• Sonuç bulunamadı

İstanbul'un meşhur binaları:3:Galata Kulesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'un meşhur binaları:3:Galata Kulesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

(

İstanbulini Meşhur Binaları: 3 J

Galata kulesi

Yazan: Halûk Y . Şehsüvaroğlu

Galata kulesinin inşası hakkın­ da iki rivayet vardır. Kuleyi R o­ ma Şark İmparatorlarından Arma- tasius Dilozua 507 tarihinde bir fener kulesi olarak inşa ettirmiş ve Cenevizliler sonradan bu eski kuleyi genişletip büyültmüşlerdir.

Diğer rivayet de kulenin ilk defa Cenevizlilerin 1216 da Galataya hicretlerinden »onra yapıldığıdır. Bu tüccar kavim kasabalarının et­ rafına kale duvarları çekerken dı­ şarıdan gelen düşmanı gözetlemek üzere de Galetanın en hâkim nok­ tasına bu kuleyi inşa etmişlerdir. Tepesinde haçlı sivri bir külâh bulunan v e İsa kulesi - Christea Turris- denilen bu binayla ilk alâ­ kamız fetih sırasında olmuş, Fatih, Tophaneden karaya aldırdığı gemi­ lerini (Galata kulesinin ensesinden) aşırtıp Halice indirmişti.

İstanbuldan sonra Galata da hâ­ kimiyetimize geçince gene bir ri­ vayete göre Fatih Sultan Mehmed kulenin üst kısmını yıktırmıştır (1). Fetihten sonra kuleyi esaslı olarak ilk tamir ettiren H. Selim olmuş­ tur. Sonra muhtelif devirlerde ta­ mirler görmüş ve yangınlar geçir- miştir.

Galata kulesinin 16 ncı asırda ve Kanuni devrinde zindan halinde kullanıldığı söylenmektedir. III. j Murad zamanında Takıyeddin

isimli müneccim, kuleyi rasadha- ne haline koymuştu. Fakat Padişa­ ha (Istihrac-ı rasad olunan devlet, az müddet münkariz olagelmiştir) denildiğinden 1579 da rasadhane kapatılmıştı.

Galata kulesini gezip gördükleri­ ni nakleden ilk İstanbullu 17 nci asrın meşhur muharriri Evliya Çe- ! lebidir. Çelebi, mübalâğa tarafım da feda etmiyerek kuleyi şöyle hi­ kâye etmektedir: (Galata kulesi yüz on sekiz zira binadır ki ef­ lâke ser çekmiştir. Zirve-i âlâsı raşsas-ı- hâssı ile mesturdur. İs­ tanbul kulesi her yerden dairen madar nümayan değildir. Lâkin bu Galata kulesi şekl-i insan gibi rü’yet-i râyegândır. Kapıları metin demirdendir. Bursaya hâil Keşiş dağı, üzerinden âyan beyan görü­ lür. Dürbün ile bakılsa Bursanm imaretleri görünürmüş diyorlar.

Bu kule her yerden görünür, şekli devranîdir. Derunu on taba­ ka zindandır ki şimdilerde Al-i Os- manm gemi âlâtına mahzen olmuş­ tur. Cenuba nazır demir kapısına taş nerdiban ile çıkılır. Hâkir, bu kuleye bir kaç kere, ânda havaya kâğıd uçurarak eline ip bağlayıp ; uruç eden canbazı seyretmek ve- j silesile çıktım da İstanbulu güzel­

ce temaşa ettim...)

j IV. Murad devrinde büviik ka- nadlarm yardımile Hczar Fen Ah- med Çelebi Galata kulesinden ha­ valanarak, halkın hayret nazarları önünde tepeleri, denizleri aşıp Üs- j küdar semtine konmuştu.

Kulede fetihten sonra mehterler nöbet çalarlardı. 1717 den itiba­ ren kule yangın tarassudu için kul­ lanılmağa başlanmıştı. (2). Yangın, kule içinde asılı bir davulun çalın- masile halka ilân edilirdi. (3).

Bugün 56 metre yüksekliğinde ! bulunan kuleye cenıtb cephesinde açılmış dar bir kapıdan girilmek­ tedir. Bu kapıya on basamak bir merdivenle çıkılır. İçeride beş sa- hanlıklı ve 46 sı taş olmak üzere 146 basamaklı bir merdiven vardır.

Yangin nöbetçisine mahsus olan tin bazan kendilerini yok edici, ba- zan da ortadan kaldırılmış kanser tümörlerini yeniden diriltici üsare- ler salıvermesinden ileri geldiği an­ laşılmıştır. İşte tıb şimdi, uzviye­ tin o usareleri salıvermesini önleye­ cek tedbirleri aramakla, aynı za­ manda da bu usarelerden müteessir olmıyacak virüsleri bulmağa çalış­ makla meşguldür. O neticeye de ergeç varılacağı şüphesiz sayılmak­ tadır. Çünkü, aynı tebliğde kanser tümörlerinin virüsler tarafından ta- mamile tahrib olunamamalarının belki de teknik ameliyelerde ha­ talı hareket edilmesi ihtimalinden

salonun etrafı yüksekçe bir döşe­ me tahtasile çevrilmiştir. Salonun ortasında kırk basamaklı helezon! bir merdiven kulenin en üst katı­ na uzanmaktadır. Buıada 1898 se­ nesinde (asr-ı kadim ve Ayasofya yadigârı bir saat) bulunuyordu. Kulenin üstündeki büyük ve ge­ niş salonun Istanbulun dört bir ta­ rafına açılmış on dört penceresi bulunmaktadır. Buradan tarihî şe­ hir bütün âbideleri ve güzelliklerde seyredilebilmektedir. (4).

Galata kulesi 1794 yılına kadar taş duvar üzerine konulmuş üstü kurşunlu ahşab bir külâh ile iki odadan ibaretti. 25 temmuz 1794 de Galatada çıkan bir yangın netice­ sinde bu çatı, odalar ve merdivenler tamamen yanmış, III. Selim kule­ yi yeniden inşa ettirmişti. Bu in­ şa esnasında kluenin üst kısmın­ dan çepçevre iki buçuk zira yük­ sekliğinde bir yer yıktırılarak ye­ niden örülmüş ve kâıgir kemer­ lerle takviye edilmişti.

K uleye gene sivri bir külâh k o­ nulmuş ve bugünkü kulenin en üst kısmına tekabül eden yerde dört tarafa çıkıntılar verilmek ü- zere dört camlı köşk yapılmıştı. Kulede ayrıca üç oda ve etrafına birer sofa ve divanhane bina edil­ mişti.

Yangınlarda tabi sesi duyulma­ dığından Galata kulesine ve saray yakınındaki Nöbethaneye birer kös konulmuştu. (5). Bu büyük tamir dolayısile düşürülen tarihte,

(Gül-neşet ettiği şüphesi belirtilmekte­ dir.

New-York Times’in İlmî ve tıbbî münekkidi Waldemar Kampffest’i biraz kötümser mütalealar yürüt­ meğe sevkeden sebebler yukarıda kaydettiğimiz veçhile, mezkûr teb­ liğde kullanılan ihtiyatlı lisandır. Fakat o da makalesinin sonunda kanseri mağlûb etmek için açılmış olan mücadele sahasında yarıyol- dan daha ileri bir mesafe katedil- miş bulunduğunu itiraf etmekte, kat’i başarının temini gününün pek uzak olmadığı iyimserliğini izhar eylemektedir.

hen yaptı Selim Hana yine müm­ taz oldu - Galata kulesi âbad-1 serefraz oldu.) deniliyordu.

Galata kulesi 1835 yılında da bir yangm geçirmiş ve H. Mahmud ta­ rafından yeniden . tamir ettirilmişti. Padişah (bir müddettenberi tamir olunmakta bulunan Galata kulesini seyir ve temaşaya) geldiği vakit İmparatorluğun bazı yerlerinde o l­ duğu gibi bu kuleye de münasib bir saat konulmasını bildirmişti.

(6) .

Galata kulesi bundan sonra 1866, 1878 yıllarında esaslı tamirler gör­ müştü. Kule bu son tamirlerde bu­ günkü şeklini almış bulunuyordu. Kule bu tarihlerde daha ziyade bir işaret kulesi halinde ve bahriyenin emrinde kullanılıyordu. Bir (K ule işaret defteri) tanzim edilmiş, ge­ milerle, mevkilerle muhabereyi temin etmek üzere buraya bahriye erleri de verilmişti.

Bir zamanlar Hezar Fen Ahmed Çelebinin büyük kanadlarile üstün­ den havalandığı kuleden 1876 da bir AvusturyalI kendisini aşağı a- tarak intihar etmişti.

19 uncu asrın son yıllarında da (Galata yangm kulesi ağalığı) un- vanile bir kadro bulunuyordu. 1897 de İstanbul limanına gelecek ge­ milere vakti ilân etmek üzere (Tayim bol) denilen tertibatın ku­ le tepesindeki göndere asılması hakkında bahriye feriki Şitarki Paşa bir rapor vermişti. Rapor uy- gün görülmüş ve cihaz Londraya sipariş edilmişti. (7).

Seneler sonra 15 kasım 1918 ta­ rihli İstanbul gazetelerinde de (İn- gilizler, Galata kulesinin tepesine muhabere âleti koydular.) başlıklı bir haber çıkmıştı.

Galata semtinin bu tarih! kulesi, Bizansı, Cenevizlileri, fetih asker­ lerini görmüş ve civar mahallele­ rinde birbirine benziyen nice ha­ yatlar başlayıp bitmiştir. Fâni hi­ kâyelerin hepsi unutulmuş, yalnız bir Galata güzelinin tasviri Fatihin mısralarında ebedileşmiştir. Bağlamaz Firdevse gönliıü balatayı

gören Servi anmaz anda ol serv-i dil*

arayı gören Bir firengi şivelü İsayi gördüm

anda kim Lebleri dlrisidiir dir idi İsayı gören... (1) Bir rivayete göre de bütün kuleyi yıktırmış ve bugünkü k u ­ le Bayizid tarafından yaptırılmıştır, (2) Eremya Çelebinin 17 nci a- sırda İstanbul isimli eserinde bay Andreasyan’ın notlarından.

(3) Kule bekçileri ve kule kapı­ cıları hususî bir nizama bağlıydı­ lar. Bekçibaşıya baş usta ismi ve­ rilirdi. (Deniz Arşivi Mektubî K a­ lemi 201 numaralı defter, sene 1298).

(4) Bu pencerelerden 1314 İs- tanbulunu seyreden Mehmed Raif bey gördüklerini Mir'atı İstanbul adlı eserinde tafsilâtile anlatmak­ tadır.

(5) Cevdet Tarihi cild 6; (6) Lûtfi Tarihi cild 4.

(7) Deniz Arşivi 322 numaralı Mektubî Kalemi defteri.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Son sergisi, ölümünden beş yıl son­ ra Akbank Osmanbey Sanat Galerisinde açılmıştır.. İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

sitopatolojisi Bethesda kriterlerine göre; nondiagnos- tik veya yetersiz sitoloji, benign sitoloji, önemi belir- siz atipi veya önemi belirsiz foliküler lezyon, foliküler neoplazm

Bu dörtlüğü Nazım Hikmet, Semiha Berksoy için “ İstanbul Sokak- larında” nın çekiminden bir yıl sonra

Bu çalışmadaki amacımız acil servise gelen AMl’ lü hastaların erken tanısında kullanılan kardiyak markerler olan Troponin T ve Myoglobin'inin halen rutin olarak kullanılan

Yönetim Bilimleri Dergisi (2: 2) 2004 Journal of Administration Create Order Create Miscellaneous Jobs Material Handler # 1 Branch Create Another Order Branch Material Handler #

Onun bu yaklaşımına göre birey günah işledikten sonra bu günahından tevbe eder, tevbesi Allah tarafından kabul edildikten sonra tekrar o günahı işlerse tevbesi geçersiz

Balığın arkasından tatlı yemek ge­ rek geleneğine uymak için bir ayva tat­ lısını bölüşmek üzere isterken, birer.. “ porsiyon” da elma ve

orientalis bitkilerinden elde edilen ringer ve metanol özütlerinin Acanthamoeba castellanii kist ve trofozoitleri üzerindeki yüzde (%) canlılık etkisi ve IC50