• Sonuç bulunamadı

Azerbaycan resim sanatında çizginin yeri ve öneminin resim eğitimi açısından incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Azerbaycan resim sanatında çizginin yeri ve öneminin resim eğitimi açısından incelenmesi"

Copied!
189
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI RESİM ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

AZERBAYCAN RESİM SANATINDA ÇİZGİNİN YERİ ve ÖNEMİNİN RESİM EĞİTİMİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Tahsin SAMUR

Hazırlayan

Osman Serdar SABANCALI

(2)

ABSTRACT

The Azerbaijan thousand year history art of drawing is the most important part of the Turkish culture (especially art, its spirituality). The Gobustan stone picturings, ceramics, glass carving art, Tebrizian miniatures represent the historical development of the Azerbaijan art.

The Contemporary Azerbaijan art doesn’t forget its past, its drawing traditions. One of the art educational goals is demonstrating aestetics, revealing strentgh, inspiration. Two dimensioned works that form the base of the art education has got great share on creating the line form which is the most important effect on its field.

The most essential thing that an individual should be taught is how to create a line, how to improve and bring out his or her creativeness . Such terms as“ linear studies “ “ visual shaping “ “two dimensioned studies “ are still used by drawing teachers lıke us.

The Azerbaijan drawing is used to make students more interested and attentive to the study of the line issue as some classical drawing techniques are represented in the Azerbaijan art. From the beginning till now has been handled on the linear connection and studied at the 6,7, 8th classes.

(3)

ÖZET

Binlerce yıllık tarihe sahip olan Azerbaycan Resim Sanatı manevi ve kültürel açıdan Türk Sanatının en önemli parçasıdır. Gobustan kaya tasvirleri, keramikleri, cam ve oyma sanatı, Tebriz Minyatür’leri, halı ve kilimleri Azerbaycan sanatının tarihsel gelişim içerisinde kanıtsal ifadeleridir.

Çağdaş Azerbaycan Sanatı geçmişinden yani geleneksel resim sanatından daima etkilenmiştir. Bireyin yaratıcı güçlerinin ortaya çıkarılması ve estetik eğitiminin uygulama alanlarından biri de sanat eğitimi dersidir. Sanat eğitiminde temel oluşturan çizgisel çalışmalar alanının en önemli unsuru olan çizgi, biçimi oluşturmada büyük paya sahiptir. Hazırlanan ilk resim-iş müfredat programından günümüze kadarki programların içerisinde yer alan çizgi, bireyin yaratıcılığının geliştirilmesinde ve ortaya çıkarmasında en önemli rolü üstlenmiştir. Halen her yıl resim-iş derslerinde “çizgisel çalışmalar,” “görsel biçimlendirme öğeleri,” “iki boyutlu çalışmalar” vs gibi konuları biz resim öğretmenleri tarafından işlenmektedir. Çizgi konusunun daha ilgi ve dikkat çekmesi için Azerbaycan resminden faydalanılmıştır.

Bu çalışmada Azerbaycan resmindeki çizginin, resim, eğitimine katkısı incelenmiştir. Başlangıcından günümüze kadar olan Azerbaycan resmi çizgisel bağlamda ele alınmış ve ilköğretim 6., 7., 8. sınıflardan hazırlanan plan dahilinde, çizgi konusu işlenmiştir.

(4)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI RESİM ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI

AZERBAYCAN RESİM SANATINDA ÇİZGİNİN YERİ ve ÖNEMİNİN RESİM EĞİTİMİ AÇISINDAN İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Tahsin SAMUR

Hazırlayan

Osman Serdar SABANCALI

(5)

ÖZET

Binlerce yıllık tarihe sahip olan Azerbaycan Resim Sanatı manevi ve kültürel açıdan Türk Sanatının en önemli parçasıdır. Gobustan kaya tasvirleri, keramikleri, cam ve oyma sanatı, Tebriz Minyatür’leri, halı ve kilimleri Azerbaycan sanatının tarihsel gelişim içerisinde kanıtsal ifadeleridir.

Azerbaycan Resim Sanatı bugünlere gelinceye kadar diğer toplumlardan etkilenmiş, başka toplumları etkilemiş ve binlerce tarihi evreden geçerek Türk Sanatına zengin bir miras bırakmıştır.Bu sanat önceleri batı sanatını etkilemiştir. 19. yüzyıldan itibarense Gacar Minyatür Okulu’yla birlikte gerçekçi resimler yapılmaya başlanmıştır. Bu resimlerde az da olsa derinlik, ışık-gölge eğilimleri görülmektedir.

Çağdaş Azerbaycan Sanatı geçmişinden yani geleneksel resim sanatından daima etkilenmiştir. Bunu eserlerde Gobustan Kaya tasvirlerinden, minyatürlerden, halı ve kilimlerden ve diğer geleneksel sanatlardan yararlanılarak yapılan eserleri de görmekteyiz. Bireyin yaratıcı güçlerinin ortaya çıkarılması ve estetik eğitiminin uygulama alanlarından biri de sanat eğitimi dersidir. Sanat eğitiminde temel oluşturan iki boyutlu çalışmalar alanının en önemli unsuru olan çizgi, biçimi oluşturmada büyük paya sahiptir. Hazırlanan ilk resim-iş müfredat programından günümüze kadarki programların içerisinde yer alan çizgi, bireyin yaratıcılığının geliştirilmesinde ve ortaya çıkarmasında en önemli rolü üstlenmiştir. Halen her yıl resim-iş derslerinde “çizgisel çalışmalar,” “görsel biçimlendirme öğeleri,” “iki boyutlu çalışmalar” vs gibi konuları biz resim öğretmenleri tarafından işlenmektedir. Çizgi konusunun daha ilgi ve dikkat çekmesi için Azerbaycan resminden faydalanılmıştır.

Bu çalışmada Azerbaycan resmindeki çizginin, resim, eğitimine katkısı incelenmiştir. Başlangıcından günümüze kadar olan Azerbaycan resmi çizgisel bağlamda ele alınmış ve ilköğretim 6., 7., 8. sınıflardan hazırlanan plan dahilinde, çizgi konusu işlenmiştir.

(6)

ABSTRACT

The Azerbaijan thousand year history art of drawing is the most important part of the Turkish culture (especially art, its spirituality). The Gobustan stone picturings, ceramics, glass carving art, Tebrizian miniatures represent the historical development of the Azerbaijan art.

The Azerbaijan drawing art affected by a number of communities has a huge impact on other cultures. It greatly influenced the Turkish art. At first, it affected the Western art. Realistic drawings started to appear after the 19th century which had been inspired by the “ Gacar miniature school”. Depth and light- shadow tendencies can be seen on those paintings

The Contemporary Azerbaijan art doesn’t forget its past, its drawing traditions. We can see it in Gobustan stone picturings, miniatures, carpets and carpets without piles and the other traditional arts.

One of the art educational goals is demonstrating aestetics, revealing strentgh, inspiration. Two dimensioned works that form the base of the art education has got great share on creating the line form which is the most important effect on its field.

The most essential thing that an individual should be taught is how to create a line, how to improve and bring out his or her creativeness . Such terms as“ linear studies “ “ visual shaping “ “two dimensioned studies “ are still used by drawing teachers lıke us.

The Azerbaijan drawing is used to make students more interested and attentive to the study of the line issue as some classical drawing techniques are represented in the Azerbaijan art. From the beginning till now has been handled on the linear connection and studied at the 6,7, 8th classes.

(7)

ÖNSÖZ

Azerbaycan Resim Sanatının tarihi geçmiş yıllara dayanmaktadır. Gobustan Kaya tasvirleri, Tebriz Minyatürleri, halı ve kilimleriyle vs. Türk Sanatı’nın bir parçası olmuştur. 19. yüzyılın sonlarında çağdaşlaşma anlamında büyük gelişmeler olmuş, Sovyetlerin işgaliyle ve Sosyal Realizm’in etkisiyle bu süreç hızlanmıştır. Stalinin ölümüyle “Çözülme” denilen bir periyota giren Çağdaş Azerbaycan resmi ,artık ulusal ve yerel değerlere yönelmiş, çağdaşlaşma artık ulusal değerlerin üzerine kurulmuştur..

Resim eğitimi açısından “Azerbaycan Resim Sanatını” incelerken, her döneme ait bir çok resimlerle karşılaşılmıştır. Öğrencilerle bunların bir kısmı çizgisel anlamda incelenirken, bir Türk Cumhuriyeti olan Azerbaycan’ın Resim Sanatını da öğrenmenin, eğitime çok büyük katkılarının olduğu anlaşılmıştır.

Bu konu araştırılırken yardımlarını esirgemeyen danışmanım sayın Yrd. Doç. Dr. Tahsin Samur’a teşekkür ederim.

(8)

İÇİNDEKİLER

ÖZET ... i ÖNSÖZ ... ii ABSTRACT... .iii BİRİNCİ BÖLÜM 1. GİRİŞ ...1 1.1. Araştırmanın Amacı...4 1.2. Sayıltılar...5 1.3. Sınırlılık ...5 1.4. Yöntem...6 İKİNCİ BÖLÜM 2. GELENEKSEL KAYNAKLAR...7

2.1. Kaya Tasvirlerinde Çizgi ...7

2.2. Keramiklerde Çizgi ...8

2.3. Duvar Resimlerinde Çizgi ...9

2.4. Azerbaycan Minyatürlerinde Çizgi...9

2.5. Azerbaycan Halı Sanatında Çizgi ...11

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 3. ÇAĞDAŞ AZERBAYCAN RESİM SANATI...14

3.1. Çağdaşlaşma Dönemi ...14

3.2. Sovyet İşgali ve Toplumsal Gerçekçililiğin Yapılanması ...16

3.3. Toplumsal Gerçekçilik ve Yenilikçi Üslup Arayışları ...22

3.4. “Çözülme” ve Plastik İfadecilik ...23

(9)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

AZERBAYCAN RESİM SANATINDA ÇİZGİNİN YERİ VE ÖNEMİNİN RESİM

EĞİTİMİ AÇISINDAN İNCELENMESİ ...30

4.1. Sanat Eğitimi...30

4.2. Resimde Çizgi...32

4.3. Azerbaycan Resim Sanatında Çizginin Yeri ve Öneminin Resim Eğitimi Açısından İncelenmesi...34

4.3.1. Uygulama Okulunun Tanımı ...36

4.3.2 Uygulanan Ders Planları...36

4.3.3 Hazırlanan Planın Uygulaması ...43

4.3.4. Uygulama Planının Sonucu ...45

BEŞİNCİ BÖLÜM SONUÇ...48

TAVSİYELER...51

KAYNAKÇA...52

(10)

BİRİNCİ BÖLÜM 1. GİRİŞ

Türk Sanatı, zengin kültürü ve değerleriyle geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu coğrafyanın içinde Azerbaycan resim sanatının kökeni çok eski çağlara kadar uzanır. İlk sanatsal eserler. M.Ö. XII-VIII bin yıllarında mezolit devrine dayanan Azerbaycan Gobustan Kaya çizimleridir. Günlük yaşantılarını, realistik olayları resimlerine kendi yaptıkları alet ve edevatlar kullanarak çizmişlerdir. Daha sonra Orta Çağ dönemlerinde İslamiyet’in etkisiyle resim yasaklanarak sınırlama getirilmiştir. Dini çevrelerin etkisiyle, eserler başka alanlara çevrilmiştir. Bu alanlar: Çanak-çömlek yapımı, mücevher, halı ve seramik v.s. gibi sanat dallarında eserler verilmeye başlanmıştır (http://azeri-art.8k.com/en/).

Azerbaycan tasvir sanatının en güzel eserleri, özellikle ünlü Tebriz Okulu’nun şark minyatürleri ile temsil edilen minyatür sanatının örnekleri, biçim için kıymetli kaynaklardır (Tagıyeva,http://www.akmb.gov.tr/turkce/boks/turkkong 4-26- tagıyeva.htm) Tebriz o dönemlerde dünyanın ana sanat merkezlerinden biri kabul ediliyordu. Sanatla, özellikle minyatür sanatıyla ilgilenenler; Kemalettin Behzat, Sultan Muhammet, Mir Seyit Ali ve Sadık Bey Avşar gibi ünlü bir çok sanatçının eserlerini ilk olarak Tebriz’de görmüşlerdir. Bu sanatçıların eserleri kitap halinde bazı doğu ülkelerinde yayınlanmıştır (http://www.azeri-art.8k.com/en).

19. yüzyıl sonlarına doğru İran ve Azerbaycan’da çok etkili olmuş “Gacar Minyatür Mektebi” geleneksel minyatür sanatından çok farklı bir çizgi sergilemiştir. Portre ağırlıklı Gacar ekolü, minyatür sanatının bir çok çizgisini taşımakla beraber aynı anda Doğu Resim sanatından, Batı Resim anlayışına bir geçit niteliğindedir (Bağırov, 2000). Aynı zamanda 19. yüzyılda sanatsal akım olarak Rus Realistik akımı dikkat çekmeye başlamıştır. Demokratik devrimsel olaylarında yaşandığı bu dönemde Mirza Kadim İrevani, ve Mir Mevsin Navvab gibi sanatçılar ortaya çıkmıştır (http://azeri-art.8k.com/en/). Yaptıkları eserlerde perspektif ve ışık-gölge gibi görsel biçimlendirme öğeleri görülmeye başlamıştır. Minyatür sanatının temelleri üzerine realist sanat eserlerini başarıyla icra etmişlerdir.

20. yüzyılın başlarında Azerbaycan birçok sanat eseri ortaya koymuştur. Bu eserlerin ortaya çıkmasında Batının rolü büyük olmuştur. Bir petrol şehri olmaya başlayan Bakü’de Batı’nın ve Rusya’nın dikkatini çekmiştir. Batı kültürünün etkisine

(11)

giren Azerbaycan, sanat alanlarında da değişimlere uğranmıştır. Resim alanında, batı tarzıyla ilk resim yapan Azim Azim-zâde ve Behruz Kengerli olmuştur. Behruz Kengerli ilk realist suluboya manzara ve portreleriyle Azerbaycan Resim Sanatına zengin bir miras bırakarak kendi sınırlarının dışında da tanınmasına neden olmuştur. Bu dönemde demokratik düşünceler, entellüktüel çevrelerde dolaşmaya başlamıştır. Yazarlar, düşünürler, aktörler ve ressamlar 1905-1907 yıllarında dini fanatikler ve dini olaylara karşı ayaklanmışlardır (http://www.azeri-art.8k.com/en/). Bunun takibinde Azerbaycan siyasi ve kültür hayatını etkileyen “Molla Nasreddin” dergisi de bir aydınlanma hareketi başlatmıştır. 1920-1930’larda sosyal düzeni sert hicivlerle eleştirerek karikatürler çizen Azim Azim-zâde çeşitli gazete ve dergilerde çalışmıştır (Aliyev, 1999). Zamanla da “Molla Nasreddin” dergisinin baş sanatçısı olarak kendini kabul ettirmiştir. Azerbaycan Sanatı onun eserleriyle zenginleşmiştir. O, insanların hislerinin derinine inip eserlerini ona göre üretmeye başlamıştır. Kendi adına Azerbaycan Devlet Ressamlık Mektebi’ni kurmuştur. O dönemde Azerbaycan’da Sovyet gücünün etkisiyle yeni kuşaklar ve eserler oluşmuştur. Azerbaycan sanat alanlarında büyük atılımlar yapmaya başlanmış, tiyatrolar, basım evleri, müzeler ve sanat okulları (Bakü Sanat Okulu) açılmıştır.O dönemlerde Bakü Sanat Okulu ilk mezunlarını vermeye başlamıştır. Bunlar: A. Rzakuliyev, A. Kaziyev, A. Kuliyev, A. Gadjiyev, K. Khalykov, F. Akhundov, G. Mustafayev, S. Mangasarov ve S. Salamzade’dir. Genç sanatçılar, heykeltıraşlar, heykeltıraşlar ve teknik ressamlar Moskova’ya ve Leningrad’a eğitime gönderilmişlerdir (http://azeri-art.8k.com/en) .

1920’li yıllarda Rusya’da ve Avrupa’da gelişen çağdaş resim anlayışının etkisi o dönem Azeri sanatçıları arasında da görülmektedir. Bunların içerisinde S. Mangasarov ve K. Hhalykov en ünlüleridir (Bağırov, 2000). Bu zamanda günlük hayattaki olaylar, yani yaşamın tümü, resmedilmeye başlanmış ve orijinal milli formlar araştırılmıştır.

1940’lı yıllarda Azerbaycan Resim sanatında M. Abdullayev, B. Mirzâde, S. Şerifzade, S. Behlulzade, T. Tagiyer, B. Aliyev, K. Hanlarov gibi sanatçıların ünlendiğini görürüz (Ahmedov, 2000).

O dönemdeki ressamların çalışmalarına bakıldığında Çağdaş Azerbaycan Resminde büyük bir gelişme olduğu görülmektedir. Ressamlar duygusal ve gerçekçi bir yaklaşımla hayata bakıyorlardı. Bu düşüncelerin hislere yansımasıyla beraber

(12)

sanatçılarda en iyi şekilde gerçek sanatsal formlara dönüşmesini sağlamıştır. Sanatçılarda bu geleneksel ilginin büyümesiyle birlikte yapılan çalışmalar dönemin sanatını yönlendirmeye başlamıştır.

1940’lı yıllarda başarılarıyla adından çok bahsedilen ressam Mikail Abdullayev’dir. İnsanlar onu ilk kez 1947 yılından Moskova’daki sergisiyle tanımıştır.Mikail Abdullayev’in resimlerine konu olan genç bayanlar, mutlu ve hoş bir şekilde resmedilmiştir. Daha sonra Bunu diğer sergiler takip etmiştir. Daha sonra çiftlik hayatını anlatan resimler yapmıştır. Oradaki ev ve iş hayatını büyük bir ustalıkla resmetmiştir. Abdullayev, Bürüksel EXPO-58 sergisinde Hindistan’a yaptığı seyahatle çok büyük başarılar sağlamıştır. Abdullayev, dönemin Hindistan’ını yansıtmıştır. Yağlı boya resimlerinde Rajasthan kadınlarını, Calcuta öğrencilerini, hemşire anneyi ve bunlar gibi bir çok figürü başarıyla resmetmiştir. İlerleyen yıllarda Abdullayev, Azerbaycan’daki kırsal hayatı yağlı boya resimlerine yansıtmıştır.’’ Doğa ve İnsan’’, “Yaşlı Çoban”, “Apşeronda”, “Azerbaycan Çöllerinde”, “Astra da çay toplayanlar”, “Pirinç toplayan kızlar” o dönemdeki en önemli eserleridir. (http://azeri-art.84.com/en)

“Üçüncü Kuşak” Azerbaycan sanatçıları: Tahir Salahov, Tuğrul Narimonbekov, N. Abdurrahmanov, E. Rızakuliyev ve Rasim Babayev gibi sanatçılardır. Bunların bir çoğu Moskova, Leningrad, Kiev ve Vilnous’ta eğitim görmüşlerdir.

Tahir Salahov’un bir ressam olarak 1950’lilerde başlayan gelişimi “Tüm ressamlar Toplumsal Gerçekçilik olarak tanımlanan bir stile göre resim yapmalıdır” diyen Sovyet hükümetinin belirttiği tarz etrafında şekillenmiştir. Toplumsal Gerçekçilik, yapılan resimlerin gerçek hayata yansıtması gerektiğini, yani ressamların gördüklerini resmetmeleri gerektiğini belirtir. Her şey, renkler ve şekiller gerçekçi olmalıydı. Fakat Tahir, bu görevi ilerisi için bir adım olarak kullanmış ve kendi ifadelerini de katarak kendi stilini yaratmıştır. Bugün insanlar bunu “Şiddetli Toplumsal Gerçekçilik” olarak bilmektedir. Her ne kadar gördüklerini yapsa da, ilk eserlerindeki temaları Sovyet hükümetinin emrettiği kalıplara uymasına rağmen, o yaşamın güllük gülistanlık ve başarılı olmadığını cesurca anlatmıştır (Şerifov-Peterson, 1999).

(13)

Sanatçının Bakü Petrol çalışanlarının hayatını konu ettiği eserleri ( “Nöbetten dönerken”, “Tamirciler” “Seher Treni”, “Petrol Rafineleri”, “Hazardan”), petrol işçilerinin ağır iş ve yaşamını yansıtmıştır. Eserlerinde özellikle gri, mavi, kahverengi ve beyazı kullanırken, resimdeki düşünceyi daha vurgulu ifade etmek için kırmızı rengi kullanmıştır (Bağırov, 2000). Bu da dünya, Sovyetlerin her zaman dünyaya sunmaya çalıştığı güvenli ve iyimserlik düşüncelerinin gerçekçi olmadığı yansıtmıştır.

Dönemin ressamlarından Tuğrul Narimanbekov, doğa konulu, değişik yağlı boya eserlerini sergilemiştir. Resimlerinde geleneksel değerlerden yararlanmıştır. Kendi insanlarındaki milli ruhu ve inancı resimlerine yansıtmıştır. Resimleri sanki insanlara büyük ve derinden gelen bir coşkuyla açılan pencere olmuştur. Biçim olarak sert ve zıt renklerin armonisiyle, konuları kişisel olarak ele alarak, objelere kendi duygularını ve düşüncelerini aktarmıştır.Narimanbeyov, eserlerini bu tarzla yapan sanatçılarının başındadır. Narimanbekov’un her eserinde yüklü, belirgin derecede aydınlık, bayram izlenimi veren ve yaşamın coşkusunu, mutluluğunu betimleyen renk başlıca rolü oynamaktadır.

1960’lı yılların sonlarına doğru Sosyal Realizm etkisini yavaş yavaş yitirmeye başlamıştır. Bunda Stalin’in ölümü de etkili olmuştur. Bu dönemlerde, yani Sosyal Realizm’in etkisinin azaldığı bu dönemde Tevfik Cevadov, Rasim Babayev, Kemal Ahmet gibi sanatçılar çağdaş anlamda eserler kazandırmıştır. Etnik, yöresellik, ananevi arayışlar hız kazanmaya başlayarak, ulus adına arayışlarla resimler yapılmaya başlanmıştır. Günlük yaşamdan, manzara, natürmort gibi konular alınmıştır. Dekoratif sanatı folklorik resimlerde kullanmak çok yaygınlaşmıştır. Latif Kerimov, eserlerinde, dünyaca ünlü halı-kilim desenlerini kullanmıştır. Bu dönemde Azerbaycan halkı, kültürel olarak çok önemli bir devrim geçirmiş ve bu değişimler eserlere yansımıştır (http://azeri-art.8k.com/en).

1.1. Araştırmanın Amacı

Azerbaycan resminde çizginin yeri ve öneminin ilköğretim ikinci kademe 6.,7. ve 8. sınıflar için hazırlanan bir planlarla beraber öğrencilere uygulandığında sanat eğitimi açısından incelenmesi bu çalışmadaki en önemli amaçtır.Çizgi konusu incelenirken,MEB’nın hazırladığı, “İlköğretim Resim-İş Dersi Programı”nı

(14)

incelediğimizde bireyin, 1. sınıftan 8. sınıfa kadarki eğitim süreci içinde, her döneminde,çizgi konusuna değişik başlıklar altında alındığı görülmektedir.

Konumuz gereği Azerbaycan Resim Sanatı’nda çizgi,hazırlamış olduğum planlarla birlikte ele alınarak öğrencilere sunulmuştur. Böyle bir araştırmaya rastlanılmamış olması; resim derslerinde her zaman işlenen çizgi konusunu bu defa Azerbaycan Resim Sanatı’nı çizgisel bağlamda ele alarak resim eğitimine katkısının incelenmesine karar verilmiştir.

Çizgi, sanat eğitiminde bireyin kendini ifade edebilmesindeki en önemli biçim öğesi olmuştur. İlk onunla başlayan bu serüven, belki de hiç bitmeyecektir. Azerbaycan resmindeki çizginin gücünü sanatçıların eserlerinde muhakkak görülmektedir. Özellikle geleneksel resimlerin neredeyse tamamı çizgiseldir. Gobustan kaya tasvirleri, keramikler, halı-kilim motifleri, minyatürler geleneksel resimleri oluşturmuştur. Çağdaş Azerbaycan resimlerinin oluşmasında ve gelişmesinde en önemli esin kaynağı yine geleneksel resimler olmuştur.

Bu araştırmanın amacı, çizgiyi Azerbaycan resim sanatıyla birlikte incelerken, öğrencilere daha önceki yıllara göre bu konuyu biraz farklı bir yaklaşımla öğreterek yeni bir güç katmak ve aynı milletten olmamıza rağmen bize uzak olan Azerbaycan resim sanatını tanıtmaktır.

1.2. Sayıtlılar

Bu uygulama yapılırken aşağıdaki sayıtlılar dikkate alınarak değerlendirilmiştir.

1. Ders planı müfredat programına uygun olarak yapılmıştır.

2. Bu araştırmada kullanılan kaynakların büyük çoğunluğu internet aracılığıyla elde edilmiş bilgilerdir. Başka dillerden Türkçe’ye çevrilmiştir.

3. Uygulama grupları 6., 7. ve 8. sınıflardan seçilmiştir.

1.3. Sınırlılık

Araştırmada, Azerbaycan Resim Sanatı, tarihsel süreç içinde çizgisel yönden incelenmiş ve değerlendirilmiştir. “Azerbaycan Resim Sanatında Çizginin Yeri ve Öneminin Resim Eğitimi Açısından İncelenmesi” konusu Adana ili, Seyhan ilçesi,

(15)

Yavuz Selim ilköğretim Okulu, 2. kademe 6B, 6E, 7B, 7F, 8A, 8C sınıflarında yapılan uygulamalarla resim eğitimi açısından incelenerek katkısı araştırılmıştır.

1.4. Yöntem

Bu çalışmada; konu incelenirken, öncelikle kaynakların taraması yapılmış, konuya uygun yazılar toplanıp, sanatçılar ve eserleri tespit edilerek incelenmiştir. Kaynakların büyük bir çoğunluğuna internet üzerinden ulaşılmıştır. Araştırma dört bölümden oluşmaktadır. II. ve III. bölümlerde Azerbaycan Resim Sanatı; geleneksel ve çağdaş anlamda iki farklı bölümde incelenerek; çizginin etkileşimi, kaynağı, kimler tarafından hangi dönemde nasıl verildiği araştırılmıştır. IV. Bölümde ise resim eğitimi ve önemi hakkında bilgi verilmiş, resimde çizgi araştırılmış ve bu teze yönelik 6.,7.,8. sınıflar için planlar hazırlanarak, adı geçen okulda, belirtilen altı sınıfta, öğrenciler ile uygulama yapılarak değerlendirilmiştir. Araştırmada kullanılan uygulama çalışmaları için dört haftalık bir süre ayrılmıştır. Uygulanan sonuçlar plan gereği öncelikle sınıf içerisinde öğrencilerle beraber değerlendirilmiş ve bu değerlendirmelere uygulama sonucunda yer verilmiştir. Öğrenci çalışmaları ise katalog kısmında yer almaktadır.

(16)

İKİNCİ BÖLÜM

2. GELENEKSEL KAYNAKLAR

2.1. Kaya Tasvirleri

Azerbaycan tasvir sanatının tarihi çok eski yıllara dayanır. M.Ö. 12-8 bin yıllarından Mezolit devrine kadar uzanmaktadır. O dönemde yaşayan insanların estetik düşüncesindeki gelişimi yansıtan resimlerden oluşmuştur

İlk yaradılış devri milattan önce 12-2 binli yıllara tesadüf ediyordu. Piktografik devir de denilen bu dönem de nakışlar gerçek varlıkların tasviri şeklinde olduğu bir dönemdir. Dini ayinler, av sahneleri vs gibi konular M.Ö. 12-8 bin yıllarında Azerbaycan arazisindeki Gobustan bölgesinde kayalar üzerine tasvir edilmişlerdir(http://www.akmb.gov.tr/turkce/turkkong4-1/+k4-1-27-esadova.htm).

Gobustan kaya tasvirleri, Azerbaycan’da Bakü’nün 54 km güneyinde, büyük Kafkas Dağları’nın eteklerinde bir alana yayılmış kaya tasvirlerinin olduğu bir bölgedir.

Gobustan kaya tasvirleri, esasen, kadın, erkek, boğa, keçi, ceylan v.s. şekillerden ibarettir. Ay, güneş, yıldız, haç tasvirlerine de çok rastlanır (http://astro.aznet.org/gobuaz.html).

Gobustan kaya tasvirleri, kayalar üzerine çeşitli aletlerle kazıma-sürtme yöntemiyle çizilmiştir (http://qubustan.iatp.az).

Kaya tasvirlerindeki insan figürleri süliet biçimindedir. Bu tür resim üslubu Paleolitik çağın ürünüdür. Orandaki insanların başarılı bir avdan sonra neşe içerisinde dans etmeleri, tabiat olayları ile mücadelede zaferle çıkmış insanların sevinci ve ateş etrafında şamanlar gibi dönmeleri tasvir edilmiştir. Bu tür resimlerde insan figürleri aynı tiptedir (Rızayev, 1985, Bağırov, 2000) (Resim 2).

Boğa tasvirleri Büyüktaş, Küçüktaş ve Şankardağ bölgesinde iri ölçülü ve stilize bir şekilde tasvir edilmişlerdir. Boğa tasvirleri sayıca çoktur. Boğa tasvirlerinde anatomik ölçüler çok düzgün verilmiştir. Büyüktaş dağının yukarı bölgesinde kedi tasvirlerine rastlanır. Çizimler soyut tarzda tasvir edilmiştir. Gobustan’da hayvan tasvirlerinden en çok olanı keçi şekilleridir. Yazılıtepede, Büyüktaş dağının aşağı bölgelerinde çizilen keçi tasvirlerinde bazılarının kurban sahneleri resmedilmiştir.

(17)

Gobustan kaya tasvirlerinde dikkati çeken, gözü okşayan yüzden fazla Ceylan tasvirlerine Yazılıtepe sahasında rastlarız.

(http://gobustan.iatp.az/gobustan/azeri/historyaz.htm)

Kaya tasvirlerinin geneli soyuttur. Bundan dolayı çizilen insan figürleri stilize edilmiştir. Aynı olay hayvan resimleri içinde geçerlidir. Gobustan kaya resimleri üç gruba ayrılır. Birinci grup resimlerinin konusu, kabilenin güncel hayattaki olaylardır. Bu resimlerde kabile fertlerin vazifelerinden, kurban verme ayinlerinden bahsedilir. İkinci grubtan dini konulu resimler ele alınmıştır. Bu tip tasvirlere gündelik dini ayinleri yerine getirmek için görsel araç olarak kullanılmıştır. Üçüncü grup resimlerde ise kabilenin geçim kaynağını tasvir eden detaylar yer almaktadır (Rızayev, 1985, Bağırov, 2000).

Gobustan kaya tasvirleri arasında kayık tasvirleri üstünlük teşkil eder. Kayıkların bir çoğunun uç kısmında güneş resmi tasvir edilmiştir. Kayıkların üzerinde haçlı ve haçsız çizgiler, işaretler görülmektedir (Resim 1).

Gobustan kaya tasvirleri bütünüyle çizgiseldir. Kendi geliştirdikleri aletlerle kazıyarak yapılan bu figürler eğri, kalın, yatay ve dikey çizgiler hakimdir. Taş devrinde çizilen bu resimler Azerbaycan sanatını her dönemde etkilemiş ve yönlendirmiştir. Bir çok Azeri sanatçı, günümüzde dahil, sanatında kendi özüne inmiş ve muhakkak Gobustan ’ın derinliklerinde kendisine uygun bir yer bulmuştur.

2.2. Keramikler

Azerbaycan resim sanatının gelişmesinde ve biçimlendirilmesinde Keramik sanatı önemli bir yer teşkil eder. Bu keramik eserler iki gruba ayrılır. Birinci grup; kırmızı kilden yapılan keramik eserlerdir. İkinci grup ise; cilalanmış siyah renkli keramik kaplardır. Birinci tip keramik eserler kromdur. Elvan renkli olduğu için ona boyalı keramik adı verilmiştir. Bu tür keramik kaplarda bir kadre olarak sarı, mavi, siyah, çoğu zamanda kahverengi boyalarla çizilmiş kuş, hayvan ve insanların stilize edilmiş resimleri görülmektedir. İkinci tip keramik eserler daha küçük olup, üzerindeki insan, hayvan ve kuş resimleri siyah, kırmızı, beyaz, kahverengi, sarı boyalarla çizilip üstü sarı ve beyaz sırlarla kaplanıyordu. Bu resimlerde realist üslupla beraber dekoratifliğe de yer verilmiştir (Efendiyev, 1992, Bağırov 2000). (Resim 7)

(18)

2.3. Duvar resimleri

Azerbaycan resim sanatının gelişiminde önemli bir kaynakta duvar resimleridir. Çoğunluğu dekoratif tarzda yapılan resimlerde genelde, stilize edilmiş çiçek ve hayvan motifleri, kuş, gül vs. portre ve figürlere rastlanımaktadır.

Günümüze kadar gelen duvar resimleri içerisinde İrevanserdari Hüseyin Kulu Hanın Sarayındaki tasvirler büyük önem taşır. Dekoratif kompozisyonlarla beraber güncel hayat sahneleri, Şair Firdevsi’nin “Şahname” eserinden alınmış kahramanlık konulu kompozisyonlardan oluşmuştur (Kerimov, 1992, Bağırov, 2000).

Sembolik karakter taşıyan motiflerden birisi de, Şeki Han Sarayı’dır. Gerçekçi ve fantastik hayvan ve kuşları, klasik edebiyattan ve halk edebiyatından gelen konu ve tiplerle aksettirirler (Kerimov, 1992, Bağırov, 2000). Şeki Han Sarayı’nın duvarlarına çizilen Abbas Mirza ve Feteli Han portrelerinde Avrupa resim sanatının etkileri görülmektedir. (Resim 27)

Ordubat şehrinde Mir Abdulrahim Bey Kutsi’nin evinde de günümüzse kadar Şeki Han Sarayı’ndaki duvar resimlerinin karakter taşıyan çok figürlü karışık kompozisyon tasvir; folklora has olan bir sadelikte üsluba, bazı olaylar ise natüralizme has olan ince ayrıntısına kadar gösterilmiştir (Bağırov, 2000).

Duvar resimlerinin çoğu dekoratif üslupla yapılmıştır. Çizgiselliğin etkisi yoğun olarak görülür. Stilize edilmiş motiflerde kontür tarzında ince, kıvrımlı, eğri çizgilerin hakimiyeti dikkatimizi çekmektedir.

2.4. Azerbaycan Minyatürlerinde Çizgi

Doğu kültürünün en güzel sanatı olan minyatür sanatının ortaya çıkması 13. yüzyıla tekabül etmektedir. O dönemde Azerbaycan’ın başkenti Tebriz, büyük Hülagüler Devleti’nin bir parçasıdır. Moğollarla beraber Azerbaycan’a, Çin ve Orta Asya’dan bir çok Türk boyları göç etmiş ve onlarında büyük bir kısmı buraya yerleşmiştir. 12. asrın sonlarında, Azerbaycan’da yerli bedii gelenekler, Çin Uygur ve diğer geleneklerle bütünleşmiş bu da eşi bulunmayan bu sanatın, Tebriz minyatürünün oluşmasına katkıda bulunmuştur. Araştırmalar, 12-14. yüzyıl el yazması kitapları süsleyen, eşi bulunmayan minyatürlerin büyük bir kısmının Tebriz’de yapıldığını göstermektedir. 12-14. yüzyıl Tebriz minyatür okulunun oluşmasında, Türk-Uygur

(19)

ressamlarının önemli bir yeri vardır (http//www.akmb.gov.tr/turkce/boks/turkkong4-26-tagiyeva.htm).

Azerbaycan minyatür sanatı klasik zirvesine 15. ve 16. yüzyılda ulaşmıştır. 15-16. asırlarda tasvir sanatının önemli bir bölümünü çok geniş bir alana yayılmış ve yüksek gelişme göstermiş kitap minyatürleri teşkil ediyordu (Bağırov, 2000). Azerbaycan hayat tarzını, kültür ve güzel sanatlarını en güzel şekilde kendi üslubuyla gösteren bu zengin ve değerli kaynakların gelişmesinde, Tebriz Mektebi önemli bir yere sahiptir.

Tebriz Sanat Mektebinde yetişmiş ressamlar çok yönlü bilgiye sahip olmaları ve yeni modern bedii üslupları kullanmayı iyi bir şekilde bilmeleri onları, dünyanın tanımalarına neden oldu. 14-15. yüzyıldan başlayarak Müslüman – Sufi ressamlar, eserlerinde daha çok doğu güzelliklerini ve bitkileri yansıtmışlardır. Bedii eserlerin tümünde görülen geometrik biçimli şekillerin ve nakışların yerini gül, çiçek, lale, karanfil zambak, elma, limon, vişne çiçekleri almıştır. Minyatürlerde zengin doğa tasvirleri, dağ, kaya, gülüstanlık ön plana çıkmıştır. Aşk sembolü olan söğüt, çınar gibi ağaçlarda, sevgi sahnelerinde sık sık işlenmeye başlanmıştır. Bulut motifi, kompozisyonların tamamlayıcısı olarak yer almaktadır. Renklerin birbirleriyle uyumu, bu sanatın bir titizlik ve sabrın neticesi olduğunu anlatmaktadır. Bu üslup tarihte gül, çiçek veya bitki üslubu olarak yer almıştır. Bunlar zamanla kural haline gelmiştir

(http://www.akmb.gov.tr/turkce/books/azerbaycan/kubra%20 aliyeva.htm). Tebriz Minyatür okulunun temelini Şiraz ve Herat Minyatür Okullarından gelen sanatçılar atmışlardır. Bu ressamlar: Kemalettin Behzat, Sultan Muhammet, Mirza Ali, Muzaffer Ali, Mir Seyit Ali dir. Bu ressamlar genellikle 12. yüzyıl Azeri yazarı Nizami Gencevi’nin hikayelerini ve şair Firdevsi’nin eserlerini minyatürlerinde canlandırmışlardır (Alakbarov, 2000).

16. yüzyılda Sadık Bey Avşar’ın “Kanunü’l Süver” risalesi çok önemlidir. Bu risale, resim sanatını öğrenenler için bir ders kitabı niteliğindedir. Kitaplar ressamlığın sırlarını öğreterek, nakışlar hakkında bilgi vererek, kural ve usullerin yanı sıra renkler ve çizgilerle ilgili bilgiler de aktarılmaktadır. Böylece, Sadık Bey Avşar, o dönemde resim sanatında yaygın nakışlardan İslimi, Hatayi, Nilüfer ve Firengi gibi nakışların ve Bent Rumi gibi kompozisyonun adını sayıyor, hayvan nakışlarına gelince ejderha, simung kuşu, aslan vb. örnekler vermiştir

(20)

(http//:www.akmb.gov.tr/turkce/books/azerbaycan/kubra %20 aliyeva.htm). 2.5. Azerbaycan Halı Sanatında Çizgi

Azerbaycan da halıcılığın tarihi M.Ö. 2000’li yıllara dayanmaktadır. M.S 7-8 yüzyılda gelişimini sürdürmüş ve 10. yüzyılda büyük bir gelişme göstermiştir.

Makro Polo’nun Seyahatname’sinden de anlaşıldığı gibi 11-13. yüzyılda halıcılık büyük bir hızla gelişmiştir. 14.-15 yüzyıllarda ise Avrupa’ya ikrar, edilmeye başlandı ve Avrupalı ressamların tablolarında fon olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır. 16. ve 17. yüzyılda, Safaviler döneminde Azerbaycan’da halıcılık çok gelişmiştir. Günümüze gelebilen en erken tarihli Azerbaycan halıları ise 13. yüzyıldan kalmıştır.

16. 18. yüzyılın Azerbaycan halılarında daha çok bitki motifleri hakimdir. Devrin karakterini yansıtan selvi, nar, erik ağacı ile, lale, karanfil, nergis gibi çiçek motifleri görülmektedir. Ayrıca, yine bu dönemde, İran edebiyatının ünlü eseri Şehname’den alınmış konularda kullanılmıştır. Azerbaycan klasik edebiyatında, özellikle Nizami Gencevi’nin eserleri (17. yüzyıl) halı tasvirlerine yer, verilmiştir.

Azerbaycan halılarında malzeme olarak en çok yün, az da olsa pamuk deve yünü kullanmışlardır. Bu malzemeleri “Türk düğümü” tekniğiyle icra etmişlerdir. Bu malzemeler 19. yüzyılın sonlarına kadar tabii (kök) boya ile boyanmıştır. Daha sonraları yavaş yavaş sun’i boya kullanılmıştır. Azerbaycan halıları, Azerbaycan’ın rengarenk tabiatının bütün güzelliğini, semanın maviliğini, ağaçların yeşilliğini, dağ yamaçlarının elvanlığını, karlı zirvelerin beyazlığını aksettirir (Kerimov, 1983).

Azerbaycan halılarını bezeyen, onlara manasıyla ve sonsuz sanatıyla bir kimlik oluşturan elemanlardan birisi de motiflerdir. Azerbaycan’da dokunan halıların ortak özelliği, desenlerin geometrik şekillere önemli derecede bir eğilim göstermesidir (Yıldırım, 1994). Bunun yanında bitkisel motiflere de sıkça rastlanır. Bu motiflere 16. ve 17. yüzyıllarda dokunmuş halılarda sıkça görülmektedir. İslamiyet’in kabulünden sonra ise Arap alfabesi, özellikle Küf-i yazı kullanılmaya başlanmasıyla bu yazı karekterleri halılara başarıyla yansımıştır. Harflerin şekli, Azerbaycan halı süslemesindeki kırık çizgilere benzediği için halı süslemelerinde motiflerin etkisi görülmektedir (Kerimov, 1983 , Yıldırım, 1994) (Resim 18).

(21)

Azerbaycan halıları kompozisyon bakımından kullanılacağı yere ve amaca göre ölçü ve renkleriyle birlikte değişkenlik göstermiştir. Azerbaycan halılarının kompozisyonları, bir kaide olarak birbirine bağlı iki unsurdan ibarettir. Bunlar göbek kısmı ve bordürlerdir. Göbek motif ve madolyanları ile bordür motiflerinin uyumlu olmalıdır (Efendioğlu, 1984, Yıldırım, 1994).

Azerbaycan halıları teknik, desen ve renk açısından, kendi arasından dört gruba ayrılır: Bunlar, Kuba-Şirvan, Gence-Kazak, Karabağ ve Tebriz halılarıdır.

Kuba-Şirvan grubu içinde değerlendirilen Kuba halıları, dokundukları yerlere göre Kuba, Deveci, Konakkent halıları gibi alt gruplara ayrılmışlardır (Resim 19). Şirvan halıları ise, Şirvan, Hereze, Aksu, Kürdemir, Hacı Kabul halıları ile tanınmıştır. Bu halılar sade halılardır. Ancak her merkez kendine özgü motiflerle tanınır. Şirvan halılarının motifleri ise, daha çok göllerden meydana gelen kompozisyon gösterir.

Gence-Kazak grubu içinde yer alan halılar yine dokundukları yerlerin adıyla tanınırlar. Gence, Kasım İsmailli, Kundabey, Kazak, Borçalı halıları ünlüdür. Kazak Bölgesinde dokunan halıların desenlerinin şematik görünüşleri yanında, Gence’de dokunanları, geometrik karakterli bitki motiflerniden meydana gelen yoğun bir bezemeye sahiptir. Desenlerde zıt renkliler hakimdir. Kazak halıları, Gence halılarına göre daha küçüktür. Desenlerinde göl motifleri hakimdir (Resim 11). Göl içini süsleyen desenleriyle Gence halılarından ayrılır.

Karabağ halıları adıyla tanınan halılar Bedre, Ağaçbedi, Susa, Cebrail Bölgesi’nde dokunmuştur. Her merkezin motifleri birbirinden farklıdır. Nahçivan ve Lenkeran Halıları bu grup halılarına benzer (Resim 12). Tebriz bölgesinde dokunan halılar genelde bitki motifleriyle tanınmıştır. Kıvrım şeklinde çizilen süslemeler, geriye doğru kıvrılan yaprak motifleriyle aynı karakteristik özellik göstermiştir. Bu halıların merkezinde genellikle zarif bir gül motifi bulunmaktadır.Ayrıca kenarları bitki desenleriyle süslenmiştir

Tebriz bölgesinde dokunan halılar genelde bitki motifleriyle tanınmıştır. Kıvrım şeklinde çizilen süslemeler, geriye doğru kıvrılan yaprak motifleriyle aynı karakteristik özellik göstermiştir. Bu halıların merkezinde genellikle zarif bir gül motifi bulunmaktadır.Ayrıca kenarları bitki desenleriyle süslenmiştir

(22)

Azerbaycan halılarının motiflerinde göl, honça, turunç, padnos gibi isimlerle adlandırdıkları madolyon şeması hakimdir. Madolyonun şekline göre geometrik madolyonları, altıgen, sekizgen, kare, yıldız, haç şekilli madolyonlu halılar şeklinde isimlendirmek mümkündür (Resim 22). Bitki motifleri süslemede ikinci derecede kalan, geometrik kompozisyonların dışındaki boş alanları doldurmak için kullanılmıştır. İnsan motifleri eski örneklerde gerçekçi bir şekilde, günümüzde ise sitilize edilerek sunulmuştur. Hayvan motifleri arasından da, kuş, köpek, koç, koyun, deve, kedi motifleri görülmektedir. Azerbaycan halılarının kenar surlarında (bordür) kullanılan ok veya kufi yazı şekilli süslemelerde görülmektedir.

(23)

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. Çağdaş Azerbaycan Resim Sanatı

3.1. Çağdaşlaşma Dönemi

19. yüzyılın sonlarına doğru, Azerbaycan tasvir sanatında geleneksel tarzdan gerçekçi tasvir metoduna geçmesiyle, sanatçılar yeni biçim arayışlarına gitmiş ve bununla birlikte insanların günlük yaşantılarını, portrelerini, savaş resimlerini gösteren gerçekçi resimler yapmaya başlamışlardır (Resim 27).

Bu yaklaşımla Mirza Kadim İrevari, Banu Netevan, Mir Mevsim Nevvab gibi ressamlar eserlerinde kendilerini yansıtmışlardır.

Ünlü ressam, portre ve motif ustası Mirza Kadim irevani Azerbaycan’da gerçekçi tuval ve duvar resmi, anıtsal ressamlığın gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Mirza Kadim İrevani’nin eserleri biçimsel özelliklerine göre klasik minyatür ressamlığından farklıdır. Azerbaycan ressamlığında ki realistik tasvir metoduna, Batı tarzında resim yapmaya büyük merak uyandırdığı bilinmektedir. Geleneksel dekoratif üsluptan batı tarzında resim metodun esaslı geçiş; ressamın portrelerinde kendini göstermiştir.Sanatçı, tarz olarak Batı resim sanatını benimsese de o eserlerinde doğunun geleneksel üslubunu eserlerine muhakkak yansıtmıştır. Bunun sonucunda batı resmi ile doğu resmi arasından sentez yaparak, farklı orijinal bir üslubu yaratan sanatçılardan biri olmuştur (Bağırov, 2000) (Resim 26).

Bu sentezi yaratıcılığının kriterleri haline getiren ressamlardan birisi de Mir Mevsim Nevvab’tır. Genelde duvar resimleri ve kitap illüstransyonları çalışmıştır. Geleneksel tarzda işlenen konular üzerindeki figürlere ışık-gölgenin yarattığı plastik değerler açısından batı resim tarzını hissettirmektedir (Bağırov, 2000).

Bu dönemin ünlü ressamlarından birisi de Hurşit Banu Netevan’dır. Aynı zamanda şairdir. Geleneksel dekoratif metotdan, gerçekçi tasvir metoduna geçişi eserlerine yansıtmıştır. İlk manzara resimlerini Netevanın eserlerinde görürüz (Bağırov, 2000). Perspektif kurallarına uygun gerçekçi manzara resimleri çizmiştir.

19. yüzyılın sonları 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan resim sanatı yukarıda da belirttiğimiz gibi büyük değişimlere sahne olmuştur. Geleneksel, dekoratif tasvir sanatından yavaş yavaş uzaklaşırken Batı tarzı resimler yapılmaya başlanmıştır. Bu geçiş birden bire olmamıştır. Işık-gölgeyi ile başlayan bu macera, kompozisyonlarda

(24)

perspektif etkilerinin görülmesiyle devam etmiştir. Bu dönemde geleneksel tarz ve batı tarzından oluşan yeni bir sentez oluşmuştur. Zamanla bu dönemde, dünyada değişen toplumların düşünceleri, Rus ve Batı resim sanatlarının etkisiyle birlikte Azerbaycan Resim Sanatı daha da gerçekçi bir anlayışın içerisine girerek ressamlar batı tarzında eserler vermeye başlamışlardır. 20. yüzyılın başlarında gelişen toplumsal ve politik olaylar, teknolojik gelişmeler, icadlar, çağdaş bir düşüncenin oluşumuna neden olmuştur. Bu düşünce sanatıda etkisi altına alarak insan oğlunu resim alanında yeni arayışlara itmiştir. İnsanlar artık sanatın herkese hitap edebileceğini görmüşlerdir. Günlük sıradan olaylar yada, kişilerin ve bireysel arzularında resmedilebileceğini ispatlamışlardır.

Böyle bir dönemde “Molla Nasreddin” adında cemiyet kurulmuş ve yine aynı isimle bir de dergi açıldı. Dergiye dönemin bir çok ressamı, şairi, yazarı, aydın ve düşünürü toplanmıştır. Bu ressamlardan biri de Azim-Azimzâdedir.

Azim Azimzâde 30 Nisan 1880 yılında Bâkü yakınlarında Novkhani köyünde doğmuştur. Ailesi çiftçilikle uğraşmıştır. Azim 8 yaşındayken babası onu önce dini eğitimi almasını istemiş ve bu tarzda bir okula göndermiştir. Azim, burada zorluklarla karşılaşmış ve davranışları yüzünden cezalandırılmıştır. Tüm yaşamı boyunca kendi inançları doğrultusunda toplumdaki karşıt kişilerle hep mücadele etmek zorunda kalmıştır. Daha sonra Rusça ve Azerice eğitim veren laik bir okula gitmiştir. Orada ilk kez sulu boyayla peri masalı figürleri çizmeye cesaretlendirilmiş ve sanatla ilk tanışması gerçekleşmiştir. Okulu bitirdikten sonra parasızlık nedeniyle eğitimine devam edememiştir (Aliyev, 1999).

1914 yılında “Sabir” olarak sosyal düzeni sert hicivlerle eleştirmiştir. “Sabir”; 20. yüzyılın ilk yarısındaki sosyal düzene karşı, sert hicivlerde bulunan kişilere deniyordu. Azimzâde resimlerinde bu konuları vurgulamıştır. Sık sık eşitsizlik ve haksızlık gibi sosyal konular üzerinde durmuş, kadın haklarını, eğitim haklarını konu almıştır. Ayrıca dini geleneklerle alay etmiş ve tek başına boş inançlara karşı mücadele etmiştir. İlk olarak “Adı Hop Hop” yani “Sessiz Olun, Söylemeyin” adlı çalışmasını yapmıştır (Aliyev, 1999).

Sanatçının yaşadığı dönemde Ruslar 1920’de Azerbaycan’ı işgal etmişler ve bundan sonraki hayatını Komünist sistemin içerisinde devam ettirmiştir. Tıpkı diğer Azeri ressamlar gibi onun içinde yeni bir dönem başlamıştır.

(25)

3.2. Sovyet İşgali ve Toplumsal Gerçekçiliğin Yapılanması

1917’de Rusya’da Bolşevik İhtilali ile Çarlık Rusya’sı yıkılmış, “Kara Ekim” de denilen bu tarihten sonra Komünizmle yönetilecek Sovyetler Birliği kurulmaya başlanmıştır. Komunizm’in rüzgarı Azerbaycan’ı olumsuz yönde etkilemiştir.Bu sistem ülke içerisinde karışıklıklığa ve gerginliğe sebeb olmuştur. Böyle karmaşık bir ortamda Osmanlı ordusu Bakü’ye girmiş ve 28 Mayıs 1918 yılında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyet’ini kurmuştur. Bu dönem 23 ay sürmüştür. Bu süreç içerisinde eğitime, kültüre önem verildi. Ama iç kargaşanın yeniden başlamasıyla birlikte yeni kurulan devletin bağımsızlığını tehlikeye sokmuş, 28 Nisan 1920’de Kızıl Ordu Bakü’ye girerek Azerbaycan Demokratik Cumhuriyet’ini yıkmıştır (Bağırov. 2000).

1920’den itibaren Azerbaycan’da Sovyet Devriminin gerçekleşmesi bazı olumsuz yanlarıyla beraber Azerbaycan Türklerinin estetik potansiyelinin, bilim ve kültür hayatının hızla gelişmesine neden olmuştur (Ahmedov, 2000). Tiyatrolar, basımevleri, müzeler ve sanat okulları açıldı. Daha sonra Bakü Sanat Okulu ilk mezunlarını verdi. Azimzâde’de bu dönemde okul yönetimine getirildi (http://azeri-ark.8k.com/en). Azim Azimzâde Sovyet döneminde de çalışmalarına devam etmiştir. 1920 ve 1930’larda sosyal düzeni eleştiren karikatürleriyle çeşitli gazete ve dergilerde çalışmış ve sonunda da “Molla Nasrettin” dergisinin baş sanatçısı seçilmiştir. 1930’lu yıllar A. Azimzade’nin eleştirel eserlerin en meşhur olduğu dönemdir. Azim Azimzade’nin hicivsel çalışmalarında daha öncede bahsetmiştik. Resimlerinde dönemin Azerbaycan kıyafetlerini, gelenek ve göreneklerini yansıtmıştır. Bu yıllarda en iyi bilinen eserleri “Koç Döğüşü”, “Kos-kos” (Nevruz festivallindeki palyaço kılıklı karakter) ve “Köpek Döğüşüdür” (Resim 34). Sosyal eşitsizlikleri eserlerine zıt sahneler kullanarak resmetmiştir. Mesela; zenginlikle fakirliği, kadın-erkek eşitsizliğinin sosyal çevreye yansımasını resimlerinde yansıttı. “Zengin Düğünü” (Resim 33) ve “Fakir Düğünü” (Resim 29) 1931’de çizdiği resimlerini örnek olarak verebiliriz. Kadın-erkek eşitsizliğine duyduğu tepkilerini, karısını döven koca, zor iş v.s. gibi kadınların içinde bulunduğu kötü durumları yansıtmıştır (Resim 30) (Aliyev, 1999). Azim Azimzade’nin eserleri genellikle yöresel kıyafetleri ve dönemin Azerbaycan geleneklerini yansıtıyordu (Resim32). Sosyal eşitsizliği konu alan resimlerinde figür ve mekan ön plandan tutulmuştur. Eserlerini genellikle sulu boya

(26)

ile realistik tarzda çalışmıştır. Resimlerinde geleneksel motifleri, gerçekçi tarzda çalışarak ortaya yeni plastik değerler çıkarmıştır. Figürler, ince akıcı ve kontür tarzında, eğri çizgiler kullanılmıştır. Mekan da ise dikey, yatay geometrik formlarda kontur tarzında çizgiler kullanılmıştır. Çizgi bütün nesnellerin detaylarını belirlemiştir.

Azim Azimzâde’yle aynı dönemin sanatçısı olan Behruz Kenger’li Çağdaş Azerbaycan Resim Sanatı’nın gelişiminde önemli bir ressamdır. Behruz Kengerli 1892’de Nahçivan’da doğmuş, isminin manası, iyi günler, anlamına gelmesine rağmen bu isim onun yaşantısıyla paralellik arz etmemiştir. Çok kısa ve meşakkatli bir yaşantısı olmuş ve otuz yaşında ölmüştür. Çocukluğu zorluklarla geçmiş, on yaşındayken bir rahatsızlık sonucu sağır olmuştur. Onu en çok babası desteklemiştir. Çocuk yaştan itibaren resim yapmaya başlamıştır.Sanatçı, güzel sanatlar eğitimi almak istemiş ve babası Behruz’u o dönemde Kafkas’larda tek olan Tiflis Güzel Sanatlar okuluna göndermiştir (1910). Kengerli sanat yaşamında en çok öğretmeni Vasiliy Polenov ve ilk Müslüman dergisi “Molla Nasreddin’den etkilenmiştir. 1915’de tekrar Nahcivan’a geri dönmüş ve kısacak ömrünü resme adayarak geçirmiştir. Bahruz daha çok şehir manzaralarını gösteren çalışmalar yapmıştır. Onun aynı zamanda portre çalışmaları da vardır. 7 yıllık bir sürede iki bine yakın eserler üretmiştir. O gerçek yaşamda gördüğü her şeyi çizmiştir.”Sonbahar”, “Koyun Sürüsü”, ”Ağaçlar”, ”Eski Anıt”, ”Nahçivan Manzarası” önemli eserlerindendir (Aliyev, 1999).

Kengerli’ye kadar Azerbaycan tabiat tasvirleri müstakil sanat eseri gibi çalışılmamıştır. Bu tür resimler diğer resimlerde yardımcı eleman ve konuya fon olarak kullanılmıştır. Kengerli’nin Azerbaycan Resim sanatında getirdiği yenilikler sadece manzara resmi ile kalmayıp, realist, natüralist tarzda resimler yapmıştır.Bahruz Kengerli çağdaş anlamda gerçekçi karakter taşıyan ilk portreler de yapmıştır. Genellikle bu portreler çocuklara aittir. Ayrıca 1918-1920 yılları arasında Ermenistan’dan kaçıp Nahçivan’a yerleşen Azerbaycan’lı mültecilerin portrelerini yapmıştır. “Yalınayaklı Mülteci”, “Mülteci” isimli çalışmaları vardır(Aliyev,1999). Eserlerinde suluboya tekniğini kullanmıştır. Gerçekçi tarzda yapılmış resimlerinde genelde ince ve kalın çizgileri aynı anda kullanmıştır. Dikey ağırlıklı kalın kesik çizgiler yer yer görülür. Figürü saran ince çizgiler kontür görevindedir (resim 35).

Behruz Kengerli 1922’de Sovyet işgalinden iki yıl sonra vefat etmiştir. O yirminci yüzyılın başlarında Azerbaycan resminin gelişiminde çok önemli bir

(27)

sanatçıdır. Azim Azim-zâde ile birlikte Çağdaş Azerbaycan resim sanatı’nın mimarı olmuştur.

Sovyet işgali ne kadar olumsuz da olsa sanat hayatının gelişmesine neden olduğunu yukarıda da belirtmiştik. Bu dönemde Bakü Sanat Okulu açıldı ve başına Azim Azim-zâde getirilmiştir. Okulun ilk mezunları arasında: Alekber Rızakuliyev, A. Kazıyev, A. Kuliyev, A. Halikov, I. Akundov, G. Mangasorov, G. Mustafayev ve Salam Salamzade’dir (http://azeri-art.84.com/en).

1928 yılında Azerbaycan Genç Ressamlar Birliği (AGRB) ve 1929 yılında Devrimci Tasviri Sanat Çalışanları Azerbaycan Birliği (ATSÇAB) gibi teşkilat ve kurumların açılması da Azerbaycan Resim Sanatı’nın gelişmesinde önemli rol oynamıştır (Bağırov, 2000). İşte bu kurum ve teşkilatların etkisiyle Azerbaycan’lı ressamlar iki farklı zıt kulvarda resimlerini yapmışlardır.Konularını, ulusal ve yerel değerlerden alanlarla; Sovyet devrimini destekleyen, Komunizm’in ilkelerinden olan iki farklı türden resimler yapmışlardır.

Ulusal ve kültürel değerleri resimlerine yansıtan ve Bakü Sanat Okulu’nun ilk mezunlarından birisi de Alekber Rızıkuliyev’dir.Rızaguliyev, o dönemin Azerbaycan’ından olumsuz yönde en fazla etkilenenlerden birisi olmuştur. O komünizim devrimine baştan karşı çıkmış ve bu yüzden kendisi gibi düşünen diğer devrim karşıtlarıyla birlikte S.S.C.B.’nin değişik yerlerine sürülmüşlerdir. Yaşamının 23 yıldan fazlası sürgünde geçmiştir. Bütün olumsuzluklara ve baskılara rağmen o dönemin Azerbaycan’ından olumsuz yönde en fazla etkilenenlerden birisi olmuştur. Rızaguliyev Kominizim devrimine baştan karşı çıkmıştır. Kendisi gibi düşünen diğer devrim karşıtlarıyla birlikte S.S.C.B.’nin değişik yerlerine sürülmüşlerdir. Yaşamının 23 yıldan fazlası sürgünde geçmiştir. Bütün olumsuzluklara ve baskılara rağmen kendi üslubunda resim yapmaktan vazgeçmemiştir. Özellikle kendi döneminin Bakü’sünü anlatan manzaraları (Eski Bakü Serisi) siyah beyaz linolyum baskılarında yansıtmıştır. Konu olarak Bakü’de günlük, sıradan insanların resimlerini yapmıştır. Geleneksel ve ulusal değerleri; resimlerinde muhakkak yansıtmıştır. Bu tarzda resimler yapması bazı çevreleri rahatsız etmiştir.1932 yılından sonra Stalin tarafından, güzel sanatlarda yeniden düzenlemeler yapılmış ve bu tarz resimler yapmak kesinlikle yasaklanmıştır. Sadece rejimi öven, Toplumsal Gerçekçilik denilen üslupta resimler yapılması emredilmiştir (Patterson,2000).

(28)

Komunist rejimin olası aldığı kararla “Tüm ressamlar Toplumsal Gerçekçilik olarak tanımlanan bir stile göre resim yapmalıdır” diyen Sovyet Hükümetinin belirttiği tarz etrafında şekillenmiştir. Toplumsal Gerçekçilik, ressamların tablolarını gerçek hayatı yansıtma gereğini yani sanatçıların gördüklerini resmetmeleri gerektiğini belirtir. Sovyet otoriteleri bunun toplumsal kitlelerin sanatı anlayabilmelerini kolaylaştıracağını düşünmüşlerdir. Renkler ve şekiller gerçekçi olmalıydı. Öte yandan “Toplumsal Gerçekçilik” terimi ile sanatçılar, aynı zamanda bulanık, üzücü olmayan, sıkıntı yaratmayan, sorunlar uyandırmayan, neşeli, üretken, güvenli ve iyimser olacak konuları yapmaya zorlanmışlardır.

Alekber Rızaguliyev tüm bu üsluba karşı çıkarak yapmış olduğu resimlerinde, geleneksel değerler, ulusal kimlik arayışları her zaman ön planda olmuştur. Çalışmaları günlük, sıradan,çalışan insanlardır. Bütün yüzey ince, kalın, kıvrımlı, dikey-yatay çizgilerden oluşmuştur. Siyah-beyaz baskınında vermiş olduğu etkiyle çizgi, bütün nesnelerin detaylarını belirler. Figürleri ve nesneleri saran akıcı, kıvrımlı kontur tarzında tek çizgi halinde vermiştir. Onun baskılarının çoğu günlük işlerdi; Mandaların nal bakımı (resim-37), saman yüklü vagonlar, ekmek (lavaş) yapanları gösteren resimlerdir. A. Rızaguliyev’in çalışmaları karmaşık değildir ve renge ihtiyaç duymamıştır. O, bu tekniği geliştirmek için gece gündüz çalışmıştır. Onun, Eski Bakü Serisi çok ünlüdür. Bu seride yaklaşık 150’den fazla resim içermektedir (Patterson, 2002).

Toplumsal gerçekçiliğin etkisiyle sonraki dönemlerde Azerbaycanlı ressamlar realist üslupla hayattan alınan manzara, natürmort, portre v.b. çalışmalar yaparak Sosyal Realizm’i yaşamaya başlamışlardı. T. Tagıyev, S. Şerifzâde, H. Hakverdiyev gibi sanatçıların eserlerinde Sovyet Devrimini ve ünlü devrimleri konu alan Sosyal Realizm düşünesi güçlenmiştir. İşçi ve köylü sınıfını temsil eden, fabrika ve tarım manzaralarına da bu yıllarda yapılan resimlerde geniş yer verilmiştir (Bağırov, 2000).

Yine aynı dönemdeki ressamların çalışmalarına bakıldığında Çağdaş Azerbaycan Resminde büyük bir gelişme olduğu gözlemlenmiştir. Ressamlar gerçekçi ama duygusal bir yaklaşımla hayata bakarak hislerini resimlerine yansıtmışlar ve bu duyguyla eserlerini sanatsal formlara dönüşmesini sağlamışlardır.Sanatçılardaki bu geleneksel ilginin büyümesiyle birlikte yapılan çalışmalarda kültür, en iyi şekilde

(29)

yansıtılmıştır (http://azeri-art.8k.com/en). Bu dönemin sanatçılarında resim kültürü ve ustalık problemlerini ön plana alarak, daha özgün sanat eserleri yaratma çabası görülmektedir (Ahmedov, 2000).

1940’lı yılların başarılı isimlerinden birisi de Mikail Abdullayev’dir. Ressamın çalışmalarını konu olarak yaşadığı dönemlere göre portre ve manzara resimleri, Azerbaycan kadını, emek ve Hindistan gezisinden esinlenerek yaptığı resimler olarak sıralanmaktadır. İnsanlar onu ilk defa 1947’deki Moskova sergisiyle tanımıştır (http://azeri-art.8k.com/en). Ayrıca Azerbaycan’ın zenginliklerini anlatan manzaralarıyla da ünlenmiştir. (Habibov, 1992, Bağırov, 2000).” Mingeçevir Işıkları” resminde (resim-41) dönemin Azerbaycan’ını anlatımcı bir üslupla yansıtmıştır. Minçevir limanını boydan boya saran ve ışıklar saçan elektrik direklerini ve karşı kıyıdaki fabrikaları ve duman tüten ince uzun bacalarında dikey çizgilerin hakim olduğu gözlenmektedir. Anlatımcı ve naturalist bir üslupla yapılan bu resimde yer yer lekesel anlamda çizgisel öğeler kontür görevi de yüklemiştir. 1948 yılında yapılan bu resim, Bakü’de Azerbaycan Sanat Müzesi’nde sergilenmektedir.Ressam, Brüksel EXPO-58 SERGİSİNDE Hindistan’a yaptığı seyahatle çok büyük başarılar sağlamıştır. Resimlerinde Raçastan kadınlarını, Kalküta öğrencilerini, hemşire anneyi, Bengal kızlarını, kısacası dönemin Hindistan’ını başarıyla yansıtmıştır (http://azeri-art.8k.com/en).

Mikail Abdullayev ilerleyen yıllarda Azerbaycan’daki kırsal hayatı anlatan resimler yapmıştır. Bu resimlerinde en çok doğa ve insan, özellikle insan ön plandadır. İnsan emeğini, buralarda yaşayan insanların ev ve iş hayatlarını kendi üslubuyla resmetmiştir. “Karabağlı Kadınlar” resminde kırsal bölgelerde yaşayan Azerbaycan kadınının yaşantısı konu alınmıştır. Figüratif konulu bu resimde figürleri ve nesneleri saran kalın, sert çizgiler kontur olarak kullanılmıştır. Bu da nesneleri daha da belirgin hale getirmiştir.

1940’lı yılların bir diğer önemli ressamlarından olan Settar Bahlülzâde, hükümetin 1932 de aldığı kararla uygulatmak istediği Toplumsal Gerçekçilik tarzının dışına çıkmak isteyen ilk Azerbaycan’lı ressamlarındandır. Sadece kendisine ait manzara resim yapma stilini geliştirmesiyle ünlüdür.

Settar Bahlülzade profesyonel eğitime Bakü’deki Ulusal Sanat Enstitüsünde başlamıştır. Sonraki iki yıl boyunca “Komünist” adlı gazetede A. Azimzâde ile

(30)

çalışmış, 1933’de A. Azimzâde’nin tavsiyesiyle Moskova Güzel Sanatlar Enstitüsü’nde çizim bölümündeki eğitime devam etmesi için Moskova’ya gitmiştir. Eğitimi sırasında Rus ressam Marc Chagall’ın tavsiyesiyle enstitünün resim bölümüne geçmiş, ancak İkinci Dünya Savaşı çıkınca eğitimini yarıda keserek Bakü’ye dönmüştür. Savaş bittikten sonra tekrar Moskova’ya gidip diplomasını almamıştır (Aliyev, 1999).

S. Bahlülzade yaşamının büyük bir bölümünü Bakü’nün 1,5 saat kadar doğusunda bir köy olan Emircan’da geçirmiştir. Bir doğu efsanesi olan “Leyla ve Mecnun” ’daki Mecnun karakteri gibi Bahlülzade, zamanın çoğunu doğayla iç içe geçirmiştir. Amacı, doğanın güzelliklerini yakalamak ve onu tuvalline hapsetmektir. Bu yolda Mecnun gibi dolaşıp durmuştur.

Settar, resmin çeşitli türlerini denese de, onun tek yeteneği manzara resimleridir. Önceleri doğayı öğrendiği gibi gerçekçi bir şekilde resmetmiş, fakat daha sonra duygularını ifade etmek için kendi stilini geliştirmiştir. Bu yeni stil daha gerçek üstü etkiyle, uzaydan çekilmiş dünya fotoğraflarını anımsatıyordu. Pastel renkleri ve kalın çizgilerin birleşimiyle doğayı olduğundan daha renkli, canlı ve hatta daha fantastik yansıtmıştır (Resim 42). Settar Bahlulzâde’nin nesneleri yakından gözlemleyebilme yeteneği ona doğayı anlaşılması zor, karmaşık bir yorumlama imkanı vermiştir.O, insana oldukça sıradan gibi görünen bir manzarada, çiçeklerde, ağaçlarda, taşlarda anlatılan güzellikten mutlu olmuştur. Bu mutluluğunu da her zaman tuvallerine yansıtarak, başkaları da bu eşsiz doğadan zevk almasına vesile olmuştur (Aliyev, 1999).

Settar, Türk Minyatür Sanatının estetiğini eserlerinde kullanan ressamlardandır. Bu yüzden bazı Sovyet yöneticileri tarafından dışlanmaya maruz kalmıştır. Settar Bahlülzâde’nin manzaralarında, natürmortlarında halk sanatı ve minyatür sanatının ilkeleri dikkatimizi çeker, kullandığı elemanlar halı ve kilim motiflerini hatırlatır (Kerimov, 1992, Bağırov 2000).

Bahlülzâde için resimde plastik öğeler ve resimsellik önem taşımıştır. Bunun içindir ki manzaralarında yer yer kırmızı ağaçlar, mavi, mor ağaçlar gibi elemanlar kullanmıştır. Settar’ın resimlerinde ışık-gölge, perspektif v.b. gibi batı tarzı resmin hiçbir prensibi yoktur. Resimleri tümüyle minyatür sanatında olduğu gibi fonsuzluk, renklerin kişiliği, ve bağımsızlığı bir kompozisyon içinde birkaç kompozisyonun

(31)

oluşumu v.s. gibi prensipleri kendine has bir üslupla işlemiştir (Bağırov, 2000).Eserlerini çizgisel bağlamda incelersek; resimlerin tamamı kalın ve pastel renkli çizgilerden oluştuğunu görürüz. Kompozisyon içerisinde her yüzey farklı yönde dikey, yatay, eğri ve kıvrımlı çizgilere yer vermiştir.

“Kapaz’ın Gözyaşları”, “Toprağın Arzusu”, ”Bazanduzu Etekleri”(resim-44) (Bazanduzu Kafkas dağlarının en yüksek noktasıdır.), “Nahçivan’da Sonbahar”, “Esrarengiz Toprak” ,”Dağ Gölü”, ”Hazar Gölü”, ”Azerbaycan Masalı” en önemli eserleridir (Aliyev, 1999).

3.3. Sosyal Realizm ve Yenilikçi Üslup Arayışları

Sosyal Realizm ve Stalin’in, baskıcı yönetimi karşısında ulusal ve yerel değerleri yansıtan resimlerin yapılması kesinlikle yasaklanmıştır. Bu durum Azerbaycanlı ressamları farklı arayışlara itse de Sosyal Realizm’in beraberinde getirdiği yenilikçi arayış ruhunu resimlerine yansıtmak zorunda kalmışlardır. Anlatımcı tarzda resimler yapan M. Abdullayev gibi Tahir Salohov’da aynı düşünceler doğrultusunda resimler yapmıştır.

Tahir Salahov’un bir ressam olarak 1950’lerde başlayan sanatsal gelişimi, Komunizm’in Azerbaycan’da ağırlığını hissettirdiği döneme tesadüf ettiğinden, sanatçı Sosyal Realizm’e göre resimler yapmıştır.Sanatçılar sembolik temsilleri kullanmakta özgür değillerdi. Renkler ve şekiller gerçekçi olmalıydı. Salahov için Toplumsal Gerçekçilik tarzı, ilerisi için bir adım olarak kullanılmış ve kendi ifadelerini de katarak yeni stilini yaratmıştır. Bugün insanlar buna “Şiddetli Toplumsal Gerçekçilik” olarak bilmektedir. Tahir Salahov her ne kadar gördüklerini anlatsa da, Sovyet Hükümetinin emirlerine uysa da, o yaşamın güllük gülistanlık ve başarılarla olmadığını resimlerine cesurca yansıtmıştır (Şerifov, 1999).

Ressam, Toplumsal Gerçekçiliğin getirdiği bu yenilikçi düşüncelerle oluşturduğu “Şiddetli Toplumsal Gerçekçilik” stili ile yaptığı resimleri, aslında o şartlara göre orijinal bir ruhun oluşumunu da beraberinde getirmiştir. Resimlerini incelediğimizde insanların yüz ifadelerinde bir mutsuzluğun ve endişenin olduğunu görülmektedir. Dikkatimizi çeken bir unsur da, insanların birbirlerine hiç bakmamasıdır (Şerifov, 1999).

(32)

Tahir eserlerinin temasını, sanayileşmiş Azerbaycan olarak seçmiştir. Khari Shahar şehrine, tarihi Maden Kalesi’ne, Hazar Denizi’ne ve kumuna hayran olmuştur. Onun resimlerinin çoğunda petrol işçileri “kahramanlar” olarak ifade edilmiştir. Onlar güçleriyle ve çalışkanlıklarıyla Sovyet Endüstriyel Gücünün sembolleri olmuştur. İlerleyen yıllarda da T. Salahov petrolle ilgili bir çok manzara resimleri yapmıştır. Resimlerinde konular; terkedilmiş bir petrol reservi (1959), bir acil durum vakasındaki üç kişilik bir petrol bakım işçisi grubu (1960), ve bir petrol işçinin yakın plan portresi, petrol işçisi (1959) olmuştur (Resim 46).

Eserlerinde ciddi, yorgun, kirli ve genellikle belirsiz görüntülerin bulunduğu manzaralar hakimdir. Tahir Salahov’un eserlerinde soluk gri, bej, zeytuni, kahverengi ve siyahın daha koyu tonlarına kadar sıralanan naturel renkler belirgin biçimde dağılmıştır. En önemlisi de T. Salahov için kırmızı az ve öz en iyi kullandığı bir renktir. Bu renk Şili biberi, nar gibi doğal rengi kırmızı olan nesnelerden çok, hiç ilgisi olmayan petrol tankı, petrol borusu, bir adamın t-shirt’ü, yel değirmeni gibi nesneleri vurgulamak için kullanılmıştır(resim-46), (Şerifov-Patterson, 1999).

Salahov, ciddi ve olgun renkleri, keskin ve sert bir üslupla işlenmiş figürleri, açık-koyu değerlerin dengeli dağılımı, sade kompozisyonlarıyla Azerbaycan ve Sovyet Resim Sanatına yeni bir soluk getirmiştir (Necefov, 1972, Bağırov, 2000).

Sanatçının eserlerine çizgisel anlamda bakıldığında ağırlık olarak Sosyal Realizm’in etkisi görülmektedir. Kalın-sert çizgiler figürlerin ve nesnelerin etrafında kontur etkisi bırakmıştır. Yatay, dikey ve eğri çizgilerin hepsi kalın ve sert bir üsluptadır. Çizgilerde bu sert etkiyle birlikte kullandığı kırmızı renk Toplumsal Gerçekçiliğe bir “şiddet” etkisi katmıştır.

T. Salahov, “Tamirciler”, besteci ”K. Karayev” ‘in portresi, “Hazar Kıyısında”, adlı tablolarıyla 1968 yılından S.S.C.B.’nin Devlet Ödülü’nü kazanmıştır (Necefov, 1972, Bağırov, 2000).

3.4. “Çözülmek” ve Plastik İfadecilik

1957’de Stalin’in ölümüyle “çözülmek” diye adlandırılan bir zamanda Azerbaycan resminde ulusal kimlik arayışlarına gidilmeye ve Toplumsal Gerçekçiliğe karşı bir tavır alınmaya başlamıştır (Babayev, 1999).Sanatçılar bu tavrı resimlerine yansıtmaya başlamışlardır. 1960’lı yıllarda kişisel üslup arayışları, figürlerin deforme

(33)

edilmeleri, renklerin zenginliği ile seçilmektedir. (Bağırov, 2000). Geleneksel ve kültürel değerler ön plana çıkarılmış ve bu değerlerin etkisi resimlerde açıkça kendini göstermiştir.

Bu dönemin sanatçılarından olan Tuğrul Narimanbeyov bu değişim rüzgarına kapılanların en ünlüsüdür. Ressamın çalışmalarını incelediğimizde, minyatür sanatının etkisini eserlerinde görülmektedir. Özellikle minyatürdeki renk anlayışı, renge verilen önem, renklerin bağımsızlığı, ritmi, konu ile bağlılığı renklerin kendi içlerinde bir mekan oluşturması, Narimanbeyov’un yaratıcılığının önemli hususiyetidir. Ressam çağdaşlığı, milli gelenekler üzerine oturtur ve modern bir tarzda ifade eder (Kerimov, 1992, Bağırov, 2000) (Resim 59).

Geleneksel olan her resim çizgiseldir, minyatür sanatının etkisi Narimanbeyov’un eserlerinde kendini göstermiştir. Çizgiler kalın, yumuşak ve yer yer savruk, bazende coşkuyla deseni oluşturmuştur. Resimlerindeki çizgisel etki canlı, parlak ve zıt renklerin etkisi kadar dikkatimizi çeker. “Mugam” adlı eserinde koyu bir mavi zeminin üstünde katranla boyanmış üç müzisyen ve şarkıcı görülmektedir. Köşede, sol tarafta aşağı basamakta küçük bir çocuk onlara hediye olarak kırmızı bir nar uzatmaktadır. “Mugam”a baktığımızda yaşadığı, hissettiği tüm duygularını resme aktardığını, kendisinin deyimiyle “Aşkla boyamalısın renkleri, canlı olan her şeyi hissettirmelisin, bir kadına aşıkmış gibi tuvale, renklere, çizgilere aşık olmalısın. Ancak ondan sonra gerçek bir eser yaratabilirsin” sözleriyle bu düşüncelerimize destek vermektedir (Alizade, 1999) (Resim 61).

Tuğrul Narimanbeyov’un doğaya olan düşkünlüğü, “Eski Nahçivan Panaroması”, “Yaz Çayırında”, “Zagatalaya Giden Yol”, “Goychay Bahçelerinde” gibi eserlerin yaratılmasını sağlamıştır. Ayrıca Farej Karayev (Gobustan Gölgeleri), Kara Karayev (Yedi Güzellik), Fikret Amirov (Nesimi, Arap geceleri) gibi baletler için sahne dizaynları yaratmıştır. Bunun yanı sıra geçmişi en az 7. yüzyıla dayanan ulusal bir eser olan “Dede Korkut” kitabı ve filmi üzerinde de çalışmalar yapmıştır (Alizade, 1999).

Çağdaş Azerbaycan Resminde kendi kişisel üslubuyla önemli bir yere sahip ünlü ressamlardan birisi de Cevat Mircevat’tır. Kendi kültür ve değerlerine sımsıkı sarılarak verdiği eserleriyle Çağdaş Azerbaycan Resmine büyük katkıda bulunmuştur.

(34)

1960’larda başlayan kişisel üslup arayışları Cevat Mircevad’da da görülmeye başlamıştır. Figürlerde ve nesnelerde deformasyon eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Onları genellikle güneşin ateşli renklerini kullanarak tuvaline aktarmıştır. Resimleri sanki minyatür gibi bir yüzeyden ibarettir. Derinlik çok az kullanılmıştır ve kalın, yuvarlak, hareketli çizgilerden oluşmuştur. Çalışmalarında her zaman kendi stilini ön plana çıkarmıştır. Minyatür sanatının yüzeyselliği, Afrika Sanatı’nın doğallığı ve ilkelliği, Meksika Sanatı’nın anıtsallığı ve Cezanne’nin renk anlayışı bu stili oluşturmada bir birikim olmuştur. Gobustan kaya tasvirlerini inceleyerek, bu birikimlerle birlikte, sanatında yeni bir başlangıç yapmıştır (Baytly, 1998).

Cevat Mircavat’ın resimlerinde ilk göze çarpan renk, güneşin rengi olması biçime verdiği ağırlık ve hareketlilik ön plana çıkartmıştır. Kalın ve hareketli çizgiler resme daima dinamizm katmıştır. Figürleri ve nesneleri saran kalın kenar çizgileriyle daima yüzeyde kalmayı başarmıştır. Perpektif bir minyatürde ne kadar etkiliyse onun resimlerinde de ancak o kadar etkili olmuştur (Resim 51).

Mircevat’ın resimlerinden sonra Azerbaycan ressamları kendi kültürlerine sahip çıkmaya ve ilgilenmeye başlamıştır (Bağırov, 2000).

Cevat Mircevat, Tuğrul Narimanbeyov gibi ressamlarla aynı dönemin ya da kuşağın bir diğer sanatçısı da Rasim Babayev’dir. R. Babayev’ de Sosyal Realizm’e karşı olan, milli kimlik arayışlarına yönelen ve kendi üslubunu bu değerlerle bulan bir sanatçı kişiliğe ulaşmıştır.

Resimlerinde peri masalı hikayelerini anlatmıştır. Onlara baktığımız da çok parmaklı, ayaklı ve boynuzları olan birkaç başlı canavarlar ki bunlar dişleriyle, savunmasız, zavallı insanları incitmeye çalıştığı görülmektedir. Fakat bu “div”’ler (bunlar, Azerbaycan peri masallarında “şeytan’ olarak bilinir) sadece hayal ürünleri değillerdi. Rasim Babayev’e göre bu divlerle totaliter sistemi sembolize etmiştir. Rasim, o dönemlerde Primitizm başlığı altında, onları tuvallerine yansıtmıştır. O, Daha sonraki dönemlerde de şeytanı çizmeye devam etmiştir. Ta ki Azerbaycan’ın bağımsızlığına kavuşmasına kadar, daha sonra melek resimleri yapmaya başlamıştır. (Babayev, 1999).

R. Babayev 1949 Moskova Sanat Enstitüsü’nde okumaya başlamıştır. Orada yapmış olduğu resimlerle büyük tepki almıştır. Çünkü Sosyal Realizm’in dışında renkler ve deforme edilmiş figürler kullanmıştır. Bu davranışı yüzünden okuldan

(35)

ayrılmak zorunda kaldı ve ülkesine geri dönmüştür. 1958 yılında Seki’ye gitmeye karar vermiş ve orada Seki Han Saray’ı ile çok ilgilenmiştir. Babayev Seki Han Saray’ı için şunlar söylemiştir:” Sonunda kendimi bulduğum yer, kim ve ne olduğumu burada anladım. Eserlerimde ilkelizm o sarayda başladı” demiştir. 1960’ların ilk yıllarında Jirtan’ adlı bir kitap yazarak, şeytanla ilk olarak tanışmıştır. (‘Jirtan’ Azerbaycan Peri Masallarında çok popüler birisidir.) Şeytan artık eserlerinin sembolü olmuştur (Babayev, 1999).

Onun eserleri parlak bir stille, doymuş renklerle, perspektiften yoksun ve bir çok insan olmayan karakterden oluşmuştur (Babayev, 1995). Resimlerin genelinde ; lekesel anlamda yapılan çizgiler yer yer kontür görevi görmektedir. Hatta bazı resimlerindeki canavarlar sadece siyah bir leke ya da süliet halinde resmedilmiştir. Eserlerinde arka fon ön plandakilerle uyum içerisindedir. Yüzeysellik yoktur (Resim 62).

Sovyet sistemine muhalif sanatçılardan oluşan bir grup, 1960’lı yıllarda Moskova’dan yeni dönmüştür. Bu grup içerisinde Korkmaz Efendiyev, Nazım Rahmanov, Kemal Ahmet ve Hazma Abdullayev gibi sanatçılar yer almıştır. Onlar Bakü’ye geldiğinde Kuruşev’in döneminde buna “çözülmek” diye bilinen bir dönemde kalmamıştır. Bu sanatçılar Bakü yakınlarında Buzovna denilen, onlar için manevi değeri büyük olan bu yere sık sık gelmişlerdir (Babayev, 1999).

Muhalif sanatçılar olarak, hükümet destekli Sosyal Realizm Stiline bağlı kalmaktansa kendi kişisel yollarını izlemeleri konusunda desteklemeleriyle tanınırlar. Korkmaz Efendiyev bu muhaliflerdendi. Onun, Sovyet Sistemi’ni reddeden radikal tavrının aslında trajik bir hikayesi vardır. 1937’de Azerbaycan Sovyet Sistemi’nin kurulmasında rol oynayan babası onun kurbanlarından biri haline gelmiş ve Stalin’in baskınında öldürülmüştür. Annesi ve diğer aile üyeleri ise Sibirya’ya sürgüne gönderilmiş ve Korkmaz iki kız kardeşiyle tamamen desteksiz kalmıştır. Eşine göre bu etkenler Korkmaz Efendiyev’in 1993’te ölene kadar hiç parlak renk kullanmamasının ve yüzeydeki sert çizgilerin nedenini oluşturmuştur (Haciyev-Efendiyev, 1999).

Korkmaz Efendiyev Sovyet Sisteminin desteklediği Sosyal Realizm’in realistik sunumunun yerine Empresyonist eserleri incelemeyi tercih etmiştir. Efendiyev’e göre resim doğuştan semboliktir. Eğer resimde soyutlamanın hiçbir izi

Referanslar

Benzer Belgeler

This thesis presents a pioneering effort for statistical language modeling of Turk­ ish. Previous statistical natural language processing studies have used words

It is clear that this partitioning with Tarjan’s algorithm employed to obtain a block lower–triangular form seems to concentrate the largest number of nonzeros within diagonal

Yapı lan araş tı rma sonucunda çocukları n büyük çoğ unluğ unun kendi istekleri ile alı nan ürünün oyuncak olduğ u ve yine en çok tercih edilen ikinci ürünün gı da

Kemalizm’in ideolojileştirilmesi çabalarına resmi sosyolojinin yazıcısı ve öğreticisi olarak katkıda bulunan bir bilim insanı ve düşünür; Durkheim-

ÇalıĢmamızda sadece Edirne yerlisi zayıf, normal ve fazla kilolu öğrencilerde fast-food restoranına gitme sıklığı azaldıkça öğrencilerin BKĠ değerlerinin

Korelasyon Grafiği ve Hesaplaması ...583 EK-31: Test-Tekrar Test (Öğretici Formu) Dil Öğrenme ve Türkçe Seslerin Telaffuzu Üzerine Zorluk Algısı Anketi Ortalama

Ancak ergenlik dönemde en sık karşılaşılan problemlerin başında sınav kaygısının geldiği (Özkan ve Yılmaz, 2010) ve söz konusu kaygı

35 ya% üstü kad$nlarda ulusal serviks kanseri tarama standard$na uygun olarak Pap smear testi yapt$rmama üzerine kurgulanan Model 2’ye göre; Pap smear yapt$rmama 40-49 ya%