YÜZYILDAK~~ S~YAS~~ OLAYLAR
ZAFER GÖLEN*
Giri~~
Bo~naklarl Osmanl~~ Fethi'nin ard~ndan ba~layan ~slâmla~mayla birlikte Osmanl~~ yönetiminin en sad~k müttefikleri haline gelmi~lerdir'. Ittifak, tüm Osmanl~~ yönetimi boyunca aral~ks~z devam etmi~tir. Bu durumun en güzel örneklerini XX. yüzy~l ba~lar~nda Avusturya'n~n Bosna'y~~ ilhak tehlikesine kar~~, Osmanl~~ Mebusan Meclisi'ne verilen dilekçelerde görmek mümkün-dür. Dilekçelerde, Bo~naklar'~n Osmanl~~ yönetimine ne kadar sad~k olduk-lar~~ özellikle vurgulanm~~t~. Mesela bunlardan birinde, "Devlet-i Osmâniyye-mizin ~ân ve ~evketini müdafaa yolunda bir iki ~ehid virmemi~~ olan bir Bo~nak evi, bir kulübesi bulunamaz. Bosna Hersek Müslümanlar~'n~n sâha-i sadâkat ve hamâsetde ibrâz itmi~~ olduklar~~ bunca hidemât~~ kâmilen zikr ve ta`clât itmek fikrinde de~iliz. Çünkü Bosna Hersek Müslümanlar~'n~n be~yüz seneden berü varlar~n~~ yokla-r~n~~ Devlet-i Osmâniyyeinin selâmet ve saâdeti u~runda fedâya âmâde bulunduklar~-n~~ tarihimize az çok vuld~fu olanlarca ranâ-i malüm ve bâ-hustis ~u sözlerimiz ands~r-~~ asliyyesinden bulundu~umuz Millet-i Necibe-i Osmâniyye'ye tevcil~~ idilmi~~ bir hitâb oldu~undan buna lüzûm bile görmeyiz; tafsilâta giri~mek istemeyiz. Çünkü Bosna Hersekliler'in Devlet-i Osmâniyye'ye canlar~, kanlar~yla virgû virmi~, Bosna Hersek'in devlete Sokollular, Cezzarlar, Hersekli Ahmet Pa~alar ve onlar de~erinde
Doç. Dr., Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, E~itim Fakültesi.
I Bo~nak kelimesi, Bosna'daki Müslümanlar~~ etnik unsur olarak tammlayan bir ifadedir. Tüm dünyada Bo~nak denilince Bosna'da ya~ayan di~er etnik gruplar de~il, sadece Müslümanlar akla gelmektedir. Bak~n~z, Ayd~n Sabuna, Bir Ulusun Do~u~u Geçmi~ten Günümüze Bo~naklar, Çeviren: Hayati Torun, ~stanbul: Tarih Vakfi Yurt Yay~nlar~, 2000, s.15-16; Noel Malcolm, Bosna, Çeviren: A~k~m Karada~l~, ~stanbul: Om Yay~nevi, 1999, s.242; Rusmir Mahmutehaji, Benim Güzel Bosnam
Gelenek ve Birlikte Ya~am, Çeviren: Zeynep Özbek, ~stanbul: Gelenek Yay~nc~l~k, 2004, s.45; Branislav
Djurdjev, "Bosna Hersek", Diyanet Islâm Ansiklopedisi, C.VI, ~stanbul, 1992, s.297-298.
Babuna, Bosnal~~ Müslümanlar~~ Bosna Hersek'te devleti omuzlayan unsur olarak niteler. Baki-n~z, Babuna, a.g.e., s.15; Aradan geçen bunca zamana ra~men, 2001'de Bursa'da bir konferansa kat~lan Bo~nak akademisyen bölge halk~ndan s~kl~kla "Türk-Bo~nak" olarak bahsederken konu~mas~-n~n sonunda, "Bosna Hersek deyim yeri ndeyse her ~eyiyle Türk olan bir ülkedir." cümlesini kullanmakta bir sak~nca görmemi~tir. Bak~n~z, Kaz~m Hac~meyliç, "Bosna'daki Türk Varl~~~", Balkanlar'daki Türk
Kültürü'nün Dünü-Bugünü-Yar~n~~ Uluslararas~~ Sempozyum (26-28 Ekim 2001), Yay~na Haz~rlayan: Hasan
daha nice kumandanlar, me~âhir-i ricâl-i hükümet ve fuzulâ yeti~tirmi~~ oldu~unu bilmeyecek bir Osmanl~~ tasavvur idilemez."3 tarz~nda sözlerle Osmanl~~ idaresinin Bo~naklar için ne anlam ifade etti~i anlat~lmaya çal~~~lm~~t~r.
Bo~naklar'~n Müslümanla~mas~~ ve her konuda Osmanl~~ idaresini des-teklemeleri, onlar~~ merkezi idare nezdinde ayr~cal~kl~~ bir konuma yüksek-mi~tir4. Ayr~cahklar~n ba~~nda, Osmanl~~ fethi öncesinde Bosnal~~ beylerin sahip oldu~u "ba~tina" ad~~ verilen büyük çiftliklere fetihten sonra da doku-nulmamas~~ gelir'. Di~er bir ayr~cal~k ise t~mar da~~t~m~yla ilgilidir. 1593'de gerçekle~en Sisak Sava~~'ndaki ac~~ tecrübe sebebiyle Bosna t~marlar~~ ocakl~k addedilmi~6, bir ayr~cal~k olarak babadan o~ula geçmesine izin verilmi~tir. Sipahiler zamanla kendi dirlikleri d~~~na ta~arak çevrelerindeki topraklar~~ da dirliklerine dahil etmi~lerdi. Devlet de onlar~n sava~~ zamanlar~ndaki gösterdikleri fedakarl~klar~~ dikkate alarak', kanunlar~n hilâfina gerçekle~en bu yap~lanmaya ses gkarmam~~t~. Bosnal~~ Müslümanlar'a tan~nan bir di~er ayr~cal~k ise vergi muafiyetiydi. Vergi muafiyeti en az toprak sahipli~i kadar önemliydi. Çünkü Bosna'da vergi vermemek imtiyazl~~ olman~n en bariz göstergesiydi. Müslümanlar kendilerinden vergi al~nmamas~n~~ devlet naza- Bosna Hersek Ahl~lf-i ~slâmiyesi Taraf~ndan Meclis-i Meb'f~slin-z Osmaniye Takdim Olunan Lâyzhad~r, Dersaâdet: Rü~en Matbaas~, 1324, s.3-4.
XX. yüzy~lda Bosna'n~n ad~n~n geçti~i ço~u resmi belgede bölgenin özel konumuna auf yap~l-m~~t~r. Örnek için bak~n~z, "Bosna Eyâleti mevki ve aluitice mahâll-i saireye ~nünd~sil olmayup istil~sdl-i hüsn-i idâre ve zdb~tasz..", B.O.A. (Ba~bakanl~k Osmanl~~ Ar~ivi), ~.D. (irade Dahiliye), nr (numara):449, 17 Muharrem 1256/21 Mart 1840 tarihli arz tezkiresi; "Bosna Eydleti'nin meydanda olan ehemmiyet-i n~evkiyesi..", B.O.A., ~.D., nr:10326, 15 Safer 1256/18 Nisan 1840 tarihli arz tezkiresi.
Avdo Suçesko, "Osmanl~~ Yönetimi Alt~nda Yugoslavya Ulus ve Halklar~n~n Tarihindeki Baz~~ Ay~na Nitelilder", X. Türk Tarih Kongresi Bildirileri, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1993, s.1169-1178; Ciro Truhelka, "Bosna'da Arazi Meselesinin Tarihi Esaslar~", Türk Hukuk ve iktisat Tarihi Mecmuast, Çeviren: Cemal Köprülü, C.I, ~stanbul, 1931, s.57-61; Vanni Cappelli, "The Bosnian Question and the Great Powers", Mediterranean Quarterly, Winter 1997, s.97.
6 1592'de Bosna Beylerbeyi Telli Hasan Pa~a, Bosna'n~n kuzey s~n~r~na bir sefer düzenleyerek
Hrastoviçe, Cora ve Bihke'yi fethetmi~ti. Bunun üzerine ertesi y~l Avusturya bölgeye bir sefer düzen-lenmi~, sefer s~ras~nda Istanbul'dan yard~m alamayan Bosna Beylerbeyi 30.000'e yakla~an bir kuvvet-le Avusturya ordusuna sald~rm~~, ancak yenilmi~tir. Sava~ta yakla~~k 18.000 ki~i ikuvvet-le birlikte Beykuvvet-lerbeyi Telli Hasan Pa~a da ~ehit olmu~tur. Sava~~ süresince Bosnal~~ sipahiler çok yararl~l~k göstermi~ler, bir o kadar da zayiat vermi~lerdir. Bak~n~z, Selâniki Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikt, Haz~rlayan: Mehmet ~ p~irli, C. I, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1999, s.286, 288, 320-321; Peçevi ~brahim Efendi, Tarih-i Peçevi, C. II, ~stanbul: Matbaa-i Âmire, 1283, s.124-129; Joseph von Hammer Purgstall, Büyük Osman-l~~ Tarihi, Haz~rlayan: Mümin Çevik-Erol K~l~ç, C.IV, ~stanbul: Üçdal Ne~riyat, 1993, s.208-213.
7 Deli Petro'ya kar~~~ gerçekle~en Prut Sava~~'na Bosnal~~ 1.553 sipahi kat~lm~~t~. Bak~n~z, Barbara
Jelavich, Balkan Tarihi 18. ve 19. Yüzy~llar, C.I, Çeviren: ~hsan Durdu-Ha~im Koç-Gülçin Koç, ~stan-bul: Küre Yay~nlar~, 2006, s.97.Hakan Y~ld~z, Haydi Osmanl~~ Sefere! Prut Seferinde Organizasyon ve Lojistik, ~stanbul: Türkiye ~~~Bankas~~ Kültür Yay~nlar~, 2006, s.39, 128, 152. Yine 1723-1727
Osman-l~-Iran Sava~lar~~ esnas~nda Bosna'dan 5.200 ki~i sava~a kat~lm~~, bunlardan sadece 500'ü geri döne-bilmi~tir. Bak~n~z, Jelavich, Balkan Tarihi, C.I, s.99.
r~ndaki özel konumlar~n~n kan~t~~ olarak görüyorlard~. Ayr~cal~klar Bo~nak-lar'a maddi fayda sa~lamaktayd~, ama daha önemlisi kendilerini özel hisset-tiriyordu. Bu durum onlar~n kendilerini di~er milletlerden üstün görmele-rine neden olmu~tu. Müslümanlar, ayr~cal~kl~~ konumlar~ndan çok mem-nundular. Ancak, onlar~n özel konumlar~~ birçok tehlikeyi de beraberinde getirmi~tir. Çevrelerindeki di~er milletler, onlar~~ hem k~skançl~k, hem de nefretle izlemi~lerdir. Osmanl~~ Devleti'nin güçlü oldu~u dönemlerde ne k~skançl~k, ne de nefret Bo~naklar için üstesinden gelinemeyecek bir mesele olmam~~t~. Ne var ki devletin zay~flamas~yla birlikte, gayrimüslimlerin birik-tirdi~i kin ve garez ortaya ç~km~~t~r.
II. Viyana Ku~atmas~'n~~ (1683) izleyen y~llarda, Bosna'da ciddi bir tah-ribat ya~anm~~t~r. Sava~~ y~llar~nda ya~anan vah~et Bo~naklar'a gelecekte kendilerini neyin bekledi~ine dair bir ipucu vermi~tir. Y~k~mdan Banaluka, ~zvornik ve Saraybosna gibi büyük ~ehirler de nasibini alm~~t~r. Mesela 1688'de gerçekle~en olaylar s~ras~nda Avusturya'n~n gönderdi~i çeteler, bir iki günde Banaluka'daki insanlar~n yar~s~n~~ öldürüp kenti tahrip etmi~ler-dir. Avusturyal~lar çekildiklerinde, yanm~~~ y~k~lm~~~ bir Banaluka b~rakm~~-lard~r. Avusturya Ba~komutan~~ Prens Ojen de Ekim 1697'de korumas~~ ol-mayan Saraybosna'ya kadar ilerleyip, ~ehri 120 camisiyle beraber yakm~~t~r. Ojen, Saraybosna'y~~ nas~l yakt~~~n~~ günlü~üne ~u cümlelerle aktarm~~t~r: "23 Ekim günü, askeri birlikleri kente do~rudan hâkim olan bir tepenin üzerinde geni~~ bir cepheye yerle~tirdim. Bu noktadan, kenti ya~malamak üzere müfrezeler gönder-dim. Türkler, en iyi ~eyleri çoktan emniyet alt~na alm~~lard~, fakat yine de her çe~it maldan çok say~da kalm~~t~~ geriye. Ak~ama do~ru, kent yanmaya ba~lad~. Kent, baya-~~~ geni~~ ve oldukça aç~k; iyi durumda olan 120 adet camisi var. 24 Ekim günü,
Saraybosna'da kald~m. Kenti ve kent çevresindeki bütün alan~~ ate~e verdik. Dü~ma-n~n pe~ine dü~en hücum birli~imiz, çok say~da Türk'ü öldürdükten sonra, yanlar~nda birçok kad~n, çocuk ve ganimet getirdi."8. Saraybosna'n~n yak~lmas~~ yöre halk~-n~n kalbinde derin yaralar açm~~, türkü ve a~~tlara konu olmu~tur'. Bir Bo~nak türküsünde Saraybosna'da ya~ananlar ~öyle anlat~l~r':
Malcolm, a.g.e., s.150-151.
9 M. Fahrettin K~rz~o~lu, "1686 ve 1697'de Yak~lan Budin ve Bosna-Saray A~~dlar~", Türk Folklor
Ara~t~rmalar~, Say~:289, ~stanbul, 1974, s.7150; Hamdi Hasan, Saray-Bosna Kiltüpht~nelerindeki Türkçe Yazmalarda Türküler, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl~~~, 1987, s.23-27, 123-127; R~dvan Can~m, Mostar'dan Tiflis'e Gezi Notlar~, ~stanbul: Birey Yay~nc~l~k, 2002, s.168-169.
"Nice bin Mushaflar hisabs~z kald~~ Gözlerinden kanl~~ ya~lar ak~td~~ Niceleri esir idüp düketdi Geldi yakd~~ güzel ~ehr-i Seray'~~
Yüzin göstermeyen ay ü güne~e Gitdi güzel k~zlar krala pe~ke~e Kimse bilmez ne haller gelür ba~a Geldi yakd~~ güzel ~ehr-i Seray'~~ Ah Saray'~n yas~~ yas~~ yollar~~
Hem içinde huni gezen k~zlar~~ Bak~n ~imdi bunlar~n bu halleri Geldi yakd~~ güzel ~ehr-i Seray'~~ "
Öjen, 20 gün sonra Osmanl~~ kuvvetlerinin yard~ma gelmesi üzerine Saraybosna'y~~ bo~altm~~t~r". Ancak, Bo~naklar Saraybosna felaketini hiç unutmam~~lard~r. Bu yüzden ilerleyen tarihlerde bir daha ayn~~ ~eyleri ya-~amamak için, gerekirse devlete kar~~~ gelmek de dahil, her yolu denemi~-lerdir.
1699'da Karlofça Antla~mas~'n~n imzalanmas~yla, Bosna'da yeni bir karga~a dönemi ba~lam~~t~r. Çünkü, antla~ma sonras~nda Bosna, Avusturya ile s~n~r olmu~; kaybedilen topraklarda ya~ayan Müslümanlar'~n iç bölgelere göçü ba~lam~~t~r. Macaristan, Slovenya, Lika ve Dalmaçya'da ya~ayan 130.000 Müslüman Bosna topraklar~na s~~~nm~~t~r". 1718 Pasarofça Ant-la~mas~~ ile Sava'n~n kuzeyindeki bütün arazi Avusturya'ya verilince Bosna iyice Avusturya Devleti taraf~ndan ku~at~lm~~t~r. 1736'da Osmanl~~ Devleti Ruslar'a kar~~~ sava~~ ilan edince, Avusturya da Rusya'n~n müttefiki olarak Osmanl~~ Devleti'ne sald~rm~~t~r. Avusturyahlar, Osmanl~~ ordusunu oyala-mak için 12 Temmuz 1737'de Bosna, S~rbistan ve Eflâk'a üç büyük ordu sevk etmi~lerdi. Avusturyal~lar harekat~n ba~~nda baz~~ ba~ar~lar kazanm~~lar, önemli bir kale olan Ni~'i 27 Temmuz'da ele geçirmeyi ba~arm~~lar, Banaluka'y~~ muhasara alt~na alm~~lard~. Bunun üzerine, Bosna Valisi eski
~ l ~smail Hami Danismend, izahl~~ Osmanl~~ Tarihi Kronolojisi, C.III, ~stanbul: Türkiye Yay~nevi, 1961, s.482; Ekrem Hakk~~ Ayverdi, Avrupa'da Osmanl~~ Minlibi Eserleri: Yugoslavya, C.II, 3. Kitap, ~stanbul: ~stanbul Fetih Cemiyeti, 1981, s.12-13; Ivan Lovrenovit", Bosnia A Cultural Histoly, London: Saqi Books, 2001, s.98-101, 130.
12 Enes Pelidiya, "Karlofça Antlasmasfndan Sonra Bosna'daki Toplu Göç Hareketleri", Çevren, C.XVI, Say~:72, 1989, s.31-34.
Veziriazam Hekimo~lu Ali Pa~a derhal Avusturya ordusu üzerine yürümü~~ ve kaleyi kurtarm~~t~r. Ali Pa~a, 4 A~ustos 1737'de gerçekle~en Banaluka Sava~~'nda Avusturya ordusunu kesin bir yenilgiye u~ratm~~t~r. Maneviyat~~ bozulan Avusturyal~lar, Banaluka Sava~~'n~~ izleyen günlerde ard arda yenil-giler alarak Bosna ve S~rbistan'dan çekilmek zorunda kalm~~lard~r. Nihayet, 1739'da Osmanl~lar ile Avusturyal~lar aras~nda imzalanan Belgrad Antla~-mas~~ ile Avusturya, Furjon Kalesi hariç Pasarofça Antla~mas~'nda ald~~~~ bü-tün yerleri geri vermek zorunda kalm~~t~r'. Fakat tehlike, 1774 Küçük Kaynarca Antla~mas~'m izleyen y~llarda bu kez daha ideolojik ve sinsice or-taya ç~km~~t~r.
Kaynarca Antla~mas~~ ile Ruslar, Osmanl~~ tebaas~~ Ortodokslar'~n hâmili~ini üstlenmi~tir. Bu geli~meye güvenen S~rp, Karada~~ ve Bulgarlar, Osmanl~~ idaresine ho~nutsuzluklar~m gösteren hareketlere giri~mi~lerdir. Tüm bu geli~meler kar~~s~nda, Ortodokslarla iç içe oturan, S~rplar ve Kara-da~l~larla sar~lm~~~ bir co~rafyada ya~ayan Bo~naklar'da, ciddi ve bilinçli bir savunma refleksi geli~mi~tir. Bo~naklar kayg~lanmakta hakl~yd~lar. Çünkü her gün Bosna'n~n i~galinden bahseden haberler duyuyorlard~. Mesela 1783'de Avusturya ve Rus ~mparatorlar~'mn Bosna'n~n payla~~m~~ konusun-da anla~t~~~, hatta bölgeyi i~gal için bir tak~m haz~rl~klar yapt~klar~~ haberleri yay~lm~~t~". 1784'de bu kez baz~~ yabanc~~ gazeteler, H~rvatistan s~n~r~nda yer alan Bosna arazisinin bir k~sm~n~n Avusturya'ya verildi~ini yazm~~t~'. Bu ve benzeri haberler toplumu çok geriyordu ve bu gerginlikten de en fazla Os-manl~-Bo~nak ili~kileri etkileniyordu. Ayn~~ tarihlerde Bo~naklar'da kat~~ bir muhafazakarl~k geli~irken, Osmanl~~ Devleti ~slahat ça~~na giriyordu. Islaha-t~n gere~i olarak hükümet Bosna'da herhangi bir düzenlemeye gitti~inde, Bo~naklar bu düzenlemelerin kimin i~ine daha çok yarayaca~~n~~ veya kendi otoritelerinden neler kaybettirece~ini dü~ünmeye ba~lad~lar. Daha do~rusu onlar, Istanbul'un ~slahat ad~~ alt~nda Bosna'ya gönderdi~i emirlerin ço~un-lukla H~ristiyanlar'~n i~ine yarad~~ma ve Müslümanlar'~n gücünü zay~flatt~-~~na, hatta bizzat Istanbul'un otoritesini yok etti~i kanaatinde idiler. Bu
Hekimo~lu Ali Pa~a'n~n Avusturya ile mücadelesi için bak~n~z, Ömer Bosnavi, Bosna Tarihi, Haz~rlayan: Kâmil Su, Ankara: Kültür Bakanl~~~~ Yay~nlar~, 1979, s.40-79; Sâmi, ~âkir, Subhi, Subhi
Tarihi, ~stanbul, 1198, varak:102-110; Michael Robert Hickok, Ottoman Military Adininistration in Eighteenth-Centu~y Bosnia, Leiden-New York-Köln: Brill, 1997, s.1-39; ~smail Hami Dani~mend, ~zahlt Osmanl~~ Tarihi Kronolojisi, C.IV, ~stanbul: Türkiye Yay~nevi, 1961, s.25-26; Lovrenovk, a.g.e., s.102;
Hasan, a.g.e., s.103-106, 114-121; Virginia H. Aksan, °liman Wars 1700-1870 an Einpire Besieged, London: Pearson Longman, 2007, s.110-111.
14 B.O.A., H.H. (Hatt-~~ ~Aylin), nr:799, 29 Zilhicce 1197/25 Kas~m 1783; nr:337-B, 5 Muhar-rem 1198/30 Kas~m 1783.
15 B.O.A., H.H., nr:I262-E, 16 Ramazan 1198/3 A~ustos 1784.
yüzden, XIX. yüzy~l ba~lar~ndan itibaren, Istanbul'dan gelen emirleri din-lememeye ba~lad~lar. ~stanbul ise devletin içinde bulundu~u güç ~artlara ra~men, Bo~naklar'~~ kay~rd~~~na ve onlara yeterli müsamahay~~ tan~d~~~na inanmaktayd~. Sonuçta, kar~~l~kl~~ anla~~lamama durumu, XIX. yüzy~lda vukubulan birçok çat~~ma ile sonuçlanacakt~r.
A- III. SELIM DÖNEMI
III. Selim'in tahta ç~kmas~yla, özellikle teknik ve askeri sahada ~slahat
yap~lmaya ba~lanm~~t~r. Fakat, onun döneminde, merkezdeki reformlar~n Bosna üzerinde do~rudan bir etkisi olmam~~t~r". Bu dönemde, Bosna'y~~ etkileyen geli~meler daha ziyade d~~~ kaynakl~d~r. ~lk olarak Frans~z ~htilali sonras~nda yay~lan "cumhuriyet" fikri Osmanl~~ idarecilerini hayli rahats~z etmi~tir. Onlara göre, Fransa çevresindeki ülkelere cumhuriyet fikrini a~~la-yarak o ülkeleri parçalamak istiyordu. Mesela, dönemin Reisülküttapla-r~'ndan Ra~id Mehmed Efendi, cumhuriyet fikrinden duydu~u rahats~zl~~~~ ~u cümlelerle ifade etmekteydi: "Frans~zlar, milletlerin hükümdarlar~na olan ba~l~l~~~n~~ yok ederek o milletleri kendi kontrolleri alt~na almaya çal~~makta, mevcut yönetimleri ortadan kald~rarak cumhuriyet kurma yoluna gitmektedirler. Fransa Cumhuriyeti, cumhuriyetlerin anas~~ olarak di~er cumhuriyetlere önderlik etmektedir. Daha sonra, duruma ve zamana göre milletleri birbirlerine kar~~~ tahrik etmekte ve çat~~malar ç~karmaktad~r. Sonuçta, kendi ticaret sahas~n~~ geni~letmek ve bütün ticari konularda söz sahibi olmak istemektedirler."17 . Gerçekten de, Napolyon Fransas~, Avrupa'da uygulad~~~~ politikay~~ Osmanl~~ Devleti için de geçerli k~lmak iste-mektedir. Frans~zlar bu maksatla Bosna ve civar~ndaki nüfuzlu kimselerle ileti~ime geçmi~ler, ajanlar~n~~ bölgeye göndererek yöre halk~n~n zay~f yanla-r~m tespite çali~m~~lard~r. Amaçlar~, bölgeye milliyetçilik tohumlar~~ ekerek, yöre halk~n~n Osmanl~~ Devleti'ne isyân etmesini sa~lamakt~r'.
16 Djurdjev, a.g.m., s.301; Charles and Barbara Jelavich, The Establishment of the Balkan National States, 1804-1920, Seatde and London: University of Washington Press, 2000, s.143; Ahmed S. AliiE, Uredenje Bosanskog Ejaleta Od 1789. Do 1878. Godine, Sarajevo: Orijentalni Institut, 1983, s.17-18; Robin Okey, Eastern Eur~~pe 1740-1985. Feudalism to Communism, London and New York: Routledge, 2004, s.47; Lovrenovi, a.g.e., s.104.
17 "Reisülküttap Ra~id Efendi'nin Mora'ya Dair Kaleme Ald~~~~ Lay~han~n Suretidir", 2 Receb 1212/21 Aral~k 1797, Sultan Selim-i Sdlis Devrine Aid Muhdberdt-t Siy&siyye, ~stanbul Üniversitesi Kü-tüphanesi Türkçe Yazma No:886, varak:2-3; Zafer Gölen, "Reisülküttap Ra~id Efendi'ye Göre ihtilal Sonras~nda Fransa'n~n Politik Yakla~~mlar~", Toplumsal Tarih, Say~:83, ~stanbul: Toplumsal Tarih Vakf~, 2000, s.13.
18 Hacer Mirgiil Eren Griffe, Osmanlmtn Hizmetkan-Galip Ali Pa~a Rtzvanbegoviç-Stocevic, Ankara: Babil Yay~n Da~~t~m, 2005, s.104.
~kinci tedirginlik konusu ise 1797'de Avusturya ve Fransa aras~nda
im-zalanan Kampo Formiyo Antla~mas~'ndan kaynaklanm~~t~r'. Bu antla~may-la Venedik Cumhuriyeti ortadan kald~r~lm~~, Dalmaçya Avusturya'ya b~ra-k~lm~~t~r. Dalmaçya'n~n Avusturya'ya b~rak~lmas~~ Bosna için çok ciddi tehlike olu~turuyordu. Ra~id Mehmed Efendi tehlikeyi ~u cümlelerle aç~klar:
"Avus-turya'ya b~rak~lan topraklar, tar~msal üretime elveri~li olmayan ta~l~k ve kayal~k yer-lerdir. Buna ra~men limanlar~~ gemi yap~m~na elveri~lidir. Avusturyahlar, uzun süreden beri Akdeniz'de donanma bulundurarak deniz ticaretini geli~tirmek istedi-~inden bu payla~~mdan çok memnun olmu~lard~r. Avusturya imparatoru bu amac~na ula~mgsa da, Dalmaçya'da gemi in~as~~ için Avusturya ve Macaristan'dan i~çi, mal-zeme ve asker getirmek gerekecektir. Bu ise, oldukça fazla yol kat edilmesini gerektir-mektedir. Osmanl~~ Devleti için gerçek tehlike budur. Zirâ Avusturya imparatoru bu yolu kisaltmak için kendi s~n~rlar~yla çevrilmi~~ olan Bosna'y~~ ele geçirmeyi dü~ünebi-lir'. Bosna halk~~ Müslüman'd~r. Ancak, Avusturya ile s~n~r olduklar~ndan dolay~~ ço~unun hayat tarz~~ Avusturyahlar'a benzemektedir. Di~er yandan Avusturya tara-f~ndan çevrilmi~~ olduklar~ndan her hangi bir sald~r~da topraklar~n~~ ve çocuklar~n~~ kaybetmek endi~esine kap~labilirler. Bu sebeple, eskiden oldu~u gibi "ba~~ sallan~r ta~~ sallanmaz" demeyebilirler. Ayr~ca, gönüllerinden geçen özerklik istekleri, Avusturya taraf~ndan vaat edilirse, bu sözlere inanarak Avusturya'n~n istedi~i yönde hareket edebili~.rler. Bu ihtimâlin Avusturyahlar taraf~ndan da dü~ünülmü~~ olmas~~ muhtemel- dir.'
,2
Osmanh yetkililerini endi~elendiren son geli~me ise Fransa'n~n Osman-h Devleti ile Bosna'da s~n~r kom~usu olmas~d~r. Fransa, 1805 Österlitz
Sava-~~'nda Avusturya ordular~n~~ yenilgiye u~ratm~~~ ve sava~~n sonucunda
Dalmaçya Sahili'ni Avusturya'dan alm~~t~. Böylece Osmanh Devleti ile Fran-sa fiilen s~n~r kom~usu olmu~lard~. Dalmaçya'ya yerle~en Frans~zlar rahat durmam~~lar, okullar açarak milliyetçi dü~ünceleri halka a~~lamaya çal~~m~~-lar ve H~rvat milli bilincinin ortaya ç~kmas~na sebep olmu~çal~~m~~-lard~r. Ayr~ca, Napolyon da özellikle Bosna'y~~ i~gal etmek istiyordu. O, Bosna'y~~ i~gal et-mesi halinde, ~stanbul yolunun kendisine aglaca~~na inarnyordu22.
Osmanl~~ yetkililerinin endi~elerinde ne kadar hakl~~ olduklar~, k~sa süre sonra ortaya ç~km~~t~r. Zira 1804'te S~rbistan'da Kara Yorgi önderli~inde büyük bir milliyetçi ayaklanma ç~km~~t~r. Kara Yorgi, Bosna H~ristiyanla-
'9 Gölen, Reisülküttap Ra~id Efendi'ye Göre ihtilal Sonras~nda Fransa'n~n Politik Yakla~~mlar~, s.13-14;
Griffe,a.g.e., s.104.
99 Harita 1.
Reisülküttap Ra~id Efendi'nin Mora'ya Dair Kaleme Ald~~~~ Laythan~n Sureti, s.3-5; Giden, Reisülküttap Ra~id Efendi'ye Göre ihtilal Sonras~nda Fransa'n~n Politik Yakla~~mlar~, s.13-14.
r~'m da ayakland~rmay~~ ve onlarla birle~ip Büyük S~rbistan'~~ kurmay~~ amaç-lamaktayd~. Ayaklanma, Bo~naklar aras~nda nefretle kar~~lan~rken, Bosnal~~ Ortodoks H~ristiyanlar aras~nda sevinç yaratm~~t~r. Bosnal~~ Yeniçeriler Belgrad'daki meslekta~lar~n~n yard~m~na ko~arken, S~rbistan'la s~n~r Bosna kasabalar~nda ya~ayan baz~~ Ortodoks H~ristiyanlar da S~rp isyanc~lara kat~l-m~~lard~r. Bo~naklar, S~rplar'~n niyetlerini bildiklerinden, isyân~n bast~r~l-mas~~ için olanca güçleriyle devlete yard~m etmi~lerdir. Bu maksatla, 19 bin yük arpa, bu~day ve eti, vergilerine ilave olarak devlete hibe etmi~lerdir".
S~rp Ayaklanmas~~ 1806-1812 Osmanl~-Rus Sava~~'na sebep olunca, asi S~rplar durumdan istifade ile Yadar, Racvina ve Bö~ürdelen'i ele geçirmi~-lerdir. S~rplar'~n eline geçen bölgelerde ya~ayan Müslümanlar bask~~ ve katliamlar yüzünden Bosna'ya göç etmek zorunda kalm~~lard~r. Bu durum Bosna'da büyük infiale yol açm~~t~r. 1807'de kapudan", bey ve ileri gelen Bosnal~lar, Travnik'te Vali Mehmed Hüsrev Pa~a ba~kanl~~~nda toplanm~~-lar ve ölünceye kadar memleketlerini savunma karar~~ alm~~toplanm~~-lard~r".
Her ne kadar bu toplant~~ Bosna Valisi'nin huzurunda gerçekle~mi~~ ise de, bu s~rada esas güç yerli Müslüman Kapudanlar'~n elindeydi. Osmanl~~ Devleti XVI. yüzy~l sonlar~nda, Bosna Hersek s~n~rlar~n~~ savunmak için merkezden asker göndermek yerine, yerel halktan olu~an birlikleri s~n~rlar-daki kalelere yerle~tirmi~ti. Kalelerde görevli askerlerin harcamalar~, kale-nin ba~l~~ bulundu~u idari birimden kendilerine sa~lanan dirliklerle sa~-lanmaktayd~. Dirlikler ise, zamanla kale komutanlar~n~n özel mülkleri haline dönü~mü~, kale komutanl~klar~~ babadan o~ula geçer hale gelmi~ti. XIX. yüzy~l ba~lar~nda, kapudanlar, Bosna'daki en önemli siyasi ve askeri aktör konumundayd~lar". Yüzy~l~n ba~~nda toplam 37 kapudanl~k vard~~ ve askeri güçlerinin toplam~~ 26.947 ki~iye ula~m~~t~'. Kapudan aileleri aras~nda
" Ahmet Cevat Eren, Mahmud Il. Zaman~nda Bosna-Hersek, ~stanbul: Nurgök Matbaas~, 1965, s.31-32, 36-37,
" Bosna s~n~r~ndaki askeri savunma birimlerinin komutanlar~na verilen ad. Hamdkja Kre§evljakovic", Kapetanije u Bosni i Hercegovini, Sarajevo: Narodna ~tamparija, 1954, s.13.
25 Bosna-Hersek ~le ilgili Ar~iv Belgeleri (1516-1919), Ankara: Ba~bakanl~k Devlet Ar~ivleri Genel Müdürlü~ü, Osmanl~~ Ar~ivi Daire Ba~kanl~~~, 1992, s.12; A. C. Eren, Bosna Hersek, s.42-43; Okey,
Eastern Europe, s.61; George Castellan, Balkanlar~n Tarihi, Çeviren: Ay~egül Yaraman-Ba~bu~u,
~stan-bul: Milliyet Yay~nlar~, 1992, s.260; Bu dönemde S~rbistan'da geli~en olaylar hakk~nda ayr~nt~l~~ bilgi için bak~n~z, Mehmet Çetin Börekçi, Osmanl~~ imparatorlu~u'nda S~rp Meselesi, ~stanbul: Kutup Y~ld~z~~ Yay~nlar~, 2001, s.25-125.
26
Kapudanl~klar~n kurulu~u ve geli~imi hakk~nda ayr~nt~l~~ bilgi için bak~n~z, Kre§evljakovit",
Kapetanije, s.9-74; Malcolm, a.g.e., s.I58-159. 27
B.O.A., H.H.,. nr: 2387-E, 1215/1800-01 tarihli Ta~l~ca Kad~sfn~n hücceti; Kre§evljakovi,
Kulenoviç, Stoyçeviç, R~zvanbegoviç, Fidahiç, Dadiç, Gavrankapetonoviç, Grada~eçeviç, Ganoviç, Çengiç ve Firduh'Iar~n etkisi çok fazlayd~. Kapudanlar, ülkelerini koruman~n bilinci ve neredeyse ba~~ms~z tav~rlar~yla, merkezin emirlerini pek dinlemiyorlard~". Ancak, onlar~n esas meselesi, kendilerine fazla güvenmeleri, bu saikle de ellerindeki harp teknolojilerini yenilememeleriydi. Bölge'nin XIX. yüzy~l ba~lar~ndaki durumu hakk~nda bir eser kaleme alan ~seviç'e göre, Bosna'ya d~~ar~dan bir sald~r~~ olmu~~ ol-sayd~, böyle bir sald~r~~ felaketle sonuçlan~rd~". Fakat, her ~eye ra~men, ar-kalar~ndaki güçlü kamuoyu deste~iyle kapudanlar, ileriki y~llarda da Bos-na'n~n gerçek hakimleri olarak davranmaya devam etmi~lerdir.
III. Selim devrinde merkezden atanan valiler, Sultan'~n temsilcisi ola-rak sayg~~ görüyordu, ancak otoriteleri valili~in merkezi olan Travnik ~ehri-nin d~~~nda pek hissedilmiyordu. Hatta, Saraybosna'da dahi, üç günden fazla ikamet etmeleri ho~~ kar~~lanm~yordu. Bosna'daki yerel güçlerin ba~~na buyruk tav~rlar~~ merkezi rahats~z etmemi~, hatta bu yap~~ merkez tarafindan da desteklenmi~tir. Beyler, Istanbul'da daima sayg~~ görmü~ler, yetkilerine pek müdahale edilmemi~tir. Nitekim, Istanbul'un Bosna siyasetinin ba~ar~l~~ oldu~u söylenebilir; çünkü III. Selim'in saltanat~~ boyunca, Bosna'da merke-zi endi~elendirecek, büyük çapl~~ herhangi bir olay ya~anmam~~t~r.
B- II. MAHMUD DÖNEMI
Bosna'n~n merkezi reformlardan do~rudan etkilenmesi, II. Mahmud'un iktidar~na rastlar. 1813'de Silâhtar Ali Pa~a, Bosna'daki t~mar ve zeâmetlerin da~~t~m ve kullan~m~ndaki kanunsuz uygulamalar~~ önlemek için özel olarak bölgeye gönderilmi~tir. Pa~a Bosna'ya var~r varmaz, eyalet çap~nda yoklama yapt~rmak amac~yla haz~rl~klara ba~lam~~, ellerinde t~mar ve zeâmet tezkeresi bulunanlar~n Istanbul'a giderek tezkerelerini yeniletme-sini istemi~tir. Yoklama ve Istanbul'dan onay alma i~i, Bosnal~lar'~n itaatle-rini göstermeleri bak~m~ndan önemliydi; zira, çoktan i~levini yitirmi~~ bir kurumun disiplin alt~na al~nmas~nda devletin bir ç~kar~~ yoktu. Öte yandan, ayn~~ temsili önem Bo~naklar için de geçerliydi. Bosna'daki t~marlar, Sisak Sava~~'ndan beri "ocakl~k" addedilmi~~ ve hiç dokunulmam~~t~. Müslüman-lar, t~marlara yap~lan müdahaleyi tüm topluma yap~lm~~~ kabul etmi~ler; bu yüzden sadece sipahiler de~il, tüm Müslümanlar Ali Pa~a'ya kar~~~ ç~km~~lar-
bulundu~unu yazar. Bak~n~z, "Manuscript Ahval-i Bosna By Muhammed Emin 'sevk' (Early 19' Century)", Prilozi Za Orijentalnu Filologiju, Volume: 50, Sarajevo: Orijentalni Institut, 2002, s.257;
28 LovrenoviC", a.g.e., s.105.
d~r. Ortaya ç~kan tepki sebebiyle, Ali Pa~a geri ad~m atm~~, t~mar ve zeâmet-lere dokunamam~~t~r30.
Ali Pa~a'n~n müdahalesi Bosna'daki Müslüman guruplar~~ birle~tirmi~-tir. Özellikle yeniçeri, sipahi ve beyler kendi varl~klar~n~~ Bosna'da Müslü-man varl~~~n~n sigortas~~ olarak gördüklerinden, merkezin kendilerine mü-dahalesini Müslüman otoritesine güç kaybettirecek bir giri~im olarak alg~-lam~~lar, bu yüzden de en küçük bir müdahaleyi dahi ho~~ kar~~lamam~~lar-d~r'. Onlara göre, müdahaleler Müslüman idaresinin gücünü zay~flatmak-tan ba~ka bir i~e yaram~yordu. Zira S~rbiszay~flatmak-tan, Karada~, Yunaniszay~flatmak-tan ve ci-vardan gelen Müslüman göçmenlerin anlatt~klar~~ veya oralarda meydana gelen hadiseler, onlar~n hakl~l~~~n~~ kan~tlamaktayd~. Buralardan Bosna'ya gelen muhacirlerin anlatt~klar~~ insan~n kan~n~~ donduracak nitelikteydi. Ge-lenler, "S~rp ve Yunanl~lar'~n çocuk ihtiyar demeden kad~n erkek birçok Müslüman'~~ katlettiklerini, hatta gebe kad~nlar~n kannlanndaki bebekleri bile süngülediklerini" anlat~yorlard~". Böylesi korkunç olaylar~~ i~iten Bosnal~~ Müslümanlar'~n geli~meler kar~~s~nda ne dü~üneceklerini ve nas~l davranacaklar~n~~ kestir-mek zor de~ildi. Fakat, II. Mahmud, bu yerel kayg~lar~n ötesinde yeni bir devlet tasarl~yordu. O, Istanbul'dan verilen emirlerin tereddütsüz olarak yerine getirildi~i merkezi bir idare sistemi kurmak istiyordu. Bu yüzden, devlet hâkimiyetini eyâletlerde yeniden kurmay~~ ve eyâletleri merkeze ba~-lamay~~ kendisine hedef edinmi~ti. Onun bu hedefleri yüzünden, Bosna'da ciddi bir direni~~ ve direni~e kar~~~ da oldukça sert cezaland~r~lmalar ya~an-m~~t~r. Mesela, 1820'de Bosna Valisi olan Celal Pa~a, Ta~l~ca Mütesellimi ~ brahim Bey ve Gradaçaçl~~ Osman Kapudan'~~ idam ettirmi~, gelece~in Her-sek Mutasarr~f~~ Ali R~zvanbegoviç ise can~n~~ kaçarak kurtarm~~t~".
II. Mahmud döneminin en büyük çat~~malar~ndan biri 1826'da, Yeni-çeri Oca~~'n~n kald~r~lmas~~ esnas~nda ya~anm~~t~r. 1826 Eylül'ünde oca~~n kald~r~lmas~~ ve Asâkir-i Mans~lre-i Muhammediye'nin kurulmas~~ hakk~ndaki
" A. C. Eren, Bosna-Hersek, s.52-53.
Odile, Bosna için "Devlet içinde devletti ve Bosnal~lar devletin tebaas~ndan çok yard~mc~~ gücü
duru-mundayd~lar." ifadesini kullan~r. Onun dü~üncesi Bosna'n~n XIX. yüzy~l ba~lar~ndaki konumunu çok
iyi aç~klamaktad~r. Bak~n~z, Odile Moreau, "19. Yüzy~lda Bosna'da Zorunlu Askerli~e Direni~",
Devle-tin Sikihlanmas~. Ortado~u'da ve Orta Asya'da Zorunlu Askerlik (1775-1925), Deneyen: Erik Jan Zürcher,
~stanbul: ~stanbul Bilgi Üniversitesi Yay~ nlar~, 2003, s.145.
32 Börekçi, a.g.e., s.88, 93. Özellikle Yunanistan'da ya~ananlar daha korkunç ve tüyler ürpertici mahiyetteydi. Yunanl~lar kendi milli devletlerini in~a etmek için etnik temizli~i politik bir yol olarak benimsemi~lerdi. Bu politika S~rplar, Bulgarlar ve di~er küçük Balkan devletleri taraf~ndan da aynen devam ettirilmi~tir. Ayr~nt~l~~ bilgi için bak~mz, Justin McCarthy, Ölüm ve Sürgün, Çeviren: Bilge Umar, ~ stanbul: ~ nk~lâp Yay~nlar~, 1998, s.7-13.
fermânlar Bosna'ya ula~m~~t~r. Travnik'te halka aç~klanan emirler ba~lang~ç-ta bir tepki yaratmam~~, fakat üç gün sonra bir isyân patlak vermi~tir. Ar-d~ndan, Saraybosna Fatih Camisi'ndem toplanan büyük bir kalabal~k fermân~n iptalini istemi~tir. Bosnal~lar, "Kendi s~n~rlar~~ d~~~nda askerlik yapmay~~ istemediklerini, yeni üniformalar~n gö~üs k~sm~~ haç ~eklinde dü~ümlendi~i için bu üniformalar~~ giymeyeceklerini, böyle bir elbise giyecek olsalar Rus ya da Avusturya tabiiyetine geçeceklerini" belirttiler". ~syân tüm eyâlete yay~l~nca, Vali Mustafa Pa~a âsllerin tehdidinden kurtulmak için Travnik Kalesi'ne çekilmek zo-runda kalm~~t~r. Mustafa Pa~a'n~n isyan~~ sona erdiremeyece~i ve sert tutu-mu ile isyâna sebep oldu~unu dü~ünen ~stanbul, onu azlederek yerine daha maharetli bir komutan olan Belgrad Muhaf~z~~ Abdürrahim Pa~a'y~~ getirmi~-tir. Pa~a ald~~~~ tedbirlerle k~sa sürede âsâyi~i sa~lam~~~ ve isyân~n eleba~lar~n~~ a~~r ~ekilde cezaland~rm~~t~r".
Abdürrahim Pa~a'n~n Yeniçeri Oca~~'mn ilgas~yla ortaya ç~kan kar~~~k duruma son vermesi II. Mahmud'u çok memnun etmi~tir. Mahmud konuy-la ilgili yay~nkonuy-lad~~~~ Hatt-~~ Hümâytin'da Abdürrahim Pa~a'y~~ "Aferin mii~arii-nileyhe, nân ve nemek-i ~âhânem kendüye helal olsun. Saray e~k~yâs~n~n serkerde ve e~na`lar~~ bunlar idi lehülhamd cezalar~n~~ bulmu~lar." sözleriyle övmü~tür".
Fa-kat tam bu s~rada Osmanl~-Rus Sava~~'n~n ba~lamas~~ ve Bosna'dan asker talep edilmesi yeni bir isyâmn fitilini ate~lemi~tir. Ahmet Cevat Eren, 19 Haziran 1828'de aniden patlak veren bu yeni isyan~~ Bosna için bir dönüm " Saraybosna Kalesi'nin içinde bulunan camidir. Günümüzde mevcut de~ildir. Bak~n~z, Ayverdi, a.g.e., C.II, 3. Kitap, s.339.
" A. C. Eren, Bosna Hersek, s.74-82; Üniformalara ili~kin memnuniyetsizli~in bahane oldu~u an-la~~lmaktad~r. Çünkü Yeniçeriler askerli~in yan~nda yo~un ~ekilde ticaret ve zanaatla u~ra~maktayd~-lar. Ya~ad~klar~~ ~ehirlerde politik nüfuzlar~~ olan kimselerdi. Oca~m la~v~yla birlikte bu ayncal~klarm-dan mahr~lm kalacaklard~. Bak~n~z, Yuzo Nagata-Maçiko Nagata, "Saraybosna ~eriye Sicilleri Üzerine Bir ~nceleme", X//. Türk Tarih Kongresi, C.III, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1979, s.694; Tatjana Kati, "Viyana Sava~~'ndan Sonra S~rbistan (1683-1699), Türkler, C.IX, Ankara: Yeni Türkiye Yay~n-lar~, 2002, s.770, 771-60 nolu dipnot. XIX. yüzy~lda Müslümanlar tarafindan ç~kar~lan tüm isyânlarda Bosnahlar'~n reform kar~~t~~ muhafazakar tutumlar~n~~ gözden kaç~rmamak gerekir. O dönemlerde Bosna Balkanlar'~n en muhafazakâr bölgesiydi. Çevrelerindeld H~ristiyanlar'a ve Sul-tan'~n merkezi reformlar~na kar~~~ çok kat~~ bir tutum içindeydiler. Bak~n~z, "Bosnia-Hercegovina", Chambers's Encyclopedia, Volume: II, London, 1950, s.457; Barbara & Charles Jelavich, "Bosnia and Hercegovina", The Ancyclopedia Americana, Volume: IV, Connecticut, 1982, s.297.
» Leopold Ranke, The History of Servia, and The Servian Revolution. With a Sketch of the Insurrection in Bosnia, Translated From the German: Alexander Kerr, London: Henry G. Bohn, 1853, s.326-330; A. C. Eren, Bosna Hersek, s.84-89; Malcolm, a.g.e., 5.204-205; Robert J. Donia- John V. A. Fine JR, Bosnia and Hercegovina: A Tradition Betrayed, London: Hurst and Company, 1994, s.59-62; Uredenje, s.19; Dennis P. Hupchick, The Balkans. From Constantinople to Communism, New York: Palgrave Macmillan, 2004, s.237.
s' ~smail Hakk~~ Uzunçar~~l~, Osmanl~~ Devleti Te~kilât~ncic~n Kap~kulu Ocaklar~, C.I, Ankara: Türk Ta-rih Kurumu, 1988, s.559-560.
noktas~~ kabul eder. Ona göre; "Bu tarihten sonra eyâlette fitne ve fesat, ihtilâl ve isyân, dü~man tezviri ve tahriki büsbütün artm~~~ ve yerle~mi~tir. Bundan sonra Bos-na'da görünen isyânlar~n ~z~l~rab~n~, Osmanl~~ serhatlar~nda kahramanl~klanyla ~öh-ret kazanm~~~ Bosnal~lar çekmeye mecbur oldular. Çünkü bu ihtilâlde ön ayak olan Bosna asilzadelerinin bilerek veya bilmeyerek at~l~l~klar~~ bu macera= tesirleri kendi-lerinden sonra gelen nesillere s~ra s~ra nüfuz etti. Birbirini takip eden iç mücadeleler Bosna beyleri ve kap udanlar~n kuvvetini yava~~ yava~~ yok etti'''. Isyan, Abdürrahim Pa~a'n~n azline ve Ali Nam~k Pa~a'n~n Bosna'ya atanmas~na yol açm~~t~r. Ali Nam~k Pa~a, Bosnal~~ yerel âyân ve e~rafla anla~arak meseleyi haletme yoluna gitmi~, ancak o da asayi~i tam anlam~yla sa~layamam~~t~r".
1828-1829 Osmanl~-Rus Sava~~, Osmanl~~ Devleti'nin yenilgisi ile so-nuçlanm~~t~r. Sava~~ sonunda maddeleri oldukça a~~r olan ve Bosna üzerin-de do~rudan tesirleri olan Edirne Antla~mas~~ imzalanm~~t~r. Antla~mamn alt~nc~~ maddesi ile S~rbistan muhtariyet elde etmi~, içerisinde baz~~ Bosna kazalar~n~n da bulundu~u alt~~ nahiyenin' S~rbistan'a verilmesi kabul edil-mi~tir. Onuncu madde ile de Yunanistan ba~~ms~zl~k kazanm~~t~r'. Bu ge-li~meler Bo~naklar'~n morallerini bozmu~, onlar s~ran~n kendilerine geldi~i-ne inanmaya ba~lam~~lar, geldi~i-ne olursa olsun, S~rbistan'a verilmesi karara ba~-lanm~~~ nahiyeleri vermeme karar~~ alm~~lard~r. K~sa süre sonra S~rbistanla ilgili ortaya ç~kan ba~ka geli~meler Bo~naklar'~~ daha da fazla sinirlendirmi~-tir. Osmanl~~ Devleti, Evâil-i Rebiülahir 1245/30 Eylül-10 Ekim 1829'da Semendire Sanca~~'nda S~rp Kne~li~i ad~yla bir özerk eyalet kurulmas~~ imti-yaz~n~~ tamm~~t~~". Ard~ndan 10 Rebiülevvel 1246/29 A~ustos 1830 tarihli"
48 A. C. Eren, Bosna Hersek, s.91-92. Eren'in tespitleri son derece do
~ru ve yerindedir. Osmanl~~ ar~iv belgelerinde de, "Bosna al~dlfsinin öteden beri lliy~ktyla taht-~~ zdb~tada olmad~~~..." veya bölge halk~n~n "fitne ve fesada yatk~n olduktan" neredeyse tüm XIX. yüzy~l boyunca tekrarlanan bir hal alm~~t~. Örnek için balun~z, B.O. A., I.M.V. (irade Meclis-i nr:298, 5 Safer 1257/29 Mart 1841 tarihli arz tezki- resi; ~.D., nr:449, 27 Muharrem 1256/31 Mart 1840 tarihli arz tezkiresi; ~.M.V., nr:373, Lef:7, 29 Rebiülevvel 1257/21 May~s 1841 tarihli Bosna Valisi Hüsrev Pa~a'n~n tahrirat~; ~.D., nr:11446, 18 Ramazan 1265/7 A~ustos 1849 tarihli Bosna Valisi Tahir Pa~a'n~n tahrirau.
39 A. C. Eren, Bosna Hersek, s.98-102.
Antla~malarda alt~~ nahiye olarak an~lan bölge, Bosna'ya ba~l~~ Alacahisar (Kru~evaç), Rakovina, Fethülislam (Gladova) ve Pedre; Vidin Sanca~ina tabi iki kazadan olu~uyordu. Bakma, Börekçi, a.g.e., s.182-184.
41 Mudheddt Mecm12.as~, C. IV, ~stanbul 1298-T~pk~bas~m Türk Tarih Kurumu 2008, s.74, 77; Ni-hat Erim, Devletleraras~~ Hukuku ve Siyasi Tarih Metinleri, C.I, Ankara: Türk Tarih Kurumu Bas~mevi, 1953, s.282, 284.
42 Belgrad' Ra~id, Tarih-i
Hayretniinztl-i Belgrad ve S~rbistan, ~stanbul: Tatyos Divitciyan Matbaas~, 1291, s.80-82; 232-234; Börekçi, a.g.e., s.181.
44 Tarih muhteliftir. Hepsi de 1830 olmak kayd~yla A~ustos-Ekim aylar~~ aras~nda muhtelif tarih-ler verilmektedir. Bak~n~z, Börekçi, a.g.e., s.187-191; Belgrad" Ra~id, a.g.e., s 235; Dani~mend, a.g.e., C.IV, s.116.
ba~ka bir fermânla, S~rplar içi~lerinde ba~~ms~zl~k kazanm~~lar, Milo~~ ailesi S~rbistan'~~ yönetme hakk~~ kazanm~~t~. Daha da önemlisi Türkler'in S~rbis-tan'dan tahliye süreci resmi hale gelmi~tir". Böylece en büyük emelleri Bosna'y~~ ele geçirmek olan, S~rp Devleti'nin temelleri resmen at~lm~~t~r.
1831'de baz~~ kapudanl~klara yap~lan atamalar sonras~nda ç~kan anla~-mazl~klar ve Edirne Antla~mas~~ ile S~rbistan'a b~rak~lan kazalar~n verilme çal~~malar~n~n ba~lad~~~~ haberlerinin yay~lmas~~ üzerine, Bo~naklar yeniden hareketlenmi~lerdir. "Bosna Ejderi" ad~~ verilen Kapudan Hüseyin Grada~eçeviç'in" liderli~-inde Bosnal~~ Müslüman ayamn ba~~~ çekti~i yeni bir ayaklanma patlak vermi~tir. Hareket, ba~lang~çta Osmanl~~ idaresine kar~~~ de~ildi. Onlar~n çevrelerindeki geli~melerden ne kadar ürktükleri ve bir ~ey yapma ihtiyac~~ hissettikleri yay~nlad~klar~~ bildiriden de anla~~lmaktad~r. Bu bildiride, "Bosna'n~n dört taraf~n~n dü~manla çevrili oldu~u, S~rplar'~n gizlice Müslümanlar aras~na fitne soktu~u ve f~rsat bulur bulmaz Bosna'y~~ i~gâle kalk~~aca-~~, Bosna'da bulunan H~ristiyanlar'a kesinlikle güvenilemeyece~i, bu yüzden dü~-manlara mukabelede bulunman~n her Bo~na~~n vazifesi oldu~u, böyle gergin zaman-larda Müslümanlar'~n bo~~ durmas~n~n caiz olmad~~~" ifadeleri yer almaktayd~. ~stanbul, Bosna'daki geli~meleri endi~eyle takip etmi~~ ve Hüseyin Kapudan'a nasihatçiler göndererek faaliyetlerini durdurmas~n~~ istemi~, fakat Hüseyin Kapudan üzerinde etkili olamam~~t~r".
Faaliyetlerini art~ran kapudanlar ~ubat 1831'de Tuzla'da 15 gün süren bir toplant~~ yapm~~lard~r. Toplant~da,
Yeni askeri te~kilat~~ kabul etmemeyi Yeni vergileri kabul etmemeyi
S~rbistan'a verilmek istenen nahiyelerin verilmesine direnmeyi Bosna'da özerk bir idare kurulmas~n~~
Hüseyin Kapudan'~n Bosna kapudanlar~n~n ba~kan~~ olarak tan~n-mas~, kararlar~n~~ alm~~lard~r.
" Fermân ve sonuçlar~~ hakk~nda ayr~nt~l~~ bilgi için bak~n~z, Belgradi Ra~id, a.g.e., s 235-238; Bö-rekçi, a.g.e., s.181-191.
45 Hüseyin Kapudan Bosna tarihinin en önemli simalar~ndan biridir ve tüm Bo~naklar'~n kalbin-de özel bir yeri vard~r. Bo~naklar onu ba~~ms~z Bosna Devleti'nin ilk kurucular~ndan biri kabul ederler. Bak~n~z, Robert J. Donia, Sarajevo. A Biography, University of Michigan Press, 2006, s.29.
46 Eren, Bosna-Hersek, s.103-106; Malcolm, Bosna, s.204; Jelavich, Balkan Tarihi, C. I, s.379; Donia,
Asiler, ba~lang~çta ciddi ba~ar~lar elde etmi~ler, neredeyse tüm eyalet onlar~n kontrolü alt~na girmi~tir. Fakat Hüseyin Kapudan'a muhalifli~i ile tan~nan Ali R~zvanbegoviç ve Gorajdeli ~smail A~a Çengiç' merkezi destek-lemi~lerdir. Bu sebeple ba~lang~çta ba~ar~~ kazan~p idareyi ele alan asiler, 6 Nisan 1832'de Nevesin Ovas~'nda yap~lan sava~ta yenilmi~ler, fakat Hüseyin Kapudan mücadeleden vazgeçmemi~tir. 28 Nisan'da Prilep'de yeni bir mu-harebe daha meydana gelmi~tir. Burada da yenilen Bosna kuvvetleri Saraybosna'ya do~ru geri çekilmi~tir. 4 Haziran'da iki ordu ~imdiki Saraybosna Havaliman~'n~n bulundu~u mevkiin yak~n~nda son kez kar~~-la~m~~t~r. Sava~ta Hüseyin Kapudan kuvvetleri yine yenilmi~~ ve Osmanl~~ ordusu 5 Haziran'da Saraybosna'ya girmi~tir. Osmanl~~ birliklerinin komu-tan~~ Mahmud Hamdi Pa~a'ya esir olmaktan çekinen Hüseyin Kapudan Avusturya'ya s~~~nm~~t~r. Böylece isyân sona ermi~tir'. Ancak H~ristiyan bir memlekette ya~amak Hüseyin Kapudan'a zor gelmi~~ ve Istanbul'dan özür dileyerek affin~~ istemi~tir. Sadrazam~n ~srar~~ üzerine II. Mahmud, Hüseyin Kapudan'~n özrünü kabul etmi~tir'. Hüseyin Kapudan ve ailesi 1833 ~ubat ay~nda Istanbul'a gelmi~tir. Ba~~na gelenleri hazmedemeyen Hüseyin Kapudan k~sa süre sonra 17 A~ustos 1834'de hayat~n~~ kaybetmi~tir".
Grada~eçeviç'in hareketi, ça~da~~ Bosnal~~ yazarlar taraf~ndan otonom, hatta ba~~ms~zl~k isteklerinin yüksek sesle dile getirilmesi olarak yorumlan-m~~t~r. Ancak, Hüseyin Kapudan'~n amac~n~n ne oldu~u kesin olarak ortaya konabilmi~~ de~ildir. Ara~t~rmac~lar~n bir k~sm~~ onun isteklerinin muhtariyet anlam~na geldi~ini, dolay~s~yla Bosna Hersek'te özerk bir hükümet kurmak istedi~ini iddia ederken; di~er bir grup ise Hüseyin Kapudan'~n kendisine vezirlik rütbesi verilmesi iste~inden yola ç~karak, onu eski düzeni yeniden sa~lamay~~ hedefleyen muhafazakâr bir Bosnal~~ olarak gösterirler". ~syân~n
47 Ana taraf~ndan II. Bayezid, baba taraf~ndan Uzun Hasan'~n torunudur. Biyografisi için bak~n~z,
Hamdi Kre~evlakoviç, Çengiç Beyleri-Osmanl~~ De~~rinde Bosna Hersek Feodalizmi Hakk~nda Bir Etüd, Çevi-ren: ~smail Eren, ~stanbul: ~ehir Matbaas~, 1960, s.55-61; Jelavich, Balkan Tarihi, C. I, s.379.
48 B.O.A., Miihimme-i Mektiime, nr:9, hk (hüküm) :280, s.76, Evâhir-i Rebiülevvel 1248/18-27
A~ustos 1832 tarihli hüküm; Ranke, a.g.e., s.340-348; Eren, Bosna Hersek, s.139
B.O.A., Mühimn~e-i Mektûme, nr:9, hk:275, s.72, Evâhir-i Rebiülâhir 1248/16-25 Eylül 1832 ta-rihli hüküm.
8° George Arbuthnot, Herzegovine; or Omer Paclu~~ and Thc Christian Rebels. With A Brief Account of
Servia, Its Social, Political, and Financial Condition, London: Longman, Gren, Longman, Roberts, Sc Gren, 1862, s.115-117; Eren, Bosna-Hersek, s.135-146; Malcolm, Bosna, s.205; Jelavich, Balkan Tarihi, C. I, s.379; Donia, Sarajevo, s.29. Di~er mülteci beyler ve ak~betleri hakk~nda bak~n~z, Ranke, a.g.e., s.351-352.
8' Ayaklanma ve tart~~malar hakk~nda ayr~nt~l~~ bilgi için bak~n~z, Ranke, a.g.e., 5.338; A. C. Eren,
Bosna Hersek, s.102-160; Djurdjev, a.g.m, s.301; Aliti, Uredenje, s.19; Jelavich, Balkan Tarihi, C. I, s.379.
ba~lang~çtaki amac~~ ve Hüseyin Pa~a'n~n çok uzun süre Istanbul'a ba~l~l~~~n~~ bildiren arzlar göndermesi; onun eski düzeni korumak için hareket etti~i izlenimini uyand~rmaktad~r". Buna kar~~~ kazan~lan ba~ar~lar ve çevresel etkilerle birlikte özerkli~i ça~r~~t~ran baz~~ isteklerinin oldu~u da do~rudur. Fakat bu fikirler merkezin müdahaleleri kar~~s~nda memleketlerini" ve güçlerini kaybetme endi~esi ta~~yan birçok Bosnal~~ Müslüman'~n akl~ndan geçen dü~üncelerdi". Onlar, ~stanbul'un sert ve pervas~z müdahaleleri kar-~~s~nda, her geçen gün ellerindeki gücü ve topraklar~~ kaybettiklerini göre-rek, ~stanbul'la aralar~na mesafe koymay~~ denemi~ler, fakat ba~aramam~~-lard~r. Ancak, gerek resmi kay~tlarda, gerekse Bo~naklar'a ait folklorik mal-zemede, padi~ah ve di~er Osmanl~~ otoritelerine kar~~~ sayg~s~zl~k içeren en küçük bir ifadeye rastlanmamas~'', Bo~naklar'~n Osmanl~~ idaresinden kur-tulmak yerine, geleceklerini garanti alt~na alma endi~esiyle hareket ettikle-rinin göstermektedir.
Osmanl~~ Devleti'nin isyan~~ kendi gücüyle çözememesi ve Ali Pa~a R~zvanbegoviç'den yard~m almas~, ba~ka bir âyâmn yolunu açm~~t~r. Yard~m kar~~l~~~~ olarak Hersek 1833'de Bosna'dan ayr~larak mutasarr~fl~k haline getirilmi~~ ve mutasarr~fl~~~na Ali R~zvanbegoviç Pa~a getirilmi~tir. Vezir rütbesi ile Hersek mutasarr~f~~ olan Ali R~zvanbegoviç ço~u zaman kendi bildi~ini okumu~, ~stanbul'un emirlerini göz ard~~ etmi~tir. Ali Pa~a da t~pk~~ Hüseyin Kapudan gibi merkezile~tirmeye sonuna kadar direnmi~, 1849'da onun ba~~n~~ çekti~i ba~ka bir isyân Bosna'y~~ yeniden karga~aya sürüklemi~-tir".
" Ayverdi, Gradeseçeviç'i Osmanl~~ düzeninin bölgedeki yilmaz savunucusu olarak kabul eder. Onu Tanzimat'a kar~~~ geldi~i için över, Ali R~zvanbegoviç Pa~a'y~~ ise devletle birlikte olup Tanzimat'~~ uygulamak ve Osmanl~~ gücünün Bosna'da zay~flamas~n~n suçlusu olarak ele~tirir. Bak~n~z, Ayverdi,
a.g.e., C.II, 3. Kitap, s.164, 467.
" Bosnal~~ Müslümanlar bu dü~üncelerinde haks~z de~illerdi. Çünkü o zamanlar 50 ve 60'11 ya~-larda olanlar kendi ya~am sürelerinde nelerin de~i~ti~ini görmü~lerdi. Dahas~~ 1829'da imzalanan Edirne Antla~mas~~ gere~ince, Bosna topraklar~n~n bir k~sm~~ S~rplar'a verilmi~ti. Yani onlar~~ korumak-la yükümlü devlet, onkorumak-lar~n toprakkorumak-lar~n~~ H~ristiyan bir knezli~e diyet okorumak-larak vermi~ti. Bu durumda Bosnal~lar'a dü~en Bosna'y~~ korumak olmal~yd~. Bak~n~z, Börekçi, a.g.e., s.180-185.
54 ~stanbul daha 1820'lerde bu tip dü~ünceleri savunan cemiyet ve organizasyonlar~n
kuruldu-~undan yak~ n~yordu. Bak~n~z, A. C. Eren, Bosna Hersek, s.56-57.
55 Ayn~~ dönemde S~rp Edebiyat~'nda Türkler'e hakaret içeren yüzlerce folklorik (Hikâye, destan,
türkü) malzemeye rastlamak mümkündür. Bak~n~z, Juan Goytisolo, Saraybosna Yaz~lar~, Çeviren: Ay~en Gür, ~stanbul: Nisan Yay~nlar~, 1996, s.66-68.
Avdo SuCeska, "Osmanl~~ ~mparatorlu~unda Bosna", Prilozi Za Or~entalnu Filologiju, Volume: 30, Sarajevo: Orijentalni Institut, 1980, s.442-444; A1i6~ , Uredenje, s.20; Jelavich, Balkan Tarihi, C. I, s.379.
1833'de Mahmud Hamdi Pa~a azledilerek, yerine Ba~dat Valisi Davut Pa~a atanm~~t~r. Davut Pa~a'n~n valilik dönemi, Edirne Antla~mas~~ ile S~rbis-tan'a b~rak~lan yerlerin iadesinin ortaya ç~kard~~~~ huzursuzlu~u gidermekle geçmi~tir. Davut Pa~a, bu kritik anlarda Bosnal~~ Müslümanlar'~n hassasiye-tini sayg~yla kar~~lam~~, Bo~naldar'm gönüllerini almak için elinden geleni yapm~~t~r. Onun Müslümanlar'a gösterdi~i müsamahakar tav~r bu kez de Bosnal~~ H~ristiyanlar'~n tepkisini çekmi~tir. Nahiyelerin S~rbistan'a terkiyle
~~maran Bosnal~~ H~ristiyanlar, 1834'de Rahip Yoviça liderli~inde bir isyan
gkarm~~lard~r. Ayaklanma fazla büyümeden Bosnal~~ sipahiler taraf~ndan basur~lm~~~ ve Rahip Yoviça S~rbistan'a kaçmak zorunda kalm~~t~r. Ancak, Osmanl~~ Devleti'ne yaranmak isteyen Knez Milo~, Yoviça'y~~ Vidin Muhafi-z~'na teslim etmi~, böylece ayaklanma sona ermi~tir".
Davut Pa~a'dan sonra onun yerine, Gurre-i Receb 1251/23 Ekim 1835'de Belgrad Muhafiz~~ Mehmed Vecihi Pa~a Bosna'ya vali atanm~~t~r. Pa~a, Bosna'da bir türlü gerçekle~thilemeyen asker toplama i~ini halletmek-le görevhalletmek-lendirilmi~tir. Pa~a, kendisine verihalletmek-len emri tavizsiz olarak uygula-m~~, hatta bu u~urda baz~~ beyleri dahi cezaland~rm~~ur. Onun sert tavr~~ Bo~naklar aras~nda yeni bir muhalefetin do~mas~na sebep olmu~, ~stanbul'a yüzlerce ~ikayet dilekçesi gönderilmi~tir. Ancak, Bo~naklar Istanbul'dan bekledikleri deste~i alamam~~lard~r. Bunun üzerine harekete geçen Bosnal~~ Beyler, daha önce Mehmed Vecihi Pa~a tarafindan idam edilen Bosna sipa-hilerinden Petrovaçh H~fz~~ A~a'n~n o~lu Nazif A~a ve Ehlune Mütesellimi Ali Pa~a Fidahiç liderli~inde bir isyana kallu~m~~lar, fakat ba~ar~l~~ olamaya-rak da~~lm~~lard~r. Mi liderlerin bir k~sm~~ Avusturya'ya s~~mm~~, bir k~sm~~ tutuklanarak Bosna d~~~na sürgün edilmi~lerdir. isyan sonras~nda Bosna'da bir dizi de~i~iklik yap~lm~~t~r. Önce, t~mar da~~t~m usulüne son verilmi~, ard~ndan da kapudanhk müessesi kald~r~lm~~t~r. Kapudanhklarm kald~r~l-mas~yla Bosna yeni bir karga~aya sürüklenmi~tir. Bosna valileri kapudanl~~~n kald~r~lmas~n~n ç~kard~~~~ meselelerle u~ra~~rken, 1839'da Tanzimat'~n ilan~~ bölgede sinirlerin yeniden gerilmesine sebep olmu~tur".
" Eren, Bosna-Hersek, s.151-152; Malcolm, a.g.e., s.205.
" B.O.A., Mühimtne-i Mektüme, nr:9, hk:439, s.118; Belgrach Rasid, a.g.e., s.114-116; Eren,
C- TANZIMAT DÖNEMI (1839-1876) 1- 1849-51 ~syân~~
XIX. yüzy~ldaki di~er tüm reformlar gibi Tanzimat Fermâm da Bos-na'da ho~~ kar~~lanmam~~t~r. Bo~naklar, Tanzimat uyguland~~~~ takdirde Bosna'y~~ kaybedeceklerini dü~ünüyorlard~'. ~stanbul ba~lang~çta Bosnal~-lar'~n memnuniyetsizli~ine anlay~~la yakla~m~~t~r. Bu yüzden, fermâmn ge-nel hükümleri hariç, Tanzimat'~n Bosna'da uygulanmas~n~~ ileri bir tarihe ertelenmi~tir. 1849'a gelindi~inde hükümet, "Bosnahlar'~n ~~mankl~klar~na" daha fazla göz yummayaca~~m aç~klad~yarak, dönemin Valisi Tahir Pa-~a'dan tavizsiz biçimde Tanzimat'~~ uygulamas~~ istemi~tir. Beyler ve isyan~n lideri Ali R~zvanbegoviç Pa~a' fermâmn uygulanmas~na engel olmak istiyor-lard~. Ancak, aç~ktan devlete kar~~~ koyacak güçleri yoktu. Onlar ba~lang~çta Tanzimat'~n uygulanmas~na taraftarm~~~ gibi göründüler, "Bizim için problem yok, fakat halk Tanzimat'~~ istemiyor" tarz~nda bir politika ile devleti oyalad~lar. Görünü~te hükümet yetkilileri ile uzla~mac~~ bir görüntü sunarken, gizlice isyan~~ organize ettiler. 1849'un ortalanndan itibaren aç~kça Tanzimat hü-kümlerine muhalefete ve devletin resmi askerlerine sald~rmaya ba~lad~lar. Böylece Istanbul'un 1839'dan beri ç~kmas~na muhtemel gözüyle bakt~~~~ isyân patlak vermi~~ oldu. isyan zaman zaman artan zaman zaman ~iddetini kaybeden bir yelpazede devam etti. Valiler biraz da konumlar~ndan duy-duklar~~ endi~eyle s~k s~k eyâletin kendi kontrollerinde oldu~unu Istanbul'a rapor ettiler. Halbuki sadece Travnik ve belli ba~l~~ baz~~ ~ehirler valinin kontrolündeydi. Banaluka ve Bihke gibi kuzey bölgeler, Hersek, neredeyse tüm yollar ve k~rsal alanlar asIlerin elindeydi. Durumun bir türlü sakinle~-memesi, Vali Mehmed Tahir Pa~a'n~n zamans~z ölümü, Istanbul'u daha radikal tedbirler almaya itti.
Devletin en maharetli komutanlar~ndan gelece~in Serdar-~~ Ekrem'i Ömer Lûtfi Pa~a Latas, yan~nda çok say~da askerle 1850 Mani' nda bölgeye gönderildi. Abdurrahman ~eref Efendi'ye göre, Ömer Lûtfi Pa~a, Abdülke-rim Nadir Pa~a ile birlikte XIX. yüzy~lda yeti~en iki büyük Serdar-1 Ek-
Yunanistan'da da geçmi~te bir dizi reform yap~lmaya kalk~~~lm~~, sonuçta bölge kaybedilmi~, sadece 1821'de 25.000 Türk katledilmi~ti. Bak~n~z, Justin McCarthy, Onnunh'ya Veda. imparatorluk Çökenken Osmanl~~ Halktan, Çeviren: Mehmet Tuncel, ~stanbul: Etkile~im Yay~nlar~, 2006, s.87; H. Y~ld~r~m A~ano~lu, Osmanl~'dan Cumhuriyet'e Balkanlar'm Mak~2s Talihi Göç, ~stanbul: Kum Saati Yay~n-lar~, 2001, s.31-33.
60 Ali& ve Barbara Jelavich onun isyân~n~~ da otonom iste~i olarak görürler. Bak~n~z,
Uredenje, s. 20; Jelavich, Balkan Tarihi, C. I, s.379. Griffe, Ali R~zvanbegoviç Pa~a'n~n Sultan'~n sayg~n-l~~~n~~ korumak için isyan etti~ini yazar. Bak~n~z, Griffe, a.g.e., 168-170, 171-175, 180-190.
rem'den biridir. As~l ad~~ Mihaylo Latas olup H~rvatistan'~n Plaski ~ehrinde 1806'da do~mu~tur. Avusturya'da askeri okul ö~rencisi iken 1828'de Os-manl~~ Devleti'ne iltica ederek MüslüOs-manl~~~~ kabul etmi~~ ve Ömer Lûtfi ad~n~~ alm~~t~r. Pa~a bir süre Veliahd Abdülmecid Efendi'ye ö~retmen tayin edil-mi~, daha sonra yüzba~~~ rütbesi ile Osmanl~~ ordusuna kat~lm~~t~r. O, Türk-çe'nin haricinde S~rpça, ~talyanca ve Almanca bilmekteydi. Son derece di-siplinli bir asker olan Pa~a, ac~mas~zl~~~~ ve kay~ts~z ~arts~z Padi~ah'a ba~l~l~~~~ ile ün salm~~t~~ 61.
Bo~naklar da gelen komutan~n tüm özelliklerini biliyorlard~. Ömer Lûtfi Pa~a'n~n daha askeri harekât ba~lamadan Saraybosna'da beyleri a~a~~-layan tavr~, Müslümanlar'~n nas~l bir muamele ile kar~~~ kar~~ya kalacaklar~~ hususunda herkese bir fikir vermi~ti". Beklenildi~i gibi, Osmanl~~ askeri harekat~~ çok sert ve ac~mas~z ba~lam~~t~r. Ancak, Ömer Lûtfi Pa~a'n~n sert tavr~~ dahi Bo~naklar~~ y~ld~ramam~~, direni~~ tüm eyalette olanca h~z~yla de-vam etmi~tir. Çünkü onun isyan~~ bast~rmak üzere Bosna'ya gönderilmesi, Bo~nak bey ve Müslümanlar'~~ daha da k~zd~rm~~t~r. Müslümanlar'a göre, Ömer Lûtfi Pa~a'n~n bizzat kendisi de dahil olmak üzere beraberinde getir-di~i ordu mürtetlerden olu~uyordu. Böylesi kimselerden olu~an bir ordu-dan Müslümanlar'a ac~mas~n~~ beklemek yersizdi. Bo~naklar'~n bu ~ekilde dü~ünmesinde hakl~l~k pay~~ vard~. Çünkü ordu komutanlar~n~n büyük ço-~unlu~u 1848 ihtilalleri sonras~~ Macaristan kaç~p ~slamiyet'i seçen kimseler-den olu~uyordu. Osmanl~~ Devleti'ne s~~~nan Macar ve Polonyal~~ mülteciler iade edilememek için, görünü~te ~slâmiyet'i seçmi~lerdi. Ço~u deneyimli asker olan bu kimselerden 1850 sonbahar~nda iki tabur olu~turulmu~~ ve
" Abdurrahman ~eref Efendi, Tarih Musahabeleri, Sadele~tiren: Enver Koray, Ankara: Kültür ve Turizm Bakanl~~~~ Yay~nlar~, 1985, s.189-190, 196; Büyük Türk Askerleri, Ankara: Genelkurmay Bas ~-mevi, 1981, s.47; Roderic H. Davison, Osmanl~~ imparatorlugu'nda Reform (1856-1876), Çeviren: Osman Ak~nhay, C.I, ~stanbul: Papirüs Yay~nevi, 1997, s.88. ~ngilizce bir kaynakta, Ömer Lû' tfi Pa~a'n~n hayat hikayesi biraz daha farkl~~ anlat~l~r. Bu kayna~a göre, Pa~a 1801'de H~rvatistan'~n Vlaski kasaba-s~nda do~mu~tur. Babas~~ kasaban~n kaymakam~d~r. Ba~lang~çta kasabadaki askeri okula gitmi~, daha sonra matematik e~itimi alm~~, en son kat~~ bir disipline sahip Harp Okulu'na gitmi~tir. O, bir süre sonra Zara'ya gitmi~, orada da arad~~~n~~ bulamay~nca Bosna'ya (Banaluka) geçmi~tir. Bosna'da bir tüccar~n yan~nda muhasebeci olarak göreve ba~lam~~, ayn~~ zamanda da ~slâmiyet'i kabul etmi~tir. Yan~nda çal~~t~~~~ tüccar onu o~luna özel ö~retmenlik yapmas~~ için ~stanbul'a göndermi~, ~stanbul Ömer Lütfi Pa~a'ya istedi~i ya~am~n kap~lar~n~~ aralam~~t~r. Istanbul'da edindi~i nüfuzlu dostlar saye-sinde k~sa sürede Serasker Hüsrev Pa~a'n~n dikkatini çekmi~tir. Hüsrev Pa~a'n~n yard~m~~ ile önce askeri okulda bir görev alm~~, ard~ndan yüzba~~~ rütbesi ile Veliahd Abdülmecid Efendi'nin ö~retmen-ligine atanm~~t~r. 1840'da Pa~a'n~n askeri kariyeri ba~lam~~t~r. Bak~n~z, Alfred de Bess, Edward joy Morris, The Tur/tuh Empire; Its Historical, Statistical, and Religious Condition: Also Its Manners, Customs,
Ek., Philadelphia: Lindsay & Blakiston, 1854, s.24-27.
62
Ömer Lütfi Pa~a'n~n emrine verilmi~ti. Ömer Lütfi Pa~a Bosna'ya gitti~inde yan~nda 400 Macar vard~".
Osmanl~~ ordusundaki Macarlar, halk~~ isyâna te~vik için kullan~lan en etkili propaganda malzemeleri aras~nda yer alm~~t~r. Özellikle Tuzla, ~ zvornik ve Mostar halk~, "Osmanl~~ ordusunu yönetenlerin ço~unun Macar oldu-~u ve göz göre göre çocuklar~n~~ Macarlar'~n ellerine teslim etmeyeceklerini" aç~ kla-yarak çocuklar~n~n askere al~nmas~na kar~~~ ç~km~~lard~". Ayn~~ propaganda-y~~ Ali R~zvanbegoviç Pa~a da kullanm~~t~r. O, Mostar'da beylerle yapt~~~~ toplant~da, "Ömer Lütfi Pa~a'n~nPa~a'n~n beraberindeki mürtet taburu ile kimseye ac~maya-ca~~n~, onlar~n Bosnal~~ Müslümanlar'~~ k~rmaya geldi~ini, Sultan'~n çevresindeki memurlar taraf~ndan kand~r~ld~~~n~, dinine ve padi~ah~na ba~l~~ Bo~naklar'~n bu gidi~e mutlaka bir son vermeleri gerekti~ini, ço~unlu~u Macar dönmeler taraf~ndan idare edilen bu ordunun ve Ömer Lütfi Pa~a'n~n mutlaka durdurulmas~~ gerekti~ini, Ömer Lütfi Pa~a durdurulmad~~~~ takdirde 30 y~l sonra Bosna'n~n Bosnahlar'~n olmayaca~~n~" ifade etmi~tir".
Bo~naklar'~n tahmin etti~i gibi, Ömer Lütfi Pa~a, o zamana dek sürekli müsamahayla kar~~la~an Bo~naklar'a çok sert davranm~~ur". Hatta halka olan bask~s~~ ve daha sonra da beylere kar~~~ tak~nd~~~~ tavr~, 1878 i~gali sonra-s~nda Avusturya ordusu taraf~ndan propaganda malzemesi olarak kullan~l-m~~t~r. I~gal kuvvetleri komutan~~ Baron Josef Filipoviç'in, halka Ömer Lütfi Pa~a'dan daha iyi davrand~~~~ Avusturya bas~n~nda yer alm~~t~'. Gerçekten de, gerek isyâna müdahale sürecinin bu kadar kanl~, gerekse cezaland~r~l-malar~n bu kadar sert olmas~n~n temel sebebi, Ömer Lütfi Pa~a'n~n Bo~nak-lar hakk~ndaki olumsuz dü~ünceleridir. Mesela, Pa~a Belgrad'daki Osmanl~~ muhaf~z~na gönderdi~i bir mektubunda Bo~naklar'a olan nefretini ~u cüm-lelerle dile getirmi~tir "Aziz dostum Haf~z Pa~a'ya selam söyle ve bir süre Sava'da tutulan bal~klar~~ yemekten kaç~nmas~n~~ bildir. Çünkü bal~klar Doboy'da nehre döktü- b' Sacit Kutlu, Milliyetçilik ve Emperyalizm Yüzy~l~nda Balkanlar ve Osmanl~~ Devleti, ~stanbul: ~stanbul Bilgi Üniversitesi, 2007, s.71; Misha Glenny, Balkanlar 1804-1999. Milliyetçilik, Sava~~ ve Büyük Güçler, Çeviren: Mehmet Harmanc~, ~stanbul: Sabah Kitaplar~, 2001, s.85; Griffe, a.g.e., s.I27-128; György Csorba, "Macar Mültecileri", Türkler, Çeviren: Erol Hatipli, C.XII, Ankara: Yeni Türkiye Yay~nlar~, 2002, s.808.
" B.O.A., ~.D., nr:13272; Lef:2, 20 Zilhicce 1266/27 Ekim 1850 tarihli ~zvornik Kaymakam~~ Mahmud Pa~a taraf~ndan gönderilen tahrirat; Lef:3, 22 Zilhicce 1266/29 Ekim 1850 tarihli ~zvornik Kaymakam~~ Mahmud Pa~a taraf~ndan gönderilen tahrirat; nr:13684; Lef:4, 18 Rebiülevvel 1267/21 Ocak 1851 tarihli Bosna Valisi Hayreddin Pa~a'n~n tahrirat~.
" Glenny, a.g.e., s.84.
66 Ahmed Cevdet Pa~a, Tezakir 13-20, Yay~nlayan: Cavid Baysun, Ankara: Türk Tarih Kurumu,
1991, s.34.
tüm Bo~nak etleriyle besleniyorlar."". O, dü~üncelerini ~stanbul'a yollad~~~~ raporlarda da aç~kça yazmaktan çekinmemi~tir. Mesela bir raporunda, "Her nas~l olsa ~u Bo~nak giirû hu ars~z ve edebsiz bir mahlük olduklar~~ ve ba~lar~na vura-rak kendilerinin haddi bildirilmedikçe ve te'clibât-~~ lâzimeleri icrâ olunmad~kça merküz-~~ fitratlar~~ olan büg~~ ve ~ekâveti aral~k buldukça izhârdan hâti olmayacaklar~~ bedil~ f..."" ifadelerini kullanm~~t~r. "Merk üz-~~ f~tratlar~~ olan bâg~~ ve ~eküvet" ifadesinden de anla~~laca~~~ gibi, Ömer Le~tfi Pa~a Bo~naklar hakk~nda ciddi bir önyarg-~ya sahiptir. Onlar~n asiliklerini mizaçlar~n~n bir parças~~ olarak görüyor, dahas~~ onlardan "mahlük" diye bahsediyor, onlara bir ~ey yapt~r-mak için mutlaka kafalar~na vurulmas~~ gerekti~ine inan~yordu. Griffe'ye göre, "Onun bu sertli~i Bosna'da Osmanl~~ egemenli~inin sonunu haz~rlam~~t~r. Çünkü Osmanl~~ Devleti'nin Ömer Lûtfi Pa~a'n~n Bosna Hersek'te yapt~~~~ y~k~m~~ tamir etmesi mümkün olamam~~t~r." . Ona göre, "Ömer Lûtfi Pa~a bizzat günahs~z Bo~naklar~n katledilmesine sebep olan ki~i olarak Bosna Hersek tarihindeki yerini alm~~t~r."". Bo~nak tarihçili~inin kurucusu Safvet-Beg Ba~agiç ise Ömer Lû. tfi Pa~a'n~n askeri harekat~n~n "Bo~nak özgürlü~üne ve enerjisine son verdi-~ini" yazar'.
Ömer Lütfi Pa~a komutas~ndaki birlikler, asilerle 12'si büyük olmak üzere 25 muharebe yapm~~t~r". Çarp~~malarda binlerce ki~i yer alm~~, her iki taraftan yüzlerce ki~i ölmü~tür. isyan devam ederken isyân~n eleba~~~ Ali R~zvanbegoviç Pa~a önce tutuklanm~~, sonra ~üpheli biçimde hayat~n~~ kay-betmi~tir". isyan sonras~nda devlete muhalif olabilecek herkes sürgüne gönderilmi~tir74. Sonuçta Bo~naklar en korktuklar~~ ~eye bizzat kendileri yol açarak, Bosna üzerindeki Müslüman otoritesinin k~r~lmas~na sebep olmu~-
Glenny, a.g.e., s.86.
" B.O.A., ~ D., nr:13808, Lef:8. Griffe, a.g.e., s.115.
Robin Okey, Taming Balkan Nationalism The Habsburg 'Civilizing Mission' in Bosnia, 1878-1914, New York: Oxford University Press, 2007, s.6.
77 Abdi, Tebstratül-e~kyd, ~stanbul: Basiret Matbaas~, 1289, s.101; Eduard Philippe Engelhard, Türkiye ve Tanzimat. Devlet-i Osmaniyye'nin Tarih-i Isltlhatt 1826-1882, Mütercimi: Ali Re~ad, ~stanbul: Kanaat Kitabhânesi, 1328, s.87; Bosna Hersek'te Tanzimat uygulanmas~~ nedeniyle geli~en olaylar ve 1849 isyan~~ hakk~nda ayr~nt~l~~ bilgi için bak~n~z, Zafer Gülen, "1849-1851 Bosna Hersek isyan~", Belleten, C.LXVI, Say~:247, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2003, s.905-930; Glenny, a.g.e., s.84-89;
Uredenje, s.20.
Griffe, a.g.e., s. 7-12; Abdi, a.g.e., s.88-89.
74 B.O.A., ~.D., nr:13273, 5 Muharrem 1267/10 Kas~m 1850 tarihli arz tezkiresi; nr:13588, Lef:1, 11 Safer 1267/16 Aral~k 1850 tarihli Belgrad Muhafiz~~ Vas~f Mehmed'in tahrirat~; nr:14929, 9 Safer 1268/4 Aral~k 1851 tarihli arz tezkiresi; Ahmed L~kfl Efendi, Vak'a-nüvis Ahmed Lûtfi Efendi Tarihi, Yay~nlayan: M. Münir Aktepe, Cilt: IX, ~stanbul: ~stanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yay~nlar~, 1984, s.27.
lard~r. Böylece yüzy~l~n ba~~ndan beri sürekli olarak devlete kafa tutan Müs-lümanlar, bir daha toparlanamayacak ~ekilde sindirilmi~lerdir. ~lk ba~larda, ~stanbul, mücadelenin bu ~ekilde son bulmasmdan memnun olmu~, hatta Bosna harekat~~ an~s~na madalya dahi basurm~~ur". Fakat k~sa sürede yapt~~~~ hatay~~ anlayan devlet, biraz olsun yaralar~~ sarmak için sürgüne gönderilen ldmselerden baz~lar~n~n çok k~sa bir süre sonra memleketlerine dönmesine izin vermi~tir. Nitekim Istanbul'da ikamet etmeye mecbur tutulan 99 ki~i Kas~m 1852'de Bosna'ya dönmü~tür".
2- 1857-59 ~sytun
1849 isyan~~ sonras~nda Ömer Lütll Pa~a'mn sert mizac~na uygun ola-rak yap~lan cezaland~rmalar, Bosna'da hükümetin umdu~undan daha farkl~~ bir yap~lanma ortaya ç~karm~~t~r. Bölgede bin y~ldan fazla süren sosyal yap~~ derinden sars~lm~~t~r. Müslümanlar merkeze küstürülürken, H~ristiyanlar'a da yaramlamam~~t~r. O zamana kadar Bosna'da hiçbir zaman siyasi güç olamam~~~ H~ristiyan unsurlar yava~~ yava~~ ortaya ç~kmaya ba~lam~~lard~r. Özellikle, K~r~m Harbi'nin ortaya ç~kard~~~~ yeni siyasi geli~meleri de~erlen-diren Bosnal~~ H~ristiyanlar, Karada~'~n da lu~k~rtmas~yla 1857 y~l~~ ilkbaha-r~nda harekete geçmi~lerdi'''.
Asiler isyanlar~m Bat~~ memleketleri nezdinde me~ru hale getirmek ve d~~~ destek temin edebilmek maksad~yla isyandan evvel Mostar'daki konso-loslar arac~l~~~yla devletten ~unlar~~ talep etmi~lerdi":
1- Türk memurlar~~ ile mahalli hükümet aras~nda vekalet ve kendi menfaatlerini müdafaa edecek kocaba~lar~mn bulunmas~~
75 Bosna Madalyas~~ alt~n ve gümü~~ olarak iki ~ekilde basur~lm~~ur. Daha önceki sefer ve muhare-be madalyalarma göre oldukça sade olarak tasarlanm~~ur. Ön yüzünün tezyinat~~ tamamen bo~~ bir zemin üzerinde büyük bir Abdülmecid tu~ras~ndan ibarettir. Arka yüzünde ise sa~a bakan büyük bir hilal ve be~~ kö~eli bir y~ld~z, zarif bir motifle çerçevelenmi~tir. Alt~nda yer alan kartu~un birinde "Bosna" kelimesi di~erinde ise "Sene 1266 (I850)" yaz~s~~ yer alm~~t~r. Madalya 1852'de bast~rdm~~ur. Tu~rake~~ ve hattau Mustafa Efendi, hakIdlu Ja~nes Robertson'dur. Alt~n olan~, 37 mm. geni~li~inde 37.27 gram a~~rh~u~da; gümü~~ olan~~ ise 36.8 mm. geni~li~inde 22.37 gram a~~rh~~ndaych. Bak~n~z, Edhem Eldem, ~ftihar ve imtiyaz. Osmanl~~ Ni~an ve Madalyalar~~ Tarihi, ~stanbul: Osmanl~~ Bankas~~ Ar~iv ve Ara~t~rma Merkezi, 2004, s.139, 143-144, 153; Nadir Osmanl~~ Madalya ve Ni~anlar Katalo~u, Darp-hane ve Damga Matbaas~~ Genel Müdürlü~ü, Bas~m Tarihi Belirtilmemi~, s.16; http://ww~v.tsk.mil.tr/askerimuze/madalyalar.hun; hup://www.turkishmedals.net.
B.O.A., I.D., nr:16300, Lef:2-3, 4 Safer 1269/17 Kas~m 1852 tarihli Bosna Valisi Mehmed Hur~id Pa~a'n~n tahriradar~; Uredenje, s.66-73.
B.O.A., I.M.MS.(~rade Meclis-i Mlihsfis), nr:492; ~.D., nr :28889; Engelhard, a.g.e., s.136.
78 Engelhard, a.g.e., 5.167; J. B. T. Bury, "Nationalities and Nationalism", The New Camb~idge
Dinlerine sayg~~ gösterilmesi"
Kiliseler ve kiliselerine çan kuleleri in~as~na müsaade olunmas~~ Kendi milletlerinden bir piskoposun ruhani ba~kanl~~~~ alt~nda bu-lunmalar~~
Okul açmalar~na izin verilmesi
Zaptiyelerin evlerde ikametinin önüne geçilmesi
Arazi sahibi beylere mahsulün dörtte birinden fazlas~n~n verilmeme-si ve bunun da kendi vekilleri taraf~ndan toplanmas~~
Vergilerin ev ba~~na maktu olarak tayini ve tahsiline kocaba~lar~n~n memur edilmesi
Onlar yukar~daki isteklerde bulunurken, Osmanl~~ Devleti'nin bu talep-leri yerine getirmeyece~inden emindiler. Ancak, Osmanl~~ yetkilitalep-leri, yuka-r~daki her talebi ayr~~ ayr~~ ele alm~~lar, her problem tam da H~ristiyanlar'~n istedi~i do~rultuda çözüme kavu~turulmu~~ veya çözüm için çaba gösteril-mi~tir. Buna kar~~, isyân hafiflemek ~öyle dursun, daha da artm~~t~r. ~lk olarak isyân~n gerçek sebeplerini tespit için, Bosna Meclis-i Kebir Reisi Agâh Efendi ba~kanl~~~nda bir komisyon kurulmu~tur. Bu komisyon isyân bölge-lerine giderek halk ve âglerle görü~mü~, halk~~ isyândan vazgeçirmeye u~-ra~m~~t~r. Komisyon üyeleri, 17 May~s 1857 gecesi âsi ve reaya temsilcileri ile ~zvornik Metropoliti'nin evinde bir toplant~~ yapm~~t~r. Toplant~da, H~risti-yan temsilciler a~a~~daki meselelerin bölgede huzursuzlu~a sebep oldu~unu
Çiftlik sahiplerine do~rudan ot yerine bir buçuk k~yye ya~~ verilmesi Devlet memurlar~n~n iltizam almalar~~
Suba~~lar~n köylerde ikamet etmeleri
79 iddialar~n aksine H~ristiyanlar devletten izin almak kayd~yla kilise in~a edebiliyor ve ayinlerini özgürce icra edebiliyorlard~. Bu konuda devlet onlar~n her iste~ine olumlu cevap vermi~ti. Ayr~nt~l~~ bilgi için bak~n~z, Gök Kubbe Alt~nda Birlikte Ya~amak, Ankara: Devlet Ar~ivleri Genel Müdürlü~ü, Osmanl~~ Ar~ivi Daire Ba~kanl~~~, 2006, s.6-18; Zafer Gölen, "Tanzimat Döneminde Bosna Hersek'te Kilise in~a ve Onar~m Faaliyetleri", Belleten, C.LXV, Say~:242, Ankara: Türk Tarih Kurumu, 2001, s.221-242. Günümüzde Bosna Hersek, Karada~, S~rbistan, Makedonya ve Kosova'y~~ ziyaret edenler, yol kenarlar~nda ço~u X-XV. yüzy~llar aras~nda in~a edilmi~~ kiliselerin tan~t~m tabelas~m görürler. Bugün hala Balkanlar'~n baz~~ bölgelerinde devam eden "Osmanl~~ döneminde dini ho~görü ve özgürlü~ün
olmad~~~~ iddialar~na" kar~~, bu yap~lar~n nas~l ayakta kalabildi~i kendilerine soruldu~unda bir cevap
almamamaktad~r.
B.O.A., ~.MMS., nr:436, Lef:47, varak: 2-4; Lef:38; Lef:39; Lef:59.
Say~m yapan mültezimlerin dikkatsizlikleri
Üst düzey yöneticilerin kap~~ halk~n~n halka bask~~ yapmas~~ Yarg~~ sistemindeki aksakl~klar
Mahkemelerde H~ristiyanlar'~n ~ahitli~inin kabul edilmemesi Ki~ilerden kaynaklanan bask~~ ve hatalar
Rak~~ yap~m~nda kullan~lan kazanlardan al~nan vergiler toplan~rken dikkatli davran~lmamas~~
Çiftlik gelirlerinin iltizama verilmesi s~ras~nda çiftçilerin fikrinin al~nmamas~~
Görü~menin ard~ndan, 10 Haziran 1857'de, H~ristiyanlar'~n istekleri do~rultusunda vergi toplamay~~ düzenleyen bir yönetmelik haz~rlanarak yürürlü~e konulmu~tur. 25 madde olan bu yönetmelikle vergi tahsili, mül-tezimlerin hak ve yetkileri, çiftçi ve çiftlik sahiplerinin hak ve ödevleri yeni-den düzenlenmi~tir. Düzenlemenin 1-21. maddeleri gere~ince, angarya ve angarya benzeri her türlü yükümlülük yasaklanm~~, yap~lan her i~~ kar~~l~-~~ nda ücret ödenmesi kuralkar~~l~-~~ getirilmi~, vergi tahsilinin ne ~ekilde yap~lacakar~~l~-~~~ somut ifadelerle aç~klanm~~t~r. Ayr~ca taraflar~n birbirini suçlamas~mn önü-ne geçebilmek için, yap~lacak her türlü i~lemin kay~t alt~na al~nmas~~ mecburi hale getirilmi~, taraflar aras~ndaki anla~mazl~klarda kaza meclislerine ha-kemlik yetkisi verilmi~tir. Düzenlemenin 22-25. maddelerinde ise Bosna'da isyâna yol açt~~~~ iddia edilen meselelere de~inilmi~, memurlar~n her türlü vergi i~iyle u~ra~mas~~ yasaklanm~~, her hangi bir haks~zl~~~n tespiti duru-munda hapis cezas~~ da dahil sert cezai müeyyideler getirilmi~tir81.
Vergi tahsil yönetmeli~inin ard~ndan, H~ristiyanlar'~n 17 May~s 1857 ~ zvornik toplant~s~ nda dile getirdikleri bask~~ ve yolsuzluklar~~ ara~t~ rmak üzere 6 Müslüman 6 H~ristiyan üyeden olu~an geçici bir mahkeme kurula-rak soru~turma ba~lat~lm~~t~r. ~zvornik toplant~s~na kat~lan H~ristiyan temsil-cileri bu defa vergi tahsili s~ras~nda kendilerine bask~~ yapt~~~n~~ iddia ettikleri Mültezimler Yenipazarl~~ Mustafa A~a, Haliloviç Ali A~a ve Arnavut Hüse-yin A~a'n~n yarg~land~~~~ mahkemede haz~r bulunmu~lard~r. Mahkeme son derece ~effaf bir biçimde taraflar~~ yüz yüze getirmi~tir. Mahkemede H~risti-yanlar'~n iddia ettikleri her konu ayr~~ ayr~~ ve titizlikle ele al~nm~~t~r. Fakat, mahkeme esnas~nda, H~ ristiyanlar'~n iddialar~n~n ço~unun as~ls~z oldu~u
ortaya ç~km~~t~r. Hakl~~ olduklar~~ birkaç alacak meselesi de vergisi henüz tahsil edilmemi~~ baz~~ köylerden al~nan malzemelerin paras~n~n ödenmemesi yüzünden ortaya ç~km~~t~r. Ancak mahkeme, vergi tahsili yap~lmam~~~ dahi olsa, halktan talep edilen her türlü malzemenin paras~n~n pe~in olarak ödenmesi gerekti~ine hükmetmi~, bu hususta mültezimler suçlu bulunmu~-tur. Mahkeme sonunda, Mustafa A~a'dan 5.225 kuru~~ 30 para, Hüseyin A~a'dan 9.461 kuru~, Ali A~a'dan ise 1.975 kuru~~ al~narak hak sahiplerine ödenmi~"; ayr~ca bu kimselerin mültezimlik yetkileri de ellerinden al~nm~~-t~r". Yine H~ristiyanlar'~n ma~duriyetlerinin önüne geçebilmek için, eya~le-lin muhtelif bölgelerinde tüm ~ikayetlerin din ve mezhep ayr~m~~ gözetil-meksizin kabul edildi~i, "Meclis-i Muvakkatler", "Taklak" ve ticari davalar~n~n ele al~nd~~~~ "Ticaret Mahkemeleri" kurulmu~tur". Yarg~~ sürecinde görüldü~ü gibi, ~zvornik ve Banaluka'da ayaklanan reayan~n ~ikayetçi olduklar~~ konu-lar~n ço~unun gerçekle bir ilgisi bulunmamaktad~r. Çok küçük hadiseler abart~larak kamuoyuna yans~t~lm~~, ayaklanma için yapay gerekçeler olu~tu-rulmu~tur.
Hükümet çal~~malar~~ daha da ileri götürmü~, 1857 A~ustos'unda Bos-na için özel bir ara~t~rma komisyonu kurarak ba~~Bos-na, yabanc~~ konsoloslar dahil her kesimin güvenini kazanan Ahmed Aziz Pa~a atanm~~t~r". Aziz Pa~a, bölgedeki görevine vakit kaybetmeden ba~lam~~~ ve anla~mazl~klar~~ gidermek için bölgedeki dini liderler de dahil olmak üzere tüm taraflar~n yard~m~n~~ alarak çal~~malar~na ba~lam~~t~r".
Meclis-i Vala, Ocak 1858 tarihli bir toplant~s~n~~ tamamen Bosna Her-sek'teki olaylar~~ tart~~maya ay~rm~~t~r". Toplant~~ sonunda; Bosna Hersek, S~rbistan ve Karada~'daki olaylar~~ tamamen sona erdirmek amac~yla, olayla-r~~ yerinde ara~t~rmak üzere ad~~ geçen eyâletlere geni~~ yetkilere sahip müfet-
" B.O.A., ~.MMS., nr:436, Lef:2, 24; A.MKT.MVL. (Saddret-M~ktabi, Meclis-i Vdld Evrdk~),
nr:91/1 1; 10 Temmuz 1858 tarihli Avusturya'mn Bosna Konsolosu R~5ssler'in Tuzla'daki ajan!
Omchikus'un raporu. Berislav Gavranovi, Bosna i Hercegovina od 1853.-1870. godine, Sarajevo: GRADA-Odjeljenje Istorisko-Filolo~kih Nauka, 1956, s.I43-146.
B.O.A., ~.MMS., nr:436, Lef:24, 6 Zilhicce 1273/28 Temmuz 1857 tarihli Bosna Medis-i Kebir
mazbatas~; A.MKT.MVL., nr:91/11; 10 Temmuz 1858 tarihli Avusturya'n~n Bosna Konsolosu
Rössler'in Tuzla'dalti ajan! Omchikus'un raporu. Gavranovi, a.g.e., s.143-146. " B.O.A., ~.MMS., nr:492, Lef:1.
B.O.A., ~.MMS., nr:436, Lef:51; A.MKT.MVL., nr:91/11.
" B.O.A., A.MKT.UM.( Saddret-Melstabi, ~In Vildydt), nr:304/82, 26 Cemaziyelevvel 1274/12
Ocak 1858 tarihli Ahmed Aziz Pa~a'ya yanlan ~ukka.
87