• Sonuç bulunamadı

Buğdan Prensinin 17. asırda Boğaziçinde yaptırdığı yalı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Buğdan Prensinin 17. asırda Boğaziçinde yaptırdığı yalı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

25 Mart 1950 CU M illili

TARİHTEN

SAHİFELER

1 "

...

" "

...

...

Buğdan Prensinin 17. ci asırda

Boğaziçinde yaptırdığı yalı

Yazan: Halûk Y. Şehsuvaroğlu

ı

Buğdan Beyi Constantine Cante- ı mir’in küçük oğlu Dimitri C ante-' mir babasının arzusu üzerine 1687 yılında İstanbulda bulunan ağabey- sinin yanma gönderildi.

Dimitri henüz on dört yaşlarında gene bir prensti. Osmanlı İmpara­ torluğunun payitahtında devlet ida­ resine aid bazı bilgiler edinecek ve babasının yerine geçmeğe hazırla­ nacaktı.

Dimitri Cantemir İstanbulda yal­ nız siyaset işlerile meşgul olmadı. Güzel şehir, ince zevkli bir halk, Boğaziçi _ kıyılarında geçirdiği za­ manlar kendisini teshir etmişti. Yaşayışımızı, eğlencelerimizi, zevk­ lerimizi çok yakından inceledi. Büyük İmparatorluğun tarihine merak sardı. On yedinci asrın son ’ allarından yavaş yavaş eski za­ manlara doğru tetkiklerini derin­ leştirdi ve Osmanlı tarihi hakkında sağlam bilgilere sahib oldu.

Neşesile, nezaketile ve insanları kandırmağa meyyal tabiatile İstan­ bulda kendisine iyi bir muhit ya­ pan gene Buğdan Prensi her iste­ diği yere giriyor ve daima iyi m u­ amele görüyordu. Güzel türkçe öğ­ renmişti. Bu suretle yaşadığı şehri v e insanları daha iyi hissediyordu.

Ruhunda Türk musikisine karşı büyük bir alâka uyandı. Bu alâka onu İstanbulun muhtelif semtlerin­ de de çeşidli musiki âlemlerine gö­ türdü. Bir zaman sonra alaturka besteler yapmağa *Ve bu besteleri notalamağa başladı. Cantemir'in şar kıları Boğaziçi kıyılarında söyleni­ yor ve şöhreti her tarafta duyul­ mağa başlıyordu.

Gene Prens çok sevdiği Boğaz­ içinde kendisine büyük bir yalı yaptufnak istedi ve Defterdarbur- nunda iki büyük kısmı ve muhte­ lif küçük daireleri ihtiva eden Sa- hilsarayı inşa ettirdi.

Rumanyalı Prens Boğaziçi kıyı­ larına yüksek katlarile, külâhlı ça - tılarile yeni bir mimarî getirmiş oluyordu. Yalısının bahçelerini kendi zevkine göre muntazam tarh­ larla tanzim ettirdi.

1692 yılının ilk günlerinde îstan- bulu terkedip babasının yanma döndü ve onunla beraber Türk or­ dusu hizmetinde Avusturya seferi­ ne katıldı. Buğdana döndükleri va­ kit ihtiyar Cantemir hastalanmış ve 13 mart 1692 tarihinde ölmüştü.

Buğdan Beyi ölümünden evvel yanma küçük oğlunu ve asilzade­ leri çağırttı. Onlardan kendisine bir vekil seçmelerini istedi. Rumanya asilzadeleri ittifakla Dimitri Cante- mir’i babasına halef gösterdiler.

Dimitri Cantemir, Buğdan Prens­ liğinde rekabetlerle karşılaşmış, bir müddet Türk ordusile Jenta muha­ rebesinde bulunmuş ve 1697 den sonra Istanbula dönmüştü. Saraym büyük muhabbetini kazandığı gün­ ler olduğu gibi burada rakibleri tarafından tehlikeli zamanlar da yaşamıştı. Defterdarburnu yalısın­ da zamanlarının çoğunu musiki ve tarihle meşgul olarak geçirdi. On bir tane yabancı dil biliyordu. İs­ tanbulda ve sonra Rusyada Osmanlı tarihini lâtince olarak kaleme al­

Dcftcrdarburnuııda 17/ asırda yapılmış Cantemir yalısı mış, İslâm dini hakkında almanca

bir kitab yazmış ve Rumanyanm eski, yeni tarihi hakkında da bir eser vücude getirmişti.

1700 tarihinde tekrar Buğdana dönmüş ve 1710 seferinde ise Os­ manlI İmparatorluğuna ihanet ede­ rek Çar Petro tarafını tutmuştu. Petro’nun mağlûbiyeti onu ye’se düşürmüş artık Buğdana ve İstan- bula dönmek ihtimallerini tama­ men kaybetmişti.

On yedinci asrın ikinci yarısın­ da Evliya Çelebi Boğaziçi kıyıla­ rını dolaşırken Buğdan Prensinin yalısı henüz yapılmamıştı. Dimitri Cantemir Çelebinin vefatından se­ kiz dokuz sene sonra Defterdar burnundaki yalısını inşa etmişti.

Defterdarburnunu bir cami ile tezyin eden İbrahim Paşadır. Ev­ liya Çelebi seyahatnamesinde Paşa­ nın camisinden bahsetmekte fakat orada yalısı olduğunu zikretme- mektedir.

Bana mukabil on sekizinci asır sonunu yaşamış Ayvansaraylı Ha­ fız Hüseyin Efendi Hadikatülceva- mi adlı eserinde cami yanındaki sarayın ilk bânisinin de İbrahim Paşa olduğunu yazmaktadır.

Diğer taraftan Dimitri Cante- mir’in on sekizinci asır başında neşredilmiş Osmanlı tarihi kitabın­ da mevcud bir Boğaziçi plânında Buğdan Prensinin yalı yeri Defter­ darburnu olarak gösterilmekte ve plânın kenarmda da yalının resmi çizili bulunmaktadır.

Bizim kaynaklarımız Defterdar burnu yalısı hakkında 1710 tarihin­ den itibaren daha sarih malûmat vermektedirler. Bu yalı bir müd­ det Meselâcı Haşan Paşanın olmuş ve Haşan Paşadan 1713 te Sadarete

gelen Şehid A li Paşaya intikal et­ mişti.

Bebek Kasrımn açılış merasimine giden III. Ahmed Defterdarburnu önünden geçerken Şehid A li Paşa­ nın yalısmı beğenmiş ve Sadrazam Nevşehirli İbrahim Paşa buraya 1726 da Padişah için yeniden bir sahilsaray inşa ettirmiş ve saraya vNeşatâbâd denilmişti.

III. Selim zamanında Hatice Sul­ tan Sarayı olarak şöhret alan Ne- şatâbâd sonraları da muhtelif sul­ tanların ikametlerine tahs'is olun­

muş ve II. Abdülhamid zamanında yıktırılarak yerine Çiftesaraylar in­ şa edilmişti. (Bugün yerlerinde mazut depolarile bir gazino bulun­ maktadır.)

On yedinci asır sonunda Defter- darburnunda Dimitri Cantemir’in yaptırdığı yalının plân üstündeki yeril e resmi mevcuddur. Yalının yerinin daha eski hali bilineme­ mekte fakat Neşatâbâd Sahilsara- ymın aynı yalı sahasında inşa edil­ miş bulunması daha kuvvetle tah­ min edilmektedir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Aliyev (Azerbaycan Bilimler Akademisi Yak~n ve Orta Do~u Halklar~~ Enstitüsü), "Mustafa Kemal ve 1921 tarihli Sovyet-Türk Antla~mas~" raporunda, Kemal'in hayat

1911 yılı başında ücra bir sı­ nır karakolundan yakın arkada şı Ali Canip (Yöntem) e yazdı ğı bir mektupla osmanlıcanm sun’i bir dil olduğunu

The purpose of this study is to realize the interaction between the fracture area and the fixation devices, including traditional titanium plate/screw, PLA plate/screw, in

Cilt altına yerleştirilen kalp pilinin kalbe gönderdiği elektrik sinyal- lerinin sayısı, vücudun değişen ihtiyacına gö- re otomatik olarak belirlenir.. Yürüme ve eg- zersiz

Çoban yastıkları rakıma göre, deniz seviyesinden150 metre rakıma kadar olan yerlerde yaşayanlar (Acantholimon koycegizicum vb.), Orta Anadolu’da 1000 metre rakıma kadar

Genelde bira içiliyor ama ra­ kı bardağım göğsünün üzerinde kutsal emanet gibi taşıyanların sayısı da az değü.. Damsız (şu lafı da değiştirelim artık!)

Geçenlerde 96 yaşında ölen Alman piyanist ve şef Wilhelm Kempff, Biret’in hem hocası hem de çok yakınıydı.. Biret anlatıyor: “Ben Beethoven’in torunuyum,

Gölge oyununa boşuna ibret perdesi dememişler, ibret alına­ cak çok şey vardır. Cevdet Kudret Hoca’nın kitabı çok