• Sonuç bulunamadı

Bu derece ihmal olur mu?:Atatürk İnkılab müzesine 8 yıldır telefon verilemiyor!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bu derece ihmal olur mu?:Atatürk İnkılab müzesine 8 yıldır telefon verilemiyor!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bu derece ihmal olur mu ?

İ l i l » - » - I— I , £

Atatürk inkılâb müzesine

8 yıldır telefon verüemiyor 1

Gece bekçisi bir yangın başlangıcı ile karşılaşı

-

verse ya ateşi bırakıp telefonlu yer aramağa

çıkacak

,

yahut da kendisi söndürmeye çalışacak

/ ..

Atatürk inkılâbı müzesinden güzel bir köşe: Yukarıdaki fesli resim, Atatürk’ün babası tüccardan Ali efendidir

Şişlideki «Atatürk ve inkılâ­ bı müzesi» ni gezmek üzere içeriye girdiğim zaman t*l müze memuru Ender Karay’ı bir posta müvezzii ile karşı karşıya bulmuştum. Müvezzl, uzattığı bir mektubun teslim alınmasını istiyor;. Ender Ka­ ray da «nasıl olur?» diyerek iti­ raz ediyordu.

— Nedir bu mektup? dedim Kime gelmiş?..

Üzattılar. Bir de ne göreyim ki, Gazi Mustafa Kemal ismi­ ne, «Şişlide Halâskâr Gazi cad­ desinde» adresi ile müze ittihaz edilmiş olan bu evin kapı nu­ marası da kaydedilerek yazıl­ mış bir mektup!..

Sarih surette yazılmış isim ve adres üzerine gelen bir mek­ tubu, başka bir şahsın alamı- yacağı gayet tabiî idi. Hele o şahıs ölmüş olursa, mektubun ancak kanunî varisi tarafından alınabileceği posta müvezziine anlatıldı ve mektup geri gitti...

Atatürk’ün öldüğüne

inanmıyanlar

Atatürk’ün vefatı üzerinden 12 sene gibi hayli uzunca bir zaman geçmiş olmasına rağ­ men, isim ve ev adresi ile mek­ tup gelmesini, bu mektubun Bakırköyden postaya atılmış olduğunu açıklarsam elbette ki garip bulmaz, Bakırköy Emrazı akliye hastanesi müdavimle­ rinden biri tarafından yazıldı­ ğını anlamakta güçlük çekmez­ siniz...

Evvelâ pek garip gördüğüm bu hâdiseyi, müze memuru Ender Karay: «Gediklilerden birinin marifeti!» diye vasıf­ landırdı ve dedi ki:

«— Otuz, otuz iki yaşlarında bir adam var. Bu adam zaman zaman müzeye gelir, «Ben Ata­ türk’ün oğluyum.» diyerek uzun uzadıya konuşur. Bu adama göre Atatürk ölmemiştir, teb­ dili kıyafetle gezmektedir. Bir de ihtiyar kadın var. Bu da bi­ ri tarafından borç olarak alı­ nan parasını, Atatürk’ün iade ettireceğinden bahseder. Ve her gelişinde — ki ayda bir iki de­ fa uğrar — : «Atatürk hâlâ gel­ medi mi? Benim paramı iade ettirecekti!» diyerek

şayet'Ata-t*J — Müzede gördüklerime ait yazılar AKŞAM’ın 31 ağus­ tos, 1 eylül tarihli nüshaların­ da çıkmıştır.

türk eve gelirse derhal kendisine haber vermemizi sıkı sıkı tem­ bih eder ve gider. Müzede bu iki kişiye «Gedikliler» ismini verdik. Her halde mektup gön­ deren de o iki kişi gibi vaktile Akıl hastanesine girmiş ve za­ rarlı olmadıkları için serbes bı­ rakılmış zavallılardan biridir.»

Müzenin mühim

bir eksiği

Akıl hastalarından zararsız­ ları ne ise... Fakat günün bi­ rinde akimdan zoru olanların müzeye zarar verebileceğini dü­ şündüm. Meselâ, «Atatürk bunu bana hediye etmişti.» deyip sa­ lonlardaki hâtıra eşyalardan birini zorla alarak kaçmak is­ teyen...

— O vakit ne yaparsınız? de­ dim. Tabiî hemen telefona sa­ rılır, en yakın karakoldan po­ lisi istersiniz değil mi?

Muhatabım acı acı güldü. «— Hangi telefonla...» —... Telefonunuz yok mu? «— Maalesef... Müteaddit de­ falar müracaat ettik; yazdık, çizdik... Müzeye bir telefon çok görülmüş olacak ki verilmedi, bir türlü verilemiyor!»

«Atatürk ve inkılâbı müzesi» için telefon ne mühim bir ek­ siklik...

— Gece bekçiniz bir yangın başlangıcı ile karşılaşsa hemen telefon açıp itfaiyeyi haberdar edemiyecek demek?

«— Öyle ya... Allah vermesin böyle bir şey ile karşı karşıya kalsa bekçi, ya ateşi kendi ken­ dine söndürmeğe çalışacak, ya­ hut ta ateşi bırakıp telefonlu bir yere kadar koşacak...»

Nüfus cüzdanlarına, madal­ yalara, meşhur kahve rengi kalpağına, müşir üniformasına, saçma, Sivas kongresinde giy­ diği simokine varıncaya kadar Atatürk’e ait pek çok kıymetli hâtıraları ve bir daha yerine konmasına imkân olmıyan eş­ yaları içinde toplamış olan bu binaya açılış tarihi olan 1942 denberi hâlâ bir telefon verile­ memiş olması ne acı!..

Nüfus cüzdanları

ve bir köşe

Güzel bir köşe tanzim edil­ miş. Burada Atatürk’ün Selâ- nikte doğduğu evin bir yağlı boya tablosu, Atatürkün annesi ve hemşiresi ile bir resimleri var. Yine bir resim var ki bu, hemen hemen hiç bir yerde gö­ rülmemiştir: Atatürkün babası Ali Rıza efendi. Yan tarafta da Atatürkün Lâtife hanımla yan yana bir resimleri asılı... Bu re­ simde Atatürkün başında, şimdi müzede görülen kahverengi kalpak vardır.

Resimlerin altında, duvara davanmış bir camekânda da Atatıirke «Ankara hükümeti ta­ rafından verilen ilk nüfus kâ­ ğıdı» görülmektedir. Arap harf­ lerde doldurulmuş olan tek va­ rak halindeki bu nüfus kâğı­ dında şunlar yazılıdır;

Boy: Orta, Göz: Mavi, Sima: Buğday, Alâmeti farikal sabite: Tam. Vilâyeti: Ankara, Kazası:

Ankara, Mahalle ve kariyesi; Hacı Bayram Veli ma hailesi. Mesken numarası: İtiî'T, isim ve şöhreti: Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Pederi isini: Tüccardan Ali efendi. Validesi ismi: /.übeyde hanım­ efendi, Taıih ve mahalli velade­ ti: Selanik 1296, Milleti: İslâm, Sanat ve sıfat ve hizmet ve in­ tihap salâhiyeti: Türkiye Bü­ yük Millet Meclisi Reisi ve Baş­ kumandan. Müfeehhil ve zevcesi müteaddit olup olmadığı: Mii-cerred.

Bu a rap harfierile yazılı olan nüfus tezkeresi sonra Türk harfleriyle yazılarak bugünkü defter şeklinde olanları i!e teb ­ dil edilmiş.

Türk dili ve h a rf

inkılâbı köşeVri

Bir salon, baştan aşağıya harf inkılâbı ve Türk diü faaliyetine ait hatıralarla dolu... Atatürkün cebinde taşıdığı minimini bir defterin koparılmış yaprakları da burada görülmektedir. Ata­ türk, kendi el yazüarile bir çok kelimelerin bulunduğu bu defter yapraklarından aıı'aşılı- yor ki her gittiği ve oturduğu yerde güneş dil teorisi mevzu­ unda hayli uğraşmış. Hattâ, o sıralarda Kızkulesi parkı ga­ zinosunda imtihana çektiği Üs­ küdar kaymakamı Lütfi Aksoy'a da bu mevzuda suaiier sorduğu, masanın üstündeki beyaz ke­ ten örtüye kopye kalemi ile yaz­ dığı kelimelerden anlatm akta­ dır. Camii bir çerçeve içinde muhafaza edilen bu masa ör­ tüsü üstünde bir kaç .ar.t d e

bardak altı izi görülmektedir. Kelimelere gelince: Atatürk bir «Allah» yazmış. Sonra bunun altına bir «Alla» kelimesi ilâve etmiş. Kenarına da şunları yaz­ mış: «Kallak xHailak;:-İT>. Bun­ ların az ilerisinde de anıp harf­ lerde bir «Dıhg» kelimesi g ö ­ rülmektedir: «Dil yazdıktan sonra ayni örtünün bir yerine de «Keser+ye+Kusur« kelimele­ ri yazmış, bunların altında çiz­ giler ve oklarla bir -takım işa­ retler yaptıktan sonra «Kasır» kelimesi üzerinde durmuş.

Bir köşesinde 6.7.Ö35 tarihi bulunduğuna göre bu masa ör­ tü «Atatürkün Kızkulesi par­ kında Lütfi Aksuyu imtihan için» kullanıldığı örtüdür.

AtatürSün. Türk harflerini nasıl kurduğunu da yine 0« müzede mevcut not defteri yap­ raklarındaki kelimeler gayet açık ve güzel anlatmaktadır.

Burada Atatürke ve Atatürk inkılâbına ait her hatıra var, yalnız bir şey yok; telefon!..

Cemaleddiıı BİLDİK

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tablo 1’de koroner arter hastalığı için düzeltilebilir ve düzeltilemeyen risk faktörleriniz verilmiştir.. Koroner arter hastalığı için

eğitim kurumlarında çalışan tüm personel ve öğrencilerin hijyen kuralları konusunda bilgilendirilmesi gereklidir. 2-Bu önlemlerin alınması için sağlık

In view of these results, we suggest that 1 and 2 can induce apoptosis in HeLa cells and that activation of caspase-3 may provide a mechanistic explanation for their

Both compounds can inhibit the growth of HeLa cells, but EGCG had lower cytotoxic effects in normal cervical fibroblasts than did PAG.. Moreover, pretreatment with a

This study aimed to investigate the effects of the square field size and distance to the isocenter on the neutron contamination emitted by an Elekta Versa HD medical linear

a) Okulun ilk yıllarının çocukların kendi zihinsel kapasitelerini geliştirmeleri açısından önemlidir ve öğrencilerin kendi yetenekleri ile ilgili

24 Develi kazasının Taşhan köyüne iskân olunmuş olan Aydınlı aşiretine bağlı 13 hanenin yanısıra bu aşirete bağlı 40 hane de kışlak olarak Adana