--'l4...ı(.:.,.).ıI.ıı.llrlJlkjiIJ·y(lL8ı..t4.~rı:ıı8~,n,ı.ı:rmm:ıııal:ıııarııl..ı:.E.ıı.:n'wtii1ltUı.:L'Iıı.1nı.ı:rı;,ı;r~gil2l'i,.,jŞ:ııı'LJ:.yıu2io13..JEı:..ırz~Iw;lr;ııl!wm...2ıııQQ.ı!I4,---,- --".
73-KARA YILDIRIM
ROMANıNDA
TÜRKMEN HALK KÜLTÜRÜ
Ahmet
GÖKçİMEN"
ÖZET
Kara
Yıldırım,Türkmen Halk Kültürü için önemli bir
hazinedir,
İçerdi~itarihi ve folklorik malzeme ile Türkmenleri
tanımlayan.
bir kaynak
durumundadır.Roman,
TOrkmen
toplumunda
unutulmuşhem
de
varlıgınısürdüren bir
kısımgelenek ve görenekleri
tanıtır.ğdaş
Türkmen
Edebiyatınınönemli temsilcilerinden biri olan
Tirkişumageldi
tarafından yazılan
Kara
Yıldırım,
ii
989
yılında AşgabaCta
yayımlanır.
Roman 18.
yüzyılda Türkmenistan'ın
Balkan
dagları civarında, İran
sınırına yakın
bir bölgede
yaşayan,Hive
hanlıgıile
İran şahlıgının baskılarınaragmen, hayat mücadelelerini sürdürmeye
çalışan,kendi
bagımsızlıklarınıelde etme
gayretinde olan göçebe Türkmenlerin öyküsüdür. Yazar, eserinde
Türkmen
tarihinde gerçekten
yaşanmışolaylara yer
vermiştir.Bunun
yanı sıraTürkmen halk
kültürünü
romanın tamamına serpiştirmiştir.Bu da romana
çok yönlü tarihi ve
folklorik içerigi olan bir kimlik
kazandırmıştır.Romanm Özeti:
İşret,
Teke
aşiretinden
Bagaca
obasına
mensuptur. Bu oba
Saraylar, Sallahlar ve Yogun]ar olmak üzere üç koldur ve Küçük
Serdar'ınyönetimindedir. Küçük
Serdar'ın başındaoldugu
aşiretile diger
komşu aşiretlerde
Büyük Serdar'a
baglıdır.İşret,
Yemre
aşiretindenbir
arkadaşınındügunüne giderken yolda Ateinler
tarafından baskına
ugrar. Bu olaydan
sonra
İşret'in
uzunca bir süre
obasına
dönmemesi sevgilisi
Ziba'yıve
akrabalarını telaşa düşürür.Ziba,
İşreCinesir
düştügünü
tahmin eder.
İşret'i
esir alanlardan biri olan
Hurşit, yıllarönce Türkmenlere esir
düşmüşbiridir. Sevgilisi
Ayıncemalde
aynıkaderi
paylaşır.Ama
Hurşitözgürlügtinü elde
ederken,
Ayıncemalbir Türkmen beyinin kölesi olarak
kalır. İşretile
Hurşituzun
yol boyunca sohbet ederler.
Hurşit başındangeçenleri
anlatırve
Ayıncemal'denbahseder. Çapulcular
İşret'iAlimerdan
adlıbir Acem beyine satar. Onu uzun süre
"Atatürk
Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi,
Ça~daşTürk Lehçeleri ve
EdebiyatıarıBölümü.
i
Tirkiş
Cumageldi, Kara
Yıldırım
(Aktaran:AIi Duymaz) Ötüken Yay..
İst. 1996, s.111
(Not:
Yazıdakisayfa
numaralarıbu
baskıyaaittir.)
-74- :\.
Gllkçjmcn' KanYıldırım RomanındaTlIrkmwHalk KUltllrl!elinde tutmayan Alimerdan,
başkabir Acem
agasınaverir.
İşret'inyeni sahibi·
İsfendiyar Beyolmuştur. İsfendiyar, İşret'e kızılbaş olmasınıteklif eder. Bu teklifi
reddeden
İşret,
bir çok
işkenceye
maruz
kalır
ve kuyuya
atılır.
Sevgilisinin geriye dönmemesi yüzünden Ziba cinnet geçirir.
Ziba'nın babasıAyhan,
kızınıGök hocaya götürür ve okutur. Fakat bir netice elde edilemez.
Kuyudayken
İşret'edilsiz bir Acem hizmetçi gizli gizli yemek verir ve
İşret'inhayatta
kalmasınısaglar.
İşret'inAçemistan'daki bu uzun süren esareti iyi bir
bezirgan
olan
Küren'e
hediye
edilmesi
ile
biter.
Küren,
ticaretini
yapıp,
Türkmenistan'a döner. Evine
vardıgındaoglunun çok hasta oldugunu görür. Gelen
tabipler çocugu
iyileştirememiştir. İşret, obasındaki yaşlılardanögrendigi bir ilaçla
çocugu
iyileştireceginisöyler. Tedaviyi uygular ve çocuk ayaga kalkar. Oglunun
iyileştiginesevinen Küren, ona
özgürıügUnUhediye eder.
Özgur kalan
İşret'in
ilk
işi,
esirken kendine iyi davranan
Hurşit'e
verdigi
sözü yerine getirmek olur.
İşret, Hurşit'in h~l~onu sevdigini ve bekledigini
söylemek üzere
TaraşBeye köle olan
Ayıncemal'i göııneyegider.
Ama obaya
ulaştıgında,geride kalanlardan
obanıngöç ettigini,
Ayıncemal'inde öldügünü
ögrenir. Bunun üzerine
Ayıncemal'in mezarınıziyaret eder. Orada dua ederek
sözUnü yerine getirir.
İşret, obasına
dönerken Hive
tarafındangelen bir Türkmen
kervanınarastlar. Bu kervanda yolculuk eden Devlet Mehmet ile
tanışır.Onunla çok iyi bir
dostluk kurar. Birbirlerine Türkmenlerden,
kardeşliktenve
aşiretlerin birleşmesininöneminden bahsederler. Bu arada Bagaca
obasınıAcemler basar. Birçok
kişiölür ve
mallarıtalan edilir. Ziba da
kayıplara karışır.İşret,
nihayet
obasına kavuşur.Ama umdugunu bulamaz. Ziba ortalarda
yoktur ve
ölmüşolabilecegi haberi
dolaşmaktadır. Ziba'yıaramak için yeniden
yollara
düşen İşret,tekrar Acemlere esir
düşer.Gözlerine mil çekmr. Roman ünlü
Türkmen
şairiDevlet Mehmet'in
ogıuMahtumkulu'nun dogumu ile biter.
Romandaki Halk Kültürü
UnsurlarıKara
YıldırımTürkmen halk kültürü için zengin bir
kaynaktır.Gerek
unutulmuşgerekse halen
yaşayanbir
kısımgelenek ve görenekleri içermesi
bakımındantarihi bir vesika olmaya
adaydır.Romanda Türkmen
halkınıngelenek,
görenek ve
inançlarınıifade eden belIi
başlıhalk kültürü
unsurlarıolarak
bahŞılık,Köroglu. soy
agacı.dogum. evlenme, ölUm, nevruz. halk hekimligi, adak, el
sanatları,nazar, misafirlik, atasözleri, çapul,
hayvanların bazı davranışlarıve belli
zamanlarla ilgili
inanışlargörülmektedir. Bu makalede
bunları ayrı ayrıele alarak
romandaki yerini ve halk kültürü
açısındanönemini belirtmeye
ça1ışacagız.-'li\w.ıt....·,..ıTUlUloUrkMb~'au.t.LI"..ı.iraIlôl3.ı.ıtıurIDwaUilaıı.ır.ı..! MEPILl'LL1tiııtUı.o:sU,,-Du.ı;.ıer~r....i5i...SallJY.ı..!""Z3l...,1;oE;Ljtzr.ıı'llA,JrIIl.lIIDıı.aı20.ıllOi.:l,4
...:-75-ı. Bahşılık
Türkmenlerde sözlü
anlatımgelenegi çok
gelişmiştir.Bunun en önemli
temsilcileri
bahşılardır. Bahşılar,iki teIIi bir saz olan dutar
eşliginde çalıpsöylerler.
Dutar
bahşınınvazgeçilmez
yoldaşıdır.Romandaki karakterlerden biri olan
bahşıNöbet'e göre onu ilk kez Babakamber Pir bir agaçtan
yapmıştır.Bu
kişiTUrkmen
bahşılarının
piridir. Babakamber ve dutarla ilgili Türkmen
halkı arasında şöylebir
rivayet geçer: "Hazreti Ali 'nin
atınabakan
kişiyeBabagammar
der/ermiş.Meydanda Hazreti A/i'nin Düldü/'üne bakarken kendine bir
eğlence aramış.Bu
arada
kulağınabir ses gelip onu
rahatsız etmiş.Bu ilginç sesi dinleyip,
etrafınabakmak için bir dut
ağacınınüstüne
çıkıp oturmuş.Sonra da
ağacıkesip içini
kazımaya başlamış.
Onu
istediğihale getirdikten sonra, ona çoban
sopasını'e'k/eyip
bir müzik aleti
yapmış. Ipeğiburup iki tane de tel
takmış.Sonra o müzik aletini
kendine g6re
ku/lanıp, tatlısesler
çıkartmış.Hazreti A/i'nin Dü!düf'ünü meydana
otlatmak için
bırakıp,hep o
yaptığımüzik aletini çalmaya
koyulurmuş.Düldül
Babagammar
'ınaletinden
çıkansesi dinleyip,
otlamayı kesmişve gurlden güne
zayıflamaya başlamış.
Düldül her gün
çalınan
bu sesi dinleyip· gBzlerinden
yaş
dökmüş.
O zamandan beri müzik aleti
"dutar'~
,diye
adlandırtlmış
ve'günümüze
kadar
ku/lanıla gelmiş.
Farsça "du" iki, "tar" da tel
manasına
gelmektedir.
işte
iki
telli müzik aletimiz...
2Bu rivayetten de
anlaşılacagı
üzere Türkmen müziginin
önemli bir enstrUmanl olan dutar, Türkmenlerin en aeger verdigi
varlıkların başındagelen at ile
baglandınlmıştır.Zira onlar için at bir Türkmen atasözünde ve
romandaki ifadesiyle "At yigide
kanattır, halıda
kıza."(s.107)
Bahşılar, halkı
ve çevreyi çok iyi
tanıyan've halkın düşüncelerinetercüman
olan; eglencelerin, dügllnlerin en önemli
kişileridir. Bahşılarındegerini ifade etmesi
bakımından şu
dizeler ile romandaki
şucümleler çok
manidardır:"Her
işin hayrı yagşıdır,Toyun
bezeği bagşıdır.Iki devlet geler bolsa,
Bagşı
ilen ozan geler.,,3
"Ozanlardan çok s6z
kalmıştır.Otluk yeri geyik bilir. Derya
kenarınınçimenini kulan bilir, uzun
yo/larınizini deve bilir, yedi derenin kokusunu tilki bilir,
gece kervan
geçtiğiniturgay
kuşubilir,
oğlununkim
olduğunuana bilir, erin
cimrisini c6merdini ozan bilir.,
Halkın çalıpsöyleyen
ozanıolsun.
Ozanlarıngözünde
K6roğlu'nun
doğumunuanlatmak 6lümün anlatmaktan
yeğdir."(s.111)
2
BUşra
Ersanh, Türkmenistan'da Toplum ve KUltUr, (A.
Aşırov,
.Türkmen
Sazı-
Türkmen
SözU) KU/tUr Bak. Yay., Ank. 1998, s. 120
-76- :\
GlIkçime"; KaraYıldırım RomanındaTUrkmen HalkKltlınrl!2.
KörogıuTürkmenler için
Köro~lu, bagımsızlıksembolUdür. Her Türkmen onun
yaşaınını,
zalime
karşımücadelelerini, mertligini kendine örnek kabul eder.
Türkmen
bahşılar)için unutulmaz adetlerden biri fasla
başlamadanönce Köroglu
söylemektir. Bu bir nevi mukaddimeyi
oluşturur.Romanda
Ziba'nınagabeyi
Akmurat'ın ogıu
Batur'un
ilk saç kesme merasiminde Nöbet
halkıeglendirmeye
önce
Köroglu ile
başlar.O, Köroglu'nun Agayunus periye olan
aşkınıve Arap
Reyhanla mücadelesini
anlatır.Köroglu'nun Türkmenler
arasındaki adıGorogludur.
Türkmen
varyantınagöre Köroglu mezarda dogdugu için
mezarın ogıu anlamınagelen Goroglu
adını almıştır.Nöbet Köroglu'nun diger TUrk
halkları arasında anlatılanrivayetlerinden de bahseder. Tebriz'de Köroglu'nun ölümünü anlatan bir
Azeri
bahŞlslile
karşılaşır.O, Köroglu'nun hacca giderken yolda öldügünü söyler.
Nöbet Türkmenler
arasındaki yaygın inanışagöre Köroglu'nun
Şiilerle yapılanbir
savaşta
kahramanca
savaşarakve bir ceset tepesi
oluşturacakkadar adam
öldürdükten sonra öldügünü bildigi için Azeri
bahşısının anlatımınıbegenmez. Azeri
bahşıya
"Merde
yaraşırmert ölümü
bulamadın mı?"der. (s.30) Romandaki diger bir
Köroglu
hayranıda
İşrettir. İşret, romanın baş kahramanıdır.O, eserde Köroglu'nu
çok seven ve her Türkmen genci gibi onu kendine rehber olarak kabul eden bir -tip
olarak
karşımıza çıkar. Başınagelen her durumda, Köroglu'nu
hatırlarve kendini
onun yerine koyar. Onun gibi mert olmaya
çalışır. Konuşmalarında sık sıkKöroglu'nun sözlerini
kullanır. Romanınsonunda
ışret'ingözlerine mil çekilir.
Köroglu'nun
babasının başınagelen bu
akıbet İşret'inde
başınagelir. Böylece
hayatı
boyunca örnek
aldıgıinsana benzeme özlemi
gerçekleşir.°
da
Körogıugibi
bir yigit olur.
Köroglu
dışında,sohbet
esnasındasözlu gelenegin bir
yansımasıolan
menkabe anlatma
işiçok
yaygındır. Çeşitlipeygamberlerin, velilerin, devlet
adamlarının,
bilge
kişilerin kıssalarıbu
anlatımlardailk
sırayı alır.Gerek dini
inanışıteyit, gerekse
anlatılankonuyu destekleme
maksadını taşır.Romanda Hz. Musa, Hz.
Adem, Hz. SilIeyman, Hz. Davut, Hz. Yusuf,
Hızır kıssalarının yanı sıra HallacıMansur, Nesimi, Nevai,
Cemşitve
ZalogıuRüstem'le ilgili hikayelere de adalet,
dogruluk, özgürlük,
fedakarlıkgibi erdemleri
açıklamak amacıile yer verilmektedir.
Örnegin
"Hilekarın
yedi yere tesiri
ulaşır,
dedi.
Kuyumcuların
piri Davut
Peygamberdir.
Adamınbiri
gfimüşgetirip filan
şekildeziynet yaprver
demiş.Davut
onun
dediği şekildeziyneti
yapmış. İşeyaramaz biraz
gümüş kalmış.Davut
Peygamber. "Bu onun ne
işineyarar" deyip kalan
gümüşüsahibine
vermemiş.Tekrar
çalışmaya başlamış.Eriyen
gfimüşüalmak için elini
uzattığındal!fine ateşyapışmış.
Boyle yapmakla Allah ona
bır ışaret gostermış.Davut Peygamber haram
bir
iş yaptığını anlamış.Peygamberi
kayırmayanAllah bir kulunu
kayıracağınızannetmeyin. Suçsuz
gfinahsızinsanlara zulmetmek daha da büyük
günahtır...,dA...ı.t..ı..Jt..ıI..ııQ,l;jrKaı;'b~·aLLt.aıA.Lira16şllltırtJImıı.ıawlau:ru!EWlUIlllŞıı.tjtLUQl1JşQ:ı..D~eıar:ı;l:il1JşjL.S~aIJYLI2,,"3L..1:oELlrıaLIJ1Jr!&lI!mIL2ıüQll!Q~4
-=-77·
3.
Soy
Aaacı, TUrkmenlerde
soyaitacı, anlayışıçok
gelişmiştir.Her.çocuga
şeceresiezberlettirilir ve çocuk onu dogru
saydıgı
zaman ödulIendirilir. Yazareserinde
Ziba'ın babası
Ayhan
Aganın agzındanTUrkmenlerinve özellikle Teke boyunun
Salur Kazan'dan geldigini
anlatır:"Türkmen 'in
aslı Oğuz handırderdi. Onun ne
zaman
yaşadığıhususunda kesin bir
',ey
.~öylenemezdi,kadim zamanlarda der
geçerdi. Tekelerin
aslı
olan
Salıir
boyu' Altay denilen yurtta
yaşarmış.
Gür
ormanıarda
ve
yeşil dağlardayaban
sığırı avlarlarmış.Buhara 'dan sonra
altı aylık yoldaymış.Türkmenler Türk kavmine
mensuplardır.Türklerin
aslıise kurdu emerek
büyümüştür.
Türkmen
kanındada kurt
kanı olmalıdır." (s.
J
68 ) Türkmenler
arasında anlatılanDede Korkut rivayetlerinde buna
yakınifadeler
vardır.Bunlardan birinde
Türkmen
aşiretlerindenbiri olan Tekeler, kendilerinin
şeceresi hakkında şöylebir
rivayet
anlatırlar:Salur Kazan devrinde Afganistan beyinin görmeye deger bir
kızı vardır. Kızkendini
gUreşteyenecek biri ile evlenmek ister. Salur Kazan bunu duyar.
Afganistan'a gidip,
kızla gUreşerekonu yener.
Kazan'ınbu
kızdanTeke Muhammet
adlı
bir oglu olur.
İşte
Teke
aşireti
bu
oglanın
neslidir.
44.
Doitum, Evlenme ve Ölüm
Romanda doaum, evlenme ve Illüm gibi üç önemli
geçişdevresi ile
alakalıbirçok
inanış vardır. Bunların başında kısırlıkgeliyor.
Kısırlıktankurtulmak için
Ziba'nın
yengesi Mihri
şunlarıyapar: Eti lezzetli ve degerli bir
balık çeşidiolan
"bekre"
balıgıyer. Zira
rivayetıeregöre bu
balıkAdem peygamberin denize
dUşenbencillik ve
hırs damlasını yutmuştur.Yenildigi takdirde
kişinin arzuları gerçekleşir.Bu yöntemi denedikten sonra sonuç alamayan
Mihri, ertesi
yılBalkan
dagınıneteklerinde bulunan bir
yatırıziyaret eder.
Mezarın girişindebulunan koç boynuzuna
elini vurur. Eger ondan bir
şey çıkarsabir
karıncabile olsa, bu iyilik alameti
sayılır.Mihri'nin elini
vurmasındansonra iki
karınca çıkar.O, bu duruma çok sevinir ve
ikiz bebegi
olacagına inanır.(s.15) Bilindigi üzere Türkler
arasındakutsal
kişilerin mezarınagiderek, dua edip adak adama çok
yaygındır.Bu
inanışınbir benzerini de
burada görüyoruz.
Türkmenlerde dogum
sonrasıçocukla
alakalıönemli geleneklerin
başındaçoculun
diş çıkarmasıve ilk kez
saçınınkesimi gelir.
Ziba'nınyegeni Batur'a
diş çıkarmasınedeniyle
dişhedigi töreni
yapılırve saç kesimi için bir toy dUzenlenir.
çocugun ilk
saçı dayısı tarafındankesilir. Toya
bahşıdavet edilir. (s. 10, 124)
Ayrıcaçocuga isim seçilirken
atasının adıilk
sıradagelir.
TUrkmenlerde belli zamanlarda ana rahmine
düşenlerindilterlerinden
farklı
ve zeki oldultu
inancı vardır.Bu inanç romanda Devlet Mehmet
tarafından şöyleizah edilir: "Kuyruklu
yıldız gördüğüzaman ana rahmine
düşençocuk pek
4
Yusuf Akgül, Dede Korkut Korkut Ata Hikayelerinin TUrkmenistan'da Derlenen Sözlü
Varyantıarı,MEB Yay.,
İst.1997, s.
30-31
-78-
Aı Giik"jıııellj KırK \'IIY.nıuROUlilUlilUaTUr'IDenHalk KültÜrüakıllı
ve zihinli olur. Bu
şekildedört çocuk dünyaya
gelmiştir;üçü
oğlan,biri
kız.Onlar büyüdükleri zaman birbirini arayarak
bulmuşlar,bir araya
gelmişler. Onlarıbuluşturan şey
ne? Tabj.ki
akıl
ve yetenekleri. Sultansöyün ilk olarak Edlet
'i
buldu,
sonra ikisi
birleşip Nevaİ
'yi aramaya
çıktılar. "Halkın
içinde en
akıllısını bulalım
dediler.
"İki atlıolup dönüp
dolaştılar.Üç ay
arayıp bulamayınca"Gel
bozkıraçıkalım
dediler.
Bozkırın kenarınageldiklerinde
baktılarki kendi
akranlarındanbir
genç koyun güdüyor. Edlet
bağırdı:"Ey
yiğit,dokuzun üçe yeter mi? Çoban
"Başabaştlr"
diye duraksamadan cevap verdi. Sultansöyün Edlete 'e sordu "Bu ne
demektir?" "Dokuz ay
baktığınsürü üç
aylık kışa sağsalim yeter mi, sürüne iyi
bakabiliyor musun, dedim. Derhal hiç
duraksamaksızın başa başgetiriyorum dedi,
yani ne
dediğimizi anladı. " (s.
272-273) Bunun gibi
soruların
sonunda, o
kişinin
Nevaİ
oldugunu
ögr~uirler. Aradıkları kişiyibulan üçlU, onu
padişahagötürürler ve
padişahda onu vezir yapar.
Türkmen
dUlUnleri
çok renklidir.
DU~ünlerdeat
yarışıdUzenlenir,
güreşler yapılır,oglak
kaptınnaoyunu
oynanır.En önemlisi
bahşılar çalıpsöyleyip, hikayeler
anlatıp halkıeglendirir. Gelin almaya giderken gelin
halıyaoturtulur,
kadınlar arasında "dalaş" adlı güreşdüzenlenir.
İşret'inYemre
aşiretindenolan
arkadaşı Oraz'ındUgününde yukarda sözU edilen gelenekler
uygulanır.(s.
44)
1860-1861
yılları arasıTürkmenistan'da bulunan bir
Fransız seyyahınınTürkmen dügün gelenekleri ile ilgili verdigi bilgiler
arasındaat
yarışıarı,gelini
halıyaoturtma ve
dalaşlar hakkındabilgiler
vardır.)
Geçiş
devrelerinin
üçüncüsııolan ölümle ilgili
inanışa,romanda çok fazla
yer verilmemektedir. Sadece mezara dogru
taş atmanıngünah oldugu, (s. 107) ölen
insanınruhunun
kuşa dönüşüpdaglarda gezdigi (s.
145) ve ölenin yeri
yumuşakolsun diye mezara
halıserildiginden bahsedilir. (s. 230)
Nevruz
Türk
cografyasında yaygınolarak kutlanan
bayramların başındanevruz
gelir. Roman, nevruz
bayramlarındahalen uygulanan ve Türkmenler
dışındakiTürk
halklarındapek fazla göremeyecegimiz adetleri içerir.
Ataniyaz'ın aşiretinevruzu
tüm oba
halkının katılımı
ilekutlar. Kutlamaya
katılan
Türkmen
kızları arasında
boncuk oyunu
oynanır.,Ziba
v~ arkadaşlarıbu oyunun tüm ritüellerini ,yerine
getirirler. Bir
kadın
elinde bir tabak tutarak oradaki tüm genç
kızlardan far~lıfarklı
boncuklar ister. Daha. sonra
tabagı
tutan
kadın sırayla
tabaktan bir boncuk
alıp,
boncuk sahibine bir tekerlerne söyler. Bu tekerlemelerde
kızlariçin fallar
vardır.Boncuk
toplanırken"Nevruz geldi bu gece, fal atarlar fal ..."
diye tabak
dolaştırılır.Romanda
Şahbibi adlı kadın şu falIarıokur:
5Henri De CoulibeoeufDe Blocoqueville, Türkmenler
Arasında, (Çev:RızaAkdemir), Kültür
Bak. Yay.,Ank. 1986, s.67-68
...4...
1...
)
...ı.I..ı.ıI!.urklol,h",,'I...ta:\.uf9l.ilştıJ,lJr...mlUıWlıu.r....'EIOlDlIlls""'tituU....sQILDı.ı,c....rı.I....
·
si'--"'lSII,lYı.!2Mo3~E...rz"'u.ur!...lm...,20...0"""4--=-79-"Aktır bileğim oğlan,
Çoktur
dileğim oğlan,Benden
başkayar dersen,
Yansın yüreğin oğlan.
Suya gittim tas ile,
Yar sevdim heves ile,
Bizi yardan
ayıranın,Günü geçsin yas ile. "
(s.
i
19)
Nevruz geleneklerinden biri de romanda
adıverilmese bile nevruza mahsus
olarak
pişirilen
sümelek yemegidir. Türkmeniere göre bu yemekten mutlaka
tadılmalıdır
ve yenirken dua edilmelidir.
Yılgelirken
"Hut put, iyi gelirsen kazan
süt, kötü gelirsen
başayaküt."
dermiş.Bu yUzden bir
yılboyunca
gerçekleşmesiistenilen
şeylerbelirlenmeli ve onlar
tanrıdan İstenmelidir.Eserde Mihri, Ziba'ya
yıl
boyunca
gerçekleşmesiniistedigi arzu ve hayalleri için dua etmesini tavsiye eder.
5.
Halk
Hekimli~iHalk hekimiiRi TUrkmenIerin göçebe bir toplum
olmasındanve
tabiatıçok
iyi
tanımalarındanötürü
gelişmiştir.çogu Türkmen
kadınıbirçok
hastalıgaçare
olabilecek metotlar bilmektedir. Romanda belirtildigi üzere
yaralarıtedavi etmede
"yegmal" denilen ve kumda
yetişenkara taneli ve
yassıbir ot
kullanılır, kısırlıgada
"bekre"
balıgıiyi gelir.
İşret,kendisini kurtaran bezirgana iyilik etmek
amacıile
onun hasta ogluna arpadan bir ilaç yapar ve çocuk
hızla iyileşir. Yılınbelli günlerine
dikkat edilir. Ömegin ay tutuldugu gece ekilen arpadan
yapılanekmegi yiyen
hastanın iyileşecegine inanılır. İşret,
arpa
hakkında şunlarısöyler:
"Kurban
olduğumbu tanelerde kudret
vardır... Bunun vakti de olmaz,
kırkgünde
yetişir.Aç
halkın asılgeçim
kaynağı,hayat
kaynağıbu tanelerdir.Peygamberler arpa
ekmeğine ayrıbir
önem
vermişlerdir... Arpa iyi çimlenip biterse bol/uk alametidir, o
yılbereketli
olacak demektir.
Eğerseyrek
yeşerip eğribiterse
yılınverimi olmaz iyilik bekleme...
Yaşlı
anam "Tabibin
sabrıçok
olmalıdır"derdi.
Tabip acele ederse hasta
iyileşeceği
yerde
kötüleşirmiş."Köle
yaşlanırsagarip olur,
kadın yaşlanırsatabip
olur"
denilmiştirama benim anam
işsizgüçsüz
olduğuiçin tabiplik etmez, gelin
olduğunda
da yüz derdin
dermanını biliyormuş.Anam "arpa
ekmeğiniyiyen
insanınkanı
temiz olur, kan
aldırmasınagerek kalmaz" derdi... Daha sonra arpa
bulamacıpişirdi. Hastanın iştahının açılmasını
beklemeden
ağzına akıttı.Kuvveti artar diye
düşündü.
Arpa suyunu susam
yağıile kaynam. Suyu çekildikten sonra kalan
yağı hastanınbütün vücuduna sürdü. Oç gün sonra hasta kendine geldi. " (s. 225)
6.
Adak
Adak, Türkler
arasındaçok eski zamanlardan beri devam eden bir
gelenektir. Ömegin bunun için kurban kesilir, kutsal yerler ve
kişilerziyaret edilir,
-SO,
A Cllkelmen' KaraYıldırım RomanındaTürkmen HalkKlllfıırUagaçlara
çaput
baglanır.Bu
gelenekler
TUrkmenlerde
varlıgınıhalen
sürdUrmektedir. Ziba, kötü bir
düşgörünce
gerçekleşmemesiiçin bir ekmegi adak
olarak adar. Mihri, çocugu
olması amacıylakurban kesip, bir
yatırıziyaret eder.
İşret'in
yolculuk
esnasındagördUgü kervandakiler huysuz devenin
iyileşmesiiçin
Bahaeddin Pir'e bir koyun
adarıar.TUrkmenler zor bir durumla
karşılaştıgındaadak
adadıkları
kutsal
şahsiyetierin başındaBahaeddin Pir gelir. Bu
kişiyedegerli bir
şeyadama
ile ilgili gelenegin
izlerini
bazıTürkmen
masalındabulmak
mUmkUndür.
67.
EI
sanatlarıBir
kısmı yüzyıllardır yaşayanbir
kısmıda
unutulmuş bazıgeleneksel el
sanatları
romanda
karşımıza çıkmaktadır. Bunların başındaokçuluk gelmektedir.
Savaşların
ve
avcılıgınvazgeçilmez
silahıolan okun
yapımıçok zordur ve özen
istemektedir. Türkmenler bu
işte ustalaşmış insanlardır. Ziba'nın babasıAyhan iyi
bir ok
ustasıdır.Ayhan
yaptıgıoku
kızınagösterip
şunlarısöyler: "Okun
ortasındaki kaşabak
kızım,peykana perize
taşıkoydum, çünkü perize
taşınızafer
işaretiolarak
yorumlamak gerekir.
Padişahların yüzüğündebile bu
taş vardır.Zehir
belasındankurtaran bu
taştır. Padişahzehirli kaba el uzatsa, perize
taşırengini
değiştirirsapsarı
olur". "
(s .108)
Türkmenler için vazgeçilmez diger bir el
sanatıda
halıdır. Halı.motifleri
TUrkmen
aşiretlerininsimgeleridir. Bu motifler
beş aşiretitemsilen Türkmen
bayrag;ında
bile görülmektedir.
Yılınher
mayıs ayınınson
pazarı halı bayramıolarak
kutlanır.
Ziba
halıdokurken Türkmenler için
halınınöneminden, motiflerin
anlamından
bahseder. "Ziba,
güneşin kırmızırenkte
batmasınınsebebi
yarınyine
doğacağını
insanlara bildirmektir, diye
düşünürdü. Yiğitlerinelbisesi
kırmızı; kızlarınipekleri ve entarileri
kırmızı;gelinlerin
duvakları kırmızı. Kırmızırenk
gençliğin
alameti, insan
yaşlandıkça kırmızırengi unutur,
unuttuğunagöre
ihtiyarlık gelmiş olmasın?
... Kadim devirlerde gelen rivayet Ziba
'nın hatırındaydı. Savaşagidip yedi
oğlu şehitolan
ananın dokuduğu halıda
yalnızcaüç renk
varmış. Zavallıana bu
halıyıüç
yılda dokumuş;ona
yüreğindekihasreti,
dünyanın gamınıkederini
işlemiş. Balıyı padişaha göstermişler, padişahanaya hitaben: Ben
savaşıkazandım
senin
halındazafer sevinci ve gururunu göremiyorum; ..aksine
insanıgama
kedere
daldırıyar, demiş.Ana cevap
vermiş: Padişahımzafer sana sevinç ,ve gurur
verdi, beni ise bedbaht etti. Ben yedi
oğlumuyitirdim.
Şu kırmızırenk
yüreğiminyarası,
kara renk
gözyaşım, hasretim, ak renk
iseanalarıngururudur.
Padişah kadınıngözlerini
oydurmuş,kör kalan
kadında bu güzel
sanatı kızına öğretmiş." ( s.
113) Bilindigi üzere
halıdakiher renk ve motif bir anlam içerir.
Ziba'nındokudugu
halıdaki
motiflerin de birer
anlamı vardır:"Ziba alem denince sakin ve huzurlu bir
dünyanın
özlemini çekerdi. Alemin
rahatlığını yansıtankoç figürleri...
Koç
6
Daha
genişbilgi için bkz. "Ahmet Gökçimen, Türkmen
MasallarıÜzerine Motif
İncelemesi"
fı TOrkinl"ra"tırmalarıFn"mıı,ı!Dcryi"1 S,yI11fn:ıırıım20Iıt-8]·
figürlerinin
başıdik olsun,
oklarısivri,
kılıçlarıkeskin olsun. Sizin
bqşınız sağkendünyanın
zevki
sefasısüralür, sizin
başınızbeladaysa halkm hali harap olur... Sonra
Hantozu motifi dokudu.
Yakındabu meydandan han geçip
gitmiştir,han
yalnızgeçmez
yanındaordusuyla geçer.
Onlarıntozu
dumanıyol boyunca görülür...
ErikgüL. Bu
nakış baharın, lalezarlığınalametidir. "(s. //4)
8.
Nazar
Halk
inanışlarındanbiri de
nazardır.Her milletin, bu gelenekle ilgili belli
uygulamaları vardır.Türkmenlerin nazar
inanışları,Ziba ve SUIgün Kotur
arasındakiilişkide
sergilenmektedir. O, bu koca
karının nazarı
yüzünden
İşret'ten ayrı
düştügUnü
ve
başına
bir çok
belanın
geldigini belirtir.
Ayrıca İşret'in kız kardeşi
Tıl!a,Sülgün Kotur'un kendine ve
lşret'enazar verdigine
inanır.Bunun için bir
muska
yapıp, İşret'intakkesine diker. Dagdan
agacından yapılmışalaca iple
dikilmişbir
gerdanlıgıda kendi takar ve bir bez bebek
yapıpona igne saplayarak nazardan
kurtulacagını düşünür.(s. 42)
9.
Misafirlik
Misafir, Türkmenlerde aziz tutulan kimsedir. Onun
yabancıya da Türkmen
olup
olmamasıfark etmez. Gerekli olan izzet ikram
yapılırve misafirin gönlü
alınmaya çalışılır.Bununla ilgili atasözleri oldugu gibi belli adetler de
vardır.Ömegin bir Türkmen atasözünde
"Misafire gazap eden ha/kta saadet de itibar da
ka/maz."
(s. 256) Romanda
"Misafirini korumayan adamdan: Türkmen ,o/ur mu?"
deniyor (s. 246) ve
şu
Türkmen sözü
hatırlatılmaktadır:
"Gam yeme;: nan ye."
(s.
244)
Ayrıca yabancılıgı
üzerinden atmak için
şöyle
bir
inanış uygulanır:
"Misafir
gittiğiniz
bir yerin
ocağındanbir
köseği alıp ağzınıza atın."Ben
yabancı değilim bura/arın adamıyım"diyin. Bundan sonra
sakırga/arsizi duyar ve
ısırmazlar."(s.
222)
Tirkiş
Cumageldi, bir
yazısındaTürkmen misafirligini
şöyle anlatmaktadır:"Türkmenler
arasındarivayete benzer bir söz
vardır.Bir yolcu yolda bir göçebe
k6yüne rast/ar, bir evin
kapısına varır,"Misafir
alır mısınız?"diye sorar. Bu
hanenin bir tek kara evi
(ağaçtan yapı/ankolay kmlabi/en ev)
varmış.Ev sahibi
konuğu
gülümseyerek
karşı/ar,imkan dahilinde ona hizmet eder gece
çocuklarının yanındayer verip,
yatırır.Konuk genç ev sahibinin
yetişkin kızıylabir yorganda
.. _....4. _, _
.J.... J;'u4,. ... : __ ,... ,,,,....,...,1,. ...;o,l,.I,..~I... '7;rln.. Vrı/rln rriAb,./rbJ1 hO" rI'iir')""J,.,)'w'''.wnww ..' . ~''''''ı.I'' OM" '.V'._'" • .... --· ....-t·r 0···_" -_···0···-··· .'.1. J
"Akşam
beni çiçek gibi bir
kızın yanında yatırdı/ar.Ama ben o'nunla bir çift laf bi/e
etmeyi
diJşünmedim"der ve gün batmadan geri döner. Gencitekrar misafir kabul
eder/er. Ancak
kızın yanındayer vermez/er. Ertesi gün konuk,. ev sahibine bunun
nedenini sorar. Ev sahibi onun kötü niyet/e
ge/diğinian/ar, ancak misafir kabul
etmekten vazgeçmez.
Eğervazgeçerse
halkınınkonukseverlik
geleneğineters
-82-
A.Gjjkdııı"";KMCaYılıImm ROlUftıııııda TUrkmen Halk KUltUrUGeçen YÜr)lllda
yaşamışolan
meşhurseyyah P. Ogorodnikov'un fikrine
göre,
eğerbir yolcu
tanımadığıbir köye gelip, birinci evin
karşısındangeçerek
ikinci eve konuk olursa birinci evin sahibi çok
iiziiıürmiiş
...
710. Atasözleri
Romanda
diyaloglarınvazgeçilmez
unsurlarındanolan,
çogu
Anadolu'dakilere benzeyen
bir çok Türkmen atasözü mevcuttur. Bunlar
taşı gedi~inekoyma kabilinden,
halkıntecrübesini ifade eden sözlerdir. Bu atasözleri
genellikle
adalet,
tek yerden yönetim, misafirlik,
sabırve
hırsgösterme gibi
konular
baştaolmak üzere bir çok
degişik muhtevayıiçerirler. Bunlar:
"Sabırrahmandan, acele etmek
şeytandandır.(s. 41),
Başolmazsa gövde
leştir.(s. 106),
Yumruk güçiii olursa yiin
kazıkbile yere girer. (s.
349),
İkikoçun ketlesi bir kazanda
kaynamaz.
Çağrılanyere erinme,
çağrılmadığınyerde göriinme.
Türkmeni
dürtmezsen duymaz. (s.
343), Mert
tanrıdan,namert
yoldaştan göriirmiiş.(s.
3J
3),
Güzel söz cihandan bile
geniştir.
(s.
285), Kurda merhamet eden köpek. kurttan
tehlikelidir. (s. 301), Eski dost
düşmanolmaz. (s.
278),
Kahır insanıbile delirtir.
(s.247),
Altıngörse
Hızırbile azar(s.178), Nasip gökten yol bulur. (s. 140),)
İkigöç
bir talan demektir. .. (s. 236)
ı ı.
Çapul
Türkmenler,
geçmişdevirlerde ve özellikle romanda da vurgulanan
dönemde
sık sıkçapula giderler. Ya
düşmanısindirmeye ya da ganimet elde etmeye
yönelik
yapılan çapuı, onların kahramanlıklarınıgösterdikleri bir gelenektir. Bu
gelenek, belli uygulamalara sahiptir.
Roman,abasıAcemler
tarafındanbüyük bir
saldırıya ugrayan Kalkan'ın onlara karşılık vermek amacı ile yapmayı duşUndngü
çapulu ve onunla ilgili adetleri
şöyleifade etmektedir:
"Kalkan abaya dönüp
Karkuş
'u
tımaretmeye koyuldu.
Obalılaronun yola
çıkacağını anladılar,ama
çapula
gideceğini sandılar.Onun ne zaman yola
gideceğindenkimsenin haberi
olmazdı.
Çünkü çapulun
kuralıböyleydi. Çapulun
serdarıuygun bir giin kestirir,
mol/anın hayır duasını alır,
sonra da belirli adamlara gizlice haber verirdi. Herkes
y'uzünii
karanlığa sak/ayıp
yere siner gibi
abasından çıkar, kararlaştmlan
yerde
toplanırdı.
Yemin ederler ve bir çukura tükarürlerdi, bu bir adetli. " (s. 206)
12.
Hayvanların Tavırlarıve Belli Zaman Dilimleri
Bazı bayvanların tavırları,
belli zaman dilimleri, Türkmenler için iyilik
ve
kötülük
işareti sayılmaktadır. Bunları,romanda birer cümleyle
şöyle7 BUşra Ersanlı,
Türkmenistan'da Toplum ve Kültür, Kültür Bak. Yay., Ank. 1998,
(T.
...aA...ıi..!...·1..1T.l&U.ı:ırkiı.ı;·yı:;ııe""ta,A.ı:ıraUsııhrumwawlelUrl.lEı:.nwswtlııt!lı.ışlIL'upı:ıfr~gı.ıiş,ı...·ıJiŞallJY~!Jo23LLE.ı:irz~uI.I:!ruııımIl.&!201l10~4
-83·
görmekteyiz:
"Yı/anınyüzünde ecel
işareti vardır. Kendiliğindengitmezse onu
kovmak gerekir. (s.
229),
Yılgın ağacını karıncaoyarsa
kışuzun
geçermiş. Kışuykusu için inine girip yatan
kaplumbağanınyüzü ötede olursa çok
görmüş geçirmişadamlar
kışuzun geçecek, fkr (s.
232),
Koyun
kemiğe saldırsagöçebe halk için
yılağır
geçecek denirdi. ,(s. 60), Arazide yatan kemik
kötülüğün işaretidir.(s.67- 68),
Insan günün ilk
yarısındakurt,. ikinci
yarısındaise tilki görürse
işidüzgün
gidermiş.
(s. 169),
İlkbahartJvüne övüne ;
kalını uzatırım,inceyi kopartmm
dermiş."
(s.
14)
Eserde iki adet de
menşeefsanesi mevcuttur. Yazar, sözlü
küıtürünbu
degerli mahsullerini kullanarak
kahramanlarına aklınve
açgözıuıügünne anlama
geldigini
anlatmaktadır.Birincisi:
"Allah Teala
hayvanlarıyaraltiktan sonra
onların rızkını paylaştırmış. Sığır samanı istemiş,deve dikeni
istemiş.Koyun ne
demiş "Yiyeceğin farkıolmaz"
demiş.Koyunun gözii yerdedir, dünyanm dertleri ile
işigücü olmaz. "
(s. 80)
ikincisi:
"Allah
insanlarıve
hayvanları yarattıktansonra bir gün
onları yanına çağırmış.Herkese
buyruğunu vermiş. Balık gitmemiş,suyun dibinde yüzüp
duruyormuş.
Zaman geçer, suyun yüzüne
çıkıpbakar ki geyik kenarda
zıplayıpduruyor. "Neden seviniyorsun?" diye
balık geyiğe sormuş.Geyik
anlatmış:"Bana
çevik ayaklar verildi,
çevikliğimeseviniyorum. Sana su
kaldı,sen Allah
çağırdığındagelmemiştin.
"o
zaman
balık "İnsanane verildi?" diye
sormuş."Insana
akııve
hüner verildi"
demiş. Balığın akıllısözlerini duy
kızım:"Öyleyse hiç sevinme"
demiş. İnsan sağ
oldukça bize karada da suda da rahat olmaz"
demiş."(s. 321-322)
Buradan da
anlaşılacagıüzere göçebe bir kültüre sahip olan ve
hayvanlarıçok iyi
tanıyanTürkmenler, onlarla ilgili bir çok
inanışasahiptirler.
Romanda
yukarıdaifade edilen halk kültürü
unsurlarının yanı sıradaha
küçük
kapsamlıinanç ve
yaşayışaait örnekler de bulmak mümkündür.
İşteonlardan
birkaçı:"Ev
evliyadırseni
bağrındasak/ar. (s. 124),
Genişbir
alın aklınalametidir.
(s. 79), Erkek deve ile
yılanın ağzı boşolur. (s. 249),
İnsanınbedeninden süt kokusu
gittikçe annenin
babanınsevgisi de
azalırmış.(s. 81), Yürümeye
başlayan çocuğueyerin üstüne
bindirdiğinde düşmüyorsa artık delikanlı olmuş sayılır.(s. 209),
Köroğlu kırk
yerinden yara alsa
yıldızgörünce
iyileşirmiş.(s. 169),
Kızeli
kızılgüldür,
okşasandüzelir. (s. 1/9), Kurban edilen
hayvanın kanındakeramet
vardır.(s. 157),
Kızın vurduğuAllah
'ın vurduğudur. Kızöfkesi deve kini gibi yaman olur.
(s. 169), Allah
'ınkudretini görmek istersen
dağlarabak. " (s. 227)
Romanda bahsi geçen
halk kültürü
unsurları, yukarıda anlatıldıgı şekildedir.Tema, 18.
yüzyıl Türkmenistanındageçse de belirtilen gelenek, görenek
ve
inanışlarınçogunlugu,
varlıgınıhalen sürdürmektedir. Kara
Yıldırımile
yazıyageçen kültürel miras, Türkmenlerin milli
varlıklarınıkorumada önemli bir kaynak
-84-
A. Glikçimw Karav,ldıom SamımndıTUrkmcnHılkKllltllrllniteligindedir.
TirkişCumageldi, milli
şuurubilinçlendirme
amacıile bu
kaynagı,gelecek
kuşaklara,tarihi ve kültürel içerikli bir vesika olarak
bırakmıştır.Yazarın anlattıgı