• Sonuç bulunamadı

Başlık: Ankara ve çevresindeki köpeklerde filarial etkenlerin prevalansıYazar(lar):YILDIRIM, AlparslanCilt: 51 Sayı: 1 Sayfa: 035-040 DOI: 10.1501/Vetfak_0000002267 Yayın Tarihi: 2004 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Ankara ve çevresindeki köpeklerde filarial etkenlerin prevalansıYazar(lar):YILDIRIM, AlparslanCilt: 51 Sayı: 1 Sayfa: 035-040 DOI: 10.1501/Vetfak_0000002267 Yayın Tarihi: 2004 PDF"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ankara ve çevresindeki köpeklerde filarial etkenlerin prevalansı

Alparslan YILDIRIM

Erciyes Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Parazitoloji Anabilim Dalı, Kayseri

Özet:

Bu çalışma, Ankara ve çevresindeki köpeklerde filarial enfeksiyonların yayılışını tespit etmek amacıyla Kasım 2000-0cak 2002 tarihleri arasında 0,5-3 yaş grubu 188, 4-6 yaş grubu 95 ve ~ 7 yaş grubu i7 olmak üzere toplam 300 köpekte yapılmış ve Dirofilaria immiris'in prevalansı % 6,3 olarak saptanırken, diğer filarial nematod enfeksiyonlanna rastlanmamıştır. Dirofilaria immitis enfeksiyonunun prevalansı en yüksek ~7 yaş grubunda (% 17,7) görülmüş, bunu % 10,5 ile 4-6 yaş grubu ve % 3,2 ile 0,5-3 yaş grubu izlemiştir. 0,5-3 yaş grubu ile 4-6 ve ~7 yaş gmpları arasındaki farklılık önemli bulunmuş (p<O,OI), 4-6 yaş ve ~7 yaş grupları arasında ise istatistiksel bir fark gözlenmemiştir (p>O,05). Dişi ve erkek köpeklerde enfeksiyon oranı benzer (% 6) bulunmuştur. Mikrofiler saptanan kan örneklerinin mililitredeki yoğunluğu 6769 :!:2490 bulunmuş, cinsiyete ve yaş guruplanna göre mikrofiler yoğunluklarında gözlenen farklılık önemsiz bulunmuştur (p>O,05). Yerleşim yerleri içerisinde en yüksek enfeksiyon oranı Kazan ilçesinde (% 40) saptanmış, bunu Batıkent (% 25) ve Akyurt (%21,4) bölgeleri izlemiştir. Perifer kanda mikrofiler saptanması ve identifikasyonunda membran filtrasyon ve asİt fosfataz histakimyasal boyama yöntemlerinin birarada kullanılmasının en uygun yöntem olduğu belirlenmiştir.

Anahtar Sözcükler: Filariosis, köpek, mikrofiler, prevalans

The prevalence of filarial agents in dogs in Ankara and vicinity

Summary: This study was carried out between November 2000-January 2002 to determine the prevalence of filarial infections in dogs in Ankara and vicinity. Blood samples from 300 dogs were submitted, 188 of which obtained from 0.6-3 age group, 95 from 4-6 and 17 blood samples from ~ 7 age group and the prevalence of Dirofilaria immiris was determined as 6.3% whereas no other filarial species were found in Ankara and vicinity. The highest prevalence of D.immiris infections were observed in ~7 age group (\7.65%), and this prevalence was followed by 4-6 (10.53%) and 0.5-3 age groups (3.19%). The difference between 0.5-3 age group and other age groups (4-6 and ~7 age groups) were found significant (p<O.Ol), whereas no statistically difference was observed between 4-6 and ~7 age groups (p>0.05). The infection rates between male and female groups were found similar (6%). The mean number of microfilariae per infected dog was 6769:!:2490 per ml blood and the difference of microfilarial density according to sex and age groups were not found significant (p>0.05). Among the controlled regions, the maximum infection rate was found in Kazan district (40%) followed by Batıkent (25%) and Akyurt (21.4%). The combination of membrane filtration and acid phosphatase histochemical staining is considered to be the best available method for the detection and identification of microfilaria in peripheral blood.

Key Words: Dog, filariosis, microfilaria, prevalence

Giriş

Köpeklerde filaria etkenlerinden Onchocercidae fa-milyasına bağlı, Dirofilariinae familya altında Dirofilaria

immitis, D.repens, Oncocerinae familya altında

Di-petal0l1ema reconditum, D.dracunculoides, D.grassii, Brugia pahangi, B.malayi, B.patei ve B.ceylonensis yer-leşmekte (2) ve bu nematodlann mikrofilerleri (Lı) pe-rifer kanda bulunmaktadır (2,19). Arakonaklı bir gelişim gösteren filarial nematodlann oluşturduğu patojenite, pa-razitin türü, sayısı, lokalizasyon yeri, hayvanın genel du-rumu gibi faktörlere bağlı olarak değişkenlik gös-termektedir. Dirofilaria immitis, köpeklerde meydana getirdiği enfeksiyon bakımından diğer filarial etkenlere göre daha patojendir. Dirofilaria immitis'in olgunlan,

kalp, pulmoner arterlerde lokalize olmakta ve kan ile bes-lenmekte, pulmoner sirkülasyon, kalp, karaciğer ve böb-rekleri etkileyen çeşitli sistemik bozukluklara sebep ol-maktadır (17).

Köpeklerde filarial etkenlerin kontrol altına alınması ve sağaItımı ancak etken belirlendikten sonra mümkün ol-makta, bu da özellikle kan muayenesi ile ger-çekleşmektedir. Dirofilaria immitis mikrofilerleri özel-likle D. repens mikrofilerleri ile benzerlik gösterdiğinden tür düzeyinde aynm çok güç olmakta, bu nedenle de fi-larial etkenlerin rutin kan muayenesi ile teşhisinde güç-lükler ortaya çıkmaktadır (4). Dünyada köpeklerde geniş bir yayılışa sahip olan filarial nematodlann Türkiye'deki durumu hakkında yapılan çalışmalann sayısının oldukça

*

Aynı başlıklı doktora tezinden özetlenmiş olan bu çalışma Erciyes Üniversitesi Araştırma Fonu tarafından desteklenmiştir (EÜBAP 01-50-4).

(2)

36 Yerleşim yerı Alparslan Yıldırım Gölbaşı Çubuk Akyurt İncek Çayyolu Elmada~ Kazan Batıkent Keçiören Çankaya Aşa~ı Ayvalı Kayaş Kızılcahamam Yenimahalle Dikmen Küçükesat Akköprü

Atatürk Orman Çiftli~i

TOPLAM 3 4 95 17 71 37 3 7 9 5 15 15 9 16 3 18 2 8 2 2 6 16 2 1 1 4 2 4 6 6 8 i i 1 5 9 3 2 146 154 2 1 1 13 1 6

Lo

12 i i 14 4 287 \08 10 14 30

25

21 10 4 22 3 1 6

\o

14 2 1 14 5 300

(3)

nokta tarzında boyandığı gözlenmiştir. Asit fosfataz uy-gulanmış mikrofilerlerinboşaItım deliği (EP) ile anal de-liğinin (AP) toplam vücut uzunluğuna oranı incelendiğin-de EP vücudun % 30,7 (%22,6-32,4), AP %79,2 (%68,4-83)'sinde yer almıştır. Elde edilen fizyolojik ve mor-folojik özellikler ile mikrofilerlerde oluşan asit fosfataz histokimyasal reaksiyonu, saptanan tüm mikrofilerlerin D.immitis mikrofilerleri olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Kanda mikrofiIer saptamada yöntemlerin etkinliği

incelendiğinde natif yöntemde 19 köpeğin IYinde

(%78,9), Modifiye Knott yönteminde 18'inde (%94,7),

membran filtrasyon yönteminde 19'unda (%100)

mik-rofiIer saptanmış ancak, bir hayvandan alınan kan nu-munesi yetersiz olduğu için Modifiye Knott testi ya-pılamamıştır. Elde edilen verilere göre Modifiye Knott ve membran filtrasyon yöntemleri arasında eşit oranda du-yarlılık gözlenmiş, natif yönteme göre her iki testin de daha duyarlı olduğu saptanmıştır.

Tablo 2. Dirofilaria immitis enfeksiyonunun yayılışına köpek cinsiyeti ve yaşın etkisi

Table 2. Prevalence of D.immitis infection correlated with sex and age of dogs

erkek köpeklerde dişi köpeklere oranla 2 kat fazla. göz-lenmiş, ancak bu farklılık istatistikselolarak önemsiz bu-lunmuştur (p>0,05). Yaş gruplarına göre mikrofiler yo-ğunluğunun etkisi incelendiğinde en fazla mikrofiler sayısı ~7 yaş grubunda 11102 :t: 5575,2 mf/ml gözlenmiş bunu 0,5-3 yaş grubunda 7745,7 :t: 6798,9 mf/ml ve 4-6 yaş grubunda 4725,3:t: 2265,5 mf/ml izlemiştir. Ancak yaş gruplarındaki farklılık önemsiz bulunmuştur (p>0,05).

Tablo 3. Kanda saptanan mikrofiler yogunluguna köpegin cin-siyeti ile yaşın etkisi o.

Table 3. Correlation between the microfilarial densities detected in periferal blood and age and sex of dogs

Mikrofiler yogunlugu (mf/ml) U,X" X:!:Sx Min. Max. Cinsiyet Erkek 8641 :!:4175,1 74 41563 33 (U) Dişi 4689,2:!: 2576,1 55 22313 Yaş (yıl) 0,5-3 7745,7 :!:6798,9 73 41563 0,884 (X") 4-6 4725,3 :!:2265,5 146 22313 '?7 1 i 102 :!:5575,2 55 17938 U: Mann Whitney-U,x": KiKare

X" : KiKare, •.b: Aynı sütunda farklı harfleri taşıyan gruplar

arasındaki farklılık önemlidir Cinsiyet Dişi 146 9 6,2 0,014 Erkek 154 10 6,5 Yaş (yıl) 0,5-3 188 6 3,2a 9,612 4-6 95 10 10,5b D,713 '?7 17 3 17,7b

Dirojilaria immiris enfeksiyonunun yayılışına yaşın etkisi incelendiğinde enfeksiyonunun en yüksek ~7 yaş grubunda (% 17,7) görüldüğü, bunu % 10,5 ile 4-6 yaş grubu ve % 3,2 ile 0,5-3 yaş grubunun izlediği be-lirlenmiştir (Tablo 2). Yaş gruplarından 4-6 ve ~7 yaş grupları ile 0,5-3 yaş grubu arasındaki farklılık önemli bulunurken (p<O,Ol), 4-6 yaş grubu ile ~7 yaş grubu arasındaki farklılık önemsiz bulunmuştur (p>0,05). Kö-pekierin cinsiyeti ile D. immiris enfeksiyonu arasındaki ilişki Tablo 2' de görüleceği gibi erkek ve dişi köpeklerde benzer (%6) bulunmuştur (p>0,05).

MikrofiIer saptanan kan örnekleri Fusch-Rosenthal sayım kamarasında sayılmış mililitre kandaki mikrofiIer yoğunluğu 6769:t:2490 (55-41563) mf/ml belirlenmiştir. Tablo 3'de kanda mikrofiIer saptanan köpeklerde mik-rofiIer yoğunluğuna köpeğin cinsiyeti ve yaşın etkisi gös-terilmiştir. Cinsiyete ilgili olarak mikrofiIer yoğunluğu

Incelenen köpek sayısı

Enfekte bulunan köpek sayısı %'si

Tablo 4. Dirofilaria immitis ile enfekte köpeklerin yerleşim ye-rine göre dagılımı

Table 4. Distribution of dogs infected with Dirofilaria immitis according to region

Yerleşim yeri Incelenen Enfekte bulunan köpek köpek sayısı Sayısı %'si

Gölbaşı ıo8 5 4,6 Çubuk 10 1 10 Akyurt 14 3 21,4 ıncek 30 2 6,7 Çayyolu 25 1 4 Elmadag 21 2 9,5 Kazan 10 4 4D Batıkent 4 1 25 Keçiören 22 Çankaya 3 Aşagı Ayvalı 1 Kayaş 6 Kızılcahamam 10 Yenimahalle 14

Yerleşim yerlerine göre D.immitis enfeksiyonu en

yaygın Kazan bölgesinde (%40) gözlenmiş, bunu

Ba-tıkent (% 25) ve Akyurt (% 21,4) izlemiştir (Tablo 4). Her ay düzenli olarak köpeklerden kan alınmamakla be-raber D.immitis mikrofilerlerine en fazla Mayıs ayında rastlanmış (% 12,9), bunu Nisan (% 7,4), Mart (% 6,3), Ocak (%6,3), Kasım (% 5) ve Haziran (% 2,3) ayları iz-lemiştir. Diğer aylarda (Şubat,Temmuz, Eylül, Ekim)

D.immitis enfeksiyonuna rastlanmamıştır.

Dirofilaria immiris ile enfekte bulunan köpeklerin

(4)

38 Alparslan Yıldırım

i

Tartışma ve Soı,uç

Köpeklere yerleşen filarial n?matodlar, hem hay-vanlarda meydana getirdikleri hastalık hem de zoonoz

i •

özellik gösternıesi nedeniyle dünyada artan bır öneme sa-hiptir (2). Türkiye, gerek iklimseılgerekse ekolojik fak-törler yönünden filaria türlerinin yiayılışı için uygun bir ülke olarak gözükmesine rağmen filariaların yayılışı ko-nusunda sınırlı bilgi bulunmaktadır. Türkiye'de şimdiye kadar filaria türlerinden yalnızca D.1immitis, D.reconditum

i

ve D.repens'in varlığı bildirilmiştir (20,24). Bu konuda yapılan çalışmalarda (5,13,21,24) genellikle nekropsi ba-kısı yapılmış daha seyrek olarak !natif, Modifiye KnoU kan bakı yöntemleri nekropsi il9 desteklenmiştir.

Di-rojilaria immitis'e Ankara'da % 016 (13) ve % 12,1 (24) r;stlanmıştır. Bu çalışmada D.in1ımitis'in Ankara böl-gesindeki yayılışı % 6,3 saptanrrlış, aynı şehirdeki

Pa-i

mukçu ve Ertürk (13)'ün bildirdiğı orandan (%0,6) fazla Zeybek, (24) tarafından kaydedil~n % 12,1' den az bu-lunmuştur. Doğanay (5) ise aynı bölgede köpeklerde

yap-i

tığı bir çalışmada D. immitis' e rasnlamadığını belirtıniştir. Bununla birlikte köpeklerde olgu~ D.immitis'in var olup

immun sistemdeki reaksiyonları sonucu kanda

mik-rofilerlerin görülmediği gizli (okult) D.immitis en-feksiyonunun varlığı (22) göz ö~üne alındığında bu ça-lışmada elde edilen prevalans manının daha da artış göstereceği düşünülmektedir. A~nı bölgedeki araştırma

i

sonuçlarındaki bu farklılıkta, ç~lışmada kullanılan

kö-pekIerin vektör popülasyonunun yoğun ya da az

bu-lunduğu bölgelerden temin edilhıiş olabileceği ile in-celenen hayvan sayısındaki farklılığın etkili olabileceği

i

düşünülmüştür. Dirofilaria re~ens'in aynı cinse ait

D.immitis'den daha az ve sınırlı I:>iryayılışa sahip olduğu kaydedilmektedir (2,19). Benzer biçimde Türkiye' de

şim-• i

dıye kadar sadece Ankara (5) ve ıElazığ'da (21) D.repens bildirilirken çalışmamızda D. repens' e rastlanmamıştır.

Daha önce D. repens varlığı bildirilen bölgelerde daha sonra rastlanılmamasına potansi~el vektör dağılımının

sı-i

nırlı olmasının neden olabileceğ, bildirilmiştir (3). Diğer ülkelerde sıklıkla rastlanan D.reconditum'un Türkiye'de

i

sadece mikrofilerlerinin varlığı bildirilmiş (20) ancak, ça-lışmamızda bu parazit mikrofilbrlerine rastlanmamıştır.

i

Benzer biçimde diğer filarial etkenler Türkiye'de şimdiye

kadar bildirilmemiştir.

i

Filaria tipi nematodların te~hisinde kanda mikrofiler saptanmasında kullanılan yöntemlerden membran filt-rasyon yönteminin, natif, sürde preparat ve Modifiye Knott yöntemlerine oranla d~ha duyarlı olduğu

bil-i

dirilmektedir (1). Bununla birlikte bazı araştıncılar

(22,23) membran filtrasyon vb Modifiye Knou

yön-temlerinin eşit duyarlılıkta olduğunu ve natif yönteme oranla konsantrasyon yöntemlehnin % 50-90 daha du-yarlı olduğunu kaydetmektedirl,br. Bu çalışmada

memb-ran filtrasyon yöntemi, natif yönteme göre d~ha duyarlı bulunmuştur. Bir hayvandan alınan kan örneğinin azlı ğı nedeni ile Modifiye Knou yöntemi uygulanaıhadığından filtrasyon yöntemiyle karşılaştınlamamış anca~ eldeki ve-rilere göre b~ test.ler arasında eşit oran~a ..duYı~rlılık göz-lenmiştir. Mıkrofıler yoğunluğunun duşuk olduğu

(55-146 mf/ml) durumlarda natif yönte~de, ne~atif so.nuç

elde edilmiştir. Bu çalışmada elde edılen sonuçlar dığer araştıncıların (1,9,23) sonuçlarıyla uyum göstJrmiştir.

Perifer kanda saptanan mikrofilerlerin t!eşhisi

ama-i

cıyla hareket özellikleri, uzunluk ve genişlik ~lçüleri, baş, gövde ve kuyruk şekilleri gibi çeşitli morfplojik özel-likleri ile bazı somatik yapıların ön uca uzaklıklarının vücut uzunluğuna oranı gibi çeşitli krit~rlerden ya-rarlanılmaktadır (6,17). Mikrofilerlerin teşhisinde ola-bilecek hataları önlemek için somatik ~apııarın in-celenmesinde, arzu edilen bölgelere göre farklı boyama yöntemleri (Giemsa, May-Grunwald-Giem~a, Brilliant cresol blue, HematoX:yline ferrique, Hemalunleosine)

kul-i

lamlmakta ve bu durum zaman, emek ve para açısından

i

ayrıca bir yük getirmektedir. Ancak, asit fosfataz boyama yönteminin daha kısa sürede kesin teşhiste bdşarılı olduğu araştıncılar (6,16) tarafından kaydedilmekte ve mik-rofiler identifikasyonunda tercih edilmekte~ir. Acevedo

i

ve ark. (1), filtrasyon ve histokimyasal foyama me-todunun birlikte kullanılmasının mikrofiler ~aptanması ve

identifikasyonunda en uygun yöntem 0llduğunu

be-lirtmektedir. Bu çalışmada elde edilen sonuçlar araş-tıncıların (1,16) bulguları ile uyum göstJrmiş, perifer kanda mikrofiler saptanması ve identilfikasyonunda membran filtrasyon ve asit fosfataz yöntbmlerinin

bi-i

rarada kullanılmasının daha kısa sürede kesin sonuca ula-şılmasına imkan sağladığı gözlenmiştir.

i

Perifer kandaki D.immitis mikrofiler yoğunluğunun

50-168350 mikrofilerimI arasında değiştiği

jkaYdediımek-le birlikte genelde 24000 mikrofiıer/ml'deıfazıa olduğu belirtilmektedir (22). Panday ve ark. (14), D.immitis ile enfekte köpeklerde mikrofiler yoğunluğu un ortalama

9689 mikrofilerimI olduğunu saptamıştıt. Pappas ve

Lunzman (15), erkek köpeklerde mikrofile' yoğunluğunu ortalama 4835 mikrofilerlml, dişi köpekıbrde ise 6029

mikrofilerimI kaydetmişlerdir. Benzer oları Graham (8), mikrofiler yoğunluğunun köpeğin cinsiyeti ile ilgili ol-madığını bildirmiştir. Bu çalışmada, D.imJitis ile enfekte

i

köpeklerde ortalama mikrofiler yoğunluğu 6769:t:2490

mikrofilerimI olarak belirlenmiştir. Cinsi~ete göre kö-peklerde saptanan mikrofiler YOğunıuğuı' un erkek kö-pekIerde dişi köpeklere oranla yaklaşık 2 kat daha fazla olduğu gözlenmiş, fakat bu durumun istatistikselolarak önemli olmadığı saptanmıştır (p<0.05). !Aynı zamanda yaş gruplarına göre mikrofiler yoğunluklabnda gözlenen farklılık da önemsiz bulunmuştur (p<0.05)J

(5)

Dirofilaria immitis enfeksiyon riskinin yaş faktörü ile ilgili olarak değişkenlik gösterdiği kaydedilmekle bir-likte (7,8,12), bazı yazarlar (10) D.immitis enfeksiyo-nunda köpeğin yaşının etkili olmadığını, tüm yaş grup-larında enfeksiyonun görülebileceğini kaydetmektedir. Aranda ve ark. (3), 5 yaş üstü köpeklerde D.immitis'in %

73 yayılış gösterdiğini, Sears ve ark. (18),1-3,4-6,7-9 ve 10- 12 yaş gruplarındaki köpeklerde enfeksiyon pre-valansını sırasıyla % 6, % 11, % 15, % 19 bildirerek yaş ile birlikte enfeksiyon oranlarının arttığını kay-detmişlerdir. Benzer şekilde Fan ve ark. (7), D.immitis enfeksiyonunu 6 yaş üstü köpeklerde (% 23,7), 1-3 (%

6,3) ve 3-6(% 14,1) yaş arası köpeklere oranla daha yay-gın bulmuşlardır. Bu çalışmada köpeklerin yaş gruplarına göre D. immitis enfeksiyonunda en yüksek prevalans ~7 yaş grubunda saptanmış bunu 4-6 ve 0,5-3 yaş grupları izlemiştir. Bu yönüyle 4-6 ile ~7 yaş grubunda, 0,5-3 yaş grubundakine oranla D.immitis'in yaygınlığı istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<O,Ol). Elde edilen so-nuçların, bazı araştırıcıların (3,7,12,15,18) bulgulanyla paralel seyrettiği dikkati çekmiştir. Dirofilaria immitis en-feksiyonunun yayılışının yaşlı köpeklerde daha yüksek düzeyde olması, parazitin prepatent periyodunun uzun ol-ması ile konak-parazit ilişkisinde yaşlı köpeklerin muh-temelen vektörlere daha uzun süre maruz kalmasıyla açıklanmaktadır (3,7).

Köpeklerde D.immitis enfeksiyonunda, cinsiyetin et-kisinin olmadığı kaydedilmekte (3,7,8,10,14) veya genel olarak bu parazite erkek köpeklerde dişilerden daha çok rastlandığı bildirilmektedir (12). Bu farklılığın dişi kö-peklerin durağan yapısına karşın erkek köpeklerin ko-ruyucu, av veya spor amacıyla daha çok tercih edilmesi, erkek köpeklerin dolaşma eğilimlerinin fazlalığı se-bebiyle, sivrisineklere maruz kalma risklerinin dişilere göre daha yüksek olmasından ileri gelebileceği kay-dedilmektedir (12). Bu çalışmada bazı araştırıcıların (3,7,8,10,14) sonuçları ile uyumlu tarzda erkek ve dişi köpeklerde (%6) yayılış benzer bulunmuştur.

Dışarıda barınan ve profilaksi uygulanmayan kö-peklerde D.immitis enfeksiyon riskinin yüksek olduğu, bunun da sivrisineklere maruz kalma riski ile orantılı ol-duğu kaydedilmiştir (8,12). Bu çalışmada enfeksiyon sap-tanan köpeklerin tümünün dışarıda barınan, dolayısıyla sivrisinekler tarafından ısırılma olasılığı yüksek olan ve

profilaksi uygulanmayan köpekler olması,

so-nuçlarımızın ilgili literatürle (8,12) uygunluk gösterdiğini ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak bu çalışma ile Ankara ve çevresindeki köpeklerde Dirofilaria immitis'in prevalansı % 6,3 olarak saptanmış, diğer filarial nematod enfeksiyonlarına

rast-lanmamıştır. Kanda mikrofiler saptanması ve

iden-tifikasyonu açısından özellikle membran filtrasyon ve asit fosfataz histokimyasal boyama yöntemlerinin birarada kullanılmasının perifer kanda mikrofiler saptanması ve identifikasyon açısından en uygun yöntem olduğu be-lirlenmiştir. Türkiye'de parazitoloji laboratuvarlarında henüz kullanılmayan bu tekniklerin, filarial enfeksiyonla-rın durumunun tespit. edilmesi ve gerekli profilaktik ön-lemlerin ortaya konulması amacıyla rutin olarak kul-lanılmasında yarar görülmektedir.

Kaynaklar

i. Acevedo RA, Ciendas L, Theis JH, Kraus JF, Long-hurst WM (1981): Combination of flltration and his-tochemical stain for detection and dijferentiation of Di-rofllaria immilis and Dipetalonema reconditum in the dog. Am J Yet Res, 42, 537-540.

2. Anderson RC (2000): Nematode Parasites of Vertebrates: Their Development and Transmission. 2nd Ed. CABI

Pub-Iishing, NewYork.

3. Aranda C, Panyella O, Eritja R, Castella J (1998): Ca-nine fllariasis importance and transmission in the Baix Llobregat area. Barcelona (Spain). Yet Parasİtol, 77, 267-275.

4. Courtney CH (1989): Detection and dijferentiation of mic-rofllariae. Calif Yet, 20, 9-11.

5. Doğanay A (1983): Ankara köpeklerinde görülen helmint türleri, bunlarm yayıfışı ve halk sağlığı yönünden önemi. Ankara Ünİv Yet Fak Derg, 30, 550-561.

6. Euzeby J (1981): Diagnostic Experimental des Hel-minthoses animales. Livre I. Boulevard de Grenelle, Paris. 7. Fan CK, Su KE, Lin YH, Liao CW, Du WY, Chiou HY

(2001): Seroepidemiologic survey of Dirofllaria immitis in-fection among domestic dogs in Taipei City and mountain

aboriginal districts. Yet Parasİtol, 102, 113-120.

8. Graham JM (1974): Canine fllariasis in northeastern Kansas. J Parasitol, 60, 322-326.

9. Kelly JD (1973): Detection and dijferentiation of mic-rofllariae in canine blood. Aust Yet j, 49, 23-27.

10. Martin TE, ColIins GH (1985): Prevalence of Dirofllaria immitis and Dipetalonema reconditum in greyhounds. Aust YetJ,62,159-163.

11. Mines JJ (1967): A technique for counting and dif-ferentiating microfllariae in the blood of dogs in Australia.

Aust Yet J. 43, 599.

12. Montoya JA, Morales M, Ferrer O, Molina JM, Cor-bera JA (1998): The prevalence of Dirofllaria immilis in Gran Canaria. Canary Islands. Spain (1994-1996). Yet Pa-rasito!, 75, 221-226.

13. Pamukçu AM, Ertürk E (1961): 1933-1960 yılları ara-smda Ankara ve yöresinde köpeklerde görülen hastalıklara toplu bir bakış. Ankara Ünİv Yet Fak Derg, 8, 323-346. 14. Panday RS, Joe LA, Moll KFG, Oemrawsingh i (1981):

Dirofllaria in dogs of Surinam. Yet Quart, 3, 25-30. 15. Pappas LG, Lunzman AT (1985): Canine heartworm in

the domestic and wild canids of Southeastem Nebraska. J Parasİtol, 71, 828-830.

(6)

24. 23. 22. 21. Alparslan Yıldırım

Taşan E (1984): Elazığ kırsal yöre köpeklLnde hel-mintlerin yayılışı ve insan sağlığı yönünden öJıemi. Doğa

Bilim Derg, 8,160-167.

i

Whiteley HE (ı988): Your diagnostic protocol for Di-I

rofilaria immiris infection in dogs. Yet Med, 83, 328-345. Wylie JP (1970): Detection of microfilariae by a filter technique. JA YMA, 156, 1043-1405.

Zeybek H (I 989): Ankara yöresi köpeklerinde Dirofilaria immiris olguları. Etlik Yet Mikrob Derg, 6, 1-9.1

Geliş tarihi: 20.03.2003/ Kabul tarihi: 01.04.2bOJ

Yazışma Adresi:

i

Dr. Alparslan Yıldırım

Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi Helmintoloji Bilim Dalı

0611O-Aııkara

i

i i

i

i

i

20.

16. Peribanez MA, Lucientes J, Aree~, Morales M, Castillo JA, Gracia MJ (2001): Histochenrical diff'erentiation of Dirofilaria immitis, Dirofilaria

i

repem aııd Acant-hocheiloııema dracU/ıculoides microfilariae by staining

i

wirh a commercial kit, Leucognost-SJftJ. Yet Parasitol, 102,

173-175.

i

17. Rommel M, Eekert J, Kutzer E, I}örting W, Sehnider T (2000): Veterinarmedizinische Pa1asitologie. 5. Antlage. Blackweıı Wissenschafts- Yerlag, Berlin.

18. Sears BW, MeCallister GL, Hei~eman JC (1980): Di-n!/ilaria immitis in West Colorado.iJ Parasitol, 66, 1070. 19. Soulsby EJL (I982): Helminths, Jirthropods and Protozoa

of Domesticated Aııimals. 7th Ed., ~aiııere Tindaıı, London. Taşan E (I977): Elazığ ve Yöresindeki Köpeklerde

Fi-i

laria 'ların Yayılışı. Doktora Tezi', Fırat Üniv Sağlık

Bi-limleri Enstitüsü. i i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i

i i

i

i

i

i

i

i

40

Şekil

Tablo 3. Kanda saptanan mikrofiler yogunluguna köpegin cin- cin-siyeti ile yaşın etkisi o.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu araştırmada, Bender Geştalt Görsel Motor Algılama testinde bozukluk nedeniyle istenilen nörolojik değerlendirmelerin sonuçları daha ön- ceki yazınla (8, 9) uyumlu

Yararlı günlük yaşam etkinliklerinin ye- terli, orta yeterli ve yetersiz olması açısından yaş, eğitim durumu, kronik hastalık durumu, fizik gö- rünüm, ilaç kullanma

Bu bulgular ışığında hücre ha- sarı sonucu hücre dışına çıkan ATP nin ağrı duyu- sunu başlatan mediyatör olabileceği ve aynı za- manda spinal kord arka kök de

Dünyada her şey için, maddiyat için, ma'nevi- yât için, hayât için, muvaffakiyet için en hakikî mür- şid ilimdir, fendir.. îlim ve fennin hâricinde mürşid aramak

monocytogenes in lamb meat collected from different butcher-shops and markets in Ankara, to detect hlyA gene by PCR for the confirmation of the isolates, and to

Ayrıca 16 yaşındaki öğrencilerin baskı altında iken uyuşturucu/uyarıcı maddelerden uzak durma, uyuşturucu/uyarıcı maddeler konusunda yardım arama

Tkachenko, A Schauder and Riesz Basis Criterion for Non-Self- Adjoint Schr¨odinger Operators with Periodic and Antiperiodic Boundary Conditions, Journal of Differential Equations,

Each of the eight 60 cm diameter magnet bores is equipped with x-ray optics focus- ing the signal photons into ∼0.2 cm 2 spots that are imaged by ultra-low background Micromegas