• Sonuç bulunamadı

Şairler ki çocuklarıdır Kız Kulesi'nin...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şairler ki çocuklarıdır Kız Kulesi'nin..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

¡■¡p

^ I S S É I É I I

ŞAİRLER Kİ, ÇOCUKLARIDIR KIZ

Kız Kulesi bugüne

kadar “efsane”

kulesiydi. Bundan

sonra etkinliklerin

düzenleneceği bir

kültür merkezi

olacak.

Y

avuzer Çetinkaya'nın içinde el yazısı şiirlerinin yer aldığı ajan­ dasının 9 Mayıs 1992 tarihli say­ fasında şu dizeler okunur: “A! Kız Kulesi”...

9 mayıs günü saat 10.30’da Sala­ caktaki balıkçı koyundan palamarını çözen balıkçı motoru içinde şairleri, şiir okurlarını ve şiir kitaplarının dizildiği küçük bir kitaplığı taşıyordu!..

“Atak” adlı balıkçı motorunda ayrıca

“Aykırı” dergisinin Kız Kulesi için ha­

zırladığı, matbaadan koşturarak hare­ ket saatine kıl payı ulaştığı “Kız Kulesi

Özel Sayısı” da bulunuyordu.

Kız Kulesi için yazılmış şiirlerin bir a- raya getirildiği derginin içinde promos­ yon olarak ansiklopedi kuponu değil, ayrı bir kâğıda çizilmiş “yılan” deseni yer alıyordu!

Yalçın Pekşen bir yazısında söz konu­

su şiir eylemini şöyle tanımlamıştı: “Ö-

zal'lann, Demirel’lerin, İnönü’lerin, Yıl­ mazların ve diğerlerinin egemen olduğu birinci ve ikinci cumhuriyetlerde şiir ve şi­ irsellik olmadığına karar vermişlerdi.”

Evet!.. Balıkçı motorunun ulaşmak is­ tediği yer Kız Kulesi’ydi. Ve Kız Kulesi

“şiir cumhuriyetinin başkenti ilan edi­

lecekti!

Shelley, şairleri onaylanmamış yasa koyucular olarak tanımlar. Sokaklarda

“Kahrolsun insan hakları” diye

bağıranlara, yargısız infazları alkışla­ yanlara, karakollardaki “kayıp” olayla­ rına, işkencecilere tepki olarak ortaya a- tılan bir şiir eylemidir şiir cumhuriyeti!.. Sorunların “so rtile r ile değil, barış ile çözüleceğine inanan şairler tarafından ortaya atılmıştır. Kan emici yarasalara karşı Nâzım Hikmet’in dizeleri “yasa”

olarak kabul edilmiştir: “Yaşamak bir

a8aÇ gib* tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeşçesine.”

Boğaz K öprüsünün “kâr” senetleri­ ne karşı, Kız Kulesi’nin “düş” senetleri­

10 C U M H U R İ Y E T D E RGİ 24 O C A K 1 9 93 S A Y I 357

KULESİ’ NİN!...

ni çıkarır Cemal Süreya:

Kız Kulesi’nin düş getiren pay senetleri Kısa sürede kapış kapış gitti.

Şiir cumhuriyetinin Kız Kulesi'nin bulunduğu adacık ile sınırlı olmadığını, derinlere, çok derinlere uzandığını kav­ rayamayanlar düzenlenen şiir akşamla­ rını “şov” olarak ya da, “turistik gezi” o- larak tanıtmak için çırpınmışlardır. So­ rulduğunda hepsi savaşlardan, insan kı­ yımından şikâyetçidir!.. Şiir kitapları­ nın satmadığından yakınır!.. Şiirin “ge­

leceği”, “yarını” üzerine laflar üretir!..

Ama. Kız Kulesi'ne “laf" ile yürütülen peynir gemisiyle hiçbirisi ulaşamaz!

Gerçekleştirilen ilk şiir gününün ar­ dından Cumhuriyet gazetesinde yayım­ lanan açıklamasıyla “şiir cumhuriye-

ti”ne destek olan, şiir akşamlarının ya­ pılabilmesi için her konuda yardım e- den şiirseverlcre Kız Kulesi'nde içinde “yılan'' olmayan üzüm sepetleri ikram eden Üsküdar Belediye Başkanı Dr. Ni­

yazi Yurtseven; katıldığı bir şiir akşa­

mında şairler ile Kız Kulesi arasındaki bağı aşağıdaki sözleriyle kalıcı kılmış­ tır: “Yıllar boyu bu ada aşka ve şiirlere konu oldu, onun için Kız Kulesi ile şairle­ rin nikâhını kıyıyorum ve birbirlerine çok yakışacaklarına inanıyorum.”

Kız Kulesi birçok şiire konu olmuş­ tur. Ama bu konukluk Kız Kulesi’nin gecenin karanlığında yanıp söneri fener ışığı £İbi bir anlık göz kırpma şeklinde­ dir. Örneğin Oktay Rifat’ın yazı masası­ nın üstündedir:

Kumsaldan topladığım üç beş çakıl durur yazı masamda

bir deniz durur yazı masamda kayıkların sudaki gölgesi o güneşler o çalkantı

masamda gök masamda Kızkulesi

İstanbul özlemi içindeki Nâzım Hik­

met, Kız Kulesi ile koşmaca oynamak­

tadır:

Koşmaca oynayalım Güzin’ciğim sen ben Dino bir de Verusam

koşmaca oynayalım yağmur altında yalnayak başıkabak

" ve geçelim Sen Mişel Bulvarı’ndan İs­ tanbul’u kovalayarak

ve fır dönelim Nötr Dam’ın bahçesinde Kız Kulesi’yle

Orhan Veli’de ise kurşun kalemiyle

çizdiği gemilerini yüzdürdüğü şiirinde görünür:

Elifbamın yapraklarında Gemilerim, yelkenli gemilerim

C U M H U R İ Y E T DE RGİ 24 O C A K 1993

Giderler yamyamların memleketlerine Gemilerim, kurşunkalemiyle çizilmiş; Gemilerim, kırmızı bayraklı.

Elifbamın yapraklarında Kız Kulesi,

Gemilerim.

“İnsanları kendilerine ve çevrelerine yabancılaştırma çabasında onca toplama kampları oluşturulurken bir de kurtarma kampları oluşturmak... Kız Kulesi de bu başlangıçlardan biri olsa... Sanatla ve ta­ rihle kalıcı kılınan, onca tatsız zindan ve hapis olayından sonra her şeye karşın öz­ gürlüğe, var olmaya ve şiire giden Kızku- lesi şiir kütüphanesine bir adım atsak...”

Kıymet Erzincan’ın bu sözleriyle yan­

sıttığı duyarlığa doğru birçok adımlar atılmıştır Kız Kulesi’nde!.. Şairlerin, ressamların, tiyatrocuların, müzisyen­ lerin başlattığı bu yürüyüşe birçok çev­ reci insan ve bilimadamı da katılmıştır. Ve 1992 yılının son günlerinde Cumhu­ riyet gazetesinde şöyle bir haber yer al­ mıştır: “Tarihi Kız Kulesi, mimari gö­ rüntüsü bozulmayarak kültür merkezi haline getirilecek.”

S A Y I 357

Ne gariptir- ki verilen bu kavgayı sa- hiplenmeyip kendilerince alay etmeye çalışanlar, düzenlenen şiir akşamların­ daki düdük çalışıyla “şiir cumhuriye- ti”ni tanıdığını ısrarla belirten "Eminö­ nü” arabavapurunun yukarıdaki haber karşısındaki sevincini yaşayamayacak­ lardır!.. Alınan bu kararla Cemal Süre- ya’nın “düş” getiren pay senetleri değer kazanmıştır bütün sanatseverlerin yü­ reğinde!

Ama şiir akşamlarının, müzik dinleti­ lerinin, resim sergilerinin ve daha bir­ çok sanat etkinliğinin düzenlendiği bir kültür merkezine dönüştüğünde Kız Kulesi’ndeki kavga bitmeyecek, yani başlayacaktır: Kendisine İcara çarşaf giydirmek isteyenlere ve Selimiye Kışla- sı’nın kuleleri arasına tutsak etmek iste­ yenlere karşı!

Bayrağını ressam Reha Yalnızcık,

dünya haritasındaki yerini ise karika­ türist Semih Poroy’un çizdiği şiir cum­ huriyetinde dünya halklarının kardeşli­ ği adına her dilden şiir özgürce okuna­ caktır. İnsanlığı saplandığı bataklıktan kurtaracak en önemli güç sanattır. Kız Kulesi, bu inancın yaşatılacağı bir yer olmalıdır. Coğrafi konumuyla insanla­ rı, kültürleri, kıtaları birleştirecek bir değere sahiptir Kız Kulesi. Bu değerleri görmezlikten gelerek, çiğneyerek yapı­ lacak düzenlemeler İstanbul bir yana, İnsanlık adına işlenecek korkunç bir ci­ nayet olur.

9 mayıs günü Kız Kulesi’nde ilk şiir eylemini gerçekleştirmek üzere yola çı­ kan balıkçı motorundaki “Şairin Seyir Defteri’’inde şunları yazılıydı: “İstan­ bul, minareler ve kuleler şehridir. Mina­

relerden şiir okunamayacağına göre şair- |

ler kulelere çıkmalıdır.”

Düzenlenen bir şiir akşamında sevgili

Adnan Özyalçıner’in “Gençliğimizde

Kız Kulesi’ni kâğıt paralarda görürdük, şimdi o paralar tedavülden kalktı ama, kule şiir cumhuriyeti ile birlikte tekrar te­

davüle dönüyor” sözleri Kız Kulesi nin

“cazibesini” yeniden kazandığını haber

veriyordu. Ki, bu cazibeye kapılıp kule­ ye gelecek olan birçok insan belki de ha­ yatlarında ilk kez bir şiir dinletisine ta­ nık olacaklar, ilk kez bir resim sergisi ge­ zecekler ve kimbilir, belki de ilk kez bir şiir kitabı satın alacaklardır!.. Soruyo­ rum şimdi; “şov” bunun neresinde?

Bedri Rahmi Eyüboğlu “İstanbul Des­

tanı” adlı şiirinde Kız Kulesi’ni evlendi­ rir:

İstanbul deyince aklıma kuleler gelir Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır

Ama şu Kız Kulesi’nin aklı olsa Galata Kulesi’ne varır

Bir sürü çocukları olur

Evet!.. Kız Kulesi. Galata Kulesi'ne değil ama, “sanat”a vardı...

Ve şairler ki çocuklarıdır Kız Kule­ si’nin! ◄

9 Mayıs 1992’de Kız Kulesi şiir tutkunlarınca şiir cumhuriyetinin başkenti ilan edildi. Fotoğraf: TAYYAFIA s

Kişisel A rş iv le rd e İs ta n b u l BeMegı T a h a T o r o s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ge­ rilerde kalan bir imparatorluk baş­ kenti içinde yaşanılan hayatı, geç­ mişteki her tabaka ve mezhepten in­ sanlarını, yapılarını en iyi tanıyan­

Fouchier’e göre bu iki mutasyon ve başlan- gıçta kasıtlı olarak oluşturulan üç mutasyon, yani toplamda sadece beş mutasyon, virü- sün deneyde kullanılan kokarcalar arasında

Nitekim Mahmut Şevket Paşanın öl­ dürülmesi üzerine çarçabuk kurulan yeni bir harp divanı, Binbaşı Remzi Bey’in (Paşa) başkanlığında verdiği ilk idam

Östaki disfonksiyonu kronik otit gru- bunda 43 kulakta (%71.7) görülürken, normal kulakların sadece 51'inde (%34.9) tespit edildi. Hem kontrol hem de kronik otit grubunda

This study was designed to obtain baseline data regarding self-reported body image, attitudes toward overweight people, and dietary behaviors of normal-weight and obese women

Method: The medical records of 169 cases of pediatric cochlear implants from 1991 to 2002 with a follow-up period of 3-11 years were reviewed for demographics and complications.

Tedarik zinciri yönetimi; ne kadar ürünün üretilmesinin gerekli oldu unun belirlenebilmesi için geçmi teki performansa ve e ilimlere bakan talep planlaması,

Yolda Tristan ve Isolde kraliçe- nin kendi k›z› ve Kral Mark için haz›r- lam›fl oldu¤u aflk iksirini yanl›fll›kla içerler.. Böylece bütün güçlüklere kar- fl›