• Sonuç bulunamadı

Temizlik delileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Temizlik delileri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

<H)42

% , ■ --- --- - - ^>r ¡m » frK jic g

Temizcik dellıen

Yazan : Sertnet Muhtar Alas

35, 40 yıl «vvel o i'ki hemşireyi Istanbuida biimiyen, duymıyan yoktu. (Temizlik delileri) denil­ di mi derhal:

— Ha, füâneeiar im ? diye a-ş'kıa çıkarlaı-dı.

Temizliğe fazla düşkünlere, kılı kırk yaranlara hemen:

— Vah biçare, .temizlik delisi kızkardeşterin eşi ohmış da ha­ beri yok!... u yapaştııırlardı.

Hemşireler sahiden gülüne -

cek acmacak, pabucu büyüğe

Okunacak haldeydiler. Garibi,

daha doğrusu pek tabiîsi nere­

de, rahmetli anneleri ve anne

anneleri de bu illetle akla kara­ yı zor seçerlermiş.

Kızlarının gene soya çekiş mi, görenek mi diyelim, artık orası­ nı kestiren kestirsin...

Şimdi, iç yüzlerine sıkı fıkı agâh, eski bir tanıdığın anlat­ tıklarını yazacağım. İnanın ki hiç mübalâğasız ve tamamiyle hakikattir. Okuyunca şaşıp ka­ lacaksınız.

Evvelâ şurasından girişelim: Hatunlar ehil ve ayal, ev bark ve yaşayışça hayli (ferih fahur) vaziyette. Kocaları rütbeli, ha­ tırlı, gelirli zevat. Istanbuida kışlık konakları, Boğaziçinde yaz lık yalıları var.

Harem tarafı dolu, selâmlık tarafı kalabalık, Atlar, arabalar, sandallar, futalar. Allah bağışla­ dın, eı-ütik, .Hız, buy -buy- u-İÎU.-- lar da arada... Gelgelelim rahat, huzur kimde?

Sebeplerini buyurun:

Konakta, yalıda, her evde ol­ duğu gibi ortalık süpürme âdeti yok. Zira süpürge toz kabartır, etrafa yayar.

Tanrının sabahı halayıkların, beslemelerin ilk işi, ellerinde ye­ dilik boş tütün tenekeleri, iki büklüm, pösteki sayarcasına ha­ lılar, hasırlar, muşambalar, yol keçeleri üstündeki çöpleri, toz­ ları toplamak.

Arkasından bol tüylü Bursa havlularını ıslatıp, ıslatıp baş­ tan aşağı oraları silmek. Bu bit­ ti mi, havluların hepsini pence­ relerden denize veya arka vira­ neye atmak.

Yine herkesteki olağan üzere hafltada, on beş günde bir ça­ maşırlıkta ocak yakılıp, kazan­ lar kaynatılıp çamaşır yıkama, çTvitleme, iplere asıp kurutma, masalara ya'up ütüleme, bohça­ lara koyma âdeti de yok.

İç çamaşırları, yastık ve yor­ gan yüzleri, yatak çarşaflan, erkân minderi örtüleri kirlendi mi, sabah sabah yine pencereler fora... Haydi aşağı...

Yazın etrafın kayıkçıları, kı­ sın fakir fıkarası düdüğü çal-

madalar; itişe kakışa, boğıışa

boğuşa yukarıdan yağan lan ka- pışmadalr...

Atılanların yerine ne mi konu­ yor?.. Mevdancık caddesindeki Şişman Yankonun, Çarşı içinde­ ki Tülbendçi Hacı Mıthiddin e* fendinin dükkânları ne güne du­ ruyor ?

Gelsin top top keten, patiska, mermerşahi... Boyuna yenileri biçiliyor, dikiliyor, istifleniyor.

Harem bölüğünde sıkışanlann vay haline!... Desturun abdest- hanelerkı hepsi kilitli; anahtar­ ları hanımefendilerde. Berbad edilecek yerler mi oralar?

Taşlan tuz ruhuyla, arena ile kar gibi edilip iki yanına, önü­ ne keten yavgllar yayılmış; fil­ dişi kakmalı, kadife İtapiı lalın­ lar, tel fırçalarla oğulup ağar­

tılmış; kalaylı ibrik aynadan

farksız.

Üst kattakiler hanımefendi- nınki; orta kattakiler teşrif ede­ cek misafirlere mahsus; bodrum taşhshndaki tekcağızın kapısın­

da da, kıvranarak sıra bekliyen bekliyene.

Eln yukarı helâlarda Terkos veya tulumba ile çekilen Halka­

lı tevziatından başka mermer­ den.; kumamsı, musluklu bir ha- zinecik de var. İçi Karakulak su­ yu ile dorıdolu. Zira Terkos, Hal­ kalı sulan bulanık, kurtlarla, solucanlarla pıtıraktır. Kuyu­ nun, sarnıemkilere de, kova ile

taşırken, uşakların, ahretlikle­

rin pis parmakları girer.

Karakulak fıçısı, kavıktan, a- rabadan indirilir indirilmez pu­ lu, damgalı kurşunu gayet dik­

katle muayene eddir, bardağa

konup tortulu olmamasına, bir yudum içilip tazeliğine, bayatlı­ ğına bakılır, sonra o mermer ha-

zineciğe boşaltılıp kapağı, üs- i

tüne ut: Scikız gibi- tilLoend ÜTulı-lünrnüş.

Koca koca f’ ocuk oldukları

halde mahdum ve kerimelerin

basına etenleri de soranamn.

Abdesthaneye adım atmak, he­ le bunlara büsbütün yasak. Öy­ le va, terli sular üstlerine baş­ larına sıçrar; murdar olup çıkar­ lar, ortalım da bacım lar; 40 ke­ re şartlaşan (pirüpâk) olmaz.

Binaenaleyh, tavan arasına

hepsinin boy boy, yanyana otu­

rakları dizıİi. Kulplarının üs­

tünde sabunlu bezler. Halayık­ lar bunları aşağıya taşıyıp dur­ mada.

O mevkiili, şanlı şöhretli be­ yefendilerin halleri de içler acı­ sı: Daire dönüşü selâmlık bö­

lüğüne girerken lostrin kaloş-

larıuı çıkardıktan sonra rnabe- vin kapısında fotinlerini de çı- kanp:

— Ya hu!.. Yamen hu!., d’ye seslenerek harem koridoruna dalacaklar... Derhal yetişen ha- mmeflendi ensede. Yere b:r ya­ tak çarşafı -'ayılmış. Hazret, or­ tasına "eçiD tepeden tırnağa so­ yunacak. Getirilen üç liğen yan İrana duruyor. Birincisinde he­ men hemen kaynara yakın su, İkincisinde bol sabunlu su, üçiin- cüsü boş ve yanında büyük bir batya ile mis sabunu.

İlk liğende ayakların kaba ki­ ri defedilecek. Ortadaki liğende diz kapaklara kadar kese sabun.; Ardından nihayetindetenin ö-, nüne çömelip saç, sakal, boyun, kollar, eller:

— Olmadı, bir daha!.. Allah askına bir defa daha!,, larla tek rar tekrar yıkandıktan sonra hiç kullanılmamış, yepyeni ça­ maşırların üstüne gecelik enta­

risi, mevsimine göre feyyam ve­ ya -samur kiirk giyilir giyilmez, tıpış tıpış merdivenden yukarı...

Bir kenardaki fes, ceket, pan- talon, kravat, frenk gömleği dom u selâmlığa. Sağa sola fır­ latılmış hilâli gömlek, fanila, don ve çoraplar da -yere yayılı yatak' çarşafına tıkılıp yallah yine pencereden denize veya vi­ raneye...

Bu mdişala Pencikli esir ta­ hammül etmez; her şeyi göze a- lıp isyan eder. Nihayet zavallı adamcağızlar, arada biraz olsun (o h !) deme çarelerini bulmuş­ lar.

Biri:

— Mabeyinci filân beyefendi, hiç uğramıyorsun; diye sitem ediyor, tetmeküsrim farıze!.. Ser

seccadeci falan beyefendi ak­

şam yemeğine davet etti... Ya­ veri hususî feşmekân paşa, ya­ bamda bir mehtap eğlentisi ya­ pacak!., diye evden basıp basıp durur, en seçme kokomalarla gö­ nül avutulmuş.

Öbüründe de aynı ağızlar, yal­ nız oncağız işi kumara vurmuş.

Beşlik banknotları cüzdanına

doldurur, Beyoğlu, Ayastafa-

nos, (şimdiki Y eşilk öy), Büyük- ada kulüplerinde sabahlara ka­ dar masa başından kalkmaz­

mış...

Rabbin, hikmetinden sual o- lunmaz. En akıl, sır ermiyen noktaya gelelim:

Meraklar vehimler, hoşhoşu­ na üzüntülerle kendilerini helâ’k eden o iki hemşirenin hasapça sıska, etsiz, cansız, havali fener

olmaları gerekmez m i?

Hayır. îkisi de şişko mu şiş­ ko, yağ tulumu, haza duba...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Hamzao ğlu, Kocaeli Üniversitesi, Halk Sağlığı, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ile Tıbbi Genetik Anabilim Dallarından akademisyenlerin birlikte yürüttüğü,

Dünyadaki en yaşlı bitki örtüsüne sahip 25 alandan birisi olan ve bölgedeki önemli bitki ve canlı türlerini bünyesinde bulunduran Artvin Hatila Milli Park ı

Halbuki, Sultan Azizi, Hüseyin Avni ve Sü­ leyman Paşalar tahttan^ indirmiş­ lerdir ve, olsa olsa fSnltan Mura­ dın lıal’inde baş rol Mithat Paşa­ ya aittir,

However; in their study, they also mentioned the increased difficulty in block placement related to obesity that residents were able to achieve 80% of the SBPBs

Halide Edib Adıvar, konuşması esnasında ve ko* nuşmasından sonra, kalabalık dinleyiciler tarafından hararetle alkışlanmıştır. Yukarıdaki resim profesör Halide

O.nana, O.ramosa ve O.lavandulacea‟nin köklerinin epidermis en- boy, korteks en-boy, ksilem ve floem çap hücrelerinin; gövdelerinin epidermis en-boy, korteks

2010 y ılında, Ulster Üniversitesi, Felluce'de yaşanan doğum kusurlarındaki artışın, lösemi vakalarının ve bebek ölümlerinin, 1945 y ılında Hiroşima ve

Çolakoğlu Kız Meslek Lisesi’ne kurulan trafonun Bank Asya Gebze Şubesi’nin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne yaptığı başvuru sonrası, elektrik