• Sonuç bulunamadı

Kuşakların incelenmesi ve y kuşağı çalışanlarının iş yaşamına etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kuşakların incelenmesi ve y kuşağı çalışanlarının iş yaşamına etkisi"

Copied!
135
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

SOSYOLOJİ ANABİLİM DALI

SOSYOLOJİ BİLİM DALI

KUŞAKLARIN İNCELENMESİ VE “Y” KUŞAĞI

ÇALIŞANLARININ İŞ YAŞAMINA ETKİSİ

Esra KORKMAZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Mahmut ATAY

(2)
(3)

ii T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

BİLİMSEL ETİK SAYFASI

Bu tezin proje safhasından sonuçlanmasına kadarki bütün süreçlerde bilimsel etiğe ve akademik kurallara özenle riayet edildiğini, tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel kurallara uygun olarak atıf yapıldığını bildiririm.

(4)
(5)

iii YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU

Yukarıda adı geçen öğrenci tarafından hazırlanan Kuşakların İncelenmesi ve “Y” Kuşağı Çalışanlarının İş Yaşamına Etkisi başlıklı bu çalışma 16.09.2019 tarihinde yapılan savunma sınavı sonucunda oybirliği/oyçokluğu ile başarılı bulunarak, jürimiz tarafından yüksek lisans tezi olarak kabul edilmiştir.

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı ESRA KORKMAZ Numarası 154205001014 Ana Bilim/Bilim

Dalı Sosyoloji / Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Mahmut ATAY

Tezin Adı Kuşakların İncelenmesi ve “Y” Kuşağı Çalışanlarının İş Yaşamına Etkisi

(6)
(7)

iv ÖNSÖZ

Çalışmanın gerçekleştirilmesinde, değerli bilgilerini benimle paylaşan, kendisine ne zaman danışsam bana kıymetli zamanını ayırıp sabırla ve büyük bir ilgiyle bana faydalı olabilmek için elinden gelenden fazlasını sunan, güler yüzünü esirgemeyen, tez çalışmamın planlamasında, araştırılmasında, yürütülmesinde ve oluşumunda ilgi ve desteğini esirgemeyen, engin bilgi ve tecrübelerinden yararlandığım, yönlendirme ve bilgilendirmeleriyle çalışmamı bilimsel temeller ışığında şekillendiren sayın hocam Prof. Dr. Mahmut ATAY’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

(8)
(9)

v T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

ÖZET

Dünyanın her yerinde farklı kuşaklar bulunmaktadır. Birçok işletmede farklı yaş grupları bir arada çalışmaktadır. Bu farklı yaş grupları, farklı kuşakların bir arada çalıştığının bir göstergesidir. Son yıllarda X, Y, Z kuşakları birçok araştırmada cazip hale gelmiştir. Bu çalışmada Y kuşağı çalışanlarının üzerinde durulmaktadır.

Y kuşağı çalışanların iş ve toplumsal hayat ölçeğine göre farklılığın bulunup bulunmadığının çıkarılması, bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, kuşak çeşitlerine, Y kuşağının özelliklerine, Y kuşağının, iş ve yaşam dengesi arasındaki ilişkisi incelenerek bir araştırma yapılmaktadır. Bunun için veri toplama aracı olarak 170 kişiye anket uygulanmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre; Y kuşağının toplumsal ve iş hayatında oluşan farklılıklardan etkilendiği görülmektedir. Özellikle yaş ve gelir faktörlerinin de bu farklılıklarda etken rol oynadığı görülmektedir.

Anahtar Kelimeler: Kuşaklar, Y Kuşağı, İş Hayatı, Sosyal Hayat

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı ESRA KORKMAZ Numarası 154205001014 Ana Bilim/Bilim

Dalı Sosyoloji / Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Mahmut ATAY

Tezin Adı Kuşakların İncelenmesi ve “Y” Kuşağı Çalışanlarının İş Yaşamına Etkisi

(10)
(11)

vi T. C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

SUMMARY

There are different generations all over the world. Many businesses work together in different age groups. These different age groups are indicative that different generations work together. In recent years, X, Y, Z generations have become attractive in many studies. In this study, Y generation employees are emphasized.

The purpose of this study is to determine whether there is a difference according to the scale of work and social life of generation Y employees. For this purpose, a research is carried out by examining the relationship between work and life balance of generation Y, characteristics of generation Y, generation of generation. For this purpose, a questionnaire was applied to 170 people as a data collection tool. According to the results of the research; Generation Y is affected by differences in social and business life. Especially age and income factors play a role in these differences.

Keywords: Generations, Generation Y, Business Life, Social Life

Öğre

n

cin

in

Adı Soyadı ESRA KORKMAZ Numarası 154205001014 Ana Bilim/Bilim

Dalı Sosyoloji / Sosyoloji

Programı Tezli Yüksek Lisans Doktora Tez Danışmanı Prof. Dr. Mahmut ATAY

Tezin İngilizce Adı Analysis of Generations and Effects of “Y” Generation Employees on Work Life

(12)
(13)

vii İÇİNDEKİLER

Sayfa No

YÜKSEK LİSANS TEZİ KABUL FORMU ... iii

ÖNSÖZ ... iv ÖZET ... v İÇİNDEKİLER ... vii TABLOLAR ... x ŞEKİLLER ... xi GİRİŞ ... 1

Araştırmanın Konusu, Amacı... 3

Araştırmanın Önemi ... 4

Araştırmanın Metodu ... 5

Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları ... 6

I. BÖLÜM ... 7

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ ... 7

1.1.Kuşak Kavramının Tanımı ve Kuşaklar ... 7

1.2.Sessiz Kuşak- Savaş Kuşağı(1925-1945) ... 9

1.3.Baby Boomers Kuşağı (1946-1964) ... 10

1.4. X Kuşağı (1965-1979)... 11

1.5. Y Kuşağı(1980-2000) ... 13

1.6. Z Kuşağı (2000-) ... 14

II. BÖLÜM ... 16

KUŞAKLARIN SOSYO- KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ ... 16

2.1. Kuşakların Sosyo-Kültürel Özellikleri ... 16

2.1.1. Aile Yapısı ... 16

2.1.2. Eğitim Sistemi ... 18

2.1.3. Toplumsal Değerler ... 20

2.2. Kültür ve Kuşaklar Arası Çatışma ... 22

2.2.1. Kuşaklararası Çatışmanın Nedenleri ... 25

2.2.2. Kuşakların Teknoloji ile Etkileşimi ... 27

(14)

viii

2.3.1. Yaşlıların Hoşgörüsü ... 29

2.3.2. Eğitim Farklılıkları ... 30

2.3.3. Genç Kuşağın Sorumlulukları ... 31

III. BÖLÜM ... 33

KUŞAKLARIN İŞ HAYATINDAKİ TUTUMLARI VE Y KUŞAĞININ ANALİZİ ... 33

3.1. Kuşakların İş Hayatındaki Değerleri ve Tutumları ... 33

3.1.1. Sessiz Kuşak Çalışanlarının İş Değerleri ve Tutumları... 35

3.1.2. Baby Boomers Kuşağının İş Değerleri ve Tutumları ... 36

3.1.3. X Kuşağı Çalışanlarının İş Değerleri ve Tutumları... 38

3.1.4. Y Kuşağı Çalışanlarının İş Değerleri ve Tutumları... 39

3.1.5. Z Kuşağı Çalışanlarının İş Değerleri ve Tutumları ... 40

3.2. Y Kuşağının İş Alanı Özellikleri ... 42

3.3. Liderlik ve Y Kuşağının Liderliğe Bakışı ... 44

3.4. Yöneticinin Y Kuşağı İle İletişimi ... 46

3.5. Y Kuşağına Yönelik Eleştiriler ... 48

IV. BÖLÜM ... 51

ARAŞTIRMA BULGULARININ ANALİZİ... 51

4.1. Teorik Model ve Hipotezler ... 51

4.1.1. Faktör Analizi... 52

4.1.2. Bağımsız Örneklem T Testi ve Anova Testi ... 54

4.2. Hipotez Testleri ... 55

4.2.1. Betimleyici İstatistiklere İlişkin Bulgular ... 55

4.2.2. Faktör Analizi Sonuçları ... 92

4.2.3. Ölçeklerin Güvenilirliğine İlişkin Bulgular ... 95

4.2.4. Ölçeklerin Demografik Özelliklere Göre Farklılıklarını İçeren Bulgular ... 96

V. BÖLÜM ... 100

SONUÇ VE ÖNERİLER ... 100

(15)

ix KISALTMALAR VE SİMGELER SAYFASI

C: Cilt

Kats.: Katsayı

S.B.E. : Sosyal Bilimler Enstitüsü USA: United State’s of America v.b.: ve benzeri

(16)
(17)

x TABLOLAR

Tablo 1: Türkiye’de Kuşaklar ... 8

Tablo 2: Çatışma Nedenleri ... 27

Tablo 3: İş Değerlerini Tarihsel Gelişimi ... 35

Tablo 4: Bebek Patlaması Kuşağının İş Değerleri ... 37

Tablo 5: X Kuşağının İş Değerleri ... 38

Tablo 6: Z Kuşağı İş Değerleri ... 42

Tablo 7: Betimleyici İstatistiklere İlişkin Bulgular ... 55

Tablo 8: Meslekten Memnun Olmanın Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 57

Tablo 9: Şu An Çalıştığı İşten Memnun Olma Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 59

Tablo 10: Bulunduğu İş Yerinin Mesleki Beklentilerini Karşılama Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 61

Tablo 11: İşinde Başarılı Olma Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 62

Tablo 12: İş Yerinde Üretkenliği Sağlayabilecek Koşulların Bulunması Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 63

Tablo 13: İnsanlarla İletişim Düzeylerinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı . 65 Tablo 14: İş Hayatına İlişkin Kurallarla Uyumlu Olma Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 66

Tablo 15: İş Hayatındaki Kuralların Gerekliliği Fikrinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 67

Tablo 16: Çalışma Arkadaşlarıyla Sorunlar Yaşama Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 69

Tablo 17: İş Hayatında Disiplinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 70

Tablo 18: İş Hayatında Ekip Çalışması Gerekliliğinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 71

Tablo 19: İş Hayatında Ekip Çalışmasına Yatkınlığın Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 73

Tablo 20: Çalışma Hayatında Karşılaşılan Sorunlara Karşı Tepkinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 74

Tablo 21: İşini Kaybetme Fikrinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 76

Tablo 22: Otorite Gerekliliğinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 77

Tablo 23: Toplum ile Uyum İçinde Olma Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 79

Tablo 24: Toplumsal Kurallara Yaklaşımın Demografik Özelliklere Göre Dağılımı 80 Tablo 25: Yaşadığı Toplumdan Hoşnut Olma Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 82

Tablo 26: Kendini Toplumda Önemli Hissetme Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 83

(18)

xi

Tablo 28: Anne-Babanın Düşüncelerini Değiştirme Fikrine Yaklaşımın Demografik

Özelliklere Göre Dağılımı ... 86

Tablo 29: Anne-Babanın Olaylara Yaklaşım Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 87

Tablo 30: Çocuklarla İlişkinin Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 89

Tablo 31: Kendini Güvende Hissetme Durumunun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 90

Tablo 32: Hayata Karşı Tutumun Demografik Özelliklere Göre Dağılımı ... 91

Tablo 33: Faktör Yükleri ... 94

Tablo 34: KMO ve Barlett Testi ... 95

Tablo 35: Faktörlerin Güvenilirlik Sonuçları ... 95

Tablo 36: Faktörler İle İkili Grupların Karşılaştırma Sonuçları ... 97

Tablo 37: Faktörler İle Çoklu Grupların Karşılaştırma Sonuçları ... 97

ŞEKİLLER Sayfa Şekil 1: Kuşak Döngüsü ... 9

(19)

1 GİRİŞ

Kuşak kavramı, Antik Yunan’dan ve Mısır uygarlıklarına kadar uzanan bir geçmişe sahiptir. Aynı dönemlerde yaşayan ve ortak özelliklere sahip olan insanların oluşturduğu gruplara kuşak adı verilmektedir. Kuşak kavramının temel ilkeleri ilk kez Alman sosyolog Karl Mannheim tarafından öne sürülmüştür. Dr. Karl Mannheim’a göre aynı kuşağa veya yaş gurubuna ait olmak demek toplumsal ya da tarihsel süreç içerisinde ortak bir konumu paylaşan bireyler anlamında kullanılmıştır ve böylece bireyler olası tecrübelerine göre belirli aralıklarla sınıflandırılmıştır (Mannheim, 1928). Kuşaklar birbirlerine yakın zamanlarda doğan insanların benzer özelliklerinin olması ve her bir kuşağın farklı özellikler taşıması, bu konu hakkında araştırmacıların ilgisini çekmiştir. Günümüz koşullarında farklı kuşakların iş yaşamında birlikte çalışmak zorunda olmalarından kaynaklı kuşaklararası çatışmaların yaşandığı görülmektedir.

Literatürde Y kuşağı ile ilgili birçok farklı çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalar, Y kuşağının özellikleri, diğer kuşaklarla ilişkileri ve kıyaslaması, Y kuşağının iş tatmini ve örgüte bağlılıkla ilişkisi, Y kuşağı ile ortaya çıkan yeni çalışma şekilleri olmak üzere çalışmalar bulunmaktadır. Bu çalışmaların genelinde Y kuşağının bir geçiş kuşağı olduğuna, Y kuşağının diğer kuşaklarla uyum içinde çalıştığına, kuşakların iş görme algısında yaşanan farklılıkların, yeni çalışma alışkanlıklarının ortaya çıkmasına neden olacağına, Y kuşağının kişilik özelliklerinde dolayı her ortamda ve her yerde mekân sınırlaması olmadan çalışabileceğine, kuşakların teknolojinin değişimiyle değişime uğradığını göstermektedir (Keleş, 2011: 209). İliç ve Yalçın’a göre, Y kuşağının farklılaşan iş değerleri ve iş hayatına karşı algıları 2017 yılında yapılan yeni bir çalışma olmasıyla bu çalışmanın iş hayatına katkıları, liderlerin kuşakları algılayış biçimlerinin ne kadar önemli ve doğru olmasının faydaları ve liderlerin bu sayede işletmenin verimliliğinin nasıl arttırdıklarına değinilmiştir ( İliç, Yalçın, 2017: 12).

(20)

2

Günümüz iş hayatında çalışmak zorunda olan beş farklı kuşak bulunmaktadır. Bu kuşaklar; sessiz kuşak, geleneksel kuşak, X kuşağı ve Y kuşağıdır. Z kuşağı ise daha henüz iş hayatına girmemiştir. Bu kuşakların birbirleriyle yaşadıkları sorunların temelinde sosyal hayat ve çalışma hayatı yer almaktadır. Kuşakların sorunlarının en önemlisi ise kuşakların iş görme algılarının farklılıkları, yeni çalışma özellikleridir. Çalışma yaşamına en son katılan kuşak olan Y kuşağının, kişilik özelliklerinden dolayı, her an her yerde çalışabilme arzusu da beraberinde gelmiştir. Bu arzunun çözümü olarak mobil hayat kavramı doğmuştur.

Y kuşağının teknolojiye olan düşkünlüğü diğer kuşaklara göre çok daha fazladır. Y kuşağı insanların iş hayatındaki yeri her geçen gün değişmektedir. İş hayatında, teknolojiyi aktif bir şekilde kullanmalarından dolayı, diğer klasik çalışma ortamlarına çok hızlı bir uyum sağlayamamaktadırlar. Teknolojik gelişmelerle bağlantılı olarak kısa süre içerisinde Y kuşağı çalışanlarının yönetim kadrolarında yerini alması beklenmektedir. Gelişen ve sürekli değişime uğrayan iş hayatı teknolojiyi çok iyi kullanan, iyi eğitimli, yüksek donanımlı ve hızlı çalışanlara ihtiyaç duymaktadır. Bu özelliklere günümüzde en uygun olan kuşak Y kuşağıdır. Bu nedenle bu kuşağı cezp etmek ve işletmeye olan bağlılığını arttırmak ancak çalışma koşullarının yeniden değerlendirilip daha iyi hale getirilerek sağlanmalıdır.

Y kuşağının iş hayatındaki varlığının artması, diğer kuşaklar arasındaki farklılıkların daha da ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Çalışma hayatındaki bu farklılıklar sonucunda Y kuşağının, aktif ve başarılı iş hayatına sahip olması ve kadınların da iş hayatına bu kuşakla birlikte kazandırılması bu kuşağın farklılığını ve yapabileceklerinin ne boyutlarda olduğunu bizlere göstermektedir.

Bu çalışma, beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, kuşak kavramı, kuşak çeşitleri ele alınmıştır. İkinci bölümde, kuşakların sosyo kültürel özellikleri ve kuşaklar arasında yaşanan çatışmalar ve çatışmaların önlenmesi için yapılması gerekenler anlatılmıştır. Üçüncü bölümde ise, farklı kuşakların iş hayatına bakışları, iş değerleri ve tutumları ve özellikle Y kuşağının iş değerleri, yöneticilerin Y kuşağına yaklaşımları, Y kuşağına yönelik eleştiriler anlatılmıştır. Dördüncü bölümde ise, 170 kişiye uygulanan anketlerin analiz sonuçları ve hipotezleri gösterilmiştir. Beşinci

(21)

3

bölümde ise, çıkan analizler doğrultusunda, sonuçlara ve önerilere yer verilmiştir. Genel anlamda, Y kuşağı üzerinde durulmuş, Y kuşağının, çalışma ve sosyal hayattan isteklerine değinilmiştir. Diğer kuşaklardan farklılıklarının olup olmadığı da araştırılmıştır. Ayrıca, Y kuşağı çalışanlarının iş hayatına yaptığı etkilerinin neler olduğu da ele alınmıştır.

Araştırmanın Konusu, Amacı

Aynı dönemler içerisinde yaşayan bireylerin ortak özelliklere sahip olması aşikârdır. Fakat günümüzde farklı dönemler içerisinde yaşayan dolayısıyla farklı özelliklere sahip bireyler aynı iş yerlerini aynı yaşam alanlarını paylaşmaktadır. Bu durum bazen insanların kendi içlerinde veya çevreleriyle çatışma içerisinde olmasına neden olmaktadır. Bu çatışmaların en önemli kaynaklarından birisi de yeniçağa ayak uydurmaya çalışan iş ve toplum hayatının, iş hayatına en son katılan kuşak olan y kuşağının beklentilerini karşılamasına rağmen diğer kuşakların kişilik özelliklerine veya beklentilerine uyum sağlayamayacak olmasıdır. Buradan yola çıkarak Y kuşağının, iş hayatında sayılarının diğer kuşaklara göre giderek daha fazla artması ve daha üst düzeylerde görev almalarından dolayı bu konu üzerinde çalışılmıştır. Teknolojinin iş hayatında fazla girmesiyle ve Y kuşağının bu teknolojinin kolaylıklarını keşfetmesi, iş yükünün azalmasına neden olmuştur. Ayrıca, teknolojinin iş ve toplum hayatına sağladığı faydalarından en iyi yararlanabilecek olan kuşağın y kuşağı olduğu düşüncesi de bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır.Fakat iş hayatına daha önce atılmış olan ve nispeten teknolojiye uyum sağlamakta zorlanan X kuşağında ise, teknolojiye ve yeni düzene uyum sağlamak konusunda zorluklar yaşanabilecektir. Bu farklılık Y kuşağının iş hayatında daha aktif olarak yer almasına rağmen X kuşağının daha pasif olmasına neden olabilecektir. Bu durum farklı özelliklere sahip kuşakların iş ve toplum hayatında da farklılıklar görülmesine neden olabilecektir. Ayrıca yaş faktörü iş ve toplum hayatını etkileyen tek unsur olmamaktadır. Yaşa bağlı olarak değişebilecek olan diğer demografik özellikler de toplumsal ve iş hayatını etkileyen önemli unsurlar olarak karşımıza çıkabilecektir. Diğer bir ifade ile iş ve toplumsal hayat göstergeleri sadece yaşa bağlı olarak farklılık göstermemekte; diğer demografik özelliklerde iş ve toplum hayatındaki farklılığın önemli kaynakları olabilmektedir.

(22)

4

Bu çalışmada y kuşağının iş ve toplumsal hayat göstergelerine göre farklılık gösterip göstermediği belirlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca diğer demografik özelliklerinde toplumsal ve iş hayatına bağlı olarak farklılık gösterip göstermediği de araştırılacaktır. Bu amaçla, birincil veri toplama yöntemi olan anket uygulamasına başvurulmuştur. Anket soruları kişilerin toplumsal ve iş hayatını belirlemeye yönelik olacak şekilde oluşturulmuştur. Katılımcıların anket sorularına verdikleri cevaplardan elde edilen verilerden açımlayıcı faktör analizi yardımıyla ölçekler belirlenmiştir. Her bir ölçeği meydana getiren sorulardan yola çıkılarak ölçek isimlendirilmesi yapılmış ve faktör analizi sonuçlandırılmıştır. Daha sonra bu ölçeklerin demografik özelliklere göre farklılıkları belirlenmeye çalışılacaktır. Bu farklılıkları belirlemek amacıyla iki veya daha fazla gruba sahip faktörlerin belli bir ölçeğe göre farklılığını test eden anova ve t testine başvurulacaktır. Anova ve t testinden elde edilen veriler ışığında ölçeklerin kuşaklara göre ve diğer demografik özelliklere göre farklılığı bulunup bulunmadığı belirlenmiş olacaktır. Yapılan literatür taraması sonucunda; istisnalar olmakla birlikte y kuşağının iş ve toplumsal hayat anlayışları diğer kuşaklara göre farklılıklar gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmanın amacı; y kuşağının iş ve toplumsal hayat göstergelerinde farklılık taşıyıp taşımadığını belirlemektir. Bu amaçla ankette yer alan yaş değişkeninin iş ve toplumsal hayat göstergelerine göre farklılık taşıyıp taşımadığı tek yönlü Anova ve bağımsız örneklem t testi yardımıyla belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı doğrultusunda oluşturulan hipotezler ve hipotezleri desteklemek amacıyla benimsenen teorik model 4. bölümde ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Yaş faktörünün toplumsal ve iş hayatı göstergelerine göre farklılık gösterip göstermediği çalışmanın asıl amacını oluşturmakla birlikte çalışmada bazı alt amaçlar da belirlenmiştir. Katılımcıların cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, çalışma durumu ve gelir düzeyi ve meslek faktörleri de iş ve toplumsal hayat göstergelerine göre farklılık gösterip göstermediği çalışmanın alt amaçlarını oluşturmaktadır.

Araştırmanın Önemi

Gençlik; tüm tarihsel momentlerde hem yıkıcı hem de kurucu olarak yer almış bir öznedir. Bu öznenin zaman-mekân bağlamında ele alınması ve bilgisinin üretilmesi elzem bir husustur. Bir olgunun bilgisine sahip olmak aynı zamanda geleceğe yönelik

(23)

5

bir tahayyül içerir. Teşhis aynı zamanda tedaviyi ve tedavinin yöntemini içinde taşır. Bu anlamda ele alınan kuşak kavramı ve kuşak kavramının kronolojik incelemesi geçmişle gelecek arasında genel geçer bilgiye ulaşılmasının yanında farklı dönemlerin farklı paradigmalara sahip olduğu gerçeğini dikkate alarak; yürütülecek politikaların öngörüye sahip olmasının düzlemini ortaya koyacak. Bu girişim hayati bir öneme sahiptir. Ekonomik kalkınma iddiasını güçlü küresel bir özne olma amacıyla motive eden Türkiye’nin, üretimde başat rol oynayan Y Kuşağını stratejik yöntemlerle yönetmesi ve yaratıcı bir pozisyonda tutması gerekecektir. Bu araştırmanın önemi Y Kuşağının iş yaşamındaki özelliklerini, yeteneklerini, beklentilerini olumlu-olumsuz anlamda olanaklar ve sınırlılıklar çerçevesinde ortaya koyma gayreti daha önemli bir noktaya gelecektir.

Araştırmanın Metodu

Bu çalışmada iş ve toplumsal hayatın öncelikle yaş olmak üzere cinsiyet, medeni durum, eğitim durumu, çalışma durumu, gelir düzeyi ve mesleğe göre farklılaşıp farklılaşmadığı belirlenmeye çalışılmıştır. Böylece bu çalışma bir nedensel karşılaştırma araştırmasıdır. Nedensel karşılaştırma meydana gelmiş bir durumun veya bir olayın sebeplerini ve bu sebepleri etkileyen değişkenleri veya bir etkinin sonuçlarını belirlemeye yönelik bir araştırma türüdür. Nedensel karşılaştırma araştırmalarında hangi değişkende önce meydana gelen değişimin, diğer değişkende değişime sebep olduğu yani sonuçla ilgili değişkeni etkileyen nedensel değişkenin ne olduğu belirlenmek istenir. Bu araştırma yönteminde araştırılan olay araştırmacının müdahalesi dışında meydana gelmiştir. Denekler araştırılan duruma dâhildir. Böylece denekler çalışmanın hedef kitlesini meydana getirmektedir. Nedensel karşılaştırma araştırmalarında kurulacak hipotezler çok geniştir. Araştırma sonucunda sonuca mutlak etki eden faktör veya faktörler belirlenemeyebilir (Büyüköztürk vd. 2008: 185-187).

(24)

6 Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları

Çalışmada kullanılan sorulardan yola çıkılarak açımlayıcı faktör analizi sonucunda ölçekler belirlenmiştir. Anket Kızılay Karanfil Sokakta 170 kişiye uygulanmıştır. Literatürde değişken sayısının fazla olmaması durumunda 100 ile 200 örneklem büyüklüğünün yeterli olduğu kabul edilmektedir. Pek çok araştırma için 30’dan büyük 500’den küçük örneklem büyüklüğü yeterli görülmektedir. Ayrıca, örneklem büyüklüğünün analize dâhil edilen ifade sayısının 10 katı örneklemin yeterli olduğu belirtilmiştir. Diğer bir ifade ile analize dâhil edilen ifade başına gözlem sayısı 10 olmalıdır. (Büyüköztürk, 2008: 85). Bu durumda örneklem büyüklüğünün yeterli olacağı kanısına ulaşılmıştır. Her bir örnekleme eşit seçilme olanağı verilerek seçilen birimlerin örnekleme alındığı yöntem olan basit seçkisiz örnekleme yöntemi kullanılarak örneklem belirlenmiştir. Çalışmanın uygulama kısmının Ankara’da uygulanmış olması, çalışmanın gerçekleştirildiği sokağın Ankara’da diğer bölgelere kıyasla daha işlek olması ve gençlerin (çalışmanın odak noktasını oluşturan y kuşağının) bahsi geçen bölgede yoğunlukta olması gibi nedenlerle çalışmanın uygulaması Kızılay Karanfil sokakta gerçekleştirilmiştir.

Araştırmada birincil veri toplama yöntemi olan anket uygulaması araştırmanın en önemli sınırlılığını oluşturmaktadır. Çalışmanın bulguları anket katılımcılarının cevapları doğrultusunda oluşturulmuştur. Böylece araştırmanın sınırlılıkları anket yönteminin sınırlılıklarını kapsamaktadır.

(25)

7 I. BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN KURAMSAL ÇERÇEVESİ

1.1.Kuşak Kavramının Tanımı ve Kuşaklar

Kuşak kavramının tarihsel geçmişine bakıldığında temellerinin Antik Yunan’a, bazılarında ise Eski Mısır Uygarlığına kadar ulaştığı bilinmektedir (Özer, 2013:123). Kuşak kavramı, 12. Yüzyılın ilk yarısında aslında kullanılmıştır. Kuşak, aynı dönemi yaşayan insanlardan oluşan anlamına gelmektedir. Latince kökenlidir. Generatiun kelimesinden batı diline geçmiştir. Türkçe’ de ise kuşağın karşılığı olarak nesil sözcüğü kullanılmaktadır. Arapça ve Osmanlıca da ise soy, seçere sözcükleri karşılık gelmektedir. Kuşak, yeni tanıma göre aynı yaştan insanların oluşturduğu topluluk veya gruptur. Kısaca jenerasyon da denilmektedir (Baydar, 2016: 17).

İnsanlar doğduklarından itibaren bir grubun parçası olurlar. Bu grup, toplumun kurallarına uymaya başlamaktadır. Tabi insanların ihtiyaçları zamanla değişime uğrar ve gruptaki insanların ihtiyaçları da buna bağlı olarak değişir. İnsanların, farklı zamanlarda yaşamaları, yaşadıkları ortamı farklı algılamaları ve yargılamaları, beraberinde değişimi ve gelişimi sağlamaktadır. Buradan yola çıkarak kuşak kavramı oluşmuştur. İlk kez 1952 yılında Karl Mannheim kuşak kavramını ele almıştır (Selçuk, Çınar, 2016: 5). Alman sosyolog kuşağı, insanların yaşamlarında nasıl bir sınıf ayrımı yaşarlarsa buna paralel bakış açılarının değişime uğradığını dile getirmiştir. Toplumsal açıdan oluşan sınıflarda, gelişim göstererek ekonomide, toplumda gruplar oluşturmuş ve kuşak kavramını oluşturmuştur. Kuşak kavramı, doğmak, ölmek, yaşam evresi, yaşlanma, emeklilik gibi durumları ifade etmektedir (Şalap, 2016:6).

Karl’dan sonra, Inglehart ve Strauss ve Howe bu kavramı ele almıştır. Inglehart kuşağı, farklı zamanlarda doğan ve büyüyen, yaşayan, o dönemden etkilenen insanların farklı değerleri ve inançlara sahip olmasından dolayı gösterdiği davranışları, hareketleri üzerinde etkili olduğunu söylemiştir (Gürbüz, 2015: 40). Strauss ve Howe ise, çok fazla bu kavramla ilgili tanım yapmışlardır. Bu tanımları Generations adlı çalışmalarında görmek mümkündür. Kuşak kavramı genelde doğan, büyüyen kişilerin o dönemdeki değerlerini gösteriş şekli olarak anlatılmıştır. Türk Dil Kurumu ise

(26)

8

kuşağı, belli bir yıl aralığında doğmuş, o döneme ait olayları, sorunları, görevleri ve kaderi paylaşan topluluklar olarak ifade etmektedir (http://www.tdk.gov.tr, 2017).

Tablo 1: Türkiye’de Kuşaklar

Kuşak Adı Dönem Türkiye'deki Oranı

Sessiz Kuşak 1927-1945 Ülke nüfusunun %6'sı

Geleneksel Kuşak 1946-1964 Ülke nüfusunun %18'i

X Kuşağı 1965-1979 Ülke nüfusunun % 21'i

Y kuşağı 1980-1999 Ülke nüfusunun %34'ü

Z Kuşağı 2000-2010 Ülke nüfusunun %16'sı

Alfa Kuşağı 2010 yılı ve sonrası doğanlar Ülke nüfusunun %5'i Kaynak: Çakmak ve Çelik, 2016

Kuşak kavramı, İbn-i Haldun’un da dikkatini çekmiştir. İbn-i Haldun’a göre belli bir toplumda varoluş şekli, deneyimleri, sosyalizasyonları, ihtiyaçları, nitel değişikliklerinin ortaya çıkması kuşak kavramını ortaya çıkarmıştır. Kuşak kavramı toplumun var oluşuna göre oluşmaktadır. Mannheim ise, kuşak kavramını iç analiz aşamasından geçirmiştir. Bunlar; kuşak durumu, kuşak bütünü; kuşak birimidir (Özer,2013:120). Kuşak, o anki durumu ifade etmektedir. Kuşak durumu, aynı zaman diliminde sosyal olayları yaşayan kuşak, kuşak bütünü, tarihsel ve sosyal olaylara karşı birlikte somut tepkiler vererek aralarında bir bağ kurulan kuşak, kuşak birimi ise; kuşağın tarihsel ve sosyal olaylar karşısında özel muhalif durumu ifade etmektedir. Kuşakta önemli olan aynı yaş aralığında olmak veya aynı dönemi paylaşmak önem arz etmektedir (Erol,2011:300). Kuşakta yaş aralığına dikkat edilmelidir. Aynı olayları yaşayan kişilerin, değer ve inanç sistemlerini yorumlama şeklinde olgunlaşma yaşandıkça değişime uğrayacağı sürekli vurgulanan önemli bir ayrıntıdır. Kuşak kavramında sosyolojik açıdan kültüre vurgu yapılmaktadır. Ulusal alt kültürün ve kolektif ortak bilincinde kuşak dönemini tarafından oluştuğu ifade edilmektedir.

(27)

9

Şekil1: Kuşak Döngüsü Kaynak: Önder, 2012: 5

1.2.Sessiz Kuşak- Savaş Kuşağı(1925-1945)

Sessiz kuşağın diğer adı savaş kuşağıdır. 1900 ile 1945 yılları arasında yer alan dönemdir. Birinci dünya savaşı, 1929 ekonomik sorunları ve 2. Dünya savaşı bu dönemin en önemli olaylarını oluşturduğu için bu kuşağa savaş kuşağı adı verilmektedir. Gelenekselciler bu kuşağa ayrıca sessiz kuşak adı da vermişlerdir. Çünkü bu kuşaktaki insanlar olaylara karşı hep sessiz kalmışlardır (Önder,2012:7). Bu kuşaktaki insanlar yaşanan sorunlara ve olumsuzluklara hep tepki göstermeden, kabullenerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Dönemin ekonomik sorunları, açlık, işsizlik, kıtlık, tasarruf etme zorunluluğu gösterilmektedir.

İnsanlar sürekli baskı içindedirler. Bu baskılara karşı sürekli tedbirli olmayı tercih etmektedirler. Bu kuşak risk almayı istememektedir. Büyük olaylar yüzünden hiçbir zaman ferah bir dönem yaşayamamışlardır (Tolbize, 2008: 14). En büyük sorunların içerisinde kendini bulan bir kuşak olma özelliğine sahiptir. Bu sorunlardan

• 1981-2000 • Patlama Kuşağı Olgun • X Ergen

• Y Doğdu • 2001-2020

• Patlama Kuşağı Yaşlı • X Olgun

• Y Ergen

• 1961-1980 • Patlama Kuşağı ergeni • X Doğdu

• 1946-1960 • Patlama Kuşağı Doğdu

Kriz

Sonrası

Uyanma

Dönemi

Uyanma

Sonrası

Kriz

Dönemi

(28)

10

dolayı bu dönemde yaşayan insanlarda başarı, güç, iyi bir sosyal konum için hırslanmış, tasarruf ilkesini benimsemiş, riskten kaçınmış, otoriteye karşı hep itaat etmiş, dengeli ve düzenli bir yaşam sürmek istemiş, sadelikten yana olmuş, geleneklerine bağlı kalmış, uyumlu davranışlar sergilemiştir (İnce,2018:8). Yaşamlarında olan olaylar yaşamlarına hep yön vermiştir. Yaşanan olaylardan hep korktukları için, tekrar yaşama korkusu içinde hep tedbirli bir yaşam sürmüşlerdir. Kendi yağlarında kavrulmayı, alınan kararları, sonuçları sorgulamamayı tercih etmişlerdir. Bu kuşakta aile yapısı ise, geniş ailedir (Macunovich,2000). Geniş ailede, komşuluk ilişkileri çok güçlüdür. Güven duygusu temel yaşam dayanaklarıdır. Toplumsal açıdan çok hassas ve çok çalışkanlardır. Yaşam için çalışmak temel felsefeleridir. Tek sorunları, yaşamlarını devam ettirmektir. Bu kuşak çok büyük acılar yaşadıkları için olgun kuşak olarak da adlandırılmaktadır (Mengi, 2012: 20). İnsanlar yaşadıkları dönemden kaynaklı sessiz ve acı içinde bir yaşam sürmüşlerdir. Günümüzde, emeklilik hayatını yaşayan ve sayıları sürekli azalan kuşaktır. Bu kuşak, gelecek kaygısı yaşayarak büyümüşlerdir. Türkiye’de Cumhuriyet dönemini yaşayan bu kişiler yürüyen tarih olarak da söylense yanlış olmaz. Ellerindekinin kıymetini bilen bu kuşak, tutumlu, itaatkar, kendi kişisel özelliklerini anne ve baba olduklarında da diğer kuşaklara empoze etmeye çalışmışlardır (Zemke,vd.,2000:45). Kendi dediklerini başkalarına kabul ettirmek için hep çaba harcamışlardır. Bu nedenle gelenekselcilerdir. Pratik zekâları fazladır. Eşsiz bilgileri sayesinde birçoğu çok iyi mevkilerde çalışmışlardır. Ayrıca bu kuşaktaki kişiler teknolojiden uzak yaşam sürmüşler ve şuanda teknolojik yeniliklere ayak uydurmaya çalışamamaktadır.

1.3.Baby Boomers Kuşağı (1946-1964)

Baby Boomer, Türkçe karşılığı nüfus patlamasıdır. 1946 yılından itibaren başlayıp, 1964 yılına kadar devam eden bir kuşağı temsil etmektedir. Diğer bir adı ise bebek patlamasıdır. 1946 ile 1964 yıllarında doğan kişileri kapsamaktadır. Bu kuşağa bebek patlaması denmesinin nedeni ise, ülkemizde bu yıllar arasında 8 milyon, ABD’de 78 milyon bebeğin doğmasından kaynaklanmaktadır. Dünya genelinde ise, 1 milyara yakın bebek doğmuştur (Torun ve Çetin,2015:138). Fazla bebeğin doğması, genç nüfus sayısını arttırmıştır. Dünya, iki büyük dünya savaşının ardından kalkınmaya çalışması altın çağ olarak adlandırılmasına neden olmuştur. Dünya

(29)

11

savaşlarında birçok insan ölmüştür. Ancak savaş sonrasında bebek doğumlarıyla bu nüfus sayısı tekrardan artışa geçmiştir (Karaaslan,2014: 41). Savaştan dolayı yaşanan ekonomik çöküntülerden dolayı birçok kişi bebek isteğini ötelemiştir. Ancak kötü durumların ortadan kalkmasıyla bebek doğumları artmıştır. Bu kuşak, kötü durumların ortadan kalktığının, yaraların sarıldığının, ekonomik sorunların yavaş yavaş geride bırakıldığını doğan bebek sayılarıyla göstermiştir. Bu kuşak dünyanın yeniden inşasını göstermektedir (Seçilmiş, Köz, 2015: 70). Herkesin barışçıl ve iyimser olduğunu, savaştan sonra fırsatların çoğaldığı bir dönem olmuştur.

Bu kuşağın insanları, çalışmak için yaşarlar, azimli, kararlı, kariyerlerinde ilerlemek için elinden geleni yapan, işverenlerine saygılı, değişimlere ayak uydurmakta ve öğrenmekte zorluk yaşayan bir kuşaktır (Altuntuğ,2012:207). Yaşadıkları zorluklardan yılmayan, yeni şeyler üretmek, ailelerinden daha önemli olan insanları kapsamaktadır. Üretken toplumlardır. Çalıştıkları işlerde çok uzun süre kalabilirler, sadakatleri çok yüksektir. İşkolik olmaları, iş ile aile dengesini kuramamaları olumsuz yönleridir (Demirkaya,vd.,2015:189). Bu nedenle ya işe daha çok önem verip, aileden uzaklaşmaktalar veya işe gereken önemi vermeyip, ailelerine çok fazla önem verirler. Bu aradaki dengeyi kuramamaları iş hayatında veya aile hayatında sürekli sorun yaşamalarına neden olmuştur. Grup çalışmasına önem vermektedirler. İnsanlar bu kuşakta kendilerini kanıtlama ve bir yerlere gelme çabası olan ilk kuşak olma özelliğine sahiptir. Kavga ve çatışma ortamlarını sevmezler. Bu dönemde ekonomik gelişmeler yaşanmıştır. Maddi sıkıntılar yaşamadan büyüyen bir nesildir. Kendi öz benliklerini aramaktan asla vazgeçmemişlerdir (Ölçüm, Polat, 2016:365). Sürekli kendilerini geliştirmek ve kendi benliklerini keşfetmek adına mücadele eden bir kuşaktır. Öğrenmeye açlardır.

1.4. X Kuşağı (1965-1979)

X kuşağı ilk kez İngiltere’de bir kadın dergisinde kaleme alınmıştır. Yazar Jane bu kuşağın 1965 ile 1979 yıllarında doğan kişilerin oluşturduğu bir kuşak olduğunu yazmıştır. Bu kuşağın üst sınırı 1982’lere kadar uzanmaktadır. Alt sınır olarak da 1963’lere kadar düşmektedir. Bazı kaynaklarda ise üst sınır 1979, alt sınır ise, 1965’tir (Kayacan,2016: 85). Bu kuşak “nüfus azalması kuşağı” olarak da adlandırılmıştır.

(30)

12

Çünkü bu kuşakta nüfus sayısında az da olsa bir azalma söz konusu olmuştur. Ülkemizde bu kuşağa ayrıca “ara kuşak” da denmiştir. Çünkü bu kuşak geçiş dönemi çocuklarından oluşmuştur (Yiğit, 2010: 80). İki kuşağında özelliklerini barındıran farklı bir kuşaktır. Bunun nedeni yaşadığı ortamda teknolojinde hızla gelişmesi etken rol oynamıştır. Bu kuşakta birçok değişim ve gelişim yaşanmıştır. Bu kuşağın diğer adları ise, patlama sonrası kuşak, tembel kuşak, gölge kuşaktır. Bu kuşaktaki insanlar sonuç odaklı, becerikli, zorlukların üstesinden gelen teknik yeteneklere sahip, gelişimlere olumlu bakan, ciddi insanlardır. Ancak fazla ciddiyetti sevmemektedirler. Siyasi partileri bağlılıkları azdır (Engizek ve Şekerkaya, 2016: 248). Çünkü siyasi yaşamın sürekli değiştiğine inanmışlardır. Politikaya sürekli kuşkuyla bakmaktadırlar. Bu kuşaktaki dönemde işler küçülmüş, durgunlaşmış, işsizlik artmış, daha az gelirle büyümüşlerdir. Paranın olmaması motivasyonu düşüklüğüne neden olmaktadır (Koç, vd. 2016: 70).Bu kuşaktaki insanlar, küresel düşünme yeteneğine sahip, dengeyi iyi kurabilen, teknolojiyi iyi anlayan ve geliştiren, eğlence ve boş zamanını iyi değerlendiren, gayri resmi olmayı ve rahatlığı seven, kendine aşırı güvenen, faydacı, çeşitlilik yaratan kişilerden oluşmaktadır.

Bilgisayar konusunda okuryazar olan ilk kuşak olması ayrı bir önemli husustur. Geçmiş kuşaklarda televizyon iletişim aracı iken, bu kuşakta videokaset, bilgisayarın yavaş yavaş herkese ulaşması, kablolu televizyonun yaygınlaşması söz konusudur (Aygenoğlu,2015: 15). Teknolojik kavramlarda değişim yaşanmıştır. Bilgisayarın herkes tarafından talep edilmesi gibi.

Teknolojiyle daha iç içe olmuşlardır. E-mail, telefon yaygınlaşmıştır. Bu dönemin en büyük iki büyük işletmeleri Apple ve Microsoft’un kurucuları da bu dönemin adamlarıdır. Apple’ın kurucusu Steve Jobs ve Microsoft Kurucusu ise Bill Gates’in bu kuşağın gelişimine katkıları çok büyüktür. Amazon’un kurucusu, Youtube’un kurucuları da bu dönemde doğmuşlardır. Twitter’ın kurucusu JackDorsey’de bu kuşaktandır. Bu dönemde Berlin duvarı yıkılmış, komünizm akımı başarısız olmuş, körfez savaşlarının etkileri, AİDS bu kuşağın önemli olaylarıdır. Bilgisayar yaygınlaşmıştır (Etlican,2012: 7). İnternet ise, yavaş yavaş günlük yaşantımıza girmeye başlamıştır. Ülkemizde ise bu dönemde siyasal darbeler

(31)

13

yaşanmış, sağ-sol çatışmaları sonucunda iki kutba ayrılmalar olmuştur. 1974 yılında ise Kıbrıs Barış Harekâtı başlamış, enerji krizi yaşanmış, gıda kuyrukları gibi önemli olaylar damgasını vurmuştur. Arabesk müziği ortaya çıkmıştır (Babaoğlu,2015: 10). Kültürel ve sosyal alanda da değişimler insanlar üzerinde değişimlere neden olduğu görülmektedir. Mizah dergileri yayınlanmaya başlamıştır. Kadınların iş yaşamında etkinliği başlamıştır. Buna paralel ev yaşantılarında sorunlar başlamıştır. X kuşağı çocukları ilgiden uzak büyümüşlerdir. Anne ve babalarının aynı anda çalışması çalışan anne-baba çocuğu kavramını doğurmuştur. Bu dönemin çocukları daha rahat, daha uyumlu, bağımsız olma duygusunu taşımaktadırlar. İş yaşamında kendine güvenen bağımsız kişilerdir. Ancak ailelerine karşı duydukları sadakati gösteremeyen nesildir (Karaaslan, 2014: 49). Ailelerine, işlerine verdikleri değeri gösterdikleri kadar gösterememeleri bir eksikliktir. X kuşağında birçok krizle mücadele eden insanların, işten çıkarılması, sadakat duygularını ortadan kaldırmıştır. Bu kuşaktaki insanların çalışma arkadaşlarına olan bağlılıkları, işletmeye olan bağlılığının önüne geçmiştir. Bu kuşak eğlenmeye, geniş ve küresel düşünmeye ve farklılaşmanın gerekli olduğuna vurgu yapmıştır. Bu kuşaktaki insanların en belirgin özellikleri birçok işi aynı anda yapma yeteneklerine sahip olmaları ve yaşamak için çalışmaları olarak söylemek doğru olacaktır (Babaoğlu,2015: 19). Çalışmayı seven, yaşamlarının devamlılığı için çalışmaktan başka çarelerinin olmadığını düşündükleri bilinmektedir.

1.5. Y Kuşağı(1980-2000)

Y kuşağı, 1980’den sonra doğan kişileri kapsamaktadır. Tam bir tarih aralığı aslında 1980 ile 2000 arasındadır. İletişim ve internet teknolojisi yeni çıkmış ve yaygınlaşmıştır. Teknolojiye merak duyan bir kuşaktır. Yaşamlarının büyük bir çoğunluğunu teknolojik iletişim araçlarıyla geçiren bir nesildir (Sarı, vd., 2015:4). Y kuşağının birçok farklı ismi vardır. Bunlar; gelecek Kuşak, Milenyum Kuşağı, Nükleer olmayan aile kuşağı ve Siber kuşak olarak saymak mümkündür (Kavalcı, Ünal, 2016: 1030).Y harfi kullanılma nedeni ise, İngilizce ’de neden anlamına gelen WHY sözcüğünden almıştır. Bu kuşağın insanları yaşamı sorgulamaktadır. Eleştirel bir yapıya sahiptir. Meraklı, araştıran, kafasına uymayanı kabul etmeyen bir kuşaktır.

(32)

14

İlk kez 1993 yılında kullanılmıştır. Amerika’da bu kuşağı etkileyen olaylar; Kennedy Suikastı, İnsan hakları ve kadın hakları hareketlerinin artması, uzaya seyahatlerin başlaması, Vietnam savaşıdır (Kuyucu,2014: 58). İlk küresel kuşak olma özelliğini taşımaktadır. Bu kuşağın doğuşu tesadüfî değildir. Vietnam savaşının başlamasıyla ABD’deki iktisatçıların kontrol altında tutmak amacıyla X kuşağı planında olduğu gibi, dünya üzerinde etkiyi arttırmak adına yeni bir kuşak yaratma çalışmaları sonucunda oluşmuştur (Çemberci,vd., 2014:60). Bu kuşağın oluşmasında önemli konu başlıkları ise, teknoloji, iletişim, medenilik ve küreselleşme olarak belirlenmiştir. Y kuşağı insanları bilgisayar oyunları oynamaya başlamışlardır. Ülkemizde ise bu kuşağı etkileyen olaylar olmuştur. Bu olaylar ise; terör olayları, Irak savaşı, Körfez savaşı, internetin yaşama tamamen girmesi, cep telefonu, küreselleşme olarak sayılabilir (Akdemir, vd., 2013: 17). Eğitim çok önemlidir. Eğitimsiz kişiler bu kuşakla uyum sağlayamamaktadır. Bu kuşak diğer kuşaklara göre çok daha fazla okuryazardır. Teknoloji kullanım düzeyi ise, oldukça yüksektir. Kariyer fırsatları da okuryazarlığın yüksekliğiyle paralel olarak daha yüksektir. Girişimcilik ruhları çok fazladır. Bütün işlerde dünyaya olumlu katkı sağlaması için birçok proje yaparlar. Y kuşağı insanları işi olsun olmasın hep bilgisayar başındadırlar. Birçok işi aynı zamanda yaparlar. İyi yönetildikleri ve yönlendirildiklerinde muhteşem işler çıkartılar (Keleş,2011:131). İşleri hızlı ve farklı yapma özellikleri doğdukları dönemden kaynaklanmaktadır. Kendilerinden emin ve bağımsız hareket etmeyi severler. Samimiyet olmayan yerde asla uzun süre çalışmazlar. Eğlence ve boş zaman onların yaşamları için gerekli ve önemlidir. Bunun yanında takdir görme, ödeme ve prim beklentileri de fazladır (Albayrak, Özkul, 2013). Bu dönemdekiler, şiddet, terör, uyuşturucu olayları içinde büyümüşlerdir. Bu dönemin anne ve babaları ise sürekli kontrol altında tutmaya çalışan ebeveynler rolündedir. Bu nedenle bu ebeveynlere helikopter adı verilmiştir (Kayabaşı, vd. 2016: 35).

1.6. Z Kuşağı (2000-)

Alfabenin son harfini simgelemektedir. Y kuşağını takip eden kuşaktır. Kristal kuşak veya internet kuşağı olarak da adlandırılmaktadır. 2000’den sonra doğanları kapsamaktadır. Yalnızca kendilerini düşünen kuşaktır. Kısaca bencil bir kuşak denilebilir. Gelecekte yalnız yaşayacaklardır. Yeni sessiz kuşak olarak da

(33)

15

adlandırıldığı görülmektedir. Bunun nedeni ise yalnızlaşmalarıdır. Bu yalnızlaşmanın temelinde ise teknolojiyi kendilerine arkadaş kabul etmeleri gösterilmektedir. Ayrıştırılan kuşaklar arasında en son kuşak olma özelliğine sahiptir (Mengi, 2009: 56). En büyüğü 17 yaşındadır. En küçüğü ise ilkokul çağındadır. Şu anda ekonomik özgürlükleri yoktur. Ancak birçok konuda aileleri kadar söz sahipleridir. İnternet çocukları olmalarından dolayı ellerinde akıllı telefon ve tabletleri düşürmeyen, sosyalleşmeleri zayıf, yalnız insanlardan oluşmaktadır. İnternetsiz, akıllı telefonsuz yaşamalarının anlamsız olduğunu düşünmektedir (Kavalcı,2015: 90). Kendilerini diğer kuşakların yerine koyduklarında, teknolojisiz bir ortamda nasıl yaşadıklarını anlamada güçlük çekerler.

Sosyal medyada zaman geçirmekten dışarı çıkmamaktadırlar. Bu nedenle fiziksel ve ruhsal sorunların çok küçük yaşta başladığı görülmektedir. Bilgi çağının içinde doğmuşlardır. Öğrenmeye en açık insanlardan oluşmaktadır. Daha donanımlı, meraklı yetişmektedirler. Teknolojiye bağlılıkları fazladır. Araştırmacı, özgür, yenilikçi yapıları vardır. Ailelerini alışveriş konusunda yöneten ve yönlendiren kuşaktır. Zaman çok önemlidir. Her konuda, en ucuz, en hızlı olanı tercih etmektedirler. Araştırma ve kıyaslama yapmadan hiçbir karara varmamaktadır (Stillman, 2018: 16). Bu nedenle genelde yanlış karar vermezler.

(34)

16 II. BÖLÜM

KUŞAKLARIN SOSYO- KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ

2.1. Kuşakların Sosyo-Kültürel Özellikleri

Sosyo-kültürel yapı toplumu ifade etmektedir. Aynı anda bir toplumu veya toplumsal bir grubu ve kendine özgü olan kültürü ilgilendirmektedir. Kuşakların sosyo- kültürel özellikleri dendiğinde, aile yapısı, eğitim sistemi, toplumsal değerlerdir (Avcı,2007:17). Kuşakları sosya-kültürel yapılarını dikkate alarak ele almak, kuşakları doğru anlamak ve kuşaklar arası farklılıkları ortaya koymayı kolaylaştıracaktır.

Şekil2: Sosyo- Kültürel Özellikler

Kaynak:Avcı, 2007:19

2.1.1. Aile Yapısı

Aile sözcüğü, Latince famulus, evcil köle anlamındadır. Famijia, tek efendiye bağlı olan kölelerin bütünüdür. Aile, kandaş ve kayınların topluluğu demektir.

Kuşaklar arası çatışmaya sosyo-kültürel özelliklerin etkisi fazladır. Sosyo-kültürel etkilerin en başında aile yapısı gelmektedir (Ozankaya,1979: 22). Aile, her kuşak için en özel ve en küçük yapı olarak gelenek ve görenekleri doğru anlaşılmalıdır. Bu sayede kuşaklar arası çatışmaların nedenleri daha doğru tespit edilmiş olacaktır. Kuşaklar

Aile Yapısı

Eğitim

Sistemi

Toplumsal

(35)

17

arası çatışmanın nedenlerinde gençlerin kimlik kazanması, bağımsızlığını elde etme isteği ve kendini ispat etme süreci vardır. Bu gençlerin biyolojik ve psikolojik açıdan gelişmeleri ise ailede başlamaktadır.

Bu yüzden sosyalleşmenin ilk başladığı yer ailedir. Ailede kuşaklar arası çatışmayı iyi yönetmelidir (Aile Yapısı Araştırması, 2011: 57). Aile; anne, baba, çocuklardan oluşmaktadır. Ailedeki insanların sosyo-kültürel görevlerini ve biyolojik görevlerini yerine getirirken dikkat etmesi gereken sosyal bir kurumdur. Aile, çocukların ve gençlerin her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamanın yanında, eğitimle yetiştirmeli, ekonomik, psikolojik ve toplumsal görevleri de yerine getirmelidir. Çocuk, toplumsal rollerini aile içerisinde öğrenmektedir. Aile, çocuğun eğitimiyle onu geleceğe hazırlamaktadır (Sayın,1990: 48). Bu nedenle aile çok değerli ve önemlidir. Aile, içinde yaşadığı toplumun kültürünü yansıtmaktadır. Topluma ait değerleri, dünya görüşlerini, örf ve adetleri, aile sayesinde kişilere aktarmaktadır. Ahlak kurallarını da aile öğretmektedir. Böylece, iyi yetiştirilmiş kişiler, toplumla uyum sağlamaktadır. Aile içerisinde iletişim aile tiplerine ve ailedeki kişilerin kuşaklarına göre değişim göstermektedir. Aile tipleri, geleneksel aile, çekirdek aile, geçiş ailesidir. Geleneksel ailede üç kuşak bir arada yaşamaktadır. Bu ailede kararı veren büyük babadır. Çekirdek ailede ise, anne, baba ve çocuklardan oluşmakta ve insanlar arasında karar almada ve vermede eşitlikçilik ön plandadır (Dikeçliğil,1995: 28). Çekirdek aile yapısının oluşması, toplumda ekonomik zorluklardan kaynaklı olarak ailelerin fazla çocuk yapmak istememelerinden kaynaklanmaktadır. Ailelerde, iletişim önemli ve iletişimde duygudaşlık ön plandadır. Geçiş ailesinde ise, daha küçük bir aile yapısı vardır. Baba otoritesi biraz azalmış olup, baba ve oğul arası çatışmalar ortaya çıkmaya başlamışlardır. Değişik kişilik yapıları ortaya çıkmıştır (Şentürk, 2008: 35). Artık günümüzde çocukların yetenekleri ve becerilerini ön plana çıkaran özelliklere odaklanılmaktadır. Ailenin çocuk arasındaki etkileşimi etkilediği bilinmektedir. İletişim daha çok çift yönlü olmaktadır. Çocukların, aile dışında, arkadaş ilişkileri, okul ilişkileri de çocukların yapısını değiştirmektedir (Canatan, Yıldırım, 2009: 90). Bu durum çocukların gelişiminde ve eğitiminde sorunlara neden olmaktadır. Her kuşakta aile yapısı farklılaşmaktadır. Sessiz kuşakta, aile yapısı geleneksel aile yapısı görülmektedir. Sessiz kuşakta, anne, baba, büyük anne, büyük

(36)

18

baba ve çocuklar bir arada yaşarken, kuşaklarda yaşanan değişimler ailelerde nüfus azalmaya başlamaktadır. Bazı X kuşakların da halen kalabalık bir aile yaşantısı sürdürmeye devam ederken, bazı X kuşaklarında ve Y kuşaklarında çekirdek aile yapısı görülmektedir. Çekirdek aile yapısı gitgide yalnızlaşan kuşaklarda daha çok görülmektedir. Kuşaklar değiştikçe her kuşak aileye verdiği önem konusunda azalmalar söz konusu olduğu görülmektedir. Bu da kuşakların yozlaşmaya başladığının bir göstergesidir.

2.1.2. Eğitim Sistemi

Toplumda aileden sonra en önemli eğitim kurumu okullardır. Toplumun kültürünü yeni kuşaklara aktarmak için eğitim sistemi çok önemlidir. Eğitim sisteminin iyi kurulamadığı toplumlarda gelişme istenilen sonuçları vermemektedir. Toplumda şiddet fazlalaşmaktadır. İletişim azalmaktadır. Eğitimsiz toplumlarda kalkınma ve insanların refah içerisinde yaşaması mümkün olmamaktadır. Bu nedenle eğitim sistemi önce ailede başlar ve sonra toplumla şekillenmektedir (Seymen, 2017:420). Bu nedenle ailedeki kişilerin eğitimleri sonraki kuşakların temelini oluşturmaktadır. Kişileri topluma hazırlayan kurumlar aileden sonra okullar üstlenmektedir. Bu nedenle eğitim sistemi ne kadar güzel olursa, o ülkenin toplumu o denli güçlü kültürel yapılara sahip olacaktır. Eğitim sistemleri resmi ve resmi olmayan yollarla sağlanmaktadır. Basit toplumlarda, ailede eğitim sağlanırken, karışık toplumlarda, okul vb. farklı kurumlar eğitimi gerçekleştirmektedir (Seymen,2017:460).

Eğitim, kişilerin ortaklaşa gerçekleştirdikleri bir toplumsal etkinlik olarak ifade edilmektedir. İnsanların içinde doğup büyüdüğü ve yaşadığı toplumun değerlerini, tecrübelerini, bilgi birikimlerini, yeni kuşaklara aktarma süreci olarak ifade edilmektedir. İnsanların toplumsallaşmasını ve kişisel gelişimini, ilgi ve ihtiyaçlar açısından en üst seviyede çıkarmak sosyal süreçtir. Eğitim, yetişkin kişiler tarafından sosyal yaşama uyum sağlayamayan kişiler veya kuşaklar üzerine uygulanmaktadır. Eğitim, toplum düzenini ve birliğini sağlamak için çok gereklidir (Güngör, 2010: 13). Eğitimsiz toplumlarda her türlü düzensizlik, kötü olaylar yaşanması söz konusudur. Ayrıca toplumun kalkınması da yavaşlayacaktır.

(37)

19

Eğitim, okulda yapılan faaliyetleri kişinin içinde bulunduğu topluma uyumlu hale getirmeye yardımcı olmaktadır. Eğitim, kültür aktarma ve kişilerin sosyalleştirme fonksiyonu için gereklidir. Tüm toplumlarda uygulanabilecek evrensel ve ideal bir eğitim sistemi her zaman olmayabilir. Her kuşağın kendine özgü bir eğitim tipi vardır. Eğitimin karakteri, dine, siyasal yapıya ve toplumların teknolojik gelişme düzeylerine göre değişmektedir (Tezcan,1996:30). Hızla gelişen ve değişen teknolojinin kuşaklarda uygulamaları farklıdır. Bu yaşanan değişimlerden dolayı eğitimin niteliği de değişime uğramıştır. Toplumların değişmesiyle, ailelerin yeterli eğitimi tek başlarına vermekte yeterli olmadıkları, örgün eğitimi veren kurumların daha da arttırılmasını sağlamıştır. Eğitim, örgün eğitimle sınırlı kalmamaktadır (Aslankurt, 2013: 3-5). Günümüzde eğitimin yaşı yoktur. Her yaş grubundan eğitim olanakları devlet desteğiyle toplumdaki insanlara kolayca sunulmaktadır. Bu devletin sosyal devlet olma yolunda attığı en önemli adımdır.

Artık günümüzde sürekli eğitim gündemdedir. Genç kuşaklar, gelişme aşamasında olduğu sürece yeni gelişmeleri takip etmekte ve öğrenmekte daha hızlı olmaktadırlar. Bu da kuşaklar arasında çatışmaları daha da arttırmaktadır. Yaşlı kuşakların yeni gelişmeleri izlemesi ve öğrenmesi diğer kuşaklara göre zor ve yavaştır. Eğitim sürecinde yaşanan gelişmeler bu nedenle kuşaklar arası çatışmaların ve farklılaşmaların artmasını sağlamıştır (Tezcan,1996: 22). Bu durumu kontrol altına almak adına eğitimin ömür boyu devam ettiğini, bunun için hangi yaş grubunda olunursa olunsun kişilerin kendini geliştirmesi için yaşam boyu eğitime verilen önemin daha da arttırılması gerekmektedir. Günümüzde bu gelişmelerin kuşaklar arasındaki farkı en aza indirmek için yaşam boyu eğitim merkezlerinin açıldığı görülmektedir.

Eğitim sistemi, bilgi ve bilimdeki değişmeleri takip etmektedir. Bugünün lise mezunları, eski mezunlardan daha farklıdır. Genç kuşaklar ikili eğitim sistemi arasında sıkışıp kalmaktadırlar. Yani genç kuşakların aldığı modern eğitimle, yaşlı kuşakların verdiği eğitim arasında çelişkiler oluşmaya başlamaktadır. Bu durum kuşaklar arasındaki farklılığı, eğitim farklılığını ve aralarındaki anlaşmazlıkları, görüş ayrılıklarını oluşturmaktadır (Ergun,1994: 78). Toplumda ekonomik, toplumsal ve

(38)

20

kültürel kalkınmanın sağlanması için, eğitim şarttır. Kuşaklar arası çatışmaların azaltılması için, tüm kuşakların eğitimi sağlanmalı ve eğitimin eşit bir şekilde, sürekli sağlanmasına devam edilmelidir. Bugünkü eğitim sistemindeki sorun, toplumsal ve kültürel değerlerimizin gençliğe aktarılamamış olmasıdır.

Gençliğe aktarılan değerleri gerçeğe uymayan ve birbiriyle çelişen değerleri kapsamaktadır. Eğitim sistemimizi bu noktada toplumun ihtiyaçlarını ve kendi öz değerlerimizi benimsetmeye yönelik planlamalı ve uygulamaya konulmalıdır (Tezcan, 1996: 25).

2.1.3. Toplumsal Değerler

Toplumlar birbirine benzer davranış biçimlerine sahiptirler. Her toplumda sorunları çözmek ve kişiler arası ilişkileri düzenlemek üzere toplumsal değerlere ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumsal değerler, toplumsal kuralları kapsamaktadır. Kişiler arası ilişkiler bu kurallara göre gerçekleşmektedir. Kurallara uymayan kişiler toplum tarafından cezalandırılırken, uyanlar ise ödüllendirilirler. Toplumsal değerleri korurken, ahlak kurallarını da göz önünde tutmak gerekmektedir. Bütün toplumlarda ahlak kuralları bu nedenle çok önemlidir (Giddens, 2006:7). Ahlak kavramı oluşmayan toplumlarda, insanların iyi kötü algısını düzeltmek kolay olmayacaktır. Toplumsal değerler beğeniyle alakalıdır. İnsanlar toplumsal değerler içinde doğar ve bunlar içinde büyür ve bu değerleri benimserler. Toplumsal kuralların temelinde ise değerler yer almaktadır. Bazı kuralların iyi veya kötü olarak değerlendirilmesi ancak değerlere olan inançla bağlantılıdır. Toplumda kişilerin davranışlarını düzenleyen yine toplumsal kurallardır. Kişilerin ve toplumdaki diğer insanların toplumsal onaylarını almak çok önemlidir. İnsanların mutluluğu, kurallara uygun davranmasıyla ilişkilidir (Yapıcı, vd., 2012: 37). Mutlu insanlar beraberinde mutlu ve refah düzeyi yüksek bir toplumun oluşmasını sağlar. İnsanların belirli davranışları değerlendirirken, kendi ahlaki gelişimlerine de uyum sağlaması istenmektedir. Toplumsal değerler, insanların biyolojik olarak refleks niteliğindeki hareketlerinde değil, seçilmiş tavır ve hareketlerinde bulunmaktadır. Bu nedenle toplumsal değerler toplumdan topluma, aynı toplumda ise alt kültürlerde, kuşaklar arasında farklılık göstermektedir (Nirun,1991:100).

(39)

21

Toplumsal değerler insanlara yön vermektedir. İnsanların tavır ve hareketlerini belirlemektedir. İnsanların dış dünyayı algılama şekillerinde de etkilidir. Toplumsal değerler, ideolojilerin ve ahlaki yargıları belirlemeye yardımcı olmaktadır. Toplumsal değerleri çocuklara çok küçük yaşlarda aile ve sosyal çevre birlikte vermektedir. Çocuklar özellikle yaşadığı kuşağın sosyo-kültürel değerlerini benimser ve diğer kuşaklara aktarır (Seyyar, 2010: 45). Bu süreklilik arz eden bir durumdur. Kuşaklar aktarım yapmadığında, toplumda yozlaşmalar oluşmaya başlayacaktır. Toplumsal değerler, toplumdaki insanlar tarafından paylaşılan, ihtiyaçlarını karşılayan ve toplum için yararlı olan, beğenilen şeyleri gösteren bir ölçüt olarak tanımlamaktadır. Kuşaklar arası çatışmalarda da toplumsal değerlerin etkisi fazladır. Kuşakların çatışması, değer değişmelerinden kaynaklı olarak toplumsal sorunları oluşturmaktadır. Kültürün oluşturduğu değerlerle insanların gerçek davranışları arasında çatışma olması ve toplumdaki alt grupların birbiriyle çelişmesi kuşakların çatışmasını hızlandırmaktadır (Seyyar, 2010:166). Kuşak çatışmaları toplumun huzurunu bozacaktır. Birbirini sevmeyen anlamayan insanların iletişimsiz bir şekilde birlikte yaşamaları çatışmaları daha da arttıracak ve anlayışsız bir toplum oluşturacaktır.

Gençler, yaşlıların sahip oldukları davranışlara uymada sorunlar yaşamasıyla toplumsal sorunlar başlamaktadır. Bu uyumsuzluklar gençlerde daha fazladır. Çünkü gençler, yaşlıların değerlerini benimsemekte zorlanmaktadır. Toplumsal değerler mutlak değildir. Toplumlarda alt kültürlerin farklı değerleri vardır. Toplumsal değerler, gençler tarafından genelde olumsuz algılanmaktadır. Değerlerin değişimi, geçmişte bu kadar hızlı olmamıştır. Gelecek ise daha hızlı değişimleri ve değerleri beraberinde getirecektir (Aytaç,2002: 65). Gelecekten korkmadan ve özümüzü kaybetmeden değişime uyum sağlamak toplumsal başarı için gereklidir. Gelenekler her zaman eleştirilmekte, git gide yenileşmektedir. Modern çağda yaşanan değişimler, yeni kuşaklara değişik yaşam şekilleri arasında istediğini seçme veya kültürdeki değişik unsurlar ve yeni kalıplar içinde yeniden birleştirme olanağı sunmaktadır. İnsanlar yaşadıkları değerlere sahip çıkmalıdır. Bu değerleri arttırmalıdır. Her yeni değer bir önceki kuşak için ters algılanabilir. Bu da değerler arasında çatışmaya yol açacaktır. Çatışmanın ana noktasında değerlerin korunması önemlidir. Yeni değerlere genç kuşaklar daha kolay uyum sağlamaktadır (Aydın,2011: 29). Uyumu sadece genç

(40)

22

kuşaklar sağlar düşüncesi değişmeli, her kuşağın uyum sağlaması için bütün kuşakların birbirine yardım etmesi gereklidir.

Yaşlı kuşaklar ise, var olan değerleri değiştirmek istememekte, direnmektedirler. Teknolojinin gelişmesi ve değişmesiyle eski değer yargılarının ve yaşam anlayışının değişmesi zorunlu kılınmıştır. Kuşakların yaşanan ortak çevreye aynı düzeyde uyum sağlamak kolay olmamaktadır. Kendi kültürümüzde anne, baba ve büyüklere saygı duymak, küçüklere sevgi göstermek söz konusudur. Kültürel değişmelere ailede önem verilen değerler yer almaktadır. Toplum olarak değerlerimize bağlılığımız çok yüksektir. İnsanlar değerler ve sosyal yaşamda karşı karşıya kaldıkları değerlerle çelişkiye düşmektedir. Ev içerisinde geleneksel değerler hâkimdir. Bu değerler kuşaklar değişse de değişime uyum sağlamak zorunda kalsa da toplum için önemliliğini halen korumaya devam etmektedir.

2.2. Kültür ve Kuşaklar Arası Çatışma

Kültür, zihnin genel durumu, alışkanlığı, sanatın genel yapısı, maddi, manevi ve fikri bütün yaşayış şekilleri şeklinde farklı tanımlamaları yapılmıştır. Her toplumun maddi ihtiyaçlarının giderilmesi için teknolojiyle beraber insanlar arası ilişkilerin düzenlenmesi gerekmektedir (Kaya,2005: 14). Bunun için kurallar, örf, adet ve inançlardan oluşan bir sistem bulunmaktadır. İnsanların yaşamları boyunca biyolojik, sosyolojik, psikolojik ve toplumsal istekleri karşılanması gerekmektedir. Bunlar; barınma, yeme- içme, korunma ve ailedir (Tezcan,2017: 18). Kültür, ihtiyaçların karşılanmasının dışında, hangi ihtiyaçların hangi ölçülere, değerlere ve kurallara göre oluşturulacağını belirler. Kültürü korumak, toplumun yok olmasını ve daha da güçlenmesini sağlamaktadır.

Kültür, gelecek kuşaklara aktarılmaktadır. İnsanların yaratıp geliştirdikleri her şey kültür kapsamındadır. Kültürün iki ana işlevi vardır. Birincisi koruyuculuk, ikincisi ise gelişme ve yenilemedir. Bu işlevler iç içe ve birbirini tamamlamaktadır (Aksoy,2000: 57). Kültürü olmayan toplumlar yok olmaktadır. Kültür, insanların birbiriyle etkileşimi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Her kuşak bir sonraki kuşağa kültürel yapıyı aktarmaktadır. Yeni kuşakların öğrendikleri değişmeler geçmişteki kuşaktan devir alınarak kültüre eklenmektedir. Kültür, hareketli, değişebilen

(41)

23

yapılardır. Yeni kuşakların ihtiyaçları kültürü değişmeye zorlamaktadır. Kültürde yaşanan değişimler farklı kuşaklarda farklı algılanmakta ve bazı olumsuzlukları da beraberinde getirmektedir. Yukarıda anlattığımız üzere dünyada beş farklı kuşak bulunmaktadır. Bu kuşakların yaşadıkları ortamları, yaşam şekilleri, eğitim durumları vb. birçok farklılıkları olduğu görülmektedir. Bu farklılığın temeli kültüre dayanmaktadır. Bu kültürün her kuşakta yok olmaya başladığı veya değişeme uğraması kuşaklar arası çatışmaların oluşmasına zemin hazırlamaktadır. O zaman çatışma kavramı kuşaklar için önem arz etmektedir (Kaya,2005: 25). Çatışma olumsuz bir kavram olsa da, bazen kuşaklar arası iletişimi güçlendirmek adına olumlu katkıları olduğu unutulmamalıdır. Peki, çatışma ne demek sorusu akıllara gelmektedir. Çatışma ise, duygu, düşünce, çıkar ve amaç ayrılıklarıdır. İnsanların bulunduğu her yerde çatışma kaçınılmazdır. İnsanların ilişkilerinde hiçbir zaman yüzde yüz uyum olması söz konusu değildir. Bu yüzden, çatışma, toplumsal yaşamın doğal bir parçası olarak ifade edilmektedir (Yörükoğlu,1991: 95).

Çatışma, toplumsal yaşamın doğal bir parçasıdır. Her toplumda bir çatışma eğilimi söz konusu olduğunu Dahrendorf da söylemektedir. Bütün toplumlar güçlü olsun ya da olmasın kendi çıkarlarını, ön planda tutmaktadır. Bu toplumdaki toplulukların çıkarları da farklılık arz etmektedir. Bu çıkarların sonucunda çatışmalar yaşanmaktadır. Tüm toplumlar öncelikle kendilerini düşünmektedir. Fichter, çatışmayı, insan tarihinin büyük yaratıcı kuvveti şeklinde tanımlamıştır. Ona göre iki veya daha fazla kişinin birbirlerini reddetmesidir. Bu reddetme, karşılıklı yok etmeye çalışma veya etkisiz bırakma şeklinde anlamlandırmıştır (Tezcan,1981: 56). Çatışmanın insanları güçlendirdiğini savunmuştur. Her çatışma illaki yok edici özellikte olmak zorunda değildir. Çatışmalar, insanlar arası, kuşaklar arası, meslekler arası, siyasi partiler arası olan beşeri bir ilişki şeklidir. Simmel, toplumda insanları bir arada tutan ortak çıkarlar var olduğunu söylemektedir. Ortak çıkarların yanında farklı çıkarlarında var olduğunu da ayrıca söylemiştir. Ona göre iyi bir toplum çatışmasız toplum anlamına gelmemektedir (Yavuz,1974: 47). Çatışma her toplumda sürekli bulunmaktadır. Ona göre, bu çatışma hem olumlu, hem de olumsuz işlevlere sahip olmaktadır. Çatışmanın toplumsal ilişki ve karşılıklı bağımlılığı sağlaması ancak toplumu istikrara ulaştırarak mümkündür.

(42)

24

Çatışma, insanların bir araya gelerek örgütlenmesine, insanların arasındaki mevcut ilişkileri yeri geldiğinde güçlendirmesine, grup içi dayanışmanın gelişmesine yani, toplumsal yapının değişmesine neden olmaktadır (Kongar, 1995:225). Coser ise, çatışmanın işlevselliğine daha çok vurgu yapmıştır. Ona göre toplumdaki var olan ilişkinin temel değerleri sorgulamıyorsa olumlu, bu değerlere saldırıyorsa olumsuz işlev gördüğünü söylemektedir. Çatışmanın gerekli olduğuna, çatışmanın toplumun yararına doğru kullanıldığında toplumu ileriye taşıyacağı anlaşılmaktadır. Çatışma, toplumsal yapıya, topluma zarar vermediği sürece faydalıdır. Çatışmanın olumlu ve faydacı yönde gelişmesi, kişilerin karşılıklı olarak sorunlarını ortak bir paylaşımla analiz etmelerine, çatışmaya neden olan unsurları tespit etmeye ve buna bağlı çözümlerin uygulamaya geçirilmesine göre değişim göstermektedir (Elalmış,2011: 23). Çatışma, yeni koşullara uygun kurallara uyma mekanizmasıdır. Çatışmalar kuşaklararası farklılıklara neden olmaktadır. Geleneksel toplumlarda, insan ilişkileri birincil grup ilişkileri kapsadığı için, karşılıklı bağımlılıkların bulunmadığı, ilişkilerin daha çok güven esasına dayandığı, hatır, gönülle sağlandığı, işletmelerin uzmanlaşmadığı, para ekonomisinin ve bürokrasinin daha tam gelişmediği ve mekanik dayanışmanın görüldüğü toplumlardır. Modern toplumlar ise, modern öncesi toplum tipinden farklıdır. Bu toplumlar değişime uğramıştır (Aksoy,2000: 57). Değişim kaçınılmaz bir kavramdır. Günümüz toplumu, siyasal rejimleri, ekonomik yapıları, sanayileşme seviyeleri, toplumsal ve kültürel yapıları açısından farklılıkları bulunmaktadır. İleri teknolojinin hâkim olduğu bir topluluktur. Bu topluluklar da şehirleşmeler, mesleki farklılaşmalar, sosyal hareketlilikleri ve yaygın eğitim anlayışlarında farklılaşmalar yeni kuşakların oluşmasına ve bu kuşaklar arasında zıtlaşmaların başlamasına neden olmuştur (Anıl,2011: 33). Her kuşak bir önceki kuşağın kendisini anlamadığı, kendisini geliştirmediğini, değişimlere hızlı uyum sağlayamadığını düşünmeye başlamıştır. Bu nedenle kuşaklar arası çatışmalar olması kaçınılmazdır. Bu anlayışın değiştirilmesi kuşakların birbiriyle olan bağını daha da güçlendirebilir.

Şekil

Tablo 1: Türkiye’de Kuşaklar
Tablo 2: Çatışma Nedenleri
Tablo 4: Bebek Patlaması Kuşağının İş Değerleri
Tablo 8: Meslekten Memnun Olmanın Demografik Özelliklere Göre Dağılımı  Mesleğinizi seviyor
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Bunlar arsında en önemlileri mesleki rehberlik ve danışman- lık hizmetleri alanıyla ilgili bir eğitim ve konferans organizasyonu, yararlı kaynak- ların ve

Meslek seçimi ve işgücü piyasasına hazırlık sürecinde gençlerimizin kendilerini ve meslek- leri tanımaları, eğitim olanakları hakkında bilgi sahibi olmaları ve doğru

Küresel hastalık yüküne göre felç, psikolojik sorunlar veya görme engeli olan kişilerin ise 190 milyon (%3.8) ve 13 milyonu (%0.7) engel derecesi yüksek olmak üzere 95

Çalışma hayatında şimdiye kadar yer alan diğer kuşaklar hakkında az çok bilgi sahibi olan araştırmacılar ve iş hayatı mensupları için geleceğin insan kaynağı olacak

OPUS © Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi  579 Bu kapsamda duygusal emeğin derin davranış boyutunun birey ve örgüt açısından olumsuz sonuçları olan iş ve

Toplulukta kişilerin yaratıcı olarak iş görebilmesini, herkese temel eşit hak ve ödevler tanınmış olmasını, kişinin erdemlerinin toplumca ve toplumun tüm

İş hayatında yazılı ya da yazılı olmayan birtakım etik kurallara rağmen yine de etik dışı davranışlar görülmektedir. Bunları aşağıdaki

Meslek hayatında amirleriyle, iş arkadaşlarıyla veya kendisinden daha küçük mevkide bulunan kimselerle de ilişkileri olur.. Sanayici veya tüccara, alış veriş