TT- ï s o é i *
/
Kültür - Sanat
Taha Toros'tan bir kitap daha
"Tanrı insanı
ığından kurtarmasın!
gezdiğini söyleyen Taha Toros Paris ve
Yazar ve araştırmacı Taha Toros ardındaki yıllara rağm en çalışmalarını
sürdürüyor. İletişim Yayınlan tarafından yayınlanan "Mazi Cenneti" adlı kitabında tarih ve edebiyat turuna çıb y o r Toros; Löbon 'da Refik Halid'le, Abdulhak Şinasi'yle
tartışıyor. Maçka Pal as'da şair-i âzam Abdülhak
Hamit'lesöyleşiyor, uîthat
c TXKL'la Beyoğlu 'nda turluyor M ete Çubukçu________ Tanıdığım edebiyat ve sanat dünyası nın ünlüleri ve dış ülkelerde yaptığım çalışm alarla ilgili olarak, anılarım ı kapsayan ’Mazi r Cenneti’ adlı kitabı
s yayınlamak idea- limdir. Ne var ki yaşım hayli ilerlemiştir. Aslında insanlar yaşlılığında anılarını ya zar. Ben de başlamış bulunuyorum. İn şallah sonucunu görürüm... Ne var ki, ömür denilen zaman takvimi buna mü- sade edecek mi? Orasını bilemiyorum."
Yazar ve araştırmacı Taha Toros, 1990 yılının Haziran ayında Argos dergisindeki söyleşisinden tam iki yıl sonra, ömür de nilen zaman takvimine bir idealini daha eklemeyi başardı. Taha Toros bir ömre, hem de bu kadar ciddiyetle sığdırdığı araştırmalarıyla Türkiye'nin çok az karşı laştığı bir bilimadamı kimliği sergiliyor.
(J> Nokta
5 TEMMUZ 1992
"Mazi Cenneti" Toros'un 1930'lu yıllar dan bugüne sürdürdüğü çalışmalannın- şimdilik- sonuncusu.
Kendi alanında üstatlık mertebesine ulaşan, 80 yıllık ömrüne binlerce sayfayı sığdıran Toros, Mazi Cenneti'nde artık aramızda olmayan bildik yüzlere yer veri yor. Bir yandan kendi hayat hikayesini anlatırken, birlikte olduğu, sohbetlerini dinlediği, feyz aldığı insanlarla birlikte geziniyor sayfalarda. îbnülemin Mahmut
dokuz doğurmuş. Ama dokuzumuz bir arada yaşayamamışız. Çoğu küçük yaşta ölmüşler... 6,5-7 aylık doğmuşum. 'Bu çocuk fazla yaşamaz' demişler. Pamuklar ve tülbentler içinde büyütmüşler." Taha Toros, kitabının "Kendime Dair" adlı bö lümünde dünyaya gözünü açmasını bu satırlarla dile getiriyor.
Taha Toros 1912 yılında daha sonra soyadı olarak da kullanacağı Toros Dağ- ları'ndaki yayla evinde doğuyor. Ama
isim konusunda bir türlü karar verilemi yor. İlk önce ölen kardeşinin adını yaşat mak için Ömer deniyor. Ama bu isim Eb- , ced sistemine uymuyor. Sarıklı bir aydın ve ebced düşkünü olan babası bir türlü başka isim uyduramıyor. Eski edebiyatı mızda günün olaylarını, doğumları ölümleri tarihleştiren bir ebced sistemin de, alfabenin her harfine sırayla rakam lar veriliyor ve bu harflerden oluşan keli melerle o günün tarihi belirleniyor. Dö nemin modasının İttihat ve Terakki, dolayısıyla popüler >
isimler Cavit ve Hüseyin Cahit ol- l
ması da bir işe ya ramıyor. Sonuçta, evlerine bir gün misafir olan Musul mebusu müftü Ta ha Efendi, ebced h esab ın a göre Ömer Taha harfle rinin rakam tuta rına bir de 4 ekli yor ve yazara Taha ismi konuyor. Taha Toros küçük lüğünden itibaren hünerlerini sergi lemeye başlıyor: İlkokul yıllarında iki enstrüman çalıyor, ortaokulda çini mü rekkeple karikatürlerini çiziyor, yazdığı manzumeler İstanbul'daki çocuk dergile rinde yayınlanıyor; ünlü edebiyatçı İsma il Habib Sevük'ün teşvikleriyle aylık mec mualarda şiirleri, hikayeleri çıkıyor. Son raları Ankara'da yayınlanan Hayat dergi sinde çıkan şiirlerinden dolayı Faruk Na fiz ve Necip Fazıl'dan teşvik mektupları alıyor. Radyo ve halkevinde piyesleri ser gileniyor. Ama yazarın en önemli çalış maları 1937-40 arasında Adana üzerine yoğunlaşan folklor araştırmalan.
FOLKLOR YILLARI Toros bu ko
nuda şunları söylüyor: "Folklor ile ilgim 1925-26 yıllarında başlar. Yaz tatillerim de Toroslar’daki sayfiyemizde geçerdi. Orada bir hayli Cönk ve türkü topladım... Daha olgun çalışmalanm ise 1937-40 yıl larını kapsar, 1941-1975 yılları arasında Ticaret Bakanlığı Müfettişliğim sırasında Türkiye'deki bütün illeri ve büyük ilçele rin bir kısmı dolaşırken, gittiğim her ye rin folklor, edebiyat ve tarihi ile meşgul oldum." Toros De
metleri (şiir), Sey han Efsanesi (man zum masal), Çuku rova ve Adana’da Köy iktisadiyatı, Ata türk'ün Adana Seya hatleri, Dadaloğlu (folklor ve biyogra fi), Türk kadın Şair ler (antoloji) adlı eserler yazarın bu yıllarda yaptığı 14 araştırmadan sadece birkaçı. Dadaloğlu üzerine yaptığı araş tırm a bu alanda Türkiye'de hala ara nan kitaplar arasın da.
1933'de Hukuk fakültesinden mezun olan Taha Toros, Maliye Teşkilatında ça lışmaya başlar. Adana'da Ticaret ve Sana yi odası Umumi Katipliği görevi sırasında Halkevi faaliyetlerinin tümünde Toros vardır ve kendi deyişiyle "gençlerin CHP'ye kazandırılması" için Adana'da ilk olarak CHP Merkez Reisliği'ne seçilir. Bayram günlerinde Adana gençliği adına Ankara'ya gönderilerek konuşmalar ya par. Bu arada lise yıllarında derlediği Kurtuluş Savaşı anılarının belgelerini da ha zenginleştirir.
Rusya hariç Avrupa’nın her ülkesini
Nice'de gezmedik müze, araştırmadık ar şiv bırakmaz, İsviçre'de Jöntürklerle ilgili araştınnalar yapar. O yıllarda yabancı ül kelere görevle gönderilenlerin dönüşle rinde otomobil getirmeleri gelenekten sa yılmaktadır. Getirdikleri bu otomobili sa tarak apartman katı bile satın alanlar ol muştur. Araştırmacımız ise tam kendine uygun davranır ve yurtdışına son gidişin de otomobil yerine Türkiye ile ilgili 7
sandık dolusu evrak, belge, kitap ve tablo ile döner.
PAPA'DAN TAKDİR Tabii yurtdı-
şmda bulunduğu süre içinde, Türklerin yabancı devletlerle ilişkilerinin safhaları nı merak etmemek mümkün değildir onun için. Türk-Çin, Türk-İngiliz ve Türk-Macar ilişkilerini inceler. Ama en önemlisi Papa'nın takdir mektuplarına mahzar olan Türkiye-Polonya ilişkilerini ele aldığı kitabıdır. Bu olayı şöyle anlatı- yör Toros: "Polonya'nın İstanbul'da ölen milli şairi Adam Mickievvicz’in hayatına ve şiirlerine duyduğum sevginin katkısıy
la da olacak, bir kitap yayınlamayı dü şündüm. Şairin adını taşıyan Paris'teki müze ve kütüphanede araştırma yaptım ve Türkçe İngilizce olarak iki ülke ilişki lerini yazdım. Birçok ülkeden kitapla ilgi li istek geldi." Her şey bununla da kalmı yor tabii ki. Papa'nın takdirleri Toros'a Vatikan arşivlerinin kapısını da açıyor. Toros durur mu ? Hemen bu fırsatı değer lendirerek Vatikan-Osmanlı ilişkilerini incelemeye koyuluyor.
Resim alanında da boş dumnıyor Toros. Sultan Hamit dönemi nim saray ressa mı Zonaro ve Al- bert Mille ile il gili iki broşür hazırlıyor. "Fik ret Mualla" ile "İlk Kadın Res samlarımız" adlı eserleri yayınla nıyor. Haldun Taner'in "bilgisini böyle- sine cöm ertçe dağıtan kişi" olarak tanım la dığı Taha Toros, "Mazi Cenneti"nde bir anlamda dost meclislerine değiniyor, anektodlarını sı ralıyor. Anlatılanlar ilginç, ilginç olduğu kadar da bir dönemin tarihçisini, edebi yatçısını, İstanbullusunu, çapkınını tanı mak, dedikoduları dinlemek açısından da keyifli.
Bugün hala araştırmalarını sürdüren Taha Toros, "ömür denen zaman takvi m in e karşı yarışıyor ve şunlan söylüyor:" Bugün kanserin bile tedavisi mümkün. Ama "arşiv" hastalığının tedavisi yok. Ne diyeyim, tanrı, bu türden hastalığa yaka lananları kurtarmasın!" •
( £ Nokta
5 TEMMUZ 1992
Kemal'in kona ğında tarih ve bi lim hâzinesine dalarken, Maçka P a la s'ta şair-i âzam Abdülhak HamitTe sohbet ediyor. Löbon'da Refik Halit Ka ray'la, Hamdul lah Suphi'yle tar tışıyor, onların dost meclislerine katılıyor. Yıllar yılı Beyoğlu 4. Noterliği yapan V I. C e m a lK u *
tay 'le İstiklal Caddesi'nde tur luyor. Daha nice
isimlere değiniyor; Abdülkadir Kemali'yi Yaşar Nezire'i, Ozansoylan anlatıyor.
ÖMER TAHA ARTI DÖRT "Anam
4 6 ini öncesine ait bir anı: Taha Toros, Mehmet Anamur, Faik Âli Ozansoy ve Munis Faik Ozansoy
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi