Bakü*de Yayınlanan Bir Kitap ve
ÂŞIK ŞİİRİNDE ŞEKİL TUR ve
mum
MESELESİ
Yrd. Doç. Dr. M. Öcal OĞUZ
T ü rklük araştırm a la rın ın büyükâlim i Prof. M. F u a d K öprülü ta ra fın d an ilk d efa m enşei, tekam ülü ve erkânı h a k k ın d a çok değerli incelem eler yapı larak, b ir çok b akım dan aydınlığa k a v u ştu ru lan âşık ta rz ı şiir geleneğinin elde edilen yeni belge ve bilgilerle gözden geçirilm esi b ir z a ru re t olarak o rtad a d u rm ak tad ır. Özellikle, m enşe itib ariy le eski T ü rk sosyal h a y atın a bağladığım ız bu geleneğin gelişme çağ ları ve günüm üze gelişinde ortay a çı k an züm relere ve boylara dayalı fa rk lılıkları b ir b ü tü n lü k içerisinde ince- lenm elidir. T ürkiye’de âşık edebiyatı nın k ay n ağ ın ın eski Türk dini ve bu dinin genel çerçevesi içerisinde sa n at larını o rta y a k o y an Kam, Bahşı, Akın, Oyun, O zan... gibi sa n a tk â rla r olduğu
hem en hem en o rta k b ir k a n a a t haline gelm iştir. B ununla birlikte çok sayıda tem silcisine ve bol m ik ta rd a şiir ör neklerine sahip olduğum uz xvı. yü z yıl, bu edebiyatın yeni b ir şekilde sis tem leştiği yüzyıl olarak k ab u l edilir, îslâm iyetin kabulünden xvı. yüzyıla k a d a r geçen dönem ise —bazı belge ve değerlendirm elere rağm en— k aran lık dönem o lara k nitelenir. T ürkiye’de âşık edebiyatı üzerine yapılan çalışm aların büyük çoğunluğu xvı. yüzyıldan g ü n ü m üze k a d a r olan dönem de yaşayan â şık la ra ve eserlerine dayanır. K aran lık a s ırla ra ulaşm am ıza engel olan belge ve bilgi eksikliğinin yanı sıra, yapılan çalışm alar sadece T ürkiye’ye m ü n h asır iken, çok genel sonuçlara varılm ak istenm iştir. T ürkiye’de âşık
edebiyatı a ra ştırm a la rın ın başladığı ve h ız lan ara k devam ettiği yüzyılım ız da, âşık edebiyatının m enşei ve d iğer T ürk boyları ara sın d ak i gelişm e çizgi si h ak k ın d a y eterli bilgi elde edilem e m iştir. A ncak günüm üzde, T ürkistan başta olm ak ü zere Türkiye dışındaki T ürk coğrafyası ile h e r tü rlü iletişim i sağlam ak m ü m k ü n olm uştur. Böylece g ö rü lm ü ştü r ki, âşık tarzı şiiri b ir b ü tü n halinde an lam ak ve izah etm ek için diğer Türk boyları arasın d ak i doğm a ve gelişm e devrelerini bilmeye şiddetle ihtiyaç vardır. Yüz m ilyonlar la ifade edilen nüfusun, m ilyonlarla ifade edilen km 2’lik b ir coğrafi sa h a d a o rtay a koyduğu âşık tarzı şiiri kısa zam an d a değerlendirm enin ve sağ lıklı sonuçlara varm anın güçlüğü or tadadır. Bu sebeple ilk iş o la ra k T ür kiye’d e yapılan, a ra ştırm a la rd a v arılan sonuçların T ürkiye’deki âşık lık gelene ği için geçerli olduğu gerçeğinden h a reketle, süratle d iğ er sah a la rd a k i bel ge ve bilgilerin değerlendirilm esi yo lu n a gidilm elidir. Tek tek değerlendi rilecek m alzem elerin o rta y a çıkaracağı sonuç, «Türk âşıklık geleneği-nin o r ta y a çıkm a ve gelişm e dönem lerini b e lirlem em ize ve term inolojisini o luştur m am ıza im kân sağlayacaktır.
T ürkiye’de —yeterli olm asa bile— yapılan çalışm alarda «âşık tarzı şiir geleneğinde şekil, tü r ve m ak am m e s e le s in in halledilem em iş olm asının a ltın d a y u k a rıd a dile getirdiğim iz se beplerin bulu n d u ğ u k a n a a tin i taşıyo ruz. H alk şiirinin şekil ve tü r ü ü zeri ne büyük b ir zam an a y ıran ve y ay ın ladığı iki eserle1 b u k o nudaki fikirle rin i o rta y a k oyan değerli araştırıcı A hm et T alat (O nay), bu k o n u d ak i ilk m üstakil çalışm anın sahibidir. İkinci önemli çalışm a ise H ikm et D izdaroğlu ta ra fın d a n yapılm ıştır.2 A n ad o lu sa h a sına dayalı şiir ö rn eklerinden3 yola çıkılarak yap ılan bu iki çalışm anın, b irb irlerin i b ü tü n ley en y ö n lerin in b u lu nm asına k arşılık «şekil» ve «tür» k a v ra m la rın a getirdikleri iz a h la r b ir
birlerinden oldukça farklıdır. Çeşitli eser ve m akalelerinde bu konuya do kunan araştırıcılar ise, tem elde bu iki görüşten birini kabul eder görü n m ek tedirler.4
Âşık tarzı şiir geleneğinde şekil ve tü r m eselesinin çözülmesinde çok önemli b ir yere sahip olan «makamlar» ise, a ra ştırıcılar arasın d a hem en h e men hiç dikkat çekm em iştir. B ütün araştırıcıların «teganni», «ezgi», «ma kam» ... göz önüne alın m ad an h alk şiiri sağlıklı b ir şekilde değerlendiri lemez dem elerine karşılık, konunun üzerine gidilem em esi dik k at çekicidir. Bunda en büyük fak tö r olarak, edebiyat araştırıcıların d a sağlam b ir m üzik b il gisinin, m üzik araştırıc ıla rın d a ise a y nı o ran d a edebiyat bilgisinin b u lu n m am ası düşünülebilir. B ununla b irlik te bazı yörelerim ize ait m ak am ların adlarını tesbit etm ek veya tesbit edil miş m akam ları tasnif etm ek şeklinde bazı çalışm alara rastlamaktayız.® Bü tü n b u çalışm aların da Anadolu sa h a sı ile sınırlı olduğunu b u ra d a hem en belirtm eliyiz.
A zerbaycan’d a M ürsel Hekimov ta ra fın d a n yayınlanan «Âşık Şe’rin in Növleri»6 T ürkiye’deki şekil, tü r ve m akam konularındaki çalışm aları ye niden gözden geçirm em iz gerektiğini açıkça o rtay a koym aktadır. Tabiî, He- kim ov’u n çalışm asının d a A zerbaycan ile sınırlı olduğunu söylemeliyiz. T ü r kiye’de yapılan çalışm alarda Hekim- ov’u n k itab ın d a y er alan tü r ve m a kam ad ların ın b ir bölüm ü bulunm akla birlikte, b ir k arşılaştırm a ve ayıklam a yapm a gereği ilk a n d a göze çarpıyor. Benzeri eserlerin diğer T ürk şubelerin den de elde edilmesiyle o rta y a çıkacak m alzem enin incelenip birleştirilm esi, sağlam sonuçlara ulaşm am ızı sağlaya caktır.
Hekimov, eserinin g iriş kısm ında âşık edebiyatının «bediî növleri»ni üç k ay n a ğ a b ağ lam ak tad ır : 1) H alkın eski efsane, e sa tir ve h a lk m erasim i ananeleri, 2) Klasik yazılı edebiyat,
3) Ayrı a y n a sırla rd a yaşayıp-yai*atan el şairlerin in söylediği ezgiler.7 Aynı görüşü paylaştığını ifade ile y azar Prof. M.H. T ehm asıb’ın şu görüşünü n ak letm ek ted ir : «Bugünkü A zerbay ca n âşık şiiri şekilce çok re n g aren k ve zengindir. Öz veznine tektine, kafi- yelenen m ısraların növbeleşm esi en ’e- nesine, bendlerdeki m ısra la rın m ik ta rına, n a k a ra t m ısra ların vezn, kafiye ve ta k ti hususiyetlerine ve bir de bel k i d a h a esaslısı, m usikiye göre b u g ü n k ü âşık şe’rin d e elliye yakın fo rm a v a r dır. H a tta sehv etm eden dem ek olar ki âşık m usikisinde n e k a d a r h av a v a rsa ta k rib e n b ir o k a d a r form a v a r d ır ki, b u n la rın d a ekseriyetinin özü ne göre hususi ad ları vardır.»8 He kimov, âşık şiirinde tü r ve m akam m eselesinin halledilebilm esi için dilci lerin, edebiyatçıların ve san atk ârla rın b ir a ra d a çalışm ası gereğini ise ayrıca vurguluyor.9
Giriş kısm ında veciz b ir şekilde âşık tarzı şiirde karşılaşılan problem leri zikreden H ekim ov’u n ifadelerin den A zerbaycan’d a d a âşık tarzı şiirin term inolojisinin tam o larak k u ru la m a dığını anlıyoruz. A yrıca şekil, tü r ve m ak am la ilgili ta rtışm a la rın —bizdeki- n e para lel olarak — o rad a d a sürdüğü ilk b ak ışta göze çarpıyor. Şu cüm leler ise b u n u n som ut göstergesi olarak alı n a b ilir : «Bize ele gelir ki, m üellifler aşık poeziyasında növ ve onun şekli hususiyyetlerinden bend, kafiyeden sohbet a çark e n «Koşma», «Geraylı», «Tecnis», «Muhammes» kim i herkese m a’lum növlerin um um î m ezm un ve ideyasını, h eca bölgüsünü, bend sayı sını te k ra r sad alam ak la kifayetlenm e- m elidir.»10
Eserin b u n d a n sonraki bölümü, A zerbaycan’d an tesbit edilm iş «növ- ler»e ayrılm ış. Ş iir örneklerine ve di ğ er a raştırıcıların görüşlerine de yer verilerek incelenen şiir tü rleri içeri sinde şu n lar y e r a lm a k tad ır : «Tasnif, Bayatı, G eraylı, Cıgalı G eraylı, S alla m a Geraylı, M ürvetî G eraylı, Elif-lâm Geraylı, G ay tarm a Geraylı, Tecnis
Ge-raylı, N eg arath GeGe-raylı, G eraylı Dil- denmez, G eraylı Rubai, Koşma, G üllü Gafiye, K oşa Y arpag K oşm a (Haça Beyt-Çapraz G afiye), Koşma M üstezad- A yaklı Koşma,, Ü stadnam e, Teessüfna- me, Tecnis, B ayatı Tecnisler, Cıgalı Tecnis, A yaklı Tecnis, Dodakdeym ez Tecnis, Nefesçekm e Tecnis Müseddes, H erf Üste Tecnis, (Evvel - A hır), Hey- derî, Elif-lâm, V ücudnam e (Beyan-ı H al), C ahannam e, Divanî, M uham m es.1! Bizim b u ra d a sadece isim lerini sıralayabildiğim iz bu tü rlerin b ir bö lü m ü n ü n aynen A nadolu sah asın d a da m evcut olduğunu görüyoruz. A yrıca ism i farklı olm akla birlikte bizdeki tü rle rin benzerlerinin de olduğunu ifade etmeliyiz. Ş urası d a v a r ki, Tür kiye’deki şekil ve tü r ile ilgili m esele yi b u ra d a isim lerini verdiğim iz «növ- ler» için de göz önüne alırsak, konu b ü sb ü tü n içinden çıkılmaz h ale gel m ektedir. H ekim ov’u n bizdeki k arşılı ğ ıy la «növ»den «tür»ü m ü «şekil»i mi yoksa ikisini birden mi kastettiği a n laşılam am aktadır. A zerbaycan’d a da b u konuda b ir term inoloji problem inin b u lu n d u ğ u n u sanıyoruz. Çünkü, y u k a rıd a verilen «növ»lerin kim isi hece, kafiye gibi d ış u n s u rla ra kim isi de ko nu, m uhteva gibi iç u n su rla rın a göre ad alm aktadır.
Eserin b u n d an sonraki bölüm ünde «Aşık Şe’rin in O kunduğu Saz H avala rın ın Cetveli» y e r alm aktadır. Y azar ta ra fın d a n «saz havası» olarak nitele nen 193 âşık m akam ının y e r aldığı bu cetvel, T ürkiye’de b u konuda yapılan çalışm alar d a d ah il en fazla âşık m a kam ı adı veren ikinci cetvel olarak görünm ektedir.12 Ayrıca, cetvelde y e r a la n açıklayıcı bölüm ler de çalışm aya ayrı b ir önem k azan d ırm ak tad ır : Cet velde y e r a la n bölüm ler ş u n la r d ır : «Saz H avasının A d lan , O nların D aha B aşka A dlan, Gem li - Güzelleme Cen gi, H ansı Şe’r N övünden O hunur, Han- sı Saz Kökünde, H ansı Saz P erdesin de, H avası - Y arad an Aşık, A zerbay c a n - E rm eni v ey a Osm anlı Saz H a vası.» İ3
Böyle b ir cetvelin A zerbaycan’da ilk defa ta ra fın d a n düzenlendiğini be lirten Hekimov, «Takdim ettiğim iz bu cetveli tam dakikleşm iş kim i kabul etm ek olmaz»14 dem ekle 193 olan m a k am sayısının d a h a d a ileri g ö tü rü le bileceğini bildirm ektedir k i bu k a n a a t bizim A nadolu sah asın d a yaptığım ız çalışm alard a ulaştığım ız k a n a a te de u y g u n düşm ektedir.15 Ne v a r ki, sad e ce a d la rı verilen b u m ak am ların nota d eğerleri h ak k ın d a k ita p ta h e r h an g i b ir k a y ıt b ulunm am aktadır. 193 saz h av asın ın h e r birinin a y rı b ir m a k a m a tek ab ü l ettiğini düşünm ek bize gö re iyim serlik olur. Yaptığım ız benzer bir çalışm ada âşıkların aynı ses dizi lerindeki ezgilere bazen ayrı a d la r verdiklerini görm üştük.16 Bu sebeple bu tü r çalışm alarda tesbit edilen m a k am ların m u tla k a n o taların ın verilm e si, ezgileri aynı, adları ayrı m ak am la rın ayıklanm ası açısından önem ta ş ı m aktadır. Tabii b u radaki m akam te ri mini, klâsik m usikideki m akam gibi an lam am ak gerekir. Görebildiğim iz k a d a rıy la âşık m akam ları, klâsik m usiki m ak am ların d a n çok fa rk lı ad la n d ır m a ve tanım lam a özelliklerine sa h ip tir.17.
Hekim ov’u n cetvelinde y e r a lan m ak am la rın a d la n şu n la rd ır : A bbas Güzellemesi, A ğ ır Şerili, Aşık Ziyadı, A yağ Şahseven, A yag Divanı, A t Ü stü, A yağ Celili, A yag M uhem m es, A yag M uheyi, A razbarı, A zaplı Düfoeyti, At Ü stü Kerem, A gacam , A ranı, A ğır Ga- raçı, A yag Sarıtel, A gbulagı, Aşıg Tes- nifi, Badamı, Behrayi, Baş Divani, Baş Sarıtel, Behmeni, Bezirgani, Baş Dü- beydi, Baş M uhem m es, B asm a M uhem mes, Bozuğu Koroglu, Borçalı, B asm a Koroglu, B ayram ı, B ah an , Başhanım ı, Baş M üheyi, Beyli, Bir Gül, Baş Celili, Benövşe, Vagifi, V urgunu, V agıf Layla- sı, Vanagızı, G araçı, G aytagı, G ehra- m anı, G uba Keremi, G arab ağ Dübeydi, G azak Y urt Yeri, Geribi, G arab ağ Şi kestesi, G ürbetî, G ara Gafiye, G
ayaba-şı, G azak Dübeydi, G azak Sebzesi, Ga ra b a ğ Gaytagı, G ara Gehri, Gelenderi, G arab ağ G aytarm ası, Gızbezendi, G ay tarm a, G obustan Şikestesi, Dilgemi, D astanı, Döşeme Koroglu, D urahanı, Gol Yallı, D ört Başlı Tecnis, Derbendi, D übeyd G aytagı, Dübeydi, Dikle, Dol H icranı, El Bayatı, Eleskeri, Ecemi, Ere- bi, Z anncı, İbrahim i, İra n Garaçısı, İn ce Gülü, Y üngül Şerili, Y astı Şerili, Y anıg Keremi, Y urd Yeri, Garsı, Kö- çeri, K erem Güzellemesi, Keşiş Oğlu, Koroglu Borusu, Köhne N ahçıvan, Kurd Oğlu, Köhne Gözetleme1, Koroglu Gay- tagı, K oroglu M ühemmesi, Kesik Ke rem , K ürdü Geraylı, Köşkilani, Kerem Dübeydi, K oroglu Şahsevini, Kelbi, Ge- raylı, G ilenar, G ü lb an , Göyçe Gülü, G ödek Donuv G üllü Gafiye, Lalahanıan, Laçını, Laçm Gülü, M 'n a Geraylı, Mü heyi, M ercanı, M uhemmes, M ahsırı, M isri, M irze Canı, M emmed B ağın, M üsellesi, M eherrem i, M eydan Tesnifi, M irze Gözeilemesi, M ikayıh, N ahçıvanı, Necefi, Novrozu, Nefesçekme, Nahçıvan Gülü, O vşan, O rta Dastanı, O sm anh K erem i, O rta Çelil, O rta M ühemmes, O sm anh Boızugü, O rta Divani, O rta D ü beydi, O rta S antel, Oymağı, O rdubadi, O rta Şerili, P aşa Göçdü, Rübal, Rövşeni, Rumi, Reyhani, Sarıtel, Süsenberi, Sa- n Torpag, Sem enderi, S allam a Kerem , Sultanı, S allam a Geraylı, S allam a Ba yatı, Semedi, Sürütm e Koroglu, Selmi- nazı, Solmazı, Sahibi, Şarabi, Sarayı, Tecnis, Terse G eraylı, Tehmis, Terse G araçı, Turacı, Tebil Cengi, Taygol Şe rili, U rfani, Fehri, F ehralı Dilgemi, H ançobanı, H ohan Oğlu, Hicranı, Hic ra n Keremi, Ç u h u r Oba, Ç ıldır Divani, Ç ıldır M ühemmesi, Ç ortay Koroglu, Ço b an Bayatı, Cem oheni Keremi, Cavani, Cıgalı Tecnis, Cemşidi, Calal Oğlu, Şe rili, Şahseveri, Ş ah İsm ayıl H etai, Şe- g ai Geraylı, Ş irvan Geraylısı, Şemşiri, Şeşengi, Şerili Dübeydi. B u rad a yer a la n 193 m akam ın cetvelin ikinci sü tu n u n u m eydana getiren ve «O nlann d a h a b aşg a adlan» adını taşıy an bölü m ünde A zerbaycan’d a bilinen diğer
isim lerinin verildiğini yeniden h a tırla talım .
A zerbaycan’daki âşık şiirinin tür, şekil ve m akam m eselelerine ışık tu ta n ve T ürkiye’deki b en zer çalışm ala rı yeniden değerlendirm em ize yard ım cı olacak olan b u çalışm anın Türkiye o k u yucusuna kazandırılm ası son d ere ce faydalıdır. G erek A zerbaycan’dan gerekse d iğ e r T ürk şubelerinden sağ la n acak benzeri m alzem e ile yeni bir te rk ib e v arm ak m üm kün olabilecektir. B ugüne k a d a r yapılan çalışm alarda g örüldüğü üzere, sadece T ürkiye’deki örneklerine b a k arak âşık ta rz ı şiirin şekil, tü r ve m akam m eselelerini çöz m ek m üm kün değildir. Geleneği, doğ duğu yerden ve zam andan, gelişip ya yıldığı b ü tü n sah aları ve devirleri ta k ip ederek günüm üze getirm ek ve el de edilen m alzem eyi yorum lam akla bu tü r term inoloji problem lerinden k u r ta rabiliriz.
1 A hm et T alat (Onay) : a) «Türk Ş iirlerin in Vezni», İstan b u l 1933. b) «Halk Ş iirlerinin Şekil ve Ne- v ’i», İstan b u l 1928. Özellikle ikinci eserinde y a z a r halk şiiri örnekle r in i şekil ve tü r bakım ından ince lemiş, bol m ik ta rd a örn ek ler v er m iştir. Ö zet olarak k ita p ta Türkü, Koşma, D estan, Satranç, M âni, Se m ai şekil; dinî şiirler, ahlalayyat, k ah ra m a n lık şiirleri, güzelleme, m edhiye, m ersiye, hicviye, nazire, hezl, şathiyye, m uam m a... tü r ola r a k gösterilm ektedir.
2 H ikm et Dizdaroğlu, «Halk Ş iirin d e Türler», T ürk Dili, Türk Edebi y a tı Özeli Sayısı, A n k a ra 1968. Diz d a ro ğ lu ise m akalesinde, h a lk şii rin d e d iv an şiirindeki gibi b elir ginleşm iş b ir şekil anlayışının b u lunm adığını ifade ederek, d a h a ön ce şekil o la ra k a ra ştırıc ıla rc a k a bu l edilen h a lk şiiri örneklerinin tü r o la ra k değerlendirilm esini te k lif etm ektedir. Y aza ra göre, âşık şiirinde şekil olarak k ab u l edilebi
lecek o lan la r sadece koşm a ve mâ- ni’dir. D iğerleri bunların «türevi»- dir.
3 Ahmet Talat, eski Türk şiirine hiç dokunmadan kendi zamanında gün ışığına çıkarılan Anadolu sahası şiir örneklerine dayanmaktadır. Dizdaroğlu ise makalesinin giri şinde eski Türk şiiri hakkında, bil gi vermekte ve en eski türleri ta nıtmaktadır. İki çalışma da Türki ye dışındaki Türk şubelerinin âşık şiirini değerlendirmemektedirler.
4 Âşık tarzı! şiir geleneğinde şekil ve tü r m eselesine, sa h a d a çalışan bir çok ara ştırıc ı b ir vesile ile dokun m u şlar ise de, m üstakil b ir çalış m a o rta y a koym am ışlardır. B u ça lışm aların büyük bölüm ü D izdar- oğlu’n u n bibliyografyasında bu lu nm aktadır. Son olarak, Cem Dil- çin ta ra fın d a n hazırlan an «Türk Ş iir Bilgisi» (A n k ara 1984) adlı çalışm ada d a m eseleye A hm et Ta la t’ın görüşü çerçevesinde yaklaşıl m ıştır.
5 Bu konuda yapılan çalışmalar için bkz. M. Öcal OĞUZ, «Âşık Makam ları Üzerine Bir Değerlendirme», Millî Folklor 1, 7 (Eylül 1990), s. 22-29.
6 M ürsel Hekimov, «Aşık Şe’rinin Növleri», Bakı 1987.
7 A.g.e., s. 4.
8 A.g.e., aynı yer.
9 A.g.e., aynı yer.
10 A.g.e., aynı yer.
11 A.g.e., s. 5-57.
12 M. Ö cal Oğuz, «Âşık M akam ları Ü zerine Bir Değerlendirme» s. 23. F. K ırzıoğlu K ars yöresinden d e r lediği 216 m akam adm ı «Kars İlin den D erlenen H alk Saz ve Oyun H av aların ın Adları» adıyla yayın lam ak tad ır. (Türk K ültürü 22 (A- ğustos 1964) s. 200-203.)
13 M. Hekimov, s. 58. 14 M. Hekimov, s. 78.
15 M. Ö cel Oğuz,a.g.m„ s. 26. 16 M. Ö cal Oğuz, a.g.m., aynı yer. 17 M. Öcal Oğuz, a.g.m., s. 27.