ROMANCININ
YAŞI
yet gazetesinde okudum. Edibe’«?'« Adi le Ayda’ya söylediği, önemli şeyler a- rasmda dikkatimi bilhassa bir cümle çekti. Bu ; “ Romancı olmak için en a-
.3ağı elli yaşında cı'mak lâzım” sözleridir.
Ölümüne kadar sadık okuyucusu kaldı ğım Franifız münekkidi Paul Souday’- nın düşüncesiyle yukarıya aldığım cüm ledeki hüküm arasında, hiç yakınlık yok, denemez. Fakat Souday : “ Bir şair
yirmisinden önce de biiıyük oiaıbilir,, iyi romancı ¡otuzunu, tarihçi ise kırkını aş mak zorundadır,, der. .Genç romancıla
ra karşı musamahasız davranmakta
Halide Edip Adırvar Fransın fersah
fersah aşıyor, ve vardığı ifrat içinde, romancıya, kuvvetli eserler meydana
g e t i r m etli iç in h e m e n h e m e n z a m a n bı rakmıyor. Çünkü pek çok insan dimağı altmışında yıpranmış bulunur, ve insan ömrü değil seksene, yetmişe bile öyle pek varamaz. Dastoyevdki altmışı bul muşsa da Balzac ellibirinde ölmüştü. Zamanın belki daha çok büyüteceği
Marceî Proust da elli bir yıl yaşıyabil-
miştir.
Kendi edebiyatımızdan misal anya- cak olursak görürüz ki Tiirk romanının
Halide Edip gibi iki üç zirvesinden bi
rini teşkil eden Ha’it Ziya en kuvvetli romanını, yani “ Aşk-l ıMemnû”« yaz mak için kırk yaşını da beklememiş, hattâ kırkından sonra roman
yazama-Yaizan :
NaM&sbımı Ürik
enkid nevinin biz- deki en güzel ve kuvvetli örneklerini sayın Adile Ayda’- nm Halide Edip Adı var’ia bir mü
Cumhuri-mistir. Nev’i ve tarzı pek başka da olsa büyük bir romancımız sayılması gere ken Hüseyin Raıkni, mühim eseri olan
“ Şıp Sevdi’yi ellisinden çok önce ver
miş, ellisinden sonra da zayıflamağa başlamıştı. Zaten gülünç olmaktan korkmaksızm yirmisinde roman yaz mağa ciir’et edenler bile az, bu işte muvaffak olanlarsa hemen hemen yok gibidir. Romancının, yaşlandıkça cemi yeti daha derine varan gözlerle görme si, gördüklerini göstermek kudretinin artması da mümkündür. Fakat bu key fiyetle, ellisinden önce romancının hiç bir şeyi hakkiyle göremiyeceği ve gös- teremiyeceği, bir âlem kurmağa mukte dir olamıyacağı hükmü arasındaki me safe çok büyüktür.
ömrünü edebiyata yabancı işler» vermiş bir adamda müşahede ve tahlil melekelerinin hazırladığı malzeme ile
I kuvvetli bir romanın kolayca vücuda
gelemiyeceği, bu maizâmenin toplanması için pek uzun bir zamanın lâzımgeldi- ği kabul edilebilir. Ama iu, hayatının ilk çağlarından itibaren yazı yazmış ve gördüklerini anlatmak üzerle ' etrafına daima dikkat etmiş, insanları anlantayi vazife edinmiş bir yazarın, muvaffak romanını ille ellisinden sonra verebile ceği demek değildir. Kabiliyet ve kud retle tam gelişimini geç bulan insanlar lıer sahada bulunduklarına göre, iyi e- serlerini ancak ellisinden sonra verebil miş romancılar da elbette vardır. Bunun la beraber, kuvvetli kitaplarını daha ev vel vererek ellisinden sonra ancak hafif berahe.n7m ku»u]e,tli Ir ita p la m v T d a h a v e re n o k o llii iı u le n HoTTM U’l'ltu h h e tiif > şeyler yazabilmiş romancılar da- az de ğildir. Aynı zamanda şunu da teslim etmek lâzvmdır ki, ellisini, altmışını aş tıktan sonra pek kuvvetli eserler ver mekte devam eden romancıların bu tam olgunluk eserlerinde, hemen hemen is tisnasız olarak, biraz kuru, biraz cansız bir şey vardır, bu da tabiidir : kış gü neşi ısıtmaz. Hele şiir, ihtiyarlamış ya
zarın romanında pek seyrek görülür. Ama şiir romanın esas unsurlarından değildir ki! diyeceksiniz. Şu kadar ki, onu romandan kovup çıkarmış olmak bir zafer teşkil etmez. Hem yaşlı ro mancılar, yorulmadıkları ve dimağ kud retine tamamiyle sahip kaldıkları tak dirde dahi daha ziyade zekâlariyle ha fızalarına dayanıp yazarlar. Bu cihet le, ıbuıgfiin dedikleri hazan dün ’dür. Bo zan da, bugünün ancak görebildikleri, sezebildikleri şeylerini bir bütün diye göstermekten kendilerini pek kurtara mazlar.
Yazılış .tarihi nisbeten eski olan
Sdnekli Batokal’ı romanlarının en kud
retliyi ve yükseği diye kabul ettiğim
Halide Ediıp Adııvar’efan daha eski eser
lerine, bu arada Handan'fa Kadb Ağrı- sı’na karşı insafsız olmamasını, aksine onlardaki şiir ve ateşi hayranlığa lâyık bulmasını dilerim. Bunu dileyen adam, gençliğini uzun yılların ardında gördü-
, ğü için, böyle düşünmesinde bir nevi j cesaret ve acı feragat de vai'dır.
Q )
L-û
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi