• Sonuç bulunamadı

Başlık: DOKUZUNCU YÜZYıLA AıT «KtTAB AL-HAYL VAL-BAYTARA» ÜZERıNDE BİR İNCELEMEYazar(lar):ERK, NihalCilt: 8 Sayı: 4 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001900 Yayın Tarihi: 1961 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: DOKUZUNCU YÜZYıLA AıT «KtTAB AL-HAYL VAL-BAYTARA» ÜZERıNDE BİR İNCELEMEYazar(lar):ERK, NihalCilt: 8 Sayı: 4 DOI: 10.1501/Vetfak_0000001900 Yayın Tarihi: 1961 PDF"

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A. U. Veteriner Fakültesi Veteriner Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü Doç Dr. Nihai ERK

DOKUZUNCU YÜZYıLA AıT «KtTAB AL-HAYL VAL-BAYTARA»

ÜZERıNDE BİR İNCELEME

NihaI ERK

(2)

nunain bin Ishak başkanlıg'!nda tercilinelerin devamını teşvik etmiştir". Bu çag-dlililim adamlarına ve tercüme yapanlara çok yüksek para-lar ödenniekte idi.. Durant5 Merriun'~n Hunain'e tercüme ettig-i kitap ag'!rlıg'!ndaaltın ödemek suretile' hazineyi bile tehlikeye soktug-unu yaz-maktadır.

9 ncu yüzyıldan itibaren islfm;.dünyasında ilimIer, dahaönceleri ile-ri gelişmeler olan Yunan, Hint ve Iran medeniyetleile-rinin ulaş.tıg'!sevi-yenin üstüne, bunları temel tası edinerek yükıselmekteydi. İlimler ta-,

.

rihinde 9 uncu yüzyıl deninee akla önce islam medeniyeti gelir.

Sar-ton6 her ne kadar Batıda Caroligian rönesans kendini göstermekte

idiy-se de islam ilim hareketleri ile mukayeidiy-se edilerniyecek kadar zayıftı

demektedir. Yazar bunun sebebini şöyle izah eder: «Batı yavaş yavaş

eski Yunan bilgi kaynakları ile ilgiyi kaybetmiş.ti. Böylece daha önce Yunan dünyasında varılmış olan sonuçları bile y~niden, yavaş yavaş

olarak araştırıp bulmak zorunda kalmıştır. Zaten Yunan ilmi hiç de

zannedildig-i kadar süratle gelişmiş olmayıp birçok yüzyılların sonunda yüksek durumuna ulaşabilmiştir. Hatta ondan önce ne kadar uzun za-man isimsiz hazırlık devresi geçirdig-inibilmemekteyiz.» Halbuki islam rönesansı daha önce dünyanın başka başka yerlerinde kaydedilen iler-lemelerin parla;k bir devamıdır. İşte bu yüzdendir ki islam medeniyeti çag'ında ilimler dört yüzyıldan fazla bir süre için mutlak bir üstünlük gösterir.

Veteriner hekimlik biyoloji ve tıp ilimIeri yanında aynı şekilde da-ha önceki bilgi temellerine dayanarak Batıya nazaran çok ileri bir ge-.lişme istidadı göstermiştir. Hatta Leclainche'e7 göre 5 inci yüzyıldan

12_inci yüzyıla kadar islam memleketlerde veterinerlik, tarihinin en

parlak devirlerinden birini geçirir. ,

Biz daha önce 12 ve 14 üncü yüzyıllara ait 'çok tanınmış islam vete-riner yazarlarının eserleri8'9 üzerinde çalışmıştık. Bu defa daha eski ve bu yazarların sık sık bahsettikleri 9 uncu yüzyılda yazılmış olan Hızam'-...ın veteriner hekimlig-eait kitabı üzerinde kritik bir inceleme yaparak bu yüzyılda islam veterinerlig-inin eskilerle olan münasa'beti ve yenilikleri-ni açıklamag-açalıştık.

4 İbid., 583.

5 W. Durant, The History of Civilization, The Age of Faitih, Simon and SclıuSo'

ter,. New York, 240, 1950.

6 Sarton op. cit., 549.

7 E. Lectainche, Histoire de la Medicine Veterinaire, Office du Livre, Touloı1se,

112, 1936.

8 N. Er:k, A. Study of the Veterinary Section of Lbn al-Awwam's «Kitab al

Falli-ha», M.S.U. Veterinarian, No: 1, 42,1960.

9 N. Erk, İslam Medeniyeti Çagmda Veteriner Taba:bette Gelişmeler ve

(3)

KİTAB AL • HAYL VAL • BAYTARA

Smith Lo yedinci yüzyıldan itibaren arap dilinde yazılmış veteriner konusunda kitaplar bulundugunu bildirmekte ise de yazarlan ve için-dekiler hakkında hiç bir şey 'bilinmemektedir. Ge11.eSmith 11 Hızaro'ın

ça~daşı Hunain bir Ishak'ın Bizans veterinerlennin yazılarındar. fay-dalanarak 'bu konuda bir kitap yazdı~nı da bildirmektedir. Halbuki Sartonl2 Hızam'ın yazılannın veterinerli~e ait ilk arapça kitap

cldu~-nu kabul etmektedir. Ritterl3at teııbiyesi hakkında kitapların en

eskisi-nin Abbasi halüesi Mütevekkil'in imrahoru Ibn Ahi Hazzam Huttali ta-rafından yazıldı~ı ve yazarın Türk olması ihtimalinin bulunclu~u bil~irmektedir. Abbas!. saraylannda Türklerin önemli görevler almış üımalan ve atçılıkta di~er milletlerden daha ileri bulunmalan Hızaro'ın Türk olması ihtimalini artınr. Kurdo~lut4 ise Türk odu~u yazmakta dır. Di~er yazarlara göre Hızam 'halife Mütevekkil zamanından sonra yaşamıştır.

Brockelmann'als göre M.b.a. Yu. Yaqiıb b. ahi Hizam al-Huttali

(hic-ri 251 - miladi 865) K. al-Furusiya wasiyat al-hail adı ile hipolojiye ve k. al-Hail wal-baitara adı ile de veterinerli~e ait kitaplar yazmıştı1". Ge ne Brockelmannl6 Nasır ad-Din Abu aL. M.b. Abi Yusuf Yaqub b. Islaq

bin ahi Hizam al-Huttuli'nin halife Mutasım zamanında (251/86'5) Stallmeister (imrahor) ve yüzbaşı rutbesinde bulundu~u ve 279-89/ 892-902 yılları arasında halife olan Mutadid (Mutazid) zamanında im-rahorlukla görevli oldu~u yazmaktadır. Aynı zamanda Hızam'ın eser-lerinden k~ al-Hail wal~baitara'nın Paris (?), Viyana, Bankipore'da arap-ça nüshalanmn; farsça tercümesinin Leidende ve eski Osmanlıcaya tercümesinin de Fatih Kütüphanesi 3535 No: da bulundu~u bildir. mektedir. Bizim üzerinde çaIıştıgımız bu nüshadıf. Yalnız 865 de ha-life Mutasım de~il Mustain iktidardadırl7•

Sarton'alS göre, ise yazarım ız halife Mutazid (892-902) zamanında

Ba~datta yaşamıştır.

Lo F. Smith, The Early History of Veterinary Literature and its British Deve-lopment, Bailliere, Tindall and cox, London, vol I, 58, 1919.

11 Ibid., 59.

ıı Sarton, ap. cit., 610.

13 H. Ritter, Ata Binmek Ok Atmak, Türkiyat mecmuası, cilt 4, 45-47, 1934.

14 F. Kurdağlu, Türk Ziraat Tarihine Bir Bakış, Devlet Basımevi, İstanbul, 26,

1938.

LS C. Brockelmann, ~~schichte der Ara,bischen Literatur, E. J. Brill, Leiden. Band I, 282, 1943.

16 !bid., supp', 432.,

17 K. V. Zettersteen, Abbasiler, İslam Ansiklopedisi, Milli Egitim BasımevI,

İs-tanbul, 1950.

(4)

Leclainche19 ise önemli bir hata yaparak yazarımızın babasının

ha-life Mutazid zamanında yaşayıp eserini 695 civarında yazdı~ı

bildir-mektedir ki bu tarihin 895 olması gerekbildir-mektedir.

Hızam'ın yazmış oldugu kitaplar farsçaya, memluki diline ve eski Osmanlıcaya tercüme edilmiş; fakat bugüne kadar di~er arapça riner eserlerinin aksine, Batı dillerinden birine çevrilmedi~inden

vete-riner tarihçileri tarafından incelenmemiştir. İnceledi~iz kitapta

ya-zar babasının halife Mütevekkil {847-861)zamanında yaşadı~ı, hatta

halifeye bir at hediye etti~ini bildirmektedir. Bu durum Brockelrnan ve

Sarton'u do~rulamaktadır. Kitap İstanbul Süleymaniye kütüphanesi

Fatih kısmında 3535 numarada kayıtlı bulunmaktadır. Yazarın milliye-tinden bahsedilmemektedir. Kitabın ilk sayfasında «Bu kitap Muham-med bin Hızam'dan tercüme olunmuştur» denmektedir, fakat tercümeyi

yapanın ismi ve zamanı bildirilmemektedir. İstinsah tarihi 943/1536

olup müstensihi Veli bin Ahmeddir. Kitap 20X30 boyunda 314 sayfadır.

Kitapta asıl bahislere girilmeden atın en şerefli hayvan oldugun-dan, at beslemenin, tımar etmenin büyük sevabınoldugun-dan, sakatlamanın gü-nah derecesinden uzun uzun baJhsedilmiştir.Bundan sonra Hızam

şöy-le deİı~ektedir: «Atların hastalıklarına işitti~ her ilacı denedim,

ev-velce yazılmış kitaplarda bulduklarımdan faydalandım ve bu kitabı otuz

bab olara~ yazdım. Atların doguştan ve do~dan sonra olan

ayıpları-nı yazdım ve gördüm ki katır, eşek ve deve harpte lazım oldugundan onların dertlerini, ilaçlarını ve nihayet sı~r ve koyununkileri de yaz-dım.». Kitaptaki 30 babın başlıkları sıra bildirilmiştir.

1 nci bab : Atların dişleri hakkındadır.

Tay do~duktan 5 gün sonra alt çenede 2 ön diş çıkar bunu takiben yukarı 2 diş çıkar. Bunlara şaya derler. 2 aylık olunca üstte ve altta ikişer diş daha çıkar. Bunlara rubaiyat denir. Tay 8-9 aylık olunca 12 dişi bulunur. Son çıkan dört dişe kavarih denir. Atlar ot yemek için ön dişlerini kullanır, arpayı azı dişleriyle yer. Bu babda atların dişleri hak-kında çok eksik fakat do~ru 'bilgi verilmiştir.

2nci bab: İyi atın vasıfları; at, katır ve eşe~ donlan.

Atta üç şey: Ku1a~ boynu ve 'budu uzun; üç şey: Beli, buka~ı~

ve sa.~rısı kısa; üç şey: Karın, burun deli~i ve gö~s küçük; $ı

bü-yük, yelesi ve kahkülü ,gür ve yumuşak, iki taraf kaburga.Iarı arası geniş 0lmalıdir. Boynun yuvarlak olması ayıptır. Gö~s dar, dirsekler yakın oh.'rsa yürümesi iyi olur. Derisi kemi~e yapışmış, sa~rısı yüksek, budu yassı, büyük ve uzun olmalıdır. Defekasyonda kuyrugunu dikmek iyi alamet~'i.r.Kuyruk uzun, butların içi etli olmalıdır.

(5)

tir, mersin, mersun

=

kasar leban

=

belde

=

mürfekan

=

aküve

=

ican

=

havran

=

tayyıbe

=

maican (? )

=

eşgar

=

atlep müşür

=

,

KİTAB AL - HAYL VAL _ BAYTARA

Bu b~.'"ıınson kısmında eşeklerin donlarından'bahseder, sonra gene atlara geçei 'k ya~z, doru, kula, kır, al donları ve nişaneleri çok çeşitli isimlendirereı'.. etrafhca .anlatır,

3 üncü bab: «Atların azası beyanındadın> başlı~nı taşır,

Bu babdR atlarda vücudun bölgelerine verilen isimler

zikredilmiş-burun

boyun dibi (Arapea ve Türkçe baytarnamelerde te-tonoz hastaIıgına kasar denmektedir),

gögüs gögüs,önü dirsek kuyruk dibi

dişide perine bölgesi reetum

literus anlaşılamadl, hivye

saıhan - solea ungulae kaziban .. çataI (?)

Hızam burada bir kaç satırla, çeşitli hayvanlar hakkında filolojik kitaplar yazmış olan arap bilgini Şeyhül AsmaFo den faydaıandı~nı zikretmiştir,

4 üncü bab: At terbiye etmek hakkındadır,

Ata iyi muamele etmek lazımdır. İki yaşından itibaren binilir, ıyı beslenmelidir. Dört yaşından sonra agır işlerde kullanılır ve devamlı idman gerektir. Çeşitli fena huylan sayar ve bunların iki ayda düzelti-lebilecegini yazar, İyi at cengi sevmelidir, Hızam burada ata biniş şekil-lerini uzun uzun anlatmaktadır, Harp için atların hazırlanması, at üs-tünde ok atma yolları çok etraflı tarif edilmiştir, Atların sekiz çeşit yürüyüşü vardır, Gemler rahat olmalı, dama~ vurmamalı, dar ve kısa olmamalıdır, Yulardan da bahseder, Binici acemi olursa at güçlük çe-ker, Çok kamçı vurulursa itaatsiz olur.

Atların fen? huvla~ı: Isırgan at insana saldırır. Tepken at, eşek ve katın aşmak isteyen aygır kusuruludur. Bunlara karşı çeşitli çareler bildirilmektedir. lsırgan atın" dişle.ri delinir, tepen at demir kapıya ya-k:n baglanır. Çok sık aşmak isteyen aygır da yüz katır içine ,bagolanınak suretile hatalar düzeltilmege çalışılmaktadır. Deveden veya

(6)

tan korkan atlar için de tedbirler yazmıştır. Atlann kuvvetini artırmak için 4 yaşından sonra kum torbası bag-Ianarak gezdirilir. Bu arada Ho-rasan atlannın çok kuvvetli olup harpte yaralara iyi dayandıklarını da yazmıştır.

5 nci bab: Yarış atı yetiştirmek hakkındadır.

At semiz olursa iyi koşamaz, zayıflatmak lazımdır. Meydanda koş-turulur, karnı incelmelidir. At ya~lı deg-nadaleli olmalıdır.

At koşarken ayakları biraraya toplanırsa kuvvetine ve iyi

koştu-g-una, ayaklannı açarsa zafiyetine isarettir. Ön ve arka tırnaklannııi

"

.

arası 6 zira (eski bir ölçü, bugün 75 cm. ise de eskiden daha kısa oldu-g-utahmi~ edilebilir.) olursa iyidir, daha çok olursa daha iyi; 4-6 zira olanlar iyice, ondan aşag-ısımakbul deg-ildir. Sakin görünen atlar hır-çınlardan daha iyi koşar.

6 ıncı bab: Atlarda ayıplar.

Dog-uştan (congenital) ve sonradan olan ayıplar; alış ve satışda durum ..

At satın alınırken dikkat edilecek noktalar: Peygambere göre al ve kula donlu atlar iyidir. Üç ayag-ısekili, sa~ ön ayag-ısekisiz olmalıdır. At alırken evvela "dişlerinebakılmalıdır. Gövde'de önemlidir. Bacaklar uzun, sa~~amve ayıpsız olmalıdır. Atın bmakları da sag-Iamve kusur-suz olup nefesi dar (solugan ?) olmamalı ve binicisine itaat etmelidir.

Bazı ayıplar zararsızdır. İki kulak arasının açık olması, kulakların yatık ve göze-yakın olması çirkinlik yapar. Çakır gözlülük, kist dermoid bulunması, kişnemek gibi ayıplardan da ba:hsetmiştir. Bazı ug-ursuzluk alametlerini saymıştır. Bacak ve ayaklardaki ayıplara önem vermiştir. Paytaklık, sfinkter gevşekli~i, elephantiasis (lymphangitisler), ayag-ıdik olmak, incikteki exostose'ler, igromalar, tendinitis, keap (?), molet, tır-nak çatlaklan, form, X bacaklılık, testislen büyük olmak, monorchi-dism, baras (vitiligo?, albinismus? trichophitosis), eski arpalama ve to-puk çalması atın de~erini azaltan ayıplardandır.

Katır ve deve satın alınması: Devenin ayaklan sa~lam, boynu, ba-şı büyük. gözleri hastalıksız, karnı geniş ve di~er ayıplardan salim ol-malıdır.

Katır atla bag-Ianırsaatın adetlerini ög-renir.Anası iyi kısrak olma-lıdır. Katınn boynu"uzun, karnı büyük olmaolma-lıdır. Bu babın sonunda Hızam Buhara atlannı över.

7 inci bab : Ug-urluve u~rsuz nişaneli atlardan bahseden bu

(7)

KtTAB AL _ HAYL VAL _ BAYTARA

8inci bab: Damızlık atlar hakkındadır.

Kısragın sagrısı ve ön bacakları (?) kısa, iki baCa~n arası dar lmalıdır. Dogumdan yedi gün sonra kısrag-ın içi temizlenir ve kızgın-ık gösterir. Eger gebe kalmazsa yirmi gün sonra tekrar kızgınlık gös-erir. Gebelik süresi 11 aydır. Gebe kısrag-ın bakısları tiz olur, dikkat-. yürür, aygır aşmak isterse )lırakmazdikkat-. Kızgınlık ilk baharda olur. On sraga bir aygır verilmelidir. Aygırın tırnagı saglam, geniş ve koyu enkli olmalı, ayıpları bulunmamalıdır. Aksi halde yavru da ayıplı olur. ızam bu babda çok dogru bilgi vermiştir. Yalnız dogacak yavrunun, insiyeti için kısragın önce sag memesine süt gelirse erkek, aksi halde işi olacaktır şeklinde batıl inançları da yazmıştır.

Bu babın devapıında Hızam tedavi usullerine başlamıştır.

Atın ve yund (kısrak) un içini arıtmak (purgasyon) için eşek hı-arı (Eoballium elaterium, Anclıusa tinetoriaFl kurutulur, dög-ülür,

tron (bicarbonate de soude) karıştırılıp verilir veya kuru yonca tuz-su ile ıslatılıp üç defa yedirilir.

Rahim agrısına (metritis ?) eşek hıyarı, natron ve tuzlu su ile la-aj yapılır.

Gebelik sırasında: yavru fesada gelirse (güç dogum veya gebelik rızası) çok fenadır. El rahime sokulmalı yavrunun ag-Zltutularak çıka-ılmaga çalışılır (extraetion force). Başarılmazsa şaraplı ilaç verilerek avru atılır. Güç dogum için bir de dua yazılmıştır.

Prolapsus uteri'de kısragı arka üstü yatırıp, rahim sıcak su ile ıkandıktan sonra yaglı mazı ve şarap dökülür, yavaş yavaş içeri iti-r soniti-ra vulva i'biti-rişimle dikiliiti-r, dikiş yeiti-rleiti-ri tekiti-raiti-r şarapla yıkanır.

ızam ibrişim yerine keten iplig-i tavsiye etmektedir. Dikiş olarak mü-ferrik dikiş tarif edilmiştir. Uterusun geri çıkmaması için vulva üze-ine bir kavuk baglanarak tazyik edilir ve üç gün bırakılır. Hayvan iyi eslenmelidir. Zayıf kısraklarda prolapsus uteri daha kolay meydana elir.

Hafif metritis ve vaginitis olaylarına sütıü iHiç tavsiye eder. Bu 'babda Hızam'ın 1100 yıl önce sonuç alabilecek tedaviler tatbik. ttigi görülür. Eski Yunan ve Bizans veterinerleri dogum bahislerine erektigi kadar önem vermemişlerdir. Bunl~rdan yalnız Chiron22

(ya-ut Hieron, mitolojik Chıron olmayıp M.S. 4 üncü yüzyılda yaşamış-r.) prolapsus uteriden bahsetmişse de fazla bilgi verilmemektedir.

Kitapta geçen Türkçe ve Arapça bitkilerin latince karşılıkları Armenag K. Bedevian, Illustrated Polygottic Dictionary

0$

Plant Names. Angus Papazian Presses, Cairo, 1936.da bulunduğu takdirde yazılmıştır.

SmiUı. ap. cU., 52.

(8)

Hızam'm vulvayı tazyik için kavuk kullanması da enteresandır. Bu b" lfunde yazarımızm orijinal oldu~nu söylemek yalnış olmaz.

9uncu bab: Atın ba~ında olan hastalıklar ve tedavileri.

Ikas; dimag-da olan bir hastalıktır denmişse de semptom verilm dig-inden anlaşılamadı. Bazı ilaçlar buruna dökülmek suretile tedav yapılmaktadır.

i Titreme; gene bir beyin hastalıg-ı(?), hayvan titrer, yere dürer

ag-zındanköpük gelir: Eşek hıyarı ve natronla ilaç yapılır.

Hunan; atın gözlerinden yaş gelir, burnundan irin akar. Harda (Brassica alba) ile ve dig-ermaddelerle ilaçlar yapılır.

Sudan; hunan gibidir, baş ve gözlerin yanları şişer. Kuru', ya

marsali ve cildi şekilleri vardır. '

Yaş şeklinde; burundan su akar, iyileşe~ilir. Mafsali şekil; iyile, mez. Deri şekli; çınanlar ve başlar hasıl olur, iyileşmez. Bazı ilaçlar tav siye edilir.

Burada Hızam, Bizans veterineri Apsyrtus'a sadık kalmıştı

SmitJh'e23göre Apsyrtus malleus adı altında bu dört hastalıg-ı veya ayn hastalıg-ın.deg-işik,şekillerini toplamıştır. Yaş şekil, her hangi bir k

taral hastalıktır. Mafsali şekilde burunda akıntı da bulundugunda

ozoena veya akcig-ergangreni olabilir. Kuru şekil pneumonia veya pl urasia'dır, anthrax da olabilir. Deri şekli ise deri ruamı, az bir ihtimal le de di~er 'lymphangitis'ler olabilir.

Şakika (?); at gözünü yumar, burn~ndan sular gelir. Sirkeli ilaçla

yapılır.

Baş ag-rısına suab (?) denilen otla tuz karıştınlıp atın burnuna. ü

lenir. Birkaç türlü baş ag-rısıanlatılmıştır. Bu durumda attan kan alı

, . mamalıdır.

Cünun (?) a benzer 'bir hastalık ismi altında şu tarif yapılmakt

dır: Hayvanın ayakları dolaşır, sıçrar. Hızam bunun tedavisinin bulu madıg-ını;.fakat karanlıkta bag-Iamakgerektig-iniyazar.

Başda fare hastalıg-ı (saccus aeroforus'un tmypani veya pyemisi koterizasyon ve tuz konmak suretile tedavi edilir.

Kula~ta' hastalık (otitis ?); kulaktan bal gibi bir sıvı akar keres te tozu ve bal karıştırılıp kulag-akonur.

Sa~ırlık; hayvan kendisine görünmeden seslenildikte işitmezse s

~ırdır. Do~ştansa tedavi edilemez. Sonradan olan sa~ırlı~a bazı sirke

li ilaçlar ögüt v~rir veya sı~~r yağını kula~a sürer.

(9)

KİTAB AL - HAYL VAL _ BAYTARA

Atların başlarında olan bazı anlaşılmaz agrılar tarif ettikten sonra ızam göz hastalıklarına geçer. Gözde tırnaga bepzer nesne (kist der-oid); hayvanın yürümesi bozulur. Kesilip alınarak tedavi edilir.

Göze ak düşmesi (keratitis); hurmai berri (Phoenix sylvestris) kirdegi .dögülür, göze püskürtülür. Bundan sonra birçok ilaçlar tarif tmektedir. Çok kısa semptomlarla birbirinden kOlaylıkla ayrılamıya-ak göz hastalıkları anlatılmıştır. Hızam bu arada Aristonun ismini aydederek bir tedavi metodundan bahsetmiştir. Zaten eski Yunan eterinerleri göz hastalıklarına çok önem vermişlerdir24.

H~an (pharingitis veya bogazda apse?»; şiş büyük olursa at öle-ilir, içerçle olursa yem yiyemez, yemler burnu"ndan gelir. Şiş dışarda

edelinir.

Gemden agızda iltihap olursa hatmi ile ilaç yapılır. Fazla diş bu-ndugu zaman çıkarılır.

At yuları istemezse bir ayet 'okunur. Hızam burada tedavi de ilk efa olarak ve zararsız bir batıl itikat gösterir.

Atın burnu kanadıgında hayvanın başına soguk su dökülür, burnu-a dburnu-a burnu-asmburnu-a yburnu-aprburnu-agı tozu üflenir.

Burnunda ve du dakI arda urlardan bahsedilmiştir.

Atta yarakan (hepatitis) hastalıgı; dil, agız, göz, anus ve J:.'ımisin cu sararmıştı~. Indiba tohumu ve diger ilaçlar kullanılır.

10 uncu bab: Atın bogaz ve boynunda olan hastalıklar.

Bu bölümde Hızam pharingitis, gourme ve bogazda olabilen aps~ ri bariz araz vermeksizin anlatmıştır. Bu, tercümeyi yapanın hatası a olabilir. Bogaz altında şişlikler, bol burun akıntısı ve apselerin

açıl-a yolule tedaçıl-avisi gourme vaçıl-akaçıl-alaçıl-arını oldukça açık olarak

bildirmekte-ir.

Dil kesilme olaylarında. ilaçla tedaviye çalışır.

Bogaz agrısı; hayvan yem yemez, henüz öksürük olmamıştır. Ök-..rük olunca. iyileşmege başlar, agzından, burnundan akıntı gelir, hay-an zayıflar. Bu hastalıf bronohitis veya pneumonia olabilir. ilaç ola-k doola-kuz yumurta soguk sirke içinde bırakılır, kabukları

yumuşayın-ata yutturulur. Daha sonraki yüzyıllarda yazılmış olan hayvan ta-abeti kitaplarında yumurtanın sirkede bırakılmak suretile ilaç yapıl-asına rastlanmıştır. Mesela 19 uncu yüzyıla ait Türkçe bir eser25 de

Leclainche, op. cit., 118.

Tuhfetül - Farisin fi A'hval-i Huyul el-Mücahidin; terc: Tayyarzade Ahmet Ata Yazma eser, V~teriner Fakültesi Veteriner' Tarihi ve Deontoloji Kürsü-sü kitaphiP No: 22536, 17 inci bllib, 1274/1857. Bu kitap üzerinde çalışma: N. Erk, «Tuhfetül.Farisin fi Ahva1-i Huyu! el.Mücahidin» adlı kitabın ilimler ta rihi yönünden incelenmesi, Dil ve Tarih - Oo~rafya Fak. Der., cilt XVII., sa-yı 34, 495-511, 1961.

(10)

aynı ilaç üç yumurta ile yapılıp öksürükte kullanılmaktadır. Eski Yu nan tedavi metodları~da buna rastlanmamaktadır..

Hızam bu babda so~tan, tozlu yemlerden olan öksürüklerİ ay

hastalık olarak anlatmıştır. Bu öksürük bahsinde bir paragrafta «Atı öksürügünden hılt hasıl olur_ki rumca diamatitis derler. Keten toh mu, anason ve kimyonla ilaç bo~azına vumlur. Ö~sürük eskirse nefe güçlügü olur» denmektedir. Bu hastalı~ın chronie bronohitis veya solu gan ile sonuçlandı~ tahmin edilebilir.

Alak (sülük) yutup da bo~aZlna yapışan hayvanın gaitası kanlı dır. Bu!'İs, arapea sabıh (?) denilen ot yedirilir,. sülük hemen düşer.

İncir yapra~ veya kül de bu maksatla kullanılır.

Hanazır; atın boynunda' ve başka yerlerinde şişliklerdir. Huna

.(pharingitis?) ile karıştırılmamalıdır. İyice anlaşılmadan (dilfer

sial diagnoz) tedavi edilmemelidir. Hanazır sirayet eden illetlerdendi hasta hayvan sa~lamlardan ayrılmalıdır. Tedavi için Hızam kan al masına taraftar olmadı~ını bildirerek apselerin açılıp temizlenmesin tavsiye eder ki bu bilgilere göre hastalık gourme (adenitis equorum) dur. Burada Hızam'ın hastalı~n kontagioz tabiatına ve hastaların sa

lamiıalardan ayrılması gere~e işaret etmesi çok önemli;dir. çün'

yüzyıllarea sonra, mesela 19 uncu yüzyılda Londra Veteriner Mektebi

de müdürlük ve hocalık eden Coleman26 bulasık hastalıkları bir çesi

zehirleİıme olarak kaıbul etmiş 've' taraftar da' bulmuştur. Bu misall~ ço~altılaıbilir.

11inci bab: Atınba~rında ve gö~sünde olan hastalıklar.

Humr (hamr = arpalama); hayvanın yorgunken su içmesinde

fazla arpa yemekten olur. İstira:hatten sonra hastalık daha çok dikka çeker, binince açılır. Diyet olarak bir ay arpa yedirilmez, taze ot verili At akar suda akış istikametinin aksine yürütülür. {(E~er hastalık tı

na~a inerse tırnak düşer. Haemorragique fourbure), tedavisi tıma

bahsinde bildirilecektir.» denmektedir. Bundan başka kan almayı d tavsiye eder. Omuz başlarına eski şarapla friksiyon ve çömlekci balçı sürmek suretile de tedaviye y,ardım etmiştir.

Arpalama tedavisi eksiklerine ra~en tamamen bugünkü meto

lara uymaktadır. Bu hastalık her ne kadar Bizans veterinerleri tarafı

dan anlatılmışsa da tedavi Hızam'da çok d~a uygundur.

Şebuk (kronik omuz topallı~ ?); hayvan önce yemden alıkolunu suya sokulur, kan alınır. Bu~larla iyileşmezse gö~ün derisi delinip y üfürülür (deri altı anfizemD. Sonra at kılı ile drenaj yapılır.

(11)

KİTAB AL _ HAYL VAL _ BAYTAll.A

~

Gö~steki cerahatli yaraları sıcak su ile yıkayıp şarap ve yag-ıı

ilaçlar sürer. Kılıç yaralarına da bir ag-acın (okunamadı) külünü tav-s~yeeder.

Kan çoklug-undan olan hastalık (egzema? ) ; gög-sünde çı:banlar

olur. Hayvan kendisini duvara sürter. Tedavi için kan alınır, zayıflatı-lır. Kılları kırkılır, çı'lıanlar delinir. Tuzlu sirkeyle yıkamp gülyag-ıve balmumu karışımı sürülür.

Mül!hak (eyer vurması); kemik altında şişlik olur, kendi kendine iyileşmez. Susam (Sesamum indicum) küsbesi ile ilaç vurulur, cerahat varsa delinir, temizlenir, yoksa şişlik dag-ılır.

Atın ve eşeg-inkoıtug-unun altına hava girip topallaması (deri altı

anfizemi) ;' yag-Iaovularak tedavi edilir.

-Yelesinde yara (cidago yarası); eyer sürtünmesinden derisi

sıy-rılır. Hızam 'burada «Kimse bu hastalıg-ın ilacım zikretmemiştir. Dag-vururlar, gübre pişirip yakı yapmayı tavsiye edenler vardır, fakat fay-dasızdır.» demekte çok ihaklıdır. Cidago yaraları ancak operativ müda-helelerle .ve çok sabırlı tedavi ile iyileşebilmektedir.

12 nci bab: Atın arka ve yanlarında olan hastalıklar.

Deber (?); hayvanın arkasında bir şiştiktir, açılıp temizlenir, ka-zan di.bindekikara sürülür. Bu ne oldug-uanlaşılmıyan hastalıg-a başka ilaçlar da ög-ill;verilmiştir.

Palanın iyi olmamasından şişler husule gelirse hatmi kökü ve iç yag-ıile yapılan merhem sürülür.

Ekele, kendini yiyen cerahat (deri kanseri ?); pamuk tohumunun içi dö~lüp sirke ile karıştırılarak ilaç yapılır.

Tekme, çifte, kılıç ve süngüden olan yaralara çeşitli ilaçlar tavsi-ye etmiştir. At ve köpek ısırmalarına karşı merhemi esvet (?) kullan-maktadır. Akrep ve yılan sokması halinde muhtelif merhemler sürül-mektedir.

13 üncü bab: Atın karın içinde, kasıg-ında,peni:s, testisler ve anu-sundaki hastalıklar.

Rub (?) denilen hastalıkta ata su ve yem verilmeyip rubbulsev-vis yani buyan balı (kokulu bal ?) ve ravend (Reum officinale) dö~-lüp yedirilir.

, Bu babda sancılara geniş yer verilmiştir. Atın içi yenm~k, içi bu-lanmak, içi kesilmek adları altında bazı hafif sancılar anlatılmıştır.

Humre yeli ve idrarı tutulmak (romatizmai sancı); hayvan yatıp kalkar başını ayaklarına dog-ruçevirir. Eski şarap, su ve iç yag-ıile lav-man yapılır. İdrarı tutulmussa el yag-Ianıprectuma sokulur, eg-erhay-van kısraksa el vulvadan soİmlur, idrar açılır.

(12)

. İçinde irin ve kan olan (enteritis ?) ata nışadır ve oglan idran

içi-rilir.

Atın sebebi bilinmiyen hastalıgı çok defa kurtlar (parazit) dan olur. Kurtlar çoksa hayvan zayıflar, sıgır yagı ve hardal ilaç olarak verilir. Burada Hızam {(Rum kavlince eski şarap zeytle verilir» demekle eski Yunan eserlerinden faydalandıgını her zaman oldugu gibi açıkça

belirt-mektedir. Bahsedilen kurtlar çeşitli barsak helmintleri olabilir.

Ho-eopı"li'ye27 göre islam hekimler askaritleri iyi tanımaktaydılar.

Kamu karın agrısı (konstipasyon sancısı); hayvan ıstırap çeker,

yem yemez, defekasyon yoktur. Tedavi için at dolaştırılır, el yaglanıp rectum'a.solmlup gaita dışarı çıkarılır, lavman yapılır, natron ve eşek hıyarı ile yaı:,'1lanpurgatü içirilir.

Atın ishal olması; ishal fazla ise hayv~ri.ölür. Arpa sirke ile veya bugday samanı, un ve sumak (Rhus Coriaria) la karıştırılıp yedirilir.

Kan işeme veya kanlı gaita varsa atın ölümü yakındır.

Bagır;;ak kesilmesinin alameti, burnundan ve anustan yedigi yemler çıkar, sular akar, at ancak bir iki gün yaşıyabilir.

Yag üzülü (ascites); bunu tedav~ için göbekten gögse dogru üç

parmak uzaklıkta, bakırdan kamış gibi ortası delik bir alet (trocar He karın delinerek sarı su dışarı akıtılır. Bu dört saatte yavaş yavaş' akı-tılmahdır. Sonra tekrarlanır. Hayvana yaş yonca yedirilir.

Eski Yunan ve Bizans veterinerleri ascitesden bahsetmişlerse

de Hızam çok modern tedavi tatbik etmektedir. Karın boşluguna bi-riken sıvıgm yavaş yavaş alınmasını tavsiye etmesi onun bu konuda çok. tecrübeli oldugunu göstermektedir. Daha sonraki T~rkçe kitaplar-da bu tekitaplar-davi tamamile teorik bir şekilde yazılmıştır.

Kum sancısı veya meteorismus'a benzeyen bir sancı daha tarü edil-miştir. Müshiller ve rectumdan kullanılmak üzere bal ve tuzla yapılan supposituvar tavsiye edilmektedir. Aynı supposituvar tertibine Hippi-atrika28 da raslanmaktadır.

Bu sancı olaylarında okunabilecek tavizler de yazılmıştır.

Bundan sonra tetanoza benzer bir hastalık şöyle anlatılmaktadır: {(A~ınkarnı şişer, otlıyamaz, başını yere indiremez, gözünü yumamaz, etrafına bakınamaz, kulaklannı diker, gözünden yaşlar gelir.» Bu du-rumda. atın kulak dibine 8 dag yapılır, karanlık yere baglanır, ıslanmış yonca verilir. Hızam bu hastahkda Aristodan bahsetmiştir ki

hakika-27 R. Hoeppli, Parasites and Parasitic Infections in Early Medicine and Science,

University of Maıaya Press, Singapare, 18, 1959.

(13)

,

KITAB AL _ HAYL VAL _ BAYTARA

ten Aristo «Historia animalium» isimli kitabında hayvan hastalıkları Oölümünde tetanozu tarif etmiştir 29.

Ba~r ag-rısı (?); «Basis (Amasis)3° kavlince atın bag-rı ag-nyınca öksürür, gözü acır, yem yemez, Aytuhas (Antonios veya Anatolios)31 kavlince karın aheste sıg-anır, içirdikleri suya yavsan (Veronica offici-nalis, Artenisia pontica) konur» denmektedir. Hızam devam ederek bu hastalıg-a hınanı yabis ismi verildig-ini ve bu hastaların çok defa iyileş-medig-ini de bildirmektedir. Görülür ki Hızam kitaıbında faydalandıg-ı isimleri dürüst ve modern bir zihniyetle ayrı ayn bildirmeyi usul edin-miştir. Halbuki çok daha sonraki yüzyıllarda bunu göremeyiz.

Yürek ag-rısı, çok yem yeme, ülken agrısı isimleri altında pek anla-şılamıyan birkaç hastalık daha anlatılmıştır.

Istıska; Hızam her ne'dense ascites'i tekrar anlatmıştır.

Paraphymosis; bu durumda at soğuk suya sokulur; balçık, kat-ran ve iç yagı karıştırılıp penise sürülür: bol su dökülür, penis tekrar yerine çekilir.

Bevasir (papillomata); dış genital organlarda yerleşen papiIIom-lar kuyruk kılı ile bağlanıp kesilmek suretile tedavi edilir.

Seratan (kötü urlar, ıbotryomycose); budun altında meydana gelir Yeni iken ilaç yapılmalıdır. Su yengeci bal ve şarapla karıştırılıp sera-tana sürülür. Kesilebilen yerdekiler kesilerek tedavi edilir.

Kastrasyon; Hızam «Atı enemek günahtır dediler. Ama buna ih-tiyaç vardır» demekle bu bölüme başlamıştır. Hızam'a göre enemek hayvanı kuvvetlendirir. Kendisi burada bir hatıra anlatır: Hızam'ın babası halife Mütevekkil'e bir aygır göndermiş. Aygır çok ,güzelmiş fa-kat tırnagı ince imiş. Mütevekkil aygırı görünce «Tırnagı ince olmasay-dı bu ay.gırın eşi olmazolmasay-dı» demiş. Babası aygın kastre ettirmiş, dört ay sonra tek!ar halifeye götürmüş. Bu defa tırnak kalınlaşıp kuvvetlendi-ğinden H~life çok memmın kalarak hediyeler vermiş.

Hızam'a göre yaşlı aygır kastre edilmemelidir. Kastrasyon için en uygun mevsim ilkbahar, sonra sonbahardır. Kaso ile kastrasyon metodunu tarif eder. Operasyon günü aygırın aç bırakılmasını, sonra-ki günlerde suyuna ve yemine natron katılmasını ve üç gün gezdirme-g-itavsiye eder. Hızam kastrasyon bahsinde çok iyidir. Bugünküne ben-zer tedbirler bildirmiştir.

Bundan sonra yeniden bir purgatif tarif edilmiştir. Gözü açılma-mış bir köpek yavrusu veya beyaz bir horoz kesilir, içi temizlenir, yıka:

29 Smith, op. cit., 10.

30 R. Froehner, Kuıturgeschichte der Tierheilkunde, Terra Verlag Konstanz,

Band 1:. 99, 1952.

(14)

ı

mr .ve çömlekte su ile kaynatılır. Bu et suyu şarap ve baHa üç gün ata

içirilir. .

4 üncü yüzyılda yaşamış olan eski Yunan veterineri Chıron

(Hie-ron) da gene böyle köpek yavrusu ile yapılan ilaca raslanmaktadır32•

Hızam'dan sonra, kendisinden faydalanan islam veterinerleri de bu

terkibi vermektedirler33•

Atın harpte karnı delinip barsakları dışarı çıkarsa (evantrasyon) barsak karmn içine konup insanda oldu~ gibi karın dikilir. Yün ipli~i kullanılmalıdır. Yaraya mum ve y~ sürülür. Barsak delinmişse veya 'kopmuşsa tedavi edilemez. Hızam eventrasyon olaylarım ciddi bir

şe-kilde ele almamış görünmektedir.

14 üncü bab: Atın kuyru~da olan hastalıklar.

i

15 İncİ bab: Atların bacaklarında olan hastalıklar.

Atın kuyru~nun e~ri olması; çok e~ri olursa anus gorunur.

Bu-nun sebepleri de~şiktir. Rectumdaki kurtlardan (gastrophiliasis, mya-sis) kuyruk e~i durabilir. Bu kurtlara ilaç yapılmalıdır. Cavers (And-roı-'Ogonsorghum v. vulgaris) tanesi ve kurkum (Cureuma long) ile te-davi yapılmaktadır. E~er kuyruk yel (romatizma) sebebile ~rilmişse kuyruk kökünden dört parmak uzaklıkta myotomie'ye benzer bir ope-rasyon yapmaktadır.

Tetanoza benzeyen bir hastalık bu bölümde~tekrar anlatılmıştır. Ön ve arka bacaklarda hydarthrose'lar iyi semptomlarla izah edilmis-tir. Exostose'lara koteriza~yonun her tedaviden daha etkili oldu~u yazmıştır.

Bu babda Hızam, hınanı ratıp (maHeus) un deride, bilhassa arka baeaktaki. görünüşüne dikkat etmiş, fakat zencefil (Zingiber officina-le) li ilaç tavsiye etmiştir.

Romatizma ile ilgili topaHıklar ve kalça topallı~ bu bölümde anla-tılmış, mesela kalça topaııı~nda ziftle mafsalı tesb~tgibi faydalı tedavi-ler tavsiye edilmiştir.

16 ıncı bab: İnciklerde v~ incik sinir (tendo) lerinde olan hastalık-lar.

Burada önce exostose'ler anlatılmış, sonra tendinitis'in yük

çekmek-ten ve yo.rgunluktan oldu~ yazılmıştır. Yeni olaylara akar so~k su,

daha sonra tuz ve yumurta ile yapılmış yakı, e~er bunlar fayda vermez-se koteriz~yon uygun görülmüştür. Tendinitis'in tedavisi bugün de he-men hem~n böyle yapılmaktadır.

32 Smith, op. dt., 23. .

(15)

KtrAB AL _ HAYL VAL _ BAYTARA

----17inci bab: Atın inciklerinden aşa~ıda, topuklarında olan hastalık-lar.

Periostitis'ler ve igroma tarif edilmiştir. İgromaları önce içindeki sıvıg çıkarılıp koterize etmekle tedavi etmistir.

.

.

18 inci bab: Atın tırnaklarındaki hastalıklar.

Nemke (molet ?); topallama yapmaz, hat' şeklinde -şişliktir.

Sön-memiş kireç ve di~er ilaçlarla tedavi edilir.

Cemer (form ?); tedavisi güç, tırna~ın yukarısında bir şişliktir.

Yeter. semptom verilmedi~nden kesin olarak anlaşılamamıştır.

Tırnak çatlakları; sert yerde yürümekten .olur. Kan çıkarsa derin oldu~ anlaşılır. Çeşitli tırnak çatlakları vardır. Çatlak olunca ata bin-memek, çatlagı korumak gerekir. Çatlak aşa~ıdan ıbaşlamışsa Hızam

bunun daha yukarı çıkmaması için tırna~ incelterek tahdit

etmekte-dir. Tırna~a ters nal vurulur, çatla~a sirkeli kuyruk ya~ veya acı ba-dem ya~ı sürülür. Aynı zamanda corium coronarium da~lanarak bir an

evvel yenilenmesini tavsiye etmistir. .

Hamr (arpalama); tırna~a inerse tırna~n altı yıkanır, üzüm a~acı

kökü tabana sürülür, corium coronarium'a neşter vurulur ve tırnak

ya~lanır.

Hivyede gicik (uyuz); gül ve tuz veya sirkeli ilaç tırna~ köküne

sürülür.

Tırnakta fazla .et (CTapo?) ve kurubaş (?) olursa d~lanır.

Tırna~a su inerse (hemorrajik furnür) yakı yapılıp irin akıtılır.

Hızarp bu bab içinde. blaime'e benzer ve bazı anlaşılmıyan ayak

hastalıklapndan da bahsetmiştir. Mıh deymesi ve mıh batması do~ru

tedavilerle bildirilmiştir.

19 uncu bab: Bu babda yenidenbacakların tırnaktan yukarı

kısım-larındaki hastalıklar anlatılmıştır. Bunlar arasında çok yetersiz semp-tomlar yüzünden yalnız eparven anlaşılabilmiştir. Buna karşı koterizas-yon kullamlmaktadır.

20 inci bab: Atın iki aya~ının sakında (?) hastalıklar.

.

.

Badi sünam (ödemler); Hızam «Ebu Yusuf (?) kavlince sülük

vu-rulur. Bu hastalık otlakta hareketsiz durmaktan olur» demektedir.

Atların etraf ve ayak hastalıklarına ayrılan bölümlerinde Hızam Yu-nan veterinerlerinden bahsetmiyerek yer yer islam isimleri zikretmiş-tir. Eski Yunan veterinerleri ayak hastalıklarında çok az bilgi sahibi idiler.

(16)

Şikak (bıcılgan); kışın daha çok raıhatsız eder. Yanklardan su akar. İç yag-ı, paça yagı ile yapılan iHı.çlar sürülür.

21 inci bab: Bukag-ılıkta olan hastalıklar.

Bukag-ılık bölgesinde yaralar urganla kesilme ve güç iyileşen ilti-haplardan bahsedilmiştir.

22 inci bab: Çıkıklar anlatılmıştır. Çıkık yerine getirildikten sonra tahta 'cebirelerle hareketsizlik ve tesbit temin edilmektedir.

Hızam extremite hastalıkları bölümlerinin sonunda hernia ingui-nalis'den de bahsetmiş ve sirke ve kepekle yapılan lapa gibi etkisiz tedavi tavsiye etmiştir.

23 üncü bab: Sıtma (piroplasmosis); atın vücudu sıcak, du dak. l;:ı.rışişmiştir. Dili kurur, yem yemez, gözlerinden yaş akar, gözünün akı kararır, sık nefes alır, ayagı titrer, dördüncü gün ölür. Safran ve hı-yar kökü ile ilaç verilmektedir.

Bu hastalıkta Hızam tekrar eski membalara dönerek Yunari veteri-neri Orestis (Apsyrtus ?) den bahsetmiştir .

.24 üncü bab: Atlarda gicik (uyuz), siyil ve baras.

Uyuz, atın kanının çogalmasından olur. Bazan kuyrukta, bazan tır-nak dibinde olur. Uyuzlu at hamamda su ve sabunla yıkanır sonra du-vardan uzak güneşe baglanır, katranlı ilaç sürülür.

Hoeppli34 ye göre İslam hekimler, mesela 10 uncu yüzyılda

yaşa-mış olan AI-Tabari uyuz parazitlerini tarif ettigi halde, uyuzun sebe-bini vücuttaki sıvıglann bozuk nisbetlerine ve uygun olmıyan gıdaya at-fetmişlerdir. Hakikaten Hızam dauyuzun kanın çoklu~ sonucu husu-le geldigini yazmaktadır.

Atlarda donun rengi degiştirilmek istendiginde bazı boya madd~ leri bildi~ilmiştir.

Vücutta deride yaygın sapsız siyil (papillomata) lere incir yapragJ.

i (sütü) sürülür. Saplı ise kuyruk kılı ile baglanır. Papillomlardan daha

Önce de bahsedilmişse de deri hastalıklari diyebilecegirniz bu babda da yer verilmiştir. Halk arasında bugün de insanlardaki siyiller incir aga-cının sütü ile kurutulmaktadır.

Baras (Trichophytosis); baraslı yerin kıllan dökülür. Atın gövde kısmında ise eyersiz binildigi takdirde biniciye de bulaşır. Kızgın de-mir yakın tutularak ve insan gaitası ile tedavi edilmektedir. Hızam burada trichophytosis'in bulaşıcı karakterine dikkat etmiştir.

25 inci bab: Atın agzından sular akıp, beyninin azması ve deli (ku-duz?) olması; hayvanın vücudu sıcak olur, karnı agnr, ayaklan

dola-34 Haeppli ap cit., 41.

(17)

Kİ.TAB AL _ HAYL VAL _ BAYTARA

şır, gözlerini yumar, gaitası kurudur. Başı şişer, terler. Tedavi olarak istirahat ettirilir, yaş ot verilip lavman yapılır ..

Burada kuduza benzer bir' hastalık tarif edilmişse de kesin bir şey söylenemez.

26 ıncı bab: Harpte ve işte yorulan atlara kırılmış arpa yedirilir. Hızam bu durumda kan almamayı tavsiye eder. Zaten 'başlangıçtan be-ri sebepsiz yere kan alınmasına taraftar olmamakla iyi bir veteriner 01-du~uılU göstermiştir.

27 inci bab: Zayıflamış atlann semirtilmesi.

E~er at iştihasız ise ayı iç ya~ şarapla karıştınILp lavman yapılır. Bu~day şarapta ıslatılıp dörtgün yedirilir. İştah açıcı ilaçlar vermekte-dir.

28 inci bab: Zehirlenmeler.

\

Agu (zehirli) ot yemiş at yerinde duramaz. Hurma veya sirke ile ilaç yapılır.

Yaş hatmi (Althae officinalis) diyerek hastalanmışsa un ve erme-ni çamuru vücuduna sürülür.\ -

.

Süst (?) otu yiyen at asfür (Fragaria excelsior) yapra~ ile tedavi edilir.

Çi~ düşmüş ot yemekten de at sancılanırsa lavman yapılıp yemi az verilir.

29 uncu bab: Çeşitli hayvan sokmaları.

At arılar tarafından sokulursa sokma yerleri, gözü ve dudakları şi-şer. Fazla defekasyon vardır. Otuz tane karabiber (Piper nigrum) dö-~lür, kasit (?) karıştırılıp ısınk yerlerine sürülür. Yılan sokmasına

harmel (Peganum harmala) li ilaç sokma yerine. sürülür ve a~zdan da verilir. Ahrep sokmasına da aynı tedavi tatbik edilir. Ahırda geyik boy-nuzu tüttürülürse bu zehirli hayvanlar gelmezler.

At tavuk gaitası yiyip zehirlenirse gene tavuk gaitası şarapla karış-tırılarak ilaç yapılır.

Şimdiye kadar incelemek fırsatını buldugumuz veterinerli~e ait Türkçe eski kitapların hemen hepsinde ve bugün de halk arasında bu inanışa raslamış bulunuyoruz.

30 uncu bab: Deve, sı~r ve koyunların hastalıkları ve tedavileri. Develerde uyuz ziftli ilaç sürülerek tedavi edilir. _Devenin dili şi-şerse kan alınır.

Sı~ırlarda fare hastalı~/ (atlarda aynı isim altında saccus aer_ofo-rus'un tympani veya pyemi'si anlatılmıştır) olursa hayvanın boynu ve bo~azı şişer, yem yiyemez. Hubbetül hasir (?) gibi ilaçlar bo~aza

döküle-rek tedavi edilir.

(18)

Suda (başag-rısı ?) hastalıg-IDasarımsak döğülüp yedirilir.

Sıg-ırdasıtma (piroplasmosis, theileriasis); vücudu sıcak olur, yem yemez, başını aşag-ıtutar, burundan akıntı gelir, gözü kızanr, yaş akar, sog-uk su içirilip güneşe 'bag-lanır,bazı ilaçlar verilmektedir. Eg-er bu tarif edilen hastalık piroplasmosis veya theileriasis ise bu tedavilerden hiç bir fayda görü1miyeceg-i~şikardır.

Sıg-ırlarda bazı parazitlerden bahsedilmişse de yeterli tarif yapılma-dıg-ından anlasıla'madı.

.

.

Koyunların. hastalıkları: Kebet (kelebek - distomatose)

hayvanla-nn cig-erindeki (karacig-er) kurtlardan olur, gözü kızıldır. Eski Yunan eserlerinde koyunlardan pek bahsedilmemektedir. Çiftlik hayvanlan-nın, bu arada koyunların bazı hastalıklarını pek amprik şekilde anla:

• tan Jeoponica35 da böyle bir hastalıg-a rastlanmamıştır. Şimdiye

ka-dar bilinep, bu hastalıktan en erken bahseden kitabın 16 ıncı yüzyılda

yazıldıg-ıdır36. Bugüne kadar inceledig-imizeserlerde distomatose'den, hele bu. hastalıg-ın karacig-erdeki kurtlar (Fasciola hepatica) dan oldu-g-unun zikredildig-ine raslamadık. Hızam bu konuda tamamen orijinal-dir . Bu dog-ru müşahe<;leninönemi son yüzyıla kadar bu hastalıg-ın mi-asma sebebile meydana geldig-iniiddia edenler bulundug-unu37 hatırlat-mamızla daha iyi anlaşılır.

Koyunun parmakları arasına karınca düşmesi (Pieten); hastalar

sag-lamlardan ayrılmalıdır. Ayrılmazsa onlarda da olur. Hasta yer neş-terle açılıp temizlenir.

Pietez:ısebebi bugün de kesin olarak bilinmiyen, koyunların parmak arasında husule gelen buiaşık bir hastalıktır. Tedavisi şirurjikal ve an-tiseptiklerle yapılmaktadır. Görülüyor ki Hızam' bu konuda da dog-ru bilgi sahibidir. Bilhassa hastalıg-ın bulaşıcı karekterine dikkat etmiş

ol-ması ve hastalann sa~lamlardan ayrılmasını ög-üt vermesi çok

önem-lidir. Bu hastalıktan daha once bahsedildig-ine dair literatüre raslıya-madık.

Koyunlar bitlenirse önce hayvan kırkılır, altına huru otu (?)

ta-nesi serilir.

At, sıg-ır ve koyun bitlerine sırtlan kemig-i dar yerde tüttürü!ür. Kitap burada bitmektedir.

tlk d~fa tarafımızdan incelenen bu kitap hakkında ilim veya vete-riner tarihçilerinin geniş kritiklerine rastlanamadı.

Yazarımızın zamanının tamnmış bir veterineri oldug-u muhakkak-tır. Çok miktarda at beslenen Abbasi sarayında uzun yıllar İmrahor-35 Smith, op. eit., 54 - 56.

36 !bid., 134.

37 J. F. Smitheors, Why Study Veterinary History. M.S.C. Veterinarian, No: 1, 12 - 17, 1954.

(19)

KİTAB AL _ HAYL VAL _ BAYTARA

luk edebilmesi '-için kendi konularında iyi yetişmiş olması gerekmekte-dir. Yazmış oldugu kitapların' kendi ölümünden yüzyıllarca sonra yaşa-mış hayvan hekimleri tarafından faydalanıldıg-ı hakikatı yazarımızın degerini aşikar olarak göstermektedir. Mesela 12 inci yüzyılda Endü-lüste yaşamış olan Ibnülavvam meşhur «Kitab al- Falaha38 sında,

vete-rinerlik bölümünde hemen her sayfasında Rızam'dan bahsetmektedir ... 14 üncü ~üz.yıhn tanınmış veteriner yazarı Ebu Bekr de daha kitabı39

nın ilk sayfalarında Rızam'dan faydalandıgını bildirmiştir.

İlimler tarihçisi S.arton40 Rızam'ın yalnız «Kitab al - Furusiya isim.

li eserinden kısaca bahsederek bu konuda ilk Arapça eser oldugunu

\

yazmıstır.

Brockelmann4! Rızam'ın bütün kitaplarının hangi kütüphanelerde

ve hangi dillerde tercümelerinin bulundugunu. yazmıstır.

Rittei-"2 ismini vermeksizin Rızam'ın bir kitabından bahsetmekte-dir. Bu makalede veterinerlikten hiç bahsedilmeyip sadece at yetiştiril-mesi an1atıldıgına bakılırsa Ritter «Kitab al-Furusya vasiyat al - haihı gibi Rızam'ın sadece hipolojiye ayrılmış bir esf\rini inceledigi anlaşıl-maktadır. Burada verilen at tel1biye ve manej metodlarının bugünkü modern metodıara çok benzedigi bildirilmektedir.

9 uncu yüzyılda yaşamış' olan Muhammed bin ahi Rızam'ın veteri-nerlige ait olan «Kitab al - Rail val - baytara» sının incelenmesinden vardıgımız genel sonuç şöyledir: 300 büyük sayfa olan kitabın ilk bö-lümleri hipolojiye aittir. Tababet bablarına girmeden dogum ve arı-zalarına ayrılan bab çok iyidir. Batıl itikatlardan uzak ve orijinalolan metodlar kullanılmıştır. Tedavi bölümlerinde çok defa eski Yunan ve-terinerlerinden faydalanmış hatta kimden faydalandıgını da yer yer bildirmiştir. Bununla beraber Rızam tecrübeli veteriner oldugunu gös-termek fırsatları da bulmuştur. Mesela ascites de tatbik ettigi

tedavi-den bunu. anlamak mümkündür. Ayak hastalıkları bölümleri eski mü-şahedeleri tekrarlamaktan ziyade zamanının yeni bilgilerini ,bize getir-mektedir. Adenitis equorum, pieten' gibi hastalıkların bulaşık oluşları-nı ve hastaların saglamlardan ayrılma geregini de açıkça belirtmiştir.

Koyun hastalıklarında distomatose ve pieten konusunda tamamen orijinal bilgilerle kitabının tarihi degerini çok artırmaktadır. Zama-nın müşahedelere dayanan müsbet bilgilerini kendi tecrübelerile zen-ginleştirmiş olan Rızam'ın diger eserlerinin de incelenmesi tamamlan- . dıgı takdirde 9 uncu yüzyılın en önemli veteriner yazarı oldugu mey-dana çıkacaktır kanısındayız.

38 Ebu Zekeriya Yahya bin Muhammed bin Ahmed al-Avvam, op. cit.

39 Ebu Bekr ibn Bedr al-Bay tar, op. ciL

40 Sarton, üp. cit., 610.

41 Brockelmann, op. cit., sup. 432 • 433.

(20)

ÖZET

Bu yazıda 9 ncu yüzyılda Abbasi ,sarayında veterinerlik. 'yapmış olan Muhammed !bin ahi Hızam tarafından yazılmış olan Kitab al-Hayl val - baytara incelenmiştir .. Bu kitap üzerinde daha evvel yapılmış bir çalışmaya raslanmamıştır.

30 bab'~ 'ayrılmış olan kitabın ilk 8 bölümü at yetiştirmesi, terbiye-• si, do~ ve arızalarına ayrılmıştır. 29 uncu bölürnün sonuna kadar

atların hastalıklanndan bahsedilmiştir. Baştan başlıyarak boyun, gö-~üs, bel, karın (iç hastalıklar), kuyrnk, ;bacak ve ayak hastalıkları in-celenmiştir. İç hastalıkları zayıf, fakat ayak hastalıkları iyidir. 30 uncu bab deve sı~ır ve koyun hastalıklarına ayrılmıştır ..

Hızam bütün kitabında batıl itikadlanndan uzak kalmış, bilhassa eski Yunan ve İslam veterinerlerinin yazılarından faydalanarak kendi orijinal görüş ve müşahedelerini birleştirmeyi başarmıştır. 'Bazı sal-gın hastalıklara dikkat etmiş ve bu durumda faydalı ö~tler vermiştir. Tedavide i~renç ilaçları hemen hemen hiç kullanmamıstır. Kitap 9

"

.

uncu yüzyılın veterinerlik, konusunda en önemli eserlerinden biridir ve daha sonraki yüzyılların veteriner yazarları Hızamdan çok

faydalan-" .

mışlardır.

SUMMARY

In thjs article we studied Kitab al-Hail wal~baitara which was writ-ten by Muhammed bin ahi Hızam, the sta;ble master to the Aibbasid court during. the second half of the 9 th century. We have not seen a study carried out on this treatise previoll'sly.

The first eight chapters of the total of thirty chapters are devoted to horse. breeding, training, and obstetrics. The chapters from 9th to 30th deal with horse diseases. In these chapters diseases of head, neck, ohest, back,' aıbdomen (intestinal diseases), tail, extremities and feet have been diseus~ed respectively. His information on internal di'seases is not satisfactory although the deseriptions. of foot diseases are quite original. Tıhe 30 th chapter deals with camel, cattle, and sheep disea-ı;es.

Hızam was very sueeesful in eompiling Greek and Islamic veteri-nary knowledge by inearparating his own observations and experien-ees, thus avoiding himself the superstitions prevailing in his time. He mentioned some contagious diseases eonsidered important in his pe-riod, and suggested the isolation of the sick animals. He almost avoi-ded using the disgusting; medical preparations in treatment.

His book can be regarded as one of the most important works in the field of veterinary medicine in the 9 th century. This treatise was used as a source of 'information by many moslem veterinary authors for so-me centuries since then.

Referanslar

Benzer Belgeler

MOS uyku skalasına göre uyku bozukluğu olan ve olmayan bireyler arasında medeni durum (evli, dul), yaşam şekli (yalnız, çekirdek aile ile), mini mental test skorları

Aynı kriterlerde mevcut alana kurulan FV/T bütünleşik melez sistemin versiyonları karşılaştırıldığında; fotovoltaik getirinin sabit tutulduğu durum için 6 ailenin

described hand-made loop for stump closure which is an effective, safe and cheap only $1 method.10 Although hem-o-lok clip application makes additional cost $19.37 to the patient, it

• İlaç kullanan Hashimoto tiroiditi hastaları ile sağlıklı bireylerin oluşturduğu grup arasında, sağ ve sol kulak için 10 kHz, 12 kHz ve 14 kHz frekanslarıında

Katlanmamış protein cevabı uyarıldığında ilk önce protein sentezinin hızı azalır, ikinci aşamada şaperonları kodlayan genlerin transkripsiyonu artırılarak

p&lt;0.05 was considered statistically significant. There was no gender difference in epilepsy group; however, females were higher than males in PNES group )p=0.03(. The 2 groups

 Çeşitli patolojik süreç ve hastalıklarda serum rezistin düzeyi ve bunun sonuç ve etkileri nelerdir (örnek: ateroskleroz, inflamasyon, kronik böbrek hastalığı