CUMHURİYET
Tarihî Odalar: 12
Yazan; Halûk Y. Şehsuvaroğlu
İkinci meşrutiyet kararına
sahne olan tarihî oda
Yıldızda Vükelâ, Büyük Mabe yin dairesinde, yahud Küçük Ma beyin dairesindeki odalarımda toplanırlardı.
Küçük Mabeyine girilince soi koldaki salon, Vükelânın içtima oaasıydı. II. Abdülhamid, Rum eliliden alman haberlerle endişe- je düştüğü günlerde Said ve Kâ_ mil Paşaları Yıldıza çağırtmış ve paşalar bir iki gece geç vakitlere kadar bu odada, gelen telgrafları okumak ve Padişaha maruzatta bulunmakla vakit geçirmişlerdi
Başkâtib Tahsin Paşa diyor ki: Bir gece huzurdan avdet eder ken Küçük Mabeyin denilen va Sadrıâzam ile Vükelânm saraya geldikleri zaman oturdukları o- dalan da muhtevi olan dairenin önünden geçerken vükelâ odasını aydınlık gördüm. Halbuki Vüke lâ buraya gündüzleri gelirlerdi Geceleyin bu odada aydınlık ol ması orada ya Sadrıâzamta mev cudiyetine, yahud bir eııcü.nen-i ralâde bir hale" delâlet ederdi.
Kitabet dairesine giden yol ü- zeıinde Vükelâ dairesi bekçisi Halil Ağaya tesadüf ettim. A y . cimllğın sebebini sordum, Said Paşa var, dedi.
Said Paşanın böyle gece vakti saraya davet olunması Rumeli iş'erile alâkadar olduğuna şüphe yoktu.
Bunu müteakıb gecelerde bu aydınlık tekrar vardı. Gene Halil Ağa odada Said ve Kâmil Paşa ların bulunduğunu ve şifre kâ tibi Esad Beyin bunlarla Hünkâr arasında arz ve tebligata tavassut ettiğini söyledi.)
Bu görüşmelerden sonra ve va zıyetin aldığı nezaket üzerine II. Abdülhamid Said Paşayı Sadare te getirmiş ve yeni Sadrıâzam 23 temmuz 1908 perşembe günü (ber- muta d) saraya gelmişti.
C günlerde Yıldıza, Selânikten, Manastırdan, Kosovadan ve bazı mutasarrıflıklardan Kanunu Esa • sinir, ilânını istiyen telgraflar yağdırılmaya başlamıştı.
O sabah bu telgrafları birer bi - eı okutup dikkatle dinliyen Sul tan Abdülhamid, İzzet Paşa va. sıUsile Sadrıâzam Said Paşanın Vükelâ Meclisini derhal Mabe yinde toplatmasını irade etmişti. Süratle Yıldızda Vükelâ odasında toplanan Nazırlar, Rumeliden ge- ler telgrafları tetkike başlamış- liardı.
| Tarihî bir toplantı yapmış bu- I lunan (Heyeti Vükelâ) yüze ya nkın telgraf okumuş, Kümelideki (kumandanlar tenkid edilmiş, mü zakere asıl mevzuundan uzaklaş ılmış, Kanunu Esasi ilânı gibi teh
likeli bir bahse temas edilmekten (çekinilmişti. Bu arada Nazırlar (içeri gönderilen yemekleri yemiş, ^ ^ v e kahvelerini de Jçip Ur
müddet istirahat etmişlerdi Yemekten sonraki müzakereler de neticesiz kalmıştı. İzzet Paşa bu esnada yeni telgrafları heyete getiriyor ve Padişaha da Meclis te görüşülenleri bildiriyordu.
Nihayet görüşmelerin pek uza dığım gören II. Abdülhamid Mu- sahib Nadir Ağayı göndererek İz zet Paşayı çağırttı. Tahsin Paşa bu hatırasını da şöyle nakledi yor: (Hünkâr ayakta duruyordu. Karşısında İzzet Paşa ve ben sa kıt bekliyorduk.. Sultan Hanıid gözlerini sabit bir noktaya rek- zederek bir müddet düşündü.
Sonra İzzet Paşaya hitabla: «Kanunu Esasinin ilânı benim zamanımda olmuştur. Bunun mü. esfctei benim, bir müddet hasbeı lüzum mer’iyeti tatil edilmişti. Heyeti Vükelâya gidiniz, bunları söyleyiniz ve ilânı için mazbata
nın yazılmasını irade ettiğimi tebliğ ediniz» dedi. Bana da Mec lisi Vükelânın mazbatası gelin ce hemen getiriniz, emrini verdi, Muztarib ve meyus olduğu ha linden pek aşikârdı. Bana bu em
ri verdikten sonra salonun y a nındaki odaya çekildi.)
JBu irade üzerine Sadrıâzam Said Paşa uzun konuşmalara rağmen Diı türlü söylenemiyen hakikati oıtaya koymuş ve (bu kadar te- şebbüsat ve mekâtibatm mevzuu münferidi Kanunu Esasi değil mi, binaenaleyh mebahisi zaide- ıı ın terkile reyleri Kanunu Esasi bahsine tahsis lâzım gelmiyor ıııu, ıslahı idareye çarei münfire de bu değil midir?) diye sormuş, tu.
Bunun üzerine de Vükelâ Mec lisine derin bir sükût hâkim ol du. Tarihî odada tekrar Said Pa şanın sesi duyuldu. (Malûmu âii- lerinizdir ki marezu hacette sü kût tasdika masruftur. Binaen aleyh Kanunu Esasinin iadesi hakkında huzuru Şahaneye oır mazbata arzına karar verildi di yeceğim, muhalif var mı?)
Bunun üzerine (Kanunu Esasi mefsuh değildir ki iade olunsun, vakit ve hal icabınca muvakkaten tehir olunmuştu) diyenler oldu. Ve neticede tarihî mazbata kale- I
nıe alındı.
Ortalık kararmış, hademeler şamdanları yakmışlardı. Zaman zaman da odaya girip kahve ve şerbet getiriyorlardı.
Mazbatayı yazmak vazifesi TL
caret ve Nafıa Nazırı Zihni Pa şaya tevdi olunmuştu. Paşa, ay nanın yanındaki sandalyeye o- turup II. Abdülhamide arzolu- nacak Vükelâ -Heyeti kararını yazdı. Bu karara müsvedde ha linde mazbata da eklenmişti. 10 temmuz 1324 tarihini taşıyan Du tarihî vesikaların altında, Said, Abdurrahman, Kâmil, Ömer Rüş
tü, Hasan Fehmi, Tevfik, Mem- duh, Mehmed Ziya, Haşim ve Sakir Paşaların imzalan vardı
İzzet Paşa, Vükelâ Heyetinin r.ıîızbatasile kararını, Tahsin Pa şa huzurdayken Padişaha arzet. ti: (Hünkâr masasının başma o- turdu. Kalemi aldı ve mutadı o- larr tarih vaz’ı sureti'e mazbatayı tasdik ederek Tahsin Paşaya ver di. Hemen Sadarete tebliğ olun masını irade etti. İzzet Paşaya da, gidip Sadrıâzam Paşayı görünüz,
Başkâtib şimdi iradeyi tebliğ e- aecektir. Vükelâ da konaklarına gidebilirler.) dedi.
Paşalar yerlerinden birer birer kalktılar. Yüzleri gölgeliydi. V ü kelâ odasından ağır adımlarla çı • kıp Mabeyin dairesini terkettiler. Salonda7 yalnız ikinci bir iradeye îi.tizaren Said Paşa kalmıştı. İçe nde bir başka odada Sultan A b. dülhamid bulunuyordu.
Bu anlarda Padişahla, , mı kimbilir neler düşür dı? Paşa bu düşüncelerde mis "¡W odadaki çmgıray
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphar* Taha Toro«: Arcivi