• Sonuç bulunamadı

Sedat Simavi Vakfı Ödülleri'ni kazananları tanıtıyoruz:görsel sanatlar:Leyla Gamsız Sarptürk, resim anlayışından hiç taviz vermiyor:40'ıncı sanat yılındaki sürpriz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sedat Simavi Vakfı Ödülleri'ni kazananları tanıtıyoruz:görsel sanatlar:Leyla Gamsız Sarptürk, resim anlayışından hiç taviz vermiyor:40'ıncı sanat yılındaki sürpriz"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

16

Aralık 1987 Çarşamba

( ş )

Leyla Gamsız Sarptürk,

resim anlayışından

hiç taviz vermiyor

G E R E K Ç E

L

EY LA Gamsız Sarptürk, ödüle, halen eser vermekte olduğu orta kuşak sanatçıları arasında, yeniliğe ve özgür­ lüğe yönelik çalışmalarıyla, içtenlikli ve kararlı bir üslubu, herhangi bir tavize meydan vermeksizin bugüne kadar getirmesi ve kişilikli bir anlayış düzeyinde plastik olgunluğu her dönemde sürdürmüş olması nedeni ile değer görüldü.

VAKFI ödülleri ni

kazananları tanıtıyoruz

Yazan: Selma TÜKEL

40ıncı sanat

yılındaki SÜRPRİZ

• Lisede resim öğret­

meni olarak karşı­

sında Eşref Üren’i

bulmuş Leyla Ha­

nım. O günleri şöy­

le anlatıyor: “Eşref

H oca, resim d ek i

başarım karşısında

o kadar etkilendi

ki, dalıa iyi yetiş­

mem için bana özel

d e rs le r v e rd i. O

gün, bugün resim­

den kopmadım..."

• İlk kişisel sergi­

sini, 1949 yılında

Fransız Kcmsolos-

lugu’nda açan Ley­

la Gamsız Sarp­

tü rk , b i r öm rü

dolduran sanat ya­

şam ın da; b o y a ­

ların , renklerin,

biçimlerin, desen­

lerin, yanı kısaca

“resm in” y e rin i

a n la tırk e n , b i r

tutkuyu da gözler

önüne seriyor •••

yıl, Fi

Erdok 'un bölüşmüş oldu U y ıl, S e d a t Sim avi V a k fı' nın Görsel Sa­ natlar ödülü, bir kadın res-

Geçen yıl, Füreya K oral ile Neşe dujhı bu ödülü, Leyla Gam sız S arp­ türk, bu yıl tek başına aldı.

ödül Jürisi, Beyoğlu Vakko Sanat Galerisi'nde açmış oldu­ ğu sergisini bu ödüle layık bul­ du. Sanatçının, bugüne kadar, herhangi bir tavize meydan vermeksizin sürdürdüğü içten­ likli ve kararlı üslubu ile her dönemde olgun olan çalışmala­ rım ödüllendirdi...

Leyla

(tamsız

Sarptürk

kim dir?

I

" STANBUL'da 1921 yılında do­ ğan Leyla Gam­ sız Sarptürk, İstan­ bul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'ni

ve İstanbul Dev­

let Güzel Sanatlar Fakültesi'nin Yüksek Resim Bö- lümü'nü, Bedri Rahmi Atölyesi'nde bitirdi. 1949'da Fransızlar'ın bursuy­ la Paris'e gitti. André L'Hote Atöl­ yesi'nde çalış­ malarını sürdürdü. Yurda dönüşün­ de özel atölye ve galerisinde re­ simlerini sergile­ meye başladı. Yurt içinde ve dışın­ da pek çok kar­ ma sergiye katıldı ve kişisel sergi­ ler açtı. 1964 ve 1967 yıllarında Akademi Ödülleri'ni kazandı. Eşini 1969 yılında kaybet­ ti. Bir oğlu var.

Leyla Gam sız Sarptürk, 40'mcı sanat yaşamında Sedat Sim avi V akfı Görsel Sanat­ la r ödülü'nü kazandığı için çok mutlu... Bunu açıkça ifade ediyor. Ve şöyle diyor:

“ Jürinin ödül gerekçesi benim için gerçekten büyük onur verici. Gerçekten çok s e vin d im . A y r ıc a , b en im için sürpriz oldu. Çünkü, hiç beklem iyordu m .”

“ R E S İM D E N HİÇ K O P M A D IM ”

B

E YO Ğ LU , Balyoz So- kak'taki G am sız Apart­ manının üst katında, aynı zamanda atölyesi de olan evinde, yaptıklarım, eski gün­ leri anlatıyor... Ressam olma­ ya, çok sevdiği bu dalda çalış­ maya küçük bir kız çocuğu iken karar vermiş... Ortaokul­ da resim öğretmeni olarak kar­ şısında Zahide ö z en 'i ve lisede de, E ş re f Ü ren 'i bulması en büyük talihi olmuş...

“ R e sim ç a lış m a la r ım ı babam d oktor Safi Gamsız, her türlü im kânı yaratarak destekledi. A m a , lisede re­ sim öğretm enim olan Eşref Uren'e çok şey borçluyum . H ocam Eşref üren, resim ­ deki başarım karşısında o kadar etkilendi ki, daha iyi y etişm e m için bana ö zel dersler verdi. O gün, bugün resim den hiç k opm adım . Devam lı resim yaptım .”

Leyla Gam sız'm sanat ya­ şamı 40 yılını doldurdu... Şim­ diye kadar, yurt içinde ve yurt dışında açtığı ya da katıldığı

sergilerin sayısı ise 41... İlk sergisini ve eski günleri anlatırken çocuklar gibi heye­ canlanıyor:

“ Liseyi bitirip akadem iye gitm eye hazırlanırken, ba­ bama verilm iş olan bazı bil­ giler yüzünden, bu iş ancak 4 y ıl sonra gerçekleşebildi. Babama birtakım arkadaş­ ları, 'Akademiye ortaokul me­ zunu gençlerin alındığını ve bana yazık olacağını' söyle­ mişler. Bunun üzerine, ba­ bam beni üniversiteye gön ­ derdi. Savaş bitince de P a ­ ris'te resim tahsili sözü ver­ d i. İsta n b u l Ü n iv e r s ite s i Edebiyat Fakültesi'ni biti­ rince, hem en F ran sa'ya g it­ m edim . Akadem iye girdim . Yüksek Resim Bölüm ü'nü ve Bedri Rahmi A tölyesi'ni bitirdim . İlk kişisel sergim i, 1949 yılında Fransız Kon so­ losluğumda açtım . V e al­ dığım bir yıllık bursla P a ­ ris'e g ittim .”

G Ü Z E L V E M U T L U B İR E V L İL İK ...

L

E Y L A Gamsız, Paris'e

gittiği zaman henüz yen evlidir. Akademiden ar kadaşı, Hulusi Sarptürk ile evlenmiştir. Resim öğretmeni olan eşinin izinle Paris'e gel­ mesi sağlanır... Dönüşte eşi Haydarpaşa Lisesi'nde öğret menliğine devam eder. Ama kendisi resim çalışmalarını en gelleyeceği için, resim öğret m enliği tek lifin i reddeder

Tüm yaşamım; sanatı, eşi ve oğlu arasında bölüşür...

Bu mutlu ve güzel birlikte­ lik, tam 20 yıl dolu dolu ya­ şanır... L e y la Hanım, 1969'da eşini kaybeder... Şimdi bile, o acılı yılları anarken, gözleri yaşlanıyor... Büyük kederini anlatırken. “ Eşim i öyle bir­ denbire, bir kalp k rizi ile kaybedince, dünyam k a ra r­ dı, bu ani ayrılığı, bu ölümü kaldıram adım , üç y ıl b o­ yunca ilaçlarla yaşatum” di­ yor...

Sanatçının evinin duvarla­ rım süsleyen eserleri arasında ve çahşma köşesinin hemen ya­ randa eşinin, anne ve baba­ sının fotoğrafları yer almış... Kendisi bu evde yalnız ya­ şıyor... 30 yaşındaki oğlu evli ve ayrı evde... Tek oğlunun anne - baba mesleğini seçme­ sini, ressam olmasını istediğini ifade ederken, bu sevgi çem­ beri daha da berraklaşıyor... Oğlu ise elektronik mühendis­ liği dalında ihtisaslaştığı için memnunmuş...

Sanatçı, yıhn yansını bir zamanlar B edri Rahm i'nin atölyesinin de bulunduğu ba­ badan kalan G am sız Apart- mam'nda geçiriyor... A ltı ay

burada çalışıyor. Yaz ve son­ bahar da Yakacık'ta oluyor. Aydos Yolu'ndaki sevimli evi, güzelim İstanbul manzaraları için kendisine zemin hazır- hyor...

Bir zamanlar sanatçıların hiç eksik olmadığı ve uğrak yeri olan Balyoz Sokak'taki Gam sız Apartmanı da, B ey­ oğlu gibi eskimiş. Eski Beyoğ- lu'nun güzel günlerinden nadi­ de bir parça gibi kalan bu eski evden ayrılmayı zaman zaman aklından geçirse de, gönlü onu terk edip gitmeye bir türlü razı olmuyor... GECE GÜNDÜ2 t V E R ESÎM

L

E Y L A G a m s ız , bir ömrü dolduran sanat ya­ şam ında; b o y a la r ın , renklerin, biçimlerin, desen­ lerin, yani kısaca “ resm in ” yerini anlatırken, bir tutkuyu da gözler önüne seriyor...

“ Resim , benim için y a­ şam kadar önem li... Resim olm azsa, benim için, yaşam da yok... E ğer, o gün, iy i bir çalışm a yapm ışsam , neşem yerine geliyor. Canlı oluyo­ rum . Dünya bana pırıl pırıl

görünüyor. Dünyayı yaşa­ m a y a d e ğ e r b u lu y o ru m . E ğer istediğim gibi çalışm a­ mışsam, dünyayı zindan g ö ­ rüyorum. Bu dünyaya nasıl dayanacağını diye kahrolu­ yo ru m .”

L eyla Gamsız, eski ile yeni kuşak arasında köprü ku­ ran bir ressam... B edri Rahm i atölyesinde çalışıp mezun ol­ duktan sonra, çalışmalarını Paris’te A n dré L 'H ote Atöl­ yesi'nde sürdürdü. Yurda dön­ dükten sonra da, Beyoğlu'n-. daki apartmanda sanat galerisi açarak sürekli sergiler düzen­ ledi... Bugün Türkiye'de genç, yaşlı pek çok ressamımızın dünyasında bu Gam sız adlı galerinin özel bir yeri bulunu­ yor. Nitekim, L eyla Gamsız, çok sevdiği hocası B edri Rah- mi'nin de aynı apartmanın bi­ rinci katında atölye açmasını sağladı...

Bugün çoğu ünlü olan res­ samların aralarında kurdukları “ O nlar Grubu” adıyla uzun süre anılan topluluk içinde yer alışını ise şöyle açıklıyor:

“ Y ıl, 1947 idi. B izler he­ nüz çiçeğ i burnunda res­ sam lardık. Kendi aram ızda, Onlar Grubu'nu kurduk.

Or-han Peker, Turan Erol. İhsan İncesu. Fikret Otyam, Osman Oral gibi arkadaşlar bu g ru ­ bun içindeydi. ‘Onlar Grubu’ olarak önce A kadem ide ilk sergim izi açtık. Ardından Bedri Rahm i A tö ly e s i'n d e ikinci sergim izi açtık. V e büyük ilgi topladık.”

“ İN S A N I ÇOK S E V İY O R U M ”

günlerden elinde

ka-V

lan pek bir resim yok... Resimleri birçok tüzel ve ö zel k o le k s iy o n la r d a yer alıyor... Elinde kalanlarda ve yeni yaptıklarında figüratif unsur ve pastel renkler ege­ men... İnsanı çok sevdiği, in- •san üzerinde çalışmasından

belli...

Resimlerini, resimlerindeki dönemi ise şöyle açıklıyor:

“ E vet, inşam çok seviyo­ rum. Çıplak kadın desenle­ ri, çalışm ayı çok sevdiğim bir konu. O n ları kendim e göre yorum luyorum . Tüm resim lerim in ren kleri, leke­ leri, çizg ileri ve yansıttıkları iç dünyaları ile özgün olm a­ larım esas alıyorum . En çok buna önem veriyorum . Pas­

tel ren k leri de evet, daha ç o k s e v iy o r u m . A k a d e ­ m iden sonra 20 y ıl peyzaj çakştım ... O işi de çok sev­ d im . S o n r a ıç m ek â n la r beni etkiledi. Onlara çalış­ tım . N atü rm ortlar da yap­ tım .”

Şimdiye kadar yapmış ol­ duğu resimlerin sayısını hatır­ lamıyor, ama açmış olduğu ya da katılmış olduğu sergileri tek tek biliyor.

Uyguladığı ve kendisine özgü bir teknik sayesinde, re­ simlerindeki renklerin taze kalmasını hep sağlamış... Fır­ çanın ya da tuvalin üzerine renk sıkarak bunu karıştır­ ması, tablolardaki renklerin her zaman canlı bir görünüm içinde olmasını yaratıyor...

Uzun bir sohbetin sonuna yaklaşıyoruz... Anlattıkları ile 66 yıllık bir yaşamı özetlemeye çalışıyor... Bu da, L eyla Ganı- sız'ın gerçekten sanatında gös­ terdiği istikrarlı, kararlı dü­ zenin, 66 yıllık yaşamım da kapsadığım sergiliyor...

Y A R IN : E D E B tY A T ÖDÜLÜ

Çizgilerle Hayattan Rekorlar

kijiiyness

Boks denince.

DÜNYADA E N FAZLA NAKAVT

YAPA4IŞ BOKSÖR, AMERİKAU YAPMIŞ BOKSÖR. AMERİ

ARCHİE M OOR È 'DUR.

A R C N İE 'N İN TAM 145 > NAKAVTLA SONUÇLA

F.OKSTA DÜNYA ŞAMPİYONLUĞU UNVANINI E N U Z U N S UR E ELİN D E B U LU N D U R A N KİŞİ

~ÖB

F İT Z S İM M O N S DUR.

leB S'T EN

I9 IA E TAM 31 YIL UNVANINI KORUMUŞTUR. KADAA PR O FE S . YÖ N EL . b o k sd u n. YASININ E N UZU N b o k sİr û R O M E N G O G E O M ITU'DU R. M i TU. 2.33 'LÜK BOYUYLA RAKİPLE. RİNE HEP TEPEDEN B A K A R /

. Çizen: D ICK M ILLIN G TO N

Dünkü çözüm

1

2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12

Soldan soda

1 - Süslü ve çeşidi değişik olan... İri ve kari, 2 - İşyeri veya işlik... Çeltik kargası da denilen kuş, 3 - Bir topluluğu yöneten kimse... Kumaşta bir desen adı... Yumurtanın be­ yazı, 4 - İp cambazlarının den­ ge sağlamak için kullandıkları uzun sırığa verilen ad... Tele­ fon sözüdür, 5 - Bir İlimiz... Yağma ve çapul, 6 - Büyük ve derin karavana... Afrika'da bir ırmak... Tann'nın adlarından biri ve en büyüğü, 7 - Utan­ ma... Küçük ağıl... Dar ve uzun kösele dilimi, 8 - Bir çalgı... Hızla akan taşkın su... Bir sayı,

9 - Kusur ve noksanlık... Bir erkek adı, 10- Sivas'ın bir İlçe­ si... Ses.

| rokandan aşağıya ]

1 - Fabrikası olan kimse. 2 - Ced... Asıl yemekten sayıl­ mayan peynir, zeytin, havyar gibi şeylerle yemek dışında yenen kuru veya yaş yemişler, 3 - Hekim bıçağı... Batı müzi­ ğinde bir besle tarzı, 4 - Para­ m ızı sim geleyen harfler... Eleme âleti... Bir nota, 5 - Bi­ nek hayvanı oturmalığı... Be­ zek, 6 - Müslümanlığın beş şartından biri... Bir orman ağacı, 7 - Halk şairi... Bir çoğul

eki, 8 - Vücutta fazla terlemek­ ten meydana gelen ulak ulak pembe kabartılar... Neon ga­ zının simgesi, 9 - Bir ünlem... Yumurtanın bir pişiriliş şekli, 1 0 - Nikeli simgeleyen harfler... Zihin... Bir zaman birimi, 1 1 - Başlıca... Kavga (argo), 12- Konuşmayı seven.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

腿不動就痛,止痛針也沒用~不寧腿症候群 52 歲的陳先生左小腿劇烈疼痛了 4 天,尤其晚上睡覺時特別嚴重,他已經 4

beslenme gibi yöntemler, zihinsel flifl- manl›k için de uygulanabilir.. Önemli fark burada detoks edilen

Henüz kuramsal bir çalışma olan araştırmaya göre az miktarda su bir saniyenin trilyonda birinin -pikosaniye- yarısı kadar sürede 600 o C’ye kadar ısıtılabiliyor.

Yukarıda belirtilen sonuçlar doğrultusunda oluĢturulan araĢtırma önerileri aĢağıda belirtilmiĢtir.  Öncelikle kontrol grubunda gerçekleĢtirilmiĢ olan öğretim

Atatürk’ün gerçek mezarının bulunduğu Kabir Odası’na girdim, orada tam 2 saat kaldım, her şeyi doya doya, içime sindire sindire yaşadım.. Mezarına çiçek koydum,

Evet, besindir çünkü… (mümkün olduğunca açıklayınız) / Hayır bir besin değildir çünkü… (mümkün olduğunca açıklayınız)” sorusuna verilen cevaplara göre

Başbakan Turgut Özal’ın küçük kardeşi ve DPT Müsteşarı Yusuf Bozkurt Özal, sıcakların da etkisiyle dün Başbakan Özal’ın tabiriyle “ motoru­ nu

Evvelâ Vali, müteakiben Kolordu komutam ve sonra sırasile diğer komutan - lar belediye reisi ve belediye mec­ lisinden bir heyet halk adına bü­ yük ölüye