• Sonuç bulunamadı

Relapse in Alcohol Dependency

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Relapse in Alcohol Dependency"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Alkol baðýmlýlýðýnýn en önemli özelliklerinden biri süregenleþen ve relapslarla giden doðasýdýr. Bu fenomeni açýklamak için çeþitli modeller ileri sürülmüþtür. Alkolik hastalardan hangilerinde relaps görüleceðinin öngörülmesi, hem klinisyenlerin hem de araþtýrmacýlarýn ilgi alanýdýr. Bu yazýda, ileri sürülen relaps mo-delleri ve relapsý öngören faktörler ilgili literatür gözden geçiri-lerek tartýþýlmýþtýr. Sonuçta; relaps olan ve olmayan hastalarýn biyolojik, psikolojik ve sosyal özelliklerinin farklýlýk gösterdiði görülmüþtür.

Anahtar Sözcükler: Alkol, baðýmlýlýk, relaps, kiþilik, anksiyete, depresyon.

KLÝNÝK PSÝKÝYATRÝ 2002;5:43-49

SUMMARY

Relapse in Alcohol Dependency

One of the most important characteristics of the alcohol depen-dency is its chronic and relapsing nature. Various models have been proposed to account for this phenomenon. The accurate prediction of which alcoholic patients would relapse concerns both clinicians and researchers. In this review the proposed relapse models and the factors predicting relapse were discussed by reviewing the related literature. As a result what was observed is that the patients who relapse and who do not differ in terms of biological, psychological and social characteristics.

Key Words: Alcohol, dependency, relapse, personality, anxiety, depression.

GÝRÝÞ

Saðlýkla iliþkili davranýþlar özellikle baðýmlýlýk bozuk-luklarý ile uðraþan alanlarda relaps problemi önemli bir güçlüktür (Brownell ve ark 1986). Alkol kullaným bozukluklarý uzun süreden beri yinelemelerle giden kronik durumlar olarak bilinmektedir (Chick 2000). 1971'de yapýlan bir çalýþmada alkolizm nedeniyle tedavi edilmiþ kiþiler arasýnda kümülatif relaps oran-larýný 2 hafta sonra %35, 3 ay sonra %58 bulunurken 1978'de relapsý tedavi öncesi içme miktarýna dönüþ þeklinde tanýmlandýðý baþka bir araþtýrmada tedavi sonrasý 12 aylýk izlemde %50 civarýnda bulunmuþtur. Relapsýn bir kez içki tüketimi olarak tanýmlandýðý diðer bir çalýþmada relaps oraný %90 olarak bildirilmiþtir (Connors ve ark 1996). Diðer bir araþtýr-mada ise yine alkol ve diðer madde kullaným bozuk-luðu olan hastalarýn %50-60 veya daha fazlasýnýn detoksifikasyondan sonraki birkaç ay içinde tekrar içmeye baþladýklarý bulunmuþtur. Birçok çalýþmada da kullanýlan maddenin ne olduðu hesaba katýlmadýðýn-da madde kullaným bozukluðu tekatýlmadýðýn-davisinden sonraki 3-6 ay içinde relaps oranlarýnýn çok yüksek olduðu ve tipik olarak %75 olduðu gösterilmiþtir (Walton ve ark 1994). Görüldüðü gibi relaps için %35 ile %90 arasýn-da deðiþen oranlar ileri sürülmektedir. Özgül oranlar tanýmlamak güçtür. Oranlar baðýmlýlýðýn özelliklerine,

Zuhal DOÐRUER*, M. Hakan TÜRKÇAPAR**, Ahmet ÝNCE***

* Dr., ** Doç. Dr., *** Uz. Dr., SSK Ankara Eðitim Hastanesi Psikiyatri Kliniði, ANKARA

(2)

bireysel deðiþkenlere, tedavi baþarýsýna ve daha fazla birçok faktöre baðlýdýr. Ayrýca relapsýn nasýl taným-landýðý da çok önemlidir. Literatürde birçok relaps tanýmý vardýr (Donovan 1996):

1. Madde kullanýmýnýn baþlamasýna tedricen ve gizlice neden olan bir süreç,

2. Maddenin tekrar kullanýlmaya baþlanmasýyla tanýmlanan tek bir olay (lapse=kayma),

3. Madde kullanýmýnýn tekrar ayný yoðunlukta baþla-masý,

4. Birbiri ardýna gelen belli sayýdaki günlerde günlük kullaným,

5. Daha sonra tedavi gereksinimi ile sonuçlanan madde kullanýmýnýn sonucu (Donovan 1996). Marlatt ise kayma ile relaps arasýnda kavramsal bir ayýrým yapmýþtýr. Marlatt'a göre kayma, bir kuru kalma periyodundan sonra maddenin ilk kullanýmýný, relaps ise ilk kullanýmdan sonra süregiden kullanýmý içerir (Marlatt 1996). Webster's New Collegiate sözlüðünde relapsýn iki tanýmý vardýr: Birincisi "bir düzelme periyodundan sonra bir hastalýðýn semptom-larýnýn tekrarlamasýdýr". Ýkinci taným "tekrar doðru yoldan sapma, kötüleþme veya çökme eylemi veya durumudur". Ayný sözlükte "lapse" (kayma) þu þekilde tanýmlanýr: tek bir olaydýr, daha önceki alýþkanlýðýn tekrar ortaya çýkmasýdýr ve relapsa neden oladabilir olmayadabilir. Bireyin bu kaymalara tepkisi relapsýn olup olmayacaðýný belirler. Bu kiþiden kiþiye deðiþir ve algýlanan kontrol kaybý ile en iyi tanýmlanýr (Brownell ve ark. 1986, Marlatt ve George 1984).

Yýllarca relaps oranlarýnýn yüksekliðinin farkýnda olunmasýna raðmen bu konuya 1970'lerin sonlarýna kadar gerekli kuramsal ve deneysel dikkat göste-rilmemiþtir. Bu tarihten itibaren Litman (Litman ve ark. 1983), Ludwig (Connors ve ark. 1996) ve Marlatt’ýn (Marlatt ve George 1984) baþýný çektiði ekipler çalýþmalar yapmýþlar ve onlarýn çalýþmalarý günümüzdeki relapsla ilgili sistematik deneysel araþtýrmanýn temelini oluþturmuþtur.

RELAPS MODELLERÝ

Relaps modelleri 2 ana baþlýk altýnda toplanýr (Connors ve ark 1996):

1. Psikolojik modeller (1) Biliþsel-davranýþsal model (2) Kiþi-durum etkileþimi modeli

(3) Biliþsel deðerlendirme (appraisal) modeli (4) Kendine güven (self-efficacy) ve sonuç beklentileri modeli

2. Psikobiyolojik modeller

(1) Karþýt (opponent)-süreçler ve edinilmiþ motivas-yon

(2) Ýstek ve kontrol kaybý (3) Aþýrý arzular (urges) ve istek (4) Alkol çekilme semptomlarý modeli (5) Post-akut çekilme sendromu (6) Çekilme/Limbik ateþleme PSÝKOLOJÝK MODELLER

Bili sel- davran c model;kendine yeterlilik ve güven duygusuna-ki kurukalma ile zaman içinde geliþir, kurukalmayý sürdürmede zorluk yaratan yüksek riskli durumlara ve bu durumlarla baþa çýkma becerileri kullanabilmeye dikkat çeker. Eðer birey yüksek riskli bir durumla karþýlaþtýðýnda etkili bir baþa çýkma davranýþý kullanmazsa sonuç; kendine güven duy-gusunda azalma ve alkolün bir baþa çýkma mekaniz-masý olarak çekiciliðinde artýþ þeklinde olabilir. Dolayýsý ile artýk alkol kullanýmý daha olasýdýr ve kurukalmanýn ihlali etkisi (abstinence violation effect) ile sonuçlanabilir (Beck 1993, Connors ve ark. 1996, Marlatt 1996).

Ki i-durum modeli; çeþitli deðiþkenler arasýndaki karþýlýklý etkileþime önem verir. Bu deðiþkenler þun-lardýr: relaps için yüksek bir risk, bireyin baþa çýkma becerileri repertuarý ve bireyin bu baþa çýkma beceri-lerinin özellikle yüksek riskli durumlarda etkinliði ve uygunluðu algýsý. Yüksek riskli durumlar için 4 primer kategori tanýmlanmýþtýr. 1) Olumsuz duygudurum, örneðin depresyon, anksiyete, 2) Daha önceki içme davranýþý ile iliþkili durumlar, 3) Sosyal-kiþilerarasý anksiyete, 4) Azalmýþ biliþsel dikkat ve ilk içkiyi almak için rasyonalizasyonlar.

Bili sel de erlendirme modeli; bireyin yüksek riskli durumlarý nasýl algýladýðýna daha çok odaklanýr. Bu modelde karþýlýklý etkileþimin de önemli olduðu belir-tilmesine raðmen yüksek riskli durumlarýn kendi baþýna kiþinin deðerlendirmeleri kadar önemli olmadýðý kabul edilir. Alkol baðýmlýlarý için alkol kul-lanýmý ya olumsuz durumlarla baþa çýkma yolu veya kendi içinde deðerli bir aktivite olarak deðer-lendirilebilir. Bireyler olumsuz durumlarla baþa

(3)

çýk-mak için daha uygun baþa çýkma becerileri geliþtirmektense alkol kullanýmýný alýþkanlýk haline getirdiklerinde problemler doðar. Bu mekanizma, alkol kullanýmýnýn devamýnýn ve relapslarýn altýnda yatan mekanizmadýr.

Kendine g ven ve sonu beklentileri modeli;kendilik etkinliði ve kendine güven modelinden doðar. Kiþinin özel bir davranýþla ilgili sonuçlarýn olasýlýðýný tahmini ve kiþinin davranýþý yerine getirebilme yeteneðinin tahmininin altýný çizer. Hem olumlu ve olumsuz sonuçlar ve hem de kendinin yeterliliði beklentileri karþýlýklý etkileþerek tedaviden sonraki relaps sürecini etkiler.

PSÝKOBÝYOLOJÝK MODELLER

Kar t s re ler ve edinilmi motivasyon: Bu modele göre; vücut yeni bir uyarý formu ile karþýlaþtýðýnda bu uyarýnýn etkilerini hafifletmeye çalýþýr. Ýlk uyarý özel bir emosyonel duruma (A) neden olan bir süreci (a) tetikler. Ancak bu süreç de karþýt bir (b) sürecini tetikleyerek A durumunu etkisiz hale getiren veya hafifleten bir B emosyonel durumuna neden olur. Sonuçta bireyin yaþadýðý emosyon A ve B durum-larýnýn toplamýdýr. Bir uyarýya tekrarlayan maruz kalmalar sonucunda yani uyarý gittikçe "daha az yeni" hale geldiðinde A durumu yoðunluðunu kaybeder ve B durumu arasýndaki latans kýsalýr ve yaþanan emosyonu belirlemede B durumu daha baskýn hale gelir. Alkol kullanýmýna uyarladýðýmýzda alkol ilk uyarý olarak hareket edecektir ve süreci baþlatacaktýr. A durumu hoþa giden, rahatlatýcý, B durumu depresif, irritabl duygudurumu içerir. Hafif içiciler veya sosyal içiciler için A durumu yaþanan duyguduruma daha fazla katkýda bulunacaktýr. Ancak alkol baðýmlýlarý alkol almayý sürdürmediðinde B durumu baskýn ola-caktýr. Dolayýsýyla kiþi olumsuz duygudurumu iyileþtirmek için veya olumlu duygudurum yaþamak için relaps olacaktýr.

stek ve kontrol kayb :Bu modelde kurukalmakta olan alkolikte isteðe içsel ve dýþsal hatýrlatýcýlar (cue) neden olmaktadýr. Dýþsal hatýrlatýcýlar alkolün varlýðýný, stresli bir durumu ve kiþinin yaþamýnda bir baþarýsýz-lýðý içerebilir. Ýçsel hatýrlatýcýlar, olumsuz duygudurum durumlarýný (depresyon, anksiyete gibi) veya alkol çekilmesinin fiziksel belirtilerini içerebilir. Ýstek bu içsel ve dýþsal hatýrlatýcýlarlardan kaynaklanan uyarýl-ma hislerine atfedilen biliþsel bir etiket olarak görülür. Bireyin bu uyandýrýlma hislerini nasýl yorumladýðý "istek" yaþayýp yaþamamasýný belirler.

A r arzu ve istek modeli:Bu modelin odak noktasý otomatik ve otomatik olmayan biliþsel süreçlerdeki farklýlýktýr.. Madde kullaným davranýþlarýnýn çoðu otomatik süreçlerle kontrol edilir. Aþýrý arzu ve istekler ya madde çekilmesi ya da maddelerin olumlu güçlendirme etkileri ile oluþur. Tekrarlayan maruz kalmalar otomatik tepkiye neden olur. Bu modele göre madde baðýmlýsý bir bireyin kurukalma giriþimleri son derece güç olacaktýr ve efor gerektirecektir. Kökleþmiþ otonomik süreçler bireyi kullanma davranýþýný baþlat-masý için etkileyecektir. Maddeden uzak durma gi-riþimleri istemli, otomatik olmayan süreçlere baðlýdýr. Çeþitli içsel ve dýþsal uyarýlar, bilinçli bir niyet olmak-sýzýn madde-kullanýmý eylem planý adý verilen duruma neden olan otomatik biliþsel süreçleri tetikleyebilir. Bu otomatik eylem planýný atlatmak için birey otomatik olmayan biliþsel süreçlerini kullanmayý öðrenmelidir. Eðer bireyin otomatik olmayan biliþsel metotlar reper-tuarý yetersizse veya baþka eylemler için kullanýlmak-taysa relaps olasýlýðý yüksektir.

Alkol ekilme semptomlar modeli: Bu modele göre anksiyete subakut alkol çekilme sendromunun bir parçasýdýr ve alkol isteði ile iliþkilidir. Hiperventi-lasyon alkol kullanýmýnýn fizyolojik bir sonucudur ve anksiyete ve panik gibi organ sistemlerinde semptom-lara neden olur. Alkol bu semptomlardan kurtulmak için kullanýlýr. Mossberg ve arkadaþlarýna göre akut çekilmeyi takip eden 4-8 haftalýk dönemde anksiyete, uyku semptomlarý, otonomik bozukluklar, depresif semptomlar, konsantrasyon güçlükleri ve bellek prob-lemleri yaþanýr. Bu 4-8 haftalýk dönemden sonra 1-3 haftalýk duygudurum deðiþikliði periyodlarý yaygýndýr. Bu periyodlar alkol çekilmesinin neden olduðu düþünülen relapsýn oluþtuðu periyodlardýr.

Post-Akut ekilme sendromu: Bu model alkolün fiz-yolojik ve nörolojik etkilerine odaklanýr. Alkolik kiþi alkolü kestiðinde bir çekilme periyoduna girer. Bu süreci post akut çekilme sendromu (PAW) adý verilen sendrom takip eder, kesilmenin 1.-2. haftasýnda baþlar ve 1.5-2 ayda pik yapar ve daha sonraki 3 ay içinde azalýr. PAW primer olarak yüksek seviye biliþsel iþlevselliði (soyut düþünme, bellek gibi) etkiler ve emosyonalitenin yüksek seviyeleri ve strese aþýrý tepki ile baðlantýlýdýr. Bu modele göre ilk olarak birey ken-dinin iyilik hali ve kurukalma becerisini sorgulamaya baþladýðýnda tutumu deðiþir. Olumsuz emosyonel sonuçlarla sonuçlanan maladaptif baþa çýkma metod-larý kullanmaya baþlar. Bu sürecin sonucu içmeye tekrar baþlanmasýdýr.

(4)

˙ekilme / Limbik ate leme modeli: Alkol kullanýmý inhibitör nörotransmitter olan GABA'nýn benzodi-azepin reseptör kompleksine etkisini güçlendirir. Alkol kesildiðinde ani disinhibisyon, alkol çekilme sendro-mu ve diðer bazý semptomlarla iliþkili fizyolojik deðiþikliklere neden olur. Tekrarlayan çekilmeler git-tikçe artan fizyolojik deðiþikliklere ve semptomatolo-jiye neden olur. Bu modele göre tekrarlayan çekilme epizodlarý "uzun süren limbik aþýrýuyarýlýrlýða" neden olur. Çekilmedeki birey çeþitli hatýrlatýcýlara tepki olarak spontan bir þekilde fizyolojik çekilmeler yaþayabilir ve bu semptomlar anksiyete olarak yorumlanabilir. Birey daha sonra istek yaþayabilir ve bu anksiyete semptomlarýný geçirmek için içmeye motive olabilir ve relaps böylece oluþur (Connors ve ark. 1996).

RELAPSI BELÝRLEYEN VE ÖNGÖREN FAKTÖRLER Relaps kompleks bir süreçtir (Marlatt 1996). Relaps riski bireysel, durumsal ve fizyolojik faktörlerin karþýlýklý etkileþimi ile belirlenir (Brownell ve ark. 1986).

Shiffman 1989'da potansiyel relaps öngörücülerini deðerlendirmek için çok-deðiþkenli, çok-seviyeli bir yaklaþýmýn anlamaya yarayan bir modelini sunmuþ-tur (Shiffman 1989, Donovan 1996).

Shiffman'a göre relaps olasýlýðýný yeterince öngöre-bilmek için 3 seviyede deðerlendirme yapýlmalýdýr. Birinci kategori göreceli olarak uzun süredir varolan, süregiden, deðiþmeyen uzak kiþisel özellikleri içerir. Ýkinci kategori, zaman içinde dalgalanan fakat bunu göreceli olarak tedricen yapan ara arkaplan özellikleri içerir ve artmýþ relaps olasýlýðýna azçok katkýda bulunur. Üçüncü kategori yakýn nedenleri içerir kayma sýrasýnda veya hemen öncesinde ortaya çýkar-lar; göreceli olarak geçicidirler ve bir yüksek risk duru-mu baðlamýnda ortaya çýkarlar. Shiffman'ýn belirtmediði ancak önemli olan diðer bir kategori geçiþ deðiþkenlerini içerir. Kaymadan relapsa geçiþe aracýlýk ederler.

Bu kategoriler arasýnda kayma olabileceði ve farklý kategorilerdeki deðiþkenler arasýnda etkileþim olabile-ceði belirtilmiþtir.

Bu kategoriler; Uzak kiþisel faktörler Ailede alkolizm öyküsü Alkolizmin tipi

Ek psikiyatrik bozukluklarýn doðasý/þiddeti Ek madde kullaným bozukluklarýnýn doðasý/þiddeti Biliþsel bozulmanýn ve azalmýþ problem çözme yetisi Alkol baðýmlýlýðýnýn þiddeti

Alkolü hatýrlatýcýlara koþullu tepki Yakýn hazýrlayýcý faktörler Yüksek riskli durumlar

Biliþsel uyanýklýk ve içsel dialog Emosyonel durumlar

Mizaç-baþa çýkma becerileri Durumsal tepkinin etkinliði Hatýrlatýcýya koþullu tepki

Maddeden istenilen ve beklenen etkilerin belirginliði Ýstek

Kuru kalma sözü Ara arkaplan faktörleri Önemli yaþam olaylarý Devam eden yaþam güçlüðü Günlük yaþam problemleri Sosyal ve çevresel destek Stresle baþa çýkma becerileri Kendine güven duygusu

Maddenin etkileriyle ilgili genel beklentiler Kendini iyileþtirmek için motivasyon Geçiþ faktörleri

Kuru kalmanýn ihlali etkisi Emosyonel durumlar Atýfsal eðilimler

Onarýcý baþa çýkma becerileri Kuru kalma durumuna dönme sözü Uzak Kiþisel Faktörler

Bu kiþisel arkaplan özellikleri kiþinin daha büyük alkol problemlerine maruz kalmasýna ve relaps olmasýna neden olan davranýþ paternleri göstermesine neden olabilir. Örneðin ailede alkolizm öyküsü olup olmamasý bireyin alkole verdiði tepkiyi farklýlaþtýrýr. Benzer þekilde aile öyküsünün olmasý, içmeye baþla-ma yaþý, kiþilik özelliklerinin örneðin dürtüsellik ve risk alma kombinasyonuna dayanan alkolizm alttip-leri de süreci etkiler. Alkol baðýmlýlýðýnýn aðýrlýðý, ciddi ve aðýr ek psikiyatrik bozukluklarýn bulunmasý, ek ilaç kullanýmý, bozulmuþ kiþilerarasý ve biliþsel problem

(5)

çözme yetilerinde relaps riskini artýrmaya katkýda bulunur.

Ara arkaplan faktörleri

Shiffman'a göre uzak kiþisel faktörlerle ara arkaplan faktörler kiþiyi relapsa birlikte hazýrlar. Ortalama fak-törlerin etkisinin kümülatif olduðu düþünülmektedir. Nadir görülen önemli yaþam olaylarýna, devam eden yaþam güçlüklerine ve günlük yaþam problemlerine sýkca maruz kalma stresin seviyesini arttýrarak içm-eye dönme için kritik eþik seviyesine gelir. Ancak deðiþkenler bireyin sosyal ve çevresel destekleri, genel kendine güven hissi veya algýlanan kontrol duygusu, stresle baþa çýkma becerisi ile birlikte deðerlendirilme-lidir. Stres seviyesinin kiþinin baþa çýkma becerisini aþtýðý ve alkolün umulan faydalarý daha fazla olduðu noktada relaps riski yüksektir.

Yakýn Hazýrlayýcý Faktörler

Marlatt'a göre yüksek riskli durumlar relaps belirleyi-cisi olabilir. Alkolün etkilerine dair olumlu beklentileri olan, kendine güven duygusu düþük olan ve yüksek riskli durumlarla baþa çýkma becerileri kýsýtlý olan kiþilerde relaps riski yüksektir. Marlatt relaps belir-leyicilerini 2 sýnýfa ayýrmýþtýr: kiþilerarasý ve kiþisel belirleyiciler. Kiþilerarasý belirleyicileri bireyin dýþýnda-ki yüksek riskli olaylar olarak tanýmlamýþtýr. Bu dýþsal olaylar kiþilerarasý etkileþimi içerebilir ve baðýmlý kiþinin alkol kullanýmýna dönmesini tetikleyebilir. Kiþisel belirleyiciler bireydeki yüksek riskli durumlarý içerir, örneðin olumsuz emosyonel durumlar. Bu duru-mun elementleri içme-iliþkili hatýlratýcýlara koþullu bir tepki verilmesine ve alkolden beklenen etkilerin art-masýna neden olur.

Geçiþ Faktörleri

Marlatt (Marlatt 1996) ve Saunders&Allsop (Saunders ve Allsop 1987) baþlangýçtaki kaymayý tetikleyen fak-törlerin devam eden içmeye, uzamýþ relapsa katkýda bulunanlarla ayný olmadýðýný ileri sürmüþlerdir. Marlatt'ýn modeli, relapsýn sorumluluðunu kiþiye (içsel atýf) ve suçluluk, depresyon, öfke gibi olumsuz emosyonlara yüklemeye odaklanýr. Ancak bireyin olumsuz sonuçlar ve emosyonlarla baþa çýkma bece-rileri, aile ve arkadaþlarýn reaksiyonu ve kurukalmaya dönme sözü de önemlidir (Donovan 1996, Marlatt 1996, Strowig 2000, Miller ve ark. 1996).

Hangi hastanýn relaps olacaðýný ve ne zaman ola-caðýný bilebilmek klinik açýdan önemlidir. Böyle bir bilgi ile relaps önleme stratejileri geliþtirilebilir ve

uygulanabilir (Janowsky ve ark. 2001). Shiffman'ýn modelinde sunulan faktörlerin relapsý belirleme ve öngörmedeki önemleri 1970'lerden bu yana bir çok kez çalýþýlmýþtýr. Bu çalýþmalardan sosyal stabilite göstergeleri dýþýnda prognozun tedaviden baðýmsýz deðiþmeyen genel göstergelerini belirlemeye yönelik çalýþmalar sonuçsuz kalmýþtýr. Sonucun genel öngörücülerini belirleyememe, prognozun hasta ve tedavi deðiþkenlerini içerdiðini düþündürür. Hastalarýn biyolojik, psikolojik ve sosyal özelliklerinin prognozu etkilediði gösterilmiþtr. Örneðin stabil evlilik, yüksek sosyoekonomik durum ve ileri yaþýn olumlu, nöropsikolojik bozulma alkol baðýmlýlýðýnýn derecesinin aðýr olmasý ve psikiyatrik semptom seviyesinin yüksekliði olumsuz etkiyle iliþkili bulun-muþtur. Donovan'ýn yaptýðý bir çalýþmada 6 aylýk izlemde demografik deðiþkenlerin sonucu öngörmede etkisiz olduðu, daha önceki hastaneye yatýþ sayýsýnýn yüksekliði ve uzun zamandýr alkol kullanýyor olmanýn kurukalmayý olumsuz etkilediði bulunmuþtur (Ito ve Donovan 1990).

Yapýlan bir çok çalýþmada alýnan sonuçlar þu þekilde özetlenebilir:

Yüksek sosyoekonomik durum ve sosyal stabilitenin kurukalma oranlarýnýn %32-68 bulurken, meyhane ve sokak alkoliklerinde oran %0-18 bulunmuþtur (Sandahl 1984).

758 alkoliðin 4 yýl izlendiði bir çalýþmada baðýmlýlýk derecesi yüksek ve genç olanlar, baðýmlýlýk derecesi düþük ve yaþlý olanlarda evli olanlarýn prognozlarýnýn daha iyi olduðu, evli olmayanlarýn ise sadece hafif içici iseler prognozlarýnýn iyi olduðu gösterilmiþtir (Sandahl 1984).

Saunders çalýþmasýnda baðýmlýlýk þiddetinin düþük-lüðünün, evli ve iþ sahibi olmanýn kuru kalmayý sürdürmede etkili olduðunu bulmuþtur (Saunders ve Allsop 1987).

Baþka bir çalýþmada nörofizyolojik testlerdeki yüksek skorlar daha düþük relaps, daha uzun kurukalma periyodu ve daha düþük alkol tüketimi oranlarý ile iliþkili bulunurken çok çeþitli sosyal, demografik ve psikolojik özelliklerin karþýlaþtýrýldýðý bir çalýþmada da biliþsel disfonksiyonun sonucun iyi öngörücüsü olduðu bulunmuþtur (Sandahl 1984). Litman ve arkadaþlarý biliþsel kontrol ve baþa çýkmadaki esnek-liðin relaps olmayanlarda belirgin özellikler olduðunu göstermiþlerdir (Litman ve ark. 1983).

(6)

Marlatt çalýþmasýnda her vakada relapsa neden olan özgül durumlar tanýmlanmýþ ve relapslarýn %61'inde kiþisel belirleyiciler, %39'unda kiþilerarasý belirleyiciler bulunmuþ (Marlatt 1996).

Sandahl çalýþmasýnda bazý durumlarýn alkolikler için tehlikeli olduðunu ve zeka testlerinde düþük puan alan, kas gerginliði ve somatize anksiyeteye eðilimleri olanlarýn relaps risklerinin yüksek olduðunu ve kendine güven derecesi yüksek olanlarda relapsýn düþük olduðunu bulmuþtur (Sandahl 1984).

Birçok çalýþmada fiziksel baðýmlýlýðýn þiddetinin relap-sa etkisi olduðu gösterilirken bir çalýþmada fiziksel baðýmlýlýk sonucu olan isteðin neden olduðu relaps sadece %6 ve yine olumsuz fiziksel durumun neden olduðu relaps %7 bulunmuþtur (Brownell ve ark. 1986).

Bir çalýþmada, evlilik ve aile baðlarýnýn güçlülüðünün 2 yýla kadar izlemde tedaviye yanýtý güçlendirdiðini bulunurken diðer bir çalýþmada relapslarýn neredeyse yarýsýnýn (%48) kiþilerarasý belirleyicilerle iliþkili olduðunu ve bunun da üçte birinin çatýþmadan kay-naklandýðýný bulmuþlardýr. Dolayýsýyla kiþilerarasý iliþkiler relapsý tetikleyebilir (Brownell ve ark. 1986). Kaymalarýn sosyal, relapslarýnsa bireysel faktörlerle (olumsuz emosyonel durumlar ve stresli durumlar) iliþkili olduðu ileri sürülmüþtür. Shiffman bu duru-mun artmýþ relaps riskini öngörebileceðini fakat riskin gerçeðe dönüþmesini baþa çýkma becerilerinin belirlediðini ileri sürmüþtür (Shiffman 1989, Brownell ve ark 1986). Yine yakýn zamanlardaki birbirinden ayrý çalýþmalarda baþa çýkma kaynaklarýnýn eksikliði, zayýf sosyal destek, olumsuz baþa çýkma, düþük kendine güven duygusu, dýþ kontrol odaðýnýn relapsý öngörmede etkili olduklarý bildirilmiþtir (Miller ve ark. 1996, Janowsky ve ark. 2001, Ito ve Donovan 1990, Sandahl 1984, Noone ve ark. 1999).

Araþtýrmacýlar ayrýca relapsýn eðitim, evlilik ve iþ durumunun da bir fonksiyonu olduðunu göster-miþlerdir. Çalýþmalarda düþük sosyoekonomik duru-mun, uzun süreli daha aðýr alkol baðýmlýlýðýnýn ve detoksifikasyon için daha önce hastaneye daha fazla sayýda yatmýþ olmanýn, erken baþlangýç yaþýnýn, gele-cek amaçlarýnýn yokluðunun, deðiþmeye hazýr olma-manýn, düþük engellenme toleransýnýn, düþük kendine güvenin, sosyal desteklerin yokluðunun, dürtüselliðin, ek psikopatoloji varlýðýnýn, düþük duygudurumun, yüksek riskli durumlardan kaçýnma-manýn, çok sayýda madde kullanmanýn artmýþ relapsý

öngördüðünü bulmuþlardýr. Antisosyal kiþilik luðu, borderline kiþilik bozukluðu ve affektif bozuk-luklarýn ve ciddi kiþiyi zorlayýcý yaþam stresörlerinin sonucun öngörücüleri olduðu da ileri sürülmektedir (Miller ve ark. 1996, Janowsky ve ark. 2001, Noone ve ark. 1999). Baþka bir çalýþmada artmýþ stresin relaps riskini arttýrýrken, bazý baþa çýkma metodlarýnýn, yük-sek kendine güvenin, yükyük-sek eðitim seviyesinin azalt-týðý bulunmuþtur (Noone ve ark. 1999).

Connors ve arkadaþlarýnýn çalýþmasýnda daha önceki yatýþ sayýsýnýn düþüklüðü ve iþ stabilitesinin daha fazla kuru kalýnan gün sayýsý ile iliþkili olduðu bulun-muþtur. Depresyonun þiddeti gün sayýsý ile ters korele bulunmuþ (Connors ve ark. 1996).

Alkol baðýmlýlýðý ve depresif bozukluklarýn birlikteliði yaygýndýr. Örneðin ECA çalýþmasýnda yaþam boyu bir alkol kullaným bozukluðu olanlarýn %13.4'ünde ayný zamanda affektif bir bozukluk olduðu bulunurken, Ulusal Komorbidite Çalýþmasý’nda (1997) yaþam boyu bir alkol bozukluðu olan erkek hastalarýn %24.3'ünde kadýnlarýnsa %48.5'inde yaþam boyu bir major depre-sif bozukluk tanýsý bildirilmiþtir (Curran ve ark. 2000). Araþtýrmalar psikiyatrik komorbiditenin genellikle kötü sonuçla iliþkili olduðunu gösterse de birlikte bulunan depresyon ve alkol baðýmlýlýðýnýn sonuçlarý ile ilgili çeliþkili veriler vardýr. Birkaç çalýþmada depresyonlu kadýnlarýn alkol tedavisinden daha iyi sonuç aldýklarý, depresyonlu erkeklerde ise sonucun daha kötü olduðu bildirilmiþtir. Baþka bir çalýþmada yaþam boyu major depresyon tanýsý almýþ olmanýn kadýnlarda ve erkeklerde içme yoðunluðunun azal-masýyla iliþkili olduðu bulunmuþtur. 5 yýllýk bir izlem çalýþmasýnda major depresyonun remisyonunun alkol baðýmlýlýðýnýn remisyonunu öngördüðünü bulunmuþ-tur (Curran ve ark. 2000, Greenfield ve ark. 1998). Baþka bir çalýþmada depresyonun sonuca etkisi bulunmazken, Strowig'in çalýþmasýnda depresif duygudurumun relaps olanlarda anlamlý olarak yük-sek olduðu görülmüþtür (Strowig 2000).

Yine bir çalýþmada major depresyon tanýsý daha kýsa ilk içme süresini ve relapsý öngörürken (Greenfield ve ark 1998, Allsop ve ark. 2000) Curran ve arkadaþlarý da depresif semptomatolojinin relaps için risk faktörü olduðunu bildirmiþlerdir (Curran ve ark. 2000). Komorbid anksiyete bozukluklarý alkol iliþkili bozuk-luklarla sýklýkla birlikte bulunur. %6-33 fobiler, %3-52 yaygýn anksiyete bozukluklarý ve %2-21 panik bozuk-luklarý için bildirilen oranlardýr. Driensen ve

(7)

Allsop S, Saunders B, Phýllýps M (2000) The process of relapse in severely dependent male problem drinkers. Addiction, 95(1): 95-106.

Beck TA, Wright FD, Newman CF, Liese BS (1993) Cognitive Therapy of Substance Abuse. New York, The Guilford Press, s. 292-310.

Brownell KD, Marlatt GA, Lichtenstein E ve ark. (1986) Understanding and Preventing Relapse. Am Psychol, 41: 765-782.

Chick J (2000) Treatment of Alcohol Dependence. New Oxford Textbook of Psychiatry, Gelder MG (Ed), Lopez-Ibor JJ (Ed), Andreasen NC (Ed), New York, Oxford University Press, s. 494-506.

Connors GJ, Maisto SA, Donovan DM (1996) Conceptualizations of relapse: a summary of psychological and psychobiological models. Addiction, 91 (suppl.): 5-13. Connors GJ, Maisto SA, Zywiak WH (1996) Understanding relapse in the broader context of post-treatment functioning. Addiction, 91 (suppl.): 173-189.

Curran GM, Flynn HA, Kirchner J ve ark. (2000) Depression after alcohol treatment as a risk factor for relapse among male veterans. J Substance Abuse Treatment, 19: 259-265. Davidson KM, Ritson E (1993) The relationship between alco-hol dependence and depression. Alcoalco-hol&Alcoalco-holism, 28: 147-155.

Donovan DM (1996) Assesment issues and domains in the pre-diction of relapse. Adpre-diction, 91(suppl.): 29-36.

Driessen M, Meier S, Hýll A ve ark. (2001) The course of anxi-ety, depression, and drinking behaviours after completed detoksification in alcoholics with and without comorbid anxi-ety and depressive disorders. Alcohol&Alcoholism, 36: 249-255.

George DT, Nutt D, Dwyer BA ve ark. (1990) Alcoholism and panic disorder: is the comorbidity more than coincidence?. Acta Psychiatrica Scandinavica, 81: 97-107.

Greenfield SF, Weiss RD, Muenz LR ve ark. (1998) The effect of depression on return to drinking. Arch Gen Psychiatry, 55:259-265.

Ito JR, Donovan DM (1990) Predicting drinking outcome: Demography, chronicity, coping, and aftercare. Addict Behav, 15:53-59.

Janowsky DS, Fawcett J, Meszaros K ve ark. (2001) Core heri-table personality characteristics and relapse in alcoholics. Alcohol Clin Exp Res, 25: 94-98.

Kushner MG, Kenneth MA, Beitman BD (1990) The relation between alcohol problems and the anxiety disorders. Am J Psychiatry, 147: 685-695.

Litman G, Stapleton J, Oppenheim AN ve ark. (1983) Situations related to alcoholism relapse. Br J Addict, 78:381-389.

Marlatt GA (1996) Taxonomy of high-risk situations for alco-hol relapse: evolution and development of a cognitive-behav-ioral model. Addiction, 91 (suppl.) 37-49.

Marlatt GA, George WH (1984) Relapse prevention: Introduction and overview of the model. Br J Addict, 79: 261-273.

Miller WR, Westerberg VS, Harris RJ ve ark. (1996) What pre-dicts relapse? Prospective testing of antecedent models. Addiction, (Suppl 91): 155-171.

Noone M, Dua J, Markham R (1999) Stress, cognitive factors, and coping resources as predictors of relaps in alcoholics. Addict Behav, 24: 687-693.

Sandahl C (1984) Determinants of relapse among alcoholics: A cross-culturel replication study. Int J Addict, 19(8): 833-848. Saunders B, Allsop S (1987) Relapse: a psychological perspec-tive. Br J Addict, 82: 417-429.

Shiffman S (1989) Conceptual issues in the study of relapse. Relapse and Addictive Behaviour, 1. baský Gossop M (Ed), London. Routledge, s. 249-277.

Strowig AB (2000) Relapse determinants reported by men treated for alcohol addiction the prominence of depressed mood. J Substance Abuse Treatment, 19: 469-474.

Walton MA, Castro FG, Barrington EH (1994) The role of attri-butions in abstinence, lapse, and relapse following substance abuse treatment. Addict Behav, 19: 319-331.

KAYNAKLAR arkadaþlarýnýn 2001 yýlýnda yayýnlanan

çalýþmalarýn-da ek anksiyete bozukluðu olanlarýn %69'u, ek mikst anksiyete depresyon bozukluðu olanlarýn %77'sinde relaps olurken ek bozukluðu olmayanlarýn sadece %40'ýnda relaps olduðu bulunmuþtur (Driessen ve ark. 2001). Yine bir çok araþtýrmacý (George ve ark. 1990, Pohorecky 1991, Kushner ve ark. 1990, Davidson ve Ritson 1993) da ek anksiyete bozukluðunun relapsýn öngörücüsü olduðunu bildirmiþtir.

Sonuç olarak; relaps olan ve olmayan hastalarýn biyo-lojik, psikolojik ve sosyal özellikleri farklýlýk göster-mektedir. Bu farklýlýk gösteren özellikler relaps olma olasýlýðýný artýrýyor olabileceðinden hastalarýn bu özel-liklerine dikkat edilmesi gereklidir. Hangi hastanýn re-laps olacaðýný ve ne zaman olacaðýný bilebilmek klinik açýdan önemlidir; relapsla ilgili relapsý arttýrýcý özellik-ler bilinirse bu özelliközellik-lere sahip hastalarýn tedavisinde daha dikkatli ve özel yaklaþýmlar geliþtirilebilir.

(8)

Referanslar

Benzer Belgeler

günümüzde insanlar daha çok boş zamana sahip olmayı arzularlar çünkü bireyin sosyalleşmesinde daha çok insanla iletişim içinde olmasında ve sosyal desteğe sahip

Yöntem bölümünde MS kri teri olarak al ınan 5 unsurun örn ck- lemimizde ki s ıklığı Şekil 2'de e rkek ve kadın için ayrı ayrı resnıedilıniştir.. Sansoy:

Bu çalışma için yapılan araştırma esnasında karşılaşılan isimler; olay incelemesi, durum çalışması, örnek olay.. çalışması, örnek olay inceleme yöntemi,

Bu bakımdan periodontitisin etiyolojisinde önem taşıyan başlıca üç spesifik bakteri tanımlanmıştır: Bunlar kronik periodontitiste sık rastlanan; Aggregatibacter

ağırlaşması – Ankara Ticaret Odası – Beyaz – Evvel – Normal Şartlar Altında 5-Tersi, dişin üstündeki ince zar – Tersi, yemeklik bir et cinsi – Çinko’nun simgesi

But in a study analyzing experimental infections in different animal species, low susceptibility of dogs to SARS-CoV-2 was shown (Shi et al 2020).. USDA’s National

Yine kronik karaci¤er hastal›¤› ve/veya yet- mezli¤i, renal yetmezli¤i olanlarda, gebelerde, laktasyon dönemindeki kad›nlarda, büyük cerrahi giriflim, travma, ciddi

Therefore, this study determines segmented average spending on accommodations for Perhentian Island visitors in Malaysia segmented according to demographic, trip-related