• Sonuç bulunamadı

NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNÎ’NİN SİLSİLETÜ’LEHÂDİS’D-DAÎFE VE’L-MEVDÛA İSİMLİ ESERİNDE METİN TENKİDİ UYGULAMALARI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNÎ’NİN SİLSİLETÜ’LEHÂDİS’D-DAÎFE VE’L-MEVDÛA İSİMLİ ESERİNDE METİN TENKİDİ UYGULAMALARI"

Copied!
111
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

I00

T.C.

KASTAMONU

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HADİS ANABİLİM DALI

NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNÎ’NİN

SİLSİLETÜ’L-EHÂDİS’D-DAÎFE VE’L-MEVDÛA İSİMLİ

ESERİNDE METİN TENKİDİ UYGULAMALARI

(YÜKSEK LİSANS TEZİ)

NURAN SARICI

DANIŞMAN

DR. ÖĞRETİM ÜYESİ KUDRET ARTIKBAEV

(2)

I00

T.C.

KASTAMONU ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

HADİS ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS

NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNÎ’NİN SİLSİLETÜ’L-EHÂDİS’D-DAÎFE

VE’L-MEVDÛA İSİMLİ ESERİNDE METİN TENKİDİ

UYGULAMALARI

NURAN SARICI

Danışman Dr. Öğretim Üyesi Kudret Artıkbaev rı Üyesı Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu

rı Üyesı Doç. Dr. Burhan Baltacı

(3)

II

TEZ ONAYI

Nuran SARICI tarafından ha ırlanan N sı ruddı n el-Elb nî’nı n Sı lsı let ’l-Eh dı s’d-Daîfe ve’l-Mevd a İsı mlı Eserı nde Metin Tenkidi Uygulamaları adlı te çalışması aşağıdaki j ri yeleri ön nde savunulmuş ve oy birliği ile Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstit s Hadis Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Danışman Dr. Öğretim Üyesi Kudret Artıkbaev ... Kastamonu Üniversitesi

rı Üyesı Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu ... Ankara Üniversitesi

rı Üyesi Doç. Dr. Burhan Baltacı ... Kastamonu Üniversitesi

13/06/2018

(4)

III

TAAHÜTNAME

Te içindeki b t n bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca te ya ım kurallarına uygun olarak ha ırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her t rl ifade ve bilginin kaynağına eksiksi atıf yapıldığını bildirir ve taahhüt ederim.

İm a

(5)

IV

ÖNSÖZ

Hadislerin metin kritiği hem geçmiş dönemlerde hem de bug n m de hadis ilminin en çok tartışılan problemlerinden biri olmuştur. Metin tenkidinin nihai hedefi; bir rivayetin gerçekten H . Peygamber’e ait olup olmadığının tespitini yapmaktır. Ulemanın bu probleme ne derece eğildiği veyahut bu alanda yeni çalışmalara ihtiyaç olup olmadığı öteden beri tartışılmıştır. Muhaddisler ravilerin rivayet ehliyetine ayrı bir önem vermişler ve haberin sıhhatini tespit için öncelikle haberi getirenin durumuna bir diğer ifadeyle adaletine ve abtına bakmışlardır. Ç nk isnad sistemi hadis ilminde asıl mesabesindedir. Ancak bununla birlikte metne dair hususları da ihmal etmişler bilakis metni tetkik etmek için birtakım kıstaslar geliştirmişlerdir. Fakat bu kıstaslar muhaddislerin eserlerinde açıkça gör lmemektedir. Bu sebeple ba ı oryantalistler sened tenkidine ağırlık verildiğini metin tenkidinin ihmal edildiğini iddia etmişlerdir.

Biz bu çalışmamı da sö konusu dd aların doğru olup olmadığını araştırmak amacıyla el-Elb nî’n n Sı lsı let ’l-Eh dı s’d-Daı fe ve’l-Mevdûa isimli eserini seçerek metin tenkidi kıstasları açısından incelemeyi amaçladık. İlgili konuyu el-Elbanî gibi son dönemde yaşamış muasır bir hadis alimi erinden ele almak istememi deki temel sebep hem son asrın muhaddisi olarak nitelendirebileceğimi el-Elbanî hakkında T rkçe hadis literat r ne ka andırılmış çalışmaların a lığı hem de el-Elbanî’nin hadis ilminde son dönem Arap D nyasında otorite bir isim olarak karşımı a çıkmasıdır.

r ş böl m nde met n ve tenk d kavramlarını, had ste met n tenk d n konusunu anlatarak mukadd me n tel ğ nde kavramsal çerçeve ç meye çalıştık. B r nc böl m, Elb nî ve Sı lsı let ’l-Eh dı s’d-Daı fe ve’l-Mevd a olmak ere iki kısımdan oluşmaktadır. İlk böl mde Elb nî’nin hayatı, eğitimi, hocaları, talebeleri, eserlerinden bir kısmı hakkında bilgiler sunulmuştur. İkinci kısımda ise eseri genel olarak tanıttık. İkinci böl mde, ilk olarak metin tenkidi ölç leri hakkında bilgiler verdik, sonra da Elb nî’nin metninden hareketle tenkîde t bi tuttuğu hadislerden örnekler sunduk.

(6)

V

Çalışmam s resinde hoşgör s yle desteklerini esirgemeyen danışman hocam kıymetli Dr. Öğretim Üyesi Kudret Artıkbaev’e, te konusunun tesbitinde ve ya ımı s resince anlamakta g çl k çektiğim Arapça pasajları açıklayarak yardımlarını esirgemeyen Dr. Öğretim Üyesi Ihab Said İbrahim’e teşekk r bir borç bilirim.

Her şeyden önce, hayatım boyunca bana şefkat ve sevgi ile destek olan, çalışmam s resince beni motive eden, her aman yanımda olduklarını hissettiren aileme minnet borçluyum.

ayret bi den, tevfik Allah’tan.

Nuran SARICI Kastamonu , Haziran, 2018

(7)

VI

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNÎ’NİN SİLSİLETÜ’L-EHÂDİS’D-DAÎFE VE’L-MEVDÛA İSİMLİ ESERİNDE METİN TENKİDİ UY ULAMALARI

Nuran SARICI Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı

Hadis Bilim Dalı

Danışman : Dr. Öğretim Üyesi Kudret ARTIKBAEV

N sı ruddı n el-Elb nî’nı n Sı lsı let ’l-Eh dı s’d-Daı fe ve’l-Mevd a İsı mlı Eserı nde Metı n Tenk d Uygulamaları” adlı bu çalışmamı ın ana gayesi, oryantalistlerin ve ba ı İslam alimlerinin iddialarının aksine ulem nın metin tenkidini ihmal etmediklerini, hadisler n tashîh nde met n tenk d ne yönel k ö el başlıklar açmasalarda muhtel f l m dalları altında metne da r hususları yoğun b r şek lde rdeled kler n göstermekt r. Bu bağlamda N sı ruddı n Elb nî’nı n ayıf had sler b r araya getirmek için derlediği S - - -Mevdûa adlı telifini seçerek onu metin tenkidi açısından inceledik.

Çalışmamı ı bir giriş, iki ana böl m ve sonuç olmak ere dört aşamada işledik. iriş böl m nde metin ve tenkid kavramlarını, hadiste metin tenkidini konusunu anlatarak mukaddime niteliğinde kavramsal çerçeve çi meye çalıştık.

Birinci bölüm, el-Elb nî ve Sı lsı let ’l-Eh dı s’d-Daı fe ve’l-Mevdûa olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. İlk böl mde Elb nî’nin hayatı, eğitimi, hocaları, talebeleri, eserlerinden bir kısmı hakkında bilgiler sunulmuştur. İkinci kısmında ise eseri genel olarak tanıtılmıştır.

İkinci böl mde, ilk olarak metin tenkidi ölç leri hakkında bilgiler verilmiş, sonra da Elb nî’nin metninden hareketle tenkîde t bi tuttuğu hadislerden örnekler sunulmuştur.

Sonuç böl m nde ise ulaşılan bilgiler ö l bir şekilde verilmiştir.

Anahtar Kelimeler : Metin, Tenkit, Metin Tenkidi, el-Elb ni, Silsilet ’l-Eh disi’d-Daîfe ve’l-Mevdûa

(8)

VII

Bilim kodu : ...

ABSTRACT

MSc. Thesis

TEXTUAL CRİTİCİSM İN SİLSİLATUL AHAADEETH ADDA'EEFAH VEL MAWDOUAH TO MUHAMMAD NASİRUDDİN AL-ALBANİ

Nuran SARICI Kastamonu University Institute for Social Science

Basic İslamic Sciences Department of Hadith

Supervisor : Dr. Kudret ARTIKBAEV

The main goal of this study which we named as Textual criticism in Silsilatul Ahaadeeth Ad-Da'eefah vel Mawdouah by Muhammad Nasiruddin Al-Albani” is to show that our islamic scholars have made criticism of the hadiths as againts common understanding among Orientalists and some İslamic Theologians. To prove this argument, we selected Al-Albani’s Silsilatul Ahaadeeth AdDa'eefah vel Mawdouah and studied it in detail with in the context of textual criticism.

This study consists of introduction, two chapters and conclusion.

We briefed the terminology of nature of the text with in the science of hadith in introduction.

First chapter is divided into two parts. İn the first part we studied biography of Al-Albani which consists of his life, knowladge, his teachers and students as well as some information about some of his works. İn the second part, we introduced Silsilatul Ahaadeeth Ad-Da'eefah vel Mawdouah and explained the methodologhy of the nature of the text which is used in this scholarly book.

İn second chapter, the criteria on the nature of the text is being introduced. Then, some hadiths in which Al-Albani studied are searched by using textual criticism methods and finally, the results have been explained.

The results and our findings have been summerized in conclusion chapter.

Key Words : Matn, Criticism, Textual Criticism, Al-Albani, Silsilatul Ahaadeeth Ad-Da'eefah vel Mawdouah

(9)

VIII Science Code: ... İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... IV ÖZET... VI ABSTRACT ... VII İÇİNDEKİLER ... VIII SONUÇ...84 ... X KISALTMALAR DİZİNİ ... XI 1. ARAŞTIRMANIN KONUSU ... 1 2. ARAŞTIRMANIN AMACI ... 1

3. ARAŞTIRMANIN METODU VE KAYNAKLARI ... 2

4. HADİS İLMİNDE TENKİD MEFHÛMU ... 3

4.2. Metı n Tenk dı ... 4

4.2.1. Metin ... 4

4.2.2. Tenkid ... 6

4.3. Hadis İlminde Metin Tenkidi ... 8

1. NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNİ’NİN HAYATI ... 20

1.1. İsmi, Nesebi, Lakabı, K nyesi ... 20

1.2. Doğumu, Yetişmesi ve Temel Eğitimi ... 20

1.3. Hadis İlmine irişi ... 22

1.4. Okuttuğu Dersler ... 23

1.5. Hocaları ... 24

1.6. Talebelerı ... 25

1.7. Eserlerı ... 25

1.8. Nâsiruddîn El-Elb ni’ye İlim D nyasından İtira lar ve Cevaplar ... 29

1.9. Vefatı ... 32

2. SİLSİLETÜ’L-EHÂDÎS’İD-DAÎFE VE’L-MEVDÛA ... 33

(10)

IX

1. KUR’ANA ARZ ... 34

1.1. D nya Ehline Ahiretin, Ahiret Ehline D nyanın Haram Oluşuna Dair Hadis 41 1.1.1. El-Elb nî’nin Tenkîdi... 41

1.2. Cebr il (a.s)’ın H . Peygamber’e Cehennemi Anlattığı Rivayet ... 43

1.2.1. El-Elb nî’nin Tenkîdi... 44

1.3. Ashabım Yıldı lar ibidir Hadisi ... 46

1.3.1. El-Elb nî’nin Tenkîdi... 46

2. SÜNNETE ARZ ... 48

2.1. İmam Minbere Çıktığında Nama Kılmanın ve Konuşmanın Yasaklandığı Hadis 51 2.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 51

2.2. Peygamberlere Kabirlerinde Ruhların eri Verileceğini İfade Eden Hadis 53 2.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 54

2.3. Salih Evladın Ömr n U amasına Vesile Olduğunu İfade Eden Hadis ... 55

2.3.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 55

3. DİNİN ENEL ESASLARINA ARZ ... 58

3.1. el Y l lerin ve Kara ö l Kişilerin A ap örmeyeceğini İfade Eden Hadis 59 3.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 59

3.2. Zina Yoluyla Doğan Çocukların Kıyamet n Maymun ve Domu Olarak Haşredileceğine Dair Hadis ... 59

3.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 60

3.3. Sudanlıları Zemmeden Hadis ... 60

3.3.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 60

4. İCMAYA ARZ ... 61

4.1. Tek kişinin ör ş yle H k m Vermeyin” Hadisi ... 62

4.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 63

4.2. Nama da Elleri Kaldırmayla İlgili Hadis ... 64

4.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 65

5. TARİHE ARZ ... 66

5.1. Res lullah (s.a.v), Eb Bekir (r.a) ve Ömer (r.a) ‘in Hil fetinin İlk Yıllarında Cima Olmaksı ın Hanımı Üç Kere Boşamanın Bir Boşama Sayıldığını İfade Eden Hadis ... 68

(11)

X

5.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 68

5.2. İslamın İtibarının Araplar İtibarına Bağlı Olduğunu İfade Eden Hadis ... 70

5.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 70

5.3. Nasılsanı Öyle Yönetilirsini Hadisi ... 71

5.3.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 72

6. AKLA ARZ ... 73

6.1. Kıldığı Nama ın Kendisini Köt l klerden Korumayan Kimse Hakkında Hadis 74 6.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 75

6.2. Kalkın Hepini Abdest Alın” Hadis ... 76

6.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 76

7. LAFIZ MANA HATALARI (REKÂKET) SEBEBİYLE ARZ... 77

7.1. H . Meryem’in Kansı Et Yemek İstediğini İfade Eden Hadis ... 78

7.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 79

7.2. M e in Allah’ın Direğidir; İmam İse Nurudur” Hadisi ... 79

7.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 80

8. BİLİMSEL BİL İYE ARZ ... 80

8.1. neş İçin örevlendirilen Melekler Hadisi ... 82

8.1.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 82

8.2. Res l’ n Medine’ye eldiğinde Kadınların ve Çocukların Söylediği Talea’l-Bedru Şiiri Hakkındaki Hadis ... 83

8.2.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 83

8.3. Medine’nin To unun Şifa Olduğunu İfade Eden Hadis ... 84

8.3.1. Elb nî’nin Tenkidi ... 84

SONUÇ...87

BİBLİYO RAFYA...90

(12)

XI

KISALTMALAR DİZİNİ

A.Ü.İ.F.D: Ankara Üniversitesi İlahiyat Fak ltesi Dergisi a.g.e. : Adı eçen Eser.

a.g.m. : Adı eçen Makale a.g.t. : Adı eçen Tebliğ a.s : aleyhisselâm

a.y. : Aynı yer b. : İbn. bk . : Bakını . c. : Cilt.

c.c : celle celâlühû çev. : Çeviren.

DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi. h. : Hicri.

ha . : Ha ırlayan.

İFAV : Marmara Üniversitesi İlahiyat Fak ltesi Vakfı Yayınları nşr. : Neşreden.

r.a : radiyallahu anhu s. : Sayfa.

s.a.v. : Sallallâhü aleyhi ve sellem Sy. : Sayı.

ö. : Ölüm Tarihi. ts. : Tarihsiz. vd. : ve diğerleri Y. : Yayınları y.y : Yayın yeri yok

(13)

100

GİRİŞ

1. ARAŞTIRMANIN KONUSU

Yüce Kitabımı Kur’an-ı Kerimden sonra en muteber kaynak sünnettir. Sünnet ‘in ya ılı mal emeleri demek olan hadislerin sahihini ayıfından ayırmak maksadıyla ilk dönemlerden itibaren İslam âlimleri çeşitli tenkit metotları geliştirmişlerdir. Bunlardan en yaygın olanı isnat tenkidi olmakla birlikte muhaddislerimiz metin tenkidine de yer vererek hadis ilmine katkı sağlamışlardır. Hicri birinci asrın sonlarından itibaren hadislerin rivayetinde isnadın yaygınlaşmasıyla havilerin hadis rivayetine ehliyetini araştırmayı hedefleyen cerh ve ta’ dil faaliyeti hı ka andı. Bu faaliyetle haberi getirenlerin durumu tespit ediliyordu. Bununla beraber az da olsa Sahabe döneminden itibaren metinle ilgili bir diğer ifadeyle nakledilen bilginin mahiyetiyle ilgili hususlar da inceleme alanına dâhil oldu. Gerek isnat tenkidi gerekse metin tenkidi her ikisi de hadislerin doğru bir şekilde anlaşılmasını sağlamaya yönelik gayretlerdir.

Bi bu çalışmamı da El-Bani’nin (1914-1999) Silsilet’ l-Ehâdisil-Daîfe ve’l-Mevd a isimli eseri ışığında onun hadislere tad’îf ve tavdî h km n verirken sened tenkidinin yanında metinden hareketle ne t r karînelere bağlı kaldığını tespit etme gayreti içerisindeyiz.

2. ARAŞTIRMANIN AMACI

İstilahî bir kavram olarak bug n metin tenkidi şeklinde ikredilen husus sahabe döneminde hadislerin Kur’an, S nnet ve dinin genel esasları çerçevesinde değerlendirilmesi şeklinde başlamış ve muhtelif İslam alimlerince uygulanmıştır. Hadisçiler eserlerini telif ederken bari bir şekilde isnad tenkidini esas almışlardır. Metin tenkidi açık bir şekilde gör lme . Bu durum m steşriklerin ve ba ı m sl man araştırmacıların Hadislerde metin tenkidi gö ardı edilmiştir. İsnad tenkidine verilen önem metin tenkidine verilmemiştir.” iddialarını ileri s rmelerine neden olmuştur. Bi bu iddiaların doğru olup olmadığını araştırmak amacıyla Nasuriddin el-Banî’nin Silsilet’ l-Ehâdisil-Daîfe ve’l-Mevd a İsimli eserini incelemeyi amaçladık.

Temelde hadislerin anlaşılmasına yönelik sarfedilen b t n gayretler bir metodoloji sorunu olarak karşımı a çıkmaktadır. n m de de metodoloji tartışmaları yoğun bir

(14)

2 şekilde devam etmektedir. İlgili konuyu el-Elbanî gibi son dönemde yaşamış muasır bir hadis alimi erinden ele almak istememi deki temel sebep hem son asrın muhaddisi olarak nitelendirebileceğimi el-Elbanî hakkında T rkçe hadis literat r ne ka andırılmış çalışmaların hen yapılmamış olması hem de el-Elbanî’nin hadis ilminde son dönem Arap D nyasında otorite bir isim olarak karşımı a çıkmasıdır. Ayrıca Selefî gör şte olan ve Arap D nyasının çok itibar itibar ettiği bir hadis aliminin g n m de mutlaka çalışılması ve eğer imkan dahilindeyse me hepsel boyutunun hadisleri anlama ve yorumlama noktasında ne derece etkili olabileceğinin tespit edilmesi gerektiği kanaatindeyi .

3. ARAŞTIRMANIN KAYNAKLARI

Biz bu araştırmada ana kaynak olarak Nasuriddin el-Elbânî’nin Silsilet’ l-Ehâdisil-Daîfe ve’l-Mevd a isimli eserini inceledik. İlgili eser çerçevesinde metin tenkidi meselesi ve ölç tleri inceleneceğinden konuyla alakalı telif edilmiş Arapça ve T rkçe eserler yine aynı şekilde inceleme alanımı ı teşkil etti. Bunlar, N ruddîn Itr’ın M n c n-Nakd fî U ûmi -Hadis, Muhammed Mustafa el-A’ amî’nin M n c n-N k İn -Muhaddisîn N ş u û M n cu û, Hüseyin el-H c Hasan’ın N k u -H i î İ mi r-Rivâye ve İ mi Dirâye, Salâhaddin b. Ahmed elİdlibî’nin M n c N k i M n İn U m i -H î i n-Nebevî, Misfir Garamullah ed- m ynî nin M k yî u N k i Mu ûni -Sünne, Muhammed Lokmân es-Selefî’nin İ im m -Mu i în bi N k i -Hadisi Seneden ve Metnen ve Dehdu M z imi -Mu şr kîn b i im, İs m Ahmed el-Beşîr’in Usûlü M n ci n-N k İn i -Hadîs, Necm Abdurrahm n Halef’in N k u -Metn Beyne S n i -Mu i în M ini Mu şr kîn, Muhammed Tâhir el-Cev bî’nin Cu û u -Muhaddisîn fî N k i M ni -H i i n-N b iyyi ş-Ş rî Arapça olarak telif edilmiş ana kaynaklarımı olurken Selahattin Polat’ın Metin Tenkidi, Enbiya Yıldırım’ın H i M in T nki i T ri i S r ç Y ni Y k ş m r, Salih Karacabey’in Hadis Tenkidi Hadislerin Hz. Peyg mb r Ai iy ini B ir m Yo r , Mustafa Ert rk’ n Metin T nki i (G yb Fi n H i ri Örn ği) yararlandığımı önemli T rkçe kaynaklardır.

Nâsuriddin el-Elbânî’nin hayatı ile ilgili Arapça telif edilmiş eserler ve hadis ilmindeki gayretini ortaya koymaya yönelik ya ılan Arapça te ler diğer önemli kaynaklarımı arasındadır. Abdurrahman b. Muhammed b. Salih el-Ay erî’nin, C û ş-ş y -elbâni i -hadis rivâye ve dirâye isimli çalışması, Abdulmecid b. Abdullah M barekiyye’nin

(15)

3 Dr. Mes’ud Ful sî danışmanlığında yaptığı M k yî i n k i m ni -hadisi inde el-Elbânî isimli doktora çalışması bu manada çokça istifade ettiğimi kaynaklardır.

4. HADİS İLMİNDE TENKİT MEFHÛMU

4.1. İsnad Tenkidi

Mütevatir sünnet, Kur’an-ı Kerim’den sonra İslam’ın ikinci temel kaynağı kabul edilmesi sebebiyle v rid olduğu ilk asırlardan bu yana titi ve hummalı çalışmaların yapıldığı bir alanı teşkil etmektedir. Bu çalışmalar t m yle hadis diye nakledilen bilginin H . Peygambere aidiyetini tespit etme bir diğer ifadeyle sıhhatini belirleme gayretinin bir r n d r. Hadislerin g n m e ulaşmasında hadis alimlerinin çok titi çalışmaları olmuştur. Bunlardan en önemlisi isnad tenkididir. İsnad faaliyeti hadis rivayetinde ilk dönemlerden bu yana g venilir bir hadis rivayeti için geliştirilen, ilmin tahammülünde vazgeçilmez bir prensip olarak kabul edilen ve ö enle uygulanan, m sl manlara ait bir sistemdir. İsnadın İslam öncesi dönemde ba ı eserlerle şiirlerin naklinde1

rastgele kullanıldığı bilinmekle beraber onun ilk defa ne aman nerede ve kimin tarafından uygulandığı bilinmemektedir. Ancak kaynaklarda hicri birinci asrın son yıllarında isnadın iyice yerleştiğine dair bilgilere rastlanılması2

sö konusu uygulamanın müsl manlara ait olduğu hususu, tartışma göt rme tarihi bir vakı olarak karşımı a çıkmaktadır.

Kendine ö g bir sistemi olan isnadın g venilirlik şartları veya g venli bir isnadın işleyişi meselesine gelince bu alanın da mimarı yine bi at m sl manların kendileri olmuşlardır. İsnad sisteminin geliştirilmesindeki en b y k mil İslam tarihinde el-fitnet ’l-k bra” diye bilinen Cemel Vak’ası ve Sıffin Savaşı ile s regelen gelişmeler neticesinde hala etkisini g n m de de görd ğ m siyasi ve itikadi ayrışmalardır. Nitekim bu ayrışmalara bağlı olarak oluşan siyasi gruplara mensup ba ı kişiler kendi gör şlerini destekleyen, muhalif tarafın gör şlerini de yeren hadisler uydurmuşlardır. Tabii olarak g ven duygusunun ayıfladığı bir vasatta hadislerin us l ne uygun şekilde naklini gerçekleştirmek

1

Tahir Ahmed Mekkî, Dirâse fî mesadiri’l-edeb, s. 13.

(16)

4 için rivayet esnasında isnad sormak orunlu hale gelmiştir. Tabiîn ve tebe-i tabiînden ba ı alimlerin isnad hakkındaki açıklamaları3

da bu durumu destekler mahiyettedir. Dolayısıyla isnad tabiûn döneminde sistemli olarak kullanılmaya başlanmıştır.4

Bununla birlikte cerh ve tadil ilmi geliştirilmiş ve hadisleri nakleden ravilerin güvenilirlik dereceleri ve hadis rivayetine ehliyetleri araştırılmıştır. Faaliyetler bununla kalmamış, hadis diye rivayet edilen metinler belli kıstaslar dahilinde kritik edilerek H . Peygamber’e ait olmayanların tasfiyesine yönelik çalışmalar yapılmıştır ki buna da literat rde metin tenkidi adı verilmektedir.

4.2. Me n Tenk d 4.2.1. Metin

Metin kelimesi َنَتَم”, m-t-n” kök nden s l sî fiîl olup, sö l k anlamı itibariyle sert ve güçlü olmak5, birini gezdirip yürütmek, bir mekanda bulunmak ikamet etmek6, birşeyi çekip u atmak7 bir kişinin sırtına sertçe vurmak, bir yere gitmek varmak8 anlamlarına gelmektedir. İsim olarak ise نْتَملا” şeklinde kullanımı vardır. Sırt, emini sert ve y ksekçe bir yer, kuvvetli ve dayanıklı insan, okun yeleğinden gövdesine kadar olan böl m şeklinde farklı manalara gelmektedir.9

Kur’an-ı Kerim’de metin kelimesi çetin, sapasağlam” anlamında نيِتَم” şeklinde geçmektedir.10

Yine Kur’an’da esm ’l-h sna’dan bir isim olarak geçen نيِتَملا11 metin kelimesi ’l-kuvve, g çl , kudretli” anlamına

3

Muhammed b. Sirin’in Bu ilim dindir. Dinini i kimden aldığını a dikkat edin.”, S fyan es-Sevrî’nin İsnad m minin silahıdır. Silahı olmayan ne ile savaşacaktır.”, Ev î’nin İlmin yok olması, isnadın yok olmasıyladır.” gibi açıklamaları isnad sistemine tayin edilen önemi ortaya koymaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Yücel, Hadis Tarihi, s. 35, 36., Karacabey, Hadis Tenkidi, s. 107-110.

4 İsnadı ilk kullananın İbn Şihab e -Z hrî olduğuna dair bk . R meh rm î, el-Muhaddisü’l Fâs l, nşr.

Muhammed Acâc el-Hatîb, Beyrut, 1984, s. 208.

5 İbn ’l-Esîr, Nihâye fî garîbi’l-hadîs ve’l-eser, IV s.83. 6 Asım Efendi, Kamus Tercemesi, IV, s. 756

7

İbn Man r, Lisânü’l-Arab, XIII, s. 398-399.

8

Zebîdî, Tâcü’l-Arûs min cevâhiri’l Kâmûs, IX, 340.

9

Zebîdî, Tâcü’l-Arûs min cevâhiri’l Kâmûs, IX, 340.

10 “Ben onlara (Allah’ın ayetlerini yalanlayan inkarcılar) m hlet veririm. Ş phesi benim tu ağım

(ce alandırmam) çok çetindir.” A’r f, 7/183; Kalem, 68/45.

(17)

5 gelmektedir. Hadislere bakıldığında ise ِر ْوَثلا نْتَم”12

şeklinde ök n sırtı” anlamında isim tamlamalarında mu af olarak karşımı a çıkmaktadır.

Kavram olarak metin kelimesi, bir ya ının, bir telifin ö ibaresi13

, açıklama, ek ve dipnotlardan ayrı olarak m ellifin kendi sö 14

, tercüme, şerh, tefsir, kısaltma ve sö konusu eser erindeki d ş nce ve tenkidlerden tasfiye edilmiş ö ibare15

şeklinde edebiyatçılar birkaç manada kullanmışlardır. Yine edebiyatçılar metin kelimesini matbu ve el ya ması herhangi bir ya ı n shası, erinde dil ve ya ım incelemesi yapılabilen, ikinci bir dile çevrilebilen parçanın kendisi, dil incelemelerine konu olabilen ya ılı örnek16 şeklinde farklı manalar da verebilmişlerdir.

Hadis ilminde ıstılahî olarak bir hadisin kısımlarından ikincisi olan metin kelimesi17; bir hadiste senedin son bulduğu yerden başlayan sö l kısım18, mananın kendilerinden meydana geldiği lafı lar,19

senedin kendisinde son bulduğu sö l kısım, 20

şeklinde tarif edilmektedir. Dolayısıyla metin, senedin bitiminde yer alan ya Hz. Peygamberin sözünü, fiilini, takririni, ya da ona ait bir işi, bir olayı, hali veyahut ö elliği anlatan ifadelerin tümüdür.21

Bununla beraber metin sadece H . Peygamber’e isnat edilen s nnet ve hadis mal emesinden ibaret değildir. Eğer H . Peygamber'in sö ise kavlî merf ”, davranışının anlatımı ise fiili merf ”, bir başkasının sö veya tavrını onaylaması­nın bilgisi ise takrîrî” adını almaktadır. Bir metin sahabeye isnat ediliyorsa ona "mevkuf" denmektedir. Sahabeden sonraki nesle nisbet edilen metinlere ise makt denmektedir.”22

12 Buh rî, Cen i ”, 68; M slim, Fed il”, 42. 13

Seyit Kemal Karaalioğlu, Ansiklopedik Edebiya Sözlüğü, s. 494.

14 Şemseddin Sami, Temel Türkçe Sözlük, II, 869. 15

Mustafa Nihat Özön, Edebiya ve Tenkid Sözlüğü, s. 185.

16 Ali P sk ll oğlu, Edebiyat Sözlüğü, s. 96.

17 M cteba Uğur, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlüğü, s. 222. 18 Abdullah Aydınlı, Hadis Istılahları Sözlüğü, İfav Yayınları, s. 180. 19 Aydınlı, a.g.e., Timaş Yayınları, s. 98.

20

İsmail L tfi Çakan, Ana Ha lar yla Hadis, s. 23.

21

Muhammed Tâhir Cevâbî, Cühûdü’l-Muhaddisîn fî Nakdi Me ni’l-Hadisi’n-Nebeviyyi’ş-Şerîf, Tunus, 1991, s. 89.

(18)

6 4.2.2. Tenkid

Tenkid kelimesi Arapça’da َدَقَن” kök nden gelmektedir. Nakd sö l k manası itibariyle (ميهاردلا دقن) madeni paranın gerçeğini sahtesinden ayırmak ,23

( رعشلا دقن و ملاكلا دقن) bir sö n veya şiirin g el ve kusurlu

yanlarını ortaya koyup açıklamak,24

birisi ile m nakaşa etmek,25 yılan sokması, gö ucuyla bakmak, aldanmamak için birşeyi dikkatlice süzmek26 bir nesnenin veya eşyanın değerini peşin ödemek, kuşun gagasıyla birer birer taneleri toplaması, cevi in içini ayıklamak, 27

gibi birçok meca î ve gerçek manada kullanılmıştır.

Nakd kelimesi, Kur’an’da geçmemektedir. Kur’an bu manada bir şeyi diğerinden ayırdı” anlamında زيمي” ifadesini kullanmaktadır.28

Hadislere baktığımı da ise bu kelimenin tenkit etme manasında kullanıldığı29

gör lmemektedir. İmam Malik’in (ö. 179/795) Muvattası’nda peşin ödeme yapma” anlamında geçmektedir.30

. O halde söz konusu kelime hadis alimleri tarafından hicrî ikinci asırda kullanılmıştır.

Arap dili ve edebiyatında nakd kelimesinin tefil babında çekimi bulunmadığından dolayı eleştiri anlamında daha çok nakd, ba en de intikad ve tenakkud kelimeleri kullanılmaktadır.31 Istılahi olarak ele aldığımı da ise tenkid kelimesinin muhtelif ilim dallarında hemen hemen birbirine yakın manalarda kullanıldığını görmekteyi . Edebiyatçılara göre tenkid, Bir sanat eserinin gerçek değerini, muhtevasını, ö n , kıymetli ve kıymetsi yönlerini belirtmek için belirli ölç tlere göre yapılan inceleme demektir.32

23

Zebîdî, Tâcü’l-Arûs min cevâhiri’l Kâmûs, II, s. 516., E.W. Lane, Lexicon (Arapça-İngilizce Kamus), 2836.

24 Rahmi Er, Tenkit”, İA, XXXX. s. 458-461., Lane, a.g.e., 2836.

25 İbn Man r, Lisânü’l-Arab, III, s. 425-427., Asım Efendi, Kamus Tercemesi, II, s. 37-39. 26

Zebîdî, Tâcü’l-Arûs min cevâhiri’l Kâmûs, II, 516.

27 İbn ’l-Esîr, Nihâye fî garîbi’l-hadîs ve’l-eser, IV, 179. 28 Âli İmran, 179.

29

Mustafa el-A’ mî, Hadis Me odolojisi ve Edebiya , Çev. Recep Çetintaş, İ Yayıncılık, İstanbul 2015, s.79.

30 İmam Malik, Muvatta, Buyu’, 33, 41.

31 Rahmi Er, Tenkit”, İA, XXXX. s. 458., Şemseddin Sami, Temel Türkçe Sözlük, II, 1346. 32 Seyit Kemal Karaalioğlu, Ansiklopedik Edebiya Sözlüğü, s. 790.

(19)

7 Edebî tenkitte amaç sadece yanlış ve eksiklikleri ortaya koymak değil eseri her yön yle değerlendirip okuyucunun anlamasına yardımcı olmaktır. Tenkit konusunda genellikle iki bakış açısı öne çıkmıştır. Biri dil, sanat ve sl ba, diğeri muhtevaya yönelik tenkittir.”33

Fransı ca’da kritik (critique) tenkit kelimesinin karşılığı olarak Servet-i F n n döneminden itibaren kullanılmaya başlanmış olup, Tan imat devri edebiyatçılarınca, daha çok muh keme ve mu he e kelimeleri kullanılmış, kritik için de ilm-i nakd tabirine yer verilmiştir.34

Tarihçilerin kullanımına bakıldığında ise; tenkid, ön m de bulunan bir kaynağın bir hadise hakkındaki şehadetinin ve bundan çıkarılan neticenin hakikate mut bık olup olmadığı meselesini incelemektir.35

Tarih alanında yapılan tenkit ölç tleri, iç tenkit (critique interne) ve dış tenkit (critique externe) olmak üzere iki türlüdür36.

Dış tenkit ve gerçeklik tenkidi, vesikaların nereden çıktığını ve dış değerini inceler, onları kabul eder veya reddeder.”37

Bir diğer ifadeyle bir kaynağın hadiselere dair verdiği bilgilerin kabule değer olup olmadığını tetkik etmektir. Elde edilen kaynak sahte midir? Sahte değilse hata oranı nedir? Ne dereceye kadar belge değeri vardır? Ne aman, nerede ve kim tarafından kaleme alınmıştır? T m bunların belirlenmesi işine dış tenkit adı verilmektedir.38 İç tenkit ve inandırıcılık tenkidi ise, aynı vesikaların

iç değerini takdir eder, doğru olup olmadığını kontrol eder ve metnin tam olarak anlaşılmasını sağlar.”39

33 Rı a Kurtuluş, Tenkit”, İA, XXXX, s. 461-462 34 Abdullah Uçman, Tenkit”, İA, XXXX, s. 462-465 35

A.Zeki Velîdî Togan, Tarihte Usûl, s. 75.

36

E. Halkın, Leon, Tarih Tenkidinin Unsurlar , Çev. Bahaeddin Yediyıldı , T.T.K., Ankara 1989., s. 5-7., M bahat K t koğlu, Tarih Araş rmalar nda Usûl, K bbealtı Neşriyat, İstanbul 2001, 7.Baskı, s.28., Salahattin Polat, Hadis Araş rmalar Tarih, Usül, Tenkid, Yorum, İnsan Yayınları, İstanbul 1997, s.159., Salahattin Polat, Metin Tenkidi, İFAV Yayınları, İstanbul 2010, s. 181-221., Enbiya Yıldırım, Hadis e Me in Tenkidi Tarihi Süreç, Yeni Yaklaş mlar, Rağbet Yayınları İstanbul, 2009, s. 494-525. 37 Ali Arslan, T r H İ m r n k T nk U u r , B lent Ecevit Üniversitesi İlahiyat Fak ltesi

Dergisi, Cilt 1, Sayı 2, 2014, s. 56.

38

A.Zeki Velîdî Togan, Tarihte Usûl, s. 76.

(20)

8 Hadisçiler de tenkidi yakın manada kullanmışlardır. Onlara göre, tenkid; Makb l olanını merd d olanından ayırmak için hadisleri, hadis rivayetindeki g venilirlik durumlarını tespit etmek için de, ravileri incelemeye t bi tutmak”40

demektir. Diğer bir ifadeyle hadislerin sahihini ayıflarından ayırmak, ravilere de g venilir veya g venilir olmadıklarına göre hüküm biçmek41 manasına gelmektedir.

erçekte tenkit” kelimesi, bir hadis ıstılahı olarak sonraki asırlarda kullanılmaya başlamıştır.42

Bunun yerine ilk asırlarda, cerh ve ta’dil”, temyi ”43, mu ra a”, ihtil f”, te ru ”, işk l” gibi klasik ıstılahlar

kullanılmıştır.44

Metin tenkidi” ib resi hadis ilmine oryantali m ve modern tarihçilerin terminolojisinden geçmiş45 ve sonrasında yaygın bir şekilde kullanılmıştır. Hadis İlminde ilk defa nakd” kelimesini tenkid” manasında İbn Ebi Hatim (ö. 327) Takdimet ’l-cerh ve’t-ta’dîl” isimli eserinde kullanmıştır.46

Daha sonraları ise hadis alimleri arasında yaygınlık ka anmış olup ba ı hadis kitapları da bu ıstılah ile adlandırılmıştır.47

T m bu açıklamalardan sonra diyebiliri ki ; hadis istilahı olarak tenkid kavramı, hadislerin gerek senedleri ve gerekse de metinleri açısından değerlendirilmesi esasına dayanmaktadır.

4.3. Hadis İlminde Me in Tenkidi

İmam Şafiî’nin de ifade ettiği gibi bir sö n doğruluğunu veyahut yanlışlığını ortaya koymanın en muteber yolu ş phesi , sö getirenin doğruluğu yada

40 Abdullah Aydınlı, Hadis Is lahlar Sözlüğü, İfav Yayınları s. 243. 41

Muhammed Mustafa el-A’ mî, Menhecü’n-Nakd, s. 5.

42 Bk . Ayhan Tekineş, “H i T nki inin An m K p m , Sakarya Ü.İ.F.D., Sayı 1, Sakarya 1996, s.

202.

43 Örnek vermek gerekirse İmam M slim, konusu hadis tenkidi olan eserine et-Temyî ” adını vermiştir. 44 Muhammed Mustafa A’ amî, Hadis Me edolojisi ve Edebiya , s. 79.

45

Salahattin Polat, Hadis Araş rmalar Tarih, Usül, Tenkid, Yorum, İnsan Yay nlar , İstanbul, 1997, s.157.

46 Ayhan Tekineş, “H i T nki inin An m K p m , Sakarya Ü.İ.F.D., Sy: 1, Sakarya, 1996, s.202. 47 Örnek vermek gerekirse, Zehebi’nin(ö.748) Miz n İ i i n k i rricâl, elAl î’nin(ö.761) N k

(21)

9 yanlışlığını ortaya koymaya bağlıdır.48

Bilindiği ere hadis ilminde tenkid meselesi öncelikli olarak r vî ve isnad ekseninde yoğunlaşmıştır. Nitekim Kur’an’ın da bunu destekler mahiyette ayetler ihtiva ettiğini görmekteyi .

Metin tenkidini en genel anlamıyla metinlerdeki tahrif tı önleme ve tashîh etme gayreti olarak alırsak, Antik Yunan ve Latin k lt r nde gör len metin tenkidi; ayrıca Kit b-ı Mukaddes’e dair yapılan metin tenkidi örneklerini gö ön ne alarak tarihini çok eski tarihlere kadar göt rmek yanlış olma .49

Doğruyu araştırmak ve doğruyu kabul etmek Kur’an-ı Kerim’in bir emri50 olması sebebiyle H . Peygamber’den rivayet edilen hususlarda ihtiyatlı davranmak, gelen bilginin doğruluğunu ve bilgiyi getirenin durumunu araştırmak aruri h le gelmiştir. Hal böyle olunca Sahabe Efendilerimiz de kendilerine haber getirenin durumlarını gö ardı etmedikleri gibi haberin muhtevası erine de eğilmekten geri durmamışlardır. İfk hadisesinin ardından inen ayette51

buyrulduğu ere haberi getirenin durumunun yanında haberin içeriğinin ve mahiyetinin de dikkate alınması hususu vurgulanmıştır. Bu ve ben eri ayetler, aslında ileriki dönemlerde m devven olacak hadis rivayeti ve hadis dirayetiyle ilgili k lliyatın temelini teşkil ettiğini göstermektedir.

Hz. Peygamber devrinde hakim olan, haberler karşısında ihtiyatlı olma geleneği sahabe döneminde de devam etmiş ve haberi kim getirirse getirsin rivayetler

48 İmam Şafiî, er-Risâle, 399.

49 Ayrıntılı bilgi için bk . Salahattin Polat, Metin Tenkidi, İfav Yayınları, İstanbul, 2015, s. 57-81.

50 Ey iman edenler! Si e bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa arar verip yaptığını a

pişman olmamak için o haberin doğruluğunu araştırın” (Huc rat, 6).

51 Onu işittiğini aman erkek ve kadın m ’minler kendi din kardeşleri hakkında iyi an besleyip de

(22)

10 dirayet us l ile muhakeme edilmiştir. Zaten Sahabe döneminde bunun en b y k

örneklerini Hz. Ebû Bekir52 ve H . Ömer’in53 kullandığı istişhad metodunda ; yine aynı şekilde H . Aişe’nin istidraklerinde54

görmekteyiz.

Sahabe tabakasında, cerh ve ta’dil ilmine emin teşkil edecek surette hadisin r vîlerini incelemeye tabi tutanlar, adı geçen sahabilerle sınırlı tutulama . Zira İbn Adî; bu konuda İbn Abbas, Abdullah b. Selâm, Ubâde b. es-Sâmit, Enes b. Mâlik gibi sah bilerin de isimlerini ikretmiştir: Bu m nekkid sah bîler arasında, H . Aişe’ye ait tenkid ve tashihler, önemli bir yer teşkil etmektedir.55

52 H . Eb Bekir’in hil feti döneminde ninenin mîr sının, Kur’ n’da geçmediği ve H . Peygamberin

(s.a.v.) S nnet’inden bir uygulama bilmediği gerekçesiyle ona mîr s vermeyen H . Eb Bekir’in bu uygulamasının yanlış olduğunu el-Muğîre b. Şu’be (ö.50/670): «Rasulullah’ın nineye 1/6 miras verdiğini ifade ettiğinde, H . Eb Bekir: Yanında herhangi biri var mıydı?” diye sormuş, Muhammed b. Mesleme el-Ensarî (ö. 43/663) ayağa kalkıp el-Muğîre b. Şu’be’nin (ö. 50/670) söylediği gibi: Peygamberimi in ceddeye 1/6 miras verdiğini” ifade etmesi karşısında H . Eb Bekir bu ısrarından va geçmiştir. Hz. Peygamberin nineye mirastan 1/6 miras verdiğini ifade eden s habiye H . Eb Bekir’in sö konusu durumun başka bir sah bî tarafından işitilip işitilmediğini araştırması hadislerin H . Peygambere idiyetini sorgulamada ve hadislerin istişhadında ba ı sahabilerin ba ı durumlarda ne denli ihtiyatlı davrandığını göstermektedir. İlgili hadisin yer aldığı kaynaklar için bk . Eb D v d, Ferai ”, 5., D rimî, Ferai ”, 19.

53 H . Ömer’i iyarete gelen ve 3 ke evinin kapısını çaldıktan sonra geri dönen Eb M sa el-Eş’arî (ö.

42/662) H . Ömer’le karşılaştığı vakit kendisine geldiğini, fakat bulamadığını kapısını 3 ke çalıp geri dönd ğ n söyler. Böyle hareket etmesinin H . Peygamber’den duyduğu; İ in istemek ç defadır. İ in verilirse girersin, verilmezse geri dönersin.” hadisi olduğunu söyleyince H . Ömer sahabeden bu hadisi bilen başka birini getirme se kendisine ce a vereceğini tehdidinde bulunur. Eb M sa el-Eş’arî de sahabeden aynı hadisi işten Ubeyy b. Ka’b’ı (ö. 33/654) ş hit getirir. Ubeyy b. Ka’b H . Ömer’e Peygamberin ashabına e iyet etme! diye itira edince H . Ömer şöyle cevap verir. Birşey duydum ve doğru olup olmadığını tahkik etmek istedim. Bunda ne olabilir?”. Sö h dise, hadiste istişhadın en g el örnekleri olarak karşımı a çıkmaktadır. Konuyla alakalı geniş açıklama ve örnekler için bk . Erdoğan Köycü, “H i rin Hz. P yg mb r ( . . .) Âi iy ini T pi Hz. Öm r in Ku n ğ İ iş

M o unun H i İ min K k , International Journal of Cultural and Social Studies (IntJCSS), Antalya,

2017. İlgili hadisin kaynakları için bk . Buh rî, İsti’ n”, 13., M slim, Edeb” 33-37., Ebû Dâvud, Edeb”, 127, 130., Tirmi î, İsti’ n” 3., İbn M ce, Edeb”, 17, 69.

54 Eb Bekir (r.a), vefat ettiğinde ağlayan insanlara H . Ömer (r.a.) : Öl , ailesinin kendisine ağlaması

sebebiyle a ap gör r” der. H . Peygamber’den (s.a.v.) bir kabre uğradığını ve ilesinin ağlamasından dolayı öl a aba uğratılır.” hadisini rivayet ettiğini H . Âişe duyunca: Allah Ömer’i affetsin!” Allah, kimse bir başkasının g nahını çekme (F tır, 18) buyurmuyor mu?” diyerek onun bu hadisi yanlış anladığını ifade etmiştir ve Allah ailesinin ağlaması sebebiyle k firin a abını artırır” şeklinde d eltmiştir. İlgili rivayetin geçtiği kaynak için bk . Ahmed b. Hanbel, M sned, I, 47. Ayrıca H . Aişe’nin hadis tenkidi bilhassa metin tenkidi meselesinde yaptığı tenkid, itira ve tashih örneklerinin daha fa lası için şu kaynaklara başvurulabilir. Suy tî, Aynü’l-isâbe fî is idrâki’s-seyyide Âişe ala’s-sahâbe, Hint Baskısı, 1886., Bedruddîn Zerkeşî, el-İcâbe limâ’s edrake hü Âişe ala’s-sahâbe, 1930 Dımeşk, 1970 Beyrut., Mehmet Saîd Hatipoğlu, Hazret-i Aiş nin H i T nki çi iği , AÜİFD, XIX, 1973, s. 59-74., Ner man Vel oğlu, H . Aı şe’nı n Hadı s İlmı ndekı Yerı Ve Metı n Tenkı dı Yöntemlerı ”, Fa h Ün vers es Sosyal B l mler Ens üsü, Temel İslam Bı lı mlerı Anabı lı m Dal , Y ksek Lı sans Te ı , 2014.

(23)

11 H . Aişe’nin çoğu aman sahabeden, ba en de t bi ndan olmak üzere rivayet ve fetvalar erine yapmış olduğu tenkid, itira ve d eltmeler ba ı limlerimi in dikkatini çekmiş; hatta H . Aişe’nin yaptığı istidrakler hakkında ba ı limler tarafından m stakil eserler bile ya ılmıştır.56

Kaynaklarda H . Aişe’nin, on biri Eb Hureyre’ye, onu İbn Ömer’e, seki i H .Ömer’e, seki i İbn Abbas’a, ikişer tane C bir b. Abdullah, Eb Saîd el-Hudrî

ve Abdullah b. ez-Z beyr’e, birer de diğer on beş sahabi ile iki tabiiye; On bir istidrak ise, sahabenin geneline olmak üzere yaptığı istidr klerin sayısı yetmiş bir olarak ifade edilmektedir.57

Kitaptaki toplam yetmiş bir istidr kten; otu u rivayetlere, on beşi fetvalara, yedisi uygulamalara aittir. eriye kalan rivayetlerin on yedisi H . Aişe’nin ba ı sorulara vermiş olduğu cevaplardan, bir kaçı da, onun yorum ve tavsiyelerinden oluşmaktadır. H . Aişe’nin rivayetlere ve fetvalara yönelik bu d eltmeleri yaparken, onları Kuran, S nnet, Hadis, Akıl, Tarih ve Arap Dili gibi kriterlerinden birine veya aynı anda bir kaçına dayandırdığı gör lmektedir. H . Aişe’nin yetmiş bir meselede kullandığı kriterlere bakarak, bunlardan seki inin Kuran’a, otu ikisinin S nnet’e, on altısının Hadis’e, doku unun akıl ve kanaatine, seki inin tarihe ve ç n n de Arap Diline ar etme şeklinde olduğunu gör r .”58

56

Suyûtî, Aynü’l-isâbe fî is idrâki’s-seyyide Âişe ala’s-sahâbe, Hint Baskısı, 1886., Bedruddîn Zerkeşî, el-İcâbe limâ’s edrake hü Âişe ala’s-sahâbe, 1930 Dımeşk, 1970 Beyrut.

57 Zerkeşî, Hz. Aişe’nin Sahabeye Yönel iği Eleş iriler, Çev. B nyamin Erul, Otto Yayınları, 2012, s.

19.

58

(24)

12 Bahsi geçen t m bu örnekler Sahabe tabakasında vuk bulan tenkid faaliyetlerinin mahiyetini gö ler ön ne sermesi açısından son derece önemlidir. ör ld ğ ere sahabe döneminde tenkid faaliyeti daha çok metindeki hataları tasfiye etmeye

yönelikti. Ç nk hadis us l kuralları gereği sahabilerin t m adalet yön nden sika kabul edildiği için raviler erinde inceleme yapılmaya gerek duyulmuyordu.

Tabiîn dönemine bakıldığında hadis alimlerinin hadislerin tashihi meselesinde

önemli ölçüde isnad tenkidine ve ravilerin durumlarına yönelik çalışmalara yoğunlaştıkları gör lmektedir.59

Bunun da en b y k sebebi fitne olayının ardından ortaya çıkan siyasi fırka ve grupların, ayrıca fıkhî ve kelamî me hep mensuplarının kendi propagandalarını yapmak maksadıyla hadis uydurma işine

girmeleridir.60 Tabii olarak bu durum isnad tedkîkini ön pl na çıkarmıştır. Ancak metin tenkidi meselesi de bir tarafa bırakılmış değildir. Fakat, isnadın sö konusu fitne ortamı sebebiyle, senedin metinde olduğundan daha fa la erinde durulmaya m sait bir alan olması tabii olarak bu alanda daha çok eser ya ılmasına sebep olmuştur. Bu da Ceatani, Do y, old iher gibi m steşriklerin ve Z kir

Kadirî Ugan, Ahmed Emin gibi ba ı m sl man m elliflerin ehl-i hadis nezdinde sened tenkidine verilen önemin metin tenkidine verilmediğine yönelik iddialarını ortaya atmalarına neden olmuştur.61

Söz konusu iddia sahiplerine göre metin tenkidinden maksat, sadece sened incelemesi ile yetinilmeyip, hadislerin Kur’an

59

Muhammed Lokman es-Selefî , İh imamul Muhaddisin bi-Nakdil Hadis Seneden ve. Metnen, Daru'd-Daî li'n-Neşri ve't-Tevzi', Riyad, h.1420, s. 318.

60 Konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler, hadis uydurmacılığının altındaki diğer sebepler ve uydurma hadisleri

tanıma yolları için bk . Ahmet Y cel, Hadis Usûlü, İfav Yayınları, İstanbul, 2011, s. 195-199., Mahmud Ebû Reyye, Muhammedî Sünne in Ayd nla lmas , Çev. Muharrem Tan, Yöneliş Yayınları, İstanbul, 1988, s. 135-160.

61

Mehmet Durmuş Çiftçioğlu, Serahsî’nin Mebs t’unda Metin Tenkidi (I-XV Ciltler)”, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 1994, s. 12-13.

(25)

13 ve meşr s nnete uygunluk, akıl prensipleri, tarihi gerçeklik, pozitif bilimlerin kaide ve verileri çerçevesinde değerlendirilip bir h kme varılmasıdır.62

Hadis literatürü derinlemesine incelendiğine ba ı konuların metin tenkidini ihtiva ettiği gör lmektedir. Zira dir yet ’l-hadis ilmi, sadece sened ile ilgili bahisleri değil rivayetin hakikati, şartları, çeşitleri, h k mleri, merviy tın sınıfları gibi metne dair hususları da incelemektedir.63

Kur’an’a, S nnet’e aykırılık, kesinleşmiş tarihi ve tecr bî bilgilere aykırılık, lafı bo uklukları, gramer hataları, akıl ve his prensiplerine aykırılık gibi hadis alimleri tarafından uydurma hadisleri tanıma yolları olarak sayılan b tün âmiller metinle ilgili hususlardır.64

İbn ’l-Kayyîm el-Cev î’nin El-Menârül-Münif’te bildirdiğine göre; Peygamberin

sözlerine benzemeyen rivayetler, duyulduğunda alaya konu olabilecek söylemler içeren hadisler, hisse aykırı olan hadisler, bo gunculuğa, ul me davetiye çıkaran

abes söylemler içeren rivayetler, batılı öven Hakk’ı emmeden hadisler, ba ı isimleri, lakapları, beldeleri, yiyecek ve içecekleri öven rivayetler, doktorların

sözlerine veyahut reçetelerine benzeyen rivayetler, vb. uydurma hadisler kategorisinde değerlendirilmektedir.65

el-Cev î, akılla ilgili t m hadislerin uydurma olduğunu bildirmiştir.66

Yine hadisin kasten takdim-tehir yapılması, iki hadisin u laştırılmasına imkan olmayacak nisbette ten ku bulunması, H .

62

Hayreddin Karaman, Hadis Usûlü, s. 70.

63 Aydınlı, a.g.e., İfav Yayınları Baskısı, s. 54. 64

Subhi es-Salih, Hadis İlimleri ve Hadis Is lahlar , Çev. Prof. Dr. Mehmet Yaşar Kandemir, İfav Yayınları, İstanbul, 2016, s. 232.

65

Cevâbî, Cühûdü’l-Muhaddisîn fî Nakdi Me ni’l-Hadisi’n-Nebeviyyi’ş-Şerîf, s. 490-492.

66

(26)

14 Peygamber’in ağ ından çıkması m mk n gör nmeyen hadislere verilen h k mler aynı şekilde metinle ilgilidir.67

Metin tenkidi alanında ilk edebî t rlerin Eb D vud, Tirmi î vd. gibi S nen sahiplerine ait olduğu da kaydedilmektedir.68

Ayrıca, muhaddisler isnad tenkidini yaparken bile, ravilerin doğum-ölüm tarihlerini bilmeyi, hadis rivayet ettikleri beldelerin adını ikretmeyi aruret olarak gör p tarih ve coğrafya ölç lerinden de yararlanmışlardır.69

Muhaddisler psikoloji ve sosyoloji ilimlerinden de faydalanmış olup helva hadisine, helva işiyle iştigal eden Muhammed b. el-Haccâc el-Lahmî tarafından uydurulduğunu tespit edip mev u h km n vermişlerdir.70

Tabiîn döneminde ravilerin adaletinden ve isnadın sağlamlığından emin olmakla beraber ravinin abtındaki bir kusurdan dolayı veya herhangi bir illetten hadis metninde ortaya çıkabilecek muhtemel hataları tasfiye etmek maksadıyla metin tenkidine isnaddan bağımsı olarak başvurmuşlardır.71

Tebe-i tabiîn döneminde ise metin tenkidi yeni bir boyut ka anmış, Malik b. Enes (ö. 179), S fyan ’s-Sevrî (ö. 161), Şu’be b. Hacc c (ö. 160), onlardan sonra da Abdullah b. Mübarek(ö. 181), Yahya b Saîd el-Kattân (ö. 198), Abdurrahman b. Mehdî (ö. 198), İmam Şafiî (ö. 204) gibi alimler bu alandaki u man isimler olarak

67

Subhi es-Salih, a.g.e., s.232.

68

Mehmet Said Hatipoğlu, İslami Tenkid Zihniye i ve Hadis Tenkidinin Doğuşu, Ankara, 2016, s. 114.

69

Subhi es-Salih, a.g.e., s.230.

70

Subhi es-Salih, a.g.e., s.231.

71

Selefî, a.g.e., s. 320., Eb Bekir Abdussamed b. Bekir b. İbrahim Âl Âbid, Mukaddime fî nakdi’l-hadisi seneden ve metnen, Daru‘t-Tarafeyn, Medine, 2010, s. 38.

(27)

15 karşımı a çıkmaktadır; dolayısıyla ya dıkları eserler sened ve metin açısından hadis tenkidi mihverinde dönm şt r.72

Örnek vermek gerekirse Şu’be, engin olan kimsenin başkasına el açmasıyla kıyamet g n aldığı şeylerin y nde yaralar olarak çıkacağını haber veren hadis hakkında bunu rivayet eden adına cehennemden korkarım, bunu rivayet etmekten de Allah’tan korkarım” diyerek rivayetin sakatlığını doğrudan metinden çıkarmış ve hadisin ravisini terketmiştir.73

old iher, metin tenkidine önem verilmediğini öne s rmekle beraber, Ahmed b. Hanbel’in öl m döşeğindeyken isnadından ş phe etmediği halde, diğer hadislerle çelişkili olduğunu d ş nd ğ nden ba ı hadisleri M sned’inden çıkardığını ifade ettiğini de itiraf edebilmiştir.74

Ba ı tebe-i tabiîn alimleri kimi ravileri adaletinden değil direkt olarak metindeki hataları sebebiyle cerh edilenler listelerine eklemişlerdir.75

İbn Kuteybe (ö. 276) de isnadları m kemmel olsa bile hadisleri tashih etme işini metne bağlayan ve ölç olarak icm ı kabul eden bir m nekkid olarak karşımı a çıkmaktadır.76

Malik b. Enes y bin hadis rivayet etmiş ve Muvatta’da on bin hadis toplamıştır. Daha sonra bunları Kur’an ve s nnete ar etmeye devam etmiş neticede hadisler beş y e inmiştir.”77

Bir rivayette de şöyle geçmektedir: Muvatta da doku bin hadis vardı. İmam Malik bunları seçe seçe, geriye yediy hadis kaldı”.78

72

Selefî, a.g.e., s. 321.

73 Hatipoğlu, a.g.e., s. 133. 74

Tayyip Okiç, Baz Hadis Meseleleri Üzerine Tetkikleri, İstanbul, 1959, s. 10., Hatipoğlu, a.g.e., s. 113.

75

Selefî, a.g.e., s. 321.

76 Hatipoğlu, a.g.e., s. 136.

77 Enbiya Yıldırım, Hadis e Me in Tenkidi Tarihi Süreç, Yeni Yaklaş mlar, Otto Yayınları, Ankara

2015, s. 323.

(28)

16 Hâkim en-Nîs b rî, hadis us l ne dair telif ettiği kitabının 29. böl m n g venilir raviler tarafından rivayet edilmesine rağmen sahih olmayan hadislere ihtisas etmiştir.79

Ahmed b. Hanbel’in Ye id b. Harun’dan ravilerin sağlamlığına diyecek sö yok fakat sö n kendisi cai değildir” dediğini işittiğini ifade etmesi alimlerin metin tenkidi yaptığının bir göstergesidir.80

Örnekler çoğaltılabilir; Ancak te imi e doğrudan bir katkısının olmayacağını d ş nd ğ m den bu kadarı ile iktifa etmekteyi . T m bu açıklamalardan sonra söylenecek sö şudur; her ne kadar eserlerde bari bir şekilde metin tenkidi gör lememiş olsa da alimlerimi in metin erinde muhtelif konu başlıkları altında yadsınamayacak derecede durduklarını söylemek aruret ifade etmektedir.

Hadisçilerin kanaatine göre; ravi ile mervinin durumlarını tarihi ve tahlîlî açıdan inceleyen dir yet ’l-hadis ilmine dayanmayan hadis metni çalışması rivayet kitaplarının salt e beri herhangi bir değer taşımamaktadır.81

Hadis us l nde; hadislerin makb l veya merd d olması sened ve metnin titi likle incelenmesine bağlıdır. Makb l hadisler sahih ve hasen olmak ere incelenirken, merd d olanlar ise ayıf ve mev ’ şeklinde incelenirler.82

Hadis alimlerine göre bir hadisin sahih olabilmesi için adalet ve zabt yönünden sika olan bir ravinin kendisi gibi sika olan bir raviye, şa ve illet olmayacak şekilde muttasıl bir isnad ile rivayet etmesi gerekmektedir.83

Şa lık ve muallelik durumu senedde de metinde de olabilmektedir; hatta şa bir hadisteki g venilir

79

Hâkim en-Nîsâbûrî, Ma’rife ü ulûmü’l-hadîs, thk. Muzzam Hüseyin, Medine, 1977, s. 58-62.

80

Konunun örnekleri için bkz. Selefî, a.g.e., s. 320-321.

81

Subhi es-Salih, a.g.e., s. 225.

82

Subhi es-Salih, a.g.e., s. 225.

83

(29)

17 raviye muhalefet çoğu aman metinde yer almaktadır. Sadece hadis ilminde otorite olmuş u manlar tarafından tespit edilebilen illet ise; aynı şekilde hadisin

hem senedinde hem metninde bulunabilen bir kusurdur.84

Bir hadisin senedinin sahih olması metninin de sahih olmasını gerektirme . Ba en hem sened, hem metin sahih olabilirken ba en sened sahih metin ayıf veya metin sahih sened ayıf olabilmektedir. Bir hadisin sahih veya hasen olduğuna kesin

olarak hükmedilemez. Ancak hadisin senedinin mi yoksa metninin mi sahih veya hasen olduğu meselesi açıklığa kavuşturulabilmektedir.85

Hadis alimlerimiz, bir hadise h k m verirlerken, sahih hadis” veya hasen hadis yerine” metinde ortaya çıkabilecek şa ve illet durumlarını gö ön nde

bulundurarak senedin ittisalini ve ravilerin adalet- abtının sağlamlığını ifade etmek için sahih isnad” veya hasen isnad” demişlerdir. Bu ifade H kim en-Nîs b rî’nin M r k inde sıkça gör len bir ifadedir.86

İbn ’s-Sal h, ayıf senedli bir hadis gör nce, başka sahih bir senedle rivayet edilmiş olma ihtimalini gö ön nde bulundurarak bu hadis bu senedle ayıftır” demelisin demiştir.87

Bilindiği ere merd d hadisler ayıf ve mev u olmak ere iki t rl d r. Mev u hadisleri tanıma yolları olarak sayılan Kur’an’a, S nnet’e aykırılık, kesinleşmiş

84

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 163., Selefî, a.g.e., s. 322.

85

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 25., Subhi es-Salih, a.g.e., s. 226., Nureddin Itr, Menhecü’n-Nakd fî ulûmi’l-hadîs, D r ’l-fikr, Dımeşk, 1981, s. 290-291.

86

Selefî, a.g.e., s. 323.

87

(30)

18 tarihi ve tecr bî bilgilere aykırılık, lafı bo uklukları, gramer hataları, akıl ve his prensiplerine aykırılık vd. meseleler t m yle metni ilgilendirmektedir.88

Zayıf hadis çeşitlerine bakılacak olursa, ravisindeki kusur sebebiyle ayıf h km ne varılan hadislerden makl b hadis89

makl b’ l-isnad ve makl b’ l-metin olmak üzere iki türlüdür.90 Musahhaf ve muharref hadiste görülen harf, hareke ve noktalama bo ukluğu ravi isimlerinde gör lebildiği gibi daha çok, metinlerde

görülen bir durumdur.91 Müdrec hadis92 de makl b hadis gibi m drec ’l-isnad ve m drec ’l-metin olmak üzere iki türlüdür.93

Yine m rsel hadis de ayıf hadis çeşitlerinden olmakla birlikte, sahabenin o hadisi uydurabileceğine ihtimal verilmediği için makb l kabul edilmiştir.94

Ancak, İsr iliyy ta ilişkin hadis rivayet eden sahabilerin rivayetini Kur’an ve S nnet ile karşılaştırarak tetkike t bi tutmaktan geri durmamışlardır.95

Akla aykırılık tebdîl ve tahrîf ta uğramanın bir al meti sayıldığı için akla aykırı olanları da kabul etmemişlerdir.96

Muhaddisler ferd ve garîb hadislerin metinlerini, a i , meşh r, m stefî hadislerin metinleriyle karşılaştırmışlardır. Herhangi bir te ru durumunda ise, ferd ve garîb hadisleri reddetmişlerdir.97

88

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 179.

89 İsnadında ravilerinin isim ve neseplerinin, metinde ise kelime veyahut ibarelerin yerleri değiştirilerek

rivayet edilen hadislerdir. Bkz. Yücel, Hadis Usûlü, s. 187.

90

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 191.

91

Selefî, a.g.e., s. 324.

92 Sened veya metnine aslında bulunmayan birşey eklenmiş olan hadise denmektedir. Bk . Aydınlı, Hadis Is lahlar Sözlüğü, s. 196 .

93

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 175.

94

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 119-120.

95 M. Yaşar Kandemir, Mevzu Hadisler, Menşe’i Tan ma Yollar Tenkidi, Ankara, 1984, s. 124. 96

Muhammed Hüseyin Zehebî, Tefsir ve Hadis e İsrâiliyyâ , Çev. Enbiya Yıldırım, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2011, s. 74.

(31)

19 Bir hadis takviye edilmek istenince, lafı ve mana itibariyle ben eri olarak rivayet edilen hadisler aranmaktadır. Şahidi ve mutabii dediğimiz söz konusu hadisler metinleri açısından incelenmektedir.98

Ayrıca, bilindiği ere uydurma ve m nker haberler rivayet etmek raviler için muhaddisler tarafından bir cerh sebebi kabul edilmiştir. Dolayısıyla böyle bir ravi metin tenkidi yapılması suretiyle cerh edilmiş olmaktadır.

Hadisçilerin metin tenkidini gö ardı ettiklerini, çalışmalarının t m n isnad tenkidi erinde yoğunlaştırdıklarını iddia eden oryantalistlerin yanıldıkları husus şudur ki; isnad ile ilgili yapılan çalışmaların metinle olan ilişkisini göremeyip veyahut görmek istemeyip, sö konusu çalışmaları m stakil isnad çalışmaları

olarak kabul etmeleridir.99 Bu kabullerinin altında yatan en b y k mil, hadis literat r n n çoğunluğunu cerh-ta’dile yönelik telif edilmiş kitapların teşkil

etmesidir. Hadis us l nde ilel ’l-hadis alanında yapılan çalışmalara dikkatle incelenecek olursa metne dair hususların tetkik edildiği gör lecektir.100

Hadislerin bir araya getirildiği tedvin döneminde ağırlıklı olarak sened tenkidi

önemini korumakla birlikte tasnif döneminde hadislerin usûlüne uygun olarak oluşturulması, metinlerin hatalara ve bo ulmalara karşı korunması daha fa la önem ka anmıştır.101

Onların metin erinde daha çok durduklarını söylemek yanlış olma . Ç nk sened, asıl ibareye ve metne göt ren bir vesileden

ibarettir.102 Ayrıca bir haberin muhtevasından önce haberi getirenin durumuna

98

Suyutî, Tedrîbür’-râvi, s. 153.

99 M. Yaşar Kandemir, Mevzu Hadisler, s. 123. 100

İdlibî, Sal haddin b. Ahmed, Menhecü Nakdi’l-Me n İnde Ulemâi’l-Hadîsi’n-Nebevî, Beyrut 1983, s. 21.

101

Salahattin Polat, Metin Tenkidi, s. 87.

102

(32)

20 bakılması bir aafiyet olarak da algılanmamalıdır. Zira g venilirliğinden emin olunmayan bir belgenin muhtevasını tenkidden işe başlamak, kısa yolu tercih

etmek varken u un yolu tercihten başka birşey değildir. Zaten t m bu açıklamalardan da anlaşıldığı ere muhteva da hadisçiler tarafından ihmal edilmemiştir.

BİRİNCİ BÖLÜM

NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNÎ’NİN HAYATI VE SİLSİLETÜ’L-EHÂDİS’İD-DAÎFE VE’L-MEVDÛA’SI

1. NÂSİRUDDİN EL-ELBÂNİ’NİN HAYATI

1.1. İsmi, Nesebi, Lakab , Künyesi

Tam adı Eb Abdurrahman Muhammed N siruddin N h Nec ti b. Âdem Elb ni’dir. n m de Arnavutluk diye bilinen Albania’da doğduğu için el-Elb nî nisbesiyle anılagelmiştir ve lakabından iy de nisbesiyle şöhret bulmuştur. Lakabı, Nec ti’dir. En b y k oğlunun ismi Abdurrahm n olması sebebiyle de Eb Abdurrahm n adıyla k nyelenmiştir.103

1.2. Doğumu, Ye işmesi ve Temel Eği imi

103

Abdurrahman b. Muhammed b. Salih el-Ayzerî, Cühûdü’ş-şeyh el-Elbâni fi’l-hadis rivâye ve dirâye, D r ’r-R şd, Riyad 2006, s. 33-34.

(33)

21 Nâsiruddin el-Elb ni hicrî 1332 miladi 1914 yılında Albania’nın bir diğer ifadeyle Arnavutluk’un o g nk başkenti İşkodra’da m teva i ve muhafa ak r bir ailenin çocuğu olarak d nyaya geldi. Babası Hacı N h Nec ti Arnavutluk’un önemli din alimlerindendi. Dini eğitimini İstanbul’da şer’î enstit lerde tamamlayıp lkesine geri döndü. Dini ve ilmi konularda k ç kten b y ğe herkesin referansı olabilecek nitelikte donanımlı bir alimdi. Sö konusu dönemde İşkodra, her açıdan İsl mi ve muhafa akar yaşam tar ının hakim olduğu bir bölgeydi. Osmanlı’da hil fetin d şmesine bağlı olarak gelişen siyasî, dinî, ilmî, ictimaî vs. alanlardaki değişiklikler İşkodra’yı da etkiledi. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Ahmet Zogu’nun 1924 yılından itibaren yönetimi devralmasından sonra m sl manlara baskı yapmaya başlaması, fitne ve fesadın yayılması gibi sebeplerle Arnavutluk’tan, İsl m Coğrafyasının muhtelif yerlerine göçler başladı. Hacı N h Nec ti’ de ailesiyle birlikte Şam’a göç etti.104

Şam’ı tercih etme sebebi105, Şam’ın hac yolculuğu dön ş nde tanıma fırsatı bulup aşinalık ka andığı bir şehir olmasıydı. Şehrin fa iletine dair işitmiş olduğu hadisler ve H . Peygamber’in duası da diğer miller arasında yer almaktadır.

Nâsiruddin elElb nî Şam’a göç ettikleri sırada doku yaşındaydı. C m iyy -i -hayrîyye adındak-i medresede -ilk eğ-it-im-in-i y ksek başarı -ile tamamladı. Babası devlete bağlı okullardaki eğitimi dînî açıdan ayıf bulduğu için eğitimini bu okullarda tamamlayamadı. Babasının kendisi için ha ırlamış olduğu ö el bir eğitim planı çerçevesinde Kur’an-ı Kerim, Tecvid, Sarf, Nahiv, Hanefî me hebi fıkhı gibi dersleri okudu. Kur’an-ı Kerim’i Âsım b. Behdele’den Hafs b. S leyman kıraatine göre okudu. Ba ı Sarf kitaplarını ve Kud ri Muhtasarını bitirdi. Koyu bir hanefî olan babası oğlunun da hanefî çi giden u aklaşmasını istemiyordu. Son dönem hadis alimlerinden Şu yb -Arnaût (v. 2016) da el-Elb nî’nin babasının ilim meclisinde bulunmuştur.106

104

Muhammed el-Meczûb, Ulemâ ve müfekkirûn araftühüm, D r ’l-İ’tisam, Medine 1983, c.1, s. 287-288.

105 Muhammed b. İbr him eş-Şeyb nî, Hayâtü el-Elbânî ve âsâruhû ve senâ’ü’l-ulemâ aleyh, Kuveyt,

1987, s. 45.

(34)

22 Babasının arkadaşı Ş y Mu mm S î -Burhânî’den Hanefi fıkhına dair kaleme alınan M r ki -Felâh107

, nahivde Ş zûru z-Zeheb ve ba ı modern bel ğat kitapları okumuştur. Şam’ın tanınmış alimlerinden Muhammed Behçet el-Baytâr’ın derslerine devam etti.108 Nitekim el-Elb nî kendisi de okunan okunmayan herşeyi k ç k yaşlarda bitirdim” diyerek okumaya, ilim tahsiline ve m taalaya ne denli d şk n olduğunu ifade etmektedir. Dönemin Halep alimlerinden olan Muhammed R gıp et-Tabbah’dan hadis rivayet etme ica eti alan el-Elb nî çocukluk döneminden beri ilme ilgi duymuş, vaktinin çoğunu kendi çi diği program çerçevesinde yaptığı okumalarla geçirmiştir.109

İlim tahsilinin yanı sıra babasından saat tamirciliği anaatını öğrenmiş, ilmî çalışmalarının yanında g nl k maişetini saat tamirciliği yaparak sağlamıştır.110

1.3. Hadis İlmine Girişi

Hen gençlik yıllarında iken hadis ilmine ilgi duymuştur. el-Elbânî bu ilgisinin sebebini, Reşid Rı a’nın editörl ğ n yaptığı M c -Menâr dergisinde okuduğu ba ı ya ılar olduğunu açıklamıştır.111

Şöyle söylemektedir : Birg n sahafta M c -M n r ın ba ı sayılarını buldum. Çok iyi hatırlıyorum orada Muhammed Reşid Rı a’nın bir böl m n okudum. Ya ı a lî’nin İhya’sından bahsediyordu. Eseri, ayıf hadisleri ihtiva etmesi, a lî’yi de s fî kişiliği sebebiyle tenkit ediyordu. Bu bağlamda hoca böl m nde, bu -Fadl Zeynüddin el-Iraki’nin112 İhya’da bulunan hadislerin sahihini ayıfından ayırmak maksadıyla el-Muğni ‘ n m i - r i - r î rîci m î -i y min -ahbâr isimli eseri ikretmiş. Kitap ilgimi çekmişti hemen satın almak için çarşıya gittim.

107 Hanefî fakihi Eb ’l-İhl s Hasen b. Amm r b. Alî eş-Ş r nb l lî el-Vefâî el-Mısrî (ö. 1069/1659)

tarafından ya ılan eser namaz, zekat, taharet (temi lik), oruç ve hac ibadetleriyle ilgili meselelerin şer’î delilleri ve h k mlerin illetleri erinde durulduğu bir şerh kitabıdır. Tam adı M r ki F bi İm i

-F Ş r -i Nuri -Îz N c i - r tır. Eser, m ellifin daha önce ya mış olduğu Nuru’l-Îzâh isimli

eserinin şerhidir. S leyman F hir, Taht vî h şiyesinden faydalanarak Mer ki’l-fel h’ı T rkçe’ye terc me etmiştir (Nur-ul İ ah Şerhi Mer k-il Fel h, İstanbul 1968). bk . Topal, Ş r nb l lî”, İA, XXXIX, s. 274-276.

108 İbr him Muhammed el-Ali, a.g.e., s. 13., İbrahim Hatipoğlu, N siruddîn el-Elb nî”, İA, XXXII, s.

403-405.

109Mekteb t Meşh re, H z n -allâme Muhammed Nâsiruddin Nûh Necâtî el- b nî , Ahb

ru’t-Tur si’l-İsl mî, Sy. : 14, Kuveyt 1988, s. 25.; İbr him Muhammed el-Ali, a.g.e., s. 12-13.

110 İbr him Muhammed el-Ali, a.g.e., s.14.

111 İbr him Muhammed Ali, a.g.e., s.14., Ömer Ebû Bekir, İmam müceddid allame el-muhaddis Muhammed Nâsiruddîn el-Elbânî, Beyt ’l-Efk ri’d-Devliyye, Amman, s. 9.

112

İmam Muhaddis H fı Abdurrahim b. H seyin el-Iraki aslen k rt asıllı olup, h. 725 yılında Erbil’de doğdu.İlim tahsili için Mısır’a gitti. Hadis ilminde derinleşti. Kahire’de h. 806 yılında vefat etti. el-Muğni

‘ n m i - r i - r î rîci m î -ihyâ min -ahbâr, iy -hadis, et-T kyî -İz Muk im i İbn S önemli eserleridir.

(35)

23 Heyecanla b t n sahaflara soruyordum. Nihayet birinde buldum. Fakat kitabı almak için param yoktu. Ben de sahafla anlaştım ve kitabı kiraladım. Sevinçten uçuyordum. D kkanda babamın olmadığı amanlarda kitabı okumak için fırsat kolluyordum. Nihayet birg n benim de bir n sham olmasını istedim. Varak alıp ya maya başladım. Acem olduğu için ba ı kelimeleri anlamakta g çl k çekiyordum. arîb ’l-hadis meselelerinde babamın kaynaklarından istifade ettim. Bu kitabı ya mak bana çok şey ka andırdı. Hala o amandan kalma el ya malarım vardır.113

el-Elb nî amanının çoğunu Şam’da bulunan D r’ l-K t bi’ -Zahiriyye isimli k t phanede geçirmeye başlamış, orada bulunan hadis ya maları erine çalışmalar yapmıştır.114

Hadis ilmine o kadar ilgi duymaya başlamıştı ki bulduğu her fırsatta d kkanını kapatır, Zahiriyye K t phanesi’ne gider, oniki saat orada kalırdı. Nama vakitleri dışında s rekli m talaa, ta’lik ve tahkik işleriyle meşgul olurdu.

1.4. Oku uğu Dersler

Zahiriyye K t phanesi’nde ilimle meşgul olduğu dönemlerde ilme merakı olanlara bir takım dersler okumuştur. Sadece hadis dersleri vermekle yetinmemiş, tefsir, akaid, fıkıh dersleri de vermeye başlamıştır. İbn Kayyim el-Cev iyye’nin Zâdul-Me d’ı, İbn Hacer Askalanî’nin Nuhbet ’l-Fiker’i, Sıddık Han el-Kannevcî’nin (ö. 1307) 115 er-Ravzatü'n-Nediyye şerhu'd-Düreri'l-Behiyye’si 116, akidede Abdurrahman b. Hasan b. Şeyh Muhammed b. Abdulvehh b’ın Fethu’l-Mecîd Şerhu Kit bi’t-Tevhîd’i, hadiste İmam Nevevî’nin Riy ’s-Salihîn’i, Buhari’nin Edeb ’l-M fred’i, fıkıhta Seyyid S bık’ın Fıkh ’s-S nne’si, Abdulvehhab Hallaf’ın Us l ’l-Fıkıh’ı, Edebiyatta İbn Sell m el-C mehî’nin

113

Ebû Esmâ el-Mısrî, Safha Beydâ min eyyami şeyhinâ el-Elbânî, s. 19-20.

114 İbr him Muhammed el-Ali, a.g.e., s.29-30., el-Ayzerî, a.g.e., s. 38. 115

Ebü't-Tayyib Muhammed Sıddik Sahadır Han b. Hasen b. Ali ei-Kannevci (ö. 1307 /1890) XIX. y yılda Hint alt kıtasında Hanefi me hebi başta olmak ere fıkıh me heplerine karşı m cadelesiyle tanınan, Ehl-i hadis ekol n n önc lerinden olarak bilinen Sıddik Hasan Han, mezhepleri ilke olarak tamamıyla reddetmenin yanı sıra uygulamada onları s nnete bağlılıkları açısından değerlendirir ve Hanefi me hebini bu açı­ dan en ayıf ve re'ye en fa la önem veren me hep olmakla itham eder. Selefi-Hanbeli geleneğine, hatta Zahiriliğe daha yakın bir anlayışı benimsemiştir. Ayrıntılı bilgi için bk . Abdülhamit Birışık - A. Cüneyt Eren, Sıddîk Hasan Han”, İA, XXXVII, s. 95.

116

Şevkani'nin ed-Dürerü'l-behiyye fi'l-mesâ'ili'l-fıkhiyye adlı kitabı­nın şerhidir. (Bulak 1296; I-ll, Beyrut 1406/1986, 1990; nşr. Muhammed Subhi Hasan Hallak, I-ll, Riyad 1418/1997; 1-11, Kahire, ts.)

Referanslar

Benzer Belgeler

In the initial stage of this study, we will choose the best composition proportion of Chitosan and PC to develop a liposome with high physical stability.. To measure the

Where, PAYOUT (Y) = Dividend per share I Stock Price at end of the year, LEVERAGE = Debt I Total Assets, TAX = Tax I Net profit, SIZE I = Log of Total Assets, MARKET TO BOOK VALUE

bir nevi set mahiyetindeydi. Hazine defterleri Şam’a ait gelir ve gider rakamlarını sunduğu gibi bunların maliye sistemi içerisindeki yerlerini ve coğrafi dağılışlarını

Şam Vilayeti’nde Beylerbeyi Sinan Paşa ve subaşılarının görev yaptıkları dönem içerisinde reayadan suç isnat etmek yoluyla edindikleri maddi kazancın tespitine yönelik

“ve bunlar hakkında onlardan hiçbirine bir şey sorma.” [Kehf Suresi, 22]. Yani Yahudilere Ashab-i

 Avlu revaklarının bir ayak iki sütun bir ayak iki sütun şeklinde olmasıyla, (kuzey Avlu revaklarının bir ayak iki sütun bir ayak iki sütun şeklinde olmasıyla, (kuzey

(Ey gönül kapıcı sevgili! Cafer, kaşın ve gamzenin çekincesiyle ok ve yay taşısa buna şaşılır mı hiç?! Şehrinden ayrıldık işte!) Ahmet Paşa’nın “şehirden ayrılmak”

Bu büyük arsanın ilk zamanlarda, şehir içinde hususî ikametgâhlara mahsus bir mahalle teşkil edeceği düşünülerek, ilk bina ya- panlar, bunun gibi azamî üç katlı