TEVFtK FİKRET ÎLE MEHMET AKİF
$ I K R A \ K l RDAKUL
İslam Birliği umudu param parça olur
Akif, Hıristiyan olduklarını göz önüne
almadan büyük umutlarla bağlandığı
Almanların ülke üzerindeki niyetlerini
araştırma gereğini duymaz. Şairin İslam Birliği
umudu da Osmanlı Devleti’nin girdiği
1. Dünya Savaşı yenilgisi sonunda
paramparça olur.
“ eskisinden daha berbat” olan yapısını sergiler.
Sergiler ve eleştirir: “ Vatanın takâtı yoktur yeni den ihmâle
Doludizgin gidiyor baksana iz mihlale.
Ey cemaat uyanın, elverir ar tık uyku,
Yok mu sîzlerde vatan nâmına hiçbir duygu?..
Düşmeden pençesinin altına is tikbâlin
Biliniz kadrini, hürriyetin, is tiklâlin.”
_
ittih a t ve Terakki’ye
karşı________________
Bu aşamada Akif’in karşısı na aldığı, İttihat ve Terakki
mm
;m eyerek kürsüye getirir sorunu:
“ Ey cemaat-i müslimin, siz ne Arapsınız, ne Türksünüz, ne Arnavutsunuz, ne Kürtsü- nüz, ne Lazsınız, ne Çerkezsi- niz.
Siz ancak bir milletin fertle risiniz ki, o büyük millet te Is- lâmdır. Müslümanlığa veda et medikçe kavmiyyet (milliyetçi lik) dâvasında bulunamazsınız. Kavmiyyet gayretine düştükçe de Müslüman olamazsınız.”
Islâmcıların bu tepkilerine karşın, ırkçı ve Turancı akım ları destekleyerek savaşa girme ortamı hazırlamaya çalışan İt tihat ve Terakki, reformist Is- lâmcılarla da uzlaşma olanağı nı arıyordu. Akımın önde ge len düşünürlerinden Sait
Ha-m
n
m
■
M İHRİ HANIM'DAN FİKRET — Tevfik Fikret açık havada gez
meyi ve resim yapmayı severdi Yaptığı resimlerin bir bölümü A fi yort'daki evinin duvarlarım süsleyen şairin hastalığı Şırasında, res sam Mihri Müşfik Hanım da onun üç portresini yapmışa. Yukarda bunlardan biri görülüyor.
— :ı —
“Doğrudan doğruya “Kur’an-
dan alıp ilhamı
Asrın idrâkine söyletmeliyiz İs lâmî:’
Çağı görme düşünüsü, kendin den kopmama ve taklitten ka çınma uyarıları ile birlikte ge lişir Akif’te.
“Sırr-ı terakkinizi siz Başka yerlerde tahatriye heves lenmeyiniz.
Onu kendinde bulur yüksele cek bir millet,
Çünkü her noktada taklit ile sökmez hareket.
Alınız ilmini garbın, alınız san’atını
Veriniz hem de mesaiye son sür’atini
Çünkü kaabil değil yaşamak bunlarsız:’
(Safahat, sf. 186)
dizelerinde öne sürdüğü görüş lerin, öteki reformist İslamcı lar ve milliyetçilere koşut dü şüncelerden kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Çok çalışma ve ulusal ben liği korumaya özen göstererek, çağın tekniğe yansıyan bilimsel gelişmelerinden yararlanma düşünüsü, 1910’lu yıllarda çık mazdan kurtulma umudu ola rak görünüyordu.
Bu umut, zaman zaman dü şün adamı Akif’i arka plana çeker, hülyaları ağır basan şa iri çıkarır ortaya. “Kapkara
İstanbul” “ayın ondördü gibi”
parıldamakta, güzelliği “iki üç
bin mil açıktan” evrene yansı-,
maktadır. Tüm olumsuzlukla rın, kötülüklerin, pisliklerin si lindiği yeni bir yaşam sergile nir bu İstanbul’da.
Şirketleşme edebiyatı,
“ Sayısız mektep açılmış, kadın erkek okuyor
İşliyor fabrikalar, yerli kumaş dokuyor.
Gece gündüz basıyor millete nâfi âsâr,
Adeta matbaalar bir uyumaz hizmetkâr.
Mülkü baştanbaşa imar edecek şirketler,
Halkın irşâdına hâdim cemiy- yetler
Durmayıp iş buluyor, gösteri yor, uğraşıyor,
Gemiler sahile boydan boya servet taşıyor.”
(Safahat, sf. 174)
Görüldüğü gibi toplumsal olumlama ve iyileşme umudu nu, İttihat ve Terakki yöneti mi gibi, “ memleketi baştanbaşa imar edecek şirket ler”^ oluşumuna bağlamakta
dır Mehmet Akif de.
Kimlerse, kesenin ağzını açacak, sermayelerini güçlen dirip şairin yeni Istanbulunu yaratacaktır.
Dönemin “ İttihat” sözcüğü ile başlayan şirketleşme edebi yatının içeriğindeki nedenleri çok sonra anlayan Akif, hül yadan sıyrılınca yeni dönemin
Fırkası’nın ırkçı ve Turancılı ğa dönüşen milliyetçilik ideo- jisidir. Artık “ Müslümanlık si zi gayet sıkı, gayet sağlam bağ lamak lâzım iken, anlamadım anlayamam, ayrılık hissi nasıl girdi beyninize?..” diye sorar ve uyarmaya çalışır. “ Birbirin den m üteferrik bu kadar akvâmı-Aynı milliyetin altında tutan İslami - Temelinden yı kacak olan kavmiyettir.”
Ve manzum uyanlarla
yetin-lim Paşa’yı 1913’te Sadrazam
lığa getirmişlerdi.
Akif bu evresinde, düşmanı
olduğu Batıyı da sosyo ekonomik yapı bakımından değerlendiremediği için, Batılı devletlerin endüstri devrimleri- ni yapamayan Doğu ülkeleri ni sömürgeleştirme ya da gizli sömürge olarak kaynaklarına egemen olma politikalarını an layamaz. Bu nedenle de İttihat ve Terakki Fırkası’nın
lngi-liz/Fransız kapitalizmi ile çe lişen Alman kapitalizmiyle tehlikeli ilişkilerinin arkasında ki temel nedenleri göremez. Partinin Alman emperyalizmi ne yandaş politikasından da rahatsızlık duymaz. Ve çağrılı olarak gittiği Almanya’dan
“İslâm Birliği” ni koruyucu bir
melek bulduğu inancı ile dö ner. “ Berlin Hâtıraları” baş lıklı uzun şiirde Alman hayranlığını dizelere yansıtır ken Afrika ve Asya’da İngiliz gücüne karşı boynu bükük ya şayan milyonlarca Müslüman adına “ şefaat” diler. “ Avru
palI deyince ruhu sağır, kalbi his için kapalı, müebbeten bi ze düşman bir ümmet anlar dık. Hayır, eski an’anenin hakkı yok artık,.” dizeleriyle
duygularındaki değişmeyi dile getirir. Ve öykü-şiir tekniği içinde bir Alman kadına şöyle seslenir:
“ Değil mi bir anasın sen, de ğil mi Almansın
O halde fikr ile vicdâna sahip insansın.
O halde ‘AsyalIdır ırkı
başkadır’ diyerek
Yabancı tavrı yakışmaz senin faziletine,
Gel iştirak ediver onların felâ ketine.”
A lm a n hayranlığı
Ş iirlerinin yayım landığı
“ Sırat-ı Müstakim” dergisin
de Alman İmparatoru’na yazı lan bir açık mektubunda onun
“ kaleminden kuvvet aldığı”
belirtilmiştir. Bu mektubun bir bölümünde şöyle denir:
“ Doğuya doğru OsmanlIlar la birlikte gitmek. Doğuyu Al man ticaret ve sanayii için geniş bir dolaşım yeri yapmak, işte kendisini bilen Osmanlı ve Alman hükümetleri için çekici ve büyük program.” (Anan
A.Cerrahoğlu, Mehmet Akif,
1964, sf.91).
Kendi düşüncelerine ters dü şerek “ Hıristiyan” oldukları nı göz önüne almadan büyük umutlarla bağlandığı Almanla rın, ülke üzerindeki asıl niyet lerini araştırm a gereğini duymaz. Onların Bâbıâli’ye yerleştirdikleri uzmanların, kanlı önlemlerle, demokratik örgütlenme haklarını nasıl ku şa çevirdiklerini göremez. Ger çekte bağlandığı Almanya değil, kendi umududur Akif’ in. Ne ki, çağın gerisinde ka lan her girişim gibi, şairin
tslâm Birliği umudu da Os
manlI devletinin Almanlara yandaş olarak girdiği 1. Dün ya Savaşı yenilgisi sonucunda paramparça olur. Çünkü tek nik gücü ve sermayeyi elinde tutan Batı kapitalizmi, Müslü man ülkeler halklarını diledik leri yöne sevketmenin kolayını bulmuştur.