• Sonuç bulunamadı

Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

𐰜𐰼𐰇𐱅

2019, Yıl/Year: 7, Sayı/Issue:17, ISSN: 2147-8872

TÜRÜK Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi

TURUK International Language, Literature and Folklore Researches Journal

Geliş Tarihi /Date of Received: 31.03.2019 Kabul Tarihi / Date of Accepted: 12.05.2019

Sayfa /Page: 302-305

Book Review and Evaluation / Kitap Tanıtımı ve Değerlendirme Doi: http://dx.doi.org/10.12992/TURUK721

Yazar / Writer:

Doç. Dr. Selçuk Kürşad Koca

Sakarya Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi

skursadkoca@gmail.com

Serdar UĞURLU, “Menâkıbnâme-i Mustafâ Safî-i Âmedî / Derviş İbrâhim Hilmi Bey”, İstanbul, Kriter Yayınevi, 2017, ISBN:

978-605-9336-61-1, 308 sayfa.

Serdar Uğurlu’nun “Menâkıbnâme-i Mustafâ Safî-i Âmedî / Derviş İbrâhim Hilmi Bey” adlı kitabı İstanbul-Kriter Yayınları tarafından 2017 yılında yayınlanmıştır. Bolu Abant İzzet Baysal

(2)

www. turukdergisi.com Selçuk Kürşad Koca

TÜRÜK

Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 2019, Yıl 7, Sayı: 17

Issn: 2147-8872

303 -Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak çalışan yazar, mezkûr çalışması ile 1800’lü yıllar boyunca Bolu ili ve çevresinde faaliyet göstermiş olan Halveti meşâyıh-ı kirâmına dikkatleri çekmeyi başarmıştır. Menâkıbnâme, Mustafa Safî Efendi’yi konu ediniyor olsa da dolaylı olarak Çankırılı Mustafa Çerkeşî, Geredeli Aziz Halil Efendi, Geredeli Abdullah Efendi, Mudurnulu Halil Rahmi Efendi ve Fâik Efendi gibi diğer bazı Halvetî tarikatının temsilcilerinden de bahsetmektedir.

Diyarbakırlı Mustafâ Safî Efendi, menakıpnamede geçtiği kadarıyla Diyarbakır Müftüsü Hacı Salih Efendi (ö.1236/1820-21)’nin oğlu olarak dünyaya gelmiştir. Doğum tarihi tam belli olmasa da Derviş İbrâhim Hilmi Bey (ö.1879)’in menakıpnamede Mustafâ Safî Efendi’nin 1846 yılında 63 yaşında iken vefat ettiğini bildirmesi, doğum tarihini bulmamıza yardımcı olmaktadır. Mustafâ Safî Efendi’nin tasavvufî mecrada mesafeler kat etmeden önce zahirî ilimlerdeki ilk eğitimine doğduğu yer olan Diyarbakır’da başlamış olduğu görülmektedir. Dokuz yaşında iken Kur’an-ı Kerim’i ezberleyip hâfız olmuştur. Henüz daha bu yaşlarda iken Arapça ve Farsça’da temayüz ettiği, yazmış olduğu Farsça gazellerden anlaşılmaktadır ki İbrâhim Hilmi Bey bu örneklerden birisini menakıpnameye almıştır.

Aziz Safî Efendi, Diyarbakır’da başladığı eğitimine babasının refakatiyle İstanbul’da devam etmiştir. Babası Salih Efendi’nin ruhsatıyla geldiği İstanbul’da Akşehirli Hoca Hacı Ömer Efendi’den ilim tahsil etmeye devam etmiştir. Aziz Safî Efendi zahirî ve bâtıni ilimlerde olgunlaştıktan sonra 1807 yılında 24 yaşında iken icazetnamesini almıştır. Mustafâ Safî Efendi, icazetnamesini aldıktan sonra Diyarbakır’a dönmek üzere yola düşmüştür. Yolculuk esnasında Aziz Safî Efendi, yol üstünde bulunan Safranbolu Sancağı’na uğramış, Çerkeş kasabasında postnişîn-i irşâd olarak bulunan Şeyh Mustafâ Çerkeşî Efendi’ye tabi olmuştur. Çerkeşî Efendi’den bir müddet bâtıni ilimlere dair dersler aldıktan sonra onun ölümü üzerine bu sefer de talebesi Geredeli Aziz Halil Efendi’ye tabi olmuştur. Mustafâ Safî üç sene de Gerede’de halvet üzerine çile çıkardıktan sonra icazetini alarak Bolu’ya gelmiş ve burada kalmıştır. Aziz Safî Efendi önceleri Bolu merkezdeki Semerkand camisinin hemen yanındaki Semerkand Medresesi’nde iskân edilmiş olsa da çok geçmeden kendisine ait olan dergâhını ve camisini Aktaş denilen mahallede yaptırarak hizmetine burada devam etmiştir. Ölene kadar da bu mahalden ayrılmamıştır.

Millet Kütüphanesi, Ali Emiri, Şer’iyye kısmı 1111 numarada kayıtlı tek yazma nüshadan faydalanmak suretiyle oluşturulmuş olan Menâkıbnâme-i Mustafâ Safî-i Âmedî adlı yazma eser, Mustafa Safî Efendi’nin Bolu merkezdeki 33 yıllık irşâd hayatını ve onun çeşitli menakıplarını konu edinmektedir. Menakıbnamenin asıl adı bu yazma nüshasına ve kitaba göre “Şeyh-i ‘Âlî-şân

ve Kutb-ı Cihân eş-Şeyh el-Hâcc Mustafâ Safî Efendi Diyârbekirî Kuddise Sirrûhü’l-‘Âlî Hazretlerinin Menâkıb-nâme-i Hümâyûnlarıdır” şeklindedir. Menakıbnamenin yazarı Derviş

İbrâhim Hilmi Bey (ö.1879), Mustafa Safî Efendi’ye 16 yıl boyunca tabi olmuş ve hizmetinde bulunmuş Arnavut kökenli bir Halvetî dervişidir. Menakıbname az önce de ifade edildiği üzere tek nüsha ve 34 varaktan oluşmaktadır. Yazma nüshasının her sayfasında 29 satır mevcuttur. Eser, Derviş İbrâhim Hilmi Bey tarafından kırık bir rik’a ile yazılmıştır.

Derviş İbrâhim Hilmi Bey’in vâkıf kâtipliğinde çalışmış olması, menakıbnamenin diline de yansımış, eserin dili Arapça kelime ve tamlamalarla olabildiğince ağır bir hale gelmiştir. Arapça ve

(3)

Selçuk Kürşad Koca www.turukdergisi.com

TURUK

International Language, Literature and Folklore Researches Journal 2019, Year 7, Issue 17

Issn: 2147-8872

- 304 -

yer yer de Farsça kelimeler, tamlamalar, hadîs-i şerîfler ve âyetler metnin anlaşılmasını ve okunmasını oldukça güçleştirmiştir. Bu da yazarı kitap çalışmasında oldukça zorlamıştır. Yazar sırf bu nedenle kitabına ilave bir bölüm eklemek zorunda kalmıştır.

Çalışmada yazar şöyle bir yöntem izlenmiştir. Yazar kitap çalışmasına bir önsöz ile başladıktan sonra ardından Mustafa Safî Efendi’nin hayatının, tasavvuf felsefesinin, mensup bulunduğu Halvetî kolu silsilesinin, kendisinden sonraki silsilenin ve Aktaş camisi ile türbesinin de sırayla anlatıldığı birinci bölüm gelmektedir. Bu bölümde Mustafa Safî Efendi ile ilgili olan bütün tarihi ve edebi vesikaların gözden geçirildiği dile getirilmiş, Hamdi Birgören’in hazırladığı ve 2008 yılında Bolu Belediyesi Bolu Araştırmaları Merkezi tarafından basılmış olan Bolu Vilâyeti

Salnâmesi (Rûmî 1341/Milâdî 1925) adlı çalışması, Sâdık Vicdânî’nin Tomâr-ı Turûk-ı Aliye adlı

eseri, Ali Emîrî’nin Mir’atü’l-Fevâid Fî Terâcimi Meşâhîri Âmid adlı eseri ve Hüseyin Vassâf’ın

Sefîne-i Evliyâ adlı eseri gibi mahdut sayıdaki eser kaynak olarak kullanılmıştır. Menâkıbnâmenin

Arap harfli Osmanlıca metninin Latin harfli olarak transkribe edilmiş olduğu bölüm ise metnin ikinci bölümünde bulunmaktadır. Bu bölümde eser transkribe edilirken sadece uzun ünlülerin (î, â, û) ve ayın harfinin transkribsiyon işaretinin ( ‘ ) gösterilmesi ile yetinildiği görülmüştür. Menakıbnamede okunamayan kelimeler çok azdır. Sadece birkaç kelime okunamadığı için yeri boş bırakılmak suretiyle çalışmada gösterilmiştir. Metnin üçüncü bölümünde ise ikinci bölümün transkribe edilmesine rağmen okunduğunda anlaşılmasının oldukça güç olması nedeniyle, metnin sadeleştirilmiş haline yer verilmiştir. Kitapta metnin nesir kısımlarının dili sadeleştirilip anlaşılır hale getirilirken yazar tarafından olabildiğince titiz davranıldığı ve müellif tarafından anlatılmak istenilen her ne var ise ona bağlı kalınmaya çalışıldığı dile getirilmiştir. İkinci bölümdeki transkribe edilmiş olan manzum kısımlara ise üçüncü bölümde dokunulmadan olduğu gibi yer verilmiştir. Kitapta manzum kısımların aruz vezinleri her manzumenin başında gösterilmiştir. Kitabın son kısmında ise kelime dizinine yer verildiği görülmektedir. Ayrıca hemen arkasından fotoğraf listesi, kaynakça ve yazmanın tıpkıbasımının da geldiği görülmektedir. Fotoğraf listesinde yer alan fotoğraflar Aktaş Dergâhı, Aktaş Camisi ve Mustafa Safî Efendi’nin camiye bitişik haldeki türbesi ile ilgilidir. Ayrıca resimler arasında türbenin hemen yanındaki iki eski mezar taşı da dikkatleri çekmektedir. Kitapta yazarın aktardığına göre bu resimdeki mezar taşları Mustafa Safî Efendi’nin iki torununa aittir. Azîz Safî Efendi bir zamanlar Diyarbakır’da evlendiğinde o evlilikten anlaşıldığına göre bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir. Fazla bir zaman geçmeden Safî Efendi eşini kaybedince öksüz kalan kızını Diyarbakır’daki babasına bırakmış İstanbul’a geçmiştir. Bu kız ise dedesinin refakatinde büyümüş ve evlenmiştir. Bu evlilikten de iki erkek torunu dünyaya gelmiştir. Kızları da daha sonra vefat edince torunlar Akif ve Reşid Efendiler, Bolu’ya getirtilmiş ve adı geçenlerden Akif Efendi Bolu’da evlenip kalmıştır. Reşid Efendi ise menakıpnamedeki bilgiye göre Şeyhzâde Nasrullâh Sırrı Efendi’ye damat olmuştur. Mezâr taşlarının kitabelerine göre Âkif Efendi 1311/1895 yılında vefat ederken Muhammed Reşid Efendi ise 1320/1904 tarihinde vefat etmiş görünmektedir.

Kitapta toplam yirmi dokuz adet menkıbe bulunmaktadır. Bu menkıbelerin çoğu Mustafâ Safî Efendi ile alâkalıdır. Bunların dışında eserde otuz adet gazel ve koşma şeklinde ilahi, iki adet gazel şeklinde tarih, bir adet tahmis, iki adet na‘t-ı şerîfe, bir adet muhammes, bir adet kıta, bir adet şarkı ve bir adet de terkîb-i bend bulunmaktadır. Manzumelerin on tanesi Safî mahlasıyla Mustafâ Safî

(4)

www. turukdergisi.com Selçuk Kürşad Koca

TÜRÜK

Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi 2019, Yıl 7, Sayı: 17

Issn: 2147-8872

305 -Efendi’ye aitken diğerleri ise Fâik-Fâikâ mahlasıyla oğlu Mehmed Fâik -Efendi’ye aittir. Mehmed Fâik Efendi’ye ait olan manzumelerin dili ve kurgusu oldukça güçlü ve sanatkârânedir. Eserde Mehmed Fâik Efendi’nin çok genç bir yaşta öldüğü anlaşılmaktadır. Bu da gelecekte Bolu ve Türk edebiyatı için önemli bir şahsiyetin yetişememiş olması adına oldukça üzüntü vericidir. Metnin en sonunda ise bir de terkîb-i bend mevcuttur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gruplar arasında farklı olanı bulmak için yapılan Mann Whitney U analizi sonucuna göre, sağlık amacıyla egzersiz yapan ve izleyici olan katılımcılar,

cevherleri boru içinde çökeltmeyecek karışım hıkı­ nın tayini de çok önemlidir. Projede kullanılacak karışım hızı, katı maddenin boru İçinde çökelmesini tarifi

lama yönüne gidilemez. Yeraltında çalışmakta olan bantların hız değerleri 1 ilâ 2.7 metre/saniye ara­ sında değişmektedir. Kriblâj bantlarında bu hız 0,27

Araştırma sonucunda çocuk evlerinde korum altına alınan çocukların rekreatif faaliyetlere katılım düzeylerinin ve psiko-sosyal durumlarının belirlenmesine

ihracatlarımızda önemli bir yer tutan Bor cevherlerinin düşük tenörlü artıklarının zengin­ leştirilmesi bu çalışmada etüd edilmiş ve dekrepitasyon (sıcakta

Laboratuvar Koşulları Altında Oluşan Kömürleşme Olayında Açığa Çıkan Gazlar (Ref. İşletme faaliyetlerinin uygulan- masîyle üretimine geçilmemiş yani Karbonifer

A statistically significant difference was found when exam cheating attitude scores of university students were examined according to grade variable (p=0,004).. Tukey

Kızılkayalar bakı» h pirit yatağının sondaj» larından alınan numuneler üzerinde makros» kopik çalışmalar neticesinde, gang minerali içersindeki cevherleşmenin kompleks