• Sonuç bulunamadı

Niğde'de Karamanoğlu Ali Bey Vakfiyesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Niğde'de Karamanoğlu Ali Bey Vakfiyesi"

Copied!
44
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

K o r o m o n o ö l v » A l l « e y v a l c f f t y e « » l

Prof. I . H. UZUNÇARŞILI

Türklerin ilnû ve i^liıiMİ müesseslere «it yapmıy oldukları eserler o kadar yoktur ki bunlann isimlerini yasmak bile büyük bir cild tuUr. Bugün de OrU Asya, Hint, tran, Aaerbaycan, Irak, Suriye, Mısır, Hicaz, Ana­ dolu, Avrupa ve Afrikadaki Türk eserlerinin mevcutları Türklerin bu hususlara verdikleri ehemmiyeti göstermek îtibarile mühim bir ye­ kûna baliğ olmakudır.

Türkler Anadoluyu tslimlaytırdıktan son­ ra burada yaptdcIarı eserler o kadar (oktur ki bugün harap olmaktan kurtulmuş olanları bi-İ0 hayrat ve takdirle görülmektedir; fakat bu mühim eserlerin kıymet ve ehemmiyetleri ve kendi devirlerindeki teşkillt ve faaliyetleri hakkında maalesef çoğumusun bilgisi yoktur; Avrupalı âlimler san'at ve mimari kıymet­ leri eihetindeqi bu eserleri tetkik ediyorlar ve buna dair kıymetli kiUplar yasıyorlarsa da bittabi tefkiiatları hakkmda bir müulea yü­ rütemiyorlar. Halbuki bu cihet, Türk ilmî ve iflimat tarihi cihetinden pek lüıumlu ve pdc ehemmiyetlidir. Benim, Türk TarUı Kurumu tarafmdan neşredilmdcte olan fieUelen'in bi­ rinci sayısmda neşretmiş olduğum K a r a m a n o ğ l u i b r a h i m B e y v a k f i y e -s i, Türk ve ecnebi ilim ve müdekkiklerinin nasan dikkatini celbetmiş olduğundan Türk­ lerin bu husustaki eserlerinin vesikalarla ta-mamlanmasmm pek lüzumlu olduğu kanaati artdc baris surette kendini göstermiştir; nite­ kim çok nefis ve çok kıymetli vesikalar neşre­ den VaktfIar Dtrşi$fnin birinci sayısile bera­ ber istanbul Fatihi S u l t a n M e h m e d

I I . v a k f i ) esi'nin türkçe tercümesi de neşredilmiş ve derginin içinde de aynca

bu vakfiyenin muhtelif kısımlarına ait vesi­ kalar göMcrilnıiıtlir.

Derginin bu ikinci numarasında K a r a-m a n o ğ l u A l i Bey'in Niğde'de yap­ tırdığı Ak Medrese Vakfiyeifnin aslınm fo-toğrafisini ve metni ile hülâsa olarak tercü­ mesini neşrediyorum. Hülâsadan maksadım vakfiyede ûkredilen ve haşviyat kabilinden olan cümle ve ibareler oiup yoksa vakfiyenin esasından hiç birşey feda edilmemiştir.

Bu vakfiyenin aslı Topkapı Sarayı Kû-tüphaaesrnit olup Niğdede Akmedreıe'yt aittir.

Karamanoğlu Ali Bey Vakfiyesi, 818 Hicret senesi Rebiulevvel ayınm ortasında [26 Mayıs 1415] tertip ve Niğde hâkimi M e h m e d b. M u s â Urafmdan hük-molunarak tasdik edilmiş ve 819 Cemaziyel-âhır sonunda da o tarihlerde Karamanoğul-lan yanında Kadiaskerlik eden ve M o l l a P e n a r î diye meşhur olan Ş e r o a e d d i n M e h m e d b. H a m z a b. M e h m e d tarafmdan tescil yani bütün vakıf şartlarını haiz olduğu tasdik ve kabul olunmuştur [1]

Bu yazımızda evvelâ vakfiyenin metni arabca dizildikten sonra tercümesine geçileodc ve sonunda da A l i B e y i n Uriht şahsi­ yeti gösterilecektir, iptida vakfiyenin asılının kenarında ve baş Urafmda bulunan ve vakfi^ yeyi bütün vakıf şartlarını haiz olduğundan dolayı tescil eden M o l l a F e n a r î Meh-med'in dericenarı yazılm^tır. Bundan son­ ra asıl vakfiyenin yukarı kısmında Niğde

Ka-f i ] MollKa-ft F * n a r l . MI wnwbMto bse «tmek Uatrt 0«m>nlıl«nn yMuntea Suriyne («Mttln* •OM (Soıok, Fktih Ktp. Mo. 4M»] KVrıtman o t l u M « h m « t b a j r l n wwtMn W D T *

(2)

46 PROF. I . H. VZVNÇARŞlU dnınm hükmü geliyor; Sekiz salır olan bu

hükümden sonra asıl vakfiyeye geçiliyor; vakfiyenin uzunluğu dokuz metre seksen htf ve arzı yirmi bej santim olup yazısı arab nes­ hidir ve kâğıtlar birbirterine eklenip yani ya-pı^tnlmak suretile bu uzunluk hasıl olmuş­ tur. Vakfiyede her kâğıdm ddenif yerinde bazan »%\ J^Wjj^^J^J\ « h a ­ zanda; .5U»J*_lljı#.^j»jç-<r j ^ j l ) ibarelerile kâğıtlarm bitijik yerlerinin hiylc-li olmadığı tescil edenin yazısı ve ismile te­ yit edilmiştir. Vakfiyenin baştaki sekiz satır­ lık hüküm ve tasdik k»mı ile sonundaki şa­ hitlerin isimleri hariç olarak metni 2S1 sa­ tırdır.

Bu vakfiyenin münderecatından başka bir kıymeti de 1415 senesinde yazılmış olan asıl nüsha olmasıdır. Yazısı ve kâğıdı iüba-rile de tetkike lâyıktır; bu asıl nüsha vakfi­ yeyi yazan yani vakfiyenin kâtibi, Sivaslı K e r i m o ğ l u Ş e y h M e h m e d adın­ da biridir.

Ak Medrese V«k«yeslnlıı Metni

Vakfiyenin baş tarafının sağ kenarında M o l U Fenarî'nin kendi el yazttile tes­ cil kaydı:

j 4^Uw w»LÖ<

^j^Jfj

y.jU

^.jr-»ini/j*

olid»

»}^y.

Vakfiyenin başında bu vakfiyeyi tertip eden Niğde hâkiminin sekiz satırlık mukad­ dimesi:

J * j^i t ; - - > » j - y

ı^jl 4ı ^ ) *, o* - r

. J L C ÖJtf

Bu mukaddimeden sonra hâkim vakfiye metnine geçiyor:

.;iılij.LV»*i^l^öüldrc>lj^ - V

(3)

KARAM ANOGLV ALİ BEY VAKFİYESİ 47

f>t.v\

f i s i » ^UV\ j * . ^ «

r\

^^uıijjJi fUV»,.*> _ Yv

İU\>

(4)

48 l'kOF. f. H.

öa>.

> i ijjj of^J* iSAf- /^r'

J^Jİe 4İ(>)

yUVli>t- o'^Viw* ^I^;V>;| 5 - ot

<«^j<u>- «Ij^ ift'jki- »^l^p »jlsS

w OA

;5t-JU-U J^-jll t*»^ i ^Uİ*j _ ov

U J U V ^

JU:^"!

gvj

j i j j

^.gu

-

O A

(bir kelime silik)

; > 3 ^ » l ^ U ^ wiliil

^ cr-»r^l 'If^Jl u*';^ > ^MVi

VZUNÇ4KŞ/U

^ui ^ . i i c / i » r ^ ^ ' > J

-j l > J < w * t l

j;>M

j J : \ . : \ > J l ^ ; U . » |

«>• J j ; ' c^'-^\^)h ^ -

ir-J U i V ' j ûV~^Vl ;>4Hj .1:»* f*-.ij,ıuı i - i j - f \

(5)

KARAMANOCLU A u < > v Vi< J - ^ ^ M - f t ^ ^ y ^ - A »

C^juJUj* J - j JÖİ^» AN

(O^^^ r»**^ ^ ^ u > _ Ar

i f ^ V , , ^ c-Al»u

o U J u f i j _

Ar

^ u y »^i^'"^' c>->vi>\ - A t

j a j i f j ' î j U -

WISTim

^ i i i _ AO v^u  i j u . o ' ^ ^ * ^

^ • U V ^ ilCj^^* v i H J ^ ^ ^ I J V U :

fifv

VAKFIYESI

i-aiU ^AiJij ; . / i \ < j . n .

*t»J^^ ' ^ ^ • r ^t?*"

(6)

60 PROF. t. H.

ç-ilâ ^le-J!»

^/^i*»

J - ^ ^ -

Nt»

UZUNÇARŞlU

^ı^^ı ^ u .

0^1^

0^1^ - ^v

o>*^i

ft>Jl^

ü ) : ' , ^ j \ ^ V » j

Ain^iit^ ^ w ^ u j j - ^. V

(7)

KARAMANOGLU ALl BEY VAKFlYESl

51

jUjiİJ.» u >

jx-v^ j^jyj ^ y y y ı^-y - Ntv

J U > 1 iiD^ UACI JÜİ J^V» J U * U A \ *

JjjiJvOJl <U*i>^^ ^il^.JI ^IJlSi

-^•l'j

C T J A I I

<S^\,^ j

v-»'^ı ö ^ o * i

(8)

^ j v i j . wi-J'iif v * j

vÜ>.*>' f ^ ^ . ' ^ ' ^ ^

o i v ^ V > i > - " î

[2] Jl«nw<Un olan ; U O r • « 1 b. 1 1 h « n c M u • t a f a; n ı n Knuyada Han Hatan oamıCmD mihrabı duvarı uda »t2 tarihli bir cami kitabe*! vardır, stiri tarihi bu zatın K a r a m a n oftl'u U e h m e t b e y i n fcasankert olduğunu ve M e h ­ m e t t e y l (Xmuinli hUkOmdarı Ç e l e b i M e h ­ m e t İle barı»tırmak l*ıtedl«l haWc K a r a m a n o i 1 \v n u n bunu kabul etmediğini yanar. fT«;<)ıl

Otmant Encümeni mecmuan, numara 12. s. 7«).

VZVNÇARŞlU

\^\'^ 4 ^ } ) j ; / ^ ' ^ * J ' - \ o t

(9)

KARAMANOCLV ALİ HEY VAKFİYESİ

V

J ^ J V ' ^ > • •A-'vi-ı j;;ı.'-0\i (-^^-»-»iij - ^ ^ \

J ^ . i

j , ^ - i î u j . ^ _

.1 ; ^ i > J ^ ü j J / A U ^ U \ J . ^^-1 ^ u > ^ » j , j p u ^ ı ^ . _ N M ^ \ ^ J > j Çp\3 ö i H ^ .

^u>^. j,^ı olc

'KJU

_ ^^o

d : , ; . v - i i i j ^ i i » / . - ^ - ^ ^ ^ UJı^i^ viiJc^ [ 3 J c Ü ^ U . ^^^-z ^ i ^ ^ V ' '">t. C. l l C U ; . ^ L a ^ i

53

_ VVV - NVV _ NYA

- ^v^

- VA» - \ A \ - NAT - NAr - NAt - NAO - NAA - \ A V _ >AA - ^ A ^ [ J j Konyadft d a r ü l h u f f a z ı olan M e h m e t b E l h a c H a s b e g l n karde»l olma;«

(10)

54

PROf. İH. İ}fjiS iA\ fU* Ji jC ^

\x\

^jju >t. t. îyu

Î J U ^

vcb_ tr»

J\ 4\a:n ju; ijT^ gitti

j^-v j^.Vi ^>ıı Jî-. > y

i»fjJÎs il il i y i il J5.Î i l . TfA

**i-^ ^ . i l ^y»- v>.-Vi

> Jt i\ _ xr«

^jlijft d-.'ii >^3\ . Yr>

VZUNÇARŞlU

. > ^ t CTjf

j y J d l i * J l i ^ > a i g ^ t > _ y . r i — ' i 4 l o ; ^ » ' A U J / ^ '

Vi ^Jûii JiiJlo-J» ^ i - Y . o

:I/öil

obAîll

y l ^ l j .

.jjiJ

^ H i - V ' ^ > - ' a * V ^J*^ - Y.n i ; ; U ' j . J i V i ^ U J ı v > U

dir i i * t j ^ l d); vj^. (T*

, y ^ u j^ii ii..^ı ^^-hjc

^ 1 lû» JjJ.V i/jül» l^ıJlj ^

Jlo/^l JftiV'^j ^ »J^.-YW

^UU-

:;/jdt

: J U C Ö J U

»l^it

^ V i V ' - ^ ^ - ^ ^ . f ' j ^ -

r\Y

o / l ı ı

/ J jy;üi-vu^i

Cii i v*Jİ' û^ti Oi»- - YNo

*^J^v;^i*>r»i*

J 5 U - t y ~ . J l o l i i l

; l i L - i

V, V l öUVI JJ.> Vi

-î j J -î i V ^ ;fta\J-i> J U J

(11)

KARAMANOCUJ ALl

Aİi t j k - U 4»U\c j ;j-tfi-d^^ * ^ j _ YO • 4\j jJ- <^ > " ^ L - j l u . j J U

Bundan sonra vakfiyenin sonunda hâki­ min hükmüne şehadet eden şahidlerin isimle­ ri geliyor:

4İIİJLft t / ' j ^ f t tr^ Cr

Bu isimlerin sol tarafında kez» vakfiye­ yi yazan hâkimin hükmüne şehadet edenlerin adlan vardır:

Bfy VAKFİYESİ 65

. U V i j u J j U l 4V

^ \

(12)

5<!

CROP. I. II. VZUNÇARŞILI

Kii^\ j U - l i > > » ' j - V

• " • • •

Ak Medrese VakflyeMİnln Türkçe

Tercttmesi

Vakfiye harfi harfine tercüme edilme­ miştir; buna da sebep metinde lüzumunda» fakla ve sırf metni kabartmak ve süslemek için konmu) cümle ve ibarelerin • metne ha­ lel gelmemek üırc • terkedilmi? ofnwsidir.

hiitKdIiittTTahmiuimohxm

Bizim her bir umurumu2a yeten Tanrıya hamdolsua; selâmı da beğendiği kullan üze­ rine tevcih etsin. Bu vakfiyenin mazmunu in­ dimde sabit ve muhtemyatt vakfiyede mezkûr olan vâkıfın ikrarile nezdimde sahih olmuf-tur. Allahüteâlâ iKİkıfın devletini daim etsin. Bu vakfiyede zikredilmif olan yerlerin ve emlâkin muayyen cihetlere ve masalihi miihimmeye, ferhedilmif olduğu veçhile re yazılmış tarz ile kendisine nisbet edilen herze­ yi itiraf eylemiftir; ben de anın uhhat ve lü­

zumuna mes'ulen hükmü sahihi fer'î ile hük­ mettim.

Bu tescili, Niğde fehrinde hâkim bulu­ nan ve gani Tanrıya muhtaç olan Mehmed b. Mu.w AUaha hamd vr Nehiyyi Hazreli

Muhammede ve ehli beyte salat ve selâm ede­ rek vakfiye tarihinde yaxnufUr.

Molla Fenarî tarafından vakfiyenin tas­ diki [4] :

Bu kitabın içinde yazUmt} olan mukar-reratm tafsilâtı ve dekayıkı müteaddit vecih-lerle sabit olmuftur. Ezcümle mevsuk adam­ ların bunların ' cümlesine fehadeti, vâkıfın • ki gölgesi daim olsun • nezdinde bunların cümlesine mirâsen itirafı, ve unvanı zikre­ dilmif olan hâkinün,'hâkimliği üzerinde ol­ duğu halde bunların cümlesine itirafı üzerine ben de kabul ettim ve anı infaz eyledim. Ben ki Mehmed b. Hamza h. Mehmed'irrı • Allah anı affetsin • Tanrıya hamdolsun bu lescH Hicretin 819 senesi Cemadiyelâhıresinin evahirinde vaki olmuftur.

Bundan sonra asıl vakfiyeye geçiliyor: Kur'an âyetlerinden surei Rahmanı inzal buyuran Allaha hamdolsun. Kur*ani Kerim içinde surei Rahman'ın bilhassa fanı âzimdir;

[4] Ş e n « t t t İn M o l l a F a n a r l yuicvık vukut v« ınalOmaunı tumanının İlim nt*rketi ol*n Uutr v« Kurlr«d« dc UVIIk «ttlrmlt Mr »aluİTct olup Otmanlı mcmlekctlertndckt fikir hMr*k*tt*nnln bM>ncU g«Ur. K a r a m a n o g ' t ı M « i ı m e t B.ay adın* Fatiha tf/ttri yasmııtır, Vofı.tı B u r -M4adır.

(13)

KAHAMANOCLV ALI HEY VAKFİYFSİ 57 o surenin evvellerinde ifadci beyanı talim ıc

akarlarında iyiliğin cezası iyilikten hafka bir fey midir? Hükmü Celili vardır. Kuranın muhkematilc Şeriatı Garrantn usulünü hüccvi ve burhan ile tahkim buyurmuştur vc mille-fobihatüe de kütübii rasihiyn dizginlerini çe­ kebilmek ile imtihana çekmiştir.

Semavat yarılıp kızıl gün gibi olduğu va-latte iktütası nur etmek için sünneti scniyc mifkâtından gayet parlak bir kandil ikad hu-yurmuftur.

Hitabı izzetile batıl yollardan doğruluğa teveccüh etmiş olanlara, kolay vc müsaadekâr ve parlak olan Dini Mübinin füsununu, sair dinler üzerine âli eyledi; eğer Musa hayalin olsa idi Nebii Kerime iuibadan başka çare ol­ mazdı.

Amn içün aslı yerde sabit ve dallan bu­ daklan semada olup Rabbi Mennanın izinle meyvasmı veren bir ulu mübarek ağaç gibi o hitap bütün şümulüe gayet yüksek oldu. Ser­ vet sahiplerinden ve bir müddet için o ser­ vetten temettü eyliyenlerden farzı talep bu­ yurmuştur ki infak ve tasadduk ettiklerine mukabil hesap gününde umduklarından hariç hadsiz hesapsız mükâfat eyliye.

O AUaha, hamd ve şükrünü eda için öm­ rünü istiğrak ettiren kişinin hamdile hamd ve zahir ve bâtın nimetlerine gark olan vc ontn hakkını edadan âciz bulunan kimsenin şükrile şiUcür ve Tanrıdan başka Tanrı olma-dığıruı ve anın şeriki, vezir ve müşiri bulun­ madığına şehadet ederim.

Hazreti Muhammed'in anın kulu olup Tevrat, incil, Zebur ve Furkaruia yazılı bul-dukları Peygamber olduğuna şehadet ederim ki mucizatı âyan ve beyan Allahın resulü bu' lunduğunu islâm salikleri bittahkik ve erbabı küfran ise zımnen muterif olmuşlardır.

Bundan sonra Allahütealânm tam salâ-vatı ve pak ve mübarek Tahiyyat ve Teslimatı [Salâvat ve Selâm] parlak hüccetle irsal bu­ yurduğu zat üzerine olsun ki anı hüccet ve bürhan ile müeyyet göndermiştir vc anı bo­ zan fasahati beyan ve bazan seyfi sınan ile müeyyet, mansur, sultant\eylemişlir.

Tanrının hâdimi, mübeşşir ve nezir re insanlara Cennet yolunun parlak ışıkçısı ola­ rak bâ's buyurduğu Peygamberine salâvat re selâm olsun ve Âdem, Idris, Nuh, isâ, Musâ gibi babaları ve ihvanı olan cemii enbiyaya da salâvat selâm olsun.

anlardan sonra işareti delâletile tariki irfana hidayeti deruhte edenlere ve beyanı aşikâr olan mütevater naslara istinat edenlere de olsun vc anın {yani Hazreti Peygamberin şerefi sohbetini ganimet bilen Muhacirin ve Ansara rc anlara hoş illiba edenlere olsun.

Bahusus unların arasında nassı Kur'un ile Resulûllahm arkadaşı ve refik ve şefiki olan İmamı Ebu Bekir Sıddika vc hakkı bâ­ tıldan furkcden ve doğru söyliyen miıminle-rin zahiri küfür vc isyankârların katili tmam Ömer b. Elhattab'a vc haya ve pak iki nur sahibi. Kur'an tilâvetilc meşğul ehli zulüm ıc udvan'm maktulü İmam Osman b. yif-jm'a ve herkesin hoşnut olduğu vefakâr Al-lahtn Arslunı sapık ve azgınları kökünden sö­ ken imanı Ali'ye ve Hazreti Zehrayi Betulün ciğerköşeleri, Risalet ağacının iki büyük şu­ besi, Allahın meslûl kılıcı zulüm ve udvan sa­ hiplerinin maktulü iki kerimi imam üzerine de olsun; bunların cedleri Resul Aleyhisse-lâmdır denilince söz tamam olur, daha ne di­ yeyim, ehli Cennetin gençlerinin uluları Ha­ san ile Hüseyin.

Ve Hazreti Peygamberin ehli beyti ve ezvacı tahiratı üzerine daim salâvat olsun

ve Şeriat direklerini tahkim eden ve tarikat binalarını temhid eyliyen Tâbiîn ve anlar­ dan sonra gelen itim vc irfan sahibi cemii Einımeyc de salât,\vc selâm olsun.

Hususa anlar arasından ümmetin siraci [kandilci, ışık verenJ Sünneti Seniyyenin muhyisi, Müslümanların yardımcısı.) bid'ati mahvedici ve Cühem b. Safvan'm hücum ettiği şüpheler asasını kıran ve Şeriati Garra-nın akvali zahiresilc vc parlak tarikatla ilim­ lerini tahir ef'alile en muvafık tarzda beyan eden imamı Azam ve Akdem ve Hümam ve Ekrem ve A'lem hak ile kaim (Ebu Hanife Numan b. Sabit) e ve imamı muazzam ve ahkâmı islâmm nâzımı, kavuidi şer'in akse-ni akse-nizam ile mümehhid ve mübeyyiakse-ni ve eski kavillerin mürettibi, envai ulûmun icmalen ve lafsilcn tariki lisan ile mühezzibi Imanu Kureyşî Bedri Haşimî Muhammed h. Idris Şa fiî'ye.

Ve imamı mükerrem vc muazzam Eimmei hadisin imamı Bedriilcnam (Malik o. Ens) c ve imamı zahiri taki ve tahiri naki veliyyemü-cyyet Ahmed b. Hanbel Hazretlerine vc hida­ yet yıldızlan olan imamı Ebu Yusuf re Mu­ hammed gibi sair bilcümle imamlara da

(14)

ol-r»8

PROF. /. //. UZUNÇARŞlU

uta.

Hu ıvMİfi diniyye hitukten sonra malûm ola ki Kmiri Kebir, mücahit, miirabu [İslâm hududunu heküyeni muadfd [Istânuı kuvtvt olan] crhti wniadan miieyyfd, düfman/arınu muzaffer, .-nansur, muhsin, munsif, zahir mücir [mültecileri muhafaza eden] pcnah vc yardımcı Alâüddünya veddevletü veddini is­ lâm ve müsliminin bâzusu milleti tahirenin nasru temkin ile yardımcısı gazi ve mücahit-lerin muini muvahhitler ordusunun kumanda­ nı bâfileri 'dağıtıcı tâfjileri kahr ve bâp ve azgınları ifna eyleyici adlü insaf yollan-nı ihya, cevr ve zulüm eserlerini matıvedici ümmetin üzerinden gam bulutlarını giderici ve herkes üzerine ziyadesile esirgeme konat-lannt gerici, bir çok hayırların menbaı ve bir çok hasanatm muakkibi uyanık Emir ki ana tâbi olanlar ikbalin yüksek derecelerine çıkar­ lar, ve o vecakatli zata uyanlar ihsan hissele­ rini alırlar, gizli ihsanları ebnayi zamana da­ ğıtan odur. Bütün hayırlı eserler anın ihsa-mmn en yüceleridir; bundan dolayı ismi mü-semmauna mutabık olur; o zat Emir Alâüd-devletü ceddin Ali Bey, b. Emiri merhum Saidi fehit Alâüddin Bey b. Emir Halit Bey b. Emir MahmuJ Bey b. Emir Karamandır.

Anın devletinin göz çanağı daima hayır nurlarına baksın ve unın rifut ve ululuk bah­ çesi hep iyiliklerle ycfillensin ve Allaküleald anın devletini ve lûtuflannı daim re âba ve ecdadına rahmet etsin.

İfte bu Emir kararsız dünyaya re kurar yeri olan ve zevali olmıyun vc bir çok vasıfları haiz bulunan âhirete kalb gö-zile baktı dünya zıd peylerin nıasdart o-lup gamdan sonra ferahlık, acıdan son­ ra tatlılık gibi birbirine aykırı feylerin mahalli olmakla beraber âhirete geçile­ cek bir köprü olduğundan bir cihetten de tâ-zime fayandır; çünkü enbiyanın bâ'solundu­ ğu bir yerdir; Evliyai salibinin men'feidir, hükema ve sadıkların ve ulemai müçtehidiy-nin medreseleridir. Ashabı mücahede olan me^ayihin meskenleridir, Kâ'be, Medine, Ku­ düs buradadır... ilk,

/fir Emiri müfarüniUyh dünyada bulu­ nan her bir dirinin öleceğine vc. herfcy fevt olacağına, her izzet tiUetc inkılâp edeceğine ve dünyanın ancak â/ıiret tarlası olup ehli dünya burada ekliklerini orada biçeceklerine vc hayır vc ferdt-n velev zerre miktar t oha da

amellerinin cezasını göreceklerine ve Allaha Uveccühün en hayırlı bir vesile olacağına ve amellerini islâh edenlerin said insanlar ol. duklanna yakin hasıl etti; buna binaen Al-lahütealânın [sadaka veren erkek ve kadınlar ve Alinhi'tiealâya karzı basende bulunanların ecrü mesuhatı ^kat kat olacaktır] vadi keri­ mine ve Hazreti Peygamberin:

Cünef doğmaz ve batmaz, illâ yanında iki melek vardır; bunların seslerini insü cin­ den maada arz sekenesi ifitirler, bunlar insanlar Rabbinize geliniz az olup da baki olan çok olup da mefğul eden jeylerden daha hayırlıdır) diye nida ederler. Diğer iki melek de daima: eYarabbi senin yoluna infak eden­ lere ivazın arkasını kesnre ve imsak edenlerin mallarını da âcilen telef eyle» diye çağrıdır lar.

yiye Hazreti Peygamber buyurmu}lardır ki:

Ademoğlu öldüğü vakitte onun âmâli hayriyesi üç feyden maada fiillerden kesilir. 1 — devam eden sadaka [yani çefme, imaret, hastane ve saire gibi }eyler], 2 — Menfaat veren ilim, 3 — Kendisine dua edecek hayır­ lı evlât.

Yine Hazreti Peygamber buyurmuşlardır ki:

Suna dünyandan yiyip ifna ettiğin, giyip eskittiğin ve tasadduk edip ipka eUiğin jeydcn bofka birfey yoktur, İfte bunu anlıyan Emir, Dini Mulıammediiiin yücelmesine, iman esas­ larının kökleşmesine sâ'yetti ve halis emva­ linden ve cn temiz menalinden bir medreaei mübareke bina etti. Bu medreseyi (Ma'fuki-ye) demekle maruf ve (Pehlivan yatağı) diye meşhur olan (Niğide) kasabasında inşa eyle­ di; Allah Niğideyi bütün hiylelerden muhafa­ za buyursun.

İşte bu beldenin garb tarafında kâin Yuğutaş mahallesinde hududunu zikre hacet kalmıyacak derecede meşhur olan mahalde medresesini tesis etti, bu medreseyi ulûmu şer'iye ledrisile meşğul fukaha ve mütefekki-hava ve ulûmu diniyyenin muhtaç olduğu u-lûmu edebiye tahsilile müteveggil evli, bekâr, leyli ve neharî talebe ile Hanefi ve Şafii mez­ hebinde olan müderris ve muidLıc vakfetti.

Burayı ulûmu şer'iyye ve âliye ile milş-lağil fukaha vc mütefekkihaya sükna olnutğa tahsis edip müderris ve muidin vc sair fukahnnın Inlil günlerinden DC şer'î

(15)

vc^öziir-KARAMANOCW ALI UFA' VAKFİYESİ 59 III ziinutnlurdan bu^ka licr^iin liazir bulunma­

larını le müderrisin jikin vc usnlii jikiti ic siiir umuru şer iye vc ûliyeyi Uikrir einicsini, muidin i^e fukaha derslerini lier^iin mü­ zakere ile &in sonundu tekrar rylfmesitti, Sakib'in müderris, muid ve sairlerinin cûnıckiyc yani maaşlarını temin ve jukalıa ile talebeyi lâyık oldukları mertebe ve yerlere iclâs ile anları ahlâk ve terbiyeye miinafi D lacak hareketlerden menetmesini şart eyledi.

İmam olacak zatın beş vakit farz namaz­ ları medresede kıldırmasını ve âdeti Islâmiye üzere salâl-ı Regaib, Berat gecesi [Şabanın yarı gecesi\ teravih ve Kadir gecesi gibi na­ mazları da cemaatle ikame ve ija eylemesini ve müezzinin de farz namaz vakitlerinin hu-lûlünii bilmesini şart koydu.

Fcrrâş ve kayyım'ın mezkûr medresede hcrgün sabahtan itibaren hizmete devanı ile medreseyi temizleyip süprünlüya dışarı alma-sun vc mutat veçhile jukuhu ı c talebeye hiz­ mette bulunmalarını ve kapıcının da gece ve gündüz âdet veı^lıHe medreseye devam ile va­ zifesini ifayı şart etti.

Eğer bir şahıs müezzin, nakib te fcrrâş ve bevvab vazifelerini ifa etmeği üzerine alır­ sa ve bu hususla bir maslahat melhuz olur ise mütevelli anı menelmiyecektir.

Mezkûr vukıj, mevcut hafızların iyi tec­ vit bilen müttekilerinden beş hâftz seçilip hcrgün cumad'i'i maada sabah namazından sonra med' ->esinde birer cüz Kur'ant Kerim okumalarını ve bir haftada tamam olacak Kuranın perşembe gününde hatmedil meşini ve bu beş hâfızm içinden en faziletsini va­ kıf sahibine ve .seleflerine ve zürriyellerine re müslümanlarm diri ve ölülerine dua ederek diğerlerinin de (âmin) demelerini şart etti.

Allah vâkıfın zillini daim vc gufran yağ-murile gönlünü şad elsin; medresesini yuka­ rıda zikredilen cemaate vakfı sahihi şer'i ile vakıf ve muhalled ve müebbcd olarak hapis ve httsreyledi. Satılmaz, başkasına bağışlan­ maz, terhin edilmez, başka birşeye tebdil o-lunı:"z, mülk yapılmaz, miras olmaz.

Handan sonra Allah kadrini yükseli­ sin vâkıf .Ulah rızası için re llatreli İhrnlıi-ine ittibacn emlâkini de hapis re rakfeylcdi. Hazreli tbrulıim Halilullah, birisinin hazin bir sesle Allahı zikrelliğini işitip kalbi heye­ can vc cezbe ile doldu. Bunun tekrarını ondan istedi ise de bir ücret rernıcyinre

Ickrarlumı-yatağı cevabını aldı; tlazrcli İbrahim mül­ künün üçı'e birini ona verdi; o zat da evvel­ kinden daha müessir olarak^;:ikrelti; gaşyolan İbrahim l'eygamher bir daha zikret de bütün malim .sı-nin olsun demiş. O zat gülmüş ı c demiş ki seni teerül>e için ben .Mlalı tarafın­ dan gelmiş bir meleğim ve ben sana (Halilj-lik hil'atile geldim, Allah, seni hulil yani dost ittihaz etmiştir; bunu bit, benim mala ihtiyacım yoktur, malını geri al deyince Haz­ reli Ibrahuıı ben o emvali Rabbimin zikri uğ­ runa ihsan re hibe elmişlim, kal'iyyen geri almam diye mukabele eyledi. Melek de öyle ise bu emvalini fukara ve mesakine vakfeyle dedi. İşte o günden itibaren vakıf meşru ve mcsntın kılınmıştır re caiz olmuştur. Binaen­ aleyh vâkıf Allah yoluna gönül rızasile, bile­ rek, .'lllahın rızasını ve ruhmclini dileyip âhiret akabelerini iklihaın edip nefsini kur­ tarmak için medresenin müderris, muid ve sair zikri âti mesalihine sarfedilmek üzere vakfedilmişlir.

.'Ulah vakıf sahibinin muvaffakiyetini daim buyursun, ona doğru yolu yol elsin, eze­ li inayetini ona arkadaş yapsın. Bu emlâk anın mali ve mülküdür, bu vakıf muamelesi sudur edinciye kadar anın tahtı tasarruf undadır; müteaddit emlâki re muayyen kariyelcri ve hudutları belli araziyi re dükkânlarını bu uğurda vakfetmiştir.

Bu cümleden olarak Niğde kasabasında mezkûr medreseye bitişik ve vâkıfa ait arazi ile beraber bilûmum bağlan vakfetmiştir; bu arazi ve bağlar bir taraftan yol ve bir taraf­ la ıı (Ali bey b. Memraş) veresesine ait yer­ lerle [5J mahduttur ve yine Terme diye ma­ ruf mevzi re şehrin mahallesi ve bir tarafı da medrese ve iki taraftan yol ile tahdit edilmiş >n e vzii vakfcylemiştir.

Ve bir de Dolapyeri diye maruf olan arazi ve ezcümle Ervar.ı [Aravan] diye yade-dilen re ka.ıaba hududile mahdut olan re bir Tanke köyü arazisi ve Ödemi re Ferlak {Fa­ lara f lan da Tanke köyü arazisi re Ödemi re Ferlak (Ferlek) köyleri hudullarile lahdil e-dilnıiş araziyi rakfetmişlir \6\,

[Tt] D u kOylerln mevkileri vc yojıl Islmloıi

hBk.-k ı ı ı d a Nl-^acricıı l..ifnlh-n malûrriKt henüz, gclmp-ııılştlr. ö(I<'»;ııılıı l<nılni Köylerimiz İsimli eserde buİBmftdım S^.L belki Denki k ö y ü d ü r . Fertek İse m a l t ı m d u r . Jlepsl tie Niğde'nin merkez 'iBhlye-si/><> n l t t l r .

[ 6 ] M e m r a ş İsimli b i r i h a k k ı n d a Aksarayl tez­ kiresinde n m l ı ı m a t vardır o.2 s.2îG vc 221 f E m l r l l .

(16)

60 PROF. /. H. VZVNÇARSILl Keza Niğde kasabasımn garbında iki

la-raftan yol ve harap arazi ve bir de Ahi

bapU mahdut arazinin yarısının tamamını vakfeylemiftir.

Bir de Niğde kasabasında bir taraftan çoTfi ve mahalle ve bir taraftan da kilise ve ajapda zikredilecek han ve Mevlâna Mürscl b. Hacı Mustafaya mensup virane ile tah­ dit olunmuj Bezzazlar çarfisının cümlesini vakfetmiftir.

Keza mezkûr çarjıya [Bezzazlar çarfısı­ na] muttasıl ve bir taraftan çarji ve diğer ta­ raftan Emir Styfeddin Sungur Bey camii ile mahdut hanın cümlesini.

Bir de yine keuabada Derbinur maltalk-sinde {Üerb mahalle demektir] Cengi Murad fırını demekle maruf fırının yarısımn tama­ mını.

Keza kasabanın meydan mahallesinde vâkıfın ismine izafetle jöhreline binaen hu­ dut ile tahditden müstağni birbirine bitişik iki hamamın cümlesini.

Yine o cümleden olarak Niğde kasaba­ sında Orhan mülkü ve ^ i İ £ İ veresesinin mülklerile ve Mehmedin mülkü ve bir taraf­ tan da yol ile mahdut yağhanenin hepsini.

Bir de Niğdenin farkında vaki olup me­ kânının şöhretine binaen tahditden müstağni

diye yadedilen köyün yarısının cümlesini.

Kezalik bir taraftan yol ve iki köprü n-rasmdaki büyük nehir ve Pertek köyünün hu-dudile mahdut olan Ervanî [Aravan] kariye-arazinin cümlesini ve yine mezkûr karyede sinde kâin arazinin cümlesini ve yine mezkûr karyede vaki olup bir taraftan dağ t<e Altı­ parmak veresesinin ve Hacı Dursun ve Kara­ baş mülklerile mahdut olan değirmenin iki sülüsünün tamamını.

Ve yine kasabada kâin bazısı bazısına muttasıl sekiz dükkânın cümlesini ki bunlar yukarıda mezkûr iki hamam kurbinde bulu­ nup bir taraftan yol ve bir itaraflan Hacı Mu­ sa b. Hacı Hâs Bey mülkile ve bir de Ben-na yani mimar Ömer ve Arif b. Hacı Ab-dullah mülklerile mahduttur.

Ve bir de beldei mezkûrenin kıble cihe-tindeki Fertek karyesinde birbirine bitişik arazinin cümlesini ve yine Emirbağı diye ma­ ruf olduğundan dolayı tahdit ve tariften müs­ tağni olan bağı vakfetti.

Mezkûr akarların cümle hukuklari ve

hudutlarile, yollarile, müftemilûtile, rüsum ve masalihile, tevabi ve levahikile arazi , meskenlerile ve anlar için sabit olan dahilî ve haricî bitişik ve ayrı her bir hudut ve hu­ kukun cümlesile vakfetti; ancak bunlar r,u -yanında evvelce mevkuf veya başkasına tanL lûku olan arazi varsa anlar müstesna.

İşte bunları vakf ile hükmü sahihi şer'l ve sarih ve hükmü kat'î ile vakıf ve haps eyledi; satılmaz, bağiflanmaz, kimseye mirns kalmaz. Allah hayratını kabul elsin.

Vâkıfı mezkûr şöyle şart elti ki Evkaf,n iradından hasıl olan menafi evvelâ akaraunm rakabe ve asıllarının bakasını temin edeccl: ve menfaatinin teksirine hizmet edecek cihet­ lerine sarfoluna. Bundan sonra geri kalan irat medresenin rakabesinin olarak bakasını temin eden cihetlere ve anın masalihinden kandil, kilim ve saire gibi zarurî olan yerlere, bun­ dan da geri kalan mebaliğ ve hasılatın - bu hasılat gerek günlük veya aylık ve yahut se­ nelik olsun • hepsi yüz sehim itibar olunup bundan yirmi sehmi (müderris) e verilir ki bu, meblâğı mezburun humsü olur ve nıui dede on sehim verilir ki meblâğı mezburun öfrü olur, keza mütevelliye on si'him verilir ki bu da öşürdür; imama üç sehim, müezzin, nakib, ferraf ve bevvaba dört sehim, beş adi l hâfıza sekiz sehim, medresede on beş iiim tahsilile meşgul olan fukaha ve mütefekkihe-ye [talebemütefekkihe-ye] meblâğı mezburdan ne kalırsa verile ki bu da kırk beş sehim eder. Bunlar­ dan, istidlal ve mübahaseyi temin eden beş fakihin her birine dörder sehim ve mutavas­ sıt olan fukahayi hamsenin her birerlerin", üçer sehim ve müptedi olan fukahayi hamse­ nin Mr birerine ise ikişer sehim verile.

Allah menzilini âli etsin; vâkıfı müşa-rülileyh mütevelliliği ve nazırlığı ve vakfın gelirinin tahsil ve sarfını kendileri hayatta bulundukça kendisine hasretti, sonra evlâdı­ nın en akıllısına, badehu evlâdının evlâdının en akıllısına ve bunlar tenasül ettikçe bunla­ ra ait ola; eğer bunlardan kimse kalmazsa Niğdede ahkâmı fer iyenin tenfizine memur lıâkim mütevelli ola.

Yine vâkıfı mezkûr medresenin rakabesi mamur bulundukça vakfıma bütün hası/atını yukarıda yazıldığı üzere müstahaklarına sar-folunmasını Ifart etti; eğer münhedim olacak olursa saniyen ve salisen ve helümmeccrrcı

(17)

KAKAMANOGLV AU HEY VAKFİYESİ

61

marnuriyeti iade olunucaklır; o vakit ne mü-teveîli ne </e sair erbabı istihkak eski marnu­ riyeti iade edilinceye kadar mahsulden birsey almıyacaklardır.

Bu hüküm ve bu şart tebdil ve tağyir e-dilm£~- Şayet hâdisalı dehir dolayisile eski haline iadesi müleazzir veya müteassir olursa evkafı mezkürenin cemii hasılatı Niğde şehri fukahasına sarfedile. Neuzu Billah anlar da kaltnıyocak olursa mezkur belde müslitman-lannın fukara ve zuaafasına sarfoluna.

Allah onu emellerine nail etsin. Yine t â-kıfı mezkûr, evkafının istiğlûl vecihlerinin hcr 'camana göre en ejdal larzilc istiğlâl olun­ masını, meselâ kiraya verileceklerin kiraya v: ^tJ\J. muzarta [ 7 | ve olîL.» Musakat [H\ olunacaklar c tarz ile istiğlâl olunalar de.ya fart kıldı.

işle bu }artlaru riayet olunmakla Alluhi'i tevfik ve lütfile vakfı sahihi .jt-f'î ve tesbili sarihi mer'ii ebedi ve duimîi sermedi ve katı ile mcdcl,eyyam veVezman vakfiycli sabit oldu; salılmas, rehin olunmaz, mülk olmaz, telef edilmez, hiç bir vc<;hile tebdil kdınmaz ve hayrülvarisin olan Allah yeryüzüne re üzerindekilere varis oluncaya kadar hiç baş­ ka kimseye miras kalamaz, belki asli müebbe­ di ve şarU müekkedi üzere vâkıfın hayatı müd­ detinde ve keza civarı ilâhiye intikalinden sonra ebediyyen icra olunur, hangi zaman ge­ lirse gelsin tahkim olunur; zamanın teceddü-dile mezkûr şartlar tağyir olunmaz ve kava-nini mesfuresi tebdil olunmayıp devamı ebed-le daim, kıyamı sermedebed-le kaim aslî ve feri fisebilillaâh olarak cereyan eder.

Allaha, âhiret gününe, meleklerine ıc hi­ taplarına ive Peygamberine iman eden Sultan, Emir, Vezir, Memur, Hâkim, Mahkûm, Kadı veya mütegallip hiç bir kimseye zikri geçen vakfın iptaline sâ'y etmesi veya şurutu mcz-kürenin tağyir ve hukukunun tebdiline veya misUıhak olmıyanlara sarf ve tevcihine izin vermesi halâl olmaz. Her kim mezkûr evkafın Ir'hangi bir kısmının tağyirine çalışır veya bilmubaşire veya sebebiyet vererek

muavenet-[7] Muf'Area eklclllk suretllo m u a ­ mele etmek. Bu lAblr n k ı h I s t ı l a h l a r ı n d ı m o l u p bir taraftau aıozi ve dlEor taraftR.ı sS.v ve ziraat olmak .ve h a s ı l a t İrada taksim o K ı n m a k üzere ak­ dedilen sirk'it.

[4] Bu rtu fıkıh ı s t ı U î ı l a r m d a i K İ ı r . B i r taraftan

'•kPsr ve dlger taraftan terbiye « I m a k ve hasıl olan l>ojve arada tnk!<lm k ı l ı n m n k tlzerc nktcdilcn şirket.

le bulunıır.<!a veya mustahakların lıaklannm verilmesine mani olursa âşikâre günaha gir­ sin ve hüsranı mühîn ile kâsir olsun, Allahın gadabı ve laneti anın üzerine olsun; kendine, hiç bir yardımcı bulamasın. Meleklerin ve Peygamberlerin ve bütün nâsın laneti üzerine olsun, Allahüteâlâ anın farz, nafile namaz, oruç, sadaka ve hacvındun hiç birini kabul et­ mesin, Allah ana gadab elsin, kendini ve evi ni yerin dibine soksun.

fşle bunları işittikten sonra kim bunları tebdil ederse günahı ve vebali anın üzerine olsun. .4llahütealâ i.şilici ve bilicidir.

Vâkıfı mezkûrun Cenabıhakkın rahme­ tinden nasibini bol etsin, kasdı niyet elliği şeylere nail elsin. Allahüteâlâ iyilik edenlerin ecrini zayi etmez.

Bu vakfın sıhhat ve lüzumuna ve nüfu­ zuna ı-e vakfa İrası hasar edecek şartlardan le iptal edecek kayıtlardan, halel verecek is­ tisnalardan beri olarak tahakkukuna, şer'i mutuhhar yollarında cereyanına ve hakkı mu­ karrer kanununu muvafık vukuuna ve bütün .şartlarının lâzımı gayri münfek olmasına ve kayalarının tomamile muteber 'bulunnıasınfi ve her birinin kavaidi diniyeye mutabakaline ve hiç birinin kavanini Şer'i Şerife muhalif bulunmadığına kazalı müslüminden ve hük-kânundan hükmü ve emri ve kazası nafiz, len­ fiz ve imzası caiz ve memur bulunduğu vilâ­ yet mahallinde nakz ve ibrama muktedir olan

hâkim hükmeyledi. .- ' İşbu hükmü nafizine ve kazayı mazisine resmi şehadetleri bu vesikanın sonunda tesbit edilecek mecliste hazır bulunan ulemai etkiya ve uduli ümena ve sikatı ezkiya ve zuhhad ve sulehayı da işhad eyledi.

Bunu, bu vakfiyenin balâsında ismi tes­ cil olunan Mehmed b. Musâ yazdı; Allah ana W babasına ve cemii Müslimin ve Müslimala ve müminin ve mü'minata mağ­ firet elsin. 813 senesi aylarından Rebiylevvel evasılında Allahüteâlâya hamd ve Nebisi Haz-reli Muhammed ve âlinin cümlesine salâl ve selâm ederek bunu yazdı. Satırlar Meliki ga­ fur olan Allahın avnile lamam oldu,

Allah kadrinj, daim etsin. Vâkıfın vakfi-yesindeki veçhl meşruh üzere yukarıda vak­ fiyeyi tevki ve tahtım eden hâkimin hükmü­ ne aşağıdaki zatlar şehadet ederler:

(18)

62 PROF. Î.H. UZUNÇARŞILİ b. Hasan, Hamza b. Ishak, Seyyid Mehmed b.

ibrahim, Haiib Mehmed b. Emin, Halih Ba-haüddin, Ömer 6. -4/1, Hatib Bedreddin h. Said, İmam Mtcdeddin b. Ahmed, Hacı Ha-fu Mehmed b. Ahmed, Mehmed b. Ömer b. Ali, Bahşayif b. İsmail, Hatib Çelebi h. Emir Hafız, Ahi Erendil b. Ahi Ali, Hacı İs­ mail b. Mehmed, Süleyman 6. Kasım, Ahi Abdullah b. Ahi Muslihiddin, Ebu Bekir b. Yeni Bey, Fahih Ali b. Yakub.

Yukarıda tevki eyliyen hâkimi mezkûr vakfiye hükmüne beni fahit kıldı:

üvey s b. Hacı Alâeddin Bu vakfiyenin mazmununun sıhhatine ı c nıeknununun [gizli şeylerin] sübutuna Mev-lâna Şemseddin b, Ebu Bekir ve Sivaslı ıc kâıib Şeyh b. Kerim şehadet ederler.

Yukarıda müseccil olan hâkimin ve bu kitabın mazmununa (Şeyh Celâleddin b. Mehmedültabib) fchadef eder, keza:

Melek Mehmed b. Ahi Bah^ayij, Seyid İsmail h. Seyid Hasan b. Seyid İsmail, Hızır b. Ishak, Elhac Mehmed h. Ho­ ca Hafız, Ahi Çelebi b. Ahi Hüsam, Su­ başı Hacı Mehmed b. Hacı Ahmed • b. Hacı Mehmed, Mehmed b. Sadeddin b. Asıl Bey, Şeyh Hızır b. Yusuf, Mehmed b. Şeyh Ali b. Hüma, Pir Hacı b. Hacı Gündoğmuş, Yusuf b. Fakih, Ah­ med b. Fakih, Mümin b. Mehmed Beğlû, Mehmed b. Halife, Elhac Mansur b'. EUıaı-: Mahmud, Hacı Mahmud b. Abdülcelil b. Ömer, Şeyh Paşa b. Pir Ali b. Şeyhu, Pir Mehmed Fakih b. Asfiya, Ahmed Fakih b, Mesud, Mehmed b. Yahşi Fakih b. Süley­ man şehadet ederler.

Vakfiyenin şahtdleri arasında Şeyh Ce­ lâleddin b. Mehmedültabib, Sübaşı Hacı Mehmed isimlerile Ahilerden ve Fakihlerden bir hayli şahsiyet vardır.

Metni ve tercümesi yazılan vakfiye mün­ derecatına göre Karamanoğullarından Niğde hükümdarı A l â e d d i n A l i B e y b. A 1 â ü d d i n B e y b. H a l i l B e y b. M a h m u d B e y b. K a r a m a n Niğ-dede bir medrese yaptırmış ve buraya vakfiyede isimleri yazılı arazi ile Niğ-dede kendisine ait A l i B e y H a m a m ı denilen Ç i f t e H a m a m , H a n vje'sair emlâkini vakfeylemistir. Vakfiye dikkatle

o-kunacak olun-^a hâkimin vakfiyeyi ne kadar kuvvetli esaslara istinat ettirdiği görülür. Za­ ten bütün Islamî vakfiyelerdeki esaslar bu-lun gibi kuvvetlidir.

Yine vakfiyedeki kayda nazaran medre­ senin mütevellisi ve nazırı, sağ olduğu müd­ detçe A l i Be y'in kendisidir. Vefatından sonra evlâdı içinde erşedi evlâdı yani çocuklarmın en akıllısı vakfa mütevelli olacak ve şayet vakıf sahibinin nesli kesile­ cek olursa tevliyet Niğdede hâkim olanlara verilecekti.. Medresenin mütevelliden başka imam, müezzin, nakib, ferraş veya kayyim. kapıcı gibi hizmet sahipleri ve bir de mü­ derris (Profesör) muid (Doçent) ve tale­ beleri vardı.

Bunlardan imam beş vakit namazlardan başka Salâtı Kegaib [Valideleri Aminenin Hazreli Peygambere hamile kaldıkları Rcceb ayınm ilk perşembe günü akşamla yatsı ara­ sında teberrüken kılman on i k i rek'at nafile namaz] Şaban ayının yan gecesi [Berat ge­ ceni] Teravih ve Kadir gecesi [Ramazanın yirmi altıncı günü akşamı] namazlarını d.-ı kıldıracaktı.

Müezzin namaz vakitlerini ilân edecek ve ferraş veya kayyim da hergün medreseyi aü-pürüp temiziiyecek ve ayni zamanda müder­ ris ve talebenin hizmetlerine bakacak, kapıcı da akşam, sabah malûm vazifesini görecekti.

Vazife sahipleri arasında bulunan nakib, medresede hizmetile tavzif edilmiş olanların maaşlarını verdikten maada bunların vazife­ lerini de ifa edip etmediklerini kontrol etmek ve herkesin derecesine göre muamele eylemek ve muhilli edeb şeylerden anları menetmekle mükellefti. Vakfiyede, hergün sabah nama­ zından sonra medresede birer cüz K u r ' a n ı Kerim okuyup haftada bir perşembe günleri hatim indirmek ve sevabını vâkıfa ve eslâfına ve zürriyetlerinc ve Müslümanların d i r i ve ölülerine hediye etmek üzere pek muktedir hafızlar tayin edilmişti. Medresedeki müder­ ris ve muidlerin Hanefî veya Şafiî mezhe­ binde olmaları şarttı. K a r a m a n o ğ l u A l i B e y o tarihte Memlüklerin himayesi altında bulunduğundan ve Mısırda Şafiî mez­ hebi diğer üç mezhebe takaddüm ile birinci derecede olduğundan ihtimal bir cemile ola­ rak müderrisin Hanefîden başka Şafiî de o-labileceğini vakfiyesinde zikretmiştir.

(19)

KARAMASOCUl Al A HE) lAKhl) « 3 Müderris, nniid, fakilı ve miilpfckkilıc

ile diğer vazife sahiplerini medreseye lıergiiıi . tabiî meşru mazeretle tatil {»ünleri müstes­ na • devamları şarttt. Müderris bergün fıkiiı, usulü fıkıh yani islâm hukuku ve ulûmu cdc-biyeye dair ders okutacakdı; bunlardan başka sarf, nahiv gibi ulûmu âliye ( O T ] tah­ sili de vardı. Müderrisin hergün tedris eyle­ diği dersi muid akşam üzeri talebeye takrar-lıyacaktı.

Medresede bir müderris ve bir muid-den başka fıkıh ve usulü fıkıh tahsilile ve hu ilimlerde ihtisas yapmakla meşgul üç smıf mevcuttu; bunlardan her birinin müdavimi beşer kişi »di; bunlardan başka bu smıflara namzet sarf ve nahiv ve ulûmu edebiye ile meşğul olan talebeler de vardı. Fıkıh ve usu­ lü fıkıh okuyan üç sınıf maaşlı idiler. Bun­ lardan »on sınıf olan beş kişiye fukaha deni­ yor k i bunlar arlık ihtisas yapmış istidlal ve mübahaseyi idareye muktedir müderrisliğe namzet hukuk âlimlerinden idiler. Beş kişilik ikinci sınıf orta dereceli ve son sınıfa geçme­ ğe namzet fakihlerden olup mütefekkiha de­ nilen beş kişilik birinci sınıf talebesi yani fakih namzetleri ise usulen tahsilini gördük­ ten sonra hukukçuluğa intisap etmiş zümre idî. Bunların yani on beş fakih ve mütefekki-haıun maaşları v a r d ı ; bunların evli ve bekâr olmalarında be's yoklu. Mütefekkihadan yani birinci sınıf hukuk talebesinden birisi bir yu­ karı sınıfa geçerse maaşsız olarak devam eden

sarf, nahiv ve ulûmu edebiye île meşgul ta­ lebeden münasipleri buraya kaydolunmak su-retîle maaşa geçebilirlerdi.

Fakih ve mütefekkihalarm medresede şer'î ilimlerden on beş i l i m okuyacakları be­ yan ediliyorsa da bunların hangi ilimler ol­ duğu zikredilmemektedir.

Medresenin bütün varidatı bir kaç kısma lahsis edilmiştir. Evvelâ vakfın devam ve be-kasııft temin edecek ve menfaatini arttıracak cihetlere sarfedilecek, bundan sonra kalan paranın bir kısmı vakfın tamir ve termimi, kandil, halı, k i l i m ve saire gibi zarurî ihtiyaç­ larına karşılık olacak, geriye kalan para yüz sehim yani yüz hisseye ayrılıp müderris, mu­ id, mütevelli, fakih ve mütefekkiha, imam, nakip, müezzin ve sair müstabdimlerin maaş­ larına sarfedilecekli. Herhangi bir sebeple şa­ yet medrese harap olacak olursa bütün vati­

dal U'frik <(lilınck>i/in lıuıaıını iman için sarfohmui), bu işin hitamına kadar biç bir larafa para sarfedilmiyccckli.

Maaş karsıirf'i olarak ayrılan yüz sehim-den sonovî yirmi sebnıi müderris, on seli­ mi muidV diğer on selimi miilevelliye üç selimi imama, âörl sehmi müezzin, nakib, fer-raş ve kapıcıya müşterek olarak sekiz sehmi hergün Kur'anı Kerim okuyan beş hafıza ve­ rilecekti. Bundan başka yüz sehimden geri kalan kırk beş sebmin dörder sehmi istidlâl ve mübahaseyi temin eden en yüksek dereceli beş fakiha ve üçer dirhemi orta dereceli bej fıkıha ve keza adam başına iki.jer sehim ol­ mak üzere mütebaki on sclu).' ' :>cs mütefak-kılıaya verilecekti.

Vakfiyede kayıtlardan birisi de zamanın inkilâbilc medresenin ihya ve idaresi kabil olmazsa medreseye tahsis edilmiş olan varida­ tın Niğde kasabasındaki fakihlere verilmesi­ nin ve anlar da kalmıyacak olurlarsa varida­ tın Niğdenin yoksul ve fakirlerine tahsisinin şart konmasıdır [ 9 ] .

Vakfiyedeki bir kayda göre vakfedilen emlâk ve arazinin gerek <cj\_^, = Müzarea ve gerek olîl—. ı -: Musakat suretile f lO] üç seneden fazla icar edilmemesi lâzımdı.

Vakfiyede Niğdeyc Ma'şukiye ve Pehli­ van Yatağı denildiği mukayettir.

AH Bey Medresesi, Niğdede Ak Medrese diye meşhurdur; bu ihtimal kapısının etrafın­ da bulunan mermer çerçevenin beyazlığından dolayı verilmiş olsa gerek. Asırların tahribin­ den oldukça masun kalabilmiş olan medrese iki katlıdır; yalnız şimal cephesi bazı tadilâ­ ta uğramıştır; Bundan başka yerin zamanla yükselmiş olması methal kapısmın umumî te­ nasübünü sakil bir bale getirmiştir. Cenah-lardaki modern binaların teessüsü cephe kıs­ mına pek ziyade zarif bir manzara veren iki locayı kaybettirmiştir; haricî merdivenler de bu tebeddül esnasında yapılmıştır

[111-f9] Akmedrrse'nln b ü t ü n vakıfları Mljtde mer­

kez k«zftsi',)(U ol.lt'u'iındt.n hepsinin mevcut olması l&zımdtr. V:ı\!ivc SHİılblfln ş a r t ı Btht gelirinin bir k ı s m ı n ı n l>\ı cilvol medrevenln tamirine snrfllp m U -t p h a k w i n h i NK-d" l a k l r v voVsııHarına h a s r ı İcap fripr B u suretle hem vakıf ş a r t l a r ı n a rlavet odUmlp ve hem -.nuıf s ı U l b ! Alt »"-"'n t-ııhn • i ' l nlmus nlur

(JOl M » ' " r e f t ve mesakat h a k k ı n d a y n k a r d -vaktU'enln f ^ ı v o n i f ' l ha'^'slnd»- iz-«hn' ve-tlmiRtlr.

M.»rtrpv<>nin t n r l l f ve t e w l u a t i h a k k ı n d a kıvııiotll Allın olof. Albert GaUrlel ln Afoıı«»ıeıı/<

Turca (VAun'nlir Isinıll eserinin b i r i n c i kl^mı olan K.Tvscıl - Nl'idcsIndc izaMI vardır.

(20)

64

l'RÜF. I. H. VZUyç.4K!}IU Ali Bey bu ınedres«yi (Hİ2 H. 1109 M.»

senesinde yaptırmi:^ ve kapısının üzerin»^ sü­ lüs hatla hakkedilmiş olan sn kitabeyi koy­ muştur, kitabe üç satırdır:

Kitabeden anlaşıldığına göre A I i B c y. bu medresesini biraderi Karaman iıükümdan M e h m e d B e y ' e tâbi olarak Niğde lıii-kûmdan bulunurken 1409 da yaptırmış, fakıt vakfiyesini 1415 de yani altı sene sonra ter­ tip etürmİHtir.

Ali Bey'in vakfiyesi arasımla ismi f!i\en \e medresesine vakfedilen hamamı da yiıu-1409 da medrcsesile berai)cr yapılmıj oln|) cümle kapısı üzerindel^i kitabesinin bir kısmı noksan olarak muhafaza edilebilmiş ve mer­ hum üstadımız B a y H a l i l E d h e m tarafından Tanla Osmani MecmuusCnie neş­ redilmiştir. Kitabe suıeti:

A l i Bey'in bundan başka biri bira­ deri M e h m e d Bey'den ayrılarak baj-lıbaşına hükümdar olduğu (816 H. 1413 M.) tarihli ve diğeri Niğdede Memlûk devletinin Nâib-i saltanatı yani valii umumisi gibi bu­ lunduğu (824 H . 1421 M.) senesini gösteren iki eser daha vardır. Bunlardan biri mescit v<: diğeri çeşme kitabesidir.

Niğdede Şah mescidi denilen mescidin kapısı üzerindeki kitabe:

Yine Niğde'de Eskicilerçeşntesınin du­ varındaki noksan kitabe:

J > t . l l J U l j ^ V l > [ l J I - \

A h m e d T e v h i d Müzv kn lalofu'nda. (764) numarada A l i b. K a r a m a n ' a ait bir tarafında j ' U J l iba­ reli bir gümüş sikke vardır. Bu paranın tarih-lerin yazdıkları gibi A l i Beyin Memlûk Sul tanı namına kestirmiş olduğu sikkelerden al­ ması lâzım geliyor.

Kaı-aınanoftlu Ali Bey

Karamanoğullarından olup takriben \'U.)0 tarihinde Osmanlılarla yapmış olduğu muha rcbcyi müteakip esir edilip Konya şehrinde Y ı l d ı r ı m B a y e z i d tarafından ö l d ü r ü Icn Karaman devleti hükümdarı A I â ii d d i n b. H a l i l B e y i n küçük o ğ l u d u r . A l â e d d i n B e y , Osmanlı h ü k ü m d a n G a z i H ü n k â r M u r a d B e y ' i n kı­ zı N e f i s e S u l t a n ı almış ve andan . M e h m e d ve A l i isimlerinde i k i oğlu olmuştur [ 12|.

Şikârı larihı nc göre K a r a m a n o ğ 1 n A 1 û c d d i n B e y , Türk âdeti- üzere mem­ leketin muhtelif vilâyetlerine oğul ve akraba larını vali tayin ederken A l i B ey'e do Niğdeyi vermiş.

Bazı Osmanlı tarihlerinin B e n ğ î A 1 i , B c y (14) dedikleri bu A l i Bey i l k de­ fa Akçay muharebesinden sonra Lârendcde görüyoruz. Y ı l d ı r ı m B e y a z i d , Kony.»-yı zaptedip eniştesi Alâeddin Beyi öldürdük­ ten sonra Lârende yani Karaman üzerine yü­ rümüş ve orayı muhasara etmişti; işte burada valdelerile beraber A l â ü d d i n B e y'in iki oğlu M e h m e d ve A l i B e y l e r bulunmakta idiler. A l â ü d d i n B e y ' i n katli Karaman halkına pek ağır geldiğinden mukavemete karar vermişler ve Alâeddinin oğullarından birini hükümdar yapmak iste­ mişlerdi. Bayezidin Lârendeyi şiddetle muha­ sarası üzerine N e f i s e S u l t a n ile ço­ cuklarının hayatlarına dokunulmamdk şartile kaleyi teslim etmişler. Bayezid hemşire ve ye

IH] Ş l k 4 r l ' h l n Jfnromon torl/tf ve .Jlld Bcr-ker'in tialxruU.

[13] Aftk pata tade, Bihiıti, Hayrullah elendi. Htft BihUt.

[14] Benk; Afyonmacunu olup A l t b ı > iı.ı

nu k u l l a n d ı ğ m d k n dolayı b u U m l »lmı»t<r, Ucşt

Bthfft, A U b e y i n tsefahat ve lııffctu- n.p^hvn

(21)

K IK İ M t:\()CLU MA nt:Y VAKFİYESİ 65 {rc'iılcnnc iltilal flıniş \e lıcpsiiıi Huısayu

gündcrmiş ["J vc «jocnklan muJıafaza altına ulınıştır.

A l i H »• y. apaİKiğ^^i M e lı nı e d li e y-Ic beraber Ankara nnılıarebcsinin sonuna vc IJursaıım Timur kuvvetleri tarafından zap­ tına kadar orada kalmışlardı.

T i m l i r . (>.>:matılı]arın ellerine geçen Anadolu Heylerinin memleket' ?rini yine ken­ dilerine verirken M c )ı m c <I H c y'e de babasının memleketini ve lıallâ Osmanlılara ;ıit bazı yerleri de vermişti; isle A l i l i e y bu taksim esnasında biraderi M e b m c d H e y e tâbi olarak Niğde bükümdarı olnııif-!ur; A l i Bey"in. M e b m e d B e y'iu hâkimiyetini tanıdığına delil olmak üzere (812 H. 1409) tarihli Ak Medrese kitabesini yukarıda yazmıştık.

A l i B e y ' i n bu tarihten sonra daba ne kadar bu tâbiiyeti mııbafaza ettiğini bilmi­ yoruz; tarihin siyakından anlaşıldığına gö­ re K a r a m a n o ğ 1 II M e b m e d B e y . T i m u r ' u n .avdetinden sonra Anadoluda en kuvvetli Beylerden bulunup. Osmanlı şehza­ deleri arasındaki taht kavgalarından ve Os­ manlı devletinin ])arçalanmasından çok isti­ fade etmiş, bir aralık Kütahya ve diğer Ger-miyan memleketlerini ve hattâ Bursaya kad.ır olan memleketleri bile işgal eylemişti. Bun­ dan dolayı kardeşi A l i B e y bittabi böyle kuvvetli bir zamanda biraderine karşı koya­ mamış ve isler istemez onun bâkimiyelini la-mmışt/; fakat Ç e l e b i M e lı m e d. Os­ manlı devletini bir idare altına topladık­ tan .sonra K a r a m a n o ğ I ıı M e b m e d B c y'e vurduğu müteaddit darbelerden A 1 i Bey de istifade eylemiştir: rünkü yukarıda

(816 H . 1413 M ) taribU Şab Mescidi kitabe sinde A l i B e y ' i n unvanı ö\l»l- ola­ rak zikredilmekledir: filbakik.ı M e b m e d Rey bundan sonra 1416 senesine k?ıl".v bir kaç defa Osmanlılardan darbe yemişli; belk". de kendisini Osmanlılar, bimderi ale^binc scvkelmişlerdir; şimdilik binası meçbııldür.

Bvı 816/141.3 larihile vakfiyenin tertibi tarihi olan »118/1415 senelerinde A l i Bey'iıı kendi lıı.dutları dahilinde biraderi Me hm e d B c y ' d e n ayrı olarak Niğde lıükümdan bulunduğu anlaşılır. A l i B e y yine bu 1415 .senesi içinde vakfiyenin tertip

| - | şıltl B c ı k o r ' l n )>Htııatı.

edildiği ayı gösteren (Kebiulevvel — Mayıs) dan sonra biraderine mvıkavemet edemiyerck memleketini terkeylemeğe mecbur olmuş, Memlûk veya Osmanlılardan birine iltica ey­ lemiştir; çünkü elimizdeki bir kayıt bize A l i B e y ' i n 819 Hicret yılında Niğdeyi fethettiğini gösterdiği gibi 1415 senesinde ter­ tip edilen vakfiyesinin 819 Cemaziyelâhır so­ nunda yani on beş ay sonra 1416 Ağustosla tasdiki de bunu müeyyiddir,

A l i U c y'in bu birinci defaki çekilişi­ ne dair Mısır tarihlerinde hiç bir kayıt yok. Uır; yalnız Memlûk mcnbuları M c h nı e d B e y ' i n 1415 de Osmanlılara mağlûp ola­ rak bazı şehirler terketmiş olduğunu yazarlar. Memlûk tarihleri A l i Be y'in ikinci def i Niğdeyi terkedip Suriyeye ve oradan Kahire-ye gelmiş olduğunu yazmaKıûdırlar. A 1 i B e y biraderinin taarruzu üzerine takriben

(820 H . 1417 M ) dc Memlûklere iltica i k M e b m e d B c y'den şikâyet etmiştir.

Memlûk hükümdarı M e l i k i M ü e y-y e d Ş e y-y h [1412 : 1421J K a r a m c n o ğ-l u M e b m e d B e y ' i n iki yüzğ-lü hare­ ketinden ve bundan başka Memlûklere ait olup valisi esir edilmek suretilc Kara-manoğlu M e h m e d B e y tarafından zaj)-ledilen Tarsus meselesinden dolayı kendisi­ ne kızgın olduğundan A l i Beyin bu sıralarda

ilticası işine yaramıştı [ 1 5 | .

A l i B e y . Kahirede iyi kabul edildi, kendisine bir yer tahsis edilip maaşı bağlan­ dı, at. kumaş ile Türklere mahsus elbise ve­ r i l d i . 821 senesindeki kafile ile haccetmek is-tiyen A l i B e y e müsaade edildi ve bütün levazımatı Memlûk hükümeti tarafından teda­ rik olundu.

A l i B e y"e Hacdan Kabireye avde­ tinden sonra da yine eskisi gibi itibar edildi; 822 de Melik i Müeyyedin oğbı

( / s ı K a r a m a n o ğ l u M e h m e t b e y (S20 h . 1417 m.) seneslr.de O s m a n l ı l a ı a karşı MemlüK-lerin himayesini kabul l l c M e U k - l M ü e y y e ' Ş e y h nar.ıın!» l.uibe ol-.ıitup p ı r a kc-.tirmck İste­ m i ş İre öe M î n i l ık hUI:<lmdı>rı T a r j u j ' u n ladesi ş a n u c bu m ü r a o . ı a t ı knl.ul e:lcc->V.nl b i l d i r m i ş t i ;

K a r a m a n o g l u Tarsusu teslim e t m e m i ş , M e m l ü k l c r buraya "»sk?r f.evı;ertip iılınışlar vc İçeri İne asker k o y m u ş l a r d ı . Bvından sonra K a r a m a n o g l v ı M e h m e t h e y . U a m ı z a n o ğ l u İ b r a h i m b e y l e bonı;jcv Toı.riiVu ır.uhasara ( i m i ş l e r ve («21 h . KIS n\,ı i|>t'dn>^ında b u r a y ı tekrar a l m ı ş i n r d ı . t ş t c b u T a r s u i h t d ı s s l H K a r a m u n o ğ l u A l i b e y i n M e m l û k l e r e İlticası buraya m ü h i m bir sefer y a p ı l m a s ı n ı İcap e t t i r m i ş . Mellk-1 Müeyyedin oğlu S A r ım I b r a h 1 m k u n l a n d a s ı n d a k l askerle Tar­ sus f e l h e d l l m i ş t i r .

(22)

66 l'KOF. i. II. VZUSÇAKŞIU Ş e y d i S â r i m İ b r a h i m

kumaıula-sile Karaman taraflarma ıscvkediicn ordu­ ya A l i Bey de iltihak elti. Ordu 16 Sa­ fer 822 de L1419 Mart] Dimesk'a ve o-radan da on dert gün sonra Haleb'e gel­ di ve doğruca Kayseri'ye gidildi; bu sırada Kayseri Memlûklerin elinde bulunup oraya Dulkadiroğlu N â s ı r ü d d i n M e h m e d B e y bakıyordu. Nâsıriiddin Mehmed Bey bizzat bulunmadığı zaman zevcesi hükmet­ mekte idi. Kayseridcn sonra Memlûk kuman­ danı. Ş e y d i i b r a h i m Karaman hudu­ dunu geçti, Niğdeye gelip evvelâ şehri yir­ mi gün muhasaradan sonra kaleyi aldı | I 6 j . Kaleyi muhafaza eden yüz kiji esir edildi; buradan sonra Konya Ereglisittc ve daha son­ ra (Lârende - Karaman) işgal olundu, ia­ rende halkı dağlardaki mağaralara iltica et­ mişlerdi 16 Cemaziyelevvel 1419 Haziran) Memlûk kuvvetleri bir çok fenalık yaptılar, halkın mağaralara sakladıkları eşyaları elde ettiler. Mehmed Bey meydanda yoktu. Mem­ lûk kuvvetlerine karsı palebe rdeiniyecegiiii anlayınca yüz yirmi adı ile Niğdeden çekile­ rek sarp dağlara iltica eylemişti (171.

Memlûk ordusu avde^ ederko Mem­ lûk kumandanı Memlûklerin bir valii umumisi sıfatile Karaman memleketle­ rinin idaresini A l i Bey'e verdi [ İ S ) . A l i Bey, M e l i k - i M ü e y y e d adı­ na hutbe okuttu, para kestirdi. Ayni sene için­ de Tarsus da istirdat olunarak oradan kaçan K a r a m a n o ğ l u M e h m e d B e y'in mahdumu M u s t a f a B e y ile H a m a-z a n o ğ l u İ b r a h i m B e y Kayseri ta­ rafına geldiler; bunların maksatları M e h ­ m e d B e y kuvvetlerile birleşip Kayseri'yi almaktı. Memlûk kuvvetleri çekildikten sonra vaziyeti müsait gördüklerinden derhal Kay-serPyi muhasaraya gittiler; D u l k a d i r o ğ ­ l u N â s ı r ü d d i n B e y Bunlara karşı çık­ tı : vukua gelen muharebede K a r a m a n ­ o ğ l u M u s t a f a bir ok isabetile maktul olmuş ve babası M e h m e d B e y de yarala­ narak kaçmış ve kuvvetleri de bozulmuştu.

[16] NUcumu zahire, $22 v u k u a t ı arasında ve

IkdtiUüman (Ayni) ayni sene vukuatı sırasında. Nücumu xnhire Memlûk ovdusunun 18 rsbIUlahırda

fIS mayis] Ni^ido şehrin- aldığını ve fakat kaleyi cemazlUlahınıı cr. IkIMude [7 temmuz] elde edebil­ diğini yazar k l mubasara takriben elli Uç. elli dört g ü n s ü r m ü ş uluyor.

[/?] NUcumu laAlrf.

r / « | Vekavl-1 T ü r k m a n i y e . NUcumu Zahire, Enbft-iil Oumr. İkd-Ul C ü m a n .

Mecruh olan M e iı m e d B e y bii^lmiun ka çanııyarak bir tarafa saklanmış i.sc de imlu,!. duğu yer haber alınarak esir edilmiştir, H,, Kayseri bozgunluğu takriben 822 .-cm-.-i K ı mazanı ha.flarında veya Şaban ayı soııhuuı dadır. [1419 Eylül |.

K a r a m a n o ğ l u M e lı ın e d H e y kendisinin serbest bırakılması mukabiliıul-.. D u l k a d i r o ğ l u N â s ı r ü d d i n M e 1,. m e d Bey'e oluz biıı altın f i l o r i . t>jii dns deve. ellişer parça samur, sincap, \aşak ve da ha saire vermek islemiş ve Dulkadiroğlu da bunları alarak Karamanoğlurn serbcsı Imak mağa temayül göstermişse de Memlûk Sulta-nının bunu haber alınca kendisi hakkında iıa yırlı iş olmıyacağını düşünerek esirini serbest bırakmıyarak nıahfuzan Kahircye söndı-rnıis tir (19| M e h m e d B e y demir bukagilcrc bağlı olarak muhafaza allında Kahircye »<; tirilmiş, M e 1 i k - i M ü e y y e d tarafından pörüldükleiı sonra kale burçlarından birisin,-hapsolunnıuşlur 1.2()|.

M e h m e d B e y i n yakalanıp Kahire ye -îötürülmesindcn v<- bu suretle faal

i yel in in kesilmesinden sonra A l i B e y . rakipsiz kal dı ise de her tarafta hükümdarjığı lanınnıa-mışlı; Â'onya hâlâ M e h m e d H e y taraf­ tarlığı güdüyor ve kendisine teslim olmuyor­ du 121). Bundan başka M e h m e d H e y i n hayatla bulunan büyük oğlu I b r a lı i m B e y de, memleketini istirdat için Osmanlı hükümdarı Ç e l e b i S u l t a n M c h m e-d'e müracaat etmişti. Memlûk biikiimdaiı M e l i k - i M ü e y y e d Ş e y h 823 senesi iptidasında E m i r K a ç g a r ü I k ıı r d u m î'yi Osmanlı hükümdarı Ç e l e b i M c h-med'e göndererek o tarafa kaçan İ b r a ­ h i m B e y"in tutulmasını istemişti 122].

Ibni //«cer'in Koııyayı zikrelmıyerek Mem­ lûklerin Niğde, iarende, Lolve Nâibi saltanatı dediği [231 A l i B e y tarafından »22

Zillıic-[19] tkd-Ul Cuman 822 v u k u a t ı n ı n zilhicce

kısmı (VcllyUddIn Ef. K ü t ü p h a n e s i . No. 2396) 120] İkdUl c u m a n .

[2t] İkdül C ü m a n . Enl)a-ül Oumr.

[22J Essülük. S23 muharrem v u k u a t ı a r a s ı n d a fFBtIh Ktp. 43S9, vcrak. 257)

123] Nalb-1 Saltanat O s m a n l ı l a r ı n oski

teşkılft-tmdakl beylerbeyi demektir. Ş i m d i k i tarzda ıııu-/ e t t l j - l unıumf demek oluyor.

(23)

KARAMANOCW cc ayının beşinde Kabircye bir sefir gelerek Sullana tazimatını arz ile bir takım lıediycler de getirmişti 124.J. Bundan başka 823 Safer ayının beşinci salı günü de [1420 Şubat son­ lan] yine A l i B e y tarafından gönderilen elçi Sultana hediye olarak kuşlar, cins deve­ ler ve bazı köleler getirmişdi [ 2 5 ] .

A l i B e y, kendisine iiaat etmiyen Kon-yayı muhasara etmek üzere merkezi olan Lârende'den o tarafa g i t t i ; şehri aldı ise de

(Ahmedük) denilen iç kale mukavemet et­ mekte i d i ; burayı müdafaa eden Karaı/ıanoğlu Mehmed Beyin kölelerinden Sunkur adında biri idi. A l i B e y (823 Safer = 1420 Şubat M.) ayı iptidalarında Memlûk hükümdarına gönderdiği mektupta K o n y a y ı alarak Sultan namına hutbe okutup para bastırdı-ğmı ve Konya kalesini de muhasara etmekte

olduğunu bildirmiş ve bu vesile ile bir ta­ kım hediyeler de takdim etmişti [ 2 6 ) .

A l i B e y i n Konyayı muhasarası ve K a r a m a n o ğ l u İ b r a h i m B e y i n Konyayı kurtarmak vc amcasına galebe çal­ mak için Osmanlılardan yardım alarak gelişi­ ni, A l i B e y i n acele muhasarayı kaldı­ rarak kaçışını bizzat gören meşhur M ü v e r ­ r i h M a h m u d A y n î bu hususa dair ta­ rihinde tafsilât vermekledir.

Ayni ve Sultanın emrile kendisllc bera­ ber gelen D e v a d n r E s e n B o g a ve S u d u n ü 11 a y y a r'dan mürekkep üç kişi­ lik heyetin vazifesi A l i B e y e Nâiblik hil'atini giydirmek ve memleket vaziyetini tetkik etmekti. Bu heyet Karamanoğlu A l i Bey tarafından Memlûk Sultanına al, sırmalı ku­ maş, cins deve ve îskenderiycnin elbiselik kumaşını gelirmiş olan Karaman clçisile be­ raber hareket etmiştir [ 2 7 ] . Aynî bu memuri­ yetini şöyle anlatıyor [28] :

[24] Enba-«1 gumr f l cbna-Ul ö m r f l b n - l HftcerJ m vukuatı a r a s ı n d a .

[251 İkd-ül CUmnn f A y n I ; 823 senesi vakayil araaında; keza EssUlûk, P a t l h K t p . No. m», verak.

24». 2S4, 2S9.

1261 . o - j V j U y ü: j ^ , v ı j ^ - j )

•İi-U"! ^ • « • ^ i^^'S^ J \ - * A 4«* \J f) j »Jk^i j • - ı ^ U - v V y » ' ^ . - ^ (Fatih J ^ i ^ ( j - ' ^ [ 1 kütüphane»!, n u m a r a . 4389, varak. 259) [27] Kssülük, a y n ı n ü s h a . / l " ] I k d ü l c û n ı a n d a k i A r a p ç a m e t i n : U HEY VAKFIYESI 67

<t.Bu satırları yazan Aynî Rebiulevveün [823 senesi] on sekizinci çarşamba günü [29] beraberinde D e v a d a r ( E s e n B o g a ) ve (S u d u n ü 11 a y y a r) olduğu halde Sul­ tanın emrile Karaman taraflarına sefer elti. Karaman sahibine hıVal ilbasilc memleket ahvali keşfedilecekti; elycvm Karaman bilâ-dınm merkezi olan Konya şehrine vasıl

oldu-<4>-^ vl»- ^Ifi J>»-j İJ-i. , r ^ J I J ^ j « I j l - i * J I c i j l l V 0-*^» J j y i - J I JJI. jjf^ ^ L T I U * ö < , V J ' J Jjö^»UHcJl; ^ * U y » ^ J J O l ^ i . » •J-'-j^'O** 4.'l J-Ü-li v*^>.>* J ^ - * ^ ' - » c^ f i 3 l ; j 6 j^^-»V\ ^ j V , U d l j * ^JSJwCSjV ^V.^.». ^ i . V . .Jı:* ^ » f'^J'S ^ CJJİI ^ i J l J 4 ' ^ . i y J y j i J l ; J f t O İ J o j ı ' j V J ' lii*-» ö î ' ^ y . «iHi - t * ^ ^ l V l j k * j ^ i ^ ^ '"^"^'JOÎ^İL . O ^ n \_;»-»J;

\j\ae.\j Ull^îıu ^' jfM *l:«»-.>.li

|29J AfaVrUi, heyetin Karamana hareketini 20 Srfer o l d u ğ u yazarak m ü v e r r i h A y n i n i n o tarihte Nft'^ırdlahbas y a n i / a k ı / l a r /^aztrt b u l u n d u ğ u n u ya-i'ivor (Es^i'.'ıil-, V a ı a k . 262;

Referanslar

Benzer Belgeler

Ondan sonra uzun müd­ det Anadolu Ajansında si­ yasî yazarlık görevinde bu­ lunmuş, orada gazetelerimi­ zin sağ eli olarak çalışmış­ tır.. Emeklive

Örneğin kompozit malzemenin çekme dayanımı yüksek olması ist4enen bir kompozit için katkı malzemesinin matris malzemesine göre daha dayanıklı bir malzemenin

The water extract of Anoectochilus formosanus Hayata showed a potent tumor inhibitory activity in BALB/c mice after subcutaneous transplantation of CT-26 murine colon cancer

Anahtar Kelimeler: Cari Açığın Sürdürülebilirliği, Fourier Birim Kök Testi, Fourier Eşbütünleşme Testi, Gelişmiş ve Gelişmekte Olan

Einstein’›n özel görelilik kuram›n›n temeli- ni oluflturan ve Lorentz De¤iflmezli¤i olarak da bilinen ›fl›k h›z›n›n sabit oldu¤u önerme- si de yeni bir

Yirminci Kolordu Kumanda­ nı Ali Fuat Paşa ile vali ve­ kili Yahya Galip Bey, Heyeti Temsiliye’yi Dikmen sırtların, da Emirgölü cihetinde evvelâ

İkinci olarak ise, dünya tarihi ve siyasetine medeniyetçi bir perspektif sunan bu teorinin, Türkiye’nin Soğuk Savaş döneminde Avrupa ve bölge- deki Müslüman çoğunluğa

Gül gibi pür-šarāvet olmuşsuñ Reng ü būdan ‘ibāret olmuşsuñ Seni ey nev-nihāl görmeyeli Büyümüş serv-ķāmet olmuşsuñ [5a]→ Li-nāmıķihi’l-ģaķír