerin yaşlanma, bozulma süreçlerinden etkileniyorum, bağlam değişikliği nedeniyle, asıl işlevlerinden tamamen farklı ve ayrı bir şeye dönüşüyorlar. ‘’ sözleriyle yaptığı gözlemlerin eserlerinde oluşturduğu tetiklemeyi ifade etmektedir.

(33)

22 Görsel 16:MonikaSosnowska 2007 ‘’1.1’’ Erişim 03.08.2019 https://bit.ly/2T61aLz

Çalışmalarında, çağdaş sanat ve mimarlık arasındaki sınırların ötesine geçmesi ile ilgili (2004)‘’ Yaptığım bir şekilde mimarlık öğretilerine karşı geliyor. Sanatın tamamen farklı bir disiplin olduğunu düşünüyorum, mimarlıktaki gibi mekan oluşumuna odaklansam da çalışmalarımda farklı olarak kaos ve belirsizliği kullanıyorum.’’ ifadesini kullanmıştır.

2007 yılında 52. Venedik Bianeli’n de sergilenen ‘’1.1’’ adlı eserinde (Görsel 16), 1970’li yılların sanatçılarından Gordon Marta-Clark ve diğer isimlerden etkilendiği görülmektedir.

(34)

23

Görsel 17: Monica Sosnowska 2008 Basel Erişim: 29.08.2019 https://bit.ly/2koTIyb

Mimari ve heykel arasındaki boşluğa oturan bir sorgulama hattını kuran Sosnowska’nın pratiği, bir form ve fonksiyon manipülasyonuyla tanımlanır.

Kurumsal binaları ve mekânları anımsatan mimari yapılar kullanarak bu mevcut yapıların imal edilmiş kopyalarını oluşturur ve bu formları çökmeye, bükmeye, tersine çevirmeye ve deforme etmeye zorlamaktadır.Sosnowska’nın birbirinden ayrılmış sahne mekanı parçaları gibi görünen, betondan ve metalden yapmış olduğu dört büyük heykeli, Basel’de sergilendikleri galeri mekanının tabanına yerleştirilmiştir. Bu çalışmalardan ikisi, Varşova'daki kullanılmayan Ursus Fabrikası'ndan alınan mimari bileşenlerin doğrudan kopyalarıdır.

(35)

24 2.1.4 CharlesSimonds

Amerikalı sanatçı Charles Simonds, 1970 yılından bu yana dünyanın bir çok yerinde göç eden hayali küçük insan medeniyetleri tasarlamaktadır. Pişmemiş çamur ile yaptığı çalışmalarında terk edilmiş alanlara kalıcı olmayan mekanlar ve kentler tasarlayarak, yaşamda iz bırakan her olgunun kalıcı olmayışına göndermelerde bulunmuştur.

Görsel 18: Charles Simonds New York 1971 Erişim:01.09.2019 https://bit.ly/2CMOfEH

Kastner (2005),sanatçının işlerini galeri mekanlarına yerleştirmek yerine köy yakınlarına ya da kentsel alanların harabe kalıntıları arasına yerleştirmesinin sebebini, yıkılmakta olan bina ya da duvarların çatlaklıkları arasında olan işler ile izleyenlerin orada yaşadığı, onlara hayalvari bir nitelik vererek yer değiştirdikleri duygusunu oluşturmak istediğini ifade etmiştir.Sanatçı evleri, yarım kalmış yapısı, kompleks fakat bitmemiş halleri ile izleyicinin hayal dünyasında geniş alan bırakmayı amaçlayarak düzenlemiştir.

Görsel 19: Charles Simonds İrlanda 1980 Erişim: 01.09.2019 https://bit.ly/2CMOfEH

(36)

25

Minyatür antik harabeler gibi görünen bu meskenler, geçici şimdiki zamandan gizemli ve açığa vurulmamış geleceğe dinamik bir tür geçişle ilgilidirler… Charles Simonds’un meskenleri mimari, kültür ve uygarlıktaki organik büyümeyle ilgilidir.

Ancak açık alan yapıtlarının kırılgan ve en korunmasız alanlarda teşhir edilmiş iğretiliği, şeylerin yavaş yavaş yok oluşuna ilişkin bir duyguyu güçlendirir.

(Fineberg, 2014, s.381).

Sanatçı değişim, dönüşüm ve yıkım kavramlarınaTheGrowth House çalışmasıyla bir eleştiri getirmiştir. Eczacıbaşı Sanat Ansiklopedisi’nde (1997), ‘’1975’te New York yakınlarındaki henüz yapımı sürerken terk edilen büyük binaların çevresine sarmaşıklar ekerek terk edilmiş harabe alanının büyük yeşil bahçeler haline gelmesini sağlamıştır.’’ Şehir içinde, terk edilmiş mekanlarda, harabe ve yıkılmış bölgelerde, mahallelerde, caddelerde yani sanki göç edercesine tüm dünyaya yayılarak farklı versiyonlarda seramik çamuru, ahşap gibi malzemeler kullanarak

‘’küçük insan’’ olarak tanımladığı imajinasyon3 ürünü medeniyetinin insanları için minyatür yaşam alanları oluşturmaktadır.

Simonds, TheGrowth House adlı çalışmasında inşa etmek ve büyümek kavramları arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Çalışma bu anlamda üretken bir araştırmadır.

Öncesinde bir çizim olarak başlanan çalışma daha sonrasında birbirini tekrar eden enstelasyon olarak inşa edilmiştir.İçinde tohumlar barındıran toprak tuğlalar kullanılarak inşa edilen TheGrowth House, tohumlarda meydana gelen büyüme ile birlikte sürekli bir değişim göstermektedir. Eser sadece yapı olma durumundan ayrılarak hasat edilerek yemeğin üretildiği bir yapı haline gelir. Sanatçının eseri büyüyen bir bina, barınak ve yiyeceği bir araya getiren bir eser olarak anılır.Sanatçının TheGrowth House adlı eseri böylece yıkım alanlarında oluşturduğu harabe mekanlardan, üretken, büyüyen bir yapıya evrilir.

3İmajinasyon:Zihindeki soyut bir düşüncenin ya da hayalin, somut hale geçmesi-geçirilmesi sürecine verilen isim.

(37)

26

Görsel 20:Charles Simonds, TheGrowth House, çizim 1973 Erişim: 02.09.2019 https://bit.ly/2ks2awx

Görsel 21:Charles Simonds, TheGrowth House,1973 Erişim: 02.09.2019 https://bit.ly/2ks2awx

(38)

27 2.2.3UrsFischer

UrsFischer, büyük heykel çalışmalarıyla tanınıp, Neo-Dada akımından etkilenerek ürettiği işlerinde yıkım, bozulma ve dönüşüm konularını işlemektedir.1990’lardan bu yana, seçtiği konular, görüntüler veya materyallerin birbiri ile olan ilişkilerini vurgulayan sanat eserleri üretmektedir. Galeri ve müze duvarlarında delikler açıp mekan ile birleşen heykeller yaratmaktadır. Eserleri genel olarak deneyimsel açıdan zengin, enerji, kaos ve çelişki ile doludur. Çalışmaları, hem sanat eseri hem de boş bir galeri mekanı sunan projelerden oluşmaktadır.

Sanatçının en etkileyici işlerinden olan ’’You’’ sergisini2007 yılında New York Brow Enterprise’de gerçekleştirmiştir. Galerinin nerdeyse duvarlarına boydan boya dek uzanan, New York merkezli galerinin saf beyaz duvarları içinde oluşturduğu çukur yapımı ile dönüşüm, bozulma ve yıkım temalarını bir araya getirmiştir. Galeri içinde oluşturduğu çukurun maliyeti yaklaşık 250,000 $’ a mal olan çalışma yaklaşık on gün sürmüştür. Eser galerideki beyaz duvarlar arasına kazılmış yaklaşık 38 x 30feet ölçülerinde sekiz metre derinliğinde bir kraterdir. Gelen ziyaretçiler küçük bir kapıdan geçtikten sonra kendilerini kısa bir koridorda büyük bir galeride karşılaşamayacakları türde kir ve beton karışımı bir zeminde yürürken bulmaktadırlar.

.

(39)

28 Görsel 22: Urs Fischer ‘’You’’ New York 2007 Erişim: 02.09.2019 https://bit.ly/2k8bOV9

Görsel 23: Urs Fischer ‘’You’’ New York 2007 Erişim: 02.09.2019 https://bit.ly/2kA6n1d

(40)

29 3.BÖLÜM

MEKAN VE HARABE KAVRAMI ÜZERİNE UYGULAMALAR

Zaman tüm varlıkları etkileyen bir olgudur, insanların yaşlanması, yapıların harap hale gelmesi, geçmiş anıların yavaş yavaş kaybolması gibi değişimlerin hepsi zaman ile ilgilidir. Fakat insan belleğinin zaman ve mekan arasında kurduğu ilişki çok yönlüdür.Bellek alanı; hafızanın güvenirliği, belleğin yer ile ilişkisi, bazı şeyleri net hatırlarken bazı şeyleri neden hatırlayamadığı gibi birçok konuyu içerir. Bellek üzerindeki en net etkiler ise bulunduğu çevre, mekan ve yer ile ilgilidir.Yi-Fu Tuan (2001) insanın mekanda konumlanma biçimi ve konumlandığı yerin bireyde ev hissini uyandırdığını ifade etmektedir. İnsanın yer ile ilgili kurduğu bağa ise

‘’topaphilia’’ (yer sevgisi) olarak terim geliştirmiştir. İnsanın aidiyet duygusunu oluşturduğu alanlar, eylemler ve anlatılar ürettiği ‘’yer’’ ya da ‘’mekan’’ alanında gelişmektedir.Norberg-Schulz (1980) insan ve yer ilişkisini, var olmanın kökenine dayandığını bir çeşit çevreye bağlanma ihtiyacından kaynaklandığını söylemektedir.

İnsanın doğuştan getirdiği yerleşme, bir yere ait olma içgüdüsü ile bulunduğu mekanı kaynak alarak istek ve arzularının temelini bu alanlar çevresinde oluşturmuştur.

Bir mekanda yaşama duygusu bizi zenginleştirdiği gibi hayata bağlanmanın, orada soluk olmanın neleri içerdiğini gösterir… Unutmayalım ki yaşadığımız semtler , mahalleler, adımladığımız sokaklar, gidip kapandığımız evler birer ikamet yeri değil, yaşama kültürümüzün bir parçasıdır.Oralarda varoluşumuzun ruhunu buluruz. (Andaç, 2010, s.14-15)

Ancak artan rantlar, değişen imar kanunları, doğa felaketleri ya da yanlış yapılaşma nedenleri gibi birçok faktörden dolayı yıkılan-harap hale gelen yapılardan kaynaklı insanın çevre ve mekan ile kurduğu aidiyet hissi zamanla kaybolmaktadır.Connerton (2012), çağdaş kültürün üretilmiş mekanlarının moderniteye has kültürel bir hafıza kaybı yarattığını iddia eder. Bu hafıza kaybının, insan yerleşiminin çapı, hızın üretilişi, kurulu bir çevrenin belirli aralıklarla bilinçli olarak yıkılmasına bağlı olarak gerçekleştiğini söylemektedir.Belleklerimiz değişen mekan ve çevreye bağlı olarak dönüşüp ya da bir kayba uğradığı gibi içinde yaşadığımız kentler de planlandığı ölçüde steril kalamayıp yaşadıkça dönüşüp, parçalanıp, kirlenmektedir. Kent hafızasının en önemli taşlarından sayılabilecek heykel ve anıtsal yapıları kurgusal olarak yıkan sürrealistler, mekansal yapıları

(41)

30 tanınmayacak şekilde değiştirip süslemelerindeki amaçta karşı oldukları ideolojileri ya da yarasız buldukları temsilleri parçalayarak, bozarak kent hafızasını manipüle etmektir. Bir başka örnek ise; Lebbeus Wood’un varoluşa alternatif olasılıklar öneren çalışmalarıyla alışılmamış biçimler ortaya koyar. Biçimleri aktarım yöntemi olarak ise çizimi kullanılır. Yaptığı çizimler sayesinde var olan gerçekliği bozarak yaptığı eklemeler ile birlikte manipüle etmek onun için etkin bir yoldur. Wood’a göre insanlığı bekleyen en büyük tehlike durağanlık ve rehavettir. Durağanlık, insanın yaratma için duyduğu isteği ve dinamizmini öldürür. Wood’un bu doğrultuda örnek sayılabilecek işi ise Viyana’da gerçekleştirdiği ‘’System Wien’’ projesidir. Yasalar ile değişime kapanmış bu şehir merkezine çivi çakmak dahi yasaktır. Sanatçı ise bu yapılı çevreyi vektörel çizimler sayesinde regüler4 akışı bozan, yeni ağ örgüleri oluşturur ve var olan sınırları yeniden çizer. Çalışmanın amacı alışılmış olanı yıkmak, kusursuz ve değiştirilemez olarak görünen Viyana imajını sabote edip değişime karşı korunmaya alınmış kenti sorgulamaya yöneltmektir.

Görsel 24:LebbeusWood ‘’System Wien’’ Erişim: 17.09.2019https://bit.ly/2kWlCSl

Çalışmada daha önce açıklandığı gibi yıkım yalnızca yok etme aracı olarak kullanılmamaktadır. Değişen sistem ve kullanılan sanat diliyle birlikte yıkım kavramı üretken bir anlamda kazanmıştır.Çalışmanın önceki başlıklarında yıkım ve harabe kavramları, sanat ile ilişkisi incelenmiş, sanatçı örneklemeleri yapılarak uygulamalara zemin oluşturulmuştur. Çalışmalarımın temelini de oluşturan yaratan

4Regüler: Düzenli olan, yerli yerinde, muntazam

(42)

31 yıkım kavramı, değişmenin, bozulmanın kullanılan seramik malzeme birlikteliği ile yorumlanması hedeflenmiştir.

3.1. SERAMİK UYGULAMALAR

Her gerçeklik gibi mekan da yöntemsel ve teorik olarak üç genel kavram ortaya koyar: form, yapı, işlev. Yani her mekan, hem formel bir analizin, hem de yapısal ve işlevsel bir analizin konusu olabilir… Bir mekan formel öğelere, eğik ve düz çizgiye ya da ‘’iç-dış’’, ‘’hacim-yüzey’’ ilişkilerine indirgenebilir. Bu formel öğeler, mimaride, resimde, heykelde gerçek sistemler ortaya koymuştur. Altın sayı sistemi;

düzen sistemleri; modül sistemleri, vb. ( Lefebvre,2014,s.167)

Rapor süresince araştırılan yıkım-harabe ve mekan kavramları kapsamında kişisel deneyim ve izlenimler ile seramik çamuru kullanımıyla üç boyutlu formlar üretilmiş ve konu üzerinde sorgulamalar yapılmıştır. İkinci bölümde açıklanmaya çalışılan Hundertwasser’ın yazdığı Küf manifestosundan esinlenerek üretilmiş olan

‘’Bozunma’’ adlı çalışmada manifestonun metalaştırdığı ‘’ parçalama’’, ‘’bozulma’’

ve ‘’çürüme’’ kavramları üzerinde durulmuştur. Elle şekillendirme yöntemi ile üretilen

’’ Bozunma’’ adlı çalışmada öncesinde düz, çizgileri belirli, kusursuz bir yapı elde edilmeye çalışılmıştır. Ardından ise manifestonun metalaştırdığı bozulma ve çürüme kavramlarını kullanarak form üzerinde yıkım hissi uyandıracak doku ve bozulmalar kullanılmıştır.

Görsel 25: ‘’Bozunma’’ Elle şekillendirme, Çalışma Sürecinden Görüntü

(43)

32 Görsel 26: ‘’Bozunma’’ Elle Şekillendirme 2014

Çürüme- bozulma kavramlarının konu edinildiği ilk çalışmadır. Formlarda ilk başta kusursuz, düz çizgi, steril yapı özellikleri aransa da formun ve seramik malzemenin pişirimden önceki yumuşak yapısı sayesinde elde edilen deformasyonla yeni anlam olanakları aranmaktadır.

Görsel 27: ‘’Bozunma’’ Detay

(44)

33

‘’Hane’’ adlı çalışmada, sonsuzluğu, bütünlüğü, korumayı temsil eden daire formu insanda aidiyet duygusunu uyandıran ev-mekan kavramlarına gönderme niteliği taşımaktadır. İç alanı boşluk olarak belirlenen bu formda dış kenarları düzgün çizgisel bir daireyi oluştururken iç boşlukta bulunan kenarlar ise bozulma ve değişime uğratarak zıtlık hissi verilmesi amaçlanmıştır.

Görsel 28: ‘’ Hane’’ 2014

(45)

34

Formlarda güç vardır fakat artiküle edilmemiş, bulanık çizgili, sınırların dışında kalan artık alan da ayrı bir enerjiye sahiptir… Yani formluluk kadar formsuzluk da kendi sinerji alanına sahiptir. (Dougles,1966,s.25)

Görsel 29: ‘’Hane’’ Detay

(46)

35 Görsel 30: ‘’İsimsiz 1’’

Mekanın oluşumunda sınırları belirleyen duvarların çürümeye ve değişmeye başlamasıyla yeni bir alan oluşumuna etkisi, sürecin sembolik bir tekrarı canlandırılması hedeflenmiştir.

(47)

36 Görsel 31: ‘’ İsimsiz 2’’

(48)

37 Görsel 32: ‘’ İsimsiz 3’’

(49)

38 Görsel 33: ‘’İsimsiz 4’’

(50)

39 SONUÇ

Araştırmada yıkım-harabe ve mekan kavramlarının birarada oluşturduğu gerilim ve söylemleri üzerine bir çalışma izlenmiştir. Kavramlar geniş çaplı incelenmiş olup, insan belliği ve sanat üzerine olan iz düşümleri çalışma süreci boyunca yaratımın şekillenmesi üzerinde örnekler teşkil etmiştir.

Yaşamlarımızda kimliğimizin, benliğimizin oluşumunda büyük etkisi olan mekanlar zaman geçtikçe ve çeşitli durumlar kaynaklı eskiyen harap hale gelen yapılara dönüşmektedir. Bu durumda çevredeki değişmler zamanla kayıp duygusunu oluşturur. Ancak yeni üretimlerin yapılabilmesi ya da insanda ilerleme durumunu oluşturabilmesi için alışık olduğu durumlardan sıyrılıp yeniyi araması gerekmektedir. Mevcut durumun yıkılıp yenisinin inşası üzerine birçok manifesto yayınlanmış, bildiriler sunulmuştur. Sanat alanında da konu olan harabe ve yıkıntı yapılar direniş alanı olarak kullanılması yeniden üretimi ve yeni kavramların ortaya çıkışını desteklemiştir.

Çalışma kapsamında uygulanan seramik formlar, mekan oluşumunda belirleyici etki olan duvar ve taş formlarında yapılmış olup, bozulma ve değişimin temelden başlayan bir düşünce yöntemi olarak oluşturulmaya çalışılmıştır.

(51)

40 KAYNAKLAR

Artun Altınyıldız, Nur. (2012). Mimarlık Nesnesi ve Başka Nesneler. Arzu Mimarlığı.

İçinde. Erişim: 07.08.2019.https://www.e-skop.com/skopdergi/mimarlik-nesnesi-ve- baska-nesneler/580

Artun, Ali. (2003) . Sanat Manifestoları. İstanbul: İletilim Yayınları.

Andaç, Feridun. (2011) Zamanın Durduğu Bir Yerde Ortaköy. İstanbul: Heyamola Yayınları.

Burke, Edmund.(2008). Yüce ve Güzel Kavramlarımızın Kaynağı Hakkında Felsefi Bir Soruşturma. Ankara: Bilgesu Yayınları.

Benjamin, Walter.(1993). Pasajlar. İstanbul: Yapı Kredi Yayıncılık.

Boym, Svetlana. (2009). Nostaljinin Geleceği. İstanbul: Metis Yayınları

Cairns, S. ve Jacobs, J. M.(2014). BuildingsMustDie – A PerverseView of Architecture. Kanada: The MIT Press.

Condras, Ulrich.(1991). Mimarlıkta Rasyonalizme Karşı Küf Manifestosu. 20. Yüzyıl Mimarisinde Program ve Manifestolar. İstanbul: Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı

Connerton, Paul.(2012). Modernite Nasıl Unutturur? İstanbul: Sel Yayıncılık.

Dillon, Brian. (2006). Harabe Tarihinden Parçalar. Cabinet, s 20. Erişim: 11.07.2019 http://cabinetmagazine.org/issues/20/dillon.php

Douglas, Mary.(1966). Saflık ve Tehlike Kirlilik ve Tabu Kavramlarının Bir Analizi Almanya: RoutledgeClassics.

ERSOY, Şükrü. (2016). 2015 Yılının Doğal Kaynaklı Afetleri ‘’ Dünya ve Türkiye’’.

TMMOB, s.38

Eczacıbası Sanat Ansiklopedisi.(1997). İstanbul: YEM Yayınları.

Fineberg,Jonathan. (2014). 1940’tan Günümüze Sanat. İstanbul: Karakalem Yayınları.

(52)

41 Hasol, Doğan. (2005). Ansiklopedik Mimarlık Sözlüğü. İstanbul: YEM Yayınları.

Hensel, M.;Menges, A.; Hight, C.(2009). Uzay Okuyucu: Mimaride Heterojen Alan.

ABD: Reader

Isozaki, Arata.(2007). City DemolitionIndustry, Inc. South AtlanticQuarterly.

Kastner, J. and Wallis, B. (2005). Land andEnvironmental Art. London:

PhaidonPress Limited

Lefebvre, Henri. (2016). Mekanın Üretimi (I. Ergüden, Çev.). İstanbul: Sel Yayınları Malpas, Jeff. E.(2004). Place&Experience : APhilosophicalTopography, Cambridge:UniversityPress.

Monika Sosnowska. Erşim: 20.09.2019. https://culture.pl/en/artist/monika- sosnowska

Trachtenberg, Marvin. (2005). “BuildingOutside Time in Alberti’s De re aedificatoria”, AnthropologyandAesthetics, sayı 48. s. 126-127.

Tschumi, Bernard. (2018). Mimarlık ve Kopma. İstanbul: Janus Yayıncılık

Norberg-Schulz, Genius L.. (1980). Bir Mimarlık Fenomenolojisine Doğru. Londra:

Akademi Basımları.

Notre-Dame Katedrali. Erişim: 20.09.2019. https://gezipgordum.com/notre-dame- katedrali/

RachelWhiteread. Erişim: 20.09.2019. https://www.artsy.net/article/artsy-editorial- rachel-whitereads-house-unlivable-controversial-unforgettable

RachelWhiteread. Erişim: 03.08.2019. theartstory.org/artist/whiteread- rachel/artworks/

Rossi, A.(1982). A ScientificAutobiography, (Lawrence Venuti trans.). Cambridge:

MIT Press.

Sant'Elia, A.,&Marinetti, F. (1991). Fütürist Mimarlık. 20. Yüzyıl

(53)

42 MimarisindeProgram Ve Manifestolar. İstanbul:Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı.

Tuan, Yi-Fu. (2001). Space andPlaceThePerspective of Experience. Minnesota:

University of Minnesota Press.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü. Harabe. Erişim: 11.07.2019 https://sozluk.gov.tr/

Türk Dil Kurumu Sözlüğü. Yıkmak. Erişim: 11.07.2019 https://sozluk.gov.tr/

Türk Dil Kurumu Sözlüğü.Mekan. Erişim: 11.07.2019 https://sozluk.gov.tr/

Uzunçıbuk, Levent. (2009). Doğal Afetlerin Kentsel ve Bölgesel Planlamada Yeri.HKM. Sayı 101, S18.

Van de Ven, C.(1978), Space in Architecture: TheEvolution of a New Idea in the TheoryandHistory of the Modern Movements. Amsterdam: Van GorcumAssen.

(54)

43

(55)

44

(56)

45

(57)

46

(58)

47

Referanslar

Benzer Belgeler

Anahtar Sözcükler: Sanat, resim, yaşantı, kimlik, öteki, şiddet, siyaset... iii VİSUAL STUDİES ABOUT THE RELATİON BETWEEN LİVİNG

“Cam Füzyon Şekillendirme Tekniği ve Kişisel Uygulamalar” başlığı ile temel alınan standartlar doğrultusunda oluşturulmak istenen atölye koşullarında dikkat edilmesi

Genellikle doğa şartlarını resimlerinde barındıran Uzak Doğu sanatı diğer başka sanat akımları gibi farklı toplum ve inançlardan etki almış ancak bu

Modern dünya gündelik yaşantı içerisinde şahit olduğumuz uyku ve özellikle dış mekanda uyuyakalan insanların duruşları, kişilere dair mekan- beden ilişkisi

Bazen artistik amaçlı yüksek derecede bisküvi pişirimi yapılmış ürünler üzerine görümü daha estetik hale getirmek amacıyla sırüstü boyalar kullanılarak

Kral Midas dokunduğu her şeyi altına çevir- mişti: kapitalizm de her şeyi ‘meta’ya çevirdi” (Fischer, 2003, s.49). Zincirlenmiş haldeki sanatın kurtuluşu, yalnızca

Görüntü 48: I,Robot filmi açılış jeneriğinde yansıma unsuru ekran görüntüsü...67.. ix Görüntü 49: I,Robot filmi açılış jeneriğinden sinir hücresi

İlk olarak mimari ve endüstri alanında olduğu gibi malzemeye dayalı sektörlerde ortaya çıkan bu kavram daha sonra diğer tasarım alanlarına da