• Sonuç bulunamadı

Şark Ekspresi'nde Giscard d'Estaing'in aşçısının elinden bir akşam yemeği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şark Ekspresi'nde Giscard d'Estaing'in aşçısının elinden bir akşam yemeği"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

— Y A Ş A M

Cumhuriyet 5

7

/ -

5

^

0

Şark Ekspresi'nde

Giscard d'Estaing in

aşçısının elinden

bir akşam yemeği

$

ark Ekspresi, bèlki de «Hasta Adam»dan pay

larmı almak, Doğu­ nun zenginliklerini Batı­

nın kasalarına akıtmak

için yolculuk yapanların treniydi. Ama bu amaçla­ rını bile nasıl bir güzel­

likler ve bilinmezlikler

perdesi altında gizlemeyi bilmişler, Şark Ekspresi­ nin üstüne nasıl bir ef­ sane yumağı örmüşlerdi. Ve şimdilerde, hem eski olan her şeye karşı genel dönüş isteği, hem de tren lere karşı uyanan özel il­ gi nedeniyle Şark Ekspre si on yıla yakındır, bu kez Zürih’ten olmak üzere se

ferlerine yeniden başla­

mış, bu kez astronomik fi

yatlarla, geçmişe dön­

mek, geçmişi yaşamak is teyenleri üç gün iki ge­ celik bir yolculuk boyun­ ca İstanbul’a taşımaya gi­ rişmişti. On yıl boyunca Avrupa'nın ‘yeni kaymak’ tabakası treni tüketince, bu kez tren, Amerikan pa zarına açılmış, Teksas’- tan, Kaliforniya’dan, Min- nesota’dan gelen zengin Amerikalıları birkaç gün­ lük bir düş boyunca eski, yaşlı Avrupa’nın yaşama biçimiyle, efsaneleri ve ba yaletleriyle tanıştırma gö­ revini yüklenmişti.

Karşımda oturan Gé­ rard Dupont’la birlikte yemek yiyordum. Gérard Dupont, Wagon-Lits şirke tinin «ağız tadı imutfakl danışmanı». Trenin bes­ lenme, yemek işlerinden sorumlu, kırmızı yanaklı, sevimli bir Fransız Önce otelcilik, sonra mutfak e- ğitimi görmüş. Trenin üç gün geliş, üç gün gidiş altı günlük yolculuğu I-

çin kaç kilo et, şarap

ve malzeme alındığını an latıyor. Hayret verici sa­ yılar bunlar... İlk kez gel diği Türkiye’de büyük o- tellerin aşçıları ve erzak

müdürleri aracılığıyla bi­ zim pazarlarımızı da gez­

miş' Eti beğenmemiş:

«Dana etiniz yumuşak, a- raa nedense çok kırmızı. Oysa biz daha beyaz da­ na etine alışığızdır.» Bu­ na karşılık sebze - mey­ vemizi beğenmiş, balıkları miza ise bayılarak hemen o akşamki menüye bir ba­ lık yemeği eklemişti. Ge­ lecek seferde Türkiye’den daha çok malzeme alaca­ ğını söylüyordu.

Yemeğe bir «crème Da­ me Blanche»la başladık.

«Beyaz hanım» anlamı­

na gelen «Dame Blanche», Fransız mutfak dilinde bir tü r tavuk çorbasını sim­ geliyor. Bu çorbada ne­ ler yok ki: Tavuğun lime lime olmuş beyaz ve si­

yah etleri, beyaz krem,

un, süt, vs.. Sonra Amiral

usulü kalkan balığı ye­

dik. özel sosla pişmiş, kıl

çıklan iyice ayıklanmış

kalkan filetosu: Asıl lez­ zetini sosundan alıyordu. Neler yokmuş ki bu sos­ ta-. Tereyağı, krema, bevaz

şarap, karides (karides

hem belli bir tat, hem de pembe rengini veriyormuş

sosa) ve iyice kıyılmış

levrek eti... Balık ülkesi­ yiz, ama böylesine leziz bir balık yemeği yediğimi az anımsıyorum...

Sonra Matlgnon usulü dana bonfilesi yedik. Bu kez kahverengi, mantar­ lı bir sosa bulanmış, tam kıvamında pişmiş dana fi letolan veya pirzolaları, yanında menüde ‘gastro- nomların patatesi’ olarak adı geçen kızarmış pata­ tes... Cevizli salata, Fran

sızlara özgü biçimde sos lanmış yeşil salataya ser­ pilmiş cevizlerden oluşu­ yor... Cevizin biraz önce Edirne’den alındığım göz­ lerimle görmüştüm.. Böy lece bu, Türk „ Fransız ortak - yapımı bir yeme­ ğe dönüşüyordu...

Sonra beş . altı çeşit peynirin yer aldığı pey­ nir tepsisi geldi. Bunun altından «Güzel Helen Ar m udu.nu dişledik. Şurup içinde pişmiş armudun çi­

kolatalı dondurma ve

krem şantiyeyle birlikte

sunulmasından oluşan ti pik bir Fransız tatlısıydı bu... Sonra yine tepside sunulan küçük pastalar Cpetit - fours’), Türk kah vesi ve konyak... Yeme­ ğe refakat eden şaraplar ise 1978 tarihini taşıyan beyaz Les Bastitines ve kırmızı olarak da Şahit- Emilion’du. Şaraptan iyi anlayanlar bu markalan belki de tanır...

Evet, işte böyle bir ye­

mek yedik, ünlü Şark

Ekspresi’nde... Doğrusu

ya, pek lezizdi herşey.

Laf olsun diye şefin adı­ nı sorayım dedim. Pierre

Yernaux imiş. Trendeki

Amerikalılara «eski Baş­ kan Giscard d’Estaing’in aşçısı» diye tanıtılıyor ve bu, hepsinde müthiş he­ yecan uyandmyordu. (A- merikalı. Avrupalımn de­ ğer ölçülerine, mutfakta­ ki bilgisine ve özellikle soylu yanlarına pek düş­ kün). Aslında İse, Elysees Sarayı’nm aşçısının bir­ kaç kuşaktan beri değiş- tnediğini çok iyi bip aş­ çı olan Yemaux’nun ise d’Estaing’e yalnızca tren­ le yaptığı birkaç yolculuk ta hizmet etmiş olduğu­ nu öğrendim. Eh. bu ka­ darı zengin Amerikalılara yetiyordu da. bize mi yet meyecekti? Böylece artık ben de «Fransız Başkanı- ran aşçısının pişirdiği ye­ mekleri yedim» diye övü­ nebilirim!..

Karşımda oturan Gerard

Dupont’la

yemek yiyorum. Dupont, trenin beslen­

me, yemek işlerinden sorumlu, sevimli

bir Fransız. «Dana etiniz yumuşak ama

nedense çok kırmızı» diyor.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

V

Referanslar

Benzer Belgeler

mında bu tebeddül fırsatından is­ tifade ederek padişahlığa ait hak­ ları arttırmak fikir ve emeli ile Tevfik paşaya verilen hidiviyet fermanına Mısırda

Bu çalışmada belirlenen değerler (dikey sapmanın en yüksek mutlak değeri 4°, ortanca değeri kadınlarda 2° ve erkeklerde 2,5°) sağlıklı Türk genç erişkinler için

[r]

ANAP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık için özal'ın adayı olduğu ile ri sürülen M aliye Bakanı Ekrem Pakdem irli, Evren onuruna verilen yemeğe, eşi Nuran

Kanında kurşun yüksek çıkan işçiler Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde bazen birkaç hafta, bazen birkaç ay tedavi görüyor, sonra yine işbaşı yapıyor.. Kurşun bir

ÖZET Bu olgu sunumunda iki yaşında bir kırmızı yanaklı su kaplumbağasında (Trachemys scripta elegans) saptanan bilateral kulak apsesi ve sağaltımının vurgulanması

‘Lost Dinner- Kayıp Akşam Yemeği’ eserinde; gündelik hayattan seçtiği, çatal, bıçak, kaşık, kâse, tuzluk gibi hazır nesneleri Dadaizm ve Sürrealizm

Bunun nedeni çalışmadaki eğitim seviyesi yüksek ola bile kadınların çalışma hayatında daha fazla yer almasının ve mutfak güvenliği ile mutfak zekâsı uygulamalarına daha