»SaMfe ! 4f—
ISTANBULU DOLAŞIRKEN
Burası devrin merkez kumandanı Sadettin
Paşanın konağı İdi, buranın civan civan
Çerkeş cariyeleri, bunlardan mürekkep
incesaz ve orkestra takımları vardı.
Yazan: Sermet Muhtar ALU S
Şimdiki Evkaf Müdüriyeti binan 1908 yılının 23 temmuzundan
evveldeyiz. Divanyolundan Si- lâhdar mektebi sokağına yolunuz düşmüş, kırk, elli adım yürümüş- sünüzdür.
Sağdaki yüksek duvarlı kârgir binanın inik kafesleri arkasından Siy gıy keman, zımbtr zımbır ut, tıngır tıngır kanun, dümtekâtek tef sesleri...
İncesaz, fakat fasılda değil. Me- yanları, nakaratları tekrar tekrar atıflarından belli ki meşkediyor- iar.
Biraz sonra dönüp yine ayni noktadan geçmişsiniz. Lahavle!.. Curcunalt (Küçücükten bir yar sevdim, fiveli cilveli) kantosu derken istop ve bir Ermeni kadı nı ağzı:
— Salt çeğneme değil, ayak atifima dikkat et ciğcrigt
A !.. Aktris föhretfiar Şamram Hanımın ta kendisi...
Olur a, başka bir gün o çalgı, çağaneli yerin önünden geçmeniz yine nasipmiş. Bu sefer de tara- ram tararam boru, düt düt flüt, bart bart bombort, dan dan da - v u l...
Müzik, fakat konser vermiyor. Bir melodiyi kaç kere yenileme - (erinden anlaşılıyor ki, ekzersiz - deler. Ve bu defaki dönüşünüzde orkestra şakrak bir havaya giriş miş, billûrî bir şada: (C ’est la danse nouvelle) nağmesini tut - turmuş, bir gümbürtüdür gidiyor.
O zamanın çok rağbetteki (Ma- çiç) i ile dansedilirken birdenbi re yine istopcr. Aşikâr ki, bu da şantözlük ve dansözlük talimi.
Sabrınızı tüketrniyeyim: Dedi ğim kârgir bina, devrin Merkez Kumandam Sadettin Paşanın ko nağı ve şimdiği İstanbul Evkaf Müdüriyetidir.
Konağın civan civan Çerkeş cariyeleri, bunlardan mürekkep incesaz va orkestra takımları, kan toculan, rakkaseleri, şantözleri, dansözleri, perdeli ve kulisli ti - yatro sahnesi ve paşanın her ak- fam baş koltukta bunları seyre varışı yedisinden yetmişine ka - dar her İstanbullunun dilindeydi.
Gerek alaturka, gerek alafran ga cihet için memleketin en namlı sazende ve müzisyenlerinin, kan to, raks, şan ve dans için de Şam ram. küçük Eleni Hanımlarla frenk kırması matmazellerin dol gun maaşlarla hocalığa geldiği nakledilip dururdu.
Rivayetler boş lâf değil. Şeh - remini Rıdvan Paşanın kızına yaptığı Göztepedeki fevkalâde
düğünde bulunan l* J ve kafileyi orada gözlerile görenler hâlâ an lata anlata bitiremelzer.
25 mi, 30 mu peripeyker mer mer antreye sıralanıvermiş. Baş - lnrında kırmızılı mavili, klaptan işlemeli kalpak; sırtlarında mavi blûz üstüne kırmızı atlastan çep - ken; altında ayni kumaş ve renk ten şalvar.
(Hamidiye marşı) ile siftahı müteakip, gelsin opera parçaları, senfoniler, valslar; ardından dans h avaları... Parti mayna olduktan sonra hicazdan taksim, peşrev, şarkılar. Onun da arkasından kanto ve şıkır şıkır...
Bilmem sahi, bilmem yalan, paşanın bu gidişatının kilükali mucip olduğunu Abdülhamide çıtlatan olmuş. (Etliye sütülye karışmıyor; gözü tok; varsın key fine baksın ) cevabını almış.
Cevap aykırı değil. Adamcağı zın, birçoklan gibi tnahlûlden çiftlik ve akarlar sızdırması, köşk ler ve yalılar kurdurması yok. Yalnız biraz ehli zevk işte...
Mehmet Sadettin Paşa 1865 de Harbiyeden piyade mülâzimi çı - kanlardan. 1839 daki Nezib mu harebesinde Mısırlı İbrahim Pa - şaya mağlûp olan ordunun ku - mandanı Çerkeş Hafız Mehmet Paşanın da oğlu.
Sadettin Paşa, İzmit redif liva sı iken Hassa birinci fırkası ve İs tanbul Merkez Kumandanı Kâ - zım Paşanın [**1 Hicaz demir yolu inşaatına tnemuren Şama, â- deta nefyedilmesi üzerine yerine getirilmiş, 1900 yılında Müşir ve yaveri ekrem payelerine ermişti.
[ * ] Köşk, şimdiki Erenkö Kıs lisesidir.
[ * * ] Büyükadadaki lsplandit pşi as otelini yaptıran.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Ta h a T o ro s Arşivi