• Sonuç bulunamadı

ÇİN HALK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "ÇİN HALK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇİN HALK CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VE

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERİ

ÖZET: Günümüzde ekonomik göstergeler açısından

Çin; dünyanın ikinci büyük ekonomisine sahiptir.

İhracat-ta dünyada birinci ve döviz rezervi açısından ise en büyük

rezerve sahiptir. 2008 dünya küresel kriz Çin ekonomisini

olumsuz etkilese de kısa zamanda toparlanmıştır. Küresel kriz

döneminde kısa süreliğine durgunluk, ekonomik büyümede

düşüşler ve ihracatta azalmalar yaşanmıştır. Çin ekonomisi

2016 yılında yüzde 6,6 oranında büyümüştür. Bu büyüme

oranı son 25 yılın en düşük oranı olarak karşımıza

çıkmakta-dır.

Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC), Türkiye’nin

Alman-ya’dan sonra dünyada ikinci büyük ticaret ortağıdır. Uzak

Doğu’da ise en büyük ticari partneri durumundadır. Çin,

2016 yılında Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında

19. sırada yer alırken, ithalat yaptığı ülkeler sıralamasında ise

1. sırada yer almaktadır. İki ülke arasındaki dış ticaret

denge-si 2016 yılı verilerine göre 23 milyar dolar ile Çin’in lehinedir.

ANAHTAR KELİMELER: Çin Halk Cumhuriyeti,

Sosyalist Piyasa, Çin Ekonomisi, Türkiye – Çin İlişkileri

ABSTRACT: Today, in terms of economic indicators,

has the world’s second largest economy. It has the largest

re-serves in terms of exports in the world and foreign exchange

reserves. Although the global crisis of 2008 has adversely

af-fected the Chinese economy, it quickly recovered. During the

global crisis period, short-term stagnation, economic growth

declined and exports decreased. The Chinese economy grew

by 6.6 percent in 2016. This growth rate is the lowest rate in

the last 25 years.

The People’s Republic of China (PRC) is Turkey’s

se-cond largest trading partner in the world after Germany. In

the Far East, it is the biggest trading partner. While China

ranks 19th in the list of the countries exported by Turkey in

2016, it ranks 1st in the ranking of the countries it imports.

The balance of trade between the two countries is favored by

China with $ 23 billion, according to the year 2016 data.

KEYWORDS: People’s Republic of China; Socialist

Market; Chinese Economy; Turkey - China Relations.

RELATIONSHIP BETWEEN CHINA FOLK REPUBLIC ECONOMY

AND TURKEY

(2)

1. Çin Halk Cumhuriyeti Kimliği

Resmi Adı: Çin Halk Cumhuriyeti

Yönetim Biçimi: Komünist Tek Parti

Yöne-timi

Başkent: Pekin (Beijin)

Başlıca Önemli Şehirleri: Beijing,

ghay, Guandong, Henan, Jiangsu, Shan-dong, Sichuan, Hunan, Hubei

Nüfusu: 1,379 milyar (2016 Dünya

Banka-sı verilerine göre)

Yüzölçümü: 9.597.000  km2

Resmi Dili: Çince (Mandarin)’dir

Etnik Yapı: Toplam  56 etnik grup vardır.

Çoğunluğu oluşturan “Han”lar, toplam nüfusun %92’sine tekabül eder, azınlıklar ise toplan nüfusun %8’ini oluşturur.

Din: Konfüçyanizm, Taoizm ve Budizm’dir;

bunları Müslümanlık ve Hristiyanlık takip etmektedir.

Dil: Çin’de çoğunlukla Putonghua Kuzey

Çincesi Pekin diyalekti olarak bilinen Man-darin ve pek çok yerel diyalekt ve dil kul-lanılmaktadır

Komşuları: Afganistan, Butan,

Filipin-ler,  Hindistan,  Japonya, Kazakistan, Kır-gızistan, Kuzey Kore, Laos, Moğolistan, Myanmar, Nepal, Pakistan, Rusya Fede-rasyonu,   Güney Kore, Tacikistan ve Viet-nam’dır.

Para Birimi: Yuan (Renminbi=Rmb) 1Yuan

= 10 Jiao =100 Fen (1 $ = 8,28 Yuan)

GSYİH: 11,2 trilyon USD Doları (2016 yılı

Dünya Bankası)

Kişi Başına GSYİH: 8,123 (2016 yılı

Dün-ya Bankası)

Üyesi Olduğu Başlıca Uluslararası Ku-ruluşlar: APEC, ASEAN (görüşme ortağı),

BIS, FAO, G-77, IAEA, IBRD, ICAO, IDA, IFAD, IFC, IHO, ILO, IMF, Interpol, IOC, ISO, UN, UN Güvenlik Konseyi, UNCTAD, UNESCO, , WHO, WTO,

2. Çin Hakkında Genel Bilgiler

Çin, coğrafi konum olarak Asya kıtasının doğusunda yer almaktadır. Yak-laşık olarak 9,600 milyon kilometre kare ile dünyanın üçüncü büyük ülkesidir. Rusya ve Kanada’dan sonra en geniş ülke olan Çin Halk Cumhuriyeti, topraklarının yüzde 60’dan fazlası dağlıktır. Komşula-rını; Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Makao, Laos, Birmanya, Vietnam, Hindis-tan, BhuHindis-tan, Nepal, PakisHindis-tan, AfganisHindis-tan, Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan, Moğo-listan ve Rusya Federasyonu oluşturmak-tadır. Çin’in toplam kara sınırları uzunluğu 22.117 km’dir. Doğusunda Doğu Çin Deni-zi ve Güneydoğusunda Güney Çin DeniDeni-zi yer almaktadır. Çin ana karasının toplam sahil uzunluğu 18 000 km’den fazladır.

Çin Halk Cumhuriyeti’nin idari bö-lünüşü, 23 eyalet, 5 özerk bölge ve 4 bele-diyeye ayrılmıştır. Ancak bu yapıların hepsi birer eyalet seviyesindedir. Ülkede Tayvan 23. Eyalet olarak kabul edilmektedir. Çin’i oluşturan eyaletler: Anhui, Fujian, Gansu, Guangdong, Guizhou, Hainan, Hebei, He-ilongjiang, Henan, Hubei, Hunan, Jiangsu, Jiangxi, Jilin, Liaoning, Qinghai, Shaanxi, Shandong, Shanxi, Sichuan, Yunnan, Zhe-jiang ve Tayvan’dır. Özerk Bölgeler: Guan-gxi, Nei Mongol (Inner Mongolia), Ningxia, Uygur (Xinjiang Uygur), Xizang (Tibet)’dir. Belediyeler: Pekin ( Beijing) , Chongqing, Shanghai, Tianjin’dir. Hong Kong  ve  Ma-cau ise özel idari bölgelerdir (T.C. Dışişleri Bakanlığı).

Ülkede iklim olarak genellikle

kı-tasal muson iklimi yaygın olarak hüküm sürmektedir. Çin’in güneyinden kuzeyine doğru gidildikçe ekvatoral, tropik, astro-pikal,  sıcak, ılıman ve soğuk iklim kuşak-ları etkilerini göstermektedir. Ülke yağışlar açısından güneyden kuzeye doğru nemli, yarı nemli, yarı kurak ve kurak olarak fark-lılıklar arz etmektedir.

Çin Halk Cumhuriyeti nüfusu 2016  yılı verilerine göre 1,37 milyara ulaş-mıştır. 21. yy ortalarına kadar nüfusun azalarak artmaya devam edeceği tahmin edilmektedir. Nüfus artışını önlemek için birtakım nüfus planlamaları ve politikalar uygulanmaktadır. Uygulamaya konulan plan ve politika neticesinde, toplam genç nüfusta azalmalar ve toplam nüfus içe-risinde yaşlı nüfusun genç nüfusa oranı giderek artmaktadır. Ülkede, ailelerin bir çocuk sahibi olmaları teşvik edilmektedir. Yüksek nüfus, Çin’in en büyük sorunları arasında yer almaktadır. Nüfusun %91,6’sı Han kökenli Çinlilerden, diğerlerini ise, aralarında Uygur Türklerinin de bulundu-ğu diğer azınlık grubu oluşturan etnik ya-pılardan oluşmaktadır.

Çin, etnik yapı açısından olduk-ça karışık ve zengindir. Ülkede toplam 56 etnik grup varlığını sürdürmektedir. Ço-ğunluğunu oluşturan “Han”lar, toplam nüfusun %92’sini teşkil etmektedir. Azınlık gruplar ise, toplam nüfusun ancak % 8’ini oluşturmaktadır. 2010 yılı verilerine göre en önemli etnik gruplar arasında; Zhuang 17 milyon, Hui (Müslüman Çinli) 10,6 mil-yon, Man 10,4, Uygur Türkleri 9,9 milyon ve Miao’nun 8,9 milyon nüfusu ile yer al-maktadır.

Çin, doğal yer altı kaynakları bakı-mından oldukça zengin bir ülkedir. Yer altı kaynaklarını, demir, demir alaşımlı metal cevherleri, fosfat, tungsten, molibden ve titanyumun bulunduğu ve yaklaşık 17 maden ve mineral türünde dünyada

(3)

toplam rezerv ve üretim açısından lider konumundadır. Bu arada Çin, uzay tek-nolojisi ve elektronik alanda kullanılan bazı ender bulunan madenlerin de artan orandaki üreticisi ve ihracatçısı durumda-dır. Çin Halk Cumhuriyeti, sahip olduğu hidroelektrik güç potansiyeli ve kömür re-zervleri açısından dünyada birincidir. An-cak üretilen kömürün kalitesinin düşük ol-ması çevre kirliliğine yol açmaktadır. (T.C. Dışişleri Bakanlığı).

3. Çinin Ekonomik Yapısı ve

Görünümü

1949 yılında kurulan Çin Halk Cumhuriyeti’nin ekonomisi, kurulduğu günden zamanımıza kadar sürekli geliş-meler kaydetmiştir. 1978 yılından itibaren başta reformları gerçekleştirmede ve dışa açık bir ekonomi politikası izleme saye-sinde Çin ekonomisi yıllık ortalama olarak yüzde 9’dan ziyade büyüme gerçekleştir-miştir. 2003 yılı verilerine göre yıllık GS-YİH’sı 1.5 trilyon dolara ulaşan Çin, günü-müzde ise (2016 yılı verilerine göre) 11,2 trilyon dolara ulaşmıştır. 2016 yılı Dünya Bankası verilerine göre kişi başına düşen GSYİH’sı ise 8 bin doları aşmış durumda-dır1.

Çin’de reform ve dış ticarete açıl-ma politikasının uygulaaçıl-maya konulaçıl-ma- konulma-sıyla planlı ekonomiden sosyalist piyasa ekonomisine geçişi ile yeni bir modelin ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinden farklı bir geçiş stratejisi izleyen Çin, sosyalist piyasa ekonomisinin alt yapısını

sağlamlaştırmış-1 www.ekodialog.com/Konular/cin_ekono-mi_sektor.htm

tır. Bu sayede ekonominin dışa açılmasıyla büyümeler kaydedilmiş, yabancı ve yerli yatırımlar artmış ve finans sistemi istikrarlı şekilde ilerlemiştir. Bu tür uygulamalar Çin ekonomisinin gelişmesini garanti altına almıştır.

Ana sektörlerden olan tarım, sa-nayi ve hizmet sektörleri arasındaki kar-şılıklı dayanışma ve oransal ilişkilerin gelişmesi, temel yapının sağlam olduğu-nu işaret etmektedir. 1949 yılında Çin’in kurulmasından günümüze kadar sektör yapılarında üç aşamanın yaşandığı görül-mektedir. 1950 ile 1970’li yılların sonuna kadar olan ilk aşamadır. Bu aşamada yarı sömürge ekonomisinin özellikleri yok edilmiş, sanayileşmenin temeli atılmıştır. İkinci aşama 1979 ile 1990 yılları arasını kapsamaktadır. Bu dönemde reformların ve dışa açılma politikalarının uygulandığı dönemdir. Son aşama ise, sosyalist piyasa ekonomisinin kurulması ve geliştirilmesi-dir. 2020 yılına kadar ise sanayileşmenin tamamlanması ve bilgi toplumuna geçiş öngörülmektedir2. Geçen 60 yıllık sürede

ana sektörlerde büyük değişimler olmuş-tur. Bu değişimleri aşağıdaki tablodaki gibi göstermek ve özetlemek mümkün-dür.

Ekonomik göstergeler açısından günümüzde Çin; dünyanın ikinci büyük ekonomisi, ihracatta birinci ve döviz re-zervi açısından ise en büyük rezerve sa-hiptir. 2008 dünya küresel kriz Çin eko-nomisini de olumsuz yönde etkilemiştir. Ülkede kısa süreliğine de olsa durgunluk yaşanmış, ekonomik büyüme de düşüşler başlamış ve ihracatta da azalmalar

kay-2 www.ekodialog.com/Konular/cin_ekono-mi_sektor.htm

dedilmiştir. 2015 yılı verilerine göre eko-nomide son 25 yılın en düşük büyüme oranı yaşanmıştır. Bu oran ilk defa yüzde 7’nin altına düşmüştür. 2016 yılında yüzde 6,6’ya gerileyen büyüme oranının, 2017 yılında ise yüzde 6,2’ye düşmesi tahmin edilmektedir. Ekonomide esas daralma-lar başta ağır sanayi olmak üzere, kamu şirketlerinde ve madencilikte görülmek-tedir. 2016 yılından itibaren tekrar üretim artışlarına geçilmiştir, fakat kamu şirketle-rinin ve özel sektörün borçlarında yüzde 200’lere varan artışlar gözlemlenmiştir. 2016 – 2020 yılları arasını kapsayan beş yıllık plan çerçevesinde yüzde 6,5’lik bü-yüme hedeflenmektedir.

Çin ekonomisine sosyal politika boyutu açısından bakıldığında; nüfusun yaşlandığı, yaşlanan nüfusa paralel olarak işgücünde azalmalar, bölgeler arasında hayat standartlarındaki farklılıklar ve şe-hirli orta sınıf vatandaşlar ile büyümeden faydalanamamış vatandaşlar arasında büyük uçurumların olduğu karşımıza çık-maktadır. Ülkede ekonomik açıdan hayat standartlarında böyle aşırı farklılıkların oluşması yerli ve yabancı yatırımcılar açı-sından endişeyle karşılanmaktadır. İşsizlik oranının yüzde 4 civarında bir istikrara ka-vuşması yoksulluğun büyük oranda azal-ması bakımından iyi karşılanabilir. Fakat nüfusun yaklaşık yüzde 10’una tekabül eden yaklaşık 120 milyondan fazla kişinin günlük 1 ABD doları gibi bir gelire sahip olduğu acı bir gerçektir3.

3.1 Başlıca Ana Sektörler

Tarım sektörü ülkede oldukça gelişmiş durumdadır. Toplam nüfusun yaklaşık üçte biri tarım sektöründe istih-dam edilmektedir. Sektör bazında tarım üretiminin hakim olduğu, son derece çok çeşitlilik gösteren bir ekonomik yapıya sa-hiptir. Sektörün GSYİH’daki payı ise olduk-ça düşük olup, yüzde 9 seviyesindedir. Çin topraklarının sadece yüzde 15’inde tarım yapılabilmektedir. Üretilen tarım ürünle-rinin başında tahıl, pirinç, pamuk, patates ve çay ilk sırayı almakta, Çin bu ürünlerde dünyada lider durumdadır. Hayvancılık sektöründe, koyun ve su ürünleri üreti-minde de dünyada liderliği elinde tut-maktadır. Tarım ve hayvancılığı daha ile-riye götürebilmek için planlama ve reform çalışmaları devam etmektedir.

(4)

Madencilik sektörü, Çin ekonomi-sinde ayrı bir öneme sahiptir. Çin enerji kaynakları bakımından oldukça zengin bir ülkedir. Önemli derecede kömür rezervine sahiptir. Kömür madeni ülkenin ana enerji kaynağını oluşturmaktadır. Ülke içinde tü-ketilen enerjinin üçte ikisi kömürden üre-tilmektedir. Yine Çin, kalay, demir, altın, fosfat, çinko ve titanyum gibi madenlerde dünyada lider durumdadır. Ülke önemli ölçüde petrol ve doğal gaz rezervlerine sahiptir. Petrol üretimi bakımından Çin dünyada beşinci sırada yer almaktadır.

Sanayi ve inşaat sektörleri GS-YİH’nın yaklaşık yarısını oluşturmaktadır. Çin’in ucuz işgücüne sahip olması yabancı şirketlerin üretimlerini bu ülkeye kaydır-malarına sebep olmuştur. Bundan dolayı da Çin’in ihracatının yarısından fazlası ya-bancı sermayeli şirketler tarafından ger-çekleştirilmektedir.

Hizmet sektörü Avrupa ülkeleri-ne kıyasla istenilen ölçüde gelişmemiştir. Uygulanan sistemden kaynaklanan, kamu tekeli ve kısıtlayıcı yönetmelikler hizmet sektörü üzerinde olumsuz etkiler oluştur-muştur. Toplam işgücü nüfusunun yarısı bu sektörde istihdam edilmektedir. Hiz-met sektörünün GSYİH’daki katma değer payı ise yüzde 50 civarındadır.

4. Dış Ticaret

Özellikle 1978 yılı sonrası Çin, eko-nomisindeki hızlı gelişmeye paralel olarak dış ticarette de gelişmeler kaydedilmiştir. Çin’in 1978 yılındaki dış ticaret hacmi sıra-lamasında dünyada 32. sırada iken, 1989 yılında 15. 1997 yılında 10. ve 2001 yılında ise 6. sıraya yükselmiştir. Günümüzde ise

ABD’den sonra ikinci sırada yer almakta-dır. 2001 yılında toplam dış ticaret hacmi 500 milyar dolar olan Çin, 2016 yılı veri-lerine göre 4 trilyon dolara yaklaşmış du-rumdadır.

2016 yılı verilerine göre Çin Halk Cumhuriyeti dünya ticaretinde ikinci sı-rada yer almaktadır. En önemli ticari part-nerleri arasında; ABD, Hong Kong, Japon-ya, Güney Kore ve Almanya yer almaktadır.

2016 yılında Çin’in dış ticaret hacmi 4 trilyon dolara yaklaşmıştır. Çin’in 2016 yılında ihracatı, 2 trilyon doları aş-mıştır. Aynı yıl ithalatı ise, 1,5 trilyon doları aşmış durumdadır. Dış ticaret fazlası ise 510 milyar dolar civarındadır.

Çin hükümeti ticaret politikası gereğince tarife ve tarife dışı kotaları uy-gulamaktadır. Tarife dışı engeller veya ko-talar merkezi ve bölgesel düzeyde Ekono-mik ve Ticari Komisyon, Devlet Planlama Komisyonu ve Dış Ticaret ve Ekonomik

İşbirliği Bakanlığı (MOFTEC) tarafından yürütülmektedir. Dış ticaret yapan tüm kuruluşlar ve şirketler MOFTEC’in hima-yesi altındadır. Kısacası Çin’deki şirketlerin ve kuruluşların dış ticaret yapabilmesi için MOFTEC’ten izin alması gerekmektedir. Dış ticaretle ilgili iki tür resmi model bu-lunmaktadır. Bunlar; Dış ticaret yapma izni olan Dış Ticaret Şirketleri (FTC) diğeri ise, Üretim Şirketleridir. Üretim Şirketleri kendi ürettikleri mal ve hizmetleri ihraç edebildikleri gibi üretim için gerekli gir-dileri ve hammaddeleri de serbestçe ithal edebilme hakkına sahiptir. Sadece MOF-TEC’ten izin almaları yeterlidir. Yabancı sermayeli kuruluşlar da ülke içi satışlar ve ihracat açısından kendi üretimleri ile sınır-landırılmıştır.

Çin’de mal ve hizmet ithali devlet makamları tarafından kontrol altındadır. Herhangi bir bağımsız şirket veya kuru-luşun Çin limanlarında çalışmalarına izin

(5)

verilmemektedir. 1998 yılına kadar Çin’de şahıslar ve bireysel şirketler dış ticaret ya-pamamaktadır. Dış ticareti sadece devlet mülkiyetindeki Dış Ticaret Şirketleri ve ya-bancı sermayeli şirket olup ürettiğini ihraç etmek zorunda olan şirketler dış ticaret yapabilmektedir. Böyle bir durum GATT Anlaşmasının 11. Maddesinin ihlal edildiği anlamına gelmektedir. Ocak 1999 yılından itibaren ihracatın özel kesime ve sektöre açıldığı ilan edilmiştir. 1999 yılı sonrası dış ticaret yapan özel firma sayısında önemli artışlar olmuştur.

5. Türkiye – Çin Arası Ticari İlişkiler

Türkiye - Çin arasında ilk diplo-matik ilişkiler 1971 yılında resmen başla-mıştır. “…Türkiye ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ticari ilişkiler, 16 Temmuz 1974 tarihinde Pekin’de imzalanan Ticaret An-laşması çerçevesinde yürütülmektedir. Söz konusu Anlaşmanın 6. Maddesi uya-rınca, her yıl toplanması öngörülen Türki-ye - Çin Halk CumhuriTürki-yeti Karma Ticaret Komitesi, 1978 ve 1981 yıllarında olmak üzere iki kez toplanmıştır” (T. C. Dışişleri Bakanlığı). Türkiye ile Çin arasında diplo-matik ilişkilerin başlamasıyla beraber tica-ri ve ekonomi alanlarında işbirliği her iki ülkenin de dışa açılmaya başladığı, eko-nomik ve siyasi olarak yükseldiği 1980’li yıllara dayanmaktadır. 1980’li yıllardan itibaren iki ülke arasında siyasi, diplomasi ve ticari hareketlilik hız kazanmaya başla-mıştır. Son zamanlarda iki ülke arasındaki ilişkiler inişli - çıkışlı bir zeminde devam etmektedir. Genel olarak Türkiye’nin Ba-tılı ülkelerle yaşadığı ekonomik ve siyasi gerilim dönemlerinde Türkiye ile Çin ara-sındaki ilişkilerde hızlanma ve ilerleme kat edildiği görülmektedir. Türkiye’nin Avrupa ülkeleri ile iyi olduğu dönemlerde ise, Tür-kiye – Çin arasındaki ilişkiler statik ve

po-tansiyelin altında seyretmektedir. İki ülke arasında ilişkilerin hızlanması adına bir siyasi ve ekonomik önlemler düşünülse de pek başarılı olduğu söylenemez. Son zamanlarda Londra – Pekin arası demir-yolu projesi belki Türkiye – Çin arasındaki ilişkileri hızlandırması düşünülmektedir.

Türkiye’nin Çin’e başlıca ihraç ürünleri arasında;  Mermer ve traverten, krom, bakır, kurşun, demir, çinko, tabii bo-rat cevherleri, bor oksitleri ve borik asitler yer almaktadır. İthal ürünlerini ise;  Oto-matik bilgi işlem makinaları ve üniteleri, hücresel / diğer kablosuz ağlar için tele-fonlar, oyuncaklar, ses - görüntü ve diğer bilgileri almaya, çevirmeye ve vermeye yarayan araçlar, yük ve insan taşıma amaç-lı gemiler oluşturmaktadır. Çin Halk Cum-huriyeti (ÇHC), Türkiye’nin Almanya’dan sonra dünyada ikinci, Uzak Doğu ülkeleri arasında ise en büyük ticari partneri du-rumundadır. Çin, 2016 yılında Türkiye’nin ihracat yaptığı ülkeler sıralamasında 19. Sırada yer alırken, ithalat yaptığı ülkeler

sıralamasında ise birinci sırada yer almak-tadır. İki ülke arasındaki dış ticaret dengesi 2016 yılı verilerine göre 23 milyar dolar ile Çin’in lehinedir.

Son yıllarda Türk gıda ve tarım ürünlerinin Çin’e ihracatı için önemli ça-lışmalar başlatılmış durumdadır. Bu kap-samda, süt ve süt ürünleri, kiraz ve an-tepfıstığı ihracatına ilişkin ikili protokoller G - 20 Antalya ve G - 20 Hanco Zirveleri vesilesiyle imzalanmıştır.

Çin’in ülkemizde enerji, altyapı, lojistik, finans, madencilik, telekomüni-kasyon ve hayvancılık alanlarında 2 milyar doları aşan yatırımları bulmaktadır.

“…Türkiye, Çin’in kısaca “Kuşak ve Yol” olarak adlandırılan “İpek Yolu Eko-nomik Kuşağı” ve “21’inci Yüzyıl Deniz İpek Yolu” girişiminin hayata geçirilmesi için yürütülen çabaları desteklemekte ve söz konusu girişim açısından kilit bir ko-numda yer almaktadır. Türkiye Çin‘den Avrupa’ya uzanan kuzey hattını tamam-layıcı bir nitelik taşıyan ve Çin ile Avrupa arasında ilave bir bağlantı koridoru açan “Trans-Hazar-Orta Koridor” projesini ha-yata geçirmeyi hedeflemektedir. “Kuşak ve Yol” girişimini ülkemizin “Orta Koridor” projesiyle uyumlaştırmak amacıyla Çin tarafıyla bir Mutabakat Muhtırası imza-lanmıştır. Devlet Başkanı Xi Jinping’in ev sahipliğinde 14 - 15 Mayıs 2017 tarihlerin-de Pekin’tarihlerin-de “Kuşak ve Yol Zirvesi” düzen-lenmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız ÇHC Devlet Başkanı’nın davetine icabetle söz konusu Zirveye katılmışlardır”(T. C. Eko-nomi Bakanlığı).

(6)

Çinli turistler 2002 yılından itiba-ren Türkiye’yi ziyaret etmektedir. İki ülke arasında her geçen gün sayısı artan Çinli ziyaretçiler Türk ve Çin halklarını yakın-laştırmaktadır. 2018 yılında Çin’de Türkiye Turizm Yılı etkinlikleri düzenlenmesi ka-rarlaştırılmıştır (T. C. Dışişleri Bakanlığı) .

6. Sonuç ve Öneriler

Çin, toplam ticaret hacmi açısın-dan dünyanın en büyük ikinci ekonomi-sidir. Son yıllarda ekonomide köklü bir değişim sürecine girmiştir. Günümüze kadar Çin, ekonomide çift haneli büyü-me yaşarken, ihracat, yatırım ve yüksek tasarruf oranlarına dayalı büyüme modeli işlevini yitirmektedir. Son zamanlarda Çin, giderek iç tüketime ve yüksek katma de-ğerli, teknoloji içerikli üretime yönelik bir modele doğru ekonomisini yeniden ya-pılandırmaktadır. Böyle bir durum, Çin’in küresel ekonomi içerisindeki konumunu orta ve uzun vadede etkilemesi tahmin edilmektedir (Atlı ve Ünay, 2014: 28-29)

Çin ekonomisinin sahip olduğu ekonomik performans ve potansiyel in-celendiğinde, dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisi olduğunu söylemek mümkün-dür. Diğer Asya ülkeleri ekonomilerindeki yüksek büyüme hızı ele alındığında 21. yüzyılın Asya ve Çin çağı olacağı kanısı-nı desteklemektedir. Çin’in sahip olduğu yüksek büyüme göstergelerinin ardındaki itici güç, dış ticaretinde yaşanan olumlu gelişmeler ve buna bağlı olarak özel, ko-lektif ve yabancı sermayeli girişimlerin aynı ortamda olmaları ve ülke içinde artış göstermesinden kaynaklanmaktadır. Çin 1979 yılından sonra yapılan ekonomik re-formlar ve dış ticaretle dünyaya kapılarını açması başka bir etkendir. Çin uygulamış olduğu reformlarla dış ticaretini oldukça genişletmiş ve dünyada en büyük ihracat-çı ülkeler arasına girmeyi başarmıştır (Yi-ğin, 2009: 1).

Çin’in makroekonomisindeki değişim, küresel ekonomiyi ilgilendirdi-ği gibi Türkiye’yi de yakından ilgilendir-mektedir. Türkiye, Çin’in lehine olan cari açığın daha fazla açılmasından endişe et-mektedir. Türkiye’nin büyüyen ve değişen Çin ekonomisi karşısında ihracatı planlı olarak arttırması ve ithalatın dizginlerini ise kontrol altına alması gerekmektedir. Türkiye’nin yapması gereken diğer bir yöntem ise, Çin’den, daha fazla yatırımcıyı çekerek dengeleyici sermaye girdisi

sağla-mak olarak önerilebilir.

Günümüzde Türkiye, Çin ile bü-yük çaplı olmak üzere savunma sanayisin-den masanayisin-denciliğe, telekomünikasyondan hızlı tren taşımacılığına kadar birçok or-tak projeler için masaya oturmuş durum-dadır. Fakat istenilen ölçüde değildir. İki ülke arasındaki dış ticaret irdelendiğinde; Türkiye, Çin’i ihracat açısından tekrar göz-den geçirmelidir. İki ülke arasındaki tica-ret dengesi yakalanmalıdır.

Çin, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturmaktadır. Her bir Çin vatandaşına bir Türk malı satma hedefi Türk girişimcide olmalıdır. Türk yatırımcı-ları ucuz Çinli vatandaşyatırımcı-ların iş gücünden faydalanarak bu ülkede daha fazla yatırım yapma imkanlarını araştırmalıdır.

Son çeyrek asırdır Çin’deki ekono-mik büyüme tüm ülkelerin dikkatini çek-mektedir. Dünyanın ikinci büyük ekono-misi olmasına rağmen, kişi başına düşen gelirin oldukça düşük olması büyük bir potansiyeli barındırdığını ispat etmekte-dir. Günümüzde Çin ekonomik hayatta bir dönüm noktasına gelmiştir. İç piyasaya öncelik vererek, yabancı sermaye ve dış ti-caret dengesini iyi ayarlamak zorundadır. Farklı ekonomik sistemlerde bu-lunan Türkiye ile Çin’i ekonomik mantalite açısından karşılaştırmak oldukça zordur. Fakat her iki ülkenin kendilerine çıkaraca-ğı dersler vardır. Çin’de devletin ekonomik faaliyet üzerinde ağırlığı oldukça fazladır. Bundan dolayı kamu teşebbüsleri zarar yerine kar etmektedir. Türkiye’de ise libe-ral ekonomik sistem hakimdir. Genel ola-rak Kamu İktisadi Teşebbüsler (KİT) zarar etmektedir. Bundan başka birçok konu üzerinde tartışma yapmak ve karşılaştır-mak mümkündür.

Kaynakça

• ATLI, A. ve ÜNAY, S. (2014). Küreselleş-me Sürecinde Türkiye – Çin Ekonomik İlişkileri, SETA, Haziran 2014, Sayı: 96 • ÇALIK, Ü. (2011). Çin Ekonomisi (Mao

ve Mao Sonrası Dönem) Yıldız Teknik Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Dok-tora Öğrencisi, Liberal Düşünce, Yıl 16, Sayı 64, Güz 2011, s. 185-206.

• DEIK, (2007),Çin Halk Cumhuriyeti Ülke Bülteni, , Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, 32,

• www.deik.org.tr,

• SARAY, M. O. ve GÖKDEMİR, L. (2007).

Çin Ekonomisinin Büyüme Aşamaları (1978 - 2005), Journal of Yasar Univer-sity,2(7), 681-686

• ŞİMŞEK, M. (2006). Değişen Dünya Koşullarında Çin Halk Cumhuriyeti ve Dış ticaret Bakımından Türkiye – Çin Arasında Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı 26, Ocak- Haziran 2006,

• T.C. Dışişleri Bakanlığı, CIA, Fact Book,2017

• T.C Pekin Büyükelçiliği Ticaret Ataşeli-ği Ülke Raporları

• YILMAZ, İ. (2012). Çin Ekonomisinde Büyümenin Dinamikleri, TEK (Türki-ye Ekonomi Kurumu), Tartışma Metni 2012/77 http ://www.tek.org.tr Eylül, 2012

• YİĞİN, S. (2009). Çin Ekonomisi ve Dış ticaret İlişkileri, (Yayınlanmamış Yük-sek Lisans Tezi), T.C. Çukurova Üniver-sitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Anabilim Dalı, 2009, Adana

• IMF – World Economic Outlook Data-base 2016

• ITC-Trade Map, 2017 • https://tebledisticaret.com

• Global Trade Atlas, IGEME   |   Editör: DijitalPort.com • https://www.ekonomi.gov.tr/portal/ faces/home/.../Çin%20Halk%20Cum-huriyet • http://www.heritage.org/index/ • www.ekodialog.com/Konular/cin_ ekonomi_sektor.htm

Referanslar

Benzer Belgeler

Orta Anadolu Mobilya, Kağıt ve Orman Ürünleri İhracatçıları Birliği 19 TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin Çin’e yönelik ihracatı 2019 yılında %6,4 oranında

Heyet Çin’in kaynaklar üzerinde tarihsel hakkı olduğu iddiasının Sözleşme’deki hakların ve deniz alanlarının detaylı paylaştırmasına uygun olmadığını

2015 Yılı Denetim Programı kapsamında kamu idarelerinin performans denetimine ilişkin olarak düzenlenen 287 adet rapor, ilgili kamu idaresi raporu ile birleştirilmiştir.

Salgının önlenmesi ve kontrolü yanında bilimsel araştırma ve bilgi üretimi için de çaba sarf edilmiştir (China Watch Institute ve ark., 2020).. Salgınla mücadelede

Başbakanın veya ilgili Bakanın başkanlığında, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, Dışişleri Bakanı, Kültür ve Turizm Bakanı, Millî Eğitim Bakanı ile Başbakan

[r]

ىرىلىلىسەم لىت ەۋ نىد تىئائ اققۇراي كەمكۈي زىككەس ىكىدىلىت رۇغيۇئ ىكمىدەق :پۇقاي تىشېرۇدبائ جنىش ،ادىسىرغوت ىلىنرۇژ يىملىئ ىتېتىسرېۋىنۇئ ڭا. 2000 -

Mosquito repellent, Insect repellent, Rash prevention, Baby sunscreen, Baby skin care, Shampoo and bath, Diaper cream, Baby moisturizer, Massage oil, Toothpaste