• Sonuç bulunamadı

“Nasıl İyi Bir Okur Olunur?” Sorusuna ve Daha Pek Çoğuna Yanıt Olarak “Edebiyat Nasıl Okunur”

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "“Nasıl İyi Bir Okur Olunur?” Sorusuna ve Daha Pek Çoğuna Yanıt Olarak “Edebiyat Nasıl Okunur”"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[Terry Eagleton, Edebiyat Nasıl Okunur, (çev. Elif Ersavcı), İstanbul: İletişim Yayınları 2015, 220 s.)

Terry Eagleton, edebiyat ve kültür teorileri üzerine uzmanlaşmış, hâlihazırda da çalış-malarını sürdüren bir yazar ve akademisyen. Bilhassa Marksist edebiyat kuramı üzerine çalışmaları ön plana çıkmış olsa da Eagleton çok yönlü bir araştırmacı olduğu gibi çağımı-zın özgün edebiyat kuramcılarından da birisi. Marksist teori, modernizm, teoloji ve psikoloji onun hem beslendiği hem de katkıda bulun-duğu alanlar. Türkçeye de çevrilmiş kitapla-rından Edebiyat Kuramı’nda edebiyatın ne olduğu gibi temel sorulardan yola çıkan yazar, fenomenoloji, yorumbilgisi, alımlama kuramı, yapısalcılık, göstergebilim, postyapısalcılık ve psikanaliz gibi kavramlar üzerinde durarak, bunları tarif ettiği gibi her biri için politik, ta-rihsel, eleştirel bağlamda tartışmalar da yapar.

Şiir Nasıl Okunur’da ise sorgulama alanını

biraz daha sınırlayarak şiir eleştirisi üzerine

düşünceler üreten Eagleton, eleştiri-nin işlevini, man-tığını ve amacını ortaya koymayı dener. Eleştiri ve

İdeoloji’de H.

Ja-mes, T.S. Eliot, J. Joyce gibi dikkat çekici isimlerden yola çıkarak metni, yazarı, genel

ede-biyat teorisini ve eleştiri ögelerini aynı bağlam içerisinde birbirleriyle tartıştırarak ele alırken Marksizm ve edebiyat eleştirisi arasındaki özel ilişkiyi de yorumlar. Marksizm ve Edebiyat

Eleştirisi ise yazarın hem eleştiri geleneğini

hem de Marksist eleştiriyi tartışmaya açan ve açıklamayı hedefleyen bir çalışmasıdır.

Edebi-yat Olayı’nda dil, kavramlar, gerçeklik, kültür

ve ideoloji gibi konularda sorgulamalar yapar-ken edebiyatın doğasına, yapısına, dünya ile Yeni Türk Edebiyatı Dergisi, Sayı 14, Ekim 2016, s. 197-199.

“NASIL İYİ BİR OKUR OLUNUR?” SORUSUNA VE DAHA

PEK ÇOĞUNA YANIT OLARAK “EDEBİYAT NASIL OKUNUR”

Yasemin Koç

*

“HOW TO READ LITERATURE?” AS AN ANSWER TO THE QUESTION “HOW TO BE A GOOD READER?” AND THE LIKE

(2)

198 YASEMİN KOÇ

ilişkisine dair temel sorulara verilen cevapları da inceler.

Terry Eagleton “Edebiyat nasıl okunur?” so-rusunu1 2015 yılında Elif Ersavcı’nın Türk-çeye çevirisiyle, ilk baskısı İletişim Yayınları tarafından yapılan kitabı için en uygun isim olarak görmüş olsa da, metni okuduğunuzda anlıyorsunuz ki yazarın cevapladığı tek soru bu değil. Belki de sonda söylenecek olanı başta söyleyerek Eagleton bu çalışmasında edebiya-tın nasıl okunmayacağını, nasıl yazılacağını ve hatta yazılmayacağını da sorguluyor. Bir adım daha ileri gitme hakkımızı kullanacak olursak, yazarın tüm bu sorgulamalarına zaman zaman salt edebiyatın değil, pek çok yönüyle hayatın nasıl okunması gerektiği sorusunu da ekledi-ğini söyleyebiliriz. Öyle ki metnin içinde kimi zaman sevimli ve bilge bir yaşlıya dönüşerek okura hayata dair yorumlarını ve öğütlerini de sunuyor: “Dünyada iyilerin ödüllendirileceğini söyleyen değerli bir ahlâki öğreti vardır; bu öğretinin tek kusuru doğru olmamasıdır.”2 Kitabın arka kapağında yer alan kısa tanıtım yazısında da belirtildiği üzere Eagleton çalış-masında edebî metnin özellikleri ve değeri, karakter ve tip ayrımı, edebî metnin ayırt edici noktaları gibi pek çok esaslı konuyu ele alıyor. Minik bir önsözden sonra incelemenin “Açı-lışlar”, “Karakterler”, “Anlatı”, “Yorum” ve “Değer” olmak üzere beş temel bölüm üzerine kurulduğunu görüyoruz. Edebiyat incelemesi ve kuramları üzerine çalışan araştırmacıların eserlerinde, genel hatlarıyla, benzer sorula-rın tartışıldığını ve yanıtlandığını biliyoruz. Öyleyse Eagleton bize, farklı olarak ne sunu-yor? Çalışmayı farklı ve değerli kılan, onun okunmasını hem faydalı hem de keyifli hale getiren şey, yazarın ele aldığı konu başlıkla-rından ziyade bunu nasıl yaptığı meselesi. Zira

Eagleton, bu alanda çalışan pek çok araştırma-cıdan farklı olarak, teknik bir dildense, okuru şaşırtan, gülümseten ve hatta şüpheye düşüren çarpıcı bir üslubu seçiyor.

Dikkatimizi çeken ilk özellik metin boyunca yazarın düşünce akışını çoğunlukla soru-cevap tekniğiyle sağlıyor olması. Hem kendisine hem de alttan alta okura sorduğu sorulara yine kendi-si cevap vererek hem bir monologun hem de bir diyalogun ortaya çıkmasını sağlıyor. Böylece kitabı okurken kendimizi, hayalî iki insanın münazarasını, tenis maçına gitmiş bir izleyici gibi başımızı bir sağa bir sola çevirerek izlerken buluyoruz. Esasında edebiyat kuramlarına ve incelemelerine dair çalışmalar yapan hemen herkesin ele aldığı temel konuları tartışmaya açıyor olsa da, bir yandan, örneğin “karakter” başlığı altında fikirlerini sunarken izlediği yön-temle realistleri, romantikleri, modern yazarları ve onların tutumlarını da okura izah ediyor ya-hut terminolojiye dair bilgiler veriyor Eagleton. Böylece asıl amacına ulaşırken bir yandan da edebiyat tarihinin düzenli çizgisini ve termino-lojiyi de okura hatırlatmayı seçiyor. Bu düzenli, kronolojik seyir içindeki ve açıklayıcı yaklaşım metni okur açısından daha anlaşılır ve sarih kı-larak akıcı, verimli bir okumanın yolunu açıyor. Eagleton, kuramsal meseleleri alışılmışın dı-şında bir üslupla ele alırken bazen gündelik dilden beslenip, mesela Emily Dickinson›ın imlasındaki “manav apostrofları”ndan bah-sediyor; bazen de yazarların dedikodusunu yapıp yanlış yazdığı profesör kelimesi yüzün-den Dublin›deki akademik bir göreve kabul edilmeyen W.B. Yeats›in sırlarını açığa vuru-yor. Öte yandan, sözgelimi şiirde biçimin mi yoksa içeriğin mi ön planda olması gerektiği tartışmasının klişeliğini “Duyguyla formun arası ille de bozuk olmak zorunda değil.”3

1 Kitabın orijinal ismi de “How to Read Literature”dır.

2 Eagleton, Edebiyat Nasıl Okunur, s. 114. 3 Eagleton, a.g.e., s. 45.

(3)

199

“NASIL İYİ BİR OKUR OLUNUR?” SORUSUNA YANIT

diyerek ve iki ezeli rakibi barıştırmaya ça-lışır gibi davranarak renklendirmeyi seçiyor. Yüksek sesle okunduğunda “biftek çiğneme hissi veren” şiirler yahut “ancak epey bir sa-nat kullanılarak yaratılabilecek sasa-natsızlıklar” gibi ilginç benzetmelerle yapılan tespitler de sık sık karşımıza çıkarak metni güçlendiriyor. Eagleton çarpıcı ve kimi zaman da tuhaf ola-rak nitelendirilebilecek ifadeler kullanmayı da seviyor. Sözgelimi edebiyatın özgüllüğü meselesini tartışırken, trigonometriyi seksten daha heyecan verici bulmanın acayipliğini ör-nek gösterebiliyor. Güncel ve politik meseleler de yazarın inceleme metodunun malzemeleri arasında. İronik tavrı ve eleştirel yaklaşımı da bilhassa bu noktalarda ön plana çıkıyor. Yaza-rın şahsi ideolojisi ve düşünceleri de metinde hatırı sayılır miktarda devreye giriyor ve bu ideolojik ses satır aralarından duyuluyor. Aksi taktirde Defoe›nun hikâyelerinde anlatı uğruna anlatı biriktirilmesini, kapitalistlerin kâr uğ-runa kâr biriktirmelerine benzetiyor olmanın başka nasıl bir izahı olabilir ki?

Edebiyatın yalnız okuru değil araştırmacısı da olanlar için böyle bir metnin katkısı ne olacaktır? Öncelikle “karakter”, “anlatı”, “yorumlama”, “edebiyatın değeri” gibi temel meseleleri derli toplu bir hâlde ve kendisinden önceki

çalışma-ları tekrar etmekten kaçınan, sıra dışı bir yakla-şımla okuyabilecek olmak, edebiyatın teorisine dair bakış açısını genişletecektir. Bunun yanı sıra edebiyat tarihine ve dönemlere dair bilgiler de satır aralarında okuduklarımızla tazelenirken, metin çözümlemelerine de yer verilen kitapta, benzer çalışmalar yapmak isteyecek araştırmacı-lar için Eagleton›un tekniği bir tür ipucu vazifesi görecektir. Çalışmada ele alınan, çözümlenen, atıfta bulunulan eserlerin içerisinde Türk ede-biyatından örneklerin olmayışının eksikliği his-sedilse de, edebiyata dair evrensel tartışmaları kavramak için oldukça faydalı bir kitap. Çalışmanın okuru güldüren, okurun zihnini sorularla bulandıran, fakat aynı soruları müm-kün olduğunca net bir biçimde cevaplayarak da durultan yanı, yazarın ansızın sertleşen eleş-tirileri, bir yandan da epeyce uzlaşmacı tavrı, örnek olarak seçilen metinlerin çeşitliliği gibi pek çok unsur, edebiyata bir disiplin olarak merak ve ilgi duyan okurlar için epey işlevsel bir kitabın ortaya çıkmasını sağlıyor. Keza sadece araştırmacılar için değil, haz odaklı okuyucular için de keyifli ve faydalı bir oku-ma deneyimini yazar üslubunun renkliliği ile sağlıyor. Tüm bu yönleriyle ve ele aldığı temel meselelerin önemi sebebiyle Edebiyat Nasıl

Referanslar

Benzer Belgeler

değişmezlik yeni öğrenmelerle bağ kurmak için temel işleve sahiptir.. Gestalt Psikoloji

Bu çalışmada, ilk dönem eserlerinde Kıbrıs Türk edebiyatı mensubiyetinden İngiltere’ye göçüyle evrensel bir kimliğe kavuşan Taner Baybars şiiri, kültürlerarası

Bunlar; çeviri etkinliklerinin ve çeviriye yönelik yaklaşımların gelişim tarihçesi; somut metinlerden elde edilen çeviri verilerinin sınıflandırılmasını

Kuvvet Kümesi Aksiyomuna (Power Set Axiom []) göre, bu sınıf, her zaman bir kümedir.. Cantor’un Teoremine ∗∗ göre, her kümenin kuvvet kümesi, kümeden kesinlikle

Örneğin öyle bir R topluluğu vardır ki her elemanı bir küme, ama bu küme, kendisinin elemanı değildir.. Burada x değişkeni her zaman bir

Aslında  numaralı sayfadaki Seçim Aksiyomuna göre her küme iyi sıralanabilir; ama şu anda bu aksiyom, resmi askiyomlarımızdan biri değildir.. .

Ayrıca a ile b kümeyse, o zaman öyle bir küme vardır ki her elemanı, ya a kümesinin bir elemanı, ya da b kümesinin kendisidir.. Bu yeni

“Çocuk gerçekliği” aynı yaş grubu çocuklar için tek bir model çevresin- de sınırlandırılamayacağı gibi, toplumdan topluma da değişebilir (Şirin, 2012: 63),