• Sonuç bulunamadı

Aramızdaki eski İstanbulluların Eyübe dair anlattıkları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aramızdaki eski İstanbulluların Eyübe dair anlattıkları"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ıııııımımııııımııuı

f L

Aramızdaki eski İstanbulluların

Eyübe dair a n l a t t ı k l a r ı

ä

ranuzda yaşayan eski İs­

tanbulluların, geçmiş za­ manlara aid meraklı hi­ kâyeleri vardır. Yaşlan bir asra yaklaşan ve hafızalarını mu­ hafaza eden bazı hemşerılerunız, şeh­ rin semtlerini, eski âdetlerimizi, eğ­ lencelerimizi, şahid oldukları sıyası vak’alan doğru ve canlı bir şekilde

anlatmaktadırlar. . .

Ne yazık ki bunlar şimdiye kadar zaptedilmemiş, sadece eskiye aıd bir tecessüsle, yahud meraklı tarafları için dinlenip geçilmiştir. Halbuki iç­ timai tarihi etraflıca yazılmamış bir memlekette bu hâtıraların ehemmi­

yeti âşikârdır. (1). ..

Istanbulda uzun ömür su™"'* olanlardan biri Eyüblü, damacı hattat Rifat Efendi İdi. Dört sene kadar ev­ vel vefat eden Rifat Efendi, yüz ya­ şını geçmesine rağmen zindeliğini ve hafızasmı muhafaza ediyor ve Ab- dülmecid devrinden itibaren eski Istanbulu, semtleri, âdetlerde hatır­ lıyor, bazı siyasî vak alar hakkında da o günlerin ruh hâletini bütün ta­ zeliği ile anlatıyordu (2).

Rifat Efendinin çocukluğunda Eyüb Sultan Istanbulun kalabalık ve çok rağbet edilen bir semti idi. Kendi­ sinin hikâye ettiğine göre, Abdiil- mecid bahar mevsimlerinde cuma selâmlıklarına Eyübe gelir. Şah Sut­ tan tekkesini ziyaret eder ve bazı cumalar, Şeyh Necati Efendinin mi-

jafiri olarak orada yemek yerdi. Eyüb ziyaretgâhları, kibar yalıları, çarşısı ve bazı yiyecek maddelerile meşhurdu. Rifat Efendinin yaşadığı devirlerde Şyübün Bahariye semtin­ de, Dahiliye Nazırı Said Efendinin, Sürre Emini Vildan Paşanın. Rumeli Kazaskeri İbrahim Efendinin, Şeyh damadı Haşim Paşanın yalıları var- dı.Bir zamanlar damad Fethi Paşanın oturduğu Eyüb Sarayında Kırım Har­ binden evvel İstanbu.a gelen Prens Mençikof ile siyasî müzakereler ya­ pılmıştı. Bu saray ahşabdı Havaî ma­ vi boyalıydı. Büyük sofaları, salon­ ları gayet enli döşeme tahtalarile kaplanmıştı. II. Abdülhamid saltana tının ilk yıllarında harab bir halde

bulunuyordu. Buraya Doksan Uç

Harbi muhacirleri doldurulmuş ve saray bir müddet sonra yıktırılmıştı.

Rifat Efendinin çocukluğunda E- yübdeki oyuncakçı çarşısının bilhassa aynalı destileri, beşikleri, arabaları ve tefleri meşhurdu. Eyübün tabak­ hanesinde de pek mahir ustalar ça­ lışırdı. Tabakhane ustalarından biri aynı zamanda meddah olan Musta- faydı. Burada Zuhuri kolu oynatılır ve halk bu oyuna karşı büyük bir rağbet gösterirdi. Kavuklu meşhur Hamdi de Eyüblüydü

Rifat Efendi kendi yaşadığı devirde İstanbulluları eğlendiren meddahlar’

M E V L t D

Kıymetli eşim ve kıymetli babamız eski muharfblerden, emekli Kurmay Yarbay

TAHSİN ALAGÖZ’ün

.... —nnün kırkıncı gününe müsadif —.örtesi günü saat

- —*^rıde

Yazan: Halûk Y. Şehsuvaroğln

• •

*

Ne yazık ki bunlar şimdiye

kadar

zaptedilmiş,

sadece eskiye aid bir tecessüsle, yahud meraklı ta­

rafları için dinlenip geçilmiştir. H -ak. İçtimaî

tarihi yazılmamış bir memlekette bu hâtıraların

ehemmiyeti âşil -rdır

da anlatmakta, kahvehanelerde söy­ leyen bu meddahlar içinde aynı za­ manda tellâl olan Şükrüyü, İsmeti hatırlamaktadır. Şükrü, padişah hu­ zurunda da meddahlık eder, halk için Şebzadebaşmda söyle'dı Orada ayrı bir yeri vardı. Bu y»* e çoluk çocuk girmez, yalnız beyler efendiler gi­ derlerdi. (İsmet ölüyü güldürür yü- rüse insanın güleceği gelirdi.)

Aynı zamanda damacı olan Rifat Efendi kendi devrinin meşhur da­ macılarından da bahsetmektedir O sıralarda Sultan Azizin Damacıbaşısı Üsküdarlı İbrahim Beydi. Onun us­ tası Beşiktaşlı Agoptu. Mabeyin kâ- tiblerinlden Ziya Bey de iyi dama oynardı.

Kumkapılı sarhoş H tçik, Kadızade Aziz Efendi, ManisalI Süleyman E- fendl, Üsküdarlı saatçi Bodos devrin tanınmış damacıları arasmdaydılar. Kadızade Aziz Efendi, uzun boylu, köse sakallı bir beKtaşlydi. Karagüm rüğün alt tarafında, Keçecilerde otu­ rur, ta’likde üstad olduğundan mezar taşları kitabelerini yazardı. O devirde İstanbulun sayısı az claı yüzücüle- rindendi. Manisalı Sükymatl Efenui ise iyi lisan bilir ve tercümanlık ederdi.

İstanbulda o devirlerde güreş de pek revaçta idi. Sultan Azizin guıeşe meraklı olması, bizzat güreşmesi, memleketin her tarafından bir çok meşhur pehlivanı İstanbula toplamış­ tı. Rifat Efendi, (Rumellde pehlivan kalmadı, hepsi buraya döküldüler) demekte ve devrin meşhur pehlivan­ ları arasmda Hacı Bekir pehlivanı, Akkoyunluyu, Arnavudoğlunu, Be­ kir pehlivanı, Kavas oğlunu, Yürük Aliyi, Kara îboyu saymaktadır.

Sultan Aziz nereyi irade ederse gü­ reş orada olur. Meşhur pehlivanlar İhlamura, Balmumcu çiftliğine gider­ ler ve oralarda padişahın önünde gii- reşirlerdi. Sultan Azız galib gelenleri takdir eder, onlara kese ile altın, ya hud pırlantalı altın saat verirdi.

Sultan Azizin güreş merakı kadar horoz dövüştürme, koç dövüştürme merakı da meşhurdu Rifat Efendi padişahla beraber Îstanbulu savan bu merak yüzünden (Hındistanda horoz kalmadı) lâtifesini yapmıştı.

Dolmabahçede camlı köşkün önün­ de horoz, koç dövüştürür, bu 3irada yolu keserler, kimse Dolmabahçe ta­ rafından Beşiktaşa geçemezdi. Esasen o devirde o cadde dar ve viranelik bir sokak halindeydi.

Rifat Efendi Eyüb mahalle mekte­

v\vt,wv\wv*v\wwvtv\wwwwv»wv»v\wwvvwvwwvw»

71

YAPI re KREDİ j

BANKASI

i

7 ve 8 Eylül

Cumartesi ve Pazar günleri

SİZİ

■ :■ » -'M ■ ‘ ■ ?'• .

A c ı b a d e m d e U I

«

ikramiye Apartmanlarını

gezmeye davet eder

C n k f i m i ^ i n r i n i i n d o n Hot* L -oot k — . - - —« . t . ,

binden de bahsetmektedir. Mektebde fakir çocuklara (kapama) denilen elbiseler verilir, Eyübdeki mahalle mektebinde fodla, çorba dağıtılır, per­

şembe günleri de yeşil çanaklar içinde pilâv, zerde yedirilirdi. Bu­ rada muvaffak olan talebeler rüştiye­ lere alınırdı. Eyüb camiiniı, başimamı talebeleri Kur’andan imtihan eder, yazı hocası Emin Etendi (satır yaz­ dırır) biri de ulumu diniyeden sual­ ler sorar, muvaffak olun talebe rüş­ tiyeye kabul olunurdu.

Eski İstanbulluların kıyafetleri (i* pek değişikti. (Kadınlar sarı çekil papuç ve .’uhadan ferace giyerlerdi Senelerce giyilen bu feraceler sonra dan bozulup çocuklara elbise yapılır dı. Çuhalar havları dökülünce ipe d!bi parlardı.)

Rifat Efeı.di, çoc-'kluğunda iki cc fa da Sultan Azizin validesi Perteı niyal valide Sultanın arabasına tesf düf etmişi.. Bir defasında ’ öprüdf geçerken r.ğır ağır ilerleyen bir ur, ba görmüştü. Arabanın önünden şuşan harem ağaları (yoldan çekiliı diye halkı dağıtıyor, arabanın yan e da da çantalı harem ağaları yürtiyoo dıı Arkadan elinde bir keseyle gele diğer biı haremağası da rastladı çocuklara para dağıtıyordu. Rifat 1 fendiyede de bu sırada yüz kurt vermişti.

Rifat bir bayram arifesinde anm sile çarşıya çıkmış, sonra Sultan Sı lim camiine namaz kılmaya gitmi lerdi. O esnada valide sultan, Süiti Selimden çıkıyormuş, gene kendisiı para dağıtan ağa yüz kuruş vermişi Rifat Efendi Sultan Aziz vak’asu da, talebei ulûm araşma katılıp sr ray civarına kadar gelmiş, hal’ vak’î sına şahid olmuş ve bir gün de Su tan Aziz..i öldüğün' ymuştu. Kav dişi (işittiğimize göre makasla damaı larmı kesmiş, bir de pehlivan Mu;,« fa ile, Fahri Beyin öldürdüğünü ı*öj i lediler) demektedir.

I Sultan Aziz yerine tahta çıkarıl? IV . Muradın ahvalinden şehıe fazl j bir şey sızmamış, sarayda kapalı kal | h»Ş, yalnız bazıları şuuruna biraz lıs i lel geldi demişler, üç ay sonra d.

! tahttan indirilmiştir.) l

[ Rifat Efendi Ayvansaray rüştiye- j sinde okumuş, arkadaşlaıile Falicdc ! denize girerlermiş, Sultan Aziz za- | mamnda Karaköy Köprüsünün Haliç | tarafında bir deniz hamamı yapnuş- j 1ar, doktorlar pistir diye itiraz ediıı- ; ce yıktırılmış. Sultan Haır.id dev­ I rinde buraya daha geniş bir deniz j hamamı inşa edilmiştir.

I Rıfat Efendinin yaşadığı devirlerde ki İstanbul hayatına dair tesbit ede­ bildiğimiz müşahedeleri burada bit­ mektedir.

. (1) Son yıllarda Bir Yayınevi ha-.y ita .kalan . bazı meşhur. . yaşlıların

b (ıralarını tesbit etmiş ve bunları ' anlı Tarihler) ismi altında muh­ telif cildlerde toplamıştır.

(2) Rifat Efendinin bu makaleye mtvzu olan hâtıraları 28 mart 1949

g1' tü kendisi tarafından makale mu­

harririne nakledilmiştir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Objectives: This study aims to investigate the effect of Glu298Asp polymorphism, which is observed at endothelial nitric oxide synthase isoform particularly, having a

Doğa aşığı, kuş ressamı Salih Acar mücadeleli hayatında kar­ şılaştığı her güçlük, geçirdiği her acılı olaydan sonra daha da güç­ lenmiş ve yenilenmiş

 Sonuç olarak, çalışmamızda mikst tipte hücre morfolojisine sahip GİST’ lerde epiteloid hücre morfolojisindeki alanlardaki mitoz sayısı, iğsi alanlardaki mitoz sayısına

Sonra o canım Boğaz m an­ zarası karşısında altı/üstü/yanı tüm üyle açılmış, püfür püfür esen, geliştirilmiş yeni formüllü yaz mekanı ve de

Tanya Markow 2011 yılında tamamlanan ön ça- lışmalardan sonra omurilik zedelenmesi sonucu felç olan kişilerde de olumlu sonuç alacaklarını umduklarını, ancak aygıtı

Anma törenine, sanatçının tüm mal varbğını bıraktığı Türk Eğitim Vakfi’nın Genel Müdürü Ünal Somuncu, ses sanatçısı Mustafa Sağyaşar ve sevenleri

Mustafa Kemal Paşa, dünya­ nın İçtimaî inkılâplar geçirmekte olduğunu, bu alanda elde edilen muvaffakiyetlerin, zorbalara ve­ ya lakaytlara teslim ettirilen

Sizler için haz›rlad›¤›m›z Uzay ‹s- tasyonunda Yaflam yaz›s›nda bu konuda merak etti¤iniz her fleyi bula- bilirsiniz.. Haz›r do¤aya ç›km›fl ve keyifli zaman